Türkiye Cumhuriyeti Siyasî Tarihi Dersi 3. Ünite Sorularla Öğrenelim
Menderesli Yıllar (1950-1960)
Menderes kimdir?
Tam adı Ali Adnan Ertekin olan Menderes, 1899’da Aydın eşrafından ve geniş topraklara sahip olan İbrahim Ethem Bey ve esi Tevfika Hanım’ın oğlu olarak dünyaya geldi. Ölümünün üzerinden yaklaşık yarım asır geçmesine rağmen Menderes, sadece Türk siyasi tarihinin değil, bugün bile günlük siyasetin referans isimlerinden biri olmaya devam etmektedir.
Menderes siyasete ne zaman başlamıştır ve nasıl devam etmiştir?
İstiklal Madalyası sahibi Menderes siyasete 1930’da Serbest Cumhuriyet Fırkası (SCF) saflarında atıldı. Cumhuriyet’in bu ikinci başarısız çok partili hayata geçiş serencamının sonunda SCF’nin kendini feshetmesini müteakiben Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) saflarına katıldı. Mustafa Kemal’in Aydın gezisinde CHP İl Başkanı olarak keşfettiği Menderes, ilk kez 1931 genel seçimlerinde TBMM’ye CHP Aydın milletvekili olarak girdi. Başkente gelişinden hemen sonra başladığı Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesinden de 1935 yılında mezun oldu.
Menderes ardı ardına dört dönem (1931, 1935, 1939, 1943) CHP Aydın milletvekili olarak yerini korumayı başardı. II. Dünya Savaşı sonrasında İnönü’nün Toprak Reformu’na, kendisi bir toprak ağası olarak muhalefeti ve CHP yönetimini eleştiren Vatan Gazetesi’ndeki yazıları nedeniyle ihraç edildi. Bunun üzerine, Celal Bayar, Refik Koraltan ve Mehmet Fuad Köprülü ile birlikte 7 Haziran 1945’te Dörtlü Takrir’e imza atan dört kişiden biri oldu. Hemen sonrasında da 7 Ocak 1946 tarihinde aynı kişiler tarafından kurulan Demokrat Partinin (DP) kurucuları arasında yer aldı.
Demokrat Parti (DP) kısaca nasıl açıklanabilir?
Dörtlü Takrire imza atan dört kişinin öncülüğünde 7 Ocak 1946’da kurulan siyasi partidir. 14 Mayıs 1950’de Türkiye’de yapılan ilk serbest genel seçimle kazandığı iktidarını 1954 ve 1957 genel seçimleriyle 1960 yılına kadar devam ettirdi. 27 Mayıs 1960 askerî darbesi ile iktidardan düşürülen parti, 29 Eylül 1960’ta da kapatıldı.
Türkiye siyasi hayatı II. Dünya Savaşı’nda nasıldı?
Türkiye, II. Dünya Savaşı’nda, Müttefiklerin yoğun ısrar ve baskılarına rağmen savaş dışında kalmayı başardı ve neticede komsuları Yunanistan, Bulgaristan ve Iran gibi işgale uğramadı. Ancak Türkiye, savaş boyunca bir milyon erkeği silah altında tutmakla neredeyse savaşmış kadar yıprandı. Savaşın Müttefikler lehine sona ermesiyle savaştan galip gelen ülkeler uluslararası sistemi, bir önceki dünya savaşının sonuçlarından da çıkardıkları derslerle siyasi ve ekonomik anlamda yeniden şekillendirmeye başladılar.
Türkiye’de savaşın sonucu belli olmasına rağmen Almanya’ya savaş ilan ederek kurulan bu yeni dünya sisteminde yerini almak üzere 24 Ekim 1945’te Birleşmiş Milletlere (BM) elli ülkeyle birlikte kurucu üye oldu. Bu kararın alınmasında Sovyetler Birliği’nin Türkiye’ye yönelik siyaseti de etkili oldu. Sovyetler Birliği savaştan sonra, Kurtuluş Savaşı sırasında Türkiye ile imzaladığı ve 1935’te on yıllığına uzattığı Dostluk ve Tarafsızlık Anlaşması’nı yenilemeyeceğini açıkladı. Ayrıca Kars, Ardahan ve Artvin şehirleri ile Boğazlarda askerî üs istediğini bildirince Türkiye’yi, ABD’nin başını çektiği Batı Bloku’na daha fazla yönlendirdi ve Türkiye’deki liberalleşme taleplerine katalizör oldu.
Türkiye’de II. Dünya Savaşı’nda neler olmaktaydı?
II. Dünya Savaşı sırasında tarımda istihdam edilen nüfusun önemli bir bölümünün silah altında tutulması, ziraat üretimini düşürdükçe büyük toprak sahiplerinin fiyatları kontrolünü kolaylaştırdı. Bu dönemde nüfus artısına paralel talep artısı karşısında arzdaki daralma enflasyon, karaborsa ve hayat pahalılığına dönüştü. Ekmeğin dahi karneye bağlanmasıyla sembolize edilen savaş yılları, CHP kadrolarının halk nezdindeki son kalan itibarını da iyice zedeledi. Özellikle büyük kentlerdeki karaborsanın yol açtığı sermaye birikimi ortaya savaş zenginlerinin başını çektiği yeni bir kentli burjuvazi çıkarmıştı.
CHP iktidarının bu gelişmeler karşısında aldığı ilk önlem olağanüstü servet vergisi olarak 11 Kasım 1942 tarih ve 4305 sayılı Yasa’yla konulan varlık vergisi oldu. Vergi ödeyecekleri Müslüman, Gayrimüslim ve Dönme olarak bölen bu yeni vergi, keyfi uygulamalarıyla kent burjuvazisini CHP iktidarıyla karşı karşıya getirdi. Diğer bir önlem ise büyük toprak sahiplerinin tarıma elverişli alanlarda beş bin dönümden, elverişsiz alanlarda ise iki bin dönümden fazla arazilerini kamulaştırılıp topraksız köylüyü çiftçiye dönüştürmeyi hedefleyen Çiftçiyi Topraklandırma Kanunu idi. İnönü’nün keskin devletçilik uygulamaları sonucu belirgin bir ekonomik darboğaz ve karşılığında toplumsal muhalefet bir dip dalga olarak hazırdı.
Dörtlü Takrir nedir?
7 Haziran 1945’te dönemin CHP milletvekilleri Bayar, Menderes, Koraltan ve Köprülü’nün partinin Meclis Grubunda açıktan görüşülmek üzere verdikleri yürütmenin CHP’nin tüzel kişiliğinden soyutlanmasını, çok partili hayata geçilmesini, tek dereceli seçim sistemiyle serbest seçimlerin yapılmasını ve üniversite özerkliğini dillendiren önergedir.
Menderes ve arkadaşları CHP’den neden ihraç edilmişlerdir?
Menderes ve Köprülü Vatan gazetesinde CHP iktidarına karşı oldukça sert muhalif yazılar yazmaya başladılar ve özellikle Toprak Reformu Yasa Tasarısı’nın 17. ve 21. maddelerine dair artan muhalefetleri sonucunda 21 Eylül 1945’te CHP’den ihraç edildiler. Bu ihraçları protesto eden Koraltan da aynı akıbetle karşılaştı. Bu ihraçlar karşısında Bayar’ın tepkisi ise önce milletvekilliğinden daha sonra da parti üyeliğinden istifa etmek seklinde oldu.
Demokrat parti ne zaman ve nasıl kurulmuştur?
1 Aralık 1945’te parti kuracaklarını açıklayan Bayar, İnönü ile Çankaya Köşkü’ndeki görüşmesinde muhatabını laiklik ve dış politika esaslarının koruyacakları konusunda ikna etti. Böylece CHP’den ayrılan Bayar, Menderes, Koraltan ve Köprülü 7cak 1946’da Bayar’ın Genel Başkanlığında DP’yi kurdular. DP programı ekonomi ve siyasette liberalleşmeyi önceleyen tutumuyla demokratikleşmeyi, bürokrasinin tırpanlanması ile CHP devletçiliğinin sorunlu boyutlarını ifade edilerek özel girişimciliğin teşvikini işlemekteydi. Bu bağlamda, parti tanıtım gezilerinde Bayar’ın vurgusu halk iradesi ve halk iktidarına odaklanıyordu.
21 Temmuz 1946’da yapılan seçimin özellikleri nedir?
Türkiye siyasi tarihindeki ilk çok partili seçim olan bu seçim, tek turlu seçim esasına ve aday esaslı blok oy sistemine dayanmaktaydı. Bu açılardan 1946 genel seçimleri Türkiye siyasi tarihinde bir kilometre taşı olmasına rağmen CHP, tek parti iktidarının daha önceki yerel ve genel seçimlerinde olduğu gibi açık oy-gizli tasnif ve adli denetimden yoksunluk ile darb-ı-mesel hâline gelen usulsüzlüklerden dolayı çok sık referans verilen bir şaibeli seçim olarak tarihe geçmiştir.
I. Demokrat Parti Kongresinin konuları nelerdi?
7 Ocak 1947’de yapılan I. Demokrat Parti Kongresi’nde siyasi sisteme yönelik ciddi eleştiriler yapıldı. Seçim Kanunu’nun değiştirilmesi, Anayasa’ya aykırı kanunların temizlenmesi ile Cumhurbaşkanı tarafsızlığının (eş zamanlı olarak parti başkanı olmamasının) altı çizildi. Bu değişikliklerin yapılmaması hâlinde DP’nin sine-i millete döneceği vurgulanırken özgürlük ve demokrasi taleplerini içeren Hürriyet Misakı kabul edildi. Sonrasında CHP ile ilişkilerde artan tansiyon karşısında harekete geçen İnönü, her iki partiyle de yaptığı görüşmeler sonrasında yayımladığı 12 Temmuz Beyannamesi ile siyasi partilerin, demokrasinin vazgeçilmez unsurları olarak altı çizilirken DP’ye baskı yapılmayacağının güvencesini taahhüt etti. Böylece İnönü’nün desteğini yitiren Başbakan Recep Peker, 35’ler olarak bilinen CHP’nin ılımlı kanadından da eleştiri yağmuruna tutulunca Başbakanlık görevinden istifa etmek durumunda kaldı.
Peker’in yerini Dışişleri Bakanı Hasan Hüsnü Saka aldı ve 10 Eylül 1947’de yeni hükûmeti kurdu. Başbakan Saka, selefi Peker’e kıyasla muhalefetle daha ılımlı ilişkiler kurabildi. İki parti arasındaki gerginliğin azalmasında bazı antidemokratik yasaların değiştirilmesi, Köy Enstitülerinin öğretmen okullarına dönüştürülmesi girişimleri ile valilerin il başkanlığı uygulamasına son verilmesi gibi uygulamaları etkili oldu.
Aşırılar kimlerdir?
Aşırılar olarak adlandırılan Hikmet Bayur, Osman Bölükbaşı, Kenan Öner, Osman Nuri Köni, Mustafa Kentli, Enis Akaygen ve Sadık Aldoğan tarafından parti yöneticilerinin CHP’ye karşı muvazaa (danışıklı davranma) suçlamalarına kadar vardı. DP’deki bir grup partiden ayrılarak 19 Temmuz 1948’de fahri başkanlığını Mareşal Fevzi Çakmak’ın ve Genel Başkanlığını Hikmet Bayur’un üstlendiği Millet Partisini (MP) kurdu.
16 Şubat 1950’de değişen seçim yasasında hangi maddeler vardır?
Yapılan değişiklikler eşliğinde Seçim Yasası; seçme yaşını 22 ve seçilme yaşını 30 olarak belirleyen gizli oy-açık tasnif, tek turlu, her ilin bir seçim çevresi kabul edildiği, liste usulü çoğunluğa dayalı, yargının denetimine açık şekilde yeniden düzenlendi. Ayrıca bu Yasa’ya göre oluşturulan 11 kişilik Yüksek Seçim Kurulunun (YSK) altı üyesinin Yargıtay ve beş üyesinin de Danıştay tarafından gizli oyla seçilmesi kabul edildi. Bu Yasa’yla bunun dışında başka yenilikler de getirildi: Seçimlerin yargı güvencesi ve denetimine alınması, en az beş şehirden adayı olan siyasi partilerin radyo propagandasından yararlanmaları, muhtemel usulsüzlük ve yolsuzlukları önlemek için sivil memur ve askerler ile milletvekillerinin görevli oldukları şehirlerin seçim kurullarına seçilememeleri gerek siyasi partilerin gerekse de bağımsızların sandık başlarında gözlemci bulundurabilmeleri gibi. Yine de DP, bütün gayretine rağmen nispi temsil ilkesini yasaya aldıramadı.
CHP muhafazakar halkın taleplerini karşılamak için neler yapmıştır?
Öncelikle medrese mezunu bir tarihçi olan Mehmet Şemseddin Günaltay’ı 16 Ocak 1949’da Başbakanlığa getirdi. Öte yandan, İstanbul’da bir İmam Hatip Kursu ile Ankara Üniversitesine bağlı bir İlahiyat Fakültesi açtı. İlkokul müfredatına ise din dersi koydu.
Seçimler yaklaştıkça CHP hangi vaatlerde bulunuyordu?
Seçimler yaklaştıkça CHP bir yandan TL’nin değerini koruyacağını, diğer yandan da yabancı sermaye girişini kolaylaştıracağını, özel girişimi desteklerken devletçiliği sınırlandıracağını, vergi reformu yapacağını, partinin sembolü altı okun Anayasa’dan çıkarılacağını ve çift parlamentolu bir yapıya geçileceğini vaaz ediyordu.
14 Mayıs 1950 genel seçimlerinin en önemli özelliği nedir?
CHP’nin aralıksız devam eden 27 yıllık tek parti iktidarına son vermesi ve bir askerî darbe ile sonlandırılıncaya kadar devam edecek on yıllık DP iktidarını başlatması bakımından Türkiye siyasi tarihinde önemli bir dönüm noktasıdır.
14 Mayıs 1950 genel seçimlerinin sonucunda hangi partiler ne kadar oy almıştır?
1950 genel seçimleri öncesinde nispi temsil teklifi reddedilen DP, liste usulü çoğunluk sistemi sayesinde oyların %55,2’si ve TBMM’deki toplam 487 sandalyenin 416’sını alırken CHP %39,6 oy oranıyla ancak 69 sandalye elde edebilmişti. MP ve Bağımsızlar birer milletvekilliği alırken Ali Fuat Cebesoy, Halide Edip Adıvar, Hamdullah Suphi Tanrıöver, Nadir Nadi ve Sinan Tekelioğlu DP listelerinden bağımsız olarak parlamentoya girdiler. Böylece katılım oranının %89,3 olduğu 1950 genel seçimlerindeki 63 seçim bölgesinin 52’sinde DP, 10’unda CHP ve bir tanesinde de Bağımsızlar birinciliği aldılar. Seçim sonuçları 1946 genel seçimlerini hatırlatmakla birlikte bu sefer parlamentodaki sandalye sayısı bakımından âdeta CHP ve DP yer değiştirmişti.
Menderes başbakanlığının ilk zamanlarında neler yapmıştır?
Başbakan Menderes, başbakanlığının daha ilk haftasında, 6 Haziran 1950’de, Genelkurmay Başkanı Nafiz Gürman dahil olmak üzere ordunun üst komuta kademesindeki 15 general ve 150 albayı re’sen emekliliğe sevk ederek orduya karşı ciddi bir irade ortaya koydu. 16 Haziran 1950’de Menderes, 26 Haziran 1941 tarih ve 4055 sayılı Kanun’la Türk Ceza Kanunu’nun 526. maddesine eklenen fıkrayla sembolik ciddi bir adım attı. Buna göre, Arapça ezan okuyanlar ve bu dilde kamet getirenlerin üç aya kadar hapis cezasıyla cezalandırılmaları ve 10 liradan 200 liraya kadar para cezasına çarptırılmalarını öngören uygulamayı kaldırarak ezanın dilini serbest bıraktı. Benzer şekilde radyoda dinî yayınlar ve mevlit yayımlanması üzerindeki yasaklar da kaldırıldı.
Menderes ekonomik kalkınmayı sağlamak için neler yapmıştır?
Menderes, kendisini iktidara getiren toplumsal desteği devam ettirebilmek için CHP döneminin yasaklarına son vermenin gerekliliği kadar ekonomik kalkınmayı sağlayacak ve kamu kaynaklarının israfını önleyecek adımlar atması gerektiğinin farkındaydı. Bu bağlamda, I. Menderes hükûmeti gereksiz masraf oluşturduğu gerekçesiyle devlete ait otomobillerin satışını gerçekleştirdi. Ayrıca ABD ve Dünya Bankasından gelen raporlar çerçevesinde liberal bir ekonomik anlayış tüm kalkınma programının temelini oluşturdu. Böylece Menderes ilk hükûmetinden başlayarak özel girişimciliği besleyecek şekilde hammadde ve ara malı transferini üstlenecek Kamu İktisadi Teşekküllerini (KİT) destekledi.
Türkiye NATO’ya ne zaman üye olmuştur?
Türkiye NATO’ya 8 Eylül 1952’de üye olmuştur.
Menderes’in geniş ölçekli kalkınma hamlesinde neler vardır?
Tarımda makineleşmeye paralel kara yolları politikasına hız verilmesiyle tarımsal üretim merkezi köyler, piyasa merkezi şehirlere ve limanlar aracılığıyla da uluslararası piyasalara bağlandı. Yoğun traktör alımı ve çiftçinin mahsulünü pazara ulaştırmasını sağlamak için başta kara yolları olmak üzere geniş bir altyapı yatırımına başlayan Menderes’in ilk dört yılı, iklimin de uygunluğu sayesinde bugün bile hafızalarda “bolluk yılları” olarak yerini almıştır.
Yoğun bir kalkınma hamlesine girişilen 1950-1954 arasında ülkenin Gayrisafi Millî Hasılası (GSMH) ortalama %9 oranında büyürken bunu destekleyecek şekilde serbest piyasa ekonomisi de olabildiğince teşvik edildi. Türkiye’nin kendi sermaye birikimi zafiyetinin farkında olan Menderes, Yabancı Sermayeyi Teşvik Yasası çıkardığı gibi yabancı şirketlere petrol arama ve çıkarma ruhsatı verdi. Marshall Planı’nın da katkısıyla ülkede yeni sanayi tesisleri kuruldu. Ayrıca bu ekonomik kalkınmayı finans anlamında da desteklemek için Menderes’in özel talimatıyla 11 Ocak 1954 tarih ve 6219 sayılı Kanun’la Türkiye Vakıflar Bankası kuruldu.
Menderes döneminde hangi kurumlar kurulmuştur?
Menderes Dönemi’nde Makine Kimya Endüstri (MKE; 1950), Denizcilik Bankası (1951), Et ve Balık Kurumu (1952), Devlet Malzeme Ofisi (DMO; 1954) ve Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı (TPAO; 1954) gibi bugün hala farklı alanlarda ülkenin ekonomik üretiminde öncü rol oynayan bazı önemli ekonomik kurumlar kurulmuştur.
2 Mayıs 1954 genel seçimlerinin sonucunda hangi partiler ne kadar oy almıştır?
2 Mayıs 1954 genel seçimlerinde DP oyların %57,61’i ile Meclisteki toplam 537 milletvekilinin 502’sini alarak iktidarını güçlendirerek devam ettirdi. Öte yandan, CHP %35,35 oy oranıyla 31 milletvekili alırken Cumhuriyetçi Millet Partisi (CMP) %4,85 ve Bağımsızlar %1,53 ile üçer milletvekili çıkardılar. DP’den dört aday, o zaman yürürlükteki Seçim Yasası gereği iki seçim çevresinden de seçilirken birini tercih ederken dokuz milletvekili de DP listesinden bağımsız olarak TBMM’ye girmeye hak kazanmıştır. Rakamlardan da anlaşılacağı üzere DP hem oy oranını hem de sandalye sayısını artırırken, CHP tam tersine her ikisinde de düşüş yaşamıştır. DP’nin bu seçimlerde elde ettiği rekor oy oranı, Türk siyasi tarihinde bir daha elde edilemedi.
1954 seçimlerinden sonra DP’nin faaliyetleri nasıl olmuştur?
1954 seçimlerinden sonra kalkınma hamlelerine tam gaz devam eden DP iktidarı ve Menderes, bir önceki dönem başlattığı özel sektörün ham madde ihtiyacını karşılamaya yönelik faaliyetlerine de ağırlık vermiştir. 1955’te ülkenin üçüncü kâğıt fabrikası açılarak çıkarılan bir kanunla Sümerbank’tan ayrılıp Türkiye Selüloz ve Kâğıt Fabrikaları İşletmesi Genel Müdürlüğü (SEKA) adı ile yeni bir KİT kuruldu.
1957 genel seçimlerinin sonucunda hangi partiler ne kadar oy almıştır?
1957 yılında yapılan genel seçimlerde DP hem oy oranında hem de milletvekili sayısında düşüş yaşadı. Öyle ki bu seçimler sonucunda DP oyların %47,87’siyle TBMM’deki toplam 610 sandalyeden 424’ünü alabildi. CHP oyların %41,09’siyle 178 milletvekili çıkarırken CMP %7,13 ve Hürriyet Partisi %3,83’lük oy oranlarıyla dörder milletvekili çıkardı. Bağımsızlar ise %1,48 oy oranıyla 3 milletvekili aldı.
1957 seçimlerinden sonra DP’nin faaliyetleri nasıl olmuştur?
1957 genel seçimlerinden sonra Başbakan Menderes İstanbul’da imar çalışmalarına eğilirken Barbaros Bulvarı, Edirne Asfaltı (E-5 Otoyolu), Büyükdere, Vatan ve Millet Caddelerini trafiğe açtı. Menderes’in yükseköğretim alanındaki hamlesi, 1957’de Ankara’da Orta Doğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ), 1958’de ise Erzurum’da Atatürk Üniversitesi ve Karadeniz Teknik Üniversitesinin açılmasıyla gerçekleşti. Menderes böylece hem üniversite öğretiminin ülke genelinde yaygınlaştırılmasının önünü açtı hem de daha sonra İstanbul Teknik Üniversitesine dönüşecek 1773’te I. Abdülhamit’in Mühendishane-i Bahr-i Hümayun’dan 180 sene sonra Türkiye’de iki tane teknik üniversiteyi kazandırdı.
Ekonomik sıkıntılar sonucunda neler meydana gelmiştir?
1955’te başlayan ve giderek kronikleşen ekonomik sıkıntılar sonucu 1958’de dış ticaret açığı nedeniyle ödemeler dengesi daha önce hiç olmadığı kadar bozuldu. Öyle ki aynı yıl 1958’de Ankara’da Banknot Matbaası kurularak 120 yıl sonra TL’nin ülke topraklarında basılmasıyla tezat teşkil etse de Türkiye 600 milyon ABD Doları dış borcunu ödeyemeyeceğini açıklayarak 5 Ağustos 1958’de moratoryum ilan etti. Böylece 4 Ağustos 1958’de Türkiye ile alacaklı ülkeler arasındaki konsorsiyum mutabakatı sonucunda Türkiye IMF ile ilk stand-by antlaşmasını imzalarken TL’nin yabancı paralar karşısında devalüe edilmesini de öngören ekonomik istikrar tedbirleri yürürlüğe girdi. Yapılan devalüasyon sonucu 1 ABD doları 2.80 T’den 9.02 T’ye çıktı.
Devalüasyon Türkiye’yi kısır bir ekonomik krize sürüklemiştir. Cumhuriyet tarihinin en büyük devalüasyonu ile dış ödemeler dengesi kısmen sağlansa da bu sefer de gelen zamlar hayat pahalılığını, işsizliği ve iflasları tetiklemiştir.
Uşak Olayı nedir?
CHP lideri İnönü, 29 Nisan 1959’da CHP’lilerin Büyük Taarruz adını verdikleri, İnönü’nün Kurtuluş Savaşı’nda Yunan Generali Nikolaos Trikupis’i esir aldığı Uşak ile başlayan Ege gezisine çıktı. Ancak İçişleri Bakanının talimatıyla İnönü’nün gezisi Uşak Valisince engellenmesi üzerine gezi esnasında iktidar ile muhalefet sempatizanları arasında düşük profilli şiddet olayları yaşandı. Bu eylemler esnasında, bir protestocunun attığı taşın İnönü’nün kafasına isabet ederek yaralaması siyasi tarihimize “Uşak Olayı” olarak geçti.
Askeri darbe nasıl meydana gelmiştir?
21 Mayıs 1960 tarihinde Ankara’da Harp Okulu öğrencilerinin sessiz yürüyüşü âdeta fırtınadan önceki sessizlikti. Fakat Menderes, radyoda yaptığı konuşmalarda halktan bu tür provokatif eylemlere kulak asmamalarını istedi. 27 Mayıs 1960’ta ise film koptu. Demokratik rejimin temeli olan iktidar ve muhalefet arasındaki tansiyon kontrolden çıkıp bu gruplar arasındaki sokak çatışmaları da artınca sabaha doğru gece üç sularında 37 kurmay albay ve daha alt rütbeli subaydan oluşan Millî Birlik Komitesi (MBK) isimli cunta ülke yönetimine el koydu. Tüm Türkiye ve dünya bu askerî darbeyi Kurmay Albay Alpaslan Türkeş’in sesinden Ankara Radyosundan okunan bildiriyle dinledi.
Askeri darbe sonrası ülkede yaşanan ilk gelişmeler nelerdir?
Menderes, Eskişehir’den Konya’ya gitmek üzere Kütahya’ya geldiğinde gözaltına alınarak Ankara’ya getirildi. Sembolik olarak emekli Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Cemal Gürsel komitenin başına geçirildi. Türkiye’de ilk kez bir askerî darbe ile seçimle işbaşına gelmiş bir hükûmete son veriliyordu. Cumhurbaşkanı Bayar, TBMM Başkanı Koraltan ve Başbakan Menderes başta olmak üzere DP milletvekilleri ivedilikle tutuklanıp yargılanmak üzere Yassıada’ya gönderildi. Parlamento feshedilip anayasal rejim ve siyasi faaliyetler askıya alındı. İnönü, Ankara Mebus evlerindeki ikametgâhında koruma altına alınırken İçişleri Bakanı Namık Gedik tutuklu olduğu odanın penceresinden atlayarak şaibeli bir şekilde öldü.
Anayasayı hazırlayacak yeni komisyonda kimler vardır?
Anayasal düzeni ortadan kaldıran askerî cunta, vakit kaybetmeden 27 Mayıs sabahı askerî bir uçakla Sıddık Sami Onar, Hıfzı Veldet Velidedeoğlu, Tarık Zafer Tunaya, Hüseyin Nail Kubalı, İsmet Giritli ve Naci Şensoy’u Anayasayı hazırlayacak komisyon için İstanbul’dan Ankara’ya getirdiler. Ertesi gün kendilerine Muammer Aksoy, Bahri Savcı ve İlhan Arsel de katıldı. 28 Mayıs’ta Gürsel başkanlığında bir hükumet kurulurken yeni anayasa çalışmalarına da başlandı.
Askerî darbeden etkilenen (nasibini alan) diğer kurumlar nelerdir?
Askerî darbeden nasibi sadece hükûmet almadı. 235’i general olmak üzere 5000 kadar çoğunluğu albay, yarbay ve binbaşı olan subay emekliye sevk edilirken, 147 üniversite öğretim üyesi ve 520 hâkim ve savcı görevden el çektirildi. Klasik ifadesiyle ilmiye (akademik camia), kalemiye (bürokrasi) ve seyfiye (ordu) kontrol altına alındı. DP de 29 Eylül 1960’da kapatıldı.
MBK içindeki muhalefetin susturulmasından hangi önemli karar alınmıştır?
Yönetimin sivillere devredilme zamanı konusunda MBK içinde görüş ayrılıkları ortaya çıktı. Görüş ayrılıklarının artması üzerine 14’ler olarak anılacak 14 subay yurt dışındaki çeşitli görevlerle sürgüne gönderilerek MBK içindeki muhalefet de susturulmuş oldu. Ancak bu tartışmalar ile ordu içindeki emir-komuta zafiyeti ve ayrışma gün yüzüne çıkmış oldu. MBK, oluşturulan özel mahkemenin verdiği 14 idam kararından üçünü onaylayarak geri kalan 11 kişinin idam cezasını ömür boyu hapse çevirdi. Hasan Polatkan ve Fatin Rüştü Zorlu 16 Eylül 1961’de, Adnan Menderes ise 17 Eylül’de İmralı Adası’nda idam edildiler.
Menderes dönemi ekonomik anlamda nasıldı?
Menderes Dönemi’nde, liberal bir ekonomik politika izlenerek özel sektör desteklendi. Devlet işletmeciliğinden serbest girişimciliği özendiren ve teşvik eden kanuni düzenlemeler yapıldı. Özellikle özel sektörün hem ülke içinde hem de yurt dışında ürün ve hizmeti uluslararası pazarlara ulaştırabilmesi için ulaşım, enerji ve iletişim alanlarında devlet yatırımlarına ağırlık verildi. “Her mahallede bir milyoner yaratmak” olarak sloganlaşan topyekûn zenginleşme sağlanamayınca yabancı sermayenin ülkeye girişinin kolaylaştırılmasına gayret edildi. Bu çerçevede 1 Ağustos 1951 tarih ve 5821 sayılı Yabancı Sermayeyi Teşvik Kanunu çıkarıldı.
Menderes dönemi tarımsal gelişme açısından nasıl gelişmiştir?
Menderes Dönemi’ni genelde kalkınma özelde tarımsal kalkınma ile özdeşleştirmek abartılı olmaz. 1948’de 1800 kadar olan traktör sayısının, 1957’de 44.000’i aşması bile tek başına ne demek istendiğini anlatmaya yeterlidir. Aynı şekilde tarımsal makine sayısında da bir patlama yaşandı. 1950’de tüm ülkede 1000 kadar olan biçerdöver sayısı, 1957’de 6000’e ulaşmıştı. Elbette Marshall yardımları da başta traktör olmak üzere tarım aletlerinin yaygınlaştırılmasına tarımsal kalkınmayı tetiklemiştir. Köyden kente artan göç olgusuna rağmen toplumun üçte ikisi toprakla uğraştığından Menderes, özellikle ilk dönemde kalkınma stratejisinin merkezine tarımsal kalkınmayı yerleştirdi.
Askeri darbenin en büyük kötülüğü ne idi?
27 Mayıs 1960 Askerî Darbesi’nin en büyük kötülüğü, sadece demokratik seçimlerle iktidara gelen siyasi bir partiyi silah zoruyla iktidardan uzaklaştırıp partilerini kapatarak yöneticilerini ve yakın bürokratlarını idam ve hapis cezalarıyla sindirmek değildir. 1960 darbesinin asıl kötülüğü askerî bürokrasinin siyasi iktidarın tasarruflarından memnun kalmadığında, emir komuta zincirinde veya değil, iktidarı alaşağı edebileceğini düşünmesine yol açmasıdır.
Menderes ve arkadaşlarının mezarları şu an nerededir?
11 Nisan 1990 tarih ve 3623 sayılı Kanun’la Menderes, Polatkan ve Zorlu’nun itibarları iade edilirken 17 Eylül 1990’da idamlarının 29. yılında dönemin Cumhurbaşkanı Turgut Özal ve yüzbinlerce vatandaşın katıldığı coşkulu bir törenle naaşları İmralı adasından İstanbul’daki anıtmezara nakledildi.
Adnan Menderes Türk siyasi tarihinde hangi döneme ismini vermiştir?
Adnan Menderes, 27 Mayıs 1960’da gerçekleşen Türkiye’deki ilk askerî darbe sonucunda kurulan Yassıada’daki mahkemenin kararıyla 17 Eylül 1961’de asılarak idam edilinceye kadar geçirdiği üç genel seçim ve kurduğu beş ayrı hükûmetin on yıl kesintisiz başbakanlığını yaparak 1950-60 dönemine ismini vermiştir.
İstiklal Madalyası sahibi Menderes siyasete ne zaman hangi parti tarafında atıldı?
İstiklal Madalyası sahibi Menderes siyasete 1930’da Serbest Cumhuriyet Fırkası (SCF) saflarında atıldı.
Adnan Menderes kaç dönem Aydın milletvekilliği yapmıştır?
Menderes ardı ardına dört dönem (1931, 1935, 1939, 1943) CHP Aydın
milletvekili olarak yerini korumayı başardı.
Adnan Menderes hangi dönemde Başbakanlık yaptı?
14 Mayıs 1950 tarihinde yapılan ülkenin ilk serbest genel seçimleri sonrasında 22 Mayıs 1950’de Başbakanlığı, 9 Haziran 1950’de de DP Genel Başkanlığını üstlendi.
1946 genel seçimlerinin önemi nedir?
Türkiye siyasi tarihinde önemli bir kırılmayı ifade eden 1946 genel seçimleri, sadece Türkiye’deki dönüşümün değil, II. Dünya Savaşı sonrasında ortaya çıkan uluslararası sistemin ve Batı Bloku’nun Türkiye üzerindeki etkilerini göstermesi ve ülkenin bu sisteme entegrasyonu açısından da anlamlıdır.
Türkiye hangi tarihte Birleşmiş Milletlere kurucu üye oldu?
Türkiye de savaşın sonucu belli olmasına rağmen Almanya’ya savaş ilan ederek kurulan bu yeni dünya sisteminde yerini almak üzere 24 Ekim 1945’te Birleşmiş Milletlere (BM) elli ülkeyle birlikte kurucu üye oldu.
Dörtlü Takrir nasıl bir önergedir?
7 Haziran 1945’te dönemin CHP milletvekilleri Bayar, Menderes, Koraltan ve
Köprülü’nün partinin Meclis Grubunda açıktan görüşülmek üzere verdikleri yürütmenin CHP’nin tüzel kişiliğinden soyutlanmasını, çok partili hayata
geçilmesini, tek dereceli seçim sistemiyle serbest seçimlerin yapılmasını ve üniversite özerkliğini dillendiren önergedir.
7 Eylül Kararlarının (1946) dönem için önemi nedir?
Seçimler sonrasında hükûmeti kurmakla görevlendirilen Başbakan Recep
Peker, 7 Eylül Kararları (1946) ile daha liberal bir ekonomi anlayışını uygulamaya yönelmişse de bunu siyasi alana taşımaktan imtina etti.
Hürriyet Misakı nasıl kabul edildi?
7 Ocak 1947’de yapılan I. Demokrat Parti Kongresi’nde siyasi sisteme yönelik ciddi eleştiriler yapıldı. Seçim Kanunu’nun değiştirilmesi, Anayasa’ya aykırı kanunların temizlenmesi ile Cumhurbaşkanı tarafsızlığının (eş zamanlı olarak parti başkanı olmamasının) altı çizildi. Bu değişikliklerin yapılmaması hâlinde DP’nin sine-i millete döneceği vurgulanırken özgürlük ve demokrasi taleplerini içeren Hürriyet Misakı kabul edildi.
Mehmet Şemseddin Günaltay kaç yılında Başbakanlığa getirildi?
Mehmet Şemseddin Günaltay’ı 16 Ocak 1949’da Başbakanlığa getirildi.
14 Mayıs 1950 genel seçimleri hangi açıdan önem taşır?
14 Mayıs 1950 genel seçimleri, CHP’nin aralıksız devam eden 27 yıllık tek parti iktidarına son vermesi ve bir askerî darbe ile sonlandırılıncaya kadar devam edecek on yıllık DP iktidarını başlatması bakımından Türkiye siyasi tarihinde önemli bir dönüm noktasıdır.
1950 genel seçimleri sonrasında hangi gelişmeler yaşanmıştır?
Seçimlerden sonra İnönü’nün Cumhurbaşkanlığından istifasıyla 22 Mayıs 1950’de
yeni dönem için toplanan TBMM’deki oylamada Refik Koraltan Meclis Başkanlığına seçildi ve on yıl boyunca bu makamda kaldı. Daha sonra 487 milletvekilinden 453’ünün katıldığı oylamada DP Genel Başkanı Celal Bayar birinci turda 385 oy alarak Türkiye Cumhuriyeti’nin üçüncü ve ilk sivil kökenli Cumhurbaşkanı oldu.
Menderes, kendisini iktidara getiren toplumsal desteği devam ettirebilmek için hangi adımları attı?
Menderes, kendisini iktidara getiren toplumsal desteği devam ettirebilmek için CHP döneminin yasaklarına son vermenin gerekliliği kadar ekonomik kalkınmayı sağlayacak ve kamu kaynaklarının israfını önleyecek adımlar atması gerektiğinin farkındaydı. Bu bağlamda, I. Menderes hükûmeti gereksiz masraf oluşturduğu gerekçesiyle devlete ait otomobillerin satışını gerçekleştirdi. Ayrıca ABD ve Dünya Bankasından gelen raporlar çerçevesinde liberal bir ekonomik anlayış tüm kalkınma programının temelini oluşturdu.
Menderes Dönemi’nde hangi ekonomik kurumlar kurulmuştur?
Menderes Dönemi’nde Makine Kimya Endüstri (MKE; 1950), Denizcilik Bankası (1951), Et ve Balık Kurumu (1952), Devlet Malzeme Ofisi (DMO; 1954) ve Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı (TPAO; 1954) gibi kurumlar kuruldu.
2 Mayıs 1954 genel seçimleri nasıl sonuçlanmıştır?
1946 genel seçimlerinden beri uygulanagelen tek turlu liste usulü çoğunluk sisteminin geçerli olduğu 2 Mayıs 1954 genel seçimlerinde DP oyların %57,61’i ile Meclisteki toplam 537 milletvekilinin 502’sini alarak iktidarını güçlendirerek devam ettirdi. Öte yandan, CHP %35,35 oy oranıyla 31 milletvekili alırken Cumhuriyetçi Millet Partisi (CMP) %4,85 ve Bağımsızlar %1,53 ile üçer milletvekili çıkardılar.
1957 yılında yapılan genel seçimler nasıl sonuçlandı?
1957 yılında yapılan genel seçimlerde DP hem oy oranında hem de milletvekili sayısında düşüş yaşadı. Öyle ki bu seçimler sonucunda DP oyların %47,87’siyle TBMM’deki toplam 610 sandalyeden 424’ünü alabildi. CHP oyların %41,09’siyle 178 milletvekili çıkarırken CMP %7,13 ve Hürriyet Partisi %3,83’lük oy oranlarıyla dörder milletvekili çıkardı. Bağımsızlar ise %1,48 oy oranıyla 3 milletvekili aldı.
1957 genel seçimlerinden sonra Başbakan Menderes yükseköğretim alanında hangi hamleleri yaptı?
Menderes’in yükseköğretim alanındaki hamlesi, 1957’de Ankara’da
Orta Doğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ), 1958’de ise Erzurum’da Atatürk Üniversitesi veKaradeniz Teknik Üniversitesinin açılmasıyla gerçekleşti.
“Uşak Olayı” nedir?
CHP lideri İnönü, 29 Nisan 1959’da CHP’lilerin Büyük Taarruz
adını verdikleri, İnönü’nün Kurtuluş Savaşı’nda Yunan Generali Nikolaos Trikupis’i esir aldığı Uşak ile başlayan Ege gezisine çıktı. Ancak İçişleri Bakanının talimatıyla İnönü’nün gezisi Uşak Valisince engellenmesi üzerine gezi esnasında iktidar ile muhalefet sempatizanları arasında düşük profilli şiddet olayları yaşandı. Bu eylemler esnasında, bir protestocunun attığı taşın İnönü’nün kafasına isabet ederek yaralaması siyasi tarihimize “Uşak
Olayı” olarak geçti.
Menderes döneminde özel sektör nasıl desteklenmiştir?
Menderes Dönemi’nde, liberal bir ekonomik politika izlenerek özel sektör desteklendi. Devlet işletmeciliğinden serbest girişimciliği özendiren ve teşvik eden kanuni düzenlemeler yapıldı. Özellikle özel sektörün hem ülke içinde hem de yurt dışında ürün ve hizmeti uluslararası pazarlara ulaştırabilmesi için ulaşım, enerji ve iletişim alanlarında devlet yatırımlarına ağırlık verildi.
Menderes Dönemi’nde kalkınma hangi sektörde ilerlemiştir?
Menderes Dönemi’ni genelde kalkınma özelde tarımsal kalkınma ile özdeşleştirmek abartılı olmaz. 1948’de 1800 kadar olan traktör sayısının, 1957’de 44.000’i aşması bile tek başına ne demek istendiğini anlatmaya yeterlidir. Aynı şekilde tarımsal makine sayısında da bir patlama yaşandı. 1950’de tüm ülkede 1000 kadar olan biçerdöver sayısı, 1957’de
6000’e ulaşmıştı. Elbette Marshall yardımları da başta traktör olmak üzere tarım aletlerinin yaygınlaştırılmasına tarımsal kalkınmayı tetiklemiştir.
-
AÖF Sınavları İçin Ders Çalışma Taktikleri Nelerdir?
date_range 7 Gün önce comment 11 visibility 17756
-
2024-2025 Öğretim Yılı Güz Dönemi Kayıt Yenileme Duyurusu
date_range 7 Ekim 2024 Pazartesi comment 1 visibility 1147
-
2024-2025 YKS Ek Yerleştirme İle Yerleşen Adayların Çevrimiçi (Online) Başvuru ve Kayıt Duyurusu
date_range 24 Eylül 2024 Salı comment 1 visibility 606
-
Çıkmış Soruları Gönder Para Kazan!
date_range 10 Eylül 2024 Salı comment 5 visibility 2736
-
2023-2024 Öğretim Yılı Yaz Okulu Sınavı Sonuçları Açıklandı!
date_range 27 Ağustos 2024 Salı comment 0 visibility 901
-
Başarı notu nedir, nasıl hesaplanıyor? Görüntüleme : 25564
-
Bütünleme sınavı neden yapılmamaktadır? Görüntüleme : 14500
-
Akademik durum neyi ifade ediyor? Görüntüleme : 12506
-
Harf notlarının anlamları nedir? Görüntüleme : 12494
-
Akademik yetersizlik uyarısı ne anlama gelmektedir? Görüntüleme : 10421