Yaşlılarda Davranış Sorunları Ve Uyum Dersi 6. Ünite Sorularla Öğrenelim
Yaşlılıkta Sıklıkla Karşılaşılan Psikolojik Rahatsızlıkların Yarattığı Uyum Zorlukları
Yaşlılıkta ruh sağlığını bozan durumlar nelerdir? Açıklayınız.
Yaşlılıkta meydana gelen kayıplar, stresler, krizler, emeklilik, dulluk, hastalık, fiziksel gücün azalması, duyu kaybı, toplumsal statüdeki değişiklikler ve yaşam standardındaki düşmeler gibi etkenler, yaşlıların ruh sağlığı açısından tehdit oluşturmaktadır. Ölüm korkusu, gelecekle ilgili endişeler, çocukların evden ayrılması, eşin veya yakın çevreden birinin ölmesi, güven azlığı, şiddete maruz kalma korkusu, emeklilik sonrası maddi imkânların kısıtlanması vb. gibi hususlar da yaşlı bireyin duygulanım durumunu bozmakta, yalnızlık ve yabancılaşma duygularını arttırmaktadır.
Anormal kavramını belirleyen ölçütler nelerdir? Açıklayınız.
Anormal kavramını belirleyen bazı ölçütler söz konusudur. Aşağıda bu ölçütlerden kısaca söz edilmektedir.
- İstatistiksel Seyreklik: Anormal davranışın bir özelliği seyrek olmasıdır. Örneğin normal zekâ aralığı 90-110 IQ olarak değerlendirilirken ve toplumda yer alan bireylerin büyük bir bölümü bu aralıkta yer alırken, 70 IQ’ya sahip birey zekâ geriliği yaşıyor olarak değerlendirilir. Ancak IQ’su 110’u geçenler için bu durum herhangi bir anormallik olarak değerlendirilmez. Bu demek oluyor ki seyreklik anormalliğin tek belirleyicisi değildir.
- Normların İhlal Edilmesi: Anormalliği değerlendirirken ele alınan bir diğer özellik ise normların ihlal edilmesidir. Davranışın normları ihlal edip etmemesi ya da bunu gözlemleyenleri tehdit edip etmemesi veya kaygılandırıp kaygılandırmaması her ne kadar anormallik için önemli bir ölçüt ise de tek başına belirleyicilik açısından yeterli değildir. Örneğin suçlular çeşitli şekillerde toplumsal normları çiğnerler ancak hepsi psikolojik bir rahatsızlık yaşamamaktadır.
- Kişisel Rahatsızlık Hissetme: Kimi zaman kişi yaşadığı süreçten ciddi anlamda rahatsızlık duyar. Kişiler yaşantılarından muzdariptir. Örneğin, kişi yaşadığı depresyondan büyük ölçüde hoşnutsuzdur ya da kapalı alan korkusu kendisini huzursuz etmektedir. Ancak her psikolojik rahatsızlık ille de rahatsızlık hissetmeyi içermez. Örneğin antisosyal kişilik bozukluğunda kişi soğukkanlılıkla diğerlerine hor davranır ve herhangi bir suçluluk, rahatsızlık kaygı hissetmeksizin sürekli yasaları çiğner ve insanlara rahatsızlık verir.
- Yeti Yitimi ya da İşlev Bozulması: Bireyin yaşadığı anormallik sebebiyle yaşamının önemli bazı alanlarında bozulmaların olması ya da yeti yitimi anormal davranışın önemli bir parçasıdır. Örneğin madde kullananlarda nörolojik bazı bozukluklar oluşabileceği gibi kişiler arası ilişkilerde de ciddi problemler oluşmaya başlar.
- Beklenmedik Olma: Uyaran ve ortaya çıkan davranış ile belirti arasında bir uyumsuzluk söz konusudur. Örneğin hayatında herhangi bir sorunu olmamasına rağmen bireyin her an kötü bir şey yaşayacağına ilişkin yoğun düşünceleri olabilir. Burada kaygı beklenmediktir ve var olan durumla oransızdır.
Klasik anlayışa göre psikolojik sağlık kavramı nedir? Tanımlayınız.
Klasik anlayışa göre psikolojik sağlık; ruhsal bozukluğun olmayışı ve normal (psiko-sosyal açıdan normal olma, sağlıklı olmakla eş anlamlı kullanılır) olanla ilişkili olan şeklinde tanımlanmaktadır.
Yaşlılarda depresyon rahatsızlığının görülme sıklığı ve özelliklerini açıklayınız.
Yaşlılarda en sık görülen psikolojik rahatsızlıklardan biri depresyondur. Yaşlılık depresyonu sık olmasına rağmen, yaşlıların başvuru nedenlerindeki tablonun gençlere göre farklı olması tanının atlanmasına sebep olmaktadır. Depresyonlu olan yaşlı hasta doktora, halsizlik, vücudun farklı yerlerinde ağrılar, baş ağrısı, karın ağrısı, eklem ağrıları, kabızlık gibi somatik (bedensel) yakınmalarla başvurmaktadır. Tanının atlanmasındaki bir diğer neden de bu yakınmaların kronik kişilik özelliği olarak algılanmasıdır. Yaşlı hastaların psikolojik muayenelerinde devam eden mutsuzluk ve keder hâli, hayattan zevk alamama, kendini yalnız ve değersiz hissetme, dikkat bozukluğu, huzursuzluk ve ölüm düşünceleri tespit edilir. Yaşlılarda depresif belirtilerin varlığı ciddi sağlık sorunlarına ve işlevsel kayıplara zemin hazırlayabilir, depresif belirtiler intihar davranışı için de ciddi bir risk faktörüdür, depresif sendromlar tanınmadığı ve tedavi edilmediğinde yaşlıdaki kayıplar çok ciddi olabilir. Yaşlılık dönemi depresyonlarında bunaltı, ajitasyon ve psikotik belirtilere saha sık rastlanır. Psikotik belirtiler en sık yoğun suçluluk ve günahkârlık düşünceleri ve somatik sanrılar (iç organlarım çürüdü, bağırsaklarım tıkandı, midem yok oldu vb.) şeklinde ortaya çıkar. Bu sanrılara bağlı olarak beslenmeyi reddetme, kilo kaybı ve buna bağlı gelişen ikincil tıbbi hastalıklar görülebilir. Depresyon tanısı konulmuş yaşlı hastalarda intihar riskinin değerlendirilmesi çok önemlidir. Yaşlı bireylerde intihar davranışı genel toplumdan daha sık görülür, öldürücü yöntemlerin (silah, asma gibi) kullanımı sıktır, tamamlanmış intihar oranı yüksektir. Tedavi edilmeyen depresyon bireyin depresyona ikincil fiziksel hastalıklar geliştirmesine, işlevselliğin kaybına, yaşam kalitesinde düşmeye, gereksiz sağlık harcamaları, ilaç kullanımı ve yan etkilerine, tamamlanmış intihar davranışına neden olabilir.
Distimi kavramı ne anlama gelmektedir? Açıklayınız.
Distimi, en az iki yıl süren kronik bir depresyondur. Distimi tanısı alan hastalar depresyon belirtilerini taşırlar fakat daha hafif şiddettedir: iştah azalması, uykusuzluk, enerji azlığı, kendine güvenin azalması, dikkat ve konsantrasyon güçlüğü, umutsuzluk gibi.
Deliryum kavramı ne anlama gelmektedir? Açıklayınız.
Yaşlılık döneminde karşılaşılan diğer bir psikolojik sorun ise deliryumdur. Deliryum; hızlı başlayan, dalgalı seyir gösteren, çok farklı nedenlerden dolayı ortaya çıkan, bilinç, algılama, düşünce, uyku-uyanıklık döngüsü değişimlerinin eşlik ettiği bir klinik sendromdur. Nöropsikiyatrik anormalliklerle ortaya çıkar ve yaşlılarda sık görülür. Deliryumda bilinç bulanıklığı, dikkati toplama ve devam ettirme bozukluğu, bulunduğu yeri, zamanı ve kişileri bilememe durumu, hayaller görme, bilinç düzeyinde dalgalanma, konuşma bozukluğu, ellerde titreme, istemsiz hareketler, hareket etme kusuru şeklinde durumlar gözlemlenir.
Yaşlılıkta sıklıkla görülen "yas" durumunu açıklayınız.
Yas yaşlılıkta sıklıkla karşılaşılan diğer bir psikolojik süreçtir. Yaşlılık bireylerin pek çok kayıp yaşadığı bir dönemdir. Eş, arkadaş ölümü yanı sıra işin, sağlığın, bağımsızlığın ve rollerin de kaybı yaşanmaktadır. Her bireyin kayıp yaşantılarına verdiği tepkiler farklıdır, kişilik yapısı, geçmiş yaşantı ve deneyimler, sosyal destek ağı gibi faktörlerden etkilenir. Kaybın ilk 1 ila 6. aylarında depresyon belirtilerine benzer belirtiler görülebilir, yas yaşamakta olan birey istek ve ilgi azalması, enerji kaybı, üzüntü, dikkat ve konsantrasyon kaybı, sık ağlama isteği, her şeyin anlamsız gelmesi, devamlı kayıp nesneyi düşünme belirtilerini dile getirir. Yaşlı bireylerde özellikle yakın bir bireyin kaybından sonra, o kişinin sesini duyma, görüntüsünü görme, yanında hissetme gibi algısal belirtiler yaşanabilir, kişinin gerçeği değerlendirmesi sağlam ve içgörüsü tam olduğu sürece bu belirtiler normal yas sürecinin bir parçası kabul edilir. Yas reaksiyonu doğal bir reaksiyondur, kayba alışma dönemini ve ardından gelen yeniden yapılandırmayı içerir.
Anksiyete bozuklukları nelerdir? Açıklayınız.
Yaşlılıkta sıklıkla karşımıza çıkan ruhsal rahatsızlıklardan biri de anksiyete bozukluklarıdır (Panik bozukluk, Yaygın anksiyete (kaygı, bunaltı) bozukluğu, Fobiler, Obsesif kompülsif bozukluk, Travma sonrası stres bozukluğu). Kişinin kendi vücudunda veya dış çevrede algıladığı belirli uyaranları tehdit ve tehlike olarak yorumlamasıyla yaşadığı ve kontrol edemediği sürekli korku, sıkıntı, endişe ve gerginlik belirtileri ve bunlara eşlik eden belirli olay ve durumlardan kaçınma davranışları genel olarak anksiyete bozukluklarını oluşturur. Anksiyete bozuklukları bilişsel ve bedensel belirtilerle kendini gösterir. Bilişsel belirtiler arasında disfori (depresif duygudurum, keyifsizlik durumu), kötü bir şey olacak beklentisi, irritabilite (hafif uyarılara karşı şiddetli/aşırı cevap verme), çabuk öfkelenme, huzursuzluk hissi, denetimini yitirme veya çıldırma korkusu, bedensel belirtiler arasında çarpıntı, terleme, nefes darlığı, yerinde duramama, göğüs ağrısı, bulantı, baş dönmesi ve fenalaşma hissi, uyuşukluk-karıncalanma duyumları sayılabilir. Yaşlı bireyler ruhsal sıkıntılarından bahsetmeyi uygun bulmadıkları için çoğunlukla anksiyetenin bedensel belirtilerini tarif ederler.
Psikotik bozukluklar nelerdir? Açıklayınız.
Psikotik bozukluklar, kişinin gerçeği değerlendirme yetisinin, çevreyi ve kendisini algılayışının ileri derecede bozulduğu hastalıklardır (Şizofreni, Paranoid bozukluk, Şizoaffektif bozukluk). Psikotik bozukluklarda görülen temel iki belirti sanrı ve varsanılardır. Sanrı (hezeyan) gerçeğe uymayan, mantıklı düşünce ile değiştirilemeyen ve o kültürde paylaşılmayan inanışlar demektir. Varsanı (halüsinasyon) ise bir uyaran bulunmadığı hâlde algılama olmasıdır. Beş duyuya ilişkin varsanılar olabilir ancak en sık görme ve işitme varsanıları görülür. Bu rahatsızlıkta en az bir ay süren hezeyanlar yani düşünce bozuklukları görülür. Eşi ya da sevgilisi tarafından aldatılıyor olma, izlendiğini düşünme, ciddi bir hastalığı olduğunu düşünme bu hezeyanlara örnektir. Bu düşünceler dışında kişinin işlevselliği, sosyal uyumu genellikle bozulmamıştır ve davranışlarında gariplik yoktur.
Demans hastalığının özellikleri nelerdir? Açıklayınız.
Yaşlılıkta en çok görülen ve uyum zorlukları yaratan rahatsızlıklardan biri de demanstır. Demans, birden fazla bilişsel işlev alanında, kişinin günlük yaşamını etkileyecek, sosyal ve mesleki işlevsellikte bozulmaya neden olacak ilerleyici yıkımla karakterize bir sendromdur. Demans tek bir hastalığı değil, hastalıklar topluluğunu ifade eden bir şemsiye terimdir. İlerleyen yaşlarla birlikte demans sendromlarının görülme sıklığı artar. Demansın başlangıç semptomları yavaş bir şekilde bellek kaybı, yeni problemlere uyum ve bunları çözmede zorluk, çevreden gelen uyaranlara alışıldıktan daha geç cevap verme şeklinde özetlenebilir. Bunun yanında lisan, uzamsal beceriler, dikkat, yargılama ve sonuç çıkarma alanlarında bozulma meydana gelir. Günlük yaşamı bozularak etkileyen fonksiyonların başında ise kendini yönetme fonksiyonları gelir. Bu alan plan yapmayı, yapılan planları başlatmayı ve davranış kontrolünü içerir. Entelektüel beceriler diğer alanlardan daha hızlı yıkılırlar. Örneğin; gelirlerini idare etme, yolculuk yapma gibi.
Yaşlıların benliklerini olumsuz etkileyen etmenler nelerdir? Açıklayınız.
Yaşlı bireyin yaşadığı bedensel nitelikli kayıplar, çeşitli sağlık sorunları, kişinin kendini değersiz görmesine; emeklilikle gelen iş ve statü kaybı onda işe yaramama duygularının gelişmesine neden olur. Bunların yanı sıra, ekonomik olanaksızlıklar, yakınların ölümü, yaşlıyı güvensizlik duyguları içine iterek onun benliğini tehdit eder. Yaşlı kişiliğinin büründüğü bu olumsuz görüntü, değerini kaybetmiş “benlik kavramı”nda meydana gelen değişmelerden kaynaklanır. Yaşlılarda benliğe karşı geliştirilen tutumu olumsuzlaştıran başka etkenler de bulunmaktadır. Örneğin, yaşlıların genel nüfustaki oranlarının gittikçe artmasına karşın yaşlılar, genç kuşaklara bağımlı olan bir “azınlık grubu” oluşturmaktadır. Her türlü azınlık grubu bireylerinde görülen kişilik örüntüsü yaşlılarda da gelişir. Alınganlık, kendinden nefret, güvensizlik ve belirsizlik semptomları (kavgacılık, duygu küntlüğü, gerileme, içe dönme, kaygı, bağımlılık, savunmalı davranışlar) olumsuz kişilik niteliklerinin, diğer azınlık gruplarında olduğu gibi yaşlılar grubunda da paylaşıldığı görülmektedir. Bu özellikleri her yaşlının geliştirmesi beklenemeyeceği gibi, hepsini birden aynı yaşlının geliştirmesi de söz konusu değildir. Fakat yaşlı bakımevlerinde veya huzurevlerinde yaşayan yaşlılarda bu olumsuz niteliklerin kendi evlerinde veya yakınlarıyla birlikte yaşayan yaşlılara kıyasla daha fazla olduğu saptanmıştır. Ayrıca, bu tür kurumlarda yaşayan yaşlılarda depresyonun çok daha fazla görüldüğü bilinmektedir.
Yaşlı istismarı hangi koşullarda gerçekleşir? Açıklayınız.
Korkutma, sömürme ve ona fiziksel, duygusal ve psikolojik açıdan zarar verme durumları yaşlı istismarının genel belirleyicilerindendir. Örneğin; üşüyeceğini bilerek yattığı odanın penceresini açık bırakmak, parasını yaşlının rızası dışında kullanmak ya da tuzlu yememesi gereken bir yaşlıya tuzlu yemekler vermek, aç ya da susuz bırakmak istismar etmektir.
Yaşlı ihmali hangi koşullarda gerçekleşir? Açıklayınız.
Yaşlı ihmali, pasif ve aktif ihmal olarak tanımlanmaktadır. Aktif ihmal, temel yaşama ihtiyaçlarının (yiyecek, su barınma, giyinme tıbbi ve duygusal destek vb.) karşılanmasındaki eksiklik ve yetersizliktir. Yaşlıya bilinçli olarak (kasıtlı) fiziksel ve duygusal acı vermeyi de içermektedir. Bu davranışlar bilinçli ihmal adını almaktadır. Pasif ihmal, zarar verme niyeti olmadan bakıcı kişinin, yaşlı bireyin temel ihtiyaçlarını karşılamada yanlış davranışıdır. Yaşlının ihmal edilmesi; aile fertleri arasında muhalefet olması ya da aile fertlerinin yanlış davranışlarını yaşlıya yansıtmaları şeklinde görüldüğü gibi, aile üyelerinin yaşlıyı kendilerine engellemiş gibi görmeleri, onun gereksinimlerine boş vermeleri ve kızgınlık belirtmeleri de kasıt olmayan ihmal olarak bilinmektedir.
Ekosistem kavramı ne anlama gelmektedir? Açıklayınız.
Doğadaki bütün varlıklar birbirini etkileyerek veya birbirinden etkilenerek doğal çevrelerinde yaşamlarını sürdürürler. Hiç bir varlık tek başına değildir. Bir bölge içerisinde bulunan canlı ve cansız varlıkların karşılıklı oluşturdukları sisteme “ekosistem” adı verilmektedir.
Ekolojik Sistem Kuramı'nın özellikleri nelerdir? Açıklayınız.
Bronfenbrenner’in geliştirdiği Ekolojik Sistemler Kuramı’nda bireyin çevresi birbiri içine yerleşmiş katmanlardan meydana gelen karmaşık ilişkiler sisteminden oluşmaktadır. Bireyin gelişimi bu katmanların birbirleriyle ve kendi içlerindeki ilişkiler, bu ilişkilerin ortaya çıktığı geniş bir toplum ile olan ilişkilerinden etkilenmektedir. İnsan toplumsal bir varlıktır ve sürekli çevresiyle etkileşim hâlindedir. Bireyler; aile, iş, okul, sivil toplum örgütleri vb. birçok grubun üyesidir ve bu grupların her biriyle sınırlı sürede etkileşir. İnsanlar, yaşadıkları olaylara çevrelerindeki insanlarla birlikte katılmaktadır. Ekolojik Sistem Kuramı, birleştirici ve bütünleştirici özelliği ile insan ilişkilerini daha iyi anlamamızı kolaylaştıran bir yaklaşım sunar. Tek tek parçalar üzerinde durmak yerine, bütün bu parçalar arasındaki bağıntılar, karşılıklı etkileşimler ve bağımlılıklar üzerine odaklanmaktadır.
Mikrosistem kavramı ne anlama gelmektedir? Açıklayınız.
Mikrosistem; bireyin doğrudan iletişim hâlinde olduğu mevcut çevresidir. Bunun da ilk akla geleni aile, akraba, mahalle sakinleri gibi insanların yüz yüze iletişim hâlinde oldukları sosyal ağlardır.
Mezosistem kavramı ne anlama gelmektedir? Açıklayınız.
Mezosistem profesyonel bir ilişkiyi yansıtmakla birlikte burada mikro sistem içerisindeki ağlar ve ilaveten de yeni sosyal ağlar söz konusudur. Örneğin kişinin zamanını geçirdiği çevreler, arkadaş toplantıları gibi onu besleyen farklı ortamları kast edilir. Bu aşamada, şartlar ve çevrenin ilişkileri nasıl geliştirdiği önemlidir. Ancak unutmamak gerekir ki bireyin kişilik tarzı, düşünme şekli de sosyal ağındakileri etkilemektedir.
Egzosistem kavramı ne anlama gelmektedir? Açıklayınız.
Egzosistem, toplumda organize edilmiş yapı ve kurallardan oluşarak kişiyi doğrudan içine almayan türden düzeneklerdir. Birden fazla grupla ilişki içinde olup bütün gruplara aktif olarak katılmayan kişiler olabilir. Örneğin; kişinin iş hayatı, ailesiyle olan bireysel ilişkisini olumlu ya da olumsuz yönde etkileyebilir.
Makrosistem kavramı ne anlama gelmektedir? Açıklayınız.
Makro sistem ise belirli bir çevre ya da şart olmayıp kültürel değerler ve tutarlıklarla ilgilidir. Buna göre her bireyin farklı bir alt kültürü bulunmaktadır. İnsanların kendi inanç sistemleri ve ideolojileri bu alt kültürlerde gerçekleşen birtakım etkinliklere katılmalarına neden olmaktadır. Her bir kültürel düzenek kişinin dahil olduğu ideoloji, norm, değer ve inanç sistemine vurgu yapmaktadır. Bu aşamada birey; normları, ideolojileri ve inançlarına dayalı farklı kurumlarla etkileşim hâlindedir.
Sistemler kaç sınıfa ayrılmaktadır? Bu sınıfların neler olduğunu açıklayınız.
Sistemler, çevreleriyle etkileşen “açık sistemler” ve çevreleriyle etkileşmeyen "kapalı sistemler" olarak başlıca iki sınıfa ayrılırlar. Yaşayan bir organizma, özellik olarak açık bir sistemdir. Eğer bu sisteme madde giriş ve çıkışı yoksa o sistem kapalıdır; giriş ve çıkışla beraber değişme varsa o sistem açık bir sistemdir. Bunun için, yaşayan sistemler açık sistemlerdir.
Anormal kavramını belirleyen bazı ölçütler nelerdir?
Bununla birlikte anormal kav- ramını belirleyen bazı ölçütler söz konusudur. Aşağıda bu ölçütlerden kısaca söz edilmektedir.
1. İstatistiksel Seyreklik
2. Normların İhlal Edilmesi
3. Kişisel Rahatsızlık Hissetme
4. Yeti Yitimi ya da İşlev Bozulması
5. Beklenmedik Olma
Beklenmedik Olma kavramını tanımlayınız
Beklenmedik Olma: Uyaran ve ortaya çıkan davranış ile belirti arasında bir uyumsuzluk söz konusudur. Örneğin hayatında herhangi bir sorunu olmamasına rağmen bireyin her an kötü bir şey yaşayacağına ilişkin yoğun düşünceleri olabilir. Burada kaygı beklenmediktir ve var olan durumla oransızdır.
Klasik anlayışa göre psikolojik sağlık nasıl tanımlanır?
Klasik anlayışa göre psikolojik sağlık; ruhsal bozukluğun olmayışı ve normal (psiko-sosyal açıdan normal olma, sağlıklı olmakla eş anlamlı kullanılır) olanla ilişkili olan şeklinde tanımlanmaktadır.
Amerika Birleşik Devletleri’nde ruh sağlığı uzmanlarının hastalarına/danışanlarına kazandırmayı istedikleri değerlerden yola çıkarak bir psikolojik sağlık ölçütleri listesi oluşturulmuştur. Buna göre psikolojik sağlık ölçütleri nelerdir?
Amerika Birleşik Devletleri’nde ruh sağlığı uzmanlarının hastalarına/danışanlarına kazandırmayı istedikleri değerlerden yola çıkarak bir psikolojik sağlık ölçütleri listesi oluşturulmuştur. Buna göre psikolojik sağlık ölçütleri olarak; özgür bir birey olma, kimlik duygusuna sahip olma, kendini değerli hissetme, kişiler arası iletişim becerisi, duyarlılık, öz bakım ve güven becerisi, aile, evlilik gibi toplumsal ilişkiye katılma, değerler ve anlamlara sahip olma, öz güven ve dürüst olma, oto kontrol ve kişisel sorumluluk gibi değerler tespit edilmiştir
Distimi nedir?
Distimi, en az iki yıl süren kronik bir depresyondur. Distimi tanısı alan hastalar depresyon belirtilerini taşırlar fakat daha hafif şiddettedir: iştah azalması, uykusuzluk, enerji az- lığı, kendine güvenin azalması, dikkat ve konsantrasyon güçlüğü, umutsuzluk gibi.
Deliryum olarak adlandırılan psikolojik sorunu tanımlayınız.
Deliryum; hızlı başlayan, dalgalı seyir gösteren, çok farklı nedenlerden dolayı ortaya çıkan, bilinç, algılama, düşünce, uyku-uyanıklık döngüsü değişimlerinin eşlik et-tiği bir klinik sendromdur. Nöropsikiyatrik anormalliklerle ortaya çıkar ve yaşlılarda sık görülür. Deliryumda bilinç bulanıklığı, dikkati toplama ve devam ettirme bozukluğu, bulunduğu yeri, zamanı ve kişileri bilememe durumu, hayaller görme, bilinç düzeyinde dalgalanma, konuşma bozukluğu, ellerde titreme, istemsiz hareketler, hareket etme kusuru şeklinde durumlar gözlemlenir.
Yaşlılıkta sıklıkla karşımıza çıkan anksiyete bozuklukları nelerdir?
Yaşlılıkta sıklıkla karşımıza çıkan ruhsal rahatsızlıklardan biri de anksiyete bozukluklarıdır (Panik bozukluk, Yaygın anksiyete (kaygı, bunaltı) bozukluğu, Fobiler, Obsesif kompülsif bozukluk, Travma sonrası stres bozukluğu).
Anksiyete bozukluklarının bilişsel belirtilerine örnekler veriniz.
Schaub ve Linden’e (2000) göre, anksiyete bozuklukları biliş- sel ve bedensel belirtilerle kendini gösterir. Bilişsel belirtiler arasında disfori, kötü bir şey olacak beklentisi, irritabilite (hafif uyarılara karşı şiddetli/aşırı cevap verme), çabuk öfkelenme, huzursuzluk hissi, de- netimini yitirme veya çıldırma korkusu, bedensel belirtiler arasında çarpıntı, terleme, nefes darlığı, yerinde duramama, göğüs ağrısı, bulantı, baş dön- mesi ve fenalaşma hissi, uyuşukluk-karıncalanma duyumları sayılabilir.
Disfori nedir?
Schaub ve Linden’e (2000) göre, anksiyete bozuklukları biliş- sel ve bedensel belirtilerle kendini gösterir. Bilişsel belirtiler arasında disfori (depresif duygudurum, keyifsizlik durumu), kötü bir şey olacak beklentisi, irritabilite (hafif uyarılara karşı şiddetli/aşırı cevap verme), çabuk öfkelenme, huzursuzluk hissi, denetimini yitirme veya çıldırma korkusu, bedensel belirtiler arasında çarpıntı, terleme, nefes darlığı, yerinde duramama, göğüs ağrısı, bulantı, baş dön- mesi ve fenalaşma hissi, uyuşukluk-karıncalanma duyumları sayılabilir.
Psikotik bozukluklarda görülen temel iki belirti nedir?
Psikotik bozukluklarda görülen temel iki belirti sanrı ve varsanılardır.
Sanrı nedir?
Sanrı (hezeyan) gerçeğe uymayan, mantıklı düşünce ile değiştirilemeyen ve o kültürde paylaşılmayan inanışlar demektir.
Varsanı (halüsinasyon) kavramını tanımlayınız.
Varsanı (halüsinasyon) ise bir uyaran bulunmadığı hâlde algılama olmasıdır. Beş duyuya ilişkin varsanılar olabilir ancak en sık görme ve işitme varsanıları görülür.
Yaşlılıkta sıklıkla rastlanılan birincil uyku bozuklukları nelerdir?
Uyku apne sendromu, huzursuz bacak sendromu, periyodik bacak hareketleri, REM (Hızlı Göz Hareketi) uykusu davranış bozukluğu gibi birincil uyku bozukluklarının sıklığı yaşlılarda artar.
Demans nedir?
Demans, birden fazla bilişsel işlev alanında, kişinin günlük yaşamını etkileyecek, sosyal ve mesleki işlevsellikte bozulmaya neden olacak ilerleyici yıkımla karakterize bir sendromdur. Demans tek bir hastalığı değil, hastalıklar topluluğunu ifade eden bir şemsiye terimdir. İlerleyen yaşlarla birlikte demans send- romlarının görülme sıklığı artar. Demansın başlangıç semptomları yavaş bir şekilde bellek kaybı, yeni problemlere uyum ve bunları çözmede zorluk, çevreden gelen uyaranlara alışıldıktan daha geç cevap verme şeklinde özetlenebilir. Bunun yanında lisan, uzamsal beceriler, dikkat, yargılama ve sonuç çı- karma alanlarında bozulma meydana gelir.
Alzheimer hastalığının semptomları nelerdir?
Alzheimer hastalığı; beynin, öncelikle hafıza olmak üzere, tüm bilişsel fonksiyonlarında ilerleyici kayba neden olan ve mikroskobik olarak beyinde anormal protein depolanmasıyla karakterize bir hastalığıdır. Alzheimer hastalığının en tipik semptomu olarak bel- lek kaybından söz edilir. Özellikle yakın bellek ve tespit belleği bozulur. Uzak bellek ise uzun süre boyunca sağlam kalır.
Yaşlı istismarının genel belirleyicileri nelerdir?
Yaşlı istismarı ve ihmali yaşlı sorunlarında önemli bir yer tutmaktan olup, ailede ve kurumsal bakım yapan yerlerde yaşlılara karşı yapılan bedensel, ekonomik ve psikolojik nedenli istismarlardır. Yaşlıyla güvenilir bir ilişki içinde olan bir akrabanın ya da kişinin, yaşlı üzerinde zararla sonuçlanan fiziksel, psikolojik ve ekonomik istismarından/ihmalinden kaynaklanan konuları içermektedir. Korkutma, sömürme ve ona fiziksel, duygusal ve psikolojik açıdan zarar verme durumları yaşlı istismarının genel belirleyicilerindendir. Örneğin; üşüyeceğini bilerek yattığı odanın penceresini açık bırakmak, parasını yaşlının rızası dışında kullanmak ya da tuzlu yememesi gereken bir yaşlıya tuzlu yemekler vermek, aç ya da susuz bırakmak istismar etmektir.
Aktif yaşlı ihmali kavramını tanımlayınız.
Yaşlı ihmali, pasif ve aktif ihmal olarak tanımlanmaktadır. Aktif ihmal, temel yaşama ihtiyaçlarının (yiyecek, su barınma, giyinme tıbbi ve duygusal destek vb.) karşılanmasındaki eksiklik ve yetersizliktir. Yaşlıya bilinçli olarak (kasıtlı) fiziksel ve duygusal acı vermeyi de içermektedir. Bu davranışlar bilinçli ihmal adını almaktadır.
Pasif yaşlı ihmaline örnekler veriniz.
Pasif ihmal, zarar verme niyeti olmadan bakıcı kişinin, yaşlı bireyin temel ihtiyaçlarını karşılamada yanlış davranışıdır. Yaşlının ihmal edilmesi; aile fertleri arasında muhalefet olması ya da aile fertlerinin yanlış davranışlarını yaşlıya yansıtmaları şeklinde görüldüğü gibi, aile üyelerinin yaşlıyı kendilerine engellemiş gibi görmeleri, onun gereksinimlerine boş vermeleri ve kızgınlık belirtmeleri de kasıt olmayan ihmal olarak bilinmektedir.
Bronfenbrenner’in geliştirdiği Ekolojik Sistemler Kuramı’nın özelliklerini sıralayınız.
Bronfenbrenner’in geliştirdiği Ekolojik Sistemler Kuramı’nda (Şekil 6.1) bireyin çevresi birbiri içine yerleşmiş katmanlardan meydana gelen karmaşık ilişkiler sisteminden oluşmaktadır. Bireyin gelişimi bu katmanların birbirleriyle ve kendi içlerindeki ilişkiler, bu ilişkilerin ortaya çıktığı geniş bir toplum ile olan ilişkilerinden etkilenmektedir (Bronfenbrenner, 1979; Lindo, 1997’den akt., Obalar, 2009)
Ekolojik Sistem Kuramı, birleştirici ve bütünleştirici özelliği ile insan ilişkilerini daha iyi anlamamızı kolaylaştıran bir yaklaşım sunar. Tek tek parçalar üzerinde durmak yerine, bütün bu parçalar arasın- daki bağıntılar, karşılıklı etkileşimler ve bağımlılıklar üzerine odaklanmaktadır.
Ekolojik kuram, insanların ait oldukları farklı alt kültürleri incelemektedir. Bu alt kültürler nelerdir?
Ekolojik kuram, insanların ait oldukları farklı alt kültürleri incelemektedir. Bu alt kültürler; mikro sistem, mezo sistem, ekzo sistem, makro sistemdir.
-
AÖF Sınavları İçin Ders Çalışma Taktikleri Nelerdir?
date_range 8 Gün önce comment 11 visibility 17859
-
2024-2025 Öğretim Yılı Güz Dönemi Kayıt Yenileme Duyurusu
date_range 7 Ekim 2024 Pazartesi comment 1 visibility 1164
-
2024-2025 YKS Ek Yerleştirme İle Yerleşen Adayların Çevrimiçi (Online) Başvuru ve Kayıt Duyurusu
date_range 24 Eylül 2024 Salı comment 1 visibility 616
-
Çıkmış Soruları Gönder Para Kazan!
date_range 10 Eylül 2024 Salı comment 5 visibility 2741
-
2023-2024 Öğretim Yılı Yaz Okulu Sınavı Sonuçları Açıklandı!
date_range 27 Ağustos 2024 Salı comment 0 visibility 905
-
Başarı notu nedir, nasıl hesaplanıyor? Görüntüleme : 25571
-
Bütünleme sınavı neden yapılmamaktadır? Görüntüleme : 14505
-
Akademik durum neyi ifade ediyor? Görüntüleme : 12507
-
Harf notlarının anlamları nedir? Görüntüleme : 12499
-
Akademik yetersizlik uyarısı ne anlama gelmektedir? Görüntüleme : 10424