Genel İşletme Dersi 2. Ünite Özet

İşletme Çevresi

Giriş

İşletmeler faaliyetlerini içinde bulundukları ortamdan bağımsız bir şekilde sürdüremez. İşletmeler, kâr elde etme ile ekonomik, sosyal ve çevresel sürdürülebilirlik gibi temel amaçlarını ancak içinde bulundukları ortamı dikkate almak yoluyla gerçekleştirebilir. İşletmelerin etkili ve verimli bir şekilde yönetilmesi işletme çevresini saran bileşenlerin, kendi aralarındaki etkileşimlerini de dikkate alarak analiz edilmesini, anlaşılmasını ve yorumlanmasını gerektirir.

İşletme-Çevre Etkileşimi

İşletme faaliyetlerinin gerçekleştirildiği bağlam işletmenin çevresidir. Söz konusu bağlamda işletme ve çevre arasında karşılıklı bir ilişki, bir başka ifadeyle etkileşim söz konusudur (Bk. Şekil 2.1).

İşletmecilik faaliyetleri işletmelerin çevreden aldıkları çeşitli girdilerle başlamaktadır. İşletmelerin belli süreçler sonucunda çevreye çeşitli çıktılar olarak ifade edebileceğimiz ürünler sunmasıyla sona ermektedir. Söz konusu ürünler somut (mal olarak adlandırılmakta), soyut (hizmet olarak adlandırılmakta) veya bunların bileşimi (ör. bir lokantanın faaliyetleri) şeklinde olabilir.

İşletme çevresi işletmelere çeşitli fırsatlar sunmanın yanında onların devamlılığını tehdit eden zorlukları da içinde barındıran belirsizlik düzeyi yüksek bir bağlam şeklinde nitelendirilebilir.

Bir Sistem Olarak İşletme Çevresi

İşletme-çevre etkileşiminin net olarak anlaşılabilmesi daha kapsamlı bir analiz çerçevesini gerekli kılmaktadır. Bu amaçla sıklıkla kullanılan kuramlardan biri Genel Sistem Yaklaşımı’dır. Genel sistem yaklaşımı, disiplinler arası bir anlayışla olgu, olay veya sistemler arasındaki karşılıklı ilişkinin çevrenin de göz önünde bulundurularak analiz edilmesine dayanmaktadır (Koçel, 2010).

Sistem, çevreyle ve birbirleriyle ilişkili çeşitli bileşenlerden veya bir başka deyişle, alt sistemlerden oluşan bir bütündür. Sistem yaklaşımında ifade edilen sistemsel bütünün parçaları ise alt sistemler olarak adlandırılmaktadır. Sistemin döngüsel sürecinde çevre hem girdileri sağlamakta hem çıktıların sunulduğu bağlamı oluşturmakta hem de geri bildirim yoluyla sistemin devamlılığına katkı yapmaktadır. İşletme-çevre etkileşimi de benzer bir girdi-çıktı olarak düşünüldüğünde işletmeler açık birer sistem -çevresiyle insan, bilgi, ham madde ve enerji alışverişi olan sistemolarak betimlenebilir. Açık bir sistem olarak işletme için Şekil 2.2 incelenebilir.

şletme sistemi için işletme fonksiyonlarının yürütülmesi konusunda uzmanlaşmış pazarlama, insan kaynakları, finansman ve üretim gibi bölüm veya departmanlar işletmenin alt sistemleri olarak nitelendirilmektedir. Ayrıca işletme, faaliyet gösterdiği sektörün, ulusal ekonominin ve sonrasında da küresel ekonominin alt sistemi olarak nitelendirilmelidir. Bununla birlikte sistem yaklaşımının anlaşılmasında aşağıdaki kavramlar önem taşımaktadır.

  • Sinerji: Bütünün kendisini oluşturan parçalarının toplamından daha fazla değer yaratmasıdır. Sistem içerisindeki alt sistemler sinerji yaratacak şekilde örgütlenmelidir böylece alt sistemlerin tekil katkısından daha büyük bir çıktı oluşturulması mümkün olacaktır. Sinerji, fonksiyonal (işlevsel), stratejik ve yönetsel sinerji olarak farklılaşmaktadır.
  • Entropi: Sistemlerin varlığını sürdürmesi için sinerji oluşturması ve bu şekilde entropiye karşı koyması gerekmektedir. İşletmeler “artı değer” oluşturup entropiyi yenmeye çabalamaktadır.
  • Ekofinalite: Farklı noktalardan başlayarak veya farklı yolları takip ederek daha önceden belirlenmiş amaçlara ulaşılabileceği anlamına gelmektedir. İşletmecilikte belirlenen sonuçlar için katedilmesi gereken rota farklı ve çeşitli olabilir.

İşletme Çevresinin Temel Seviyeleri

İşletme çevresinin işletme içinde kalan bölümü işletmenin iç çevresini, dışında kalan bölümü ise işletmenin dış çevresini oluşturmaktadır. Söz konusu temel seviyeler Şekil 2.3’te görülebilir.

İşletmenin çevresi, içten dışa doğru sıralan iç çevre, sektörel çevre, genel çevre ve küresel çevreden oluşmaktadır. İç çevre işletmenin vizyonunu, misyonunu, temel yeteneğini, örgüt yapısını ve kültürünü içinde barındıran bir çeşit alt sistemler bütünüdür. Dış çevrenin işletmeyi doğrudan etkileyen katmanını tanımlamak için yakın dış çevre, mikro çevre veya bu bölümde benimsendiği gibi sektörel çevre gibi kavramlar kullanılmaktadır. İşletme üzerindeki etkisi dolaylı olan çevresel bileşenler ise işletmenin genel (makro) çevre katmanını oluşturmaktadır. İşletmelerin tüm çevresini etkileyebilme potansiyeli olan dış çevre bileşeni işletmenin küresel çevresidir.

Genel Çevre

İşletmenin genel çevresi bu bölümde beş bileşenli bir yapı olarak betimlenmektedir. Bu bileşenler siyasal-yasal, ekonomik, sosyokültürel, teknolojik ve doğal çevre olarak isimlendirilmektedir.

Siyasal-Yasal Çevre

Genel olarak siyasal sistem, yasal ve siyasal kurumlar, yasalar ve diğer çeşitli düzenlemeleri de içine alan bir yapı olarak tanımlanabilir. İşletmelerin faaliyetlerinin sınırları üzerinde siyasal-yasal çevre belirleyici bir etkiye sahiptir. Norveç’te elektrikli araç kullanımının yaygınlaşması da siyasal-yasal çevrenin üretim ve tüketim alışkanları üzerindeki belirleyici etkisine örnek olarak gösterilebilir (Clegg, Pitelis, Schweitzer ve Whittle, 2023) (Yaşamla İlişkilendir bölümünü inceleyiniz). Siyasal-yasal çevrenin siyasal çevre boyutu siyasal sistem içinde gücün dağılımıyla ilgilidir. Siyasal çevreyi anlayabilmek için incelenmesi gereken kritik faktörler arasında vergi rejimi, kabul edilmiş uluslararası ticaret anlaşmaları, devletin iş sistemi üzerindeki etkisi, siyasi ittifakların gücü, yerel teşvik mekanizmaları, siyasi istikrar, kamu harcamaları ve cari açık yer almaktadır (Clegg, Pitelis, Schweitzer ve Whittle, 2023). Siyasal-yasal çevrenin yasal çevre boyutu ise işletmenin faaliyet gösterdiği ülkenin anayasa ve yasalarından oluşan normlar hiyerarşisini kapsamaktadır

Siyasal-yasal çevrenin en güçlü aktörü devlettir. Devlet yaptığı vergi düzenlemeleriyle işletmecilik faaliyetlerini doğrudan etkileyebilmektedir. Devletin işletmeler üzerindeki bir diğer önemli etkisi de sahip olduğu satın alma gücüdür.

Devlet, ücret ve istihdam, fiyat kontrolleri, bölgesel veya işlevsel teşvik rejimleri, işletmelerin kuruluş yerlerinin belirlenmesi, iş sağlığı ve güvenliği, çevrenin ve halk sağlığının korunması gibi birçok farklı alanda hukuki düzenlemeler yaparak işletme faaliyetlerini etkileyebilmektedir (Dinçer, 1998).

Ekonomik Çevre

İşletmelerin ekonomik çevresi, faaliyette bulundukları ülkenin ekonomik koşullarıyla yakından ilgilidir. Kıt kaynakların kullanılarak sonsuz insan ihtiyaçlarının karşılandığı bağlam işletmelerin ekonomik çevresi şeklinde tanımlanabilir. Ekonomik çevre genel olarak değerlendirildiğinde üretim faktörlerinin sahipliği ve kaynak dağılımına ilişkin gücün yoğunlaştığı yere göre planlı, piyasa ve karma ekonomi olmak üzere üç farklı sistem olarak düşünülebilir.

Ekonomik çevrenin işletmeler üzerindeki etkisini daha detaylı açıklayabilmek için konuyu üç alt başlıkta ele almak mümkündür. Bu başlıklar ekonominin güncel durumu, ekonominin konjonktürel yapısı ve ekonomide yaşanan yapısal değişimler şeklinde sıralanmaktadır (Hitt, Black ve Porter, 2005).

Sosyokültürel Çevre

Sosyokültürel çevre, işletme çevresindeki toplumsal yapıyı ve işletmenin faaliyet gösterdiği toplumun kültürel değerlerini içeren çevresel bileşendir. Sosyal ve kültürel çevre bileşenlerinden oluşan sosyokültürel çevrenin sosyal boyutu eğitim, din, aile ve meslekler gibi toplumsal kurumlara ek olarak toplumdaki demografik ve sınıfsal yapıyı, sınıf çatışmalarını, toplumsal hareketliliği, sosyal hareketleri ve yaşam tarzlarını içermektedir (Hatch ve Cunliffe, 2006).

Kültür, sosyokültürel çevrenin ikinci temel boyutudur. Kültür, belli davranışların yapılmasını engellerken belli davranışları olumlamakta, bir başka deyişle normlaştırmaktadır. Normlar toplumda yerleşmiş tavır, değer ve davranış kalıpları olarak tanımlanabilir. Normlar bireylerin karar verme süreçlerinde oldukça etkili olmaktadır. Kültür bireylerin çeşitli olaylar karşısında verdikleri duygusal tepkilerin şiddetini de belirlemektedir.

Toplumu oluşturan bireyleri bir arada tutan, onların sahip oldukları ortak kültürdür.

Toplumsal değerler kültürün önemli bir yapı taşıdır. Toplumsal değerlerin temel değerler ve ikincil değerler şeklinde sınıflandırıldığı görülmektedir. Temel değerler olarak tanımlanan değerler değişimi zor değerlerdir. İkincil değerlerin ise temel değerlere göre değiştirilmeleri daha kolaydır. İçinde faaliyet gösterdikleri toplumların temel değerlerine saygı göstermeyen işletmelerin söz konusu toplumlarda uzun dönemli olarak faaliyet göstermesi oldukça güçtür. Kültür, doğru ile yanlış, kabul edilebilir ile edilemez, arzu edilen ile arzu edilmeyen davranış kalıplarının ne olduğunu anlamamızı sağlar.

Teknolojik Çevre

Teknoloji dendiğinde genelde teknolojik ilerlemeler anlaşılmaktadır. Fakat en basit anlamda teknoloji, girdileri çıktılara dönüştürmek için gerekli olan uzmanlık, bilgi, araç ve yetenek şeklinde tanımlanabilir. Teknolojik çevre bağlamında üzerinde durulması gereken konular arasında yeni buluş ve keşifler, bilimsel ilerlemeler, teknoloji transfer hızı, internet ve mobil teknolojilerin gelişimi, enerji verimliliği ve maliyetleri, teknolojik eskime, taşıma maliyetleri ve ham madde tedariki gibi konular yer almaktadır (Clegg, Pitelis, Schweitzer ve Whittle, 2023).

Ürün ve/veya sürece yönelik teknolojik yenilikleri zamanında fark edip eyleme geçemeyen işletmeler için teknolojik yeniliklerin varoluşsal bir tehdit oluşturabileceği göz ardı edilmemelidir (Hitt, Black ve Porter, 2005)

Doğal Çevre

Karbon salınımına ilişkin düzenlemeler, çevre aktivistleri ve sivil toplum kuruluşları, iklim krizi, nesli tükenmekte olan türlerin korunması, ani meteorolojik değişimler, doğal afetler, salgın hastalıklar ve kuraklık gibi birçok konu doğal çevre kapsamında değerlendirilmektedir (Clegg, Pitelis, Schweitzer ve Whittle, 2023). Doğal kaynaklar ile iklim koşulları, coğrafi ve jeolojik etkenler işletmelerin doğal çevresini oluşturmaktadır. Kuruluş yeri seçimi ve işletmecilik faaliyetlerinin maliyeti açısından doğal çevre güçlü bir etkiye sahiptir.

İşletmecilikte, kâr elde etmenin ötesinde bir şeyler yapabilme veya toplumsal ve çevresel koşulları geliştirmeye dönük girişimler kurumsal sosyal sorumluluk olarak tanımlanmaktadır (Robbins ve Coulter, 2012). Kurumsal sosyal sorumluluk sahibi işletmeler hissedarlarının yanı sıra diğer paydaşlarının çıkarlarını da gözeten işletmeler olarak betimlenmektedir

İşletmelerin doğal çevreyle etkileşimlerinde yol gösterici olan Birleşmiş Milletler tarafından ortaya konan Küresel Amaçlar Resim 2.2’de incelenebilir.

Küresel Çevre

Küresel çevre işletme çevresinin tüm katmanlarını ve bu katmanların bileşenlerini etkileme potansiyeli olan dış çevre bileşenidir. Küreselleşme olgusu işletme faaliyetlerinin uluslararasılaşma düzeyini artırmıştır.

Küreselleşme, ekonomik, siyasal-yasal, sosyokültürel, teknolojik ve doğal çevre faktörlerinin uluslararası etkileşimi sayesinde, ülkeler arasında var olan sınırların yok olma eğilimine girmesi şeklinde tanımlanabilir. Konteyner ticareti, nüfus artışı, şehirleşme, uluslararası medya, dijitalleşme, uluslararası kurumlar, göç ve çok kutuplu dünya düzenine geçiş küreselleşme olgusunu hızlandıran gelişmeler olarak sıralanmaktadır (Clegg, Pitelis, Schweitzer ve Whittle, 2023).

Küresel çevre de diğer çevre bileşenleriyle etkileşim içindedir. Fakat, küresel çevrenin, tüm genel çevre bileşenlerini etkileyebilme potansiyelinin daha yüksek olduğu ifade edilebilir. Küresel Çevre-Genel Çevre Etkileşimi Tablo 2.1’de incelenebilir.

Sektörel Çevre

Sektör veya endüstri; benzer ürünler üreten, üretim süreçlerinde benzer girdilere ihtiyaç duyan, benzer işletmelerle kurulan stratejik iş birliklerinin içinde yer almaya çalışan, benzer yasal düzenlemelere uymakla yükümlü olan, benzer nitelikli insan kaynaklarını elde etmek ve işletmede tutmak için çabalayan işletmelerden oluşmaktadır. İşletmelerin dış çevresinin genel çevre ile işletme iç çevresi arasında konumlandırılan katmanı işletmenin sektörel çevresi olarak adlandırılmaktadır. İşletmelerin sektörel çevresinin temel olarak beş bileşenden oluştuğu belirtilebilir. Bu bileşenler;

  • Rakipler ve rekabet,
  • Müşteriler,
  • Tedarikçiler ve stratejik ortaklıklar,
  • Yasal düzenleyiciler ve çıkar grupları ile
  • İş gücü piyasası şeklinde sıralanabilir.

Rakipler ve Rekabet

Aynı veya benzer ürünleri üreterek piyasaya sunan herhangi bir işletme, aynı sektörde faaliyet gösteren bir başka işletmenin rakibi olarak tanımlanmaktadır. İşletmeler fiyat rekabeti, reklam, ürün farklılaştırma, müşteri memnuniyeti veya genişletilmiş garanti gibi imkânlar sunarak kendilerini farklılaştırabilir.

İşletmelerin belli sektörlere giriş ve çıkışlarında belirleyici olan etkenler arasında söz konusu sektördeki rekabetin yoğunluğu önemli bir yer tutmaktadır. İşletmelerin bazı sektörlere giriş yaparken yaşadıkları zorluğun nedenleri arasında (Hodge, Anthony ve Gales, 2002);

  • Sektörde iş yapmak için gerekli işletme hacminin oldukça büyük olması,
  • Sektörde iş yapmak için gereken sermaye birikiminin oldukça fazla olması,
  • Sektörde yer alan işletmelerin ürünlerinin oldukça farklılaşmış, yenilikçi ürünler olması,
  • Değişim maliyetlerinin yüksekliği,
  • Dağıtım kanallarına erişiminin kısıtlı olması ve
  • Sektöre girişte çeşitli yasal engellerin bulunması gibi etkenler yer almaktadır. 

İşletmelerin sektörel çevrelerindeki rekabetin yoğunluğunu etkileyen bir başka etken ikame ürünlerdir. İkame ürünler işletmenin sunduğu ürünlerin yerini alabilecek, işletmenin sunduğu ürüne benzemeyen mal veya hizmetlerdir. Akşam yemeği için belli lokantalar arasında seçim yapmak yerine, dışarıda yemek ile evde yemek hazırlamak arasında tercih yapmak ikame ürün kavramına örnek olarak verilebilir (Mirze, 2010). 

Müşteriler

Sektörel çevrenin müşteri bileşenini iki grupta ele almak mümkündür. Bazı müşteriler işletmelerin sundukları ürünleri kendi bireysel ihtiyaçlarını karşılamak için satın alırken (bireysel müşteri) diğerleri bu ürünleri yeniden satmak veya üretim süreçlerinde kullanmak için (endüstriyel müşteri) talep etmektedir. Müşteriler, rakip işletmeler arasında tercih yaparken genellikle, genişletilmiş ürün kavramını göz önünde bulundurmaktadır (Lussier, 2006). Genişletilmiş ürün kavramı, satın alınan herhangi bir ürünün somut faydasına eşlik eden satış sonrası hizmetler, garanti koşulları, ödeme kolaylıkları ve ürün imajı gibi etkenleri kapsayan daha bütünleşik bir yapıyı ifade etmektedir.

Tedarikçiler ve Stratejik Ortaklıklar

İşletmelerin ihtiyaç duydukları girdilerin birçoğu, işletmelerin birlikte çalıştığı tedarikçiler tarafından sağlanmaktadır. Tedarikçiler işletmelerin üretim süreçlerinde ihtiyaç duyacağı girdileri sağlayan kişi veya kuruluşlar şeklinde tanımlanmaktadır (Mirze, 2010). Bu girdiler ham madde ve malzeme gibi daha somut girdileri içerebileceği gibi deneyim veya bilgi gibi daha soyut girdileri de içerebilir.

Stratejik ortaklıklar işletmeler tarafından karşılıklı kazanç ilkesine dayalı olarak kurulan iş birliğine dayalı ortaklıklardır (Ebert ve Griffin, 2020). İşletmeler çeşitli ortak hedeflere etkin bir şekilde ulaşabilmek için bazı işletmelerle oldukça yakın iş ilişkileri kurmak durumundadır. Bu noktada bilinmesi gereken stratejik ortaklıklar sayesinde çeşitli işletmelerin bir araya gelerek, sektörel çevre bağlamında daha güçlü bir yapı oluşturma eğiliminde olduklarıdır.

İş Gücü Piyasası

Üretim faktörlerinden biri olarak emek, işletmeler açısından rekabet üstünlüğünün de temel kaynakları arasında sayılmaktadır. İşletmelerin beşerî sermayelerinin inşası birbiriyle ilişkili üç faaliyete dayalıdır. Bu faaliyetler insan kaynaklarının bulunması, geliştirilmesi ve elde tutulması çabalarını kapsamaktadır (Dess, McNamara, Eisner ve Lee, 2021). İşletmenin ihtiyaç duyabileceği iş gücünün iş gücü piyasasından sağlanabilmesi dışında, iş gücünün eğitim durumu ve eğitim ihtiyaçları, ücret, ücret dışı faydalar, sendikaların varlığı veya yokluğu, iş gücünün sosyal değerleri gibi etkenler de iş gücü piyasası değerlendirilirken göz önünde bulundurulmalıdır. İşletmelerin insan kaynakları yönetimi ve sektörel çevrenin iş gücü bileşeni açısından üzerinde durulması gereken bir başka konu da sendikalardır. Sektörel çevrede sendikaların varlığı ve etkililiği ile işletmenin sendikalarla geliştirdiği yapıcı iş birliği işletmenin itibarı, iş gücü motivasyonu ve iş gücünün işletmede daha uzun dönemli istihdamı üzerinde önemli bir etki yaratabilir.

Düzenleyici Kurumlar ve Çıkar Grupları

Düzenleyici kurumlar; devlet tarafından kamu yararını korumak amacıyla kurulmuş, belli uzmanlık alanlarında faaliyet gösteren, bu alanlardaki uygulama kalıplarını belirleyen veya çeşitli düzenlemeler yapan resmî kuruluşlardır. İşletmeler faaliyetlerini sürdürürken hangi düzenleyici kurumların doğrudan etki alanında yer aldıklarını iyi bilmeli ve bu kurumların öngördükleri düzenlemelere -bağlayıcı nitelik taşıdıklarından- uymak zorunda olduklarını unutmamalıdır.

Düzenleyici kurumların aksine çıkar grupları, devlet tarafından oluşturulmuş resmî bir yapıyı ifade etmemektedir. Bu tür gruplar kâr amacı gütmeyen bir sivil toplum kuruluşunun çatısı altında faaliyet gösterebileceği gibi, sosyal medya üzerinde merkezî bir yönetimi olmayan bir yapı olarak da faaliyet gösterebilir.

İşletmenin İç Çevresi

İşletme çevresinin işletme sınırları içinde kalan bölümü işletmenin iç çevresi olarak adlandırılmaktadır. İşletmelerin iç çevresi kendisine özgü özellikleri olan dinamik yapılardır. Bu nedenle, işletme çevresi analiz edilirken işletmenin iç çevresinin özelliklerinin de göz önünde bulundurulması, işletmenin güçlü ve zayıf yönlerinin planlama sürecine dâhil edilmesi gerekmektedir.

Misyon, Vizyon ve Temel Yetenekler

Misyon kavramı, bir işletmenin var olma nedeni (fra. raison d’être) olarak tanımlanabilir (Hill ve Jones, 2009). Misyon, işletmenin var olma nedenini ortaya koyarken işletmenin temel amacını, işletmenin hedef kitlesini ve iş yapış tarzını net bir şekilde betimler. Vizyon, işletmenin gelecekte kendini görmek istediği konumu tanımlar ve bireylerin zihinlerinde işletme hakkında oluşan güçlü ve çekici bir gelecek beklentisini ortaya koyar.

Bir işletmenin her konuda uzman olması beklenemez. İşletmelerin en iyi bildikleri ve yaptıkları işler onların temel yetenekleri olarak tanımlanmaktadır. Herhangi bir yeteneği işletme için temel yetenek yapan, söz konusu yeteneğin değerli, kıt, taklit edilmesi güç olması ve ikame edilmesinde yaşanan zorluktur (Hitt, Ireland ve Hoskisson, 2011).

Örgüt Yapısı

Örgütleme, bir işletmede kimin, neyi, hangi yetkiyle gerçekleştireceğinin ortaya konması sürecidir. Bu süreç sonunda kaynakların nasıl konumlandırıldığı, yapılacak görevlere ilişkin ne tür bir iş bölümüne gidildiği ve işletme içindeki birimlerin nasıl koordine edildiklerini gösteren bir yapı ortaya çıkmaktadır. Söz konusu bu yapı işletmecilikte örgüt yapısı olarak adlandırılmaktadır. Örgüt yapısı işletme içinde ast-üst ilişkilerini, izlenmesi gereken iletişim kanallarını ve işletme amaçlarının hiyerarşik düzenini ortaya koymaktadır. İşletmelerin örgüt yapıları genelde örgüt şemaları aracılığıyla görsel olarak ifade edilmektedir.

Örgüt Kültürü

Her işletmenin kendi yapısına has bir kültürü vardır. Örgüt kültürü, işletmelerin beşerî boyutuyla ve toplum-işletme etkileşimiyle yakından ilgili bir kavramdır. Örgüt kültürü örgüt içinde bireyler tarafından paylaşılan ve örgütün nasıl faaliyet göstereceğini etkileyen karmaşık ideoloji, sembol ve temel değerler bütünüdür. İşletme içinde paylaşılan değer, norm ve davranış kalıpları, o işletmenin kültürünü oluşturmaktadır.

Örgüt kültürü, bireylerin karar verme süreçlerinde oldukça önemli bir etkiye sahiptir. Ayrıca örgüt kültürü, işletmelerin iş gücü piyasasıyla olan ilişkilerinde de oldukça belirleyici olmaktadır. İşletmeler, işletme kurucuları veya efsane yöneticiler gibi kahramanları kullanarak, işletmeye ilişkin çeşitli başarı hikâyelerinin yayılımını sağlayarak, sloganlar veya semboller üreterek, işletme çalışanlarının bir araya geldikleri çeşitli törenler düzenleyerek örgüt kültürlerini geliştirip pekiştirmeye çabalamaktadır.

Çevresel Belirsizlik ve Değişim

İşletme çevresi dinamik, karmaşık ve bulanık bir yapı olarak betimlenmelidir (Needle ve Burns, 2019). İşletme çevresinin dinamik yapısı değişimle ilgilidir. Dinamizmi artıran etkenler oldukça çeşitlidir. Örneğin, hızlı teknolojik değişim mal, hizmet ve süreçlerin yeniden tasarlanmasını gerektirebilir. Küresel düzeyde faaliyet gösteren bir işletme için ise durumun yönetimi daha zordur. Değişimin hızı her bir ülke bağlamı için farklı olabilir. Bu durum aynı anda farklı stratejilerin benimsenmesi anlamına gelecektir. Bulanıklık ise karar alternatiflerinin durumuyla ilgilidir. İşletmelerde yöneticiler tarafından verilen kararların çoğu öngörülmesi güç, bulanık bir ortamda verilmektedir. Birçok durumda karar verici karar alternatifleri, risk ve alternatif kararların sonuçları üzerinde yeterli bilgiye sahip değildir (Ebert ve Griffin, 2020). Son olarak çevrenin karmaşıklığı, işletme çevresinde meydana gelen değişimin anlaşılmasında yaşanan zorlukla ilgilidir (Thompson ve Martin, 2005).

İşletme çevresini anlamaya çalışan bir yönetici tarama, izleme, kestirim ve değerlendirme süreçlerini devreye sokmalıdır. Çevresel belirsizlik, işletme çevresindeki faktörlerin değişim hızı ve işletme çevresini etkileyen faktörlerin sayısı bağlamında düşük belirsizlik ve yüksek belirsizlik olarak karşımıza çıkabilmektedir (bk. Şekil 2.5).

Güz Dönemi Ara Sınavı
7 Aralık 2024 Cumartesi
v