Ev Endüstrisi Dersi 5. Ünite Özet

Ev Endüstrisinde Kadın Ve Hane Halkının Rolü

Rol ve Toplumsal Cinsiyet

Geçmişten günümüze kadar uzanan toplumsal gelişimde, kadınlar hem ev içinde hem de ev dışında ekonomik hayatta aktif olarak yer almışlardır. Kadınların ev endüstrisinde yer alma biçimleri ve nedenleri onlara toplum tarafından biçilen toplumsal cinsiyet rejiminden ayrı düşünülemez. Rol, bireyden statüsüne uygun olarak beklenen davranışken; statü bireyin toplum içerisindeki pozisyonudur ve edinilmiş ve kazanılmış statüler olarak ifade edilirler. Edinilmiş statü bireyin doğrudan bir çabası olmadan, kendi dışındaki faktörler tarafından sağlanan doğumuyla, cinsiyetiyle ve yaşıyla edindiği statü olurken; bireyin kendi isteği ve çabasıyla gönüllü olarak elde ettiği statüler kazanılmış statüdür. Bu iki statüden biri diğerine oranla daha fazla önem taşır ve buna temel ya da master statü denir. Bu statü de kişinin toplum içindeki kimliğini belirler.

Rol ve davranış kavramları arasında bir fark bulunmamaktadır. Her iki kavram da eş anlamlı olarak, belirli bir statüye özgü ve uyulması gereken kurallardan kaynaklanan fiilleri ifade etmektedir. Özellikle ataerkil toplumlarda roller kadın ve erke olarak cinsiyet temeline dayanmakta ve bu rollere toplumsal cinsiyet rolleri denmektedir.

Çalışma hayatındaki kadınlar, erkeklerden farklı olarak dışardaki işlerinin yanı sıra evde de ev işleri, çocuk bakımı vb. karşılıksız çalışma biçimdeki işlere de devam etmektedirler. Bu sebepten kadınlar belirli mesleklere yönelmekte, daha düşük statülü ve ücretli işlerde çalışmaktadırlar. Kadınların iş hayatına sınırlı katılımı ve erkeklere göre ikincil planda kalmalarını açıklayan kuramlardan, neoklasik / beşeri sermaye kuramı, kadının bireysel tercihlerine vurgu yaparken; feminist kuram, kadınların çalışma yaşamına sınırlı katılımı ve ikincil çözümlemede ataerkillik ve toplumsak cinsiyet temelli iş bölümüne vurgu yapmaktadır.

Kadın ve erkek arasındaki biyolojik farklılıklar cinsiyet kavramı ile açıklanır. Toplumsal düzlemdeki farklılıkları toplumsal cinsiyet kavramı ile açıklanır. Bu iki kavram birbiriyle bağımlı ama birbirinden farklıdır. Toplumsal cinsiyet, biyolojik cinsiyetle açıklanamayan sosyal sınıf, ataerkillik, siyaset ve toplumdaki üretim biçimiyle bağlantılı bir anlama sahiptir. Kadın ve erkek farklılığı her ne kadar büyük ölçüde evrensel bir nitelik taşısa da kadınerkek farkının içeriği kültürel açıdan belirlenmekte ve değişkenlik göstermektedir.

Cinsiyete bağlı işbölümü ile kadın ve erkek arasındaki işbölümünün, hem cinsiyet hem de toplumsal ve kültürel yapısı anlatılmaktadır. Feminist analizde toplumsal cinsiyete dayalı bu işbölümü yalnızca erkek ve kadınların sorumluluklarının farklılığı olarak görülmez.

Feminist kuramsal yaklaşımda, toplumsal cinsiyet kavramının yanında ataerkillik kavramı da işlenir. Ataerkillik, kökenlerini yeniden üretim sürecinden alan kadını ve erkeği biçimlendiren, hareket alanını, davranışlarını belirleyen ilişkiler ağı olarak tanımlanabilir.

Sosyal ortamda bireylerden cinsiyetleri doğrultusunda ve buna bağlı olarak sosyal ortamın o cinsiyetten beklentisi olan rol modellerden uygun kimlikler geliştirilmesi beklenir. Ailenin içine girdiği toplumsal çevrenin ve eğitimin etkisiyle cinsiyete uygun roller kazanılmaktadır.

Ev Endüstrisinde Kadının Rolü

Kadınların devinin dışında ücret karşılığında çalışması 2. Dünya Savaşı sırasında erkeklerin askere alınmasıyla ekonomik dengenin korunması için iş alanlarına girmesiyle başlamıştır. Kadınların neden çalıştıkları sorgulandığında “ekonomik ihtiyaç” olarak belirlenmiştir.

Türkiye’de kadınların aktif olarak çalışma hayatına girmeleri 1950’li yıllarda ortaya çıkmıştır. Toplumsal değişme ve gelişmelerle kadınlar kendilerine farklı roller yüklemeye başlamış, eğitim alarak, konumunun farkına varıp, bilinçlenip diğer sektörlerde çalışmaya başlamıştır.

Küreselleşme ve kentleşmeyle beraber kadın ve erkeğe yüklenen rollerde değişmeler olmuştur. Eşler birbirlerine evde yardımcı olmaktadırlar, ancak bu yoksul ve gelişmekte olan ülkelerde söz konusu olmamaktadır.

Kadınların toplum içinde annelik, eşlik, ev kadınlığı gibi baskın rollerinin yanında akrabalık, mesleki ve birey olma rolleri de bulunmakla beraber eğitim ve işten çok, anne olarak toplumda yer bulur saygınlık kazanır.

Annelik Rolü

Annelik ve babalık rolü toplumda tarafından en değerli kılınmış yüksek statülü bir roldür. Çocuk yetiştirmek, gebelik, doğum, çocuğun beslenmesi, tüm ihtiyaçlarının karşılanması gibi iş ve görevleri kapsayan çoğunlukla kadınlar tarafından yerine getirilen bir çalışma biçimi olarak tanımlanmıştır.

Annelik rolü evde çalışmanın temel nedenlerinden biridir. Kadınlar çocuklarına bakabilecek bir kişi ya da bir yer bulunca ücretli işte çalışma kararı verir ve ama kazandıkları gelir masraflarını karşılamıyorsa çalışmaktan vazgeçerler.

Eşlik Rolü

Kadının kocasına karşı rolüdür. Evlilik hem erkek hem de kadı için toplumun bir üyesi olarak kimlik kazanmalarında önemli bir rol oynar. Kadın ev dışında çalışıp para getirse de toplumsallaşma sürecinde üzerinde yüklenmiş olan ev kadınlığı rolünü de sürdürür. Kadınların işgücü piyasasında düşük ücretle çalıştırılmasının sebebi, aile geçiminin erkek tarafından karşılanması gerektiği düşüncesidir.

Ev Kadınlığı Rolü

Evlenmemiş olsa bile kadına ev kadınlığı rolü yüklenir. Kadınların ev temizliğinden, yemek yapmaya, bakış işlemeye kadar bir çok işi bilmeleri beklenmektedir.
Yapılan çalışmalar, kadınların iş hayatına atılmasında ev kadınlığı rolünün belirleyici olduğu görülmüştür.

Ev işleri, ancak yapılmadığında farkına varılan ve maddi karşılığı olmayan ve “çalışma” olarak tanımlanmayan işlerdir. Bu işler “vefakarlık” adı altında doğallaştırılıp, karşılıksız bırakılmıştır. Kadınların ev içinde gerçekleştirdikleri üretim faaliyetleri 4 ana grupta toplanır.

  1. Ekonomik faaliyet olarak tanınan ve para karşılığı yapılan işlerde faaliyette bulunma
  2. Ekonomik faaliyet olarak tanınan ama para almaksızın yapılan ücretsiz aile işçiliği
  3. Ekonomik faaliyet olarak tanınmayan ama para karşılığı üretim, fason çalışma, temizlik işleri vb.
  4. Ekonomik faaliyet olarak tanınmayan ve para almadan yapılan ev içi tüketime yönelik üretim faaliyetlerinde bulunma.

Ev içinde, karşılıksız emeğin görünmemesinin 1. sebebi bu işlerin kadınların doğalarının bir parçası olarak bakılması ve kadınların daha yatkın olduğunun düşünülmesidir. İkinci sebep, bu işlerin belli bir mesaisinin olmayıp, dinlenme-çalışma zamanının iç içe geçmiş olmasıdır. Ev emeği nesnelleşmemiştir; yani aile içindeki duygusal ilişkilerle bağlantılıdır. ve kadın tarafından üretilen ürünlerin piyasa değeri bulunmamaktadır.

Akrabalık Rolü

Akrabalık, soy sop ilişkilerinin gerçekleştiği evlilik, kan bağı veya sosyal ilişkilere bağlı bir sistemdir. Kentsel yaşamda akrabalık ilişkileri gittikçe zayıflamaktadır. Evde çalışan kadınlar için akrabalık rolü iş alma ve dayanışma açısından önemlidir.

Birey Olma Rolü

Kişinin birey olarak kendini ortaya koyması, kişisel gelişimi, dünyaya, yaşama, çevresindeki olan olaylara katılma sürecinde sergilediği davranışlardır. Birey olma rolü için, evde çalışan kadınlar tarafından en çok ihmal edilen rol olduğu söylenebilir. Dışarıda ücretli çalışan kadınların mesai saatleri belli olduğu için çalışma süreleri ile dinlenme zamanları belirlidir ve kazandığı ücret gerekli ihtiyaçlarını karşılaması için kullanılır. Yani kadın, hem üretici hem de tüketici konumundadır. Ev endüstrisinde kadının iş yeri evi olduğu için çalışmadığı serbest zamanlarında çıkıp gideceği ve dinleneceği bir yer ayrımı yoktur. Ev işi ve ev üretimi iç içe geçmiş durumdadır. Sosyal yaşamdan uzaklaşır ve daha çok eve kapanarak çalıştığı gibi, elde ettiği gelir de evin ya da çocukların ihtiyaçlarını karşılamak için kullanılır.

Hiç çalışmayan ya da evde çalışan kadınlar arasında farklılıklar bulunmaktadır. Evde çalışıyor dahi olsa, kadının evdeki statüsünde değişiklik yaratır ve kadının iktidar ilişkilerinde söz sahibi olmasına etki ettiği yapılan çalışmalarda ortaya çıkmıştır. Evde çalışan kadınların ev ve işyerinin aynı olmasından dolayı mesai kavramının olmaması kadının birey olarak kendine zaman ayırmasına mani olmaktadır.

Ev Endüstrisinde Hane Halkının Rolü

Toplumsal yapıda bireyden sonra gelen en ilk toplumsan düzenleme genel olarak hanehalkı kavramı ile ifade edilir. Hane daha çok ortak yerleşim yeri ve ortak mülkiyet hakları, üretim tüketim birimi olarak algılanırken; aile daha çok akrabalık bağları temelinde incelenir. Aile aynı çatı altında yaşayan ve evlenme kan bağı vb. şekilde birbirine bağlanmış ve üstlendikleri rollerle birbirlerini etkileyen bireylerin oluşturduğu bir sosyal kurumdur.

Gelişmekte olan ülkelerde geniş aile yapısı ön plana çıkmaktadır. Bu ülkelerde evde çalışmak aileyi bir arada tutmanın, güç ve güvencenin bir aracı olarak görülür. Evde çalışanlar arasında “doğal” gruplaşma söz konusudur. Gruplaşma, işlem maliyetlerinin azaltılması ve olumlu dışsallıkların artırılması için uygulanan doğal stratejidir. Bu anlamda hane halkının büyüklüğü evde çalışma için önemlidir.

Üretimin evde olması, aile yaşamını ve çalışma ortamını iç içe geçirdiği için iş ve ile arasındaki sınır belirlenememekte ve toplumsal cinsiyetçi ideolojinin etkisiyle kadına yüklenen diğer rollerden dolayı diğer aile fertleri ve çocuklar da yapılan işe yardım etmektedirler. Bu durumda işi alan tek kişi olarak görünmekte, ama yardım aldığı için daha fazla iş yapabilmekte ve ödeme de tek kişiye yapılmaktadır. Dolayısıyla yardımcıların emeği de görünmez kılınmaktadır.

Hane içindeki erkekler nadiren ev çalışmasında kadına yardımcı olmakla beraber daha çok taşeron ve arası rolünü üstlenirler. Dolayısıyla da kadınların çalışacakları süre ve elde edilecek gelir hakkında daha çok bilgi sahibi olurlar. Evde çalışan kadınlarla etkileşim halinde olanlar, kadınları evin geçimini sağlayan erkek aile reisine bağımlı ev kadınları olarak algılamaktadırlar.

Bazen aynı hanede iki ayrı aile yaşayabilmektedir. Bu durumda hane içi yardımlaşma geçerli değildir; ortak yapılacak bir iş geldiğinde kadınlar yaptıkları iş kadar parasını almaktadır. Hane halkı içinde yer alan büyükanneler daha çok çocuk bakımını üstlenmekte bazen de yapılan işe göre yardımda bulunmaktadırlar.

Ev Endüstrisinde Çocukların Rolü

Tüm dünyada aile yoksulluğu ile çocuk işçiliği arasında doğru orantılı bir ilişki vardır. Annelerin çalışmasıyla birlikte gelir artmakta ve çocukların çalışması azalmaktadır. Fakat çocuklar annelerinin evde çalışmasından dolayı sürekli olarak işle karşı karşıya kalmakta ve onlara yardım ederek ev endüstrisinde yer almaktadırlar. Bu yüzden ev endüstrisinde çocuk emeği de kullanılmaktadır. Burada çocuk emeği ile kast edilen, çocukluk çağında bulunanlar değil, evden henüz ayrılmamış çocuk ve gençler ifade edilmektedir.

Yapılan iş annenin evde yaptığı işe göre değişiklik gösterse de çocuğun yaptığı işte genel özellik “yardım” olmasıdır. Anne ve diğer hane halkı da bu durumu çalışma değil yardım olarak görür. Genelde annenin parça başı iş alması durumunda ortaya çıkar ve özellikle de kız çocukları için iş öğrenmek, beceri kazanmak şeklinde olduğu için aile işlerinde çalışan çocuk sayısını tespit etmek oldukça zordur.

Evde çalışmada çocukların yardımı kendi tercih ettikleri bir şey olmayıp, aile tarafından bir gereklilik olarak algılanmaktadır. Özellikle kız çocukları, ev işlerinden ya da küçük kardeşlerinin bakımından sorumlu olurken erkek çocuklarından beklenti daha azdır. Bunda toplumsal cinsiyet rolü etkili olmaktadır. Evde çalışma daha çok kadınlara özgü olarak görüldüğü için daha çok kız çocukları yardımda bulunur.

Çocukların evde çalışmaya dahil olmalarının ilk sebebi, yetişkinlerin üretim miktarını ve dolayısıyla da geliri artırmak için çocuklarını çalıştırmak zorunda kalmalarıdır. Diğer bir sebepte, üretim hedefini tutturabilmek için onların yardımına ihtiyaç duymalarıdır.

Evde çalışmada anneye bağlı olarak kullanılan çocuk emeği de görünmezdir. Evde engelli çocuğu olan anneler için de evde çalışma bir fırsat olarak görülür ve çocuğun yardım şekli engellilik durumuna göre değişir.


Bahar Dönemi Dönem Sonu Sınavı
25 Mayıs 2024 Cumartesi