Fotoğrafın Kullanım Alanları Dersi 3. Ünite Özet

Sualtı Fotoğrafçılığı

Aletli Dalış (Scuba) Kavramı ve Eğitimi

Aletli dalış (scuba) teknolojisi insanoğlunun sualtında kolayca ve uzun süre kalabilmesini sağlamış ve dalgıçlığı hemen herkesin yapabileceği bir spor haline getirmiştir. Aletli dalış sualtı fotoğrafçılığını da mümkün kılmaktadır. Derin sularda fotoğraf çekmek için aşağıdaki gibi bazı temel gereksinimler vardır:

  • Gerekli sağlık koşullarına sahip olmak
  • Dalış eğitimi almış olmak
  • Gerekli araç gerece sahip olmak ve bunların kullanımını bilmek
  • Yasal kurallara uymak
  • Gerekli fotoğraf donanımına sahip olmak ve bunların kullanımını bilmek

Türkiye’de sualtı eğitiminden Türkiye Sualtı Sporları Federasyonu sorumludur ve bu federasyon Dünya Sualtı Aktiviteleri Konfederasyonu (CMAS)’nun üyesidir. CMAS eğitimlerinden biri olan yıldız dalıcı eğitimi teorik eğitim, dalış malzemelerinin neler olduğu ve nasıl kullanılacağı, sualtında el işaretleriyle ve diğer tekniklerle haberleşme, duyuların derinlikten nasıl etkileneceği, basit kurallar, basıncın vücut ve malzemeler üzerindeki etkisi, basınç altında solunan gazların vücut üzerindeki etkileri, güvenli dalış planlama ve acil durumlarda yapılması gerekenleri içerir. Uygulamalı sualtı çalışmalarında ise sualtında kullanılacak haberleşme işaretleri, malzemenin nasıl giyileceği, suya giriş teknikleri, sualtında alçalma teknikleri, nefes alırken dikkat edilmesi gerekenler, dalış arkadaşları ile hava paylaşımı, sualtında maske takıp çıkarma ve maskeye su girdiğinde yapılması gerekenler, paletin etkin ve doğru kullanımı, sualtı ve su üstünde malzemelerin takılması-çıkarılması, basit ilk yardım ve kurtarma becerileri, sualtında kendini ve çevreyi koruma öğretilir. Bir Yıldız Balıkadam Sertifikası’yla 18 metre derine dalış yapılabilir. Daha derin sular ve gece, bulanık su, akıntılı su gibi ortamlarda dalış yapmak için İki Yıldız Balıkadam Sertifikası gerekir. Derin dalış ve arama kurtarma çalışmaları için ise Üç Yıldız Balıkadam Sertifikası gerekir.

Sualtı fotoğrafçılığı 1856 yılında William Thompson’ın İngiltere’nin güneyindeki Wey boğazında bulunan ve yüzeyden 6 metre (20 feet) derinlikteki yıkılmış köprüyü karanlık bir şekilde fotoğraflamasına dayanır. (Daha sonraki gelişmeler için sayfa 59’a bakınız.)

Fotoğraf Ortamı Olarak Sualtı

Fotoğraf çekerken en önemli etmen ortam olduğu için, sualtı fotoğrafçılığı denildiğinde de üzerinde durulması gereken temel konu sualtı ortamıdır. Güvenli ve sağlıklı bir dalış gerçekleştirmek için, dalıcı adayının suyla ilgili herhangi bir korkusunun ve dalışla engel bir sağlık sorununun bulunmaması gerekmektedir.

Yeterli dalış deneyimine sahip olmak ve bu deneyimi âdeta bir meleke haline getirmek, hem güvenlik hem de fotoğrafçılık kalitesi açısından çok önemlidir. Yeterli dalış deneyimine sahip olmak; dalış surecince en başta denge, yüzerlik ve dalış donanımına hâkimiyet konularındaki becerileri üst seviyeye taşımak ve bunlarla ilgili sorun yaşamamayı gerektirir.

Dalış güvenliği için, bir dalış bölgesinde, o bölgeyi iyi tanıyan ve bilgi sahibi olan bir “rehber balıkadam” ile birlikte dalmak, en iyi ve geçerli çözümdür. Eğer bu imkân yaratılamıyorsa, dalıştan önce mutlaka o bölgenin dip yapısı ve canlı özelliği hakkında bilgi sahibi olunmalıdır.

Sualtı Fotoğrafçılığı Donanımı

Sualtı fotoğrafçılığı konusu ile ilgili iki temel aygıttan söz etmek gerekir. Bunlardan ilki fotoğraf makinesidir. İkincisi ise fotoğraf makinesini sualtında kullanmamızı sağlayan koruyucu kabinlerdir. Tek kullanımlık ve içinde genelde 36 pozluk filmlerin yer aldığı, havuz ve sığ su fotoğrafçılığı için kullanılan amatör ve su geçirmez özelliği olan makinelere çek-at sualtı fotoğraf makineleri denir. Ucuz olması, bozulma, kırılma gibi sorunların olmaması, kum, su vb.den zarar görmemesi yararları arasında yer alır. Sınırlı derinlikteki sularda kullanılabilmesi ve hatalı çekim yapma olasılığının yüksek olması ise sakıncaları arasında yer alır.

Küçük, objektifi değişmeyen, netleme ve pozlama ayarları otomatik olarak yapılan kompakt fotoğraf makineleri ise 18-20 metre derinliğe kadar kullanılabilir. Gelişmiş makinelere göre ucuz olması, her yerde taşınabilmesi, su üstünde de kullanılabilmesi, hem filmli hem sayısal tiplerinin mevcut olması ve uzun bir alan derinliği sağlaması faydaları arasında yer alır. Sakıncaları ise, her ışık ortamında kullanılamaması, tele ve makro çekim yapılamaması, netleşme sorunu ve dalış derinliğinin sınırlı olmasıdır.

SLR (Single Lens Reflex) ve D-SLR (Digital Single Lens Reflex) fotoğraf makineleri ise 40-60 metre derinlikteki çekimler için uygundur. En önemli yararı bakaçtan görülenin objektife de aynı şekilde yansıması, böylece görülen nesne ile çekilen fotoğraf arasında fark oluşmamasıdır. Ancak, bu makineler karmaşıktır ve maliyetleri yüksektir. Boyutları büyüktür ve ağırdırlar. Daha fazla dalgıçlık deneyimi gerektirirler.

Amfibi fotoğraf makineleri, hem suda hem de karada yaşayan canlılar gibi, hem sualtında hem de karada kullanılmak üzere çift amaçlı üretilmişlerdir. Amfibi fotoğraf makinelerinin temel yapısı, yüksek basınca dirençli bir gövde ve açılması gereken parçaların su sızdırmaz lastik contalarla (o-ring) desteklenmesinden oluşur. Sea & Sea marka ve modellerde sualtı çekimlerini makro ve close-up gibi farklı mercekler ekleyerek gerçekleştirebiliriz. Öte yandan, paralaks hatasının ortaya çıkması ve flaşın kameranın hemen üzerinde olmasından ötürü parlama yapma olasılığı gibi sakıncaları vardır.

Geniş açı adaptörler, sualtı video çekimlerinde bolca kullanılır. Bunun başlıca nedenleri; geniş açı görüntünün sarsıntıları en aza indirmesi, uzun bir alan derinliği kazandırması, dar açıda ortaya çıkabilecek sualtı cisimcik görüntülerini azaltmasıdır. Sualtında en çok tercih edilen geniş açı objektifler; FX format makinalar için 16 mm, DX format makineler için 10,5 mm balıkgözü, 17-35 mm, 24 mm geniş açı objektiflerdir. Objektifler farklı şekillerde makro özelliği kazanabilirler (Sayfa 65’e bakınız). Büyütme oranı arttıkça alan derinliği belirgin şekilde azalmaktadır. Bu durum makro çalışma koşullarının çerçeveleme, pozlama, netleme ve aydınlatma açılarından tamamen farklı bir şekilde ele alınması gerektiğini göstermektedir.

Aydınlatma Kaynakları ve Bakım

Basit tanımı ile flaş, fotoğrafın pozlanabilmesi için gerekli ışık kaynağını sağlayan aygıttır. Sualtı flaşları da, kara fotoğrafçılığında kullanılan elektronik flaşların su geçirmez versiyonlarından başka bir şey değildir. Dahili flaşlar çok berrak sularda sorun çıkarmayabilirler, ama genelde tepede oldukları için yansıma (backscatter) sorunu oluşturabilirler. Dahili flaş kullanırken, nesneye yakın olunmalıdır, beyaz ayarları suya göre yapılmalıdır ve eğer varsa flaş ışık dağıtıcısı (diffuser) kullanılmalıdır. Harici flaş kullanımı daha kaliteli sualtı fotoğrafları elde etmeyi sağlayabilir. Harici flaş seçerken, fotoğraf makinesinin özelliklerine uygun olmasına, çoklu, manuel ışık seviyesi ayarlarına sahip olmasına ve mümkünse ön flaş moduna sahip olmasına dikkat edilmelidir.

Flaş kullanırken manuel (M) veya örtücü öncelikli (S) çalışıyorsanız, seçeceğiniz örtücü hızının flaş senkron hızından yüksek olmamasına dikkat etmelisiniz. Çoklu güç¸ ayarına sahip ışık kaynaklarının kullanımı, ışık ayarlamalarının kontrol edilmesini sağlar. Parlak ışık için güç¸ artırılır, karartmak için güç¸ azaltılır. Ne kadar çok ayar varsa, fotoğrafta o kadar ince ayarlar yapılabilir.

Malzemenin bakımı ve korunması uzun ömürlü olabilmesi için çok önemlidir. Çekimden sonra malzemenin belli bir süre tatlı suda bekletilmesi tuzdan arınmasını sağlar. İçerdeki hava ile dışardaki su arasında yalıtımı sağlayan oringlerin temizlenmesi de oldukça önemlidir. O-ringler pirinç tanesi kadar yağ dökerek temizlenebilir.

Sualtı Çekim Teknikleri

Sualtı fotoğrafçılığını kara fotoğrafçılığından ayıran bazı özellikleri vardır. En önemli fark renklerin soğurulmasıdır. Sualtı fotoğrafçılığında bu durumun üstesinden gelebilmek için konuya yeterli derecede yak›n olmak, doğal ışığı mümkün olduğu kadar kullanmak ve en önemlisi renk kaybını en aza indirgeyebilmek için flaş kullanmamız gerekmektedir. Sualtında derine indikçe renklerin kaybolduğu unutulmamalıdır. Ayrıca geniş açılı bir objektifle konuya mümkün olduğunca yaklaşmak ve alan derinliğini azaltmak gerekir. Işığın sualtında kırılması, cisimlerin % 25 daha büyük ve % 33 yakın görünmesine yol açar. Sualtında özellikle yakın çekim mercekler veya makro objektifler, nesnenin büyüklüğünü artırmak ve net alan derinliğini azaltarak nesneleri ön plana çıkarmakta etkili rol oynamaktadır. Bununla beraber, geniş açılı objektifler ile doğru port kullanılmalıdır.

Sualtında çekim alanları ve koşulları birbirinden farklılık göstermektedir. Sığ sularda, tatlı sularda ve havuzlarda dikkat edilmesi gereken en önemli nokta deniz seviyesine göre irtifa konumudur. Diğer bir önemli nokta ise deniz suyuna göre daha fazla ağırlığa ihtiyaç duyulmasıdır. Havuz fotoğrafçılığı ya sportif amaçlarla yapılır ya da model kullanılarak gerçekleştirilen kurgusal fotoğraflardır. Havuz fotoğrafları derin sulara göre daha kolay fiziksel koşullar içerir. Ancak derin sularda havuzlarda ve sığ sularda olmayan çeşitli güzelliklerde sayısız ortam vardır. Örneğin batık ve arkeolojik alanları fotoğraflarken en önemli kural batık ve arkeolojik nesnelere değmemektir. Bu tür fotoğraflarda flaş yerine ortam ışığı kullanılmalıdır. Batığın içinden fotoğraf çekiyorsak da en önemli etken ekipmanımızın bir yere takılmayacak şekilde toplu ve vücudumuza sabit olmasıdır. Mağara, tünel gibi doğal ortamları fotoğraflarken dahili ve harici flaşların yanı sıra video ışıkları da kullanılabilir. Ayrıca gece dalışı becerilerine sahip olmak gerektiği de unutulmamalıdır. Sualtında durağan ve küçük canlıları fotoğraflarken, nesneye yakın olmak gerekir. Çok yakın çekimlerde alan derinliği azalacağı için diyafram açıklığının yüksek olması gerekir. Ayrıca flaşın TTL konumunda 45 derecelik açıyla yerleştirilmesi faydalı olabilir. Bu tür çekimler için makro özelliği olan 60 mm ve 105 mm objektifler uygundur. Hareketli ve büyük canlıları fotoğraflarken ise, öncelikle sakin olmak ve canlıların davranış özellikleri hakkında bilgi sahibi olmak gerekir. SLR veya DSLR makine kullanan dalıcılar için hareketli canlıların ve balıkların çekiminde en uygun objektifler 50 mm, 60 mm ve 105 mm odak uzunluğuna sahip objektiflerdir. Akıntıda akıntı kancası kullanmak gerekir, ancak mercanlara zarar vermemeye özen gösterilmelidir. Gece dalışında makro objektifleri tercih etmek gerekir. Fotoğraf makinesinin flaşı veya flaşları yanında üzerine monte imkânı veren ilave bir netleme ışık kaynağına (focus light) ihtiyaç¸ vardır.

Sualtı fotoğrafları çekerken bazı genel kurallara dikkat etmek gerekir. Konulara nazik davranmak, çevreye dikkat etmek, dalış yapmanın temel kurallarına uymak, mercanlara zarar vermemek ve derli toplu olmak gerekir.


Bahar Dönemi Dönem Sonu Sınavı
25 Mayıs 2024 Cumartesi