Toprak Bilgisi ve Bitki Besleme Dersi 4. Ünite Özet

Toprakta Sorunların Giderilmesi

Arazide Sorun Göstergeleri

Toprak özellikleri, üç ayrı yönden gerileme gösterebilir:

  • Fiziksel: (Erozyon, sıkışma vb.)
  • Kimyasal (Asitleşme, tuzlulaşma vb.),
  • Biyolojik (Organik madde kapsamının düşmesi, biyolojik etkinliklerin azalması).

Bu bozulmalar, işletme tekniklerinin yanı sıra, iklim özellikleri ve uygulanan teknolojilerle de ilişkili olabilir. Ne yazık ki, çoğu zaman bozulmanın başlaması, anlaşılması ve gerekli önlemlerin alınması arasında uzun süreler geçmektedir. Arazi bozulmalarının bir bölümü yavaş biçimde geri çevrilebilir.

Örnek Alma

Toprak Örneklerinin Alınması

Toprak örneği alma yöntemleri ve zamanları amaca göre değişir. Örnekleme yapılırken anahtar yaklaşım şudur: alınan örnek(ler), incelenen araziyi yeterince temsil edebilmekte midir? Örneklemeyi doğru zamanda mı yapıyorum? Yanlış alınan bir örnek, analizler en duyarlı aygıtlar ve en uzman laborantlarca yürütülse bile doğru sonuç veremez. Arazi çalışmasında alınan örneğin araziyi temsil ettiği ve istenen amaca hizmet edeceği, örnekleme yapan kişi tarafından güvenceye alınmalıdır.

Örnekleme Zamanı Ve Derinliği

En sık gerek duyulan örnekleme, topraktaki besin maddeleri eksikliklerinin ve gübre gereksiniminin belirlenmesi amacıyla yapılır. Buna göre, örneğin laboratuvara ulaşıp dönmesi ve gübre satın alınacaksa zaman kalması için, ekim veya dikim işleminden yaklaşık bir ay önce alınması uygun olur. Arazi çok ıslak veya donsa, örnekleme yapılmamalıdır. Olanak varsa, arazinin işlemeye elverişli olduğu nem kapsamında örnekleme yapmak en kolay yoldur. Özel durumlarda arazi çalışmaları zamana karşı yarış halini alabilir.

Örnekleme Sıklığı

Toprak özellikleri kimi zaman birkaç metrelik alan içinde önemli oranda değişebilir. Her bir metrekareden örnek alınamayacağına göre, hata payını azaltmak için, arazide zikzaklar çizilerek ilerlenirken, bir kovaya parça parça toprak alınarak, birkaç yerde yinelenen işlem sonunda karma bir örnek (paçal) elde edilmiş olur.

Örnek alınırken üstteki çerçöp ve bitki artıkları elle temizlenmeli, daha sonra bir kürek 20 cm derinliğe kadar gömülüp, çıkan bloktan bir dilim alınmalıdır. Bu uygulama, toprak yüzeyinin tüm derinliklerinden örnek almayı sağlamış olur.

Etiketleme, Not Defteri, Bilgi Notu

Kural olarak arazide yalnızca kurşun kalem ve ajanda türü defter kullanılır, bilgisayar bile yağış, toz, enerjinin bitmesi gibi nedenlerle önerilmez. Arazi çalışmalarında yalnızca kurşun kalem kullanılır.

Su Örneklerinin Alınması

Su örnekleri için 1-1,5 litrelik temiz bir cam veya plastik şişe yeterlidir. Su bir süre boşa akıtıldıktan sonra, örnek olabildiğince son noktadan alınmalı ve üzerine, kaynağı, adı, tarih ve saati, amaç gibi bilgiler yazılmalıdır. İçme sularında örnek evin içinden alınır.

Bulaşıcı hastalık riski taşıyan sularda yalnızca sağlık uzmanları örnekleme yapmalıdır.

Yaygın Toprak Sorunları Ve Çözüm Yolları

Erozyon

Toprak erozyonu, jeolojik erozyon ve hızlandırılmış erozyon olarak iki gruba ayrılır. Jeolojik erozyon, çağlar boyunca alüvyal ovaların ve akarsu deltalarının oluşmasında rol oynayan doğal bir süreçtir.

Erozyon, kendisini oluşturan güçlere göre:

  • Su erozyonu,
  • Rüzgâr erozyonu,
  • Yerçekimi erozyonu,
  • Buzul erozyonu,
  • Dalga erozyonu,
  • Çığ erozyonu

biçiminde gruplandırılabilir. Bunlar arasında zararı en geniş alanda ve en fazla hissedilen su erozyonu, eğimli arazide akan suyun toprağı aşındırıp taşımasıdır. Etki derecesi,

  • Arazinin eğimi,
  • Toprak özellikleri,
  • Bitki örtüsünün yoğunluğu,
  • Yağışın süre ve şiddetine

bağlıdır. Su erozyonunun artmasına neden olan etmenlerin başlıcaları,

  • Arazilerin yeteneklerine aykırı biçimde kullanılması,
  • Aşırı hayvan otlatma,
  • Orman ve otlakların yok edilmesi,
  • Yanlış tarım teknikleridir

Erozyon zararının azaltılmasında sorumluluk arazi sahibiyle başlarsa da, bu konuda kimse tek başına sonuç alamaz, geniş katılımlı işbirliği zorunludur.

Su Erozyonunun Önlenmesi

Su erozyonu, toprak yapısının geliştirilmesi, eğime dik sürüm ve ekim işlemleri, yüzeyin olabildiğince bitkilerle ve bitki artıklarıyla kaplı olması, suyun akış hızını düşürecek önlemler, kenar çitleri gibi önlemlerle azaltılabilir.

Rüzgâr Erozyonunun Önlenmesi

Rüzgâr erozyonu su erozyonundan daha farklı ve daha tehlikeli biçimde gelişebilir. Su erozyonu yalnızca eğimli arazilerde, eğim boyunca gerçekleşirken, rüzgâr erozyonu yön ve eğim tanımaz. Su erozyonunun daha çok gittiği yerlerde su kaynaklarını tıkamasına karşın, rüzgâr erozyonu daha çok havayı kirletir.

Rüzgâr erozyonuna karşı egemen rüzgârları önleyecek yüksek çitler ve duvarlar, yüzeyde güçlü bitki örtüsü kurma gibi yöntemlerden yararlanılabilir.

Toprak Yorgunluğu

Toprağın verim gücünün, potansiyelinin çok altına düşmesi olayına toprak yorgunluğu denir. Yorgunluk, tek yönlü tarım (mono kültür) alanlarıyla, fidanlık, sera, yaşlı meyve bahçesi vb. yoğun tarım alanlarında sık rastlanan bir durumdur. Yorgunluğun kaynağı yanlış tarım tekniklerinin yanı sıra, toprağa üretim amaçlı aşırı yüklenmedir. Yorgunluğun nedenleri dört başlık altında toplanabilir. Bunlar sırasıyla incelenecektir.

Besin Maddesi Eksikliği Veya Dengesizliği

Bu tür toprak yorgunluğuna belli besin maddelerini büyük oranda kaldıran bitkiler neden olur.

Fitopatolojik Nedenler(Geçici Yorgunluk)

Tek yönlü tarım yapılması sonucu nematodların (toprak kurtçukları) ve hastalıkların artması, fitopatolojik yorgunluğa yol açar.

Arazide karşılaşılan her sorun olumsuz su veya toprak koşullarından kaynaklanmayabilir.

Bitki hastalıkları ve zararlılar, elverişsiz iklim koşulları, yanlış tohum, fide, fidan kullanımı, uygulamaların usulüne aykırı yapılması gibi çok sayıda neden, üretimde beklenen sonuçları almama nedenleri arasındadır.

Biyolojik Dengenin Bozulması

Toprakta yaşayan bitkisel ve hayvansal canlı türlerinin tek yönlü tarım sonucu azalması ve yozlaşması sonucu, topraktaki kimi biyolojik olaylar geriler ve durur. Bu olayın bir nedeni, bitkilerden veya diğer toprak canlılarından arta kalan belirli metabolizma (sindirim artığı) ürünlerinin artmasıyla canlı gelişiminin sınırlanmasıdır. Diğer olası neden ise, toprağa karışan çeşitli kimyasalların ve özellikle tarım ilaçlarının yararlı mikroorganizmalar üzerindeki olası yıkıcı etkileridir.

Çoklu ekim yapılırsa, her dönemin geliştireceği farklı mikroorganizmalar daha önce oluşan ürünü parçalayarak yorgunluğun önüne geçmeye çalışır. Kısacası, diğer yorgunluk türlerinde olduğu gibi, tek yönlü tarımdan yani aynı ürünü üst üste yetiştirmekten kaçınılmalıdır. Çevreye zarar veren pahalı yöntemler olarak toprak kızgın buharla sterilize edilebilir veya kimyasal ilaçla dezenfekte edilebilir

Toksin(Bitki Zehiri) Birikmesi

Yüksek bitkilerin ve mikroorganizmaların salgıladığı çeşitli toksinlerin toprakta birikmesi sonucu oluşan yorgunluk türüdür. Bu yorgunluktan korunmanın en etkin yolu ekim nöbeti uygulaması olmakla birlikte,sterilizasyon, dezenfeksiyon, solarizasyon gibi yöntemler de uygulanabilir.

Solarizasyon yazın en sıcak günlerinde, iyice ıslatılan toprağın üzerinin birkaç hafta süreyle plastik örtüyle kaplanıp, toprak sıcaklığının yapay yolla yükseltilmesi ve bu yolla hastalık ve zararlı etmenlerinin yok edilmesi işlemidir

Toprağın Sıkışması (Kompaksiyon)

Toprağa basınç uygulaması sonucu, hacim ağırlığının artıp, gözenekliliğinin azalması olayıdır. Toprağı doğal olarak sıkıştıran nedenler yağmur tanelerinin vuruş etkisi ile üzerindeki ağaç, bina vb. ağırlıklarla ortaya çıkan oturmalardır.

Sıkışma Oranını Belirleyen Etmenler

Sıkışma sorununu artıran toprak özellikleri, toprak yapısının bozuk olması, organik maddenin yetersizliği, iskelet (çakıl, taş) oranının düşüklüğü ve elverişsiz toprak bünyesi şeklinde sıralanabilir. En fazla sıkışma orta bünyeli topraklarda görülür. Çünkü bu topraklarda küçük kil ve mil taneleri, kum tanelerinin arasındaki boşlukları kolayca doldurabilir.

Sıkışma oranı, toprağın sıkışabilme özelliğinden ayrı olarak uygulanan basınç ve nem miktarıyla ilgilidir. Aracın ağırlığı, trafik sıklığı, lastik havasının fazla olması gibi durumlar sıkışmayı artırır. Kuru toprak ıslandıkça sıkışabilirliği artar ve toprak plastik kıvama geldiğinde doruğa ulaşır.

Yüzey Kabuğu (Kaymak Tabaka) Ve Sert Yüzey

Toprak yüzeyinde sıkı, sert, geçirimsiz özellikteki katmana yüzey kabuğu veya kaymak tabaka denir. Kabuk bağlayan toprak yüzeyinde toprakla hava arasındaki su ve gaz alışverişi dengesi bozulabilir, kabuktaki kıvrılmalarla oluşan çatlaklardan dolayı buharlaşma kayıpları artabilir. En önemlisi, sürgünler bu sert tabakayı delip yüzeye ulaşamaz.

Sert Toprak Ve Kabuk Oluşumunda Etkili Olan Etmenler

Üst toprağın özellikleri, toprağın kabuk oluşturmasında ve kabuğun sertleşmesinde en önemli etmendir.

Kabuk Zararının Azaltılması

Toprakta su ve hava geçişlerini ve köklerin ilerlemesini sınırlayan sıkışmanın önlenmesinde hafif araçlar, az trafik, toprağı dikine yırtma, toprak yapısını geliştirme yöntemlerinden yararlanılır. Sert toprak ve yüzey kabuğu ile baş etmenin en geçerli yolu toprak yapısını geliştirmektir.

Tuzluluk

Tuzlar, toprakta çeşitli iyonların karışımından oluşmuş bileşikler olup, suda çözünme, yani toprak çözeltisinde bulunma düzeyleri çok çeşitlidir. Bunları tek tek ayırmak zor olduğu için, özel durumlar dışında tuzlar topluca ele alınır.

Tuzlu Topraklar

Toprak çözeltisinde bulunan tüm iyonlar tuzluluğa katkı yaparsa da, miktar bakımından toprakta tuzluluğu oluşturan katyonlar genellikle sodyum, kalsiyum ve magnezyum; anyonlar ise klorür ve sülfattır. Toprakta tuzluluğu artıran başlıca iki etmenden biri yağışların az, buharlaşmanın fazla olması, diğeri ise su çıkışı olmayan çanak şeklinde topografyadır. Eski göl yatakları, denizlerin kıyısındaki kumlu düzlükler, taban suyunun yüzlek olduğu çukurluklar genellikle tuzlu topraklara sahiptir. Toprakta tuzluluk sorunu kurak ve yarı kurak bölgelerde, akaçlaması yetersiz, çukur alanlarda daha sık görülür. Toprağın su geçirgenliği düşük olursa, tuzluluk riski artar.

Tuz kapsamı binde ikiden fazla olan topraklar tuzlu toprak sayılır. Ancak bitkiler üzerindeki tuz zararı binde bir düzeyinde başlayıp, tuzluluk artışıyla birlikte verim düşüşü dikkat çekici düzeye ulaşmaktadır. Bitkiler besin maddelerini ya suda serbest gezen iyonlardan, ya da değişim yüzeylerinden alırlar. Bu iyonlar, yarı geçirgen kök hücresi duvarlarında ozmoz denen olayla bitki bünyesine geçer. Ozmozun gerçekleşmesi yayılma (difüzyon) yoluyla olur. Yayılma, bir iyon, molekül vb. taneciğin, akışkan içinde yoğun bulunduğu ortamda seyrelmesi olayıdır.

Sodyumluluk

Tuz kapsamı normal sınırları aşmayan bir toprakta sodyumun egemen olması, pH değerlerini bitkinin dayanamayacağı düzeylere yükseltir. Sodyum fazlalığı toprak tanelerinin oluşturduğu kümeleri bozar, toprak teksel hal alır. Böylece su geçirimsizliği, havalanamama, köklerin ilerleme zorluğu çekmeleri gibi sorunlar baş gösterir. Kuruyan toprağın üzerinde sert bir kabuk katmanı oluşur.

Tuzluluğun Ve Sodyumluluğun Giderilmesi

Toprak tuzluluğu akaçlama ve yıkama ile, sodyumluluk ise, akaçlama, toprak düzenleyici ve yıkama zinciriyle giderilir.

Borlu Topraklar

Bor, bitkiler için mutlaka gerekli olmasına karşın çok düşük düzeylerde bile onları zehirleyebilen bir elementtir. Türkiye topraklarının ve sularının büyük bölümü borca zengindir.

Bor Bileşiklerinin Topraktan Giderilmesi

Bor bileşiklerinin topraktan giderilmesinde en etkili yol yıkama olmakla birlikte, yıkanmalarının zorluğu ve düşük düzeylerde bile zehirli olabilmeleri, borlu toprakların kazanımında önemli engellerdir. Sulama suyunda bulunabilecek aşırı bordan korunmanın etkin yollarından biri, toprağın zaman zaman fazla su verilerek yıkanmasıdır. Ancak, basınçlı sulama uygulanan yerlerde her zaman bu olanak bulunamamaktadır.

Arazinin Süreksizliği

Engebeli, ondüleli arazilerde üretim çalışmaları için arazi düzleme yararlı bir işlemdir. Çukur ve tümseklerle kaplı arazide ekim, dikim, gübreleme, sulama gibi işlemlerin yürütülmesi zordur. Öte yandan çukurlarda göllenme, tuz birikimi, yabancı ot, hastalık ve zararlı etmenlerinin barınması gibi sorunlarla karşılaşılmaktadır. Suyun belirli bölgelerde göllenmesi, iş programlarının zamanında uygulanmasını engellemekte, arazinin bir bölümü aşırı kuru iken, diğer tarafları ıslak kalabilmektedir.

Arazideki fazla suyun sorun doğurmadan dışarı atılabilmesi için düzleme (tesviye) işlemi gerekebilir.

Toprak Kirliliği

Toprakta kirliliğe yol açan elementlerin ve bileşiklerin varlığı jeolojik kökenli veya insan etkinliklerine bağlı olabilir. Kirlilik türleri sayılamayacak kadar çok olup, sınıflandırılması zordur. Katı atık boşaltım yerleri, kirli su sızıntıları, petrol çıkarma, taşıma, depolama ve kullanımları sırasında toprağa karışan ham petrol ürünleri, madencilik çalışmaları, tarım ilaçları, kazalardan toprağa karışan çeşitli endüstriyel ürünler veya atıkları, bunların başlı çalarıdır.

Toprak kirliliğinin birçok türü geri dönüşümsüzdür. Bir bölüm kirlilik de, yoğun emek, zaman ve para harcayarak geri kazanılsa bile, geride iz bırakır. Örneğin ağır metallerin ve radyoaktif atıkların, ister jeolojik kökenli olsun, isterse insan eliyle gerçekleşsin topraktan temizlenmesi olanaksız denecek düzeyde zordur. Uygulanabilecek başlıca toprak arıtma teknikleri şunlardır:

  • Kirli toprağın kazınıp başka yere taşınması veya derine gömülmesi,
  • Organik atıkların, mikrobiyel aşılamalarla ve mikrobiyel etkinliklerle parçalanması (biyoremidasyon),
  • Ağır metallerin, bunlar bünyesinde biriktirebilen bitkiler tarafından sömürülmesinin sağlanması(fitoremidasyon),
  • Uçucu organik bileşiklerin uzaklaştırılması için toprağa basınçlı hava uygulanması,
  • Radyoaktif atıkları beton bloklarla kaplayıp gömme
  • Üzerini iyi toprakla kaplayıp, park haline getirme, ağaçlandırma vb.

Güz Dönemi Ara Sınavı
7 Aralık 2024 Cumartesi
v