Avrupa Birliği ve Türkiye İlişkileri Dersi 6. Ünite Sorularla Öğrenelim
Türkiye Avrupa Birliği İlişkilerinin Mevcut Durumu Ve Geleceği
AB’ye sonradan katılacak olan ülkelerle müzakere başlıklarının ilk dördü hangi temel özgürlüğe ilişkindir?
Üye ülkeler arasında malların, işçilerin, hizmetlerin ve sermayenin serbest dolaşımının önündeki engellerin kaldırılmasına ilişkindir.
Türkiye’yi iş gücü göndermesi muhtemel bir ülke konumuna getiren sebepler nelerdir?
Türkiye’nin sahip olduğu yoğun ve genç nüfus, AB ortalaması üzerinde seyreden işsizlik oranı, geniş çaplı gelir farklılıkları ve sosyal güvenlik şartlarındaki yetersizliklerdir.
Hangi anlaşma Toplulukta işçilerin ve ailelerin serbest dolaşımını temel bir hak olarak ortaya koymuştur?
Roma Anlaşması, Toplulukta işçilerin ve ailelerin serbest dolaşımını temel bir hak olarak ortaya koymuştur.
Serbest dolaşım, AB hukukuna göre hangi temel haklardan oluşmaktadır?
Bu haklar şunlardır: • Açık işlere başvuru hakkı, • İş bulabilmek için Topluluk içinde seyahat hakkı, • İşin yapıldığı ülkede oturma (ikamet) hakkı, • İşin sona ermesinden veya emeklilik durumunda o ülkede oturma hakkı.
Avrupa bütünleşmesinin ilk döneminde serbest dolaşım hakkı kimlerle sınırlı tutulmuştur?
Avrupa bütünleşmesinin ilk döneminde serbest dolaşım hakkı, ekonomik olarak aktif kişilerle (işçiler, meslek sahipleri ve hizmet arz edenler) sınırlı tutulmuştur.
Serbest dolaşım ile ilgili mevzuat hangi hükümleri içermektedir?
Bu mevzuat, mesleki niteliklerin tanınması, vatandaş hakları, işçilerin serbest dolaşımı ve sosyal güvenlik politikalarının koordinasyonuna ilişkin hükümler içermektedir.
İşçilerin serbest dolaşımı neyi ifade etmektedir?
İşçilerin serbest dolaşımı, emek faktörünün herhangi bir engelle karşılaşmadan Avrupa Birliği üyesi ülkelerde serbest dolaşımını ifade etmektedir. Bir işverene bağlı olarak gelir getirici bir işte çalışan her nitelikli AB üyesi ülke vatandaşlarının diğer bir üye ülkede de çalışma hakkına sahip olmasını ve çalışma şartları, sosyal yardımlar, vergilendirme konularında o ülke işçileri ile eşit muameleye tabi tutulmasını düzenlemektedir.
Çalışma hakkı hangi hakları içermektedir?
Çalışma hakkı, diğer üye ülkelerde iş arama, bu amaçla ikamet ve kalma, aile üyeleriyle bir araya gelme haklarını içermektedir. Zamanla AB vatandaşlarının ve aile bireylerinin bir başka üye devlete taşınmaları durumunda üye ülke vatandaşlarının sosyal güvenlik haklarının kesintiye uğramaması için sosyal güvenlik haklarını da kapsamıştır.
Serbest dolaşım ilk olarak hangi amaçla kimlere uygulanmıştır?
Serbest dolaşım ilk olarak göçmen işçiler ve ailelerine Avrupa iş gücü piyasalarına erişimi sağlamak amacıyla uygulanmaya başlanmıştır. Zaman içinde bu hak AB ülkelerinde yaşayan herkesi kapsayacak şekilde genişletilmiştir
Kişilerin serbest dolaşımı ne zaman tüm üye ülkelerde işlerlik kazanmıştır?
Avrupa Tek Pazarı’nın 1992 yılı sonunda tamamlanmasıyla kişilerin serbest dolaşımı tüm üye ülkelerde işlerlik kazanmıştır.
Serbest dolaşım hakkının içerdiği temel unsurlar nelerdir?
Serbest dolaşım hakkı üç temel unsuru içermektedir. Bunlar; • İstihdam imkânı: AB vatandaşının herhangi bir başka üye devlette iş arama ve istihdam edilme hakkı vardır. • İkamet hakkı: İşçilerin ev sahibi ülkede ikamet ve ailesini bu ülkeye getirme hakkı vardır.
Divan, işçiyi nasıl tanımlamıştır?
Divan, işçiyi; bulunduğu üye devlette asgari ücret için belirlenmiş minimum seviyenin altında olsa bile bir başkasının yönetimi altında gerçek bir işi yüklenmiş olan ve bunun için kendisine bir ödeme yapılan kişi olarak tanımlamıştır.
AB hukukuna göre kimler işçi olarak görülmemektedir?
AB hukuku anlamında, hayatını kazanmak için çalışanların dışındakiler ve tek sahip konumunda oldukları şirkette yönetici olan kişiler işçi değildir.
AB vatandaşlığının kabul edildiği ve kapsamının genişletildiği anlaşmalar hangileridir?
AB vatandaşlığı, 1992 yılında Maastricht Anlaşması ile kabul edilmiş, Amsterdam Anlaşması (1997) ile vatandaşlığın kapsamı genişletilmiştir.
AB vatandaşlığı, üye ülke vatandaşlarına hangi hakları sağlamaktadır?
Bu haklar şunlardır; • Serbest dolaşım ve ikamet hakkı, • Yerel seçimlerde olduğu gibi Avrupa Parlamentosuna seçilme ve oy kullanma hakkı, • Kendi ülkesinin temsil edilmediği üçüncü ülkelerde bulunan diğer AB üyesi ülkenin temsilciliğinden yararlanma hakkı, • Avrupa Komisyonuna şikâyet hakkı, Avrupa Parlemantosu ve Ombudsman’a dilekçe hakkını sağlar.
Türk iş gücünün Topluluk içinde dolaşımı hangi maddelerde düzenlenmiştir?
Türk iş gücünün Topluluk içinde dolaşımı Ankara Anlaşması’nın 12. Katma Protokol’ün 36-40’ıncı maddelerinde düzenlenmiştir.
Ortaklık Konseyi 2/76 sayılı Karar ile işçilerin serbest dolaşımının ilk kademesinin uygulanma esaslarını belirlemiştir. Buna göre 2/76 sayılı Karar’ın temel ilkeleri nelerdir?
• Birinci kademe 4 yıl olarak belirlenmiş ve 1 Aralık 1980 tarihinde sona ermiştir. • Topluluk içinde 3 yıldır çalışan işçiler, üye devletler işçilerin öncelikli hakları saklı kalmak şartıyla, aynı meslek faaliyet kolu ile bölgede kayıtlı ve normal şartlarla yapılan işlere girebileceklerdir. • Topluluk içinde 5 yıldır çalışan işçiler, o ülkedeki tam ücretli işlere serbestçe başvurabileceklerdir. • İşçilerin aile ve çocukları, bulundukları Topluluk ülkesindeki bölgesel eğitim imkânlarından yararlanabileceklerdir.
Türk işçilerinin serbest dolaşım hakkından yararlanabilme şartları nelerdir?
Türk işçilerinin serbest dolaşım hakkından yararlanabilmelerinin temel şartı, işçi statüsüdür. İkinci şart ise işçinin ev sahibi ülkede düzenli iş gücü pazarına dâhil olmasıdır.
Ortaklık Konseyi 30 Haziran-1 Temmuz 1980 tarihlerinde yapmış olduğu toplantıda, ikinci aşamaya ilişkin 1/80 sayılı Kararı almıştır. Bu kararda yer alan maddeler nelerdir?
1/80 sayılı Ortaklı Konseyi Kararı’na göre; • İkinci aşama 3 yıl olarak ve 30 Kasım 1983’de sona erecektir. • Topluluk içinde 3 yıldır çalışan işçiler için 2/76 sayılı Karar’da sağlanan haklar geçerliliğini koruyacak, 5 yıllık çalışma süresi 4 yıla indirilecektir. • Toplulukta çalışan Türk işçilerinin aile bireylerinden en az 3 yıl Topluluk ülkelerinde oturmuş olanlar, ikinci öncelikle her türlü işe başvurabilecek, 5 yıl oturanlar her çeşit ücretli işe girebileceklerdir. • Ücret düzeyi ve sosyal haklar bakımından Türk işçileri aleyhine bir farklılık yapılmayacaktır. • Türk işçi çocukları, bulundukları üye ülke çocukları ile eğitim, çıraklık ve mesleki eğitim imkânlarından aynı şekilde yararlanacaklardır. • Ortaklık Konseyi, 1.6.1983-1.2.1983 arasında ikinci kademe uygulamasını gözden geçirecek ve üçüncü kademe için alınacak önlemleri hazırlayacaktır.
Katılım Anlaşmaları kimlerle ve nerede imzalanmıştır?
Katılım AnlaşmalarıAB’ye 1994 yılından sonra üyelik başvurusunda bulunan 8 MDA ülkesi ile Güney Kıbrıs Rum Yönetimi ve Malta ile 14 Nisan 2003 tarihinde Atina’da imzalanmıştır.
1 Mayıs 2004 tarihinde kaç ülke AB üyesi olmuştur?
O dönemde, AB’ye aday 13 ülkeden üçü (Türkiye, Bulgaristan ve Romanya) dışında 10 ülke AB üyesi olmuştur.
Katılım Anlaşmaları’nda müzakereler sonucunda yer alan bir dizi istisna ve özel düzenlemeler en fazla hangi konuyu içermektedir?
Bu istisna ve özel düzenlemeler en fazla çevreye ilişkindir.
Geçiş dönemi süresi, hangi durumda 2 yıl daha uzatılabilecektir?
Herhangi bir ülkenin iş gücü pazarının ciddi olarak bozulduğu saptanırsa o ülke için süre 2 yıl daha uzatılabilecektir. Mevcut üyelerin durumlarını korumaya yönelik bu istisnalar çerçevesinde üye ülkeler, yedinci yılın bitimine kadar koruma önlemleri alabileceklerdir.
Anlaşmaya eklenen bir bildiri ile üye ülkeler yeni ülkelere hangi konuda taahhüt vermişlerdir?
Anlaşmaya eklenen bir bildiri ile üye ülkeler yeni ülkelere, mevzuat uyumunu hızlandırmak amacıyla, milli mevzuatları altında verdikleri piyasaya giriş hakkını giderek artıracaklarını taahhüt etmişlerdir
Avrupa Birliği Adalet Divanı’nın kararları kimler için bağlayıcıdır?
Avrupa Birliği Adalet Divanı’nın kararları, üye devletlerin yetkilileri ve mahkemeleri için bağlayıcıdır.
Serbest dolaşım ve yerleşme hakkına ilişkin en önemli kararlar nelerdir?
Bu kararlar şunlardır; • Meryem Demirel Kararı, • Sahil Sevince Kararı, • Kazım Kuş Kararı, • Semra Sürül Kararı, • Abdülnasır Savaş Kararı, • Eren Atabay/Nadi Şahin Kararı, • Veli Tüm / Mehmet Darı Kararı, • Mehmet Soysal/İbrahim Savatlı/Cengiz Salkım Kararı, • Münih İdare Mahkemesinin 10 Şubat 2011 Tarihli Kararı, • Cahit Yılmaz Hakkında 14 Mart 2012 Tarihli Hollanda Danıştay kararı, • Alman Federal Yüksek İdare Mahkemesinin 21 Nisan 2012 Tarihli Kararı
AB Adalet Divanı’nın Türk işçilerinin serbest dolaşımı ile ilgili olarak aldığı ilk karar nedir?
AB Adalet Divanı’nın Türk işçilerinin serbest dolaşımı ile ilgili olarak aldığı ilk karar, Meryem Demirel Kararı’dır
Meryem Demirel’in Stuttgart İdare Mahkemesi’ne başvurma nedeni nedir?
Türk vatandaşı Meryem Demirel, 1984 yılında Almanya’daki eşinin yanına vize alarak gitmiş, vizesinin bitiminde hamileliğini öne sürerek Almanya’da kalmak istemiştir. Alman yetkililer, Demirel’in hamileliğin sonuçlanması ile sınır dışı edilmesini kararlaştırmışlardır. Bunun üzerine Demirel, Stuttgart İdare Mahkemesi’ne başvurarak kararın iptalini istemiştir. Gerekçe olarak da 1 Aralık 1986’dan itibaren Türkiye ile Topluluk arasında hukuken serbest dolaşımın başladığını öne sürmüştür. Davaya bakan İdare Mahkemesi, Roma Anlaşması’nın 177’nci maddesi çerçevesinde Divan’dan istişari olarak görüş talep etmiştir.
Meryem Demirel Kararı’nın, ortaya çıkardığı durum nedir?
Bu karar, Ortaklık Anlaşması ile Katma Protokol’ün serbest dolaşıma ilişkin hükümlerinin niyet beyanından öteye gitmediğini ve Türk işçilerinin serbest dolaşım hakkının henüz doğmadığını ortaya koymuştur.
Salih Sevince neden Hollanda makamlarına başvurmuştur?
Salih Zeki Sevince isimli Türk işçisi, Hollanda’da çalışan bir Türk’le evlendikten 9 ay sonra boşanmıştır. Evliliği süresince Hollanda’da çalışan Salih’e Yabancılar Dairesi 11 Eylül 1980’de, 22 Şubat 1979’dan 24 Ocak 1980’e kadar geçerli olmak üzere verilen oturma iznini uzatmayacağını bildirmiştir. Bunun üzerine Sevince, 1979 Ağustos ayında ikamet iznini aldığı Hollanda makamlarına 1980 Eylül ayında yeniden başvurmuştur.
Salih Sevince’nin başvurusu nasıl sonuçlanmıştır?
Salih Sevince’nin isteği, iznin verilmesi için gereken aile düzeni ortadan kalktığı için reddedilmiştir.
Kazım Kuş Kararı’nı Der Spiegel Dergisi nasıl yorumlamıştır?
Der Spiegel Dergisi bu kararı şöyleyorumlamıştır: Bundan sonra oturma izinlerini bir Alman ile evliliğe borçlu olan Türkler ve bu evlilik çok kısa devam etmiş olsa bile, bir işte çalıştıklarını belgelediklerinde geri gönderilemeyeceklerdir. Spiegel Dergisi’nde 1/80 sayılı OKK’nin ilgili hükümleri de yer almıştır.
Semra Sürül Kararının içeriği nedir?
Türk işçilerinin sosyal güvenlik hakları ile ilgili olarak Adalet Divanı Semra Sürül hakkında 4 Mayıs 1999 tarih ve C-262/96 sayılı Karar’ın da AB ülkelerinde yaşayan Türklere uygulanan ayrımcılığa son verilmesini kararlaştırmıştır.
Semra Sürül Kararı sonucunda ilk defa hangi ilke gündeme gelmiştir?
Sürül Kararı sonucunda AB’de ilk defa muamele eşitliği ilkesi gündeme gelmiştir. Bu bakımdan Karar, Türk işçileri açısından bir ilktir. Çünkü 3/80 sayılı OKK’nin 3’ncü maddesinde yer alan AB vatandaşları ile Türk vatandaşları arasında ayırım yapılmaması hükmü uygulamaya geçirilmiştir.
Semra Sürül Karar’ı ile AB üyesi vatandaşlara sağlanan hakların Türk vatandaşları için de geçerli olduğunu kabul edilmiştir. Bu haklar nelerdir?
Bu haklar şunlardır; • Hastalık ve annelik sürelerine dönük yardımlar, • Sakatlık ve işgöremezliği kaldırmak için yapılan yardımlar, • Yaşlılık devresinde yapılacak yardımlar, • Dul ve yetimlere verilen sosyal yardımlar • İş kazaları ve meslek hastalıkları için yapılan yardımlar, • Ölüm durumunda verilen yardımlar • İşsizlik durumunda yapılan yardımlar ve tanınan haklar, • Değişik şartlarda sağlanan aile yardımları.
Abdülnasir Savaş Kararı neyi içermektedir?
Savaş Kararı’nda, Katma Protokol’ün doğrudan uygulanamayacağını savunanlarının savlarını geçersiz kılmıştır. Savaş Kararı’na göre 1 Ocak 1973 tarihinde yürürlüğe giren Katma Protokol’ün 41/1’nci maddesi doğrudan geçerlidir ve önkoşulsuz uygulanmak zorundadır. Bu hüküm, ulusal yasaların üstünde olup, onlarla çatıştığında onları ikame etmektedir.
Eren Atanay/ Nadi Şahin Kararı ile hangi ilke bir kez daha onaylanmıştır?
Eren Atabay/Nadi Şahin Kararı (21 Ekim 2003 tarih ve C -317/01 ve C -369/01 sayılı) ile Divan, daha önceki kararları paralelinde ve Türkiye ile imzalanmış Katma Protokol ile OKK’nin geçerliliğini dikkate alarak hakların geriye doğru kötüleşmemesi ilkesini (standstill) bir defa daha onaylamıştır.
Veli Tüm/Mehmet Darı Kararı’nın önemli noktası nedir?
Bu konu hakkındaki ABAD kararının önemli noktası şudur: Katma Protokol’deki geriye dönük kötüleştirme yasağı maddesinin üye bir ülkeyi, sadece ulusal sınırları içinde yaşayan Türk vatandaşlarına daha ağır hukuki düzenlemeleri şart koşmaktan men etmekle kalmadığı, aynı zamanda sonradan yürürlüğe konan kötüleştirmelerin dışarıdan ülkeye giriş yapmak isteyen Türklere de uygulanamayacağına ilişkin olmasıdır.
Mehmet Soysal/İbrahim Savatlı/ Cengiz Salkım Kararı hangi dava sonucunda verilmiştir?
Soysal, Salkım ve Savatlı davası, Türk vatandaşlarına yönelik vize uygulaması davası olarak bilinmektedir.
Mehmet Soysal/İbrahim Savatlı/ Cengiz Salkım davası nasıl sonuçlanmıştır?
Karar’da, Katma Protokol’ün üye devletlerde yürürlüğe girdiği tarihte olmayan vize uygulamasının, 41/1 madde uyarınca yeni bir kısıtlama olduğu belirlenmiştir. Böylece bir AB üyesi devlet, Katma Protokol’ün yürürlüğe girdiği tarihte (Katma Protokol’ün yürürlüğe girdiği 1 Ocak 1973 tarihinden başlamak üzere, her bir üye devlet için AB’ye üyelik tarihi) 41/1’nci madde hükmü kapsamındaki Türk vatandaşlarına (hizmet sunmak veya almak veya iş kurmak amacıyla AB ülkelerine giden Türk vatandaşları) vize uygulamıyorsa bugün de uygulayamayacaktır. Eğer uyguluyorsa, bunun şartları ağırlaştırılamayacaktır.
Katma Protokol’ün 41/1 maddesinin kapsamına giren Türk vatandaşları kimlerdir?
Katma Protokol’ün 41/1 maddesinin kapsamına giren Türk vatandaşları; iş adamları, avukat, sporcu, doktor ve akademisyenler ile turizm, öğrenim veya tedavi amacıyla AB ülkelerine giren Türk vatandaşlarıdır. Ancak bir üye devlet, AB’ye üye olduğu tarihte Türk vatandaşlarına vize uyguluyorsa bugün de uygulaması hukuka aykırı olmayacaktır.
Soysal Davası’nın Türk tarafı kimlerden oluşmaktadır?
Soysal Davası’nın Türk tarafı, bir Alman firmasına ait nakliye şirketinin kamyonlarını, Türkiye ile Almanya arasındaki mal taşımada kullanan ve Türkiye’de ikamet eden üç Türk TIR sürücüsüdür. Üç sürücü Almanya-Türkiye hattında nakliye yaparken sürekli vize almak zorunda idiler. Bunun üzerine sürücüler Berlin idare Mahkemesinde dava açmışlardır.
Açılan hangi dava sonucunda Münih İdare Mahkemesinin 10 Şubat 2011 Tarihli Kararı ortaya çıkmıştır?
Dört Türk vatandaşı 29 Eylül 2009 tarihinde Amerika’dan Münih bağlantılı uçakla İstanbul’a uçmak istemişlerdir. Ancak uçakları Amerika’dan gecikmeli kalktığı için Münih’ten İstanbul’a kalkan Lufthansa havayolları uçağına yetişememişlerdir. Türk vatandaşlarının ertesi günkü uçakla İstanbul’a uçmak için havaalanında otelde gecelemek istemeleri üzerine dört Türk vatandaşına vizeleri olmadığı gerekçesiyle havaalanından dışarı çıkış için izin verilmemiştir. Bunun üzerine dava açılmıştır.
Münih İdari Mahkemesinin 10 Şubat 2011 tarihli kararı nedir?
Münih İdari Mahkemesi 10 Şubat 2011 tarihinde turistik gezi amacıyla Almanya’ya gelen Türklerin vizeden muaf olduğunu onaylamıştır. Mahkeme, akraba ziyaretlerini bu kararın dışında tutmuştur. Karar şöyledir: Bir Türk vatandaşı hizmet alma amacıyla özellikle de turistik seyahat amacıyla oturma iznine gerek duymadan ve özellikle de vize almadan Almanya’ya giriş yapabilir ve üç ay kalabilir.
Cahit Yılmaz hangi konuyu Hollanda Mahkemesine taşımıştır?
Cahit Yılmaz adlı Türk vatandaşı, 3 Kasım 2009 tarihinde Hollanda’nın Schiphol Havalimanı’na vizesiz giriş yapmasının engellenmesi üzerine Avrupa Birliği’ne hizmet sunumu amacıyla gelen Türk vatandaşlarından vize istenemeyeceği gerekçesiyle konuyu Hollanda Mahkemesine taşımıştır.
Cahit Yılmaz Hakkında 14 Mart 2012 Tarihli Hollanda Danıştay Kararı nedir?
17 Şubat 2011 tarihinde Haarlem Mahkemesi, Cahit Yılmaz’ı haklı bularak kendisinin vizesiz olarak üç aya kadar Hollanda’da kalabileceğine karar vermiştir. Hollanda Hükûmeti kararı temyize götürmüş, Hollanda Danıştayı 14 Mart 2012 tarihinde alt mahkemenin kararını onaylamıştır. Bunun üzerine Hollanda Göç ve Mülteciler Bakanı Gerd Leers, Hollanda Parlamentosu’nun alt kanadını oluşturan Temsilciler Meclisi’ne gönderdiği yazıda, Hollanda Danıştayı’nın verdiği Cahit Yılmaz kararına bağlı olarak Türk iş adamları ile hizmet sunucularına vize uygulanmayacağını belirtmiştir.
Alman Federal Yüksek İdare Mahkemesinin 21 Nisan 2012 Tarihli Kararı nedir?
2000 yılında Berlin’de yaşayan bir Türk’le evlenen bir Türk kadını, aile birleşimi hakkından yararlanarak Almanya’ya gelmiş, başta sınırlı süreli oturma izni almış, bir süre sonra kocasından boşanan kadın 2004 yılında haftada 5,5 saatlik bir iş bularak çalışmaya başlamış ve oturma izninin uzatılmasını istemiştir. Berlin Yabancılar Dairesi, geçimini devlet yardımıyla sağladığı gerekçesiyle oturma izin başvurusunu reddetmiştir. Bunun üzerine yabancılar dairesi hakkında dava açılmıştır. ABAD’ın konuyla ilgili görüşüne de başvuran Berlin İdare Mahkemesi, yabancılar dairesinin davacıya oturma iznini uzatmak zorunda olduğuna hükmetmiştir.
Schengen Anlaşması nerede ve ne zaman imzalanmıştır?
Schengen Anlaşması, (Schengen I) 14 Haziran 1985 tarihinde Lüksemburg’un Schengen kasabasında Fransa, Batı Almanya ve Benelüks ülkeleri arasında imzalanmıştır
Schengen Anlaşması’nın amacı nedir?
Anlaşmanın amacı, taraf ülkeler arasında tüm kara, deniz ve hava alanlarındaki sınır denetimlerini kaldırmak, sığınma ve vize politikalarına ortak bir yaklaşım yoluyla üye devletlerin dış sınırlarındaki vize denetimlerinin koordinasyonunu sağlamaktır
Avrupa Birliği ülkelerinin Türk vatandaşlarından Ekim 1980’den itibaren vize istemesi, neye engel olmuştur?
Avrupa Birliği ülkelerinin Türk vatandaşlarından Ekim 1980’den itibaren vize istemesi, iş gücünün serbest dolaşımının gerçekleştirilmesine engel oluşturan yasal olmayan çok önemli bir uygulamadır.
Türkiye’ye ilk vize uygulayan Topluluk ülkesi hangisidir?
Türkiye’ye ilk vize uygulayan Topluluk ülkesi Yunanistan’dır. Bu ülke AB’ye üye olmadan önce 24 Nisan 1965 tarihinde Türk vatandaşlarına vize uygulamaya başlamıştır.
AB hukukuna göre serbest dolaşım hangi hakları içermektedir?
Serbest dolaşım, AB hukukuna göre dört temel haktan oluşmaktadır. Bunlar; açık işlere başvuru hakkı, iş bulabilmek için Topluluk içinde seyahat hakkı, işin yapıldığı ülkede oturma (ikamet) hakkı ile işin sona ermesinden sonra veya emeklilik durumunda o ülkede oturma hakkıdır.
Serbest dolaşım hakkının temel unsurları nelerdir?
Serbest dolaşım hakkı üç temel unsuru içermektedir: İstihdam İmkânı: AB vatandaşının herhangi bir başka üye devlette iş arama ve istihdam edilme hakkı vardır. İkamet Hakkı: İşçilerin ev sahibi ülkede ikamet ve ailesinin bu ülkeye getirme hakkı vardır. Eşit Muamele: Vatandaşlığa dayalı ayrımcılık yasaklanmıştır.
AB vatandalığın üye ülke vatandaşlarına ne gibi haklar sağlamaktadır?
AB vatandaşlığı üye ülke vatandaşlarına;
• Serbest dolaşım ve ikamet hakkı,
• Yerel seçimlerde olduğu gibi Avrupa Parlamentosu’na seçilme ve oy kullanma hakkı,
• Kendi ülkesinin temsil edilmediği üçüncü ülkelerde bulunan diğer AB üyesi ülkenin temsilciliğinden yararlanma hakkı,
• Avrupa Komisyonu’na şikâyet hakkı, Avrupa Parlamentosu ve Ombudsman’ a dilekçe hakkını sağlar.
Avrupa Biriliği'nde insanların dolaşımı ile ne kastedilmektedir?
İnsanların dolaşımı denilince, turizm hareketlerini anlamıyoruz; burada değinilmek istenen (a) işçi, (b) serbest meslek erbabı, (c) şirket-sermaye-sınaî haklar gibi mal ve hizmet üreticilerinin dolaşımı, yerleşmesi ve rekabet edebilmesi ve “yabancı” tutulmaması konusudur.
Avrupa Konseyi'nin işçilerin serbest dolaşımına ilşikn belirlediği ilkeler nelerdir?
Konsey, 2/76 sayılı Karar ile işçilerin serbest dolaşımının ilk kademesinin uygulanma esaslarını belirlemiştir. 2/76 sayılı Karar’ın temel ilkeleri şunlardır:
• Birinci kademe 4 yıl olarak belirlenmiş ve 1Aralık 1980 tarihinde sona ermiştir.
• Topluluk içinde 3 yıldır çalışan işçiler, üye devletler işçilerinin öncelikli hakları saklı kalmak şartıyla, aynı meslek faaliyet kolu ile bölgede kayıtlı venormal şartlarla yapılan işlere girebileceklerdir.
• Topluluk içinde 5 yıldır çalışan işçiler, o ülkedeki tam ücretli işlere serbestçe başvurabileceklerdir.
• İşçilerin aile ve çocukları, bulundukları Topluluk ülkesindeki bölgesel eğitim imkânlarından yararlanabileceklerdir.
Katılım Anlaşmaları'nda üye ülkelere ilişlkin ne gibi istisnalar getirilmiştir?
Başlangıçta her ülke için mümkün olduğunca bir örnek olması arzu edilen Katılım Anlaşmaları’nda müzakereler sonucunda bir dizi istisna ve özel düzenleme yer almıştır. İstisna ve özel düzenlemeler en fazla çevreye ilişkindir.
Üye ülkeler, katılımcı ülkelere karşı iki yıl süreyle kendi mevzuatlarını uygulamayı sürdürecektir. İki yılın sonunda, durum tekrar gözden geçirilecek, yapılan değerlendirme sonucu, iş gücü piyasasında ciddi bozulma veya bozulma tehdidi olan ülkeler, kısıtlamaları iki yıl daha sürdürebileceklerdir. Otomatik gözden geçirmenin dışında, etkilenen katılımcı ülkelerin talebi üzerine ek incelemeler de yapılabilecektir.
Geçiş dönemi beşinci yılda sona erecektir. Ancak, herhangi bir ülkenin iş gücü pazarının ciddi olarak bozulduğu saptanırsa o ülke için süre iki yıl daha uzatılabilecektir. Mevcut üyelerin durumlarını korumaya yönelik bu istisnalar çerçevesinde üye ülkeler, yedinci yılın bitimine kadar koruma önlemleri alabileceklerdir. Anlaşma’ya eklenen bir Bildiri ile üye ülkeler yeni üyelere, mevzuat uyumunu
hızlandırmak amacıyla, millî mevzuatları altında verdikleri piyasaya giriş hakkını giderek artıracaklarını taahhüt etmişlerdir. Almanya ve Avusturya ise hizmet sektöründe sınır ticareti hükümlerine bağlı olarak zarar görmesi muhtemel bazıalanlarda özel önlemler alabilecektir.
Meryem Demirel kararını açıklayınız.
AB Adalet Divanının Türk işçilerinin serbest dolaşımı ile ilgili olarak aldığı ilk karar, Meryem Demirel Kararı’dır. Meryem Demirel isimli Türk vatandaşının, konuyu yasal yollardan Adalet Divanına götürmesiyle mümkün olabilmiştir. Türk vatandaşı Meryem Demirel, 1984 yılında Almanya’daki eşinin yanına vize alarak gitmiş, vizesinin bitiminde hamileliğini öne sürerek Almanya’da kalmak istemiştir. Alman yetkililer, Demirel’in hamileliğin sonuçlanması ile sınır dışı edilmesini kararlaştırmışlardır. Bunun üzerine Demirel, Stuttgart İdare Mahkemesi’ne başvurarak kararın iptalini istemiştir. Gerekçe olarak da 1 Aralık 1986’dan itibaren Türkiye ile Topluluk arasında hukuken serbest dolaşımın başladığını öne sürmüştür. Davaya bakan İdare Mahkemesi, Roma Anlaşması’nın 177’nci maddesi çerçevesinde Divan’dan istişari olarak görüş talep etmiştir. Adalet Divanı, 30 Eylül 1987 tarih ve C-12/86 Sayılı Kararı ile Ankara Anlaşması’nın 12, Katma Protokol’ün 36’ncı maddesi hükümlerinin, “hedef ” nitelik taşıdığını ve Topluluk üyesi ülkelerin iç hukuk düzenlemelerine üstünlüklerinin söz konusu olmadığına karar vermiştir. Divan, Ortaklık Anlaşması’nın Topluluk hukukunun bir parçasını oluşturduğunu doğrulamış ancak Ortaklık Anlaşması ile Katma Protokol’ün serbest dolaşıma ilişkin hükümlerinin niyet beyanından öteye gitmediğini ve Türk işçilerinin serbest dolaşım hakkının henüz doğmadığını ortaya koymuştur. Divan, Topluluğun üçüncü bir ülke ile yaptığı bir anlaşma hükmünün doğrudan uygulanabilmesi için, kavramların yanında anlaşma hedef ve amaçlarının açık
ve belirli yükümlülükler içermesi gerektiğini belirtmiş, işçilerin serbest dolaşımı ile ilgili Ankara Anlaşması ve Katma Protokol maddelerinin doğrudan uygulanamayacağını karara bağlamıştır.
Salih Sevince Kararı'nı açıklayınız.
Adalet Divanı, Hollanda’da yaşayan bir Türk işçisinin ikamet izninin bu ülke makamlarınca iptal edilmesi üzerine, konu ile ilgili ikinci önemli kararını almıştır.
Salih Zeki Sevince isimli Türk işçisi, Hollanda’da çalışan bir Türk’le evlendikten 9 ay sonra boşanmıştır. Evliliği süresince Hollanda’da çalışan Salih’e Yabancılar Dairesi 11 Eylül 1980’de, 22 Şubat 1979’dan 24 Ocak 1980’e kadar geçerli olmak üzere verilen oturma iznini uzatmayacağını bildirmiştir.
Bunun üzerine Sevince, 1979 Ağustos ayında ikamet iznini aldığı Hollanda makamlarına 1980 Eylül ayında yeniden başvurmuştur. Fakat bu istek, iznin verilmesi için gereken aile düzeni ortadan kalktığı için reddedilmiştir.
Mahkeme, Roma Antlaşması’nın 177’nci maddesine göre Divandan görüş istemiştir. Meryem Demirel davasında sadece Ortaklık (Ankara) Anlaşması’nı 177’nci madde kapsamında yorumlayan Divan, bu defa Anlaşma’ya bağlı olarak Ortaklık Konseyi Kararları’nı da yorumlamayı kendi yetki alanına dahil etmiştir. 20 Eylül 1990 tarih ve C-192/89 sayılı Karar’ında ABAD, Ortaklık Anlaşması ve Katma Protokol’e ek olarak, Ortaklık Konseyi Kararları’nın da Topluluk hukukunun bir parçası olduğunu belirtmiş ve Ortaklık Konseyi Kararları’nda yorum gerektirmeyecek bir şekilde ifade edilen hükümlerin doğrudan uygulanabilir olduğunu, yeteri kadar açık olmayan hükümlerin Divan tarafından yorumlanacağını kararlaştırmıştır.
AT’ın Türkiye’ye 4’ncü Mali Protokol kapsamının dışında vereceği yardımları engellemek için Yunanistan tarafından Komisyon’a karşı bir dava açılmıştır. Yunanistan’ın Türkiye’deki insan hakları ihlallerini ve Kıbrıs sorununun çözüme kavuşturulmamasını gerekçe olarak sunduğu davada Divan, Kıbrıs konusunun TürkiyeAT ilişkileri ile ilişkilendirilmeyeceğini açıklamış ve bu konuda Yunanistan’ın Topluluğa katılımı ile ilgili olarak AT Bakanlar Konseyinin verdiği kararı da zımmen teyid ederek davayı Yunanistan’ın aleyhine sonuçlandırmıştır.
Kazım Kuş Kararı'nı açıklayınız.
Türk işçilerinin AB üyesi ülkelerde ikamet ve çalışmaları ile ilgili üçüncü karar Kazım Kuş davasında verilmiştir. 16 Aralık 1992 tarihli, C-237/91 sayılı Karar’da, 1/80 sayılı Ortaklık Konseyi Kararı’na dayanarak AT üyesi bir ülkede yasal olarak bir yıl çalışan bir Türk işçisinin aynı işveren yanında çalışma şartıyla, çalışma izniyle birlikte oturma (ikamet) iznini de uzattırma hakkına sahip olduğu doğrulanmıştır.
Semra Sürül Kararı'nın doğurduğu sonuçları açıklayınız.
Sürül Kararı sonucunda AB’de ilk defa “muamele eşitliği ilkesi” gündeme gelmiştir. Bu bakımdan Karar, Türk işçileri açısından bir ilktir. Çünkü 3/80 sayılı OKK’nin 3’ncü maddesinde yer alan AB vatandaşları ile Türk vatandaşları arasında ayırım yapılmaması hükmü uygulamaya geçirilmiş, Karar ile AB üyesi vatandaşlara sağlanan hakların Türk vatandaşları için de geçerli olduğunu kabul edilmiştir. Bu haklar şunlardır:
• Hastalık ve annelik sürelerine dönük yardımlar,
• Sakatlık ve işgöremezliği kaldırmak için yapılan yardımlar,
• Yaşlılık devresinde yapılacak yardımlar,
• Dul ve yetimlere verilen sosyal yardımlar,
• İş kazaları ve meslek hastalıkları için yapılan yardımlar,
• Ölüm durumunda verilen yardımlar,
• İşsizlik durumunda yapılan yardımlar ve tanınan haklar,
• Değişik şartlarda sağlanan aile yardımları.
Veli Tüm ve Mehmet Darı kararlarının önemini açıklayınız.
ABAD, 20 Eylül 2007 tarih ve C-16/05 sayılı Kararı’nda, Türk vatandaşlarının yerleşme hakkına ilişkin olarak üye ülkeler açısından bağlayıcı bir karar vermiştir. Geçmiş tarihte kazanılan bir hakkın o tarihten başlamak şartıyla geriye doğru kötüleştirilemeyeceği ilkesini onaylamıştır.
Karar, Türk vatandaşlarının vize için başvurmak zorunda olmadan, kendisineiş kurmak için herhangi bir AB üyesi ülkeye genel bir giriş hakkı doğurmamaktadır. Bu hak, 1973 yılında kendilerine Birleşik Krallık’da iş kurmak isteyen Türklerin bu ülkeye girerken vizeye ihtiyaç duymamaları için verilmiştir ve 1 Ocak 1973 tarihinde AB üyesi olan Fransa, Almanya, İtalya, Hollanda, Belçika, Lüksemburg,
İrlanda, Büyük Britanya ve Danimarka için geçerlidir.
Bu durum, diğer üye ülkelerde onların üye oldukları tarihlere göre farklı olabilir. Bu sebeple her ülkenin AB’ye üye olduğu tarihin yanı sıra, o zamanki ulusalgöçmenlik yasalarında yer alan ilgili hükümleri de dikkate alınmak zorundadır.
ABAD kararının önemli noktası şudur: Katma Protokol’deki geriye dönük kötüleştirme yasağı maddesinin üye bir ülkeyi, sadece ulusal sınırları içinde yaşayan Türk vatandaşlarına daha ağır hukuki düzenlemeleri şart koşmaktan men etmekle kalmadığı, aynı zamanda sonradan yürürlüğe konan kötüleştirmelerin dışarıdan ülkeye giriş yapmak isteyen Türklere de uygulanamayacağına ilişkin olmasıdır.
Mehmet Soysal / İbrahim Savatlı / Cengiz Salkım Kararlarının önemini açıklayınız.
ABAD 19 Şubat 2009 tarihinde, “Türk vatandaşlarına yönelik vize uygulaması davası” olarak bilinen Soysal, Salkım ve Savatlı davasına ilişkin kararını açıklamıştır. (C-228/06) Karar, önceki kararlardan (Abatay/Şahin ve Tüm/Darı) sonra vize uygulamaları konusunda yeni bir adımdır.
Karar’da, Katma Protokol’ün üye devletlerde yürürlüğe girdiği tarihte olmayan vize uygulamasının, 41/1 madde uyarınca yeni bir kısıtlama olduğu belirlenmiştir. Böylece bir AB üyesi devlet, Katma Protokol’ün yürürlüğe girdiği tarihte (Katma Protokol’ün yürürlüğe girdiği 1 Ocak 1973 tarihinden başlamak üzere, her bir üye devlet için AB’ye üyelik tarihi) 41/1’nci madde hükmü kapsamındaki Türk
vatandaşlarına (hizmet sunmak veya almak veya iş kurmak amacıyla AB ülkelerine giden Türk vatandaşları) vize uygulamıyorsa bugün de uygulayamayacaktır. Eğer uyguluyorsa, bunun şartları ağırlaştırılamayacaktır.
Almanya için bu tarih 1 Ocak 1973 iken, Bulgaristan için 1 Ocak 2007’dir. Üye ülke bu tarihte vize uygulamıyorsa, bugün uygulaması hukuka aykırı olacaktır. Katma Protokol’ün 41/1 maddesinin kapsamına giren Türk vatandaşları; iş adamları, avukat, sporcu, doktor ve akademisyenler ile turizm, öğrenim veya tedavi amacıyla AB ülkelerine giren Türk vatandaşlarıdır. Ancak bir üye devlet, AB’ye üye olduğu tarihte Türk vatandaşlarına vize uyguluyorsa bugün de uygulaması hukuka aykırı olmayacaktır.
Leyla Ecem Demircan Kararı'nın önemini açıklayınız.
Avrupa Birliği Adalet Divanı, 24 Eylül 2013 tarihinde Türk vatandaşların hizmet alımı için AB ülkelerine vizesiz seyahatin yolunu açacak Leyla Ecem Demirkan davasında Türkiye aleyhine karar vermiştir. Türkiye, aday ülke olarak Avrupa Birliği tarafından benzer statüde ülkeler arasında vize uygulanan tek ülkedir. Adalet Divanı hizmet serbestisinin önündeki engellerin kaldırılabilmesi için oldukça
liberal bir yaklaşım benimsemiştir. Özellikle hizmet alımı kapsamında Luisi-Carbone (286/82 ve 26/83 sayılı davalarda verilen 31 Ocak 1984 tarihli karar, Rec. 377) , Cowan (C-186/87 sayılı davada verilen 2 Şubat 1989 tarihli karar, Rec. 195) buna örnektir. Fakat Divan 24 Eylül 2013 tarihinde verdiği Demirkan kararında hizmet alımı için AB üyesi devletlere girecek olan Türk vatandaşlarının vize almaları gerektiğine karar vermiştir. (ABAD)1 C-211/11 sayılı Leyla Ecem Demirkan/Bunderrepublik Deutschland davası) Denirkan davası olumlu sonuçlanmış olsaydı emsal teşkil edecek ve Türk vatandaşların AB ülkelerine hizmet alımı konusunda vizesiz
seyahat edebilmelerinin kapısı açılmış olacaktı. ABAD’ın bu kararıyla AB ülkelerine hizmet sunumu için gitmek isteyen Türk vatandaşlarından vize istenmezken, hizmet alımında bulunacak turistik seyahatler için vize talep edilecektir. ABAD vize mevzuunda 56 karar verirken bunların 54’ünün Türk vatandaşları lehinde olmasına rağmen AB üyesi ülkeler bu kararları uygulamamaktadır
Münih İdare Mahkemesinin 10 Şubat 2011 Tarihli Kararı'nı açıklayınız.
Dört Türk vatandaşı 29 Eylül 2009 tarihinde Amerika’dan Münih bağlantılı uçakla İstanbul’a uçmak istemiş ancak uçakları Amerika’dan gecikmeli kalktığı için Münih’ten İstanbul’a kalkan Lufthansa havayolları uçağına yetişememişlerdir. Türk vatandaşlarının ertesi günkü uçakla İstanbul’a uçmak için havaalanında otelde gecelemek istemeleri üzerine dört Türk vatandaşına vizeleri olmadığı gerekçesiyle havaalanından dışarı çıkış için izin verilmemiştir. Bunun üzerine açılan dava sonucunda Münih İdari Mahkemesi 10 Şubat 2011
tarihinde turistik gezi amacıyla Almanya’ya gelen Türklerin vizeden muaf olduğunu onaylamıştır. Mahkeme, akraba ziyaretlerini bu kararın dışında tutmuştur.
Karar şöyledir: “Bir Türk vatandaşı hizmet alma amacıyla özellikle de turistik seyahat amacıyla oturma iznine gerek duymadan ve özellikle de vize almadan Almanya’ya giriş yapabilir ve üç ay kalabilir.”
Mahkeme, karar emsal niteliği taşıdığı için karara itiraz hakkı tanımıştır. Karara Katma Protokol’ün 41’nci maddesi, 1’nci fıkrasını gösterilmiştir. Mahkeme ayrıca Avrupa Ekonomik Topluluğunun 25 Şubat 1964 tarihinde çıkardığı EWG 64/221/ EWG numaralı tüzüğe de atıfta bulunmuştur. Başyargıç Klein, Katma Protokol’e göre hizmet serbestisinin hem aktif hem de pasif hizmeti içerdiğini belirtmiştir.
Cahit Yılmaz Hakkında 14 Mart 2012 Tarihli Hollanda Danıştay Kararını Açıklayınız.
Cahit Yılmaz adlı Türk vatandaşı, 3 Kasım 2009 tarihinde Hollanda’nın Schiphol Havalimanı’na vizesiz giriş yapmasının engellenmesi üzerine Avrupa Birliği’ne hizmet sunumu amacıyla gelen Türk vatandaşlarından vize istenemeyeceği gerekçesiyle konuyu Hollanda Mahkemesine taşımıştır.
17 Şubat 2011 tarihinde Haarlem Mahkemesi, Cahit Yılmaz’ı haklı bularak kendisinin vizesiz olarak üç aya kadar Hollanda’da kalabileceğine karar vermiştir. Hollanda Hükûmeti kararı temyize götürmüş, Hollanda Danıştayı 14 Mart 2012 tarihinde alt mahkemenin kararını onaylamıştır.Bunun üzerine Hollanda Göç ve Mülteciler Bakanı Gerd Leers, Hollanda Parlamentosu’nun alt kanadını oluşturan Temsilciler Meclisi’ne gönderdiği yazıda, Hollanda Danıştayı’nın verdiği Cahit Yılmaz kararına bağlı olarak Türk iş adamları ile hizmet sunucularına vize uygulanmayacağını belirtmiştir.
Böylece ülkeye vizesiz giriş yapma hakkına sahip Türk işletme sahipleri, ticaret odasına kaydı olan işletmelerin yöneticileri ve bu firmaların çalışanlarının hizmet sunmak amacıyla 3 aydan daha kısa bir süreliğine gelmeleri hâlinde ülkeye vizesiz grime imkânı ortaya çıkmıştır.
Alman Federal Yüksek İdare Mahkemesinin 21 Nisan 2012 Tarihli Kararı'nı açıklayınız.
2000 yılında Berlin’de yaşayan bir Türk’le evlenen bir Türk kadını, aile birleşimi hakkından yararlanarak Almanya’ya gelmiş, başta sınırlı süreli oturma izni almış, bir süre sonra kocasından boşanan kadın 2004 yılında haftada 5,5 saatlik bir iş bularak çalışmaya başlamış ve oturma izninin uzatılmasını istemiştir.
Berlin Yabancılar Dairesi, geçimini devlet yardımıyla sağladığı gerekçesiyle oturma izin başvuru reddetmiştir. Bunun üzerine yabancılar dairesi hakkında dava açılmıştır. ABAD’ın konuyla ilgili görüşüne de başvuran Berlin İdare Mahkemesi, yabancılar dairesinin davacıya oturma iznini uzatmak zorunda olduğuna hükmetmiştir. Berlin Yabancılar Dairesi, Berlin İdare Mahkemesinin kararına itiraz ederek Federal Yüksek İdare Mahkemesi nezdinde temyiz başvurusunda bulunmuştur. Federal Yüksek İdare Mahkemesi temyiz başvurusunu redderek, alt mahkemenin kararını onaylamıştır.
Federal Yüksek İdare Mahkemesi, ret kararına gerekçe olarak, davacının haftalık çalışma saati düşük olsa bile 1/80 sayılı Ortaklık Konseyi Kararları’nın 6’ncı maddesinin 1 ve 3’ncü fıkralarından doğan hukuki haklarından yararlanabilmesini 21 Nisan 2012 tarihinde kararlaştırmıştır. Federal Mahkeme, kararını Adalet Divanı’nın daha önce aynı yönde verdiği tavsiye niteliğindeki kararına dayandırmıştır.
Berlin Yüksek İdare Mahkemesi’nin 26 Mart 2014 Tarihli Kararı'nı açıklayınız.
Berlin Yüksek İdare Mahkemesi vermiş olduğu bu kararla bir Türk işadamı için vizesiz seyahat hakkını sağlamıştır. Bu tespit davasının kararıyla davacının ikameti Türkiye’de kalması şartıyla kendisi müşterilerine hizmet vermek amacıyla vizesiz Almanya’ya giriş yapabilecek ve bu amaçla üç ayı geçmemek şartıyla Almanya’da kalabilecektir.
Schengen Anlaşması'nı ve amacını açıklayınız.
Avrupa Birliği’nde vize konusunda toplu bir düzenleme yapmaya yönelik Schengen Anlaşması, (Schengen I) 14 Haziran 1985 tarihinde Lüksemburg’un Schengen kasabasında Fransa, Batı Almanya ve Benelüks ülkeleri arasında imzalanmıştır. Amacı, taraf ülkeler arasında tüm kara, deniz ve hava alanlarındaki sınır denetimlerini kaldırmak, sığınma ve vize politikalarına ortak bir yaklaşım yoluyla üye devletlerin dış sınırlarındaki vize denetimlerinin koordinasyonunu sağlamaktır.
19 Haziran 1990’da imzalanan Schengen Anlaşmasını Uygulama Konvansiyonu ile anlaşma uygulamaya konulmuştur. İkinci anlaşma (Schengen II) 26 Mart 1995’de yürürlüğe girmiş ve Portekiz ile İspanya da Anlaşma’ya katılmışlardır.
Schengen ülkeleri hangileridir?
26 Schengen ülkesi 27 AB ülkesinin 22’si ve 4 AB üyesi olmayan ülkeden oluşmaktadır: Avusturya, Belçika, Çek Cumhuriyeti, Danimarka, Estonya, Finlandiya, Fransa, Almanya, Yunanistan, Macaristan, İzlanda, İtalya, Letonya, Liechtenstein, Litvanya, Lüksemburg, Malta, Hollanda, Norveç, Polonya, Portekiz, Slovakya, Slovenya, İspanya, İsveç, İsviçre
Schengen ülkesine gitmek için vize talebinde bulunan bir Türk vatadaşı nasıl bir yol izleyecektir?
Vize talebinde bulunan Türk vatandaşı eğer bir tek Schengen ülkesine gitmeyi amaçlıyorsa gitmek istediği ülkenin konsolosluğuna başvuracaktır. Vize talebinde bulunan kişi, eğer birden çok Schengen ülkesine seyahat etmeyi planlıyorsa vize için gideceği ilk ülkenin konsolosluğuna başvurarak diğer Schengen ülkeleri için de geçerli olan tek vize alacaktır. Vize talebinde bulunan kişi gideceği diğer ülkeleri belirleyememiş ise o zaman vize verecek makam, ilk gitmeyi düşündüğü Schengen ülkesi konsolosluğu olacaktır.
16 Aralık 2013 Tarihli Türkiye-AB Geri Kabul Anlaşması'nın amacını açıklayınız.
Türkiye ile AB arasında Vize Serbestisi Diyaloğu Mutabakat Metni ve Geri Kabul Anlaşması eş zamanlı olarak 16 Aralık 2013 tarihinde Ankara’da imzalanmıştır. Bu anlaşmalar ile Türkiye, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının AB üyesi ülkelere vizesiz seyahat edebilmeleri ve bunun karşılığınsa Türkiye’nin kendi ülkesinden transit olarak AB üyesi ülkelere düzensiz olarak geçen 3. ülke vatandaşı veya vatansız göçmenleri geri alma taahhüdünde bulunmuştur. Geri Kabul Anlaşması, Avrupa’nın uzun zamandır yürüttüğü sınır kontrolünü sınırların ötesine taşımak politikasının bir sonucudur.
16 Aralık 2013 Tarihli Türkiye-AB Geri Kabul Anlaşması'nın önemli hükümleri nelerdir?
Anlaşmanın önemli hükümleri şöyledir:
• AB üyesine belgesiz olarak giden 3.ülke vatandaşları bu ülkelere girmeden önce son transit geçiş yaptıkları ülke Türkiye ise, belgesiz göçmenler geri kabul edilecektir.
• Yasadışı yollarla AB ülkelerine giden veya bu ülkelerde bulundukları sırada yasadışı duruma düşen Türk vatandaşlarını Türkiye geri alacaktır.
• Geri Kabul Anlaşmasının kapsamına İngiltere, İrlanda ve Danimarka girmediğinden, bu ülkelere gidişlerde vize muafiyeti hakkı doğmayacaktır.
• Türkiye yabancılarla ilgili işlemlerde AB müktesebatına uyum sağlayacak ve gerekli etkili uygulamaları gerçekleştirecektir.
• Türkiye doğusundan gelecek mülteciler için coğrafi sınırlandırmayı şimdilik kaldırmayacaktır. Siyasi, dinsel, mezhepsel gibi sebeplerle adı geçen coğrafyadan gelen kişileri Türkiye şimdilik mülteci kabul etmeyecektir.
• Türkiye sadece bazı uluslararası anlaşma, sözleşme ve protokollerden sadece vize muafiyeti ve Geri Kabul Anlaşmasının düzgün işlemesiyle doğrudan ilgisi bulunanlara taraf olacaktır.
• Vize muafiyeti süreci ve Geri Kabul Anlaşması ABAD’ın ortaklık hukukuna dayanarak Türk vatandaşları lehine vermiş olduğu kararlara halel getirmeyecektir.
-
2024-2025 Güz Dönemi Dönem Sonu (Final) Sınavı İçin Sınav Merkezi Tercihi
date_range 2 Gün önce comment 0 visibility 599
-
2024-2025 Güz Ara Sınavı Giriş Belgeleri Yayımlandı!
date_range 5 Gün önce comment 0 visibility 1148
-
AÖF Sınavları İçin Ders Çalışma Taktikleri Nelerdir?
date_range 14 Kasım 2024 Perşembe comment 11 visibility 19836
-
2024-2025 Öğretim Yılı Güz Dönemi Kayıt Yenileme Duyurusu
date_range 7 Ekim 2024 Pazartesi comment 2 visibility 1352
-
2024-2025 YKS Ek Yerleştirme İle Yerleşen Adayların Çevrimiçi (Online) Başvuru ve Kayıt Duyurusu
date_range 24 Eylül 2024 Salı comment 1 visibility 720
-
Başarı notu nedir, nasıl hesaplanıyor? Görüntüleme : 25757
-
Bütünleme sınavı neden yapılmamaktadır? Görüntüleme : 14637
-
Harf notlarının anlamları nedir? Görüntüleme : 12594
-
Akademik durum neyi ifade ediyor? Görüntüleme : 12580
-
Akademik yetersizlik uyarısı ne anlama gelmektedir? Görüntüleme : 10531