Avrupa Birliği ve Türkiye İlişkileri Dersi 5. Ünite Sorularla Öğrenelim
Avrupa Birliği’Nde Kişilerin Serbest Dolaşımı Ve Türk Vatandaşlarına Getirilen Kısıtlamalar
Avrupa bütünleşme süreci hangi boyutlarda gerçekleşmektedir?
Derinleşme ve genişleme olarak iki temel boyut söz konusudur
Avrupa bütünleşme sürecinde yer alan boyutların içeriği nedir?
Derinleşme, Avrupa Birliği’nin yetki sahibi olduğu hususlara yeni konuların da dâhil edilmesi ve bu konularda zamanla nitelikli çoğunluğun karar almasının sağlanmasıdır. Genişleme ise Avrupa Birliği’ne yeni devletlerin katılmasını ve üye sayısının artmasını ifade etmektedir. Avrupa Birliği’ne dâhil olmak isteyen ülkelerden katılma sürecini tamamlamaları beklenmektedir. Avrupa Birliği’nin kurucu anlaşmalara ve sahip olduğu yasal mevzuata taraf olmak için aday devletin katılım süreci içinde bazı hukuki, siyasi ve ekonomik reform ve düzenlemeleri yapması gerekmektedir.
Avrupa Birliği’nde genişleme nasıl olmaktadır?
Avrupa Birliği’nin genişlemesi, adaylık ve katılma süreci denilen karmaşık ve uzun bir dönemin sonunda Avrupa Birliği’ne yeni bir devletin üye olmasıyla gerçekleşmektedir.
Aday ülkelerin Avrupa Birliği’ne katılma süreci neleri kapsamaktadır?
Katılma süreci, aday devletten uyması beklenen bir dizi siyasi, ekonomik ve hukuki üyelik kriterleri içermektedir. Bu kriterler katılma sürecinde aday devletin dönüşümünün yönünü belirleyen işaret levhaları gibidir. Uzun bir süreç olan katılma sürecinde üyelik kriterlerinin işaret ettiği yönde ilerlemek için aday devletler siyasi, ekonomik ve hukuki yapılarını değiştirmeye başlarlar. Bu dönüşümün Avrupa Birliği açısından tatmin edici bir düzeye ulaşmasıyla katılma anlaşması tamamlanır ve anlaşmanın onay süreci sonrasında üyelik gerçekleşir.
Avrupa Birliği’nin aday ülkelere uyguladığı üyelik kriterlerinin zaman içerisinde değişmiş olmasının nedeni nedir?
Uluslararası sistemdeki yapısal değişim, Avrupa Birliği’nin kendi içerisinde değişen koşullar ve katılım sürecindeki ülkelerin farklı niteliklere sahip olması başlıca nedenler arasındadır.
Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne katılım başvurusu yapmasından daha önce imzalanmış olan ve Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne katılımı için hazırlık niteliği taşıyan anlaşma hangisidir?
Ankara Anlaşması
Tüm Avrupa devletlerinin Avrupa Birliği üyeliği için başvurabileceğini ifade eden Roma Anlaşması’nın ardından başka esasları da gündeme getiren anlaşma hangisidir?
Maastricht Anlaşması
Avrupa Birliği’ne tam üyelik koşulları çerçevesinde Maastricht Anlaşması, Roma Anlaşması’ndan farklı olarak hangi koşulları barındırmaktadır?
Maastricht Anlaşması, Roma Anlaşması’nın 237. maddesinde belirtilen tam üyelik için Avrupa Devleti olma gerekliliğini tekrar etse de, bu geniş kriterin sınırlandırılması için demokrasi ve insan hakları ve temel özgürlüklere saygılı olmak koşulunu da getirmiştir. Bu anlaşmayla getirilen diğer bir koşul ise Topluluk sistemini kabul etmek ve bu sistemi uygulama kapasitesine sahip olmaktır.
Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne tam üye olabilirliğinin tanındığı anlaşma hangisidir?
Ankara Anlaşmasıdır. Bu anlaşma ile TürkiyeAvrupa Topluluğu ilişkileri başlamıştır ve Roma Anlaşması’nın üyelik kriterleri çerçevesinde, Türkiye’nin bu kriterlere uygunluğu esas olarak kabul edilmiştir. Bu gelişmeyle Türkiye’ye tam üyelik perspektifi verilmiştir.
Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne tam üyelik başvurusu sonrasında, bu konu ile ilgili olarak Avrupa Komisyonu’nun konseye sunduğu görüşün içeriği nedir?
Komisyon görüşünün sonuç kısmında … Komisyon Topluluğa, Türkiye ile kapsamlı bir önlemler dizisi önermesini tavsiye eder. Bu önlemler dizisi, Türkiye’nin Topluluğa tam üye olabilirliğine halel getirmeksizin, iki tarafın, karşılıklı bağımlılık ve bütünleşmelerini güçlendirici bir yola sokacaktır… denilmektedir. Böylece Türkiye’nin Avrupa Topluluğu’na tam üyeliği konusunda net bir tavır belirtilmemekle birlikte, Ankara Anlaşması ile saptanan üyelik hakkı bir kez daha teyit edilmiştir. Bu bağlamda ilgili görüş, Türkiye’nin tam üyelik hakkını teyit eden başka bir hukuki belge olma niteliğini taşımaktadır.
Ankara Anlaşması’nın içeriği nedir?
Genel yapısı ve özellikle 28. maddesinin de açık biçimde ortaya koyduğu şekilde Ankara Anlaşması, Türkiye’yi tam üyeliğe hazırlamak için düşünülmüş ve planlanmış bir anlaşmadır. Ankara Anlaşması Avrupa Ekonomik Topluluğu ile Türkiye Cumhuriyeti arasında 25 Haziran 1963’te Brüksel’de paraf edilmiş, 12 Eylül 1963’te Ankara’da imzalanmıştır. Ankara Anlaşması, bir Geçici Protokol, bir Mali Protokol ve Son Senet ile birlikte 1 Aralık 1964’te yürürlüğe girmiştir.
Ankara Anlaşmasının temel hedefi nedir?
Anlaşmanın temel hedefi, anlaşmanın başında yer alan ve anlaşmanın anlam ve önemini vurgulayan Preambül kısmında ifade edilmiş olup, Türk halkı ile Avrupa Ekonomik Topluluğu içinde bir araya gelmiş halklar arasında, gittikçe daha sıkılaşan bağlar kurmak şeklindedir.
Ankara Anlaşması kapsamında Türkiye’nin tam üyelik hedefine ulaşabilmesi için nasıl bir yöntem benimsenmiştir?
Öncelikle Türkiye’ye yapılacak ekonomik yardımlar yoluyla, Türkiye ve Topluluk üyesi devletlerin arasında bulunan ekonomik farkın azaltılması, sonra da Topluluk ile Türkiye Cumhuriyeti arasında aşamalı olarak bir gümrük birliği kurulması yöntemi benimsemiştir. Bir başka deyişle Türkiye - AET arasında kurulması öngörülen gümrük birliği Ankara Anlaşması tarafından amaç değil bir araç olarak benimsenmiş ve ifade edilmiştir. Anlaşma’nın nihai hedefi Türkiye’nin Topluluğa tam üyeliğidir.
Ortaklık Rejiminin etkin bir biçimde ve tüm yönleriyle ele alınmasında Türkiye tarafı yükümlülüklerini nasıl ele almıştır?
Türkiye’nin yanısıra Avrupa Ekonomik Topluluğu da yükümlülüğe sahiptir. Ortaklık Rejiminin Türkiye’yi tam üyeliğe hazırlamak için bir araç olarak tasarlanmış olmasından kaynaklanan yükümlülüğü, daha en başından itibaren Türk tarafının da Avrupa Ekonomik Topluluğu tarafının da dikkate alarak davranmadığını ifade etmek gerekmektedir. Bu sebeple Ortaklık Rejimi Türkiye’nin tam üyelik yolunda ilerlemesini sağlayan bir araca dönüşmeyi başaramamıştır. Diğer bir ifadeyle, Anlaşmanın öngördüğü araçlar Türkiye’nin üyeliğe hazırlanması için kullanılamamıştır. Belki de Türkiye ve Avrupa Birliği’nin Ankara Anlaşması’nın ruhuna uyan bir ortaklık rejimi hakkındaki yeni taahhütleri tam üyelik sürecinin önünde duran engelleri aşmaya katkı sağlayabilecektir.
Ankara Anlaşmasının dönemleri nelerdir?
Toplam üç dönem söz konusudur. Bunlar Hazırlık, Geçiş ve Son Dönemlerdir.
Türkiye’nin Avrupa Topluluğu’na tam üyelik başvurusu yaptığı tarih nedir?
1987-04-14 00:00:00
Türkiye’nin tam üyelik konusundaki kararlılığını ve Ankara Anlaşması’nın hedeflerine ulaşılamadığının farkında olduğunu göstermek amacıyla Türk hükümeti tarafından hangi adımlar atılmıştır?
Ocak 1988’den itibaren Katma Protokol ile öngörülen ve dondurulan gümrük indirimlerine yeniden başlanılmış ve Topluluğun ortak gümrük tarifesine uyum sağlamak için çaba gösterilmiştir.
Avis ne anlama gelmektedir?
Avis kelimesi Fransızca olup, görüş anlamına gelmektedir. Üyelik başvurusunda bulunan ülke hakkında Komisyona sunulan rapora verilen isimdir.
1989 yılında, Avrupa Birliği tarafından Türkiye’nin tam üyelik başvurusuna ilişkin hazırlanan görüşün (avis) içeriğinde neler vardır?
Türkiye’nin hukuken tam üye olma hakkı teyit edilmiştir. Söz konusu saptamadan sonra Komisyon Türkiye’nin tam üyeliği önündeki engelleri saymıştır. Bu engeller aynı zamanda üyelik koşulları olarak da değerlendirilmelidir.
1989 yılında Avrupa Birliği Komisyonu tarafından açıklanan görüşte Türkiye’nin Avrupa Topluluğu’na tam üyelik başvurusu için belirtilen engeller ve içerikleri hangileridir?
Bu engeller üç başlık altında toplanmıştır. Bunlar çevresel, ekonomik ve siyasi koşullardır. Çevresel (harici) koşullar, Avrupa Topluluğunun kendi iç dinamiklerinden kaynaklanmayan, tamamen dışarıdaki gelişmelerin belirleyici olduğu etkenlerdir. Türkiye ve Avrupa Ekonomik Topluluğu arasındaki ilişkilerinin gelişime şekli ve Türkiye’nin gerek ekonomik gerekse siyasal sorunları bir yana bırakılsa bile, ikili ilişkilerden kaynaklanmayan Avrupa Topluluğunun kendi içindeki değişimi ve Avrupa kıtasının siyasi dönüşümü, Türkiye’nin üyeliğini zora sokmuştur. Türkiye’nin üyeliğine engel oluşturan faktörler arasında gösterilen diğer bir konu Türkiye’nin ekonomik problemleri ve bunun Topluluk bütçesine getireceği ağır yüktür. Komisyon, bu bağlamda Türkiye’nin coğrafi ve nüfus büyüklüğü, buna karşılık kalkınmışlık düzeyinin düşüklüğünü vurgulamıştır. Ayrıca iş gücü niteliğinin zayıflığı ve tarım nüfusunun büyüklüğü de diğer ekonomik nedenler arasındadır. Komisyon görüşü, bütün bu ekonomik sorunları açıklandıktan sonra, Türkiye’nin tam üyeliğinin Topluluk bütçesine çok ağır bir yük getireceğini, bundan en fazla Topluluğun yapısal fonlarının etkileneceğini ifade etmiştir. Son olarak Komisyon, siyasi koşullar açısından oldukça eleştirel bir tutum benimsemiştir. Türkiye’de kamusal alanın Topluluk kriterleriyle uyumlu olmayan bir yapının ağırlığı altında bulunduğu ifade etmiştir. Komisyona göre insan hakları, azınlık kimliklerine saygı vb. konularda köklü reformlara ihtiyaç duymaktadır.
Avrupa Birliği’nin soğuk savaş sonrası döneme hazırlık yaparken gerçekleştirdiği iki hamle hangileridir?
Bu hamleler Maastricht Anlaşması ve genişleme dalgasının planlamasıdır. Maastricht Anlaşması derinleşmeyi sağlayan ve Avrupa Topluluklarından Avrupa Birliği’ne geçişi düzenleyen bir anlaşma iken, genişleme politikası ile ilgili yeni üyelik kriterlerinin saptanması söz konusu olmuştur. Avrupa Birliği tarafından genişleme politikası içinde benimsenen kriterler ve hukuksal araçlar yeniden düzenlenmiştir. Bu doğrultuda 1993 tarihli Kopenhag Zirvesi ilk önemli Avrupa Birliği olarak karşımıza çıkmaktadır. Kopenhag Zirvesi’nde Orta ve Doğu Avrupa Devletleri’nin tam üyelik hakları teyit edilmiş ve devamında bu ülkelerin tam üye olabilmeleri için gerçekleştirmeleri gereken siyasal ve ekonomik dönüşüm açıklanmıştır.
Kopenhag Zirve Kararlarında genişleme başlığı altında Türkiye ile ilgili hangi kararlar yer almaktadır?
İşbirliğinin güçlendirilmesi, ilişkilerin geliştirilmesi ve gümrük birliğinin tamamlanması hedefleri Kopenhag Zirve Kararlarında, genişleme başlığında Türkiye ile ilgili belirtilen kararlardır.
Kopenhag Kriterleri nelerdir?
• Siyasal Kriterler: Demokrasi, hukukun üstünlüğü, insan hakları, azınlıklara saygı ve azınlıkların korunmasını garanti altına alan kurumların istikrarının sağlanması, • Ekonomik Kriterler: İşleyen bir piyasa ekonomisi ile birlikte Avrupa Birliği içindeki rekabet baskısı ve piyasa güçleriyle başa çıkma kapasitesine sahip olmak, • Mevzuat Uyumu Kriteri: Siyasal, ekonomik ve parasal birliğin hedeflerine uymak da dâhil olmak üzere üyelik yükümlülüklerini üstlenme kabiliyetine sahip olmak, şeklinde tanımlanmıştır. 2000’li yılların ortalarından itibaren Avrupa Birliği Komisyonu hazmetme kriterini de Kopenhag Zirve kararlarına dayandırarak ileri sürmeye başlamıştır. Kopenhag Zirve Kararlarında Kopenhag Kriterleri olarak belirtilen paragrafın hemen altında yer alan paragrafta hazmetme kriterine esas teşkil ettiği iddia edilen bölüm yer almaktadır. Söz konusu metinde, Avrupa bütünleşmesindeki ivmenin korunmasında, Avrupa Birliği’nin yeni üyeleri hazmetme kapasitesi hem Avrupa Birliği’nin hem de aday devletin genel çıkarı için önemli bir unsur olduğu belirtilmiştir. Buradan hareketle hazmetme kriteri Türkiye’nin önüne 2000’li yıllarda çıkartılmaya başlamıştır.
Lüksemburg Zirve Kararlarında Orta ve Doğu Avrupa devletleri için genişleme politikası adı altında belirlenen araçlar hangileridir?
Güçlendirilmiş Katılım Öncesi Strateji başlığı altında saptanan araçlardan ilki Katılım Ortaklığıdır. Buna göre Avrupa Birliği ile aday ülke arasında bir katılım ortaklığı kurulacaktır. Bu kapsamda hazırlanacak bir mali yardım çerçevesi ve aday ülkeden yerine getirmesi beklenen ilkeler, öncelikler ve orta vadeli hedefler belgesi hazırlanacaktır. Bu doğrultuda mali konuları düzenleyen belgeye Çerçeve Tüzük, aday ülkeden yerine getirmesi beklenen ilkeler, öncelikler ve orta vadeli hedefler belgesine ise Katılım Ortaklığı Belgesi denilmektedir.
Lüksemburg Zirvesi ve Türkiye açısından önemi nedir?
1997 Lüksemburg Zirvesi, Avrupa Birliği’nin Soğuk Savaş döneminin hemen ardından doğuya doğru genişleme hamlesinde bir başka önemli zirve olarak karşımıza çıkmaktadır. Lüksemburg Zirvesi Avrupa Birliği’nin doğuya doğru genişlemesinin esaslarını, araçlarını belirlemesi açısından önemli bir niteliğe sahiptir. Lüksemburg zirve kararlarında ortaya çıkan genişleme politikasının yeni araç ve esasları, Kopenhag zirve kararları gibi, zaman içerisinde Türkiye için de geçerli hâle gelmiştir. Bu bağlamda Türkiye’nin 2000’li yıllarda daha ayrıntılı ve yapılandırılmış bir genişleme politikasına uyum sağlamak durumunda kaldığını söylemek mümkündür.
Avrupa Konferansının fonksiyonu nedir?
Avrupa Konferansı ile Avrupa Birliği’ne hâlihazırda üye olan ülkelerle Birliğe katılmak isteyen ülkelerin bir araya gelmesi amaçlanmıştır. Lüksemburg Zirve Kararları aynı zamanda Avrupa Konferansı’na katılım koşullarını da açıklamıştır. Bu bağlamda Konferansa dâhil olan devletler; barış, güvenlik, iyi komşuluk için ortak taahhütte bulunmalı; diğer devletlerin egemenliğine, Avrupa Birliği’ni kuran ilkelere, sınırların bütünlüğü ve dokunulmazlığına, uluslararası hukukun temel ilkelerine saygı göstermeli; özellikle Lahey Uluslararası Adalet Divanı’nın yargı yolunu kullanarak, toprak uyuşmazlıklarının barışçıl yollardan çözümüne bağlı kalmalıdırlar. Diğer bir ifadeyle aday devletler: • Barış, güvenlik ve iyi komşuluk konularında taahhütte bulunmalıdır, • Avrupa Birliği’nin kuruluşuna esas olan ilkelere, sınır bütünlüklerine ve dokunulmazlıklarına, uluslararası hukukun temel ilkelerine saygı göstermelidirler, • Lahey Uluslararası Adalet Divanı’nın yargı yolunu kullanarak, toprak uyuşmazlıklarının barışçıl yollardan çözümüne bağlı kalmalıdırlar.
Helsinki Zirvesi’nin Türkiye için önemi nedir?
Helsinki Zirvesi’nde alınan kararlar neticesinde Avrupa Birliği, Türkiye’yi Orta ve Doğu Avrupa için meydana getirilen katılma sürecine dâhil etmiştir. Bu kararlar kapsamında tam üyeliğe aday olan ülke sayısı, Türkiye’nin de dâhil edilmesiyle 13 olarak belirlenmiştir. Türkiye’nin diğer aday ülkelere uygulanan kriterler çerçevesinde Avrupa Birliği’ne katılma yolunda olan aday bir devlet olduğunun belirtilmesi ile bu zirvede Lüksemburg Zirvesi’nden farklı bir tutum sergilenmiştir.
Helsinki Zirvesi kararlarında Türkiye için hazırlanması istenen katılım öncesi stratejinin içeriğinde ne vardır?
Katılım öncesi stratejide siyasi kriterler ve insan hakları meseleleri başta olmak üzere Kıbrıs sorunu ve Yunanistan ile yaşanan ikili sorunların çözümüne vurgu yapılmıştır.
Helsinki Zirvesi’nin Türkiye’nin Avrupa Birliği yolculuğundaki fonksiyonu nedir?
Bu zirve bir anlamda Kopenhag Zirvesi’nden itibaren oluşturulan ve özellikle Lüksemburg Zirvesi’yle şekillenen katılım çerçevesinin, araçlarının ve üyelik kriterlerinin Türkiye’ye de uygulanmasına imkân sağlamış, bu bağlamda Türkiye için Katılım Ortaklığı Belgesi ve Çerçeve Tüzük hazırlanmasının önünü açmış, diğer yönüyle Ankara Anlaşması’yla çizilen ve Ortaklık sürecini esas alan bir katılım anlayışından Türkiye’yi uzaklaştırmıştır. Helsinki Zirvesi’nin sonrasında Türkiye’nin siyasi olarak üyeliğe hazırlanmasını hedef alan bir süreç başlamıştır.
Helsinki Zirvesi sonrasında ortaya konulan Katılım Öncesi Stratejinin dayandığı iki temel belge hangisidir?
Bu belgelerden ilki 26 Şubat 2001 tarihli Katılım Öncesi Strateji Çerçevesinde Türkiye’ye Yapılacak Yardımlar ve Özellikle Katılım Ortaklığının Oluşturulması Hakkında Konsey Tüzüğü, diğer belge ise 8 Mart 2011 tarihine dayanan Türkiye Cumhuriyeti ile Oluşturulan Katılım Ortaklığının İlkeleri, Öncelikleri, Orta Vadede Hedefleri ve Koşulları Hakkında Konsey Kararıdır. İlk belgeye Çerçeve Tüzük, ikinci belgeye ise Katılım Ortaklığı Belgesi denilmektedir.
Türkiye için Katılım Ortaklığı Belgesi kaç defa ve hangi tarihlerde yenilenmiştir?
Katılım Ortaklığı Belgesi, Türkiye için üç defa yenilenmiştir. Bu yenilenmeler 2003, 2005 ve 2008’de gerçekleşmiştir.
Türkiye için hazırlanan Katılım Ortaklığı Belgesi’nde yer alan kısa ve orta vadeli öncelikler nelerdir?
Kısa ve orta vadeli hedefler alt kategorilere ayrılmıştır. Bunlar: Güçlendirilmiş Siyasal Diyalog ve Siyasal Kriterler, Ekonomik Kriterler ile İç Pazar, Vergilendirme, Tarım gibi kategorilerdir. Bu kategoriler oluşturulurken 1993 yılında gerçekleştirilen Kopenhag Zirvesi’nde kabul edilen üç kriter (siyasal, ekonomik ve mevzuat uyumu kriterleri) esas alınmıştır. Aday ülke ile katılım müzakerelerine başlanabilmesi için Lüksemburg Zirve Kararları ve Helsinki Zirve Kararları öncelikle siyasal kriterlere tam uyum sağlanmış olmasını şart koşmuştur. Diğer iki kriterin müzakere sürecinde tamamlanması mümkündür. Ancak tam üyeliğe geçilmesi için üç kriterin de yerine getirilmesi şarttır.
Türkiye için hazırlanan Katılım Ortaklığı Belgesi’ndeki kısa ve orta vadeli hedeflerin siyasal kriterler başlığı altında yer alan Türk Hukuk Sistemine ilişkin atıflar nelerdir?
Bu bağlamda Türk hukuk sisteminde yapılması istenilen farklı değişikliklere yer verilmiştir. Bunlardan bazıları: idam cezasının kaldırılması, devlet güvenlik mahkemelerinin kaldırılması, ana dilde yayın, ana dilin öğretilmesi ve ana dilde eğitim, ifade özgürlüğünü sınırlayan yasa maddelerinin kaldırılması, sendikal hakların yaygınlaştırılması, yargı reformu, işkence ve kötü muamelenin önlenmesi, sivil-asker ilişkilerinin demokratik esaslar uyarınca yeniden düzenlenmesidir.
Türkiye katılım müzakerelerine ne zaman başlamıştır?
Türkiye’nin katılım müzakerelerine başlaması 3 ve 4 Ekim 2005 tarihinde gerçekleşmiştir. Helsinki Zirvesi’nde başlayan süreçle yasal ve anayasal reformal gerçekleştirilmesi ve Katılım Ortaklığı Belgesi’nde yer alan siyasi dönüşüm büyük oranda hayata geçirilmesi ile katılım müzakerelerine başlamak mümkün olmuştur.
Avrupa bütünleşme süreci kaç hareket içinde gelişmektedir?
Avrupa bütünleşme süreci iki temel hareket içinde gelişmektedir.
Derinleşme nedir?
Derinleşme, Avrupa Birliği’nin yetkili olduğu konular kapsamına yeni konuların dahil edilmesi ve bu konularda giderek nitelikli çoğunlukla
karar alma esasının hakim olmasıdır.
Genişleme nedir?
Genişleme ise Avrupa Birliği’ne yeni devletlerin üye olarak katılmasıdır
Avrupa Birliği'ne katılma nasıl bir süreçtir?
Katılma süreci, aday devletten uyması beklenen bir dizi siyasi,
ekonomik ve hukuki üyelik kriterleri içermektedir. Bu kriterler katılma sürecinde
aday devletin dönüşümünün yönünü belirleyen işaret levhaları gibidir. Uzun bir
süreç olan katılma sürecinde üyelik kriterlerinin işaret ettiği yönde ilerlemek için
aday devletler siyasi, ekonomik ve hukuki yapılarını değiştirmeye başlarlar. Bu
dönüşümün Avrupa Birliği açısından tatmin edici bir düzeye ulaşmasıyla katılma
antlaşması tamamlanır ve antlaşmanın onay süreci sonrasında üyelik gerçekleşir.
Avrupa Birliği aday ülkelere uyguladığı üyelik kriterlerini zaman içinde değiştirme nedenleri nedir?
Bu değişimin başlıca nedenleri; uluslararası sistemin yapısal değişimi,
Avrupa Birliği’nin değişen koşulları ve katılma sürecine giren devletlerin farklı nitelikler taşımasıdır.
Türkiye tam üyelik başvurusunu hangi yıl yapmıştır?
Türkiye 1987 yılında tam üyelik başvurusu yapmıştır.
Türkiye için AB’ye
yönelik tam üyelik ya da daha doğru bir deyişle katılıma hazırlık hangi anlaşma ile başlar?
Türkiye için AB’ye
yönelik tam üyelik ya da daha doğru bir deyişle katılıma hazırlık Ankara Anlaşmasıyla başlatılmıştır
Türkiye, AB’nin
Kopenhag Kriterleri çerçevesinde oluşturduğu katılım süreci içine ne zaman girmiştir?
1999 Helsinki Zirve kararları sonrasında Türkiye, AB’nin
Kopenhag Kriterleri çerçevesinde oluşturduğu katılım süreci içine girmiştir.
Maastricht Antlaşmasının önemi nedir?
Avrupa Toplulukları’ndan
Avrupa Birliği’ne geçiş 1993
yılında yürürlüğe giren
Maastricht Antlaşması’yla
gerçekleştirilmiştir.
Lizbon Antlaşmasının önemi nedir?
2009
yılında yürürlüğe giren
Lizbon Antlaşması, Avrupa
bütünleşmesinde hukuki
nitelik değişikliği yapan
önemli antlaşmalardan
sonuncusudur.
Başvuran devlet, üyelik başvurusunu nereye yapar?
Başvuran devlet, üyelik başvurusunu Bakanlar Konseyine yapar.
Ankara Anlaşması nerede ve ne zaman imzalanmıştır?
Ankara Anlaşması AET ile Türkiye Cumhuriyeti arasında 25 Haziran
1963’te Brüksel’de paraf edilmiş, 12 Eylül 1963’te Ankara’da imzalanmıştır.
Préambul nedir?
Antlaşma veya
anlaşmaların başında,
maddelerinden önce yer alan
ve yapılan bu antlaşmanın
anlam ve önemini vurgulayan
kısım.
Ankara Anlaşması Ortaklığı kaç döneme ayırmıştır?
Ankara Anlaşması Ortaklığı üç döneme ayırmıştır.
Ankara Anlaşması’nın yapıldığı dönem itibarıyla Avrupa tarafının temel kaygısı nedir?
Türk ekonomisinin görece büyük bir zayıflık taşımasıdır.
Ortaklık rejimi hangi alanları kapsar?
Ortaklık rejimi sadece bir gümrük birliği olarak düşünülmemiştir. Ortaklık
rejimi tarım ürünleri ticaretini de kapsar. Aynı zamanda taraflar Ortaklık rejimi
içinde işçilerin ve hizmetlerin serbest dolaşımı ile yerleşme hakkını da aşamalı
şekilde uygulamaya koymayı karara bağlamışlardır. Ortaklık rejimi kapsamına
ulaştırma, rekabeti vergi, mevzuat uyumu konuları da dahil edilmiştir
Türkiye, hangi tarihte tam üyelik başvurusunda bulunmuştur?
Türkiye, 14 Nisan 1987’de Topluluğa tam üyelik başvurusunda bulunmuştur.
1993 tarihli Kopenhag Zirvesi'nin önemi nedir?
Avrupa Birliği Zirvesi, bir başka ismiyle Avrupa Konseyi Soğuk Savaş sona
ererken, Doğu Avrupa’ya yönelen tarihinde en büyük genişleme hareketinin arifesinde üyeliğe ehillik kriterlerini genişleme politikası içinde benimsediği kriterleri ve bununla ilgili hukuksal araçları yeniden düzenlemiş ve kodifiye etmiştir. Bu
yoldaki ilk önemli AB Zirvesi 1993 tarihli Kopenhag Zirvesi’dir.
Kopenhag Kriterleri nelerdir?
• Siyasal kriterler: Demokrasi, hukukun üstünlüğü, insan hakları, azınlıklara
saygı ve azınlıkların korunmasını garanti altına alan kurumların istikrarının sağlanması,
• Ekonomik kriterler: İşleyen bir piyasa ekonomisi ile birlikte Avrupa Birliği içindeki rekabet baskısı ve piyasa güçleriyle başa çıkma kapasitesine sahip olmak,
• Mevzuat Uyumu Kriteri: Siyasal, ekonomik ve parasal birliğin hedeflerine
uymak da dahil olmak üzere üyelik yükümlülüklerini üstlenme kabiliyetine
sahip olmak,
1997 Lüksemburg Zirvesi'in önemi nedir?
Soğuk Savaş sonrası dönemde Avrupa Birliği’nin doğuya doğru genişleme hamlesinde bir başka önemli zirve 1997 Lüksemburg Zirvesidir. Lüksemburg Zirvesi
Avrupa Birliği’nin doğuya doğru genişlemesinin esaslarını, araçlarını belirlemiştir. Lüksemburg zirve kararlarında ortaya çıkan genişleme politikasının yeni araç
ve esasları, Kopenhag zirve kararları gibi, giderek Türkiye için de geçerli hâle gelmiştir.
-
2024-2025 Güz Dönemi Dönem Sonu (Final) Sınavı İçin Sınav Merkezi Tercihi
date_range 2 Gün önce comment 0 visibility 628
-
2024-2025 Güz Ara Sınavı Giriş Belgeleri Yayımlandı!
date_range 5 Gün önce comment 0 visibility 1158
-
AÖF Sınavları İçin Ders Çalışma Taktikleri Nelerdir?
date_range 14 Kasım 2024 Perşembe comment 11 visibility 19892
-
2024-2025 Öğretim Yılı Güz Dönemi Kayıt Yenileme Duyurusu
date_range 7 Ekim 2024 Pazartesi comment 2 visibility 1356
-
2024-2025 YKS Ek Yerleştirme İle Yerleşen Adayların Çevrimiçi (Online) Başvuru ve Kayıt Duyurusu
date_range 24 Eylül 2024 Salı comment 1 visibility 723
-
Başarı notu nedir, nasıl hesaplanıyor? Görüntüleme : 25770
-
Bütünleme sınavı neden yapılmamaktadır? Görüntüleme : 14640
-
Harf notlarının anlamları nedir? Görüntüleme : 12596
-
Akademik durum neyi ifade ediyor? Görüntüleme : 12582
-
Akademik yetersizlik uyarısı ne anlama gelmektedir? Görüntüleme : 10536