Bakıma Gereksinimi Olan Engelli Bireyler 2 Dersi 3. Ünite Özet

Öğrenme Güçlüğü Olan Bireyler

Öğrenme Güçlüğünün Tanımı ve Özellikleri

Öğrenme en genel tanımı ile “Tekrarlar ve yaşantı sonucu meydana gelen davranışlardaki kalıcı değişikliktir”. Öğrenmenin temel özellikleri;

  • Refleksler ve içgüdüsel davranışlar öğrenme sonucu oluşmayan içsel süreçlerdir.
  • Öğrenilen davranış değişikliği sürekli olarak gözlenebilmelidir ve kalıcı olmalıdır.
  • Bireylerin hayatlarının bazı dönemlerinde gösterdiği bazı alışkanlıklar, rahatsızlıklar, sakatlıklar, ilaç ve madde kullanımı gibi davranışlar öğrenme olarak adlandırılmamaktadır.
  • Kalıcı davranış değişiklikleri oluşabilmesi için yaşantılar sonucunda meydana gelmesi gerekmektedir.

Öğrenme güçlüğü, yazılı ve sözlü iletişimi anlayıp işe yarar bir şekilde kullanmada temel olan ayrıca bir ya da daha fazla psikolojik sürecin etkilenmesi sonucu ortaya çıkan konuşma, dinleme, düşünme, okuma-yazma ve matematiksel işlemlerde yaşanan güçlüklerdir. Bu tanım içerisinde farklı unsurları içermektedir. Algısal güçlükler, beyin zedelenmeleri, beyinde minimal düzeyde işlevsel bozuklukları, disleksiyi ve gelişimsel afaziyi bu tanım içerisindeki unsurlar olarak sıralamak mümkündür. Dikkat edilmesi gereken nokta öğrenme güçlüğünün bileşenleri arasında görsel, işitsel ve motor bozukluklar, zihinsel yetersizlik, duygusal bozukluklar ve çevresel, kültürel ve ekonomik uyaran eksikliklerinden kaynaklanan öğrenme güçlükleri yer almamaktadır. “Özel öğrenme güçlüğü olan birey; dili yazılı ya da sözlü anlamak ve kullanabilmek için gerekli olan bilgi alma süreçlerinin birinde veya birkaçında sorunlar yaşamaktadır. Ortaya çıkan bu sorunlara bağlı olarak dinleme, konuşma, okuma, yazma, heceleme, dikkat yoğunlaştırma ya da matematiksel işlemleri yapma güçlüğü nedeniyle özel eğitim ve destek eğitim hizmetine ihtiyacı olan birey” şeklinde tanımlanmaktadır. Smith (1998) öğrenme güçlüğünün tanımında bulunan en temel elemanları şu şekilde sıralamıştır:

  • Zekâ işlevleri normal ya da üzerinde yer alır.
  • Akademik performanslar beklenilenden aşağı seviyededir.
  • Öğrenme güçlüğü zihinsel yetersizlik, görme, işitme, otizm ya da duygusal ve davranışsal bozukluklardan kaynaklanmamaktadır.
  • En belirgin gerilik dil ve onunla ilgili yani iletişim beceriler, okuma-yazma gibi alanlarda görülmektedir.
  • Merkezi sinir sistemi üzerinde oluşmuş bozukluklarla doğrudan ilgilidir. Bilgi işleme ve bilgiyi öğrenme süreçleri bu bozukluklardan etkilenmiştir.
  • Öğrencide birkaç beceri alanında gözükebilir matematiği iyi iken okuma-yazmada sorunlar yaşanabilir.

Öğrenme güçlüğü kendisini belirli alanlarda yaşanan sorunlarla göstermektedir. Aşağıdaki davranışlar erken çocukluk döneminde ortaya çıkan ilk belirtiler olarak sayılmaktadır.

  • Dil gelişiminde problemler, konuşmada bozukluk,
  • Zaman kavramlarını anlamada sınırlılıklar,
  • Kavram gelişiminde problemler,
  • Öz bakım becerilerini istenilen şekilde yerine getirememe,
  • Akılda tutma, hafıza gelişiminde gerilikler
  • Yerinde duramama ve sürekli hareket halinde olma
  • El göz uyumunda olumsuzluklar,
  • Görsel hafızayı kullanmada yetersizliklerdir.

Yine bu çocukların okul döneminde ortaya koyduğu bazı davranışlar öğrenme güçlüğünün belirtileri arasında yer almaktadır. Bu davranışlar;

  • Okul başarısında belirgin bir düşüklük
  • Odaklanma ve dikkat sorunları
  • Bellekleri kullanmada zayıflık
  • Düzensizlik
  • Hafızaya alma ezber yapmada problemler
  • Algılama sorunları
  • Yer, yön, zaman gibi kavramlarda karışıklıklar
  • Aritmetik işlemlerde sınırlılıklar
  • Dil becerilerinde gerilik
  • Problem davranışlar sergileme
  • Sosyal ve duygusal davranış sorunları
  • Motor yetersizliklerdir.

Öğrenme güçlüklerin farklı öğrenme yaşantıları oluşturulması üzerine farklı bakış açıları ortaya çıkmıştır. Bu yaklaşımlar öğrenme güçlüğü olan öğrencilerin tanılama, değerlendirme ve eğitimlerine farklı bakış açıları ortaya koymaktadır. Bu yaklaşımlar klinik yaklaşım, gelişim geriliğini temel alan yaklaşım, niteliksiz çevre yaklaşımı, ekolojik yaklaşım olarak sıralanmaktadır.
Öğrenme güçlüğü gösteren öğrencilerin genelinde gözlemlenen bazı özellikler mevcuttur. Bu özellikler okuma, anlama, yazma ve matematik alanında akademik başarısızlık, dil bozuklukları, zayıf güdülenme, genelleme problemleri, sosyal becerilerde yetersizlikler, bellek, bilişsel ve üst bilişle ilgili sorunlar, algı, motor ve genel koordinasyon sorunları, dikkat eksikliği ve hiperaktivitedir.

Öğrenme Güçlüğünün Yaygınlaşması ve Sınıflandırılması

Dünyada öğrenme güçlüğünün yaygınlığına ilişkin en net sayıları sağlayan ülke ABD’dir. ABD’deki yaygınlığı en fazla olan özel eğitim kategorisi öğrenme güçlüğüdür. ABD’de her eyaletin öğrenme güçlüğünü tanılamada farklı ölçütler geliştirmesi ve yerel boyutta bunu değerlendirmesi IDEA yasaları ile belirlenmiştir. Ülkemizde ise özel gereksinimli bireylere ilişkin istatistiki veri olmaması yaygınlıkları belirlemede zorluklar ortaya çıkarmaktadır. ABD’de özel eğitim hizmetlerinden yararlanmak için farklı tanılar almış öğrencilerin %42’si öğrenme güçlüğü tanısı altında yer almaktadır. Türkiye’de ise bu oran %3’tür.

Öğrenme güçlüğü tanılanması zor bir yetersizlik türüdür. Bu tanılamada formal değerlendirme, sınıf temelli değerlendirme, müfredat temelli değerlendirme ve portfolyo değerlendirme gibi yöntemler kullanılmaktadır. Öğrenme güçlüğü kendi içerisinde farklı alanlardaki yetersizlikleri barındırdığı için sınıflandırmada bu farklı yetersizlikler dikkate alınır. En fazla karşılaşılan sınıflandırmaya göre, öğrenme güçlüğü gösterene öğrenciler; okuma güçlüğü (disleksi), yazma güçlüğü (disgrafi) ve aritmetik alanda güçlük (diskalkuli) olmak üzere üç alanda toplanmaktadırlar.

Yetersizliklerin türlerine göre yapılan üçlü sınıflamanın yanında bu yetersizliklerin seviyelerine göre de bir sınıflama mevcuttur. Bunlar hafif, orta ve ağır düzey şeklindedir. Hafif düzeydeki öğrenciler destekler aldıklarında yetersizlik gösterdikleri alanda gelişme gösterebilmektedir. Orta düzeyde olan öğrenciler yoğun eğitsel destekler aldıkları takdirde istenilen becerileri sergileyebilmektedir. Ağır düzeyde bulunan öğrenme güçlüğü olan öğrenciler yapılan tüm düzenlemelere rağmen bazen istenilen becerileri sergileyememektedirler.

Öğrenme Güçlüğünün Nedenleri

Öğrenme güçlüğüne ilişkin pek çok neden ortaya koyulmasına rağmen halen sebebi tam olarak bilinmemektedir. Annenin doğum öncesinde yetersiz beslenmesi, bulaşıcı hastalık geçirmesi, ilaç kullanması, alkol kullanması, doğum sırasında bebeğin uzun sürede ve zor doğması, erken doğum, doğum sonrasındaysa bebeğin nefes alana kadar geçirdiği sürenin uzunluğu, kimyasal maddelere maruz kalması, küçük yaşta ateşli hastalık geçirmesi, uygun olmayan koşullarda büyüme ya da ciddi bir beyin travması geçirmesi çocuklarda öğrenme güçlüğüne sebep olabilmektedir. Genel olarak bakıldığında öğrenme güçlüğüne neden olan dört farklı etmen olduğu görülmektedir. Bunlar çevresel faktörler, biyokimyasal dengesizlik, kalıtım ve beyin hasarı ve işlev bozukluğu şeklindedir.
Menenjit, yüksek ateş, felç ve ciddi kafa travması öğrenme güçlüğüne neden olabilecek beyin hasarları olarak nitelendirilmektedir. Öğrenme güçlüğünde beyin hasarı ve işlevsel bozukluğun önemli bir yeri bulunsa da tek sebep bu değildir. Bu yüzden unutulmamalıdır ki;

  • Beyin hasarı olan tüm çocuklar öğrenme güçlüğüne sahip değilken, öğrenme güçlüğü olan çocukların tümü de tıbbi olarak beyin hasarı ve beynin işlevsel bozukluğuna sahip değildir.
  • Beynin işlevsel bozukluğu bir çocukta öğrenme güçlüğüne neden olabilir. Beyin hasarı ve işlevsel bozukluğu öğrenmeyi güçleştirebilmektedir. Ancak etkili öğretimle öğrenme güçlüğü olan çocuklara pek çok beceri kazandırabilmek mümkündür.
  • Her çocuğun öğrenme güçlüğü beyin hasarı ya da merkezi sinir sistemi bozukluklarından kaynaklanmamaktadır.

Öğrenme güçlüğünün nasıl ortaya çıktığı sorusu üzerinde en çok durulan ve en önemli faktör olarak görülen neden kalıtımdır. Günümüzde yapılan çalışmalarda öğrene güçlüğüne sahip çocukların neredeyse %50’sine yakınında anne, baba ve kardeşlerinde de benzer şekilde öğrenme güçlüğü olduğu ifade edilmektedir. Beyin hasarı ve işlev bozukluğu, kalıtım ve biyokimyasal dengesizlik öğrenme güçlüğünün güçlü nedenleri arasında bilinse de en önemli bir diğer etmen de çevresel etmenlerdir. Çevresel etmenler denildiğinde çocuğun yaşadığı çevre, evi, ailesi, arkadaşları, çevresindeki kişilerin tutumları, sunulan eğitim hizmetleri, ailenin ekonomik durumu, çocuğun beslenmesi ve bakımı gibi pek çok faktör akla gelmelidir.

Bakım Personelinin Dikkat Edeceği Durumlar ve Öneriler

Ülkemizde yetersizliği olan bireylerin bakımını sağlayan iki türlü yaklaşım benimsenmektedir. Yetersizliği olan bireyler isterlerse kendi evlerinde aileleri tarafından bakımları sağlanırken ailesi olmayan ya da evde bakımı yapılamayacak olan bireylere de kurumlarda bakım hizmeti verilmektedir. Bakım ve rehabilitasyon hizmetleri aileler ya da bakım personeli tarafından sağlanmaktadır. Öğrenme güçlüğü olan bireyler söz konusu olduğunda hem evde hem kurumda hem de okullarda öğretmenler tarafından bu bireylere bakım desteği verilebilir

Öğrenme güçlüğüyle çalışan öğretmenlere şu öneriler verilebilir:

  • Bireyselleştirilmiş bir eğitim planı hazırlamalıdır.
  • Ders içeriklerini öğrencinin daha kolay anlayabileceği ve adapte olabileceği şekilde düzenlemelidir.
  • Öğrenme güçlüğü olan öğrenciler de aynı zaman dikkat eksikliği ve hiperaktivite gözlenebilir. Dolayısıyla öğrencinin dikkatini kolay toplayacağı bir noktaya oturtulması akademik başarısını arttıracaktır.
  • Ders materyallerinin görsellerle, şemalarla ve nesnelerle hazırlanması öğrencinin daha kolay anlamasına yardımcı olacaktır.
  • Sık sık yoklamalar yapılarak öğrencilerin eski bilgilerini unutup unutmadığı kontrol edilmelidir.
  • Öğrencinin derse katılması sağlanmalı, teşvik edilmeli ve ödüllendirilmelidir.
  • Öğrencinin amaçlarının sistematik olarak takip edilmesi ve bu amaçlara yönelik öğretim yapılması öğrencinin başarısını arttıracaktır.
  • Yönerge verirken ve konuşurken dili basitleştirmek onların daha iyi iletişim kurmalarına yardımcı olacaktır.
  • Diğer akranlarından farklı olmadığını hissettirmek öğrenme güçlüğü olan öğrenciyi mutlu hissettirecektir.
  • Öğrenme güçlüğü olan çocukların konuşmasına ve kendi yaşamıyla ilgili konular paylaşmasına fırsat vermek onların kendini önemli hissetmesini sağlayacaktır.

Bakım personeline şu öneriler verilebilir:

  • Öğrenme güçlüğü olan çocuğa birey merkezli bakım ve rehabilitasyon planı hazırlayarak hem bireyin hem de personelin yaşamını kolaylaştırmak önemlidir.
  • Öğrenme güçlüğü olan çocuğu dinlemek ona fırsatlar vermek önemlidir. Zaman zaman onunla sohbet etmek onu mutlu edecektir.
  • Kurumda ya da dışarıda meydana gelecek tehlikeli durumları sıklıkla hatırlatmak bu tehlikeli durumlardan kaçınmasına yardımcı olacaktır.
  • Çocuğun bakım hizmeti aldığı ortamın düzenlemesi yapılmalıdır. Düzenleme yapmak onu karmaşıklıktan kurtaracaktır.
  • Öğrenme güçlüğü olan öğrencilerin ev ödevleri ve sorumlulukları mutlaka olacaktır. Çocukla ilgilenen bakım personelinin yukarıda bahsedilen öğretmenlere yönelik önerileri de dikkate alarak akademik olarak çocuğu desteklemesi çocuğun yaşamını kolaylaştıracak ve akademik becerisini arttıracaktır.
  • Birey merkezli bakım planında öğrenme güçlüğü olan çocuğa yönelik günlük rutinler hazırlanarak bireylerin karmaşık durumlar yaşaması önlenebilir.
  • Herhangi bir travmaya bağlı olarak öğrenme güçlüğü tanısı alan bireylerin fizyoterapi gibi destekler de alması gerekebilir. Bu gibi durumlarda bireylere fiziksel aktivitelerle birlikte fizyoterapi desteği sağlanabilir.
  • Dil becerilerini geliştirmek amacıyla dil ve konuşma terapistlerinden destek alınabilir.

Ailelere yönelik ise şu önerilerde bulunulabilir:

  • Öğrenme güçlüğüne dair derinlemesine bilgi edinmek çocuğun gereksinimlerini karşılamak için önemlidir.
  • Ailenin çocuğunun durumunun farkında olarak beklentilerini çocuklarının özelliklerine göre düzenlerse çocuklarına karşı tutumları daha olumlu olacaktır.
  • Çocuklarının öğrenme süresi ve şeklinin farklı olduğunu unutulmamalıdır.
  • Çocuğa zaman ayırarak hayatıyla ilgili paylaşımlarda bulunmak çocuğu mutlu edecektir.
  • Öğrenme güçlüğü olan çocuk akranları ya da kardeşleriyle kıyaslanmamalıdır.
  • Çocuğun başarabildiğini göstermek onu mutlu edecektir.
  • Çocuğun öğrenme güçlüğü kabul edilerek gerekli sevgi gösterilmelidir.
  • Çocuğun eğitiminde sabır ve hoşgörü çok önemlidir. Anlamaya güçlük yaşadığı durumlar gerektiğinde tekrar tekrar anlatılmalıdır.
  • Çocuğun öğretmenleri ile sürekli iletişim halinde olunmalı ve akademik becerilerine ilişkin takip yapılmalıdır.
  • Çocuğun çeşitli yönergelere alışması için bol bol etkinlik yapılmalıdır. Örneğin; “bardağı getirir misin”, “tabaktaki meyveleri sayalım mı?”.
  • Çocuğun toplum içerisinde sıklıkla vakit geçirmesini sağlayarak sosyalleşmesine imkân verilmelidir.
  • Dikkat geliştirmeye yardımcı oyunlarla ev içerisinde hem keyifli hem de öğretici vakit geçirilebilir.
  • Ebeveynler çocukları için özel eğitim desteğinden faydalanabilirler.
  • Çocuğun kendi başına yapabileceklerinde ona yardım etmek yerine fırsat vermek onun kendine güven duymasını sağlayacaktır.
  • Okumayla ilgili ciddi problemler yaşayabilirler. Bu durumda onlara sinirlenmek yerine bol bol okuma alıştırmaları yaparak onun başarabildiğini görmesine olanak sağlamak önemlidir.

Güz Dönemi Dönem Sonu Sınavı
18 Ocak 2025 Cumartesi
v