Turizm Ekonomisi Dersi 7. Ünite Özet

Turizmin Ekonomik Etkileri-Iı

Turizmin Gelir Etkisi ve Önemi

Ülkeye gelen turist sayısı ve uluslararası turizm piyasasından elde edilen turizm gelirleri turist kabul eden ülkeler açısından en önemli iki gösterge olarak kabul edilmektedir. Turizmin en önemli ekonomik etkisi gelir yaratma etkisidir. Turistlerin seyahatleri sırasında turizm ürünlerine yönelik harcamaları söz konusu turizm bölgesinin ekonomik gelirlerinin artmasında neden olmaktadır. Bu harcamalar ve elde edilen gelirlerin istatistiksel olarak hesaplanması zor olduğundan ortaya çıkan katma değer, diğer sektörlerde gelir ve istihdam artışı olarak kendini göstermekte ve turizm harcamalarının ekonomik etkisi direkt ve ikincil etki olarak ikiye ayrılmaktadır.

Direkt etki, turizm sektöründeki harcamalar ve ortaya çıkan gelir artışıdır. İkincil etki ise dolaylı ve uyarılmış etki olarak iki kısımdan oluşmaktadır. Dolaylı etki, turizm endüstrisinin arz kaynaklarının istihdam, ücret ve gelir ve düzeylerinde meydana gelen artışlardır. Uyarılmış etki ise, turizm harcamalarının sonucu olarak direkt ve dolaylı olarak ortaya çıkan etkilerin hane halkı harcamalarına yansıması sonucu, turizm sektöründe, bağlantılı olduğu tüm sektörlerde ve ulusal düzeyde çarpan etkisiyle ortaya çıkan gelir artışıdır.

Turist Harcamalarının Toplam Ekonomik Etkisi = TS x TBOH x ÇK şeklinde hesap edilmektedir.

Formülde yer alan;

TS: Turist Sayısı

TBOH: Turist Basına Ortalama Harcama

ÇK: Çarpan Katsayısı

ifade etmektedir.

Turizm gelirlerindeki artışlar, ekonomik büyüme oranını arttırmakta ve sürdürülebilir kılmakta, yoksulluğun azalmasına yol açmakta, kırsal ve yerel ekonomik altyapının yaratılmasını sağlamakta, gerek yerel ekonomide, gerekse ulusal düzeyde yeni is fırsatları yaratmak suretiyle işsizliğin azalmasına katkıda bulunmakta, destinasyonlarda sosyo-kültürel düzeyin gelişmesini ve çeşitlenmesini sağlamakta, ülkeye giren döviz miktarında ve vergi gelirlerinde artışa yol açmakta, çevrenin korunması ve ekolojik dengeye verilen önemin artmasına katkı sağlamakta, GSYIH’nin oluşumuna etki etmekle birlikte, katma değer yaratmaktadır.

Ülkelerin turizm gelirleri zaman içerisinde arttıkça, bu sektörün GSYIH içindeki oransal payı da buna paralel olarak artmaktadır. Bir sektörün GSYIH içindeki payının yıllar itibariyle artması, o sektörün zaman içinde geliştiğinin, büyüdüğünün ve ülke insanının refah seviyesinin de yükselmesinin temel kaynaklarından biri olduğunun da göstergesidir.

Türkiye turizminin 1980 yılında Ocak ekonomik kararlarından sonra ihracat odaklı sanayileşmenin gerçekleştirilmesinde turizm sektörü önemli bir araç olarak görülmüştür. Turizmin, Türkiye ekonomisi içindeki hızlı yükselişinde hiç kuskusuz, 1982 yılında çıkarılan 2634 sayılı “Turizmi Teşvik Kanunu” ile sektöre sağlanan yatırım teşviklerinin ve mali desteğin çok önemli bir yeri bulunmaktadır.

Turizmin İhracat Etkisi ve Önemi

Uluslararası ticarette en büyük kategorilerden biri olan turizm sektörü, dünya genelinde tüm hizmetler ticaretinin yaklaşık %40’ını oluşturmakta ve görünmez bir ihracat kalemi olarak ekonomik büyümeye ve kalkınmaya önemli katkılar sağlamaktadır. Ülkeye gelen turist sayısı arttıkça, gidilen ülkedeki ürün ve hizmet üretimine olan talep de artmaktadır. Eğer gidilen ülke, yükselen talep düzeyine paralel olarak artan üretimi karşılayacak kaynaklara sahip ise, turistlerin tüm harcamaları o ülkede kalacaktır. Bunun yanında ülkenin turistik döviz kazançları, döviz kayıplarından daha fazla ise turizm ödemeler dengesine olumlu katkıda bulunacaktır. Bu nedenle, turizmin uzun dönemde ekonomik büyümeye neden olabileceği ifade edilmektedir. Dolayısıyla bir ülkede turizmin gelişmesiyle birlikte; döviz sıkıntısı azalır, ülke içi firmaların dışarıdaki rakipleri ile rekabet gücü ve verimliliği artar, dış ticaret dengesi pozitif yönde etkilenir ve istihdam yaratılır. Bu gelişmeler ise bir bütün olarak ulusal gelirde artışa yol açarak, ekonomik büyüme üzerinde olumlu bir etki meydana getirmektedir.

Turizm sektörüne ait temel ekonomik göstergelerinden birisi de, turizmden elde edilen döviz gelirlerinin ihracattan elde edilen gelire oranlanmasıdır. Uluslararası turizmden elde edilen gelirler, ek ihracat veya görünmeyen ihracat seklinde ülkenin ödemeler dengesine olumlu katkılar yapmaktadır. Turizm ekonomisi açısından bakıldığında ödemeler dengesindeki en önemli kalem uluslararası hizmetlerdir. Çünkü bu kalem yabancı turistlerin ülkede yaptıkları harcamalar ile ülkeden dışarı çıkan vatandaşların yapmış olduğu harcamayı ve sonuçta turizmin ekonomiye olan net katkısını göstermektedir. Turistlerin bir diğer ülkede yaptığı harcamalar o ülke için ihracat etkisi yaparken, ülke insanın yurt dışında yaptığı harcamalar ithalat etkisi yapmaktadır. Böylece, dış turizm gelirleri bir ülkeye yönelik turizm hareketlerinden elde edilen döviz gelirleri, o ülke insanlarının yurt dışında yapmış olduğu harcamalardan yüksek ise, turizmin cari işlemler bilânçosu üzerindeki etkisi pozitif olacaktır. Turizmin bu özelliğinden dolayı dış turizm, ülke ekonomisi açısından büyük bir katma değer sağladığı için bacasız sanayiye benzetilmektedir. Turizmin reel ekonomik etkilerini ortaya koymak açısından önem arz eden bir diğer temel göstergede, bir ülkedeki turizm gelirlerinin dış ticaret açığını kapatmadaki oransal payıdır. Ayrıca turizm, ülkede genel anlamda imalat sanayini bir bütün olarak düşünülecek olursa, imalat sanayi ihracat gelirinden sonra en büyük döviz gelirinin elde edildiği ikinci sektör konumundadır.

Turizmin Ödemeler Bilançosu Üzerindeki Etkisi

Dış turizm hareketleri uluslararası hizmetler kaleminde yer almaktadır. Bu kalem, yabancı turistlerin ülkede yaptıkları harcamalar ile ülkeden dışarı çıkan vatandaşların yapmış olduğu harcamayı ve sonuçta turizmin ekonomiye olan net katkısını göstermektedir. Turistlerin tatil, is, sağlık vb. amaçlar ile gitmiş oldukları ülkede yapmış oldukları harcamalar, o ülke için ihracat etkisi yaparken, ülke insanın yurt dışında yaptığı harcamalar ithalat etkisi yapmaktadır. Bu açıdan bakılacak olursa, dış turizm gelirlerinin bir ülke ekonomisi açısından önemi ödemeler dengesi içindeki yeri ile ölçülmektedir. Ülkenin turizmden elde etmiş olduğu döviz geliri, ülkeden turizm amacıyla çıkan döv iz giderinden daha fazla ise, turizm ödemeler bilânçosu hesabına olumlu etki etmektedir. Tersi durumda, ülkenin turizmden elde etmiş olduğu döviz geliri, ülkeden turizm amacıyla çıkan döviz giderinden daha düşük ise, turizm ödemeler bilânçosu hesabına olumsuz etki etmektedir. Bu bağlamda, turizmin ödemeler dengesine olumlu etkisinden söz edebilmek için, ülkenin turizmden elde etmiş olduğu döviz gelirlerinin, döviz kayıplarından daha fazla olması gerekmektedir.

Turizmin Rekabet Gücü Etkisi

Tüketici taleplerindeki değişiklik dolayısıyla kalite-hizmet anlayışında meydana gelen değişiklikler, turizm sektöründe büyük öneme sahiptir. Birçok ülke ekonomik büyüme ve kalkınmaları için gerekli olan döviz girdisini sağlamak, yeni istihdam olanakları oluşturmak, pazar payını ve milli gelirini arttırmak amacıyla uluslararası turizm piyasasında birbirleri ile rekabet içindedirler. Buradan hareketle, bir turizm destinasyonunun rekabet gücü; bireysel, bölgesel, ülkesel, niceliksel ve niteliksel olmak üzere çok farklı ve birbiri ile etkileşim halinde olan karmaşık yapıdaki faktörlerin etkisi altındadır. Destinasyonun rekabet gücü elde edebilmesi için; bireysel, ülkesel-bölgesel, niceliksel ve niteliksel rekabet gücü faktörlerinin aynı anda, bir bütün ve uyum içinde faaliyet göstermesi gerekmektedir.

Turizmin Yatırım Etkisi

1982 yılında yürürlüğe giren, 2634 sayılı Turizmi Teşvik Kanunu, yürürlük tarihinden bugüne turizm sektörünün ülke gündeminde kalmasına, turizm için olmazsa olmaz olan konaklama, yeme-içme-eğlence gibi alanları kapsayan sektörel gelişime katkı sağlamaktadır. Turizmi Teşvik Kanunu’nun yürürlüğe girdiği 1982 yılından bugüne, ülkemize gelen turist sayısında yaklaşık 22, turizm gelirlerinde ise yaklaşık 62 kat artış kaydedilmiştir. Türkiye’de turizm sektörüne yönelik olarak çeşitli teşvik ve destekler bulunmaktadır. Bunlar;

  1. KOSGEB Kapsamında Sağlanan Destek ve Hizmetler,
  2. 2634 Sayılı Turizmi Teşvik Kanunu ile Sağlanan Teşvikler,
  3. 1319 Sayılı Emlak Vergisi Kanunu’nda Yer Alan Muafiyetler,
  4. Türkiye İhracat Kredi Bankası (EXIMBANK) Tarafından Sağlanan Kredi imkânları,
  5. Yabancı Sermaye Yatırımlarının Teşviki,
  6. Yurtdışı Turizm Fuarlarına Katılım Desteği.

Türkiye’de turizm teşviklerinin yıllara göre dağılımı incelendiğinde; gerek teşvikli belge sayısında, gerekse toplam yatırım tutarında ve yatak sayısında genel bir artış olduğu söylenebilir.

Turizmin İstihdam Etkisi

Turizmin parasal ve reel etkilerinin en önemlisi belki de emek-yoğun üretim tekniğinden kaynaklanan istihdam etkisidir. Bu nedenle; turizm sektörü kendisinin doğrudan istihdama katkıda bulunması ve bu sektöre girdi veren diğer sektörlere de dolaylı istihdam imkânları sağlaması dolayısıyla, ülkedeki toplam istihdamı etkilemektedir.

Turizmin gelişimine paralel olarak artan istihdam etkisi, genel olarak doğrudan, dolaylı ve uyarılmış olarak üç farklı istihdam meydana getirmektedir. Turizm sektöründe yapılan harcamalarının istihdam yarattığı alanlar birbirinden çok farklıdır. Turistlerin 11 farklı alanda yaptıkları harcama, 21 değişik sektörü etkilemekte ve yapılan bu harcamalar en son yararlananlar açısından 47 farklı iş kolunu etkilemektedir.

Turizm sektöründe turizm ürün ve hizmetlerine talep olduğu sürece sektöre is gücü talebi olacaktır. Diğer bir deyişle, turizmdeki işgücü talebi türev ya da bağlı taleptir. Turizm talebi arttıkça, istihdam veya çalıştırılacak emek gücü de artacaktır. Dolayısıyla turizm harcamalarının istihdam etkisi turizm talebinin yoğunluğuna bağlı olmaktadır. Ülkeye olan turistik talep ne kadar artıyor ise, o ülkeye doğrudan ve dolaylı istihdam etkisi o kadar yüksek olacak ve istihdam artısı, talep artısına göre paralellik gösterecektir.

Turizmin Kamu Harcamaları ve Vergi Etkisi

Turizm sektörünün gelişmesi noktasında, kamu otoritesi bir takım kamu harcamaları yaparak hem sektörü desteklemek ve hem de hizmetin aksamadan yürütülebilmesini sağlamak zorundadır. Sağlık, bankacılık, güvenlik ve asayiş, alt/üst yapı, AR-GE, tanıtım ve reklam vb. alanlarda kamu sektörü turizm için zaman zaman harcama yapmaktadır. Buna ilave olarak, turizmin zamanla her hangi bir bölgedeki hızlı gelişimi ile birlikte; turist sayısının artması ve bunun tasıma kapasitesi üzerinde yarattığı olumsuz etkiler, mevcut kamu hizmetlerinin yükünü arttırabilir. Yeni alt ve üstyapı yatırımlarının yapılması, mevcut olanların yenilenmesi için ek harcamaların yapılması gerekmektedir.

Kamu hizmetlerin yapılabilmesi ve artan talebin istenilen nitelik ve standartlara uygun olarak karşılanabilmesi içinde kamunun gerekli harcamaları; zamanında, gecikmeksizin ve sürdürülebilir politikaları da göz önüne alarak gerçekleştirmesi zorunludur.

Seyahat ve turizm sektörü; bazen doğrudan uygulanan, bazen de dolaylı olarak hesaplanan vergi gelirini doğurmaktadır. Birçok ülkede seyahatçilerden çıkış vergisi alınırken, diğerlerinde de değişik miktarlarda giriş vergisi alınmaktadır. Örneğin Türkiye’de yurtdışına çıkış yapılmadan önce 15 TL’lik yurtdışı çıkış harcının yatırılması gerekmektedir. Buna ilave olarak da destinasyonlardaki vergi otoriteleri otel konaklamalarında bazen de yatak, kahvaltı gibi diğer konaklama durumlarında otel odası vergisi talep ederler. Dolayısıyla, turizm vergilerinin oranlarında meydana gelen artışlara gösterdiği tepkilere bakıldığında; vergilendirme sürecinde ele alınacak temel unsurlar, talebin fiyat esnekliği ve otel odalarının arzının fiyat esnekliğidir. Şayet talep esnekse, turistler vergilerden dolayı fiyatlarda meydana gelen artışlara tepki gösterirler ve ilave vergi ödememek için başka yerlere doğru yönelebilirler. Bu nedenle özellikle rekabet durumlarında otel işletmeleri ilave konan vergileri müşterilerine yansıtmazlar bu vergileri kendileri öderler. Talebin esnek olmaması durumda ise müşteriler fiyat artışlarına tepki göstermeyeceklerdir ve oteller ilave vergileri maliyete dolayısıyla turistlere yansıtmaktadırlar. Ancak turizm faaliyetlerinin vergilendirilmesinde, toplanan vergilerin seyahat ve turizm sistemini oluşturan faaliyetleri bozmaması, ekonomiyi oluşturan diğer sektörler incelenerek adaletli bir şekilde belirlenmesi gerekmektedir.

Turizm Ürününün Fiyatı ve Enflasyon Etkisi

Turizmin bir diğer parasal etkisi ise ürün fiyatı ile meydana getirmiş olduğu enflasyon etkisidir. Turizm faaliyetinden söz edilebilmesi için her şeyden önce kişinin gelirinin, turizm hareketine katılımı sağlayacak düzeyde olması gerekli ve yeterli koşullarda olmalıdır. Gelirden sonraki en önemli faktör ise turizm ürününün fiyatıdır.

Fiyat dışında talebi etkileyen diğer tüm koşullar aynı kalmak şartıyla (ceteris paribus) fiyatların düşmesi turizm talebini arttırıcı; fiyatların yükselmesi ise turizm talebini azaltıcı bir etki meydana getirmektedir. Ürün fiyatının değişmesi durumunda turizm talebi, gelir ve ikame etkilerinin büyüklüklerine bağlı olarak değişecektir.

Bir ülke ekonomisinde turizmin meydana getirmiş olduğu enflasyon etkisi ise değişik şekillerde görülmektedir. Bunları kısaca belirtmek gerekirse: Turizm sezonuyla birlikte, Türkiye, Tunus, Mısır, Fas vb. az gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde yabancı turistlerin alım gücünün yerli halka oranla çok daha fazla olduğu düşünülecek olursa; turistlerin fiyatı yüksek mal ve hizmetleri satın almaya ve daha fazla fiyat ödemeye razı oldukları görülmektedir. Bölgede faaliyet gösteren perakendeci satıcılar, turistlere sattıkları turizm ürününün fiyatını yükseltmek suretiyle, kâr marjlarını arttırmak istemektedir. Bu durum da ortaya çıkan fiyat artışları beraberinde maliyet artısını da gündeme getirecek ve sonuçta enflasyon oranı bölgesel de olsa bir artış eğilimine girecektir.

Turizm sezonunda bu genel fiyat artışları karsısında özellikle gayrimenkul ve arsa fiyatları da buna paralel olarak artacaktır. Bu durumda ise, gayrimenkullerin değerinin artması nedeniyle, insanlar daha fazla kira ile vergi ödeyecek ve böylece enflasyon baskısı artacaktır.

Bir turizm bölgesinde/ülkesinde turizmin gelişmesiyle birlikte enflasyonist bir baskı oluşup oluşmayacağı aşağıdaki üç koşula bağlıdır:

  • Ülkedeki döviz arz-talep dengesi bozulacak olursa, ekonomide fiyat istikrarı sağlanamayacak ve sonuçta bu da enflasyona yol açacaktır. Turizm yoluyla ülkede talep edilen döviz miktarı, döviz arzını astığı zaman bunun enflasyona neden olması kaçınılmazdır.
  • Turizm sektörü ulusal ekonomi içinde diğer sektör çalışanları açısından önemli bir sektör olarak değerlendirilir ve turizmi bir pilot faaliyet olarak seçerlerse, turizmin enflasyonist bir baskı oluşturması kaçınılmazdır. Çünkü gelişmekte olan ülkelerde olduğu gibi, turizm sektöründe diğer sektörlere oranla daha fazla gelir elde etme sansı olduğundan, diğer sektörlerden turizme yönelik bir is ve girişimci akını baslar. Bu durumun, turizm sektörü ve sonuçta ekonominin genelinde enflasyonist bir baskı meydana getirme olasılığı bulunmaktadır.
  • Turizmin enflasyonist bir baskı oluşturup oluşturmayacağı, reel döviz kuru değerine göre de belirlenebilmektedir. Söyle ki; turizm etkisiyle harcanan ulusal para miktarı, turizmden sağlanan net döviz geliri toplamından fazlaysa, bu durumda reel döviz kuru 1’den küçük olacağı için turizmin enflasyonist bir baskı oluşturduğu söylenebilir.

Turizmin Nispi Döviz Kuru İlişkisi

Döviz kuru, en genel tanımla yerli paranın yabancı para karsısındaki değeri ya da bir diğer ifade ile fiyatıdır. İki ülkenin farklı para kullanımı sonucu oluşan döviz kuru oranı, seyahat ve turizm talebi üzerinde etkili olan ve önemli parasal etkiler meydana getiren bir başka faktördür. Turizm hareketine katılan ülkeler için, yalnızca o yerdeki fiyatlar değil, aynı zamanda turist gönderen ülke ile kabul eden ülkelerdeki karşılaştırmalı (nispî) fiyat farklılıkları da turizm talebi açısından önemlidir. Eğer, turist kabul eden ülkedeki fiyat aynı kalırsa ve turist gönderen ülkenin para birimi nispî olarak değer kazanacak olursa, turist gönderen ülke vatandaşları tarafından turist kabul eden ülkenin ürün ve hizmetleri daha fazla talep edilecek, dolayısıyla turizm talebi artabilecektir.

Sonuç olarak, nispi döviz kurlarının turizm talebi üzerinde çok önemli bir parasal etkisi olduğu açıktır. Bu bağlamda, döviz kuru oynaklığının uluslararası finansal akımlar, dış ticaret, turizm, yatırım ve üretim üzerinde olumsuz etkileri olduğundan oynaklığın ölçülmesi ve tahmin edilmesi büyük önem arz etmektedir.


Bahar Dönemi Dönem Sonu Sınavı
25 Mayıs 2024 Cumartesi