Bürolarda Temel Kavramlar Dersi 3. Ünite Özet

Finansal Yönetim İle İlgili Kavramlar

İşletmelerin Finansal Çevresi

İşletmeler faaliyetlerini çevreleriyle etkileşim halinde sürdürürler. Sıklıkla paydaşlarıyla etkileşim halindedirler, Bulundukları toplumla da farklı noktalarda bütünleşirler. İşletmelerin çevresinde birbirinin içine geçmiş ve aynı zamanda birbiri ile etkileşim içinde olan, ekonomik sistem, iş çevresi ve finansal sistem gibi çok sayıda farklı unsur bulunur. Bu unsurlara dahil her birime çıkar grubu veya paydaşlar denir. İşletme sahipleri, çalışanları, tedarikçiler, işletmeye kredi kullandıran kreditörler, devlet, müşteriler ve toplum paydaşları oluşturmaktadır. İşletmelerde finans yöneticilerinin aldıkları kararlar üzerinde işletmelerin içinde bulunduğu etsfinansal çevresi son derece etkilidir. İşletmelerin finansal çevresi denilince akla ilk olarak finansal sistem ve finans piyasaları gelmelidir.

Finansal Sistem

İşletmelerin faaliyet gösterdiği çevrede yer alan ve işletme faaliyetleri ve yöneticilerin kararları üzerinde etkisi olan işletme dışı faktörler arasında, en etkili olan faktör, finansal sistemdir. Finansal sistemin beş ana unsuru vardır.

  1. Fon talep eden birimler (tasarruf açığı olanlar)
  2. Fon arz eden birimler (tasarruf fazlası olanlar)
  3. Finansal aracılar
  4. Finansal araçlar
  5. Hukuki ve idari düzenlemeler

Her ülkede işletmelerin çevresinde ekonomilerin gelişmişlik düzeyinden bağımsız olarak çalışan finansal bir sistem görmek mümkündür. Gelişmiş ülkelerde az gelişmiş ve gelişmekte olan ekonomilere kıyasla finansal sistem daha iyi çalışmaktadır. Böylece sistemin unsurları arasındaki ilişkilerin daha rahat çalıştığı ve işletmelerin fon bulmalarının daha kolay olduğu görülür. Ana faaliyet konusu finansal alanlar olan işletmeler, bankalar, sigorta şirketleri, emeklilik fonları gibi işletmelerdir. Finansal sistemde fonların güvenli bir biçimde el değiştirmesini sağlayan , aynı zamanda sisteme fon arz eden ve/veya fon talep eden birimler olarak da hizmet eden işletmelere “finansal aracılar” denir. Finansal aracılar belirli bir ücret karşılığında sistemde fon talep eden birimlerle fon arz eden birimleri bir araya getirirler. Bankalar finansal sistemde finansal aracı, fon talep eden ve fon arz eden olarak üç rolü aynı anda üstlenirler. Bankalar finansal sistemde fon transferinin güvenli bir biçimde gerçekleşmesini sağlarlar. Tasarruf fazlası olan birimlerin fonlarını toplar (fon talep eder) ve tasarruf açığı olan ve sistemden fon talep eden birimlere kullandırırlar (fon arz eder). Bu işten belirli bir kazanç elde ederler. Bankadan kredi kullananlar bankaya geri ödeme yaparken banka da finansal sisteme fon arz eden birimlere geri ödeme yapar. (Brooks, 2013). Makine imalatı, spor ekipmanları imalatı, yeme-içme hizmetleri sağlayan işletmeler finans-dışı sektörlerde faaliyet gösteren, finans haricindeki alanlarda mal ve/veya hizmet üreten ve/veya satan işletmelerdir.

Finansal sistemde bu tip işletmeler fon talep eden veya fon arz eden birimler olarak bulunur. İşletmeler en çok yapacakları yatırımları finanse edecek fon arayışında olurlar ve sistemde en fazla fon talep edenler olarak bulunurlar.

Finansal Piyasalar

Piyasalarda genel olarak alım-satıma konu olan varlıklar niteliğine göre iki grupta incelenir.

  1. Reel piyasalar
  2. Finansal piyasalar

Reel piyasalar: Reel piyasalarda alım-satım konusunu mal ve hizmetler ve mal ve hizmetlerin üretiminde kullanılan üretim faktörleri oluşturur. Bunlardan ilki mal ve hizmet piyasaları, ikincisi faktör piyasaları olarak adlandırılır

Finansal piyasalar: Finansal piyasalarda alım-satımın konusu, reel piyasalardaki işlemlerin parasal yönünü temsil eden finansal araçlardır. Reel piyasaların ihtiyaç duyduğu fonların rahat bir şekilde temin edilebilmesi için finansal piyasaların gelişmiş, sağlıklı ve yaygın olması, başka bir deyişle etkin olması gerekir. Finansal piyasalar farklı açılardan sınıflandırılabilir :

Vade açısından finansal piyasalar para ve sermaye piyasası olarak ikiye ayrılır.

Para piyasası: Kısa vadeli (bir yıla kadar) fon arz ve talebinin karşılandığı piyasalar para piyasası olarak adlandırılır. Para piyasasında vadesi bir yıla kadar olan finansal varlıklar alınıp satılır. İşletmeler para piyasasından kısa süreli varlıkların finansmanında yararlanırlar.

Sermaye piyasası: Fon arz ve talebinin uzun vade de karşılandığı piyasalara sermaye piyasası denir.

Örgütlenme durumu ele alındığında piyasalar örgütlenmiş ve örgütlenmemiş finansal piyasalar olarak iki bölümde incelenir.

Örgütlenmiş finansal piyasalar: Fnansal araçların alışverişi ile ilgili işleyişin belirli kanun ve kurallara göre yapıldığı, aynı zamanda fiziksel olarak belirli bir yeri olan piyasalardır. Ticari bankalar örgütlenmiş para piyasasının; menkul kıymet borsaları örgütlenmiş sermaye piyasasının en önemli kurumlarıdır.

Örgütlenmemiş finansal piyasalar: (tezgâhüstü) Finansal araçların alışverişi ile ilgili işleyişin belirli kanun ve kurallara göre yapılmadığı, aynı zamanda fiziksel olarak belirli bir yeri olmayan piyasalardır. En tipik örneği tefeci piyasalarıdır.

Menkul değerlerin ihraç durumu nda finansal piyasalar birincil ve ikincil piyasalar olarak iki grupta incelenir.

Birincil piyasa: Fon sağlamak amacıyla özel ve kamu kurumlarının menkul kıymetlerini ilk defa ihraç ettikleri ve sattıkları piyasalardır.

İkincil Piyasa: Daha önce ihraç edilmiş ve satılmış menkul kıymetlerin izleyen alım-satımlarının gerçekleştiği piyasalardır. Menkul kıymetler borsaları ve finansal aracı kuruluşlar ikincil piyasalara örnektir.

Ödemenin ve teslimin zamanlaması ele alındığında finansal piyasaları spot ve vadeli piyasalar olarak iki grupta inceleriz.

Spot piyasalar: Ödeme ve teslimin hemen yapıldığı piyasadır.

Vadeli piyasalar: Ödeme ve teslimin önceden belirlenmiş bir fiyattan yine önceden belirlenmiş bir tarihte yapıldığı piyasadır.

Finans Yöneticisi kimdir?

Finans yöneticisi İşletmelerde finansal kararlar alan kişidir. İşletmelerde alınan pek çok karar, finansal karar olarak değerlendirilebilir. İşletmelerde alınan kararlar üç grupta incelenir:

  • Yatırım
  • Finansman
  • Kar payı

İşletmelerde hem muhasebe hem de finans konuları Finans yöneticisinin sorumluluğundadır. Finans yöneticisinin sorumluluk ve görevleri iki grupta tuplanır.

  1. Hazine
  2. Kontrol

Hazine: Daha çok işletme dışı kullanıcıları olan tedarikçiler, kreditörler, yatırımcılar ve devlete yönelik işlerdir. Hazine işleri nakit yönetimi, kredi yönetimi, banka ilişkileri yönetimi, yatırımcı ilişkileri yönetimi ve menkul kıymet ihraçları yönetimi gibi örneklendirilebilir.

Kontrol: Finans yöneticisinin kontrol işleri işletme ile ilgili finansal bilgilerin işletme içi kullanıcıları olan yönetim kurulu, üst ve orta düzey yöneticiler ve diğer çalışanlara yönelik işlerdir. Bu işler finansal tabloların analizi, iç denetim, bütçeleme ve vergi yönetimi gibi işlerdir ve finansal bilgi daha çok planlama ve faaliyetlerle ilgili ihtiyaçlar için kullanılır.

Finans yöneticileri İngilizce “chief financial officer” (“finansal işler müdürü” anlamında) teriminin baş harflerinden oluşan CFO olarak adlandırılmaktadır. Çalışanlar kendisine raporlama yapar kendisi de doğrudan tepe yöneticisine raporlama yapar. Üst düzey yönetici pozisyonudur. Finans yöneticileri iktisadi insan olarak görülür. İktisadi insan , tercih ettiği kararlara ulaşmak için muhakeme yaparak rasyonel yani mantıklı kararlar alabilen kişidir. Ayrıca finans yöneticisinin önerilen bir karara ilişkin tahmin edilen maliyetler ile tahmin edilen faydaları dikkate alan bir karar alma tekniği olan Fayda maliyet analizi konusunda da yetkin olması gerekir. Finans yöneticisinin karar alırken Fırsat maliyetlerini de göz önünde bulundurmalıdır. Fırsat maliyeti bir hareketin, ikinci en iyi alternatif hareketi yapmamaya bağlı olarak elde edilemeyen fayda cinsinden ölçülen iktisadi maliyetidir. (A Dictionary of Finance and Banking, 2008) Finans yöneticilerinin karar alırken fırsat maliyetlerini dikkate almaları, fayda maliyet analizi yapmaları gerekir. Ancak bu şekilde çalıştıkları işletmenin çıkarlarına en iyi şekilde hizmet edebilir ve işletmenin yüksek finansal performans yapmasına katkıda bulunabilirler. Uzun vadeli finansman için işletmeler ödünç fon bulabilirler.

Yatırım kararları

İşletmeler reel ve finansal, maddi ve maddi olmayan farklı yatırımlar yaparak mal ve hizmet üretimi yaparlar. Yatırım kararları işletmelerin kıt kaynaklarını en iyi kısa vadeli ve uzun vadeli yatırım alternatiflerine dağıtılması ile ilgili kararlardır. Varlıklar işletmelerin sahip olduğu değerlerdir.

Reel varlıklar : Değeri maddesinden veya özelliklerinden kaynaklanan fiziksel varlıklardır.

Finansal varlıklar : İşletme varlıklarının kullanılarak yaratılacağı gelecekteki gelirler üzerindeki hakları gösteren varlıklardır.

Maddi varlıklar : Nakit, ekipman ve bina gibi fiziksel varlığı olan varlıklardır.

Maddi olmayan varlıklar : Yazılım, lisans, patent ve şerefiye gibi fiziksel varlığı bulunmayan ve parasal olmayan fakat teşhis edilebilen türden varlıklardır.

İşletme varlıkları, işletmenin varlıklarını ve bu varlıkların kaynaklarını gösteren bir finansal tablo olan bilançoda, vadelerine göre dönen varlıklar ve duran varlıklar olarak iki grupta ele alınmaktadır.

Dönen varlıklar : İşletmenin bir yıl içinde kullanabileceği veya nakde dönüştürebileceği varlıklardır. Dönen varlıklar “çalışma sermayesi yönetimi” konusunun içinde ele alınmaktadır. Çalışma sermayesi yönetimi işletmenin kısa vadeye odaklı yönetim faaliyetleri olup, işletme faaliyetlerinin devam edebilmesi için yeterli miktarda kaynağın varlığıyla ilgilidir. İşletmenin dönen varlıkları ve kısa vadeli yabancı kaynakların toplamı çalışma sermayesi olarak adlandırılır. Dönen varlıklar ile kısa vadeli yabancı kaynaklar farkı ise Net çalışma sermayesi olarak adlandırılır.

Duran varlıklar işletmenin bir yıldan daha uzun bir süre içinde kullanabileceği veya nakde dönüştürebileceği varlıklardır. Duran varlıklar maddi ve maddi olmayan duran varlıklar olmak üzere iki grupta ele alınır. Maddi duran varlıklara binalar, fabrikalar ve makineler örnek olarak verilebilir. Maddi olmayan duran varlıklara patentler, telif hakları ve şerefiye örnek olarak verilebilir. Bir işletmenin var olan duran varlıklarının değerini artırmak üzere yeni duran varlıklar almak için yapılan harcamalara

Duran varlıklar işletmenin bir yıldan daha uzun bir süre içinde kullanabileceği veya nakde dönüştürebileceği varlıklardır. Duran varlıklar maddi ve maddi olmayan duran varlıklar olmak üzere iki grupta ele alınır. Maddi duran varlıklara binalar, fabrikalar ve makineler örnek olarak verilebilir. Maddi olmayan duran varlıklara patentler, telif hakları ve şerefiye örnek olarak verilebilir. Bir işletmenin var olan duran varlıklarının değerini artırmak üzere yeni duran varlıklar almak için yapılan harcamalara sermaye harcaması denir. Duran varlık yatırımları ile ilgili uzun vadeli karar alma süreçlerine ise Sermaye bütçelemesi denir. Sermaye bütçelemesi uzun vadeli yatırım fırsatlarının miktarı, riski ve beklenen nakit akışlarının zamanlaması ile ilgilidir.

Finansman Kararları

İşletmeler yatırımlarının tamamını geçmiş yıllarda elde ettiği kazançlarla veya hâlihazırda ellerinde bulunan fonlarla yapamaz. Kısa, orta ve uzun vadeli yatırımlarının bir bölümünün veya tamamının finansmanı için işletmeler sıklıkla, en düşük maliyetle elde edebilecekleri kısa, orta ve uzun vadeli fon arayışı içinde olurlar. Bunun için yabancı kaynakla finansman ve öz kaynakla finansman olmak üzere iki seçenekleri vardır. Kısa vadeli finansman vadesi bir yıldan az borçları kapsar. Kısa vadeli krediler ticari krediler, banka kredileri ve diğer çeşitli kredileri kapsar. Orta vadeli finansmanlar 18 ay ile 15 yıl arasında uzun vadeli finansmanlar ise 15 yıldan uzundur.

Yabancı kaynakla (borçla) finansman : Ödünç fon bulunması ve borçluluk hakkı sağlayan menkul kıymet ihracı yapılmasıdır.

Öz kaynakla finansman: Alacaklılık hakkı sağlayan menkul kıymet ihracı yapılmasıdır.

Yabancı kaynakla (borçla) finansman ile Öz kaynakla finansman seçeneğinin karışımına ve dengesine sermaye yapısı denir. Menkul kıymet ihracı yoluyla öz kaynakla finansman yolu, birincil piyasalardaki potansiyel yatırımcılara pay senedi satarak fon elde etme şeklinde gerçekleşir. Pay senedi sahibine bir işletmeye belli bir oranda ortak olma hakkı sağlayan ve işletmenin varlıkları ve kazançları üzerinde bu oranda hak sağlayan menkul kıymettir.

Kâr Payı ile ilgili kararlar

Finans yöneticileri işletme kazançlarının bir bölümünün işletme ortaklarına (hissedarlara) kâr payı (temettü) şeklinde dağıtılıp dağıtılmayacağına ve eğer dağıtılacaksa kazançların ne kadarının dağıtılacağına karar verir. İşletmelerin gelecek dönem yatırımlarını geçmiş yıllarda elde ettiği kazançlarla finanse etmesine oto finansman denir. İşletme yöneticilerinin kâr payı dağıtımı ile ilgili karar vermekle ilgili hazırladıkları hareket planına Kâr payı politikası denir. Hissedarlar için, sahip oldukları pay senedi ile ilgili iki türlü getiri beklentisi söz konusudur. İlki, kâr paylarından oluşan nakit akışları; ikincisi piyasa fiyatının artması şartıyla oluşan alım-satım fiyatı arasındaki fark olan sermaye kazancıdır. Bir işletme kâr payı dağıtımı yapmaya karar verdikten sonra cevap verilmesi gereken sorular “ne kadar”, “ne zaman” ve “nasıl” sorularıdır. Bu soruların cevabı aranırken, işletme değeri üzerinde etkisi olabilecek faktörlerin tümü ele alınmaya çalışılır.

Paranın Zaman Değeri

Paranın zaman değeri kavramı, rasyonel bireylerin nakit parayı, daha sonra almaktansa daha önce almayı tercih edeceğini anlatır. Bu düşüncenin ardında üç etken vardır.

  1. Yeniden yatırım olanakları
  2. Geleceğin belirsizliği
  3. Enflasyon

Yeniden yatırım olanakları: Finansal piyasalarda getiri elde etmek üzere paranın kullanılacağı farklı fırsatlar akla gelmelidir. Örneğin paranızı bir kişiye veya bir işletmeye belirli bir süre kullanması için borç verirseniz, bu süre zarfındaki sabrınızın ve parayı kullanma hakkından mahrum oluşunuzun karşılığında bir kazanç elde etme fırsatına sahip olursunuz

Geleceğin belirsizliği: Genel olarak gelecekte olacakların bilinmezliği, ayrıca daha uzak geleceğin daha yakın gelecekten daha belirsiz olduğudur. Başka bir deyişle vade uzadıkça belirsizlik artar. Örneğin, daha önce borç olarak kullandırdığımız bir parayı geri alabileceğimizden kesin emin olamayız.

Enflasyon: Genel fiyat düzeyindeki artış nedeniyle paranın satın alma gücündeki düşüştür.

Belirli bir miktar paranın belirli bir faiz oranı kullanılarak hesaplanan gelecek bir tarihteki değerine baliğ; yapılan işleme gelecekteki değer bulma denilmektedir. Belirli bir miktar paranın belirli bir faiz oranı kullanılarak hesaplanan geçmiş bir tarihteki değerine baliğ; yapılan işleme bugünkü değer bulma veya iskontolama denilmektedir.

Basit faiz

Anaparanın faize konu olduğu süre bir yıldan kısa ise, faizlendirme yapılan her devrenin faizi, ilk yatırılan anapara üzerinden hesaplanacak ve her devrenin faiz tutarı birbirine eşit olacaktır. Faiz tutarının hesaplanmasında şu formül kullanılır:

I= P*r*t

I= faiz tutarı

P= anapara

r= faiz oranı

t= faizlendirme süresi

Basit Faiz ile Gelecekteki Değeri Bulma

Bir miktar paranın bir yıldan kısa olmak üzere gelecek bir tarihteki değeri;

S= P*(1+r*t) şeklinde ifade edilir.

S= gelecekteki değer (baliğ)

P= anapara

r= faiz oranı

t= faizlendirme süresi

Basit Faiz ile Bugünkü Değeri Bulma

Bir miktar paranın bir yıldan kısa olmak üzere geçmiş bir tarihteki değeri;

P= S/(1+r*t) şeklinde ifade edilir.

P= bugünkü değer (anapara)

S= baliğ

r= faiz oranı

t= faizlendirme süresi

Birleşik faiz

Anaparanın faize konu olduğu süre bir yıldan uzun ise, faizlendirme yapılan her devrenin faizi, o devrenin anaparasına eklenir ve bir sonraki devrenin anaparasını oluşturur. Örneğin, ilk devrenin faiz tutarı devre sonunda anaparaya eklenir. Anapara ve faiz tutarları toplamı, ikinci devrenin anaparasını oluşturur ve ikinci devrenin faizi bu tutar üzerinden hesaplanır. Bu işlem sürenin sonuna kadar her faizlendirme devresi devam eder. Böylece bileşik faiz uygulamasında faizin de faizi hesaplanmış olur. Bileşik faiz ile ilgili hesaplamalarda faiz oranı, faizlendirme devreleri ile ifade edilir ve “devre faiz oranı” adını alır. Ayrıca hesaplamalarda faizlendirme süresi boyunca faizlendirme yapılacak devre sayısı “n” kullanılır. Örneğin; faizlendirme süresi 2 yıl ve faizlendirme sıklığı 1 yıl ise devre sayısı 2/1=2 (2 yılda 2 adet 1 yıl vardır)

Bileşik Faiz ile Gelecekteki Değeri Bulma

Bir miktar paranın bir yıldan uzun olmak üzere gelecek bir tarihteki değeri;

S= P*(1+i)n şeklinde ifade edilir.

S= gelecekteki değer (baliğ)

P= anapara

i= devre faiz oranı

n= devre sayısı

Bileşik Faiz ile Bugünkü Değeri Bulma

Bir miktar paranın bir yıldan uzun olmak üzere geçmiş bir tarihteki değeri;

P= S / (1+i)n şeklinde ifade edilir.

P= bugünkü değer

S= baliğ

i= devre faiz oranı

n= devre sayısı

Temel Finansal Tablolar

İşletmenin iç ve dış çevresinde yer alan kişi ve kurumlar finansal ve finansal olmayan kararlarında kullanmak üzere İşletmelerin faaliyet sonuçları ile ilgili bilgilere ihtiyaç duyarlar. İşletmelerin iç çevresindeki bilgi kullanıcıları işletme sahipleri, çalışanları ve yöneticileri; dış çevresindeki bilgi kullanıcıları ise işletmeye borç kullandırabilecek kişi ve kurumlar, işletmeye ortak olabilecek kişi ve kurumlar, müşteriler, tedarikçiler ve diğer paydaşlar olabilir. Sayılan bu paydaşların her birinin

bilgi alma amacı farklıdır ve ihtiyaç duydukları bilgiler de farklılık gösterecektir. Örneğin işletme içindeki bir yönetici işletme kaynaklarının ne kadar verimli kullanıldığı ile ilgilenirken , işletmenin kredi kullanmaya çalıştığı banka işletmenin kaynaklarının ne kadarını borçla, ne kadarını öz kaynaklarla finanse ettiğiyle daha çok ilgilenecektir. Örneğin bir finans yöneticisi için finansal tablolar yatırım, finansman ve kâr payı ile ilgili karar alma süreçlerinde girdi niteliğindedir. Farklı bilgi kullanıcılarına işletmenin finansal durumu, faaliyet sonuçları ve nakit akışları konusunda gerçekçi bilgilerin sunulduğu tablolara finansal tablo denilmektedir. Finansal tablolar; bilanço, gelir tablosu, satışların maliyeti tablosu, fon akım tabloları, nakit akım tablosu, kâr dağıtım tablosu ve öz kaynaklar değişim tablosudur.

Bilanço

Bilanço, işletmelerin belirli bir tarihteki varlıklarını, borçlarını ve öz sermayesini gösteren tablodur. Bilançoda yer alan hesap grupları

  • Varlıklar (Dönen Varlıklar ve Duran Varlıklar)
  • Kaynaklar (Kısa Vadeli Borçlar, Uzun Vadeli Borçlar ve Öz Sermaye)

Varlıklar: likidite dereceleri ve kullanım amaçları esas alınarak dönen varlıklar ve duran varlıklar olarak gruplandırılır.

Dönen varlıklar: Hazır değerler, menkul kıymetler, kısa vadeli alacaklar, stoklar ve diğer dönen varlıklardan oluşan ve bir yıl içinde ya da işletmenin normal faaliyet dönemi içinde ve doğal koşullar altında paraya çevrilmesi veya tüketilmesi öngörülen varlıklardır.

Duran varlıklar: Prensip olarak, bir yılda veya işletmenin normal faaliyet dönemi içinde paraya çevrilmesi veya tüketilmesi öngörülmeyen, bir döneminden daha uzun süre yararlanılan uzun vadeli varlıkları ifade eder.

Kaynaklar: Kaynaklardan kısa vadeli yabancı kaynaklar vadesi bir yıl içinde dolacak olan borç kalemlerini içeren hesap grubudur. Uzun vadeli yabancı kaynaklar, bilanço tarihi itibarıyla vadesine bir yıldan daha uzun süre kalmış bulunan yabancı kaynakları ifade eder. Öz kaynaklar, işletmenin net aktifleri üzerinde işletme ortaklarının haklarını ifade eder.

Bilançoda yukarıdan aşağıya doğru inildikçe varlıkların paraya dönüşüm hızı ve kolaylığı artar. Yine yukarıdan aşağıya doğru inildikçe kaynakların vadesine kalan süre uzar. "(kitabın 83. sayfasındaki Tablo 3.1 'de gösterildiği gibi)" Bilanço çift taraflı bir tablodur ve her zaman varlıklar toplamı, kaynaklar toplamına eşittir. Bu eşitliğe “bilanço eşitliği” adı verilmektedir.

Gelir Tablosu

Bir işletmenin bir hesap döneminde elde ettiği hasılat ve gelirler ve yaptığı tüm maliyet ve giderleri gösterir. Gelir Tablosunda aşağıdaki kalemler yer alır:

Brüt Satışlar: İşletmenin esas faaliyetleri çerçevesinde satılan mal ve hizmetlerin satış faturalarında yazılı bulunan tutarlardan oluşur.

Satışlardan İndirimler: Brüt satışlardan, satış iadeleri, satış iskontoları, satıcı tarafından, alıcı hesabına, malın sevki sırasında ödenen giderleri ifade eden ve satılan mallara ait olan sevk giderleri, satılan malların hatalı ve eksik olması ya da taşıma esnasında hasara uğramış olması nedenleriyle yapılması zorunlu indirimler ve benzerleri indirilir

Net Satışlar: Brüt satışlar ile satışlardan indirimler arasındaki farkı ifade eder.

Satışların Maliyeti: “Satışların Maliyeti” tablosuna göre hesaplanan tutarları gösterir.

Faaliyet Giderleri: İşletmenin faaliyeti ile ilgili bulunan araştırma ve geliştirme; pazarlama, satış ve dağıtım ile genel yönetim giderlerini içeren hesap grubudur.

Diğer Faaliyetlerden Gelirler ve Kârlar: İştiraklerden ve bağlı ortaklıklardan elde edilen temettü geliri ile faiz ve diğer temettü gelirleri ve arızi bir karakter arz etmeyen kira gelirleri, menkul kıymet satış kârları gibi diğer faaliyetlerden elde edilen gelir ve kârlardan oluşur.

Diğer Faaliyetlerden Giderler ve Zararlar: Diğer faaliyetlerle ilgili gelirlerin elde edilmesinde katlanılan gider tutarlarını içerir.

Finansman Giderleri: İşletmenin borçlandığı tutarlarla ilgili olarak katlanılan ve varlıkların maliyetine eklenmemiş bulunan faiz ve benzeri diğer giderleri ifade eder.

Olağanüstü Gelirler ve Kârlar: İşletmenin olağan faaliyetlerinden bağımsız olan ve bu nedenle arızi karakter taşıyan menkul kıymetlerin ve duran varlıkların satışlarından elde edilen kârlar ile olağanüstü olay ve gelişmeler nedeniyle ortaya çıkan gelir ve kârların yer aldığı hesap grubudur.

Olağanüstü Giderler ve Zararlar: İşletmenin olağan faaliyetlerinden bağımsız olan ve bu nedenle sık sık ve düzenli olarak ortaya çıkması beklenmeyen işlem ve olaylardan kaynaklanan gider ve zararların yer aldığı hesap grubudur.

Ödenecek Vergiler ve Diğer Yasal Yükümlülükler: Yürürlükteki mevzuat uyarınca hesaplanan ve ödenmesi gereken vergiler ile diğer kesintiler bu grupta gösterilir.

Net Dönem Kârı: Net dönem kârı terimi; işletmenin olağan faaliyetlerinden elde ettiği hasılat ile olağanüstü gelir ve kârlarından, olağandışı gider ve zararlarla vergi ve benzeri yasal yükümlülük karşılıkları düşüldükten sonra kalan kârı ifade eder. "(kitabın 86. sayfasındaki Tablo 3.3’ te ve Tablo 3.4’ te gösterildiği gibi)"

Finansal Analiz

Finansal tablolardaki verilerden anlamlı bilgiler elde etmek için, bu tablolardaki hesap kalemlerinin zamana göre değişiminin ve finansal tabloda hesap grubu içindeki payının incelenmesi ile farklı hesap kalemleri arasında ilişkiler kurulması şeklinde yapılan analizdir. Muhasebe bilgi sisteminin çıktısı ve aynı zamanda karar alıcıların girdisi olan finansal tablolardaki bilgilerin ham hâli ile işletmenin finansal durumu, riskleri, verimliliği gibi konularda yorum yapmak her zaman mümkün ve doğru olmaz. Finansal tablolardaki verilerden anlamlı bilgiler üretmek için hesap kalemlerinin zaman içindeki değişiminin, toplam içindeki payının ve kalemlerin birbirine oranının incelenmesi uygun olacaktır. Finansal tablolar çeşitli teknikler kullanılarak analiz edilebilir :

  • Oran Analizi
  • Yüzde yöntemi ile analiz (Dikey analiz)
  • Karşılaştırmalı analiz (Yatay analiz)
  • Eğilim analizi (Trend analizi)

Oran analizi: (Rasyo analizi): Finansal oranlar işletmelerin finansal durumuyla ilgili çabuk ve basit şekilde bilgi veren oranlardır. Oran analizinde seçilen finansal tablo kalemleri arasındaki ilişkiler, bu kalemlerin birbirine oranlanması ile ifade edilir

Yüzde yöntemi ile analiz (Dikey analiz): Yüzde yöntemi ile analizde finansal tablolarda yer alan her bir hesap kaleminin toplam içerisindeki payı yüzde olarak ifade edilir

Karşılaştırmalı analiz (Yatay analiz): Karşılaştırmalı analizde işletmelerin belirli bir tarihte düzenlenmiş finansal tablolarında yer alan hesap kalemleri arasındaki ilişki değil, bu kalemlerin zaman içinde göstermiş olduğu artış ve azalışlar dikkate alınır

Eğilim analizi (Trend analizi Eğilim analizi, bir işletmenin finansal tablolarındaki hesap kalemlerinde veya finansal oranlarında beş-on yıl gibi uzun zaman dönemi içindeki değişimlerin, endüstrideki diğer işletmelere oranla ya da o işletmenin baz olarak alınan yılına oranla ne yönde olduğunu belirlemek için yapılır.

Finansal Yönetimin Temel Prensipleri

İşletmelerde finans yöneticileri uzun vadeli de olsa kısa vadeli de olsa temel prensiplere göre hareket etmeye çalışırlar. Bu nedenle işletme değerini en yüksek seviyeye çıkarmak için uygun yaklaşımlar geliştirirler. En doğru yatırım kararlarının verilebilmesi, yatırım yapılacak varlıkların en uygun finansman alternatifi ile finanse edilmesi ve işletmenin kâr payı ile ilgili kararlarında en uygun stratejinin belirlenmesi, temel ilkelere uygun düşünce şekli ve karar alma süreci ile gerçekleştirilebilir. Önemli olan işletmelerde karşılaşılan durumlarla bu prensipler arasında bağlantı kurabilmek ve finansal kararlara bu prensipleri yansıtabilmektir.

Prensip 1: Risk-Getiri Dengesi Sağlanmalıdır

Risk genel olarak işletmenin nakit akışları, değeri veya kârlılığı üzerinde etkisi olan fakat önceden tahmin edilemeyen değişimlerin şiddetini ve olasılığını anlatmaktadır (Oxelheim ve Wihlborg, 2008:17) Getiri belirli bir yatırım yapmanın karşılığında elde edilen kazancı anlatmaktadır. İşletmelerde görev yapan yöneticilerin rasyonel bireyler oldukları varsayılır. Rasyonel bireyin tanımı “belirli bir risk düzeyinde getirisini en yüksek seviyeye çıkarmaya çalışan ve belirli bir getiri düzeyinde riskini en düşük seviyeye indirmeye çalışan kişi” şeklinde yapılır. Risk arttıkça rasyonel bireylerin beklenen getirisi artar; risk azaldıkça rasyonel bireylerin beklenen getirisi azalır. İşletmelerde yöneticilerden, aldıkları her kararda risk ve getiri arasında bir denge kurmaları beklenir.. Bireylerin risk karşısındaki tutumları üç gruba ayrılır.

  1. Riskten kaçınma
  2. Riske kayıtsız olma
  3. Risk arayışı içinde olma

Prensip 2: Tüm Riskler Eşit Değildir

İşletmeler pek çok farklı konuda riske maruz kalırlar. Bazı riskler ekonomiyi ve işletmeleri etkisi altına alır. ekonominin tamamını etkisi altına alan ve çeşitlendirme yoluyla azaltılamayan risklere sistematik risk adı verilir. Ekonominin tamamını etkilemeyen ve çeşitlendirme yapılarak azaltılabilen risklere sistematik olmayan risk adı verilir. Çeşitlendirme, bir ürün veya hizmetin çeşitli coğrafi bölgelerde satışı olabileceği gibi, portföye farklı finansal araçlar dâhil etme de olabilir. Yani , kıt kaynakların ve riskin çeşitli alanlara dağıtılmasıdır. İşletmelerde yöneticilerin birincil amacı hissedarlarının varlıklarını en üst seviyeye çıkarmaktır. Bu nedenle yöneticiler sistematik olmayan riskleri en aza indirmeye çalışırlar.

Prensip 3: Paranın Zaman Değeri Vardır

Finans yöneticileri yatırım, finansman ve kâr payı dağıtımı ile ilgili kararlarında hiçbir zaman paranın zaman değerini ihmal eden yaklaşımları benimsememeliler çünkü paranın zaman değerinin ihmal edilmesi, yanlış kararlar alınmasına neden olabilir ve yanlış kararlar işletme değerine zarar verebilir.

Prensip 4: Nakit Akışı Önemlidir

Kar ve nakit akışı kavramları birbirinden ayrılmalıdır. Kar satış hasılatı maliyetler ve gider arasındaki farkı gösterir ve gelir tablosunda dönem net karı olarak gözükür. Nakit akışı ise işletmeye, faaliyetleri ile ilişkili olan nakit girişleri ve nakit çıkışlarıdır. Nakit akışı işletmenin faaliyetlerini sürdürebilmesi için gerekli fonları gösterir.

Prensip 5: Rekabetin Yoğun Olduğu Piyasalarda Kârlı Proje Bulmak Zordur

Rekabet işletmelerle ilgili birçok konuda yol göstericidir. Bir sektörde rekabet işletmelerin fiyatlandırma, ürün çeşitliliği, maliyet, piyasa çeşitliliği gibi alanlardaki kararlarında belirleyici olur. Rekabetin yoğun olması aynı/benzer iş kolunda çalışan veya aynı/benzer yatırım projeleri üzerinde çalışan çok sayıda işletmenin olması anlamını taşır

Prensip 6: Sermaye Piyasalarının Yapısı Önemlidir

Sermaye piyasaları işletmelerin uzun vadeli fon ihtiyaçlarını karşıladığı piyasalardır. Dolayısıyla sermaye piyasalarından elde edilen fonlar işletmeler için hayati önem taşıyan alanlarda kullanılmaktadır denilebilir. Sermaye piyasalarının yapısı, piyasada faaliyet gösteren kurum ve kişilerin faaliyetlerini, aynı zamanda alımsatıma konu olan finansal araçların özelliklerini anlatmaktadır.

Prensip 7: Temsil Maliyeti Dikkate Alınmalıdır

İşletmelerde finansal kararlar ile ilgili önemli bir konu, karar alıcının kim olduğudur. İşletmelerde karar alıcılar işletmenin yönetimine aktif olarak katılan hissedarlar olabileceği gibi, ücret karşılığı işletmede profesyonel olarak yöneticilik yapan kişiler de olabilir. İki grup arasındaki temel fark, hissedarların aldıkları kararlardan doğrudan kendilerinin etkilenmesi, hissedar olmayan yöneticilerin ise aldıkları kararların finansal sonuçlarından doğrudan etkilenmemesidir. İşletmecilik literatüründe önemli bir yeri olan temsil maliyeti , işletme sahipleri ile hissedar olmayan yöneticileri arasında oluşabilecek çıkar çatışmalarından kaynaklanan ve bu kaynaklı yanlış kararlar sonucu işletmenin katlandığı maliyettir.

Prensip 8: Vergilerin Etkisi Dikkate Alınmalıdır

İşletmelerin paydaşlarından biri olan devlet, işletmeler ile temel olarak vergi konusunda temas kurar. Vergi pek çok farklı açıdan ele alınabilecek bir konudur. İşletmeler varlıklarını öz kaynakla finanse ettiğinde bir vergi avantajı söz konusu değildir. Fakat varlıklarını yabancı kaynakla finanse ettiğinde, yabancı kaynağın geri ödemeleri ile ilgili faiz ödemeleri, işletmeye vergi avantajı sağlamaktadır. Yabancı kaynak kullanılması, sermayenin maliyetini, vergi yükümlülüğünü düşürmek yoluyla azaltmış olur.


Güz Dönemi Ara Sınavı
7 Aralık 2024 Cumartesi
v