Uluslararası İktisat Politikası Dersi 6. Ünite Özet
Ödemeler Dengesi Ve Denkleşme Mekanizmaları
Ödemeler Dengesi
Ödemeler Dengesi Kavramı
Ödemeler dengesi, bir ekonomide yerleşik kişilerin diğer ekonomilerde bulunan yerleşik kişiler ile belirli bir dönem içinde yapmış oldukları ekonomik işlemlerin kayıtlarını gösteren bir rapordur. İstatistiki nitelikte olan bu rapor aylık, üçer aylık ve yıllık olarak hazırlanır. Zamana bağlı olarak açıklanan, dinamik bir kavram olduğu için ödemeler dengesi bir akım değişkendir.
Ödemeler dengesi tanımında bulunan yerleşik kişiler kavramı, bir ekonomide en az bir yıl sürekli ve düzenli olarak ikamet eden ve söz konusu ekonomi içinde faaliyette bulunan gelir ve giderleri olan kurum ve kişileri ifade etmektedir. Bu çerçevede yerleşikler merkezî hükûmet, parasal otorite, bankalar ile gerçek ve tüzel kişileri kapsamaktadır.
Tanımda yer alan ekonomi kavramı ise bir hükûmet tarafından yönetilen, sınırları belirlenmiş bir coğrafi bölgeyi ifade eder. Bu açıdan ödemeler dengesi, farklı ekonomilerin yerleşik kişileri arasında gerçekleştirilen ekonomik akımları ölçen bir rapor niteliğindedir. Yurt içi ve yurt dışı yerleşikler arasındaki ekonomik işlemler ise mal ve hizmet gelir-gider işlemlerini, finansal varlıklar ve yükümlülükler ile ilgili işlemleri ve reel ya da finansal kaynakların karşılıksız olarak sağlandığı transferleri içermektedir.
Ödemeler Dengesi Tabloları ve Kayıt İlkeleri
Ödemeler dengesi kapsadığı hesapların ayrıntı durumuna göre iç farklı tablo şeklinde hazırlanır:
- Özet tablo
- Analitik tablo
- Detay tablo
Ödemeler dengesi, mal ve hizmet alışverişi ile sermaye hareketlerini gösteren bir bilanço olduğu için ödemeler bilançosu adını da almaktadır. Bilançoda ekonomik işlemler sistemli bir muhasebe düzenine göre kaydedilir. Bu nedenle ödemeler dengesi kayıtlarında üç temel ilke yer almaktadır:
- Çift kayıt ilkesi
- İşlemlerin kayıt tarihi (mülkiyet değişimi tarihinde kayıt)
- İşlemlerin kayıt değeri (piyasa değeri ile kayıt)
Ödemeler Dengesinin Temel Hesapları
Ödemeler dengesi; Cari İşlemler Hesabı ve Sermaye ve Finans Hesabı olmak üzere iki temel hesaptan oluşur. Cari İşlemler Hesabı kendi içinde dört alt hesaba ayrılmaktadır. Bunlar Mal Ticareti , Hizmet Ticareti , Gelirler ve Cari Transferler Hesaplarıdır.
Sermaye ve Finans Hesabı ise tüm uluslararası finansal ve reel varlıkların alım satım işlemlerinin kaydedildiği bir hesaptır. Finansal varlıklar; mevduatları, borçlanmaları, özel kesim ve devlet tahvillerini ve hisse senetlerini kapsar. Sermaye ve Finans Hesabı’nda; Sermaye Hesabı , Finans Hesabı , Diğer Yatırımlar ve Rezerv Varlıklar yer alır.
Cari İşlemler Hesabı
Mal ve Hizmet Ticareti Hesabı , bir ülkenin ihracat ya da ithalatını yaptığı tüm mal ve hizmetleri içerir. Mal ithalatı eksi (-) işareti ile borçlar kısmına kaydedilirken mal ihracatı artı (+) işareti ile alacaklar kısmına kaydedilir. Mal ithalat ve ihracatının göstermiş olduğu dengeye ise dış ticaret dengesi adı verilir. Eğer ithalat tutarı ihracat tutarını aşarsa bu denge negatif olur ve dış ticaret açığı oluşur. Buna karşılık ihracat tutarı ithalat tutarını aşarsa denge pozitif olur ve dış ticaret fazlası meydana gelir.
Hizmet Ticareti Hesabı ise birçok hizmet kaleminden oluşmakta ve mal ticaretine göre biraz farklılık göstermektedir. Örneğin, yabancı uyruklu bir gemi Türk vatandaşlarını taşıyorsa hizmet ithalatı söz konusu olurken, bir Türk uyruklu gemi yabancıları taşıyorsa hizmet ihracatı gerçekleştirilmiş olur. Dış ticaret dengesine hizmetler kaleminin eklenmesi ile oluşacak yeni dengeye mal ve hizmetler dengesi adı verilir.
Cari İşlemler Hesabı’nın bir diğer alt hesabı olan Gelirler Hesabı , yurt içine gelen ve yurt dışına çıkan ücret ödemeleri ve yatırım gelir-gider dengesini göstermektedir.
Cari İşlemler Hesabı’nın son alt hesabı olan Cari Transferler kalemi ise karşılıksız transferler veya tek yanlı transferler adını da alabilmektedir. Çünkü bu hesap, yerleşikler arasında gerek kamu gerek özel sektör tarafından gerçekleştirilen karşılıksız yardım ve bağışları içermektedir.
Sermaye ve Finans Hesabı
Bazı Sermaye ve Finans Hesabı işlemleri, Cari İşlemler Hesabı ile ilişkilidir. Mal ve hizmet ihracatı nedeniyle, ithalatçı dış ülke yerleşikleri tarafından yapılan ödemeler, sermaye girişi sağlamakta ve bu hesabın alacak kalemine kaydedilmektedir. Buna karşılık mal ve hizmet ithalatı karşılığında dış ülke yerleşiklerine yapılan ödemeler, sermaye çıkışına yol açmakta ve bu hesabın borç kalemine kaydedilmektedir.
Ancak bazı sermaye hesabı işlemleri farklı olabilmektedir. Örneğin bir Türk yerleşiğin ABD hazine bonosu satın alması ilk bakışta mal ithalatı gibi görülmekte, hazine bonosu ithal edildiği düşünülmektedir. Aslında bu işlem ülkeden döviz çıkışını ifade etmekte bu nedenle Sermaye ve Finans Hesabı’nda bir borç işlemi olmaktadır. Çünkü bu işlem döviz talebinde bir artışa yol açmış, Türk yerleşik hazine bonosu almak için ABD dolarına ihtiyaç duymuştur. Bu nedenle Türk yerleşiğin sahip olduğu yabancı varlıkların artmasına rağmen, yabancı varlık kazanımı bir borç işlemi olacak ve negatif (-) kaydedilecektir. Sermaye ve Finans Hesabı’nda sermaye girişi artı (+) işareti ile kaydedilirken sermaye çıkışı eksi (-) işareti ile gösterilmektedir.
Tüm uluslararası finansal varlıkların alım ve satımının kaydedildiği Sermaye ve Finans Hesabı’nın alt hesapları yukarıda da belirtildiği gibi; Sermaye Hesabı, Finans Hesabı, Diğer Yatırımlar, Doğrudan Yatırımlar ve Finansal Türevler’dir.
Sermaye Hesabı , Sermaye ve Finans Hesabı’nın önemsiz bir kalemidir. Göçmen transferleri ile üretilmeyen ve finansal olmayan varlıklar olmak üzere iki kalemi kapsar.
Finans Hesapları , Sermaye ve Finans Hesabı’nın en önemli kalemidir. Bu hesap, özel ve kamu kuruluşlarına ait kısa ve uzun vadeli uluslararası sermaye akımlarını kapsar. Bu hesaplarda yer alan kalemler; doğrudan yatırımlar, portföy yatırımları ve finansal türevlerdir.
Diğer Yatırımlar Hesabı ’nda; doğrudan yatırım, portföy yatırımları, finansal türevler ve rezervler dışında kalan tüm sermaye hareketleri yer almaktadır.
Bir ülkenin Merkez Bankasının uluslararası rezervlerindeki değişmeler, ödemeler dengesinde Resmî Rezervler Hesabı ’na kaydedilir. Bu hesapta da alacakların ve borçların belirlenmesi kuralları, özel sektör sermaye hesabı kayıtlarında olduğu gibidir. Merkez Bankasının uluslararası rezerv varlıkları artışı Resmî Rezervler Hesabına borç olarak kaydedilir. Rezerv varlıklar; parasal altın rezervleri, özel çekme hakları (SDR), IMF nezdindeki rezerv pozisyonu, döviz rezervlerini ve diğer alacak haklarını kapsamaktadır.
Özel çekme hakları (SDR), IMF’nin yarattığı, belli bir sembolü olmayan ve sepet niteliğinde bir hayali paradır.
Ödemeler dengesinde çift kayıt ilkesinin geçerli olması nedeniyle her zaman alacakların değeri borçların değerine eşit olmak zorundadır. Bu nedenle tüm ödemeler dengesi her zaman sıfır toplamı verir. Ancak ekonomik işlemlerin yol açtığı alacakların değeri, örneğin mal ve hizmet ihracatı, mal ve hizmet satın almaktan doğan borcun değerine eşit olmak zorunda değildir. Ancak matematiksel açıdan artı (+) ve eksi (-) değerli kayıtların tutarının eşit olması, iktisadi anlamda dengenin sağlandığı, ülkenin ödeme güçlüğü veya ödeme fazlası içinde olmadığı anlamına gelmez. Bu nedenle ödemeler dengesi açığı veya ödemeler dengesi fazlası kavramları ile sık sık karşılaşılmaktadır. Alacak işlemlerinin değeri borç işlemlerinin değerinden daha büyükse hesabın fazla verdiği, daha küçükse açık verdiği ifade edilir.
Cari İşlemler Hesabı açığının Sermaye ve Finans Hesabı fazlası ile (veya Sermaye ve Finans Hesabı açığının Cari Hesap fazlası ile) finanse edilememesi durumunda resmî rezervler azalacaktır. Bu nedenle rezervlerdeki azalma kısaca dış açık adı da verilen ödemeler dengesi açığını ifade etmektedir.
Ödemeler dengesi fazlası ise cari hesap dengesindeki fazlanın Sermaye ve Finans Hesabı’ndaki açık ile (veya Sermaye ve Finans Hesabı dengesindeki fazlanın Cari Hesap açığı ile) dengelenememesi durumunda resmî rezervlerde oluşan fazladır.
Ödemeler dengesi hesaplaması yapılırken, bazı kalemlerde ulaşılması güç ve doğruluğu kesin olmayan veriler kullanılmaktadır. Bu nedenle her zaman cari açık ya da cari fazla değeri ile onlara karşılık gelen sermaye giriş ve çıkış tutarları birbirine eşit olmamaktadır.
Bu nedenle ödemeler dengesinde Net Hata ve Noksan (NHN) Hesabı veya İstatistiki Farklar Hesabı adı verilen dengeleyici bir hesaba yer verilmektedir. Bu kalem, oluşan farkların yansıtıldığı dengeleyici bir hesap niteliğindedir. Diğer bir ifade ile NHN Hesabı, ödemeler dengesinde muhasebe anlamında oluşan dengesizliği gidermek amacıyla açılan ve böylece yapılan kayıt hatalarını telafi eden hesaptır.
Dış Ödeme Dengesizlikleri Nedenleri
- Genişletici politikalar
- Hızlı büyüme süreci
- Döviz kuru politikası
- Döviz spekülasyonu
- Üretimde düşük verimlilik
- Ekonomik dalgalanmalar
- Arz şokları
Tasarruf-Yatırım Özdeşliği Açısından Cari Hesap Dengesi
Bir ekonomide gelirin tüketilmeyen kısmı tasarruf edilmekte ve yatırım harcamalarında kullanılmaktadır. Dışa kapalı bir ekonomide özel ve kamu kesimi tasarruflarından oluşan toplam yurt içi tasarruflar, özel ve kamu kesimi yatırımları toplamına eşit olmaktadır. Bir ülkede yapılan toplam tasarrufların toplam yatırımlara eşit olmasına tasarruf-yatırım özdeşliği adı verilir. Buna göre;
Özel Tasarruflar + Kamu Tasarrufları = Özel Yatırımlar + Kamu Yatırımları
Dışa açık bir ekonomide ise toplam yatırımlar, toplam yurt içi tasarruflara eşit olmak zorunda değildir. Bir ekonomide toplam yatırımlar, toplam ulusal tasarrufları aşabilmektedir. Bu durumda yatırımların ulusal tasarrufları aşan kısmı diğer ülkelerin tasarrufları ile karşılanmış demektir. Diğer ülke tasarruflarına yabancı tasarruf veya net dış dünya ödemeleri denilmektedir. Bu durumda toplam yatırımlar; ulusal tasarruflar ile yabancı tasarrufların toplamına eşit olmaktadır.
Ulusal Tasarruflar + Yabancı Tasarruflar = Toplam Yatırımlar
Bu ifadeyi aşağıdaki gibi daha açık olarak yazmak mümkündür;
Özel Tasarruf + Kamu Tasarrufu + Net Dış Dünya Ödemeleri = Toplam Yatırımlar
Dış dünyaya yapılan ödemeler, dış dünyadan gelen ödemelerden fazla olduğu zaman aradaki fark, dış dünyadan borçlanma veya dolaysız yabancı sermaye yatırımları şeklinde giderilmekte; böylece yabancıların tasarrufları transfer edilmiş olmaktadır.
Yabancı Tasarruflar = Negatif Cari Hesap Dengesi (Cari Açık)
Bütçe Dengesi Açısından Cari Hesap Dengesi
Öte yandan devletin yer aldığı dışa açık bir ekonomide millî gelir dengesi aşağıdaki gibi yazılır:
Y = C+I+G+(X-M)
veya millî geliri arttıran (ilaveler) ve azaltan unsurlar (sızıntılar) bir arada yazılabilir,
I+G+X = S+T+M
Bu eşitlikte;
I=Yatırım, G=Hükûmet Harcaması, X=İhracat, S=Tasarruf, T=Vergi, M=İthalat’ı göstermektedir. Burada yatırımlar, hükûmet harcamaları ve ihracat arttığı zaman millî gelir de artar. Bu nedenle eşitliğin solunda görülen bu kalemlere ilaveler adı verilir. Öte yandan tasarruflar, vergiler ve ithalat artınca millî gelir azalacaktır. Bu nedenle eşitliğin sağında görülen bu üç kaleme de sızıntılar denmektedir.
Yukarıdaki eşitlik yeni bir düzenleme ile aşağıdaki gibi yeniden yazılabilir:
(I-S) + (G-T) = M-X
(Özel yatırım ve özel tasarruf farkı) + (Bütçe açığı) = (Dış Ticaret Açığı)
Ödemeler Dengesinde Denkleşme Mekanizmalar ı
Bilindiği gibi ödemeler dengesi, bir ekonomide geçerli bir döviz kuru üzerinden döviz gelirleri ile döviz giderleri arasındaki ilişkiyi göstermektedir. Geçerli bir denge döviz kurunda döviz gelirleri ve giderleri birbirine eşitse dış açık ya da dış fazla sorunu olmaz. Ancak herhangi bir nedenle dış denge bozulursa, ödemeler dengesinde görülen dengesizliklerin giderilmesinde otomatik denkleşme mekanizmaları veya dış denkleştirme mekanizmaları izlenir.
Otomatik Denkleşme Mekanizmaları
Dalgalı Kur Sistemi ve Dış Denge
Bu mekanizmaların ilki dalgalı kur sistemi dir. Dalgalı kur sistemi, hükûmetlerin döviz piyasasına müdahalesinin hiç olmadığı ya da çok nadir olduğu bir kur sistemidir. Bu sistemde döviz kuru, döviz arz ve talebi tarafından belirlenir.
Dalgalı kur sisteminin lehinde ve aleyhinde görüşler vardır. Lehinde olanlar, dış dengenin yeniden sağlanması hususunda dalgalı kur sistemine önemli ölçüde güven duyarlar. Herhangi bir nedenle oluşan dış açık ya da dış fazlanın döviz kurunun serbestçe değişmesi sayesinde otomatik olarak, hükûmet müdahalesine gerek kalmadan giderileceği ileri sürülür.
Klasik Dış Denkleşme Mekanizması: Fiyat- Altın Para Akımı Mekanizması
Klasik iktisatçılar, ödemeler dengesinin fiyat-altın para mekanizması ile otomatik olarak sağlanacağını ileri sürmüşlerdir. Fiyat-altın para mekanizması, altın para sisteminin ve klasik ekonominin temel argümanları üzerine inşa edilmiş bir görüştür. Dünyada yirminci yüzyılın başlarına kadar uygulanan altın standardına göre altın, bir uluslararası ödeme aracı işlevi görmüştür.
Keynesyen Millî Gelir Değişmesi ve Dış Denkleşme Mekanizması
Dışa kapalı ekonomi için geliştirilmiş Keynesyen millî gelir teorisinin açık ekonomi için de geçerli kabul edilmesi ile birlikte Keynesyen dış denkleşme mekanizması belirlenmiş olmaktadır. Bu yaklaşımın varsayımları şunlardır:
- sabit kur sistemi geçerlidir,
- fiyatlar genel düzeyi, faiz oranı ve ücretler sabittir.
Görüldüğü gibi klasik yaklaşımda değişken alınan fiyat düzeyi Keynesyen modelde sabit varsayılmıştır.
Parasalcı Görüş ve Dış Denkleşme Mekanizması
Parasalcı görüş, 1960’lı yılların sonlarına doğru Milton Friedman tarafından Keynesyen politikalara bir eleştirel bakış olarak geliştirilmiştir. Bu görüşün temel argümanı, tüm sorunların nedeninin para arz ve talebi arasında oluşan dengesizlik olduğunu kabul etmektir. Parasalcı iktisatçılar, dış denge sorununu da diğer ekonomik sorunlar gibi para arz ve talebi arasındaki dengesizlik ile açıklamaktadır.
Dış Denkleştirme Politikaları
Sabit Kur Sistemi ve Devalüasyon/Revalüasyon
Dış denkleştirme politikalarının ilki sabit kur sistemidir. Sabit kur sistemi, döviz kurunun hükûmetler tarafından belirlendiği ve sadece hükûmet kararı ile değiştirilmesine izin verildiği bir sistemdir. Döviz arz ve talebinin ve piyasa koşullarının dikkate alınmadığı bu kur sisteminde döviz kuru uzun süre değiştirilmeden sabit olarak tutulabilmektedir. Sabit döviz kuru sisteminde döviz kurunun hükûmetin onayı ile yükseltilmesi ve böylece ulusal paranın değer kaybetmesine devalüasyon adı verilir. Diğer bir deyişle devalüasyon, enflasyon nedeniyle fiilen değer kaybeden ulusal paranın bu değer kaybının hükûmet tarafından resmen onaylanmasıdır. Bu durumun tersi de revalüasyon adını alır. Revalüasyon, sabit kur sisteminde döviz kurunun düşürülmesi ile ulusal paranın değer kazanmasıdır.
Devalüasyonun fiyat etkisi ve hacim etkisi olarak iki etkisi vardır. Bu etkilerden biri olumlu iken diğeri olumsuzdur. Devalüasyon, ihraç mallarının dış talebini arttırır, ithal mallarının yurt içi talebini düşürür. Bu etkilerin işlemesi ile dış ticaret açığı azalır.
Harcama Değiştirici Politikalar ve Faiz Oranı Değişmesi ile Dış Denge
Otomatik denkleşme mekanizmalarının işleyişinde gecikmeler olması veya yeterince etkin işleyememesi gibi nedenlerle hükûmetler dış dengesizliklere müdahale gereği duyarlar. Bu müdahalede uygulanan en temel politikalar para ve maliye politikalarıdır.
Para politikası, ekonomide finansal sistemin en önemli kurumu olan Merkez Bankası tarafından yürütülür. Merkez Bankası, fiyat istikrarını sağlamak amacıyla toplam likidite hacmini, toplam harcamaları, kredi hacmini ve ithalat hacmini düzenleyebilmektedir. Para politikası araçları her ülkeye göre farklılık gösterse de genel olarak üç temel araç kullanılmaktadır: Açık piyasa işlemleri, zorunlu karşılık oranları ve reeskont oranı.
Harcamaları değiştirmek amacıyla uygulanan bir diğer politika, maliye politikasıdır. Bu politikanın araçları; hükûmet harcamaları, vergiler ve transfer harcamalarıdır.
Bir diğer yaklaşım ise toplam harcama yaklaşımıdır. bu yaklaşım, toplam harcamalar ile yurt içi üretim arasındaki ilişkiyi incelemektedir. Bu yaklaşıma göre, yurt içi üretim ile toplam harcamalar karşılaştırılır. Yurt içi üretimin toplam harcamaları karşılayacak yeterlilikte olup olmamasına göre dış açık veya dış fazla oluşur.
Ödemeler dengesi açıklarını gidermek amacıyla hükümetler tarafından harcama kaydırıcı politikalar da uygulanır. Bu durumda ödemeler dengesinin Cari İşlemler Hesabı üzerinde etkili olan ve harcama kaydırıcı politikalar olarak bilinen gümrük tarifeleri, kotalar, ithalat yasakları ve döviz kontrolleri gibi araçlar kullanılmaktadır.
Döviz Gelirlerini Arttırmaya Yönelik Politikalar
Ödemeler dengesi açıklarının giderilmesinde ithalatın ve döviz giderlerinin azaltılmasının yanı sıra döviz gelirlerinin arttırması da gereklidir. Bu amaçla hükûmetler, döviz kazandırıcı işlemleri destekleyen politikalar izleyerek mal ve hizmet ihracatını ve yabancı sermaye girişini arttırmayı teşvik ederler.
-
AÖF Sınavları İçin Ders Çalışma Taktikleri Nelerdir?
date_range 7 Gün önce comment 11 visibility 17816
-
2024-2025 Öğretim Yılı Güz Dönemi Kayıt Yenileme Duyurusu
date_range 7 Ekim 2024 Pazartesi comment 1 visibility 1158
-
2024-2025 YKS Ek Yerleştirme İle Yerleşen Adayların Çevrimiçi (Online) Başvuru ve Kayıt Duyurusu
date_range 24 Eylül 2024 Salı comment 1 visibility 613
-
Çıkmış Soruları Gönder Para Kazan!
date_range 10 Eylül 2024 Salı comment 5 visibility 2738
-
2023-2024 Öğretim Yılı Yaz Okulu Sınavı Sonuçları Açıklandı!
date_range 27 Ağustos 2024 Salı comment 0 visibility 905
-
Başarı notu nedir, nasıl hesaplanıyor? Görüntüleme : 25567
-
Bütünleme sınavı neden yapılmamaktadır? Görüntüleme : 14502
-
Akademik durum neyi ifade ediyor? Görüntüleme : 12507
-
Harf notlarının anlamları nedir? Görüntüleme : 12498
-
Akademik yetersizlik uyarısı ne anlama gelmektedir? Görüntüleme : 10421