Film ve Video Yapımı Dersi 8. Ünite Sorularla Öğrenelim
Kavram Olarak Kompozisyon
Görüntü üretme teknolojilerinin ortak noktaları
nelerdir?
Fotoğraf, film ve video yüzeyleri kullandıkları
teknolojilere dayalı olarak ikiboyutlu yüzeylerdir. Tüm
görüntü üretme teknolojilerinin ortak noktası ikiboyutlu
bir yüzey üzerinde görüntü üretebilmesi ve bu ikiboyutlu
yüzey üzerinde, üçüncü boyut oluşturma çabasının
gerçekleşmesidir.
Farklılıkların kompozisyondaki etkisini nasıl açıklarız?
Çevremizdeki birçok nesne farklı özellikleri ile
diğer nesnelerden ayrılır. Bazıları diğerlerine göre daha
kısadır bazıları ise daha uzun. Kısa ağaçlarla kaplı bir
orman düşlediğimizde uzun bir ağaç diğerlerinden ayrılır.
Seçici algı sürecinde dikkat çeker ve diğerlerinden daha
çabuk algılanır. Belirli bir zaman geçtikten sonra da
hafızada yüzlerce kısa ağaç değil, bir uzun ağaç kalır. İşte
farklılık kompozisyon için de aynı anlamı taşır. Birbirine
benzeyen nesneler arasında farklı bir nesne kompozisyonu
hareketlendirir.
Arnheim “psikolojik dengeyi” nasıl tanımlamıştır?
Arnheim psikolojik dengeyi tanımlamak için şu
örneği verir. Bir duvara boş bir çerçeve asmak
istediğinizde, çerçevenin duvarda düz durması için,
çerçevenin ağırlık noktasını tam olarak hesap etmemiz ve
bu ağırlık noktasından duvara asmamız gerekir. Bu
noktayı biraz sağa ya da sola kaydırdığımızda çerçevenin
fiziksel dengesi kaybolacak ve duvara yamuk olarak
asılacaktır. İşte tıpkı bu ağırlık noktası gibi, bu boş
çerçeve üzerine yapacağımız bir resimdeki renklerin,
şekillerin, dolu ve boş alanların da belirli bir ağırlık
değerleri vardır ve resmin düz ya da yamuk olarak
algılanmasına neden olabilirler. İşte bu ağırlık değerlerinin
oluşturduğu denge durumunu ise psikolojik denge olarak
tanımlamak mümkündür.
Film ve video görüntüsünde hareketin oluşumunu ve
kompozisyona etkisini belirleyen etkenler nelerdir?
Film ve video görüntüsünde hareketin oluşumunu
ve kompozisyona etkisini belirleyen dört farklı etkenden
söz etmek mümkündür. Bu etkenler aşağıdaki şekilde
sıralanabilir:
• Hareketin Yönü
• Hareketin Niteliği
• Hareketin Ölçeği
• Hareketin Hızı.
Görsel bir kompozisyonda “çerçeveleme” nasıl
açıklanmaktadır?
Martin Scorsese kamerayı, neyin çerçevelenip
neyin çerçevelenmeyeceğinin somutlaştırıldığı araç olarak
tanımlar. Kamera, bizim dış dünyada var olan birçok
nesneden seçtiğimizi belirler ya da bizim seçimlerimizi
somutlaştırır. Bu nedenle kamera bizim çevremizde yer
alan birçok konu içinde kendimize özgü yarattığımız yeni
sınırlardır, yeni bir çerçevedir. Bu çerçeve, kamerayı
bizzat kullanan bir kamera operatörü ya da bir yönetmen
tarafından belirlenmiş olabilir; ancak kimin tarafından
belirlenirse belirlensin, kameraya özgü çerçeve dış
dünyanın milyonlarca farklı konusu arasından yapılan bir
seçimi tanımlar. Bu seçim, dış dünyaya ait bilgilerin,
kameranın çerçevesi içinde sınırlandırılmasını ifade eder.
Çerçeveleme kameranın teknik olanakları ile sınırlıdır.
Farklı görüntüleme sistemlerine ait kameraların kendine
özgü farklı çerçeveleme oranları olabilir. Ancak tüm çer
çerçevelerin genel olarak dayandığı klasikleşmiş
kompozisyon öğeleri vardır. Bu temel yaklaşımlar
sinematografik anlatımın dayandığı resim sanatının
kurallarına kadar dayandırılabilir.
Wesley Dow, “kompozisyon” kavramını nasıl
tanımlamaktadır?
Dow, kompozisyon kavramını tanımlarken görsel
öğeler arası uyumun sağlanması konusunu “armoni”
kavramı ile tanımlar. Dow’a göre kompozisyon, çizgileri,
kitleleri, figür ve renkleri bir armoni oluşturacak şekilde
bir araya getirmektir. Armoniyi oluşturmadaki temel amaç
belirli bir sınırlı alan içerisinde yer alan görsel güçleri
kontrol etmektir. İki boyutlu yüzeylerin düzenlenmesinde
kompozisyonu oluşturacak temel öğelerin başında armoni
yani uyum gelir. Farklılıklar içeren görsel öğeler,
ikiboyutlu sınırlı alan içerisinde bir araya geldiklerinde
farklı birer öğe olmaktan çıkar ve bir bütünü oluştururlar.
İşte oluşan bu bütün, artık yeni bir öğedir. Eğer bir araya
getirilen öğeler arasında belirli bir uyum yoksa
kompozisyonda anlamlı bir bütünden bahsetmek mümkün
değildir. İşte bu bağımsız öğeleri bir araya getiren ve
farklı parçaları bir bütün oluşturacak şekilde bir arada
tutan bağ, uyum ya da armoni olarak tanımlanır.
Görsel bir düzenlemede yararlanabilecek zıtlıklar nelerdir?
Görsel bir düzenlemede yararlanılabilecek zıtlıklar şu şekilde sıralanabilir:
- Geometrik zıtlıklar
- Renk zıtlıkları
- Doku zıtlıkları
- Ton zıtlıkları
- Ölçü zıtlıkları
- Yön zıtlıkları
- İçerik ve anlam zıtlıkları
Bir kompozisyonda kontrastlık ve denge kullanımının
kazandırdıkları nelerdir?
Karşıt olan iki durumun, birbirinin zıttı olan iki
görsel öğenin bir arada kullanılmasıyla yeni bir enerji
yaratılması sağlanabilir. Bu tür durumlar kompozisyonu
tekdüzelikten kurtarmaya yardımcı olur. Birbirine kontrast
olan iki öğenin birlikte kullanılması kompozisyona
canlılık kazandırır. Zıtlıkların görsel bir ifade aracı olarak
kullanılması akla hemen görsel dengenin oluşturulması
konusunu getirir. Kullanılan dekorun renklerinden,
oyuncuların kıyafetlerinin renklerine ve şekillerine, hatta
diğer fiziksel özelliklerine kadar farklı zıtlıklar yaratılarak,
ekranda belirli bir enerji yaratılabilir.
Kompozisyonda zıtlık nasıl açıklanmaktadır?
Zıtlık ise kompozisyonda biçim ve renk gibi
görsel öğelerin tümüyle birbirine yabancı nitelikte karşı
karşıya gelmesi durumunu ifade eder. Yine tıpkı
çevremizde kolaylıkla karşılaşabileceğimiz zıtlıklar
üzerine kuruludur. Görsel kontrastlık kavramı ile eş
anlamlıdır ve hatta kontrast kavramı zıtlığa göre daha
fazla kullanım alanı bulur.
Görsel bir estetik öğe olarak denge nedir?
Görsel bir estetik öğe olarak denge, fizikten farklı olarak görüntülerdeki görsel öğelerin bir araya getirilmesini konu alır. Sezen ve Tanyeli (1992), dengeyi bir sanat yapıtını oluşturan öğelerin bütün içinde kompozisyon düzenini bozmayacak şekilde dağılımı olarak tanımlar.
Geniş bir çerçeve ile çalışmanın avantajları nelerdir?
• Geniş bir çerçeve oranında birden fazla insanı
görüntüye sığdırmak mümkündür. Böylece her
karaktere ayrı ayrı çekim tasarlamaktan çok daha
kolay bir şekilde sadece bir çerçevede birçok ikili
ya da üçlü sahneyi çözebilmek olasıdır.
• Kişi ya da nesnelerin yakın çekimlerinde bile
hala çerçevede boş alanlar için yer kalır ve bu boş
alanlar farklı amaçlarla şekil-zemin ilişkisi içinde
kullanılabilir.
• Geniş çerçeve oranları daha fazla görüntü alanına
sahip oluklarından, karmaşık ve daha dikkat çekici
görsel düzenlemeler oluşturabilme potansiyeline
sahiptirler. 1,33: 1 çerçeve oranının geleneklerini
(nesneyi merkezde tutma, bakış yönü boşluğu,
hareket yönü boşluğu vb gibi) kullanabildiği gibi,
aynı anda birden fazla ilgi odağı oluşturabilme ve
izleyiciye görüntüde bakacak yer konusunda seçim
hakkı verme gibi geniş çerçevelere özgü
geleneklerden de faydalanabilmektedir.
Kompozisyonda uyum denince ne anlaşılmaktadır?
Uyum sanat eserinin bütünlüğü ile ilgilidir. Görsel
öğeler bir araya geldiğinde, birbirinden bağımsız parçalar
olarak varlıklarını sürdürüyorlarsa belirli bir uyumdan söz
etmek olası değildir. Uyum, ancak farklı farklı parçaların
ahenk içinde bir araya gelmeleri ve bu birlikteliklerinden
belirgin bir bütünlük oluşturmaları sürecinde gerçekleşir.
Bütünü oluşturan parçaların ancak belirli bir düzen
gösterecek şekilde bir araya geldiklerinde ve bir bütün
oluşturabildikleri durumlarda bir uyumdan söz edilebilir.
Kompozisyonda uyum, parçaların birbirlerine benzerliği
anlamını taşımaz. Uyumlu bir kompozisyon, bütünü
oluşturan öğelerin birbiriyle benzer olması demek değildir.
Görsel bütünlük oluşturulurken farklılık nasıl
değerlendirilmelidir?
Farklılık, görsel bütünlüğü oluşturan öğelerin
farklı formlar veya kategorilere sahip olma durumuna
karşılık gelir. Oluşturulan bütün hem diğer yapıtlardan
belirgin farklılıklar içermeli, hem de benzer yapıtlardan
ayrıldığı, farklılaştığı ve biriciklik taşıdığı çeşitlilikleri de
bünyesinde barındırabilmesidir. İşte bu özellik sanat
yapıtında farklılık ya da çeşitlilik olarak adlandırılır.
Farklı olan dikkat çeker ve görsel olarak diğerlerinden
daha çabuk algılanır.
Görsel bir düzenlemede yararlanılabilecek zıtlıklar
nelerdir?
Görsel bir düzenlemede yararlanılabilecek
zıtlıklar şu şekilde sıralanabilir:
• Geometrik zıtlıklar
• Renk zıtlıkları
• Doku zıtlıkları
• Ton zıtlıkları
• Ölçü zıtlıkları
• Yön zıtlıkları
• İçerik ve anlam zıtlıkları.
“İmge” nasıl tanımlanabilir?
İmgeler gerçekte var olmayan ama insan gözünün
görebilmesi için bir araç sayesinde oluşturulan görünüm
olarak tanımlanabilir. İmge, fiziksel dünyada var olmadığı
halde görünendir.
Görsel bir düzenlemede psikolojik etkenler, nesnelerin
görsel ağırlıklarını belirlemede niçin önemli rol oynarlar?
Bir çerçevede kimi durumlarda diğerlerine göre
daha küçük, daha bulanık, daha hareketsiz alanlar da diğer
alanlara göre daha güçlü kabul edilebilirler ve belirli bir
ağırlık oluşturabilirler. Örneğin, bir korku filminde
görünenden çok görünmeyen psikolojik olarak daha büyük
öneme sahiptir ve kahramanın önünde yer alan zifiri
karanlık bir mağara görüntüsü, fazlasıyla aydınlatılmış bir
ağaç görüntüsünden daha etkili sonuçlar verebilir. Oysa
korku filminin yarattığı beklentileri çıkarttığımızda,
görüntüdeki aydınlık öğeler, karanlık öğelere göre daha
fazla ağırlığa sahiptir. Filmdeki karanlık öğeleri daha
seçici, daha dikkat çekici ve ekranda en çok bakılan alan
yapan şey aslında görsel kompozisyon değil, öykünün
gelişiminde yaratılan gerilim ve çatışma öğelerinin
karanlık alanlarda saklı olmasıdır.
“Denge” nasıl tanımlanır?
Denge bütünü oluşturan parçaların bütün içindeki
dağılımı ile ilgilidir. Dengenin fizik bilimi açısından
tanımı; birbirine karşı iki gücün eşitiyle elde edilen
yerleşik konum olarak söylenebilir. Görsel bir estetik öğe
olarak denge tanımı ise, fizikten farklı olarak
görüntülerdeki görsel öğelerin bir araya getirilmesini konu
alır. Kompozisyonun oluşturulmasında temel
yapı taşlarının başında denge gelir.
Görsel bir kompozisyon tasarımında dengenin
oluşturulması ile ilgili genel kurallar nelerdir?
• Görüntülerdeki dolu alanlar, boş alanlara göre
daha fazla ağırlığa sahiptir.
• Görüntülerdeki daha büyük alanlar, daha küçük
alanlara göre daha fazla görsel ağırlığa sahiptir.
• Görüntüdeki aydınlık alanlar, karanlık alanlara
göre daha fazla ağırlığa sahiptir.
• Görüntülerdeki parlak alanlar, mat alanlara göre
daha fazla ağırlığa sahiptir.
• Görüntülerdeki hareketli alanlar dura¤an alanlara
göre daha fazla ağırlığa sahiptir.
Görsel bir kompozisyonda “vurgulayıcı hareket” nasıl
açıklanmaktadır?
Vurgulayıcı harekette durağan kompozisyon
ilkelerinden faydalanılır. Durağan bir karede tamamen
durağan görüntülerin alımlanmasında oluşan harekettir.
Ortada ne bir nesnenin hareketi vardır; ne de izleyenin göz
hareketinden söz etmek mümkündür. Vurgulayıcı
harekette tamamen durağan kompozisyon ilkelerinden
faydalanılır. Yüksek kontrastlığı olan renkler, sürekli
tekrarlayan şekiller ve görülmeyen bir ışık kaynağından
gelen yoğun kontrast ışığın oluşturduğu enerji, vurgulayıcı
bir hareket izlenimi oluşturur. Grafik hareket ile olan
temel farklılığı herhangi bir retinal hareket
oluşturmamasıdır.
Görsel bir kompozisyonda “ağırlık kavramı” ne
anlama gelmektedir?
Görsel bir düzenlemede ağırlık kavramını, şekil
zemin ilişkisi içerisinde ortaya çıkan dolu ve boş
alanlardan yola çıkarak değerlendirmek mümkündür.
Görüntünün oluşturulmasında şekil olarak ortaya çıkan
nesne, görsel ağırlığı olan nesnedir. Görsel dengenin
sağlanmasında şekil olan, seçici algıya yönelik olan,
diğerlerinden daha dikkat çeken nesnedir ve diğerlerine
göre psikolojik bir ağırlık taşır. Görsel ağırlıkları yine o
görsel öğenin büyüklüğü ya da küçüklüğü, yakınlığı ya da
uzaklığı, parlaklığı ya da solukluğu ve hatta netliği ya da
fluluğu gibi farklı özellikleri ile doğrudan ilişkilidir.
Görsel bir düzenlemede dengenin oluşturulmasında
nesnelerin görsel içinde kapladıkları alan ve görsel
ağırlıkları en önemli öğeler olarak görülürler.
Arnheim’ın bakış açısıyla “fiziksel denge” görsel bir
kompozisyonda nasıl oluşturulmaktadır?
Fiziksel denge herkes için aynı olan, öznelliğe dayalı
olmayan bir durağanlık halidir. Eşit ağırlıktaki iki fiziksel
gücün birbirinin zıttı yöne oluşturduğu çekim sonucunda
ortaya çıkan eşitlik halidir. Her nesnenin kendine ait bir
ağırlık noktası olduğu gibi, her görsel öğenin de kendine
özgü bir çekim gücü ve ağırlığı vardır. Bu fiziksel ağırlıkların
eşit olarak dağılımı ise bir hareketsizlik hali, güçlerin eşitliği
durumunu ortaya çıkarır. Fiziksel dengenin görsel karşılığı
ise, görsel ağırlıkların çerçeve içindeki eşit dağılımına denk
gelir. Bu süreçte çerçevenin ağırlık noktası çerçevenin
merkezidir. Çerçeve içindeki ağırlık dağılımı, görsel öğelerin
merkeze göre konumları ile ölçülebilir. Tam merkezde
bulunan bir görsel öğe tam dengede kabul edilir. Merkezden
uzaklaştıkça denge bozulma eğilimine girer. Çerçevenin sağı
ve solu, yukarısı ve aşağısı arasındaki ilişki, görsel dengenin
sağlanmasında diğer belirleyiciler olarak kabul edilir.
Çerçevenin sağı ve solu, aşağı ve yukarısı arasındaki simetri,
yine tam denge halinin sağlanmasıdır. Bu duruma “simetrik
denge” adı verilir. Asimetri ise, çerçevenin sağ ve sol ile
aşağı ve yukarı bölümleri arasındaki eşitsizlik durumudur.
Görünürde hareket nedir?
Durağan nesnelerin belirli bir hareket oluşturuyormuş gibi görünmesi zahiri hareket olarak tanımlanır. Bu tür hareket için en iyi örnek yine film gösteriminden oluşan harekettir.
Kapalı kompozisyon nedir?
Kapalı kompozisyon ise, açık kompozisyonun tam tersi olarak, tüm gerçekliğin kompozisyon içine sınırlandırılmasını amaçlar. Konuyu bütünleyen tüm gerçeklik çerçevenin içinde yer alır ya da yer alması hedeflenir. İzleyicide herhangi bir merak duygusu yaratmaz, izleyiciyi katılıma davet etmez. Üzerinde fikir yürütmeye, resmin kalan kısmını zihinde oluşturmaya gerek bırakamayacak kadar sınırları çizilmiştir. Bu sınırlar ise genel olarak çerçevenin sınırları içerisinde konumlandırılmıştır.
“Çerçeve oranı” nasıl tanımlanmaktadır?
Çerçeve oranının kavram olarak tanımı, film ve
videoda görüntünün oluşturulduğu yüzeyin boyunun enine
oranı olarak bilinir. Bir kompozisyon oluşturmadaki temel
etkisi ise, oluşturulan görüntünün sınırlarının
belirlenmesidir. Çerçeve oranları ve görüntü boyutu, film
ve videoda oluşturulan görüntünün sınırlarını belirler ve
kompozisyonun nasıl bir yüzeyde ve hangi sınırlar
içerisinde oluşturulacağını kesinleştirir.
Görsel bir düzenlemede denge nasıl bir öneme sahiptir?
Görsel bir düzenleme için dengenin nasıl bir
öneme sahip olduğu sorusunun yanıtı, oluşturulan
çerçevenin algılanması ile ilişkilidir. Denge durumunda
potansiyel enerji minimum seviyesindedir ve görsel
öğelerin yerleri hiç değişmeyecekmiş gibi durağandır.
Görsel bir düzenlemede dengesizlik durumu, sanatsal
ifadelerin anlaşılmasını ve kavranabilmesini güçleştirir.
Resimde kompozisyonun temel ilkeleri arasında yer
alan “açık kompozisyon” nasıl tanımlanmaktadır?
Açık kompozisyon çerçeve içinde betimlenen
öğelerin gerçekte resmin sınırları dışına taşan, resmin
dışında süren ve doğal gerçekliğin bir parçası olacak
şekilde düzenlenmesini ifade eder. Bu bakış açısıyla
yapılan düzenlemelerde resme ait tüm gerçekliğin öğeleri
resme sığdırılmaya çalışılmaz. Resim o gerçekliğin bir
parçasında durur ve resmin dışında gerçeklik devam eder.
Açık kompozisyonu çevremizi saran gerçekliklerin bir
kesitini içeren çerçeve olarak düşünmek de mümkündür.
Görsel düzenlemede denge hangi etkileri yaratmak
amacıyla bozulabilir?
Denge kavramının psikolojik etkisi göz önünde
bulundurularak bazı durumlarda dengenin özellikle
bozulduğu düzenlemelere rastlamak mümkündür. Gerilim
yaratmak, güvenilmez karakterler oluşturmak, izleyenin
algısal süreçlerini yıkmak ve zaman-mekân algısıyla
oynamak için özellikle görsel düzenlemelerin dengesi
bozulabilir. Böylece, yaratılmak istenen atmosfere katkı
sağlamak için izleyicinin tuhaf, farklı, alışılmadık olarak
algılayabileceği “dengesiz” görsel düzenlemeden
faydalanılabilir.
Çerçeve oranları nelerdir?
1930’ların başında Hollywood Academy of
Motion Picture Arts and Sciences tarafından “Akademik
Oran” olarak kabul edilen 4/3’lük, yani 1.33: 1 oranı,
1950’lerde televizyon yayın standardı olarak
belirlenmiştir. Bu oran uzun yıllar video yüzeyinin
standart çerçeve oranı olarak sıklıkla kullanılmıştır. Film
için ise en yaygın kullanım 1.85: 1 oranı ile Amerika film
formatı ve 2.40: 1 CinemaScope oranıdır. Elektronik
görüntüde HDTV sistemine geçişle birlikte kullanılmaya
başlanan 16/9, yani 1.78: 1 oranı yeni televizyon yayın
standardı haline gelmiştir.
Kompozisyon nedir?
Kavram olarak kompozisyon kelimesi, Türkçeye Fransızcadan geçen bir kelimedir. Resim, grafik tasarım, fotoğraf, film ve heykel gibi görsel sanatlarda görsel öğelerin yerleştirilmesi ve düzenlenmesine karşılık gelir ya da bir sanat eserini oluşturan farklı bileşenlerin bir araya getirilmesini içerir. Özellikle resim sanatı için kompozisyon, görsel öğelerin resim sanatında klasikleşmiş kurallar doğrultusunda tanzim edilmesini ifade eder.
Görsel bir kompozisyonda “oran” nasıl
açıklanmaktadır?
Oran, bir kompozisyonu oluşturan görsel yapıların
birbiri ile ilişkisini düzenlemede yardımcı olabilecek
temel öğelerden birisidir. Oran kavramı hem bu görsel
öğelerin birbirleri ile olan ilişkisinde, hem de görsel
öğelerle bütünün ilişkisinde önem taşır. Oran
kompozisyonda yer alan öğelerin kendi içinde ve diğer
görsel öğelerle renk, biçim, leke, boyut ve diğer estetik
öğeler açısından karşılaştırmalı ilişkisini belirler.
Nesnelerin büyüklükleri ve küçüklükleri, açıklıkları ve
koyulukları, ritimleri ya da durağanlıkları birbirleri ile bir
oran ilişkisi içinde değer bulur ve bu ilişki içine görsel
estetik bir ifade aracı olarak kullanılır.
Hareket oluşumunda ve kompozisyonda, hareketin hızı
nasıl açıklanmaktadır?
Hareketin hızı nesnenin çerçeve içinde bir
noktadan diğer noktaya ne kadar sürede yer değiştirdiği ile
ilgilidir. Nesnelerin hareketinin hızı film ve videoda
gerektiğinde arttırılıp azaltılabilir. Bunun için filmde
saniyede 24 kare yapılan çekim ya da gösterim
değiştirilebilir. 24 kare daha yavaş gösterildiğinde
hareketler daha yavaş, daha hızlı gösterildiğinde ise
olduğundan daha hızlı gösterilecektir. Önceleri oldukça
zahmetli olan bu teknik artık birçok video kameranın
üzerindeki küçük bir ayar düğmesi ile
gerçekleştirilebilecek kadar kolaylaştırılmıştır.
Hareket oluşumunda ve kompozisyonda hareketin
niteliği nasıl açıklanmaktadır?
Hareketin niteliği, çerçevede yer değiştiren
nesnelerin karakteristiğini gösterir. Nesne çerçeve içinde
kesik kesik bir hareket gösterebilir ya da doğrudan kararlı
bir hareketle ilerleyebilir. Çerçeve içinde gezinebilir,
çerçeveden çıkıp, yeniden çerçevenin içine girebilir.
Nesnenin hareketinin niteliği, bu hareketin izleyici
üzerinden nasıl bir etki bırakacağını belirleyen
karakteristiklerden biridir.
Çerçeve oranlarının ortak noktası nedir?
Çerçeve oranlarının ortak noktası, yatay olarak
sabitlenmiş dikdörtgenlerden oluşmalarıdır. Yatay bir
düzenleme olan film ve video yüzeylerinde bu nedenle
tüm dikey lekeler ya da nesneler, yatay lekelere göre daha
dikkat çekicidir ve seçici algıya yöneliktir. Çerçeve
oranlarındaki bu yatay düzenleme geleneği, insanın
yaşadığı çevresiyle olan ilişkisi ile orantılıdır. Yatay bir
düzlem olarak algılanan yerküre üzerinde yaşayan insan,
tüm algısal etkinliklerini bu yatay düzlem üzerine
gerçekleştirir. Yatay bir düzlem olan ufuk çizgisi ve
yeryüzü yüzeyi bu nedenle standart bir algı süreci için bir
temel oluşturur. Diğer tüm dikey nesneler ise seçici algıya
yönelik işlemektedir. Yatay düzenleme olan tüm çerçeve
oranlarında, dikey ve derinlemesine olan tüm görsel
öğeler, yatay öğelere göre daha kolay algılanırlar. Bu
nedenle de dikey görsel lekeler, yatay görsel lekelere göre
daha güçlü bir kompozisyon öğesine dönüşürler.
Ritmin görsel kompozisyon için önemi nedir?
Ritim kavramı kompozisyon için hareket kavramı ile
eşdeğerdir. İkiboyutlu bir yüzey olan resim ve fotoğraf
için birbiri ardına tekrarlanan şekil, çizgi ya da renkler,
fotoğrafa bir zaman boyutu katar ve hareket kazandırır.
Oysa film ve video için hareket kavramı, fotoğraf ve resim
gibi durağan resmetme araçlarından önemli farklılıklar
içerir. Öncelikle film ve video ikiboyutlu yüzey üzerinde
durağan değil, hareketli görüntüler üretirler. Saniyenin
24’te birinde art arda gelen durağan görüntüler insan
gözünde bir hareket yanılsaması oluşturur. Bu yanılsama
sayesinde aslında durağan olan bu görüntüler
hareketliymiş gibi algılanır. Gerçekte durağan olan bu
kareler saniyenin 24’te biri hızında oynatıldığında hareket
oluşur. Ağ tabakası izlenimi sayesinde oluşan bu hareket,
görünürde hareket kavramı ile tanımlanır. Bu nedenle
hâlihazırda hareketli görüntü üreten film ve video için
hareket kavramı durağan görüntülerdeki ritim ve hareket
kavramı ile aynı anlamı taşımaz. Durağan görüntülerde
gerçekte var olmayan bir hareket izlenimi oluşturmak için
farklı kompozisyon tekniklerine başvurulur. Oysa film ve
video görüntüsü hareketlidir ve durağan görüntülere
devinim kazandırmak için gerçekleştirilen kompozisyon
düzenlemelerine ihtiyaç duymaz; ancak ikiboyutlu
yüzeylerin kompozisyon özelliklerinden de yararlanır.
Görsel bir tasarımın oluşturulmasında dengenin sağlanması ile ilgili genel kurallar nelerdir?
Görsel bir tasarımın oluşturulmasında dengenin sağlanması ile ilgili genel kurallar aşağıdaki şekilde listelenebilir:
- Görüntülerdeki dolu alanlar, boş alanlara göre daha fazla ağırlığa sahiptir.
- Görüntülerdeki daha büyük alanlar, daha küçük alanlara göre daha fazla görsel ağırlığa sahiptir.
- Görüntüdeki aydınlık alanlar, karanlık alanlara göre daha fazla ağırlığa sahiptir.
- Görüntülerdeki parlak alanlar, mat alanlara göre daha fazla ağırlığa sahiptir.
- Görüntülerdeki hareketli alanlar durağan alanlara göre daha fazla ağırlığa sahiptir.
Resim sanatı için sanatın kuralları haline gelmiş öğeler nelerdir?
Resim sanatı için sanatın kuralları haline gelmiş öğeler aşağıdaki şekilde sıralanabilir:
- Uyum
- Farklılık ve Zıtlık
- Denge
- Oran
- Ritim ve Hareket
Hareketin yönü hareketin oluşumunu ve kompozisyonu
nasıl etkiler?
Hareketin yönü, çerçevede gerçekleşen hareketin
çerçevenin hangi alanına doğru, neresinden başlayıp
neresine doğru devam ettiğiyle ilgilidir. Yani hareketin
yönü çerçevede yer değiştiren nesnelerin hangi yöne doğru
devinim içinde olduğunu gösterir. Bu bilgi çerçevenin
yapılandırılmasında büyük önem taşır. Sadece
kompozisyon öğesi olarak değil, süreklilik için de yön
önemli bir olgudur. Yön duygusu ve çerçevede oluşturulan
hareketin yönü, sadece kompozisyon oluşturma açısından
değil, belirli bir mekân ve atmosfer yaratmak için de temel
görsel öğelerden biridir.
Çerçeve oranlarının genişlemesi kompozisyona ne
sağlar?
Çerçeve oranları genişledikçe, kompozisyonda
daha fazla boş alan elde edilir ve görsel düzenlemelerde
bu boş alanlar gerektiğinde işlevsel olarak kullanılabilir.
Çerçevedeki boş alanlar gerektiğinde farklı nesneler
kullanılarak dengelenebilir ya da görüntü içindeki nesne
çerçevenin sağından soluna doğru hareketlendirilerek,
dikkat noktası yönlendirilebilir. Bu durumda geniş çerçeve
oranları birer sorun olmaktan çıkarak; birer fırsata
dönüşürler.
Film ve video görüntüsünü oluşturan hareketler
nelerdir, Açıklayınız?
Film ve video görüntüsü temel anlamda üç farklı
hareketin bir araya gelmesiyle oluşur. Bunlar;
• Kameranın hareketi
• Kamera önündeki nesne ve canlıların hareketi
• Kameranın çektiği görüntülerin art arda
getirilmesinden oluşan kurgusal hareket olarak
sıralanabilir.
Bu üç farklı hareket türü, film ve video çerçevesinde
hareketi oluşturan öğeler olarak kabul edilirler. Kamera ve
oyuncu hareketleri çerçeve içinde doğrudan yer değiştiren
lekeler olarak düşünülebilir. Hem kameranın, hem de
oyuncunun hareketiyle çerçeve içindeki durağan imgeler
bir noktadan diğer bir noktaya yönelirler ve belirli bir
hareket oluştururlar. Kurgusal hareket ise, kamera ve
oyuncu hareketinden farklıdır. Kurgusal hareket art arda
gelen görüntülerin yarattığı harekettir. İki farklı görüntü
arasında yapılan bu geçişler geçiş efektleri olarak da
tanımlanır; ancak kurgusal hareketin oluşması için
karmaşık bir geçiş efekti kullanmak gerekmez. Basit bir
kesme de iki farklı görüntü arasında anlamlı ve yüksek
ritimli bir hareket oluşturur.
Resimde kompozisyonun temel ilkeleri arasında yer
alan “kapalı kompozisyon” nasıl tanımlanmaktadır?
Kapalı kompozisyon ise, açık kompozisyonun tam
tersi olarak, tüm gerçekliğin kompozisyon içine
sığdırılmasını amaçlar. Konuyu bütünleyen tüm gerçeklik
çerçevenin içinde yer alır ya da yer alması hedeflenir.
İzleyicide herhangi bir merak duygusu yaratmaz, izleyiciyi
katılıma davet etmez. Üzerinde fikir yürütmeye, resmin
kalan kısmını zihinde oluşturmaya gerek bırakamayacak
kadar sınırları çizilmiştir. Bu sınırlar ise genel olarak
çerçevenin sınırları içerisinde konumlandırılmıştır.
Film ve video görüntüsünde hareketin oluşumunu ve kompozisyona etkisini belirleyen etmenler nelerdir?
Film ve video görüntüsünde hareketin oluşumunu ve kompozisyona etkisini belirleyen dört farklı etkenden söz etmek mümkündür. Bu etkenler aşağıdaki şekilde sıralanabilir:
- Hareketin yönü
- Hareketin niteliği
- Hareketin ölçeği
- Hareketin hızı
Kompozisyonda uyum nasıl oluşur?
Uyum, ancak farklı farklı parçaların ahenk içinde bir araya gelmeleri ve bu birlikteliklerinden belirgin bir bütünlük oluşturmaları sürecinde gerçekleşir. Bütünü oluşturan parçaların ancak belirli bir düzen gösterecek şekilde bir araya geldiklerinde ve bir bütün oluşturabildikleri durumlarda bir uyumdan söz edilebilir.
Çerçeve içerisinde gerçekleşen hareketleri kaç başlık
altında toplayabiliriz?
• Gerçek hareket
• Görünürde hareket
• Grafik hareket
• Çevre kaynaklı hareket
• Vurgulayıcı hareket
• Göreli hareket.
Hareket oluşumunda ve kompozisyonda, hareketin
ölçeği nasıl açıklanmaktadır?
Hareketin ölçeği ise, nesnenin çerçeve içinde ne
kadar mesafe katettiği ile ilişkilidir. Bir nesne çerçeve içinde
kısa bir mesafe aldığında bu hareketin algılanabilmesi
güçleşir. Hareket algısının vurgulu bir şekilde
gerçekleşebilmesi için nesnenin çerçeve içinde belirli bir
mesafe kat etmesi gerekir. Eğer bu mesafe kısa ise, hareketin
algılanması için, hareketin hızının da yüksek olmasında yarar
vardır. Bu durum sadece görsel düzenlemelerde değil,
çevremizi saran nesnelerin hareketlerinde de aynı süreçte
gerçekleşir. Mesafeler artıkça hareket algısı artar, mesafeler
kısaldıkça hareket algısının yükselmesi için hareket hızının
da artması gerekir.
Görsel bir kompozisyonda ritim duygusu nasıl
oluşturulur?
Kompozisyon için ritim duygusunun
oluşturulması bütünüyle tekrarlara bağlıdır. Bu tekrar ise
birbirine benzer olan görsel güçlerin tekrarı olarak
tanımlanabilir. Kompozisyonda belirli bir ritmin
oluşabilmesi için bütün içinde yer alan herhangi bir
parçanın belirgin bir şekilde ve aynı aralıkta tekrar etmesi
gerekir. “Ritimle çizgi, ton, yüzey ve biçim bir düzene
girer, kendi kendini tekrar eden karakteristik ve düzgün
vurgular halinde sağa-sola, yukarı-aşağı, kuvvetli-zayıf,
uzun-kısa, devamlı-devamsız olabilir.” Birbirini
tekrarlayan görsel öğeler sayesinde, eşit aralıklarda oluşan
boşluklar bütünü ortaya çıkarır.
Grafik hareket nedir?
Durağan bir görsel kompoziyonda, kompozisyonu oluşturan öğelerin insan gözünde yarattığı hareket olarak tanımlanır. Aslında görüntüde gerçekte hareket eden herhangi bir şey yoktur; ancak görüntüyü oluşturan öğeler öyle yerleştirilmiştir ki, insan gözü bu kompozisyonu tararken belirli bir hareket oluşturur.
Görsel bir kompozisyonda “çevre kaynaklı hareket”
nasıl açıklanmaktadır?
Hareket algısı bazı durumlarda çevre kaynaklıdır.
Öyle ki, aslında durağan bir konumdayken kendimizi
hareket ediyormuş gibi algılarız. Tren yolculuklarında bir
istasyonda durduğumuzda, yanımızdaki tren hareket
ettiğinde, içinde bulunduğumuz tren hareket ediyormuş
gibi algılarız. Aynı şekilde trafikte iki otomobil yan yana
durduğunda, yanımızdaki otomobil yavaşça geriye doğru
hareket etse, sanki bizim içinde bulunduğumuz araç
hareket ediyormuş gibi alımlarız. Oysa ortaya çıkan
hareket algısı bütünüyle çevre kaynaklıdır.
Çevremizdeki nesneleri çıplak gözle görmek ile bir
objektif aracılığı ile görmek arasında ne gibi farklar
vardır?
Çıplak gözle çevremizdeki nesneleri sadece
görürken, bir bakaç ve mercekler dizgesi olan objektif
aracılığı ile nesnelere bakarız. Bu bakış, çıplak gözle
görmeden farklı olarak, belirli bir seçim sonucunda
oluşan, seçici algı süreçlerini içeren bilinçli bir görme
eylemidir. Merceklerin optik etkileri ve bakacın
sınırlılıkları içine sığdırılmış bir seçimi ifade eder. Ayrıca,
çıplak gözle görürken herhangi başka bir duyu organına
ihtiyaç duymayız. Optik bakış ise, seçili görüntüye her an
“elle müdahale” şansını beraberinde barındıran ve el göz
koordinasyonu içinde çalışan bir psiko-motor sürecinde
gerçekleşir. Bu el-göz koordinasyonu, daha önceki optik
deneyimler sayesinde bilişsel bir sürece dönüşür ve optikle
resmetme sırasında hangi merceğin, nasıl bir görsel sonuç
oluşturabileceği konusunda kestirimlerde bulunmak
kolaylaşır. İşte bu deneyim sürecinde kazanılan optikle
resmetme becerisi optik bakış olarak adlandırılır.
Fotoğraf, film ve video yüzeyleri kaç boyutludur?
Bir film yönetmeni ile bir fotoğraf sanatçısının izleyecekleri süreç de kullandığı yüzey farklılıklarından dolayı, farklı farklı görselleştirme aşamaları içerir. Ancak ortak noktaları, tüm görüntü üretme teknolojilerinin ikiboyutlu bir yüzey üzerinde görüntü üretebilmesi ve bu ikiboyutlu yüzey üzerinde, üçüncü boyut oluşturma çabasının gerçekleşmesidir. Fotoğraf, film ve video yüzeyleri kullandıkları teknolojilere dayalı olarak ikiboyutlu yüzeylerdir.
Sanat yapıtında farklılık nedir?
Farklılık, görsel bütünlüğü oluşturan öğelerin farklı formlar veya kategorilere sahip olma durumuna karşılık gelir. Oluşturulan bütün hem diğer yapıtlardan belirgin farklılıklar içermeli, hem de benzer yapıtlardan ayrıldığı, farklılaştığı ve biriciklik taşıdığı çeşitlilikleri de bünyesinde barındırabilmelidir. İşte bu özellik sanat yapıtında farklılık ya da çeşitlilik olarak adlandırılır.
Görsel bir kompozisyonda “grafik hareket” nasıl
açıklanmaktadır?
Durağan bir görsel kompozisyonda,
kompozisyonu oluşturan öğelerin insan gözünde yarattığı
hareket olarak tanımlanır. Aslında görüntüde gerçekte
hareket eden herhangi bir şey yoktur; ancak görüntüyü
oluşturan öğeler öyle yerleştirilmiştir ki, insan gözü bu
kompozisyonu tararken belirli bir hareket oluşturur. Bu
hareketin oluşumunda temel etken yukarıda anlatıldığı
üzere, kompozisyonu oluşturan öğelerin belirli bir ritim
oluşturacak şekilde düzenlenmesi ile ilişkilidir.
Sanat yapıtında zıtlık nedir?
Zıtlık ise kompozisyonda biçim ve renk gibi görsel öğelerin tümüyle birbirine yabancı nitelikte karşı karşıya gelmesi durumunu ifade eder. Yine tıpkı çevremizde kolaylıkla karşılaşabileceğimiz zıtlıklar üzerine kuruludur. Görsel kontrastlık kavramı ile eş anlamlıdır ve hatta kontrast kavramı zıtlığa göre daha fazla kullanım alanı bulur.
Televizyon, video ve sinemanın standart çerçeve oranları nedir?
1930’ların başında Hollywood Academy of Motion Picture Arts and Sciences tarafından “Akademik Oran” olarak kabul edilen 4/3’lük, yani 1.33: 1 oranı, 1950’lerde televizyon yayın standardı olarak belirlenmiştir. Bu oran uzun yıllar video yüzeyinin standart çerçeve oranı olarak sıklıkla kullanılmıştır. Film için ise en yaygın kullanım 1.85: 1 oranı ile Amerika film formatı ve 2.40: 1 CinemaScope oranıdır. Elektronik görüntüde HDTV sistemine geçişle birlikte kullanılmaya başlanan 16/9, yani 1.78: 1 oranı yeni televizyon yayın standardı haline gelmiştir.
Sanat yapıtında oran nedir?
Oran kompozisyonda yer alan öğelerin kendi içinde ve diğer görsel öğelerle renk, biçim, leke, boyut ve diğer estetik öğeler açısından karşılaştırmalı ilişkisini belirler. Nesnelerin büyüklükleri ve küçüklükleri, açıklıkları ve koyulukları, ritimleri ya da durağanlıkları birbirleri ile bir oran ilişkisi içinde değer bulur ve bu ilişki içine görsel estetik bir ifade aracı olarak kullanılır.
Kameranın oluşturduğu ikiboyutlu görüntünün
çerçeveleme öğeleri nelerdir?
• Sağ-Sol: Çerçevenin sağ ve sol olarak ikiye
ayrılması, çerçevelemede yararlanılabilecek
yöntemlerden biridir. Böylelikle çerçeve
psikolojik olarak iki farklı bölümde ele alınır ve
çerçevenin dengeli ya da dengesiz bir yapı
oluşturulmasında, ekranın sağ ve solu arasındaki
boş ve dolu alanların dağılımına dikkat edilir.
Psikolojik olarak çerçevenin tam ortası ağırlık
noktası olarak kabul edilir. Yatay bir oryantasyon
olan kamera çerçevesinde, dikey düzlemler
yerleştirilirken sağ ve sol alanlar dengeleyici
birer unsur olarak kabul edilir. Kompozisyonun
oluşturulmasında görsel ağırlıklar çerçevenin sağ
ve solu göz önünde bulundurularak dağıtılır.
• Aşağı-Yukarı: Kamera çerçevesinin
düzenlenmesinde yararlanılan bir başka ayrım
ise, çerçevenin aşağı ve yukarısı ile ilgili
dağılımlardır. Bir çerçevenin aşağı ve yukarısı ile
ilgili düzenlemelerindeki temel etken, insanların
zihinlerinde oluşan ufuk çizgisidir. İnsanın
yeryüzünde çevresinde bulunan nesnelerle
ilişkisine dayanır. Bilindiği gibi insan için
görülebilecek en uzak nokta ufuk çizgisidir ve bu
çizgi yatay bir düzlemi ifade eder; oysa insanoğlu
bu yatay düzlemde, kendi vücudu ve şekli
itibarıyla dikey konumdadır. İnsanoğlunun iki
bacağının üzerinde duruyor olması, onu birçok
canlıdan ayırır ve yatay konumdan dikey konuma
taşır. Ancak çevresindeki diğer tüm nesneler ise,
yatay oryantasyonda görünen yeryüzü üzerine
konumlanmış diğer nesneler ve canlılardır. İşte
bu nesneler arasında en dikkat çekenler ve
diğerlerinden ayrılanlar ise dikey konumda olan,
diğerlerinden daha yukarıda olan nesnelerdir.
Yatay bir düzlem olan yeryüzü üzerindeki, dikey düzlemler diğerlerine oranla daha çabuk ve
çarpıcı bir şekilde algılanır. İşte yatay bir
oryantasyon olan çerçeve içine yerleştirilecek
olan dikey düzlemler de, gerçek yaşamda
karşılaştığımız deneyimlerimize benzer sonuçlar
verir. Çerçevenin aşağısı ile yukarısı arasındaki
ilişki, insan algısında ufuk çizgisinin işlevine
benzeyen bir yapı sergiler. Kompozisyonu
oluşturmada belirleyici bir işlev taşır. Tıpkı
çerçevenin sağı ve solu arasında oluşturulan
psikolojik ağırlık noktası gibi, çerçevenin aşağı
ve yukarısı da bir denge unsuru olarak
kullanılabilir.
• X, Y ve Z Eksenleri: Çerçevelemede X ve Y
eksenleri görüntüdeki yatay ve dikey öğelere
karşılık gelir. X ekseni çerçevenin yatay boyutu, Y
ekseni ise dikey boyutu olarak kabul edilir.
Çerçevede yatay olarak yer alan görsel öğeler X
ekseni doğrultusunda yer alırlar ve gözde yatay bir
görme alanı oluştururlar. Dikey nesneler ise
çerçevede Y ekseni boylamında yer alırlar.
Fotoğraf, film ve video görüntülerinin ikiboyutlu
olarak anılmasının nedeni de X ve Y eksenleridir.
Yatay ve dikey boyut olarak görüntüler iki boyutta
oluşur. Z ekseni ise, ikiboyutlu görüntülerde üçüncü
boyut izlenimi veren eksendir. Gerçek anlamda bu
teknolojiler üçboyutlu görüntü oluşturmazlar;
ancak, Z ekseni sayesinde insan gözü bu görüntüleri
üç boyutluymuş gibi görür. İşte görüntüleri
üçboyutlu olarak algılamamızı sağlayan,
çerçeveleme düzeninde yararlanılan bu görsel öğe
ise Z ekseni olarak anılır. Z ekseni oluşturacak
şekilde düzenlenen görüntüler, çerçevelere derinlik
kazandırır ve gerçeğe daha yakın bir görsellik
sağlar.
Film ve video görüntüsünü oluşturan temel hareketler nelerdir?
Film ve video görüntüsü temel anlamda üç farklı hareketin bir araya gelmesiyle oluşur. Bunlar;
- Kameranın hareketi
- Kamera önündeki nesne ve canlıların hareketi
- Kameranın çektiği görüntülerin art arda getirilmesinden oluşan kurgusal hareket olarak sıralanabilir.
Vurgulayıcı hareket nedir?
Vurgulayıcı hareket, bir durağan karede tamamen durağan görüntülerin alımlanmasında oluşan harekettir. Ortada ne bir nesnenin hareketi vardır; ne de izleyenin göz hareketinden söz etmek mümkündür. Vurgulayıcı harekette tamamen durağan kompozisyon ilkelerinden faydalanılır. Yüksek kontrastlığı olan renkler, sürekli tekrarlayan şekiller ve görülmeyen bir ışık kaynağından gelen yoğun kontrast ışığın oluşturduğu enerji, vurgulayıcı bir hareket izlenimi oluşturur. Grafik hareket ile olan temel farklılığı herhangi bir retinal hareket oluşturmamasıdır.
Film ve videoda çerçeve oranı ve etkileri nedir?
Çerçeve oranının kavram olarak tanımı, film ve videoda görüntünün oluşturulduğu yüzeyin boyunun enine oran› olarak bilinir. Bir kompozisyon oluşturmadaki temel etkisi ise, oluşturulan görüntünün sınırlarının belirlenmesidir. Çerçeve oranları ve görüntü boyutu, film ve videoda oluşturulan görüntünün sınırlarını belirler ve kompozisyonun nasıl bir yüzeyde ve hangi sınırlar içerisinde oluşturulacağını kesinleştirir.
Kompozisyonda ritim nedir?
Ritim bütünü oluşturan parçaların yinelenmesidir. Bu parçaların art arda sıralanmasıyla ritim duygusu hareket duygusuna dönüşür. Ritmin olmadığı kompozisyonlar kaotik kompozisyonlardır. Biçimlerin, çizgilerin ve renklerin yüzey üzerinde yer alış aralıkları, tekrarlar yapıtın kendine ait ritmini oluşturur. Ritim kavramı kompozisyon için hareket kavramı ile eşdeğerdir.
Optik bakış nedir?
Optik bakış, seçili görüntüye her an “elle müdahale” şansını beraberinde barındıran ve el-göz koordinasyonu içinde çalışan bir psiko-motor sürecinde gerçekleşir. Bu el-göz koordinasyonu, daha önceki optik deneyimler sayesinde bilişsel bir sürece dönüşür ve optikle resmetme sırasında hangi merceğin, nasıl bir görsel sonuç oluşturabileceği konusunda kestirimlerde bulunmak kolaylaşır. İşte bu deneyim sürecinde kazanılan optikle resmetme becerisi optik bakış olarak adlandırılır.
Görsel bir kompozisyonda “göreli hareket” nasıl
açıklanmaktadır?
Görsel bir düzenlemede göreli hareket bir
nesnenin hareketinin algılanması için diğer nesnelerle olan
ilişkisinin ön plana çıktığı durumları ifade eder. Bu
durumu daha net açıklayabilmek için havada uçan bir
uçağın görüntüsünün örneğini verebiliriz. Havada uçan bir
uçağı takip eden bir kamera görüntüsünde çoğunlukla
uçağın çerçevedeki pozisyonu sabit kal›r. Belirli bir süre
uçağın gerçekten hareket edip etmediğini anlamak
güçleşebilir. Çünkü uçak ne kadar hızla ilerliyor olursa
olsun, çerçevedeki yeri sabittir ve kamera da uçağı takip
ettiği sürece bu durağanlık devam eder. Uçağın hareketini
ise ancak havadaki bulutlar dolayısıyla daha net
anlayabiliriz. Uçağın bulutları hızla aşan görüntüsü ne
kadar çerçevede aynı alanı kaplarsa kaplasın, hareket
izlenimini kolaylıkla verecektir. Çerçevede uçağın dışında
kalan alanlarda hızla geçen bulutlar, bizim için
kompozisyonda göreli bir hareket oluştururlar.
Açık kompozisyon nedir?
Açık kompozisyon çerçeve içinde betimlenen öğelerin gerçekte resmin sınırları dışına taşan, resmin dışında süren ve doğal gerçekliğin bir parçası olacak şekilde düzenlenmesini ifade eder. Bu bakış açısıyla yapılan düzenlemelerde resme ait tüm gerçekliğin öğeleri resme sığdırılmaya çalışılmaz. Resim o gerçekliğin bir parçasında durur ve resmin dışında gerçeklik devam eder.
-
AÖF Sınavları İçin Ders Çalışma Taktikleri Nelerdir?
date_range 7 Gün önce comment 11 visibility 17799
-
2024-2025 Öğretim Yılı Güz Dönemi Kayıt Yenileme Duyurusu
date_range 7 Ekim 2024 Pazartesi comment 1 visibility 1156
-
2024-2025 YKS Ek Yerleştirme İle Yerleşen Adayların Çevrimiçi (Online) Başvuru ve Kayıt Duyurusu
date_range 24 Eylül 2024 Salı comment 1 visibility 613
-
Çıkmış Soruları Gönder Para Kazan!
date_range 10 Eylül 2024 Salı comment 5 visibility 2738
-
2023-2024 Öğretim Yılı Yaz Okulu Sınavı Sonuçları Açıklandı!
date_range 27 Ağustos 2024 Salı comment 0 visibility 905
-
Başarı notu nedir, nasıl hesaplanıyor? Görüntüleme : 25567
-
Bütünleme sınavı neden yapılmamaktadır? Görüntüleme : 14502
-
Akademik durum neyi ifade ediyor? Görüntüleme : 12507
-
Harf notlarının anlamları nedir? Görüntüleme : 12495
-
Akademik yetersizlik uyarısı ne anlama gelmektedir? Görüntüleme : 10421