Kentler, Planlama ve Afet Risk Yönetimi Dersi 6. Ünite Sorularla Öğrenelim

Türk Kentlerinin Afet Geçmişi Ve Tehlike Profili

1. Soru

Afet olaylarının şiddetini arttıran temel nedenler nelerdir?

Cevap

Afet olaylarının şiddetini arttıran temel neden ise kentsel alanlarda ortaya çıkan kontrolsüz yapılaşma ve büyüyen nüfus ile birlikte afet risklerinin artması, bu riskler karşısında toplumların dirençlilik ve baş edebilme mekanizmalarının oluşmamış olmasıdır. Özellikle deniz aşırı ve kıtalararası ticaretin de yaygınlaşması ve sanayileşme yönünde önemli adımların atıldığı 18. yüzyıl dünya üzerinde büyük ticaret ve sanayi kentlerinin de ortaya çıkmaya başladığı bir dönemdir. Bu süreci, kentsel afetler ile daha sık karşılaşmanın gözlemlendiği bir dönem olarak da değerlendirmek mümkündür. 


2. Soru

1755 yılında yaşanan en büyük deprem hangisidir?

Cevap

Örneğin; 1755 yılında Portekiz’in Lizbon kenti büyük bir deprem ile sarsılmıştır. O dönemin parlayan, yıldız kentleri arasında olan ve Avrupa’nın dünyaya açıldığı çok önemli bir liman ve ticaret kenti olan Lizbon’da yaşanan deprem, arkasından ortaya çıkan tsunami ve yangın gibi ikincil afetler neticesinde binlerce insan hayatını kaybetmiş ve Lizbon şehri büyük ölçüde hasar görmüştür. 1755 Lizbon depremi dünyada kentsel afetler açısında bir dönüm noktası olmuştur.


3. Soru

Cumhuriyet Öncesi Dönemde Afet olaylarına ilişkin ilk yazılı dökümanlara ulaşılabilen tarih kaç yılıdır? Hangi afet yaşanmıştır.

Cevap

Özellikle Türk kentlerinin afet tecrübesini kısaca anlatırken afet olaylarına ilişkin ilk yazılı dökümanlara ulaşılabilen 1509 tarihi ile başlamak uygun olacaktır. 14 Eylül 1509 tarihinde meydana gelen ve “Küçük Kıyamet” olarak adlandırılan deprem (büyüklüğü 7.6 – 8.0 arasında tahmin edilmekte) Türkiye’nin afet tarihinde kayda geçmiş en büyük depremlerden birisi olarak yazınımıza girmiştir. Onüç (13) bin insanın öldüğü rivayet edilen ve 109 cami ile 1047 yapının yıkıldığı bilinmektedir.


4. Soru

Osmanlı döneminde, başta İstanbul olmak üzere kentsel alanlarda etkili olan afet riskleri nelerdir?

Cevap

Osmanlı döneminde, başta İstanbul olmak üzere kentsel alanlarda etkili olan afet riskleri depremlerle sınırlı olmamakta, yangınlarda ciddi sorunlar yaratmaktadır. Depremde ahşap yapıların daha iyi davranış göstermesi ve ayakta kalmaları sonucu 1509 depremi sonrası ahşap yapı üretiminin teşvik edilmesi ile daha sonraki dönemlerde başka bir sorunu, suriçi yangınlarını gündeme taşımıştır. Ahşap yapı malzemesinin, yangınların kolaylıkla ortaya çıkmasında ve hızlıca yayılmasında etkisinin fazla olması kentsel alanlarda ağır tahribata yol açan felaketlerle karşılaşılmasına neden olmuştur. Bu anlamda 1633 (Cibali-İstanbul) ve 1693 (İstanbul) Yangınları hem konutlara hem de işyerlerine ağır hasar veren afetler olarak arşivlerde yerini almıştır.  


5. Soru

1939 yılında hangi deprem meydana gelmiştir?

Cevap

1939 yılı Cumhuriyet tarihi için önemli bir afet olayına sahne olmuştur. Merkez üssü Erzincan olan 7.8 (kimi kayıtlara göre 7.9) büyüklüğündeki deprem ülkeyi vurmuş ve Cumhuriyet tarihinde aletsel olarak ölçülebilen en büyük deprem olarak kayıtlara geçmiştir. Erzincan-Kelkit bölgesi başta olmak üzere ülke coğrafyasının %5’ini oluşturan bir alanda, birçok kentsel ve kırsal yerleşimde 32.000’den fazla insanın hayatını kaybettiği, 116.720 yapının hasar gördüğü bu deprem sonucunda mevcut yapıların deprem ve diğer afetler karşısındaki dayanıksızlığı da bir kez daha gözler önüne serilmiştir.


6. Soru

Kentlerde afet tehlike ve risklerini oluşturan temel nedenler nelerdir?

Cevap

Kentsel alanlarda artan afet risklerini ekonomik kalkınma temelli faktörler üzerinden değerlendirmek gerekirse bir takım genel etmenler ortaya konmaktadır. Bunlar;

  • Sağlıksız arazi yönetimi
  • Nüfusun tehlikeli alanlarda giderek daha fazla yoğunlaşması
  • Çevresel bozulmalara neden olan hatalı çevre yönetimi
  • Mevzuatın (hukuksal ve yönetsel) eksikliği veya uygulamanın yetersizliği
  • Toplumsal yoksulluk ve sosyal adaletsizlik
  • Hazırlıksız toplum ve hazırlıksız kurumlar
  • Kaynakların uygun olmayan biçimde kullanımı

7. Soru

Türkiye kentlerinin kritik risk havuzları oluşturması ve aşırı ölçüde riskler göstermesinin temel nedenlerinden bazıları nelerdir?

Cevap

Türkiye kentlerinin kritik risk havuzları oluşturması ve aşırı ölçüde riskler göstermesinin temel nedenlerinden biri şöyle özetlenebilir:

  1. Ülkenin Coğrafi Konumu ve Yerleşimler: Buna göre, Türkiye’de yerleşim yerlerinin pek çoğu tehlike gösteren konumlarda bulunmaktadır. Tarihsel bir miras olarak da algılanan bu yaklaşımda yerleşimler verimli topraklar, su kaynakları, geçiş noktaları (ve ulaşım avantajları) gibi doğal kaynaklardan ve konumsal üstünlüklerden yararlanma güdüsü ile yüksek tehlike gösteren coğrafyaya oturmuşlardır. Kuzey Anadolu Fay (KAF) hattı üzerinde yer alan yerleşimlerin yoğunluğu buna en güzel örnek olarak verilebilir; başta İstanbul, Kocaeli, Gebze, Yalova gibi sanayi kentlerinin bulunduğu bir çok yerleşim KAF üzerindedir. KAF, 1939 yılında 7.8 büyüklüğündeki Erzincan Depremini (32 binin üzerinde can kaybı) ve1999 yılında 7.4 büyüklüğündeki Marmara Depremini (18 binin üzerinde can kaybı) üreten fay hattıdır.

8. Soru

Hızlı ve Kontrolsüz Kentleşmenin afet riskleri nelerdir?

Cevap

Hızlı ve Kontrolsüz Kentleşme: Özellikle ülkenin 1950’lerden sonra (son 60 yıldır) yaşadığı hızlı kentleşme, büyük nüfus artışı ve kırsaldan kente göç olgusu kentlerde kontrolsüz, mühendislik hizmeti almamış, denetimsiz yapı stoğunun artmasında önemli rol oynamış ve kentlerin afetler karşısında hasar görebilirliğini arttırmıştır. 1950’lerden sonra ortaya çıkan yapı üretim modeli ağırlıklı

olarak arsa rantı üzerine dayandırılmış ve arsa üzerinde hisse sahipliği ile apartmanlaşma modeli benimsenmiştir. Bu model ile kentsel alanlar hızla “apartmankentlere” dönüşmeye başlamıştır. Betonarme yapım sisteminin ağırlıkla uygulandığı bu model sonucunda denetimsiz ve güvensiz bir yapı stoğu ortaya çıkmıştır.


9. Soru

Ülkemizde depremlerden sonra gözlenen çok tipik betonarme yapı hasarlarının sebepleri nelerdir?

Cevap

Ülkemizde depremlerden sonra gözlenen çok tipik betonarme yapı hasarlarının sebepleri şu şekilde belirtilebilir:

  • Malzeme, taşıyıcı sistem, denetim:
  • Kısa kolon, yumuşak kat:
  • Makine ve elektrik projeleri:
  • Tesisat uygulamaları ve tadilatlar:
  • Yalıtım sistemleri:
  • Beton kalitesi:
  • Yanlış donatı:

10. Soru

Dolgu duvarlarda (taşıyıcı olmayan duvarlarda) ve özellikle çatıda yer alan parapet duvarlarında meydana gelen hasarlar nasıl meydana gelir?

Cevap

Dolgu duvarlarda (taşıyıcı olmayan duvarlarda) ve özellikle çatıda yer alan parapet duvarlarında meydana gelen hasarlar da tipik hasarlar arasında sayılabilir. Genellikle yapısal olmayan bu hasarlar özellikle tuğla, briket, cam-çerçeve vb. yapı malzemelerinin düşmesi sonucu ciddi yaralanmalara, ve hatta ölümlere yol açma tehlikesi taşırken, komşu yapılara ve çevrede bulunan diğer araç ve malzemelere (otomobiller gibi) ciddi zararlar verebilme potansiyeli de bulunmaktadır. Bu hasarların oluşmasında yeterli projelendirmenin yapılmamış olması, uygulamadan kaynaklanan hatalar, dolgu duvar ve parapet duvarının binanın taşıyıcı elemanlarına (kiriş, döşeme gibi) iyi sabitlenmemiş olması, detay çözümlerinde ki hatalar, özellikle parapet duvarlarının düşey ve yatay elemanlarla çerçeve içine alınmaması-serbest bırakılması sebep olarak gösterilebilir.


11. Soru

YALITIM SİSTEMLERİ Deprem riskinde nasıl olumsuz etkiler yaratır?

Cevap

YALITIM SİSTEMLERİ: Yapıların yer altı suları ve diğer dışetkenler (sıcaklık değişimleri, rutubet,yağmur, kar vb.) karşısında korunması için gerekli olan yalıtım ve drenaj uygulamalarında karşılaşılan eksiklikler, doğrudan binalarda yapısal hasarlara neden olmamakla birlikte, binanın kullanım ömrünü kısaltan rutubet ve korozyona neden olabilmekte, bu nedenle donatılarda paslanmalar ve beton elemanları patlatma, örtü betonda çatlamalar meydana gelmektedir. İnsan sağlığını da doğrudan etkileyen rutubet gibi dış etkenlere karşı koruma sağlamayan eksik yalıtım sistemleri, bina taşıyıcı sistemlerinde kullanılan donatıları da
etkilemekte, bu nedenle binanın taşıyıcı sistem elemanlarının yük taşıma kapasiteleri olumsuz olarak etkilenmektedir.


12. Soru

Günümüz Türkiye kentlerinin tehlike profili nasıldır?

Cevap

deprem başta olmak üzere, Türkiye coğrafyasının, topoğrafik özelliklerinin, iklimsel karakteristiklerinin ve doğal tehlike kaynaklarının büyük bölümü geçmişten miras kalan özelliklerdir. Kentlerin üzerine inşaa edildiği bu özellikler sahip oldukları tehlike ve riskleri de kentsel yerleşimlere sorgusuz ve sualsiz olarak taşımışlardır. Ancak bu özelliklerin ortaya çıkardığı tehlikeli durumlar kentleşme, yapı üretim süreci, denetim mekanizmaları, yasal yönetsel kurumsallaşma, mevzuat boşlukları ve uygulama yetersizlikleri sebebi ile geçmişten gelen afet mirasını büyütmüş ve kentleri risk havuzlarına çevirmiştir. Tekrar eden afetler ile birlikte tekrar eden hasar ve kayıplar ekonomik kalkınmanın da önünde önemli bir engel teşkil etmektedir.


13. Soru

Türkiye’nin depremselliği, bir tehlike profili faktörüdür açıklayınız?

Cevap

Türkiye’nin depremselliği, son derece önemli bir tehlike profili faktörüdür. Ülke coğrafyasının önemli bir bölümünde bulunan aktif ya da diri faylar MTA (Maden Tetkik Arama Kurumu) tarafından da tüm açıklığı ile yakın zaman önce güncellenerek haritalanmıştır. Türkiye’nin bir çok yerleşimi ve özellikle büyük kentleri (İstanbul, İzmir, Adana, Bursa, Kocaeli, Antalya vb.) birinci ve ikinci derece deprem bölgelerinde yer almaktadır. Ülkemizde depremlerin yol açtığı ağır kayıplar karşısında riskleri azaltacak plan ve stratejilerin mutlaka ve eksiksiz olarak hazırlanarak uygulanması gerekmektedir.


14. Soru

Türkiye için önemli tehlike profili faktörü nedir?

Cevap

Sel ve su baskınları Türkiye için bir başka önemli tehlike profili faktörüdür. Geçmişte sel ve taşkınlardan edinilen tecrübeler, ülkemizde mutlaka planlı ve sağlıklı bir sel tehlike profili oluşturulması ihtiyacını göstermekte, sürekli güncellenen bu tehlike profiline uygun bölgesel ve yerel ölçeklerde sel tehlike haritalarının kullanılması ile yerleşimlerin bu tip tehlikelerden korunması ihtiyacı bulunmaktadır.


15. Soru

Kuraklığın nedenleri nelerdir?

Cevap

Deprem, sel, heyelan, kaya düşmesi, çığ, fırtına, hortum vb. afetler ani gelişen ve sonuçları yıkıcı olabilen afet türleridir. Bir de yavaş gelişen, etkileri uzun vadede görülebilen ancak sonuçları en az diğer afetler kadar ağır olabilen afet türleri de bulunmaktadır. Bu tür afetlerin başında kuraklık gelmektedir. Kuraklığın farklı nedenleri olmakla birlikte son dönemlerde özellikle küresel iklim değişimine bağlı kuraklık durumları gözlenmeye başlanmıştır.


16. Soru

Türkiye’de heyelanlar ve kaya düşmelerinin neden olduğu afet riskleri nelerdir?

Cevap

Türkiye’de heyelanlar ve kaya düşmeleri de önemli can ve mal kayıplarına neden olmaktadır. Heyelan ve kaya düşmeleri kendi başlarına bir afet olarak ortaya çıkmakla birlikte kimi zaman başka afetlerin tetiklemesi ile de oluşabilmektedir. Örneğin depremler, seller vb. afetler de heyelan ve kaya düşmelerini tetiklemektedirler. 1995 yılında Isparta’nın Senirkent ilçesinde meydana gelen sel felaketinin tetiklediği kaya düşmeleri-yuvarlanmaları ilçede bir çok yapıda çok ciddi hasarlara ve göçmelere neden olmuştur. Türkiye coğrafyasında heyelan tehlikesine yönelik haritalar bu afetten en çok etkilenen ve etkilenmesi mümkün bölgeler hakkında genel bilgiler vermektedir. Ancak bu haritaların da sürekli güncellenmesi ve kentlerin ya da yerleşimlerin heyelan tehlike profillerinin bilinmesi gerekmektedir.


17. Soru

Kentlerin sel ve taşkınlardan korunması için neler yapılmalıdır?

Cevap

Meteoroloji Genel Müdürlüğü tarafından yapılan çalışmalarda ve analizlerde yıllık ortalama yağış miktarları tahmin edilebilmektedir. Ani ve şiddetli yağış miktarları da bu tip analizler ile çözümlenebilmektedir. İllerin yağış ve aşırı yağışlar sonucu uğradığı zararları gösteren sel olayı sayısı haritaları ve taşkın alanlarını işaret eden haritalar da bu anlamda sel tehlike profili oluşturmak için gerekli bilgileri oluşturmaktadır. Bu veri ve bilgiler ışığında kentlerin sel ve taşkınlardan korunması

için plan ve stratejiler oluşturulmalı, yerel ve merkezi yönetimlerce bu çalışmalar uygulamaya konulmalıdır.


18. Soru

Kuraklık afetinin sonuçları neler olabilir? Önlemler alınabilir mi?

Cevap

Kuraklık afetinin sonuçları ağır olabilmekte, açlık, salgın hastalıklar ve kitlesel göç hareketleri ile bölgesel çatışmalar ve savaşlara kadar gidebilecek farklı afetleri de tetikleme potansiyeline sahiptir. Ülkemizde küresel iklim değişimi ve kuraklık ile ilgili çalışmaların yürütülmesi bu sebeplerle son derece önemli görünmektedir. MGM tarafında düzenli olarak belirli periyodlarda (aylık, mevsimlik, yıllık vb.) kuraklık haritaları üretilmekte ve ilgililerle paylaşılmaktadır. Bu haritaların yerleşimlerin tehlike profili üzerinde etkileri de incelenmeli ve kentsel alanların kuraklık afetinden etkilenme durumları analiz edilerek gerekli koruyucu veya önleyici tedbirler alınmalıdır.


19. Soru

Çoklu afet riskleri nelerdir? Açıklayınız.

Cevap

2011’de Japonya’da meydana gelen Tohoku depremi sonucunda deprem dalgasının oluşması ve Fukuşima Nükleer Santralinde yaşanan kaza eş zamanlı ve çoklu bir afet ortaya çıkmasına neden olmuştur. 1999 Marmara Depremi sonrası TÜPRAŞ tesislerinde çıkan yangın ve bunun çevreye etkisi de yine çoklu afetlere örnek olarak verilebilir. Depremler tek başlarına büyük yıkımlara neden olmakla birlikte, özellikle kentsel alanlarda başka ikincil afetleri de tetikleyebilmekte (deprem dalgası, yangın, patlamalar vb.) ve çoklu afetler karşısında toplumların baş edebilme kapasiteleri çok ciddi olarak aşılabilmektedir.


20. Soru

Türkiye'nin tehlike profilindeki afet türleri nelerdir?

Cevap

Deprem, sel, heyelan, kaya düşmesi, çığ, fırtına, yangın (orman yangınları dahil), kuraklık, aşırı sıcaklar, endüstriyel kazalar, ulaştırma kazaları, bölgesel çatışmalar ve kitlesel göç, terör başlıca afet türleri olarak belirtilebilir.


Güz Dönemi Ara Sınavı
7 Aralık 2024 Cumartesi
v