Evde Yaşlı Bakım Hizmetleri Dersi 7. Ünite Sorularla Öğrenelim
Ameliyat Öncesi Ve Sonrası Evde Yaşlı Bakımı
Evde bakım hizmeti kimlere verilmektedir?
Evde bakım hizmeti; akut, kronik hastalığa sahip ya da özürlü bireylere, yeni doğum yapan kadınlara, yenidoğana, sürekli yatan ya da günlük yaşamını sürdürmekte zorlanan ve yalnız yaşayan yaşlı bireye, büyük cerrahi müdahale yapılmış ve bu nedenle iyileşmesi zaman alan bireylere, psikiyatrik ya da mental sorunu olanlara, yaşlılığa bağlı son dönemde (terminal dönemde) olan yaşlı bireylere, kanser gibi son dönemde olan hastalara, diabetus mellitus gibi kronik hastalığı olan hastalara, diyalize giren hastalara ve cerrahi girişim geçiren hastalara taburculuk sonrasında verilmektedir.
Ameliyat nedir?
Bireyde ilaçla tedavi edilemeyen tıkanıklık, yaralanma, kanama ve şok gibi durumlarda ağrı ve acıyı azaltmak, bireyin yaşam kalitesini artırmak, yaşam süresini uzatmak amacıyla yapılan tedavi edici girişimlerdir.
Cerrahi girişim için kaç çeşit anestezi uygulaması vardır?
Cerrahi girişim için iki tür anestezi uygulaması vardır: • Hastanın bir bölgesinde bir yaranın kapatılması ya da dikiş atılması gerektiğinde uygulanan işlem lokal anestezidir. Diş çekimi işleminde bölgesel anestezi uygulanması lokal anesteziye örnektir. • Hastada bilinç kaybı oluşturan, adale gevşemesi sağlayan, refleks kaybının olduğu tüm organizmayı etkileyen işlem genel anestezidir.
Ameliyatın hasta üzerine olan genel etkileri nelerdir?
Ameliyat ister apandisit gibi minör, ister açık kalp ameliyatı gibi major olsun hemen her yaşta birey için ölüm korkusu yaşatan ve hastada strese yol açan; • Olumlu ya da • Olumsuz yaşam deneyimidir. Olumlu bir deneyim diyebilmek için hastanın ameliyattan önceki ağrı ve acıdan kurtulmasını örnek verebiliriz. Olumsuz yaşam deneyimi dediğimizde ise hastanın ameliyat sonrası sakat kalmasını verebiliriz. Örneğin; öğretmen olan bir bireyin ameliyat nedeniyle ses tellerini kaybetmesi onun için yaşam biçiminin değişmesi anlamına gelir. Cerrahi girişimin bireyler üzerinde stres tepkisinin oluşması, enfeksiyona karşı direncin azalması, vasküler sistemin bozulması, organ fonksiyonlarının bozulması, beden imajının ve yaşam tarzının değişmesi gibi etkileri görülmektedir. Cerrahi girişim nedeniyle ortaya çıkabilecek bu etkiler yaşlı bireyler için daha fazla olacaktır.
Cerrahi risk faktörleri nelerdir?
Girişimin büyüklüğü (açık kalp ameliyatı gibi),sağlık bakım ekibinin yeterliliği, evde bakım olanaklarının varlığı, ileri yaş, bireyin şişman ya da zayıf olması, hareketsiz yaşam, yetersiz beslenme, hormonal bozukluklar, hastanın psikolojik durumu, alkol ya da ilaç kullanımı, kronik hastalıkların varlığı, geçmişte cerrahi girişim deneyimi olumsuz deneyime sahip olma gibi faktörler cerrahi açıdan risk faktörleridir. Yaş, cerrahi açıdan minör bir risk faktörüdür. Temel risk faktörü yaş ile birlikte ortaya çıkan kronik ve metabolik hastalıklardır. Yaşlı bireylerde ameliyata bağlı ölüme yol açan en önemli faktör kalp hastalığının olması, solunum sistemi rahatsızlıkları, hormonal dengenin bozulması, sinir sistemi rahatsızlığına bağlı ilave ortaya çıkan hastalıklardır. Yaşlanma sürecinde bazı fizyolojik değişiklikler meydana gelir. Bu değişiklikler nedeniyle ameliyat sonrası komplikasyon görülme ve ölüm oranı artabilmektedir. Taburculuk sonrası görülebilecek komplikasyonların önlenebilmesi ya da azaltılabilmesi için yaşlı cerrahi hastasına iyi bir taburculuk planlaması ve evde bakım hizmetinin verilmesi gerekir. Cerrahi girişim sonrası hastaneden çıkıp eve giden tüm hastaların bakım ihtiyacı hastaneden sonra haalarca, hatta aylarca devam edebilmektedir.
Yaşlanma ile sistemlerde meydana gelen değişimler nelerdir?
İlgili değişimler şöyle sıralanabilir: • Kalp-Damar Sisteminde (KDS) Meydana Gelen Değişiklikler • Solunum Sisteminde Meydana Gelen Değişiklikler • Genito-üriner Sistemde (GÜS) Meydana Gelen Değişiklikler • Sindirim Sisteminde (Gastrointestinal Sistemde) Meydana Gelen Değişiklikler • Sinir Sisteminde (SS) Meydana Gelen Değişiklikler • Kas-İskelet Sisteminde Meydana Gelen Değişiklikler • Hormonal Sistemde (Endokrin Sistemde) Meydana Gelen Değişiklikler • Duyularda Meydana Gelen Değişiklikler • Deride Meydana Gelen Değişiklikler • Bağışıklık Sistemde (İmmun Sistemde) Meydana Gelen Değişiklikler.
Genito-üriner Sistemde (GÜS) Meydana Gelen Değişiklikler nelerdir ve bakımı nasıl yapılmalıdır?
Yaşlanma ile birlikte genital sistemde atrofi ve mukozalarda kuruluk, üreme sistemi fonksiyonlarında gerileme, seksüel aktivitede azalma, böbrek kitlesinde azalma (%1 oranında özellikle korteks bölümünde), böbrek kan akımında azalma (kortekste), glomeruler filtrasyon hızında azalma, böbreğin idrarı konsantre ve dilüe etme yeteneğinde azalma, nefron fonksiyonunda azalma, renin-anjiotensin (kan basıncının düzenleyen hormonal ve damarsal mekznizma) ve aldosteron bedende sodyum tutulumunu sağlayan hormon aktivitesinde azalma, mesane kapasitesinde azalma, mesane kasılmasının zayıflaması ve idrar retansiyonu (idrarın mesaneden tam boşalamaması) görülür. Yaşlı bireyde Kronik Böbrek Hastalığı (KBH) ve buna bağlı diyalize girme gibi sürekli izlemi gerektiren sorunlar, üriner enfeksiyon, üriner inkontinans, sıvı- elektrolit dengesizlikleri, ilaçların atılımında azalmaya bağlı ilaç toksikasyonu sıklıkla görülür. Erkeklerde yaşlanmayla birlikte prostat bezinin büyümesi de enfeksiyon riskini artırır. Ameliyat öncesi dönemde, hastanın sıvı-elektrolit dengesi düzenlenmeli, kullandığı ilaçların etkisi, hastanın inkontinans öyküsü olup olmadığı bilinmeli ve böbrek fonksiyon testleri yapılmadır. Ameliyat sonrası dönemde, hastalara verilecek ilaçların dozu doktor isteminde belirtildiği şekilde azaltılmalı, aldığı ve çıkardığı sıvı miktarları izlenmeli, üriner enfeksiyon belirti ve bulguları değerlendirilmeli, böbreklerin fonksiyonunu belirlemek için laboratuvar test sonuçları özellikle kreatinin ve kan üre nitrojen düzeyleri izlenmeli ve ameliyat öncesi dönem ile karşılaştırılmalıdır.
Sindirim sisteminde (gastrointestinal sistemde) meydana gelen değişiklikler nelerdir ve bakımı nasıl yapılmalıdır?
Yaşlanmaya bağlı diş çürümeleri ve kayıplarında artma, tat ve koku reseptörlerinde zayıflama, tükrük ve sindirim enzimlerinde azalma, özafagus hareketlerinde ve yutkunma organizasyonunda bozulma, mide mukozasında atrofi, mide boşalmasında hafif gecikme, mide asit salgısında azalma, ince bağırsak mukozası yüzey alanı ve boyunda kısalma (Ca+2 ve K+ emiliminde azalma), kolon mukozasında atrofi, mukozal bezlerde yapısal bozukluklar, hem sirküler hem de longitidunel kas tabakalarında hipertrofi (konstipasyon), karaciğer büyüklüğünde ve kan akımında azalma, karaciğerde kolesterol sentezinde artma, safra asidi sentezinde azalma (taş oluşumu riski), pankreasta yassılaşma, amilaz ve lipaz enzimlerinde hafif azalma (yağ emilimi bozukluğu riski) görülür. Ameliyat öncesi dönemde, yaşlı bireyin beslenme durumunun değerlendirilebilmesi için boy-kilo ölçümü yapılmalı, beden kitle indeksi hesaplanmalı ve serum albümin düzeyi kontrol edilmelidir. Ciddi malnütrisyon durumlarında ameliyat ertelenebilir. Ameliyatın ertelenmesi uygun değilse, hastanın beslenme durumu enteral ya da parenteral beslenmeyle düzenlenmeye çalışılır. Yaşlı hastanın ağız hijyeni, mevcut dişler ve protezleri de değerlendirilmeli ve bakımları sağlanmalıdır. Özelikle eksik dişler ve diş protezleri anestezist için önemlidir, çünkü entübasyon sırasında protezler yerinden çıkabilir, yer değiştirebilir ve hava yolunu tıkayabilirler. Dudak kuruma ve çatlamalarına karşı ise yumuşatıcı krem ve pomatlar uygulanmalıdır. Ameliyat sonrası dönemde, yaşlı hastanın beslenmesi ve sıvı-elektrolit dengesinin korunması için gözlem ve aldığı çıkardığı izleminin dikkatli yapılması önemlidir. Yaşlanmayla besinlerin emilimi azalacağından yaşlılar beslenme yetersizliği, vitamin eksiklikleri ve demir eksikliği anemisine duyarlıdırlar. Yaşlılarda atherosklerotik değişikliklere bağlı olarak karaciğere kan akımının azalması ve karaciğerdeki enzimatik aktivitenin azalmış olması ilaçların metabolize olmasını etkiler. Bu nedenle ilaçların dozları önerilen şekilde azaltılmalıdır. Ameliyat sonrasında bulantı, kusmayı önlemek için hastaya verilecek besinlerin miktarı yavaş yavaş artırılmalıdır. Laboratuvar testlerinin sonuçları özellikle hemoglobin ve hematokrit düzeyleri dikkatli bir şekilde izlenmeli, hastada ameliyat öncesi anemi bulunmasının, ameliyat sonrasında kan kaybına bağlı daha ciddi bir sorun oluşturabileceği unutulmamalıdır.
Akciğer Enfeksiyonu (Pnömoni) nedir?
Halk dilinde zatüre olarak bilinenbu enfeksiyon, yaşlı bireyler için yaşamsal tehdit oluşturmaktadır. Ameliyat sonrası akciğerlerde biriken sekresyonun atılamaması, sekresyonlarla birlikte mide içeriğinin solunum yollarına kaçması sonucu akciğer dokusu iltihaplanır, hastanın ateşi yükselir. Post-op dönemde ilk 48 saat içinde görülen yüksek ateş, titreme ve kalbin hızının artması enfeksiyonun habercisidir.
Akciğer Enfeksiyonu (Pnömoni) halinde hastaya bakım nasıl yapılmalıdır?
Bu durumda hastaya hemen antibiyotik başlanır, sıvı-elektrolit dengesini düzenlemek için damar yolu açılır ve sıvı desteği sağlanır. Hastanın aralıklı oksijen alması sağlanmalıdır. Sekresyonların drenaji için bol sıvı ve ekspektoran verilmelidir. Buhar tedavisi ve postural drenaj uygunsa yapılmalıdır. Diyeti bol protein içermelidir. Yaşlının istirihati sağlanmalıdır. Vital bulguları düzenli kontrol edilmelidir.
Akciğer Embolisi nedir ve hasta bakımı nasıl yapılmalıdır?
Özellikle uzun süren kırık ameliyatlarından sonra sık görülen komplikasyondur. Kırık nedeniyle kemik yapının bozulması mikro sirküler dolaşıma kemik iliğinin katılması kümeleşerek ven duvarlarında pıhtı oluşturması ve bu pıhtının koparak pulmoner arter dallarını tıkanması ve akciğer dokusunu hasarı ile birlikte oluşan ciddi bir durumdur. Acil bakımı gerektirir. Bu nedenle yaşlı hastalara cerrahi sonrası dönemde kan sulandırıcı olarak bilinen antikoagülan ilaç tedavisine başlanır. Yaşlı birey ani hareketlerden korunur. Asla yalnız bırakılmaz. Kabız olması önlenir. Böylece valselva manevrası kullanımı engellenir. Böylece yaşlının kabızlığa bağlı aşırı ıkınma ile solunum ve kalp üzerine oluşacak basınç önlenmiş olur.
Tromboflebit nedir ve hasta bakımı nasıl yapılmalıdır?
Genellikle ameliyattan 7-14 gün sonra ortaya çıkar. Ameliyat sonrası gelişen dehidratasyon, kan akımının yavaşlamasına ve kanın pıhtılaşmasına neden olabilir. Uzun süre hareketsizlik ve şişmanlık da bu komplikasyonun gelişmesinde rol oynar. Tromboflebitin en büyük tehlikesi ven duvarından kopan pıhtının dolaşıma katılarak hastanın akciğer, kalp ya da beyin damarlarını tıkamasıdır. Tromboflebit daha çok femoral ve iliyak venlerde görülür. Ameliyat sonrası hastaya bacak egzersizlerinin yaptırılması hastanın erken dönemde ayağa kaldırılmasıyla bu risk ortadan kaldırılır.
Yara Enfeksiyonu nedir hasta bakımı nasıl yapılmalıdır?
Ameliyattan sonraki 5. günde ortaya çıkar. Ameliyat öncesi dönemde uygun cilt temizliğinin yapılmaması, ameliyat esnasında kullanılan malzemelerin kontamine olması, ameliyat sonrası dönemde yara enfeksiyonuna yol açabilir. Yara enfeksiyonunda ateşin yanı sıra; halsizlik, bitkinlik, nabızda ve solunumda artma görülür. Bu konu yaşlı bireyler için çok sık karşılaşılan bir sorundur.
Yara Açılması nedir hasta bakımı nasıl yapılmalıdır?
Yara açılması, ameliyat yarasının birleşim yerinde bir açıklık olmasıdır. Eviserasyon; beden içindeki organın insizyon yerinden dışarı çıkmasıdır. Yara açılması ve eviserasyon kronik hastalığı olan (diyabet vb), beslenmesi bozuk, çok zayıf ve şişman hastalarda daha sık görülür. Yara açılması ve eviserasyonda yara açılmasına neden olan faktörlerin yanı sıra ameliyatta yaranın uygun şekilde kapatılmaması ve aşırı öksürük, hapşırma, kusma, ıkınma nedeni ile dikişlerin çok fazla gerilmesi de rol oynar. Yara açılması ve eviserasyon ameliyattan sonra her zaman görülse de sıklıkla ameliyat sonrası yaranın en zayıf olduğu 6. ve 7. günlerde gelişir. Yara açılmasını ve eviserasyonu önlemek için hasta öksürürken insizyon bölgesi desteklenir. Eviserasyon geliştiğinde hemşirenin yapacağı ilk işlem serum fizyolojik ıslatılmış steril kompresle dışarı çıkmış olan organın üzerini örtmek ve doktora haber vermektir. Acil olarak yaşlı bireyin veya hastanın yeniden ameliyat olması gerekebilir.
Bağırsak Hareketlerinin Durması (Paralitik ileus) nedir ve hasta bakımı nasıl yapılmalıdır?
Ameliyat sonrasında tüm hastalarda paralitik ileus (bağırsak hareketlerinin durması) anestezi, ameliyat esnasında batındaki organların ellenmesi, sıvı-elektrolit dengesizlikleri ve ameliyat yarasının enfekte olması sonucu gelişebilen ciddi bir komplikasyondur. Yaşlıda bağırsak seslerinin olmayışı, hastanın gaz ve dışkı çıkarmaması yanında bazen kusma ile kendini gösteren ve yine ACİL BAKIM gerektiren önemli bir komplikasyondur. Bu durumda yaşlı hastaya ağızdan hiçbir şey verilmez. Nazogastrik tüp yerleştirilip, sakşına bağlanır, IV mayi takılır. Elektrolit dengesizliği için sıvı tedavisine başlanır. Bu komplikasyonun önlenmesinde, abdominal distansiyonu ortadan kaldırılmasında hastanın erken mobilize edilmesi son derece önemlidir.
Karın Zarı İltihabı (Peritonit) nedir ve hasta bakımı nasıl yapılmalıdır?
Pertiton boşluğu, organ (mide vb.) ve bazı yapıların (apandiks) perferasyonu sonucu kirlenir. Ameliyattan sonra 4-7. günler arasında, ateş, lokal karın ağrısı olduğunda önce yaranın enfekte olup olmadığına bakılır. Yarada enfeksiyon yoksa peritonit ve apse yönünden inceleme yapılır.
Psikiyatrik Komplikasyon nedir ve hasta bakımı nasıl yapılmalıdır?
Kolostomi, trakeostomi gibi yeni durumlar cerrahi sonrası 3. günden itibaren bazı hastalarda psikolojik sorunların oluşmasına neden olabilir. Bu nedenle hastayla yakından ilgilenilmelidir. Yaşlılarda en sık rastlanan sorun depresyon ve deliryumdur. Ayrıca, ameliyat sonrası dönemde ağrı ve acının varlığı depresyonu tetikleyebilir. Bu durum ameliyat sonrası komplikasyonların ortaya çıkmasını hızlandırabilir.
Yara bakımına yönelik uygulamalar nelerdir?
Yara bakımına yönelik uygulamalar şunlardır: • Bakımın başlangıcında genel bir yara değerlendirilmesi yapılmalıdır, her ziyarette kontrol edilmelidir. • Yara bakımı pansumanın çıkarılması, yaranın temizlenmesi ya da debritmanının yapılması, yaranın gözlenmesi, kendi kendine bakım için eğitim verilmesi ve uygulamanın öğretilmesi aşamalarını kapsamalıdır. Eğitim içeriğinde yara yeri enfeksiyon belirtileri, yara yeri açılması gibi komplikasyonlar yer almalıdır. • Pansuman değiştirilirken aseptik tekniklere uyulmalıdır. • Uygun pansuman seçimi gereklidir. İdeal bir pansuman; eksuda ile nemli ortam oluşturmalı, toksik kimyasal madde içermemeli, iyileşme için gerekli sıcaklığı sağlamalı, sık sık gereksiz pansuman değişimine yol açarak rahatsızlık vermemelidir. • Yara temizliğinde içilebilen musluk suyu, distile, şişe suyu ya da soğutulmuş su kullanılabilir. • Hastanın değerlendirilmesi yapılırken iyileşmeyi geciktirebilecek diğer hastalıkları göz önünde bulundurulmalıdır. • Yazılı gözlemleri desteklemek için yaranın fotoğrafları çekilerek kullanılmalıdır. Fotoğraf çekilmeden önce izin belgesi olarak hastadan yazılı hasta onayı alınmalı ve saklanmalıdır. • Yara bakımı malzemelerinin evde güvenli şekilde saklanması sağlanmalıdır. • Hastada yeterli beslenme ve hidrasyon sağlanmalıdır. • Ameliyat sonrası duş almanın yara iyileşmesi ve enfeksiyona etkisi bulunmamaktadır; hastanın iyi hissetmesine ve gevşemesine yardımcı olur.
Üriner sistem enfeksiyonları hangi başlıklar altında incelenebilir?
Üriner sistem enfeksiyonları şu başlıklar altında incelenebilir: • Semptomatik idrar yolu enfeksiyonu: Yaşlılarda semptomatik alt üriner sistem enfeksiyonlarında ateş görülmez; sistit olgularında dizüri, sıkışma hissi, sık idrara çıkma yakınmaları görülebilir. Üst üriner sistem enfeksiyonlarına ise ateş yüksekliği ve hemodinamik değişiklikler eşlik etmektedir. • Asemptomatik idrar yolu enfeksiyonu: Asemptomatik bakteriüri sıklığı kadınlarda ve erkeklerde yaşla birlikte artmakta olup kadınlarda *, erkeklerde %10 oranlarında görülmektedir. Semptomları yoksa asemptomatik bakteriürinin tedavi edilmesi önerilmemektedir. • Bakteremik idrar yolu enfeksiyonu: Üriner sistem enfeksiyonlarının klasik semptom ve bulguları yaşlılarda görünmemekte, atipik seyredebilmekte olup yaşlılar deliryum, halsizlik gibi şikayetlerle hastaneye başvurmaktadırlar.
Üriner sistem enfeksiyonlarının önlenmesine yönelik alınacak enfeksiyon kontrol önlemler nelerdir?
İlgili alınacak enfeksiyon kontrol önlemler şöyle sıralanabilir: • Sadece endikasyon durumunda katater takılmalıdır. Uygulama yapan kişi katater takma tekniği ve bakımı konusunda eğitimli olmalıdır. • İşlem öncesi ve sonrası eller su ve sabunla yıkanmalıdır. • Katater uygulanırken; aseptik teknik ve steril malzeme kullanılmalıdır. • Hastaya özel olarak en uygun çaplı kateter seçilmelidir; kadınlar için 12-14 Ch ve erkekler için 14-16 Ch kateterler kullanılmalıdır (1 Charriere unit: 0.33 mm). • Balonlu kateter kullanılmış ise 8-10 ml sıvı ile balon şişirilmelidir. • Uygun sabitlemesi yapılmalıdır. • Kapalı drenaj sistemi korunmalıdır. Drenaj torbası daima mesane düzeyi altında tutulmalı, yere değmemeli, torba belirli aralıklarla boşaltılmalı, sürekli bir akım sağlanmalıdır. İdrar analizleri için aseptik koşullarda örnek alınmalıdır. • Aralıklı kateterizasyon, kondom kateterizasyon, suprapubik kateterizasyon, üretral stent ve protez gibi kalıcı kateterizasyona alternatif yöntemler kullanılmalıdır. • Düzenli aralıklarla kateter veya drenaj sistemlerinin değiştirilmesi önerilmemektedir; enfeksiyon veya obstrüksiyon durumunda değiştirilmelidir. • Meatusta kir birikimi varsa kontaminasyonu önlemek için su ve sabunla temizlenmelidir. Periyodik yıkama veya antiseptiklerle silmenin enfeksiyonu önlemede faydası yoktur. • Üriner sistem enfeksiyonlarının önlenmesinde rutin sistemik antibiyotikler veya üriner antiseptikler kullanılmamalıdır. • Üriner drenaj torbalarının antiseptik veya antimikrobiyal solüsyonlarla rutin yıkanması önerilmemektedir.
Evde solunum sistemi enfeksiyonları kontrolü nasıl yapılmalıdır?
Cerrahi sonrası evde bakımda ve izlemde solunum sisteminin fonksiyonel devamı ve enfeksiyonların önlenebilmesi önem taşımaktadır. Evde bakımda solunum yolu enfeksiyonları için hastaların bulundukları çevre, aile ve hastanın başa çıkabilme durumu kapsamlı olarak değerlendirilir. Hastanın nebulizer, inhaler gibi araçların kullanımı, hijyen, solunum-öksürük egzersizleri, oksijen tedavisi, uygun beslenme, aile eğitimi ve sağlık ekibi işbirliği evde bakım yönetiminde dikkat edilmesi gereken konulardır. Diğer uygulamalar şu şekilde sıralanabilir: • Göğüs fizyoterapinin uygulanması, • Respiratuvar ekipmanların kurulumu (oksijen, ventilatör gibi) ekipmanlara adaptasyonun sağlanması, • Günlük yaşam aktiviteleri, uyku greksinimi ve egzersizde oksijen düzeyinin ayarlanması, • Kan, balgam ve diğer örneklerin alınması, • Evde yürüme ve egzersiz programlarının oluşturulması, • Sigaranın bırakılması, • Evde bakım ve tedavi uygulamaları sırasında görülen semptomların değerlendirilmesi, uygun teknik ve inhaler ile respiratuvar ilaçların uygulanması, • Yeterli hidrasyon, yüksek kalorili ve proteinli diyetle ilgili eğitim verilmesi (65 yaşın üzerindeki özellikle malnütrüsyonlu hastalara taburculuk sonrası oral nutrisyonel desteğin verilmesi önerilmektedir), • Aktivite toleransının arttırılması için hasta ve aileye aktivitelere göre değişen dinlenme periyodları ile ilgili eğitim vermesi, • Hastanın etkili postüral drenaj, öksürme ve derin solunum yapma yeteneği değerlendirilerek solunum-öksürük egzersizleri öğretilmesi.
Evde bakım hizmeti ne demektir?
Evde bakım hizmeti; akut, kronik hastalığa sahip ya da engelli bireylere, yeni doğum yapan kadınlara, yenidoğana, sürekli yatan ya da günlük yaşamını sürdürmekte zorlanan ve yalnız yaşayan yaşlı bireye, büyük cerrahi müdahale yapılmış ve bu nedenle iyileşmesi zaman alan bireylere, psikiyatrik ya da mental sorunu olanlara, yaşlılığa bağlı son dönemde (terminal dönemde) olan yaşlı bireylere, kanser gibi son dönemde olan hastalara, diabetus mellitus gibi kronik hastalığı olan hastalara, diyalize giren hastalara ve cerrahi girişim geçiren hastalara taburculuk sonrasında verilmektedir
Cerrahi girişim nedir?
Bireyde ilaçla tedavi edilemeyen tıkanıklık, yaralanma, kanama ve şok gibi durumlarda ağrı ve acıyı azaltmak, bireyin yaşam kalitesini artırmak, yaşam süresini uzatmak amacıyla yapılan tedavi edici girişimlerdir.
Lokal anestezi ve genel anestezi nedir?
Hastanın bir bölgesinde bir yaranın kapatılması ya da dikiş atılması gerektiğinde uygulanan işlem lokal anestezidir. Diş çekimi işleminde bölgesel anestezi uygulanması lokal anesteziye örnektir. Hastada bilinç kaybı oluşturan, adale gevşemesi sağlayan, re?eks kaybının olduğu tüm organizmayı etkileyen işlem genel anestezidir.
Ameliyatın hasta üzerine olumsuz etkileri için örnekler veriniz?
Cerrahi girişimin bireyler üzerinde stres tepkisinin oluşması, enfeksiyona karşı direncin azalması, vasküler sistemin bozulması, organ fonksiyonlarının bozulması, beden imajının ve yaşam tarzının değişmesi gibi etkileri görülmektedir.
Cerrahi risk faktörleri nelerdir?
Girişimin büyüklüğü (açık kalp ameliyatı gibi),sağlık bakım ekibinin yeterliliği, evde bakım olanaklarının varlığı, ileri yaş, bireyin şişman ya da zayıf olması, hareketsiz yaşam, yetersiz beslenme, hormonal bozukluklar, hastanın psikolojik durumu, alkol ya da ilaç kullanımı, kronik hastalıkların varlığı, geçmişte cerrahi girişim deneyimi olumsuz deneyime sahip olma gibi faktörler cerrahi açıdan risk faktörleridir.
Yaşlanma ile kalp damar sisteminde meydana gelen değişikler nelerdir?
Yaşlanma ile birlikte kalbin ağırlığı artar, boyutları küçülür (Hipertansiyon ve kalp hastaları hariç), kalp hızı düşer, miyokard esnekliği azalır, kalbin pompalama yeteneği %1 azalır, periferik vasküler direnç artar, kan basıncı yükselir ve hipertansiyon (kan basıncının 140/90 mmHg üzerinde olması durumu) sorunu vardır. Buna bağlı yaşlı bireyler en az bir antihipertansif ilaç kullanmak durumundadırlar (Örneğin Norvax). Bu durum cerrahi öncesi mutlaka anestezist tarafından değerlendirilmelidir. Kalp kapakçıklarında kalınlaşma, venlerde dilatasyon, yüzeyel damarlarda belirginleşme nedeniyle halk arasında damar daralması olarak bilinen arterioskleroz, hipertansiyon, periferal damar hastalığı, kronik konjestif kalp yetmezliği, myokard enfarktüsü, aritmiler ve iletim bozuklukları yaşlılarda sık görülen kalp damar sistemi rahatsızlıklardır.
Yaşlanma ile solunum sisteminde meydana gelen değişikler nelerdir?
Yaşlanma ile birlikte akciğerlerde rezidüel volümde artma, vital kapasite azalma, silia sayısı ve hareketlerinde azalma, ventilasyonda bozulma, difüzyonda azalma, göğüs duvar sertliğinde artma, alveoler membranda kalınlaşma, bronşiyal epitel ve mukoz glandlarda dejenerasyon, anatomik ölü boşlukta artma, göğüs kafesinin boyutunda değişme ve esnekliğinde azalma nedeniyle derin soluk alma ve öksürme yeteneğinde azalma görülür. Bu değişikliğe bağlı olarak yaşlı bireylerde solunum güçlüğü, sekresyonları uzaklaştırmada güçlük çekme gözlenir. Ayrıca yaşlı hastalarda uzun yıllar sigara içmeye ya da astım gibi kronik bir hastalığa bağlı akciğer harabiyeti de görülebilir.
Yaşlanma ile sindirim sisteminde meydana gelen değişikler nelerdir?
Yaşlanmaya bağlı diş çürümeleri ve kayıplarında artma, tat ve koku reseptörlerinde zayı?ama, tükrük ve sindirim enzimlerinde azalma, özafagus hareketlerinde ve yutkunma organizasyonunda bozulma, mide mukozasında atrofi, mide boşalmasında hafif gecikme, mide asit salgısında azalma, ince bağırsak mukozası yüzey alanı ve boyunda kısalma (Ca+2 ve K+ emiliminde azalma), barsak mukozasında atrofi, mukozal bezlerde yapısal bozukluklar, hem sirküler hem de longitidunel kas tabakalarında hipertrofi (konstipasyon), karaciğer büyüklüğünde ve kan akımında azalma, karaciğerde kolesterol sentezinde artma, safra asidi sentezinde azalma (taş oluşumu riski), pankreasta yassılaşma, amilaz ve lipaz enzimlerinde hafif azalma (yağ emilimi bozukluğu riski) görülür.
Yaşlanma ile kas-iskelet sisteminde meydana gelen değişikler nelerdir?
Yaşlılarda, skolyoz, lordoz, kifoz gibi kas-iskelet sistemi sorunları sıklıkla görülür.
Skolyoz, omurganın göğüs ve bel bölgelerinde görülen yana doğru eğrilmesi durumudur.
Lordoz, beldeki normal çukurluğun yani omuriliğin içe doğru çökmesidir.
Kifoz, omurganın içe doğru eğik olması hali, yani kamburluk denilen yapısal bir bozukluktur.
Yaşlılığa bağlı kemik kitlesi ve kuvvetinde azalma, intervertebral disklerin bozulması ve sıkışması (boy kısalması), kemik yıkımı ve yapımı arasındaki dengede bozulma, kemik yapımında azalma, kemik mineral içeriğinde azalma, kas kitlesinde azalma, kas kuvvetinde azalma, kırık riskinde artma görülür. Kas-iskelet sistemi travmalarını ve düşmeleri önlemek için yaşlı hastaya pozisyon verilirken dikkat edilmeli, güvenli hastane ortamı sağlanmalı ve gerekliyse hasta için fizyoterapi desteği alınmalıdır. Kemik yoğunluğu azalmış olan hastalara kalsiyum ve D vitamininden zengin, dengeli bir diyet yanında demir ve kalsiyum preparatları kontrollü olarak verilmelidir.
Yaşlanma ile hormanal sistemde meydana gelen değişikler nelerdir?
Yaşlılığa bağlı insülin direncinde artma, insülin duyarlılığında azalma, glikoz duyarlılığının azalması, troid bezi fonksiyonlarında azalma, adrenal bezde hormonal reseptörlerin azalması, stresle baş etmede yetersizlik, vücut kitlesinde azalma, kaslarda yağ oranında artma görülür. En sık görülen hastalıklar diabetes mellitüs, troid fonksiyon bozukluğudur.
Yaşlanma ile duyularda meydana gelen değişikler nelerdir?
Yaşlılık nedeniyle gözde görmeyi sağlayan lenste elastikiyet azalır, kornea re?eksi azalır, görme keskinliği azalır, gözyaşı azalır, irisin rengi solar, pupil uyumu gecikebilir. İç kulaktaki hücrelerde sertleşme ve atrofi, kulak salgısında artma, salyangozdaki ve korti organındaki bozulmaya bağlı denge ve işitme güçlüğü, yüksek frekanslı sesleri işitme yeteneğinde azalma, dildeki tat tomurcuklarında azalma, burun duyu hücrelerinde azalma görülür. Vücudun ısı düzenleyici mekanizması da bozulabilir, yaşlanmayla birlikte cilt altı yağdokusu azalacağından yaşlılarda vücuttan ısı kaybı daha hızlı olabilir. Yaşlılarda vücut ısısının yükseltilmesi için titreme geliştiğinde bu durum kalp adalesi için zararlı olabilir, titreme aynı zamanda vücudun oksijen ihtiyacını da arttıracağından kalbin iş yükünü artırır. Anestezinin her bireyde ısı düzenleme tepkisini değiştirme etkisi vardır. Bu etki yaşlılarda daha fazla ve daha uzun sürelidir. Ameliyat sırası ve sonrası dönemde boyunca hastanın vücut ısısı normal sınırlarda tutulmalı, ısı kayıpları önlenmeli ve ısı kaybı varsa hasta uygun şekilde ısıtılmalıdır. Hastanın gözlüğü ya da işitme cihazı olup olmadığı öğrenilmeli ve gerekirse kullanılması sağlanmalı. Periferal duyu hissi azaldığından damar yoluyla verilen sıvı gidişi izlenmeli ve hastanın pozisyonu iki saatte bir değiştirilmelidir.
Yaşlanma ile deride meydana gelen değişikler nelerdir?
Yaşlanmaya bağlı epidermiste incelme, deri pigment hücreleri sayısında azalma, deri altı yağ dokusunda azalma, cildin esnekliğinde kaybolma, ter bezleri fonksiyonunda azalma, kıllanmada azalma ve beyazlaşma görülür. Cildin kanlanmasında azalma, makrofaj sisteminde atrofi, oto-antikorlarda artma, yapısal glikoproteinlerde azalma, solunum sistemi fonksiyonlarında azalma nedeniyle parsiyel arteriyel oksijen basıncında ve vital kapasitede azalma gibi nedenler ameliyat sonrası yara iyileşmesini etkilemektedir. Ciltteki değişiklikler nedeniyle yaşlı hastanın vücut yüzeyi sık aralıklarla gözlenmelidir. Cilt temizliği yapılırken sabun, alkol ve sıcak su kullanmaktan kaçınılmalıdır. Sabun ve alkol deriyi kurutarak, bası yaralarının açılmasını kolaylaştırır. Ilık su ile temizlenip kurulandıktan sonra lanolinli kremlerle masaj yapılması ile cildin kuruması önlenir.
Yaşlanma ile bağışıklık sisteminde meydana gelen değişikler nelerdir?
Yaşlanmayla birlikte immun sistem fonksiyonları baskılanır, immun yanıt azalır, bağışıklıkta rol oynayan antikorların ve T hücrelerinin önemli derecede azalmasına bağlı enfeksiyon riski artar. Yaşlı hastada vücut ısısı düşerse bu durum bağışıklık fonksiyonunu kötü yönde etkiler. Yaşlanmayla birlikte vücudun kendi dokularına karşı reaksiyon veren otoantikorların artmasına bağlı yaşlılarda otoimmün hastalık riski artar. Ameliyat öncesi dönemde endokardit riski, ağız, bağırsak, safra kesesi, akciğer ve ürolojik prosedürler ile kapak cerrahisi geçirecek yaşlı bireylere antibiyotik pro?aksisi uygulanmalıdır. Ameliyat sonrası dönemde yaşlı hasta enfeksiyon belirti ve bulguları yönünden yakından izlenmeli, ziyaretçi kısıtlaması yapılmalıdır. Tipik bir enfeksiyon bulgusu olan vücut ısısı yüksekliği görülmeksizin bu hastalarda enfeksiyon gelişebileceği unutulmamalıdır.
Ameliyat sonrası evde ortaya çıkabilecek geç dönem komplikasyonlardan akciğer enfeksiyonunu tanımlayınız.
Akciğer Enfeksiyonu (Pnömoni): Halk dilinde zatürre olarak bilinen bu enfeksiyon, yaşlı bireyler için yaşamsal tehdit oluşturmaktadır. Ameliyat sonrası akciğerlerde biriken sekresyonun atılamaması, sekresyonlarla birlikte mide içeriğinin solunum yollarına kaçması sonucu akciğer dokusu iltihaplanır, hastanın ateşi yükselir. Ameliyat sonrası dönemde ilk 48 saat içinde görülen yüksek ateş, titreme ve kalbin hızının artması enfeksiyonun habercisidir. Bu durumda hastaya hemen antibiyotik başlanır, sıvı-elektrolit dengesini düzenlemek için damar yolu açılır ve sıvı desteği sağlanır. Hastanın aralıklı oksijen alması sağlanmalıdır. Sekresyonların drenaji için bol sıvı ve ekspektoran ilaçlar verilmelidir. Buhar tedavisi ve postural drenaj uygunsa yapılmalıdır. Diyeti bol protein içermelidir. Yaşlının istirihati sağlanmalıdır. Vital bulguları düzenli kontrol edilmelidir.
Ameliyat sonrası evde ortaya çıkabilecek geç dönem komplikasyonlardan akciğer embolisini tanımlayınız.
Akciğer Embolisi: Özellikle uzun süren kırık ameliyatlarından sonra sık görülen komplikasyondur. Kırık nedeniyle kemik yapının bozularak dolaşıma katılması, kümeleşerek ven duvarlarında pıhtı oluşturması ve bu pıhtının koparak pulmoner arter dallarını
tıkanması ve akciğer dokusunun hasarı ile birlikte oluşan ciddi bir durumdur. Acil bakımı gerektirir. Bu nedenle yaşlı hastalara cerrahi sonrası dönemde kan sulandırıcı olarak bilinen antikoagülan ilaç tedavisine başlanır. Yaşlı birey ani hareketlerden korunur. Asla yalnız bırakılmaz. Kabız olması önlenir. Böylece valsalva manevrası kullanımı engellenir. Böylece kabızlığa bağlı aşırı ıkınma ile solunum ve kalp üzerine oluşacak basınç önlenmiş olur.
Ameliyat sonrası evde ortaya çıkabilecek geç dönem komplikasyonlardan yara yeri enfeksiyonunu tanımlayınız.
Ameliyattan sonraki 5. günde ortaya çıkar. Ameliyat öncesi dönemde uygun cilt temizliğinin yapılmaması, ameliyat esnasında kullanılan malzemelerin kontamine olması, ameliyat sonrası dönemde yara enfeksiyonuna yol açabilir. Yara enfeksiyonunda ateşin yanı sıra; halsizlik, bitkinlik, nabızda ve solunumda artma görülür. Bu konu yaşlı bireyler için çok sık karşılaşılan bir sorundur.
Ameliyat sonrası evde ortaya çıkabilecek geç dönem komplikasyonlardan yara yeri açılmasını tanımlayınız.
Yara yeri açılması, ameliyat yarasının birleşim yerinde bir açıklık olmasıdır. Eviserasyon; beden içindeki organın insizyon yerinden dışarı çıkmasıdır. Yara açılması ve eviserasyon kronik hastalığı olan (diyabet vb), beslenmesi bozuk, çok zayıf ve
şişman hastalarda daha sık görülür. Yara açılması ve eviserasyonda yara açılmasına neden olan faktörlerin yanı sıra ameliyatta yaranın uygun şekilde kapatılmaması ve aşırı öksürük, hapşırma, kusma, ıkınma nedeni ile dikişlerin çok fazla gerilmesi de rol oynar. Yara açılması ve eviserasyon ameliyattan sonra her zaman görülse de sıklıkla ameliyat sonrası yaranın en zayıf olduğu 6. ve 7. günlerde gelişir. Yara açılmasını ve eviserasyonu önlemek için hasta öksürürken insizyon bölgesi desteklenir. Eviserasyon geliştiğinde hemşirenin yapacağı ilk işlem serum fizyolojik ıslatılmış steril kompresle dışarı çıkmış olan organın üzerini örtmek ve doktora haber vermektir. Acil olarak yaşlı bireyin veya hastanın yeniden ameliyat olması gerekebilir.
Evde yara yeri enfeksiyonu takibinde yara bakımına yönelik uygulamalar nasıl olmalıdır?
Yara bakımına yönelik uygulamalar şu şekildedir;
• Bakımın başlangıcında genel bir yara değerlendirilmesi yapılmalıdır, her ziyarette kontrol edilmelidir.
• Yara bakımı pansumanın çıkarılması, yaranın temizlenmesi ya da debritmanının yapılması, yaranın gözlenmesi, kendi kendine bakım için eğitim verilmesi ve uygulamanın öğretilmesi aşamalarını kapsamalıdır. Eğitim içeriğinde yara yeri enfeksiyon belirtileri, yara yeri açılması gibi komplikasyonlar yer almalıdır.
• Pansuman değiştirilirken aseptik tekniklere uyulmalıdır.
• Uygun pansuman seçimi gereklidir. İdeal bir pansuman; eksuda ile nemli ortam oluşturmalı, toksik kimyasal madde içermemeli, iyileşme için gerekli sıcaklığı sağlamalı, sık sık gereksiz pansuman değişimine yol açarak rahatsızlık vermemelidir.
• Yara temizliğinde içilebilen musluk suyu, distile, şişe suyu ya da soğutulmuş su kullanılabilir.
• Hastanın değerlendirilmesi yapılırken iyileşmeyi geciktirebilecek diğer hastalıkları göz önünde bulundurulmalıdır.
• Yazılı gözlemleri desteklemek için yaranın fotoğra?arı çekilerek kullanılmalıdır. Fotoğraf çekilmeden önce izin belgesi olarak hastadan yazılı hasta onayı alınmalı ve saklanmalıdır.
• Yara bakımı malzemelerinin evde güvenli şekilde saklanması sağlanmalıdır.
• Hastada yeterli beslenme ve hidrasyon sağlanmalıdır.
• Ameliyat sonrası duş almanın yara iyileşmesi ve enfeksiyona etkisi bulunmamaktadır; hastanın iyi hissetmesine ve gevşemesine yardımcı olur.
Evde üriner sistem enfeksiyonu takibinde karşılaşılabilecek enfeksiyon tipleri nelerdir?
1. Semptomatik üriner sistem enfeksiyonu: Yaşlılarda semptomatik alt üriner sistem enfeksiyonlarında ateş görülmez; sistit olgularında dizüri, sıkışma hissi, sık idrara çıkma yakınmaları görülebilir. Üst üriner sistem enfeksiyonlarına ise ateş yüksekliği ve hemodinamik değişiklikler eşlik etmektedir.
2. Asemptomatik üriner sistem enfeksiyonu: Asemptomatik bakteriüri sıklığı kadınlarda ve erkeklerde yaşla birlikte artmakta olup kadınlarda %20, erkeklerde %10 oranlarında görülmektedir. Semptomları yoksa asemptomatik bakteriürinin tedavi edilmesi önerilmemektedir.
3. Bakteremik üriner sistem enfeksiyonu: Üriner sistem enfeksiyonlarının klasik semptom ve bulguları yaşlılarda görünmemekte, atipik seyredebilmekte olup yaşlılar deliryum, halsizlik gibi şikayetlerle hastaneye başvurmaktadırlar.
Ameliyat sonrası evde solunum sistemi enfeksiyonu takibinde dikkat edilmesi gereken konular nelerdir?
Cerrahi sonrası evde bakımda ve izlemde solunum sisteminin fonksiyonel devamı ve enfeksiyonların önlenebilmesi önem taşımaktadır. Evde bakımda solunum yolu enfeksiyonları için hastaların bulundukları çevre, aile ve hastanın başa çıkabilme durumu kapsamlı olarak değerlendirilir. Hastanın nebulizer, inhaler gibi araçların kullanımı, hijyen, solunum-öksürük egzersizleri, oksijen tedavisi, uygun beslenme, aile eğitimi ve sağlık ekibi işbirliği evde bakım yönetiminde dikkat edilmesi gereken konulardır.
-
AÖF Sınavları İçin Ders Çalışma Taktikleri Nelerdir?
date_range 8 Gün önce comment 11 visibility 17821
-
2024-2025 Öğretim Yılı Güz Dönemi Kayıt Yenileme Duyurusu
date_range 7 Ekim 2024 Pazartesi comment 1 visibility 1158
-
2024-2025 YKS Ek Yerleştirme İle Yerleşen Adayların Çevrimiçi (Online) Başvuru ve Kayıt Duyurusu
date_range 24 Eylül 2024 Salı comment 1 visibility 614
-
Çıkmış Soruları Gönder Para Kazan!
date_range 10 Eylül 2024 Salı comment 5 visibility 2739
-
2023-2024 Öğretim Yılı Yaz Okulu Sınavı Sonuçları Açıklandı!
date_range 27 Ağustos 2024 Salı comment 0 visibility 905
-
Başarı notu nedir, nasıl hesaplanıyor? Görüntüleme : 25570
-
Bütünleme sınavı neden yapılmamaktadır? Görüntüleme : 14504
-
Akademik durum neyi ifade ediyor? Görüntüleme : 12507
-
Harf notlarının anlamları nedir? Görüntüleme : 12498
-
Akademik yetersizlik uyarısı ne anlama gelmektedir? Görüntüleme : 10421