Ekonomik Analiz Dersi 1. Ünite Özet

Temel Ekonomik Kavramlar

Giriş

Ekonomi insanların sınırsız isteklerini sınırlı kaynaklarla en iyi nasıl tatmin edileceğini inceleyen bir sosyal bilim dalıdır. Tüm ekonomik sorunlar kıt kaynaklardan dolayı bütün istekleri karşılayamamaktan doğar. Ekonomi bilimi bireylerin, şirketlerin, hükümetlerin kıtlık sorunuyla uğraşırken yaptıkları tercihleri inceler. Günlük hayatımızda karşılatıımız olayların tümünün ekonomik temelleri vardır. Örneğin sabah kahvaltı masamıza gelen ekmeğin üretilmesi, dağıtılması, satın alınması, tüketilmesi ayrı ayrı incelenmesi gereken ekonomik olaylardır. Yani ekonomi bilimi hayatla iç içedir. Bu nedenle ekonomi biliminde kullanılan kavramların çoğu günlük hayatta da kullanılmaktadır. Fakat ekonomi biliminde kullanılan kavramlar bazen günlük konuma dilindeki anlamlarından farklı olabilmektedir. Sonraki konuların daha iyi anlaşılabilmesi için bu kavramların ekonomik açıdan bilinmesi önem arz etmektedir.

İhtiyaç

Daha öncede ifade edildiği gibi, ekonomik faaliyetin temel nedeni kıtlıktır. İnsanlar ekonomik faaliyette bulunurlarken bu kıtlığı yenmeyi amaçlarlar. Bu savaşın arkasında insanların ihtiyaç sahibi olması gerçeği yatar. Çünkü ihtiyaç; karılandığı zaman insanlara haz, karılanmadığı zaman acı veren duygulardır.

İhtiyaç kavramının günlük yaşamdaki kullanımıyla ekonomi bilimi açısından kullanımı birbirinden farklıdır. Günlük kullanımda hasta olan bir kişinin ilaç alması bir ihtiyaçken, zengin bir kişinin lüks bir araba satın alması ihtiyaç olarak görülmeyebilir. Ancak ekonomi bilimi açısından her iki durumda birer ihtiyaçtır. Zira ekonomi bilimi için toplumu oluşturan insanların her birinin ve herhangi birinin ihtiyaç saydığı her şey ihtiyaç olarak kabul edilir.

  • İhtiyaçların genel kabul görmüş bazı özellikler vardır. Bu özellikler şu şekilde sıralanabilir:
  • İhtiyaçların şiddeti birbirinden farklılık gösterir
  • İhtiyaçlar sonsuzdur
  • İhtiyaçların şiddeti giderildikçe azalır
  • İhtiyaçlar ve onları gideren araçlar birbirinin yerine ikame edilebilir ( Örneğin konser bileti yerine albüm CD’si)
  • Alışkanlıklar ihtiyacın şiddetini artırır.

İhtiyaçlar iktisat bilimi açısından üç temel gruba ayrılmaktadır:

  1. Yaşamsal ihtiyaçlar: İnsanların yaşamlarını sürdürmek için karşılamak zorunda oldukları ihtiyaçlardır (yeme, içme, barınma vb. )
  2. Kültürel ihtiyaçlar: İnsanların zorunlu ihtiyaçlarını karşıladıktan sonra gerçekleştirmek istedikleri ihtiyaçlardır (sinema, spor, tatil)
  3. Lüks ihtiyaçlar: Modaya göre giyinme, havyarla beslenme vb.

Hemen belirtmek gerekir ki ihtiyaçları keskin hatlarla yaşamsal ve yaşamsal olmayan olarak ayırmak doğru olmaz. Zira ihtiyaçların çeşidi yaşanılan zamana, yere ve statüye göre değişmektedir.

Mal ve Hizmet

Genel olarak ihtiyaçları gideren araçlara mal denir. İnsan ihtiyaçlarını dolaylı ya da dolaysız olarak karşılamaya elverişli ve bu amaç için kullanılmaya hazır her şeye mal denir. İhtiyaçları karşılamasına rağmen fiziksel varlık özelliği taşımayan şeylere de hizmet denir. Bir berberin saç kesmesi, doktorun hastasını muayene etmesi hizmetlere verilebilecek örneklerdendir.

Mallar özelliklerine göre çeşitli sınıflara ayrılabilirler. Bu sınıflandırmayı gruplar halinde aşağıdaki gibi ortaya koyabiliriz:

  • Ekonomik mal - Serbest mal: Herkese yetecek kadar bol olmayan, elde edilebilmesi için mutlaka belirli bir çaba harcanması ya da bir bedel ödenmesi gereken mallara ekonomik mal denir. Doğada bütün insanların ihtiyaçlarını karşılayacak kadar bol olan ve hiçbir çaba harcamadan ya da bedel ödemeden elde edilebilen mallara ise serbest mal denir. Serbest mallara en iyi örnek soluğumuz havadır. Bazen serbest bir mal ekonoik bir mala dönüşebilir. Şişelenen ve dağıtımı yapılan bir pınarın suyu serbest bir malken ekonomik bir mala dönüşmüştür. Bir malın ekonomik bir mal olarak görülebilmesi için üç temel şart vardır: faydalı olması, kıt olması ve devredilebilir olmasıdır.
  • Tüketim malları - Üretim malları: Tüketim malları insanların ihtiyaçlarını doğrudan karşılayan mallardır. Bu mallara aynı zamanda dolaysız ya da nihai mallarda denir. Üretim malları ise başka mallarının üretiminde kullanılarak ihtiyaçları dolaylı olarak karşılamış olurlar. Bir makine, makinenin çalışmasında kullanılan yakıt, fabrika binası üretim malı niteliğindedir.
  • Dayanıklı mallar - Dayanıksız mallar: Elde edildikten sonra uzun süre fayda sağlayan mallara dayanıklı mal denir (televizyon, torna tezgâhı, masa gibi). Bu mallar kullanılırken tüketilmez, onların faydasından yararlanılır. Dayanıksız malların ise bir defa kullanıldıklarında ömürleri sona erer (kömür, kaynak elektrotu, kâğıt gibi). Yani bunlar fayda sağlandıktan sonra biten mallardır. Buradaki dayanıksız kavramının ekonomik anlamda kullanımıyla günlük kullanımı farklıdır. Günlük yaşamda çabuk yıpranmış bir ayakkabı dayanıksız bir mal olarak adlandırılırken ekonomik açıdan dayanıklı bir maldır zira hemen tükenmeye maruz kalmaz.
  • Özel mallar – Kamusal mallar: Piyasa sisteminde alınıp satılan mallar özel mallardır. Özel firmalar tarafından üretilen mallar iki önemli özelliğe sahiptir. Özel sektör tarafından üretilen bir mal bir tüketici tarafından kullanılınca, diğer tüketicilerin o maldan kullanacakları miktar azalır.Bu özellik kısaca tüketimde rakiplilik diye nitelendirilir. Ayrıca özel sektör tarafından üretilen bir maldan sadece o malı satın alan kişi kullanabilir. Bu bağlamda rakiplilik ve dışarıda tutulabilme özelliklerine sahip olan mallara özel mallar denir. Kamusal mallar ise tamamen piyasa sistemi içinde üretilip satılmazlar. Ekonomistler tarafından kullanılan kamusal mal terimi, malın kamu tarafından sağlanmasını gerektirmez. Bunun yerine mala ait iki özelliğe göre kamusal mal tanımı yapılır. Bu iki özellik; Tüketimde rakip olmaması ve kimsenin dışarıda tutulamamasıdır.
  • İkame (rakip) mallar – Tamamlayıcı mallar: Birbirinin yerine kullanılabilen mallara ikame mal lar denir (reçel-bal, portakal-mandalina gibi). Yalnız başına ihtiyacı karşılamadığından bir başka malla birlikte kullanılan mallara tamamlayıcı mal denir (otomobil-benzin, kalemmürekkep, tebeşir-yazı tahtası gibi).
  • Bölünür mallar – Bölünmez mallar: Bölünür mallar küçük birimlere ayrılıp satılabilir. Bölünmez malları ise bütün olarak almak gerekir.
  • Çoğaltılabilen mallar – Çoğaltılamayan mallar: Miktarlarının üretimle arttırılması mümkün olan mallara çoğaltılabilen mallar denir (masa, sandalye, ayakkabı gibi). Çoğaltılamayan mallar ise üretim yapılarak miktarlarının arttırılması imkansız olan mallardır (antika eşyalar, tarihi eserler bu tür mallara örnektir).

Fayda

Mal ve hizmet tüketimi sonucu elde edilen tatmine fayda denir. Örneğin açlık bir ihtiyaç, açlığı giderecek olan yemek ise, bu ihtiyacı karşıladığı için faydaya sahiptir. Fayda kavramı subjektiftir. Örneğin bir makasın faydası bir terzi için herhangi bir insana göre daha fazladır. Hatta bir malın faydası aynı kişi için değişik zamanlarda farklı olabilir. Örneğin kişi çok susamış olduğu zaman bir bardak suyun faydası diğer zamanlara göre daha fazla olacaktır.

Bir malın faydasından bahsedebilmemiz için öncelikle o mala ihtiyaç duyulması gerekir. Eğer mala ihtiyaç duyulmuyorsa onun faydasından söz edilemez.

İnsanların ihtiyaçlarını karşıladığı sürece kullanılan şey faydalıdır. Bir malın tüketilen tüm birimlerinin sağladığı faydaların toplamına toplam fayda, bir malın tüketim miktarı bir birim artırıldığında toplam fayda da meydana gelen değişmeye marjinal fayda, bir malın tüketilen miktarı artırıldığında, marjinal faydanın giderek azalmasına da azalan marjinal fayda ilkesi adı verilir. Bu bilgiler ışığında şunları söyleyebiliriz;

  • Toplam fayda maksimum iken marjinal fayda sıfırdır.
  • Toplam fayda artarken marjinal fayda azalır.
  • Toplam fayda azalırken marjinal fayda negatiftir.

Değer

Değer ekonomik mal ve hizmetlere verilen göreceli önemdir. Faydanın mutlak bir büyüklük olmasına karşın, değer göreceli bir büyüklük ifade eder. Örneğin bir kişiye göre A malı B malından daha değerli olabilir. Bir malın bir başka mal ile birçok açıdan karşılaştırılması yapılabilir. Fakat iktisatçıları ilgilendiren nokta, malların kişilere sağladığı fayda ve malların elde edilmesi için katlanılan fedakarlık ya da maliyettir.

Değer, kullanım ve değişim değeri olarak iki başlık altında incelenebilir:

  • Kullanım değeri: Bir malın kişiye sağladığı faydanın bir başka malın sağladığı fayda ile karşılaştırılması sonucunda, mala verilen göreceli önemdir. Kullanım değeri kişinin malı kullanması sonucunda ortaya çıktığından kişisel bir değerlendirmedir. Örneğin bir öğretmen için tebeşirin kullanım değeri bir aşçıya göre daha fazladır.
  • Değişim Değeri: Bir mal veya hizmetin başka bir mal veya hizmetle değiştirilebilme oranıdır. Burada söz konusu olan mal veya hizmetin fırsat maliyetidir. Örneğin bir buzdolabının fiyatı (1.500 tl ) bir fırının fiyatının (500 tl ) üç katı ise bir buzdolabı ile üç tane fırın satın alınabilecektir. Yani buzdolabının değişim değeri üç fırın olacaktır.

Değer kavramıyla ilgili bir diğer üzerinde durulması gereken husus değer çelişkisi (paradoksu) konusudur. Bir malın değerini o malın bir yandan talep ediliyor olması, diğer yandan da o malın azlığı ya da çokluğu belirler. Bir mal hem talep ediliyor hem de kıtsa o mal başka mallara göre daha değerli olacaktır. Yaşamımız için vazgeçilmez olmasına karşın, suyun bir elmas parçasından çok daha az değer taşıması değer çelişkisini (paradoksunu) yaratır.

Üretim

Üretim, insanlara doğrudan ya da dolaylı olarak fayda sağlayan malların yaratılması faaliyetidir. Üretim sadece malların miktarının arttırılması değildir. Mal ve hizmetlerin miktarının yanında faydalarının arttırılması yönündeki çabalar da ekonomide üretim faaliyeti olarak değerlendirilir. Bu tür faydaları şu şekilde açıklayabiliriz:

  • Şekil faydası: Üretilmiş bazı malların şekillerinin değiştirilerek ihtiyaçları daha iyi karşılayacak hale getirilmesidir. Örneğin bir miktar kumaş, elbise haline getiriliyorsa burada bir üretim faaliyeti vardır.
  • Yer faydası: Mallar üretildikleri yerlerden, onlardan yararlanacak olan tüketicilerin bulunduğu yerlere taşınarak faydaları arttırılabilir. Örneğin bir malın bol bulunduğu yerden kıt bulunduğu yere taşınarak tüketicilerin gereksinimleri daha iyi karşılanabilir.
  • Zaman faydası: Mallar üretildikleri anda hemen tüketilmezler. İhtiyaç duyulduğu zaman tüketilebilmeleri için malların saklanması ya da stok yapılması gerekir. Mallar bol iken stoklanıp kıt olduğu dönemlerde piyasaya sürülerek tüketiciler için bir fayda yaratılmış olur.
  • Mülkiyet faydası: Üretilmiş olan malların, onlara en fazla ihtiyaç duyanların eline geçmesine aracılık edenlerin yaptıkları iş malların mülkiyet faydasını arttırmaktadır.

Üretim faaliyetlerinde bir takım faktörleri kullanımaktadır. İhtiyaçların giderilmesine yönelik mal ve hizmetlerin elde edilmesinde kullanılması gereken kaynaklara üretim faktörleri denir. Üretim faktörleri aşağıdaki temel başlıklarda toplanmıştır:

  • Emek: Üretimin en önemli unsuru olan emek, beşeri sermaye olarak da adlandırılır. Emek, ihtiyaçların giderilmesine yönelik, insana özgü bedensel ya da zihinsel çabadır. İşgücü olarak da adlandırılır.
  • Doğal kaynaklar: Hava, su, toprak, madenler ve ormanlar gibi doğanın insanlara sağladığı olanaklardır.
  • Sermaye: Sermayeyi, parayla ifade edilen ve üretimde kullanılan üretim araçları olarak tanımlayabiliriz. Üretim sürecinde emeğin verimliliğinin arttırılmasına katkıda bulunan her çeşit alet, makine, teçhizat, bina gibi daha önceden insanlar tarafından üretilmiş üretim araçlarıdır.
  • Girişimcilik: Emek, doğal kaynaklar ve sermayenin organize edilip, mal ve hizmet üretimini gerçekleştirme çabasıdır. Bu çabayı gösteren kişiye ise girişimci adı verilir. Girişimci diğer kaynakları kullanma karşılığı ücret, faiz ve rant ödemesi yaptıktan sonra kalan parayı geliri olarak tutar. Bu paraya kar denir. Kar, girişimcinin risk alma, üretken kaynakları organize etme ve yeni buluşlar ortaya çıkarma karşılığında aldığı bir ödüldür.

Tüketim

İhtiyaçların giderilmesi ya da hafifletilmesi için mal ve hizmetlerin kullanılmasına tüketim adı verilir. İnsanların hayat standardının yükselmesinin en önemli göstergesi daha yüksek tüketim düzeyine ulaşmalarıdır. Tüketimin söz konusu olabilmesi için mal ve hizmetlerden faydalanmanın dolaysız olması gerekir. Örneğin evde yemek yapmak için doğalgaz kullanmak, elektrik kullanmak gibi. Eğer doğalgaz ve elektrik bir fabrikada üretim sürecinde kullanılıyorsa bu tüketim olarak değerlendirilmez, ara kullanım olarak adlandırılır.

Tüketim harcanabilir gelire bağlıdır. Harcanabilir gelir ile tüketim arasındaki ilişkiye tüketim fonksiyonu denir. Gelir sıfır dahi olsa yapılan tüketime zorunlu tüketim denir. Gelirdeki bir birimlik değişmenin ne kadarının tüketime gittiğini gösteren kavrama marjinal tüketim eğilimi denir. Marjinal tüketim eğilimi, tüketimdeki değişmenin gelirdeki değişmeye oranıdır. Belli bir gelir düzeyinde tüketimin gelire oranına ortalama tüketim eğilimi denir.

Ekonomik Etkinlik

Kaynakların tam kullanımıyla hangi malları, ne kadar ve hangi üretim yöntemleriyle üretileceği sorunlarının çözümlenmesiyle, ülke, mevcut teknolojik bilgi ve faktör donanımının izin verdiği maksimum fiziki hasılayı elde etmiş olacaktır. Buna üretimde etkinliğin sağlanması diyoruz.

Kıt kaynakların toplum refahını maksimize edecek şekilde üretim sürecine katılması ve üretilen mal ve hizmetlerin bireyler arasında adaletli olarak dağıtımının yapılması durumu ekonomik etkinliği sağlar. Ekonomide etkinliği, üretimde ve bölüşümde etkinlik olmak üzere iki başlık altında ele alabiliriz.

  • Üretimde etkinlik, Mevcut kaynaklarla en yüksek üretim düzeyine ulaşmayı ifade eder. Aynı çıktı miktarını daha az girdi kullanarak elde etme seçeneği kalmadığında üretimde etkinlik sağlanmış olur. Belirli bir çıktıyı, girdilerin biri ya da birkaçından daha az kullanarak üretme fırsatı varsa üretimde etkinsizlik var demektir.
  • Bölüşümde etkinlik, Üretilen mal ve hizmetlerin üretime katılanlar arasında adaletli bir şekilde dağıtılmasıdır. Bir ekonomide üretilen toplam çıktıyı, sosyal gruplardan birinin refah düzeyini kayda değer ölçüde azaltmaksızın, bir başka grubun refah düzeyini yükseltecek biçimde yeniden bölüştürme seçeneği bulunmadığında bölüşümde etkinlik sağlanmış olur. Bölüşümde etkinlik gelir dağılımı ile ilgilidir. Bir ülkede gelir dağılımı adaletsiz ise bölüşümde etkinlik sağlanamamış demektir.

İş Bölümü ve Uzmanlaşma

Gerek işletme, gerekse ulusal ekonomi açısından iş yapabilme gücü ve dolayısıyla verimlilik, iş bölümü sayesinde artar. Hiç kimse ihtiyaç duyduğu tüm ürünleri tek başına üretemez. Bu nedenle yapılan işbölümü sonucunda herkes en başarılı olduğu alanda uzmanlaşmalı ve sadece o alanda çalışmalıdır.

Adam Smith’in ünlü toplu iğne örneğini hatırlarsak, bir kişi 1770 li yıllarda o zamanın teknolojisini ve aletlerini kullanarak günde en fazla 20 toplu iğne üretebilir. Fakat toplu iğne üretim işini bölümlere ayırır ve her bölümde bir kişiyi görevlendirirsek kurulan toplu iğne üretim tesisinde günde 48.000.000 tane toplu iğne üretilebilir. Üretimdeki bu artış işbölümü ve uzmanlaşma sayesinde gerçekleşmektedir.

İşbölümü mesleki ve teknik işbölümü olarak ikiye ayrılabilir. Mesleki işbölümü, bireylerin herhangi bir meslekte uzmanlaşmasıdır. Manav, berber, mühendis gibi. Teknik işbölümü ise işletmelerin bir malın çeşitli üretim aşamalarının birinde uzmanlaşmasını ifade eder.

Verimlilik

Belli bir süre içinde elde edilen çıktının bunu sağlayan girdiye oranıdır ve teknik üretim sonucunun (çıktının, ürünün) belirli bir büyüklüğe (işgücü sayısı, işgücü saati, makine saati) bölünmesiyle sayısal bir değer olarak ifade edilir. Bu ifadeyi basit bir formüle dönüştürmek istersek :

Verimlilik= Üretim Miktarı/ Girdi Miktarı

Karlılık

Teknik verimliliğin işletme açısından yararlı olması; yani piyasanın üretim ve arzı artan ürüne, maliyet masraflarını ve girişimciye kalacak karı karşılayacak bir fiyat ödemesi halinde, elde edilen karın derecesi, karlılık aracılığıyla ölçülür. Karlılık, girişimcinin koyduğu öz sermayeye oranla net kar ya da girişimin toplam sermayesine oranla net kar + yabancı sermaye faizidir. Bu tanımlama aşağıdaki formülasyonlar aracılığıyla da ifade edilebilir.

Girişimci karlılığı: Net kar x 100 / Öz sermaye

Ya da

Girişim karlılığı: (Net kar + yabancı sermaye faizi ) x 100 / Toplam sermaye

Kıtlık

Kaynakların miktarının tüm arzuları karılamaya yetersiz olduu duruma kıtlık denir. nsanolunun istekleri sınırsız, buna karılık istekleri karılamaya yönelik kaynaklar sınırlı olduu için kıtlık sorunu ortaya çıkmaktadır. Zaten ekonomi biliminin amacı s ınırsız tüketim isteklerinin kıt kaynaklarla nasıl tatmin edileceini incelemektir.

İnsanların istekleri sonsuz denebilecek kadar çoktur. Bunu iki temel nedene balayabiliriz. Birincisi insanların hayatlarını sürdürebilmeleri için karşılamak zorunda oldukları biyolojik ihtiyaçlardır. İkinci neden ise insanların doası gerei elindeki ile yetinmeyip yaamak için gerekli olan asgari ihtiyaçlarından daha fazlasını istemeleridir.

İhtiyaçlar ile kaynaklar arasındaki dengesizlik toplumun yapısıyla, ekonomik durumuyla ya da ekonomik sistemle ilgili bir sorun deildir. ster az gelimi olsun ister gelimi olsun tüm toplumlarda bu sorun görülmektedir. htiyaçlar ile kaynaklar arasındaki bu dengesizlik kıtlık kanunu olarak adlandırılır. Burada kıtlık ile bir kaynaın yokluu deil, toplumun ihtiyaçlarına cevap verecek kadar fazla olmaması anlatılmaktadır.

Tercih ve Fırsat Maliyeti

Tüm isteklerimizi karşılamadaki güçlük, bizi sınırlı kaynaklarımızı en iyi şekilde nasıl kullanabileceğimiz konusunda seçim yapmaya zorlamaktadır. Kıt kaynakların nasıl kullanılacağı konusunda akılcı seçimlerin yapılması ekonominin temel konusunu oluşturmaktadır.

Kıtlığın seçme zorunluluğu getirmesi gibi, seçme gereği de bir ekonomik maliyetin varlığını gösterir. Beğendiğimiz bir şeyi elde etmek istediğimizde ya da bir şey yapmak istediğimizde alternatif başka bir şeye sahip olmaktan ya da başka bir şey yapmaktan vazgeçmemiz gerekir. Belirli bir tercih ya da davranış için vazgeçmek zorunda kaldığımız en değerli alternatif bu seçimin ya da davranışın fırsat maliyetidir. Kıt kaynakların kullanımıyla ilgili alınan her kararda, seçilen alternatifin maliyeti, seçimden vazgeçilen alternatiftir. Bu nedenle kaçırılan fırsatlar anlamında fırsat maliyeti ya da alternatif maliyet denmektedir.

Üretim İmkanları Sınırı

Her çalışma gününde binlerce fabrikada, atölyede, ofislerde çeşit çeşit mal ve hizmetler üretilmektedir. Fakat üretebileceğimiz mal ve hizmetlerin miktarı sahip olduğumuz kaynaklar ve teknoloji düzeyi ile sınırlıdır. Bir malın üretilen miktarını arttırmak için başka bir malın üretimini azaltmak zorundayız. Yani bir seçim yapmak durumundayız. Üretim imkanları eğrisi belli bir süre içerisinde, mevcut tüm kaynaklar ve teknoloji ile üretilebilecek, nihai mal ve hizmetlerin alternatif bileşimlerini gösterir. (s: 11, Örnek açıklama, Tablo; s:12, Şekil 1.1)

Ekonomik Birimler

Ekonomide ekonomik birimler hanehalkı, firmalar ve devlet olmak üzere üç gruba ayrılır. Bu üç gruba ek olarak uluslararası ticaretin söz konusu olduğu ortamda diğer ülkelerdeki ev halkı, firmalar ve devleti içeren bir dış dünya dördüncü aktör olarak sayılabilir.


Güz Dönemi Ara Sınavı
7 Aralık 2024 Cumartesi
v