Temel İnsan Hakları Bilgisi 2 Dersi 5. Ünite Sorularla Öğrenelim
Amerika Ve Afrika’Da İnsan Hakları Koruma Mekanizmaları
Osmanlı-Türk anayasa tarihinin en demokratik meclis dönemi hangisidir? Neden?
Meclis içerisinde hiyerarşik şekilde yapılanmış tam bir disiplin mekanizması da olmadığından, bu ilk meclis dönemi ifade özgürlüğü açısından her türlü fikrin rahatlıkla tartışılabildiği belki de Osmanlı-Türk anayasa tarihinin en demokratik meclis dönemidir. Bu bağlamda 1921 Anayasası da Osmanlı-Türk anayasaları içerisinde, hazırlanışı ve kabul özellikleri bakımından en demokratik olanıdır denilebilir.
1876 Anayasası kim tarafından hazırlanmıştır ve özelliği nedir?
1876 Anayasası padişahın iradesiyle ortaya çıkmış bir tür ferman anayasasıdır.
1921 Anayasasının hazırlanma süreci nasıldır?
Söz konusu ilk meclis döneminde TBMM, uzun tartışmalar sonucunda ilk anayasasını da yapmıştır. İki ay kadar süren görüşmeler çok hararetli geçmiş, farklı ideolojilerdeki vekiller temel sorunlarda uzlaşmayı bilmiş, çözülemeyen sorunların ise ertelenmesi yoluna gidilmiştir. 20 Ocak 1921 tarihli ve 85 sayılı kanunla kabul edilmiş olan 1921 anayasası, gerçek anlamda bir anayasa hazırlama amacıyla değil; daha ziyade bir dönemden diğerine geçiş sürecinde, içinde bulunulan durumun zorluklarını aşmaya yönelik olarak hazırlanmıştır.
Teşkilat-ı Esasiye Kanunu isimli bu ilk Anayasa’nın içeriği nedir?
Teşkilat-ı Esasiye Kanunu isimli bu ilk Anayasa, 23 madde ve bir de ayrı maddeden oluşan oldukça kısa bir metin olarak kabul edilmiştir. Metnin böylesine kısa olmasının iki temel nedeni vardır. Birincisi Kanun-i Esasi’nin 1921 anayasası ile çelişmeyen hükümlerinin yürürlükte sayılması; ikincisi ise çeşitli ideolojik görüşlerin temsil edildiği ve tam olarak baskın bir görüşün olmadığı mecliste geçiş döneminin asgari müşterekleri ile yetinilmesi isteğidir.
Teşkilat-ı Esasiye Kanunu ifadesinin kullanın nedenini açıklayınız.
Teşkilat-ı Esasiye Kanunu, daha ilk bakışta ismi ile dikkat çekmekteydi. Nitekim o tarihe kadar Osmanlı anayasa literatüründe anayasayı ifade etmek üzere kullanılan deyim Kanun-i Esasi idi. Yeni bir anayasa yapma eğiliminde olan meclisin, Kanun-i Esasi daha yürürlükteyken yeni hazırladığı anayasaya aynı ismi vermek istememesi gayet doğaldı. Bunun dışında ortaya gerçek anlamıyla bir anayasa koymaktan çok, acil ihtiyaçları karşılamaya yönelik bir metin hazırlama amacı güdüldüğünden, salt ana kuruluşu kastetmesi bakımından da Teşkilat-ı Esasiye Kanunu ifadesi yerinde bir kullanım olmuştur.
TBMM, Teşkilat-ı Esasiye Kanununun kabulü ile Kanun-i Esasi yürürlükten kalmış mıdır?
TBMM, Teşkilat-ı Esasiye Kanununun kabulünden önceki dönemde kendisini Kanun-i Esasi ile bağlı saymış, ama olağanüstü yetkilere sahip bir meclis olarak da anayasada değişiklik yapma yetkisini kendinde görmüştür. Bu bağlamda TBMM üyeleri, bazen Kanun-i Esasiye dayanarak ve görüşlerini bu anayasa düzenlemeleri üzerinde temellendirerek ileri sürerlerken, bazen de bu anayasadan tamamen bağımsız hareket etmişlerdir. Dolayısıyla bu dönemde Kanun-i Esasinin tam anlamıyla etkili olduğunu ya da tamamen etkisiz olduğunu söylemek yanlış olacaktır. Nitekim bu anayasal düzenleme belirli sınırlılıklar içerisinde varlığını ve hükmünü devam ettirmiştir. Dolayısıyla 1921 Anayasasının kabulüyle iki anayasalı bir dönem ortaya çıkmıştır. Asıl anayasa Teşkilat-ı Esasiye Kanunudur. Bununla birlikte Teşkilat-ı Esasiye Kanununun değiştirmediği hükümler bakımından Kanun-i Esasi ikincil olarak varlığını sürdürmeye devam etmektedir. Bu ikili dönem, 1924 Anayasasının 104. maddesinde Kanun-i Esasinin yürürlükten kaldırıldığının açıkça ifade edilmesiyle son bulmuştur.
1921 Anayasasının ilk maddesi nedir?
1921 Anayasasının ilk maddesinde egemenliğin millete ait olduğu belirtilmiştir. Bu Osmanlı-Türk Anayasacılığı ve egemenlik anlayışı bakımından bir ilktir. Hâkimiyet bila kaydü şart milletindir (m.1) denilerek, ilk kez anayasal bir metinde egemenliğin millette ait olduğu açıkça ifade edilmiştir.
1921 Anayasasının ikinci maddesi nedir?
1921 Anayasasının 2. maddesinde ise icra kudreti ve teşri selahiyeti milletin yegane ve hakiki mümessili olan Büyük Millet Meclisinde tecelli ve temerküz eder. denilerek kuvvetler birliği ilkesinin kabul edildiği de açıkça ortaya konmuştur.
1921 Anayasasının üçüncü maddesi nedir?
3. maddede yer alan Türkiye Devleti, Büyük Millet Meclisi tarafından idare olunur ve hükümeti Büyük Millet Meclisi Hükümeti unvanını taşır. şeklindeki düzenleme ile de 2. madde düzenlemesi daha da pekiştirilmiştir. Nitekim idare olunur ifadesinin yürütme işlemlerini kastettiği açıktır. Bu bağlamda kuvvetler birliği ve meclis hükümeti sistemleri yeni anayasal düzenin temel esasları olmuşlardır. Yasama faaliyetini meclis yürütürken, hükümette görev alan bakanları da doğrudan meclis atıyor ve gerektiğinde görevden alıyordu.
1921 Anayasasında yargı süreci nasıl işlemekteydi?
Yargı konusunu ele alan bir düzenleme, Teşkilat-ı Esasiye Kanununda bulunmamaktadır. Bunun tek istisnasını ise 20. maddede yer alan, nahiye şuralarının ve idare heyetlerinin kazai yetkilerinden söz eden, ancak bunların neler olduğunu açıklamayan düzenleme oluşturur. Buna karşın bu hükmün uygulama alanı bulmadığını da belirtmek gerekir. Bununla birlikte yargı yetkisinin, TBMM tarafından kullanılıp kullanılmadığını belirlemek için uygulamadaki duruma bakmak gerekir. Teşkilat-ı Esasiye Kanunu döneminde yargı yetkisinin de TBMM’ye ait olduğunu savunan görüş egemendi. İstiklal Mahkemelerinin kuruluşu da bu görüşe dayanmaktaydı. Yargılamayı yapan, üyeleri TBMM tarafından ve TBMM üyeleri arasından seçilen istiklal mahkemeleri, kuvvetler birliğinin doğal bir sonucu olarak kabul edilmekteydi.
1921 Anayasasında Türkiye Devleti ifadesinin kullanılma sebebi nedir?
Bu yeni devletin adının Türk devleti değil de; Türkiye Devleti olması da anlamlıdır. Türkiye devleti ifadesi, etnik kökeni, dili ve kültürü ne olursa olsun, belli bir siyasal coğrafya içinde yaşayan insanların siyasal birleşmesini kucaklayıcı bir tarzda anlamlandırmaktaydı.
1921 Anayasasının kendine özgü bir yere sahip olmasının sebebi nedir?
Anayasaların genel özelliği iktidarı sınırlandırıcı olmasıdır. Osmanlı Devleti dönemindeki anayasal hareketlerin ortak işlevi de bu yönde, yani padişahın egemenlik haklarını sınırlandırmaya yönelik olmuştur. 1921 Anayasası ise iktidarın sınırlanması amacına yönelik olarak hazırlanmış bir anayasa değildir. Burada iktidarın kaynağında önemli bir değişim olmaktadır. 21 Anayasası da bu değişim sürecinde, geçiş döneminin ihtiyaçlarını karşılamaya yönelik olarak kabul edilmiştir. Dolayısıyla 21 Anayasası iktidarı sınırlandırmaya yönelik değil; ulusal birlik ve kurtuluşu sağlamak için ortaya konulmuş bir anayasadır. Bu bakımımdan anayasalar arasında kendine özgü bir yere sahiptir.
21 Anayasası devlet organları arasındaki ilişkiler açısından en önemli özelliği nedir?
21 anayasanın devlet organları arasındaki ilişkilere bakışında da kendini göstermektedir. Osmanlı dönemindeki anayasal hareketlerde yasama yürütmeden (padişahtan) ayrılmaya çalışılmıştır. 21 anayasasında ise bu durum tersyüz edilmiştir. Nitekim 21 Anayasasında her türlü yetki Mecliste toplanmıştır. Bundan sonra artık yürütmenin yasamadan yetkiler almaya çalışması gerekecektir. Geçiş döneminin acil ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla ortaya konulan kısa bir anayasa olmasına rağmen Teşkilat-ı Esasiye Kanunu, Yeni Türkiye Cumhuriyeti anayasacılığı açısından derin izler bırakmış, daha sonraki anayasaları da önemli şekilde etkilemiştir. Ulusal egemenlik, Cumhuriyet, TBMM’nin üstün statüsü gibi özellikler 21 Anayasası döneminin sonraki anayasaları etkileyen en önemli özelliklerdir.
1921 Anayasasının hak ve özgürlükler konusunda ki düzenlemesi nasıldı?
1921 Anayasasının kaldırmadığı düzenlemeler bakımından Kanun-i Esasinin hükümleri geçerli olduğundan; Kanun-i Esasi’de öngörülen temel hak ve özgürlükler, 1921 Anayasası döneminde de bireyler bakımından geçerlidir. Bununla birlikte içinde bulunan koşullar göz önünde bulundurulduğunda, 1921 Anayasasında temel hak ve özgürlüklere ilişkin açık düzenleme olmamasının nedenleri daha iyi saptanabilecektir. Anayasaların genel ve ortak özelliklerinden birisi iktidarı sınırlandırıcı bir rol üstlenmeleridir. 1921 Anayasasının hazırlanması sürecinde ise anayasayla iktidarı sınırlama kaygısı gibi bir kaygı hiç duyulmamıştır. Nitekim ülkenin birçok yeri işgal edilmişken ve bağımsızlığın kaybı noktasında çok ciddi tehditler varken; iktidarı sınırlandırmak ve temel hakları güvence altına almak ancak ikincil derecede bir öneme haizdi. Öncelik kurtuluş mücadelesini başarıyla tamamlamak ve ülkede millet iradesini hakim kılmaktı. Bu nedenle Teşkilat-ı Esasiye Kanunu iktidarı sınırlandırmak için değil; ulusal birlik ve kurtuluş için hazırlanmış bir anayasadır. Bu nedenle bu tür kaygılar içinde, farklı fraksiyonlardan siyasal görüşlere sahip vekillerin minimum müştereklerde uzlaştırılmasıyla çıkartılan bu kısa metinde, temel hak ve özgürlüklere ilişkin düzenlemelere yer verilmemesinin anlaşılabilir bir durumdur.
1921 anayasasından sonra hangi anayasa hazırlanmıştır? Neden?
TBMM, aldığı bir Genel Kurul kararıyla, saltanatı kaldırmış ve böylelikle o ana kadar ki iki başlı egemenlik anlayışına son vermiştir. Savaşın kazanılmasından sonra Saltanatın kaldırılması az çok beklenen bir durum olmakla birlikte, İstanbul Hükümetinin barış görüşmeleri sırasındaki tavrı bu süreci hızlandırmıştır Saltanatın da kaldırılmasıyla birlikte, savaş sonrası Türk toplumunun yeni yol haritasının belirlenmesi ihtiyacı kendini giderek daha çok hissettirmiştir. Eksik bir Anayasa olan 1921 Anayasasının artık bu yeni durumun ihtiyaçlarını karşılayamaz hale geldiği fark edilmekteydi. Süreç içerisinde 29 Ekim 1923’te Cumhuriyetin ilan edilmesi ve 3 Mart 1924’te hilafetin kaldırılmasıyla birlikte, yeni bir anayasa hazırlanması zorunluluğu geniş çevrelerce dillendirilmeye başlanmıştır.
1924 anayasasının görüşmeleri sırasında kabul edilen bir tek usul kuralı olmuştur. Bu kural nedir?
1924 anayasasının görüşmeleri sırasında kabul edilen bir tek usul kuralı olmuştur. Bu kurala göre, Meclisin anayasayı kabul edebilmesi için, toplantı yeter sayısı olan salt çoğunluğun üçte ikisinin kabul oyu vermesi zorunlu kabul edilmiştir.
24 Anayasasının hazırlanış sürecinde üzerinde en çok durulan ve ileri sürülen görüşlere dayanak oluşturan kavram nedir?
24 Anayasasının hazırlanış sürecinde üzerinde en çok durulan ve ileri sürülen görüşlere dayanak oluşturan kavram, milli egemenlik olmuştur. Kuvvetler birliği ya da meclis hükümeti sistemleri savunulurken bu ilkeye dayanılmıştır. Yasama dokunulmazlığını sağlam güvencelere bağlamak için ileri sürülen tezlerin merkezi noktasında aynı kavram vardır. Tasarıda Cumhurbaşkanına tanınan ve meclis aleyhine düzenlemeler içeren fesih, geciktirici veto, vs. yetkilerin reddinde dayanılan en önemli argüman da yine milli egemenlik kavramı olmuştur.
1924 Anayasası 1921 Anayasasından kesin bir biçimde farklılık gösterir. Bu farklar nelerdir?
20 Nisan 1924 tarihli 24 Anayasası, klasik anayasa anlayışına uygun olarak yapılandırılmıştır. Bu bakımdan 1921 Anayasasından kesin bir biçimde farklılık gösterir. Devletin genel yapısı, organları, bunların birbiriyle ilişkileri, bireylerin sahip olduğu temel hak ve özgürlükler anayasa içerisinde yer alan temel konulardır.
1924 Anayasası toplam kaç maddeden oluşur, 1. Maddesi nedir?
Anayasa toplam 105 maddeden oluşmaktadır. 1. maddeye göre Türkiye devleti bir Cumhuriyettir. Cumhuriyetle ilgili bu madde hükmü özel koruma altına alınmış; değiştirilemeyeceği ve hatta değiştirilmesinin teklif dahi edilemeyeceği hükme bağlanmıştır (m103/3).
1924 Anayasasının ikinci maddesi nedir?
2.maddede ise devletin dininin İslam, dilinin Türkçe, başkentinin ise Ankara olduğu ifade edilmektedir. Devletin dinine ilişkin bir ifade, başlangıçta 1921 Anayasasında yer almazken; 1924 Anayasasında böyle bir ifadeye yer verilmesi garip karşılanabilir. Ancak 1921 Anayasasında böyle bir ifadeye yer verilmemesinin sebebi, bu dönemde 21 Anayasasıyla birlikte yürürlükte olduğu kabul edilen 1876 Anayasasında bu konuda açık hüküm bulunmasıdır. Bu bağlamda 21 Anayasasında dini esaslardan arındırılmış bir devlet olduğu ve 24 Anayasasıyla tekrardan dini esaslarla bağları olan bir devlete dönüldüğü gibi bir anlam çıkartılmamalıdır. Ancak 24 Anayasasındaki söz konusu düzenleme, devletin hala dini esaslarla bağını devam ettirdiğini ortaya koymaktadır.
1924 Anayasasının üçüncü ve dördüncü maddesi nedir?
Anayasanın 3. ve 4. maddelerinde ise egemenliğin kayıtsız şartsız millete ait olduğu, bu egemenliğin temsilcisinin ise TBMM olduğu açıkça ifade edilmiştir. 1924 Anayasasında hem yasama hem de yürütme yetkisi Mecliste toplanmıştır. Nitekim Anayasanın 6. maddesinde yasama yetkisini kullanma imkânı sadece TBMM’ye tanınmıştır.
1924 Anayasasında Temel Hak ve Özgürlükler için hangi kararlar alınmıştır?
Her Türk hür doğar, hür yaşar. Hürriyet başkasına muzır olmayacak her türlü tasarrufta bulunmaktır. Hukuku tabiiyeden olan hürriyetin herkes için hududu, başkalarının hürriyetidir. Bu hudut ancak kanun marifetiyle tespit ve tayin edilir. Bu metnin daha iyi anlaşılabilmesi bakımından sadeleşmiş haline de yer vermeyi uygun buluyoruz: Her Türk hür doğar, hürriyet başkalarına zarar vermeyen her şeyi yapabilmektir. Tabii haklardan olan hürriyetin herkes için sınırı başkasının hürriyeti sınırıdır. Bu sınırı kanun çizer. Bu düzenlemeye göre her Türkün sahip olduğu hürriyetin hangi noktadan sonra başkasının hürriyetine zarar vereceğini saptamak Kanun koyucunun işidir. 68. maddede temel hak ve özgürlüklerin sınırı olarak, kamunun selameti, genel ahlak, milli güvenlik vs. gibi kavramlara herhangi bir yollama yoktur. Bu tarz bir düzenleme yukarıda da belirttiğimiz üzere Fransız devrimine hakim olan doğal hukukçu anlayışı yansıtır.
Klasik haklarla ilgili 1924 anayasasında hangi düzenlemeler yapılmıştır?
Klasik hakların (birinci kuşak hakların) hemen hepsine anayasada yer verilmiştir. Örneğin vicdan özgürlüğü, kişi dokunulmazlığı, seyahat özgürlüğü, sözleşme özgürlüğü, mülk edinme özgürlüğü gibi haklar Türklerin doğal (tabii) haklarından sayılmıştır (m.70). Ayrıca Kanun önünde eşitlik ilkesi (m.69), işkence, eziyet, genel müsadere ve angaryanın yasaklanması (m.73) anayasal teminata bağlanan diğer önemli haklardır. Basın ise kanun çerçevesinde serbest sayılmıştır. Ancak seferberlik, sıkıyönetim, salgın hastalık durumlarında bu özgürlüğün kanun gereğince sınırlandırılabileceği düzenlenmiştir.
1924 Anayasası ne tür bir hükümet sistemi öngörmüştür?
üştür? Cevap: 8. maddede yargı yetkisini millet adına bağımsız mahkemelerin kullanacağı hükme bağlanmıştır. Bunun nasıl yerine getirileceğini kanunun düzenleyeceği belirtilmiştir. Kanunları ise TBMM yapmaktadır. Bu bağlamda yargı erki belirli oranda bağımsızdır; ancak bu bağımsızlık kuvvetler birliği ilkesine uyarlanmaya çalışılmıştır. Nitekim yargı organlarının TBMM ve hükümeti denetleme yetkisi yoktur. Ancak mahkemelerin verdiği hükümler TBMM tarafından değiştirilemez ve uygulanması geciktirilemez. Anayasada göze çarpan bir diğer önemli husus ise sert bir merkezden yönetim ilkesinin benimsenmiş oluşudur. Bu bağlamda belediyelerin ve diğer yerel yönetim birimlerinin yetkileri son derece sınırlı tutulmuş; bu birimlerin gerçekleştirilmiş oldukları hemen tüm işlemler merkezin onayına bağlı tutulmuştur. Eleştiriye açık olan böyle bir yapılanmanın tercih edilmesinin sebebi ise, hem amaçlanan toplumsal değişimin ülke geneline merkezi yönetim aracılığı ile yayılması hem de güçlü yerel yönetimlerin sebep olabileceği ayrılıkçı hareketlerin önüne geçilmesidir Tek parti döneminde yapılmasına rağmen 24 Anayasası demokrasiye açık bir anayasadır. Siyasal parti kurulmasını yasaklamaz. Bu bağlamda siyasal partiler konusunda ayrıntılı hükümler içeren 1961 ve 1982 Anayasalarından daha ileri olduğu dahi söylenebilir.
Seçme ve seçilme hakları her iki cinsiyete hangi yıl verilmiştir?
Anayasada dikkati çeken bir diğer özellik de seçme ve seçilme hakkının başlangıçta yalnızca erkeklere verilmiş olmasıdır. Bu bağlamda yine anayasal güvence altına alınmış olan eşitlik ilkesi ile başlangıçta sadece erkeklere tanınan seçme ve seçilme hakkının nasıl bağdaştırıldığını anlamak güçtür. Bununla birlikte 1934 yılında yapılan değişiklikle bu hak her iki cinsiyete de tanınmıştır.
1924 Anayasasında sıkıyönetim haline ve bu halde temel hak ve özgürlüklerine dair ne tür düzenleme yapılmıştır?
Anayasada sıkıyönetim haline ve bu halde temel hak ve özgürlüklerin kısıtlanmasına ilişkin hükümlere de yer verilmiştir. Buna göre; savaş, savaşı gerektirecek bir durum, ayaklanma veya vatana ve cumhuriyete karşı kuvvetli ve eylemli kalkışmaların doğduğuna ilişkin kesin belirtilerin ortaya çıkması halinde, bakanlar kurulu süresi bir ayı geçmemek üzere sıkıyönetim ilan edebilir. Sıkıyönetim ilanı derhal Meclisin onayına sunulur. Meclis sıkıyönetim süresini uzatıp kısaltabilir. Sıkıyönetim kişi ve konut dokunulmazlığının, basın, dernek ve şirket kurma özgürlüklerinin geçici olarak kayıtlanması veya durdurulması sonucunu doğurmaktaydı (m.86).
1961 Anayasasının kabulü nasıl olmuştur?
9 Ocakta seçilen anayasa komisyonu çalışmalarını hızla tamamlayarak Meclise sundu. Kurucu Meclis, 27 Mayıs 1961’de yapılan oylamanın ardından 260 kabul ve 2 çekimser oyla yeni anayasayı kabul etti. Daha sonra Anayasa, 9 Temmuz 1961 tarihinde halkoylamasına sunuldu. Böylelikle Türk Halkı, ilk kurucu meclis deneyiminden sonra, ilk halkoylaması deneyimini de yaşamış oldu. Halk oylaması öncesindeki propaganda döneminde 1982 dönemindeki gibi ağır kısıtlama ve yasaklar yoktu; ancak içinde bulunulan askeri rejim fiili olarak anayasaya karşı muhalefet etmeyi pek mümkün kılmamaktaydı. Bu ortamda yüzde 80 katılımla gerçekleşen halkoylaması sonucunda, geçerli oyların %61,5’i EVET; %38;5’i HAYIR yönünde çıktı. Böylelikle 1961 Anayasası halk tarafından da kabul edilmiş oldu. Türkiye halkı ilk kurucu meclis ve halkoylaması tecrübelerini 1961 Anayasasının hazırlanış sürecinde yaşamıştır.
61 Anayasası kaç bölümden oluşur? Nelerdir?
Anayasa metni altı kısımdan oluşmaktadır. Birinci kısımda Genel Esaslar, ikinci kısımda Temel Hak ve Ödevler, üçüncü kısımda Cumhuriyetin Temel Kuruluşu (Yasama, Yürütme, Yargı), dördüncü kısımda Çeşitli Hükümler, beşinci kısımda Geçici Hükümler, altıncı kısım ise Son Hükümler düzenleme altına alınmıştır.
61 Anayasasının 1.ve 2. Maddeleri nedir?
Anayasanın 1. maddesine göre; Türkiye Devleti bir Cumhuriyettir. 2. maddede ise Cumhuriyetin niteliklerine yer verilmiştir. Buna göre; Türkiye Cumhuriyeti insan haklarına ve başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan, milli, demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devletidir.
61 Anayasasına göre yasama yetkisi nasıl belirlenmiştir?
Yasama yetkisi yine TBMM’nindir. Yasama organı kendi içinde ise iki kanatlıdır: Millet Meclisi ve Cumhuriyet Senatosu. Öngördüğü çift kanatlı yasama bakımından da 61 Anayasası, 21 ve 24 Anayasalarından ayrılmaktadır. Hem Millet Meclisi hem de Cumhuriyet Senatosu üyelerinin genel oyla ve aynı seçmen topluluğu tarafından seçilmesi öngörülmüştür. Millet Meclisi üyeliği için otuz yaş ve okuryazarlık şartı aranmaktadır. Cumhuriyet Senatosu üyeliği için ise kırk yaşını doldurma ve yükseköğrenim görmüş olma koşulu aranmaktadır. Millet Meclisi 450 üyeden oluşurken; Cumhuriyet Senatosu 150 üyeden oluşur. Bununla birlikte Cumhuriyet Senatosunun 150 üyesi arasında genel oy ve parti dışından gelen Cumhurbaşkanınca atanan 15 kontenjan üyesi, eski Cumhurbaşkanları ve Milli Birlik Komitesi üyeleri de vardır. Milletvekilleri dört yıl için seçilirken, senatörler altı yıl için seçilmektedirler. Bununla birlikte senatonun üçte biri her iki yılda bir yenilenmektedir. Kural meclislerin ayrı ayrı çalışmasıdır. Buna karşın Cumhurbaşkanı seçme, Yüce Divana gönderme, silahlı kuvvet gönderme gibi bazı konularda birleşik toplantı yapılır. Kanun tasarıları öncelikle Millet Meclisinde sonrasında ise Cumhuriyet Senatosunda görüşülür. Uyuşmazlık durumunda son söz Millet Meclisinindir. Bütçe Kanunu ise öncelikle Cumhuriyet Senatosunda daha sonra ise Millet Meclisinde görüşülür. Yasamadan yetki olarak bahsetmiş olan 1961 Anayasası, yürütmeyi ise görev olarak nitelendirmiştir.
61 Anayasasının ikinci kısmındaki temel hak ve özgürlükler başlığı altında yer alan bölümler nelerdir?
Anayasanın ikinci kısmındaki temel hak ve özgürlükler başlığı altında yer alan bölümler ise şunlardır: • Genel Hükümler (m.10-13), • Kişinin Hakları ve Görevleri (m.14-34), • Sosyal ve İktisadi Haklar ve • Ödevler (m.35-53), • Siyasi Haklar ve Ödevler (m.54-62). 1961 Anayasası bu başlıklar altında, Türkiye’de o zamana kadar görülmemiş sayıda ve kapsamda temel hakkı bireyler bakımından güvenceye bağlamıştır. Bununla birlikte insan hakları kavramı da ilk defa bu anayasada kullanılmıştır. Nitekim hem anayasanın başlangıç kısmında hem de 2. maddesinde insan hakları terimi zikredilmiştir. Anayasanın 10. maddesine göre; herkes kişiliğine bağlı, dokunulmaz, devredilmez temel hak ve özgürlüklere sahiptir. Bu bağlamda bireylere tanınan hakların başında yaşama hakkı gelir (m.14). Bununla birlikte bedene yönelik her türlü maddi ve manevi saldırılar yasaklanmıştır. Kimseye eziyet ve işkence yapılamaz. Ayrıca cezaların da insan haysiyeti ile bağdaşır olması şartı aranmıştır. Eşitlik ilkesi tüm bireyler bakımından kabul edilmiştir. Herkes dil, ırk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, din ve mezhep ayrımı gözetilmeksizin kanun önünde eşit sayılmıştır. Hiçbir kişiye, aileye, zümreye ve sınıfa imtiyaz tanınamaz (m.12). Ayrıca her birey maddi ve manevi varlığını geliştirme hakkına ve kişi hürriyetine de sahiptir (m.14). Bunlar dışında, özel hayatın gizliliği (m.15), konut dokunulmazlığı (.16), haberleşme hürriyeti (m.16), seyahat ve yerleşme hürriyeti (m.18), vicdan ve din hürriyeti (m.19), düşünce hürriyeti (m.20) gibi birçok hakka anayasada yer verilmiştir.
1961 anayasası temel hak ve özgürlükler bakımından hangi genel sınırlama sebepleri öngörmüştür?
1961 anayasası temel hak ve özgürlükler bakımından bazı genel sınırlama sebepleri öngörmüştür. Dolayısıyla temel hak ve özgürlükler, sadece bu genel sınırlama sebeplerine bağlı olarak ve anayasada öngörülen diğer koşulların da gerçekleşmesiyle sınırlandırılabilecektir. Bu bağlamda temel hak ve özgürlükler; devletin ülkesi ve milletiyle bütünlüğünü, cumhuriyeti, milli güvenliği, kamu düzenini, kamu yararını, genel ahlakı, genel sağlığı korumak amacıyla sınırlandırılabilecektir. Bu düzenlemeden çıkan anlam; burada sayılan kavramların korunmasını gerektirecek bir tehlike söz konusu olduğunda, ilgili temel hak ve özgürlüğün sınırlandırılması yoluna gidilebileceği yönündedir. Buna karşın böyle bir tehlike durumu ortaya çıkmaksızın temel hak ve özgürlüklerin sınırlandırılması mümkün değildir. Sınırlama tehlikenin devamınca söz konusu olur ve tehlike ortadan kalkınca sınırlama da ortadan kalkar. Sayılan kavramların bir kaçı koruma konusu olabileceği gibi, bunlardan sadece birisinin koruma konusu olması ve bu nedenle temel hak ve özgürlüklere sınırlama getirilmesi mümkündür.
61 anayasasına göre sıkıyönetim nasıl ilan edilebilir?
124. maddesinde, savaş, ayaklanma, devleti yok etmeyi ya da bölmeyi amaçlayan eylemler ve benzeri durumlarda sıkıyönetim ilan etmek, TBMM’nin onayına sunulmak kaydıyla hükümete verilmiştir. Sıkıyönetim ilan edilmesi halinde özgürlüklerin sınırlanması ve hatta durdurulması imkanı da bulunmaktadır. Ayrıca sıkıyönetim halinde vatandaşlardan istenecek yükümlülüklerin kanunla belirleneceği hükme bağlanmıştır. 123. maddede ise, olağanüstü durumlarda vatandaşlara para, mal ve çalışma gibi yükümlülüklerin konulabileceği ifade edilmiştir. Temel hak ve özgürlüklerin sadece genel sınırlama sebebi olarak öngörülen kavramları, ortaya çıkacak tehlikeden korumak amacıyla sınırlandırılabileceği ifade edildikten sonra, temel hak ve özgürlükler bakımından bir takım başka güvenceler de kabul edilmiştir.
Uluslararası insan hakları hukuku ne amacıyla gelişmiştir?
Uluslararası insan hakları hukuku II. Dünya Savaşı sırasında yaşanan acı tecrübeler sonrasında yeniden aynı acıların yaşanmaması ve uluslararası barışın sağlanıp sürdürülebilmesi için kurulan Birleşmiş Milletlerin hamiliğinde gelişmiştir.
Hangi sebeplerle Avrupa dışında Afrika ve Amerika bölgelerinde insani koruma sistemi gelişmiştir?
İki temel sebeple Avrupa dışında Amerika ve Afrika bölgelerinde de insan koruma sistemi geliştirildiğinden bahsetmek gerekmektedir. İlk olarak farklı bölgelerde geliştirilen insan hakları koruma sistemleri ile hem Birleşmiş Milletler hem de Avrupa insan hakları koruma sistemi arasındaki benzerlikler veya ortak özellikler ortaya konulabilir. Bu ortak özelliklere rağmen insan haklarının korunup geliştirilmesinde neden farklı sonuçlar ortaya çıktığı da sorgulanabilir. İkinci olarak hem Amerika hem de Afrika bölgesinin farklı tarihsel ve kültürel gelişimleri nedeniyle insan hakları koruma sisteminde farklı uygulamalara rastlanmaktadır.
ABD'deki insan hakları konusundaki gelişmeler ne zaman başlamıştır?
Amerika kıtasındaki insan hakları tarihine baktığımız zaman ağırlıklı olarak Kuzey Amerika yani Amerika Birleşik Devletleri’ndeki (ABD) gelişmelere rastlarız. Kıtadaki insan hakları konusundaki gelişmeler de ABD’nin bağımsızlığını kazandığı zamanlarla birlikte başlar. ABD’nin bağımsızlığına giden yoldaki ilk adımlardan birisi de Virginia Haklar Bildirisidir.
Virginia Haklar Bildirisi hangi ifadeyle başlamaktadır?
Bildiri tüm insanların doğuştan eşit ve özgür olduklarını belirterek başlar. Bu doğuştan sahip olunan haklar; hayat, hürriyetten yararlanma, mülkiyet elde etme ve ona sahip olma, mutluluk ve güvenlik arama ve bunlara erişebilme hakları olarak sayılmıştır (mad.1).
İnsan haklarının modern anlamda anayasal güvence altına alınmasında ilk adım olarak değerlendirilen bildiri nedir?
Virginia Haklar Bildirisi, insan haklarının modern anlamda anayasal güvence altına alınmasında ilk adım olarak değerlendirilirken Amerikan Federal Anayasası’na giden yolu da açmıştır. Bu yoldaki diğer adım Bağımsızlık Bildirisi’dir.
Amerikan Bağımsızlık Bildirisi ne zaman ilan edilmiştir?
4 Temmuz 1776’da ilan edilen Bildiri özünde bir insan hakları metni değildir.
1780 Massachusetts Anayasası2nın kendinden öncekilerden farkı nedir?
1780 Massachusetts Anayasası ise kendisinden öncekilerden daha ayrıntılı bir şekilde temel hak ve özgürlükleri düzenlemiştir. Massachusetts Anayasası’nın ilk bölümü temel haklara ayrılmış, haklar otuz maddede sıralanmıştır. Özgürlük ve eşitlik, din ve vicdan hürriyeti, özgür seçim, adil yargılanma, mülkiyet, basın özgürlüğü, toplantı hürriyeti, suç ve cezaların kanuniliği, hak ve özgürlükler listesi ve yönetim biçimine ilişkin hükümler yer almıştır.
Federal Bill of Rights nedir?
ABD Anayasası’nın 1787 yılında kabul edilen ilk hâlinde bir haklar listesi bulunmamaktaydı. Fakat Anayasa büyük oranda daha sonra bir haklar bildirisi eklenmesi şartıyla kabul edilmişti ve 1791’de bu gerçekleşti. ABD Anayasası’nda yapılan ilk değişiklik Haklar Bildirisi (Federal Bill of Rights) olarak nitelenmektedir.
1787 ABD Anayasası ne sebeple önem taşımaktadır?
1787 ABD Anayasası anayasal düzeyde uluslararası hukuka gönderme yapan ilk belge olması nedeniyle de önemlidir.
Amerikan Devletleri Örgütü2nün merkezi nerededir?
Örgütün merkezi Washington’dadır.
Amerikan Devletleri Örgütü'nün kuruluş amacı nedir?
Örgütün kuruluş amacı, Amerika Devletleri arasında ekonomi, güvenlik konuları başta olmak üzere çeşitli alanlarda iş birliğini, koordinasyonu sağlamak ve üye devletler arasında çıkabilecek uyuşmazlıklarda barışçı yöntemlerle sorunları çözmek gibi konulardı (Civelek, s. 350-351; Mathıeu, s. 90). Antlaşmaya göre, Amerika kıtasında bir devlete karşı yapılacak her türlü saldırı tüm Amerika kıtası devletlerine yapılmış sayılacaktı.
Amerikan Devletleri Örgütü'nün başlıca en yetkili organları nelerdir?
Örgütün başlıca en yetkili iki organı Genel Kurul ve Genel Sekreterliktir.
Amerikan İnsan Hak ve Ödevleri Bildirisi ne zaman ve nerede kabul edilmiştir?
Mayıs 1948’de ADÖ’nün 9. Konferansı’nda Amerikan İnsan Hak ve Ödevleri Bildirisi kabul edildi.
Amerikan İnsan Hak ve Ödevleri Bildirisi'nin insan hakları açısından önemi nedir?
Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Evrensel Bildirisi’nden (Aralık 1948) yaklaşık yedi ay önce kabul edilen bildiri uluslararası insan hakları kataloğu olarak kabul edilebilecek ilk düzenlemedir. Bu manada bölgesel boyutta da olsa insan haklarının uluslararası korumaya kavuşmasında bir adım olmuştur.
Amerikalılararası İnsan Hakları Sözleşmesi ne zaman imzalanmış ve yürürlüğe girmiştir?
Amerikalılararası İnsan Hakları Sözleşmesi (Ame.İHS) 1969’da imzalanmış ve 1978’de yürürlüğe girmiştir. Bu sözleşmeye taraf devlet sayısı 25’tir. Y
Ame.İHS’nin ekonomik, sosyal ve kültürel haklar alanında yeterli düzenleme yapmadığı anlaşıldığından 1988 yılında bu konuda bir ek protokol hazırlanmıştır. Bu protokol nedir?
İlerleyen yıllarda Ame.İHS’nin ekonomik, sosyal ve kültürel haklar alanında yeterli düzenleme yapmadığı anlaşıldığından 1988 yılında bu konuda bir ek protokol hazırlanmıştır. Bu protokolün adı San Salvador Protokolü’dür.
ADÖ tarafından imzaya açılan sözleşmeler hangileridir?
ADÖ tarafından imzaya açılan sözleşmeler şu şekilde belirtilebilir: Engelli İnsanlara Karşı Ayrımcılığın Tüm Türlerinin Ortadan Kaldırılmasına İlişkin Amerikalılar Arası Sözleşme, Irkçılık, Irksal Ayrımcılık ve İlgili Hoşgörüsüzlük Türlerine Karşı Amerikalılar Arası Sözleşme, Ayrımcılığın ve Hoşgörüsüzlüğün Tüm Türlerine Karşı Amerikalılar Arası Sözleşme, Yaşlı Kişilerin İnsan Haklarının Korunmasına İlişkin Amerikalılar Arası Sözleşme.
Amerikalılar Arası İnsan Hakları Komisyonu nedir?
Bu komisyon 1959’da ADÖ Genel Kurulu tarafından oluşturulmuş bağımsız bir organ olarak kurulmuştu. 1970 Buenos Aires Protokolü ile resmen ADÖ organı hâline getirilmiştir. Bugün aynı zamanda Ame.İHS’nin denetim organıdır. 1960 tarihli statüsüyle, Komisyona ülke raporları hazırlama, üye ülke hükûmetlerine genel nitelikte önerilerde bulunma yetkisi tanınmıştır. 1965’te de bazı haklara ilişkin (yaşam, kişi özgürlüğü ve güvenliği, yasa önünde eşitlik, din özgürlüğü, keyfi tutuklamaya uğramama hakkı, savunma hakkı) bireysel başvuruları inceleme yetkisi verilmiştir (Akıllıoğlu, İnsan Hakları I, s. 417). Komisyonun 1979’da yeni statüsü ve 2000’de yeni prosedür kuralları kabul edilmiştir.
Afrika Birliği Örgütü kim tarafından ve hangi amaçlara yönelik kurulmuştur?
Siyasal bağımsızlıkların kazanılmasının yoğunlaştığı 1960’lı yıllardan sonra Afrikalı devletler bölgesel birlik oluşturma çabalarına hız verdiler ve 1963’te Afrika Birliği Örgütünü kurdular. Örgüt Addis Ababa’da (Etiyopya) 32 bağımsız Afrika devletinin devlet ve hükûmet başkanı tarafından kurulmuştur. Afrika Birliği Örgütünün kuruluş amaçları, barışçılık ve bloksuzluk politikaları izlemek, Afrika Ülkeleri arasındaki birlik ve dayanışmayı geliştirmek, üyelerinin bağımsızlıklarını gözetmek, tüm kolonileşme biçimlerini ortadan kaldırmak, Birleşmiş Milletler Sözleşmesi’ne ve İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’ne uygun olarak uluslararası iş birliğini ilerletmek, üyelerinin ekonomi, diplomasi, eğitim, sağlık, refah, bilim ve savunma politikalarını uyumlaştırmak ve koordine etmektir.
Afrika Birliği Örgütü ne amaçla Afrika Birliği'ne dönüştürüldü?
Afrika Birliği Örgütü 9 Temmuz 2002’de AB benzeri siyasi ve ekonomik bütünleşme yolunda adımlar atmak amacıyla Afrika Birliğine dönüştü.
Afrika Birliği Örgütü, 27.06.1981 tarihinde Afrika İnsan ve Halklarının Hakları Şartı’nı (Afrika Şartı) kabul etmiş ve bu Şart, 21.10.1986 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Günümüzde 55 ABÖ üyesi devletten 54’ü sözleşmeye taraftır. Taraf olmayan tek örgüt üyesi hangi devlettir?
Afrika Birliği Örgütü, 27.06.1981 tarihinde Afrika İnsan ve Halklarının Hakları Şartı’nı (Afrika Şartı) kabul etmiş ve bu Şart, 21.10.1986 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Günümüzde 55 ABÖ üyesi devletten 54’ü sözleşmeye taraftır. Taraf olmayan tek örgüt üyesi ise Fas’tır.
19-23 Nisan 1971 tarihleri arasında Addis Ababa’da yapılan Afrika İçin Ekonomik Komisyonun, Afrika’da Hukuksal Süreç ve Birey Üzerine Hukukçular Konferansı’nda üç konuda karar alınmıştır. Bu kararlar nelerdir?
19-23 Nisan 1971 tarihleri arasında Addis Ababa’da yapılan Afrika İçin Ekonomik Komisyonun, Afrika’da Hukuksal Süreç ve Birey Üzerine Hukukçular Konferansı’nda üç konuda karar alınmıştır: 1. Gözaltına alma-tutuklama; 2. Yargılama Süreci: Mahkemeye başvuru, yargılama, temyiz, hukuksal başvurular ve ombudsman; 3. Yargılama Süreci: Yargının bağımsızlığı, yürütme ve yargı ve uluslararası yargısal süreçler.
-
2024-2025 Öğretim Yılı Güz Dönemi Ara (Vize) Sınavı Sonuçları Açıklandı!
date_range 3 Gün önce comment 0 visibility 68
-
2024-2025 Güz Dönemi Ara (Vize) Sınavı Sınav Bilgilendirmesi
date_range 6 Aralık 2024 Cuma comment 2 visibility 335
-
2024-2025 Güz Dönemi Dönem Sonu (Final) Sınavı İçin Sınav Merkezi Tercihi
date_range 2 Aralık 2024 Pazartesi comment 0 visibility 923
-
2024-2025 Güz Ara Sınavı Giriş Belgeleri Yayımlandı!
date_range 29 Kasım 2024 Cuma comment 0 visibility 1291
-
AÖF Sınavları İçin Ders Çalışma Taktikleri Nelerdir?
date_range 14 Kasım 2024 Perşembe comment 11 visibility 20164
-
Başarı notu nedir, nasıl hesaplanıyor? Görüntüleme : 25842
-
Bütünleme sınavı neden yapılmamaktadır? Görüntüleme : 14702
-
Harf notlarının anlamları nedir? Görüntüleme : 12646
-
Akademik durum neyi ifade ediyor? Görüntüleme : 12643
-
Akademik yetersizlik uyarısı ne anlama gelmektedir? Görüntüleme : 10582