İnsan ve Davranış Dersi 1. Ünite Sorularla Öğrenelim
Davranış Bilimlerine Giriş
Psikoloji nedir?
Psikoloji kelimesinin kökeni, Yunanca anlamı
“ruh” ya da “zihin” olan “psyche” ve anlamı “kelime”
olan “logos” kelimelerinden gelmektedir. Psikoloji tam
olarak zihnin ya da ruhun incelendiği bilim alanıdır.
Tarihte psikoloji nasıl tanımlanmıştır?
1800’lerin sonunda ve 1900’lerin başında
psikoloji zihnin bilimsel olarak çalışılması olarak
tanımlanmıştır. 1920’lerin başında psikologlar zihnin
çalışılması konusunda tam bir hayal kırıklığı
yaşamışlardır, çünkü bilim doğrudan gözlem yapılabilen
olgularla ilgilenir. İkincisi, zihin hakkında konuşmak
zihnin bağımsız bir varlık olduğunu ima etmek anlamına
gelmektedir. Birçok araştırmacı zihni bir süreç olarak
tanımlamaktadır. Bir benzetme yapmak gerekirse,
yanmakta olan bir ağaç parçasından çok yanan ateş gibidir
zihin. 1900’lerin ortalarına gelindiğinde, psikologlar
çalışma alanlarını basit bir biçimde davranış bilimi olarak
tanımlamışlardır.
Günümüzde psikoloji nasıl tanımlanmaktadır?
Bugün itibariyle psikoloji, davranış ve zihinsel
süreçleri bilimsel yöntemle sistematik olarak inceleyen
bilim dalı olarak tanımlanmaktadır. Psikolojinin bilimsel
özelliği elde edilen bulguların, sonuçların bilimsel
yöntemlere uygun kanıtlara dayalı olmasından
gelmektedir.
Bilimsel yöntem, nesnel araçlarla bilgi toplanması ve
bilginin analiz edilmesi, yorumlanması amacıyla
kullanılan, araştırmada hata olasılığını azaltıp güvenilir ve
geçerli genellemeler yapılmasını olanaklı kılan yöntemler
bütünüdür.
Bilimin ve psikolojinin temel amacı nedir?
Bilimin temel amacı yaşamdaki olay ve olguları
tanımlamak, açıklamak, olasılıklar üretmek ve nihayetinde
de olay ve olguları kontrol etmeye çalışmaktır. Bir bilim
dalı olan psikolojinin amacı da insan ve davranışını
tanımlamak, açıklamak, tahminler üretmek ve nihayetinde
de bilimsel yöntemlerle ulaştığı sonuçlardan yola çıkarak
insan davranışını kontrol altına almanın yollarını
üretmektir.
Psikoloji ve davranış arasında nasıl bir ilişki vardır?
Psikoloji insan zihnini ve davranışını sistematik
bir biçimde inceleyen bilim dalı şeklinde tanımlanmıştı
daha önce. Bu noktada davranışın ne olduğunu
tanımlamak gerekiyor. Davranış, bireyin, organizmanın
içsel veya dışsal uyarıcılara göstermiş olduğu fiziksel,
bilişsel ve duygusal tepkilerin tümü şeklinde
tanımlanabilir. İnsanı anlamanın en temel öğelerinden
birisi insanın nasıl ve neden davranımda bulunduğunu
anlamaya çalışmaktır. Bu arayış psikolojinin alt çalışma
alanlarının oluşmasına kaynaklık etmiştir.
Davranışlar kaç gruba ayrılır?
Davranışlar, davranışın kaynağı bağlamında;
• Doğuştan getirilen davranışlar,
• Geçici davranışlar ve
• Öğrenilmiş davranışlar şeklinde üç gruba
ayrılmaktadır.
Doğuştan getirilen davranışlar nasıl açıklanabilir?
Doğuştan getirilen davranışlar daha çok hayatta
kalmayı sağlayan, bireyin kontrolünün en alt düzeyde
olduğu ve öğrenme ürünü olmayan davranışları ifade
etmektedir. Bu bağlamda refleks, içgüdü, hemostatik ve
dürtü niteliğindeki davranışlardan söz etmek mümkün.
İnsan yavrusu dünyaya geldiğinde biz dizi refleksle
dünyaya gelir. Emme, izleme, öksürme, korku tepkisi,
moro refleksi gibi davranışlarımız istemsiz, otomatik bir
şekilde ortaya çıkar ve aslında hayatta kalma, organizmayı
bazı olası tehditlere, tehlikelere karşı koruma işlevlerine
sahiptir. Örneğin, öksürme sayesinde boğazımıza takılıp
kalan bir nesneyi dışarı atmamız mümkün olur.
İçgüdüsel ve dürtüsel davranışlar nasıl açıklanabilir?
İçgüdüsel davranış, bir canlı türüne özgü,
doğuştan getirilen ve niyet edilmeden yapılan davranışları
kapsamaktadır. Hayvanların davranışları daha çok
içgüdüseldir. Yuva yapma, avlanma, sosyalleşme ve
çiftleşme gibi davranışları otomatik bir şekilde yaparlar.
İnsanın içgüdüsel davranışının olup olmadığı konusunda
kuramcıların uzlaşamadığı görülmekle birlikte, ağırlıklı
görüş içgüdüsel davranışın olmadığı, ancak dürtü kaynaklı
davranışlarının olduğu şeklindedir. Dürtüsel davranış daha
çok hayatta kalmayı sağlayan birincil güdülerle (açlık,
susuzluk, cinsellik gibi) ilgilidir.
Geçici davranışlar nasıl açıklanabilir?
Geçici davranışlar, kişinin belli bir uyarıcının,
durumun etkisi altında olmasından kaynaklı, yine
kontrolün en alt düzeyde olduğu, geçici süreyle ve çoğu
zaman farkında olunmadan sergilenen davranış türüdür.
Öğrenilmiş davranışlar nasıl açıklanabilir?
Öğrenilmiş davranışlar, organizmanın
olgunlaşması ve çevre ile etkileşime girmesi, deneyimleri
sonucunda edindiği, kontrolünün daha fazla olduğu
edinilmiş, bilinçli eylemlerdir. Davranışçı kuramcılara
göre, insanın hemen her davranışı yaşantı yoluyla
edinilmiş davranışlardır. Öğrenilmiş davranışların bir
kısmı kendiliğinde, kültürlenme sonucu edinilirken, diğer
kısmı da kasıtlı, planlı bir çaba ile gerçekleşmektedir.
Kendiliğinde öğrenmede kişi niyet etmeden, planlamadan
çevre ile girdiği etkileşim sonucu öğrenir.
Psikoloji alanındaki araştırmacılar, insan
davranışlarını kaç grupta ele alırlar?
Psikoloji alanındaki araştırmacılar insan
davranışını niteliği bağlamında dört grupta ele
almaktadırlar. Davranışın;
• Fizyolojik,
• Psiko-motor (devinimsel),
• Bilişsel ve
• Duygusal (duyuşsal) boyutları vardır.
Psikoloji bilimi insanın nasıl duyumsadığını (duyu
organları ve deri aracılığıyla), duyguları nasıl yaşadığını
ve nasıl düşündüğünü, akıl yürüttüğünü anlamaya çalışır.
Fizyolojik davranışlar nasıl açıklanabilir?
Fizyolojik davranışlar organizmanın işlevlerinin
bir parçası olarak gerçekleşen, çoğunluğu çıplak gözle
gözlenemeyen eylemleri ifade etmektedir. Şu anda bu
satırları bilgisayarın klavyesinde yazarken kan dolaşımım,
solunumum devam etmekte, hormonlarım salgılanmakta.
Tüm bunlar dışarıdan gözleyemediğimiz fizyolojik
davranışlardır ve çoğu sinirsel, biyokimyasal düzeyde
gerçekleşmektedir.
Psiko-motor davranışlar nasıl açıklanabilir?
Psiko-motor ya da devinimsel davranışlar çoğu
dışarıdan gözlenebilen beden hareketlerini içermektedir.
Çayımı almak için uzanmam, çayı yudumlamam,
parmaklarımın bilgisayara klavyesi üzerindeki tuşlara
basması psiko-motor davranışın bir parçasıdır.
Bilişsel davranışlar nasıl açıklanabilir?
Davranışın bilişsel boyutu ise daha çok düşünme
süreçleri ile ilgili olan dikkat gösterme, algılama, sembolize
etme, hatırlama, sorun çözme vs. eylemleri kapsamaktadır.
Duygusal davranışlar nasıl açıklanabilir?
Davranışın duygusal boyutu duyumsanan bir iç
veya dış uyarıcıya gösterilen üzüntü, öfke, şaşkınlık gibi
tepkileri ifade eder. Duygu, özü itibariyle soyut bir yapıya
sahiptir, ancak bedensel veya sözel olarak ifade
edildiğinde somutlaşır. İnsan organizması belli ilkelere,
mekanizmalara göre işleyen bir bütün olarak
düşünüldüğünde, davranışın tüm boyutları birbiriyle
karşılıklı etkileşim içerisindedir; fizyolojik durum
duyguyu, düşünmeyi ve davranımı etkilediği gibi diğer
boyutlar da benzer biçimde birbirlerini etkilerler.
Davranışın temel belirleyicileri nelerdir?
Davranışın iki temel belirleyicisinin;
• Biyoloji (fizyoloji) ve
• Çevre olduğu kabul edilmektedir.
Biyoloji ve kültür düşünme, duygulanım ve davranış için
hem olasılıklar hem de sınırlılıklar sunar. Bir tarafta tüm
psikolojik süreçlerin temelinde beyindeki hücrelerin
etkinliği söz konusudur. Böylece beynin yapısı insan
potansiyelinin çerçevesini veya sınırlarını belirler. Sevgi
her ne kadar temel bir potansiyel olsa da insanlar sevgisini
toplumdaki değerlere, inançlara ve günlük uygulamalara
bağlı olarak yaşarlar. Sonuç olarak, bir davranışın ortaya
çıkmasını biyolojik gerekliliklerin ve kültürel öğelerin
ortak etkileşimi belirlemektedir.
Sosyal kaygı nedir?
Sosyal kaygı, sosyal ortamlara girildiğinde
gösterilen süreğen fizyolojik, düşünsel, duygusal ve
davranışsal belirtilerin tümüdür.
Temel amaç çerçevesinde psikoloji insana dair
olgularla ilgili hangi hedeflere sahiptir?
Psikoloji bilimi insan davranışını ve zihinsel
süreçleri sistemli bir biçimde inceleyen disiplindir. Bu
temel amaç çerçevesinde psikoloji insana dair olguları
tanımlama, açıklama, tahmin etme ve kontrol etme gibi
hedeflere sahiptir.
Psikolojinin insana dair olguları “Tanımlama” hedefi
nasıl açıklanabilir?
Tüm bilim dalları gibi psikoloji biliminin de ana
amacı insan davranışı ve zihinsel süreçlerle ilgili öğeleri,
olguları tanımlamaya çalışmaktır. Davranış ve zihinsel
süreçleri tanımlamak için araştırmacılar öncelikli olarak
veri toplarlar. Veri toplamanın birçok yöntemi vardır ve
araştırma yöntemlerinde buna değinilecektir.
Araştırmacılar davranışı ve zihinsel süreçleri araştırmak
için farklı seviyede birçok analizlere başvururlar.
Psikolojik tanımlamaların farklı seviyeleri farklı araştırma
sorularına yanıt verir. Analizin en kapsamlı düzeyinde
bireyin davranışı sosyal ve kültürel çevresi dikkate
alınarak bütüncül bir anlayışla incelenir. Bundan sonraki
düzeylerde daha dar kapsamlı incelemeler yapılır.
Psikolojinin insana dair olguları “Açıklama” hedefi
nasıl açıklanabilir?
Amerika’da psikolojinin kurucu olarak kabul
edilen William James bir seferinde psikolojiyi bir “küçük
nahoş konu” olarak tanımlamıştır. W. James psikolojinin
çalışılması zor bir alan olduğu ve basit açıklamaların çok
az ve nadir olduğunu ileri sürmüştür. Psikoloji bilimi
sadece olay ve olguları tanımlamakla kalmaz, bunun
ötesine geçip davranışı etkileyen etmenleri, davranış ile
zihinsel süreçler arasındaki ilişkiler gibi bir dizi olay ve
ilişkiyi açıklamaya çalışır. Bunu başarmak için bilgi
toplamak yetmez, ileri düzey analizlere, yorumlara ihtiyaç
duyulur.
Psikolojinin insana dair olguları “Tahmin etmek”
hedefi nasıl açıklanabilir?
Psikoloji bilimi bir olgunun ne olduğunu
olabildiğince net, nesnel bir biçimde açıklamaya
çalışmakla kalmaz, elde ettiği sonuçlardan, bulgulardan
hareketle ne olacağı konusuna da açıklık getirmeye çalışır.
Psikolojinin insana dair olguları “Denetim altına
almak (kontrol etmek)” hedefi nasıl açıklanabilir?
Psikoloji biliminin belki de en önemli amacı
davranışı denetim altına almaktır. Denetim altına almak
demek bir davranışın ortaya çıkmasını sağlamak, şiddetini
ve hızını arttırmak veya azaltmak, görülme sıklığını
arttırmak veya azaltmak ya da davranışı tamamen
engellemeye yönelik stratejiler geliştirmek demektir.
Birey için olumsuz davranışlar azaltılmaya çalışılırken,
onun yararına, geliştirici olan davranışları da kazanması
ve daha yetkin biçimde sergilemesine yönelik stratejiler
kişiye sunulur. Bu amaç ruh hastalıklarında veya uyum
bozucu davranışlarda çok somuttur. Sosyal kaygısı olan
bireyin bu sorunla başa çıkabilmesi için kişiye kaygıyı
azaltmada fiziksel, düşünsel ve davranışsal boyutta bazı
stratejiler sunulur.
Psikolojide temel tartışma konuları nelerdir?
Psikolojide halen tartışma konusu olan soruların
birçoğu antik Yunan dönemindeki felsefi tartışmalardan
gelmektedir. Her ne kadar psikoloji kendi geliştirdiği
kuram ve yöntemlerle felsefeden uzaklaşmış olsa da, halen
bu soruların bazılarına yanıt bulmaya güdülenmiş
durumdadır. Bu sorulardan tartışmanın en yoğun olanları
arasında özgür irade karşısında belirleyicilik, zihin-beyin
sorunu ve doğa mı yoksa yetiştirme mi soruları
bulunmaktadır.
Bilimsel yaklaşım bir olayın hangi nedenini bulmaya
çalışır?
Bilimsel yaklaşım bir olayın nihai nedeninden
çok, anlık nedenlerini (olaya neden olan şey) bulmaya
çalışır. Yani bilim insanları gerekircilik temeli üzerinden
çalışırlar.
Gerekircilik nedir ve bu konuda psikologların fikirleri
nelerdir?
Gerekircilik “gözlenebilir dünyada meydana
gelen her şeyin bir nedeni ya da belirleyicisi vardır”
kabulüne dayanır. Bazı psikologlar hem her
davranışımızın bilinçli farkındalık olmadan otomatik
olarak ortaya çıkar. Davranışın kişinin kendisi tarafından
bağımsız olarak belirlendiği inancı özgür irade olarak
bilinir. Bazı psikologlara göre özgür irade bir
yanılsamadır; “Sizin bilinçli niyet dediğiniz şey
davranışınızın nedeninden daha çok bir tahmindir. Bir
parmağınızı kaldırmaya karar verdiğiniz bilinçli bir
yaşantıda, davranış hali hazırda olmaya başlar”
tartışmasını sunarlar. Diğer psikologlar ve filozoflar
“içinizde olan bir şeyin eylemi harekete geçirmesi
bağlamında karar alırsınız” diyerek yanıt verirler. Ne var
ki, davranışınız halen neden ve sonuç kanunu izler. Öyle
görünüyor ki davranışta hem özgür irade hem de
gerekircilik işlevde bulunmakta.
Doğaya karşı yetiştirme nedir?
Doğa mı yetiştirme mi tartışması
davranışlarımızdan genler mi (doğa) sorumludur yoksa
yetişme çevremiz mi (yetiştirme) sorusuyla ilişkilidir.
Doğa mı yetiştirmemi tartışması özellikle zekâ, kişilik ve
ruhsal hastalıklar konularında daha yoğundur. Bu tartışma,
İngiliz filozof John Locke’un insan zihnini doğuşta
üzerine hiçbir şey yazılmamış beyaz bir kâğıda benzettiği
dönemlere kadar uzanmaktadır. Ondan sonra gelenler
insan zihnini “tabula rasa” (boş levha) şeklinde
tanımlamışlardır. Locke ve takipçileri dünyaya genetik
eğilimlerle veya peşin hükümlerle gelmediğimizi,
çevremiz tarafından özel bir şekilde biçimlendirildiğimizi
savunurlar. Ancak davranış genetiği çalışan
araştırmacıların ikizlerle ve evlatlık edinilen kişilerle
yaptıkları oldukça kapsamlı araştırmalar zeka, ilgi, kişilik
ve ruhsal hastalıklar gibi birçok önemli psikolojik
özelliğin aslında genlerden etkilendiğini ortaya
koymuştur. Doğa mı yetişmemi tartışmasının yoğunluğu
günümüzde azalmış durumda, ancak yeni bulgularla daha
da ilgi çekici hale gelmiştir. İnsan davranışı üzerinde her
ikisinin de etkili olduğu; kimi davranışta genetiğin, kimi
davranışta da çevrenin etkili olduğu görülmektedir.
Zihin ve beyin bağlantısı nedir?
Deneyimlediğimiz ya da yaptığımız her şey sinir
sisteminin fizik ve kimyasal durumuna bağlıdır. O zaman
zihin bir şey ise, o nedir? Yaşantının beyinle nasıl ilişkide
olduğu şeklindeki felsefi soru zihin-beyin sorusudur.
Madde ve enerji ile dolu bu evrende neden bilinçli zihin,
akıl diye bir şey olsun? İkilik (duality) olarak tanımlanan
görüş zihni beyinden ayırır, fakat bir şekilde beyni ve
böylece tüm bedeni denetimi altına alır. Ancak ikilik
görüşü fiziğin temel köşe taşlarından olan enerji ve
maddenin korunma yasasına aykırı düşer. Bu ilkeye göre,
herhangi bir madde veya enerjiyi etkilemenin tek yolu
onun üzerinde başka madde veya enerjiyle çalışmaktır.
Yani, eğer akıl madde ya da enerjiden oluşmamışsa, hiçbir
şey yapamaz. Bu nedenle neredeyse bütün beyin
araştırmacıları ve felsefeciler tekliği savunurlar. Teklik
görüşüne göre bilinçli yaşantı beynin fizik yapısından ayrı
tutulamaz. Yani, ya zihin beynin ürettiği bir şeydir ya da
beyin ve zihin eylemi yalnızca aynı şey için kullanılan iki
kavramdır. Birçok beyin araştırmacısı ne beyin
hareketlerinin ne de zihinsel eylemlerin birbirlerinin
nedeni olduğunu, daha çok bu ikisinin aynı şey olduğunu
ileri sürmektedir. Akıl-beyin sorusu yıpratıcı felsefi bir
mesele, ancak halen araştırmaya yakışır bir sorudur.
Bireysel farklılıklara karşı evrensel ilkeler nedir?
Davranışlarımızın ne kadarı sahip olduğumuz
biricik ve özel niteliklerimizin bir sonucudur ve ne kadarı
içinde yaşadığımız kültürü ve toplumu yansıtır?
Davranışımızın ne kadarı evrensel olarak insan? Sinirbilim
görüşünü savunan psikologlar sinir sisteminin nasıl
işlevde bulunduğu veya belirli hormonların bizi otomatik
cinsel eyleme hazırlama biçimi benzeri davranışın
evrensel ilkelerini araştırma eğilimindedirler. Bu
psikologlar, yetiştirilme biçimimizdeki birçok
farklılıkların varlığına rağmen, davranışsal
yazgılarımızdaki benzerliklere odaklanırlar. Diğer
taraftan, psikolojide insancıl görüşü esas alan psikologlar
daha çok her bir bireyin biricikliğine, onu diğerlerinden
ayıran özelliklerine odaklanırlar. Şüphesiz insanlar türe
özgü birçok benzerliklere sahiptirler ve dolayısıyla da
evrensel bazı niteliklerden söz etmek mümkün, ancak
kültürel, çevresel farklılıklar dikkate alındığında, bireyi
biricik, özel kılan farklılıkları da bulunmaktadır. Bu
farklılıkların özellikle kişilik, zekâ, tutumlar, normal dışı
davranışlar alanlarında daha somutlaştığı görülmektedir.
Psikolojinin çalışma alanları nelerdir?
Psikolojinin çalışma alanları şöyle sıralanabilir:
• İnsanlar ve hayvanlar,
• Kalıtım ve çevre,
• Bilinç ve bilinçdışı,
• Normallik ve normal dışılık,
• Yaş aralığı,
• Kuram veya uygulama.
Psikolojinin çalışma alanlarından “İnsanlar ve
Hayvanlar” nasıl açıklanabilir?
Psikoloji alanı yalnız insan davranışlarını değil,
hayvan davranışlarını da araştırmıştır. Psikoloji bilimi
davranışı gözlenebilir ve ölçülebilir bir tepki olarak ele
alır. Her ne kadar araştırmaların %10’dan daha azında
hayvanlar kullanılmış olsa da, araştırmalarda insan
denekleri kullanmak belirli etik sorunların olduğu,
deneklere ulaşılamaması, deneyin çok uzun olması veya
özel harcamalar nedeniyle mümkün olmadığında,
insanlarla en fazla genetik benzerliğe sahip hayvanlar
(Resus maymunları gibi) deneylerde kullanılmaktadır.
Özellikle tıp, ilaç alanlarında da hayvan deneyleri
kıymetlidir. Hayvanlardan elde edilen sonuçlar insan
davranışına genellenmeye çalışılmıştır (öğrenme
kuramcılarının yaptığı gibi).
Psikolojinin çalışma alanlarından “Kalıtım ve Çevre”
nasıl açıklanabilir?
Daha önce de değinildiği üzere, psikolojinin yanıt
bulmaya çalıştığı önemli sorulardan birisi ve belki en
başta geleni davranışların kalıtsal özelliklerin bir sonucu
olarak mı yoksa çevresel güçlerin bir sonucu olarak mı
ortaya çıktığıdır. Bu tartışma halen devam etmektedir.
Açık olan şey her ikisinin de davranışların ortaya
çıkmasını etkilediğidir; bazen tek başına bazen de birlikte.
Psikolojinin çalışma alanlarından “Normallik ve
Normal Dışılık” nasıl açıklanabilir?
Psikoloji biliminde hem normal hem de normal
dışı davranış çalışılmıştır. Çoğu zaman bir davranışın veya
düşüncenin normal veya normal dışı olduğunu belirlemek,
söylemek gerçekten zordur. Bu kararı vermede kullanılan
ölçütlerden;
• Birisi yaşanılan zorlanma veya engelin düzeyidir.
• İkincisi ise davranışın kişi ya da toplum için ne
kadar uyum bozucu, yıkıcı veya zararlı olduğudur.
Normallik söz konusu olduğunda ruh sağlığı akla gelir.
Bugün itibariyle normal dışı davranışları veya ruh
hastalıklarını sınıflamada, tanılamada çok ayrıntılı, özgül
ölçütler kullanılmaktadır.
Psikolojinin çalışma alanlarından “Yaş Aralığı” nasıl
açıklanabilir?
Psikoloji bilimi insan davranışını yaşam boyu
gelişim süreci içinde ele alır. Aslında, davranışın öğrenme
kadar kalıtsal özelliklere de bağlı olarak ortaya
çıkmasından dolayı psikologlar bireyi doğumdan ölüme
kadar incelerler. Psikoloji alanındaki birçok araştırmacı,
kuramcı belirli bir yaş dönemine (çocukluk, ergenlik veya
yaşlılık dönemi gibi) odaklanmayı tercih etmiştir, çok azı
insanı, davranışı yaşam boyu ele almıştır.
Psikolojinin çalışma alanlarından “Kuram veya
Uygulama” nasıl açıklanabilir?
Psikolojik alanındaki çalışmaların kapsamı o kadar
geniştir ki, hem kuramsal araştırmaları hem de kuramsal
çalışmalar sonucunda ulaşılan psikolojik ilkelerin,
bulguların belirli sorunlara uygulanmasına yönelik
araştırmaları içermektedir. Psikolojinin alt uzmanlık
alanlarının çoğunluğu uygulamalı alan şeklinde
sınıflandırılabilir.
İnsanın biyo-psikososyal bir varlık olduğu tanımı,
insanın hangi boyutlarıyla ilgilidir?
İnsanın ne olduğuna dair yapılan en yalın
tanımlardan birisi, insanın biyo-psikososyal bir varlık
olduğu şeklindedir. Bu tanım insanın kabaca üç boyutunu
vurgular;
• Biyolojik,
• Psikolojik ve
• Sosyal.
Nihayetinde insan davranışı bu üç boyutun etkisi altında, bir
bileşkesi olarak ortaya çıkar. Bu üç boyutun her birisi
insanın evrimleşmesi sürecinde oldukça karmaşık yapılar
haline gelmiştir. Bu karmaşık yapılar birbirleriyle oldukça
sistematik ve karmaşık ilişki ağlarına sahiptirler.
Dolayısıyla insanı anlamaya çalıştığımızda hem bu üç
boyutu hem de bu üç boyut arasındaki ilişkiler ağını
anlamak durumunda kalırız. Bu nedenle psikoloji biliminin
insanı tam olarak anlayabilmesi ve açıklayabilmesi için
kaçınılmaz bir biçimde diğer bilim alanlarıyla ilişki
kurması, bu bilim alanlarının sunduğu kuramsal ve
uygulamaya dayalı bilgilere başvurması gerekmektedir.
Doğa-Fen bilimleri ile psikolojinin ilişkisi nasıldır?
Psikoloji biyolojik bir varlık olarak insanı,
davranışını ve zihnini anlamada kimya, biyoloji ve fizik
bilimlerinden yararlanır. İnsanı anlamak adına hayvanlar
incelenmiş, gözlemlenmiş ve üzerlerinde deneyler
yapılmıştır ve halen de bu çalışmalar devam etmektedir.
Diğer taraftan insan denen canlının davranışını, bilişsel
süreçlerini anlamak moleküler biyoloji, fizyoloji,
biyokimya gibi bilim dallarının bulgularını, yöntemlerini
kullanmayı gerektirmiştir. Duyumlar, duygular, zihinsel
işlemler ve deneyimlerin hepsi bedenimizin farklı
organlarını, sinir sistemini de barındıran karmaşık yapılar
arasındaki etkileşimler ile gerçekleşmektedir. Özellikle
gen çalışmaları gelişim psikolojisi, normal dışı
davranışlar, gelişimsel sorunlar gibi alanlarda psikoloji
alanına çok önemli bilgiler sunmaktadır. Bununla birlikte
ruhsal hastalıkların ilaç tedavisinde yine biyo-kimyaya
ihtiyaç duyulmaktadır. İnsanın doğayla karşılıklı
etkileşime dayalı ilişkisi insanın evrende varolduğu ilk
zamanlardan bu yana belli yoğunlukta devam etmektedir.
İnsan doğayı, doğa da insanı etkilemektedir. Doğa
koşulları insanın gelişimini, psikolojisini, kişiliğini,
evrimini doğrudan etkilemiştir. Nihayetinde fizyolojik
psikoloji, evrimci yaklaşım ve davranışçı yaklaşım
psikolojinin doğa bilimleri ile olan ilişkileri üzerine
temellendirilmiştir. Son olarak, fizyolojik ölçümler
yapmak, araştırma verilerini analiz edebilmek, nicel veri
toplama araçlarını geliştirebilmek için psikoloji bilimi
matematik ve istatistikten yararlanır.
Psikoloji ile sosyal bilimler arasındaki ilişki nasıldır?
Bilindiği üzere çevre ve çevrede edinilen
deneyimler, kalıtımla birlikte insan gelişimini doğrudan
etkilemektedir. Sosyal çevreden kasıt, bireyin belirli
düzeyde etkileşim içinde olduğu bireysel veya grup
düzeyindeki tüm sosyal ilişkileridir. Psikoloji sosyal
bilimler alanında birçok disiplinle sıkı bir ilişki içindedir.
Bunların başında felsefe, sosyoloji, antropoloji ve eğitim
gelmektedir. Felsefe insan doğasını açıklamaya çalışan ilk
disiplin olarak kaçınılmaz biçimde psikolojinin gelişimini
etkilemiştir.
Toplum bilimi olarak adlandırılan sosyoloji bilimi sosyal
grupları, kültürel değişimleri, toplumların değişimini ve
gelişimini, insanın gruplar içindeki davranışını incelemesi
yönüyle doğrudan psikoloji bilimiyle ilişkilidir. Bu ilişki
psikolojinin en keyifli alt dallarından birisi olan sosyal
psikolojide somutlaşmıştır. İnsanı anlamak için bir parça
da insanlık tarihini anlamayı gerektirdiğinden, psikoloji
antropoloji ile yakın temasta bulunmayı gerektirmektedir.
Psikoloji, istendik değişimlerin, yeni davranışlar
kazandırmanın esas olduğu eğitim alanıyla da yakın bir
ilişki içindedir. Nitekim eğitim psikolojisi alt disiplini bu
ilişkinin somutlaştığı alandır. Bu bilim dalları yanında,
psikoloji ekonomi, siyaset bilimi, tarih gibi bilim dalları
ile de bilgi, yöntem alış-verişi içindedir.
Tıp bilimleri ile psikoloji arasındaki ilişki nasıldır?
İnsan davranışını, zihnini anlayabilmek için
başvurulması zaruri olan bilim dalları hiç kuşkusuz tıp
bilimleridir. İnsan bedeni ve ruhsal yapı karşılıklı bir
etkileşim içindedir; biyolojimiz psikolojimizi,
psikolojimiz de biyolojimizi etkiler. Psikoloji günümüz tıp
bilimleri arasında yer alan anatomi, biyokimya, fizyoloji
ve nöroloji gibi bilim dallarıyla yakın ilişki içindedir.
Tıbbın ve psikolojinin yoğun ilişki içinde olduğu bir alan
da normal dışı davranışlar yani ruh (akıl) hastalıklarıdır.
Tıbbın bir alt uzmanlık alanı olan psikiyatri bilim dalı,
ruhsal hastalıkların ağırlıklı olarak ilaç yoluyla tedavi
edilmesini amaçlar.
Olguculuk nedir?
Olguculuk, gerçeğe yalnızca olgulara, gözlem ve
deneye dayanılarak, pozitif bilimlerin yardımıyla
ulaşılabileceğini öne süren felsefi öğretidir.
Maddecillik nedir?
Maddecilik, varlığın (beden) insan zihninden
bağımsız olarak var olduğunu, maddi varlık dışında bir
varlığın bulunmadığını savunan felsefi öğretidir. Bu
görüşe göre varlık olmadan zihin olamaz, ama zihin
olmadan varlık zaten vardır.
Deneyimcilik nedir?
Deneyimcilik, bilgilerimizin kaynağının yalnızca
deney olduğunu savunan felsefi akımdır. Bu öğretiye göre,
insan zihni doğuştan boş bir levha (tabula rasa) gibidir.
Modern psikoloji biliminin başlangıcında imzası olan
isimler kimlerdir? ve düşünceleri nelerdir?
Modern psikoloji biliminin başlangıcında imzası
olan isimler şöyle sıralanabilir:
• Wilhelm Wundt (1832-1920),
• Edward Bradford Titchener (1867-1927),
• William James (1842-1910).
Wilhelm Wundt’un düşünceleri nelerdir?
Wilhelm Wundt (1832-1920) Leipzig’de kurduğu
laboratuvarda zihin üzerine yapmış olduğu çalışmalarla
psikolojinin felsefeden ayrılmasını sağlayan bilim insanı
olarak modern psikolojinin babası olarak kabul
edilmektedir. Bir fizyolog olan Wundt, kurmuş olduğu
laboratuvarda fizyolojide kullanılan yöntemleri zihnin
öğelerini ve işleyişini anlamada kullanmıştır. Araştırdığı
temel konuların başında bilinç gelmektedir.
Edward Bradford Titchener’ın düşünceleri nelerdir?
İngiltere’den Amerika’ya göç eden ve Wundt’un
öğrencisi ve en sadık takipçisi olan Edward Bradford
Titchener (1867-1927), Wundt’un çalışmalarını ileriyle
taşımak amacıyla yola çıkmış, ancak onun sistemini
kökten değiştiren yapısalcılık kuramını geliştirmiştir.
Wundt’un görüşlerini ileri taşıdığını öne sürse de, tam algı
kavramına pek önem vermemiş ve onun yerine bilincin
yapısını biçimlendiren elemanlar üzerine odaklanmıştır.
Titcthener’e göre, psikolojinin asıl işi bu basit bilinçli
deneyimlerin doğasını keşfetmek, yani bilinci oluşturan
öğeleri ayrı parçalar şeklinde analiz etmek yoluyla bilincin
yapısını keşfetmek olmalıdır. Bilinci belirli bir zamanda
var olan yaşantılarımızın tamamı şeklinde tanımlamıştır.
Zihni ise hayatımız boyunca biriken yaşantılarımızın
toplamı şeklinde tanımlamıştır.
Titchener’e göre psikolojinin ana konusu ve amacı
nedir?
Titchener’e göre, psikolojinin ana konusu bilinçli
deneyimler ve yaşantılar olmalıdır. Bu bağlamda ona göre
psikolojinin üç ana problemi veya amacı vardır:
• Bilinçli süreçleri en temel, basit parçalarına
indirgemek,
• Bilincin öğelerinin birleştiği yasaları, ilkeleri
belirlemek ve
• Bilincin öğelerini fizyolojik koşullarıyla
bağlantılı olarak incelemek.
William James’in düşünceleri nelerdir?
Wundt ve Titchener’in zihin üzerine yaptıkları
çalışmalar maalesef zihinsel işlevlerin ve bunların
sonuçlarını ortaya koymada başarılı olamamıştır.
İşlevselcilik yaklaşımı çok dar ve sınırlayıcı olarak görülen
Wundt’un yeni psikolojisine ve Titchener’in yapısalcı bakış
açısına alternatif, karşıt bir görüş olarak ortaya çıkmıştır. En
önemli temsilcisi olarak Amerika’da psikoloji biliminin
kurucusu olarak kabul edilen William James (1842-1910)
gösterilmektedir. Gösterilmektedir diyoruz, çünkü kendisi
hayatta iken herhangi bir ekole, görüşe veya sisteme
katılmayı reddetmiştir. Kimilerine göre kendisi aslında
herhangi bir sistem geliştirmemiş hatta son yıllardaki
bilimsel olmayacak görüşleriyle psikoloji biliminin
gelişimine zarar dahi verdiği belirtilmektedir.
Psikanaliz yaklaşımı nedir?
Viyanalı bir hekim olan Sigmund Freud (1856-
1939), tıp eğitimi sonrası nöroloji alanına yönelmiş ve 19.
yüzyılın sonlarına doğru insanın ruhsal yaşamı ve davranışı
üzerine bir kuram ve ruhsal hastalıkların tedavisinde
kullanılmak üzere bir yaklaşım geliştirmiştir. Freud’un
psikanaliz adını verdiği kuramı çağdaşı ve sonraki birçok
araştırmacıyı, kuramcıyı derinden etkilemiştir.
Freud görüşlerini nasıl temellendirmiştir?
Freud görüşlerini üç kabul üzerine
temellendirmiştir:
• İnsanların davranışları duygularının,
düşüncelerinin ve isteklerinin zihinlerinde nasıl
birleştiğine göre belirlenir.
• Bu zihinsel işlemlerin birçoğu bireyin
bilinçdışında gerçekleşir.
• Bu zihinsel süreçler arasında çatışmalar olabilir
ve bu durum çatışmayı sona erdirmek için
birbiriyle yarışan güdülerden ödün vermeyle
sonuçlanır.
Freud, kaç temel içgüdüden söz etmiştir?
Freud’a göre davranış büyük oranda içgüdüseldir
ve bilinçdışı düzeyde gerçekleşir. İki temel içgüdüden söz
etmiştir:
• Yaşam ve
• Ölüm içgüdüsü.
Yaşam içgüdüsü içgüdüler topluluğu olup, en önemlisi
cinselliktir. En dikkate değer ölüm içgüdüsü ise
saldırganlıktır.
Freud, bilinci kaça ayırmıştır?
Freud bilinci;
• Bilinç,
• Bilinç öncesi ve
• Bilinçdışı olmak üzere üç düzeye ayırmıştır.
Freud, bilinç’i nasıl açıklamıştır?
Bilinç belli bir anda duyumsadığımız, farkında
olduğumuz her şeyi kapsar ve oldukça geçicidir. Freud
insan davranışının çok az bir kısmının bilinç düzeyinde
gerçekleştiğini öne sürmüştür.
Freud, bilinç öncesini nasıl açıklamıştır?
Bilinç öncesi düzey kişinin bilinç dışına atmada
yeterince başarılı olamadığı ya da bazı çağrışımlar sonucu
bilince doğru yaklaşan anılar, duygular, isteklerle ilgilidir.
Birey zihnini yoğunlaştırırsa bu malzemelere ulaşabilir.
Freud, bilinçdışını nasıl açıklamıştır?
Ona göre davranışlarımızın büyük kısmı bilinç dışı
düzeyde gerçekleşir. Bilinçdışı buz dağının altında kalan
büyük kısımdır ve egonun ve süper egonun kabul etmediği
geçmiş anıları, duyguları, fantezileri ve istekleri barındırır.
Kişi kabul edilmesi güç duyguları, istekleri en temel yol
olan bastırma yoluyla bilinçdışına iter. Bilinçdışının içeriği
kendisini rüyalarda sembolik olarak, dil sürçmelerinde ve
unutmada gösterir. Bilinçdışına ancak psikanalizin
yöntemleriyle ulaşılır ki Freud serbest çağrışımdan ve
yorumlamadan ağırlıklı olarak yararlanmıştır.
Davranışçı yaklaşımın kökeni hangi araştırmalara
dayanmaktadır?
Davranışçı yaklaşımın kökleri Rus fizyolog Ivan
Pavlov’un köpeklerin sindirim sistemlerini incelemek
üzere yaptığı araştırmalarda keşfettiği öğrenme ilkelerini
öğrenmek üzerine yaptığı araştırmalara dayanmaktadır.
Davranışçı yaklaşıma karşı eleştiriler olmuş mudur?
20. yüzyılın başlarında Titchener gibi zihnin
bilinçli deneyimlerle anlaşılmasına yönelik çalışmalar
alandaki bazı araştırmacılar tarafından ciddi olarak
eleştirilmiştir, çünkü zihnin yapılarına dair somut veri
toplamak mümkün değildir.
Davranışçı yaklaşıma ilişkin eleştirilerin başında kim
gelmektedir?
Bu eleştirmenlerin başında davranışçı kuramın
babası sayılan John Watson (1878-1958) gelmektedir. Ona
göre psikoloji nesnel olmalı ve somut olanı araştırmalıdır.
Psikolojinin konusu gözlenebilir, somut, basit ve yalın
davranış olmalıdır. Psikoloji kimya veya fizik gibi
olabildiği kadar bilimsel olmalıdır. Watson, Pavlov’un
çalışmalarını devam ettirerek insan ve hayvan davranışının
altında yatan öğrenmenin genel ilkeleri ortaya koymaya
çalışmıştır. Davranışçı yaklaşım insanın doğuştan getirdiği
herhangi bir eğilimi, niteliği olmadığını, insan zihninin
doğumda Wundt’un söylediği gibi boş bir levha gibi
olduğunu ve yaşantılar sonucu oluşan öğrenmelerle
dolduğunu ileri sürer. Watson doğuştan getirdiğimiz tek
şeyin refleksler olduğunu söyler. Davranışçılara göre
çalışılabilecek somut tek şey gözlenebilir insan
davranışıdır. Dolayısıyla duygu veya düşünce somut
olarak çalışılamayacağı için, bu olgulara dikkat
göstermemişlerdir ve duyguyu, düşünceyi davranışın
başka bir biçimi gibi görmüşledir. Davranışçılar insan
öğrenmesini önce hayvanlar üzerine araştırmışlar, sonra da
insan deneklerle yaptıkları çalışmalarla tüm insanlara
genellenebilecek genel ilkeleri ortaya koymuşlardır.
Bilişselcilerin, davranışçı yaklaşıma ilişkin eleştirileri
nelerdir?
Psikologlar arasında 1950’li ve 1960’lı yıllarda
davranışçı kuram bilişi, düşünceyi göz ardı ettiğine dair
eleştiriler yükselmeye başlamıştır. Bu eleştirilerin en
ciddilerini bilişselciler yapmışlardır. Bilişselciler davranışı
etkileyen şeyin bilişlerimiz olduğunu ileri sürerler. Bu
yaklaşımın takipçileri yalnızca ceza ve pekiştirmeye
dayalı bir psikolojinin asla yeterli olmayacağını, çünkü
ceza ve pekiştirece dair yorumumuzun davranışı
belirlediğini savunmuşlardır. Bilişselci görüş, insanların
bilgi algılama, elde etme ve işleme yollarını açıklamaya
odaklanır.
Bilişsel yaklaşımın öncüsü kimdir?
Bu yaklaşımın öncülerinden olan Jean Piaget
(1896-1980), yapmış olduğu gözlemler ve deneysel
çalışmalar sonucunda çocukların dünyayı yetişkinlerden
farklı biçimde anlamlandırdıkları sonucuna ulaşmıştır.
Piaget zihinsel gelişime dair bir kuram da geliştirmiştir.
Ona göre akıl yürütme, zihinsel becerilerimiz aşamalı bir
biçimde farklı yaş dilimlerinde ortaya çıkar. Zihinsel
gelişimin en üst basamağında soyut düşünme becerisi
vardır; artık bu dönemde insan soyut yani doğrudan
algılanamayan ancak olduğu kabul edilen olgular
üzerinden akıl yürütmeye, olasılık hesapları yapmaya
başlar. Piaget’nin çalışmaları özellikle çocuk gelişimi
alanında son derece etkili olmuştur.
Hümanist (İnsancıl) yaklaşım nedir?
Hümanist ya da diğer adıyla insancıl yaklaşım
psikolojide 1950’li yıllarda psikanaliz ve davranışçı
yaklaşıma karşıt bir görüş olarak ortaya çıkmıştır. Bu
görüş her iki yaklaşımın da insanı edilgenleştiren bakış
açısına karşı çıkarlar. Bu yaklaşımın savunucularına göre
insan davranışını ne doğuştan getirilen bireyin
kontrolünde olmayan içgüdüler ne de çevredeki uyarıcılar
belirler. Hümanist psikologlar insan davranışının kendi
özgür iradesi, seçimleri ile belirlendiğini ileri sürerler.
İnsanı parça parça öğeler yerine, bütün olarak incele
menin gerekliliğine inanırlar.
Hümanist (İnsancıl) yaklaşımın öncüsü kimdir?
Bu yaklaşımın öncülerinden olan Carl Rogers’a
(1902-1987) göre insanlar kendilerini geliştirme
kapasiteyle dünyaya gelirler. Önemli olan bireyin bu
kapasitesini kullanabileceği bir ortam, çevre sunmaktır.
Bir diğer insancıl kuramın temsilcisi olan Abraham
Malsow (1908-1970) da insanın kendini gerçekleştirme
potansiyeli ile dünyaya geldiğini ve hem tüm
davranışlarının da bu potansiyeli olabildiğince karşılamak,
ortaya koymak olduğunu ileri sürer.
Nörobiyolojik yaklaşım nedir?
İnsanı en temel düzeyde ele aldığımızda insanlar
ve hayvanlar etten ve kemikten oluşmakta. Nörobiyolojik
yaklaşım temelde insanların ve hayvanların biyolojik olarak
nasıl işlevde bulunduğuyla, bireysel sinir hücrelerinin
birbirleriyle nasıl birleştiğiyle, anne-babadan ve diğer
atalarımızdan belirli kalıtımsal niteliklerin davranışımızı
nasıl etkilediğiyle, bedenin işleyişinin umudu ve korkuyu
nasıl etkilediğiyle, hangi davranışların içgüdüsel olduğu ve
benzeri konularla ilgilenir. Bu görüşün temsilcisi
psikologlar, bebeklerin yabancılara gösterdikleri tepkiler
gibi daha karmaşık davranışların önemli biyolojik öğelere
sahip oldukları şeklinde değerlendirirler. Nörobiyolojinin
çalışma konularından birisi de beynin nasıl işlevde
bulunduğudur. İnsan beyni üzerinde araştırmalar yapmak
etik ve yasal sorunlar içerdiğinden beyin üzerine çalışmalar
ağırlıklı olarak insan gen yapısın çok yakın hayvanlar
(şempanzeler gibi) üzerinde yapılmıştır.
Evrimci yaklaşım nedir?
İnsanlardaki yemek yeme dürtüsü; cinsellik
dürtüsü; kişinin çocuklarına bakması; birçok erkeğin
kadınlara karşı cinsel ilgisinin olması ve kadınların da
erkeklere karşı cinsel ilgi duyması; kadınlardan çok
erkekler arasında saldırganlığın görülme sıklığının yüksek
olması hep biyolojik bir temele sahiptir. Birçok kişi ilk
ifadeye tamamıyla katılacaktır, ancak listenin geri kalanı
konusunda şüphe duyacaktır. Evrimsel görüşe göre
insanoğlunun yeme ihtiyacından çocuklara bakım
gösterme gibi davranışsal eğilimlerinin birçoğu
evrilmiştir, çünkü bu eğilimler atalarımızın hayatta
kalmalarına ve çocuklarını büyütmelerine yardımcı
olmuştur. İşlevselcilik yaklaşımını benimseyen
araştırmacılar gibi, insanların sahip oldukları kalıcı
özelliklerin bir dönem biyolojik bir varlık olan insana
hizmet etmiştir. Bunun özellikle fizyolojik özellikler için
son derece doğru olduğunu savunmuşlardır. Psikolojik
kuram için bunun doğurgusu insanın zihinsel süreçlerinin
ve davranışlarının anlaşılması insan zihninin ve
davranışlarının evrimleşmesine dair iç görü edinilmesi
gerektiğini ortaya koymasıdır. Evrimci görüşün kökleri
Darwin’in çalışmalarına dayanır.
Sosyokültürel yaklaşım nedir?
Sosyokültürel görüşü kabul eden psikologlar
kültürleri inceleyerek davranışın nedenleri ile sonuçları
arasındaki farkı incelerler. Bu nedenle bu yaklaşım
psikoloji alanındaki araştırmaların batılı gözüyle yapıldığı
ve orta sınıf beyaz Amerikalılara odaklandığı eleştirisine
önemli bir yanıt olmuştur.
Yaklaşımlar içinde en yeni yaklaşım olan sosyokültürel
yaklaşım etnik ve kültürel benzerliklerin ve farklılıkların
davranış ve sosyal işlev üzerindeki etkilerini inceler. Bu
incelemeyi farklı kültürleri birbirleriyle karşılaştırmalı
olarak irdelediği gibi, bu irdelemeyi aynı toplum içindeki
farklı alt gruplar içinde yapar. Bir sosyokültürel psikolog
sahip olduğumuz davranış, düşünce ve duygu
örüntülerinin içinde yaşadığımız kültürle ne kadar ilişkili
olduğunu ortaya koymaya çalışır.
Deneysel psikoloji nedir?
Deneysel psikoloji belirli bir davranışı etkileyen
çevresel etmenleri ve uyarıcıları ayrıntılı bir biçimde
tanımlayıp ölçen, uyarıcının hangi davranışı, nasıl ve ne
derece etkilediğini bulmaya çalışan psikolojinin alt dalıdır.
Deneysel psikologlar insan ve hayvan davranışını hem
deney ortamında hem de doğal ortamlarda araştıran
uzmanlardır. Temel çalışma konuları arasında duyum,
algı, düşünme, hafıza, dil, öğrenme ve sosyal
davranışlardır.
Gelişim psikolojisi nedir?
Gelişim psikolojisi, insanda yaşam boyu
meydana gelen çeşitli alanlardaki (bedensel, bilişsel, dil,
psiko-sosyal) değişimleri inceleyen psikolojinin alt
disiplinidir. Gelişim psikologları ayı zamanda gelişim
üzerinde çevrenin etkisini de araştırırlar. Örneğin değişen
aile yapısının çocukların gelişimini nasıl etkilediğini ya da
çocuk yetiştirme tutumlarındaki değişimin çocuk ve
ergenlerin gelişimi üzerindeki etkisini ortaya koymaya
çalışırlar. Deneysel psikologlar gibi ağırlıklı olarak
deneysel ortamlarda çalışırlar.
Fizyolojik/Biyolojik psikoloji nedir?
Fizyolojik ya da diğer adıyla biyolojik psikoloji,
insan davranışının fizyolojik, biyolojik temellerini ortaya
koymaya çalışır. Fizyolojik psikolojinin çalışma konuları
arasında duyu organlarının yapısı ve işleyişi, hormonların
çalışması, beyindeki yapıların işleyişi gibi konular yer
almaktadır. Deneysel psikologlar gibi fizyolojik
psikologlar da ağırlıklı olarak laboratuvar ortamında
çalışırlar ve hayvan deneyleri çalışmalarında önemli bir
yer tutar.
Sosyal psikoloji nedir?
Sosyal psikoloji insan davranışı üzerindeki sosyal
güçleri belirlemeyi amaçlar bir alt disiplindir. Sosyal
psikologlar insan davranışını etkileyen kişilerarası ve grup
değişkenlerini belirlemeye çalışırlar. Sosyal psikoloji
alanının çalışma konuları arasında kişilerarası çekicilik,
uyma/itaat davranışı, ikna, tutumlar, önyargılar ve şiddet
gibi başlıklar bulunmaktadır. Sosyal psikologların çoğu
araştırma kurumlarında çalışırlar.
Bilişsel psikoloji nedir?
Bilişsel psikoloji alt disiplini insanın bilgiyi nasıl
aldığı, işlediği, uzun süreli bellekte sakladığı ve geri
çağırdığını ve bilişsel süreçlerin davranışı nasıl
etkilediğini araştıran bir disiplindir. Bilişsel psikologların
çalıştıkları konular arasında hafıza, düşünme, dil,
yaratıcılık, karar verme gibi düşünme süreçleri ile ilgili
konular bulunmaktadır. Bilişsel psikologlar da deneysel
psikologlar gibi ağırlıklı olarak laboratuvar ortamında,
araştırma, merkezleri gibi yerlerde çalışırlar.
Klinik psikolojisi nedir?
Klinik psikoloji alanı psikolojinin alt dalları
arasında en çok ilgi gören uzmanlık alanıdır. Klinik
psikologlar ruhsal hastalıkların tanılanması (kişilik
bozuklukları, gibi) ve tedavisi ilgilenirler ve hastaların
sorunlarına çözüm bulmak amacıyla çeşitli psikoterapi
kuramlarının kullandıkları yöntem ve teknikleri işe
koşarlar. Klinik psikologlar ağırlıklı olarak hastanelerde
psikiyatri kliniklerinde, özel terapi/psikiyatri
merkezlerinde görev yaparlar. Daha çok uygulamaya
dayalı bir alandır. Türkiye’de klinik psikolog unvanı
alabilmek için üniversitelerin psikoloji bölümlerinin klinik
psikoloji yüksek lisans veya doktora programlarını
tamamlamak gerekmektedir.
Danışmanlık psikolojisi nedir?
Danışmanlık psikolojisi alanı bireylerin mesleki,
eğitsel, kişilerarası, ailevi, evlilik veya klinik olmayan
düzeyde yaşadıkları psikolojik güçlüklerin üstesinden
gelmelerine, karar vermelerine yardımcı olmayı amaçlar.
Danışman psikologlar ayrıca gelişimsel sorunlara da
yardımcı olmaya çalışırlar. Danışman psikologlar da
psikoterapilerin sunduğu çeşitli terapötik yöntem ve
teknikleri kullanırlar, ama ruh sağlığı bozuklukları ile
ilgilenmezler. Danışman psikologlar okullarda, özel
danışma merkezlerinde, üniversitelerde psikolojik danışma
merkezlerinde çalışırlar.
Okul psikolojisi nedir?
Okul psikolojisi alanı okul çağında olan
(anaokulundan lise son sınıfa kadar) çocuk ve ergenlerin
psikolojik gereksinimlerini belirlemeyi ve duygusal,
akademik sorunlar yaşayan öğrencilere psikoloji yardım
sunmayı amaçlayan bir alt disiplindir. ABD’de okul
psikoloğu olmak için okul psikolojisi yüksek lisans veya
doktora programını tamamlamak gerekiyor. Ancak
ülkemizde bu alt uzmanlık alanında eğitim verilmemekte.
Ülkemizde okul psikolojik danışmanları öğrencilerin
psikolojik, akademik ihtiyaçlarını belirlemeye ve
yaşadıkları duygusal, akademik sorunları n üstesinden
gelmelerine yardımcı olurlar.
Eğitim psikolojisi nedir?
Eğitim psikolojisi alt uzmanlık dalı okul başarısı
ve güdülenme arasındaki ilişki gibi öğrenme ve öğretme
süreçleri ile ilgilenen daldır. Eğitim psikologları ağırlıklı
öğrenme davranışını ve onu etkileyen psikolojik
değişkenleri araştırırlar. Eğitim psikologları ayrıca
öğrencilerin nasıl daha etkili çalışabilecekleri ve başarılı
olabilecekleri konularında beceriler kazanmalarına
yardımcı olurlar.
Endüstri/Örgüt psikolojisi nedir?
Endüstri/örgüt psikolojisi psikoloji biliminin
kuramsal ve araştırma bulgularını endüstri kurumlarına,
örgütlere uygulanması ile ilgili olan psikolojinin alt
disiplinidir. Endüstri psikologları ağırlıklı olarak
örgütlerde kullanılabilecek ölçme araçları, personel
seçimi, çalışanların güdülenmesi ve iş veriminin
arttırılması, iş doyumunun yükseltilmesi ve işyeri
düzenlemelerinin yapılması gibi konular üzerinde
çalışırlar. Ağırlıklı olarak üniversitelerde, endüstri
kurumlarında görev yaparlar.
Psikometri nedir?
Psikometri disiplini psikolojinin çeşitli
alanlarında (bilişsel, duygusal, gelişimsel, kişilik, normal
dışı davranışlar gibi) teşhis ve tanılama amacıyla
kullanılmak üzere test, envanter, ölçek gibi ölçme
araçlarının geliştirilmesiyle ilgilenen alandır. Ağırlıklı
olarak istatistiksel yöntemleri kullanırlar.
Adli (Forensic) psikoloji nedir?
Adli psikoloji, adli sistem içinde çalışan polis,
avukat, hakim ve diğer kişilere tavsiyede bulunan,
konsültasyon sunan uzmanlardır. Hükümlüleri teşhis
etmek, değerlendirmek ve onların rehabilitasyonu ve
tedavisine yardımcı olmak amacıyla cezaevlerinde,
ıslahevlerinde çalışırlar. Ayrıca tanık ifadeleri, mahkeme
jüri kararları üzerine araştırmalar yaparlar. Adli
psikologlar çoğunlukla klinik psikolog veya danışman
psikoloğudur.
Spor psikolojisi nedir?
Psikolojinin bu alt dalı psikoloji biliminin sahip
olduğu kuramsal ve uygulamaya dayalı bilgilerin atletik ve
sportif etkinliklere uygulanması ile ilgilenir. Spor
psikologları sporcuların performanslarını artırma,
sakatlanma sonrası rehabilitasyon ve iyileşmeye yardım
etme ve psikolojinin idman sürecinin sürekliliğini sürmede
kullanma gibi çalışmalar yaparlar. Spor psikolojisi
uygulamalı alanlardan birisidir.
Sosyokültürel psikoloji nedir?
Sosyokültürel psikoloji nispeten yeni gelişen alt
disiplinlerden birisidir. Sosyokültürel psikoloji, kültürel ve
etnik bağlamdaki benzerliklerin ve farklılıkların davranış
ve sosyal işlev üzerindeki etkisini belirlemeyi amaçlar.
Sosyokültürel psikoloji alanında çalışan psikologlar ayrıca
düşünme, davranış ve duygulanım bicimizin ve sahip
olduğumuz bilgilerin içinde yaşadığımız kültürle ne kadar
bağlı olduğunu belirlemeye çalışırlar. Bunun yanında
sosyokültürel psikoloji cinsiyetin ve sosyoekonomik
düzey konularıyla da ilgilenir, çünkü cinsiyet ve
sosyoekonomik düzey değişkenlerinin davranış ve
düşünme biçimi üzerinde etkili olduğu düşünülmektedir.
Psikolojide araştırma süreci nasıldır?
Psikoloji biliminde araştırma süreci genellikle
birbirini takip eden aşağıdaki adımlardan oluşur:
• İlk adımda araştırma sürecini başlatan bir gözlem
veya bir soru vardır. Bu soru bir soruna işaret
etmektedir çoğu zaman.
• İkinci adımda bir hipotez oluşturma vardır.
Hipotez neden ve sonuç arasındaki ilişkiye dair
deneysel ve test edilebilir bir ifadedir. Araştırma
sorusuna verilen öncül yanıttır.
• Üçüncü adımda ise araştırmanın hipotezlerini test
etmek amacıyla araştırmanın tasarlanması gelir.
Bu adımda bilimsel yöntemlerle araştırma
sorusuyla ilgili bilgi, veri toplama işlemleri
gerçekleştirilir.
• Dördüncü adımda bilimsel yöntemlerle elde
edilen bilgiler çeşitli nicel ve nitel yöntemlerle
analiz edilir ve bu analizlerden sonuçlar çıkarılır.
Şayet sonuçlar araştırmacılara göre ilgili konuya
dikkate değer katkı sunuyorsa, araştırmacılar elde
ettikleri sonuçları bilimsel bir dergide
yayınlayarak alandaki diğer araştırmacılar,
uygulamacılarla paylaşırlar.
• Bir sonraki adımda araştırmacılar sonuçları
tartışırlar ve mevcut araştırmanın yanıt
bulamadığı soruları ortaya koymaya, böylece
yeni araştırma sorularını belirlemeye çalışırlar.
• Son aşamada aynı ya da farklı araştırmacılar
yanıt bulunmamış sorulara cevap bulabilmek
amacıyla yeni araştırmalara girişirler.
Betimsel araştırma nedir?
Betimsel araştırma yönteminde değişkenleri
kontrol altına almaktan çok olguyu varolduğu biçimiyle
betimlemeye çalışılır. Farklı kültürlerdeki insanlar
kişilikleri tanımlamak için dışa dönük, sorumlu kavramları
gibi benzer kavramlar kullanırlar mı? Diğer ilkel türler
statü için yarışırlar mı ve davranışları baskıcı hale gelen
grubun güçlü üyelerine karşı birlik oluştururlar mı? Bu tür
sorulara yanıt vermek için psikologlar vaka çalışması,
doğal gözlem ve tarama yöntemleri gibi farklı yöntemlere
başvururlar.
Vaka çalışma yöntemi nedir?
Psikolojide en basit yöntemlerden birisi vaka
çalışması yöntemidir. Vaka çalışması bir birey veya
grubun derinlemesine uzun bir süreyle incelenmesi
yöntemidir. Vaka çalışması yöntemi henüz tam olarak
anlaşılmamış ya da deneysel olarak yeniden düzenlenmesi
oldukça güç kapsamlı olgular hakkında bilgi edinmek
istenildiğinde oldukça kullanışlıdır. Vaka çalışması
yönteminden tek bir tarif yoktur. Bazı araştırmacılar bir
kişiyi uzun bir süre gözlemleyebilir, diğerleri ölçekler
uygulayabilir ve bazıları da bir dizi görüşme yapabilir.
Doğal gözlem nedir?
İnsan ve hayvan davranışlarının anlaşılmasında
kullanılan yaygın araştırma yöntemlerinden birisi doğal
gözlemdir. Doğal gözlemde incelenen kişi ya da hayvan
kendi doğal ortamında derinlemesine, belirli bir süreyle,
kişiye, ortama müdahale etmeden gözlemlenir.
Tarama (Survey) araştırması nedir?
Bir diğer betimsel araştırma yöntemi, çok sayıda
kişiye belirli tutum ve davranışlara dair aynı soruların
sorulduğu tarama yöntemidir.
Örneklem nedir?
Örneklem, bir araştırmada araştırma sonuçlarının
geçerliliğini ve genellenebilirliğini artırmak amacıyla
büyük grup olan evreni yansıtacak yeterliğe sahip
katılımcı grubu ifade eder.
Deneysel araştırma nedir?
Psikoloji araştırmalarının önemli bir kısmını
deneysel araştırmalar oluşturmaktadır. Deneysel
araştırmada araştırmacı bir olayın, olgunun önceden
belirlenmiş öğelerini kontrol altına alır ve katılımcıların
tepkileri üzerindeki etkisini incelemeye çalışır. Deneysel
yöntemler, incelenen değişkenler arasında bir değişken
üzerinde yapılan müdahalenin, kontrolün diğer bir
değişken üzerinde değişime neden olduğunu doğrudan
onaylama yoluyla neden sonuç ilişkilerini ortaya koyabilir.
İşevuruk tanımlama nedir?
İşevuruk tanımlama, belirsiz bir kavramın ya da
değişkenin somut, ölçülebilir bir biçime
dönüştürülmesidir.
Korelasyon (İlişki) araştırması nedir?
Korelasyon ya da diğer adıyla ilişki araştırması
iki ya da daha fazla değişkenin ne düzeyde birbiriyle
ilişkili olduğunu ortaya koymayı amaçlayan araştırma
türüdür. Korelasyon analizi her ne kadar herhangi bir
çalışmadan elde edilen verilere uygulanabilir olsa da,
korelasyonel desenler çoğu zaman öz bildirim ölçekleri
gibi survey tipi veri üzerine temellenir.
Tıp bilimleri ve psikolojinin etkileşimini açıklayınız.
İnsan davranışını, zihnini anlayabilmek için başvurulması zaruri olan bilim dalları hiç kuşkusuz tıp bilimleridir. İnsan bedeni ve ruhsal yapı karşılıklı bir etkileşim içindedir; biyolojimiz psikolojimizi, psikolojimiz de biyolojimizi etkiler. Örneğin, kişinin iç salgı bezleri veya hormonları yetersiz salgılanmasından dolayı kişi depresif belirtiler geliştirebilir. Aksi de olabilir; kişi depresif duygu durumuna girdiğinde hormonları bu durumdan olumsuz etkilenebilir. Psikoloji günümüz tıp bilimleri arasında yer alan anatomi, biyokimya, fizyoloji ve nöroloji gibi bilim dallarıyla yakın ilişki içindedir. Tıbbın ve psikolojinin yoğun ilişki içinde olduğu bir alan da normal dışı davranışlar yani ruh (akıl) hastalıklarıdır. Tıbbın bir alt uzmanlık alanı olan psikiyatri bilim dalı, ruhsal hastalıkların ağırlıklı olarak ilaç yoluyla tedavi edilmesini amaçlar.
Wundt’un bilince dair çalışmaları kaç öğeden oluşmaktadır? Bunlar nelerdir?
Wundt’un bilince dair çalışmaları üç ana öğeden oluşmaktadır: (a) Bilinç süreçlerini en basit, temel elemanlar düzeyinde analiz etmek, (b) bu elemanların nasıl organize olduklarını ve sentezlendiklerini keşfetmek ve (c) bu elemanların işleyişlerini yöneten birleşme yasalarını belirlemek.
Titchener’e göre, psikolojinin ana problemleri veya amaçları nelerdir?
Titchener’e göre, psikolojinin ana konusu bilinçli deneyimler ve yaşantılar olmalıdır. Bu bağlamda ona göre psikolojinin üç ana problemi veya amacı vardır: 1. Bilinçli süreçleri en temel, basit parçalarına indirgemek, 2. Bilincin öğelerinin birleştiği yasaları, ilkeleri belirlemek ve 3. Bilincin öğelerini fizyolojik koşullarıyla bağlantılı olarak incelemek.
İşlevselcilik yaklaşımının öncüsü kimdir?
İşlevselcilik yaklaşımı çok dar ve sınırlayıcı olarak görülen Wundt’un yeni psikolojisine ve Titchener’in yapısalcı bakış açısına alternatif, karşıt bir görüş olarak ortaya çıkmıştır. En önemli temsilcisi olarak Amerika’da psikoloji biliminin kurucusu olarak kabul edilen William James (1842-1910) gösterilmektedir. Gösterilmektedir diyoruz, çünkü kendisi hayatta iken herhangi bir ekole, görüşe veya sisteme katılmayı reddetmiştir. Kimilerine göre kendisi aslında herhangi bir sistem geliştirmemiş hatta son yıllardaki bilimsel olmayacak görüşleriyle psikoloji biliminin gelişimine zarar dahi verdiği belirtilmektedir.
Freud’a göre kişilik gelişimi kaç evreden oluşmaktadır?
Freud’a göre kişilik beş evreden oluşan bir gelişimsel süreçte biçimlenir, ancak büyük oranda yaşamın ilk 5-6 yılında tamamlanır.
Freud bilinci kaç düzeye ayırmıştır? Bunlar nelerdir?
Freud bilinci bilinç, bilinç öncesi ve bilinçdışı olmak üzere üç düzeye ayırmıştır. Bilinç belli bir anda duyumsadığımız, farkında olduğumuz her şeyi kapsar ve oldukça geçicidir. Freud insan davranışının çok az bir kısmının bilinç düzeyinde gerçekleştiğini öne sürmüştür. Bilinç öncesi düzey kişinin bilinç dışına atmada yeterince başarılı olamadığı ya da bazı çağrışımlar sonucu bilince doğru yaklaşan anı- lar, duygular, isteklerle ilgilidir. Birey zihnini yoğunlaştırırsa bu malzemelere ulaşabilir. Ona göre davranışlarımızın büyük kısmı bilinç dışı düzeyde gerçekleşir. Bilinçdışı buz dağının altında kalan büyük kısımdır ve egonun ve süperegonun kabul etmediği geçmiş anıları, duyguları, fantezileri ve istekleri barındırır. Kişi kabul edilmesi güç duyguları, istekleri en temel yol olan bastırma yoluyla bilinçdışına iter. Bilinçdışının içeriği kendisini rüyalarda sembolik olarak, dil sürçmelerinde ve unutmada gösterir. Bilinçdışına ancak psikanalizin yöntemleriyle ulaşılır ki Freud serbest çağrışımdan ve yorumlamadan ağırlıklı olarak yararlanmıştır.
Freud’un insan davranışlarını açıklamaya yönelik görüşleri nelerdir?
Freud’un psikanaliz adını verdi- ği kuramı çağdaşı ve sonraki birçok araştırmacıyı, kuramcıyı derinden etkilemiştir. Freud görüşlerini üç kabul üzerine temellendirmiştir: (1) İnsanların davranışları duygularının, düşüncelerinin ve isteklerinin zihinlerinde nasıl birleştiğine göre belirlenir. (2) Bu zihinsel işlemlerin birçoğu bireyin bilinçdışında gerçekleşir. (3) Bu zihinsel süreçler arasında çatışmalar olabilir ve bu durum çatışmayı sona erdirmek için birbiriyle yarışan güdülerden ödün vermeyle sonuçlanır. Freud’a göre davranış büyük oranda içgüdüseldir ve bilinçdışı düzeyde gerçekleşir. İki temel içgüdüden söz etmiştir: Yaşam ve ölüm içgüdüsü. Yaşam içgüdüsü içgüdüler topluluğu olup, en önemlisi cinselliktir. En dikkate değer ölüm içgüdüsü ise saldırganlıktır.
Davranışçı kuramın babası sayılan John Watson’a göre psikoloji nasıl ele alınmalıdır?
John Watson’a göre psikoloji nesnel olmalı ve somut olanı araştırmalıdır. Psikolojinin konusu gözlenebilir, somut, basit ve yalın davranış olmalıdır. Psikoloji kimya veya fizik gibi olabildiği kadar bilimsel olmalıdır.
Sosyokültürel Yaklaşımın inceleme odağı ve ana araştırma konuları nelerdir?
İnceleme odağı;
Kültürlerarası tutum ve davranış biçimleri
Ana araştırma konuları;
İnsan deneyiminin evrensel ve kültürel yönleri
Nörobiyolojik Yaklaşımın inceleme odağı ve ana araştırma konuları nelerdir?
İnceleme odağı;
Beyin ve sinir sistemi işleyişleri
Ana araştırma konuları;
Davranış ve zihinsel süreçlerin biyokimyasal temeli
Psikanaliz yaklaşımının inceleme odağı ve ana araştırma konuları nelerdir?
İnceleme Odağı;
Bilinçdışı etmenler, çatışmalar
Ana Araştırma Konuları;
Davranışın bilinçdışı isteklerin açık ifade edilmesi
Klinik psikoloji nedir? Klinik psikologların çalışma alanları nelerdir?
Klinik psikoloji alanı psikolojinin alt dalları arasında en çok ilgi gören uzmanlık alanıdır. Klinik psikologlar ruhsal hastalıkların tanılanması (kişilik bozuklukları, gibi) ve tedavisi ilgilenirler ve hastaların sorunlarına çözüm bulmak amacıyla çeşitli psikoterapi kuramlarının kullandıkları yöntem ve teknikleri işe koşarlar. Klinik psikologlar ağırlıklı olarak hastanelerde psikiyatri kliniklerinde, özel terapi/psikiyatri merkezlerinde görev yaparlar. Daha çok uygulamaya dayalı bir alandır. Türkiye’de klinik psikolog unvanı alabilmek için üniversitelerin psikoloji bölümlerinin klinik psikoloji yüksek lisans veya doktora programlarını tamamlamak gerekmektedir.
Adli psikoloji nedir?
Adli (forensic) psikoloji, adli sistem içinde çalışan polis, avukat, hakim ve diğer kişilere tavsiyede bulunan, konsültasyon sunan uzmanlardır. Hükümlüleri teşhis etmek, de- ğerlendirmek ve onların rehabilitasyonu ve tedavisine yardımcı olmak amacıyla cezaevlerinde, ıslahevlerinde çalışırlar. Ayrıca tanık ifadeleri, mahkeme jüri kararları üzerine araştırmalar yaparlar. Adli psikologlar çoğunlukla klinik psikolog veya danışman psikoloğudur.
Deneysel araştırma nedir? Kullanımları, üstünlükleri ve muhtemel sınırlılıkları nelerdir?
Deneysel araştırmada araştırmacı bir olayın, olgunun önceden belirlenmiş öğelerini kontrol altına alır ve katılımcıların tepkileri üzerindeki etkisini incelemeye çalı- şır. Deneysel yöntemler, incelenen değişkenler arasında bir değişken üzerinde yapılan müdahalenin, kontrolün diğer bir değişken üzerinde değişime neden oldu- ğunu doğrudan onaylama yoluyla neden sonuç ilişkilerini ortaya koyabilir.
Kullanım ve üstünlükleri;
- Nedensel ilişkileri ortaya koyar
- Yinelenebilir
- Önemli değişkenler üzerindeki kontrol üst düzeydedir
Potansiyel sınırlılıkları;
- Laboratuvar dışına genelleme sınırlılığı
- Bazı kapsamlı konular saf deneysel yöntemlerle test edilemez
Psikoloji biliminde araştırma süreci kaç adımdan oluşmaktadır? Bu adımlar nelerdir?
Psikoloji biliminde araştırma süreci genellikle birbirini takip eden 7 adımdan oluşur. İlk adımda araştırma sürecini başlatan bir gözlem veya bir soru vardır. Bu soru bir soruna işaret etmektedir çoğu zaman. İkinci adımda bir hipotez oluşturma vardır. Hipotez neden ve sonuç arasındaki ilişkiye dair deneysel ve test edilebilir bir ifadedir. Araştırma sorusuna verilen öncül yanıttır. Üçüncü adımda ise araştırmanın hipotezlerini test etmek amacıyla araştırmanın tasarlanması gelir. Bu adımda bilimsel yöntemlerle araştırma sorusuyla ilgili bilgi, veri toplama işlemleri gerçekleştirilir. Bu alt başlık da bu konuya ayrılmıştır. Dördüncü adımda bilimsel yöntemlerle elde edilen bilgiler çeşitli nicel ve nitel yöntemlerle analiz edilir ve bu analizlerden sonuçlar çıkarılır. fiayet sonuçlar araştırmacılara göre ilgili konuya dikkate değer katkı sunuyorsa, araştırmacılar elde ettikleri sonuçları bilimsel bir dergide yayınlayarak alandaki diğer araştırmacılar, uygulamacılarla paylaşırlar. Bir sonraki adımda araştırmacılar sonuçları tartışırlar ve mevcut araştırmanın yanıt bulamadığı soruları ortaya koymaya, böylece yeni araştırma sorularını belirlemeye çalışırlar. Son aşamada aynı ya da farklı araştırmacılar yanıt bulunmamış sorulara cevap bulabilmek amacıyla yeni araştırmalara girişirler
Korelasyon araştırması nedir? Kullanımları, üstünlükleri ve muhtemel sınırlılıkları nelerdir?
Korelasyon araştırması, İki ya da daha fazla değişkenin ne düzeyde ilişkili olduğunu inceler.
Kullanım ve üstünlükleri ;
- Değişkenler arasındaki ilişkiyi laboratuvar dışında gerçekleştiği biçimde ortaya koyar.
- Değişkenler arasındaki ilişkinin sayısal olarak ifade edilmesini sağlar.
Potansiyel sınırlılıkları;
- Neden-sonuç ilişkisi sunmaz.
-
AÖF Sınavları İçin Ders Çalışma Taktikleri Nelerdir?
date_range 10 Gün önce comment 11 visibility 18093
-
2024-2025 Öğretim Yılı Güz Dönemi Kayıt Yenileme Duyurusu
date_range 7 Ekim 2024 Pazartesi comment 1 visibility 1182
-
2024-2025 YKS Ek Yerleştirme İle Yerleşen Adayların Çevrimiçi (Online) Başvuru ve Kayıt Duyurusu
date_range 24 Eylül 2024 Salı comment 1 visibility 627
-
Çıkmış Soruları Gönder Para Kazan!
date_range 10 Eylül 2024 Salı comment 5 visibility 2757
-
2023-2024 Öğretim Yılı Yaz Okulu Sınavı Sonuçları Açıklandı!
date_range 27 Ağustos 2024 Salı comment 0 visibility 917
-
Başarı notu nedir, nasıl hesaplanıyor? Görüntüleme : 25586
-
Bütünleme sınavı neden yapılmamaktadır? Görüntüleme : 14512
-
Akademik durum neyi ifade ediyor? Görüntüleme : 12516
-
Harf notlarının anlamları nedir? Görüntüleme : 12506
-
Akademik yetersizlik uyarısı ne anlama gelmektedir? Görüntüleme : 10433