Avrupa Birliği ve Türkiye İlişkileri Dersi 8. Ünite Sorularla Öğrenelim
Türkiye Avrupa Birliği İlişkilerinin Mevcut Durumu Ve Geleceği
Avrupa Birliği Türkiye ilişkilerinin geçmişi neye dayanmaktadır?
Türkiye Avrupa Birliği (AB) ilişkileri 1959 yılında Türkiye’nin Avrupa Ekonomik Topluluğu (AET)’na yapmış olduğu ortak üyelik başvurusuna dayanmaktadır. Türkiye’nin yapmış olduğu başvuru üzerine 12 Eylül 1963 tarihinde, Türkiye ile AET Arasında Bir Ortaklık Yaratan Anlaşma imzalanmıştır. Ankara Anlaşması olarak adlandırılan ortaklık anlaşması, 1 Aralık 1964 tarihinde yürürlüğe girmiştir.
Ortak üyelik nedir?
AB’ye tam üyelik statüsünün dışında, AB ile ortak üye ülke arasında ileri ekonomik ve siyasi bütünleşmenin sağlandığı bir statüdür.
Ankara Anlaşması ile ortak üyelik için kaç dönem öngörülmüştür?
Ankara Anlaşması, ortak üyelik için üç dönem öngörmüştür. Bu dönemler, Hazırlık Dönemi, Geçiş Dönemi ve Son Dönem’dir. Hazırlık Dönemi Geçici Protokol ile, Geçiş Dönemi Katma Protokol ile, Son Dönem ise 1/95 ve 2/95 sayılı Ortaklık Konseyi Kararları ile düzenlenmiştir.
Hazırlık Dönemini açıklayınız?
Hazırlık Dönemi Ankara Anlaşması’nın yürürlüğe girdiği 1 Aralık 1964 tarihinde başlamış ve 31 Aralık 1972 tarihinde sona ermiştir. Hazırlık Dönemi’nde Türkiye ekonomisinin gümrük birliğine hazırlanması öngörülmüştür. Bu bağlamda Türk ihraç ürünlerine tek taraşı ticari ayrıcalıklar tanınmış ve mali yardımda bulunulmuştur. Hazırlık Dönemi’ni takiben 1 Ocak 1973 tarihinde Geçiş Dönemi başlamıştır.
Geçiş Dönemini açıklayınız?
Geçiş Dönemi gümrük birliğinin fiilen hayata geçirileceği, diğer bir ifadeyle tarafların gümrük birliği yükümlülüklerini üstlenecekleri bir dönemdir. Esasen Geçiş Dönemi Türkiye’nin gümrük birliği yükümlülüklerini üstleneceği dönemdir. Geçiş Dönemi’nin 31 Aralık 1995 tarihinde tamamlanması planlanmıştır. Geçiş Dönemi süresince Türkiye çeşitli ekonomik ve siyasi nedenlerle on iki ve yirmi iki yıllık takvimlerdeki yükümlülüklerini, biraz gecikmeli de olsa yerine getirmiş ve Geçiş Dönemi planlandığı gibi 31 Aralık 1995 tarihinde sona ermiştir.
Son Dönemi açıklayınız?
Geçiş Dönemi’nin sona ermesiyle birlikte 1 Ocak 1996 tarihinde, Ankara Anlaşması’nın ortaklık ilişkisi için öngördüğü Son Dönem’e geçilmiştir. Son Dönem’in, Türkiye ile AB arasındaki gümrük birliğinin sorunsuz bir şekilde uygulandığı ve Türkiye’nin ekonomik ve siyasi olarak AB’ye daha da yaklaştığı bir dönem olması hedeflenmiştir. Türkiye’nin ortaklık ilişkisinin Son Dönemi’nden beklentisi, AB’nin Orta ve Doğu Avrupa ülkeleri ile başlattığı beşinci genişleme sürecine katılmak olmuştur. Aralık 1999 Helsinki Zirve Toplantısı’nda Türkiye’nin diğer tam üye adayı ülkelerle eşit statüye sahip bir tam üye adayı olduğu kararı alınmıştır. Böylece Türkiye’nin tam üyelik süreci başlamıştır.
Beşinci Genişleme Süreci nedir?
AB’nin tarihî genişleme sürecidir. Çek Cumhuriyeti, Polonya, Macaristan, Slovak Cumhuriyeti, Slovenya, Estonya, Letonya, Litvanya, Güney Kıbrıs ve Malta’nın 1 Mayıs 2004 tarihinde AB’ye tam üyelikleriyle birlikte beşinci genişleme sürecinin ilk dalgası gerçekleşmiştir. Genişleme sürecinin ikinci dalgasında yer alan Bulgaristan ve Romanya, 1 Ocak 2007 tarihinde AB’ye tam üye olmuştur. Genişleme sürecinin üçüncü dalgasında ise Türkiye ve Hırvatistan yer almaktadır.
Türkiye İçin Genişleme Stratejisi nedir?
Türkiye’ye, Aralık 1997 Lüksemburg Zirve Toplantısı’nda sunulmuş olan, tam üyeliğe alternatif bir stratejidir. Türkiye için Avrupa Stratejisi, Türkiye ile AB arasındaki gümrük birliğinin derinleştirilmesi ve genişletilmesi esasına dayanmaktadır.
Aralık 2004 Brüksel Zirve Toplantısı kararlarında Türkiye içim önem arz eden hususlar nelerdir?
9 Aralık 2004 Brüksel Zirve Toplantısı kararlarında Türkiye içim önem arz eden hususlar şunlardır; • Tam üyelik müzakereleri, ucu açık müzakereler olarak tanımlanmıştır. Bu durum Türkiye’ye özgü olmayıp genişleme sürecinde yer alan tüm aday ülkeler için geçerlidir. • AB, Türkiye’deki reform sürecini memnuniyetle karşılamakta ve Türkiye’nin reform sürecini sürdüreceğine olan inancını vurgulamaktadır. Ayrıca Avrupa Komisyonunun Türkiye’deki siyasi reform sürecini, özellikle de temel özgürlükler ve insan haklarına saygı ilkelerine uyumunu izlemeye devam edeceğini belirtmiştir. • Komşu ülkelerle olan anlaşmazlıklara Uluslararası Adalet Divanında çözüm aranacaktır.
İstikrar ve Büyüme Katkı Paktı Kriterleri nedir?
Euro bölgesi ülkeleri için mali disiplin öngören Maastricht kriterleri, istikrar ve Büyüme Paktı kriterleri olarak kabul edilmektedir. Bu kriterler, bütçe açığı ve kamu borcu kriteridir. Bütçe açığı kriterine göre, üye ülkelerin bütçe açıkları GSYİH’lerinin % 3’ünü geçmemelidir. Kamu borcu kriterine göre ise üye ülkelerin kamu borçları GSYİH’lerinin % 60’ını geçmemelidir.
Avrupa Birliği’nin para birimi nedir?
Uluslar üstü yapıya sahip olan AB’nin çok sayıda ortak politikası vardır. Ancak Avrupa Birliği’nin tek para birimi Euro’dur.
AB’nin EPB uygulamasının eksik yönü nedir?
AB’nin EPB uygulamasının eksik yönü, ortak maliye politikasının olmamasıdır. AB’nin ortak bütçesi, diğer bir ifadeyle AB bütçesi, AB GSYİH’sinin % 1’i civarındadır. Bu kadar küçük bir bütçe, gerçek bir makroekonomik politika aracı olmaktan çok uzaktır. AB bütçesi yıllık olarak yapılmakla birlikte, gelecek beş yıllık dönemi kapsayacak şekilde planlanmaktadır. AB bütçesi, bu özelliği nedeniyle yaşanabilecek ekonomik istikrarsızlıklara ve olası ekonomik krizlere karşı duyarlı ve esnek değildir. Bu bakımdan AB bütçesi hem çok küçüktür; hem de AB ekonomisini yönetebilecek güce sahip değildir.
Üye ülkelerin farklı maliye politikaları uygulamalarını en aza indirmek için getirilen sınırlamalar nelerdir?
AB’nin üç farklı sınırlaması mevcuttur. Bu sınırlamaların ilki, Maastricht Kriterleri olarak bilinen sınırlamalardır. İkinci sınırlama, EPB’ye katılan ülkelerin uyması gereken kriterlerdir. Üçüncü sınırlama ise esasen bir sınırlama değil, üye ülkeler arasındaki işbirliğini gerekli kılan bir uygulamadır. Üye ülkelerin para ve maliye otoriteleri yıllık Genel Ekonomi Politikası İlkeleri toplantılarında bir araya gelerek uzun dönem planları yapmakta ve fikir alışverişinde bulunmaktadır.
Üye ülkelerin yıllık Katma Değer Vergisi (KDV) matrahlarının ne kadarı AB bütçesine gelir olarak aktarılmaktadır?
2012 yılı itibarıyla üye ülkelerin yıllık Katma Değer Vergisi (KDV) matrahlarının % 0,3’ü, AB bütçesine gelir olarak aktarılmaktadır.
Gümrük Birliği nedir?
Bir ekonomik entegrasyon türüdür. Gümrük birliğine üye olan ülkeler dış ticarette birbirlerine uyguladıkları tarife ve benzeri tüm ticaret engellerini kaldırırlar; gümrük birliği dışındaki ülkelere de ortak gümrük tarifesi uygularlar ve tek bir dış ticaret politikası yürütürler.
Ortak Pazar nedir?
Üye ülkeler arasında gümrük birliğinin oluşturulduğu, malların işgücünün, hizmetlerin ve sermayenin serbest dolaşımının sağlandığı bir ekonomik entegrasyon türüdür.
Para birliğinin sağlıklı bir şekilde işlemesi nasıl gerçekleşmektedir?
Para birliğinin sağlıklı bir şekilde işleyebilmesi, üç temel unsurun varlığına bağlıdır. Bu unsurlar; • Üye ülkeler arasında para politikalarının uyumlaştırılması, • Üye ülkelerin döviz rezervlerinin ortak bir havuzda toplanması, • Tek bir merkez bankasının veya parasal otoritenin oluşturulmasıdır.
EPB’nin faydaları nelerdir?
EPB’nin faydaları şunlardır: • Üye ülkelerin döviz rezervlerinin ortak bir havuzda toplanması, döviz rezervlerinin kullanımında önemli avantajlar sağlar. Ödemeler dengesi açık veren ülkenin açığı, fazla veren ülkenin fazlası ile kapatılır. Birlik içi ticari işlemlerin finansmanı döviz ile gerçekleşmeyeceğinden, dövize olan ihtiyaç azalır. Para birliği birlik içi ticareti, diğer ülkelerle ticaretin azalması pahasına arttırmaktadır. Böylece EPB’nin, AB’nin dolara olan bağımlılığını azaltıcı etki yaratmaktadır. • AB gibi güçlü ekonomik bütünleşmelerde Euro gibi tek para biriminin varlığı, ilgili para birimine, ABD doları, Japon yeni gibi güçlü dünya paralarıyla rekabet edebilme olanağı tanır. Dolayısıyla tek para birimi, uluslararası işlemlerde kabul gören yeni bir dünya parası olmaktadır. • Finansal yönetim maliyetleri düşer. Dövizle işlem yapan kurumların faaliyetlerinin sona ermesi kaynak tasarrufu sağlar. • Para birliği ülkelerine arasında sabit döviz kurlarının veya tek para biriminin varlığı, serbest ticaret ve faktör hareketleri için önemli avantajlar sağlar. • Para birliği ülkelerinden bir açık verdiğinde, ilgili ülke doğrudan para birliği piyasasından borçlanabilir. Ayrıca para birliğinin ortak merkez bankası, ilgili ülkedeki faiz oranlarını arttırarak ülkenin sermaye çekmesine yardımcı olur. • Para birliği ülkelerinin büyük bütçeli bir merkezi mali otoriteye sahip olmaları, güçlü bir mali uyumlaştırmaya işaret etmektedir.
EPY’nin maliyeti nedir?
EPY’nin maliyeti esasen ülkelerin ulusal paralarından vazgeçmelerinin maliyetidir. Bir ülkenin ulusal parasından vazgeçmesi, ulusal ekonomi politikasının en önemli araçlarından birinden vazgeçmesidir. Bu durum ülkelerin ulusal para politikasını bağımsız olarak yürütme olanağını ortadan kaldırmaktadır. Yani birliğine üye bir ülkede ulusal merkez bankasının para politikası üzerinde bir yetkisi ve gücü elinden alınmaktadır. Bu yetki ve güç, para birliğinin ortak merkez bankasına devredilmektedir. Böylece para birliğine üye ülke devalüasyon veya revalüasyon aracılığıyla parasının fiyatını ve dolaşımdaki para miktarını belirleyebilme veya faiz oranlarını değiştirebilme olanağını kaybetmektedir.
Optimum para alanları teorisi nedir?
Bir ülkenin para birliğine katılması durumunda ulusal para politikası ve döviz kurları üzerindeki bağımsızlığını kaybetmesi nedeniyle maliyetleri analiz etmektedir.
Bretton Woods Sistemi nedir?
İkinci Dünya Savaşı sonrasında oluşturulan, özünde ABD dolarına bağlı sabit kur sistemi olan fakat gerektiğinde küçük kur ayarlamalarına izin veren para sistemidir. Bretton Woods Sistemi, 1970’li yılların başlarında terk edilmiştir.
Werner Raporu nedir?
EPB’in esaslarını ve aşamalarını içeren Werner Raporu 1971 yılında kabul edilmiştir. Werner Raporu, EPB’nin oluşumu için şu koşulları öngörmüştür: • Malların, hizmetlerin, kişilerin ve sermayenin serbest dolaşımının sağlanması, • Tek bir para birimi yaratılması, • Ekonomi politikasının AB düzeyinde yürütülmesi.
Maastricht kriterleri olarak bilinen EPB kriterleri nelerdir?
Maastricht kriterleri şunlardır: • Fiyat istikrarı: Fiyat istikrarı bakımından en iyi performansa sahip üç üye ülkenin yıllık enşasyon oranları ortalaması ile bir üye ülkenin enşasyon ortalaması arasındaki fark; 1,5 puanı geçmemelidir. • Bütçe açığı: Üye ülkelerin bütçe açıkları GSYİH’lerinin % 3’ünü geçmemelidir. • Kamu borcu: Üye ülkelerin kamu borçları GSYİH’lerinin % 60’ını geçmemelidir. • Faiz oranları: Üye ülkelerde uygulanan uzun vadeli faiz oranları, on iki aylık dönem itibarıyla fiyat istikrarı bakımından en iyi performansa sahip üç üye ülkenin ortalamasını 2 puandan fazla geçmemelidir. • Döviz kuru istikrarı: Son iki yıl itibarıyla bir üye ülkenin ulusal para birimi, diğer bir üye ülkenin para birimi karşısında devalüe edilmiş olmamalıdır.
2012 yılı itibariyle kaç ülke Euro Bölgesi’ndedir?
2012 yılı itibarıyla 27 AB üyesi ülkenin 17’si Euro Bölgesi’ndedir. Bu ülkeler, Almanya, Fransa, İtalya, İspanya, Portekiz, Yunanistan, Hollanda, Belçika, Lüksemburg, Avusturya, Finlandiya, İrlanda, Güney Kıbrıs, Malta, Slovenya, Slovakya ve Estonya’dır.
Uluslararası Stratejik Araştırmalar Kurumu (USAK)’a göre Euro’nun geleceğine ilişkin kaç senaryodan bahsedilmektedir?
Uluslararası Stratejik Araştırmalar Kurumu (USAK)’a göre Euro’nun geleceğine ilişkin üç farklı senaryodan söz edilebilir. İlk senaryo, Euro Bölgesi’nin yapısal problemleri çözememesi ve dağılmasıdır. İkinci senaryo, Euro Bölgesi’nin yeniden yapılanmasıdır. Bu senaryo, Euro Bölgesi’nin optimum para alanı niteliği taşımadığını kabul etmektedir. Senaryoya göre, Euro Bölgesi’nin optimum para alanı niteliği taşımasını engelleyen unsurlar ortadan kaldırılacak ve bu doğrultuda Euro Bölgesi yeniden yapılandırılacaktır. Üçüncü senaryo ise Euro Bölgesi’nin yeniden şekillendirilmesidir. Euro Bölgesi’nin gerekli reformları gerçekleştirerek yeniden yapılandırılamaması durumunda Bölge’nin ekonomisi görece zayıf ülkeleri Bölge’nin dışına çıkarılarak ekonomik yapıları birbirine benzeyen ülkelerle Euro Bölgesi yeniden şekillenecektir.
Lizbon Antlaşması ile gerçekleştirilen değişiklikler nelerdir?
Lizbon Antlaşması ile gerçekleştirilen değişiklikler dört ana başlıkta toplanabilir. Bunlar; • Daha demokratik ve şeffaf Avrupa, • Daha etkin Avrupa, • Hakla ve değerle, özgürlük, birlik ve güvenlik Avrupası, • Küresel düzeyde bir aktör olarak Avrupa.
Daha demokratik ve şeffaf Avrupa ile ne kastedilmektedir?
Avrupa Parlamentosunun ve ulusal parlamentoların rollerinin güçlendirilmesiyle vatandaşlara seslerini duyurabilmek için daha fazla fırsat verilmekte ve AB ve ulusal düzeyde yetkilerin nasıl dağıldığı konusuna açıklık getirilmektedir. • Avrupa Parlamentosuna daha güçlendirilmiş rol: Doğrudan AB vatandaşları tarafından seçilen Avrupa Parlamentosu, AB karar alma sürecinde, AB bütçesinde ve uluslararası anlaşmalarda daha fazla yetkilendirilmiştir. • Ulusal parlamentolara AB kurumsal mekanizması içinde daha fazla rol: Ulusal parlamentoların AB kurumsal mekanizması içindeki yeri ve rolü güçlendirilmiştir. • Vatandaşlara seslerini daha fazla duyurabilme olanağı: Vatandaşlar Girişimi adı altında, birkaç üye ülkeden toplam bir milyon vatandaş bir araya gelerek AB’ye yeni politika önerisi getirme olanağına sahip olmuştur. • Yetki dağılımına açıklık getirilmesi: Üye ülkeler ve AB arasında yetkilerin dağılımı konusuna açıklık getirilmiştir. • AB’nden ayrılma: Lizbon Antlaşması’yla AB tarihinde ilk kez AB üyeliğinden çekilme olasılığı gündeme gelmiştir.
Daha etkin Avrupa ile kastedilen nedir?
Basitleştirilmiş çalışma metotları ve oylama kurallarıyla AB’ye iyileştirilmiş bir hareket kabiliyeti sunulmaktadır. • Etkili ve etkin karar alma: Konseyin nitelikli çoğunluk oylama şekli, karar almayı hızlandırmak ve daha etkin hale getirmek için yeni politika alanlarına doğru yaygınlaştırılmıştır. Ayrıca 2014 yılından itibaren geçerli olacak şekilde, nitelikli çoğunluğun hesaplanması üye ülkeleri ve kişileri kapsayacak şekilde çift çoğunluk sistemine dayanacaktır. • Daha istikrarlı kurumsal yapılanma: Avrupa Konseyine iki buçuk yıllığına bir başkan seçilmesi, kurumsal yapılanmanın istikrarını güçlendirecektir. • Avrupalıların yaşamlarının iyileştirilmesi: Lizbon Antlaşması, günümüzün AB ve onun vatandaşları için önem arz eden politika alanlarında AB’ne güçlendirilmiş hareket kabiliyeti sunmaktadır. Güçlendirilmiş hareket kabiliyeti özellikle özgürlük, güvenlik ve adalet, terörizmle ve suçla mücadele alanlarında daha da önem kazanacaktır.
Haklar ve değerler, özgürlük, birlik ve güvenlik Avrupası ile kastedilen nedir?
Temel Haklar Sözleşmesi AB’nin birincil hukukuna dâhil edilerek AB değerleri yükseltilmektedir. • Demokratik değerler: Lizbon Antlaşması, AB’nin üzerine inşa edildiği değerleri ve amaçları güçlendirmektedir. • Vatandaşların hakları ve Temel Haklar Sözleşmesi: Lizbon Antlaşması var olan hakları korurken vatandaşlarına yeni haklar de sunmaktadır. • Avrupa vatandaşlarının özgürlüğü: Lizbon Antlaşması dört temel özgürlük ile birlikte vatandaşların siyasi, ekonomik ve sosyal özgürlüklerini de korumakta ve güçlendirmektedir. • Üye ülkeler arasında birlik: Lizbon Antlaşması, bir üye ülkenin bir terörist saldırıya, doğal veya insani felakete maruz kalması durumunda, AB’nin ve üye ülkelerin birlik ruhuyla birlikte hareket etmelerine olanak sağlamaktadır. • Herkes için arttırılmış güvenlik: AB özgürlük, güvenlik ve adalet alanlarında hareket etme kapasitesi güçlendirilmiştir.
Küresel düzeyde bir aktör olarak Avrupa ile kastedilen nedir?
Avrupa’nın dış politika araçları bir araya getirilerek AB küresel bir aktöre dönüştürülmektedir. • Dışişleri ve Güvenlik Politikası’na yeni Yüksek Temsilci: Dışişleri ve güvenlik politikasına yeni yüksek temsilci ve Avrupa Komisyonunun ikinci başkanı, AB’nin dış faaliyetlerini daha etkili, uyumlu ve görünür kılacaktır. • Avrupa Dış Faaliyet Servisi: Yeni oluşturulan Avrupa Dış faaliyet Servisi, Yüksek Temsilciye destek hizmeti sağlayacaktır. • AB’ne tek tüzel kişilik: AB’nin tek tüzel kişiliğe sahip olması, AB’nin dışişlerinde müzakere gücünü arttıracaktır. • Avrupa Güvenlik ve Savunma Politikası’nda ilerleme: Avrupa Güvenlik ve Savunma Politikası’nda kaydedilen gelişmeler, AB’ni güvenlik ve savunma alanlarında daha güçlü kılacaktır.
Tam üye adayı ülkeler ne demektir?
AB ile tam üyelik müzakerelerine başlamış veya başlamak üzere hazırlanmakta olan ülkelerdir.
AB oluşumundan günümüze kadar kaç genişleme süreci yaşamıştır?
AB, oluşumundan günümüze kadar toplam beş genişleme süreci yaşamıştır. İlk genişleme, 1 Ocak 1973 tarihinde Birleşik Krallık, İrlanda ve Danimarka ile gerçekleşmiştir. İkinci genişleme sürecinde Yunanistan, üçüncü genişleme sürecinde ise İspanya ve Portekiz yer almıştır. Yunanistan 1 Ocak 1981 tarihinde, İspanya ve Portekiz 1 Ocak 1986 tarihinde tam üye olmuştur. İkinci ve üçüncü genişleme süreçleri Akdeniz genişlemeleri olarak adlandırılmaktadır. Dördüncü genişleme ise 1 Ocak 1995 tarihinde İsveç, Finlandiya ve Avusturya ile gerçekleşmiştir. Beşinci genişleme sürecinde Orta ve Doğu Avrupa ülkeleri olarak adlandırılan Çek Cumhuriyeti, Polonya, Macaristan, Slovak Cumhuriyeti, Slovenya, Estonya, Letonya, Litvanya, Bulgaristan, Romanya ile birlikte Akdeniz’den Güney Kıbrıs ve Malta yer almıştır. AB’nin beşinci genişleme sürecine Aralık 1999 Helsinki Zirvesi kararları ile Türkiye de katılmıştır. Çek Cumhuriyeti, Polonya, Macaristan, Slovak Cumhuriyeti, Slovenya, Estonya, Letonya, Litvanya, Güney Kıbrıs ve Malta 1 Mayıs 2004 tarihinde AB’ne tam üye olmuştur.
AB’nin düzenli aralıklarla gerçekleştirdiği, Eurobarometer adı verilen kamuoyu yoklamalarında Türkiye’nin AB’ye olan ilgisi ne düzeydedir?
AB’nin düzenli aralıklarla gerçekleştirdiği, Eurobarometer adı verilen kamuoyu yoklamalarında Türkiye’nin AB’ye olan ilgisinin giderek düştüğü görülmektedir. 2007 yılında yapılan kamuoyu yoklamasına göre, AB’ye olan güven duyan Türklerin oranı %38’dir. AB’ye tam üyeliğin iyi bir şey olduğunu düşünen Türklerin oranı 2005 yılının sonbaharında % 55 iken, 2006 yılının ilkbaharında % 44’e gerilemiştir. AB’nin geleceği hakkında iyimser olan Türklerin oranı % 52’dir. AB’ne üye ülkelerde bu oran % 69’dur.
Türkiye Avrupa Birliği ilişkilerinin geleceği hakkında ne söylenebilir?
Türkiye’nin tam üyelik müzakerelerindeki mevcut durumda bir ilerleme sağlanamaz ise Türkiye, AB’ye tam üye olmadan AB ile gümrük birliği oluşturmuş tek ortak üye olmayı sürdürecektir. Bu durumda gümrük birliğinin faydalarından yararlanacak, maliyetlerine ise katlanmaya devam edecektir. Bu gelişmeler karşısında Türkiye’nin AB’ye olan ilgisi ve güveni ise daha da azalacaktır.
Lüksemburg Zirve Toplantısı’nda AB tam üyeliğe bir alternatif olarak oluşturulan "Türkiye İçin Avrupa Stratejisi" temel olarak hangi unsurları ele almaktadır?
1997 yılında Lüksemburg Zirve Toplantısı’nda tam üyelik yerine önerilen Türkiye için Avrupa Stratejisi, gümrük birliğinin genişletilmesi ve geliştirilmesini temel almaktadır.
Türkiye ne zaman AB’ye tam üye adayı olarak kabul edilmiş ve üyelik için müzakereler ne zaman başlamıştır?
1999 yılında gerçekleştirilen Helsinki Zirve Toplantısı’nda Türkiye’nin diğer tam üye adayı ülkelerle eşit statüye sahip bir tam üye adayı olduğu kararı alınmıştır. Böylece Türkiye’nin tam üyelik süreci başlamıştır. Helsinki Zirve Toplantısı’ndan beş yıl sonra, Aralık 2004 Brüksel Zirve Toplantısı’nda Türkiye’nin Kopenhag Siyasi Kriterleri’ni yeterince karşıladığı açıklanarak Türkiye ile tam üyelik müzakerelerinin 3 Ekim 2005 tarihinde başlatılması kararı alınmıştır.
AB tam üyelik müzakerelerine başlamanın önkoşulu olan Kopenhag Siyasi Kriterleri hangi alanlarda ne gibi düzenlemeler getirmektedir?
Kopenhag siyasi kriterleri aday olmak isteyen ülkelerde demokrasi, hukukun üstünlüğü, insan haklarına ve azınlık haklarına saygıyı güvence altına alan istikrarlı kurumların varlığı sağlamaya yönelik oluşturulmuş bir düzenlemedir.
AB’nin üye ülkelerine, farklı maliye politikaları uygulamalarını en aza indirmek için getirdiği sınırlamalar nelerdir?
Bu bağlamda AB’nin üç farklı sınırlaması mevcuttur. Bu sınırlamaların ilki, Maastricht Kriterleri olarak bilinen sınırlamalardır. İkinci sınırlama, EPB’e katılan ülkelerin uyması gereken kriterlerdir. EPB’e katılan ülkelerin uyması gereken kriterler, İstikrar ve Büyüme Paktı kriterleri olarak bilinmektedir. Üçüncü sınırlama ise esasen bir sınırlama değil, üye ülkeler arasındaki iş birliğini gerekli kılan bir uygulamadır. Üye ülkelerin para ve maliye otoriteleri yıllık Genel Ekonomi Politikası İlkeleri toplantılarında bir araya gelerek uzun dönem planları yapmakta ve fikir alışverişinde bulunmaktadır.
Para birliğinin sağlıklı bir şekilde işleyebilmesi için gerekli temel unsur nelerdir?
Para birliğinin sağlıklı bir şekilde işleyebilmesi aşağıdaki koşulların sağlanmasına bağlıdır. Bunlar;
- Üye ülkeler arasında para politikalarının uyumlaştırılması,
- Üye ülkelerin döviz rezervlerinin ortak bir havuzda toplanması,
- Tek bir merkez bankasının veya parasal otoritenin oluşturulmasıdır.
Üye ülkelerinin döviz rezervlerinin ortak bir havuzda toplanmasının üye ülkeler açısından hangi faydaları sağlaması beklenir?
Üye ülkelerin döviz rezervlerinin ortak bir havuzda toplanması, döviz rezervlerinin kullanımında önemli avantajlar sağlamaktadır. Ödemeler dengesi açık veren ülkenin açığını, fazla veren ülkenin fazlası ile kapatmaktadır. Birlik içi ticari işlemlerin finansmanı döviz ile gerçekleşmeyeceğinden, dövize olan ihtiyaç azalmaktadır.
Üye ülkelerin AB’ye giriş sürecinde ulusal para biriminden ortak para birimine geçmesinin ulusal ekonomi açısından olumsuz sonuçları nelerdir?
Bu durum ülkelerin bağımsız bir para politikası yürütme olanağını ortadan kaldırmaktadır. Para birliğine üye bir ülkede ulusal merkez bankasının para politikası üzerindeki yetkisi elinden alınmaktadır. Bu yetki ve güç, para birliğinin ortak merkez bankasına devredilmektedir. Böylece para birliğine üye ülke devalüasyon veya revalüasyon aracılığıyla parasının fiyatını ve dolasımdaki para miktarını belirleyebilme veya faiz oranlarını değiştirebilme olanağını kaybetmektedir.
Optimum para alanları teorisi hangi olguyu açıklamaya çalışır?
Optimum para alanları teorisi bir ülkenin para birliğine katılması durumunda ulusal para politikası ve döviz kurları üzerindeki bağımsızlığını kaybetmesi nedeniyle ortaya çıkan maliyetleri analiz etmektedir.
Mundell, McKinnon ve Kenen’e göre, bir para birliğinin optimum para alanı niteliği taşıyabilmesi için para birliği ülkelerinin hangi koşulları taşıması gerekmektedir?
- Benzer dışa açıklık oranlarına sahip olmaları,
- Enflasyon oranlarının birbirine yakın olması,
- Aralarındaki üretim faktörleri hareketliliğinin yüksek olması,
- Aralarındaki mal piyasası bütünleşmesinin sağlanmış olması,
- Fiyatlarının ve ücretlerinin esnek olması,
- Benzer ekonomik büyüklüklere sahip olmaları,
- Benzer mal çeşitliliğine sahip olmaları,
- Aralarında ileri mali bütünleşmenin sağlanmış olması gerekmektedir.
Maastricht kriterleri hangi maddelerden oluşmaktadır?
- Fiyat istikrarı: Fiyat istikrarı bakımından en iyi performansa sahip üç, üye ülkenin yıllık enflasyon oranları ortalaması ile bir üye ülkenin enflasyon ortalaması arasındaki fark; 1,5 puanı geçmemelidir
- Bütçe açığı: Üye ülkelerin bütçe açıkları GSYH’lerinin % 3’ünü geçmemelidir
- Kamu borcu: Üye ülkelerin kamu borçları GSYH’lerinin %60’ını geçmemelidir
- Faiz oranları: Üye ülkelerde uygulanan uzun vadeli faiz oranları, on iki aylık dönem itibarıyla fiyat istikrarı bakımından en iyi performansa sahip üç üye ülkenin ortalamasını 2 puandan fazla geçmemelidir
- Döviz kuru istikrarı: Son iki yıl itibarıyla bir üye ülkenin ulusal para birimi, diğer bir üye ülkenin para birimi karsısında devalüe edilmiş olmamalıdır
2008 krizinden sonra ortak para birimi Euro’nun tartışılmaya başlanmasının sebepleri nelerdir?
Euro’ya yönelik tartışmaların başlıca sebepleri; Euro bölgesinin taşıdığı temel yapısal problemler, üye ülkelerine para ve maliye politikalarının uyumlu olmaması ve AB finansal sisteminin yeterince güçlü olmamasıdır. İlgili temel yapısal problemlerin varlığı, küresel ekonomik kriz sürecinde AB ekonomisini, özellikle de Euro Bölgesi ekonomilerini zayıflatmıştır. Bu bağlamda Euro’nun geleceği, önemli bir tartışma konusu halini almıştır.
AB’nin beşinci genişleme sürecinin diğer dört genişleme sürecinden farklı nedir?
Farklılığın temeli, beşinci genişleme sürecinde yer alan ülkelerin ekonomik ve siyasi yönleriyle AB ülkelerine benzememeleridir. Beşinci genişleme sürecinde Orta ve Doğu Avrupa ülkeleri ile birlikte Akdeniz’den Güney Kıbrıs ve Malta yer almıştır. Bilindiği gibi, Orta ve Doğu Avrupa ülkeleri olarak adlandırılan ülkeler, eski Doğu Bloku ülkeleridir. Merkezi planlı ekonomiler olan eski Doğu Bloku ülkelerinin serbest piyasa ekonomilerine geçiş süreçleri, demokrasiyi ve demokratik değerleri benimseme süreçleri ile AB’ye tam üyelik süreçleri paralel yürümüştür.
Türkiye’ye yönelik tam üyelik müzakerelerinin başlatılması için ön koşul niteliğinde olan Ek Protokol taahhüdü hangi unsuru şart olarak getirmektedir?
Türkiye, tam üyelik müzakerelerinin başlamasıyla birlikte 2004 Brüksel Zirve Toplantısı öncesinde tam üyelik müzakerelerinin başlatılması için ön koşul niteliğinde olan Ek Protokol taahhüdünü; bir AB üye ülkesi olan Güney Kıbrıs’ın Türkiye tarafından tanınmasını gerektirmektedir. Ek protokol Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından onaylanmadığı için AB, gümrük birliği ile ilgili sekiz müktesebat başlığında müzakereleri geçici olarak askıya almıştır. 2018 yılı itibarıyla Türkiye’nin Ek Protokol taahhüdü ile ilgili bir gelişme yaşanmamıştır.
Beşinci genişleme süreci sonrası AB aday ülkeleri hangileridir?
Beşinci genişleme süreci sonrası 2015 yılı itibariyle yedi devlet AB aday ülkesidir. Bu ülkeler; Türkiye, Sırbistan, Karadağ, Makedonya ve Arnavutluk’tan oluşur.
AB’nin siyasal olarak bütünleşmesi için oluşturulan anayasa taslağı Fransa, Hollanda, İrlanda halkları tarafından reddedilmesi sonucunda yaşanan kriz hangi antlaşma ile aşılmak istenmiştir?
Anayasa taslağının reddedilmesi sonucunda çalışmalara ara verilmiş ve halkların taslak ile ilgili çekinceleri araştırılmıştır. Bu doğrultuda halkları şüphecilikten ve çekincelerden kurtaracak düzenlemeler yapılmıştır. Taslak ile ilgili en önemli değişiklik, taslağın AB Anayasası taslağı olmaktan çıkarılıp bir tadil antlaşması taslağına dönüştürülmesi olmuştur. Böylece Lizbon Reform Antlaşması adı verilen yeni tadil antlaşması tüm üye ülkelerde sorunsuz biçimde onaylanarak, daha önce de belirtildiği gibi, 1 Aralık 2009 tarihinde yürürlüğe girmiştir.
Türkiye’nin 1 Ocak 1996 yılında girdiği gümrük birliğinin üye ülkelere sunduğu avantajlar nelerdir?
Gümrük birliğine üye olan ülkeler dış ticarette birbirlerine uyguladıkları tarife ve benzeri tüm ticaret engellerini kaldırırlar; gümrük birliği dışındaki ülkelere de ortak gümrük tarifesi uygularlar ve tek bir dış ticaret politikası yürütürler. Böylelikle üye ülkeler kendi ulusal pazarlarından çok daha büyük olan ortak pazarda iş yapma imkânına kavuşurlar.
Bir ülkenin tam üyeliğe uygun olup olmadığını hangi AB kurumu tarafından belirlemektedir?
Avrupa Komisyonu, bir ülkenin AB'ye tam üyelik başvurusu üzerine o ülkenin tam üyeliğe uygun bir ülke olup olmadığını değerlendirir. Komisyonun sunduğu görüşün bağlayıcılığı bulunmaktadır.
Türkiye ile tam üyelik müzakerelerinin başlatıldığı Brüksel Zirve Toplantısı’nda Türkiye ile ilgili alınan kararlar nelerdir?
Bu kararlar üç başlık altında ele alınabilir. Bunlar;
- Tam üyelik müzakereleri, ucu açık müzakereler olarak tanımlanmıştır. Ancak bu durum Türkiye’ye özgü olmayıp genişleme sürecinde yer alan tüm aday ülkeler için geçerlidir
- AB, Türkiye’deki reform sürecini memnuniyetle karşılamakta ve Türkiye’nin reform sürecini sürdüreceğine olan inancını vurgulamaktadır. Ayrıca Avrupa Komisyonunun Türkiye’deki siyasi reform sürecini, özellikle de temel özgürlükler ve insan haklarına saygı ilkelerine uyumunu izlemeye devam edeceğini belirtmiştir
- Komşu ülkelerle olan anlaşmazlıklara Uluslararası Adalet Divanı’nda çözüm aranacaktır
EPB’in esaslarını ve aşamalarını içeren Werner Raporu hangi koşulları öngörmektedir?
Werner Raporu, EPB’in oluşumu için aşağıdaki koşulları öngörmüştür:
- Malların, hizmetlerin, kişilerin ve sermayenin serbest dolaşımının sağlanması
- Tek bir para birimi yaratılması
- Ekonomi politikasının AB düzeyinde yürütülmesi
Lizbon Antlaşması ile gerçekleştirilen değişiklikler hangi başlıklar altında toparlanabilir?
- Daha demokratik ve şeffaf Avrupa
- Daha etkin Avrupa
- Haklar ve değerler, özgürlük, birlik ve güvenlik Avrupası
- Küresel düzeyde bir aktör olarak Avrupa
-
2024-2025 Güz Dönemi Dönem Sonu (Final) Sınavı İçin Sınav Merkezi Tercihi
date_range 2 Gün önce comment 0 visibility 596
-
2024-2025 Güz Ara Sınavı Giriş Belgeleri Yayımlandı!
date_range 5 Gün önce comment 0 visibility 1148
-
AÖF Sınavları İçin Ders Çalışma Taktikleri Nelerdir?
date_range 14 Kasım 2024 Perşembe comment 11 visibility 19833
-
2024-2025 Öğretim Yılı Güz Dönemi Kayıt Yenileme Duyurusu
date_range 7 Ekim 2024 Pazartesi comment 2 visibility 1351
-
2024-2025 YKS Ek Yerleştirme İle Yerleşen Adayların Çevrimiçi (Online) Başvuru ve Kayıt Duyurusu
date_range 24 Eylül 2024 Salı comment 1 visibility 720
-
Başarı notu nedir, nasıl hesaplanıyor? Görüntüleme : 25757
-
Bütünleme sınavı neden yapılmamaktadır? Görüntüleme : 14637
-
Harf notlarının anlamları nedir? Görüntüleme : 12593
-
Akademik durum neyi ifade ediyor? Görüntüleme : 12580
-
Akademik yetersizlik uyarısı ne anlama gelmektedir? Görüntüleme : 10531