Ortaçağ Felsefesi 1 Dersi 7. Ünite Sorularla Öğrenelim
Guillelmus De Ockham Ve Nicolaus Cusanus
Ockham’a göre ilahi sıfatlar iki farklı anlamda değerlendirilir bunları açıklayınız?
Öncelikle ilahi sıfatlar ilahi yetkinliğin bizzat kendisidir ve bundan dolayı da Tanrı’dan bütünüyle ayrılamaz bir yapı ortaya koymaktadır. İlahi sıfatların Tanrı’da olduğunu söylemek doğru olmaz, bunlar Tanrı’nın kendisidir. Bir diğer anlamıyla ilahi sıfatlar Tanrı’ya yüklemlenebilen yüklemler ve imlerdir.
Ockham’a göre doğal bilgi nasıl oluşur?
Doğal bilginin oluşması için iki kanal bulunmaktadır. Bunlardan ilki fiziksel yani duyulanabilir nesnelerin sezgisi (veya algısı)dır. İkincisi ise psikolojik etkinliğin sezgisi (veya algısı)dır.
Ockham’a göre “Her kuğu beyazdır” önermesindeki ”kuğu” ve “beyaz” terimlerine ne ad verilir kısaca açıklayınız?
“kuğu” ve “beyaz” kelimeleri doğal veya uzamsal şekilde belli bir nesneyi işaret etmektedir. Bundan dolayı bu tür kelimelere kategorematik terimler denir. Bunlara aynı zamanda önermenin maddi özellikleri de denir.
Ockham’a göre “Tanrı vardır” önermesi nasıl kanıtlanır?
Bu önerme fizik dünyada yaşayan bir insan için açık bir önerme değildir. Gene de Ockham Tanrı’nın kendisine ve diğerlerine yüklenebilir bazı ortak kavramlar sayesinde bizim tarafımızdan algılanabileceğini kabul etmektedir. Tanrı herkes tarafından en yüce bilgelik olarak adlandırılmaktadır.
Ockham’a göre sezgisel bilgi nedir?
Duyulanabilir nesnelerin duyular aracılığıyla tecrübe edilmesiyle ortaya çıkan bilgidir. Bu bilginin ortaya çıkmasına başlangıçlık eden durum duyu sezgisi veya algıdır, bunların ardından aynı nesneye ilişkin olarak zihinsel sezgi gelir.
Ockham’a göre insan aklı Tanrı’yı algılayabilir mi?
İnsan aklının Tanrı’yı algılayabilmesi oldukça güçtür, Tanrı soyut bir kavramdır. Tanrı’nın maddi bir nesne olmamasından dolayı algılanabilmesinden bahsedilemez.
Ockham, dil kavramını nasıl tanımlamıştır?
Dil denilen şey, kavramlara dayanan ve insanlar arasındaki uzlaşıma dayalı imlerden oluşan bir sistemdir. Dilin ortaya çıkmasında her hangi bir yapaylık söz konusu değildir. Zihin ile nesne arasındaki doğal ilişki sonucu ortaya çıkar.
‘’Ockham’ın Usturası’’ ilkesindeki ‘’ustura’’ sözcüğü neyi ifade eder?
Bu ilkede bir kavramla ilgili yalın açıklamanın tercih edildiği vurgulanmaktadır. Gereksiz unsurların ayıklanması, elenmesi anlayışına dayandığı için yöntem ‘’ustura’’ benzetmesi ile anılmıştır.
Ockham’ın ilahi öz kavramıyla anlatmaya çalıştığı şey nedir?
Tanrı’nın özü değildir ancak O’nunla ilgili insandaki zihinsel temsilleri içerdiğini düşünmektedir. Bu temsiller elbette doğrudan doğruya Tanrı’dan hareketle elde edilen kavramlar olmadıklarından, bunların ilahi özü yeterince yansıtmadıkları açıktır.
Tanrı’nın etkileyici neden olması Ockham’a göre mümkün müdür?
Daha önceki filozoflardan farklı olarak Ockham, Tanrı’yı etkileyici bir neden olarak görmez. Bu durum ilgi çekici bir noktadır. İnsan aklının Tanrı’yı bir etkileyici ilk neden olarak kavraması ve üstelik bunu kanıtlaması neredeyse olanaksızdır.
Ockham, polemik ve politik yazılarını hangi yıllar arasında nerede kaleme almıştır?
1330-1347 yılları arasında kaldığı Münih’de kaleme almıştır.
Ockham hangi hastalıktan hangi tarihte ölmüştür?
Büyük olasılıkla veba hastalığından, 10 Nisan 1347 tarihinde ölmüştür.
‘’Expositio Super Librum Pradicamentum ‘’ ne anlama gelir?
Yüklemler kitabı üzerine açıklama anlamına gelir.
Ockham’ın imparatora söylediği iddia edilen meşhur sözü nedir?
Ey imparator, sen beni kılıcınla savun; ben de seni kalemimle savunayım.
Ockham, felsefi ve ilahiyat eserlerini hangi yıllar arasında nerede ve neden kaleme almıştır?
1317-1323 yılları arasında Oxford’da ve kendisine yönelik suçlamaları cevaplamak için 1324-1328 yılları arasında Avingon’da kaleme almıştır.
1323 yılında Lutterel isimli kişinin, Ockham’a etkisi nasıl olmuştur?
Elinde Ockham’ın 56 sapkın tezinin yazılı olduğu dosyayı Papaya teslim etmiştir. Ockham’ı sapkınlıkla suçlamıştır. Kendisini savunmak için Papanın bulunduğu Avingon’a giden Ockham’ın 51 tezi sansüre uğradı, fakat bunlardan hiçbiri resmi olarak hüküm giymedi.
Ockham’ın mantık yapıtlarında hangi konulardan bahsedilmektedir?
Aristotales’in kategorileri, yani töz ve dokuz ilinek üzerine tartışmalar ve yorumlar yer almaktadır.
Ockham,hangi üniversitede hangi kürsünün sahibi olmuştur?
Ockham’ın hayatındaki en ilginç noktalardan biri, hiçbir üniversitede hiçbir kürsüye sahip olmamış olmasıdır.
Ockham’ın usturası ilkesini açıklayınız?
Bu ilkeye, açıklamadaki yalınlık ilkesi diyebiliriz. Zorunlu kalmadıkça şeylerin sayısında bir artışa gitmemek en doğrusudur. Daha az şey kullanarak da yapılabilecek bir açıklamayı, lüzumsuz yere daha fazla şey kullanarak yapmak boşuna bir iştir ve zaman israfına yol açacaktır.
Ockham’a göre, “İnsan bir türdür” ifadesindeki “insan” kelimesi neyi ifade eder?
Buradaki insan kelimesi basitçe kavramı işaret etmektedir. Bu da yalın suppositio olarak adlandırılır.
Ockham Tanrıyı kendisinden önceki düşünürlerden farklı olarak “koruyucu” olarak görmüştür. Önceki düşünürlerin Tanrı görüşü nedir?
Ockham’dan önceki düşünürler Tanrı’yı evrendeki ilk neden olarak görüyorlardı. Buna aynı zamanda etkileyici neden de denilebilir.
Ockham’a göre, “İnsan koşuyor” ifadesindeki “insan” kelimesi nasıl bir terimdir?
İnsan kelimesi burada, belli bir bireysel insanın yerine durmaktadır. Bu da, kişisel suppositio örneğidir.
Ockham’ın Tanrı’nın etkileyici neden olmasıyla ilgili görüşüne benzer görüşü kim ortaya koymuştur?
Thomas Aquinas ortaya koymuştur.
Ockham’ın usturasının özellikle daha sonraki dönemlerde hangi felsefi akımı etkilediği söylenir?
Özellikle ada felsefesi üzerinde derin etkilerinden bahsedilir.
Ockham, ilahiyata yönelik eleştirileri nasıl bulur?
Nesnel eleştiriler olduğunu söyler. İlahi eleştiriler, ilahi gerçekliği işaret ediyor olmaları yönünden nesneldirler.
Ockham, Duns Scotus’u Tanrı anlayışı konusunda neden eleştirmiştir?
Ockham’a göre Duns Scotus’ un yapmaya çalıştığı şey, bir kanıtlama ortaya koyarken geriye doğru gitmektir. Bu geriye doğru gidiş, belli bir dizinin birbirini takip etmesinden başka bir şey değildir. Bununla birlikte, bütün bu dizinin içinde yer alan bireyselliklerin hepsinin nedeni olarak düşünülen etkileyici neden bu nedenin dışındadır.
Ockham’ın Tümeller yaklaşımına ne ad verilir, bu yaklaşım neyi açıklamaktadır?
Ockham’ın Tümeller yaklaşımına Adcılık (nominalizm) adı verilir. Buna göre cinsler ve türler zihnin dışında bulunmamaktadır. Onlar sadece zihindedir çünkü onlar zihin tarafından şekillendirilmiş kavramlardır. Tümeller, adlar veya terimlerle özdeştirler.
Var olmayan bir şeyin bilgisinden Ockham’a göre bahsedilebilir mi?
Var olmayan bir şeyin bilgisinden bahsedebiliriz, bu sezgisel bilgidir. Tanrı her şeye gücü yeten bir varoluş olduğundan, Ockham’a göre gökyüzünde hiçbir zaman var olmamış bir yıldızın görüntüsünü bize ulaştırabilir. Biz de onu aslında var olmadığı halde görüyormuşçasına sezgisel bilgimizin nesnesi haline getirebiliriz.
Ockham, yalın açıklamaları neden yeğlememiz gerektiğini söyler?
Yalın açıklamalar, sahte açıklamaların önünü kesmekte ve açıklamaya gerçekten katkı sağlama yeteneği olmayan unsurları eleme yolunu tercih etmektedir.
Suppositio ne anlama gelir?
Sadece bir önerme içinde kullanıldığında bir terime ait olan özellik anlamına gelir. Terim insan yerine kullanılabileceği gibi ne tür ne de akıllı bir canlı yerine geçmeyebilir bu durumda maddi suppositiodan bahsedilir.
Ockham’a göre terimler kaça ayrılır?
Terimler iki ana kısımda değerlendirilmektedir. Bunlar kategorematik terimler ve sünkategorematik terimlerdir.
Ockham’a göre insanda akılsal ruh var mıdır?
İnsanda akılsal ruhun var olduğunu veya varsa bunun etkin bir neden tarafından üretildiğini kanıtlayamayız.
Ockham’a göre, Tanrının koruyucu olma durumunu açıklayınız?
Bir şey üretildikten sonra o şeyin üreticisinin varoluşu devam etmek zorunda değildir. Buna karşılık, herhangi bir şey korunma gereksinimi duyuyorsa, o zaman onun koruyucusunun her an işbaşında olması gerekmektedir. Bu şeyi koruyan şey de başka bir şey tarafından korunuyor olabilir ancak bu durum sonsuzca bir şekilde geriye gidemez; o halde kendisi korunmayan bir ilk koruyucunun olması kaçınılmazdır. Bu da Tanrı’dan başkası değildir.
Ockham’a göre,insanların uymaları gereken en yüksek ahlak kuralları nelerdir, açıklayınız.
Ockham’a göre, dünyadaki her şey, elbette Tanrı’nın iradesine uygun bir şekilde yaratılmıştır. Başka bir deyişle, Tanrı her şeyi, tam da öyle olmalarını isteyerek yaratmıştır. Tanrı’da biriken Bilgelik, Sevgi, iktidar ve Merhamet gibi kavramlar, bütün insanların uyması gereken kuralların tümünü içeren en yüksek ahlak kuralı olarak karşımıza çıkmaktadır.
Ockham’ın ahlak anlayışında yasadan bahsedebilir miyiz?
Herhangi bir ilahi yasadan bahsedilemez. Yasalara bağlı kalmadan ahlaklı olmayı emretmektedir Tanrı. Olumsallık aracılığıyla insanlara ahlak kurallarını Tanrı yüklemektedir. Sadece insanların iyiye yönelmelerini ister.
‘’Bir baltanın bir ağacı kesmesi’’ Ockham tarafından nasıl açıklanır?
Bir baltanın bir ağacı kesmesi, onun kendine ilişkin işlevini yerine getirmesi; dolayısıyla da iyi bir şey yapması anlamına gelmektedir. Benzer biçimde, fizik dünyadaki var olanların hepsi birden Tanrı’nın iradesine uygun bir şekilde var olduklarından onların hepsi birden hem iyidir hem de iyiyi arzulamaktadır.
Ockham’a göre Ahlak nasıl tanımlanır?
Aklın ve başka zihinsel koşulların dikte etmesi sonucunda belirlenen iradenin gücüne uygun düşen insani eylem biçimine Ahlak denir.
Ockham’a göre Ahlaklı davranmanın temel amacı nedir?
Temel amaç iyiliktir. Her hangi bir şeyin olması gerektiği gibi olmasına iyilik denir. Olması gerekeni belirleyen şey ise iradedir.
Ockham’a göre insanın varoluşsal zorunluluğu nedir?
Ahlak kurallarına koşul öne sürmeksizin inanmak başka bir deyişle kurallara itaat etmek insanın varoluşsal zorunluluğudur.
Ahlak kurallarını mutlak anlamda değişmez kurallar olarak algılamak hangi koşullarda mümkün olur?
Onların sadece Tanrı’nın iradesine bağlı olarak olumsallık taşıyan içerikler olduklarını unutmamamız karşılığında mümkündür.
Ockham’a göre Tanrı’nın iradesini nasıl cisimleştiririz?
İnsanın iyiye yönelmesi, iyiyi amaçlaması, kötüden kaçınma eğilimi Tanrı’nın iradesini cisimleştirmek anlamına gelir.
Nicolaus Cusanus, on beşinci yüzyılın en parlak düşünürü olmasının yanı sıra hangi sıfatlarla anlatılabilir?
Kilise devlet adamı, matematikçi, kanun yapıcı ve diplomat olarak da öne çıkan bir isimdir. Bu yüzden pek çok farklı alanda çok sayıda yapıt ortaya çıkarmıştır.
Nicolaus Cusanus’un en önemli ilahiyat metni nedir?
“De Visione Dei” dilimizdeki karşılığı, ‘’Tanrı’nın görünüşü hakkında’’dır.
Nicolaus Cusanus, İstanbul’daki görevinden dönüş yolculuğunda içine doğan bir düşünceden hareketle hangi yapıtını kaleme almıştır, yapıtın konusundan bahsediniz?
Cusanus’un en ünlü yapıtı olan “De Docta Ignorantia” yapıtını kaleme almıştır. Dilimize, “öğrenilmiş cehalet hakkında” şeklinde çevrilebilir. Bu yapıtında, cehaletin en büyük erdem olduğundan bahsetmektedir.
Nicolaus Cusanus,hangi yıl dünyaya gelmiştir,O’nunla ilgili tanımlamalar nelerdir?
1401 yılında dünyaya gelmiştir. O’na ortaçağın son filozofu diyen de vardır, adcılık ile yeni platonculuğu o güne kadar denenmemiş bir tarzda birbirine bağlayan, kaynaştıran bir dahi olduğunu söyleyen de vardır.
Nicolaus Cusanus nerede dünyaya gelmiştir, hangi üniversitelerde öğrenim görmüştür?
Almanya’nın Kues şehrinde dünyaya gelmiştir. Heidelberg, Köln ve Padua üniversitelerine gitmiştir.
Nicolaus Cusasus, dinsel anlamda hangi görevlerde bulunmuştur?
İlk olarak 1426 yılında rahip olarak atanmıştır. Papalık için pek çok görev üstlenmiştir. Kısa süreliğine İstanbul’da bulunmuş, kiliselerin birleşmesi için çaba harcamıştır.1450 yılında Kardinal seçilmiştir. Brixen’e piskopos tayin edildi.
Nicolaus Cusanus hangi yıl ölmüştür, mezarı nerede bulunmaktadır?
1464 yılında ölmüştür. Mezarı Vinceli’deki Aziz Pietro Kilisesinde olmakla birlikte cesedi kayıptır. Kalbinin kendi isteği ile çıkartılarak Kues’de gömüldüğü iddia edilmektedir.
Nicolaus Cusanus hangi dilleri bilmekteydi?
Latince, Yunanca, İbranice dillerini biliyordu.
Eğitim sonucunda elde edilen cehaletin en büyük erdem olduğunu hangi düşünür,hangi yapıtında ileri sürmüştür?
Nicolaus Cusanus adlı düşünür, “De Docta Ignonantra” (öğrenilmiş cehalet hakkında) adlı yapıtında ileri sürmüştür.
Nicolaus Cusanus kimlerin yapıtlarını okumuştur?
Augustinus, Proklos, Dionysios, İbn Sina, Meister Eckhart yapıtlarını okumuştur.
Nicolaus Cusanus’un en önemli yapıtları nelerdir?
Nicolaus Cusanus ‘un iki önemli yapıtı vardır; bunlardan ilki Katolikliğin uyumu hakkında ( De Concordanta Catholica) diğeri ise; Öğrenilmiş Cehalet hakkında(De Docta Ignorantia )dır.
Nicolaus Cusanus Tanrı’yı nasıl tanımlamıştır?
Tanrı karşıtların çakışmasından başka bir şey değildir. Cusanus’a göre “öğretilmiş cehalet” sessiz kalmayı tercih etmektedir. O’nun hakkında, en azından bir yaratıcı olarak olumlu (pozitif) bir şeyler bilmemiz gerektiğini düşünmektedir.
Cusanus yapıtında, Aristotales’den nasıl bahseder?
Aristotales’in ‘’İlk felsefe ‘’ olarak çevrilebilecek ‘’Prote philosophia’’ yapıtında, doğanın sırlarını açığa çıkarmaya çalışmasını, bir baykuşun güneşe bakmaya çalışmasına benzetmektedir.
Nicolaus Cusanus’a göre evrende sadece İsa’da söz konusu olan durum nedir?
Cusanus için her bireysel şey az ya da çok evrenin bir büzülmesi olarak anlaşılabilir. Bu büzülmeler çeşitli varoluş katmanları oluştururlar ve bu katmanlar arasından en yetkin olanı da insandır. İnsan mutlak sınırsızla birleşecek kadar yukarı çıkabilseydi en yetkin tamlığa ulaşmış olurdu. Evrende sadece İsa’da söz konusu olan bu duruma yetkin tamlık denir.
Nicolaus Cusanus insan kavramını nasıl tanımlamıştır?
İnsan gibi sınırlı varlıkların bir başlangıçları ve bir de sonları vardır. Bu tarz varlıklar kendi varoluşlarını başka bir varlığa borçludurlar. Başlangıç olabilecek varlık sınırsız olmalıdır çünkü sınırlı olması durumunda onun için de bir başlangıç düşünmek gerekir.
Nicolaus Cusanus, insana neden mikrocosmos demiştir?
İnsanın en önemli özelliği, aynı anda hem maddeyi, hem organik ve hayvani hayatı, hem de akılsallığı kendinde barındırabilmesidir. Bundan dolayı Cusanus’a göre insana mikrokosmos demek doğru olacaktır.
Nicolaus Copernicus, Giordano Bruno ve Galileo Galilei gibi önemli astronomlar, Nicolaus Cusanus’un hangi düşüncesinden ilham almışlardır?
Cusanus’a göre, evrende mükemmel denebilecek bir daire olmadığından evrenin bir merkezinden söz edemeyiz. Böylelikle Cusanus, belki de gezegenlerin eliptik yörüngeleri olduğuna dair düşüncenin babası sayılabilir. Dünya, diğer gök cisimleri gibi hareket etmekte ve hareketi de öteki hareketlere göre saptanmaktadır.
Nicolaus Cusanus’a göre,Evren’in bilgisinin parçalı olması ne anlama gelmektedir?
İnsan, pek çok farklı nokta ve zamandan gerçekliğe bakarak elde ettiği bakış açılarını bir araya getirmektedir. Bununla birlikte, ortaya çıkan şey hakikatin bütünü değil; fakat sadece bir fikir oluşturma eylemidir. Hakikatin yakın bilgisine razı olmalı ve asla mutlak ve bütünlüklü bilgiyi beklentilerimiz içine koymamalıyız.
Nicolaus Cusanus’un hangi düşüncesi, Aristotalesçi çelişmezlik ilkesinin ve Aristotalesçi evren anlayışının baştan aşağıya reddedilmesi anlamına gelir?
Cusanus’un, evrende çelişkilerin birliğinden kaynaklanan bir uyum olduğunu dile getirmesi düşüncesi Aristotalesçi düşünceye ters düşer. Aristotelesçi evren, merkezinde dünyanın bulunduğu sınırlı bir küreden ibarettir. Kürenin çevresinde sabit yıldızlar alemi yer almaktadır. Dünya merkezde sabit biçimde durur ve diğer küreler onun etrafında dairesel bir hareket ortaya koyarlar.
Nicolaus Cusanus’a göre insanın ilk iş olarak neyi bilmesi gerekir?
Cusanus’a göre insan ilk iş olarak cehaletini bilmelidir. Sıranın bilmediğimizi bilmeye geldiğini düşünmektedir. Şayet cehaletimize ait bilgiyi bütünüyle elde edebilirsek, o zaman öğrenilmiş cehalet denilen duruma yükselebiliriz demektedir.
Bağlayıcı ilahiyat ne demektir?
Nicolaus Cusanus tarafından öne sürülen, diğer ilahiyatçılardan farklı olarak tanımlanan bir kavramdır. Zihnin gücü sayesinde ortaya çıkan ve karşıtların çakışması anlamında biçimlenen birleştirici ilahiyattır.
Ortaçağ filozofları genel olarak insanı nasıl tanımlarlar?
İnsan neredeyse bütün Ortaçağ Filozofları tarafından maddi olanla tinsel olan arasındaki ilgiyi kuran bir canlı olarak anlaşılmıştır.
Nicolaus Cusanus’a göre negatif ilahiyatın yaptığı şey nedir?
Negatif ilahiyatın yaptığı şey, cisimsellik, duyulama, imgelem, iyilik, merhamet gibi bütün sınırlı ve insani yüklemleri ortadan kaldırmaktır. Bununla birlikte bunların hepsinin çekip çıkartıldığı yerde Tanrı’nın da “değillendiğini” göz ardı etmemek gerekir.
Nicolaus Cusanus’a göre akıl ve hakikat arasındaki ilişki nasıl açıklanır?
Akıl ve hakikat arasındaki ilişki, çok kenarlı cisim ile daire arasındaki ilişkiye benzer. Kenarlıya ne kadar çok kenar eklersek ekleyelim o hiçbir zaman daire ile özdeş hale gelmeyecektir. Aynı bunun gibi, aklımız da hakikate ne kadar yaklaşmaya çalışırsa çalışsın hiçbir zaman onunla çakışacak bir düzeye yükselemeyecektir.
Nicolaus Cusanus’a göre tüm canlılar arasında insanın özelliği nedir?
Tüm canlılar içinde yalnızca insan Tanrı ile yakınlaşabilir. Böylece insan hem bir küçük evren, hem de Tanrı’nın bir tür imgesi olmaktadır. Bu özellikleriyle melekler ve doğa varlıkları arasında bir yerde durur ve bu konumuyla da biricik bir nitelik sergiler.
Nicolaus Cusanus’a göre insanın nihai amacı nedir?
İnsanın nihai amacı Tanrı’yı tanımaktır. Tanrı’yı tanımak ise İsa’nın vahyi aracılığıyla gerçekleşmektedir.
Cusanus’un Sokrates ile ilgili görüşü nedir?
Cusanus yapıtında, Sokrates’in bilgeliğini ön plana çıkarmaktadır. O’na göre Sokrates, bilgisizliği hakkındaki bilgisinden başka hiçbir şey bilmemektedir.
Johannes Kepler’in Cusanus ile ilgili itirafı nedir?
Cusanus, hareket ile mekân arasında, izleyen açısından göreli bir ilişki bulunduğunu söyler. Aynı zamanda, evrende mükemmel bir daire bulunmadığını, bu sebepten dolayı da evrenin merkezinden söz edilemeyeceğini ifade eder. Kepler, ilk yapıtında Cusanus’un kendisine ilahi bir şekilde ilham verdiğini dile getirmiştir.
Çelişmezlik ilkesini anlatınız?
Bu ilkeye göre birbiriyle çelişik olan iki ayrı şey aynı anda doğru olamaz. Bununla birlikte bu ilke, Tanrı’yı kavramak için kullanıldığında işe yaramaz bir durum sergilemektedir. Zira bu ilke Tanrı’nın bazı sıfatlarını onaylarken bazılarını reddetmektedir. Böylelikle Tanrı, birliği içinde kavranılamaz bir varlık olarak kalmaktadır.
Ockham’ın en önemli mantık yapıtları nelerdir?
Expositio Super Librum Porphyrii(Porphyrios’un KitabıÜzerine Açıklama), Expositio Super Librum Praedicamentorum (Yüklemler KitabıÜzerine Açıklama - Bu kitapta Aristoteles’in Kategorileri, yani töz ve dokuz ilinek üzerine tartışmalar ve yorumlar yer almaktadır), Summa Totius Logicae (Bütün Mantığın Summası- Bu yapıtında Ockham terimler, önermeler ve argümanlar hakkında çeşitli görüş ve tezlerini kaleme almaktadır), Compendium Logicae (Mantık Hakkında Özlü Bilgiler Kitabı).
Duns Scotus’un Tanrı Kanıtlamasındaki üç temel özellik nelerdir?
Bu özellikler 1) Bir ilk etkin neden; 2) Bir nihai neden ve 3) mükemmel özellikleri olan bir doğa. Elbette bu özelliklerin her birinin kendi içinde Tanrı’nın sıfatlarından olan ilahi sonsuzluk ile evrende sadece tek bir Tanrı’nın olduğuna ilişkin alt kanıtlamalar da bulunmaktadır.
Ockham’un , Fizik Üzerine Sorular başlıklı eserinde ele alınan konu nedir?
Ockham, Fizik Üzerine Sorular (Quaestiones in Libros Physicorum) başlıklı eserinde Tanrı’nın bir koruyucu olmasıdurumunu açıklıkla ortaya koymaktadır. Ona göre, herhangi birinin Tanrı’nın şeylerin üreticisi (yaratıcısı) olduğunu göstermesi şüphe götürür bir şeydir. Buna karşılık, Tanrı’nın varoluşu, şeylerin varoluşlarının korunması durumunda daha açık bir şekilde ortaya çıkmaktadır. Ockham bunun nedeninin, bir şey üretildikten sonra o şeyin üreticisinin varoluşunu devam ettirmek zorunda olmayışına bağlamaktadır. Buna karşılık, herhangi bir şey korunma gereksinimi duyuyorsa, o zaman onun koruyucusunun her an işbaşında olması gerekmektedir. Bu şeyi koruyan şey de başka bir şey tarafından korunuyor olabilir. Bununla birlikte, Ockham’a göre, bu durum sonsuzca bir şekilde geriye gidemez; o halde kendisi korunmayan bir ilk koruyucunun olması kaçınılmazdır ve bu da Tanrı’dan başkası değildir.
Ockham ilahi sıfatları nasıl değerlendirir?
Ockham’a göre, ilahi sıfatları iki farklı anlamda değerlendirmek mümkündür. Buna göre, ilkin, ilahi sıfatlar ilahi yetkinliğin bizzat kendisidir ve bundan dolayıda Tanrı’dan bütünüyle ayrılamaz bir yapı ortaya koymaktadırlar. Bu ilk anlamıyla ilahi sıfatların Tanrı’da olduklarını söylemek doğru olmaz. Ockham’a göre bunlar Tanrı’nın kendisidir. Bir diğer anlamıyla ilahi sıfatlar Tanrı’ya yüklemlenebilen yüklemler ve imlerdir. Bu durumlarıyla ilahi sıfatların kavramlar olarak düşünülmesi ve bizzat kendilerini yetkinleştiren özellikler olduklarını söylemek daha doğru olacaktır.
Ockham, ikinci türden ilahi sıfatları kaç farklı kategoride değerlendirmiştir? Bunlar nelerdir?
Ockham, bu ikinci türden ilahi sıfatların da gene üç farklı kategoride değerlendirilebileceklerini düşünmektedir. Bu sıfatların bazıları (1) ilahi özü mutlak bir şekilde ve olumlu olarak imlemektedir. Bu gruptaki sıfatlara “akıl” ve “irade” örnek verilebilir. Öteki kategori (2) altında anılan sıfatlar sadece ilahi özü değil; fakat aynı zamanda başka bir şeyi çağrıştırmaktadır. Bu türden sıfatlara örnek olarak “Yaratan” veya “Yaratıcı” verilebilir. Son olarak (3) olumsuzluk ifade eden sıfatlar gelmektedir. Bunlar, her ne kadar şeklen olumsuz iseler de anlamca olumlu bir özellik göstermektedirler. Bu türden sıfatlara örnek olarak da “ölümsüz” ve bozulmaz” verilebilir. Ockham’a göre bu sıfatların hepsi, birer kavram olmaları itibarıyla birbirlerinden ayrıdır. Bu sıfatlar bizim Tanrı hakkında konuşmamıza yardımcı olmaktadır ve hepsi de ilahi özü işaret etmektedir.
Ockham' a göre bilgi kaça ayrılır? Bunlar nelerdir?
Ona göre bilgi ikiye ayrılmaktadır: Bileşik bilgi ve bileşik olmayan bilgi. Bileşik olmayan bilgiye örnek olarak “Sokrates”, “insan” veya “beyaz” verilebilir. Bileşik bilgiye örnek olarak da “Sokrates beyaz bir insandır” ifadesinde olduğu gibi terimlerden oluşan bir önerme verilebilir. O halde bileşik bilgi, bir önermenin bilgisidir.
Ockham’a göre bileşik olmayan bilgi kendi içinde kaça ayrılır? Bunlar nelerdir?
Ockham’a göre bileşik olmayan bilgi kendi içinde ikiye ayrılır: 1. Sezgisel Bilgi; 2. Soyutlayıcı Bilgi
Ockham’a göre herhangi bir şeyin sezgisel bilgisi nedir?
Ockham’a göre herhangi bir şeyin sezgisel bilgisi, o şeyin varolup olmadığına ilişkin bilgi verir. Öyle ki, eğer o şey varsa, o zaman aklımız hemen o şeyin varolduğuna dair bir yargıda bulunur ve apaçık bir şekilde o şeyin var olduğunu bilir. işte bu tür somut yargıların garantisi, sezgi tarafından sağlanan kanıttır.
Kategorematik terimler nedir?
“Her ku¤u beyazdır” önermesindeki “ku¤u”ve “beyaz” kelimeleri, do¤al veya uzlaşımsal bir şekilde belli bir nesneyi işaret etmektedir. Bundan dolayı bu türden kelimelere kategorematik terimler denir.
Sünkategorematik terimler nedir?
Her” ve “-dır” türünden kelimeler ise sadece kategorematik terimlerle ilgileri bağlamında belli bir anlama sahip olabilirler. Bu yüzden bunlara sünkategorematik denir.
Suppositio nedir? Açıklayınız.
En basit anlat mıyla suppositio, “sadece bir önerme içinde kullanıldığında bir terime ait olan özellik”tir. “İnsan koşuyor” ifadesinde “insan” terimi belli bir bireyse linsanın yerine durmaktadır ve bu da bir kişisel suppositio (suppositio personalis)örneğidir. Bununla birlikte “insan bir türdür” ifadesinde “insan” terimi basitçe kavramı işaret etmektedir ve bu da yalın suppositio (suppositio simplex) olur.
Ockham’ın ahlak anlayışı nasıldır?
Ockham’a göre ahlak, aklın ve başka zihinsel koşulların dikte etmesi sonucunda belirlenen iradenin gücüne uygun düşen insani eylem biçimidir. Bu davranışların,eylem tarzlarının tek amacı “iyilik”tir. İyilik, herhangi bir şeyin olması gerektiği gibi olmasıdır. Demek ki, Ockham’a göre bir “olması gereken” bulunmaktadır. Bu-nu belirleyen de iradenin kendisidir. Bir baltanın bir ağacı kesmesi, onun kendine ilişkin işlevini yerine getirmesi; dolayısıyla da iyi bir şey yapması anlamına gelmektedir. Benzer biçimde, fizik dünyadaki varolanların hepsi birden Tanrı’nın iradesine upuygun bir şekilde varolduklarından (başka türlüsü zaten düşünülemeyecekbir şeydir.) onların hepsi birden hem iyidir hem de iyiyi arzulamaktadır.
Ockham’a göre, insanIn ahlaki yükümlülüğü neye bağlıdır?
Ockham’a göre, insanın ahlaki yükümlülüğü Tanrı’nın her şeye yeten gücü ilesınır tanımayan özgürlüğüne bağlıdır. Bu iki sıfat aynı zamanda ahlaklı olmanın enüst kuralıdır (Aspell, 1999: 360-361). Dolayısıyla Tanrı’nın bu özgürlüğü, O’nun herhangi bir ilahi yasaya bağlı olmaksızın insanlara bir ahlaklılık emrettiğini ortaya çıkartır. Tanrı’nın insanlara yüklediği ahlak kuralları olumsaldır. Bu olumsallıkaracılığıyladır ki, Tanrı bu kurallarda istediği zaman dilediği değişikliklere gidebilir. Tanrı’nın bize şu anda iyi olarak görmemizi buyurduğu bir şey, gene O’nun isteği ile bize bir anda kötü görünebilir. Bu bakımdan, kuralları mutlak anlamda de-ğişmez yapılar olarak algılamak, sadece onların Tanrı’nın iradesine bağlı olarakolumsallık taşıyan içerikler olduklarını unutmamamız karşılığında mümkündür.
Nicolaus Cusanus kimdir?
Guilelmus de Ockham’ın ölümünden sonra dünya, artık yeni bir dönemin başlamasına hazırlanmaktaydı. Bu hazırlıklar sırasında, Ockham’ın ölümünden yaklaşıkolarak yarım yüzyıl sonra, belki de on beşinci yüzyılın en çarpıcı düşünce insanıolan Nicolaus Cusanus 1401 yılında dünyaya geldi. Bazıları onu ortaçağın son filozofu olarak tanıtırken bazıları da adcılık ile Yeniplatonculuğu o güne kadar denen-memiş bir tarzda birbirine bağlayan, kaynaştıran bir dahi olarak kabul etmektedir.Bazı yazılarda onunla ilgili şu çarpıcı soru da dile getirilmektedir: “Nicolaus Cusa-nus antiklerin sonuncusu muydu, yoksa modernlerin ilki mi?” (Dupre&Hudson,2006: 466). Bu soru, elbette ondaki her iki dönemin uzlaştırıcı ve birleştirici özelliklerini takip etmek adına bir fırsat olarak değerlendirilmelidir.
Nicolaus Cusanus'un en önemli iki yapıtı nelerdir?
Nicolaus Cusanus, on beşinci yüzyılın en parlak düşünürü olmakla kalmaz; aynı zamanda Kilise devlet adamı, matematikçi, kanun yapıcı ve diplomat olarak daöne çıkan bir isimdir. Bu yüzden pek çok farklı alanda çok sayıda yapıt ortaya çıkarmış birisidir. Bununla birlikte iki yapıtı her bakımdan öne çıkmaktadır. Erken dönem yapıtlarından birisi olan ve Kilise’nin birliği düşüncesini savunduğu De Con-cordantia Catholica (Katolikliğin Uyumu Hakkında)’da imanın ortaklaşa birliğininKilise’deki bütün yetkenin kaynağı olduğunu ileri sürmekteydi. Böylelikle Papa’nınkişisel yetkesinin Konsül’ün yetkesinden üstün olamayacağını savunmaktaydı.İstanbul’daki görevinden dönüş yolculuğunda içine doğan bir düşünceden hareket ederek kaleme aldığı en ünlü yapıtı De Docta Ignorantia (Öğrenilmiş Cehalet Hakkında)’da eğitim sonucunda elde edilen cehaletin en büyük erdem olduğunu ileri sürmektedir.
Nicolaus Cusanus'un önemli bir ilahiyat metni olarak tanımlanan eseri nedir?
De Visione Dei (Tanrı’nın Görünüşü Hakkında) önemli bir ilahiyat metni olarak göze çarpmaktadır.
Cusanus’un bilgi anlayışını en iyi şekilde ortaya çıkaran eseri hangisidir?
Cusanus’un bilgi anlayışını en iyi şekilde onun De Docta Ignorantia (ÖğrenilmişCehalet)adlı yapıtından hareketle öğrenmek münkündür.
De Docta Ignorantia adlı eser esas itibarıyla kaç ana kitaptan oluşmuştur? Açıklayınız.
De Docta Ignorantia adlı yapıt esas itibarıyla üç ana kitaptan oluşmuştur. Birinci kitap maximum absolutus (Mutlak Sınırsız)veya Tanrı ile ilgilidir. ‹kinci kitap, Sınırsız’ın kendini açması sonucunda ortaya çıkan evreni ele almaktadır.Üçüncü kitap ise daha çok ilahiyat konularına e¤ilmekte ve ‹sa ile ilgili bir sorgulama gerçekleştirmektedir.
Cusanus’un insanı mikrokosmos olarak tanımlamasının nedeni nedir?
İnsanın en önemli özelliği, aynı anda hem maddeyi, hem organik ve hayvani hayatı, hem de akılsallığı kendinde barındırabilmesidir. Bundan do-layı Cusanus’a göre insana mikrokosmos demek doğru olacaktır. Bu özelliğindendolayı da herhangi bir insanın Tanrı’ya dönmesi, yaratılışın bizzat kendisinin Tanrı’ya dönmesi anlamına gelecektir. Dolayısıyla insan, evrenin en yetkin bir şekilde yansımasından başka bir şey değildir. İnsan Tanrı’nın imgesinde (imago Dei) yaratılmıştır (Maurer, 1982: 321; Hopkins, 1978: 40). ‹nsanın Tanrı’ya en yakın yaratıl-mış varlık olması, evrendeki yaratılmış canlılar arasında sadece onun Tanrı’ya yakınlaşmasına neden olmaktadır. Cusanus’a göre insanın Tanrı’yı tanıması ne zihin-selleştirme, ne de felsefileştirme vasıtasıyla oluşmaktadır. Yukarıda da dile getirildiği gibi, Cusanus’a göre, insanın aynı zamanda nihai amacı da olan Tanrı’yı tanıması İsa’nın vahyi aracılığıyla gerçekleşmektedir.
Cusanus’un en çarpıcı yargısı nedir?
Evrenin bir sınırlayıcı çevresi bulunmadığı için merkezinin de bulunamayacağı yargısıdır.
-
AÖF Sınavları İçin Ders Çalışma Taktikleri Nelerdir?
date_range 9 Gün önce comment 11 visibility 18026
-
2024-2025 Öğretim Yılı Güz Dönemi Kayıt Yenileme Duyurusu
date_range 7 Ekim 2024 Pazartesi comment 1 visibility 1177
-
2024-2025 YKS Ek Yerleştirme İle Yerleşen Adayların Çevrimiçi (Online) Başvuru ve Kayıt Duyurusu
date_range 24 Eylül 2024 Salı comment 1 visibility 623
-
Çıkmış Soruları Gönder Para Kazan!
date_range 10 Eylül 2024 Salı comment 5 visibility 2752
-
2023-2024 Öğretim Yılı Yaz Okulu Sınavı Sonuçları Açıklandı!
date_range 27 Ağustos 2024 Salı comment 0 visibility 914
-
Başarı notu nedir, nasıl hesaplanıyor? Görüntüleme : 25582
-
Bütünleme sınavı neden yapılmamaktadır? Görüntüleme : 14510
-
Akademik durum neyi ifade ediyor? Görüntüleme : 12514
-
Harf notlarının anlamları nedir? Görüntüleme : 12506
-
Akademik yetersizlik uyarısı ne anlama gelmektedir? Görüntüleme : 10430