Kbrn Savunma Ve Güvenlik Dersi 5. Ünite Özet

Halk Sağlığı Ve Kbrn İlişkisi

Tıbbi KBRN Savunması ve Sağlık Hizmet Desteği

Tıbbi KBRN savunması; hastane öncesi ve hastane aşaması olarak iki ayrı aşamada gerçekleştirilir. Hastane öncesi aşaması olay bölgesine ulaşan ilk müdahale ekipleri tarafından gerçekleştirilir. Hastane aşaması ise; tıbbi KBRN savunması konusunda eğitim almış, altyapısı ve donanımı yeterli olan sağlık personeli tarafından gerçekleştirilir.

Bir KBRN olayından sonra sağlık personelinin temel görevleri sırasıyla;

  • Yaralıları ve sağlık personelini KBRN ajanlarının zararlı etkilerinden korumak,
  • Yaralıları triyaj yoluyla sınıflandırmak
  • Yaralılara ilkyardım uygulamak,
  • Yaralıların dekontaminasyonunu sağlamak,
  • Kullanılan ajanı tespit ve teşhis etmek,
  • Yaralıların ileri tanı ve tedavi işlemlerini gerçekleştirmektir.

Kimyasal Savaş Ajanı Yaralanmalarına Müdahale

Kimyasal savaş ajanıyla temas edip hayatta kalan ve tıbbi müdahaleye ihtiyaç duyanlara “kimyasal yaralı” adı verilir. Sağlık personeli tarafından kimyasal yaralılara verilen sağlık hizmet desteğine “tıbbi kimyasal savunma” adı verilir. Kimyasal yaralanmalarında sağlık hizmet desteğinde amaç; yapılacak tüm tıbbi müdahalelerin en kısa sürede gerçekleştirilmesidir.

Kimyasal bir saldırı sonrası kimyasal yaralıya müdahale alanları üç farklı bölgeye ayrılır.

  • Kullanılan kimyasal silahın insan sağlığına zarar verecek seviyede olduğu alana “Sıcak Bölge” adı verilir.
  • Kimyasal yaralıların sıcak bölgeden tahliyesi sonrasında sağlık kuruluşuna getirildiği alan “Ilık Bölge” adını alır.
  • Sağlık kuruluşunda kimyasal silah bulaş riskinin olmadığı acil servis bölgesine “Soğuk Bölge” adı verilir.

Sıcak bölgedeki kimyasal yaralılar alandan hızla ılık bölgeye tahliye edilmelidirler. Ilık bölgede kimyasal yaralılara saptama, triyaj, KBRN ilkyardımı ve tıbbi dekontaminasyon işlemleri yapılır. Saptama işlemi sırasında detektörler veya kitler kullanılarak kimyasal yaralının hangi kimyasal savaş ajanına maruz kalındığı tespit edilir. Triyaj, yaralı ve hastaları o an ki durumlarının ciddiyetine göre sınıflandırıp; tedavi, bakım ve tahliye konularında önceliklerini belirleme ve sıraya sokma sürecidir. Triyajı yapılan kimyasal yaralılara KBRN ilkyardımı uygulanır. KBRN ilkyardımında; temel ilkyardım uygulamalarına ilave olarak KBRN ajanlarının etkilerini ortadan kaldıran antidotlar kullanılır. Son olarak hayati fonksiyonları sabitlenen yaralıya, kimyasal kirliliğin fiziksel veya kimyasal yöntemler ile azaltılması veya ortadan kaldırılması amacıyla tıbbi dekontaminasyon işlemi uygulanır.

Biyolojik Savaş Ajanı Yaralanmalarına Müdahale

Biyolojik ajanların etkileri kullanıldıkları anda değil, inkübasyon süresine bağlı olarak etkenle maruziyetten belirli bir süre sonra ortaya çıkar. Nadir görülen klinik durumların görülmesi veya tedaviye dirençli durumların ortaya çıkması biyolojik savaş ajan olasılığını düşündürmelidir.

Biyolojik silah kullanımında ortaya çıkan tablo bir salgına benzer. Bir biyolojik silah kullanım şüphesinde yapılacak işlemler klasik salgın incelemesi ile aynıdır, ancak biyolojik saldırı şüphesi varsa prosedürler çok daha hızlı ilerlemelidir. Yapılacak işlemler şu şekilde sıralanabilir:

  • Salgının doğrulanması
  • Atak hızının hesaplanması
  • Doğru vaka tanımlaması
  • Objektif kriterlerin belirlenmesi.

Biyolojik saldırıdan sonra olası deri bulaşı en kısa sürede dekontamine edilmelidir. Tıbbi personelin de kontamine olma olasılığına dikkat edilmelidir. Biyolojik saldırıya maruz kaldığı belirlenen kazazedelerde öncelikle genel sağlık önlemleri alınmalıdır. Bunlar solunumun sağlanması, dolaşımın sağlanması, ateşin düşürülmesi, ağrının dindirilmesi ve semptomatik tedavi olarak sıralanabilir. Biyolojik ajan ile maruziyette hastanın diğer olası mikroorganizmalarla da enfekte olmasını engellemek amaçlı hasta izole edilir.

Bazı biyolojik ajanlara maruziyette ajanla karşılaşmanın hemen sonrasında antibiyotik alımı hayat kurtarıcıdır. Bazı durumlarda antibiyotiklerin maruziyet sonrası aşılama ile birlikte kullanımı, daha önce aşılanmamış olanlara en iyi alternatif tedavidir. Hâlihazırdaki tek “geniş spektrumlu” antiviral ilaç olan Ribavirin, bazı potansiyel viral tehditler doğal koşullar altında oluştuğunda tedavide yararlı olmuştur. Antitoksin tedaviler de mevcuttur ancak antitoksin kullanarak yapılabilen geniş çaplı bir tedavi söz konusu değildir. Bazı biyolojik ajanlar için antiserum kullanımı olası tek tedavi durumudur.

Radyasyona Bağlı Yaralanmalara Müdahale

Müdahale eylem planlarında ilk basamak; personelin radyasyondan korunması için olay yerinin değerlendirilmesi ve kontrollü sıcak, ılık ve soğuk alanların oluşturulmasıdır. Dışarıdan bulaş olabileceği düşünülen yaralıların kıyafetleri hızla çıkartılmalı ve nazal sürüntü gibi biyolojik örnekler alınmalıdır. Önce yaralar, daha sonra sağlam cilt dekontamine edilmelidir.

Radyasyona bağlı yaralanmalarda ölümlerin çoğu termal yanıklar ve mekanik travma nedeniyle olur. Bu nedenle triyaj öncelikli olarak travma veya yanığa yönelik yapılmalıdır. Bulaşın devam etmesini engellemek ve sağlık çalışanlarını korumak için yaralar uygun şekilde kapatılarak yaralıya ılık sabunlu duş aldırılmalıdır.

Yaralının ne kadar radyasyon aldığı; sağ kalımı ve gerekli tedavileri belirleyeceğinden maruziyet dozunun belirlenmesi önemlidir. Radyasyon maruziyeti ile kusma arasındaki sürenin belirlenmesi çok güvenli olmayan bir belirteçtir. Alınan radyasyon dozunu ve sağ kalımı tayin etmekte kan tahlillerinin yapılması ve ciltte radyasyon yanıklarının saptanması faydalı olabilir. Maruziyetten 24- 48 saat sonra yapılacak lenfosit sayımı durumun ciddiyeti hakkında en iyi bilgiyi verir. Alınan doz ne kadar fazla ise akut radyasyon sendromuna bağlı belirtilerin ortaya çıkması o kadar hızlı ve şiddetlidir. Akut radyasyon sendromları iştahsızlık, bulantı, kusma, karın ağrısı, kızarıklık, ateş, ciltte duyarlılık artışı, idrar çıkışında azalma şeklinde sıralanabilir.

Radyasyon yaralılarının tedavi yaklaşımında olgular hafif, orta, ciddi ve letal olmak üzere dörde ayrılır. Tıbbi imkânların uygun kullanılması için tedavide orta ve ciddi gruba girenlere öncelik verilmelidir.

Agroterörizm (tarımsal terör)

Agroterörizm, tarımsal endüstri ve/veya gıda üretimine zarar vermeyi amaçlayan terörist faaliyetlerdir. Bu faaliyetler korku yaratmak, ekonomik zarar vermek ve devletlerin dengesini bozmak amacıyla biyolojik/kimyasal etmenler kullanılarak tarımsal hedeflere yönelik olarak yapılan kasıtlı saldırılardır. Bakteriler, virüsler, funguslar, böcekler, diğer mikroorganizmalar, kimyasal toksinler ve GDO’lar bu amaçla kullanılan ajanlar arasındadır.

Son yıllarda yaşanan bazı gelişmeler biyolojik güvenlik kavramını önemli hale getirmiştir. Biyolojik güvenlik, “ekonomi, çevre ve insan sağlığının hastalık ve zararlılardan korunmasıdır”. Biyolojik güvenlik; insan, hayvan ve bitkilerde doğal olarak gelişebilecek hastalık ve zararlılardan korunmayı sağlayabileceği gibi, bunların bir biyolojik silah olarak kullanılmaları durumunda da önleyici ve tedavi edici olarak rol oynayacak bir önlemler bütünü olarak görülebilir.

Böcekler insanları rahatsız etme ve bulaşıcı hastalıkları yayma özelliklerinden yararlanılarak doğrudan bir savaş ajanı olarak kullanılabilir. Bunun yanı sıra bitki ve hayvanlarda beslenerek tarımsal kayıplar meydana getirmesi amacıyla kullanımı da bir agroterorizm uygulamasıdır. Bu biyolojik silah unsuru sınırları kolayca aşabilir, hızla üreyebilir, hastalıkları yayabilir ve sonuçta tarımsal ürünleri tahrip edebilirler.

Ülkemizin önemli bir iş kolunu tarım ve tarıma dayalı sanayinin oluşturması nedeniyle agroterorizme karşı hazırlıklı olunmalı, farkındalık eğitimleri verilmeli, risk noktaları belirlenme ve bir kriz planı hazırlanmalıdır.

KBRN ve Gıda Güvenliği

Gıda güvenliği, gıdaların tüketim için uygunluğu ve tüketicilerin gıda kaynaklı sağlık risklerine karşı korunmasıdır. Sağlık üzerine olumsuz etkisi bulunan biyolojik, kimyasal veya fiziksel ajanlar gıda güvenliğini tehdit eder. Gıda güvenliği ve kalitesi, gıda endüstrisinde gıda güvenliği ve kalite programları uygulanarak düzenlenebilir.

Gıdalar tüketiciye ulaşmadan önce; çiftlik, tarla-hasat süreci, mezbaha-kesimhaneler, işleme, depolama, taşıma, dağıtım gibi pek çok kompleks ve geniş bir ağdan geçmektedir. Hastalıkların artmasında; gıdaların üretimi sırasında gerekli olan hijyen ve sanitasyon kurallarının yeterince uygulanmaması, insanların mikroplara karşı daha duyarlı hâle gelmeleri etkendir.

Gıda kaynaklı sağlık sorunları doğrudan gıda maddelerinden kaynaklanabileceği gibi, olumsuz çevre şartları, üretici ve tüketicilerin gıda hijyeni konusunda eksik bilgi, tutum ve davranışları, gelişen teknolojiye rağmen halen ilkel metotlarla gıda üretiminin devam etmesi, toplumda gıda kaynaklı hastalık taşıyıcılarının varlığı, hayvanlardaki zoonotik hastalıklar ve benzeri birçok faktörler gıda kaynaklı hastalıkların ortaya çıkmasına neden olabilmektedir.

Mikroorganizmaların gıdalara toprak, hava, su, gıda işçileri, insan ve hayvanların bağırsak sistemleri, böcekler, kemirgenler, kuşlar ve bazı evcil hayvanlar, gıda işletmelerinde kullanılan hammadde, çeşitli alet ekipman ve kaplar, artık ve atıklar ile hammadde, ara ürün veya son ürünün, temas ettiği her türlü yüzeyden bulaşabilir.

Hijyenik gıdalara, bakteri içeren etmenlerden bakteri bulaşmasına denir. çapraz bulaşmaya neden olan etmenler olarak eller, araç-gereç, doğrama tahtaları, çalışma tezgâhları, giysiler, öksürme ve hapşırmadan kaynaklanan damlacıklar ve bakteri bulaşmış ya da potansiyel riskli besinlerden sızan sıvılar sayılabilir. Mutfaklarda çapraz bulaşmayı önleyebilmek için farklı gıdaların hazırlanmasında kullanılan araç-gerecin ve tezgâhların, birbirinden ayırt edilmesi sağlanmalı ve her gıda gurubu özel ve ayrı tezgâhlarda hazırlanmalıdır.

Gıdaların yenilmesinden belirli bir süre sonra bulantı, kusma, karın ağrısı, baş dönmesi, bazen ateş veya görme ve işitme, hareket, sinir sistemi bozukluklarından bir kısmının belirmesiyle tanınan sağlık bozuklukları veya hastalıklara gıda zehirlenmeleri adı verilir.

Gıda zehirlenmelerinin olması için;

  • Gıdada zehirlenme yapacak mikroorganizmanın ortamda bulunması,
  • Gıdanın mikroorganizmanın üremesine uygun olması ve uygun ısıda yeterli süre bekletilmiş olması,
  • Gıdada mikroorganizmanın veya toksinin yeterli düzeyde çoğalmış olması,
  • İçerisinde mikroorganizma üremiş veya toksin içeren gıdanın yenilmiş olması gerekir.

Kimyasal ve biyolojik tehdit durumunda gıda tüketimi sırasında dikkat edilmesi gerekenler aşağıda özetlenmiştir.

  • Kirlenme riski olan su ve yiyecekler içilip yenilmemelidir.
  • Sıvı ajan kontaminasyonu olan sıvı veya katı tüm besinler yok edilmedir. Kimyasal ajan buharı ile temas hâlinde olan sıvı besinler de yok edilmeli, kuru besinler iki gün havalandırmalı ve kaynatılmalıdır.
  • Yetkili makamların izni olmaksızın sebze, meyve, et, süt ve yumurta yenilmemelidir.
  • Mümkün olduğu kadar konserve ve ambalajlı gıdalar kullanılmalıdır.
  • Tüm yiyecekler ağzı sıkıca kapalı cam, teneke veya alüminyum kaplarda saklanmalıdır.
  • Gıdalar soyularak, pişirilerek, yıkanarak yenmelidir.
  • Açıktaki su kaynakları ve su birikintileri tehdidin geçtiği doğrulanana kadar kullanılmamalı, sular dezenfekte edildikten sonra kullanılmalıdır.
  • Mümkünse şişelenmiş sular kullanılmalıdır. Çok zorunlu hallerde kirlenmiş su çok iyi kaynatılmak koşuluyla kullanılabilir.

Bahar Dönemi Dönem Sonu Sınavı
25 Mayıs 2024 Cumartesi