Anayasa 2 Dersi 7. Ünite Sorularla Öğrenelim

Anayasa Yargısının Rolü Ve Anayasaya Uygunluk Denetiminin Türleri

1. Soru

Anayasa yargısı nedir?

Cevap

Dar anlamda anayasa yargısı, kanunların anayasaya uygunluğunun yargısal denetimini konu almaktadır. Geniş anlamda ise anayasa yargısı, anayasaya aykırılık oluşturan tüm sorunların yargısal çözümünü ifade etmektedir. Anayasa yargısı, her şeyden önce yazılı ve sert bir anayasanın varlığını gerektirmektedir; çünkü anayasa yargısının konusunu oluşturan kanunların anayasaya aykırılığı, ancak yazılı ve sert anayasa kavramlarının birleştiği bir sistemde mevcut olabilecektir.


2. Soru

Katı anayasa nedir?

Cevap

Katı anayasa ise anayasa hükümlerinin adi kanunlara kıyasla farklı yöntemlerle değiştirilebildiği bir modeli ifade etmektedir. Katı anayasaların temel hedefi, anayasa hükümlerinin seçimden seçime değişen adi parlamento çoğunlukları tarafından kolayca değiştirilmesini önlemektir.


3. Soru

ABD Yüksek Mahkemesinin üyelerinin özellikleri nelerdir?

Cevap

Dokuz üyeden oluşan ABD Yüksek Mahkemesinin üyelerinin tümü, halkın seçtiği devlet başkanı tarafından belirlenmekte; başkanın yaptığı seçim, Senatonun onayına tâbi kılınmaktadır. Üyeler ömür boyu görevde kalmaktadır.


4. Soru

Türkiye’de anayasa mahkemesi üyeleri nasıl belirlenmektedir?

Cevap

Türkiye’de ilk kez anayasa yargısına yer veren 1961 TC Anayasası da anayasa mahkemesi üyelerinin seçiminde TBMM’ne yetki tanımıştır. Bu Anayasanın 145. maddesine göre: Anayasa Mahkemesi, on beş asıl ve beş yedek üyeden kuruludur. Asıl üyelerden dördü Yargıtay, üçü Danıştay genel kurullarınca kendi başkan ve üyeleriyle Başsavcı ve Baş kanun sözcüsü arasından üye tamsayılarının salt çoğunluğu ile ve gizli oyla seçilir. Bir üye, Sayıştay genel kurulunca kendi başkan ve üyeleri arasından aynı usulle seçilir. Millet Meclisi üç, Cumhuriyet Senatosu iki üye seçer. Cumhurbaşkanınca da iki üye seçilir. Cumhurbaşkanı, bu üyelerden birini, Askeri Yargıtay genel kurulunun üye tamsayısının salt çoğunluğuyla ve gizli oyla göstereceği üç aday arasından seçer. 1982 Anayasası ise selefinden farklı olarak 11 asıl 4 yedek üyeden oluşacağını öngördüğü Anayasa Mahkemesi üyelerinin seçiminde TBMM’ne yetki tanımamış, Yüksek Mahkemenin üyelerinin tümünü seçme yetkisini, doğrudan doğruya veya dolaylı olarak cumhurbaşkanına sunmuştur.


5. Soru

Anayasa uygunluk denetiminin kaç tür modeli vardır?

Cevap

Kanunların anayasaya uygunluk denetimi ya genel yetkili bir mahkeme tarafından veya özel yetkili bir mahkeme tarafından yapılmaktadır. Anayasaya uygunluk denetiminin genel yetkili mahkemeler tarafından yapıldığı sistemlere Amerikan modeli, bu denetimin özel yetkili mahkemeler tarafından yapıldığı sistemlere ise Avrupa modeli denmektedir.


6. Soru

ABD modeli nedir?

Cevap

Kanunların anayasaya uygunluk denetiminin genel yetkili mahkemeler tarafından yapıldığı sisteme ABD modeli denmektedir. Bunun nedeni, sözü geçen denetimin ilk kez ABD’de, genel yetkili mahkemeler tarafından yapılmış olmasıdır. ABD modelinin, adem-i merkeziyetçi anayasaya uygunluk denetimi, genel yetkili mahkeme sistemi ve yaygın anayasa yargısı olarak adlandırıldığı da görülmektedir. Bu sistemin adem-i merkeziyetçi anayasaya uygunluk denetimi olarak da adlandırılmasının nedeni, denetimi yapacak merkezi nitelikte özel yetkili bir mahkemenin olmaması, anayasaya uygunluk denetiminin yargı yetkisini haiz tüm mahkemeler tarafından yapılabilmesidir. Nitekim sistem, bu özelliği itibariyle aynı zamanda genel mahkeme sistemi olarak da ifade edilmektedir.


7. Soru

ABD modelinde kanunların anayasa uygunluk denetimi nasıl yapılmaktadır?

Cevap

Bu modelde, kanunların anayasaya uygunluk denetimi, tek bir mahkeme tarafından değil, yargı sisteminin farklı basamaklarında yer alan tüm mahkemeler tarafından yapılabilmektedir. Bu nedenle ilk derece mahkemeleri, istinaf mahkemeleri ve temyiz mahkemesi bu denetimi yapma yetkisine sahiptir. Bu modelde anayasaya uygunluk denetiminin tüm mahkemeler tarafından yapılabilmesi, yargı kuruluşlarının kendilerine intikal eden uyuşmazlıkları çözerken, o uyuşmazlığa uygulayacakları normun hukuken geçerli olup olmadığını tespit etmekle yükümlü olmalarından kaynaklanmaktadır. Eğer bir mahkeme, uyuşmazlığa uygulayacağı normun anayasaya aykırılığını tespit ederse, bu tespit o normun hukuken geçersiz olduğu anlamına gelecektir. Böylece tespiti yapan mahkeme, uyuşmazlığı bir üst norm olan anayasa hükümlerine göre çözmek durumunda kalacaktır.


8. Soru

ABD modeli hukukun temel prensiplerinden hangi kurala dayanmaktadır?

Cevap

Bu model, hukukun temel prensiplerinden olan üst normun kendisinden sonraki normu bertaraf edeceği anlamına gelen lex superior derogat legi inferiori kuralına dayanmaktadır. Eğer ilk derece mahkemesi, uyuşmazlığa uygulaması gereken normun, anayasaya aykırılığını tespit ederse, sözü geçen normu ihmal ederek uyuşmazlığı bir üst norm olan anayasa hükümlerini uygulayarak çözecektir. Ne var ki ilk derece mahkemelerinin tüm kararları temyiz denetimine tâbi olduğundan, anayasaya uygunluk denetimi konusundaki nihai kararı da temyiz mahkemesi verecektir.


9. Soru

ABD modelinde, anayasaya aykırılığı tespit edilen norm için nasıl bir süreç işler?

Cevap

ABD modelinde, anayasaya aykırılığı tespit edilen norm, iptal edilerek yürürlükten kaldırılmaz. Anayasaya aykırılık tespiti ile birlikte norm ihmal edilir; uyuşmazlık, anayasa hükümleri doğrudan doğruya uygulanarak çözüme bağlanır. Bu nedenle mahkemeler anayasaya aykırılığa hükmeden kararlarından vazgeçtikleri takdirde, norm tekrar uygulamaya girer. Böyle olmakla beraber mahkemeler anayasaya aykırılığı tespit edilen normu stare decisis (emsallere bağlılık) ilkesi gereğince uygulamama eğilimindedir. Böylece hakkında anayasaya aykırılık hükmü olan norm, açık olarak ilga edilmese de uygulanmamak suretiyle hukuki gücünü kaybeder.


10. Soru

ABD modelinde kanunların anayasaya uygunluğu nasıl denetlenmektedir?

Cevap

ABD modelinde, kanunların anayasaya uygunluğu, ancak somut norm denetimi yoluyla gerçekleşmektedir. Diğer bir deyişle, ABD modelinde somut bir uyuşmazlık olmaksızın herhangi bir kişi veya makam bir normun anayasaya aykırı olduğu gerekçesiyle soyut norm denetimine yani iptal davasına başvuramamaktadır. Somut norm denetimi, bir uyuşmazlık nedeniyle o uyuşmazlığa uygulanacak normun anayasaya aykırı olduğu gerekçesiyle harekete geçirilebilmektedir. ABD modelinin ancak somut norm denetimine olanak tanıması, bu denetimi harekete geçirecek kişilerin hukuki bir uyuşmazlığın taraflarından biri, yani davalı veya davacı olmasını gerektirmektedir. Herhangi bir uyuşmazlığa taraf olmayan, davalı veya davacı sıfatı taşımayan kişiler, anayasaya uygunluk denetimini harekete geçirememektedir.


11. Soru

ABD modeli hangi denetim türüne tekabül etmektedir?

Cevap

ABD modeli, önleyici değil düzeltici denetim türüne tekabül etmektedir. Önleyici denetim, bir normun yürürlüğe girmesinden önce o normun yürürlüğe girmesini önlemek üzere başvurulan bir denetim türüdür. Düzeltici denetim ise, bir normun yürürlüğe girmesinden sonra o normun yol açtığı anayasaya aykırılık sorununu çözmek üzere başvurulan bir yöntemdir. Bir uyuşmazlığa uygulanacak norm nedeniyle anayasaya uygunluk denetimine olanak tanıyan ABD modeli ise düzeltici denetim niteliğini taşımaktadır.


12. Soru

Genel yetkili mahkeme yöntemi hangi hangi ülkelerde uygulanmaktadır?

Cevap

Genel yetkili mahkeme yöntemi, ABD dışında Avustralya, Kanada, Arjantin, Hindistan ve Japonya gibi ülkelerde uygulanmaktadır. Bundan başka Kıta Avrupasında da Finlandiya, Norveç, İsveç, Yunanistan’da da uygulandığı görülmektedir.


13. Soru

Avrupa modeli nedir?

Cevap

Kanunların anayasaya uygunluk denetiminin genel yetkili mahkemeler tarafından değil; ancak, bu amaca özgü olarak kurulan özel yetkili bir mahkeme tarafından yapıldığı sisteme Avrupa modeli, merkezi anayasa yargısı veya anayasa mahkemesi modeli denmektedir. Sistemin Avrupa modeli olarak adlandırılmasının nedeni, Kıta Avrupasında yer alan geniş sayılabilecek bir coğrafyada uygulanmasıdır. Bu modelin aynı zamanda merkezi anayasa yargısı olarak tanımlanması ise anayasaya uygunluk denetiminin merkezi nitelik taşıyan özel yetkili bir mahkeme tarafından yapılmasıdır. Bu model, ilk kez 1 Ekim 1920 tarihli Avusturya Anayasasıyla benimsendiği için Avusturya modeli olarak adlandırıldığı da görülmektedir.


14. Soru

Kanunların anayasaya uygunluk denetiminin özel yetkili bir mahkeme tarafından yapılması ilk kez kim tarafından öne sürülmüştür?

Cevap

Kanunların anayasaya uygunluk denetiminin özel yetkili bir mahkeme tarafından yapılması, ilk kez Avusturyalı hukukçu Hans Kelsen tarafından öne sürülmüştür. Özel yetkili mahkeme modeli, Kelsen modeli olarak da adlandırılmaktadır.


15. Soru

Kelsen’e göre, hukuk normları arasında nasıl bir hiyerarşi vardır?

Cevap

Kelsen’e göre, hukuk normları arasında bir hiyerarşi vardır. Bu hiyerarşi içinde anayasa metni en üst normu, diğer bir deyişle, ülkenin temel normunu oluşturmaktadır. Bu sistem içinde anayasadan sonra gelen kanunların anayasaya aykırı olması düşünülemez. Kanunların anayasaya aykırı hükümler içermesi halinde, bu aykırılığı tespit ederek sorunu çözme yetkisi, özel yetkili bir mahkemeye ait olmalıdır.


16. Soru

Avrupa modeli ilk olarak ne zaman kabul edilmiş ve nasıl yaygınlaşmıştır?

Cevap

Avrupa modeli ilk kez 1920 Avusturya Anayasasıyla kabul edilmiş; İkinci Dünya Savaşından sonra kabul edilen anayasalarla yaygınlaşmıştır. 1947 İtalyan, 1949 Alman, 1958 Fransız, 1961 TC Anayasaları, Avrupa modelini kabul eden; bu nedenle, kanunların anayasaya uygunluk denetimini yapmak üzere özel yetkili mahkemelerin kurulmasını sağlayan anayasalardır.


17. Soru

Sovyetler Birliğine bağlı Doğu Bloku’nun çöküşünü takiben hangi ülkeler Avrupa modelini benimsemiştir?

Cevap

Sovyetler Birliğine bağlı Doğu Bloku’nun çöküşünü takiben 1990’lardan başlayarak demokrasiye geçen Orta ve Doğu Avrupa devletlerinde merkezî anayasa yargısı modeli benimsenmiştir. Arnavutluk, Azerbaycan, Beyazrusya, Bosna ve Hersek, Bulgaristan, Çek Cumhuriyeti, Ermenistan, Estonya, Hırvatistan, Kazakistan, Kırgızistan, Letonya, Litvanya, Macaristan, Makedonya, Moldova, Polonya, Romanya, Rusya, Slovakya, Slovenya ve Ukrayna gibi devletler, kanunların anayasaya uygunluk denetimi yetkisini, özel yetkili mahkemelere sunmuşlardır.


18. Soru

Avrupa modelinde kanunların anayasaya uygunluk denetimi nasıl yapılır?

Cevap

Avrupa modelinde kanunların anayasaya uygunluk denetimi yetkisi, sadece bu amaç için kurulan özel yetkili mahkemelere aittir. Bu yüzden, Avrupa modelini kabul eden anayasa düzenlerinde genel yetkili mahkemeler, kendilerine intikal eden uyuşmazlıkları çözerken bu uyuşmazlığa uygulayacakları normun anayasaya aykırılığını tespit ederlerse, sözü geçen normu ihmal ederek ABD modelinde olduğu gibi anayasa normlarını uygulamak suretiyle uyuşmazlığı karara bağlayamazlar. Genel yetkili mahkemelere tanınan yetki, koşulları mevcut ise anayasaya uygunluğu konusunda şüphe duydukları norm üzerinde yargısal denetim yapması için anayasa mahkemesini harekete geçirmekten ibarettir. Çünkü Avrupa modelinde kanunların anayasaya uygunluk denetimini yapma yetkisi, çoğu kez anayasa mahkemesi olarak adlandırılan özel yetkili mahkemeye aittir.


19. Soru

Avrupa modelinde kanunların anayasaya uygunluğunu sağlamak için neye başvurulmaktadır?

Cevap

Avrupa modelinde kanunların anayasaya uygunluğunu sağlamak için soyut norm denetimi yöntemine başvurulmaktadır. Bu nedenle Avrupa modelinde bir normun anayasaya uygunluk denetiminin yapılabilmesi için o normun uygulanmasını gerektiren somut bir uyuşmazlığın mevcut olması gerekmemektedir. Bunun doğal sonucu olarak, kanunların anayasaya uygunluk denetimini harekete geçirme yetkisi, devlet başkanı, belirli sayıdaki parlamento üyesi gibi siyasal nitelik taşıyan organlara sunulmaktadır. Elbette bu tespit, Avrupa modelinde sadece soyut norm denetiminin mümkün olduğu, bu modelde aynı zamanda somut norm denetiminin uygulanamayacağı anlamına gelmemektedir. Nitekim Avrupa modelini benimseyen anayasalarda soyut norm denetimi yanında somut norm denetimine de olanak tanınmaktadır.


20. Soru

Anayasaya uygunluk denetimi kaç türe ayrılmaktadır?

Cevap

Anayasaya uygunluk denetimi, denetimi yapan organ, denetimin yapılma zamanı ve bu denetimin harekete geçirilmesinde izlenen yöntem dikkate alındığında, çeşitli türlere ayrılmaktadır. Bunlar sırasıyla, siyasal ve yargısal denetim, önleyici ve düzeltici denetim, soyut ve somut norm denetimi ve nihayet anayasa şikâyetidir.


21. Soru

Siyasal denetim nedir?

Cevap

Kanunların anayasaya uygunluk denetimi siyasal bir organ tarafından yapıldığı takdirde bu denetim türü ortaya çıkmaktadır. Yasama organının iki meclisten oluştuğu bir sistemde birinci meclisin kabul ettiği kanunlar üzerinde ikinci meclis tarafından yapılan denetim bu niteliktedir. Öte yandan parlamentonun kabul ettiği kanun üzerinde devlet başkanına tanınan veto yetkisi de siyasal denetimin örneğini oluşturmaktadır.


22. Soru

Yargısal denetim nedir?

Cevap

Kanunların anayasaya uygunluk denetimi, bir yargı kuruluşu tarafından yerine getiriliyorsa, bu denetim türü yargısal denetim olarak adlandırılır. Yargısal denetimin de genel yetkili veya özel yetkili bir mahkeme tarafından yapılması mümkündür.


23. Soru

Önleyici denetim nedir?

Cevap

Anayasaya uygunluk denetimi, normun yürürlüğe girmesinden önce yapıldığı takdirde, bu denetime önleyici denetim adı verilmektedir. Böylece anayasaya aykırı bir normun yürürlüğe girmesi önlenmektedir. Kimi durumlarda bir normun anayasaya aykırılığı, henüz o norm uygulanmadan kolayca tespit edilebilecek bir nitelik taşıyabilir.


24. Soru

Düzeltici denetim nedir?

Cevap

Bir normun yürürlüğe girmesinden sonra yapılan anayasaya uygunluk denetimine düzeltici denetim denir. Düzeltici denetimin soyut norm denetimi ve somut norm denetimi olmak üzere iki türü vardır. Soyut norm denetimi, normun yürürlüğe girmesinin ardından anayasada öngörülen süre içinde devlet başkanı, belirli sayıdaki parlamento üyesi gibi anayasayla yetkili kılınan kişi ve makamlar tarafından harekete geçirilebilmektedir. Buna karşılık somut norm denetimi, bir dava dolayısıyla o uyuşmazlığın tarafı olan kişiler, yani davalı ve davacılar tarafından harekete geçirilebilmektedir.


25. Soru

Düzeltici denetimin önleyici denetime kıyasla avantajları nelerdir?

Cevap

Önleyici denetim, sadece anayasayla yetkilendirilen sınırlı sayıdaki kişiler tarafından harekete geçirilebildiği halde, düzeltici denetim, özellikle bu denetimin somut norm denetimi olarak adlandırılan türü, daha geniş bir kitle tarafından harekete geçirilebilmektedir. Öte yandan önleyici denetim, ancak bir normun anayasaya aykırılığının çok açık olarak görülebildiği durumlar bakımından etkilidir. Oysa kimi hallerde normun anayasaya aykırılığı, ancak uygulama ile ortaya çıkabilmektedir. Bu gibi durumlarda anayasaya aykırılık sorunu ancak düzeltici denetimle çözülebilecektir.


26. Soru

Soyut norm denetimi nedir?

Cevap

Soyut norm denetimi, bir normun yürürlüğe girmesini takiben anayasa ile yetkili kılınan devlet başkanı ve belirli sayıdaki parlamento üyesi tarafından anayasanın öngördüğü süre içinde harekete geçirilebilen bir denetim türüdür.


27. Soru

Soyut norm denetimi nasıl harekete geçirilmektedir?

Cevap

Soyut norm denetiminin harekete geçirilebilmesi için her şeyden önce denetime konu olan normun Resmi Gazetede yayımlanması veya yürürlüğe girmesi gerekir. Bu nedenle bu denetim türü, aynı zamanda düzeltici nitelik taşır. Öte yandan soyut norm denetimi somut bir dava dolayısıyla değil, normun anayasaya aykırılığını içeren soyut bir iddia üzerine harekete geçirilmektedir. Bu yüzden bu denetim türü, soyut norm denetimi olarak adlandırılmaktadır. Soyut norm denetimi neticesinde anayasaya uygunluk denetimi yapan organ, anayasaya aykırılık iddiasını isabetli gördüğü takdirde, normun iptaline hükmeder.


28. Soru

Soyut norm denetimi hangi anayasalarda benimsenmektedir?

Cevap

Soyut norm denetimi, merkezi anayasa yargısını kabul eden, yani anayasaya uygunluk denetimi yapma yetkisini özel yetkili bir mahkemeye sunan anayasalarda benimsenmektedir. Almanya, Avusturya, İtalya, Türkiye, İspanya, Portekiz, Arnavutluk, Azerbaycan, Beyazrusya, Bosna ve Hersek, Bulgaristan, Çek Cumhuriyeti, Ermenistan, Estonya, Hırvatistan, Kazakistan, Kırgızistan, Letonya, Litvanya, Macaristan, Makedonya, Moldova, Polonya, Romanya, Rusya, Slovakya, Slovenya ve Ukrayna gibi devletlerin anayasaları, soyut norm denetimine yer vermektedir.


29. Soru

Somut norm denetimi nedir?

Cevap

Somut norm denetimi, somut bir uyuşmazlığa uygulanması gereken normun anayasaya aykırı olduğu kanısıyla uyuşmazlığı görmekte olan mahkeme tarafından anayasa yargısının harekete geçirilmesi üzerine gerçekleşmektedir. Somut norm denetiminde uyuşmazlığa uygulanması gereken normun anayasaya aykırılığı, davaya bakmakta olan mahkeme tarafından resen tespit edilebileceği gibi, davanın tarafları olan davalı ve davacının itirazı üzerine de saptanabilir. Bu nedenle, bu denetim türüne itiraz denetimi de denmektedir.


30. Soru

Somut norm denetiminde anayasaya aykırılık sorunu nasıl çözüme bağlanır?

Cevap

Somut norm denetiminde uyuşmazlığa uygulanması gereken normun anayasaya aykırılık tezi, davanın taraflarınca ileri sürüldüğü takdirde, davaya bakmakta olan mahkemenin bu itirazı değerlendirerek sonuca bağlaması gerekir. Dava mahkemesi, itirazı yerinde gördüğü takdirde, davayı bekletici sorun haline getirerek anayasa mahkemesine başvurur. Anayasaya aykırılık sorunu, anayasa mahkemesi tarafından çözüme bağlanır.


31. Soru

Somut norm denetimi hangi devletlerin anayasalarında yer almaktadır?

Cevap

Somut norm denetimi, Türkiye, İtalya, Almanya, Avusturya, İspanya, Portekiz, Polonya, Macaristan ve Slovenya gibi devletlerin anayasasında yer almaktadır. 1961 ve 1982 TC Anayasalarının somut norm denetimine ilişkin düzenlemeler yapılmıştır.


32. Soru

Anayasa şikâyeti nasıl bir yöntemdir?

Cevap

Anayasaya uygunluk denetimini harekete geçiren yöntemlerden biri de anayasa şikâyetidir. Anayasa şikâyetinin koşulları, bu yöntemi benimseyen devletlerin anayasalarında farklı biçimde düzenlenmekle beraber, bu, anayasal hakkı ihlal edilen bireylere anayasa yargısını harekete geçirme imkânı sunan bir yöntemdir.


33. Soru

Anayasa şikâyeti nasıl harekete geçirilmektedir?

Cevap

Anayasa şikâyetinin harekete geçirilebilmesi için bir anayasal hakkın ihlal edilmiş olması ve o ihlali ortadan kaldırmak için diğer kanun yollarının tüketilmiş olması gereklidir. Anayasal hakkı ihlal edilen, bu ihlali ortadan kaldırmak için kanun yollarını tüketen kişi, buna rağmen sonuç alamamışsa bu sorunun çözümü için anayasa mahkemesine başvurabilir.


34. Soru

Anayasa şikâyeti hangi devletlerin anayasalarında yer almaktadır?

Cevap

İlk kez Avusturya Anayasasıyla kabul edilen anayasa şikâyeti, Almanya, Avusturya, İspanya, İsviçre, Belçika, Macaristan, Çek Cumhuriyeti, Slovak Cumhuriyeti, Meksika, Arjantin, Kolombiya, Brezilya ve Kore gibi devletlerin anayasalarında da yer almaktadır.


35. Soru

Hukuka aykırılıkların anayasa şikâyeti yoluyla, Anayasa Mahkemesi tarafından denetlenmesi Avusturya Anayasasında nasıl sağlanmıştır?

Cevap

Anayasa şikâyeti, 1948 Avusturya Anayasasının 144. maddesinde düzenlenerek, bu hükümle, kişilere anayasayla korunan haklarının ihlal edildiği gerekçesiyle, idari işlemlere karşı şikâyet yoluyla Anayasa Mahkemesine başvuru hakkı tanınmıştır. Bu hüküm, kişilere sadece idari işlemlere karşı anayasa şikâyetinde bulunma hakkını sunduğu halde, uygulamada, şikâyete konu teşkil eden idari işlemin dayanağını oluşturan kanun veya kanun hükmünde kararname de, bu mekanizma aracılığıyla Anayasa Mahkemesi tarafından denetlenmiştir. Avusturya Anayasasının 144. maddesi değiştirilerek kanunların anayasaya, kararnamelerin kanuna, uluslararası antlaşmaların ise hukuka aykırılıklarının, anayasa şikâyeti yoluyla, Anayasa Mahkemesi tarafından denetlenmesine olanak tanınmıştır. Böylece, anayasa şikâyetinin kapsamı genişletilmiştir.


36. Soru

Alman Anayasasında anayasa şikâyeti nasıl bir role sahiptir?

Cevap

Alman Anayasasına göre ise (93/I, 4a) kişiler, haklarının bir kamu gücü tarafından ihlal edildiği gerekçesiyle anayasa şikâyeti yoluyla Anayasa Mahkemesine başvurabilmektedir. Burada kamu gücü ifadesiyle kastedilen, Anayasanın 1. maddesinde yer alan hüküm gereğince, yasama, yürütme ve yargı organlarıdır. Bu yüzden, Almanya’da anayasa şikâyeti yolu, devletin üç temel organının faaliyetlerini, kişilerin anayasal haklarını ihlal etmesini önleyecek bir role sahiptir. Görüldüğü gibi Almanya’da anayasa şikâyeti yolu, sadece yasamanın anayasaya uygunluğunu denetleyen bir mekanizma yaratmamakta, aynı zamanda yargısal ve idari tasarruflar yoluyla ortaya çıkan temel hak ihlallerini de anayasaya uygunluk denetimine tâbi kılmaktadır.


37. Soru

Almanya’da anaysa şikâyeti nasıl harekete geçirilmektedir?

Cevap

Almanya’da anayasa şikâyetinin harekete geçirilebilmesi için kişilerin temel haklarının kamu gücü tarafından ihlal edilmiş olması, ihlalin hâlihazırda mevcut bulunması, diğer bir deyişle geçmişte vuku bulması veya şikâyete konu olan ihlalin gelecekte ortaya çıkması muhtemel bir duruma ilişkin olmaması, başvuru sahibinin doğrudan zarar görmüş olması, yargı yolunun tüketilmiş olması gibi çeşitli kriterlerin varlığı da aranmaktadır.


38. Soru

Kanunların anayasaya uygunluğunun kaç boyutu vardır?

Cevap

Kanunların anayasaya uygunluğunun şekli uygunluk ve esas yönünden uygunluk olmak üzere iki boyutu mevcuttur. Gerçekten bir kanunun anayasaya uygun olabilmesi için her şeyden önce, o kanunun yapımında izlenen yöntemin anayasada öngörülen usul kurallarına uygun olması gerekir. Öte yandan, kanunun yer verdiği düzenlemelerin içerik yönünden de anayasa hükümlerine uygun olması gerekir.


39. Soru

Şekil denetiminin konusu nedir?

Cevap

Şekil denetiminin konusu, kanunun yapımında izlenen yöntemin anayasada öngörülen usul kurallarına uygun olup olmadığının araştırılmasıdır.


40. Soru

Esas denetiminin konusu nedir?

Cevap

Esas denetiminin konusu ise kanunun yer verdiği hükümlerin içeriği yönünden anayasaya uygun olup olmadığının tespit edilmesidir.


41. Soru

Anayasa yargısı neyi ifade etmektedir?

Cevap

Dar anlamda anayasa yargısı, kanunların anayasaya uygunluğunun yargısal denetimini konu almaktadır. Geniş anlamda ise anayasa yargısı, anayasaya aykırılık oluşturan tüm sorunların yargısal çözümünü ifade etmektedir.


42. Soru

Anayasaya uygunluk denetiminde ABD modelini anlatınız.

Cevap

Kanunların anayasaya uygunluk denetiminin genel yetkili mahkemeler tarafından yapıldığı sisteme ABD modeli denmektedir. Bu modelde, kanunların anayasaya uygunluk denetimi, tek bir mahkeme tarafından değil, yargı sisteminin farklı basamaklarında yer alan tüm mahkemeler tarafından yapılabilmektedir. Bu nedenle ilk derece mahkemeleri, istinaf mahkemeleri ve temyiz mahkemesi bu denetimi yapma yetkisine sahiptir. Bu modelde anayasaya uygunluk denetiminin tüm mahkemeler tarafından yapılabilmesi, yargı kuruluşlarının kendilerine intikal eden uyuşmazlıkları çözerken, o uyuşmazlığa uygulayacakları normun hukuken geçerli olup olmadığını tespit etmekle yükümlü olmalarından kaynaklanmaktadır. Eğer bir mahkeme, uyuşmazlığa uygulayacağı normun anayasaya aykırılığını tespit ederse, bu tespit o normun hukuken geçersiz olduğu anlamına gelecektir. Böylece tespiti yapan mahkeme, uyuşmazlığı bir üst norm olan anayasa hükümlerine göre çözmek durumunda kalacaktır. Bu model, hukukun temel prensiplerinden olan üst normun kendisinden sonraki normu bertaraf edeceği anlamına gelen lex superior derogat legi inferiori kuralına dayanmaktadır.  Ne var ki ilk derece mahkemelerinin tüm kararları temyiz denetimine tâbi olduğundan, anayasaya uygunluk denetimi konusundaki nihai kararı da temyiz mahkemesi verecektir. ABD modelinde, anayasaya aykırılığı tespit edilen norm, iptal edilerek yürürlükten kaldırılmaz. Anayasaya aykırılık tespiti ile birlikte norm ihmal edilir; uyuşmazlık, anayasa hükümleri doğrudan doğruya uygulanarak çözüme bağlanır. Bu nedenle mahkemeler anayasaya aykırılığa hükmeden kararlarından vazgeçtikleri takdirde, norm tekrar uygulamaya girer. Böyle olmakla beraber mahkemeler anayasaya aykırılığı tespit edilen normu stare decisis (emsallere bağlılık) ilkesi gereğince uygulamama eğilimindedir. Böylece hakkında anayasaya aykırılık hükmü olan norm, açık olarak ilga edilmese de uygulanmamak suretiyle hukuki gücünü kaybeder.


43. Soru

ABD modelinde anayasaya uygunluk denetiminin niteliği nedir?

Cevap

İlk kez ABD’de ortaya çıkan, bu nedenle ABD modeli olarak adlandırılan bu sistemde, kanunların anayasaya uygunluğu, ancak somut norm denetimi yoluyla gerçekleşmektedir. Diğer bir deyişle, ABD modelinde somut bir uyuşmazlık olmaksızın herhangi bir kişi veya makam bir normun anayasaya aykırı olduğu gerekçesiyle soyut norm denetimine yani iptal davasına başvuramamaktadır. Somut norm denetimi, bir uyuşmazlık nedeniyle o uyuşmazlığa uygulanacak normun anayasaya aykırı olduğu gerekçesiyle harekete geçirilebilmektedir. ABD modelinin ancak somut norm denetimine olanak tanıması, bu denetimi harekete geçirecek kişilerin hukuki bir uyuşmazlığın taraflarından biri, yani davalı veya davacı olmasını gerektirmektedir. Herhangi bir uyuşmazlığa taraf olmayan, davalı veya davacı sıfatı taşımayan kişiler, anayasaya uygunluk denetimini harekete geçirememektedir. Öte yandan bu model, önleyici değil düzeltici denetim türüne tekabül etmektedir. Hatırlanacağı gibi önleyici denetim, bir normun yürürlüğe girmesinden önce o normun yürürlüğe girmesini önlemek üzere başvurulan bir denetim türüdür. Düzeltici denetim ise, bir normun yürürlüğe girmesinden sonra o normun yol açtığı anayasaya aykırılık sorununu çözmek üzere başvurulan bir yöntemdir. Bir uyuşmazlığa uygulanacak norm nedeniyle anayasaya uygunluk denetimine olanak tanıyan ABD modeli ise düzeltici denetim niteliğini taşımaktadır.


44. Soru

Anayasaya uygunluk denetiminde Avrupa modelini anlatınız.

Cevap

Kanunların anayasaya uygunluk denetiminin genel yetkili mahkemeler tarafından değil; ancak, bu amaca özgü olarak kurulan özel yetkili bir mahkeme tarafından yapıldığı sisteme Avrupa modeli, merkezi anayasa yargısı veya anayasa mahkemesi modeli denmektedir. Sistemin Avrupa modeli olarak adlandırılmasının nedeni, Kıta Avrupasında yer alan geniş sayılabilecek bir coğrafyada uygulanmasıdır. Bu modelin aynı zamanda merkezi anayasa yargısı olarak tanımlanması ise anayasaya uygunluk denetiminin merkezi nitelik taşıyan özel yetkili bir mahkeme tarafından yapılmasıdır.

Avrupa modelini kabul eden anayasa düzenlerinde genel yetkili mahkemeler, kendilerine intikal eden uyuşmazlıkları çözerken bu uyuşmazlığa uygulayacakları normun anayasaya aykırılığını tespit ederlerse, sözü geçen normu ihmal ederek ABD modelinde olduğu gibi anayasa normlarını uygulamak suretiyle uyuşmazlığı karara bağlayamazlar. Genel yetkili mahkemelere tanınan yetki, koşulları mevcut ise anayasaya uygunluğu konusunda şüphe duydukları norm üzerinde yargısal denetim yapması için anayasa mahkemesini harekete geçirmekten ibarettir. Çünkü Avrupa modelinde kanunların anayasaya uygunluk denetimini yapma yetkisi, çoğu kez anayasa mahkemesi olarak adlandırılan özel yetkili mahkemeye aittir. 


45. Soru

Avrupa modelinde anayasaya uygunluk denetimi sonucunda uygunsuzluğu tespit edilen ilgili norma ilişkin hangi yöntem yürütülmektedir? ABD modelinden farkı nedir?

Cevap

Avrupa modelinin önemli özelliklerinden biri de anayasaya uygunluk denetimi sonucunda anayasa mahkemesi tarafından, anayasaya aykırılığı tespit edilen normun ilga edilmesi, yani yürürlükten kaldırılmasıdır. Bu yüzden, Avrupa modelinde anayasa mahkemesinin bir norm hakkında verdiği anayasaya aykırılık kararı, herkes için bağlayıcı, yani erga omnes etkiye sahiptir. Oysa ABD modelinde genel yetkili mahkemeler, anayasaya aykırılığını tespit ettikleri normu iptal, yani ilga yetkisine değil; ancak, ihmal yetkisine sahip olduklarından bu mahkemelerin ihmal kararı, taraflar için bağlayıcı, yani inter partes etkiye sahiptir. ABD modelinde sadece somut norm denetiminin mümkündür, bu denetim türünün de doğası gereği düzeltici nitelik taşır. Oysa Avrupa modelinde hem soyut hem somut norm denetimi olanağı mevcut olduğu gibi, denetimin önleyici ve düzeltici nitelik taşıması da mümkündür.


46. Soru

Anayasaya uygunluk denetiminin türleri nelerdir?

Cevap

Anayasaya uygunluk denetimi, denetimi yapan organ, denetimin yapılma zamanı ve bu denetimin harekete geçirilmesinde izlenen yöntem dikkate alındığında, çeşitli türlere ayrılmaktadır. Bunlar sırasıyla, siyasal ve yargısal denetim, önleyici ve düzeltici denetim, soyut ve somut norm denetimi ve nihayet anayasa şikâyetidir.


47. Soru

Kanunların anayasaya uygunluk denetiminde siyasal denetim nasıl olur?

Cevap

Kanunların anayasaya uygunluk denetimi siyasal bir organ tarafından yapıldığı takdirde bu denetim türü ortaya çıkmaktadır. Yasama organının iki meclisten oluştuğu bir sistemde birinci meclisin kabul ettiği kanunlar üzerinde ikinci meclis tarafından yapılan denetim bu niteliktedir. Öte yandan parlamentonun kabul ettiği kanun üzerinde devlet başkanına tanınan veto yetkisi de siyasal denetimin örneğini oluşturmaktadır.


48. Soru

Kanunların anayasaya uygunluk denetimlerinden yargısal denetimi anlatınız.

Cevap

Kanunların anayasaya uygunluk denetimi, bir yargı kuruluşu tarafından yerine getiriliyorsa, bu denetim türü yargısal denetim olarak adlandırılır. Yargısal denetimin de genel yetkili veya özel yetkili bir mahkeme tarafından yapılması mümkündür. Genel yetkili mahkeme tarafından yapılan denetime  ABD modeli, özel yetkili mahkeme tarafından yapılan denetime ise Avrupa modeli denmektedir.


49. Soru

Anayasaya uygunluk denetimlerinden önleyici denetimi anlatınız.

Cevap

Anayasaya uygunluk denetimi, normun yürürlüğe girmesinden önce yapıldığı takdirde, bu denetime önleyici denetim adı verilmektedir. Böylece anayasaya aykırı bir normun yürürlüğe girmesi önlenmektedir. Kimi durumlarda bir normun anayasaya aykırılığı, henüz o norm uygulanmadan kolayca tespit edilebilecek bir nitelik taşıyabilir. Bu tür anayasaya aykırılık sorunlarının çözümünde önleyici denetimin anayasanın üstünlüğü kuralının korunmasında etkili bir rolü olduğu söylenebilir. Bu denetim sayesinde parlamentonun kabul ettiği bir kanuni düzenleme, henüz yürürlüğe girmeden ilgililerin başvurusu üzerine, Anayasa Mahkemesi tarafından denetlenerek anayasaya aykırı bir normun yürürlüğe girmesi önlenebilir.


50. Soru

Anayasa düzeninde sadece önleyici denetim mekanizmasına yer verilmesinin sakıncası nedir?

Cevap

Normun anayasaya aykırılığı, her zaman ilk bakışta tespit edilebilecek kadar açık olmayabilir. Kimi durumlarda normun anayasaya aykırılığı, o normun yürürlüğe girmesini takiben somut olaylara uygulanma sürecinde ortaya çıkabilir. Bu olasılık dikkate alındığında, bir anayasa düzeninde sadece önleyici denetim mekanizmasına yer verilmesinin anayasanın üstünlüğü kuralının korunmasında yeterli olmayacağı anlaşılacaktır. Bu nedenle önleyici denetim mekanizmasına yer veren Romanya, Macaristan, Polonya, Portekiz ve İspanya gibi devletlerin anayasalarında aynı zamanda düzeltici denetim mekanizmaları da kabul edilmiştir.


51. Soru

Anayasaya uygunluk denetimlerinden düzeltici denetimi anlatınız.

Cevap

Bir normun yürürlüğe girmesinden sonra yapılan anayasaya uygunluk denetimine düzeltici denetim denir. Düzeltici denetimin soyut norm denetimi ve somut norm denetimi olmak üzere iki türü vardır. Soyut norm denetimi, normun yürürlüğe girmesinin ardından anayasada öngörülen süre içinde devlet başkanı, belirli sayıdaki parlamento üyesi gibi anayasayla yetkili kılınan kişi ve makamlar tarafından harekete geçirilebilmektedir. Buna karşılık somut norm denetimi, bir dava dolayısıyla o uyuşmazlığın tarafı olan kişiler, yani davalı ve davacılar tarafından harekete geçirilebilmektedir.


52. Soru

Soyut norm denetimi nedir?

Cevap

Soyut norm denetimi, bir normun yürürlüğe girmesini takiben anayasa ile yetkili kılınan devlet başkanı ve belirli sayıdaki parlamento üyesi tarafından anayasanın öngördüğü süre içinde harekete geçirilebilen bir denetim türüdür. Soyut norm denetiminin harekete geçirilebilmesi için her şeyden önce denetime konu olan normun Resmi Gazetede yayımlanması veya yürürlüğe girmesi gerekir. Bu nedenle bu denetim türü, aynı zamanda düzeltici nitelik taşır. Öte yandan soyut norm denetimi somut bir dava dolayısıyla değil, normun anayasaya aykırılığını içeren soyut bir iddia üzerine harekete geçirilmektedir. Bu yüzden bu denetim türü, soyut norm denetimi olarak adlandırılmaktadır. Soyut norm denetimi neticesinde anayasaya uygunluk denetimi yapan organ, anayasaya aykırılık iddiasını isabetli gördüğü takdirde, normun iptaline hükmeder. Böylece anayasaya aykırılığı tespit edilen norm, yürürlükten kalkmış olur. Bu açıklamadan da anlaşılacağı gibi, soyut norm denetimi üzerine verilen iptal kararı, ancak geleceğe dönük hukuki sonuç doğurabilir. Daha açık bir deyişle, iptal kararı, geriye yürüyerek geçmişte normun uygulandığı olaylar üzerinde sonuç doğurmaz.


53. Soru

Anayasamıza göre soyut norm denetimine başvuru için öngörülen süre nedir?

Cevap

1982 TC Anayasası, dava açma süresini 60 günle sınırlamıştır. 1961 TC Anayasası, bu süreyi 90 gün olarak hükme bağlamıştı.


54. Soru

Somut norm denetimini anlatınız.

Cevap

Somut norm denetimi, somut bir uyuşmazlığa uygulanması gereken normun anayasaya aykırı olduğu kanısıyla uyuşmazlığı görmekte olan mahkeme tarafından anayasa yargısının harekete geçirilmesi üzerine gerçekleşmektedir. Somut norm denetiminde uyuşmazlığa uygulanması gereken normun anayasaya aykırılığı, davaya bakmakta olan mahkeme tarafından resen tespit edilebileceği gibi, davanın tarafları olan davalı ve davacının itirazı üzerine de saptanabilir. Bu nedenle, bu denetim türüne itiraz denetimi de denmektedir. Somut norm denetiminde uyuşmazlığa uygulanması gereken normun anayasaya aykırılık tezi, davanın taraflarınca ileri sürüldüğü takdirde, davaya bakmakta olan mahkemenin bu itirazı değerlendirerek sonuca bağlaması gerekir. Dava mahkemesi, itirazı yerinde gördüğü takdirde, davayı bekletici sorun haline getirerek anayasa mahkemesine başvurur. Anayasaya aykırılık sorunu, anayasa mahkemesi tarafından çözüme bağlanır.


55. Soru

Anayasa şikayeti için hangi koşulların gerçekleşmesi gerekir?

Cevap

Anayasa şikâyetinin harekete geçirilebilmesi için bir anayasal hakkın ihlal edilmiş olması ve o ihlali ortadan kaldırmak için diğer kanun yollarının tüketilmiş olması gereklidir. Anayasal hakkı ihlal edilen, bu ihlali ortadan kaldırmak için kanun yollarını tüketen kişi, buna rağmen sonuç alamamışsa bu sorunun çözümü için anayasa mahkemesine başvurabilir.


56. Soru

TC Anayasasında anayasa şikayeti yolu düzenlenmiş midir?

Cevap

1982 Anayasasının ilk metninde yer almayan anayasa şikâyeti, 12 Eylül 2010 halkoylamasıyla kabul edilen anayasa değişikliği sonucunda Anayasanın 148. maddesinin 3. fıkrasına eklenmiştir. Bu hükme göre: “Herkes, Anayasada güvence altına alınmış temel hak ve özgürlüklerinden, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi kapsamındaki herhangi birinin kamu gücü tarafından, ihlal edildiği iddiasıyla Anayasa Mahkemesine başvurabilir. Başvuruda bulunabilmek için olağan kanun yollarının tüketilmiş olması şarttır.”


57. Soru

Anayasaya uygunluk denetiminde şekil denetiminin kapsamı nedir?

Cevap

Bir kanunun anayasaya uygun olabilmesi için her şeyden önce, o kanunun yapımında izlenen yöntemin anayasada öngörülen usul kurallarına uygun olması gerekir. Şekil denetiminin konusu, kanunun yapımında izlenen yöntemin anayasada öngörülen usul kurallarına uygun olup olmadığının araştırılmasıdır.


58. Soru

Anayasaya uygunluk denetiminde esas denetiminin konusu nedir?

Cevap

Kanunun yer verdiği düzenlemelerin içerik yönünden anayasa hükümlerine uygun olması gerekir. Aksi halde anayasanın temel norm olmasının hiçbir hukuki değeri kalmaz. Esas denetiminin konusu kanunun yer verdiği hükümlerin içeriği yönünden anayasaya uygun olup olmadığının tespit edilmesidir.


59. Soru

Anayasa yargısından söz edebilmek için nasıl bir anayasanın varlığı gereklidir?

Cevap

Anayasa yargısı, her şeyden önce yazılı ve sert bir anayasanın varlığını gerektirmektedir; çünkü anayasa yargısının konusunu oluşturan kanunların anayasaya aykırılığı, ancak yazılı ve sert anayasa kavramlarının birleştiği bir sistemde mevcut olabilecektir. Yazılı bir anayasanın mevcut olmaması, kanunların üzerinde bir normun yer almadığı anlamına gelmektedir. Bu tür bir sistemde kanunların çatışacağı bir üst norm olmadığından, bu çatışmayı çözecek anayasa yargısına da ihtiyaç duyulmayacaktır. Nitekim yazılı anayasası olmayan İngiltere’de anayasa yargısı da mevcut değildir. Şu halde anayasa yargısının varlık nedenlerinden biri, yazılı anayasanın mevcut olmasıdır. Çünkü ancak yazılı anayasası olan bir sistemde kanunların çatışma içine girebileceği üst bir normdan söz edilebilir ve bu çatışmayı çözecek bir yargı mekanizmasına ihtiyaç duyulabilir. Anayasa yargısından söz edebilmek için yazılı bir anayasanın varlığı da tek başına yeterli değildir. Bu anayasanın aynı zamanda katı bir anayasa olması gerekir. Esnek anayasa, anayasa hükümlerinin adi kanunlarla aynı yönteme bağlı olarak değiştirildiği modeli ifade etmektedir. Bu nedenle esnek anayasalı bir sistemde anayasa hükümlerini değiştirmekle adi kanun yapmak arasında usulî bir fark mevcut değildir. Bunun sonucu olarak anayasaya aykırılık içeren adi bir kanunun kabul edilmesi, anayasa hükümlerinin dolaylı olarak değiştirilmesi anlamına gelecektir. Böylece esnek anayasalı bir sistemde kanunların anayasaya aykırılığı gibi yargısal yöntemlerle çözülmesi gereken bir sorun da ortaya çıkmayacaktır. 


60. Soru

Katı anayasaların temel hedefi nedir?

Cevap

Katı anayasa, anayasa hükümlerinin adi kanunlara kıyasla farklı yöntemlerle değiştirilebildiği bir modeli ifade etmektedir. Katı anayasaların temel hedefi, anayasa hükümlerinin seçimden seçime değişen adi parlamento çoğunlukları tarafından kolayca değiştirilmesini önlemektir. Bu, anayasanın bir toplum sözleşmesi olmasının gereğidir. Bu nedenle katı anayasa modellerinde, anayasa hükümlerinin değiştirilmesinde izlenecek yöntemi düzenleyen kurallar, bu hükümlerin kolayca değiştirilmesini önlemeyi hedeflemektedir.  Katı anayasalar, anayasa hükümlerinin değiştirilmesini adi kanunlardan farklı yöntemlere bağladıklarından bu anayasa modellerinde adi kanunların anayasaya aykırı hükümler içermesi, bir anayasaya aykırılık sorunu yaratmaktadır. Bu sorunun çözümünü sağlayacak en etkili yöntem ise kanunların anayasaya aykırılığını denetleyen bir yargı mekanizması yaratmaktır. Bu, iki biçimde gerçekleştirilebilir. İlk yöntem, genel yetkili mahkemelere kanunların anayasaya aykırılığı sorununu çözme yetkisinin de tanınmasıdır. İkinci yöntem ise kanunların anayasaya aykırılık sorununu çözmek üzere özel yetkili yargı kuruluşlarının yaratılmasıdır. Bu sistemler kısaca ABD modeli ve Avrupa modeli olarak adlandırılırlar.


61. Soru

Dar anlamda anayasa yargısının kapsamı nedir?

Cevap

Dar anlamda anayasa yargısı, kanunların anayasaya uygunluğunun yargısal denetimini konu almaktadır.


62. Soru

Geniş anlamda anayasa yargısının kapsamı nedir?

Cevap

Geniş anlamda ise anayasa yargısı, anayasaya aykırılık oluşturan tüm sorunların yargısal çözümünü ifade etmektedir.


63. Soru

Katı anayasa nedir?

Cevap

Katı anayasa ise anayasa hükümlerinin adi kanunlara kıyasla farklı yöntemlerle değiştirilebildiği bir modeli ifade etmektedir.


64. Soru

Katı anayasaların temel amacı nedir?

Cevap

Katı anayasaların temel hedefi, anayasa hükümlerinin seçimden seçime değişen adi parlamento çoğunlukları tarafından kolayca değiştirilmesini önlemektir.


65. Soru

Kanunların anayasaya aykırılığını denetleyen yargı mekanizması nasıl gerçekleşebilir?

Cevap

Kanunların anayasaya aykırılığını denetleyen bir yargı mekanizması iki biçimde gerçekleştirilebilir. İlk yöntem, genel yetkili mahkemelere kanunların anayasaya aykırılığı sorununu çözme yetkisinin de tanınmasıdır. İkinci yöntem ise kanunların anayasaya aykırılık sorununu çözmek üzere özel yetkili yargı kuruluşlarının yaratılmasıdır.


66. Soru

Türk hukukunda anayasa yargısına ilk kez hangi anayasada yer verilmiştir?

Cevap

Türkiye Cumhuriyeti 1961 Anayasası ile anayasa yargısına ilk kez yer verilmiştir.


67. Soru

1982 Anayasasına göre Anayasa Mahkemesinin üyeleri nasıl belirlenir?

Cevap

1982 Anayasası 11 asıl 4 yedek üyeden oluşacağını öngördüğü Anayasa Mahkemesi üyelerinin seçiminde TBMM’ne yetki tanımamış, Yüksek Mahkemenin üyelerinin tümünü seçme yetkisini, doğrudan doğruya veya dolaylı olarak cumhurbaşkanına sunmuştur.


68. Soru

Anayasaya uygunluk denetiminde Amerikan ve Avrupa modellerini birbirinden ayıran nokta nedir?

Cevap

Anayasaya uygunluk denetiminin genel yetkili mahkemeler tarafından yapıldığı sistemlere Amerikan modeli, bu denetimin özel yetkili mahkemeler tarafından yapıldığı sistemlere ise Avrupa modeli denmektedir.


69. Soru

ABD modelinde anayasaya aykırılığı tespit edilen normun akıbeti nedir?

Cevap

ABD modelinde, anayasaya aykırılığı tespit edilen norm, iptal edilerek yürürlükten kaldırılmaz. Anayasaya aykırılık tespiti ile birlikte norm ihmal edilir; uyuşmazlık, anayasa hükümleri doğrudan doğruya uygulanarak çözüme bağlanır. Bu nedenle mahkemeler anayasaya aykırılığa hükmeden kararlarından vazgeçtikleri takdirde, norm tekrar uygulamaya girer.


70. Soru

ABD modelinde somut bir uyuşmazlık olmaksızın herhangi bir kişi veya makam bir normun anayasaya aykırı olduğu gerekçesiyle norm denetimine başvurabilir mi?

Cevap

ABD modeli olarak adlandırılan sistemde, kanunların anayasaya uygunluğu, ancak somut norm denetimi yoluyla gerçekleşmektedir. Diğer bir deyişle, ABD modelinde somut bir uyuşmazlık olmaksızın herhangi bir kişi veya makam bir normun anayasaya aykırı olduğu gerekçesiyle soyut norm denetimine yani iptal davasına başvuramamaktadır.


71. Soru

Norm denetiminde önleyici denetim ne anlama gelir?

Cevap

Önleyici denetim, bir normun yürürlüğe girmesinden önce o normun yürürlüğe girmesini önlemek üzere başvurulan bir denetim türüdür.


72. Soru

Norm denetiminde düzeltici denetim ne anlama gelmektedir?

Cevap

Düzeltici denetim, bir normun yürürlüğe girmesinden sonra o normun yol açtığı anayasaya aykırılık sorununu çözmek üzere başvurulan bir yöntemdir.


73. Soru

ABD modelinde, anayasaya uygunluk denetimlerinden hangisi kullanılmaktadır?

Cevap

Bir uyuşmazlığa uygulanacak norm nedeniyle anayasaya uygunluk denetimine olanak tanıyan ABD modeli ise düzeltici denetim
niteliğini taşımaktadır.


74. Soru

Avrupa modeli olarak anılan anayasaya uygunluk denetimi ilk olarak hangi ülkede ortaya çıkmıştır?

Cevap

Bu model, ilk kez 1 Ekim 1920 tarihli Avusturya Anayasasıyla benimsendiği için Avusturya modeli olarak adlandırılmaktadır.


75. Soru

Kanunların anayasaya uygunluk denetiminin özel yetkili bir mahkeme tarafından yapılması, ilk kez hangi hukukçu tarafından savunulmuştur?

Cevap

Kanunların anayasaya uygunluk denetiminin özel yetkili bir mahkeme tarafından yapılması, ilk kez Avusturyalı hukukçu Hans Kelsen tarafından öne sürülmüştür. 


76. Soru

Kelsen'e göre normlar hiyerarşisi nasıl işlemektedir?

Cevap

Kelsen’e göre, hukuk normları arasında bir hiyerarşi vardır. Bu hiyerarşi içinde anayasa metni en üst normu, diğer bir deyişle, ülkenin temel normunu oluşturmaktadır. Bu sistem içinde anayasadan sonra gelen kanunların anayasaya aykırı olması
düşünülemez.


77. Soru

Fransa'da anayasa yargısı nasıl işlemektedir?

Cevap

Fransa’da anayasa yargısı, Anayasa Konseyi tarafından yerine getirilen bir fonksiyondur.


78. Soru

Anayasaya uygunluk denetiminin kapsamı nedir?

Cevap

Kanunların anayasaya uygunluğunun şekil ve esas yönünden uygunluk olmak üzere iki boyutu mevcuttur. Şekil denetiminin konusu, kanunun yapımında izlenen yöntemin anayasada öngörülen usul kurallarına uygun olup olmadığının araştırılmasıdır. Esas
denetiminin konusu ise kanunun yer verdiği hükümlerin içeriği yönünden anayasaya uygun olup olmadığının tespit edilmesidir.


79. Soru

Anayasaya uygunluk denetimi, denetimi yapan organa göre nasıl tasnif edilir?

Cevap

Siyasal denetim ve yargısal denetim türü olarak ikiye ayrılır. Kanunların anayasaya uygunluk denetimi siyasal bir organ tarafından yapıldığı takdirde siyasal denetim türü ortaya çıkmaktadır. Kanunların anayasaya uygunluk denetimi, bir yargı kuruluşu tarafından yerine getiriliyorsa, bu denetim türü yargısal denetim olarak adlandırılır. 


Güz Dönemi Ara Sınavı
7 Aralık 2024 Cumartesi
v