Hayvan Yetiştirme Dersi 1. Ünite Özet

Giriş

Tarım ve Tarımın Alt Kolu Hayvancılık

Türk Dil Kurumu’nun (TDK) Güncel Türkçe Sözlüğünde tarımın tanımı; “Bitkisel ve hayvansal ürünlerin üretilmesi, kalite ve verimlerinin yükseltilmesi, uygun koşullarda korunması, işlenip değerlendirilmesi ve pazarlanması, ziraat” şeklinde yapılmıştır. Veteriner Hekimliği Terimleri Sözlüğünde ise tarım; “insanların hayvansal, bitkisel ve diğer maddelere olan gereksinimlerini karşılamak için planlanmış değişiklik üretim sistemlerini kapsayan geniş bir terim” olarak verilmektedir.

Yukarıda verilen tanımlamalardan anlaşılacağı gibi tarım bitkisel üretim ve hayvancılık olmak üzere iki ana üretim kolundan oluşmaktadır. Tarım işletmelerinin birçoğunda bitkisel ve hayvansal üretim birlikte yer almaktadır. Bu tip işletmeler bitkisel üretim artıklarını, ekilemeyen arazilerini, ekim nöbetine aldıkları yem bitkilerini en iyi şekilde hayvancılık alanında değerlendirerek kazançlarını artırabilmektedirler. Kısaca, bitkisel ve hayvansal üretim birbirini tamamlayan ayrılmaz bir bütün niteliğindedir.

Hayvancılık, evcil hayvanları; et, süt, yapağı, tiftik, angora, kıl, keşmir, deri, post, sakatat, kuyruk yağı, yumurta, bal, arı sütü, polen, bal mumu, ipek, barsak, işkembe, boynuz, tırnak, tüy, gübre gibi ürünlerini elde etmek; çeki, yük taşıma, binek, spor, süs, ev hayvanı ve korunma amaçlı olarak yararlanmak üzere uygun koşullarda ve sağlıklı olarak üretmek, ıslah etmek, yetiştirmek, bakım ve beslenmesini sağlamak üzere gerçekleştirilen ekonomik faaliyet olarak tanımlanabilir.

Hayvancılığın Yararları

Hayvancılık, gerek doğrudan gıda, gerek gıda ve giyim sanayisine hammadde üreterek, yan ürünleriyle bitkisel üretim başta olmak üzere çeşitli üretim dallarını destekleyerek, gelişmemiş bölgelerle dağlık alanlarda, ulaşım ve taşıma gücü sağlayarak insanlığa, dünya ve ülke ekonomilerine önemli katkılar vermektedir. Hayvancılığın temel yararlarını aşağıdaki gibi sıralamak mümkündür:

  • Hayvansal ürün üretme,
  • Doğal bitki örtüsünü değerlendirme,
  • Kırsal nüfus ve düşük gelir katmanının; gelir, yaşam ve beslenme düzeyini geliştirme,
  • İşgücünün etkin kullanımı
  • Tarım arazilerinin verimliliğini koruma
  • Aşırı iklimsel koşullardan bitkilere göre daha az etkilenme

Hayvansal Ürün Üretme

İnsan gereksinmelerinin ilk sırasında yer alan gıdaya yeterli düzeyde ulaşabilmek, geçmişten bu yana insanlığın en temel sorunudur. Et, süt ve yumurta; öncelikle protein, mineral ve vitaminler olmak üzere, insan ihtiyacı besin maddelerini, uygun oranda ve yüksek düzeyde içermektedir. Hayvan hücresinin esas öğeleri protein olup enerji yağ olarak depolanırken, bitki hücrelerinin yapı taşı selülozdur ve enerji nişasta şeklinde depolanmaktadır. Hayvansal ürünler belirtilen özellikleri nedeniyle hem zengin protein, hem de iyi bir enerji kaynağıdır.

Süt

Önemli bir hayvansal ürün olan süt; yeni doğan ve türe göre değişen sürelerde olmak üzere memeli yavrularının beslenmesinde, onların hızlı ve sağlıklı büyümesinde tartışmasız bir üstünlüğe sahiptir.

Et

Etin beslenmedeki birincil önemi proteininin yüksek biyolojik değerliliğinden diğer önemi de yağ içeriğinden kaynaklanmaktadır. Et yağı; enerji kaynağı olduğu gibi, esansiyel yağ asitleri ve yağda eriyen vitaminler bakımından da zengin bir besindir.

Yumurta

Normal büyüklükte bir yumurta kapsadığı besin maddeleri bakımından 90 g et ve 160 g süte eşdeğerdir. Proteininin yüksek biyolojik değerliliği bulunan yumurtada; kalsiyum, fosfor, potasyum, iyot, demir, magnezyum, bakır, klor, çinko, flor gibi elementler ve B2, B6, B12, A, D, E ve B2, B1, K vitaminleri bakımından zengin içeriği ile önemli bir besindir.

Bal

Arılar tarafından çiçeklerden alınarak yutulan nektarın, arıların bal midesi denilen organlarında invertaz enzimi sayesinde kimyasal değişime uğramasıyla oluşan ve kovandaki petek gözlerine yerleştirilen bir besindir. Balın tatlı olmasının nedeni içerdiği üzüm şekeri (% 34), sakroz (%2) ve levuloz (meyve şekeri % 40) dur. Bundan başka balın % 17 ‘si su geri kalan % 7’lik bölümü ise demir, sodyum, kükürt, magnezyum, fosfor, polen, manganez, alüminyum, gümüş, albumin, dekstril, azot, protein ve asitlerden oluşur.

Diğer Ürünler

Hayvancılık; yukarıda kısaca değinilen ürünlerin yanı sıra yapağı, kıl, keşmir, deri, ipek ve post üretimiyle giyim kuşam, yatak-yorgan ve halı sanayisine; sakatat, kuyruk yağı, arı sütü, polen üretimiyle gıda sanayisine; bal mumu, boynuz, tırnak, tüy, gübre gibi ürünleri ile de diğer sanayi ve üretim dallarına hammadde üretmektedir.

Doğal Bitki Örtüsünü Değerlendirme

Hayvancılık ve özellikle geviş getiren hayvanların yetiştiriciliğinde bitkisel üretim artıklarını, çeşitli sanayi yan ürünlerini, bitkisel üretim yapılamayan alanlarda yetişen ve insanlar tarafından başka türlü değerlendirilemeyen doğal bitki örtüsünü insan tüketimine uygun hale getirebilmede tartışmasız bir üstünlüğe sahiptir.

Kırsal Nüfus ve Düşük Gelir Katmanının; Gelir, Yaşam ve Beslenme Düzeyini Geliştirme

Kırsal alanlardaki yerleşimler ile kentlerin yakınında ve kenar semtlerinde yaşayanlar alt gelir grubunda yer alırlar. Bu kişilerin en azından kendi ihtiyaçlarını karşılayacak veya geçimlik olarak küçük sayılarla da olsa çeşitli türlerden hayvan yetiştiriciliği yapmaları beslenme, yaşam ve gelir düzeylerini artırmalarına katkı sağlamaktadır.

İşgücünün Etkin Kullanımı

Hayvancılıkta ise işgücü gereksinmesi süreklidir ve belli yaşın üzerindeki tüm aile bireyleri için yapılabilecek iş çeşitliliğine sahiptir. Bu nedenle hayvancılık aracılığıyla çiftçi ailesinin boş zamanlarının daha etkin şekilde değerlendirilmesi mümkün olmaktadır.

Tarım Arazilerinin Verimliliğini Koruma

Tarım arazilerinin verimliliğinin korunması hatta artırılması amacıyla, aynı tarlada her yıl aynı bitkiyi yetiştirmek yerine, ekim nöbeti uygulayarak farklı yıllarda farklı bitkiler yetiştirmek gerekir. Söz konusu nöbet sisteminde hayvan yemi olarak kullanılacak bitkilerin ekimi de yapılmaktadır. Bu bitkilerin işletmedeki hayvanlara yedirilmesi en karlı yoldur. Böylece ürünler daha yüksek değere dönüştürülmüş olduğu gibi, tarlanın verimliliği de artırılmış olur.

Aşırı İklimsel Koşullardan Bitkilere Göre Daha Az Etkilenme

Hayvancılık iklimsel koşullardaki aşırı değişikliklerden bitkilere göre daha az etkilenmektedir. Bu, hayvanların sıcaklık değişikliklerine uyum yetenekleri veya toleranslarının daha fazla olması yanında, gerek fizyolojik, gerek davranımsal uyum mekanizmaları aracılığıyla sağlanmaktadır.

Türkiye’de Hayvancılık ve Hayvansal Üretim

Türkiye Hayvancılığının Yapısal Özellikleri

Hayvancılık İşletmeleri

Türkiye tarım sektöründe işletme büyüklüğü; miras hukuku ve gelenekler nedeniyle sürekli olarak küçülmektedir. 1950-2001 yılları arasında Türkiye’deki tarım işletmesi sayısı artarken, ortalama işletme büyüklüğü azalmıştır.

Çayır ve Mera

Türkiye hayvancılık sektörü çayır ve meraları, uzun yıllar boyunca, hayvancılık için; ucuz, olabildiğince sömürülebilir ve sürdürülebilir yem kaynağı olarak algılamış, bu hatalı değerlendirme sonucu, aşırı otlatma ile sömürülen meraların nitelikleri bozulmuş, bir bölümü tamamen elden çıkmış, tarımda mekanizasyon artışı nedeniyle mera alanlarının bir bölümünün bitkisel üretime açılması sonucunda da önemli ölçüde daralmıştır. TÜİK; 2001-2017 yılları arasındaki her yıl için çayır ve mera alanlarını 14,6 milyon hektar olarak bildirmektedir.

Yem Bitkisi Üretimi

Yem bitkileri yetiştiriciliği, kaba yem üretiminin güvencesidir. Türkiye’de nitelikli kaba yem üretimi amacıyla yetiştirilen bitkilerin en önemlileri; yonca, korunga ve mısır (hasıl) dır. Yonca ve mısır (hasıl) ekiliş alanları yanında, bu alanlarda üretilen taze ve kuru yonca otu ile mısır hasılı miktarları çizelge 1.3’ de görülmektedir.

Karma Yem

Karma yem sektöründe yeterli sayıda yem üretim tesisi ve ihtiyacın üzerinde kapasite mevcuttur.

Sermaye

Tarım işletmelerinin büyük bir bölümü ticari nitelikte değildir. Ticari tarım işletmelerinde ise alt yapı yetersizliği vardır. Ticari nitelikte işletmelerin oluşumu ancak sermaye eksiklerinin giderilmesi ile mümkün olabilecektir.

Yetiştirici

Türkiye’de 1923’ten itibaren sayısal olarak devamlı artan ve 1980 yılında 25 milyona ulaşan tarımsal nüfus azalma sürecine girmiş ve 1990 yılında 23.1, 2000 yılında 22.8 milyona gerilemiştir. Bunun önemli nedenlerinden biri, ekstansif tarımsal üretimde yer alan işgücünün bir bölümünün bu alandan çekilmesidir. Çünkü kırsal kesimde, başta koyun ve keçi yetiştiriciliği olmak üzere, tarımsal faaliyette bulunmak gençler için çekiciliğini yitirmiştir. Önceleri bu işlerle uğraşanlar da, öncelikle yaşlılık olmak üzere, çeşitli nedenlerle sektörü terk etmiştir.

Politika

Hayvancılık politikaları hemen tamamen devlet tarafından belirlenmektedir. Tarımsal üretimin her basamağında; yön belirleyici, teşvik edici, destekleyici, denetleyici, vergi tahsil edici ve dış piyasa ile ilişkileri belirleyici olarak rol alan kamu örgütlenmesi veya örgütleri, üretici ve üretimi önemli ölçüde etkilemektedir.

Hayvan Sağlığı

Hayvan sağlığı, hayvansal üretimin sürekliliği ve karlılığını önemli ölçüde etkileyen bileşenlerden birisidir. Türkiye’de, günümüze kadar hayvan sağlığı alanında önemli gelişmeler sağlanmış olmakla birlikte, mevcut durum yeterli görülmemektedir. Özellikle salgın hastalıklar konusunda oldukça fazla deneyim kazanılmış, sığır vebası, şap, ruam, tüberküloz, çiçek ve benzeri salgın hastalıklarla ciddi mücadeleler gerçekleştirilmiştir. Buna karşılık sözü edilen hastalıkların eradikasyonu sağlanamamıştır.

Türkiye Hayvan Varlığı ve Hayvansal Üretim

Hayvan Varlığı

Dünya sığır varlığının son 30 yıllık dönemde yavaş da olsa artış eğilimi göstermektedir. Türkiye’nin de içinde yer aldığı çok sayıdaki ülkede ise sığır varlığı azalmaktadır. Türkiye sığır varlığı 1991 yılında yaklaşık 12.0 milyon baş iken, bu sayı 10.5 milyon başa gerilemiş, 2017 yılında 15.9 milyon baş olarak belirlenmiş, aynı dönemde Türkiye manda varlığı hızlı bir şekilde azalarak 366 bin baştan 161 bin başa düşmüştür. (çizelge 1.5)

Mera alanlarının daralması ile hayvan varlığın azalması süreci başlamıştır. Çizelge 1.5. incelendiğinde; 1991 yılında sırasıyla 40.4 ve 10.8 milyon baş olan Türkiye koyun ve keçi mevcudunun 2009 yılına varıldığında 21.7 ve 5.1 milyon başa gerilemiş olduğu görülecektir.

Tavukçuluk sektöründe başlayan ve gerçekleşen, daha sonra sığırcılık sektöründe görülen ve halen sürmekte olan, koyun ve keçi yetiştiriciliğinde ise başlama belirtileri görülen değişim, başta genotip olmak üzere verim yönü ve düzeyi ile yetiştirme sistemlerinin büyük ölçüde farklılaşmasına neden olmaktadır.

Aile ihtiyaçlarını karşılamak üzere 10-15 tavukla, ilkel koşullarda yapılan tavuk yetiştiriciliği, kentleşmenin hızlanmasıyla küçük ölçekli tavukçuluk işletmelerinde yapılmaya başlamıştır. Günümüzde ise hibrit yetiştiren dev işletmeler ve entegrasyonlar talebi karşılamaya başlamış, tavukçuluk, sanayiye dönüşmüştür. Koyun ve keçi varlığı ile buna bağlı olarak ürünleri çok büyük ölçüde azalmıştır. Sığır varlığındaki azalma da buna eklenince, artan nüfusun kırmızı et ihtiyacı karşılanamaz olmuş, et açığını kapatmak ve yükselen fiyatları dengelemek için et ithalatı zorunlu olmuştur. Türkiye toplam et üretiminde tavuğun payı hızlı bir şekilde artarken, koyun, keçi ve sığırın payı önemli düzeyde azalmaktadır. Hayvancılık ve hayvansal üretim son dönemlerdeki gerilemesine karşılık Türkiye ekonomisi, halkın beslenmesi ve sosyal yaşamı bakımından önemini korumaya devam etmektedir.

1991-2017 döneminde, 2017 yılına gelindiğinde toplam et ve toplam kırmızı ete üretimimiz arttığı görülür (çizelge 1.7). Süt üretiminde ise durum farklıdır. Dönem başında 10 milyon tona olan süt üretimi, 2017 yılında 20.6 milyon tona yükselmiştir.

Türkiye Hayvancılığının Sorunları ve Çözüm Yaklaşımları

Hayvancılığımızın en temel sorunu envanterinin olmamasıdır. Bu eksiklik hayvancılığın çeşitli alanlarında isabetli çözümlemeler üretilmesini güçleştirmektedir. Bu nedenle hayvancılıkla ilgili sürekliliği olan, güncellenebilen ve doğru verilerin toplanmasını sağlayacak bir sistem oturtulmalıdır.

Türkiye, çevresel koşullar ve üretim sistemleri bakımından geniş bir çeşitliliğe sahiptir. Bu çeşitliliğe uygun farklı genotiplerin geliştirilmesi gereklidir. Hayvancılığın en önemli girdilerinden kaba yem üretimi yetersizdir, kesif yem üretimindeki denetim yetersizliği nedeniyle haksız rekabet ortaya çıkmaktadır. Kaba yem üretimini artırmaya yönelik uygulamalar geliştirilerek sürdürülmeli, karma yem denetim mekanizması güçlendirilmelidir.

Hayvan hastalıklarıyla mücadele etkinleştirilmeli, salgın hastalıkları baskılama yerine eradikasyonuna ağırlık verilmelidir. Hayvancılığın önündeki engellerden birisi de, hayvancılık ürünleri sanayisindeki tekelleşme eğilimidir. Ayrıca bu sektörde uluslararası sermaye giderek yoğunlaşmakta, sektör büyük ölçüde yabancı sermayenin eline geçmektedir. Yeterli tedbir alınmaz, destekleme sağlanmazsa hayvancılık sektöründe de benzer gelişmeler olması kaçınılmaz gözükmektedir. Hayvancılık ve hayvansal üretim son dönemlerdeki gerilemesine karşılık Türkiye ekonomisi, halkın beslenmesi ve sosyal yaşamı bakımından önemini korumaya devam etmektedir.


Güz Dönemi Dönem Sonu Sınavı
18 Ocak 2025 Cumartesi
v