Vergi Ceza Hukuku Dersi 5. Ünite Özet

Vergi Kabahat Ve Cezaların Sona Ermesi

Kişiliğin Sona Ermesi

Hukukta kişiliğin sona ermesi gerçek kişiler için ölümle; tüzel kişiler için tasfiye ile gerçekleşir

Ölüm

VUK’da cezaların şahsîliği ilkesine uygun şekilde “ölüm halinde vergi cezası düşer” hükmüne yer verilmiştir. Çünkü cezaların şahsîliği ilkesi cezanın sadece kabahati işleyenin üzerinde kalmasına izin verir. Ölüm karinesinin vergi cezalarına etkisi ölüm gibi olmakla birlikte, salt gaiplik kararıyla vergi cezalarının ortadan kalktığı söylenemez. Ölüm konusu, sekizinci ünitede de “ÖLÜM” başlığı altında ele alınmıştır.

Tasfiye

Tüzel kişiler canlı varlık olmadıklarından ölmeleri söz konusu değildir. Onların kişilikleri hukuken var olmaya dayandığından kişilikleri de hukuken ortadan kalkar. Tüzel kişiler hukukî varlıklarını tasfiye adı verilen sürecin sonuna kadar sürdürürler. Bu noktadan sonra cezalar kanunî temsilcilere kesilir.

Af

Devlet çıkardığı kanunlarla vergi ve/veya cezalarını, süreye; cezanın niteliğine; verginin ve tarhiyatın türüne; vergiyi doğuran olayın meydana geldiği tarihe; açılmış veya açılacak davadan feragat etmeye; vergi ve cezanın kesinleşmiş olup olmamasına; cezaların asılları ve/ veya fer’ilerine göre belirleyeceği kapsam ve bağlayacağı şartlarla kısmen veya tamamen ortadan kaldırabilmektedir.

Son zamanların kapsamlı vergi affı 7143 Kanunla yapılmıştır. Af, sekizinci ünitede yer alan “Vergi Cezalarının Affı” başlığı altında da ele alınmıştır.

Terkin

Terkin, kanunda öngörülen şartların meydana gelmesi halinde vergi ve cezaların Maliye Bakanlığınca kısmen veya tamamen ortadan kaldırılması olarak ifade edilebilir.

Terkine hem VUK’un 115. maddesinde hem de AATUHK’nın 105. maddesinde yer verilmiştir. Ancak şu kadarını belirtelim ki, VUK’un terkin hükümleri vergi ve cezaların tahakkuk aşamasına ilişkin iken AATUHK’nun terkin hükümleri tahsilat aşamasını kapsayacak şekilde düzenlenmiştir.

Terkinden Yararlanma Şartları

Terkinin uygulanmasının genel nedeni mükellefin yangın, yer sarsıntısı, yer kayması, su basması, kuraklık, don, muzır hayvan, haşarat istilası, kasırga ve bunlara benzer âfetlere maruz kalmasıdır. Meydana geldiklerinde kişilerin yerine getirmek zorunda oldukları ödevlerin yerine getirilmesi ve ödeme güçleri üzerinde önemli sonuçlar doğururlar.

Varlıkların veya Mahsullerin Belli Ölçüde Kaybedilmesi

Gelir ve kurumlar vergilerinde terkinden yararlanma mükellefin doğal âfetler nedeniyle varlıklarının en az üçte birini kaybetmiş olmasına, arazi vergilerinde mahsullerin en az üçte birinin kaybedilmesine bağlanmıştır. Mahsuller ise, ziraî kazançlara has bir kavram olup ziraî faaliyet neticesinde meydana getirilmesi söz konusu olan hasılayı ifade eder.

Belirli Vergilerin Cezalarından Olmak

Kanunda doğal âfetlerin zarar verdiği gelir kaynakları ile ilgili bulunulan vergiler ile arazi vergisine ilişkin cezaların terkini düzenlenmiştir. Bu kapsam dışındaki vergilere terkin uygulanamaz. Doğal âfetin ticarî malvarlığı üzerinde etki doğurması gerekir. Diğer taraftan, mükelleflerin gelir kaynağı ile ilgili bulunmayan katma değer vergisi, özel tüketim vergisi, motorlu taşıtlar vergisi, banka ve sigorta muameleleri vergisi vb. ile vergi sorumluluğu kapsamında yapılan kesintiler (tevkifat, stopaj) terkin kapsamına girmez.

Gelir Vergilerinde Terkin Uygulaması

Terkinde, biri yararlanmanın tespiti diğeri terkin edilecek miktarın belirlenmesi olmak üzere iki aşama bulunur. Yararlanma durumunun tespiti: Gelir ve kurumlar vergilerinde terkinden yararlanma durumu mükellefin doğal âfet nedeniyle varlıklarının en az üçte birini kaybetmiş olmasına bağlanmıştır.

Terkin edilecek miktarın bulunması: Mükellefin terkinden yararlanabileceği anlaşıldıktan sonra sıra cezanın ne kadarının terkin edileceği meselesinin çözümlenmesine gelir. Terkin edilecek ceza doğal âfetlerin verdiği zararla mütenasipliğinin bulunmasında; Ticarî Malvarlığındaki Zarar/Ticarî Malvarlığı rasyosu kullanılır. Bu oran ne ise, ceza da o oranda silinir. Silinecek kısımdan arta kalan tutar olursa o kısım ödenir.

Arazi Vergilerinde Terkin Uygulaması

Arazi vergilerinde, terkinden yararlanma durumunun tespiti doğal âfete uğrayarak kaybedilen varlıklara değil, kaybedilen mahsullere (ziraî ürün) bağlanmıştır. Buna göre, doğal âfetler nedeniyle mahsullerin en az üçte birini kaybeden mükelleflerin âfete uğrayan arazi için zararın meydana geldiği hasat veya devşirme yılına ait tahakkuk ettirilen arazi vergisi borcu ve cezaları terkin edilecektir. Terkin edilecek miktar ise, mahsullerdeki kayıp oranı dikkate alınarak belirlenecektir.

Yanılma

Tüm kanunların uygulamasında olduğu gibi hele sık sık değişen vergi kanunlarının uygulamasında da doğru uygulamanın ne olduğu konusunda tereddütler yaşanabilir. Vergi idareleri, mükelleflerin olduğu kadar kendi çalışanları için de uygulamada duraksamaya düşülebilecek konuları tebliğ, sirküler, özelgeler yoluyla açıklama yoluna giderler. Bunlar esasen idarenin ilgili konuda yaptığı idarî yorumlardan başka bir şey değildir.

Bir başka ifadeyle, yanılma hali mükellef açısından hukuka uygunluk sebebi oluşturmaktadır. Yanılma sadece cezayı ortadan kaldırır. Vergiyi ortadan kaldırmaz.

Vergiye ilişkin gecikme faizi de hesaplanmaz. İdare sadece vergiyi tarh edip tahsil yoluna gider.

Hata

Vergi cezalarında yapılan hataların, vergi hataları için öngörülen usul ve şartlarda düzeltileceği belirtilmiştir. Hatalı cezayı ortadan kaldıran, geri alan ve baştan itibaren sonuçlarını ortadan kaldıran idarî işleme düzeltme adı verilir. Düzeltmenin yapılmasıyla yargıya gitmeden uyuşmazlık çözülmüş olur. Hatanın düzeltilmesine ilgili vergi dairesi müdürü karar verir.

Hatalı vergi ve/veya ceza kesinleşmiş olsa bile, zamanaşımı süresi içinde hatanın varlığı ileri sürülerek düzeltilir. Hatalı cezalar için zamanaşımı süresi, ceza kesme zamanaşımı sürelerine atıf yapılarak belirlenmiştir.

Hatalı işlemlerin düzeltilmesi için dava açma süresini kaçırmış olanlar varsa üst makamlara başvuru yolunu (şikâyet yolu) kullanarak yargıya gidebilirler. İlgili düzenlemede, vergi mahkemelerinde dava açma süresi geçtikten sonra, fakat zamanaşımı süresi içinde, vergi dairesine yaptıkları düzeltme talepleri reddolunanların, şikâyet yoluyla Maliye Bakanlığına başvurabilecekleri hüküm altına alınmıştır.

Cezalandırma hataları: Cezalandırılanın şahsında hata (cezanın ceza muhatabı yerine başkasına kesilmesi); cezalandırılan fiilin niteliğinde hata (ceza kesilmemesi gereken fiil nedeniyle ceza kesilmesi); cezanın ait olduğu dönemde hata ve cezalandırılanın mükellefiyetinde hatadan ibarettir.

Cezalarda İndirim

Cezalarda İndirim Şartları

Cezalarda indirimden yararlanmak isteyen kişi tebliğ tarihinden itibaren otuz gün içinde vergi/ceza ihbarnamesini gönderen vergi dairesine başvurmuş olmalıdır.

Vergi Aslı ve Cezasının Dava Konusu Yapılmaması

Mükellefin bir taraftan cezalarda indirimden yararlanmak diğer taraftan da dava açması anlamsız olur. Ceza, vergi aslına bağlı ise, verginin ödenip cezanın dava yoluna götürülmesi veya cezanın ödenip verginin dava yoluna götürülmesi cezalarda indirim hakkının kullanılmasına engeldir.

Kanunî Sürede Ödeme

Vergi ve indirilmiş cezaların en geç vadelerinde ödenmesi gerekir. Ödemelerin tamamının vadesinde yapılmaması durumunda, mükellef veya ceza muhatabı indirimden yararlandırılmaz ve vergi aslıyla birlikte cezanın tamamının genel hükümlere göre tahsili yoluna gidilir.

Mükellef hem vergi hem vergi cezalarını belirtilen bir aylık süre içinde ödeyemezse AATUHK hükümlerine göre teminat gösterilmesi halinde bir aylık süreye üç ay daha eklenir.

Cezalarda İndirim Oranı

  • Vergi ziyaı kabahatinde verilecek cezanın birinci defada yarısı, müteakiben kesilenlerde üçte biri,
  • Genel usulsüzlük ve özel usulsüzlük kabahatinde cezanın her defasında yarısı,indirime konu edilmektedir. İndirim hakkı mükellefe tanınmış bir hak olup, 1/2 indirim talebi vergi ziyaı kabahati için bir defa için geçerlidir. Bir mükellef bir defa 1/2 indirimden yararlanmışsa daha sonra vergi türleri farklı olsa dahi 1/2 indirimden yararlanamaz.

Mücbir Sebepler

Mücbir (zorlayıcı) sebep, genel olarak meydana gelmesi ve önlenmesi insan iradesine bağlı olmayan haller olarak belirtilebilir. Vergi hukuku açısından mücbir sebebin anlamı, “vergi ödevlerinin yapılmasına engel olacak şekilde, mükellef iradesi dışında meydana gelen ve katlanılması gerekmeyen dış baskılar” şeklindeki durumun vergi ve cezalar üzerindeki etkilerinin ne olacağıdır.

  • Vergi ödevlerinden herhangi birinin yerine getirilmesine engel olacak derecede ağır kaza, ağır hastalık ve tutukluluk,
  • Vergi ödevlerinin yerine getirilmesine engel olacak yangın, yer sarsıntısı ve su basması gibi âfetler (âfetlere kasırga, heyelan, yoğun kar yağışı, çığ düşmesi, tipi örnek olarak verilebilir).
  • Kişinin iradesi dışında vukua gelen mecburi gaybubetler (Bu hallere kişinin elinde olmayan nedenlerle vergi ödevini yerine getirecek mahalde bulunamayışı, iradesi dışında istediği yerlerin dışında kalması, göz altına alınma, fidye veya siyasî amaçlarla zorla kaçırılarak alıkonulma, seyahat esnasında kaybolma, kötü hava koşulları nedeniyle mahsur kalmak örnek olarak verilebilir).
  • Sahibinin iradesi dışındaki sebepler dolayısıyla defter ve vesikalarının elinden çıkmış bulunması (resmî makamlara verilmesi, görülen bir dava ile ilgili mahkemeye teslim edilmesi, kaybolmuş, çalınmış veya yanmış olması) halleridir.

Mücbir sebebin vergi kabahat ve cezaları üzerindeki etkisi, süreleri durdurması yanında cezaların kesilmesini engellemesi olarak karşımıza çıkar.

Mücbir sebep altında geçen süreler mücbir sebep ortadan kalktıktan sonraki süreye eklenir. Eklenen süreler içinde ödevler yerine getirilirse ceza verilmez. Eklenen süreye içinde ödev yerine getirilmezse ceza kesilir.

Zamanaşımı

Cezalar açısından zamanaşımı belirli bir sürenin geçmesi ile idarenin ceza kesme yetkisinin düşmesi sonucunu doğuran bir müessese olup vergi dairesinin ceza kesme yetkisini ortadan kaldırır.

Ceza Kesme Zamanaşımı

Zamanaşımının dolması halinde kabahatten dolayı kişi hakkında para cezasına karar verilemez. Vergi idaresinin işlenen cezayı öngörülen süre içinde keserek muhatabına tebliğ etmesi gerekir.

Özel usulsüzlük kabahatlerinde ceza kesme zamanaşımı, kabahatin yapıldığı yılı takip eden yılın birinci gününden başlayarak beş yıldır. Damga vergisinde özel usulsüzlük kabahatine sebebiyet verilmesi halinde ceza zamanaşımı kabahatin işlendiği yılı takip eden yılın birinci gününden başlayarak iki yıl olarak belirlenmiştir.

Zamanaşımının kesilmesiyle o zamana kadar işlemiş olan süre yanar ve süre yeni baştan işlemeye başlar.

Ceza Tahsil Zamanaşımı

Ceza tahsil zamanaşımı AATUHK’nda düzenlenmiştir. Buna göre birer amme alacağı olan vergi ziyaı, özel usulsüzlük veya genel usulsüzlük kabahatine ilişkin kesilen cezalar vadelerinin rastladığı yılı izleyen yılın başından itibaren beş yıl içinde tahsil edilmelidir.

Ceza tahsil zamanaşımını durduran ve kesen haller: Ceza tahsil zamanaşımını durduran ve kesen hallerin meydana gelmesi süreyi etkiler. Mükellefin yabancı ülkede olması, hileli iflas hali ve terekenin tasfiyesi nedeniyle takibin imkânsızlığı ceza tahsil zamanaşımını durduran haller; ödeme, haciz takibi, ödeme emrinin tebliği, mal bildirimi, ihtilaflı amme alacaklarında mahkemelerce bozma kararı verilmesi, alacaklı amme idaresinin borçlu amme idaresine yazılı başvurusu tahsil zamanaşımını kesen hallerdir.

Cezadan Vazgeçme

Kanunumuz, kesilecek cezaların belirli bir parasal tutara ulaşmaması halinde kesilmemesi halini düzenlemiştir. Cezadan vazgeçmede asıl nedenin cezayla elde edilecek menfaate göre bu menfaate ulaşmak için yapılacak masrafların daha fazla olmasıdır.

Pişmanlık ve Islah

Pişmanlık ve ıslah, mükellef veya vergi sorumlusunun belirli bir vergi kabahatini işledikten sonra işlediği kabahatini kendiliğinden vergi idaresine haber vermesi halinde ceza kesilmesini önleyen bir kurumdur. Pişmanlık ve ıslah, kabahati ortadan kaldıran bir sebep değildir; sadece ceza kesilmesine engel olur.

Uzlaşma

Uzlaşma çeşitli hukuk dallarında rastlanan bir müessese olmakla birlikte vergi hukukunda uzlaşma özel hukuktaki tahkimin özel bir görünümü olarak karşımıza çıkar. Uzlaşma müessesesi mükelleflerle vergi idaresi arasındaki uyuşmazlığın yargıya gidilmeden taraflarca görüşülerek ve karşılıklı rıza içinde çözülebilmesini sağlayan barışçıl bir çözüm yoldur. Uzlaşma müessesesi sonucunda taraflar anlaşmaya varırlarsa uyuşmazlığın kesin çözümlemesi nedeniyle uzlaşmaya göre tarh edilen vergi ve kesilen cezaya ilişkin dava yolu kapanır.

Dava Açma

Vergi cezalarının kesilmesi hukuken muhatabı nezdinde bir idarî işlemdir. İdarî işlemin dava açmak suretiyle yargı denetimine götürülmesi Anayasal bir hak olarak düzenlenmiştir. Yargı yolu ilk derece mahkemesi sıfatıyla vergi mahkemesine davanın açılmasıyla başlayan ve kesin karar ile sonuçlanan yargılama sürecini ifade eder.


Bahar Dönemi Dönem Sonu Sınavı
25 Mayıs 2024 Cumartesi