Kamu Diplomasisi Ve Uluslararası Halkla İlişkiler Dersi 7. Ünite Özet

Türkiye’De Kamu Diplomasisi

Giriş

Kamu diplomasisi, yeni bir kavramdır. Bu kavram, özellikle küreselleşme sürecinin bir ürünü olarak, bilgi ve iletişim teknolojilerinin gelişmesi ile kamuoylarının uluslararası ilişkilerde hükümetlerin karar ve hareketlerini etkileyen önemli bir faktör olmaya başlamasının bir sonucu olarak önem kazanmıştır. Devletler artık kendi kamuoylarının yanında diğer ülke kamuoyları ve hatta uluslararası kamuoyu olarak adlandırabileceğimiz geniş bir kitleye ulaşıp onları etkileyip yönlendirebilmek için kamu diplomasisine ihtiyaç duymuşlardır. Kamu diplomasisi, devlet merkezli bir diplomatik düzenden çok devlet dışı aktörlerin merkezinde olduğu bir diplomatik düzene dayanmaktadır. Devlet-halk eksenindeki faaliyetler, devletin izlediği politikaları, yaptığı faaliyet ve açılımları resmi, araçları ve kanalları kullanarak kamuya anlatmasını ifade ederken; halktan halka yürütülen sivil toplum odaklı faaliyetler sivil toplum kuruluşları, araştırma merkezleri, kamuoyu araştırma şirketleri, basın, kanaat önderleri, üniversiteler, değişim programları, dernek ve vakıflar gibi devlet dışı sivil araçlar vasıtasıyla yürütülmektedir (Kalın, 2011: 11).

Bu anlamda, Kamu diplomasisi çift yönlü yürütülen bir iletişim ve etkileşimi sürecidir. İlk aşamada hedef kitlenin dinlenmesi ve önceliklerinin tespit edilmesi esastır; sonrasında, bu önceliklerin ışığında hedef kitleye yönelik bilgilendirme, paylaşım, ikna ve etkileme sürecine geçilmektedir (Kalın, 2011: 12).

Son yıllarda kamu diplomasisi, Amerikalı siyaset bilimci Joseph Nye tarafından geliştirilen ve kısaca bir devletin diğer devletlerin davranışları üzerinde etki yaratırken baskı ve tehdit gibi unsurlar yerine cazibe veya sempati oluşturarak bunu gerçekleştirmesi olarak tanımlanan ‘Yumuşak Güç’ kavramı ile birlikte kullanılmaya başlanmıştır. Bu çerçevede 2000’li yıllarda dış politikasında sert güç unsurlarının yanında, artan bir şekilde yumuşak güç unsurlarını daha etkin bir şekilde kullanmaya başlayan Türkiye, yumuşak gücün önemli araçlarından biri olan kamu diplomasisine gereken önemi vermeye başlamıştır.

Türkiye'nin Yumuşak Gücü

Joseph Nye (2011: 84) bir ülkenin yumuşak gücünün üç ana kaynaktan beslendiğini vurgulamıştır:

  • Kültür (başkalarına çekici geldiği coğrafyalarda)
  • Siyasi değerler (eğer ilgili devlet bu değerlere hem iç politikasında hem dış politikasında uyumlu davranıyorsa)
  • Dış politika (eğer bu politikalar meşru görülüyorsa ve ahlaki bir otoriteye sahipse)

Türkiye, kültürel açıdan bakıldığı zaman son yıllarda popüler kültür ürünleri olan Türk dizileri aracılığıyla başta komşu coğrafyalarda yaşayan yabancı ülke kamuoyları üzerinde olmak üzere, dünyanın değişik coğrafyalarında önemli bir yumuşak güç alanı elde etmeye başlamıştır. Bu açıdan bu diziler, Türkiye’nin o bölgelerdeki tanınırlığının artması ve ülke imajının güçlendirilmesi açısından önemli bir rol oynamakta ve bu sayede Türkiye’nin yumuşak gücünü artırmaktadırlar. Türkiye’nin sahip olduğu geleneksel Müslüman kimliği ile modern Batılı kültürel öğeleri harmanlayan ulusal kimliğinin dizilerdeki tezahürü hem Türk dizilerinin hem de genel anlamda Türkiye’nin bu toplumlar açısından cazibesini artırmaktadır (Çevik, 2015: 430-431).

Türkiye’nin sahip olduğu siyasi değerler açısından bakacak olursak öncelikle, Türkiye’nin Avrupa Birliğine katılım sürecinde gerçekleştirmiş olduğu siyasi reformlar sonucunda temsili ve katılımcı demokrasi ve insan hakları konusunda göstermiş olduğu ilerlemenin Orta Doğu ve Kuzey Afrika’daki diğer Müslüman halklar açısından Türkiye’nin cazibesini artıran bir etkisi olmuştur. Türkiye, resmi düzeyde Orta Doğu’daki otoriter yönetimlere yönelik olarak söylem düzeyinde demokratikleşme yönünde adımlar atılması konusunda telkinlerde bulunmuştur. Ancak Türkiye bu ülkelerde aktif bir demokrasi ihracı politikası izlemek yerine bu ülkelerle siyasi ve ekonomik anlamda yakın ilişkiler geliştirerek uzun vadeli bir demokratik dönüşümün peşinde koşmuş, yani Türkiye’nin yumuşak güç unsurlarının etkisi ile demokratik bir dönüşümün yaşanabileceği beklentisi içinde olmuştur.

Dış politika açısında bakacak olursak 2000’li yıllardan itibaren Türkiye, gerek bölgesinde gerekse küresel anlamda görünürlüğünü ve etkinliği artırmayı amaçlayan ve yumuşak güç unsurların ön plana çıkaran bir dış politika izlemeye başlamıştır. Öncelikle, Türkiye’nin 1 Mart 2003 tarihinde ABD’nin Irak Savaşı öncesinde ülkenin kuzeyden işgali için ısrarla talep ettiği Türk Silahlı Kuvvetlerinin yabancı ülkelere gönderilmesi ve yabancı silahlı kuvvetlerin Türkiye’de bulunması için Hükümete yetki verilmesine ilişkin tezkerenin Meclis’te kabul edilmemesi, o dönem için Türkiye’nin bağımsız dış politika izleyen bir aktör olduğu algısını yaratmıştır. Bu da Türkiye’nin özellikle Arap toplumlarındaki imajını olumlu yönde etkilemiştir (Ekşi, 2014: 158).

Uluslararası alanda ise, Türkiye’nin görünürlüğünü ve etkinliğini artırmak amacıyla Türkiye, ritmik diplomasi olarak adlandırılan ve esasında Türkiye’nin gerek uluslararası örgütlerde gerekse daha önceki dönemlerde Türkiye’nin sınırlı bir şekilde varlık gösterdiği coğrafyalardaki varlığını ve etkinliğini artırmayı amaçlayan bir dış politika izlenmiştir. Uluslararası örgütlerdeki görünürlük ve etkinliğin artırılması açısından Türkiye’nin Birleşmiş Milletlerin (BM) en temel görevleri olan uluslararası barış ve güvenliğin korunmasından sorumlu organı Güvenlik Konseyi geçici üyeliğine 2009- 2010 dönemi için yüz doksan iki üye ülkenin yüz elli biri’nin oyunu alarak seçilmesi önemlidir.

Türkiye, uluslararası görünürlüğünü ve etkinliği artırmak amacıyla diğer uluslararası örgütlerde de ritmik bir diplomasi izlemiştir. Türkiye, küresel düzeydeki ritmik diplomasisinin bir parçası olarak 2008 yılında Afrika açılımının bir parçası olarak Afrika Birliği ile stratejik ortaklık kurmuş, 2010 yılında Latin Amerika açılımının bir parçası olarak Güney Orta Pazarı olan MERCOSUR ile istişare ve işbirliği mekanizması oluşturmuştur. 2010 yılında ise Asya açılımı çerçevesinde Güney Doğu Asya Ülkeleri Birliği (ASEAN) ile Dostluk ve İşbirliği Anlaşması imzalanmıştır. 2012 yılında ise Şangay İşbirliği Örgütü ile diyalog ortaklığı kurulmuştur (Ekşi, 2014: 162- 163).

Uluslararası alanda Türkiye’nin görünürlüğünü ve etkinliğini artırmak amacıyla izlenen ritmik diplomasinin bir parçası olarak Türkiye daha önceki dönemlerde sınırlı bir şekilde varlık gösterdiği coğrafyalardaki varlığını ve etkinliğini artırmak amacıyla dış temsilcilik sayısını önemli ölçüde artırmıştır. 2002 yılında yüz atmış üç olan dış temsilcilik sayısı 2015 yılı itibariyle yüz otuz dört Büyükelçilik, seksen bir Başkonsolosluk, on iki daimi temsilcilik ve bir ticaret ofisi olmak üzere iki yüz yirmi sekiz’e çıkartılmış ve yeni açılacak büyükelçilik ve konsolosluklarla bu sayının birkaç yıl içinde iki yüz elli iki’ye çıkartılması amaçlanmaktadır. Türkiye, bu yeni temsilciliklerinin önemli bir kısmını daha önceki dönemlerde Türkiye’nin sınırlı bir şekilde varlık gösterdiği coğrafyalara yönlendirmiştir.

Türkiye'deki Kamu Diplomasisi Kurumları ve Faaliyetleri

Türkiye'deki başlıca Kamu Diplomasisi kurumları ve faaliyet alanları şunlardır:

Dışişleri Bakanlığı

2000’li yıllarda Türkiye’nin kamu diplomasisine verdiği öneme paralel olarak Dışişleri Bakanlığının teşkilat yapısı da buna uygun olarak yeniden yapılandırılmıştır. 13 Temmuz 2010 tarihinde yürürlüğe giren 6004 sayılı “Dışişleri Bakanlığının Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun” ile Dışişleri Bakanlığı bünyesinde kamu diplomasisi faaliyetlerini yürütmek amacıyla üç yeni birim kurulmuştur. Bu yeni birimler şunlardır:

  • Enformasyon Genel Müdürlüğü: Teşkilat kanununda temel görevi Bakanlık sözcülüğü, Bakanlığın yerli ve yabancı medya kuruluşları ve medya mensupları ile ilişkilerinin yürütülmesi, basın toplantılarının ve Bakanlık açıklamalarının yapılması olarak tanımlanan bu birim Dışişleri Bakanlığının kamu diplomasisinden sorumlu birimidir. Bu çerçevede birim kamu diplomasisinin, enformasyon yani basının bilgilendirilmesi ve kamuoyunun aydınlatılması boyutu ile görevlendirilmiştir (Ekşi, 2014: 179- 180). • Yurtdışı Tanıtım ve Kültürel İlişkiler Genel Müdürlüğü ve Kültürel Diplomasi Genel Müdürlüğü Yardımcılığı: Teşkilat kanununda temel görevi ilgili kurum ve kuruluşlar ile işbirliği yapmak suretiyle, kültür, eğitim, bilim, spor vb. alanlarda diğer ülke ve uluslararası kuruluşlarla ikili ve çok taraflı ilişkileri ve işbirliğini yürütmek olarak tanımlanan bu birim Dışişleri Bakanlığının kültürel diplomasiden sorumlu birimidir (Ekşi, 2014: 181). Bu birim Türkiye’nin yurtdışındaki tanıtımına yönelik kültürel faaliyetleri yürütmekle görevlendirilmiş ve bu çerçevede ikili kültür anlaşmaları, kültürel değişim programlarının yapılması ve bunların yenilenmesi gibi faaliyetler yürütmektedir (Ekşi, 2014: 182).
  • Diplomasi Akademisi Başkanlığı: Diplomasi Akademisi, bugüne kadar altmış yedi ülkeyle işbirliği amacıyla mutabakat zabıtları imzalamıştır. 2014 yılında İspanya, Laos, Filipinler, Liberya, Tacikistan, Marşal Adaları, Namibya, Çek Cumhuriyeti, Gürcistan ve Ekvator Ginesi’yle İşbirliği Zaptı imzalanmıştır. Sadece son iki yılda imzalanan Mutabakat Zaptı sayısının yirmi’ye ulaşması Türkiye’ye bu konuda artan ilginin en açık göstergesi olmuştur. Yabancı Genç Diplomatlara yönelik eğitim programlarının yanında Türkiye 2014 yılında aralarında Güney Sudan, Kırgızistan, Somali, Tunus, Irak, Gana, Benin, Gambiya, Filistin, Afganistan gibi ülkelerin bulunduğu ülkelerle de ikili eğitim programları düzenlenmiştir.

Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı Kamu Diplomasisi Dairesi Başkanlığı

Kamu Diplomasisi Koordinatörlüğü (KDK), Türkiye’nin doğru ve etkin bir şekilde tanınması ve bilinmesi için kamu kurumları ile sivil örgütlenmeler arasında koordinasyonu sağlamak amacıyla 27478 sayılı Resmi Gazetenin 30 Ocak 2010 tarihinde yayımladığı 2010/3 sayılı Başbakanlık genelgesi ile kurulmuştur. Genelge kapsamında ülkesel ve bölgesel sorunların kolayca küresel bir boyut kazandığı günümüzde, özellikle bilgi ve iletişim teknolojilerinde yaşanan gelişmeler, uluslararası alanda ortaya çıkan fırsatlar ve tehditler, kamu diplomasisi konusunda görevli kurumlar arasında daha etkin bir koordinasyonu, yakın işbirliğini ve hızlı karar alma süreçlerini gerektirdiği vurgulandıktan sonra; kamu diplomasisi alanında yürütülecek çalışmalar ile stratejik iletişim ve tanıtım faaliyetleri konusunda, kamu kurum ve kuruluşları ile sivil toplum örgütleri arasındaki işbirliği ve koordinasyonu sağlamak amacıyla, bir Başbakan Başmüşavirinin uhdesinde Kamu Diplomasisi Koordinatörlüğünün oluşturulmasının uygun görüldüğü belirtilmiştir. Bugün Kamu Diplomasisi Koordinatörlüğü 24 Temmuz 2018 tarih ve 30488 sayılı Resmi Gazetede yayınlanan 14 numaralı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile kurulan ve hizmet vermeye başlayan, Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığına bağlı bir biçimde ve Kamu Diplomasisi Dairesi Başkanlığı (KDDB) adı altında hizmet vermektedir. KDDB’nın faaliyetleri alanları üç ana başlık altında toplanmaktadır:

  • Üniversite programları: Üniversite programları, kamu diplomasisi panelleri, dış politika tanıtım programları, dış politika çalıştayları ve gençlik programları şeklinde yürütülmektedir.
  • Siyasal iletişim faaliyetleri: ülke toplantıları, akil insanlar konferansları, Avrupa toplantıları, paneller ve uluslararası zirveler şeklinde yürütülmektedir. Yabancı ülkelerde Türkiye üzerine çalışan araştırmacılar ve uzmanlar ve bunların birlikte çalıştıkları düşünce kuruluşlarıyla iletişim kurulmasını amaçlayan Ülke Programları yurtdışındaki araştırmacılar ve uzmanlarla, Türkiye’den araştırmacı ve uzmanları bir araya getirmektedir.
  • Medya-tanıtım çalışmaları: gazeteci heyetleri programları, uluslararası basını bilgilendirme ve kültür ve tanıtım faaliyetleri şeklinde yürütülmektedir.

Kültür ve Turizm Bakanlığı Yunus Emre Enstitüsü

Yunus Emre Enstitüsü (YEE), 5 Mayıs 2007 tarihli ve 5653 sayılı kanunla kurulmuş olan Yunus Emre Vakfının bu kanunla belirlenen ve Türkiye’yi, Türk dilini, tarihini, kültürünü ve sanatını tanıtmak; bununla ilgili bilgi ve belgeleri dünyanın kullanımına sunmak; Türk dili, kültürü ve sanatı alanlarında eğitim almak isteyenlere yurt dışında hizmet vermek; Türkiye’nin diğer ülkeler ile kültürel alışverişini arttırıp dostluğunu geliştirmek şeklinde ifade edilen amaçlarını gerçekleştirmek için kurulmuştur. Bir kültürel diplomasi kurumu olarak kurulan YEE, 2009 yılında itibaren faaliyetlerine başlamıştır. Bugüne kadar 30 faklı ülkedeki 38 şehirde Yunus Emre Enstitüsü Türk Kültür Merkezleri açılmıştır.

Turizm Bakanlığı Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı

YTB, yurtdışında yaşayan Türk vatandaşlarıyla ilgili çalışmalar yapmak ve sorunlarına çözüm üretmek, soydaş ve akraba topluluklar ile sosyal, kültürel ve ekonomik ilişkilerin geliştirilmesi amacıyla; bu topluluklara yönelik faaliyetler yürütmek, Avrupa Birliği çerçevesinde yürütülen projeler ile Yükseköğretim Kurumu ve üniversiteler hariç olmak üzere kamu kurum ve kuruluşlarınca Türkiye’de eğitim görmesi uygun görülenlerle uluslararası anlaşmalar çerçevesinde Türkiye’de öğrenim gören uluslararası öğrencilere yönelik çalışmaları koordine etme, bu alanlarda verilen hizmetleri ve yapılan faaliyetleri geliştirmek amacıyla 6 Nisan 2010 tarihinde kurulmuştur. Ancak bugün 15 Temmuz 2018 tarih ve 30479 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan “Bakanlıklara Bağlı, İlgili, İlişkili Kurum ve Kuruluşlar İle Diğer Kurum ve Kuruluşların Teşkilatı Hakkında Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi”nin “Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı” başlıklı 51’nci bölümünde yer alan “Kuruluş ve Teşkilat” başlıklı 735. Maddesinde, Başkanlık, kamu tüzel kişiliğine haiz ve özel bütçeli olarak nitelendirilmiş olup Kültür ve Turizm Bakanlığı’na bağlı olarak faaliyetlerini sürdürmektedir.

YTB faaliyetlerini dört farklı hedef kitleye göre belirlenmiş dört çalışma alanı çerçevesinde yürütmektedir:

Yurtdışı vatandaşlar: Yurt dışı vatandaşlar ya da diğer bir ifadeyle Türk diasporası olarak adlandırabileceğimiz Türkiye sınırları dışında yaşan Türk vatandaşlarına yönelik faaliyetlerin koordinasyonunu sağlamak amacıyla Yurt Dışı Vatandaşlar Danışma Kurulu oluşturulmuştur. Kurul, yurt dışında yaşayan vatandaşlara yönelik çalışan kamu kurumlarının üst düzey görevlilerinden ve ilgili yabancı ülke ya da bölgeden seçilen üyelerden oluşmaktadır (Cankurtaran, 2015: 98). Bunun yanında, YTB bünyesinde Yurtdışı Vatandaşlar Daire Başkanlığı kurulmuştur. Bu birimin temel amacı Türk vatandaşlarının yaşadıkları ülkelerdeki varlıklarını güvence altına alarak, onları asimilasyon politikalarına karşı korumak, bulundukları toplumlarda sosyal, ekonomik ve kültürel gelişmelerine katkı sağlamaktır.

Yurtdışı vatandaşlara yönelik çalışmalar da üç ana başlık altında toplanmaktadır: vatandaşlık çalışmaları; eğitim çalışmaları; kültürel ve sosyal programlar.

Soydaş ve akraba topluluklar: faaliyetleri yürütmek amacıyla Türkiye’nin soydaş ve akraba toplulukları ile ilgili faaliyette bulunan kamu kurumları ve bu konularla ilgili çalışma yapan dernekler, üniversiteler, araştırma merkezleri ve düşünce kuruluşlarının temsilcilerinin katılımıyla oluşan “Kültürel ve Sosyal İlişkiler Eşgüdüm Değerlendirme Kurulu” oluşturulmuştur. Kurul, soydaş ve akraba topluluklarla sosyal, kültürel, iktisadi ve diğer alanlarda ilişkilerin korunup geliştirilmesi ile ilgili esasları ve Türkiye ile olan ilişkilerinin geliştirilmesi amacına yönelik ilgili kurum ve kuruluşların yapacağı çalışmaların ortak stratejisini belirlemekle görevlendirilmiştir. Bunun yanında YTB bünyesinde kurulan Kültürel ve Sosyal İlişkiler Daire Başkanlığı aracılığıyla planlama ve koordinasyon çalışmaları ile birlikte, soydaş ve akraba toplulukların bulundukları coğrafyalarda barış ve istikrarın korunması, bir arada yaşama kültürünün gelişmesi, temel hak ve hürriyetler hususunda farkındalık oluşturulması ve bunların edinimi, dil ve kültürün korunarak geliştirilmesi gibi konularda çalışmalar yürütülmektedir. Daire Başkanlığı, soydaş ve akrabaların kişisel donanımlarını geliştirerek kendi toplumlarının ve vatandaşı oldukları ülkelerin kalkınmalarına katkı sağlamalarını teşvik etmekte, bu anlayışı gerçekleştirmeye yönelik faaliyetlerde bulunmaktadır.

Soydaş ve Akraba Topluluklara yönelik çalışmalar da üç ana başlık altında toplanmaktadır: kültürel çalışmalar, eğitim ve gençlik, tematik çalışmalar.

Uluslararası öğrenciler: Bu öğrencilere ilişkin sorunların kurumlar nezdinde takip edilebilmesi ve çalışma sonuçlarının analiz edilerek değerlendirilebilmesi; ulusal ve uluslararası şartlara göre, burs verilecek öğrenci sayısını, burs miktarını, barınma, iaşe ve diğer ödemeler ile Türkiye’deki genel uygulamaları dikkate alarak tedavi giderlerine ilişkin esasların belirlenebilmesi amacıyla uluslararası öğrenciler ile ilgili çalışmalar yapan kurumların temsilcileri ve konuyla ilgilenen sivil toplum kuruluşu veya kamu nitelikli meslek kuruluşu temsilcilerinden oluşan Uluslararası Öğrenci Değerlendirme Kurulu oluşturulmuştur. Uluslararası öğrencilere yönelik YTB tarafından yürütülen kamu diplomasisi kapsamındaki çalışmaların en önemlisi “Türkiye Bursları” programıdır. Türkiye ile diğer ülkeler arasındaki ilişkileri geliştirmek ve insan-odaklı bir yaklaşımla, küresel bilgi birikimine katkıda bulunmayı amaçlayan Türkiye Bursları, Türkiye’de yükseköğretim seviyesinde öğrenim görecek öğrencilere verilen karşılıksız burs programlarından oluşmaktadır.

Sivil toplum kuruluşları: Bu kapsamda YTB öncelikle kendi çalışma alanına giren konularda faaliyet gösteren yurt içinde ve yurt dışında kurulmuş, tüzel kişiliği haiz, kâr amacı gütmeyen sivil toplum kuruluşları, üniversiteler, uluslararası kuruluşlar, düşünce kuruluşları ve araştırma merkezleri ile kamu kurum ve kuruluşlarına proje bazlı mali destekler sağlamaktadır. Bunun yanında sivil toplum kuruluşlarının kapasite gelişimlerine katkıda bulunmak amacıyla “Yurtiçi ve Yurtdışı Sivil Toplum Kuruluşu Kapasite Geliştirme Eğitim Programları” aracılığıyla sivil toplum kuruluşlarının yerel ve uluslararası düzlemde başvurulabilecekleri mali destek programlarına yönelik proje hazırlama, finansal, teknik ve kurumsal kapasitelerini artırma yönünde kapasite geliştirme çalışmaları yapılmaktadır.

Kültür ve Turizm Bakanlığı Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı (TİKA)

TİKA, Sovyetler Birliği’nin dağılmasından sonra Türk Cumhuriyetleri’nin yeniden yapılanma, uyum ve kalkınma ihtiyaçlarına cevap vermek amacıyla Bakanlar Kurulu’nun 24 Ocak 1992 tarihli Kararıyla, 21124 sayı ve 27 Ocak 1992 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 480 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile Dışişleri Bakanlığı’na bağlı bir uluslararası teknik yardım kuruluşu olarak “Ekonomik, Kültürel, Eğitim ve Teknik İşbirliği Başkanlığı” ismiyle kurulmuştur. 28 Mayıs 1999 tarihinde yapılan düzenleme ile TİKA Dışişleri Bakanlığından ayrılarak Başbakanlığa bağlanmıştır. 12 Mayıs 2001 tarihli Resmi Gazetede yayımlanan 4668 sayılı Türk İşbirliği ve Kalkınma İdaresi Başkanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun ile görev ve sorumlulukları ve teşkilat yapısı Başbakanlığa bağlı bir kuruluş olarak yeniden düzenlenmiştir (Erdağ, 2015: 244). Bu kanunda kuruluşun görevi, başta Türk dilinin konuşulduğu cumhuriyetler ve akraba toplulukları ile Türkiye’ye komşu ülkeler olmak üzere, kalkınma yolundaki ülkeler ve topluluklarla diğer ülkelerin kalkınmalarına yardımcı olmak, bu ülke ve topluluklarla ekonomik, ticari, teknik, sosyal, kültürel ve eğitim alanlarındaki işbirliğini projeler ve programlar aracılığı ile geliştirmek, yapılacak yardım ve işlemleri yürütmek olarak tanımlanmıştır (TIKA, 2014: 10). 2001’de yapılan düzenleme ile resmi ismi “Türk İşbirliği ve Kalkınma İdaresi Başkanlığı” olarak değiştirilen kuruluş, 2 Kasım 2011’de yapılan bir kanuni düzenleme ile “Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı Başkanlığı” ismini almıştır. Bugün ise 15 Temmuz 2018 tarih ve 30479 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan “Bakanlıklara Bağlı, İlgili, İlişkili Kurum ve Kuruluşlar İle Diğer Kurum ve Kuruluşların Teşkilatı Hakkında Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi”nin “Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı Başkanlığı” başlıklı 37’nci bölümünde yer alan “Kuruluş ve Teşkilat” başlıklı 521. Maddesinde, Ajans, kamu tüzel kişiliğine haiz ve özel bütçeli olarak nitelendirilmiş olup Kültür ve Turizm Bakanlığı’na bağlı olarak faaliyetlerini sürdürmektedir. TİKA’nın görev ve sorumlulukları ise şunlardır:

  1. İşbirliğinde bulunulması hedeflenen ülke ve topluluklarla iktisadi, ticari, teknik, sosyal, kültürel ve eğitim alanlarındaki ilişkileri karşılıklı kalkınmaya da katkıda bulunacak şekilde projeler ve faaliyetler temelinde geliştirmek, söz konusu ülke ve toplulukların kalkınma hedef ve ihtiyaçlarına uygun işbirliği program ve projelerini hazırlamak veya hazırlatmak, bununla ilgili gerekli düzenlemeleri ve takibi yapmak ve bunların uygulanmasında koordinasyonu sağlamak.
  2. İşbirliğinde bulunulması hedeflenen ülke ve toplulukların iktisadi gelişim sürecinde ihtiyaç duyacakları ekonomik altyapı araçlarını ve destek programlarını hazırlamak, ekonomik büyüme, yatırım ortamının hazırlanması ve geliştirilmesi, işsizliğin ve yoksulluğun azaltılması, eğitim seviyesinin yükseltilmesi, iyi yönetişim, kadın ve ailenin toplumsal yaşamda ve kalkınmadaki rolü, bilgi teknolojileri transferi, çevre ve doğal kaynakların yönetimi, enerji, altyapı, sürdürülebilir kalkınma gibi alanlarda katkı temin etmek, bu ülkelere kurumsal, insan kaynakları ve benzeri alanlarda kapasite geliştirme destekleri sağlamak.
  3. Gerektiğinde yabancı ülke ve topluluklara yapılacak insani yardım ve teknik desteklerin koordinasyonunu sağlamak.
  4. Kalkınma alanında ulusal ve yararlanıcı ülkelerin kamu kurumları, üniversiteleri, sivil toplum ve özel sektör kuruluşları ile işbirliği halinde program, proje ve faaliyetler gerçekleştirmek ve gerektiğinde uzman desteği sağlamak.
  5. İşbirliği yapılması hedeflenen ülke ve topluluklarda kamu yönetimi, hukuk, eğitim, kültür ve diğer sosyal alanlardaki işbirliğini güçlendirmek amacıyla proje ve programlar hazırlamak, hazırlatmak ve uygulamak, bu ülke ve topluluklardan eğitim ve staj amacıyla Türkiye’ye gönderilecek kamu görevlileri ve diğer kişilere burs ve benzeri destek sağlamak.
  6. Yurtdışında kültürel işbirliği programları yürütmek ve gerektiğinde Türk kültürüyle ilgili faaliyet gösteren merkezlerle işbirliği yapmak.
  7. Kalkınma yardımları ve Türkiye’nin dış yardımlarıyla ilgili uygulama ve teknik koordinasyon ile takibi sağlamak, envanter hazırlamak ve raporlar yayınlamak.
  8. Yurtdışında bulunan ortak tarihi, kültürel ve toplumsal mirasın ve değerlerin korunmasına, toplumlar arası önyargıların giderilmesine ve medeniyetler arası diyalogun güçlendirilmesine yönelik sosyal ve kültürel proje ve çalışmaları uygulamak.
  9. Görev alanıyla ilgili olarak uluslararası işbirliğine ilişkin çalışmalarda yer almak ve koordinasyonu sağlamak, gerektiğinde uluslararası kuruluşlar ve bunların temsilcilikleriyle ortaklaşa projeler yürütmek.
  10. İşbirliğinde bulunulması hedeflenen ülkelerin yanı sıra, özellikle tarihi, coğrafi, sosyal ve kültürel bağlarımızın bulunduğu ülkelere, ilgili ülkenin kalkınmışlık düzeyine bakılmaksızın, teknik katkı ve destekte bulunmak ve ortak projelere açık olan tüm ülkelerden gelecek talepleri değerlendirmek.
  11. Başkanlığın faaliyetleri kapsamında programa alınacak ülke ve topluluklara yönelik işbirliği ve yardım projeleri hakkında Danışma Kuruluna bilgi vermek.

Bu amaçlar doğrultusunda, TİKA’nın farklı bölgelerdeki faaliyetlerinin yürütülmesi amacıyla yurtdışı koordinatörlük yapısı dört ana bölgeye ayrılmıştır:

  • Orta Asya ve Kafkaslar Dairesi Başkanlığı
  • Balkanlar ve Doğu Avrupa Dairesi Başkanlığı
  • Ortadoğu ve Afrika Dairesi Başkanlığı
  • Doğu ve Güney Asya, Pasifik ve Latin Amerika Dairesi Başkanlığı

Her bir bölgeden sorumlu daire başkanlığı; görev alanına giren ülkelerden işbirliğinde bulunulması hedeflenen ülke ve topluluklarla iktisadi, ticari, teknik, sosyal, kültürel ve eğitim alanlarındaki ilişkileri karşılıklı kalkınmaya da katkıda bulunacak şekilde projeler ve faaliyetler temelinde geliştirme, söz konusu ülke ve toplulukların kalkınma hedef ve ihtiyaçlarına uygun işbirliği program ve projelerini hazırlama veya hazırlatma, bununla ilgili gerekli düzenlemeleri ve takibi yapma ve bunların uygulanmasında koordinasyonu sağlamakla görevlendirilmiştir (TİKA, 2014: 12). Ayrıca, bu daire başkanlıklarının bünyesinde yurt dışında yürütülecek proje, program ve yardım çalışmalarının gerektirdiği koordinasyonun sağlanması amacıyla ilgili ülkelerde program koordinasyon ofisleri açılmıştır.

Türkiye Radyo ve Televizyon Kurumu (TRT)

Kamu yayıncılığı yapmak amacıyla 31 Ocak 1968 tarihinde yayın hayatına başlayan TRT, 2000’li yıllarda hayata geçirdiği uluslararası yayınlarla kamu diplomasisinin iletişim ve enformasyon boyutunda faaliyet yürütmeye başlamıştır. Bugün 15 Temmuz 2018 tarih ve 30479 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan “Bakanlıklara Bağlı, İlgili, İlişkili Kurum ve Kuruluşlar İle Diğer Kurum ve Kuruluşların Teşkilatı Hakkında Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi”nin “Türkiye Radyo ve Televizyon Kurumu” başlıklı 38’nci bölümünde yer alan “Kuruluş ve Teşkilat” başlıklı 533. maddesi ile tarafsız bir kamu tüzel kişiliği olarak kuruluşu ilan edilmiş bir biçimde faaliyetlerini sürdürmektedir. TRT’nin uluslararası yayınları üç farklı hedef kitleye göre şekillenmekte ve her bir hedef kitleye yönelik olarak da farklı yayın hedefleri belirlenmektedir.

  • İlk hedef kitlesini yurt dışında yaşayan Türk vatandaşları oluşturmaktadır. Bu kitleye yönelik olarak yapılan yayınlar, yurt dışında yaşayan Türk vatandaşlarının Türkiye ile bağlarını koruyup ilişkilerini sürdürmelerini sağlamayı, kültür ve dillerini yaşatarak bulundukları toplum içinde asimile olup Türklüklerini kaybetmelerine engel olmayı amaçlamaktadır.
  • Uluslararası yayınların diğer bir hedef kitlesi olan Türk Cumhuriyetlerindeki halka yönelik olarak yapılan yayınlarla ortak tarih ve soy birliğinden kaynaklanan Türk kimliğinin canlandırılması ve bu kimlik üzerinden ortak anlayış, hareket ve düşünce sistemi oluşturulması amaçlanmaktadır.
  • Uluslararası yayınların üçüncü hedef kitlesi olan yabancılara yönelik yayın hedefleri, Türkiye ve Türk insanını tanıtmak, dünyada Türkiye ve Türk vatandaşları hakkında olumlu bir kamuoyu oluşturmak, Türkiye’nin demokratik, çağdaş ve insan haklarına saygılı bir hukuk devleti olduğu görüşünü benimsetmek, yayının ulaştığı kitlelerde Türkiye’ye yönelik bir sempati oluşmasını sağlamak, Türkiye’nin siyasal, sosyal, ekonomik ve kültürel açıdan gelişimini tanıtmak, Türkiye’nin dış politikasını ve önemli projelerini tanıtmak, Türkiye’nin sosyal ve ekonomik alandaki işbirliklerinin artırılmasına katkıda bulunmak olarak ifade edilmiştir.

TRT yukarıda bahsedilen amaçlar çerçevesinde uluslararası yayınlarını TRT Türk, TRT Avaz, TRT El Arabia, TRT Belgesel ve TRT World televizyon kanalları; TRT.world.com internet sitesi, Türkiye’nin Sesi Radyosu (Voice of Turkey) aracılığıyla yürütmektedir. TRT, uluslararası kanallarıyla Türkiye’nin dünyaya açılan yüzü olmakta ve ülkenin hikayesinin Türkiye merkezli anlatılması ve tanıtılmasını sağlamaktadır. Türkiye farklı dillerde yayın yapan bu uluslararası kanalları aracılığıyla kamu diplomasisinin bilgilendirme, ülkeyi tanıtma, ülke hikayesini anlatma, ülke değerlerini ve kültürünü anlatma amaçlarını yerine getirmektedir. Bu açıdan TRT, Türk kamu diplomasisinin en önemli amaçlarından olan uluslararası alanda olumlu Türkiye imajı ve algısı inşa etmede önemli bir rol oynamaktadır (Ekşi, 2014: 230).


Güz Dönemi Dönem Sonu Sınavı
18 Ocak 2025 Cumartesi
v