Osmanlı Tarihi (1300-1566) Dersi 4. Ünite Sorularla Öğrenelim
İstanbul’Un Fethi Ve İmparatorluğun Teşekkülü
II. Mehmed Anadoludaki karışıklığı önlemek için yönetimde kimleri değiştirmiştir?
II. Mehmed, yeniçerilerle dayanışma halindeki Çandarlı Halil Paşa’yı karışık dönemde azletmeye cesaret edemedi. Bununla birlikte İshak Paşa’yı Anadolu beylerbeyliğine getirdi; Fiehabeddin Paşa’yı ikinci vezirliğe yükseltti; Sarıca Paşa ve Zağanos Paşa’yı divan üyeleri arasına aldı. Böylece devlet yönetiminde Çandarlı Halil’e karşı kendine bağlı bir denge unsuru yaratmış oldu.
6 Mayıs-16 Mayıs arasındaki taaruzda neler yaşanmıştır?
II. Mehmed, 6 Mayıs’ta, Topkapı ve Edirnekapı arasında kalan surlara yaklaşık 30.000 kişinin katıldığı toplu taarruzlar gerçekleştirdi. Bu hücumu takip eden hafta boyunca Osmanlı topları kent surlarını amansız bir ateşe tuttular. Rum ahali, top güllelerinin duvarlarda açtığı gedikleri kapamak için canla başla çalışıyor; surların yıkılan kısımlarını yere sapladıkları tahta kazıklar başta olmak üzere, ellerine geçen her türlü materyalle dolduruyordu. Osmanlı ordusunda hizmet veren Sırp madenciler, 16 Mayıs’ta Edirnekapı surlarının temellerine inen lağımlar açmaya teşebbüs ettiler. Ne var ki, bu yer altı tünelleri kenti savunanlar tarafından fark edilip açılan karşı tünellerle imha edilmiştir.
. Uç Beyleri İstanbulul’un fethine niye karşı çıkmışlardır?
Bazı uç beyleri, İstanbul’un fethedilip devlet merkezinin buraya taşınması durumunda, Edirne merkezli gaza ve akın faaliyetlerinin son bulacağını ve Osmanlı Devleti’nin dört tarafı sularla çevrili başkentinden ötürü denizciliğe kayacağı endişesini dile getiriyorlardı.
Tahtan indirilmek II. Mehmedi nasıl etkilemiştir?
Taht krizi, kendisine atılganlık ve savaşçılığıyla dedesi Yıldırım Bayezid’i örnek alan genç Mehmed’i derinden etkilemiştir.
II. Mehmed hangi nedenle İstanbulu’u almak istiyordu?
II. Mehmed ve devlet adamları, İstanbul’un fethini en öncelikli hedef olarak masaya yatırdılar. II. Mehmed’in tahta geçer geçmez, Osmanlı memleketinin neredeyse tam da merkezinde kalmış olan Bizans’ın ortadan kaldırılmasının bir gaza vazifesi olduğunu söylediği rivayet ediliyordu. Yeni Osmanlı hükümdarına göre, İstanbul, taht iddiacısı Osmanlı şehzadeleri ve Osmanlılara karşı haçlı seferi çağrısında bulunanlara ev sahipliği yaptığı sürece devletin güvenliğini tam manasıyla temin etmek mümkün olamazdı. Üstelik Bizans sarayının vaktiyle Selanik’i Venediklilere terk etmesinde olduğu gibi, İstanbul’un bir batı gücüne bırakılması durumunda, II. Mehmed’in hayallerini süsleyen “Osmanlı İmparatorluğu” bir merkezden yoksun kalacağı için daha doğmadan ölme tehlikesiyle karşı karşıya kalırdı.
II. Mehmed ikinci kez tahta kaç yaşında çıkmıştır?
II. Mehmed, Osmanlı payitahtına ikinci kez 19 yaşında çıkmıştır.
II. Mehmed hangi yıl nerede doğmuştur?
II. Mehmed 30 Mart 1432’de Edirne’de dünyaya gelmiştir.
Akkoyunlu hükümdarı Uzun Hasan Osmanlılar ve Karamanoğulları arasındaki sorunda ne tür girişimlerde bulunmuştur?
Anadolu’daki beylerin hamisi olduğunu iddia eden Akkoyunlu hükümdarı, Tebriz tahtının sahibi sıfatıyla Timur’a benzetiliyordu. Anadolu’dan kaçan İsfendiyar, Germiyan, Dulkadir ve İnaloğlu gibi beyler Uzun Hasan’ın yanında toplanmışlardı. Uzun Hasan, Osmanlılarla yapacağı kesin sonuçlu bir savaş için hasmını dört bir koldan sarmaya uğraşıyordu. 1471’de Venedik’e giden dört Akkoyunlu elçisi, Venedik hükümetiyle Osmanlılara karşı askerî işbirliği yapılmasının yollarını görüştü. Venedikliler, Uzun Hasan’ın Osmanlı sultanını yenilgiye uğratıp Anadolu sahillerine kale inşa etmesini yasaklayabileceğini ve Karadeniz’in Venedik ticaret gemilerine açtırılabileceğini umuyorlardı. Ayrıca Mora, Midilli, Eğriboz ve Argos’un kendilerine iadesini istiyorlardı. Buna karşılık Venediklilerin Karaman sahillerine çıkaracakları ateşli silahlarla donanmış kıtalar Akkoyunlu ordusuyla birleşecekti. Müttefikler, 1472 baharında harekete geçtiler. Uzun Hasan, İsfendiyaroğlu Kızıl Ahmed Bey ve Karamanoğullarını temin ettiği birliklerin başında Orta Anadolu’ya yolladı. Bunlar, Tokat’a bir baskın yapıp şehri merhametsizce talan ettikten sonra Uzun Hasan’ın yeğeni Yusufca Mirza’nın komutasına girdiler. Yusufca Mirza, emrindeki kuvvetlerle Konya’ya geldi. Osmanlılar, ilk başta Bursa’yı savunmak üzere ricat etseler de, Beyşehir yakınlarında karşılaştıkları Akkoyunlular’ı bozguna uğratıp Yusufca Mirza’yı esir aldılar.
Tahtan indirildikten sonar II. Mehmed hangi konulara yoğunlaşmıştır?
II. Mehmed, 18 Şubat 1451’de, Manisa’da, babasının vefatı üzerine Osmanlı tahtına ikinci kez otuuracağı güne kadar yönetim üzerinde Çandarlı nüfuzunu kırmak, yeniçerileri sultanın otoritesine boyun eğdirmek ve atılgan bir gaza siyasetiyle İstanbul’u fethetmek fikirlerini olgunlaştırdı.
İstanbul kuşatması hangi tarihte nasıl başlamıştır?
İstanbul kuşatması, 6 Nisan 1453 tarihinde Macar top üstadı Urban tarafından dökülen devasa toptan yapılan atışla başladı.
II. Mehmed ordudaki yılgınlığı bertaraf etmek için ne yapmıştır?
II. Mehmed, ordudaki yılgınlığı bertaraf etmek için Beşiktaş-Kabataş arasında kalan ufak koydan Kasımpaşa’ya uzanan vadide veya Eyüp karşısına uzanan kesimde bir süredir hazırlanan özel bir yol aracılığıyla altmış gemiyi karadan yürüttü. Bu hamle, Urban’ın döktüğü devasa topun yarattığı etki gibi, gerçek askerî etkinliğinden ziyade kent müdafileri ve halkı üzerinde bıraktığı psikolojik etki bakımından önemliydi.
II. Mehmed tekrar tahta çıktığında Anadolu’da neden bir kargaşa ortamı oluşmuştur?
II. Mehmed’in ilk hükümdarlığında devletin içine düştüğü perişan hali hatırlayanlar, Osmanlı iktidarına esaslı bir darbe indirmek için müsait zamanın geldiğine inanmışlardır.
II. Mehmed ilk kez tahta neden ve ne zaman çıkmıştır?
II. Mehmed, çocukluğundan itibaren Osmanlı iktidarı etrafında dönen siyasî çalkantıların ortasında yer alıyordu. Henüz çocuk yaştayken Osmanlı tahtının tek varisi haline gelmesi, II. Murad saltanatından memnun olmayan fütuhatçı devlet adamlarının şehzadenin çevresinde birleşmesine yol açmıştı. II. Murad, 1443-1444 yıllarında, batı cephesinde uğradığı seri yenilgilerin ardından tahtını on iki yaşındaki oğluna terk etmek mecburiyetinde kalmıştı. II. Mehmed’in 1444-1446 yılları arasında ilk kez tahta çıkmıştır.
II. Mehmed Fatih ünvanını aldıktan sonar ne yapmıştır?
Fatih unvanını alan II. Mehmed, muzaffer bir edayla Ayasofya kilisesinin kubbesine tırmanarak şehirde olan bitenlere göz gezdirdi. Şehir halkına can ve mal güvenliği temin eden Fatih Sultan Mehmed, kentin mümkün olduğunca zarar görmeden Osmanlı hâkimiyetine geçmesine özen gösterdi. Çandarlı Halil Paşa, fethin ertesi günü veziriazamlıktan azledilerek yerine Zağanos Paşa getirildi.
Osmanlı kulatmasına karşın XI. Konstantin kimlerden yardım almıştır?
Şehir, esas itibarıyla, bölgede ticarî menfaatleri bulunan Latinlerce savunulacaktı. XI. Konstantin, kuşatmanın yaklaştığı günlerde, içine düştüğü çaresizlikten ötürü, 1439’da alınan Katolik ve Ortodoks kiliselerinin birleşme kararını onayladığını papaya duyurmuştu. Ortodoks kilisesinin Vatikan’a bağlanacağı haberleri, Georgios Scholarios önderliğinde birleşen Rum ahalinin tepkisini çekti. Yine de, 30.000 kişiyi bulan kent halkı, kuşatma müddetince müdafaaya çeşitli yollarla yardım etmişti. Birleşme taahhüdü karşılığında Kardinal Isidore komutasındaki ufak bir Napoli okçu birliği, İstanbul’un müdafaasına katılmak üzere kente geldi. Bununla birlikte 1453 Ocak’ında 700 kişilik bir kıtanın başında İstanbul’a gelen Italyan condottiero Giovanni Guistiniani-Longo, kuşatma boyunca çok daha etkili bir rol oynayacaktı. İstanbul surlarında Osmanlı kuşatma ordusunu bekleyenlerin sayısı, Latin askerî birliklerin katkısıyla 8000-9000 profesyonel savaşçıya ulaşmıştı. Herhalde kuşatmanın en ilginç hadiselerinden biri, Osmanoğulları ailesine mensup Orhan Çelebi’nin kendine bağlı ufak bir Türk birliğinin başında olduğu halde şehri savunanlar arasında yer almasıdır.
İlk toplu taaruz hangi tarihte nasıl düzenlenmiştir?
II. Mehmed, 11 Nisan’da çeşitli kalibrelerde toplardan oluşturduğu bataryaları İstanbul surlarına yaklaştırarak etkili bir bombardımana başladı. Ertesi gün çoğunluğu Gelibolu ve Boğaz’ın gizli koylarında inşa edilmiş 145 teknelik OsmanlI donanması, Haliç’in ağzını koruyan zincire başarısız bir saldırı düzenledi. İlk toplu taarruz, 18 Nisan günü gerçekleşti. Osmanlılar, dört bir koldan surlara hücum ederken yürüyen kuleler de kullandılar. Bu hareketli kuleler, duvarlara tırmanmaya yarayan platform işlevi gördükleri gibi, esasında, surların önündeki hendeği doldurmaya çalışan Osmanlı savaşçılarının gözlerden uzakta kalmasını sağlıyorlardı.
Osmanlıların Rodos ve Otranto seferleri nasıl değerlendirilir?
Rodos ve Otranto seferleri, Osmanlı İmparatorluğu’nun küresel bir siyasî güç haline gelmesi yolunda atılan en gösterişli adımlar olmakla birlikte, sonuçları itibarıyla Osmanlı hazinesi ve askerî gücüne ağır darbeler indiren faydasız teşebbüsler olarak kaldılar.
II. Mehmed’in Karadeniz’in bir iç deniz olmasını neden istemiştir ve bunun için neler yapmıştır?
Fatih’in Karadeniz’e yönelik politikaları, İstanbul’u bir imparatorluk başkenti haline getirme çalışmalarıyla yakından ilgilidir. Bu şehre sahip olan hükümdar, doğal olarak Karadeniz’e giriş çıkışları denetleyebilme imkânına sahip oluyordu. Ne var ki, Bizans İmparatorluğu, şaşaalı devirlerinde yapabildiğinin aksine, son asırlarda ticari olarak İtalyan kent devletlerine bağımlı hale geldikçe boğazlar üzerindeki egemenliği sözde kalmıştı. Karadeniz bölgesinin kaynaklarının tek elde toplanması, II. Mehmed’in de farkında olduğu üzere, İstanbul’u eski ihtişamlı günlerine döndürebilmek için elzemdi. Ancak kuzeyden ucuz fiyata sağlanacak bol miktarda buğday, et ve tuz sayesinde İstanbul’da kalabalık bir nüfusu besleyebilmek mümkündü. Fatih, bu amaçla Karadeniz’e kıyısı bulunan devletlere boyun eğdirerek bölgenin en büyük siyasî gücü haline gelmeyi denedi. Bu arada Karadeniz ticaretinde etkili Latin kolonilerini sıkıca denetim altına alarak Bizans döneminde elde ettikleri imtiyazları zaman içinde ortadan kaldırmaya çalıştı. Sonuçta Karadeniz, Fatih’in hayal ettiği gibi, yabancı devletlerin ticaretine büyük ölçüde kapalı bir Osmanlı iç denizi haline getirmiştir.
II. Mehmed ilk kez çıktığı tahtı neden bırakmıştır?
II. Mehmed’in 1444-1446 seneleri arasındaki ilk hükümdarlık tecrübesi, iç ve dış karışıklıklarla dolu bir başarısızlık dönemi oldu. 1446 baharında Osmanlı başkentinde patlak veren yeniçeri ayaklanması, bazı isyancıların İstanbul’da yaşayan Orhan Çelebi’nin hükümdarlığını kabul ettiklerini duyurmalarıyla II. Mehmed’in taht üzerindeki meşruiyetini sorgulanır hale getirdi. Veziriazam Çandarlı Halil Paşa’nm gizlice Edirne’ye davet ettiği II. Murad, yeniçerilerin desteğiyle yeniden tahta otururken Zağanos ve Fiehabeddin Paşaların refakatindeki II. Mehmed Manisa sarayına geri yollandı.
Fatih Sultan Mehmedin Teşkilat Kanunnamesi nasıldır?
Fatih Sultan Mehmed, ilan ettiği Teşkilat Kanunnamesi’yle devlet görevlilerinin hiyerarşik durumlarını ve teşrifatla ilgili kaideleri yazılı hale getirdi. Osmanlı hukuk sisteminde İslam şeriatı esas kabul ediliyordu. Bununla birlikte XVII. yüzyılın başlarına değin, padişahın kanun koyma yetkisi olduğu inancı Osmanlı toplumunda genel kabul görmüştü. Fatih, Türk ve Moğol hakanları ya da Bizans imparatorlarının egemenlik haklarının meşru bir uzantısı olarak yasa, töre ve kanunnameler çıkarmaları örneğini izledi. Teşkilat Kanunnamesi, nizam-ı âlem için kardeş katlini caiz görmüştür.
Gaza ve tasavvuf geleneğinden gelenler niçin İstanbul’un fethine karşı çıkmışlardır?
Gaza/tasavvuf geleneğinden gelen kalabalık halk kitleleri arasında, İstanbul’un fethinin kıyamet alametlerinden biri olduğuna dair kuvvetli bir inanç bile vardı. Bizans söylenceleri, ortaçağ İslam tarihçi ve coğrafyacılarının kent hakkında anlattıkları ve bazı hadislerde kıyametin kopmasıyla şehrin alınması arasında kurulan bağlantıdan etkilenen birçok insan, İstanbul’u fethetmenin uğursuzluk ve yıkım getireceğine inanıyordu. Tabii ki, bambaşka gerekçelerle kuşatmaya karşı çıkanların halk arasında yayılan bu gibi rivayetlerin daha gür bir sesle dillendirilmesini teşvik ettikleri iddia edilebilir.
Kuşatma sırasında Bizans tarafının yaşadığı olumsuzluklar ne olmuştur?
Osmanlı gemilerinin 22 Nisan sabahında Haliç’e indirilmesi, şehre yardıma gelen Ceneviz gemilerinin doğurduğu iyimser havayı dağıtarak Bizans halkını büyük bir umutsuzluğa sürükledi. 28 Nisan’da Venedikli amiral Giocomo Coco, Osmanlı teknelerini yakma niyetiyle giriştiği saldırıda başarısız olup gemisiyle Haliç sularına gömüldü.
Orta Anadoluda Karamanoğulları-Dulkadiroğulları ve Akkoyunlu Devletleri arasındaki iktidar mücadelesinde neler yaşanmıştır?
Karamanoğlu İbrahim Bey’in ölümü (1464), Orta Anadolu’da üç büyük devletin katılımıyla amansız bir iktidar mücadelesi başlattı. Veliaht tayin edilen İshak Bey, Silifke ve Taşili’nde tahta çıktığı halde, onun hükümdarlığını kabul etmeyen Pir Ahmed ve kardeşleri Konya’da hâkimiyet tesis ettiler. Beyliğin tamamını ele geçirme mücadelesinde, İshak Bey Uzun Hasan’a müracaat ederken Pir Ahmed Fatih’e yanaştı. Akkoyunlu hükümdarı, 1464’te Anadolu’ya girerek Dulkadiroğlu Arslan Bey’i yenip Karaman ülkesine doğru ilerledi. Pir Ahmed ve kardeşlerinin elindeki toprakları zapt eden Uzun Hasan, İshak Bey’i Karamanoğulları’nın tek hükümdarı olarak bırakıp geri çekildi. Pir Ahmed ve kardeşleri, siyasî destek bulabilmek amacıyla Osmanlı sarayına sığındılar. İshak Bey, buna karşı Memlük sultanı Hoşkadem adına hutbe okutarak Osmanlı karşıtı bir tutum sergiledi. Bu arada II. Mehmed, Dulkadıroğlu Arslan Bey’le gizlice anlaşarak Memlükleri kuzeyden sıkıştırmaya çalışıyordu. Hoşkadem, iki hükümdar arasındaki yakınlaşmadan haberdar olduğunda Arslan Bey’i öldürttü (1465). Memlük sultanı, Dulkadirli tahtına Şahbudak’ı getirse de, Fatih, bu değişikliği kabul etmeyerek bir bağımlılık sözleşmesi imzalattığı Şehsuvar’m hükümdarlığını tanıdığını duyurdu. Pir Ahmed, yanına aldığı Osmanlı kuvvetleriyle İshak’m üzerine yürüyüp Silifke kalesi dışında kalan bütün Karaman topraklarını ele geçirdi (Haziran 1465). Uzun Hasan’ın yanına kaçan İshak Bey, birkaç ay sonra burada öldü.
II. Mehmed tekrar tahta çıktığında hangi olumsuz gelişmeler yaşanmıştır?
Karamanoğlu İbrahim Bey, Hamidili’nde bazı kaleleri ele geçirdi. Karamanoğulları’nın desteğini alan yerel hanedanlar, Germiyan, Aydın ve Menteşe arazilerinde yeniden egemenliklerini ilan etme teşebbüsünde bulundular. Anadolu’daki karışıklık, Osmanlı sarayını Georg Brankoviç’in yeniden Sırp despotluğunun başına geçmesi karşısında sessiz kalmaya zorladı. Bizanslılar, rehin olarak ellerinde bulunan Şehzade Orhan Çelebi’yi serbest bırakmakla tehdit ederek Osmanlı idaresinden yıllık 300.000 akçe ve Çorlu’ya kadar olan toprakların idaresini koparmayı başardılar. II. Mehmed, 1451’de Karamanoğulları üzerine sefere çıksa da, Bizans tehditlerinin iyice artmasıyla Alaiye (Alanya) kalesini Anadolu’daki en büyük rakibine bırakarak geri dönmek mecburiyetinde kaldı.
Çandarlı Halil Paşa İstanbulu’un alınmasını neden istememiştir?
Savaş ilanı, Osmanlı devlet idaresinde halen belirli bir ağırlığı olan veziriazam Çandarlı Halil Paşa açısından belirsizliklerle dolu bir dönemi başlatıyordu. İstanbul’un alınması, II. Mehmed’in arzuladığı gibi, padişahla birlikte yeni kuşak OsmanlI ricalinin mutlak iktidarını tesis edeceğinden devlet üzerinde söz söyleme hakkı kalmayacaktı. Bununla birlikte Çandarlı Halil, İstanbul’un hedeflenmesi dolayısıyla birleşik yeni bir haçlı kuvvetini Osmanlıların üzerine çekmenin akıllıca olmayacağına inanıyordu. Kuşatmanın başarısızlıkla neticelenmesi, ihtiyar ve tecrübeli vezirin l440’lı yılların başında bizzat şahitlik ettiği gibi, Osmanlı saltanatının sarsılmasına yol açabilirdi.
II. Mehmed XI. Konstantin’e savaş ilan etmeden önce ne tür hazırlıklar yapmıştır?
Zağanos Paşa, 1452 başlarında Anadoluhisarı’nı güçlendirdi. Aynı yılın Ağustos’unda tamamlanan Rumeli (Boğazkesen) Hisarı, Karadeniz’le Bizans’ın iaşe ve ikmal bağlantısını kesip şehre dışarıdan gelen askerî yardımları engelleyecekti. II. Mehmed, Avrupa yakasında inşa edilen hisarın tamamlanmasından sonra Bizans imparatoru XI. Konstantin’den kenti teslim etmesini talep ederek savaş ilan etti.
Haçlı ordusunun yola çıktığı haberi Osmanlı ordusunda nasıl bir etki yaratmıştır?
II. Mehmed,Haçlı ordusu tehdidini ciddiye almamasına rağmen ertesi gün Osmanlı ordusunda birleşik bir haçlı kuvvetinin İstanbul’a yaklaştığı şayiası dilden dile dolaşmaya başlamıştı. İstanbul kuşatması, neredeyse elli gündür devam ediyordu ve Osmanlı birlikleri arasındaki huzursuzluk had safhadaydı. Zafer umudunu yitiren bazı kesimler, II. Mehmed’i devletin maddî ve insanî kaynaklarını boş yere heba etmekle suçluyorlardı. Macarların harekete geçtiği haberleri, ordunun maneviyatını iyice bozmuştu. Çandarlı Halil Paşa ve taraftarları, ordugâhta hâkim olan olumsuz havadan güç alarak yeni bir harp meclisi toplanmasını talep ettiler. Kuşatmanın sonlandırılmasını isteyenlerle son bir genel taarruzda ısrar edenler arasında ateşli tartışmalar yaşandı. En sonunda, bir kez daha II. Mehmed’in desteğini alan Zağanos Paşa, nihaî saldırının gününü tayin etmekle görevlendirildi.
Fatihin yaşadığı milletlerarası bir sorun halini alan Karamanoğulları sorunu nedir?
Karaman tahtına sağlamca yerleşen Pir Ahmed, Osmanlı sarayına verdiği bağımlılık sözlerini hiçe sayarak başına buyruk davranmaya başlamıştı. 1468 baharında Afyon’a gelen Fatih, tâbilik şartları gereği Pir Ahmed ve Fiehsuvar Bey’den Osmanlı ordugâhına gelmelerini talep etti. Pir Ahmed’in ret cevabı, Osmanlı güçlerini Karaman ülkesinin içlerine doğru çekti. Konya’yı zapt eden Mahmud Paşa’mn askerleri, kaçan Karamanlı birliklerinin peşinden Memlük sınırını aşıp Çukurova içlerine kadar takip ettiler. II. Mehmed, Manisa’dan getirttiği Şehzade Mustafa’yı Konya valisi tayin ederek Karamanoğulları Devleti’ni kesin olarak sonlandırmayı denedi (1468). Ne var ki, Karaman meselesi, Fatih’in beklentilerinin aksine milletlerarası bir sorun haline gelerek Osmanlıların başını uzun yıllar ağrıtan karmaşık bir hal alacaktı.
Sırbistan Osmanlı eğemenliğine nasıl ve nahi tarihte katılmıştır?
Sırbistan 1459 tarihinde Osmanlı egemenliğine girmiştir. Sırbistan Osmanlı topraklarına katılmadan önce yaşana gelişmeler şunlardır: Osmanlı ordusu, 1454’te Morava vadisine girdi. Osmanlıların geri çekilmesinden sonra Macarlar Vidin-Niş bölgesinden, Sırplar ise Kosova’dan karşı saldırıya geçtiler. Fatih Sultan Mehmed, 1455 yılında yaptığı ikinci seferde Güney Sırbistan’a girerek despotu himayesi altına almaya muvaffak oldu. Veziriazam Mahmud Paşa, kardeşi Mihail Angeloviç vasıtasıyla Sırp soyluların Osmanlı tarafına çekilmesinde öncü bir rol oynadı. Macar krallığının Sırp topraklarını Katolikleştirme çabalarından şikâyetçi kitleler, Osmanlı yandaşı bir hizip oluşturdu. II. Mehmed, yine de, Sırplar ve Macarlar arasındaki işbirliğinin engellenebilmesi için Belgrad’ın alınmasının şart olduğunu biliyordu. Osmanlı ordusu, 1456 Belgrad kuşatmasında, Macar kuvvetleri önünde esaslı bir yenilgiye uğradı. Bu savaşta II. Mehmed, bozgunu önlemek için ileri atıldığında alnından yaralanmıştı. 1458’in hemen başında Sırp tahtının boş kalması, Macar ve Osmanlı saraylarını bir kez daha karşı karşıya getirdi. Aynı tarihlerde, Mora’da Venediklilerin desteklediği Thomas’ın despotluk koltuğuna geçmesi ve İskender Bey’in Arnavutluk’ta Evrenosoğlu İsa Bey’i yenilgiye uğratması, Osmanlı kuvvetlerinin üçe bölünmesine yol açtı. II. Mehmed, Mora’ya giderken yeni birliklerle donattığı İsa Bey’i Arnavutluk’a yolladı. Mahmud Paşa, Sırbistan meselesiyle ilgilenmek üzere bölgeye gitti. Sırplar, Güvercinlik başta olmak üzere birçok kaleyi Osmanlı güçlerine teslim ettiler. II. Mehmed, Mora seferinin dönüşünde Üsküp’te veziriazamıyla buluştu. Macar kralı Matthias Corvinus, kışın Osmanlı askerlerinin dağılacağını tahmin ederek Tuna’nın öte yakasında bekliyordu. Bununla birlikte Fatih Sultan Mehmed, yerleşik adetlerin aksine Üsküp’ten ayrılmadı ve 1458 kışında saldırıya geçen Macar kuvvetlerini geri püskürttü. Ertesi yaz Sofya’ya gelen II. Mehmed, burada Sırplardan Semendire kalesinin anahtarlarını teslim aldı. Sırbistan, doğrudan Osmanlı egemenliği altına girmiş oldu.
Olumsuz sonuçlana ilk taaruzun Osmanlı savaşçıları üzerindeki etkisi nasıl olmuştır?
Genel taarruzun başarısızlıkla sonuçlanması, Osmanlı ordugâhındaki havayı olumsuz etkiledi. Üstelik 20 Nisan’da, üç Ceneviz ve bir Bizans gemisinin rüzgârın da yardımıyla Haliç önlerindeki Osmanlı ablukasını yarıp kent müdafilerine yardım ulaştırması, ordugâhta kuşatmanın kaldırılmasına taraftar olanların seslerini yükseltmelerine yol açtı. Bu zorlu günlerde padişahın yanında bulunan Akşemseddin’in kuşatmanın sürdürülmesinde önemli bir payı vardır. O dönemden kalma bugüne ulaşan tek belge olan mektubunda, II. Mehmed’i ikaz edip manevi bakımdan destekleyerek kuşatmanın devam etmesi gerektiğini yazıyordu.
Osmanlılar ile Venedikliler arasındaki anlaşma niçin zedelenmiştir?
İstanbul’un fethinden sonra Osmanlı ve Venedik yönetimleri arasında tesis edilen karşılıklı anlaşma, II. Mehmed’in Balkan topraklarında izlediği genişleme siyasetine bağlı olarak zedelenmeye başladı. Şöyle ki : Fatih Sultan Mehmed, Mora despotluğuna Venedik yanlısı Thomas’ın geçmesini kabul etmeyerek 1458’de bölgeye bir sefer düzenlemişti. II. Mehmed, bu sefer sayesinde Mora sahilindeki kaleleri zapt etmesine karşın Venedik’e ait olan Modon, Koron, Anabolu ve Argos gibi kuvvetli kalelere dokunmamıştı. Fatih, 1461’de Eflâk’a sefer düzenledi. Eflâk hâkimi III. Vlad Drakul, Macar kralıyla işbirliği yaparak Osmanlı güçlerinin geri çekilmesinden sonra Tuna üzerindeki Osmanlı kalelerine saldırdı. II. Mehmed, 1462 yazında bölgeye yeniden gelerek Eflâk tahtını Vlad’ın kardeşi Radu’ya bıraktı. Bu müdahale, Macar krallığı tarafından hoş karşılanmadı. Fatih Mehmed, aynı sene Midilli’yi alarak adanın eski Bizans hanedanına mensup hâkimi Niccolo Gattilusio’yu idam ettirdi (Eylül 1462). Venedikliler, Midilli’nin Osmanlıların eline geçişini, Ege Denizi’ndeki varlıklarına bir tehdit olarak algıladılar. Nihayet, kentin Rum ahalisinin Argos kalesinin kapılarını Osmanlılara açması, Venedik hükümetini savaş ilanı kararı almaya sürükledi (28 Temmuz 1463). Bu arada Sırp despotluk tahtı üzerinde hak iddia eden Bosna kralı, Macarlarla kurduğu ittifak ilişkisine dayanarak memleketinde bazı kalelere Macar birliklerini davet etti. II. Mehmed, Osmanlı genişlemesinin önüne set çekme amacını taşıyan bu işbirliğine Bosna’yı fethederek karşılık verdi (1463). Papa’nın arabuluculuğunda Venedik hükümeti ve Macar krallığı arasında Osmanlılara karşı bir ittifak antlaşması imzalandı.
1468-1470 yıllarında Müttefikler ile Osmanlılar arasında geçen olaylar nelerdir?
II. Mehmed, Orta Anadolu’daki nüfuz mücadelesinin kızıştığı 1468 yılı boyunca Venedik ve Macar yönetimlerini barış müzakereleriyle elinden geldiğince oyalamaya çalıştı. Ertesi sene Eğriboz’dan yelken açan Venedik donanması, Rumeli sahillerini vurdu; Limni ve İmroz’u aldı; zengin bir ticaret merkezi olan Enez’i yaktı; Yeni Foça’yı yağmaladı ve Mora’da Vostitsa kalesini alıp sağlamlaştırdı. Fatih, 1470’te karşı taarruza geçip karadan Eğriboz karşısına geldi. Osmanlı güçleri, anakarayla adayı birbirine bağlayan bir köprü inşa ederek Eğriboz’a geçmeye başladılar. Bu arada Gelibolu valisi Mahmud Paşa komutasındaki Osmanlı donanması, Venedik gemilerini kıyıdan uzak tutarak harekâtı destekliyordu. Eğriboz kalesi, amansız bir hücumla ele geçirildi (11 Temmuz 1470).
İstanbulul’un fethinden sonra kent’in yağmalanması neden durdurulmuştur?
Fatih Sultan Mehmed, şehri alan askerlerine üç günlük yağma izni vermiş olmasına rağmen yağma faaliyetlerini zabitler aracılığıyla ikinci günde durdurdu. Çünkü İstanbul’u kuracağı imparatorluğun merkezi yapmak istiyordu.
Kuşatmada 29 mayıs günü yaşananlar nelerdir?
II. Mehmed, şehrin fethedildiğini görmek için en fazla çaba harcayan isimlerden biriydi. 29 Mayıs’ta yapılmasına karar verilen son hücum öncesinde dolaştığı kuşatma hattında karşılaştığı askerler ve komutanlarla konuşup onları yüreklendiren ve şevke getiren sözler söyledi. Askerlerin savaşma azmini artırmak için kentin İslam hukuku gereğince üç gün yağma edilebileceği duyuruldu. Öte taraftan, XI. Konstantin, şehir surlarını gezip müdafilerin moralini yüksek tutmaya çabalıyor; kentte birbiri ardına dinî merasimler tertip ediliyor; savunma yerlerini bırakıp kaçanları engellemek için sert tedbirler alınıyordu. Osmanlılar, gündoğumuyla birlikte üç dalga halinde hücum ettiler. İstanbul kuşatmasının simge isimlerinden Giovanni Guistiniani Longo’nun ağır yaralanması, kentin fethine giden yolu açtı. Topkapı surları ve burada bulunan yüksek kule, ağır topçu ateşi ve başarılı lağım faaliyetleri sonucu kulenin altına yerleştirilen barut fıçılarının ateşe verilmesiyle yıkıldı. XI. Konstantin, refakatindeki askerlerle Yedikule civarında bir miktar azap tarafından sıkıştırılarak öldürüldü.
Osmanlılar ile Venedikliler arasında savaş kaç yıl sürmüştür?
Osmanlılar ve Venedikliler arasındaki savaş 16 sene yorucu ve tüketici bir çatışma halinde olmuştur.
II Mehmedin Anadolu’ya yönelik siyaseti nedir?
II. Mehmed’in Anadolu’ya yönelik siyaseti, dedesi Yıldırım Bayezid döneminde olduğu gibi, tavâif-i mülûku ortadan kaldırıp Anadolu Türkmen beyliklerini Osmanlı başkentinden yönetilen sancaklara dönüştürmeyi öngörüyordu. Kadim Roma’nın başkentinin yeni efendisi Fatih, Anadolu’da eskiden Bizans İmparatorluğu’na ait olan toprakları kendi egemenliği altında birleştirmeyi hayal ediyordu.
1473 yılında Osmanlı idaresinde yaşanan sorun nedir?
1473 Akkoyunlu seferi esnasında Osmanlı idaresinde ilginç bir kriz yaşandı. II. Mehmed’in Uzun Hasan’la meşgul olduğu günlerde, Venedik donanmasının İstanbul’u hedef alan bir deniz seferine girişeceği istihbaratının alınması üzerine Edirne’ye İshak Paşa ve Şehzade Cem, İstanbul’a ise Karıştıran Süleyman Bey ve Nasuh Bey kaymakam tayin edilmişlerdi. Surlarının bir Venedik saldırısına karşı tahkim edildiği ve gergin bir bekleyişin hüküm sürdüğü başkente, Osmanlı ordusunun doğuda ağır bir hezimete uğradığı yolunda asılsız bir bilgi ulaştı. Bunun üzerine Süleyman Bey, Edirne’deki Sultan Cem’e haber yollayarak Osmanlı saltanatının selameti açısından babasının hükümdarlık yetkilerini devralmasını önerdi. II. Mehmed, İstanbul’a döndüğünde ilk iş olarak Süleyman ve Nasuh beyleri idam ettirdi.
Osmanlılar ile Venedikliler arasında yapılan anlaşma ile neler sağlanmıştır?
25 Ocak 1479 tarihinde akdedilen bir antlaşmayla resmen sonlandırıldı. Venedik hükümeti, Akçahisar, Limni ve Eğriboz adaları ve Mora’daki Manya bölgesiyle birlikte, Fatih’in çekilmesinden sonra Evrenosoğlu Ahmed Bey tarafından abluka altında tutulan İşkodra’yı Osmanlı güçlerine terk etmeyi kabul etti. II. Mehmed, bunun karşılığında savaş süresince Arnavutluk, Dalmaçya ve Mora’da ele geçirdiği diğer yerleri iade ediyordu. Senato, aynı zamanda Osmanlı hazinesine senelik 10.000 altın haraç ödemeyi taahhüt etmişti. Venedik tacirleri, Osmanlı sularında serbestçe ticaret yapabilecekler; İstanbul’da ikamet edecek baylo (bailo), Osmanlı topraklarında faaliyet gösteren Venedik tebaasının hukukî işlerinde resmî yetkili vazifesi görecekti. Modon, Koron ve İnebahtı gibi belli başlı kaleler hala Venediklilerin elindeydi; ama II. Mehmed, bu devlete karşı yürüttüğü mücadeleler sonunda Ege Denizi’nde mutlak bir hâkimiyet kurmayı başarmıştı.
II. Mehmed haçlı ittifakını kırmak için nasıl ticari hamleler yapmıştır?
İstanbul’un fethi, batı kamuoyunda büyük bir infiale yol açtı. Papa V. Niccolo, Osmanlı karşıtı bir haçlı birliğinin kurulması için kolları sıvadı. II. Mehmed, haçlı ittifakını içten delebilmek amacıyla Venedik Cumhuriyetiyle bir ticaret antlaşması imzaladı (18 Nisan 1454). Doğu Akdeniz’deki ticarî menfaatlerini düşünen Venedik hükümeti, Papa riyasetinde toplanan haçlı toplantılarına katılmaktan kaçındı. Bu örneği takip eden Ege’deki Ceneviz kolonileri, belirli bir miktar haraç ödemek şartıyla ticarî faaliyetlerine devam etme izni aldılar.
1463-1464 yıllarında Müttefikler ile Osmanlılar arasında geçen olaylar nelerdir?
Müttefikler, 1463 sonbaharında saldırıya geçtiler. Mora’da birçok kent, Osmanlı yönetimine başkaldırarak Venediklilerle birleşti. Venedik kuvvetleri, Osmanlı Devleti’yle uzun süredir bir çekişme konusu olan Argos’u ele geçirip kadim Hexamilion (Kemre) duvarını yeniden yükselttiler. Venedik hücumu, ilk anda Osmanlılları Mora yarımadasından tamamen atmayı başarmış görünüyordu. Aynı vakitlerde harekete geçen Macar birlikleri, Bosna krallığının geleneksel taht merkezi Yayça’yı zapt ettiler (16 Aralık 1463). Venedik donanması, Çanakkale önlerine gelerek boğazı kapattı. II. Mehmed, bu tarihte henüz Venedik deniz gücüyle baş edemeyeceğini biliyordu. 1463- 64 kışında Çanakkale Boğazı’nın iki yakasında Sultâniye ve Kilitbahir hisarlarını inşa ettirerek Venedik gemilerinin İstanbul’a doğru ilerleme ihtimalini ortadan kaldırdı. Veziriazam Mahmud Paşa, Mora’da kazandığı zaferlerle yarımadayı tekrar Osmanlı denetimine geçirdi. II. Mehmed, 1464 baharında Bosna’ya girerek Yayça’yı muhasara altına almasına rağmen başarılı olamadı. Mahmud Paşa idaresindeki kuvvetler, Fatih’in dönüşünden sonra Macar kralını Bosna’dan çıkarmaya muvaffak oldular. OsmanlIlar, savaşın açılış yıllarında müttefik hamlelerini başarıyla savuşturmuşlardı.
26 Mayıs tarihinde nasıl bir gelişme olmuştır?
26 Mayıs’ta Osmanlı karargâhına gelen bir Macar elçisi, kuşatmanın kaldırılmaması durumunda bir haçlı ordusunun yola çıkacağı tehdidinde bulunmuştur.
II. Mehmed Sırp despotu Georg Bronkoviç’e hangi konuda ültimatom göndermiştir?
II. Mehmed, Sırp despotu Georg Brankoviç’e yolladığı ültimatomda, eski Sırp prensi Lazar’m memleketi Morava vadisinin irsen kendisine ait olduğunu duyurdu. II. Mehmed, despota yalnızca babasının mülkü olan Vulkili’nin bırakılabileceğini haber veriyordu.
Fatih Sultan Mehmed İstanbulu İmparatorluğunun merkezi yapmak için ne gibi adımlar atmıştır?
1204’teki IV. Haçlı Seferi’nden sonra gerilemeye başlamış kente eski ihtişamını kazandırmayı arzuluyordu. Bu maksatla, fetihten sonra bir kısmının fidyelerini bizzat ödeyerek kent sakinlerini yerlerinde tutmayı denedi. Ayasofya gibi abidevî eserlerin zarar görmemesi için özel önlemler aldı. Bir imparatorluk merkezi oluşturmak için kentin kalabalık bir nüfusla iskân edilmesi gerekiyordu. II. Mehmed, bu amaçla İstanbul’a yerleşmek isteyenlere vergi muafiyeti tanınacağını duyurarak şehre göçü teşvik etti. Ne var ki, nüfusu fetihten önce 40.000’e kadar düşmüş olduğu söylenen kent, çok sayıda metruk ve harabe mahalleye sahip sokaklarında vebanın kol gezdiği bir yer haline gelmişti. Gönüllü göçlerin yeterli gelmeyeceğinin anlaşılması üzerine, Foça, Argos, Amasra, Trabzon, Mora, Taşoz ve Semendirek adaları, Midilli, Eğriboz ve Kefe’den Rumlar ve İtalyan Yahudileri İstanbul’a nakledildi. Konya, Aksaray, Larende ve Ereğli’den sürgün yoluyla kaldırılan Türkmen kitleleri şehre yerleştirildi.
Osmanlılar ile Venedikliler arasında yapılan anlaşma kaç tarihinde olmuştur?
Osmanlılar ile Venedikliler arasında anlaşma 25 Ocak 1479 tarihinde yapılmıştır.
465-1467 yıllarında Müttefikler ile Osmanlılar arasında geçen olaylar nelerdir?
1465’te başlayan barış görüşmeleri, Bosna arazisinin kime ait olacağı hususuna yaşanan belirsizlikten ötürü kesintiye uğradı. II. Mehmed, müttefiklerle dayanışma içinde olan İskender Bey’i ortadan kaldırmak için Arnavutluk’a yürüdü (1466 baharı). İskender Bey, Venediklilerden aldığı askerî yardımla bölgedeki Osmanlı beylerini dize getirmeyi başarmıştı. İsyancı lider, Fatih’in gelişiyle Arnavutluk’un kuzeyindeki dağlık araziye sığındı. Bölgeyi daha sıkı denetleme arzusunda olan II. Mehmed, memleketin ortasına kuvvetli İlbasan kalesini inşa ettirdi. Ne var ki, seri zaferlerine devam eden İskender Bey’in İlbasan’ı kuşatması, 1467’de ikinci Arnavutluk seferini zorunlu kıldı. Arnavutluk, Osmanlı-Venedik mücadelesinin belli başlı kapışma alanlarından biri haline geldi.
Fatih Sultan Mehmedin zihninde şekillenen egemenlik fikri kaç kaynaktan nasıl beslenmiştir?
II. Mehmed’in zihninde şekillenen evrensel egemenlik fikri üç kaynaktan besleniyordu. Bunlardan ikisi, kendinden önce gelen Osmanlı hükümdarlarınca da kısmen kullanılmıştı. II. Mehmed, özellikle dedesi Yıldırım Bayezid gibi, İslamî kavramlara dayanıp gazi sıfatını üstlenerek kazandığı zaferlerin ona evrensel bir otorite bahşettiğini ileri sürüyordu. İstanbul kuşatmasının tehlikelerini ileri sürenlere karşı, kenti almanın dinî bir mecburiyet olduğunu söylemekten geri durmamıştı. İkincisi, II. Murad saltanatından hatırlanacağı üzere, Osmanlılar, beyliğin kurucusu Osman Gazi’nin Oğuz Han’ın büyük oğlunun soyundan gelen Kayılara mensup olduğunu iddia ediyorlardı. Osmanlı anlayışına göre, Oğuz töresinde, Kayı boyundan bir hükümdar varken başka boylardan birisinin çıkıp Türkmenler üzerinde hak iddia etmesi mümkün değildi. Fatih Sultan Mehmed, İstanbul’un fethi sayesinde, bu iki egemenlik iddiasına bir yenisini ekledi. II. Mehmed, İstanbul’un sahibi olarak Roma imparatorlarının meşru varisi olduğunu söylüyordu. Dönemin Osmanlı tarihçileri, eserlerinde Fatih için Rum kayseri (Roma imparatoru) nitelemesini kullanmaktan çekinmemişlerdi. II. Mehmed’in amacı, bu kez bambaşka bir dinin temsilcileri aracılığıyla yeni bir Roma İmparatorluğu’nun kurulduğunu ilan etmekti.
Fatih Sultan Mehmed çok milletli bir imparatorluğun oluşumu için hangi adımları atmıştır?
Fatih Sultan Mehmed, fethin ardından huzuruna çağırdığı Georgios Scholarios’a Ortodoks patrikliğini ihya etme görevini verdi. Kiliselerinin birleşmesine karşı çıkmasıyla tanınan Scholarios, II. Mehmed’in himayesinde kurulan İstanbul merkezli Ortodoks patrikliği vasıtasıyla Rumların Vatikan’ın nüfuzuna karşı Osmanlı payitahtına bağlanmalarında aracı rolü oynadı. Fatih, aynı gayeyle İstanbul’da Ermeni patrikhanesi açtırdı. İstanbul’u yeniden kozmopolit bir kent haline getirmeyi amaçlayan bu hamleler, aynı zamanda çok milletli bir imparatorluğun kuruluşunu müjdeliyordu. II. Mehmed, imparatorluğa hayat verme uğraşında, genç yaşlarda saraya alınan Rum soyluların çocuklarına devlet kademelerinde yer verdi. Rum Mehmed Paşa, Has Murad Paşa ve kardeşi Mesih Paşa, bunların en meşhurlarıdı. II. Mehmed, batıya kaçtıktan sonra geri dönen Georgios Trapezuntios, padişaha atfen bir Osmanlı tarihi yazan Kritovoulos ve Trabzonlu meşhur âlim Amirutzes gibi Rum bilginlerini sarayında istihdam etti, böylece Osmanlı entelektüel birikimini yeni unsurlarla harmanlayarak zenginleştirmeye çalıştı.
Fatih Sultan Mehmed insanları İstanbula çekmek ve orada tutmak ve bir imparatorluk başkenti yapmak için ne gibi önlemler almıştır?
Fatih Sultan Mehmed, İstanbul’un bir imparatorluk başkenti haline gelmesi ve ele geçirilen toprakların muhafazası için ilave askerî kuvvetler oluşturulması konularında özel bir hassasiyet gösteriyordu. İstanbul’un ihyası için girişilen imar faaliyetleri, vakıf kurumlarınca malî açıdan desteklenen inşaatlarla el ele gidiyordu. İnsanları kente çekmek için yollar açılıp köprüler yapılıyor; daha kalabalık bir nüfusu şehirde tutabilmek adına su kemerleri yükseltiliyordu.
Fatih Sultan Mehmed devlet teşkilatında ne gibi yeniliklere gitmiştir?
Fatih Sultan Mehmed, imparator sıfatıyla kendini ulvî bir statüye çıkararak iktidarını soyutlaştırıyordu. Cemaatle namaz kılan ve saray kapısı önünde halkın sorunlarını dinleyen babasının aksine, camilerde hünkâr mahfili uygulamasına geçerek halk ve ulemanın önünde, onlardan ayrı namaz kılmaya başlamıştı. Padişahın yüzüne bakarak hitap etme ayrıcalığı çok az insana tanınır olmuştu; Fatih, divan toplantılarına katılmıyor, inşa ettirdiği arz odasında yalnızca belli başlı devlet erkânıyla görüşüyordu. Vezir ailesi Çandarlıları alt ettikten sonra, Karamanî Mehmed hariç, bütün veziriazamlarını kulları arasından seçti. Sadrazamın yetkileri artırılırken ulema ve kazaskerlerin siyaset üzerindeki ağırlıkları azaltılmıştır.
Haçlı donanması Karamanoğulları ile nasıl bir işbirliği içinde olmuştur?
Birleşik bir Hıristiyan donanması 1472 yazından itibaren Akdeniz kıyılarına baskınlar düzenledi. Antalya (Ağustos) ve İzmir (Eylül), feci şekilde yakılıp yıkıldı. Haçlı donanması, 1473 baharında Karamanoğlu Kasım’la birlikte hareket ederek Gorigos, Sıgın ve Silifke kalelerinin Osmanlıların elinden alınmasında yardımcı oldu.
Osmanlılarla Memlüklüler arasında sorun yaşanmasının nedenleri nelerdir?
II. Mehmed’in İstanbul’u almasının ardından Memlük sarayıyla yürüttüğü diplomatik yazışmalarda gazi unvanını belirgin hatlarla öne çıkarması, Osmanlı-Memlük ilişkilerinde belli belirsiz bir kopuşa işaret ediyordu. II. Mehmed, 1458’de Hicaz suyollarının bakımsızlığını ileri sürerek hacıların yol boyunca rahat etmesini sağlamak amacıyla bölgeye tamirci ustalar yollamaya kalkıştı. Bu girişim, hac yolları ve İslam’ın mukaddes yerlerinin koruyucu sıfatını haiz Memlükler tarafından siyasî bir müdahale ve kışkırtma olarak algılanarak hoş karşılanmadı. Bu, bir anlamda iki devlet arasında soğuk savaşın başlangıcı oldu. Memlük sultanı, Akkoyunlular, Karaman ve Dulkadiroğulları’nı himayesi altında görüyordu. Fatih’in Trabzon’u alışını (1461) Akkoyunlu hükümdarı Uzun Hasan’ın nüfuz sahasına bir müdahale olarak kabul eden Memlük sultanı Seyfeddin Aynal, diplomatik teamüllere aykırı olarak Osmanlı padişahını tebrik etmedi. Uzun Hasan’ın annesi, Trabzon kuşatması yüzünden yaşanan siyasî buhranı çözmek amacıyla Fatih’e şahsen müracaat etmiş olsa da, Osmanlı sultanı kibar bir üslupla bu kenti almadan dönmeyeceğini beyan etmişti. Trabzon hâkimleri, Komnenos ailesine mensup oldukları için II. Mehmed bunların ortadan kaldırılmasını imparatorluğunun inşası yolunda önemli bir basamak addediyordu. II. Mehmed, Aynal’dan sonra Memlük sultanı olan Hoşkadem’in tahta cülusunda sessiz kalarak diplomatik savaşa devam etti. 1463’te, Memlük sultanına Hıristiyanlara karşı kazandığı zaferleri anlattığı bir mektup yollayan II. Mehmed, mektupta Hoşkadem’le kendisini eşit seviyede takdim ettiği gibi, elçisine de Memlük sultanı karşısında yer öpmemesi talimatını vermişti. Nihayet, 1465’te kızışan Karamanoğulları meselesi, Osmanlı ve Memlük sarayları arasındaki münasebetleri iyice bozdu.
Otlukbeli meydan savaşından önce Uzun Hasanın Osmanlılarla ne tür bir savaş stratejisine girmişti?
Fatih, Uzun Hasan’ı kesin sonuçlu bir meydan muharebesine zorlayarak düğümü bir defada çözmek istiyordu. Buna karşın Akkoyunlu hükümdarı, Osmanlı kuvvetlerinin ana üslerinden çok uzaklaşmış olduklarını bildiğinden yıpratma savaşma taraftardı. Rumeli valisi Has Murad Paşa, Erzincan-Tercan arasında Fırat’ı geçmeye uğraşırken Uzun Hasan birliklerinin baskınına uğradı; Osmanlı öncü kuvvetleri ağır bir yenilgi alırken o da hayatını kaybetti. Uzun Hasan, en sonunda Otlukbeli’nde bir meydan savaşını kabul ettiğinde Osmanlı ordusunda yalnıza sekiz günlük yiyecek kalmıştı.
1470-1472 yıllarında Müttefikler ile Osmanlılar arasında geçen olaylar nelerdir?
II. Mehmed, Osmanlı ordusunun Anadolu’ya gittiği esnada, Eğriboz’un kaybından ötürü ortak bir haçlı müdahalesinin oluşmasını engellemek için Venedik’le yeniden barış görüşmelerine başladı. Bununla birlikte Fatih’in barış imzalanması için öne sürdüğü talepler, Venedik senatosunca kabul edilmediğinden müzakereler bir kere daha akamete uğradı (Mart 1472).
1474-1478 yıllarında Müttefikler ile Osmanlılar arasında geçen olaylar nelerdir?
Osmanlılar, 1474’te müttefiklere iki koldan saldırıya geçtiler. Mihaloğlu Ali Bey, kışın Varat’a kadar uzanan Macar arazisini tahrip etmeyi amaçlayan bir akın tertip etti. Öte taraftan Rumeli valisi Hadım Süleyman Paşa, Arnavutluk’un en büyük klesi Işkodra’yı bir buçuk aya yakın bir süre kuşatma altında tutmasına rağmen alamadı (15 Temmuz-28 Ağustos 1474). Macar kralı, II. Mehmed’in bölgedeki Osmanlı egemenliğini kuvvetlendirmek için Tuna üzerinde yaptırdığı Böğürdelen kalesini alarak cevap verdi (15 Şubat 1476). Fatih’in Boğdan seferiyle meşgul olmasından istifade etmek isteyen kral, ordusunu Semendire’ye doğru ilerletti. Osmanlı sultanı, askerlerinin yorgunluğuna aldırış etmeksizin kış ortasında Semendire önlerine yetişip Macar tehlikesini savuşturdu. Süleyman Paşa, güneyde Venedik’e ait İnebahtı (Lepanto) kalesini kuşatsa da, denizden ikmal edilen kent Osmanlı hücumlarına dayandı (1477). Bu tarihlerde sınır boylarında hüküm süren akıncı aileler ve Osmanlı idarecileri, Venedik arazisine yönelik giriştikleri yıkıcı yağma ve çapul seferleriyle Venedik hükümetinin savaşı devam ettirebilme iradesine önemli darbeler indirdiler. Evrenosoğlu Ahmed Bey, Arnavutluk’ta Akçahisar (Kruya) kalesini çember içine alarak dünyayla bağlantısını koparırken, Bosna beyi İskender Paşa, emrindeki birlikleri Kuzey İtalya topraklarına soktu. Osmanlı atlıları, Venedik önlerine kadar inerek kenti çevreleyen bereketli ovayı altüst ettiler. Ertesi yıl Osmanlı akınları Friuli’yi vurdu (1478). Turahanoğlu Ömer Bey, 1478-79’da Mora’da Venediklilere ait olan yerleşimlere saldırılar düzenledi. Fatih, 1478 baharında bizzat çıktığı Arnavutluk seferinde, Akçahisar’ı teslim almasına karşın (16 Haziran) çetin bir arazide kurulu epeyce müstahkem bir kale olan İşkodra’yı almayı Osmanlı topçusunun şiddetli hücumlarına rağmen başaramadı.
Karamanoğulları Uzun Hasanı neden Osmanlı ile yaşadıkları soruna dahil etmişlerdir?
Karamanoğlu Kasım Bey ve Pir Ahmed, Osmanlı gücüyle baş edemeyeceklerini anlayınca Uzun Hasan’dan yardım istediler.
Otranto seferinin askeri savunma sistemleri açısından önemi nedir?
Otranto kalesinde mahsur kalan Osmanlı muhafızları, dışarıdan hiçbir askerî yardım almamalarına karşın dört buçuk ay direndiler. Napoli birlikleri, Osmanlıların kaleyi aldıktan sonra daha kalın ve alçak şekilde yeni baştan inşa ettikleri ve önlerine yığdıkları toprak siperlerle top ateşine karşı daha dayanıklı hale getirdikleri Otranto surlarını aşmakta büyük güçlük çektiler. Osmanlı askerleri, bu müdafaada dünya askerî tarihinde ilk örnekleri görülen bazı savunma tedbirleri geliştirmişlerdi.
Fatih Sultan Mehmed vergi konusunda neler yapmıştır?
Fatih Sultan Mehmed, neredeyse her sene çıkılan seferlerde askeri cephede tutabilmek için reayanın ödediği çift resminin miktarını büyük oranda yükseltti. Tımarlı sipahi sayısını artırabilmek amacıyla mülk veya vakıf adıyla devlet hazinesinden çıkan arazileri denetletip binlerce köy ve mezrayı yeniden tımar toprağına çevirdi. Vakıf ve mülk toprakların devletleştirilmesi, en çok ulema sınıfını, şeyhleri ve köklü Türk-Müslüman ailelerini etkilemişti. Yine, 1471-72’de, Rum Mehmed Paşa’nın sadrazamlığında kalıcı hale getirilen İstanbul’daki emlak kiraları, hazineye yılda 100.000 akçe gibi muazzam bir gelir sağlasa da, gizli ve açık şikâyet konusu olmuştur.
Otlukbeli Savaşı nasıl sonuçlandı ve savaşın sonunda ne oldu?
Şehzade Mustafa komutasındaki Anadolu azapları, etkili bir saldırı tertiplediler. Uzun Hasan’ın oğlu Zeynel’in ölümü, muharebenin seyrini tamamen Osmanlıların lehine çevirdi; padişahın etrafında bulunan kapıkulu birliklerinin savaşa girmesine gerek bile kalmadı. Uzun Hasan kaçtı. Yolladığı elçiyle, bir daha Osmanlı topraklarına tecavüz etmeyeceği sözüyle birlikte barış imzaladı. Bu zafer, Anadolu’da Osmanlı siyasî gücünü pekiştirirken batılı kuvvetlerin Osmanlıları yenilgiye uğratma hayallerinin de sonu olmuştu.
Fatih Sultan Mehmed’in izlediği para politikası nedir?
Fatih Sultan Mehmed, imparatorluğunu inşa etme sürecinde ihtiyaç duyduğu malî kaynakları bir araya getirebilmek için sıkı bir para politikası takip etmeye başlayıp vergileri artırdı. Esasında yeni akçe darbı, padişah cüluslarına mahsus bir durum olduğu halde, Fatih, 1451’de tahta geçişinde yaptığından ayrı 1460, 1470, 1475 ve 1481 tarihlerinde tedavüle yeni akçeler sokarak eskileri darphane adına toplattırdı. Bir öncekilere göre daha düşük gümüş oranına sahip akçelerin basılması, aslında servetin vergilendirilmesi uygulamasına dönüşmüştü.
II. Mehmed neden kale ve hisar inşasına önem vermiştir?
II. Mehmed, genişleme siyasetinin bir parçası olarak stratejik gerekçelerle kale ve hisarlar inşa ettirmiştir. Tuna üzerinde Böğürdelen ve Arnavutluk’ta îlbasan kaleleri, Çanakkale boğazını koruyan iki hisar ve 1478 seferinde İşkodra’ya yardım gelmesini engellemek için Bojana nehrinin girişine inşa edilen iki hisar, bu tür yapıların bazılarıdır.
II.Mehmet'in birinci saltanat dönemi nasıl geçmiştir?
30 Mart 1432’de Edirne’de dünyaya gelen II. Mehmed, çocukluğundan itibaren Osmanlı
iktidarı etrafında dönen siyasî çalkantıların ortasında yer alıyordu. Henüz çocuk
yaştayken Osmanlı tahtının tek varisi haline gelmesi, II. Murad saltanatından
memnun olmayan fütuhatçı devlet adamlarının şehzadenin çevresinde birleşmesine
yol açmıştı. II. Murad, 1443-1444 yıllarında, batı cephesinde uğradığı seri yenilgilerin
ardından tahtını on iki yaşındaki oğluna terk etmek mecburiyetinde kalmıştı.
II. Mehmed’in 1444-1446 seneleri arasındaki ilk hükümdarlık tecrübesi, iç ve dış
karışıklıklarla dolu bir başarısızlık dönemi oldu. 1446 baharında Osmanlı başkentinde
patlak veren yeniçeri ayaklanması, bazı isyancıların İstanbul’da yaşayan Orhan
Çelebi’nin hükümdarlığını kabul ettiklerini duyurmalarıyla II. Mehmed’in taht
üzerindeki meşruiyetini sorgulanır hale getirdi. Veziriazam Çandarlı Halil Paşa’nın
gizlice Edirne’ye davet ettiği II. Murad, yeniçerilerin desteğiyle yeniden tahta otururken
Zağanos ve Şehabeddin Paşaların refakatindeki II. Mehmed Manisa sarayına geri yollandı.
II.Mehmed, II. Murat'ın ölümü üzerine tahta çıktığında Anadolu'nun durumu nasıldı?
II. Mehmed, Osmanlı payitahtına döndüğünde on dokuz yaşındaydı. İlk hükümdarlığı
nda devletin içine düştüğü perişan hali hatırlayanlar, Osmanlı iktidarına esaslı bir darbe indirmek için müsait zamanın geldiğine inanıyorlardı. Karamanoğlu İbrahim Bey, Hamid-ili’nde bazı kaleleri ele geçirdi. Karamanoğulları’nın desteğini alan yerel hanedanlar, Germiyan, Aydın ve Menteşe arazilerinde yeniden egemenliklerini ilan etme teşebbüsünde bulundular.
II.Mehmet padişah olunca devlet yönetimdeki tutumu nasıl olmuştur?
II. Mehmed, yeniçerilerle dayanışma halindeki Çandarlı Halil Paşa’yı bu nazik durumda azletmeye cesaret edemedi. Bununla birlikte İshak Paşa’yı Anadolu beylerbeyliğine getirdi; Şehabeddin
Paşa’yı ikinci vezirliğe yükseltti; Sarıca Paşa ve Zağanos Paşa’yı divan üyeleri arasına aldı. Böylece devlet yönetiminde Çandarlı Halil’e karşı kendine bağlı bir denge unsuru yaratmış oluyordu.
Yeniçerilerin Anadolu Seferi dönüşü II.Mehmed'e karşı tutumları nasıl olmuştur?
Yeniçeriler, Edirne’ye dönüş yolunda bahşiş bahanesiyle ayaklandılar. Osmanlı sultanı, Çandarlı Halil’in adamlarından biri olan yeniçeri ağası Kurtçu Doğan’ı görevden almakla yetinerek isyanı geçiştirmekle beraber başkentte kapıkulu ocakları mensupları arasında kanlı bir temizlik harekâtı başlattı.
Bizans'ın tutumu ne olmuştur?
Bizanslılar, rehin olarak ellerinde bulunan Şehzade Orhan Çelebi’yi serbest bırakmakla tehdit ederek Osmanlı idaresinden yıllık 300.000 akçe ve Çorlu’ya kadar olan toprakların idaresini koparmayı başardılar.
İstanbul'un alınması Osmanlılar için neden gerekli olmuştur?
II. Mehmed ve devlet adamları, İstanbul’un fethini en öncelikli hedef olarak masaya yatırdılar. II. Mehmed’in tahta geçer geçmez, Osmanlı memleketinin neredeyse tam da merkezinde kalmış olan Bizans’ın ortadan kaldırılmasının bir gaza vazifesi olduğunu söylediği rivayet ediliyordu. Yeni Osmanlı hükümdarına göre, İstanbul, taht iddiacısı Osmanlı şehzadeleri ve Osmanlılara karşı haçlı seferi çağrısında bulunanlara ev sahipliği yaptığı sürece devletin güvenliğini tam manasıyla
temin etmek mümkün olamazdı. Üstelik Bizans sarayının vaktiyle Selanik’i Venediklilere terk etmesinde olduğu gibi, İstanbul’un bir batı gücüne bırakılması durumunda, II. Mehmed’in hayallerini süsleyen “Osmanlı İmparatorluğu” bir merkezden yoksun kalacağı için daha doğmadan ölme tehlikesiyle karşı karşıya kalırdı.
Meşveret Meclisi nedir?
Devleti ilgilendiren önemli meseleleri tartışmak için önde gelen devlet ricalinin katılımıyla gerçekleştirilen toplantı.
İstanbul'un fethinden sonra II. Mehmed'in tutumu nasıl olmuştur?
Fetihten sonra bir kısmının fidyelerini bizzat ödeyerek kent sakinlerini yerlerinde tutmayı denedi. Ayasofya gibi abidevî eserlerin zarar görmemesi için özel önlemler aldı. Bir imparatorluk merkezi oluşturmak için kentin kalabalık bir nüfusla iskân edilmesi gerekiyordu. II. Mehmed, bu amaçla İstanbul’a yerleşmek isteyenlere vergi muafiyeti tanınacağını duyurarak şehre göçü teşvik etti. Ne var ki, nüfusu fetihten önce 40.000’e kadar düşmüş olduğu söylenen kent, çok sayıda metruk ve harabe mahalleye sahip sokaklarında vebanın kol gezdiği bir yer haline gelmişti. Gönüllü göçlerin yeterli gelmeyeceğinin anlaşılması üzerine, Foça, Argos, Amasra, Trabzon, Mora, Taşoz ve Semendirek adaları, Midilli, Eğriboz ve Kefe’den Rumlar ve ‹talyan Yahudileri İstanbul’a nakledildi. Konya, Aksaray, Larende ve Ereğli’den sürgün yoluyla kaldırılan Türkmen kitleleri şehre yerleştirildi. II. Mehmed, yine de, hükümranlığı yıllarında İstanbul’un büyük bir dünya şehrine dönüştüğünü göremeyecekti. Bununla birlikte II. Bayezid devrinde, bir ticaret ve kültür merkezi olarak gelişen şehir, Kanunî Sultan Süleyman saltanatında dünyanın en büyük kentlerinden biri olacaktır.
II. Mehmed’in zihninde şekillenen evrensel egemenlik fikri üç kaynaktan besleniyordu. Bunlar nelerdir?
II. Mehmed’in zihninde şekillenen evrensel egemenlik fikri üç kaynaktan besleniyordu. Bunlardan ikisi, kendinden önce gelen Osmanlı hükümdarlarınca da kısmen kullanılmıştı. II. Mehmed, özellikle dedesi Yıldırım Bayezid gibi, İslamî kavramlara dayanıp gazi sıfatını üstlenerek kazandığı zaferlerin ona evrensel bir otorite bahşettiğini ileri sürüyordu. İstanbul kuşatmasının tehlikelerini ileri sürenlere karşı, kenti almanın dinî bir mecburiyet olduğunu söylemekten geri durmamıştı.
İkincisi, II. Murad saltanatından hatırlanacağı üzere, Osmanlılar, beyliğin kurucusu Osman Gazi’nin Oğuz Han’ın büyük oğlunun soyundan gelen Kayılara mensup olduğunu iddia ediyorlardı. Osmanlı anlayışına göre, Oğuz töresinde, Kayı boyundan bir hükümdar varken başka boylardan birisinin çıkıp Türkmenler üzerinde hak iddia etmesi mümkün değildi.
Fatih Sultan Mehmed, İstanbul’un fethi sayesinde, bu iki egemenlik iddiasına bir yenisini ekledi. II. Mehmed, İstanbul’un sahibi olarak Roma imparatorlarının meşru varisi olduğunu söylüyordu. Dönemin Osmanlı tarihçileri, eserlerinde Fatih için Rum kayseri (Roma imparatoru) nitelemesini kullanmaktan çekinmemişlerdi. II. Mehmed’in amacı, bu kez bambaşka bir dinin temsilcileri aracılığıyla yeni bir Roma İmparatorluğu’nun kurulduğunu ilan etmekti.
II. Mehmed'in fetihten sonra diğer dinlere yaklaşımı nasıl oldu? Bunda amacı nedir?
Fatih Sultan Mehmed, fethin ardından huzuruna çağırdığı Georgios Scholarios’a Ortodoks patrikliğini ihya etme görevini verdi. Kiliselerinin birleşmesine karşı çıkmasıyla tanınan Scholarios, II.Mehmed’in himayesinde kurulan İstanbul merkezli Ortodoks patrikliği vasıtasıyla Rumların Vatikan’ın nüfuzuna karşı Osmanlı payitahtına bağlanmalarında aracı rolü oynadı. Fatih, aynı gayeyle İstanbul’da Ermeni
patrikhanesi açtırdı. İstanbul’u yeniden kozmopolit bir kent haline getirmeyi amaçlayan bu hamleler, aynı zamanda çok milletli bir imparatorluğun kuruluşunu müjdeliyordu. İstanbul fâtihi, yani II. Mehmed, sınırsız güç sahibi mutlak bir hükümdar olmak istiyordu. Bu amaçla İran, İslam, Türk ve Roma hükümdarlık geleneklerini şahsında birleştirip klasik Osmanlı padişahına hayat vermişti.
II. Mehmed, imparatorluğa hayat verme uğraşında daha başka neler yapmıştır?
II. Mehmed, imparatorluğa hayat verme uğraşında, genç yaşlarda saraya alınan Rum soyluların çocuklarına devlet kademelerinde yer verdi. Rum Mehmed Paşa, Has Murad Paşa ve kardeşi Mesih Paşa, bunların en meşhurlarıdır. Keza Akşemseddin, Molla Güranî ve Molla Hüsrev gibi II. Mehmed üzerinde manevî etkisi olan Osmanlı âlimleri, en başından itibaren genç padişahı ve komutanlarını büyük bir gaza olarak gördükleri İstanbul’un fethi hususunda destekleyerek merkeziyetçi devlete giden yolun inşasında rol almışlardı. II. Mehmed, batıya kaçtıktan sonra geri dönen Georgios Trapezuntios, padişaha atfen bir Osmanlı tarihi yazan Kritovoulos ve Trabzonlu meşhur âlim Amirutzes gibi Rum bilginlerini sarayında istihdam etti, böylece Osmanlı entelektüel birikimini yeni unsurlarla harmanlayarak
zenginleştirmeye çalıştı.
İstanbul’un fethi, batı kamuoyunda büyük bir infiale yol açtı. Papa'nın Osmanlı karşıtı bir haçlı birliğinin kurulmasına karşı II. Mehmed hangi önlemleri almıştır?
İstanbul’un fethi, batı kamuoyunda büyük bir infiale yol açtı. Papa V. Niccolo, Osmanlı karşıtı bir haçlı birliğinin kurulması için kolları sıvadı. II. Mehmed, haçlı ittifakını içten delebilmek amacıyla Venedik Cumhuriyeti’yle bir ticaret antlaşması imzaladı (18 Nisan 1454). Doğu Akdeniz’deki ticarî menfaatlerini düşünen Venedik hükümeti, Papa riyasetinde toplanan haçlı toplantılarına katılmaktan kaçındı. Buörneği takip eden Ege’deki Ceneviz kolonileri, belirli bir miktar haraç ödemek şartıyla ticarî faaliyetlerine devam etme izni aldılar. II. Mehmed, batı ticaretinden elde edilen kazancın devlet hazinesi bakımından önemini takdir ediyordu. Bir tek, doğrudan Papalığa bağlı Rodos şövalyeleri, Osmanlılarla anlaşmayı reddettiler. Hamza Bey, 1454’te, adaya bir sefer düzenlemesine rağmen başarılı olamadı.
II. Mehmed'in Sırbistan Seferinin sonucu ne oldu?
Fatih Sultan Mehmed, yerleşik adetlerin aksine Üsküp’ten ayrılmadı ve 1458 kışında saldırıya geçen Macar kuvvetlerini geri püskürttü. Ertesi yaz Sofya’ya gelen II. Mehmed, burada Sırplardan Semendire kalesinin anahtarlarını teslim aldı. Sırbistan, doğrudan Osmanlı egemenliği altına girmiş oldu (1459).
Fatih'in Eflak seferini nasıl olmuştur?
Fatih, 1461’de Eflâk’a sefer düzenledi. Eflâk hâkimi III. Vlad Drakul, Macar kralıyla işbirliği yaparak Osmanlı güçlerinin geri çekilmesinden sonra Tuna üzerindeki Osmanlı kalelerine saldırdı. II. Mehmed, 1462 yazında bölgeye yeniden gelerek Eflâk tahtını Vlad’ın kardeşi Radu’ya bıraktı.
Osmanlı - Venedik Mücadeleleri nasıl sonuçlanmıştır?
Osmanlılar ve Venediklileri on altı senedir yorucu ve tüketici bir çatışma haline mahkûm eden harp, 25 Ocak 1479 tarihinde akdedilen bir antlaşmayla resmen sonlandırıldı. Venedik hükümeti, Akçahisar, Limni ve Eğriboz adaları ve Mora’daki Manya bölgesiyle birlikte, Fatih’in çekilmesinden sonra Evrenosoğlu Ahmed Bey tarafından abluka altında tutulan İşkodra’yı Osmanlı güçlerine terk etmeyi kabul etti. II. Mehmed, bunun karşılığında savaş süresince Arnavutluk, Dalmaçya ve
Mora’da ele geçirdiği diğer yerleri iade ediyordu. Senato, aynı zamanda Osmanlı hazinesine senelik 10.000 altın haraç ödemeyi taahhüt etmişti. Venedik tacirleri, Osmanlı sularında serbestçe ticaret yapabilecekler; İstanbul’da ikamet edecek baylo (bailo), Osmanlı topraklarında faaliyet gösteren Venedik tebaasının hukukî işlerinde resmî yetkili vazifesi görecekti. Modon, Koron ve İnebahtı gibi belli başlı kaleler hala Venediklilerin elindeydi; ama II. Mehmed, bu devlete karşı yürüttüğü
mücadeleler sonunda Ege Denizi’nde mutlak bir hâkimiyet kurmayı başarmıştı.
II. Mehmed’in Anadolu’ya yönelik siyaseti neyi öngörmekteydi?
II. Mehmed’in Anadolu’ya yönelik siyaseti, dedesi Yıldırım Bayezid döneminde olduğu gibi, tavâif-i mülûku ortadan kaldırıp Anadolu Türkmen beyliklerini Osmanlı başkentinden yönetilen sancaklara dönüştürmeyi öngörüyordu.
Osmanlı - Akkoyunlu ilişkileri nasıl sonuçlanmıştır?
Fatih, Uzun Hasan’ı kesin sonuçlu bir meydan muharebesine zorlayarak düğümü bir defada çözmek istiyordu. Buna karşın Akkoyunlu hükümdarı, Osmanlı kuvvetlerinin ana üslerinden çok uzaklaşmış olduklarını bildiğinden yıpratma savaşına taraftardı. Rumeli valisi Has Murad Paşa, Erzincan-Tercan arasında Fırat’ı geçmeye uğraşırken Uzun Hasan birliklerinin baskınına uğradı; Osmanlı öncü
kuvvetleri ağır bir yenilgi alırken o da hayatını kaybetti. Uzun Hasan, en sonunda Otlukbeli’nde bir meydan savaşını kabul ettiğinde Osmanlı ordusunda yalnızca sekiz günlük yiyecek kalmıştı (11 Ağustos 1473). Şehzade Mustafa komutasındaki Anadolu azapları, etkili bir saldırı tertiplediler. Uzun Hasan’ın oğlu Zeynel’in ölümü, muharebenin seyrini tamamen Osmanlıların lehine çevirdi; padişahın etrafında bulunan kapıkulu birliklerinin savaşa girmesine gerek bile kalmadı. Uzun
Hasan kaçtı. Yolladığı elçiyle, bir daha Osmanlı topraklarına tecavüz etmeyeceği sözüyle birlikte barış imzaladı. Bu zafer, Anadolu’da Osmanlı siyasî gücünü pekiştirirken batılı kuvvetlerin Osmanlıları yenilgiye uğratma hayallerinin de sonu olmuştu. Fatih, 1478’de Uzun Hasan’ın ölümünden sonra Trabzon civarındaki fetihlerini tamamlayarak Fırat nehrinin doğu yakasında koşulsuz bir Osmanlı hâkimiyeti kurdu.
Kırım'ın fethi nasıl sonuçlanmıştır?
Fatih’in beklediği fırsat, aynı sene Kırım’da ortaya çıktı. Eminek Mirza ve Mengli Giray arasında baş gösteren taht mücadelesi, Boğdan beyiyle birlikte Osmanlı kuvvetlerinin de bölgeye müdahale etmesine yol açtı. Mengli Giray, Cenevizlilerin yanına sığındı. Veziriazam Gedik Ahmed Paşa, dört günlük bir kuşatmadan sonra Kefe’yi teslim aldı (6 Haziran 1475). Ahmed Paşa, Azak’ı ve Kırım sahillerindeki Ceneviz kolonilerini ele geçirdi. Boğdan voyvodasına bağlı kuvvetlerce savunulan Mengüp kalesini aldı. Mengli Giray, Suğdak’ta Cenevizlilerin elinden kurtarıldıktan sonra Osmanlı egemenliğini kabul ettiğini gösteren bir belge imzalayarak Kırım tahtına oturdu.
Fatih Döneminde orduda ve savunmada yapılan değişiklikler neler olmuştur?
II. Mehmed, 1451’deki yeniçeri isyanından sonra kapıkulu ocaklarını baştan düzenleyerek bu teşkilatın mensuplarını doğrudan şahsına bağlı bir hassa ordusu haline sokmaya çalıştı. Sarayda hizmetli avcı bölükleri arasından sekban bölükleri teşkil edilerek yeniçeriler arasına yerleştirildi. Yeniçeri ağaları ve kumandanları, sekbanlar arasından seçilmeye başlandı. Yeniçerilerin mevcudu, iki katına çıkarılarak 10.000 kişilik bir merkezî piyade gücü yaratıldı. Bu askerlerin birkısmı, zapt edilen kalelere garnizon tayin edilerek başkent dışında hizmet ediyorlardı. Kale garnizonları, eyaletlerdeki yöneticilerden emir almayıp doğrudan merkezin talimatlarına uyduklarından uç beyleri eski nüfuzlarını yitirip sıradan sancak beyleri konumuna inmeye başladılar. II. Mehmed, genişleme siyasetinin bir parçası olarak stratejik gerekçelerle kale ve hisarlar inşa ettiriyordu. Tuna üzerinde Böğürdelen ve Arnavutluk’ta İlbasan kaleleri, Çanakkale boğazını koruyan iki hisar ve 1478 seferinde İşkodra’ya yardım gelmesini engellemek için Bojana nehrinin girişine inşa edilen iki hisar, bu tür yapıların bazılarıydı.
II. Mehmed, imparatorluğunu inşa etme sürecinde ihtiyaç duyduğu malî kaynakları bir araya getirebilmek için neler yapmıştır?
II. Mehmed, imparatorluğunu inşa etme sürecinde ihtiyaç duyduğu malî kaynakları bir araya getirebilmek için sıkı bir para politikası takip etmeye başlayıp vergileri artırdı. Esasında yeni akçe darbı, padişah cüluslarına mahsus bir durum olduğu halde, Fatih, 1451’de tahta geçişinde yaptığından ayrı 1460, 1470, 1475 ve 1481 tarihlerinde tedavüle yeni akçeler sokarak eskileri darphane adına toplattırdı. Bir öncekilere göre daha düşük gümüş oranına sahip akçelerin basılması, aslında servetin vergilendirilmesi uygulamasına dönüşmüştü. II. Mehmed, neredeyse
her sene çıkılan seferlerde askeri cephede tutabilmek için reayanın ödediği çift resminin miktarını büyük oranda yükseltti. Tımarlı sipahi sayısını artırabilmek amacıyla mülk veya vakıf adıyla devlet hazinesinden çıkan arazileri denetletip binlerce köy ve mezrayı yeniden tımar toprağına çevirdi. Vakıf ve mülk toprakların devletleştirilmesi, en çok ulema sınıfını, şeyhleri ve köklü Türk-Müslüman ailelerini etkilemişti. Yine, 1471-72’de, Rum Mehmed Paşa’nın sadrazamlığında kalıcı hale getirilen İstanbul’daki emlak kiraları, hazineye yılda 100.000 akçe gibi muazzam bir gelir sağlasa da, gizli ve açık şikâyet konusu olmuştu.
-
2024-2025 Öğretim Yılı Güz Dönemi Ara (Vize) Sınavı Sonuçları Açıklandı!
date_range 2 Gün önce comment 0 visibility 52
-
2024-2025 Güz Dönemi Ara (Vize) Sınavı Sınav Bilgilendirmesi
date_range 6 Aralık 2024 Cuma comment 2 visibility 324
-
2024-2025 Güz Dönemi Dönem Sonu (Final) Sınavı İçin Sınav Merkezi Tercihi
date_range 2 Aralık 2024 Pazartesi comment 0 visibility 912
-
2024-2025 Güz Ara Sınavı Giriş Belgeleri Yayımlandı!
date_range 29 Kasım 2024 Cuma comment 0 visibility 1286
-
AÖF Sınavları İçin Ders Çalışma Taktikleri Nelerdir?
date_range 14 Kasım 2024 Perşembe comment 11 visibility 20157
-
Başarı notu nedir, nasıl hesaplanıyor? Görüntüleme : 25842
-
Bütünleme sınavı neden yapılmamaktadır? Görüntüleme : 14700
-
Harf notlarının anlamları nedir? Görüntüleme : 12646
-
Akademik durum neyi ifade ediyor? Görüntüleme : 12642
-
Akademik yetersizlik uyarısı ne anlama gelmektedir? Görüntüleme : 10582