Çalışma Ekonomisi 1 Dersi 1. Ünite Sorularla Öğrenelim
Çalışma Ekonomisine Giriş Ve Temel Kavramlar
Emek piyasası nedir?
İnsanın bizzat üretime katılma fonksiyonu olarak ifade edilen emeğin üretimde kullanılır hâle gelmesi, yani istihdam edilmesi için emekle ilgili birbirini tamamlayıcı iki fonksiyonun bir araya gelmesi gerekir. Bunlar emek arzı ve emek talebidir. Emek arzı ve talebinin karşılaştığı ve emeğin fiyatı olan ücretin belirlendiği piyasaya ise emek piyasası adı verilir.
Çalışma ekonomisi nasıl bir disiplindir?
Çalışma ekonomisi, emek arz ve talebinin karşılaştığı emek piyasasının işleyişi ve bu piyasada ortaya çıkan sorunlarla uğraşan bir disiplindir. Çalışma ekonomisi, modern toplumların karşı karşıya oldukları sosyal ve ekonomik sorunların çoğunu anlamamıza ve bu sorunlara çözümler bulunmasına katkı sağlar.
Çalışma ekonomisini cevap aradığı sorular nelerdir?
Çalışma ekonomisinin cevabını aradığı sorulardan bazıları şunlardır:
- Endüstri toplumlarının çoğunda, geçtiğimiz yüzyıl boyunca, neden kadınların işgücüne katılımı sürekli bir artış göstermiştir?
- Göçün, yerel işgücünün ücret ve istihdamı üzerine etkisi nedir?
- Asgari ücretler nitelik düzeyi düşük çalışanların işsizlik oranını arttırır m?
- İş sağlığı ve güvenliği düzenlemelerinin istihdam ve gelirlere etkisi nedir?
- İnsan sermayesine yapılan sübvansiyonlar, dezavantajlı çalışanların ekonomik refahının arttırılmasında etkin bir yöntem midir?
- Sendikaların üyeleri ve ekonomi üzerindeki ekonomik etkileri nelerdir?
- Cömert bir işsizlik sigortası işsizlik süresini uzatır mı?
- Avrupa'daki işsizlik oranı niçin Amerika Birleşik Devletleri'nden daha yüksektir?
Çalışma ekonomisinin temel konuları nelerdir?
Çalışma Ekonomisinin konuları “makroekonomik” ve “mikroekonomik” konular olmak üzere ikiye ayrılmaktadır (S: 3, Şekil 1.1). Makroekonomik konular, ekonominin bütününe ilişkin alanları kapsarken, mikroekonomik konular ise bireysel ekonomik birimlerin kararlarıyla ilgilenir.
Çalışma ekonomisini ekonominin diğer alanlarından farklı kılan en temel özellik nedir?
Çalışma ekonomisini ekonominin diğer alanlarından farklı kılan en temel özellik, kuşkusuz ilgi alanının “en kutsal değer” olarak kabul edilen “insan emeği” ve bu emeğin “alınıp satıldığı” emek piyasası olmasıdır.
Emek piyasalarının başlıca fonksiyonu nedir?
Emek piyasalarının ekonomik rolü, özellikle iş arayan işgücüne, vasıflarına uygun iş bulabilme, işverenlere ise üretim sürecinde kullanacakları, ihtiyaç duydukları vasıfta işgücünü seçebilme olanağı tanıması ile belirginleşmektedir. Bu nedenle emek piyasaları, özellikle özgür bir toplumda gerekli iş ve işgücünü bulma kolaylığını sağlayan yerler olmaktadır. Emek piyasalarının başlıca fonksiyonu ücretlerdeki düzenlemeler yoluyla emek arz ve talebinin dengelenmesi ve eşitlenmesidir.
Bireyler açısından emek piyasasının yeri nedir?
Modern bir ekonomide mevcut birçok piyasa arasında emek piyasası en önemli olandır. Hanehalklarının çoğu, hizmetlerini günlerinin büyük bir kısmını geçirdikleri bu piyasada satarak gelir elde ederler. Birçok birey çalışmadığı saatlerden kalan zamanının geniş bir kısmını bu piyasada etkin bir icraat göstermek için gerekli becerileri kazanmak için harcar. Bireylerin yaşamları süresince giriştikleri eğitim ve öğretim faaliyetleri esas itibariyle onların emek piyasasındaki performanslarını arttıran becerilerle donatmak üzere tasarlanmıştır. Bunun ötesinde bireyler emek piyasasındaki faaliyetlerine dayanarak kendilerine ilişkin değerlendirmeleri oluştururlar ve sosyal yaşamlarının birçok parametresini belirleyen arkadaşlıklar ve bağlar kurarlar.
Emek piyasasının firmalar açısından önemi nedir?
Emek piyasası, firmalar açısından faaliyet gösterilmesi zorunluluğu olan 3 yaşamsal piyasadan birisidir. Bunun dışında kalan diğer iki piyasa ise ürün ve sermaye piyasalarıdır. Emek ve sermaye piyasaları firmaya gerekli girdilerin sağlanmasında, ürün piyasası ise elde edilen ürünün satılmasında önem taşımaktadır. Gerçekte, bir firma aynı anda birbirinden farklı birçok emek, sermaye ve ürün piyasasında faaliyet gösterir. Firmanın faaliyet göstermek zorunda olduğu piyasalar ve bu piyasalarla karşılıklı ilişkileri (S:5, Şekil 1.2)’de gösterildiği gibi şematize etmek mümkündür.
Emek piyasalarını diğer piyasalardan ayıran özellikler nelerdir?
Emek piyasalarını diğer piyasalardan ayıran birçok farklı özellikler bulunmaktadır:
- Emek piyasasını mal ve diğer piyasalardan ayıran belki de en önemli özellik, emeğin istihdamının çalışan ve çalıştıran arasında kişisel bir ilişkiyi ifade etmesidir. Emek, sadece para ile ölçülebilen bir değer olmayıp kişiliğin bir parçası olarak istek, yetenek, deneyim ve bilgi ile bütünleşerek arz edilen bir değerdir. İşçiler için emek piyasasında ne kadar ücret kazanıldığı ölçüde nasıl bir ortamda çalışıldığı da önemlidir. Bu nedenle işveren istihdam paketinde ücretin yanı sıra diğer unsurları da bulundurmak zorundadır. İşçiler sadece en yüksek ücret almayı değil, bütün bu unsurları göz önüne alarak en yüksek faydayı elde etmeyi amaçlarlar.
- Emek piyasası hakkında genellikle hem işveren hem de işçi bakımından bir bilgi eksikliği söz konusudur. İşverenler için, işçinin verimlilik kapasitesini ölçmek ve piyasada daha iyi niteliklere sahip iş arayanların olup olmadığını bilmek güçtür. Aynı şekilde işçinin de bulduğu işin kendisi için ne kadar uygun ve tatmin edici olduğunu, piyasada daha iyi işler bulup bulamayacağını değerlendirebilmesi de zordur.
- Emek piyasasına arz edilen emek büyük ölçüde heterojenlik gösterir. Bireyler, motivasyonları, belirli işlere yatkınlıkları, yetenekleri ve risk alma istekleri bakımından birbirlerinden farklıdırlar.
- Tek bir emek piyasası yoktur, farklı birçok iş için binlerce piyasa vardır. Bu piyasalar bazen beceri düzeylerindeki farklılıklara göre, bazen de coğrafi alan bakımından sınıflandırılmaktadır.
- Emek piyasalarında grup ilişkilerini etkileyen birçok faktör bulunmaktadır. Bu piyasalardaki karar alıcı birimlerin başında gelen sendikaların davranışlarını belirleyen sosyal, siyasal ve ideolojik bazı etkenler mal piyasalarında yer alan firmaların davranışlarını etkileyen faktörlerden farklıdır.
- Emek piyasasında işçinin pazarlık gücü nispi olarak azdır. Genellikle bu piyasalarda güç “alıcılar” lehinedir. Çünkü iş arayanların sayısı açık işlerden fazladır.
Neoklasik emek piyasası akımı nasıl gerçekleşmektedir?
(S:6, Şekil 1.3)’de emek ve mal piyasaları arasındaki ilişkinin üretim fonksiyonu ile şekillendiği ve firmalar ile hanehalkları arasındaki ilişkinin ürün piyasası ile faktör piyasası arasındaki döngü olduğu anlatılmaktadır. Buna göre emek piyasalarında kullanılan işgücü miktarı üretim fonksiyonuna bu ise toplam arz-toplam talep arasındaki ilişkiye bağlıdır. Emek piyasası bazı açılardan mal ve hizmet piyasasından farklı özelliklere sahip olsa da mal ve hizmet piyasasına sıkı bir biçimde bağlıdır. Bunu bir örnekle açıklamak gerekirse mal ve hizmet piyasası bir otomobilin ön tekerlekleri ise emek piyasası arka tekerlekleridir. Ekonominin işleyişi bu ikisinin aynı yönde hareketi ile gerçekleşir.
Çalışma ekonomisinde standart tanımlar oluşturmanın ve bu tanımları kullanarak analiz yapmanın zorlukları nelerdir?
Standart tanımlar oluşturmanın ve bu tanımları kullanarak analiz yapmanın iki tür zorluğundan söz edilebilir. Birincisi; bu tanımların yansız, objektif ve evrensel kılınmalarının nasıl mümkün olabileceği meselesi ve ikincisi de tanımların ideolojik içeriklerinin ya da teorik dayanaklarının yarattığı sınırlayıcılığın farkında olup olmama sorunudur.
Çalışma çağındaki nüfus kavramıyla ifade edilen yaş aralığı nedir?
Çalışma çağındaki nüfus tanımlanırken bir yaş sınırlamasından hareket edilir. Genellikle, bu çağın alt sınırı, zorunlu temel eğitimin bitişini ifade ederken; üst sınırı da emeklilik yaşına karşılık gelmektedir. Ülkeler arasında gerek zorunlu temel eğitimin süreleri ve gerekse emeklilik yaşları konusundaki farklılıklar çalışma çağındaki nüfusun uygulamada farklılaşmasına yol açmaktadır. Ancak, ülkeler arasında yaygın olan yaş sınırları 15-64 yaşları arasıdır. Yani, 15-64 yaşları arasındaki kişiler çalışma çağındaki nüfusu oluşturmaktadır.
Aktif nüfus nedir?
Aktif ya da faal nüfus, çalışma çağında yani 15 ve daha yukarı yaş grubunda olup kurumsallaşmamış nüfustan oluşmaktadır. Buna, aynı zamanda, kurumsal olmayan çalışma çağındaki nüfus adı da verilmektedir.
Aktif nüfus, “belirli bir referans dönemi boyunca, Birleşmiş Milletler Milli Gelir, Muhasebe ve Denge
Sistemleri tarafından tanımlanmış iktisadi mal ve hizmetlerin üretimi için gerekli olan işgücü arzını
besleyen kadın ve erkekler” şeklinde tanımlanmaktadır. Bu tanım, işi olmayıp iş arayanları ve istihdam edilenleri de kapsadığı kadar işgücüne dahil olmayanları da içine almaktadır.
Aktif Nüfus = İşgücü + İşgücüne dahil olmayanlar
Kurumsallaşmamış nüfus nedir?
Kurumsallaşmamış nüfus, Türkiye İstatistik Kurumuna göre; “okul, yurt, otel, çocuk yuvası, huzurevi, özel nitelikli hastane, hapishane, kışla ve orduevi gibi yerlerde ikamet edenlerle yabancı uyruklular dışındaki nüfustur.”
İşgücü nedir?
İşgücü bir ülkedeki emek arzını insan sayısı yönünden ifade eden bir kavramdır. Başka bir tanımlama ile bir ülkedeki nüfusun üretici durumda bulunan yani ekonomik faaliyete katılan kısmıdır.
İşgücü = İstihdam edilenler + İşsizler
Sivil işgücü nedir?
Çalışma çağındaki nüfustan, çalışmak istemeyenleri, çalışmasını engelleyen bir sakatlığı olanları,
askerlik hizmetini yapanları, ev kadınlarını, öğrencileri ve mahkumlar gibi gözetim altında tutulanları çıkarıp çalışma çağı dışında olduğu halde çalışmak zorunda olan çocuklarla yaşlıları eklersek sivil işgücüne ulaşılır.
Cesareti kırılmış işçi nedir?
İşsiz kalan ve çalışmak istediği hâlde iş bulamadığı için iş aramaktan vazgeçen kişiler işgücü içinde sayılmazlar. Bunlara, “cesareti kırılmış işçiler” adı verilir.
Türkiye İstatistik Kurumu, işgücüne dahil olmayanları hangi gruplara ayırmıştır?
Türkiye İstatistik Kurumu, işgücüne dahil olmayanları şu gruplara ayırmıştır:
- İş aramayıp çalışmaya hazır olanlar: Çeşitli nedenlerle bir iş aramayan, ancak 2 hafta içinde işbaşı yapmaya hazır olduğunu belirten kişilerdir.
- İş bulma ümidi olmayanlar: Daha önce iş aradığı hâlde bulamayan veya kendi vasıflarına uygun bir iş bulabileceğine inanmadığı için iş aramayan ancak işbaşı yapmaya hazır olduğunu belirten kişilerdir.
- Diğer: Mevsimlik çalışma, ev kadını olma, öğrencilik, irad sahibi olma, emeklilik ve çalışamaz hâlde olma gibi nedenlerle iş aramayıp ancak işbaşı yapmaya hazır olduğunu belirten kişilerdir.
- Mevsimlik çalışanlar: Mevsimlik çalışması nedeniyle iş aramayan ve işbaşı yapmaya da hazır olmayan kişilerdir.
- Ev işleriyle meşgul: Kendi evinde ev işleriyle meşgul olması nedeniyle iş aramayan ve işbaşı yapmaya da hazır olmayan kişilerdir.
- Öğrenci: Bir öğrenim kurumuna devam etmesi nedeniyle iş aramayan ve iş başı yapmaya da hazır olmayan kişilerdir.
- Emekli: Bir sosyal güvenlik kuruluşundan emekli olduğu için iş aramayan ve işbaşı yapmaya da hazır olmayan kişilerdir.
- Çalışamaz hâlde: Bedensel özür, hastalık veya yaşlılık nedeniyle iş aramayan ve işbaşı yapmaya da hazır olmayan kişilerdir.
- Diğer: Ailevi ve kişisel nedenler ve bunun dışındaki diğer nedenler ile iş aramayan ve işbaşı yapmaya da hazır olmayan kişilerdir.
Birincil işgücü ile ikincil işgücü arasındaki fark nedir?
İşgücüne katılma durumunda bulunan kişilerin hepsinin çalışma istek ve zorunlulukları aynı derecede değildir. Bu bakımdan işgücünü; birincil ve ikincil işgücü olarak ikiye ayırabiliriz. Birincil işgücü,emek piyasasında tam ve sürekli çalışanları kapsar. Hanehalkı reisleri gibi. İkincil işgücü ise, bir işe bağımlılıkları esas sorumlulukları olarak görülmeyen kişilerden oluşur. Evli kadınlar, okul çağındaki çocuklar ve gençler ikincil işgücü olarak nitelendirilir.
İstihdam nedir?
İstihdam kavramı, geniş anlamda üretim faktörlerinin üretim sürecinde kullanılmasını ifade eder. Dar anlamda istihdam ise emek faktörünün üretim sürecinde bir girdi olarak kullanılmasıdır. İstihdam denildiğinde genellikle anlaşılan da bu dar anlamıdır.
İstihdam ile çalışma kavramları arasındaki fark nedir?
İstihdam, belirli bir bedel (ücret, kâr gibi) karşılığı olarak piyasa ile olan ilişkiyi tanımlarken, çalışma kavramı daha genel bir kavramdır. Bir ev kadınının evdeki faaliyetleri ya da bir öğrencinin dersi ile ilgili faaliyetleri hep çalışmadır ve bu faaliyetlerin hemen hepsinin parasal bir karşılığı yoktur.
Türkiye İstatistik Kurumunun tanımına göre istihdam edilenler hangi gruplara ayrılmaktadır?
Türkiye İstatistik Kurumunun tanımına göre; “istihdam edilenler, işbaşında olanlar ve işbaşında olmayanlar olarak ikiye ayrılırlar. İşbaşında olanlar; yevmiyeli, ücretli, maaşlı, kendi hesabına, işveren ya da ücretsiz aile işçisi olarak referans dönemi içinde en az bir saat ekonomik faaliyette bulunan kişilerdir. İşbaşında olmayanlar ise işi olanlardan, çeşitli nedenlerle referans döneminde işlerinin başında bulunmayan ancak işleri ile ilişkileri devam eden kişilerdir.
İstihdam oranı nasıl hesaplanmaktadır?
Emek piyasalarının temel göstergelerinden birisi olan istidam oranı, aktif nüfus içerisinde istihdam
edilenlerin görece ağırlığını gösterir. İstihdam oranı aşağıdaki gibi tanımlanır:
İstihdam Oranı = (İstihdam edilenler / Aktif nüfus) * 100
İşsizlik nedir?
İşsizlik, çalışma istek ve yeteneğinde olduğu hâlde piyasa ücret haddinden iş bulamama durumu olarak ifade edilebilir. Türkiye İstatistik Kurumuna göre, referans dönemi içinde istihdam hâlinde olmayan (kâr karşılığı, yevmiyeli, ücretli ya da ücretsiz olarak hiç bir işte çalışmamış ve böyle bir iş ile bağlantısı da olmayan) kişilerden iş aramak için son üç ay içinde iş arama kanallarından en az birini kullanmış ve 2 hafta içinde işbaşı yapabilecek durumda olan tüm kişiler işsiz nüfusa dâhildirler.
İşsizlik oranı nasıl hesaplanmaktadır?
Emek piyasalarının temel göstergelerinden birisi de toplam işgücü içerisinde işsizlerin görece ağırlığını gösteren işsizlik oranıdır. İşsizlik oranı aşağıdaki gibi tanımlanır:
İşsizlik Oranı = (İşsizler / İşgücü) * 100
Bu eşitlikte yer alan işsizlik ise aşağıdaki gibi tanımlanır:
İşsizler=İşgücü - İstihdam Edilenler
Eksik istihdam nedir?
Eksik istihdam, istihdamın sektörel dağılımı içinde tarımın ağırlıkta olduğu, ücretsiz aile işçilerinin yoğun olarak bulunduğu ve işsizlik sigortası uygulamasının bulunmadığı ülkelerde, işgücünün gereği gibi değerlendirilememesinden kaynaklanan önemli bir sorundur.
Eksik istihdam tanımlanırken, genellikle “düşük”, “daha az”, “yetersiz” gibi kavramlar kullanılarak istihdamın düşük nitelikli bir türü biçiminde ifade edilir. Bu tanımlamalar yapılırken eğitim, çalışma alanı, ücretler ve işin devamlılığı gibi kriterlerden hareket edilir.
Bazı iktisatçılar eksik istihdamı tanımlarken temelde ücretleri baz olarak alırlar. Örneğin, Zvonkovic eksik istihdam tanımında, “son gelirin bir önceki işten elde edilen gelirden en az % 20 daha az olması” gerektiğini söyler. Bazı iktisatçılar ise, eksik istihdamı düzensiz istihdama veya istihdam ile eğitim arasındaki uyumsuzluğa dayandırırlar. Livingstone’a göre, eksik istihdam kişinin yaptığı işle sahip olduğu eğitim arasındaki uyumsuzluğun bir sonucudur.
Eksik istihdamın boyutları nelerdir?
Eksik istihdamın boyutları şu şekilde belirlenebilir:
- Kişi, işin gerektirdiğinden daha fazla formel eğitime sahiptir.
- Kişi, formel eğitimi dışındaki bir alanda gönülsüz olarak çalışmaktadır.
- Kişi, işin gerektirdiğinden daha fazla iş deneyimine ve niteliğe sahiptir.
- Kişi, gönülsüz olarak yarı zamanlı, geçici veya kesintili istihdamdadır.
- Kişi, bir önceki işinden % 20 veya daha az kazanmaktadır (çalışma hayatına yeni girenler için aynı mesleki nitelikteki kişilerden % 20 az kazanması koşulu aranır).
Görülebilir ve görülemeyen eksik istihdam arasındaki farklar nelerdir?
Uluslararası Çalışma İstatistikçileri Konferansı’nın (ICLS) 1982 yılında yapılan 13. toplantısında eksik istihdam, görülebilir ve görülemeyen eksik istihdam olmak üzere ikiye ayrılmıştı. Görülebilir eksik istihdam (visible underemployment) temelde istatistiksel bir kavram olup doğrudan iş miktarındaki bir yetersizliği ifade eden işgücü istatistikleriyle ölçülebilir. Görülemeyen eksik istihdam (unvisible underemployment) ise işgücü kaynağının yanlış kullanımını veya işgücü ve diğer üretim faktörleri arasında temel bir dengesizliği yansıtan analitik bir kavramdır. Temel belirtileri ise; düşük gelir, düşük verimlilik ve işgücünün sahip olduğu niteliklerden yeterince yararlanamama olabilir. Görülemeyen eksik istihdamın ölçülmesi konusundaki analitik çalışmalar, gelir, verimlilik ve nitelik düzeylerini içeren geniş bir veri analizi gerektirir. Bu nedenle, eksik istihdamın istatistiksel olarak ölçülmesi, genellikle görülebilir eksik istihdamla sınırlıdır.
Zamana dayalı eksik istihdam nedir?
Zamana dayalı eksik istihdam, çalışma süresinin yetersizliği nedeniyle ilave bir iş arayan ve bu işte çalışmaya müsait olanların durumunu ifade eder. Zamana dayalı eksik istihdamı tanımlamak için bu durumun referans döneminde şu üç kritere de uyması gerekir. Bu kriterler şunlardır:
- İlave çalışmaya istekli olma,
- İlave çalışmaya müsait olma,
- Normal çalışma süresinden az çalışma.
Yetersiz istihdam hangi durumlarda söz konusu olur?
Yetersiz istihdam kavramı görülemeyen eksik istihdamdan daha geniş bir alanı içine alır. Tanımı görülemeyen eksik istihdama göre hem daha objektif ve hem de daha pratiktir. Yetersiz istihdam şu üç durumda söz konusu olmaktadır;
- Niteliğe dayalı yetersiz istihdam durumu (skill-related inadequate employment): İşçinin sahip olduğu niteliğin, işin gerektirdiğinden çok daha fazla olmasıdır. Yani, işçinin kapasitesini tam olarak kullanamaması durumudur.
- Gelire dayalı yetersiz istihdam durumu (income-related inadequate employment): Normal çalışma süresinin altında çalışmamakla birlikte elde edilen gelirin çok düşük olması durumudur. Bu duruma daha çok gelişmekte olan ülkelerde kendi hesabına ve informel ekonomik faaliyetlerde çalışanlar arasında yoğun olarak rastlanmaktadır.
- Aşırı çalışmaya dayalı yetersiz istihdam (inadequate employment related to excessive hours): Aşırı istihdam olarak da isimlendirilebilecek bu durumda kişilerin gelirlerinin azalmasına rağmen referans dönemindekinden daha az sürelerle çalışmak istemeleri söz konusu olmaktadır.
İşgücüne katılma oranı nedir?
İşgücüne katılma oranı, istihdam edilenlerle işsizlerin toplamının oluşturduğu işgücünün aktif nüfusa oranıdır. Bu oran, aktif nüfus içerisinde işgücünün nispi ağırlığını gösterir.
İşgücüne Katılma Oranı = (İşgücü / Aktif nüfus) X 100
“İktisadi faaliyet oranı” olarak da adlandırılan işgücüne katılma oranı, ekonomi politikalarının belirlenmesinde ve uygulanmasında önemli bir rol oynar.
İşgücüne katılma oranını etkileyen faktörler nelerdir?
İşgücüne katılma oranını etkileyen faktörler genellikle, bireysel emek arzını belirleyen faktörlerle özdeştir. Bu faktörlerin başında ücret oranı gelmektedir. Bunun yanında, emek piyasasının koşulları, eğitim düzeyi, kentleşme, kadınların çalışmasına yönelik sosyal tutumlar, boş zamanı daha değerli kılan teknolojik yenilikler ve demografik faktörler de işgücüne katılma oranını etkilemektedir.
Bağımlılık oranı nedir?
Bir ülke nüfusunun tamamı tüketicidir, ancak çalışma çağındakiler hem tüketici hem de üreticilerdir. Üretim-tüketim dengesini sağlamak için üretime katılanların kendileriyle birlikte katılmayanlara da yetecek kadar üretimde bulunmaları gerekir. Bunun ölçüsü bağımlılık oranıdır. Bağımlılık oranı, çalışma çağındaki kişilere bağımlı olan nüfusun kaba bir ölçüsüdür.
Bağımlılık oranı = (Çalışma çağı dışındaki nüfus / Çalışma çağındaki nüfus)*100
Bağımlılık oranının bileşenleri nelerdir?
Bağımlılık oranını iki farklı bileşene ayırmak mümkündür. Bunlar; çocuk bağımlılık oranı ve yaşlılık bağımlılık oranıdır.
- Çocuk bağımlılık oranı, 15 yaşın altındaki çocuk sayısının çalışma çağındaki nüfusa, yani 15-64 yaş grubundaki nüfusa oranıdır.
Çocuk Bağımlılık Oranı = (15 yaşın altındaki nüfus / Çalışma çağındaki nüfus)*100
- Yaşlılık bağımlılık oranı ise, 65 ve üstü yaş grubunun 15-64 yaş grubuna oranıdır.
Yaşlılık Bağımlılık Oranı = (64 yaşın üstündeki nüfus / Çalışma çağındaki nüfus)*100
Emek verimliliği nedir?
Emek verimliliği, belirli bir dönemde bir firmanın, iş kolunun veya ülkenin ürettiği toplam reel üretim miktarının, bu üretimin elde edilmesi için kullanılan toplam emek-saat miktarına bölünmesiyle elde edilir.
Emek verimliliği = (Toplam ürün / Çalışılan süre) *100
Emek verimliliğini etkileyen unsurlar nelerdir?
Emek verimliliğini belirleyen unsurların başında, üretimde kullanılan emeğin kalitesi gelmektedir. Kuşkusuz, emeğin kalitesi ile eğitim düzeyi arasında doğru orantılı bir ilişki bulunmaktadır. İyi eğitilmiş, vasıf düzeyi yüksek işçilerin verimlilik düzeyi de yüksek olacaktır. Eğitimin yanında, sağlık ve beslenme koşulları gibi yaşam şartları da emeğin kalitesi üzerinde etkili olmaktadır. Emeğin verimliliğini belirleyen bir başka unsur, birim emek başına düşen sermaye malı miktarıdır. Zamanla sanayide kullanılan makine sayısındaki artışlar işçi başına daha fazla sermaye malı düşmesine neden olmuş, bu da verimliliği yükseltmiştir. Bütün bunların yanında, teknolojik gelişmeler, uzmanlaşma, emek hareketliliği, toplumdaki verimlilik kültürü ve kamu politikaları da emek verimliliğini etkileyen unsurlar arasında sayılabilir.
-
AÖF Sınavları İçin Ders Çalışma Taktikleri Nelerdir?
date_range 7 Gün önce comment 11 visibility 17714
-
2024-2025 Öğretim Yılı Güz Dönemi Kayıt Yenileme Duyurusu
date_range 7 Ekim 2024 Pazartesi comment 1 visibility 1144
-
2024-2025 YKS Ek Yerleştirme İle Yerleşen Adayların Çevrimiçi (Online) Başvuru ve Kayıt Duyurusu
date_range 24 Eylül 2024 Salı comment 1 visibility 605
-
Çıkmış Soruları Gönder Para Kazan!
date_range 10 Eylül 2024 Salı comment 5 visibility 2735
-
2023-2024 Öğretim Yılı Yaz Okulu Sınavı Sonuçları Açıklandı!
date_range 27 Ağustos 2024 Salı comment 0 visibility 898
-
Başarı notu nedir, nasıl hesaplanıyor? Görüntüleme : 25562
-
Bütünleme sınavı neden yapılmamaktadır? Görüntüleme : 14499
-
Akademik durum neyi ifade ediyor? Görüntüleme : 12505
-
Harf notlarının anlamları nedir? Görüntüleme : 12493
-
Akademik yetersizlik uyarısı ne anlama gelmektedir? Görüntüleme : 10421