Afet Senaryosu ve Tatbikatlar Dersi 3. Ünite Sorularla Öğrenelim
Tehlike Ve Risk Değerlendirmesi
Ülkemizde ne tür afetler görülmektedir?
Türkiye jeolojik özellikleri, topoğrafik yapısı, konumu, iklimsel ve meteorolojik özellikleri, sosyoekonomik koşulları gibi birçok faktöre bağlı olarak çok sayıda doğa kaynaklı afetlere maruz kalmaktadır. Doğa kaynaklı afetlerin yanı sıra endüstriyel kazalar, ulaşım kazaları gibi teknolojik kaynaklı afetlerle de çok sık olarak karşılaşılmaktadır.
İnsanların afet ve acil durum olaylarının artışındaki etkileri nelerdir?
Afet istatistikleri incelendiğinde afet ve acil durum olaylarında önemli oranda artışların olduğu gözlenmektedir. Bunda doğal etkenlerin yanında insanların da etkisinin büyük olduğu bir gerçektir. Bu etkilere örnek olarak hızlı nüfus artışı, sanayileşme, çarpık kentleşme, yanlış arazi kullanımı, doğal kaynakların hızlı ve bilinçsiz biçimde tüketilmesi, iklim değişikliği, afet yönetiminin etkin bir şekilde uygulanmaması ve afet zararlarının azaltılması çalışmalarına yeterince önem verilmemesi gibi etkiler sayılabilir.
Olası afetlerin etkilerini ve zararlarını en aza indirebilmek için neler yapılmalıdır?
Afet zararlarını en aza indirebilmek ve uzun dönemli çalışmaları afet senaryolarının yardımıyla planlayabilmek için afet tehlikesine maruz kalabilecek yerlerin belirlenmesi ve haritalanması gerekmektedir. Tehlike haritaları ülke planı, bölgesel plan, çevre düzeni planı, nazım imar planı, imar planı, afet ve acil durum yönetimi planı gibi çalışmalar için değişik ölçeklerde hazırlanabilir. Senaryolar içinde aynı şekilde senaryo yapılacak alanın büyüklüğüne ve senaryonun amacına uygun olacak şekilde değişik ölçeklerde hazırlanabilir. Afet ve acil durum tehlike ve riskini doğru bir şekilde belirleyerek hazırlanan senaryolar afet zararlarını azaltma çalışmalarına büyük katkı sağlarlar.
Acil durum ve afet senaryoları çalışmaları için hangi analizlere ihtiyaç duyulur?
Ülkemizde afet ve acil durumların yaygınlığı konusunda ne söylenebilir?
Afet ve acil durumlar her an her yerde ve birçok farklı şekilde meydana gelebilir. Ülkemizin her bölgesinin aynı olmaması, her yerin veya bölgenin kendine has özelliklerinin olması gibi nedenlere bağlı olarak her yer farklı afet ve acil durumlara meyilli olabilmektedir. Tehlike analizi yapılarak hangi bölgelerin ne tip afet veya acil durumlara meyilli olduğu veya bu yerlerde ne tip tehlikelerin gerçekleşme olasılığı olduğu tespit edilebilir.
Afet tehlikesi ve risklerini arttıran nedenler nelerdir?
Artan nüfus, çarpık kentleşme, iklim değişikliği, ekolojik ve çevresel bozulmalar, yanlış arazi uygulamaları gibi nedenlere bağlı olarak her geçen gün afet tehlikesi ve riski artmakta ve bu sebeplerle afetlerin meydana getirmiş olduğu can, mal ve ekonomik kayıplar da önemli miktarda artmaktadır. Bu nedenle bu kayıpların oranını aşağıya çekebilmek için tehlikeyi ve riski ortadan kaldırmayı ve riskleri azaltmayı amaçlayan çalışmalara daha fazla önem verilmelidir.
Tehlike nedir?
Tehlike potansiyel olarak zarar verme olasılığı olan acil durum veya afete dönüşebilecek olay veya durumdur. Doğa kaynaklı tehlikelerin aynı bölgede tekrar oluşma eğilimi vardır. Doğa kaynaklı tehlikelerin yanı sıra teknoloji kaynaklı tehlikeler de ciddi bir tehdit unsurudur. Bunların yanı sıra afet boyutuna ulaşmamış veya ulaşma ihtimali olmayan birçok tehlikeli durum da söz konusudur.
Ülkemizde doğa kaynaklı hangi tehlikeler söz konusudur?
Türkiye genel olarak deprem, sel, çığ, heyelan, kuraklık, erozyon, orman yangını, iklim değişikliği gibi doğa kaynaklı tehlikelere maruz kalabilir.
Doğa kaynaklı tehlikeler kaç gruba ayrılır?
Afetler genel olarak doğa kaynaklı afetler ve teknolojik afetler şeklinde ikiye ayrılmaktadır. Aslında bunu doğa kaynaklı tehlikeler ve teknolojik kaynaklı tehlikeler şeklinde de düşünebiliriz. Doğa kaynaklı tehlikeler de kendi içinde Jeolojik Tehlikeler, Hidrolojik Tehlikeler, Meteorolojik Tehlikeler, Klimatolojik Tehlikeler ve Biyolojik Tehlikeler olmak üzere beş gruba ayrılır. Bu grupların altında da 15 çeşit tehlike türü bulunmaktadır. Bu tehlike türleri de kendi içlerinde 30 dan fazla alt türe ayrılmıştır.
Teknolojik tehlikeler kaç gruba ayrılır?
Teknolojik tehlikeler ise endüstriyel kazalar, çeşitli/karışık kazalar ve ulaşım kazaları şeklinde üçe ayrılır. Bu tehlike türleri de kendi içlerinde 16 alt türe ayrılmıştır. Bu tehlikeleri/afetleri çoğu zaman engelleyemeyiz. Fakat bu tehlikelerin afete dönüşmesi engellenebilir.
Tehlike nasıl tanımlanır?
Tehlike, belirli bir zaman veya coğrafyada ortaya çıkarak yaşamı tehdit eden, toplumun sosyoekonomik düzen ve etkinliklerine, doğal çevreye, doğal, tarihi ve kültürel kaynaklara zarar verme potansiyeli olan doğa, teknoloji ya da insandan kaynaklanan fiziki olay ve olgu şeklinde tanımlanmaktadır. İnsanlara, çevreye, altyapıya zarar verme potansiyeli vardır. Diğer bir deyişle tehlike; doğa, teknoloji veya insan kaynaklı olan ve fiziksel, ekonomik, sosyal kayıplara yol açabilecek tüm olayları ifade eder. Tehlike sözcüğü Türk Dil Kurumu tarafından ise,
- Büyük zarar veya yok olmaya yol açabilecek durum, muhatara
- Gerçekleşme ihtimali bulunan fakat istenmeyen sakıncalı durum şeklinde tanımlanmıştır.
Toplumlar için tehlike meydana getiren olay türleri nelerdir?
Toplumlar için tehlike oluşturan dört ana olay türünü aşağıdaki gibi tanımlamak mümkündür.
• Doğa kaynaklı olaylar: Deprem, kuraklık, sel, çığ vb.
• Şiddete dayalı olaylar: Savaş, terör, iç çatışmalar vb.
• Bozulmaya dayalı olaylar: Erozyon, çevre kirlenmeleri, ekonomik ve sosyal bozulmalar vb.
• Eğitim eksikliği ve yetersizliklere dayalı olaylar: Teknolojik kazalar, trafik kazaları, yangınlar vb.
Doğa kaynaklı tehlikeler nasıl tanımlanır?
Doğa kaynaklı tehlikeler “Belirli büyüklükteki bir doğa olayının, belirli bir bölgede, belirli bir zaman aralığında olma olasılığı” şeklinde tanımlanır.
Tehlikenin fiziksel karakterini oluş turan etmenler nelerdir?
Tehlikenin; büyüklük, oluş sıklığı, tekrarlanma süresi, rtki alanı, olma olasılığı gibi fiziksel karakterleri bilimsel çalışmalarla tanımlanabilmektedir.
Günlük yaşantımızda ne gibi tehlikelere maruz kalırız?
Tehlike insan yaşamının kaçınılmaz ve doğal bir parçasıdır. Bireysel olarak, günlük yaşamımızda ev kazaları, düşme, yangın, trafik kazaları, şiddet olayları vb. gibi tehlikelerle iç içe yaşamak kaçınılmazdır ve her türlü tehlikeden arınmış bir yaşam mümkün değildir.
Tehlikelerin afet boyutunda sonuçlara sebep olup olmaması neler bağlıdır?
Gelişmişlik düzeyi ne olursa olsun yeryüzünde her türlü tehlikeden arınmış bir yerleşme, bölge veya ülke bulunmamaktadır. Ancak doğal, teknolojik veya insan kökenli tehlikelerin, afet boyutunda sonuçlar doğurup doğurmaması, toplulukların veya ülkelerin gelişmişlik düzeyi ve onlara karşı almış oldukları önlemlerin düzeyi ile doğrudan ilintilidir.
Tehlike analizi tehlikeye ilişkin hangi unsurların belirlenmesine dayanır?
Tehlike analizi ile tehlikenin, büyüklük, oluş sıklığı, tekrarlanma süresi, etki alanı, olma olasılığı gibi fiziksel karakteristiklerinin tanımlanması beklenir. Tehlike belirlenmesi çalışmaları yapılırken öncelikle, “Ne tür bir tehlike ile karşı karşıya kalınabileceği, bunun ne kadar sıklıkta meydana geldiği ve gelebileceği, hangi büyüklükte olabileceği” gibi soruların yanıtları aranmalıdır.
Tehlikenin belirlenmesinde en önemli faktör hangisidir?
Tehlikenin belirlenmesinde unutulmaması gereken en önemli faktör deprem, sel, volkanik patlama, gibi bazı doğa kaynaklı olayların tekrarlanma sürelerinin çok uzun olmasıdır. Örneğin son yüzyıl içerisinde bir bölgede hasara neden olan hiçbir depremin olmaması, bu bölgede deprem tehlikesi olmadığı anlamına gelmez. Zira deprem, volkanik patlama, vb. gibi bazı doğa kaynaklı olayların tekrarlanma süreleri 200-300 yıl veya çok daha uzun süreler gerektirir. Bu gibi olaylarda temel kural; “bu olaylar geçmiş dönemlerde olmuşsa, gelecekte de mutlaka olacaktır”, kuralıdır.
Tekrarlanma periyodu ne demektir?
Afete yol açabilecek tehlikelerin ortalama olarak ifade edilen yeniden oluş süresi veya aynı büyüklükteki iki olay arasında geçen ortalama süre tekrarlanma periyodu olarak tanımlanır. Bazı olayların tekrarlanma periyodu uzun, bazılarının daha kısa olabilmektedir.
Tehlike hangi etkenlere bağlıdır?
Tehlike; bulunan yere, bölgeye veya ülkeye göre değişmektedir. Yani konuma bağımlıdır. Ayrıca aynı tehlikenin, büyüklüğü, oluş sıklığı, tekrarlanma süresi, olası etkileri de konuma bağlı olarak değişmektedir. Örneğin, bir deprem tehlikesi dünyanın veya Türkiye’nin her yerinde, her bölgesinde ve her yerleşme biriminde aynı büyüklük, sıklık, tekrarlanma süresinde değildir. Levha hareketlerinin hızlarına bağlı olarak bazı bölgelerde depremin tekrarlanma süresi kısa olurken bazı bölgelerde oldukça uzun olabilmektedir. Aynı şekilde bir nükleer kaza tehlikesi ancak bir nükleer enerji merkezinin bulunduğu ve olası etkilerine maruz kalabilecek yerler için geçerlidir.
Olası bir tehlikenin belirlenmesi için hangi çalışmalar yapılmalıdır?
Kökeni ne olursa olsun, potansiyel bir tehlikenin belirlenmesi için;
- Veri ve bilgi toplanması,
- Jeolojik ve zemin özellikleri,
- Tehlikenin kaynağı,
- Büyüklüğü,
- Oluş sıklığı,
- Süresi,
- Olası etkileri veya şiddeti,
- Olma olasılıkları,
- Harita hazırlanması çalışmalarının yapılması gerekir.
Tehlikenin belirlenmesinde hangi özelliklere sahip kişiler çalışmalıdır?
Tehlikenin belirlenmesi, uzmanlık isteyen bir iştir. Kolay gibi gözükse de tehlike belirleme çalışmalarını yapacak kişilerin tehlikesi belirlenecek tehlike türü hakkında uzman olması gerekir. Yönetici pozisyonunda olan kişilerin veya afet senaryosu ve acil durum senaryosunu hazırlamaktan sorumlu olan kişilerin mutlaka bu çalışmaların öncelikle yapılması gerektiğini, tehlike ve risk belirlenmeden yapılacak olan çalış maların tamamen hayali olacağı gerçeğini unutmamaları gerekir.
Tehlike belirleme çalışmalarında nelere dikkat edilmelidir?
Tehlike belirleme çalışmalarının ilk adımı olarak çalışma bölgesi ve yakın civarında geçmişte meydana gelmiş afet ve acil durumlar hakkında veri ve bilgilerin toplanması gerekir. Deprem gibi bazı afetler çok uzak bölgeleri de etkilediği için bu tip tehlikeler için çalışma alanının daha geniş tutulmasında yarar vardır. Hangi tehlike türüne göre tehlike belirleme çalışması yapacaksanız bununla ilgili olabildiğince detay bilgilerin toplanması çalışmanın kalitesini o oranda artıracaktır. Doğa kaynaklı tehlikelerin bir kısmı doğrudan jeolojik ve zemin özelliklerine bağlıdır. Bu nedenle inceleme sahası ile ilgili jeolojik ve zemin özelliklerini belirleme çalışmalarının yapılması gerekir. Örneğin heyelan için uygun jeolojik şartlar ve eğim gibi faktörlerin gerekli olması gibi. Veya olası bir depremden binaların zemin özelliklerine bağlı olarak farklı şiddetlerde etkilenmeleri gibi. Tehlikenin kaynağı ve oluşabileceği konumu belirlemekte son derece önemlidir. Aslında bu çalışma ile inceleme alanınız da hangi tip tehlikelerin ve bunların hangi kaynağa bağlı olarak gerçekleşebileceği belirlenir. Konum yani tehlikenin gerçekleşeceği yerin (tehlikenin etkisinin mesafeye bağlı olarak değiştiğini düşünürsek) belirlenmesi de son derece önemlidir. Tehlikenin hangi büyüklüklerde oluşabileceğinin de belirlenmesi gerekir. Çünkü tehlikenin etkisi büyüklükle doğru orantılıdır. Örneğin deprem için bu büyüklük değerleri diri fayın uzunluğu ve geçmişte meydana gelmiş olan deprem verilerinden yararlanarak belirlenir. Kimi bölgelerde sekiz büyüklüğünde deprem olma ihtimali varken, bu büyüklüğün kimi bölgelerde daha düşük seviyelerde olabileceği gibi. Oluş sıklıkları tamamen geçmişte meydana gelmiş afet verilerinden yararlanarak belirlenir. Alacağınız önlemleri ve tehlikelerin gerçekleşme olasılıklarını belirlerken oluş sıklıkları oldukça önemli olmaktadır. Tehlikelerin etkili olabileceği süreler, dönemlere veya mevsimlere bağlı olarak değişebilir. Ayrıca tehlikenin türüne bağlı olarak ani veya yavaş gelişen tehlikeler de olabilir. Bu açıdan tehlikenin ortaya çıkma süreside önemlidir.
Bir tehlikenin olası etkileri veya şiddeti nasıl belirlenir?
Bir tehlikenin olası etkilerinin veya şiddetinin belirlenmesi çalış maları da genel olarak geçmişte meydana gelen afet verilerinden yararlanarak elde edilmiş ampirik formüllerden yararlanarak belirlenir. Örneğin yedi büyüklüğünde bir deprem gerçekleştiğinde bu depremin farklı uzaklıkları hangi şiddette ve hangi yer ivmesi ile etkileyebileceği ampirik formüllerle hesaplanır.
Bir tehlikenin olma olasılığı nasıl hesaplanır?
Tehlikelerin olma olasılıkları da yukarıda sıralanan bütün çalışmalardan ve istatistiksel yöntemleri kullanarak farklı zaman aralıklarında tehlikenin gerçekleşme olasılığının belirlenmesi çalışmalarını kapsar. Depremler için bu çalışmalar olasılık ve deterministik yöntem kullanarak iki şekilde yapılmaktadır.
Tehlike haritaları nasıl hazırlanır?
Tehlike haritaları ise tehlikenin olası etkileri ve olma olasılığı çalışmalarına bağlı olarak hesaplanan değerlerin topoğrafik haritalar üzerine aktarılması ve aynı değere sahip noktaların birleştirilmesi ile hazırlanır.
Afet tehlikesi haritası nedir?
Deprem, sel, çığ, heyelan, kuraklık, tehlikeli maddeler, sanayi tesislerinden kaynaklanan tehlikeler gibi farklı türdeki doğa ve teknoloji kaynaklı olayların oluş sıklığının ve hızının, etki süresi ve dönemlerinin, etki alanlarının, yaygınlık ve şiddet derecelerin olabilirliğini ortaya koyan belirli ölçütlere göre hazırlanmış haritalara afet tehlikesi haritası denir. Örneğin Türkiye ölçeğinde deprem tehlikesini gösteren haritalar Türkiye Deprem Bölgeleri Haritası şeklinde isimlendirilmektedir. Bu harita ülke ölçeğinde hazırlanan bir haritadır.
Bütünleşik afet tehlike haritaları nasıl oluşturulur?
Deprem veya diğer tehlikeler için çalışmanın boyutu ve amacına göre bu haritaların yerel ölçekte çok daha detaylı bir şekilde hazırlanması gerekir. Yerel ölçekte tüm tehlikeleri dikkate alarak ayrı ayrı haritalanmış tehlike haritalarının üst üste getirilerek tek bir harita şeklinde gösterilmesiyle de “Bütünleşik Afet Tehlike Haritaları” hazırlanmaktadır.
Afet planlaması çalışmalarının ilk adımı nedir?
Hangi büyüklükte olursa olsun bir yerleşme biriminde afet planlaması çalışmalarına veya bölgesel plan, çevre düzeni planları gibi planlara başlanırken, ilk yapılması gereken işlem doğal, teknolojik veya insan kökenli tehlikelerin belirlenmesi iş lemidir. Yani tehlikenin belirlenmesi konusu afet planı ve afet senaryosu gibi çalışmaların dışında başka amaçlarla yapılmakta olan birçok çalışmanın da temelini oluşturmaktadır.
Tehlike belirleme işini yapacak olan ekip hangi bilgilere ulaşmalıdır?
Olası tehlikenin ortaya çıkarabileceği riskler nasıl belirlenir?
Tehlikenin gerçekleşmesi halinde neden olabileceği risklerin yani hasarların belirlenebilmesi için; hangi varlıkların ne tür tehlikelere maruz kalacağı ve ne şiddette etkilenebileceği ve tehlikenin gerçekleşmesi halinde bu varlıkların mevcut durumları ile hangi oranda zarara uğrayabileceklerinin yani “zarar görebilirliklerinin” tahmin edilmesi gerekir.
Zarar görebilirlik nasıl tanımlanır?
Oldukça karmaşık bir kavram olan zarar görebilirlik kavramını “bir toplumun, bir yapının veya hizmetin, tehlike oluştuğunda görebileceği hasar veya zararın olası ölçüsü” olarak tanımlamak mümkündür. Zarar görebilirlik bir başka şekilde; “tehlikeye maruz olan bir unsurun ya da unsurlar grubunun (insan, yapı, yaşam, sosyoekonomik düzen gibi) tehlikenin meydana gelmesi halinde, görebileceği, fiziksel, sosyal veya ekonomik kayıp ve zararların ölçüsü” olarak da tanımlanır.
Zarar görebilirlik kavramı kaç grupta incelenir?
Zarar görebilirlik kavramı aşağıda sıralandığı gibi üçe ayrılır:
- Fiziksel zarar görebilirlik,
- Sosyal zarar görebilirlik,
- Ekonomik zarar görebilirlik.
Fiziksel zarar görebilirlik nedir?
Fiziksel zarar görebilirlik, insan eliyle oluşturulmuş yapı, alt yapı, çevre, tarım, sanayi, üretim vb. gibi fiziksel unsurların zarar görebilirlikleri ile insan topluluklarının fiziksel kapasitelerini kapsar. Ölçülebilme veya sayısal hale getirilmesi mümkündür. Fiziksel zarar görebilirliği; belirli bir bölgede, belirli bir büyüklükte bir tehlikenin meydana gelmesi halinde bir fiziksel unsurun veya unsurlar grubunun hasar derecesi olarak tanımlamak ve 0 ila 1 arasında değ iş en bir sayı ile ölçülebilir hale getirmek mümkündür. Burada “0” hiç zarar görmeme halini, “1” ise tamamen zarar görme halini ifade etmektedir. Bina, yapı, altyapı vb. gibi fiziksel unsurların zarar görebilirliği mühendislikte “hasar görebilirlik” terimi ile ifade edilmekte ve geçmişte yaşanan afet olaylarından elde edilen veriler dikkate alınarak çeşitli yapı türleri için ampirik hasar görebilirlik fonksiyonları elde edilmektedir. Bu fonksiyonlar kullanılarak da fiziksel hasar ve kayıplar tahmin edilmeye çalışılmaktadır.
Sosyal zarar görebilirlik nedir?
Sosyal zarar görebilirlik, toplumların nüfus yoğunluğu, yaş ve cinsiyet oranları, bilgi ve eğitim düzeyi gibi nüfus ve eğitimle ilgili faktörleri içerir. Sosyal zarar görebilirlik, bireylerin ve toplumun, psikolojik, sosyolojik ve demografik faktörler nedeniyle maruz kalabilecekleri, hasar veya zarar görebilirlik derecesi olarak tanımlanır. Ancak fiziksel zarar görebilirlik düzeyinin ve başa çıkma kapasitelerinin sosyal gruplar arasında farklılık göstermesi ve geçmişte yaşanan afet olaylarının analizinde, yaşlıların, çocukların, özürlülerin olaylardan daha çok etkilendiklerinin ve başa çıkma kapasitelerinin daha az olduğunun görülmesi, bu tür bir zarar görebilirlik tanımına ihtiyaç göstermiştir.
Ekonomik zarar görebilirlik nedir?
Ekonomik zarar görebilirlik kavramı toplulukların ekonomik olarak yaşamlarını nasıl düzenledikleri, geçimlerini sağlama imkânları ile kapasitelerinin nasıl olduğu gibi faktörleri içermektedir. Geçmişte yaşanan afetler incelendiğinde fakirlikle fiziksel zarar görebilirlik arasında doğrudan bir ilişki olduğu görülmüş ve toplulukların gelir düzeyi düşük kesimlerinin ekonomik nedenlerle doğa veya teknoloji kaynaklı tehlikelere daha fazla maruz kalabilecekleri bölgelerde yaşadıkları ve bu nedenle de afetlerden daha fazla etkilendikleri görülmüştür.
Zarar görebilirliğin azaltılması nasıl mümkün olur?
Bir tehlikenin afet sonucunu doğurması, tehlikenin büyüklüğünden daha çok zarar görebilirliğin büyüklüğüne bağlıdır. Bu nedenle olay öncesinde önlenmesi mümkün olmayan doğa ve teknoloji kaynaklı afetler için zarar azaltma strateji ve eylem planları hazırlanmakta ve bunların tavizsiz bir şekilde uygulanması ile de zarar görebilirlikleri azaltılmaya çalışılmaktadır. Zarar görebilirliğin azaltılabilmesi için de, insan yerleşmelerini zarara açık ve kolaylıkla etkilenebilir hale getiren ana faktörlerin neler olduğunun iyi bilinmesi gerekmektedir.
İnsanları ve yaşam alanlarının zarar görebilirliğini arttıran faktörler nelerdir?
İnsan topluluklarını ve yerleşim birimlerini zarar görebilir hale getiren ana faktörler aşağıdaki gibidir:
- Yoksulluk ve az gelişmişlik,
- Hızlı nüfus artışı,
- Hızlı ve denetimsiz kentleşme ve sanayileşme,
- Ormanların ve çevrenin tahribi,
- Bilgisizlik, bilinçsizlik ve eğitim eksikliği,
- Yaşam tarzında meydana gelen büyük değişimler,
- Savaşlar ve sivil kargaşalar.
Yoksulluk ve az gelişmişliğin zarar görebilirliğe etkisi nedir?
Afetlere ilişkin sosyal ve ekonomik araştırmaların çoğunda yoksulluğun, az gelişmişliğin ve gelir dağılımdaki dengesizliklerin zarar görebilirliği önemli ölçüde artırdığı, toplumun yoksul kesimlerinin bu nedenle doğa ve teknoloji kaynaklı afetlerden daha çok etkilendiği ve bir afetle karşılaştıklarında baş edebilme kapasitelerinin çok sınırlı olduğu konusunda birçok tespit bulunmaktadır. Küresel ölçekte yapılmış olan afet istatistikleri incelendiğinde de bu durum açıklıkla görülmektedir.
Hızlı nüfus artışının zarar görebilirliğe etkisi nedir?
Nüfus artışları ve nüfus yoğunluklarının artması ile diğer parametreler aynı kalsa bile afete maruz kalabilecek kişi sayısı artacağı için zarar görebilirliğe bağlı olarak afete uğrayacak kişi sayısı da artacaktır. Ayrıca hızlı nüfus artışı birçok kişinin afete maruz alanlara yerleşmesine, kaçak yapılaşmalara ve sınırlı kaynakların daha çok kişi tarafından yetersiz bir şekilde kullanmasına yol açtığı için de zarar görebilirliği artırmaktadır.
Hızlı ve denetimsiz kentleşme ve sanayileşmenin zarar görebilirliğe nasıl bir etkisi vardır?
Hızlı ve denetimsiz kentleşme ve sanayileşme plansız ve denetlenmeden yapılmış yani kurallara uyulmadan yapılmış yapıları da beraberinde getirdiği için zarar görebilirliği oldukça artırmaktadır. Bunun çok acı bir örneği 17 Ağustos 1999 depremi sonrası açıkça görülmüştür. Hızlı ve denetimsiz kentleşme ve sanayileşme yalnızca fiziksel zarar görebilirliği değil zaten kıt olan kaynakları daha yoğun kullanma talepleri nedeniyle sosyal ve ekonomik zarar görebilirlikleri de artırmakta ve afetlerin oluş sıklıkları üzerinde de olumsuz sonuçlara yol açabilmektedir.
Orman ve çevre tahribinin zarar görebilirliğe nasıl bir etkisi vardır?
Heyelan, sel, kaya ve çığ düşmesi, erozyon, kuraklık vb. gibi birçok doğa kaynaklı afet ormanların ve çevrenin tahribi sonucunda ortaya çıkmaktadır. Ayrıca çevrenin yanlış kullanımı ve tahribi ekolojik dengeleri kolaylıkla bozmakta yalnızca doğa kaynaklı afetleri değil, hava, su ve toprak kirlenmeleri, verim düşmesi, şiddetli erozyon gibi orta ve uzun vadede yaşamı imkânsız hale getiren sonuçlara da yol açabilmektedir. Küresel ölçekte çevrenin bozulması, küresel ısınmaya neden olmakta ve bu sonuç küresel ölçekte iklim değişiklikleri, tropik fırtınalar, tayfunlar, kuraklık ve çölleşmeler gibi birçok doğa kaynaklı afete neden olmaktadır.
Bilgisizlik, bilinçsizlik ve eğitim eksikliğinin zarar görebilirlik üzerindeki etkisi nedir?
Zarar görebilirliğin dolayısı ile afetin büyük boyutlara ulaşmasının en temel nedenlerinden birisi de toplumun bilgi, bilinç ve eğ itim eksikliğidir. Ne tür tehlikelerle karşı karşıya olduğunu ve bunların zararlarının azaltılabilmesi için bireysel, yerel, kurumsal ve toplumsal ölçekte neler yapması gerektiğini bilmeyen insan topluluklarının doğa veya teknoloji kaynaklı bir olayla karşılaştığında büyük kayıp ve zararlara uğraması ve olayın afet sonucunu doğurması kaçınılmazdır.
Yaşam tarzında meydana gelen büyük değişimlerin zarar görebilirlik üzerindeki etkisi nedir?
İnsan toplulukları sürekli gelişim ve değişim içindedir. Bunlar içerisinde, ekonomik ve siyasi sistem değişikliği, göçebe bir topluluğun yerleşik düzene geçmesi, büyük kent merkezlerine toplu göçler ve uyum zorlukları, üretim şeklindeki büyük değişiklikler, özellikle geçiş dönemlerinde insan topluluklarını çok daha kırılgan ve zarar görebilir hale getirebilmektedir.
Savaşlar ve sivil kargaşaların zarar görebilirlik üzerindeki etkisi nedir?
Savaş ve sivil kargaşalar insan kökenli afetlerin başında gelmektedir. Bu olaylar sonucunda insanların toplu halde göç etmesi, bu insanları her açıdan çok daha fazla zarar görebilir hale getirmekte, baş edebilme kapasitelerini tamamen ortadan kaldırabilmekte ve insanları ancak dış yardımlarla hayatlarını sürdürebilir duruma getirebilmektedir. Bu durumdaki topluluklar başta barınma, beslenme ve sağlık olmak üzere her türlü desteğe muhtaç ve her türlü tehlikeye açık haldedirler. Bunun çok somut örneği ülkemize gelen çok sayıda “Suriyeli sığınmacılar” da açıkça görülmektedir.
Risk hangi kavramlarla açıklanır?
Risk, bir olayın doğurduğu olumsuz sonuçların toplamıdır. Mühendislikte ve sigortacılıkta, ‘belirli bir olayın, belirli bir büyüklükte meydana gelmesi halinde doğurabileceği kayıp olasılığı’ olarak tanımlanmaktadır. Kayıplara; insan ölümleri, yaralanmalar, yapı ve alt yapı hasarları, tüm sektörlerde meydana gelebilecek ekonomik ve sosyal kayıplar, üretim, işletme, pazar ve stok (mamul, yarı mamul, hammadde) kayıpları vb. gibi doğ rudan veya dolaylı tüm kayıpların dâhil edilmesi ana hedeftir. Genellikle parasal olarak ifade edilmesi veya gayri safi milli hasılanın bir oranı olarak verilmesi arzu edilmektedir. Ancak insan canı, göçler, işsizliğin yol açtığı sosyal ve ekonomik kayıplar, eğitim, sağlık, ula ım, haberleşme vb. gibi sektörlerde meydana gelecek kesintilerin yol açtığı sosyal problemler, afetten etkilenen toplulukların moral, gelenek, bağlılık, üretim gücü ve kültürel kayıpların ekonomik maliyetlerini hesap etmek mümkün olamadığı için, genellikle yalnızca doğrudan fiziksel kayıpların iyileştirme maliyetlerinin ve/veya yerine koyma maliyetinin parasal karşılıkları hesaplanarak verilmektedir.
Risk nedir?
Risk, bir olayın belirli koşul ve ortamlarda doğurabileceği can, mal, ekonomik ve çevresel gibi değerlerin/varlıkların kaybının gerçekleşme olasılığı olarak tanımlanmaktadır.
Nicel olarak risk nasıl tanımlanır?
Çeşitli riskleri kavramak ve karşılaştırmak amacıyla bilim adamları, araştırmacılar ve ekonomistler bu riskleri oluş olasılıkları ve yol açabilecekleri potansiyel zarar ve kayıplar açısından nicelleştirmeye çalışırlar. Diğer bir deyişle, bir olayın oluşturabileceği olumsuz sonuçların toplamı olan risk kavramı, kısaca “kayıp olasılığı” olarak tanımlanmaktadır. Riskten yani kayıp olasılığından bahsedebilmek için, belirli bir yerde, belirli bir büyüklükte bir olay veya tehlikenin olması, mevcut değerlerin bu tehlikeden etkilenme oranlarının veya zarar görebilirliklerinin mevcut olması gerekmektedir. Risk, matematiksel olarak genel bir tanımla, tehlike, varlık ve varlığın tehlikeden etkilenme oranının yani zarar görebilirliğinin bir fonksiyonu olarak ifade edilmektedir. Buna göre risk; gelecekteki belirli bir zaman içerisinde oluşma olasılığı bulunan bir tehlikeye, bu tehlikeye maruz varlıkların ve bunların zarar görebilirliklerine bağlı olarak, verebileceği zararları/kayıpları ifade etmektedir.
Risk hangi etmenlerden etkilenir?
Bir bölgede tehlikeye maruz değerler fazlaysa; yani nüfus, yapı, ekonomik ve sosyal aktivite büyük ise, tehlike veya etkilenme oranı aynı olan bir diğer bölgeye göre risk daha büyük olacaktır. Aynı şekilde varlıkların zarar görebilirlikleri ne kadar fazlaysa yine risk o oranda artacaktır. Bir yörede insan ve insan aktiviteleri, yani varlık yoksa tehlike büyük olsa da, risk sıfır olacaktır. Örneğin çölün ortasında hiçbir insanın yaşamadığı ve herhangi bir varlığın bulunmadığı bir yerde deprem tehlikesi olsa bile depremden etkilenecek veya hasar görecek herhangi bir varlık olmadığı için herhangi bir riskte söz konusu olmayacaktır.
Riskin varlığın söz edebilmemiz için hangi şartlar sağlanmalıdır?
Bir yer için riskten bahsedebilmemiz için
- En azından bir tehlikenin ortaya çıkma olasılığının olması
- Tehlikenin tehdidine maruz kalabilecek bir veya birden fazla varlığın olması
- Tehlikeye maruz varlıkların zarar görebilir olması gerekir.
Eğer bunlardan biri yoksa riskte yoktur. Herhangi bir yer veya tesise yönelik risk analizleri için maruziyet bileşenleri eksiksiz bir veri tabanı ile belirlenmeli ve bu veri tabanı sürekli ve periyodik olarak güncellenmelidir.
Riskin belirlenmesi hangi analizleri gerektirmektedirler?
Riskin tanımından da anlaşılacağı üzere, riskin belirlenmesi; tehlike, tehlikeye maruz değerler ve bu değerlerin zarar veya hasar görebilirliklerinin belirlenmesi gibi üç farklı analizin yapılmasını gerektirmektedir. Tehlike analizi; potansiyel tehlikelerin neler olduğu, konumu, oluş sıklığı, büyüklüğü, süresi ve etkileyebileceği alanların belirlenmesi amacıyla yapılır.
Tehlikeye maruz değerlerin saptanması hangi unsurların incelenmesini gerektirir?
Nüfus, tüm yapı ve alt yapılar, tarımsal kapasite ve stoklar, ekonomik ve sosyal değerler, çevre ile ilgili envanterin toplanması amacıyla yapılan çalışmalara da Tehlikeye Maruz Değerlerin (Risk Altındaki Unsurlar) saptanması için yapılan çalışmalar denir.
Zarar görebilirlik analizi hangi amaçla gerçekleştirilir?
Zarar Görebilirlik Analizi ise, bir toplumun, bir yapının veya hizmetin, tehlike oluştuğunda görebileceği hasar veya zararın olası ölçüsünün belirlenmesi amacıyla yapılır.
Bir tehlikeye ilişkin riskin azaltılması için neler yapılabilir?
Yukarıda özetlenen çalışmalar sonucunda riskler belirlenmekte, afet senaryoları hazırlanmakta ve karar vericilere haritalar ve sayısal değerler halinde sunularak, afetlerin önlenmesi veya zararların azaltılabilmesi çalışmalarının daha etkin bir şekilde yapılabilmesine katkı sunulmaktadır. Ayrıca afetlere etkili müdahale içinde çeşitli alternatiflerin ortaya konulmasına, müdahale ve iyileştirme aşamalarının da daha etkin bir şekilde yapılmasına imkân sağlamaktadır. Halkın ve karar vericilerin riski algılamaları ve önleyici ve zarar azaltıcı politika ve eylemleri uygulamaya başlaması her zaman kolay olmamaktadır. Kaynakların ve kapasitelerin sınırlı, günlük risklerinse çok büyük olduğu durumlarda, gelecekteki bir riski azaltmak amacıyla zaman ve kaynak ayırmak oldukça zor olmaktadır. Bütün bu zorluklara rağmen afet zararlarını minimuma indirebilmek için mutlaka risk azaltma çalışmalarının tavizsiz ve eksiksiz bir şekilde yapılması gerekir. Tehlikeye maruz kalacak varlıkların zarar görebilirliklerinin alınacak önlemlerle azaltılması ile tehlikenin gerçekleşmesi halinde ortaya çıkabilecek hasarların yani risklerin azaltılabileceği açıkça görülmektedir. Tehlikeyi genel olarak yok edemediğimizi düşündüğümüzde riski azaltmanın en kolay yolu zarar görebilirliği azaltmak olmaktadır. Aynı şekilde tehlikeli bölgelerden uzaklaşarak yani tehlikeye maruz kalabilecek varlıkları azaltarak da riski azaltabiliriz.
Tehlike nedir kısaca tanımlayınız?
Tehlike potansiyel olarak zarar verme olasılığı olan acil durum veya afete dönüşebilecek olay veya durumdur.
Afetler genel olarak kaça ayrılmaktadır ve bunlar nelerdir?
Afetler genel olarak doğa kaynaklı afetler ve teknolojik afetler şeklinde ikiye ayrılmaktadır.
Doğa kaynaklı tehlikeler kendi içinde kaç gruba ayrılı ve bunlar nelerdir?
Doğa kaynaklı tehlikeler kendi içinde Jeolojik Tehlikeler, Hidrolojik Tehlikeler, Meteorolojik Tehlikeler, Klimatolojik Tehlikeler ve
Biyolojik Tehlikeler olmak üzere beş gruba ayrılır.
Teknolojik Tehlikeler kaça ayrılır ve bunlar nelerdir?
Teknolojik Tehlikeler Endüstriyel Kazalar, Çeşitli/karışık Kazalar ve Ulaşım kazaları şeklinde üçe ayrılır.
Afet ile tehlike eşit kavramlar mıdır?
Afet eşittir tehlike gibi gözükse de, afet tehlikenin gerçekleşmesi sonucu oluşur.
Tehlike analizi nedir kısaca tanımlayınız?
Tehlikenin kaynağı, büyüklüğü, oluş sıklığı, süresi ve olası etkileri ile ilgili bilgilerin toplanması ve belirlenmesine yönelik çalışmalar tehlike analizi olarak tanımlanır.
Toplumlar için tehlike oluşturan dört ana olay türünü nedir?
Doğa kaynaklı olaylar, Şiddete dayalı olaylar, Bozulmaya dayalı olaylar ve Eğitim eksikliği ve yetersizliklere dayalı olaylardır.
Şiddete dayalı olaylar nelerdir?
Şiddete dayalı olaylar: Savaş, terör, iç çatışmalar vb.dir.
Tehlike belirlenmesi çalışmaları yapılırken öncelikle nasıl sorulara yanıt aranmalıdır?
Tehlike belirlenmesi çalışmaları yapılırken öncelikle, “Ne tür bir tehlike ile karşı karşıya kalınabileceği, bunun ne kadar sıklıkta meydana geldiği ve gelebileceği, hangi büyüklükte olabileceği” gibi soruların yanıtları aranmalıdır.
Tekrarlanma periyodu nedir?
Afete yol açabilecek tehlikelerin ortalama olarak ifade edilen yeniden oluş süresi veya aynı büyüklükteki iki olay arasında geçen ortalama süre tekrarlanma periyodu olarak tanımlanır.
Tehlike değerlendirmesi nedir kısaca açıklayınız?
Belirli bir alan veya bölgede tehlikelerin büyüklük, tekrarlanma, olma olasılığı, belirsizlikler gibi özellikleri ile ortaya çıkarılmasına ilişkin değerlendirme çalışmaları tehlike değerlendirmesi olarak tanımlanır.
Kökeni ne olursa olsun, potansiyel bir tehlikenin belirlenmesi için hangi çalışmalarının yapılması gerekir?
Kökeni ne olursa olsun, potansiyel bir tehlikenin belirlenmesi için; Veri ve bilgi toplanması, Jeolojik ve zemin özellikleri, Tehlikenin kaynağı, Büyüklüğü, Oluş sıklığı, Süresi, Olası etkileri veya şiddeti, Olma olasılıkları, Harita hazırlanması,çalışmalarının yapılması gerekir.
Tehlike belirleme çalışmalarının ilk adımı olarak ne yapılması gerekmektedir?
Tehlike belirleme çalışmalarının ilk adımı olarak çalışma bölgesi ve yakın civarında geçmişte meydana gelmiş afet ve acil durumlar hakkında veri ve bilgilerin toplanması gerekir.
Tehlike haritası nedir kısaca açıklayınız?
Doğa, insan ve teknoloji kaynaklı tehlikelerin muhtemel yaygınlık ve şiddet derecelerini ortaya koymak için, belirli kriterlere
göre hazırlanmış haritalar tehlike haritası olarak tanımlanır.
Zarar görebilirlik nedir kısaca açıklayınız?
Zarar görebilirlik farklı tür ve büyüklükteki tehlikeler karşısında, insanların ve yaşam çevrelerinin uğrayabileceği fiziksel, toplumsal, ekonomik veya çevresel zarar ve kayıpların ölçüsü olarak tanımlanır.
Zarar görebilirlik kaça ayrılır ve bunlar nelerdir?
Zarar görebilirlik kavramı aşağıda sıralandığı gibi üçe ayrılır.
• Fiziksel zarar görebilirlik,
• Sosyal zarar görebilirlik,
• Ekonomik zarar görebilirlik
Sosyal Zarar Görebilirlik neleri içermektedir?
Sosyal Zarar Görebilirlik; Toplumların nüfus yoğunluğu, yaş ve cinsiyet oranları, bilgi ve eğitim düzeyi gibi nüfus ve eğitimle ilgili faktörleri içerir.
Sosyal zarar görebilirliğin ölçülmesi mümkün müdür?
Sosyal zarar görebilirliğin ölçülmesi güç, hatta imkânsızdır.
İnsan topluluklarını ve yerleşim birimlerini zarar görebilir hale getiren ana faktörler nelerdir?
İnsan topluluklarını ve yerleşim birimlerini zarar görebilir hale getiren ana faktörler aşağıdaki gibidir.
Yoksulluk ve az gelişmişlik, Hızlı nüfus artışı, Hızlı ve denetimsiz kentleşme ve sanayileşme, Ormanların ve çevrenin tahribi, Bilgisizlik, bilinçsizlik ve eğitim eksikliği, Yaşam tarzında meydana gelen büyük değişimler, Savaşlar ve sivil kargaşalar.
Risk nedir?
Risk, bir olayın belirli koşul ve ortamlarda doğurabileceği can, mal, ekonomik ve çevresel gibi değerlerin/varlıkların kaybının gerçekleşme olasılığı olarak tanımlanmaktadır?
Bir yer için riskten bahsedebilmemiz için nelerin olması gerekmektedir?
Bir yer için riskten bahsedebilmemiz için
• En azından bir tehlikenin ortaya çıkma olasılığının olması
• Tehlikenin tehdidine maruz kalabilecek bir veya birden fazla varlığın olması
• Tehlikeye maruz varlıkların zarar görebilir olması gerekir.
Eğer bunlardan biri yoksa riskte yoktur.
Maruz kalma veya maruziyet nedir kısaca açıklayınız?
Afet bölgelerinde ve riskli üretim alanlarında yer alan insanların, yapıların ve sistemlerin, potansiyel kayıp tehdidi altında bulunması maruz kalma veya maruziyet şeklinde tanımlanmaktadır.
Tehlike analizi hangi amaçla yapılmaktadır?
Tehlike analizi; potansiyel tehlikelerin neler olduğu, konumu, oluş sıklığı, büyüklüğü, süresi ve etkileyebileceği alanların belirlenmesi amacıyla yapılır.
Tehlikeye Maruz Değerlerin saptanması için yapılan çalışmalar nelerdir?
Nüfus, tüm yapı ve alt yapılar, tarımsal kapasite ve stoklar, ekonomik ve sosyal değerler, çevre ile ilgili envanterin toplanması amacıyla yapılan çalışmalara da Tehlikeye Maruz Değerlerin (Risk Altındaki Unsurlar) saptanması için yapılan çalışmalar denir.
Zarar Görebilirlik Analizi hangi amaçla yapılmaktadır?
Zarar Görebilirlik Analizi , bir toplumun, bir yapının veya hizmetin, tehlike oluştuğunda görebileceği hasar veya zararın olası ölçüsünün belirlenmesi amacıyla yapılır.
-
2024-2025 Öğretim Yılı Güz Dönemi Ara (Vize) Sınavı Sonuçları Açıklandı!
date_range 2 Gün önce comment 0 visibility 52
-
2024-2025 Güz Dönemi Ara (Vize) Sınavı Sınav Bilgilendirmesi
date_range 6 Aralık 2024 Cuma comment 2 visibility 324
-
2024-2025 Güz Dönemi Dönem Sonu (Final) Sınavı İçin Sınav Merkezi Tercihi
date_range 2 Aralık 2024 Pazartesi comment 0 visibility 912
-
2024-2025 Güz Ara Sınavı Giriş Belgeleri Yayımlandı!
date_range 29 Kasım 2024 Cuma comment 0 visibility 1286
-
AÖF Sınavları İçin Ders Çalışma Taktikleri Nelerdir?
date_range 14 Kasım 2024 Perşembe comment 11 visibility 20156
-
Başarı notu nedir, nasıl hesaplanıyor? Görüntüleme : 25842
-
Bütünleme sınavı neden yapılmamaktadır? Görüntüleme : 14700
-
Harf notlarının anlamları nedir? Görüntüleme : 12646
-
Akademik durum neyi ifade ediyor? Görüntüleme : 12642
-
Akademik yetersizlik uyarısı ne anlama gelmektedir? Görüntüleme : 10582