Cumhuriyet Dönemi Türk Şiiri Dersi 2. Ünite Özet

Öncekiler Ve Cumhuriyet Dönemindeki Şiirsel Etkinlikleri Ve 1920-1940 Arası Türk Şiiri

Giriş

Tanzimat’tan beri oluşa gelen bütün yeni edebiyat hareketleri gibi Cumhuriyet’ten sonraki Türk Şiirinin ilk özelliği de, eskiyi reddederek yerine yeninin konulması çabaları olmuştur. Bu sürecin belirleyenleri;

  • Batı şiirinin izlenmesi
  • Modern estetik anlayışlarının çeşitlenerek yerleşmesi
  • Yeninin içerisinde eskinin klasikleşmiş öğelerinden nelerin alınıp tekrar değerlendirilebileceği kaygıları
  • Halk edebiyatının, folklorik öğelerin bu yeni zevk ve estetik içerisinde yorumlanması’dır.

Bu dönem, şiir zevki Tanzimat dönemi veya Edebiyat-ı Cedide anlayışı çerçevesinde oluşmuş şairlerin, Meşrutiyet, Mütareke dönemlerinde şiir dünyasına adım atmış şairlerin ve nihayet Milli Mücadele süreci ile Cumhuriyet döneminde şiire başlamış şairlerin oluşturduğu bir kadroyu karşımıza çıkarır.

Önceki Dönemden Gelen Şairlerin Etkinlikleri Ve Mehmet Âkif, Yahya Kemal Ve Ahmet Haşim’in Modern Türk Şiirindeki Kurucu Rolleri

Cumhuriyet’ten önce şiir alanında yer edinmiş olup da bu dönemde de şiir yazmaya devam eden şairleri üç grupta ele almak mümkündür:

  • 1.grup: Şiir zevkini 1900’den önce, yani Tanzimat ve Servet-i Fünûn süreçlerinde edinen Abdülhak Hâmid Tarhan (1852-1937), Ali Ekrem Bolayır (1867-1937), Cenap Şahabettin (1870- 1934), Hüseyin Sîret Özsever (1872- 1959), Sâmih Rifat (1874-1932), Faik Âli Ozansoy (1875-1950)
  • 2.grup: Şiir zevkini II. Meşrutiyet’ten sonra ve/veya özellikle Millî Edebiyat anlayışı çerçevesinde edinen Süleyman Nazif (1869-1927), Mehmet Emin Yurdakul (1869-1944), Rıza Tevfik Bölükbaş› (1869-1949), Ziya Gökalp (1876-1924) ve Celâl Sâhir Erozan› (1883-1835)
  • 3.grup: Şiir anlayışları, estetik tutumları birbirinden tamamen farklı olmakla birlikte Türk şiir çizgisi üzerinde oynadıkları rol bakımından Mehmet Âkif Ersoy (1873-1936), Yahya Kemal Beyatlı (1884-1958) ve Ahmet Hâşim (1887- 1933) oluşturur.

1.grup ve 2. grup şairleri, zaman bakımından Cumhuriyet’in ilk yıllarında şiir alanında bazı yayınlar yapmışlardır; ancak bu dönem şiiri içerisinde etkili oldukları söylenemez. Bunların Cumhuriyet dönemi şiiri açısından en önemli işlevleri, hece-aruz, sade dil-edebi dil konusundaki tartışmaların 1920’lerin başında birinciler lehine bir çözüme kavuşmuş olmasıdır. Ayrıca edebiyatta uluslaşma amacının gerçekleşmesinde düşünce ve tartışmalarıyla önemli bir rol oynadıkları da görülmektedir. Oysa Mehmet Âkif, Yahya Kemal ve Ahmet Hâşim, her ne kadar Meşrutiyet döneminde şiirler yazmaya ve yayımlamaya başlamış olsalar da şiirlerinin niteliği, kendisinden sonrakilere yaptıkları etki bakımından Cumhuriyet dönemi şiirinin başlangıcında, kurucu şairler olarak ele alınması gereken isimlerdir. Mehmet Akif, üslubunun içtenliği ve şahsi duygularıyla kolektif ruhu kaynaştırması bakımından dönemin destanını yazmış, bu özelliği ile toplumcu gerçekçi şiir anlayışı çizgisinde kendisine özgü bir yer edinmiştir. Onun şiirinin poetik özelliklerini şu şekilde belirleyebiliriz:

  1. Duygunun şiire katılmasındaki doğallık,
  2. Konuşma dili edasının, yaşayan Türkçenin, argodan deyim ve atasözlerine kadar geniş bir söz varlığı ile bütün özellikleriyle şiirde kullanılması
  3. Gerçekçi gözleme dayalı tasvirlerle çarpıcı metaforların bir arada kullanılmasından oluşan imge dünyası,
  4. Vezin ve kafiye uygulamalarında kişisel bir tarza ulaşması.
  5. Öğreticilik ve topluma mesaj verme kaygısı

Yahya Kemal ’in şiiri Batı şiiri ile Divan edebiyatı konusunda modern bir seçme ve sentez yapma bilinci taşıdığı için Türk edebiyatında önceki dönemlerde örneği görülmeyen, Cumhuriyet’ten sonar ise model oluşturan bir yapı taşır. Onun şiirlerinin ayırıcı özelliği duyguyu dile, dili sese dönüştürecek “derûnî âhenk” ile içerikteki tarih bilincidir. Tarih anlayışı devrinin genel havasının dışında, değişim ile devamlılığın iç içe geçtiği “imtidat” kavramında ifadesini bulur.

Ahmet Haşim’ in şiirleri onun zengin imge dünyasını yansıtır. Onun şiirinin kaynakları:

  1. Kendi hayat ve şahsiyetinden gelen unsurlar,
  2. Türk şiir geleneğinden gelen unsurlar,
  3. Fransız sembolizminden gelen unsurlar olmak üzere üç noktada toplanır.
    Onun şiiri bu üç kaynağın özgün bir bireşimi olarak yeni Türk Edebiyatında saf şiirin öncüsü kabul edilmiştir.

Dergâh Dergisi ve Etkisi

1921-1923 yılları arasında İstanbul’da on beş günde bir olmak üzere 42 sayı olarak yayımlanan Dergâh dergisi Cumhuriyet dönemi Türk şiirinin oluşumunda hem Anadolu’ya yönelen yeni bir kültür milliyetçiliği anlayışını telkin etmesi bakımından; hem Yahya Kemal ve Ahmet Haşim’in “saf şiir” noktasında birleşen anlayışları bakımından; hem de modern-mistik duyuş tarzını besleyen felsefe çevirileri, tekke edebiyatı örnekleri bakımından “mektep” işlevi görmüş bir yayın organıdır.

I. Kuşak Hece Şairleri

1890-1900 yılları arasında veya XX. Yüzyılın ilk yıllarında doğan ve Meşrutiyet’ten sonra edebiyat dünyasına adım atan şairler kuşağının ortak özelliği, hece veznini ve sade Türkçeyi Cumhuriyet’in hemen öncesinde Türk şiirinin hakim vezni haline getirmiş olmalarıdır. Bunlar arasında Orhan Seyfi Orhon(1890-1972), Halit Fahri Ozansoy(1891-1971), Enis Behiç Koryürek (1892- 1949), Yusuf Ziya Ortaç (1895-1967), Faruk Nafiz Çamlıbel (1898-1973) “Hecenin Beş Şairi” veya daha yaygın olarak “Beş hececiler” adlarıyla anılmaktadırlar. Hece şairlerinin Türk şiiri bakımından en önemli özellileri sade Türkçenin edebiyat, şiir dili haline gelmesini sağlamış olmalarıdır. Hecenin bu ilk kuşağı eski korsan hikayelerinden, Anadolu coğrafyasının özelliklerinin çizilmesine, ulusal sanat ve tarih görüşleriyle yerli hayatın motiflerine kadar değişen konuları işlemişlerdir. Böylece memleketçi edebiyatın öncüsü olmuşlardır.

Hecenin II. Kuşağı ve Ritmin Zaferi

Cumhuriyet’in hemen öncesinden başlayıp, 1930’ların ortalarına kadar etkili olmuş hecenin ikinci kuşağı arasında Ahmet Hamdi Tanpınar (1901-1962), Ahmet Kutsi Tecer (1901-1967), Necip Fazıl Kısakürek(1905- 1983), Ahmet Muhip Dırans (1908-1980), Cahit Sıtkı Tarancı’dır (1910-1956).

Hecenin ikinci kuşağı şairlerinin Milli Edebiyat akımının başlattığı yalın Türkçe ve hece vezni mücadelesinin gerçek bir zaferi olduğu söylenebilir. İlk kuşağın şairlerinde görülen biçim arızaları, duyuş tarzındaki yüzeysellik bunlarda görülmez. Bu kuşağı oluşturan şairlerin şu ortak özelliklerde birleşebileceği görülüyor:

  1. Şiirlerinde halk şiiri özellikleri ile birlikte özellikle Fransız sembolistlerinin belirgin bir etkisi vardır.
  2. Biçimde ve özde bir titizlik göze çarpar. Ses ve ahenk öğeleriyle, özgün imge ve anlam öğeleri sıkı bir kaynaşma içerisindedir.
  3. İster insanın bireysel duygu ve durumları konu edilsin, ister başka temalar işlensin derinlikli ve ve incelmiş bir duyarlılık asıl amaçtır.
  4. Önceki hececilerde sık görülen kavramın şiire sokulması yerini anlamın sezdirilmesine bırakmıştır.
  5. İlk kuşağın didaktik ve epik söyleyişine karşın bu kuşak şairleri büyük ölçüde lirizmin peşindedir.
  6. Şiirin amacı yine şiirin kendisidir. Yani saf şiir anlayışına sahiptirler.

Memleket Edebiyatı

Hece vezni ile yaşayan dil kullanımı konusundaki benzerliklerine bakarak Milli Edebiyatın devamı, yeni bir aşaması olarak görülmesi doğru olan Memleket Edebiyatı’nın öncekilerden farkı, politik kavramların yerini yaşamın içerisinden gelen durum ve duyguların almasıdır. Şiirin biçimsel sorunlarından ziyade öze, yaşamın kendisine doğru bir gidiş olduğu görülmektedir. Bu kuşağın temsilcileri Faruk Nafiz Çamlıbel, Ömer Bedrettin Uşaklı, Zeki Ömer Defne, Bedri Rahmi Eyuboğlu, Behçet Kemal Çağlar, Orhan Şaik Gökyay ve Arif Nihat Asya sayılabilir. Bu isimler dışında bu dönemde yazan daha başka şairlerin şiirlerinde de Anadolu coğrafyası, insanı ve kültürü yeni dönemin ilgi çeken konuları olmuştur. Bu anlayışla şiir yazanların çok oluşunun dönem ruhuyla ilgili olduğu kadar, yeni devletin insanı için kimlik arayışlarıyla da ilgili olduğu söylenebilir.

Yeni Oluşumlar: Yedi Meşale

Memleket edebiyatı şiir anlayışına karşı çıkarak bir araya gelen genç şairlerin oluşturduğu Yedi Meşale toplanması kısa ömürlü edebiyat etkinliklerinden birisi olarak kalmıştır. Bu şairler arasında Muammer Lütfi “Bahşi”, Sabri Esat Siyavuşgil, Yaşar Nabi Nayır, Vasfi Mahir Kocatürk, Cevdet Kudret Solok ve Ziya Osman Saba’dır.

Türk Şiirinde Kaynak Arayışları: Mitoloji, Folklor ve Sembolizm

Cumhuriyet döneminin başlangıcında Türk şiiri türlü yönelimler ve kaynak arayışları içerisinde gözükmektedir. Gerek dönemin oluşturduğu atmosferin heyecanı, gerekse oluşturulmak istenilen “yeni insan”a kimlik arayışı dönem şiirinin karakterini de belirlemiş; şairleri birbirinden farklı birçok kaynağa yöneltmiştir. Ayrıntılara inildiğinde geniş bir yelpazaye dağıtan bu dönem şiirinin beslenme kaynakları üç gruba bağlanabilir: Mitolojik anlatılar, halk kültüründen gelen motifler ve fransız sembolistlerdir. Bu üç kaynağının modern Türk şiirinin gelişmesinde dönüştürücü bir rol oynadığı söylenebilir.


Bahar Dönemi Dönem Sonu Sınavı
25 Mayıs 2024 Cumartesi