Maliyet Yönetimi Dersi 2. Ünite Özet

Maliyet Davranışları Ve Tahmin Yöntemleri

Faaliyet Hacmindeki Değişiklikler Karşısında Maliyet Davranışları

Maliyet, belirli bir amaca ulaşmak için katlanılan fedakârlıklar toplamı olarak tanımlanabilir ve işletmenin faaliyet hacmiyle ilişkisine göre 4 ana başlık altında toplanabilir:

  • Değişken
  • Sabit
  • Karma
  • Yarı sabit

Maliyetlerin bu dört türünün karışımı bir işletmenin maliyet yapısı olarak adlandırılır. Bir işletmenin maliyet yapısı karar alma sürecinde büyük etkiye sahip olacağından, maliyet ve yönetim muhasebesi açısından önemli bir konudur.

Değişken maliyetler , faaliyet hacmi arttığında artan faaliyet hacmi sıfır olduğunda ise sıfır olan direkt hammadde, direkt işçilik, işletme malzemeleri, satış elemanı komisyonları vb. maliyetlerdir.

Sabit maliyetler , faaliyet hacmindeki değişmelerden etkilenmeyen ve toplamda sürekli sabit kalan emlak vergileri, amortismanlar, sigorta giderleri, kiralar sabit maliyetlerdir. Sabit maliyetler, işletme yönetimince yönetilebilen sabit maliyetler ve yönetilemeyen sabit maliyetler olarak iki başlık altında incelenmelidir.

Yönetilemeyen sabit maliyetler: Yapısal maliyetler olarak da adlandırılan bu tür maliyetler; tesislere, araç- gereçlere yapılan yatırımlar ve işletmenin temel organizasyon yapısı ile ilgili sabit maliyetlerdir. Sabit kıymetlerin amortismanları, bina vergileri, sigorta, yöneticiler ve üretim personelinin maaşları yönetilemeyen sabit maliyetlere örnek olarak gösterilebilir.

Söz konusu maliyetlerin karakteristikleri; (1) nitelik olarak uzun dönemli olmaları ve (2) bir işletmenin kârlılığı ya da uzun dönem amaçlarını önemli bir şekilde etkilemeksizin kısa dönemli bir zaman dilimi içinde sıfır yapılamamaları olmaktır.

Yönetilen Sabit Maliyetler : Programlanmış maliyetler olarak da adlandırılan bu tür maliyetler, belirli sabit maliyet alanlarında yapılacak harcamalar için yönetimin yıllık kararlarından ortaya çıkan maliyetlerdir. Reklam, personel eğitimi programı, araştırma ve yönetim geliştirme programlarına ilişkin harcamalar bu tür maliyetlere örnek olarak verilebilir.

  1. sabit maliyetlerin karakteristikleri ise, (1) planlama düzeyinin kısa dönem genellikle bir yıl olması ve (2) gerektiğinde işletmenin uzun dönemli amaçları üzerinde minimum olumsuz etki ile kısa dönemde azaltılabilen maliyetler olmasıdır. Örneğin, yıllık

? 250.000 reklam giderlerine harcama yapmayı planlayan bir işletme, belirli bir yılda ekonomik durumunun iyi olmaması halinde bu alandaki planladığı harcamalarını kısma yolunu tercih edebilir. Böyle bir davranışın şüphesiz yapısal maliyetlerin ortaya çıkaracağı etkilere göre daha az olumsuz etkisi olacaktır.

Geçerli faaliyet alanı kavramına sabit maliyetler açısından baktığımızda, özellikle yönetilen sabit maliyetler açısından yönetim muhasebesine büyük görevler düşmektedir. Dönem başında programlar belirlenir ve bütçeler hazırlanır. Takdir edileceği gibi, yönetilen sabit maliyetlerin düzeyi mevcut üretim kapasitesi içinde planlanan programların gereksinim duyduğu desteğe bağlı olacaktır. Faaliyetlerin yüksek düzeylerinde düşük düzeylerine göre genellikle yönetilen sabit maliyetler açısından daha fazla desteğe gereksinim duyulacaktır. Bu tür durumlarda yönetilebilir olmanın sağladığı esneklik son derecede önemlidir.

Karma maliyetler , yarı değişken maliyet olarak da adlandırılan karma maliyetler, bünyelerinde hem sabit hem de değişken maliyet özelliği içerirler. Karma maliyetlerin geçerli faaliyet alanı içerisinde sabit ve değişken maliyet olarak ayrımının yapılıp bu ayrıma uygun ifadesi söz konusudur. Karma maliyetlere örnek olarak; bakım onarım maliyetleri ve enerji maliyetleri verilebilir. Örneğin, bakım onarım maliyetleri ve enerji maliyetleri verilebilir. Örneğin bakım onarım maliyetleri, üretim hacmi arttıkça gerek fazla mesai gerekse bakım ve onarımlarda kullanılan parça ve malzemeler artacağından değişken özellik gösterecektir. Diğer yandan ise hiç bakım onarım yapılmasa bile en azından bakım onarım personelinin maaşları ödeneceğinden, kullandıkları makine ve teçhizatlarının sabit amortismanı ya da kirası olacağından sabit maliyet kısmı da var olacaktır.

Yarı sabit maliyetler , kademeli maliyetler olarak da adlandırılan ve faaliyet hacminin belirli aralıklarında aniden değişme gösteren maliyetlerdir. Bu değişim maliyetlerin belirli aralıklarla bölünmezliğine bağlı olarak ortaya çıkar. Örneğin bir ustabaşının bir günlük mesaisi içinde etkili olarak kontrol edebileceği üretim miktarının 500 birim olduğunu kabul edelim. Üretimi bu 500 birimi aşacağı şekilde planladığı bir ortamda, yeni bir ustabaşının istihdam edilmesi gerekeceğinden ilave 50 birim de olsa 450 birim de olsa yine de ilave bir ustabaşı ücretine maruz kalınacaktır. Bu örnekteki ikinci ustabaşının ücretinin bölünebilmesi başka bir değişle üretim artışına oranlı olarak arttırılması söz konusu olamayacağından buradaki geçerli aktivite düzeyi olan 500 birim aşıldığında sabit maliyet olan ustabaşı ücreti, artarak bir üst kademeye ulaşacaktır.

Maliyet Tahmin Fonksiyonu

Matematiksel fonksiyonlar maliyetlerin davranışını en iyi şekilde gösteren ifadelerdir. Maliyet davranışının bir matematiksel fonksiyon olarak gösterilebilmesi için öncelikle bu davranışı en iyi şekilde ifade edebilecek bir bağımsız değişkene yani hacim ölçüsüne gereksinim vardır. Değişken belirlendikten sonra bu maliyetin davranışı Y = a + bX ya da Toplam Maliyet (TM) = Toplam Sabit Maliyet (TSM) + b(X) şeklinde ifade edilebilir.

Bu fonksiyonda (Y) bağımlı değişken olan toplam maliyeti, (b) birim değişken maliyeti ve (X) ise bağımsız değişken olan faaliyet hacim ölçüsünü ifade etmektedir. Maliyet davranışı doğru denklemi şeklinde fonksiyon olarak ifade edildikten sonra değişik faaliyet hacimlerinde beklenen toplam maliyeti hesaplayabilmek için denklem üzerinde X ile gösterilen faaliyet hacmi ölçüsü yerine beklenilen hacim verileri konularak söz konusu faaliyet hacmi için beklenilen toplam maliyet değerine ulaşılacaktır. Takdir edileceği gibi bu sürecin son aşaması olarak hesaplanan beklenen değerler ile fiili değerleri karşılaştırıp başarı raporlarının hazırlanması ve dolayısıyla kontrol sürecinin tamamlanması gerçekleşecektir.

Maliyet Tahmin Fonksiyonunu Oluşturma Yöntemleri

Maliyet davranışının matematiksel fonksiyon olarak gösterilmesinde kullanılabilecek metotlar iki ana grupta toplanabilir:

  1. Sezgiye dayalı yöntemler; konuyla ilgili tecrübe, düşünce, deneyim vb. veriler kullanılır.
  2. Sayısal verilere dayalı yöntemler; ise konuyla ilgili geçmişe yönelik veriler kullanılır.

Sayısal verilere dayalı yöntemler içerisinde en yaygın kullanılan uygulamalar Endüstri Mühendisliği Yöntemi, Muhasebe Yöntemi, En Yüksek ve En Düşük Noktalar Yöntemi, Dağılım Grafiği Yöntemi ve Regresyon Analizi Yöntemidir.

Endüstri Mühendisliği Yöntemi

Üretilen ürünler ile ilgili teknik resim, hareket zaman etütleri gibi çalışmalara bağlı olarak maliyet davranışlarının belirlenerek gelecek dönemler için beklenen maliyetlerin hesaplanmasıdır. Bu yöntem doğru bilgiler vermesine rağmen, uygulaması maliyetli olmakta ve çok zaman almaktadır.

Muhasebe Yöntemi

Geçmişteki muhasebe verilerine ve muhasebecinin deneyimine dayalı olarak işleyen bir yöntemdir. Kolay uygulanan ve maliyeti az olan bu yöntem muhasebecinin deneyim ve yargısına dayandığından objektif değildir.

En Yüksek ve En Düşük Noktalar Yöntemi

Bu yöntemde faaliyet hacim ölçüsünü gösteren bağımsız değişkenlerin en düşük ve en yüksek noktaları belirlenmesi ile yazılan maliyet fonksiyonu kullanılarak maliyet davranışının gösterilmesi yöntemidir. Uygulanması çok basit olan bu yöntemin en önemli ve temel dezavantajı sadece iki uç noktanın kullanılmasıdır.

Dağılım Grafiği Yöntemi

En fazla kullanılan ve analizde gözlemlenen tüm faaliyet düzeylerine ait maliyet verilerini kullanan yöntemdir. Dağılım grafiği yöntemi, bu yöntemi uygulayan kişinin yeteneğine bağlı olduğundan sübjektif bir yöntemdir. Ancak tüm verilerin analizde kullanılması ve uygulamada uzmanlaşmış kişilerce yapıldığında çok yararlı bir araç olması bu yöntemin en önemli avantajlarıdır.

Regresyon Analizi Yöntemi

Regresyon, bağımlı ve bağımsız değişken/değişkenler arasındaki ilişkiyi matematiksel olarak objektif bir şekilde ifade eden yöntemdir. Bağımsız değişkenin tek olduğu regresyon analizi basit regresyon; bağımsız değişken sayısının bir den fazla olduğu regresyon analizi ise çoklu regresyon olarak adlandırılmaktadır. Bu yöntem analistlerin kişisel yargılarına bağlı olmadığından objektif veriler sağlamaktadır.

Basit regresyonda bağımlı değişkenle ilişkilendirilen sadece bir bağımsız değişken olmaktadır. Bu iki değişken arasındaki ilişkiyi ifade etmekte kullanılan a ve b parametreleri gerçek yaşamda bilgisayar programları aracılığıyla elde ediliyor olsa da bunun altında yatan mantık En Küçük Kareler Yöntemi başka bir değişle normal denklemler olmaktadır. Söz konusu normal denklemler şunlardır:

?XY= a ?x + ?x 2 (1)

?Y= n a + ? ?x (2)

Regresyon analizleri varsayımları, doğrusallık, normallik, bağımsızlık ve sabit değişim olarak sıralanabilir.

Normallik varsayımına göre ana kütleden alınan örneklem dağılımının normal olarak dağıldığı varsayılmaktadır. Başka bir değişle regresyon doğrusu etrafında yer alan veri noktalarının bu doğru etrafında normal olarak dağıtıldığı varsayılır. Birçok durumda bu varsayım tutar. Bağımsızlık varsayımı herhangi bir veri noktasının regresyon doğrusundan olan sapmasının diğer veri noktalarının sapmalarından bağımsız olduğunu ifade eder. Bu durum seri korelasyon veya oto korelasyon olarak adlandırılır ve bunun bir ölçüm biçimi Durbin-Watson testleridir. Bu testler sapmaların istatistiki olarak tahmin edilmesine olanak verir. Sabit dağılım varsayımı, veri noktalarının regresyon doğrusu etrafında bir düzen içinde olduklarını kabul eder. Aksi takdirde (b) değeri doğru tahmin edilemez. Bunu anlayabilmenin en iyi yolu veri noktalarını diyagram üzerinde incelemektir.

Belirlilik (Determinasyon) katsayısı, değişkenler arasındaki ilişkinin derecesini ölçen korelasyon katsayısı R’nin karesi alınarak hesaplanmaktadır. Belirlilik katsayısı 0 ile 1 arasında bir değer almaktadır. Buna göre bu değer sıfır olduğunda değişkenler arasında bir ilişki olmadığı; değer 1’e ne kadar yakın ise değişkenler arasındaki ilişkinin o kadar iyi olduğu sonucuna varılmaktadır.

Tahminin standart hatası (Se), gözlem noktalarının regresyon doğrusundan farklarının karelerinin ortalaması şeklinde ifade edilmektedir. Standart hata, toplam maliyet denkleminin doğruluk derecesini vermekle birlikte bu denklemden elde edilecek tahminlerin belirlilik güven aralıkları içindeki değerlerinin hesaplanmasına imkan tanımaktadır.

Örnekleme hataları ve regresyon katsayıları, regresyon doğrusunun sağlıklı olması, ana kütleden alınan örneklere dayalı olarak hesaplanan (a) ve (b) değerlerinin geçerliliğine bağlıdır. Bağımlı ve bağımsız değişkenler arasında hiç ilişki yoksa yani b=0 ise önemlilik testi ve Null hipotezinin kurulup çözümlenmesi gerekmektedir. Buna göre önemlilik testi, Null hipotezini reddederse bağımlı ve bağımsız değişken arasında önemli bir ilişkinin varlığı kabul edilmiş olacaktır.


Güz Dönemi Ara Sınavı
7 Aralık 2024 Cumartesi
v