Antropoloji Dersi 3. Ünite Sorularla Öğrenelim
Kültüre Yaklaşımlar: Temel Antropoloji Kuramları
Tek hatlı evrim nedir?
İnsanlığın gelişimini ilkelden gelişmişe doğru izlenen tek bir hat üzerinde görmek ve açıklamak eğiliminde olan evrimci görüştür.
Franz Boas kimdir?
Franz Boas (1858-1942) modern antropolojinin kurucusu ve antropolojideki bütüncü yaklaşımı kişiliğinde barındıran öncü bilim insanıdır. Hem kültürel görecilik fikrinin babası hem de alan araştırmasına ilişkin ilk modern deneyimlerin sahibi olması bakımından Boas, antropolojinin gelişimindeki en önemli kişilerden biridir.
Edward Taylor kimdir?
Evrimci okulun ilk ve en önemli temsilcilerinden birisi Edward Tylor’dur (1832-1917). Bugün bile rahatlıkla başvurduğumuz kültür tanımını yapan Tylor, antropoloji yazınında bu bilimin konusunun kültür olduğunu söyleyen ilk bilim insanıdır. Tylor ile birlikte, biyolojik olanla kültürel olan arasındaki ayrıma yapılan vurgu açık ve güçlü bir hal almaya başlamıştır. Tylor, kültürel evrimi aklın ilerleyişi olarak görmekteydi. Tylor’a göre uygar olanla vahşi olanı birbirinden ayıran en önemli şey, uygar olanların hurafeleri terk ederek aklı ve onun ürünü olan bilimi benimsemiş olmalarıdır. Tylor’un düşüncelerine baktığımızda 19. yüzyıl felsefesini etkileyen iki önemli ismin, diyalektik idealizmin kurucusu Hegel’in ve pozitivizmin kurucusu Auguste Comte’un etkisi altında kaldığı görülmektedir.
Difüzyonizm nedir?
Difüzyonizm, kültürün gelişim ve değişiminde en önemli etkenin başka kültürlerden gelen maddî ve manevî ögelerin o kültüre girmesiyle gerçekleştiğini öne sürer. Difüzyonizm, özellikle teknolojik yeniliklerin her kültürde kendi başına gerçekleşemeyeceğini söyleyerek, kültür içinde özgün buluşların ortaya çıkmasının istisnaî ama başka kültürlerden almanın genel kural olduğunu savunur.
Tarihsel Özgücülük yaklaşımı açıklayınız.
Başlangıçta difüzyonist fikirleri benimsemiş olsa da, tarihsel özgücü (historical particularist) yaklaşımı kuran kişi Amerikalı antropolog Franz Boas’tır. Boas, farklı yaşam tarzlarının ve düşünce biçimlerinin son tahlilde fiziksel çevreden etkilendiğini göstermek amacıyla 1883-1884 yıllarında Baffin Adaları Eskimoları arasında ilk alan araştırmasını gerçekleştirdi. Ancak Boas, buradaki gözlemleri sırasında birbirine çok benzeyen iklim koşularında geniş bir kültürel çeşitlilikle karşılaştı ve bu durum onun çevresel belirleyicilik tezini terk etmesine yol açtı. Boas’ın bundan sonraki ilgisi her tek kültür içindeki ayrıntılara ve farklı halkların kültürel ve tarihsel gelenekleri arasındaki ilişkilere yöneldi. Boas, alan araştırmaları sonucunda kültürel gelişmenin evrensel yasalarını araştırmadan önce tek tek kültürlerin nasıl geliştiğine bakılması gerektiğinin altını çizmiştir. Her kültürün kendine özgü ve ayrı bir tarihi olduğu görüşü tarihsel özgücü yaklaşımın esasıdır. Böylelikle antropoloji içinde nomotetik bilim anlayışı yerine idyografik bilim anlayışına yaklaşan ilk kişi olmuştur.
İngiliz İşlevciliği'ni açıklayınız.
İşlevcilik, kültürel ögelerin kültür bütünü içinde nasıl işlev gördüğünü ve bu bütünle nasıl uyum sağladığını antropolojik araştırmanın temel meselesi sayar. İşlevciler, antropoloji içinde uzun süreli alan araştırmasını ilk uygulayan grup olarak öncellerinden ayrılırlar. İngiliz İşlevciliğinin kurucusu ve başta gelen kuramcısı Bronislaw Malinowski’dir.
Malinowski’ye göre bütün insanların, yeme, içme, barınma, giyinme, türün devamını sağlamak gibi bazı ortak temel ihtiyaçları vardır. Diğer ihtiyaçlar bu temelin üzerinde yükselir, yani temel ihtiyaçların karşılanması ikincil ihtiyaçları ortaya çıkarır. Malinowski, kültürel işlevlerin hem temel hem de bunlardan türeyen ikincil ihtiyaçları karşıladığını söyler ve öncelikle bu ihtiyaçları gidermeye yönelik olmayan bir kültürün var olamayacağını vurgular. Böylelikle, ilk bakışta anlamsız ya da temelsiz, başka neden veya sonuçlarla bağıntılandırılamayan gelenek ve göreneklerin anlamlı olduğu ortaya çıkacaktır. İşlevcilik, belirli işlevlere sahip ögelerin karşılıklı ve bağımlı ilişkileri biçiminde görülen bir kültür bütününe vurgu yaparak, daha önceki kültür tarihi yaklaşımından ayrışmıştır.
Yapısal-İşlevselcilik yaklaşımının kurucusu kimdir?
Bu yaklaşımın kurucusu ve ilk kuramcısı olan İngiliz antropolog Alfred R. Radcliffe- Brown (1881-1955), toplumu birbirini destekleyen öge ve kurumların karşılıklı ilişkilerinin toplamı olarak gören ve kültürün tek tek bireylerin değil bu toplumsal işleyişin bir ürünü olduğunu söyleyen Fransız sosyolog E. Durkheim’dan etkilenmiştir.
Yapısalcı düşüncenin temeli neye dayanır?
Yapısalcılık da, tıpkı işlevci ve yapısal- işlevselci bakış açılarında olduğu gibi, tarihi dışarda bırakan bir analiz çerçevesi oluşturmuştur. Yapısalcılık, toplumsal olgu ve ögelerin ancak toplumsal yapı denilen ve sadece bir model kullanılarak erişilebilecek gizli bir boyutun varlığı üzerinden anlaşılabileceğini öne sürer. Bu gizli boyut dilde saklıdır. Zira dil, insan aklını düzenleyen mekanizmaların dışavurumudur ve kültür dediğimiz şey, aslında bu mekanizmaların dışsal yansımasından başka birşey değildir. Dolayısıyla insanların zihinsel algıları, insanla nesnel dünya arasındaki yegâne ilişki biçimidir. Doğal ya da nesnel dünya, insanın zihinsel kavrayışı dışında bir gerçeklik değildir. Bu dünya zihnin temel mekanizmaları tarafından zihinde inşa edilmekte ve dille dışa vurulmaktadır. İşte yapısalcı antropoloji bu temel mekanizmaların ilkelerini bulmaya çalışır. Yapısalcılığın temel kabulüne göre bu ilkeler zaten insan düşüncesini yöneten süreçlerinin yapısında mevcuttur.
Ruth F. Benedict'e göre bireylerin ruhsal yapılarını belirleyen iki tip kültür nelerdir?
Kültür Örüntüleri (1934) başlıklı kitabında Benedict bireylerin ruhsal yapılarını belirleyen iki tip kültür ayırt etmiştir. Birincisi uzlaşmacı, psikolojik ve duygusal aşırılıklardan kaçınan Apollon tipi kültür, ikincisi ise coşkulu ve romantik, şiddete ve tehlikeye eğilimli Dionisyak tip kültürdür.
Sosyobiyoloji Kuramı'nı açıklayınız.
Toplumsal olgu ve olayların biyolojik ve genetik nedenlere dayalı olduğunu savunan sosyobiyoloji kuramı, kültürel öge ve kurumlarda bu esası arayan antropolog ve sosyal bilimcilerin dayandığı temel yaklaşım olmuştur. Yaklaşım, tarih ve kültür araştırmaları gibi toplumsal bakış açılarıyla ele alınması gereken insanî çeşitliliğe ilişkin durumları, biyolojik olgulara bağlanan bir nedenselliğe indirgemesiyle eleştirilmektedir. Bu yaklaşımın vardığı en uç nokta, pek çok karakterin kültürel süreçler yoluyla sonradan kazanılmış durumlar olmayıp genlerde saklı olduğunu iddia eden genetik indirgemecilikte görülür.
Yeni Evrimcilik kuramının ilk temsilcisi kimdir?
Büyük kültür tarihçisi Gordon Childe ile birlikte çalışmış olan Amerikalı antropolog Leslie White (1900-1975) bu yaklaşımın ilk temsilcisidir. İlk evrimciler gibi o da belirli kültürlerin kendi özgül evrimleriyle değil, kültürün genel evrimleşme eğilimiyle ilgilenmiştir. Ancak ilk evrimcilerin temel kabulü olan kültürel ilerleme görüşünü veri olarak almak yerine, bunun nedenlerini açıklama çabasını öne çıkarmıştır. Teknolojik ilerlemeyi belirleyici kabul etmekle H. Lewis Morgan’a yaklaşmakla birlikte, ilerlemiş sayılan toplumlarla ilkel sayılan toplumlar arasındaki gelişme farkını açıklarken, kullandıkları enerji miktarını esas almıştır. Ona göre kültür, insanların yeni enerji kaynaklarından yararlanmayı öğrenmeleri süreci içinde ilerlemektedir: Kas gücünden başlayıp hayvan gücüne oradan rüzgâr, su gücüne ve en sonunda fosil yakıtlara varan bir kaynak kullanımının ilerlettiği bir kültürel hayat kurgusudur bu. Her teknolojik ilerleme kullanılan ve kullanılma potansiyeli olan enerji miktarını artırmakta ve böylelikle daha ileri ve daha karmaşık bir toplumsal ve kültürel aşamaya geçilmektedir. Bu yaklaşım, bazı kültürlerin neden diğer bazılarından daha hızlı ilerleme kaydettiği konusundaki yetersizliği, yani tarihsel ve ekolojik nedenlere dönük temellendirme boşluklarından dolayı eleştirilmiştir.
Kültürel Ekoloji Yaklaşımı, 19. yüzyıl evrimciliğinden nasıl ayrılır?
Başlıca temsilcisi Julian Steward (1902-1972) olan bu okul, belirli bir kültür ya da kültür bölgesinde oluşan değişimler dizisine vurgu yaparak çevrenin kültürel evrim ve oluşumlar üzerindeki etkisini vurgular. Bu bakış açısıyla 19. yüzyıl evrimciliğinden farklılaşarak çok hatlı bir evrim modelini savunur. Çok hatlı evrim, insanlığın gelişimini basitten karmaşığa doğru tek ve zorunlu bir çizgi üzerinde değil, çevresel ve toplumsal koşullara bağlı olarak her coğrafyada ve her zamanda farklı farklı gelişme yollarının ve tarzlarının bulunduğu bir çeşitlilik içinde görmek eğilimindedir.
Yeni İşlevcilik akımının temsilcisi kimdir?
Yeni işlevcilik, Malinowski’nin öğrencileri E. E. Evans-Pritchard ve Meyer Fortes’in derlediği Afrika Siyasal Sistemleri (1946) kitabında yer alan makalelerin sağladığı açılımdan kök almıştır. Akımın temsilcisi, bu derlemedeki en önemli makalelerden birine imza atan Güney Afrika doğumlu Britanyalı antropolog Max Gluckman’dır (1911-1975).
Marksçı Antropoloji'yi açıklayınız.
Kuramsal temelini bu temel kabulden alan Marksçı antropolojiye göre, toplumların çoğunda kaynak ve iktidarın belli ellerde toplanması ve kaynak dağılımının eşitsiz oluşu, bir yandan bu dengesizliğin sürekli bir çatışma potansiyeli halinde sürüp gitmesine neden olan iktidar mücadelesine yol açtığı gibi, öte yandan kültürel değişmenin temel dinamiği de olmaktadır. Marksçı antropologlar dikkatlerini kültürün içindeki üretim ve dağıtım araçlarının nasıl şekillendiğine ve nasıl değişim geçirdiğine vermişlerdir.
Kültürel Maddecilik nedir?
Maddeci yaklaşım, kültürel özellikler ve ürünler üzerindeki vurgusuyla antropoloji içinde her zaman önemli bir yere sahip olmuştur. Bu yaklaşım, büyük ölçüde insanın geçmiş kültürlerinin kanıtı olarak ortaya çıkarılan maddî ürünlere dayalı bir yorum biçimi olan arkeolojinin temel dayanağıdır. Antropolojide, kültürel özelliklerin, kodların, norm ve değerlerin, başta çevresel etkenler olmak üzere, insan toplumlarının maddî koşullarına bağlı olarak biçimlendiğini savunur. Bu haliyle Marksizmin tarihsel maddeciliğiyle ve bir ölçüde Marksçı antropolojiyle buluşan kültürel maddeci yaklaşımın günümüzdeki en önemli temsilcisi Marvin Harris’tir.
Özgücü Kuramlar hangileridir?
- Etnobilim ya da Bilişsel Antropoloji Yaklaşımı
- Simgeci/Yorumcu Antropoloji Yaklaşımı
- Feminist Antropoloji
Etnobilim ya da Bilişsel Antropoloji Yaklaşımı açıklayınız.
Yapısalcılık Kuzey Amerika’da yeni bir biçim kazanarak bilişsel antropolojiye dönüşmüştür. Temel yöntemi, etnografik verileri dikkatle incelemek suretiyle incelenen kültürlerin yapısal ilkelerini ortaya çıkarmaktır. Yaklaşım, ayrıntılı bilgilerden çıkarsanan kültürel yapıların yerlilerin dünya görüşünü yansıttığını savunur. Bu yaklaşımın temel yönelimi, insanların dünyayı nasıl kavradığını anlama çabasıdır. Bir kültürün mensupları, çevreyi kendi dil kategorileri aracılığıyla algılamakta ve yapılandırmakta; karar verme mekanizmalarının bu bilişsel çerçeveden çıkan kural ya da ilkelerle yönlendirmektedir. Bilişsel antropologlar işte kültürün bu yönünü araştırırlar.
Simgeci/Yorumcu Antropoloji Yaklaşımı açıklayınız.
Kültürü, o kültürün mensuplarınca ortak olarak paylaşılan simge ve anlamlardan ibaret bir sistem olarak gören simgeci antropolojinin önde gelen savunucusu Clifford Geertz’dir (1926-2006). Bilişsel antropologlar dikkatlerini kişilerin kendi kültürleri üzerine söylediklerine verirken, simgeci veya yorumcu antropologlar ayinler, mitoslar ya da akrabalık gibi kurum ve yorumlama biçimlerinin toplumsal hayat içinde nasıl kullanıldıklarına bakılması gerektiğini savunmaktadır. Kültürü bütünsel bir oluşum olarak değil, genelde çelişik duygu, inanç ve kurallar topluluğu olarak görür ve aşırı göreci bir konuma savrulur. Her duygu, inanç ve kurallar topluluğu dünyayı farklı biçimde yeniden kurar ve dünyayı başka türlü görme olanağı yoktur. Bu olanağın yokluğu kültürler arasındaki geçişlilik kanallarını kapattığı gibi, kültürler birbirlerine benzerler önermesini de geçersiz kılar.
Feminist Antropoloji'nin çıkış noktası neye dayanmaktadır?
Başlangıçta eleştirel antropoloji, antropolojide hâkim olan sömürgeci ve oryantalist zihniyetlere dönük bir yeniden yorumlama ve eleştiri çabası olarak gelişti. Ancak 20. yüzyılın sonlarına doğru postmodernist akımların gelişmesine koşut olarak, bilim ve yaşamdaki sömürü ve tahakkümcü zihniyetin tek tecelli noktasının doğu- batı ikiliği olmadığına, bunun gibi Marksçı kuramların öne sürdüğü gibi toplumların içindeki yegâne sömürü ilişkisinin sermaye ile çalışanlar arasındaki olmadığına, bu sömürü ve tahakküm ilişkilerinin hayatın her alanında mevcut bulunduğuna ilişkin ikinci bir eleştirel dalga yayıldı. Sömürü ve tahakküm ilişkilerini hayatın her alanına yayan bu zihniyet devriminin en önemli sonuçlarından birisi sömürü ve tahakkümü kadın- erkek ilişkilerindeki eşitsizlik içinde arayan ve bunun kültürel tezahürlerini araştıran feminist kuramın gelişmesinde görüldü.
Erilmerkezcilik nedir?
Toplumun ve toplumsal zihniyetin örgütlenmesinde erkeği ve onun toplumsal rollerini merkeze alarak davranma ve tutum geliştirme eğilimidir.
-
AÖF Sınavları İçin Ders Çalışma Taktikleri Nelerdir?
date_range 7 Gün önce comment 11 visibility 17619
-
2024-2025 Öğretim Yılı Güz Dönemi Kayıt Yenileme Duyurusu
date_range 7 Ekim 2024 Pazartesi comment 1 visibility 1143
-
2024-2025 YKS Ek Yerleştirme İle Yerleşen Adayların Çevrimiçi (Online) Başvuru ve Kayıt Duyurusu
date_range 24 Eylül 2024 Salı comment 1 visibility 604
-
Çıkmış Soruları Gönder Para Kazan!
date_range 10 Eylül 2024 Salı comment 5 visibility 2731
-
2023-2024 Öğretim Yılı Yaz Okulu Sınavı Sonuçları Açıklandı!
date_range 27 Ağustos 2024 Salı comment 0 visibility 898
-
Başarı notu nedir, nasıl hesaplanıyor? Görüntüleme : 25561
-
Bütünleme sınavı neden yapılmamaktadır? Görüntüleme : 14497
-
Akademik durum neyi ifade ediyor? Görüntüleme : 12505
-
Harf notlarının anlamları nedir? Görüntüleme : 12493
-
Akademik yetersizlik uyarısı ne anlama gelmektedir? Görüntüleme : 10421