Halk Masalları Dersi 3. Ünite Sorularla Öğrenelim
Tür Olarak Masallar
Masal hangi kurum tarafından kültürel miras olarak görülmektedir?
Masal 2003 yılında UNESCO tarafından kabul edilen ve Türkiye’nin 2006 yılında taraf olduğu Somut Olmayan Kültürel Mirasın Korunması Sözleşmesi’nin 2.a maddesinde ‘‘somut olmayan kültürel mirasın aktarılmasında taşıyıcı işlevi gören dille birlikte sözlü gelenekler ve anlatımlar’’ başlığı altında korunması ve kuşaktan kuşağa aktarılması gereken bir kültürel miras olarak görülmektedir.
Somut Olmayan Kültürel Mirasın Korunması Sözleşmesi nedir?
Somut Olmayan Kültürel Mirasın Korunması Sözleşmesi, UNESCO çatısı altındaki ülkelerin 2003 yılında kabul ettikleri ve Ocak 2017 itibarıyla 171 ülkenin taraf olduğu uluslararası bir kültür koruma sözleşmesidir.
Amerikalı folklor araştırmacısı Alan Dundes türün nasıl tarif edilmesi gerektiğini düşünür?
Amerikalı folklor araştırmacısı Alan Dundes, farklı halk bilgisi formlarını tanımlamayı cesaretlendirecek ve tarif için yardımcı olacak üç seviyeli bir tahlil teklif etmiştir. Dundes, herhangi bir halk bilgisi unsurunun, dokusu (texture), metni (text) ve onun çevre ve şartları yani bağlamı (context) itibarıyla tahlil edilebileceğini söyler. Ancak bir halk bilgisi türünün sadece bunlardan biri temel alınarak tarif edilmesinin mümkün olmadığını da ifade eder. Dundes; bir türün, ideal olarak bu üç seviyenin hepsinin göz önüne alınmasıyla tarif edilmesi gerektiğini düşünür. Dundes, tür kavramının doku, metin ve içinde bulunduğu bağlamla topyekûn değerlendirilmesi gerektiğini iddia ederken halk bilimi kadrolarının yalnızca metin merkezli değil aynı zamanda bağlam merkezli olduğunun da altını çizer.
William Bascom tür için hangi ifadenin kullanılmasını önerir?
Bascom; mit, masal ve efsaneyi kastederek her üç türe birden tek bir ad verilebileceğini söyler. Bascom bu üç tür için ortak bir terim olarak “nesir anlatı” ifadesini önerir ve bunun; mitleri, efsaneleri ve masalları içeren “sözel sanatın” yaygın ve önemli olan bu üç kategorisi için uygun bir kavram olduğunu söyler. Sözü edilen üç biçim, nesir anlatılar olmaları bakımından birbirleriyle bağlantılıdır ve bu özellikler onları; atasözü, bilmece, şarkı, şiir, tekerleme ve tanımlanmış biçimsel özelliklere sahip diğer sözel sanat biçimlerinden ayırmaktadır.
Bascom’a göre “nesir anlatı” terimi masal terimine göre neden daha az değişkendir?
Çünkü masal, halk bilimciler tarafından daha çok Almanca bir terim olan “märchen” i kastetmek amacıyla kullanılmıştır. Birçok ABD’li halk bilimci, sözlerinin doğru anlaşıldığından emin olabilmek için “märchen” terimini İngilizcede de kullanmıştır; çünkü “halk masalı” terimi, mit, efsane ve masal terimlerinin üçünü de kapsayacak şekilde kullanılmaktadır.
Bascom’un nesir anlatı teriminin yerine “hikâye” teriminin kullanılmasını önermesi neden eleştirilir?
Bascom’un bu önerisi türü ve türler arası ilişkileri yalnızca sözel metne bağladığı için eleştirilebilir. Bascom, türler arası ilişkileri işaret etmekle birlikte türlerin gösterime ve bağlama dayalı yönlerini görmezden gelmiştir.
Richard Bauman’ın tür meselesine yaklaşımı nedir?
Tür meselesine gösterim ve metinler arası ilişkiler bağlamında yaklaşan Richard Bauman tür kavramının dilbilimsel antropolojide önemli bir rol oynadığını söyler. Bauman; metin merkezciliğin, metinlerin düzenlenmesinde ayrımcılığı gerektirdiğini ve Avrupa (özellikle Alman) folklor çalışmalarından miras alınan metne dayalı türsel kategorilerin bu sınıflandırmaya hizmet ettiklerini söyler. Bauman’a göre metne dayalı sınıflamalar metin ve metnin anlatmak istediği söylemin ayrışmasına neden olur. Bu şekilde söyleminden yani bağlamından ayrışan metinler bir başka bağlama taşınır ve yeni bağlamında eski metni tekrarlar. Böylece başka bir metnin oluşmasını da sağlar. Bu da metinlerarası bir ilişki ortaya çıkarır.
Teknolojik gelişmeler ve paradigma değişiklikleri masalı nasıl etkilemiştir?
Yüzyılımızda yaşanan teknolojik gelişmeler ve paradigma değişiklikleri masalın İnternet ortamına ve iş dünyasına da girmesini sağlamıştır. Bu durum bir yandan olumlu bir ivme gösterirken diğer yandan masalların tek tipleşmesine ve yerel kültürlerin özgün masallarının Grimm masalları karşısında erimesine neden olmaktadır.
AlanDundes’in görüşlerine bağlı olarak masallar nasıl tanımlanmalıdır?
Alan Dundes’ın doku, metin ve bağlam olarak bahsettiği yapıyı göz önünde bulundurarak masalları hem yazılı hem sözlü hem de gösterime dayalı olan, yüzyılların süzgecinden geçerek günümüze kadar gelen anlatı ve anlatma geleneğinin önemli bir parçası olarak tanımlamak gerekir.
Masalları anlatı ve anlatma geleneği olarak adlandırmamızın nedenleri nelerdir?
Masalları anlatı ve anlatma geleneği olarak adlandırmamızın iki nedeni bulunmaktadır. Öncelikle masallar yüzyıllarca hem yazılı hem de sözlü edebiyatın yani anlatıların önemli bir bölümünü oluşturmuştur. Ama aynı zamanda masal gösterime dayalı bir türdür ve bu nedenle de anlatma sanatı olarak rahatlıkla tanımlanabilir.
Vladimir Propp kimdir?
Vladimir Propp, masal ve tür meselesine dikkat çekenler arasında, masalın biçimine odaklanan özgün bir masal inceleme yöntemi geliştiren yapısalcı masal araştırmacısıdır.
Propp’un tür hakkındaki düşünceleri nelerdir?
Propp’un tür hakkındaki düşüncesi, tür ve nazım ilişkisine odaklanmaktadır. Propp, tür yani genre kelimesinin etimolojik olarak Latince genus’a dayandığını; Almanca gattung kelimesini karşıladığını; fakat aslında bu kelimenin dar bir kavram olan “tür” veya “çeşit” kelimelerini gösterdiğini söyler.
Propp’un bir yandan ulusal envanterin önemli olduğunu söylerken diğer yandan türlerin keskin sınırlarla birbirinden ayrılamayacağını ima etmesi neyin göstergesidir?
Bu durum Propp’un farklı türleri tasnif ederken birbirleriyle olan ilişkisinin göz ardı edilmeyeceğini öngördüğünü göstermektedir.
Jacques Derrida türü neye benzetir?
Jacques Derrida, “Türlerin Kanunu” (“The Law of Genre”) adındaki makalesinde, tür kavramını kuralcı (normative), sınırlayıcı, dışlayıcı bir “kanuna” benzetir.
Derrida’nın “Tür” kavramından söz edilirken belli kurallarla belirlenmiş, sınırlanmış “saf” bir grup metin öngörülse bile gerçeklikte böyle bir bütünün varlığının olanaksız olduğunu söylerken ne anlatmak istemektedir?
Derrida’nın asıl olarak söylemek istediği, tür dediğimiz metnin hiçbir zaman saf ve diğer biçimlerle karışmamış olmasının imkânsızlığıdır. Derrida’ya göre bizim tür dediğimiz şey kesin sınırları olan ve kesinkes kurallarla tanımlayabileceğimiz bir şey değildir. Çünkü herhangi bir türün sınırı olduğu düşünülen bir yerde bir diğer türün başlangıç ilkeleriyle karşılaşmak, özellikle sözlü kültür söz konusu olduğunda çok kolaydır. Örneğin bir masalda mitolojik varlıklarla karşılaşabilir, destan anlatıcısının dilinden bir masalın motiflerini işitebiliriz.
Roman kuramcısı Georg Lukács türü nasıl değerlendirir?
Roman kuramcısı Georg Lukács da türün keskin sınırlarla tanımlanamayacağını gündelik yaşam pratiğine bakarak değerlendirir. Ona göre yaşamda parça-bütün arasında organik, anlamlı bir ilişki kurmaya yarayacak olan aşkın bir ilke yoktur. Dolayısıyla aynı yoksunluk nedeniyle, bir yapıtın diğer yapıtlarla olan ilişkisi de benzerdir. Lukács da türleri tarihsel dönemlere göre sınıflandırmayı, bir tek merkezden düzenlenemeyecek kadar çok “merkeze” sahip bir kavrama, yapay ve sanal bir sınırlandırma getirmek olarak görür.
Tzvetan Todorov’a göre tür nedir?
Todorov’a göre, türler kendilerinden önce gelen türleri kullanarak “ters yansılama” (inversion), “yerine geçme” (displacement) ve “birleştirme” eylemleriyle başka türlerin oluşumuna zemin hazırlar. Bir türün geçirdiği dönüşüm, o türün kökeniyle doğrudan ilintilidir.
Bunun betimlenebilmesi yine tür tanımının yapılabilmesine bağlıdır. Buna bağlı olarak, basit gibi görünse de en önemli soru şudur: Metin nedir? İki metin arasındaki benzerliklerden yola çıkarak bir tür tanımlanabilir mi? Todorov, bu zor soruyu tarihsel boyut yardımıyla açıklığa kavuşturur. Todorov’a göre tür, tarihsel boyutuyla algılanan, söylemsel olarak bir düzgüye (code) oturtulan ve içinden çıktıkları toplumun yapıtaşlarını aydınlatan metinler bütünüdür.
Mihail Bahtin’e göre tür nedir?
Bahtin’e göre türleri oluşturan ne belirli kurallar ne de belli yapılarla temaların birikimidir. Bahtin türleri birer “dünyaya bakış ve dünyayı farklı açılardan yorumlayış biçimi” olarak görür. Dil aracılığıyla edinilen sayısız tür, yaşam deneyimlerimiz yeni bakış açılarına ihtiyaç duyulduğunda değişir. Bilinen türler arasında “diyalog yaratarak” eskiden bilinen türleri değiştirir ya da yeni türler yaratırız. Bahtin “Konuşma Türleri Sorunu” adlı makalesinde bu olguyu şöyle dile getirir: “Belli bir biçemin olduğu her yerde belli bir tür vardır.” Dil biçemleri doğaları gereği türseldir. Bundan yola çıkarak, Bahtin tüm yazılı türlerin “sözel türler” sayılması gerektiğini varsayar. Ona göre “dil yaşama somut sözceler aracılığıyla girer ve yaşam da dile somut sözceler aracılığıyla girer”. Yazınsal olmayan biçemleri de kapsayan yazınsal dil ise “dilsel göstergelerin oluşturduğu karmaşık ve dinamik bir sistemdir”.
Richard Bauman’ın bağlam olarak tür kavramı ile ilgili olarak ne düşünmektedir?
ABD’li folklor uzmanı Richard Bauman, tür tarifleri ve sınıflama sistemlerinin özellikle metin hâlindeki masal, atasözü, muamma gibi muayyen kültürel objeler üzerinde bina edildiğini söyler. Ayrıca Bauman, ‘‘Tür’’ başlıklı makalesinde ‘‘tür’ün gelenek hâline gelmiş bir sunum şekli olduğunu belirtir. Bauman’a göre tür önceleri terimsel olarak sınıflama anlamında kullanılmıştır; bununla amaçlanan ise şiir, destan, nutuk, hitabe gibi edebî, folklorik veya birbirleriyle bağlantısız kategorilerin düzenlenmesidir. Ayrıca yazar günümüzün bakış açısında tipolojiden ziyade iletişim pratiklerine yönelmenin temel olduğunu vurgular ve buna göre de türün sunum, üretim ve yorumunun yönlendirici bir çerçeve çalışması olduğunu ileri sürer. Bauman’ın burada anlatmak istediği, ilk zamanlar birbirinden farklı folklorik ürünlerin tasnifi için kullanılan tür kavramının aslında yalnızca bir sınıflama aracı olmadığıdır. Yazar burada tür kavramının artık üretim ve yorum biçimlerinin yalnızca topolojik tasniflerden oluşmadığını; gösterime, canlandırmaya, bağlama ve türler arası geçişlere dayalı bir anlayışa yöneldiğini anlatmak istemektedir.
Metin Ekici’ye göre bağlamı ve bağlam içinde oluşan metni ya da metinleri oluşturan grubu tanımlamaya çalışırken dikkate alınması gereken dört teme dinamik nelerdir?
Metin Ekici bu dinamikleri şu şekilde sıralar:
1. Metnin yaratım ve aktarım bağlamı özellikleri
2. Metnin şekil ve yapı özellikleri
3. Metnin içerik ve konu özellikleri
4. Metnin işlev özellikleri
Bu dört temel dinamiğe göre halk bilgisi türlerini tanımlamak mümkündür. Ayrıca Ekici, mevcut bir tanımın da cümle cümle ele alınarak bu dört temel özellikten hangisine vurgu yapıldığı belirlenerek değerlendirilebileceğini ileri sürer.
Alan Dundes ne zamandan beri mit, masal ve efsane arasındaki tür ayrılığına dair genel bir fikir birliği olduğunu belirtmiştir?
Alan Dundes d, William Bascom’un ‘‘Folklorun Biçimleri Nesir Anlatılar’’ adlı makalesine yazdığı giriş yazısında on dokuzuncu yüzyılın başlarında, Grimm Kardeşler’in zamanından bu yana, bilim adamları arasında mit, masal ve efsane arasındaki tür ayrılığına dair genel bir fikir birliği olduğunu, hatta William Bascom’un da önde gelen birçok antropoloğun yazılarından yola çıkarak, inanılmaz bir biçimde, kalıplaşmış bu folklor türlerini incelediğini söyler.
Alan Dundes halk anlatısı türleri düşünüldüğü zaman nasıl bir ayrım yapmanın önemine dikkat çeker?
Dundes ayrıca halk anlatısı türleri düşünüldüğü zaman, aralarında çözümsel ve yerel olarak bir ayrım yapmanın önemine dikkat çeker ve çözümsel kategoridekilerden bazılarının bilim adamları tarafından hâlihazırda tarif edilmiş olduğunu belirtir; yerel ya da etnik kategoriler ise belirli bir kültürün “yerel üyeleri” tarafından yapılmış ayrımlardır. Dundes, kimi zaman çözümsel ve yerel kategorilerin birbirlerine benzediği ve kimi zaman da ayrıldığı düşüncesini ileri sürer.
Dundes bazı yerel türler hangi iki temel anlatıdan bahseder?
Bazı yerel türler için sadece iki temel anlatı kategorisinden söz edilebilir. Bunlar, gerçek anlatılar ve kurmaca anlatılardır. Dundes’e göre masallar kurmaca anlatılar içinde yer alırken mit ve efsane gerçek anlatılar kategorisine girer. Dundes, yerel ve bölgesel anlatıların çözümlemelerini yalnızca yerel kategorilerle sınırlandırmamak gerektiğini vurgular. Bunun yerine; mit, masal ve efsane gibi türleri kültürler arası kategoriler olarak kabul etmek tercih edilebilir.
Dundes mit, efsane ve masalı ayırt ederken hangi metaforu önerir?
Dundes mit, efsane ve masalı ayırt ederken boş bir kum saati metaforu önerir.
Dundes’in kum saati metaforu neye yardım edebilir?
Dundes’in kum saati metaforu türler arasındaki ilişkiyi kavramaya yardım edebilir. Özellikle mit ve efsane arasındaki ilişki bu metafor aracılığıyla anlaşılabilir.
Masalların kendilerine has belirleyici özelliğinden biri nedir?
Masallar tür olarak her ne kadar mit ve efsane ile ilişki içindelerse de kendilerine has belirleyici özellikleri bulunur. Her ne kadar masallar ‘evvel zaman içinde’ diye başlayarak zamansızlığı hatırlatsa da yaşadığı dönemin pek çok özelliğini mit ve efsaneye oranla daha çabuk içine alır.
Anlatıcının içinde bulunduğu bağlama göre masal metninde dönemin pek çok unsurunun yansıtılmasına hangi masal örnek olarak verilebilir?
Bu konuda Pertev Naili Boratav tarafından derlenen ‘‘Nardaniye Hanım’’ masalı örnek olarak gösterilebilir. Nardaniye Hanım masalında Nardaniye öldü zannedilir ancak lalası gelir ve boğazına takılmış olan sakızı elleriyle çıkarır. Böylece kahraman canlanır ve şehzade ile evlenir. Buradaki sakız motifi, bize masalın hangi tarihte, nerede ilk olarak ortaya çıktığını anlatmasa da masalın en azından sakız çiğnenen bir kültürde ve dönemde anlatılmış olduğunu düşündürür. Dolayısıyla masal, anlatıldığı ortama ve çağa uyabilen açık uçlu bir metin olarak kabul edilebilir.
Masal türünün bağlamı ile ilgili olarak Dan Ben Amos hangi düşünceyi ileri sürmektedir?
Dan Ben Amos, “Şartlar ve Çevre İçinde Folklorun Yeni Bir Tanımına Doğru” adlı makalesinde “masalların, türkülerin veya hikâyelerin kendi yaratıldıkları yer, zaman ve toplumlardan ayrılması, kaçınılmaz olarak onların içine kaliteleriyle ilgili değişiklikler katar” düşüncesini ileri sürmektedir. Amos’a göre sosyal çevre, kültürel davranış, retoriğe ait durum ve yetenek değişkendir ve bunlar söze, müziğe veya plastik sanatlara ait bir ürünün son şeklinde, metninde ve yapısında açık farklılıklar meydana getirirler.
Eski devirlerin atomistik ve nesnel yaklaşımından belirgin bir şekilde farklı olarak yeni tür konsepti neleri içermektedir?
Eski devirlerin atomistik ve nesnel yaklaşımından belirgin bir şekilde farklı olarak yeni tür konsepti şunları içerir:
- İletişimsel ürün/sunum ve kabulü düzenleyen karşılıklı münasebetlerin boyutlarını önemseyerek bütün sisteme tesir eden/sistemik bir tür anlayışı,
- Esnek ve düzenlenebilir, araştırma çatıları olarak türlere bakan açık uçlu bir anlayış,
- Sosyal hayatın idaresinde mantıki olarak sonuca varan uygulamaya odaklanan uygulama merkezli eğilim.
Bauman’ın önerdiği türe ilişkin yeni bakış açısı nasıl nitelendirilebilir?
Bauman’ın önerdiği türe ilişkin yeni bakış açısı çok boyutlu ve kapsayıcıdır. Önerdiği bu yeni bakış açısına göre tür, en basit anlamıyla dilsel ve gösterime dayanan bir iletişim biçimidir. Bu anlayışta türün belirleyicisi yalnızca anlatıcı değil, aynı zamanda dinleyicidir. Bauman’ın bu yorumu türü yalnızca bir araştırma çatısı olarak görür ve altında yapılacak tüm değerlendirmelerin esnek ve açık uçlu olması gerektiğini anlatır. Bauman’ın üçüncü yaklaşımı ise tür kavramının uygulama ve gösterimle yenilenen boyutlarının göz önünde tutulması gerektiğini söyler.
Masallar neden diğer türlerle sıkı ilişki içindedir?
Masallar, sözlü kültürün derinliklerinden günümüze ulaştıklarından diğer türlerle de sıkı ilişki içindedir. Bahtin, “metnin ancak bir başka metinle temas ettiği sürece yaşadığını” ileri sürer. Bu yorum masallar söz konusu olduğunda tam olarak doğru kabul edilebilir. Masallar, yüzyıllar içinde coğrafyalar arası ve kültürler arası yolculuğunda ister istemez pek çok türle temas etmiştir.
Bauman’ın her metinsel üretimin gelecekte üretilecek olan metinleri tahmin etmedi ile ilgili ne söylemiştir?
Bauman, burada ilginç olanın, her metinsel üretimin gelecekte üretilecek olan metinleri de tahmin etme yöntemi olduğunu söyler. Gerçekten de metinler birbirleriyle temas ettikçe kültürel olarak zenginleşirler. Yeni türlerin oluşması ve eskilerinin sürdürülebilmesi için bu durumu bir zenginleşme olarak değerlendirmek gerekir.
Bascom masalları nasıl görür?
Bascom; masalları, kurmaca olarak kabul edilen nesir anlatılar olarak görür. O masalların dogma ya da tarih olarak kabul edilmediğini ve ciddiye alınmayabileceğini söyler.
Bascom masalların başka hangi önemli işlevlerinin olduğunu belirtir?
Sadece eğlence için anlatıldığı sık sık söylense de Bascom iddia edilenlerden daha başka önemli işlevleri olduğunu da belirtir. Yazara göre masallar, herhangi bir zaman ve mekânda yaşanmış gibi kurgulanabilir ve bu anlamda, hemen hemen zamansız ve mekânsızdır. Masallar, “çocuk anlatıları” şeklinde kabul edilmiştir ama birçok toplumda sadece çocuklarla sınırlandırılmamıştır. Ayrıca, masallar “peri masalı” adıyla da bilinmektedir ancak yazara göre bu uygun bir adlandırma değildir, çünkü hem perilerle ilgili anlatılar gerçek olarak kabul edilmektedir hem de birçok masalda perilere rastlanılmamaktadır. Periler, doğaüstü yaratık ve hatta tanrı olarak görülebilir ama masallar genellikle hayvan veya insan karakterlerin maceralarını anlatmaktadır.
Bascom mit, efsane ve masal türlerini karşılaştırmalı olarak incelediği çerçevenin anahtar sözcükleri nelerdir?
Bascom, türsel ayrımları yapmak için belirli anahtar sözcükler seçmiştir. Bunlar; söz konusu türe inanılıp inanılmadığı, anlatının zamanı, yeri, kabul ediliş tavrı ve anlatının temel karakterleridir. Bascom’un tablosu mit, masal ve efsanenin türsel olarak birbirleriyle ortak ve ayrı yönlerini görmemizi kolaylaştırmaktadır.
Bascom’un çerçevesine göre mit, efsane ve masal türlerini ayıran temel ayrımlardan birisi nedir?
Bascom’un çerçevesinde üç tür arasındaki temel ayrımlardan biri, anlatının gerçekliği ile ilişkilidir. Masal, anlatan ve dinleyen tarafından gerçek olarak kabul edilmez. Anlatıcı da dinleyici de masalın kurgusal bir tür olduğunu bilir ve anlatılana inanma ihtiyacı hissetmez.
Bascom’un çerçevesine göre mit, efsane ve masal türleri zaman özelliğine göre nasıl ayrım gösterir?
Üç tür arasındaki belirleyici olan bir başka özellik de anlatının zamanıdır. Mitler çok uzak geçmişi anlatırken efsaneler yakın geçmişi anlatmaktadır. Masal ise zamanı bilinmeyen bir döneme aittir. Masal herhangi bir zaman dilimine kolayca taşınabilir. Bu da masalı daha önce vurguladığımız gibi açık uçlu bir tür olarak görmeye neden olur.
Bascom’un çerçevesine göre mit, efsane ve masal türleri yer (mekân), kabul ediş tavrı ve temel karakter açısından nasıl ayrım veya benzerlik gösterir?
Buna göre mitler, farklı bir dünyada olup biterken efsaneler çoğunlukla günümüz dünyasında gerçekleşir. Masallarsa rasyonel mekân algısından yoksundur. Masal tıpkı zaman konusunda olduğu gibi mekân konusunda da esnektir, değişkendir. Ayrıca mit, uzak geçmişte olmuş olayları hikâye eder ve kutsal sayılır. Efsane ise kimi durumlarda kutsal kabul edilirken kimi durumlarda edilmez. Masallar ise ne anlatan ne de dinleyenler tarafından kutsal olarak görülür. Her üç tür, anlatıların içindeki kahramanlara göre de kısmi farklılıklar gösterir. Mitik kahramanlar çoğunlukla insan dışı ve kutsal kabul edilirken efsanevi kahramanlar içimizde yaşayan insanlar olarak varlık gösterirler. Masal kahramanları ise kimi zaman insan kimi zaman da insan dışı varlıklar olabilir.
Bascom’un “Nesir Anlatılarının Temel Özellikleri” tablosunu yorumlarken geleneksel başlangıç özelliği için ne söyler?
Bascom bu tabloyu yorumlarken bazı toplumlarda masalları tanıtan geleneksel başlangıç formelinin, dinleyiciyi bu anlatının bir kurmaca olduğuna dair başta ya da sonda uyararak ona inanması için bir istekte bulunmadığını söylediğini belirtir. Bascom’a göre bunlar masalların çerçevesini oluşturur ve masalları; mit ve efsaneden ayırdığı gibi, günlük ve resmî konuşmalardan da ayırırlar.
Bascom’un “Nesir Anlatılarının Temel Özellikleri” tablosunu yorumlarken geceleyin anlatılma özelliği için ne söyler?
Bir nesir anlatısı geleneksel açılış formülüyle başlıyor (anlamı bilinmese bile) ve sadece karanlık çöktükten sonra anlatılması gerekiyorsa bu anlatı mitten ve efsaneden çok, bir masaldır hipotezi kullanılabilir.
Masallar başka hangi tür ile ilişkilidir?
Masal yalnızca mit ve efsane ile ilişkili bir tür değildir. Masallar halk edebiyatının diğer ürünleri ile de ilişkilidir. Masalların ilişkili olduğu türlerden biri de bilmecelerdir. Araştırmacılar, masal ve bilmece ilişkisi ile ilgili önemli tespitlerde bulunmuşlardır.
Masal ve bilmece ilişkisini ele alan araştırmacılar kimlerdir?
Ali Berat Alptekin’in aktardığına göre Wolfram Eberhard ve Pertev Naili Boratav’ın beraber hazırladıkları Typen Türkisher Volksmärchen adlı eserde bilmeceli masallar, Değiştirilmiş Başlar; Marangoz, Terzi, İmam; İyi Olan Kız adlarıyla ve numaralandırılarak verilmiştir. Dilek Türkyılmaz’ın ‘‘Masal Bilmece İlişkisi Bağlamında Türk Masallarında Bilmece Unsurları’’ adlı makalesinde, Motif Index of Folk Literature ’da çeşitli şiirler ve mitlerde yer alan bilmeceler, bilmeceye benzer ifadeler, sayı bilmeceleri, değer bilmeceleri vb. unsurların ele alındığı aktarılır.
Türkiye’de bilmeceli masallar ilk dikkat çekenler kimlerdir?
Türkiye’de bilmeceli masallara ilk dikkat çeken Nasıh Güngör ve İhsan Ozanoğlu’dur. Bu isimler, Kastamonu Bilmeceleri adlı kitapta bilmeceleri sınıflandırırken bilmeceli masalları ayrı bir başlık altında toplamış ve manzum bir örnek vermişlerdir.
Nasıh Güngör ve İhsan Ozanoğlu’nun verdiği manzum örnek nedir?
Padişahın evlenme çağına gelmiş olan güzel kızı hiçbir görücüyü beğenmez ve yazlıklarının ilerisindeki subaşında bulunan serviyi kim üç vuruşla yıkabilirse onunla evleneceğini söyler. Deneyip yıkamayanların boynu vurulur, yıkabilen Kel Ağa (Keloğlan) sınavı geçer ve kızla birbirlerine bilmece sorarlar.
Dilek Türkyılmaz masalla bilmece arasındaki ilk ilişkinin nasıl kurulabileceğini söyler?
Dilek Türkyılmaz, masalla bilmece arasındaki ilk ilişkinin bilmecenin bazı yerlerde mesel şeklinde isimlendirilmesiyle kurulabileceğini söyler. Bazı Türk lehçelerinde ve Anadolu’nun çeşitli yerlerinde bilmeceye mesel, mesel satma, küçük mesel dendiğini aktaran yazar, masallar ve bilmeceler arasında bunun ötesinde organik bir ilişkiden söz etmenin mümkün olmadığını, masal metinleri içinde doğrudan bir bilmece metniyle karşılaşılmadığını söyler.
Esma Şimşek masallarda masal kahramanının bilmeceyi (soruyu) çözdüğü takdirde vaat edilen ödülleri nasıl sıralar?
Esma Şimşek, bazı masallarda bilmecemsi ifadelere rastlanıldığını söyler. Bu tür masallar, masal kahramanının bilmeceyi (soruyu) çözdüğü takdirde vaat edilen ödülü almasıyla sonuçlanan masallardır. Şimşek, vaat edilen bu ödülleri şu şekilde sıralar:
a. Ölümden kurtulur.
b. Sevdiğine kavuşur.
c. Büyük mevkiler elde eder (padişahlık, beylik vb.)
d. Padişahın kızıyla evlenme hakkı kazanır.
e. Zengin olur
Boyun bilmecesi (neck riddle) nedir?
Dilek Türkyılmaz da masal kahramanının, sorulan bilmecenin cevabını bularak ölümden kurtulmasına benzer bir durumun Kuzey Avrupa ve bazı Afrika geleneklerinde anlatılan masallarda da bulunduğunu ifade eder. Türkyılmaz’ın aktardığına göre burada kahraman canını (boynunu), cellada cevabını bilemeyeceği bir bilmece sorarak aklıyla kurtarır. Normal bilmeceden farklı olan, cevaplayanın yanıtı bilememesi durumunda soranın boynunun kesilmekten kurtulduğu bu bilmecelere “boyun bilmecesi” (neck riddle) denmektedir.
Bilmeceye benzer ifadelerin yer aldığı masalların ilk örneklerine nerede rastlanmaktadır?
Türkyılmaz bilmeceye benzer ifadelerin yer aldığı masalların ilk örneklerine, Beydeba tarafından M.Ö. I. yüzyılda kaleme alındığı tahmin edilen ve fabl türünün ilk ve en önemli örneği sayılan Kelile ve Dimne’de rastlanıldığını belirtir ve 1960 yılında Bakü’de yayımlanan bir Kelile ve Dimne tercümesinde “Tacir Ehvalatı” adıyla, 1944 yılında ülkemizde çevrilen tercümesinde “Kudurmuş Fil ve Adam Hikâyesi” adıyla geçen hikâyeleri sembolik ifadelerin ve mitolojik unsurların yer aldığı ilk örnek olarak yorumlar.
Kelile ve Dimne nedir?
Kelile ve Dimne, Hintli Beydebâ (Bidpal) tarafından yazılan ve aslı Sanskritçe Pançatantra’ya dayanan bir ahlak ve siyaset kitabıdır. La Fontain, fabllarının çoğunu bu eserden aldığını söylemiştir.
Türkyılmaz Türk dünyasında karşımıza çıkan ve bilmece-soru özelliği gösteren hangi masallardan bahseder?
Türkyılmaz, Türk dünyasında karşımıza çıkan ve bilmece-soru özelliği gösteren bazı masal tiplerini sıralar. Birinci sırada Eberhard-Boratav Kataloğu 290 numarada, Motif Indeks’te H.621’de kayıtlı olan Marangoz, Terzi, İmam adlı masal karşımıza çıkmaktadır ve Adriyatik’ten Çin Seddi’ne kadar bütün Türk coğrafyasındaki yaygınlığı dikkat çekmektedir. Bunun yanı sıra Türkyılmaz, Türk masallarında karşılaşılan bilmecemsi masal örneklerinden ikincisinin Thompson kataloğunda H.621.2 Kız yetenekli arkadaşları tarafından kurtarılır o kime aittir sınıfına girdiğini aktarmaktadır. Ölmek üzere olan kızın halı (kilim), ayna ve elmanın yardımıyla kurtarılması ve bu kızın kime ait olduğuyla ilgili bilmecemsi masallar Doğu Türkistan’dan Balkanlar’a kadar olan sahada yaygın örneklerdendir. Bilmecemsi masalların diğer bir örneği “Padişahın Konuşmayan Kızı” adlı masaldır. Dördüncü tip bilmeceli masal ise biri iki yapmaya, çirkini güzel yapmaya gitme ile ilgilidir. Beşinci sırada ise Anadolu masalları arasında çok bilinen deve, yükü ve gözü ile ilgili masal bulunmaktadır.
Masal bilmece türünden başka hangi türlerle ilişki içindedir?
Masal tıpkı bilmece türü ile olduğu gibi atasözü, deyim, alkış ve kargış, fıkra ve ninnilerle de iç içe bir türdür. Masalların gündelik hayattaki ya da gündelik hayatın masallardaki yansımaları olarak kabul edebileceğimiz bu ilişki, masalların kuşaktan kuşağa aktarılması bağlamında da işlevseldir.
Atasözü ve deyimlerin masalın içine kolayca nüfuz etmesinin örnekleri nelerdir?
Özellikle atasözü ve deyimler halk edebiyatının sözle aktarılan biçimleri olduğundan masalın içine kolayca nüfuz edebilmişlerdir. Pek çok masal kahramanı deyimlerde yaşamaya devam etmektedir. Örneğin, masallardaki ıssız yerleri betimlemek için kullanılan kuş uçmaz kervan geçmez ifadesi, masalların efsanevi dağı olan Kaf dağı, burnu havalarda kendini beğenmiş insanlar için kullanılan ‘‘burnu Kaf dağında’’ ifadesi, masallarda sıkça kapıyı çalan Tanrı misafirleri, derdini içinde saklayan insanlar için kullanılan sabır taşı ifadesi ya da masalların sonunda yer alan ‘‘onlar ermiş muradına, biz çıkalım kerevetine’’ ifadesinden etkilenen muradına erme söylemi, masal ve gündelik konuşma dilinde kullanılan deyim ve atasözleriyle olan ilişkiyi anımsatmaktadır.
Dua ve bedduaların masalların sözel dokusunda yer almasının örnekleri nelerdir?
Kimi dua ve beddualar masalların sözel dokusunda yer alır. ‘‘Allah’ım beni ya taş et ya kuş et’’, ‘‘taş olasın’’ gibi dua ve beddualar, masallarda sıkça karşılaşılan klişelerdendir. Bu da yine masalın sözlü kültürün pek çok türüyle ilişki içinde bir tür olduğunu göstermektedir.
Antti Aarne ve öğrencisi Stith Thomson masalları sınıflandırırken fıkrayı kaçıncı sıraya koymuştur?
Antti Aarne ve öğrencisi Stith Tompson masalları sınıflandırırken üçüncü sıraya fıkraları koymuşlardır. Bu durum, masalın fıkra ile de tıpkı diğer türlerle olduğu gibi ilişkisi bulunduğunu göstermekle birlikte fıkraların türsel olarak farklı özellikleri olduğunu da göz önünde bulundurmak gerekmektedir. Ancak şüphesiz masallar sözlü anlatı ve anlatma türü olarak fıkralarla etkileşim içinde olmuştur.
2003 yılında UNESCO tarafından kabul edilen Somut Olmayan Kültürel Mirasın Korunması Sözleşmesi'ne Türkiye hangi yıl taraf olmuştur?
2006
Alan Dundes'in herhangi bir halk bilgisi unsurunun tahlili için teklif ettiği üç seviyeli tahlil teklifi nedir?
Amerikalı folklor araştırmacısı Alan Dundes, farklı halk bilgisi formlarını tanımlamayı cesaretlendirecek ve tarif için yardımcı olacak üç seviyeli bir tahlil teklif etmiştir. Dundes, herhangi bir halk bilgisi unsurunun, dokusu (texture), metni (text) ve onun çevre ve şartları yani bağlamı (context) itibarıyla tahlil edilebileceğini söyler.
Mit, masal ve efsaneyi kastederek her üç türe birden "nesir anlatı" adı verilebileceğini savunan araştırmacı kimdir?
William Bascom
Yüzyılımızda yaşanan teknolojik gelişmeler ve paradigma değişiklikleri masalı nasıl etkilemektedir?
Yüzyılımızda yaşanan teknolojik gelişmeler ve paradigma değişiklikleri masalın İnternet ortamına ve iş dünyasına da girmesini sağlamıştır. Bu durum bir yandan olumlu bir ivme gösterirken diğer yandan masalların tek tipleşmesine ve yerel kültürlerin özgün masallarının Grimm masalları karşısında erimesine neden olmaktadır.
Masalların anlatı ve anlatma geleneği olarak adlandırılmasının nedenleri nedir?
Masalları anlatı ve anlatma geleneği olarak adlandırmamızın iki nedeni bulunmaktadır. Öncelikle masallar yüzyıllarca hem yazılı hem de sözlü edebiyatın yani anlatıların önemli bir bölümünü oluşturmuştur. Ama aynı zamanda masal gösterime dayalı bir türdür ve bu nedenle de anlatma sanatı olarak rahatlıkla tanımlanabilir.
Metin Ekici’ye göre bağlamı ve bağlam içinde oluşan metni ya da bu metinleri oluşturan grubu tanımlamaya
yönelik çalışmalarda dikkate alınması gereken dört temel dinamik nedir?
1. Metnin yaratım ve aktarım bağlamı özellikleri
2. Metnin şekil ve yapı özellikleri
3. Metnin içerik ve konu özellikleri
4. Metnin işlev özellikleri
Richard Bauman'a göre eski devirlerin atomistik ve nesnel yaklaşımından belirgin bir şekilde farklı olarak yeni tür konsepti neler içermektedir?
1. İletişimsel ürün/sunum ve kabulü düzenleyen karşılıklı münasebetlerin boyutlarını önemseyerek bütün sisteme tesir eden/sistemik bir tür anlayışı,
2. Esnek ve düzenlenebilir, araştırma çatıları olarak türlere bakan açık uçlu bir
anlayış,
3. Sosyal hayatın idaresinde mantıki olarak sonuca varan uygulamaya odaklanan uygulama merkezli eğilim.
Esma Şimşek masal ile bilmece arasındaki ilişkiyi açıklarken bazı masallarda bilmecemsi ifadelere rastlandığını söyler. Bu tür masallar, masal kahramanının bilmeceyi (soruyu) çözdüğü takdirde vaat edilen ödülü almasıyla sonuçlanan masallardır. Bu vaatler nedir?
- Ölümden kurtulur.
- Sevdiğine kavuşur.
- Büyük mevkiler elde eder.
- Padişahın kızıyla evlenme hakkı kazanır.
- Zengin olur.
M.Ö. I. yüzyılda kaleme alındığı tahmin edilen ve fabl türünün ilk ve en önemli örneği sayılan masal nedir?
Kelile ve Dimne
Hintli Beydebâ (Bidpai) tarafından yazılan ve aslı Sanskritçe Pançatantra’ya dayanmasının yanı sıra La
Fontain'in, fabllarının çoğunu bu eserden aldığı söylenen ahlak ve siyaset kitabıdır nedir?
Kelile ve Dimne
Jacques Derrida, “Türlerin Kanunu” (“The Law of Genre”) adındaki makalesinde savunduğu görüş nedir?
Jacques Derrida’nın vurgulamak istediği görüş şudur: “Tür” kavramından söz edilirken belli kurallarla belirlenmiş, sınırlanmış “saf ” bir grup metin öngörülse bile gerçeklikte böyle bir bütünün varlığı olanaksızdır.
Roman kuramcısı Georg Lukács da türün keskin sınırlarla tanımlanamayacağını hangi pratik ile değerlendirmektedir?
Roman kuramcısı Georg Lukács da türün keskin sınırlarla tanımlanamayacağını gündelik yaşam pratiğine bakarak değerlendirir.
Rus yapısalcı ekolünden gelen Tzvetan Todorov göre, türler hangi eylemler ile başka türlerin oluşumuna zemin hazırlamaktadır?
- Ters Yanılsama
- Yerine Geçme
- Yanılsama
Özellikle Orta Çağ Avrupası metinleri ve roman üzerinde teoriler geliştiren ve yazılı metinlerin toptan sözlü olduğunu belirtip bunu ispatlamaya çalışan kuramcı kimdir?
Mihail Bahtin
Efsane ve masalı ayırt etmek için boş kum saati metaforunu kim önermiştir?
Alan Dundes
William Bascom'un mit, efsane ve masal türlerini karşılaştırmalı olarak incelediği tablosunda anahtar başlıklar nelerdir?
- İnanma
- Zaman
- Yer
- Kabul Ediş Tavrı
- Temel Karakter
Türkiye’de bilmeceli masallara ilk dikkat çeken kitap nedir?
Kastamonu Bilmeceleri
Türkiye’de bilmeceli masallara ilk dikkat çeken Kastamonu Bilmeceleri adlı kitabın yazarları kimlerdir?
Nasıh Güngör ve İhsan Ozanoğlu
Kelile ve Dimne kitabında "Kudurmuş Fil ve Adam Hikayesi'nde" yer alan ejderha, dört yılan, beyaz ve siyah fareler ile bal durumları gerçekte neleri temsil etmektedir?
Dört yılan insanın bedenindeki ahlât-ı erbaadır. Birisi azdı mı insanı yılan gibi sokar ve öldürücü zehirden farksız olur. Beyaz siyah fareler, insanın ömrünü imha için uğraşan gece ve gündüzdür. Kuyunun dibindeki ejderha, her insanın mukadder olan akıbetidir. Bal, insanın bu dünyada görmekle, tatmakla, işitmekle,
koklamakla, dokunmakla karşılaştığı o halavettir ki ona kapılarak akıbetini unutur ve ahretini düşünmez olur.
Eberhard-Boratav Kataloğunda 289 numaralı Değiştirilmiş Başlar masal tipine dahil olan bilmecemsi masal örneği nedir?
Padişahın Konuşmayan Kızı
-
2024-2025 Öğretim Yılı Güz Dönemi Ara (Vize) Sınavı Sonuçları Açıklandı!
date_range 2 Gün önce comment 0 visibility 57
-
2024-2025 Güz Dönemi Ara (Vize) Sınavı Sınav Bilgilendirmesi
date_range 6 Aralık 2024 Cuma comment 2 visibility 328
-
2024-2025 Güz Dönemi Dönem Sonu (Final) Sınavı İçin Sınav Merkezi Tercihi
date_range 2 Aralık 2024 Pazartesi comment 0 visibility 913
-
2024-2025 Güz Ara Sınavı Giriş Belgeleri Yayımlandı!
date_range 29 Kasım 2024 Cuma comment 0 visibility 1289
-
AÖF Sınavları İçin Ders Çalışma Taktikleri Nelerdir?
date_range 14 Kasım 2024 Perşembe comment 11 visibility 20159
-
Başarı notu nedir, nasıl hesaplanıyor? Görüntüleme : 25842
-
Bütünleme sınavı neden yapılmamaktadır? Görüntüleme : 14700
-
Harf notlarının anlamları nedir? Görüntüleme : 12646
-
Akademik durum neyi ifade ediyor? Görüntüleme : 12642
-
Akademik yetersizlik uyarısı ne anlama gelmektedir? Görüntüleme : 10582