Türk İdare Tarihi Dersi 7. Ünite Sorularla Öğrenelim
Iı. Meşrutiyet Dönemi’Nde (1908-1918) Yönetim Yapısı
II. Meşrutiyet Dönemi’nde vilayetlerde belli başlı hangi bürokratik makamlar yer almaktadır?
Vali Muavinliği, Tahrir Müdürü (Nezaret Mektupçusu), Defterdar ve Defter-i Hakani Müdürleri.
1912 Kanunu’na göre belediyeler nasıl tanımlanmıştır?
Merkez idareden mümkün mertebe bağımsız bir yapıya sahip olan belediye daireleri bütçe oluşturma, mukavele akti, borçlanma, vergi tahsil etme gibi işlevleriyle tüzel bir kişiliğe sahip birimlerdir.
23/24 Temmuz Kanun-i Esasi’nin ikinci defa ilanı sırasında yapılan değişikliklerde, öne çıkan değişiklikler nelerdir?
1. Rejimin ağırlık merkezi yasamaya kaydırılması. 2. Sultanın görevlerinin yeniden tanımlanması 3. Basın, kişi, toplanma hürriyetiyle evrakın gizliliğine vurgu yapılması.
1877 Belediye Kanunu ile 1912 Kanunu arasında temel olarak nasıl bir fark vardır?
1877 Kanunu, Şehremanetinin çekirdek kadrosunu şehremini, reis ve altı aza ile sınırlarken yeni kanunla alanlarında ihtisaslaşmış uzman bir teşkilat oluşturmak hedeflenmiştir.
1864-1871 Vilayet Nizamnameleri düzenlemesiyle birlikte vilayetlerdeki meclis sistemi nasıl yapılanmıştır?
Vilayet Nizamnameleriyle birlikte vilayette iki türlü meclis sistemi oluşturulmuştur. Bunlar; Vilayet İdari Meclisi ve Vilayet Genel Meclisi’dir.
Hüseyin Hilmi Paşa Hükümeti sırasında maliye alanında yaşanan gelişme nedir?
Hüseyin Hilmi Paşa Hükümeti sırasında Posta ve Telgraf ile Evkaf Nezaretleri gibi para dolaşımı ve ihale yatırımlarının çok olduğu nezaretlerin Maliye’ye bağlanmasıyla neredeyse kurumsal anlamda merkezileşme tamamlanmıştır.
Bir Osmanlı vatandaşının belediye meclisleri üyeliğine başvurması için hangi özelliklere sahip olması gerekmektedir?
Mahalli halktan olması, Osmanlı tabiiyetinde bulunması ve hukukuna sahip olması, Türkçe bilmesi, emlakı için yılda 100 guruş (İstanbul’da 250 guruş) ödemesi, hâkimlik makamında veya belediye için çalışan mühendis veya yabancı imtiyazlı bir iş adamı olmaması ve sabıka kaydının temiz olması gerekmektedir.
II. Meşrutiyet yönetiminde Meclis-i Vükela ile parlamento (Meclis-i Mebusan) arasındaki ilişkiler nasıldır?
Meclis-i Vükela ile parlamento arasındaki ilişkiler Kanun-i Esasi’ye göre belirlenmiştir. Buna göre hükümetçe getirilen bir tasarı parlamento tarafından ret edilirse, vükela bunu tekrar gözden geçirip meclise göndermelidir. Meclis eğer ikinci defa tasarıyı reddederse hükümet ya bu sonucu kabul etmek ya da istifasını vermek zorundadır.
Said Paşa Hükümeti sırasında hazırlanan üç yıllık program içerisinde hangi hedefler yer almaktadır?
1. Vergi ve gümrük resimlerine zam yaparak bütçeyi dengelemek 2. Devlet kurumlarını daha etkin bir şekilde denetim altına almak 3. Nizamiye mahkemelerindeki uzun dava sürelerini kısaltmak 4. Medrese müfredatlarını modernleştirmek
Meşrutiyet rejiminin temel ilkelerinin anlaşılmasına ve yerleşmesine engel olan etkenler nelerdir?
1. Meşrutiyet’in ilanıyla beraber ortaya çıkan “hürriyet” sloganı ayrılıkçı azınlık örgütler tarafından kısa süre içerisinde “bağımsızlık” olarak yorumlanması 2. Jön Türkler arasındaki fikir ayrımlarının sert tartışmalara dönüşmesi
31 Mart olayı sonrasında ittihatçıların aldıkları güvenlik önlemleri nelerdir?
1. Zaptiyye Nezaretinin kaldırılarak yerine mülkiye ve hukuk mezunu personelle donatılan Emniyet-i Umumiye Müdürlüğünün kurulması. 2. Taşraya daha kolay nüfuz edebilmek için Dâhiliye Nezareti’nde bir teftiş birimi oluşturulması
Hakkı Paşa Hükümeti sırasında çıkartılan çeteler ve kiliseler kanununun amacı nedir ve nasıl bir sonuç elde edilmiştir?
Hakkı Paşa Hükümeti sırasında çıkartılan çeteler ve kiliseler kanununun amacı özellikle Balkanlardaki tansiyonu düşürmektir. Ancak buna rağmen ne Arnavutluk’ta ne de Yemen’de büyük çaplı başkaldırılara engel olunamamıştır.
Jön Türk sistematiğinde toplum ve devlet arasında bağlantı sağlayan ikincil gruplara neden yer verilmemektedir?
Jön Türklere göre ikincil gruplar içinde azınlıkların dini yöneticileri ve ayanlar gibi kesimler yer almaktadır ve bunlar geleneksel yapıyı kuvvetlendirmek ve halkı sömürmek haricinde başka bir şeye hizmet etmemektedir. Dolayısıyla Jön Türklere göre bu kesimin dışlanmasıyla kolayca imparatorluğun ilerlenmesi sağlanabilirdi.
İttihatçıların 1918 yılında anayasada yaptıkları hangi düzenleme meşrutiyetin artık fiilen bitmesine sebep olmuştur?
İttihatçıların 1918 yılında anayasanın 69. maddesi olarak “savaş durumunun devamı hâlinde meclisin seçimlere gitmeden uzatılabileceği” kararı daha önce alınan benzer kararlarla birlikte meşrutiyetin artık fiilen bitmesine sebep olmuştur.
Jön Türk nedir?
19. Yüzyıl başlarından itibaren hem Avrupa hem de Osmanlıdaki statüko karşıtı, ilerici ve liberal gruplar Jön Türk olarak nitelendirilmiştir.
Mehmet Şevket Paşa Hükümeti sırasında döneme damgasını vuran olay nedir?
Mehmet Şevket Paşa Hükümeti sırasında Yanya, Edirne ve İşkodra savunmalarının çökmesiyle Londra’da yürütülen başarısız diplomatik süreç döneme damgasını vurmuştur.
Said Halim Paşa Hükümeti sırasında batılı devletlerin baskısını azaltabilmek için ne gibi reformlar yapılmıştır ve bu reformlar nasıl neticelenmiştir?
Said Halim Paşa hükümeti batılı devletlerin baskılarını azaltabilmek için Osmanlı topraklarının tümünü altı müfettişlik bölgesine ayırmıştır. Ancak bu durum Anadolu’nun doğusundaki yedi vilayette iki jandarma bölgesinin oluşturulmasını engelleyememiştir. Hatta Batılı devletler söz konusu idari birimlerin yabancı uzmanlar denetiminde teşkilatlanmasını istemişlerdir.
II. Meşrutiyet Dönemi’nde oluşan ilk Jön Türk hareketinin adı nedir?
Oluşumun ilk olarak adı “İttihad-ı Osmani” yani “Osmanlı birliği”dir. Ancak 1895 yılında hareketin adı Comte’un fikirlerinin etkisi nedeniyle “Osmanlı Terakki ve İttihat Cemiyeti” olarak değiştirilmiştir.
İttihatçıların yaptıkları yedi anayasa değişikliğinin temel amacı nedir?
İttihatçıların yaptıkları yedi değişikliğin temel amacı mevcudiyetlerini sağlamlaştırmaktır.
Jön Türkler’in ana amaçları nelerdir?
1. Vatanı içinde bulunduğu kötü durumdan kurtarmak. 2. Milleti içinde bulunduğu zulüm ve esaretten çıkarıp insanlığa layık bir biçimde yaşatmak.
Jön Türklerin seçkinci düşüncelerini şekillendiren düşünür kimdir ve hangi düşünceye sahiptir?
Jön Türklerin seçkinci düşüncelerini şekillendiren kişi, Fransız sosyolog Gustave Le Bon’du. Le Bon, halkın bir yığından farkı olmadığını ve parlamentodaki milletvekillerinin de bu yığının bir uzantısı olduğunu iddia ederek, ideal devletin bir elit tabaka tarafından yönetilmesi gerektiği düşüncesine sahiptir.
Jön Türklerin halkı yapılacak reformların dışında bırakmasının nedeni nedir?
Halkın Abdülhamid yönetimini sineye çekerek, Jön Türklerin düşüncelerine tepki vermemesi ve Jön Türklerin “kaba ve cahil kimselerin desteği ile devrim yapılmasının mümkün olmadığı” düşüncesine sahip olmalarıdır.
Yirminci yüzyılın başında güçlü devlet anlayışının merkezine hangi kavram oturtturulmuştur?
Yirminci yüzyılın başında güçlü devlet anlayışının merkezine Reichstaat (hukuk devleti) kavramı oturtturulmuştur.
Jön Türklerin eylem planındaki öncelikli olarak yer verdikleri şey nedir?
Jön Türklerin eylem planında anayasanın ilanı ve meclisin açılması önceliklidir.
Jön Türklerin düşüncelerindeki ideal meclis yapısının özelikleri nelerdir?
1. Meclis son derece seçkinci bir çevreden oluşmalı 2. İmparatorluk içindeki her azınlığın en seçkin üyeleri meclise kabul edilmeli
Jön Türklerin hiyerarşi anlayışı nasıldır?
Jön Türklerde hiyerarşiye önem verilmekteydi ve hiyerarşi mutlaka olmalıydı. Bunun için Jön Türkler hiyerarşiyi yeni baştan oluşturmak istiyorlardı. Bu bakımdan Jön Türklere göre mevcut hiyerarşik yapı değiştirilip piramit şeklinde oluşturulup, toplum katmanının tepesine mektepli elit kesim oturmalıydı. Çünkü önemli işler ancak elit kesimce yapılabilirdi, dolayısıyla bu da onlara toplumu yönetme hakkı vermekteydi.
Osmanlı ilk Jön Türk hareketinin oluşmasının temel nedeni nedir?
İlk Jön hareketi mevcut rejime duyulan tepki nedeniyle oluşmuştur.
II. Meşrutiyet yönetiminde Kanun-i Esasi’nin 28. maddesine göre Meclis-i Vükelanın işlevi nasıldır? Açıklayınız.
Meclis-i Vükela, Kanun-i Esasi’nin 28. maddesine göre sadrazamın başkanlığında toplanır, ülkenin iç ve dış meselelerini müzakere eder ve onay gereken kararlara irade-i seniyye almak için Saray’a sunar.
Osmanlı Jön Türk hareketinin, Berlin Antlaşması sonrasındaki çözülme sürecine, getirdiği çözüm nedir?
Anayasa ve parlamento etrafında Osmanlı vatandaşlarını bir araya getirmek.
1902 yılına kadarki süre içinde Jön Türk muhalefetinin genel olarak yapısı nasıldır?
1. Sosyal yapının sonucu olarak, Jön Türk örgütleri birçok etnik unsurdan oluşmaktadır. 2. Anayasanın yeniden yürürlüğe konması, parlamentonun açılması ve tüm unsurlara eşit haklar sağlanması neredeyse her muhalifin üzerinde birleştiği ortak nokta olmaktadır. 3. Birlik yani “ittihad” kavramına vurgu yapılmakta ve ‘Osmanlılık’ kavramı esas hedef olarak görülmektedir. 4. Abdülhamit rejimine yönelik eylemlerin tamamen neşriyat/propaganda bazında yürütülmektedir. 5. Kitlelerle bağları bulunmamaktadır.
Osmanlı Jön Türk hareketinin etkilendiği Auguste Comte’un temel düşüncesi nedir?
Sosyoloji biliminin ve pozitivizm kavramının babası olan Comte’un mezar taşında şunlar yazar: “İlke olarak aşk, temel olarak düzen, amaç olarak da ilerleme.”
Anayasanın 7. maddesindeki padişahın yargı alanındaki ayrıcalıkları nelerdir?
1. Sultan bireysel aflar ilan edebilir. 2. Sultan cezalarını tamamlayanlara hukuki haklarını geri verebilir. 3. Sultan hâkimleri tayin edebilir.
Hüseyin Hilmi Paşa Hükümeti sırasında yaşanan 31 Mart olayını tetikleyen belli başlı etmenler nelerdir?
1. Memur ve mazûl maaşlarında zorunlu indirimlere gidilmesi 2. Sadaret başta olmak üzere devletin tüm kurumlarındaki kadro tasfiyeleri 3. Maaş ödemelerinde yaşanan sorunlar
Osmanlı taşrası nasıl bir bürokratik hiyerarşiye sahiptir?
Her vilayette Dâhiliye Nezaretine bağlı bir vali bulunmaktadır. Diğer nezaretlerin temsilcileri de valinin alt personeli olarak yerlerini almıştır. Buna göre defterdar maliyenin, maarif müdürü Maarif Nezaretinin ve istinaf hâkimi, Adliye Nezaretinin taşradaki ajanlarıydı.
Said Paşa’nın hazırladığı üç yıllık programı uygulayama imkânı bulamamasının nedenleri nelerdir?
1. Trablusgarp ve Balkanlardaki çatışmaların derinleşmesi 2. Ülke içinde iki defa seçime gidilmesi 3. İttihatçılarla muhalifleri, İtilafçılar arasındaki çekişmenin her geçen gün artması
Valilerin vilayetlerdeki konumu nasıldır?
Valiler vilayetlerin amiridir. Öncelikle vali devletin temsilcisi, padişahın ve sadrazamın taşradaki vekilidir.
Jön Türk Kongresinde yayınlanan Osmanlı Terakki ve İttihat Cemiyetinin oluşturduğu programın Osmanlıcılığı vurgulayan 3. maddesi genel olarak nasıldır?
Jön Türk Kongresinde yayınlanan 3. madde “Değişik Osmanlı unsurları arasında vatanperverlik ve insanlık hisleriyle bütünleşmiş samimi bir birlik oluşturmak, vatanın ilerlemesi için Osmanlıları el birliğiyle çalışmağa sevk ve teşvik etmek”tir.
Vilayet İdare Meclisi’nin yapılanması nasıldır?
Vilayet İdare Meclis’i genel olarak idari ve yargı olarak iki şekilde yapılanmıştır. İdari görevler kendi içinde mülki, beledi ve mali işlere ayrılmıştır. Yargı görevleri ise birey ve devlet arasındaki ilişkilerde doğabilecek sorunlar çerçevesinde tanımlanmıştır.
Vilayet Genel Meclisi kimlerden oluşmaktadır?
Vilayet Genel Meclisi iki Müslim ve ikisi gayrimüslim olmak üzere her livadan seçilmiş üyelerden oluşmaktadır.
Kamil Paşa Hükümeti sırasında reformlar hangi alanda yoğunlaşmıştır?
Kamil Paşa Hükümeti sırasında bürokratik reformlara öncelik verilmiştir.
II. Meşrutiyet döneminde Dahiliye Nezareti içinde hangi birimler yer almaktadır?
II. Meşrutiyet döneminde Dâhiliye Nezareti şu birimlerden oluşmaktadır; müsteşarlık, muhaberat-ı umûmiye dairesi, şifre, evrak kalemleri, muhasebe idaresi, hukuk müşavirliği, muhacirin, matbuat, memurin, hapishaneler, nüfus, sicill-i ahval idareleri, Haremeyn tercümanlığı, mülkiye müfettişliği.
Osmanlı taşrası hangi üç düzenleme sonucu şekillenmiştir ve bu üç düzenlemenin sonucu nasıldır?
1. Birinci düzenleme: 1864 Vilayet Nizamnamesi 2. İkinci Düzenleme: 1871 İdare-i Umûmiye-i Vilayet Nizam 3. Üçüncü Düzenleme: 1876 İdare-i Umûmiye-i Vilayet Talimatnamesi Bunların sonucunda Osmanlı taşrası; vilayet - liva (sancak) - kaza - nahiye ve köy birimlerine bölünmüştür ve bunun etkileri günümüzde de hissedilen bir yapıyı ortaya çıkarmıştır.
Osmanlı vilayetlerinin amiri olan valilerin en mühim görevleri nelerdir?
Valinin en mühim görevi, vilayetteki vergi düzenini korumak, jandarmalarca güvenliği sağlamak ve gelirlerin zamanında toplanarak gecikmeye yer bırakmadan İstanbul’a ulaştırmasını sağlamaktır.
Vilayet Encümeni ne demektir?
Vilayet Genel Meclisi’nde, meclisin her toplantı dönemi sonunda alınan kararların icrasını denetlemek amacıyla dört kişiden oluşan komisyona vilayet encümeni denirdi.
Kamil Paşa Hükümeti sırasında nezaret ve idarelere yabancı uzmanların getirilmesinin hükümetçe olumlu tarafları nelerdir?
Hükümetçe, yabancı uzmanlar hem ihtiyacın hem de reformların samimiyeti konusunda Batılılara gösterilen teminatın bir işaretidir. Batılıların güveninin kazanılması ise her şeyden önce borç temininin garanti altına alınması bakımından hayati bir unsurdur.
II. Meşrutiyet döneminde Sadâret teşkilatından sadrazamın sorumlulukları nelerdir? Açıklayınız.
Sadrazam, Heyet-i Vükela’nın reisi ve nazırların muhatabı olarak kendisine sorulan konuları, eğer müzakere veya saray onayı gerektirmiyorsa doğrudan cevaplardı; müzakereye ihtiyacı olup onay gerekenleri padişah mührüyle tebliğ ve uygulamaya koyardı. Müzakere gereken konuları içeriğine göre Şura-yı Devlet’e sevk eder veya Meclis-i Vükela’da görüşmeye alır, onay gerekmeyenler hakkında düşüncesini açıklarken, onay gerekenleri vükelanın onayına sunardı.
II. Meşrutiyet döneminde Maliye Nezaretine bağlı Maliye Mektebinin amacı ve işlevleri nelerdir?
Maliye Mektebi, nezaretin ihtiyacı olduğu nitelikli personelin yetiştirilmesi amacıyla kurulmuştur. Okul üç şubeden oluşmaktadır. Birinci şube, emlak kayıt işlemleriyle ilgili eğitim vermektedir ve eğitim süresi dört aydır. İkinci şube, hem mal müdürleri, tahsil memurları hem de muhasebeci, tahsil müdürü veya buna denk memurların eğitimini vermekle yükümlüdür ve eğitim süresi bir ve iki yıldır. Üçüncü şube Maliye Nezareti ile nezarete doğrudan veya dolaylı şekilde bağlı şube memurlarının eğitimini vermektedir ve eğitim süresi iki yıldır.
1913 Vilayet Kanunu neden çıkartılmış ve kanunda vilayetin tanımı nasıl yapılmıştır? Açıklayınız.
1913 Vilayet Kanunu taşranın ihtiyaçlarından ziyade taşradaki ayrılıkçı eğilimler hesaplanarak Bâbıâli tarafından çıkartılmıştır. Vilayet Kanunu’nda vilayetin tanımı tekrar yapılmıştır. Buna göre vilayet, hem merkezi devletin bir birimi hem de tüzel kişiliğe sahip bir yerel yönetim organı olarak tanımlanmıştır.
II. Meşrutiyet yönetiminde Müsteşarlık makamı nasıldır ve işlevleri nelerdir?
Müsteşarlar nazırların en büyük yardımcılarıdır. Müsteşarların işlevleri ikiye ayrılmaktadır. Bunlardan biri sorumlu müsteşar diğeri ise idari müsteşardır. Sorumlu müsteşar, nazırın haklarını paylaşır, parlamentoya hesap verir, kabineye dâhildir ve hükümetle beraber görevden ayrılır.
Kanun-i Esasi’de meclisle ilgili yapılan düzenlemeler nelerdir?
1. Sadrazam ve şeyhülislam seçimini meclise, onayı saraya bırakılmış ve Meclis-i Vükelânın amiri sadrazamın yetkilerinin bir kere daha altı çizilmiştir. 2. İade-i itibar edilen tek mercii sadaret olmamış, nazırların kurumlarından sorumlu olduğu ve gerek hükümet kararlarında gerek kendi nezaret işlerinde de meclise karşı yükümlü bulundukları belirtilmiştir. 3. Meclis-i Vükelanın manevra alanı genişlemiştir. 4. Kanun teklif ve onay sürecini takvime bağlanarak hem Ayan hem Saray vetosunun önü kapatılmıştır.
I. Meşrutiyet parlamentosundan beri sürekli üzerinde konuşulan Vilayet Kanunu hangi hükümet zamanında ilan edilmiştir ve neyi içermektedir?
Vilayet Kanunu Mehmet Şevket Paşa Hükümeti zamanında ilan edilmiş ve yasayla taşra idarelerini özellikle finansal anlamda kendi ayakları üzerinde durabilecek yapılar hâline getirmek, bu anlamda tüzel kişiliği tanımak hedeflenmiştir.
I. Dünya Savaşı hangi hükümet zamanında gerçekleşmiştir?
I. Dünya Savaşı Said Halim Paşa Hükümeti sırasında gerçekleşmiştir.
Sicilli-i Nüfus İdare-i Umûmiyesi hangi nezaret altındadır ve sorumlulukları nelerdir?
Sicilli-i Nüfus İdare-i Umûmiyesi Dâhiliye Nezareti altındadır. Birim, nüfus sayımına ilişkin prosedürlerin uygulanması ve doğum-ölüm-evlilik gibi nüfusla ilgili gelişmelerin kaydından sorumludur.
II. Meşrutiyet yönetiminde sultanın yetki alanı nasıl bir durumdadır?
II. Meşrutiyet yönetiminde sultanın yetki alanları Kanun-i Esasi’nin ilgili maddeleriyle sınırlandırılmıştır.
ittihatçıların oluşumuna kaynaklık eden hareket kimler tarafından başlatılmıştır?
İttihatçıların oluşumuna kaynaklık eden hareket, Fransız İhtilali’nin yüzüncü yıl dönümünde Askeri Tıbbiye’deki dört genç tarafından başlatıldı. İshak Sukuti, Abdullah Cevdet, Mehmed Reşid ve İbrahim Temo isimli birbirinden farklı etnik kimliklere sahip dört Tıbbiyeliyi böylesi önemli bir olayın yıl dönümünde bir araya getiren temel neden, mevcut rejime duydukları tepkiydi.
Jön Türk nedir?
Jön Türk: 19. yüzyıl başlarından itibaren hem Avrupa hem de Osmanlıdaki statüko karşıtı, ilerici ve liberal gruplar bu isimle nitelendirilmiştir.
“İttihad-ı Osmani” ismi 1889 yılında nasıl değişmiştir?
1889’da Paris’e giden ve burada Meşveret isimli bir gazete çıkaran Ahmed Rıza, İstanbul’daki Tıbbiyelilerle temasa geçmiş ve kurulan bağlantı sayesinde örgüt ismini “Osmanlı Terakki ve İttihat Cemiyeti” olarak değiştirmişti. İsim, Comte’un pozitivist fikirlerinden etkilenilerek değiştirilmiş ancak Osmanlı birliğine verilen önem “ittihat” kelimesinin muhafaza edilmesiyle gösterilmişti.
Jön Türklerin temel amaçları nelerdir?
Jön Türklerin en derin özlemlerinin “hürriyet” olduğu doğru değildir. Söz konusu idealist grubun iki ana amacı vardı: 1- Vatanı içinde bulunduğu kötü durumdan kurtarmak. 2- Milleti içinde bulunduğu zulüm ve esaretten çıkarıp insanlığa layık bir biçimde yaşatmaktı.
Jön Türkler hedeflerine ulaşmak amacıyla hangi yaklaşımı temel almışlardır?
Jön Türklerin en derin özlemlerinin “hürriyet” olduğu doğru değildir. Söz konusu idealist grubun iki ana amacı vardı: 1- Vatanı içinde bulunduğu kötü durumdan kurtarmak. 2- Milleti içinde bulunduğu zulüm ve esaretten çıkarıp insanlığa layık bir biçimde yaşatmaktı. Bu hedeflere ulaşmak için Jön Türklerin yol haritasını, pozitivist okulun kuramcıları çizmiştir. Le Bon, Comte, Buchner ve Durkheim gibi isimlerin hem sivil hem de askeri sınıfa mensup Jön Türkler arasında bu kadar popüler olması da bu nedenledir. Jön Türk çevresine egemen olan bir anlayışa göre “hayat”; “fizik ve kimyadan ibaretti.”. Hayat kavramını elle tutulabilir bir nesne gibi tanımlamakla, ona bağlı her unsurun bilimsel yöntemlerle analiz edilebileceği sonucuna ulaşmışlardı. Jön Türklerin kendilerini “sosyal tabip” olarak adlandırmalarının arkasında böylesi bir çıkarım yatıyordu. Jön Türkler geldikleri sosyal katmanın da etkisiyle halkı, yapılacak reformların dışında bırakılması gereken bir nesne olarak görmediler. Fakat seçkinci bir potada eritilen bu projede halka etken değil, edilgen bir duruş uygun görülmüştü.
Jön Türklerin seçkinci düşünceleri nasıl şekillenmiştir?
Jön Türklerin seçkinci düşüncelerini şekillendiren kişi, Fransız sosyolog Gustave Le Bon’du. Halkın bir yığından farkı olmadığını ve parlamentodaki milletvekillerinin de bu yığının bir uzantısı olduğunu iddia eden Le Bon, ideal devletin bir elit tabaka tarafından yönetilmesi gerektiği fikirleriyle Jön Türkleri fazlasıyla etkilemiştir. Jön Türkler, Abdülhamid yönetimini sineye çekip kendi düşüncelerine tepki vermeyen halkı “her halk layık olduğu yönetim biçimince idare edilir” prensibiyle projelerinin bir parçası olmaktan çıkarmıştır. Öyle ki Ahmet Rıza ve çevresi, Jön Türk kongrelerinde halk kanalıyla devrim yapılması fikrini, “kaba ve cahil kimselerin desteği ile devrim yapılmasının mümkün olmadığı” gerekçesiyle kesin bir şekilde reddetmişlerdi. Abdülhamid Dönemi’nde Askerî Okullar Baş Müfettişi olan Colmar Von Der Goltz Paşa tarafından yazılan ve mektepli subaylar arasında da çok popüler olan “Silahlı Ulus” isimli eserde, ısrarlı bir şekilde kuvvetli hükümet fikrinin altı çizilmiş ve askeriyenin devletin en önemli hizmetkârı olması istenmiştir. Bu da bizi Jön Türklerin aklındaki devlet biçimine getiriyor.
Jön Türkler güçlü devlet anlayışına nasıl yaklaşmışlardır?
Kuvvetli Devlet: Yirminci yüzyılın başında devlet kuramlarına yön veren kavram Reichstaat (hukuk devleti) olmuştur. Güçlü devlet anlayışını sistemin merkezine yerleştiren bu görüş, devletin hem kendi içindeki işleyişini hem de halkla olan ilişkisini güçlü yasal bağlarla tanımlamıştır. Jön Türk devlet anlayışı bu kadar biçimsel olamazdı çünkü doğayı organik bir yapıda çözümleyen bakış açısı, fazlasıyla sosyal darwinist prensipten beslenmekteydi. İktidarın temeli bilgi ve bilgiyi elinde tutan kesim de iktidarda olmalıydı. Güçlü devlet prensibinin Jön Türk çevrelerince hararetle desteklenmesinin bir diğer sebebi de kendilerinin bürokratik kalemlerde yetişmiş kişiler olmalarından kaynaklanıyordu. Hizmet anlayışının somutlaşmış bir şekli olan devlet memuriyeti ve onun kendine özgü yapısı, Jön Türk düşünce ikliminin ana damarlarından birini oluşturmaktaydı.
Jön Türklerin hiyerarşiye yönelik düşünceleri nelerdir?
Jön Türk düşüncesini biçimlendiren bir diğer konu da hiyerarşi olmuştur. Jön Türkler için hiyerarşi önemliydi ve mutlaka olmalıydı. Var olanı yıkmak değil, yeni baştan tanımlamak istiyorlardı. Bu aynı zamanda onların ütopist olmayan fikir adamları olduğunun da bir göstergesiydi. Bu nedenle mevcut hiyerarşik yapı değiştirilip piramit şeklindeki toplum katmanının tepesine mektepli elit oturmalıydı. Önemli işler ancak elit kesimce yapılabilirdi, dolayısıyla bu da onlara toplumu yönetme hakkı vermekteydi.
1911 yılına gelindiğinde ittihatçıların fikirlerinde ve eylemlerinde ne gibi değişiklikler görülmüştür?
1911 Sonbaharına gelindiğinde ittihatçılar, iki yıl öncesinde savundukları düşüncenin artık tam tersini savunmaktaydı. Yemen, Arnavutluk ve Trablusgarb’ta devam eden savaşlar, ittihatçıların yönetim anlayışını tartışmaya açmıştır. Kuruluş ilkelerinden ödünler verdikçe kendi içerisinde de bölünmelere uğrayan cemiyetten fırkalar, partiler çıkmış bu ise meclis çoğunluğunu tehlikeye düşürmüştür. Hürriyet’in ilan günlerinde “cemiyet-i mukaddese” olarak nitelenen ittihatçıların yasallığı, 1911’lere gelindiğinde sıradan vatandaşlar tarafından dahi sorgulanıyordu. Siyaset dışı kalmak için partileşmeyen ancak büründüğü gizemli havanın rejimi zehirlemesine mâni olamayan ittihatçıların, yerel seçimlerde Hürriyet ve itilaf’a karşı başarısızlığa uğramasıyla Anayasa’nın yönünü tekrar saraya çevirme düşüncesine kapılmaları aynı sıralarda oldu. 7, 35 ve 43. maddelerle ilgili değişiklikler için toplanan komisyon, hazırladığı tasarıyı üzerinde bir ay boyunca tartışılacağı meclise sevk etmişti. Tartışmalar adeta geçmişini reddederek, padişah için yetki artırımı isteyen ittihatçılar için hazin olmuştur. Üç yıl gibi kısa bir sürede rejimin tüm değerlerini alt üst eden ittihatçı kurmaylar, parlamentonun statüsünü 1876 tarihine geri çevirmekle kalmamış, içerisindeki muhalişerden arındırmak için ülkeyi yeni seçimlere götürmüştür. Ülke adım adım Balkan Savaşı’na doğru sürüklenirken, Sadrazam Said Paşa kanalıyla verilen teklifi benimseyen yeni kurulan ittihatçı parlamento, meclis feshini sadrazam teklifi, sarayın onayına bırakmıştır. Ancak yeni değişikliğin hemen aynı yıl içerisinde ittihatçı parlamentoyu dağıtmak için kullanılması, ittihatçıların siyasi gerçeklerin çok da ayırdında olmadığını gözler önüne sermişti.
Meşrutiyetin fiilen bitişi hangi yıl gerçekleşmiştir?
İttihatçılar on yıl içerisinde yedi anayasa değişikliğine imza attı. Bu yedi değişikliğin tek bir amacı vardı; mevcudiyetlerini sağlamlaştırmak. En son 1918’de getirdikleri tek maddeli değişiklikle (md. 69) savaş durumunun devamı hâlinde meclisin seçimlere gitmeden uzatılabileceği karar altına alınmıştı. Öncesinde meclis kompozisyonu üzerinde kafa patlatan İttihatçılar, 1913 yılındaki darbeyle rejimin kontrolünü ele almışlar ve muhalişerden temizledikleri parlamentoyu seçime götürmeye dahi artık gerek görmemeye başlamışlardı. 1898 Askeri Tıbbiyesi’nde üzerine yeminler içilen metnin yirmi yıl içinde düşürülen durumu, aynı zamanda miras alınan ve sürdürülen siyasi kültürün de yansımasıydı. Anayasa maddelerinin peşi sıra değiştirilmesi, 1908 Temmuzu’nun iyimserliğinden hızlı bir şekilde uzaklaşılmasına yol açmıştı. 1918’deki düzenlemeyle de “meşrutiyet artık fiilen bitmişti.”
Kamil Paşa hükümeti nasıl düşürülmüştür?
Yapısal reformlar nedeniyle hükümet, kısa sürede kendisini destekleyen çevreleri dahi kaybetmiştir. Kamil Paşa’nın ittihatçıları kabineye alması dahi sempati yaratmamıştı. Önce Bulgaristan ardından da Girit’in bağımsızlık bildirileri, öfkenin farklı boyutlara tırmanmasına neden olmuş ve sonunda sadrazam aleyhine verilen gensoruyla parlamento, hükümeti düşürmüştür.
Hilmi Paşa hükümetteyken neden görevden istifa etmesi sağlanmıştır?
31 Mart ile mevcut rejimin, dolayısıyla ittihatçıların ne kadar kırılgan olduğu görülmüştü. Güvenlik güçlerinin takviye edilmesinin yanı sıra Cemiyet, nezaretlerde de kontrolü ele almak istemiş ve Bâbıâli’nin “Mart performansı”ndan memnun olmadığını açık bir şekilde göstermişti. Bu amaçla meclis tarafından reddedilecek, her nazıra bir -ittihatçı- yardımcı/müşavir verilmesi yasa tasarısına imza atmıştır. Ancak oylamadan meclis çoğunluğunun kaybolduğunu gören ittihatçılar, sistemi yeniden kurgulamaya karar vermişler ve bu amaçla da önce Hilmi Paşa’nın görevden istifa etmesini sağlamışlardı. Gönüllerindeki isim, Mülkiye’den hocaları, Hürriyet’in ilanı sonrasında kısa sürelerle Dâhiliye ve Maarif Nazırlıklarında bulunan Roma Büyükelçisi Hakkı Bey’dir.
Hakkında 15 gensoru verilen hükümet hangisidir?
Hakkı Paşa hükümeti döneminde ülkenin adım adım Balkan Savaşlarına sürüklendiği günlerde ittihatçılar partizan tutumlarıyla tüm toplumu siyasi kamplaşmanın kucağına atmıştır. itilafçı-ittihatçı çekişmesinden toplumun hiçbir kesimi kendisini kurtaramamış, memurlar da bu anaforun içerisine hızlı bir şekilde çekilmiştir. Her ne kadar Hakkı Paşa kabinesi memurlara parti yasağı, siyasi yazılar yazma tedbirleri getirmişlerse de partizanlık kalem odalarına kadar inmiştir. Uluslararası politikada yaşanan sıcak gelişmeler karşısında memurlar dahi seferberlik durumuna geçirilmiş, hükümetin süreci kontrol etmekte zorlanması ve ortaya çıkan güvensizlik nedeniyle öncekilerde görülmeyen şekilde hükümet hakkında tam on beş gensoru verilmişti.
31 mart olayları sonrasında ittihatçılar hangi nezareti kaldırmışlardır?
İttihatçıların 31 Mart Olayı’ndan sonra güvenlik önlemlerine daha çok ağırlık vermesi manidardır. Abdülhamid rejimince kurulan Zaptiyye Nezaretini kaldırılarak yerine mülkiye ve hukuk mezunu personelle donatılan Emniyet-i Umumiye Müdürlüğü kurulmuş, diğer yanda taşraya daha kolay nüfuz edebilmek için Dâhiliye Nezareti’nde bir teftiş birimi oluşturmuştur.
Hürriyetin ilanından sonra gelen değişim Meclis-i Vükelâ'nın yapısını nasıl değiştirmiştir?
Hürriyet’in ilanından sonra nezaretler yeni baştan ele alınmış ve bu değişim Meclis-i Vükelânın yapısına da yansıtılmıştı. İmparatorluğun sonuna kadar değişiklik göstermekle beraber Meclis-i Vükelâ toplam on iki nazırdan oluşacaktı; Sadrazam, Şeyhülislam, Hariciye, Harbiye, Adliye ve Mezahip Nazırı, Şura-yı Devlet Reisi, Dâhiliye, Maliye, Maarif, Nafia, Ticaret ve Ziraat, Evkaf, Posta-Telgraf-Telefon Nazırı.
Seraskerliğin kurulmasından sonra savaş işlerinden ellerini çeken sadrazamların en yakın yardımcısı kimdir?
Seraskerliğin kurulmasından sonra savaş işlerinden ellerini çeken sadrazamların en yakın yardımcısı sadâret kethüdasıydı. II. Mahmut reformlarıyla bu makam, Dâhiliye Nezaretine tahvil edilmişti. 1858 yılında sadrazam yardımcılarına resmen sadâret müsteşarı payesi verilmişti.
Muhasebe-i Umûmiye İdaresi'nin yapısı nasıldır?
Muhasebe-i Umûmiye İdaresi, genel müdür ve bir müdürün idaresi altında dört kalemden meydana geliyordu. İlki olan Muvazene Kaleminin, bütçeyi hazırlama, nezaretlerden gönderilen bütçeleri kontrolden geçirme, munzam ve fevkalade ödenekler hakkında kanun taslakları hazırlama, masraf hesaplarını toplama, Divan-ı Muhasebatın (Sayıştay) senelik raporlarını yayınlama gibi görevleri bulunuyordu. Defter-i Kebir-i Umûmi Kalemi, merkez kurumlarındaki muhasebe müdüriyetlerinden gönderilen tediyename, havalename bilançolarıyla hazine muhasip sorumluları tarafından gönderilecek borç cetvellerini inceleme ve kıyaslamayla hazinenin genel hesaplarını çıkarma işlemlerine bakıyordu. Tedkik Kalemi, Defterdarların hesaplarıyla gönderecekleri bilançoları inceleme, defterleri kaydetmeye, muhasebeyle ilgili her türlü yazışmayla icra ve teftişlerle ilgili taslakları inceleyerek gereğini bildirmek gibi yükümlülükleri vardı. Dördüncüsü, Hesabat-ı Atika Kalemi, yıllar içinde biriken düzensiz borçların işlemlerine bakmak ve tasfiyesiyle sorumluydu
II. Meşrutiyetin ilanından sonra Dahiliye Nezareti'nin merkez teşkilatı nasıl şekil almıştır?
II. Meşrutiyet’in ilanından sonra başlatılan tensikatla kurum gözden geçirilmiş ve merkez teşkilatı şu birimlerden oluşturulmuştu; müsteşarlık dışında muhaberat-ı umûmiye dairesi, şifre, evrak kalemleri, muhasebe idaresi, hukuk müşavirliği, muhacirin, matbuat, memurin, hapishaneler, nüfus, sicil-i ahval idareleri, haremeyn tercümanlığı, mülkiye müfettişliği
Osmanlı taşrası hangi düzenlemeler doğrultusunda şekillenmiştir?
Osmanlı taşrası üç önemli düzenleme sonucunda şekillendirilmişti. Bunların ilki 1864 Vilayat Nizamnamesi, ikincisi 1871 İdare-i Umûmiye-i Vilayat Nizamı ve sonuncusu 1876 İdare-i Umûmiye-i Vilayat Talimatnamesi’ydi. Her üç düzenleme sonucunda Osmanlı taşrası; vilayet - liva (sancak) - kaza - nahiye ve köy birimlerine bölünmüştü. Her bir düzenleme taşra teşkilatına yönelik ayrıntılı açıklamalar ve sınıflamalar getirmiş ve bunun sonucunda etkileri günümüzde de hissedilen bir yapı ortaya çıkarmıştı. Teşkilatın zirvesinde, merkezin ajanı olarak da tarif edilen vali bulunuyordu.
Bir Osmanlı vatandaşının belediye meclisine üye seçmesi ve seçilebilmesi için aranan şartlar nelerdir?
Bir Osmanlı vatandaşının belediye meclislerine üye seçebilmesi için; dairenin bulunduğu şehir ve kasabada yaşaması, 25 yaşını tamamlaması, Osmanlı vatandaşı olması, medeni hukuk anlamında reşit olması, sabıka kaydı bulunmaması ve daire sınırları içerisinde yılda en az 50 guruş (İstanbul için 100 guruş) vergi vermesi gerekmekteydi. Üyeliğe seçilmesi içinse mahalli halktan olması, Osmanlı tabiiyetinde bulunması ve hukukuna sahip olmasının yanında Türkçe bilmesi, emlakı için yılda 100 guruş (İstanbul’da 250 guruş) ödemesi, hâkimlik makamında veya belediye için çalışan mühendis veya yabancı imtiyazlı bir iş adamı olmaması ve sabıka kaydının temiz olması şarttı.
-
AÖF Sınavları İçin Ders Çalışma Taktikleri Nelerdir?
date_range 8 Gün önce comment 11 visibility 17821
-
2024-2025 Öğretim Yılı Güz Dönemi Kayıt Yenileme Duyurusu
date_range 7 Ekim 2024 Pazartesi comment 1 visibility 1158
-
2024-2025 YKS Ek Yerleştirme İle Yerleşen Adayların Çevrimiçi (Online) Başvuru ve Kayıt Duyurusu
date_range 24 Eylül 2024 Salı comment 1 visibility 614
-
Çıkmış Soruları Gönder Para Kazan!
date_range 10 Eylül 2024 Salı comment 5 visibility 2739
-
2023-2024 Öğretim Yılı Yaz Okulu Sınavı Sonuçları Açıklandı!
date_range 27 Ağustos 2024 Salı comment 0 visibility 905
-
Başarı notu nedir, nasıl hesaplanıyor? Görüntüleme : 25570
-
Bütünleme sınavı neden yapılmamaktadır? Görüntüleme : 14503
-
Akademik durum neyi ifade ediyor? Görüntüleme : 12507
-
Harf notlarının anlamları nedir? Görüntüleme : 12498
-
Akademik yetersizlik uyarısı ne anlama gelmektedir? Görüntüleme : 10421