Anayasa 2 Dersi 6. Ünite Sorularla Öğrenelim
Olağanüstü Yönetim Usulleri
Kanun-i Esasinin olağanüstü yönetim usulleriyle ilgili düzenlemeleri hangi maddelerde yer almaktadır?
Kanun-i Esasinin olağanüstü yönetim usulleriyle ilgili düzenlemeleri, bu Anayasanın 36. ve 113. maddelerinde yer almaktadır.
1961 Anayasası’nın Olağanüstü Haller başlıklı 123. maddesinde, olağanüstü haller hakkında hangi düzenlemelere yer verilmiştir?
1961 Anayasası’nın ‘Olağanüstü haller’ başlıklı 123. maddesi şöyledir: Olağanüstü hallerde vatandaşlar için konulabilecek para, mal ve çalışma yükümleri ile bu hallerin ilânı, yürütülmesi ve kaldırılması ile ilgili usuller kanunla düzenlenir. Görüldüğü gibi madde, olağanüstü halin hangi gerekçelerle ilan edilebileceğini hükme bağlamamış; sadece, olağanüstü hallerde vatandaşlar için konulabilecek para, mal ve çalışma yükümlülüklerinin kanunla düzenleneceğini belirtmekle yetinmiştir. Böyle olmakla beraber madde gerekçesinde olağanüstü halin ekonomik buhran ve tabii afet nedeniyle ilan edilebileceğini gösteren ifadelere yer verilmiştir. Nitekim 123. maddede, olağanüstü hale bağlı olarak vatandaşlar için para, mal ve çalışma yükümlülükleri konulabileceğinin hükme bağlanması da olağanüstü hallerin ancak ekonomik buhran ve tabii afetten kaynaklanabileceğini göstermektedir.
Olağanüstü yönetim usullerinin unsurları nelerdir?
Olağanüstü yönetim usullerinin unsurlarından biri, devletin olağan dönemde sahip olduğu yetkiler
aracılığıyla çözümü mümkün olmayan ciddi problemlerin varlığıdır. Diğeri ise bu problemleri çözebilmek
amacıyla kamu makamlarının olağan dönemlerdekine kıyasla daha geniş yetkilere sahip kılınmasıdır.
Kamu makamlarının sahip olduğu yetkilerin genişlemesi, bireylerin hak ve özgürlüklerinin olağan
dönemlere kıyasla daha geniş ölçüde sınırlanabileceği, hatta kimi hallerde bu hak ve özgürlüklerin
durdurulabileceği anlamına da gelmektedir. Böyle olmakla beraber, devlet otoritesinin üstesinden
gelmesi gereken problemlerin büyüklüğü, ciddiyeti veya karmaşıklığı, kamu makamlarına anayasa ve
kanunların kendilerine sunduğu yetkilerin ötesine geçme, kısacası hukuk dışı yöntemlere başvurma
olanağını sunmamaktadır.
1961 Anayasası, 124. maddesine göre hangi durumlarda sıkıyönetim ilan edilebilir?
1961 Anayasası, 124. maddesine göre, savaş hali, savaşı gerektirecek bir durumun baş göstermesi, ayaklanma olması veya vatan ve Cumhuriyete karşı kuvvetli ve eylemli bir kalkışma olduğunu gösterir kesin belirtilerin meydana çıkması sebebiyle, Bakanlar Kurulu, süresi bir ayı aşmamak üzere, yurdun bir veya birden fazla bölgesinde veya her yerinde sıkıyönetim ilan edebilir.
1921 Teşkilat-ı Esasiye Kanunu hangi yönetim modelini benimsemiştir? Bu modelde olağanüstü yetkilere sahip organ hangisidir?
1921 Teşkilat-ı Esasiye Kanunu, yasama ve yürütme yetkilerinin TBMM’ne ait olduğu meclis hükümeti modelini benimsemiştir. Bu model içinde devlet yönetiminin en güçlü unsuru yasama organı, yani TBMM’dir. Bu nedenle TBMM, anayasanın yürürlükte kaldığı kısa süre içinde olağanüstü yetkilere sahip olarak hareket etmiştir. Anayasada temel hak ve özgürlüklerin düzenlenmemesi, yasama ve yürütme organlarıyla idari makamları denetleyecek fren ve denge mekanizmalarının mevcut olmaması, uygulamada TBMM’nin olağanüstü bir organ olarak hareket etmesine yol açmıştır.
1982 Anayasası’nın 119. maddesine göre hangi durumlarda olağanüstü hal ilan edilebilir?
Bu maddeye göre: Tabiî afet, tehlikeli salgın hastalıklar veya ağır ekonomik bunalım hallerinde, Cumhurbaşkanı başkanlığında toplanan Bakanlar Kurulu, yurdun bir veya birden fazla bölgesinde veya bütününde süresi altı ayı geçmemek üzere olağanüstü hal ilân edebilir.
1982 Anayasasıyla düzenlenen olağanüstü yönetim usulleri arasındaki farklılıklar nelerdir? Unsurları açısından değerlendiriniz.
119. maddede yer alan olağanüstü hal, ancak tabii afet ve ekonomik buhran gibi nedenlerle ilan edilmektedir. Buna karşılık, 120. maddede düzenlenen olağanüstü halin ilanı, “Anayasa ile kurulan hür demokrasi düzenini veya temel hak ve hürriyetleri ortadan kaldırmaya yönelik yaygın şiddet hareketlerine ait ciddî belirtilerin ortaya çıkması veya şiddet olayları sebebiyle kamu düzeninin ciddî şekilde bozulması” gibi sebeplerin varlığını gerektirmektedir. 122. maddede yer alan sıkıyönetimin ilan edilebilmesi ise “Anayasanın tanıdığı hür demokrasi düzenini veya temel hak ve hürriyetleri ortadan kaldırmaya yönelen ve olağanüstü hal ilânını gerektiren hallerden daha vahim şiddet hareketlerinin yaygınlaşması veya savaş hali, savaşı gerektirecek bir durumun baş göstermesi, ayaklanma olması veya vatan veya Cumhuriyete karşı kuvvetli ve eylemli bir kalkışmanın veya ülkenin ve milletin bölünmezliğini içten veya dıştan tehlikeye düşüren şiddet hareketlerinin yaygınlaşması” koşullarının varlığına bağlıdır.
Osmanlı imparatorluğunun ilk anayasası olarak kabul edilen belge hangisidir?
Osmanlı imparatorluğunun ilk anayasası olarak kabul edilen belge 1876 tarihli Kanun-i Esasidir.
1921 Teşkilat-ı Esasiye Kanununda benimsenen hükümet sistemi nedir?
1921 Teşkilat-ı Esasiye Kanunu, yasama ve yürütme yetkilerinin TBMM’ne ait olduğu meclis hükümeti modelini benimsemiştir.
Devlet ne gibi olaylar sonucunda olağanüstü yönetim usullerini uygulayabilir?
Her ülkenin tarihinde tabii afet, ekonomik buhran, isyan ve savaş gibi olağanüstü bazı sorunların ortaya çıktığı görülmektedir. Devlet otoritesinin sahip olduğu olağan yetkiler, bu tür olağanüstü sorunların üstesinden gelinmesi için yeterli olmayabilir. Bu nedenle böylesine olağandışı sorunlarla başa çıkmak amacıyla devlete geçici olarak daha geniş yetkiler sunmak, bu yetkiler çerçevesinde hak ve özgürlükleri olağan dönemlere kıyasla daha katı yöntemlerle sınırlamak gerekebilir. Kamu gücünün olağan dönemlere kıyasla daha geniş yetkilere sahip kılındığı bu dönemler, literatürde olağanüstü yönetim usulleri olarak adlandırılmaktadır.
Olağanüstü yönetim usullerinde yargı denetiminin iki boyutu vardır. Bunları açıklayınız?
Olağanüstü yönetim usullerinde yargı denetiminin iki boyutu mevcuttur. Bunlardan biri, olağanüstü hal veya sıkıyönetime geçişi sağlayan hukuki işlemler üzerindeki yargı denetimi; diğeri de olağanüstü yönetim usulleri çerçevesinde yapılan işlemler üzerindeki yargı denetimidir.
Olağanüstü yönetim usulü nedir?
Devletin olağan yetkileri aracılığıyla çözülmesi mümkün olmayan ciddi ve vahim problemlerin mevcut olması halinde başvurulan ve kamu makamlarına olağan dönemlere kıyasla geniş yetkiler sunan yönetim biçimine olağanüstü yönetim usulü denmektedir.
1982 Anayasası kaç tür olağanüstü yönetim usulüne yer vermektedir ve bunlar nelerdir?
1982 Anayasası, üç tür olağanüstü yönetim usulüne yer vermektedir. Bunlardan biri, 119. Maddede düzenlenen ve 1961 Anayasasının 123. maddesine paralel olan olağanüstü hal rejimidir. 1982 Anayasasının yer verdiği ikinci olağanüstü yönetim usulü, bu Anayasanın 120. Maddesiyle düzenlenmiştir. Anayasanın yer verdiği üçüncü olağanüstü yönetim usulü, 122. maddeyle düzenlenen sıkıyönetimdir.
1961 Anayasası kaç tür olağanüstü yönetim usulüne yer vermiştir ve bunlar nelerdir?
1961 Anayasası, iki tür olağanüstü yönetim usulüne yer vermiştir. Bunlardan biri, 123. Maddede düzenlenen olağanüstü hal rejimi; diğeri ise 124. maddede yer alan sıkıyönetimdir.
Olağanüstü yönetim usullerinin kaç türü vardır ve bunlar nelerdir?
Olağanüstü yönetim usullerinin olağanüstü hal rejimleri ve sıkıyönetim olmak üzere iki türü olduğu kabul edilmektedir. 1982 Anayasası incelenirken görüleceği gibi, olağanüstü yönetim usullerinin bir türü olan olağanüstü hal rejimlerinde kamu makamlarının yetkileri, olağan dönemlere kıyasla genişlediği halde, bu yetkilerden hiçbiri askeri makamlara devredilmemektedir. Bu nedenle olağanüstü hal rejimlerinde sivil yönetim esasları muhafaza edilmekte; sadece kamu makamlarının yetkileri genişleyerek bireylerin hak ve özgürlükleri olağan dönemlere kıyasla daha geniş ölçüde sınırlanabilmektedir. Sıkıyönetim ise olağanüstü hal rejimlerinden farklı olarak aslen sivil makamlara ait olan zabıta ve kolluk hizmetleriyle yargı yetkisinin askeri makamlara devredildiği, idari makamların yetkilerinin olağan dönemlere kıyasla genişlediği, bireylerin hak ve özgürlüklerinin olağan dönemden farklı olarak daha ciddi ölçüde sınırlanabildiği bir olağanüstü yönetim usulüdür.
Osmanlı İmparatorluğunun anayasal gelişmeleri nelerdir?
Osmanlı İmparatorluğunun anayasal gelişmeleri 1808 tarihli Sened-i İttifakla başlamış; bunu, 1839 Tanzimat, 1856 Islahat Fermanlarının yayınlanması izlemiştir. Ne var ki bu belgelerin hiçbiri gerçek anlamda anayasa değildir. Bu nedenle Osmanlı imparatorluğunun ilk anayasası olarak kabul edilen belge 1876 tarihli Kanun-i Esasidir.
Olağanüstü yönetim usulünün unsurları ve hedefleri nelerdir?
Olağanüstü yönetim usulünün unsurlardan biri, devletin olağan dönemde sahip olduğu yetkiler aracılığıyla çözümü mümkün olmayan ciddi problemlerin varlığıdır. Diğeri ise bu problemleri çözebilmek amacıyla kamu makamlarının olağan dönemlerdekine kıyasla daha geniş yetkilere sahip kılınmasıdır. Kamu makamlarının sahip olduğu yetkilerin genişlemesi, bireylerin hak ve özgürlüklerinin olağan dönemlere kıyasla daha geniş ölçüde sınırlanabileceği, hatta kimi hallerde bu hak ve özgürlüklerin durdurulabileceği anlamına da gelmektedir. Böyle olmakla beraber, devlet otoritesinin üstesinden gelmesi gereken problemlerin büyüklüğü, ciddiyeti veya karmaşıklığı, kamu makamlarına anayasa ve kanunların kendilerine sunduğu yetkilerin ötesine geçme, kısacası hukuk dışı yöntemlere başvurma olanağını sunmamaktadır. Sonuç olarak hukuk devleti ilkesinin mevcut olduğu bir sistemde asıl hedef devlet otoritesinin hukuk kurallarına uygun hareket etmesi olduğundan, bu ilkeye dayanan bir sistemde olağanüstü yönetim usulleri, devlete keyfi davranma gücü sunmamakta; sadece, geçici olarak kamu makamlarına daha geniş yetkiler tanımaktadır.
Osmanlı İmparatorluğu’nun ilk anayasası olarak kabul edilen belge nedir?
Osmanlı İmparatorluğunun anayasal gelişmeleri 1808 tarihli Sened-i İttifakla başlamış; bunu, 1839 Tanzimat, 1856 Islahat Fermanlarının yayınlanması izlemiştir. Ne var ki bu belgelerin hiçbiri gerçek anlamda anayasa değildir. Bu nedenle Osmanlı imparatorluğunun ilk anayasası olarak kabul edilen belge 1876 tarihli Kanun-i Esasidir.
1924 Anayasası’nın 86. maddesinde sıkıyönetim ile ilgili hangi düzenlemeler yer almaktadır?
1924 Anayasası, 86. maddesinde olağanüstü yönetim usullerinden biri olan sıkıyönetimi düzenlemiştir. Bu maddeye göre: Harb halinde veya harbi gerektirecek bir durum baş gösterdikte veya ayaklanma olduğunda yahut vatan ve Cumhuriyete karşı kuvvetli ve eylemli bir kalkışma olduğunu gösterir kesin belirtiler görüldükte Bakanlar Kurulu, süresi bir ayı aşmamak üzere yurdun bir kesiminde veya her yerinde sıkıyönetim ilan edebilir ve bunu hemen Meclisin onamasına sunar. Meclis sıkıyönetim süresini, gerekirse uzatabilir veya kısaltabilir. Meclis toplanık değilse hemen toplanmaya çağrılır. Sıkıyönetim süresi ancak Meclisin kararıyla uzatılabilir. Sıkıyönetim, kişi ve konut dokunulmazlığının, basın, gönderişme, dernek, ortaklık hürriyetlerinin geçici olarak kayıtlanması veya durdurulması demektir. Sıkıyönetim bölgesiyle bu bölgede hangi hükümlerin uygulanacağı ve işlemlerin nasıl yürütüleceği harb halinde de dokunulmazlığın ve diğer hürriyetlerin nasıl kayıtlanabileceği veya durdurulacağı kanunla gösterilir.
21.01.2017 tarihli 6771 sayılı Kanunun yürürlüğe girmesiyle birlikte, Anayasamızın olağanüstü yönetim usûllerini düzenleyen hükümlerinde önemli değişiklikler gerçekleşmiştir. Bu değişikler nelerdir?
Her şeyden önce, bu anayasa değişikliğiyle Anayasanın sıkıyönetimi düzenleyen 122. maddesi ilga edilmiştir. Böylece, hukuk sistemimizde askerî otoritenin sivil otoriteyle yetki paylaşımında bulunduğu sıkıyönetim kavramı tamamen ortadan kalkmıştır. Bu değişikliğin 2017 Anayasa değişikliği sürecinin en olumlu yeniliklerinden biri olduğunu belirtmek gerekir. Öte yandan, Anayasanın 119 ve 120. maddelerinde düzenlenen, farklı sebeplere dayanan olağanüstü hal rejimleri, yeni 119. madde metninde birlikte düzenlenmiştir. Buna bağlı olarak 120. madde de ilga edilmiştir. Nihayet, bu anayasa değişikliğiyle monist yürütme yapısına dayanan başkanlık sistemine geçildiği ve Bakanlar Kurulu da ilga edildiği için olağanüstü yönetim usûllerinin ilanı aşamasında ve bu yönetim usûllerinin uygulandığı dönemlerde Anayasanın önceki metniyle Bakanlar Kuruluna tanınan bütün yetkiler, Cumhurbaşkanına aktarılmıştır.
1921 Teşkilat-ı Esasiye Kanunu nasıl bir ortamda hazırlanmıştır?
1921 Teşkilat-ı Esasiye Kanunu, Osmanlı İmparatorluğunun fiilen ortadan kalktığı; ancak, henüz cumhuriyetin kurulmadığı, ulusal bağımsızlık savaşının hüküm sürdüğü bir ortamda hazırlanmıştır.
Hangi sebeplerden dolayı 1921 Anayasası’nda olağanüstü yönetim usulleri hakkında herhangi bir düzenleme yer almamıştır?
1921 Teşkilat-ı Esasiye Kanunu, yasama ve yürütme yetkilerinin TBMM’ne ait olduğu meclis hükümeti modelini benimsemiştir. Bu model içinde devlet yönetiminin en güçlü unsuru yasama organı, yani TBMM’dir. Bu nedenle TBMM, anayasanın yürürlükte kaldığı kısa süre içinde olağanüstü yetkilere sahip olarak hareket etmiştir. Anayasada temel hak ve özgürlüklerin düzenlenmemesi, yasama ve yürütme organlarıyla idari makamları denetleyecek fren ve denge mekanizmalarının mevcut olmaması, uygulamada TBMM’nin olağanüstü bir organ olarak hareket etmesine yol açmıştır. Bütün bu gerekçelerle 1921 Anayasasında olağanüstü yönetim usullerine ilişin özel bir hükmün yer almaması şaşırtıcı değildir.
13.05.1971 tarih 1402 sayılı Sıkıyönetim Kanunu’nun 2. ve 3. maddeleri hangi düzenlemeleri içermektedir?
13.05.1971 tarih 1402 sayılı Sıkıyönetim Kanununun 2. maddesi, Sıkıyönetim altına alınan yerlerde genel güvenlik ve asayişe ilişkin zabıta kuvvetlerine ait görev ve yetkiler Sıkıyönetim Komutanlığına geçer hükmüne yer vermektedir. Kanunun 3. maddesi ilk fıkrasında, Sıkıyönetim Komutanı; Sıkıyönetim bölgesinde genel güvenlik, asayiş ve kamu düzenini korumak ve sağlamakla görevlidir hükmüne yer vermekte; maddenin diğer fıkraları ise sıkıyönetim komutanına pek çok anayasal hakkı sınırlama, hatta yasaklama yetkisini tanımaktadır.
1961 Anayasası’nın 123. maddesinde yer alan olağanüstü yönetim usulü hangi sebeplerden dolayı teorik bir düzenlemeden ibaret kalmıştır?
1961 Anayasası’nın 123. maddesi, olağanüstü hal ilan etme yetkisinin hangi organ ve makama ait olduğunu, olağanüstü halin ne süreyle ilan edilebileceğini, bu süreyi uzatma veya kısaltma yetkilerinin mevcut olup olmadığını da hükme bağlamamıştır. Bu yönüyle madde, uygulanmaya elverişli olmayan bir olağanüstü hal düzenlediği izlenimini vermektedir. Nihayet olağanüstü hallerde 123. maddede hükme bağlandığı gibi vatandaşlar için getirilecek yükümlülüklerin neler olduğunu düzenleyen bir kanun, anayasanın yürürlükte kaldığı on dokuz yıl boyunca kabul edilmemiştir. Böylece 123. maddede yer alan bu olağanüstü yönetim usulü, uygulaması olmayan teorik bir düzenlemeden ibaret kalmıştır.
1924 Teşkilat-ı Esasiye Kanununun sıkıyönetime ilişkin düzenlemesi nasıldır?
Anayasanın 86. maddesi, TBMM’ne sadece hükümetler tarafından verilen sıkıyönetime geçiş kararını onaylama yetkisi tanımamıştır. Madde aynı zamanda, meclise sıkıyönetimin süresini uzatma veya kısaltma yetkisini de sunmaktadır. Öte yandan Anayasa, sıkıyönetimin gerektirdiği tedbirlerin kanunla düzenleneceğini hükme bağlamıştır. Böylece sıkıyönetimin ilanı üzerine, kamu makamlarının yetkilerinin ne ölçüde genişleyeceği ile hak ve özgürlüklerin ne ölçüde sınırlanacağını takdir yetkisi de meclise sunulmaktadır.
1961 anayasası,sıkıyönetimin hangi gerekçelerle ilan edilebileceğini hükme bağlamıştır?
1961 Anayasasının 124. maddede düzenlenmiştir: “Savaş hali, savaşı gerektirecek bir durumun baş göstermesi, ayaklanma olması veya vatan ve Cumhuriyete karşı kuvvetli ve eylemli bir kalkışma olduğunu gösterir kesin belirtilerin meydana çıkması sebebiyle, Bakanlar Kurulu, süresi bir ayı aşmamak üzere, yurdun bir veya birden fazla bölgesinde veya her yerinde sıkıyönetim ilan edebilir."
İdari işlemlerin içerik yönünden hukuka uygunluk denetimi neyi ifade eder?
İdari işlemlerin içerik yönünden hukuka uygunluk denetimi ise bir işlemin normlar hiyerarşisinde
kendisinden önce gelen kurallara uygun bir içeriğe sahip olup olmadığının araştırılmasını ifade
etmektedir.
1982 Anayasası’nın 122. maddesine göre hangi durumlarda sıkıyönetim ilan edilebilir?
122. maddeye göre: Anayasanın tanıdığı hür demokrasi düzenini veya temel hak ve hürriyetleri ortadan kaldırmaya yönelen ve olağanüstü hal ilânını gerektiren hallerden daha vahim şiddet hareketlerinin yaygınlaşması veya savaş hali, savaşı gerektirecek bir durumun baş göstermesi, ayaklanma olması veya vatan veya Cumhuriyete karşı kuvvetli ve eylemli bir kalkışmanın veya ülkenin ve milletin bölünmezliğini içten veya dıştan tehlikeye düşüren şiddet hareketlerinin yaygınlaşması sebepleriyle, Cumhurbaşkanı başkanlığında toplanan Bakanlar Kurulu, Millî Güvenlik Kurulunun da görüşünü aldıktan sonra, süresi altı ayı aşmamak üzere yurdun bir veya birden fazla bölgesinde veya bütününde sıkıyönetim ilân edebilir.
25.10.1983 tarih ve 2935 sayılı Olağanüstü Hal ile 13.05.1971 tarih ve 1402 sayılı Sıkıyönetim Kanunlarında yer alan ve yargı denetimini engelleyen başlıca hükümler nelerdir?
Olağanüstü yönetim usulleri, kamu gücünün hukukun dışına çıkarak keyfi hareket etme imkânını elde ettiği dönemler olmayıp, hukukun sınırları içinde kalmaya özen gösterdikleri; ancak, idari makamların normal dönemlere kıyasla daha geniş yetkiler kazandığı, hak ve özgürlüklerin de normal dönemlerden farklı bir kayıtlama rejimine tâbi olduğu rejimlerdir. Bu nedenle hukuk devletine dayanan bir sistemde olağanüstü yönetim usulleri altında kamu makamları tarafından yürütülen işlemlerin de hukuka uygun olması zorunludur. Bu zorunluluk ise ancak yargı denetimiyle sağlanabilecektir. Böyle olmakla beraber gerek 25.10.1983 tarih ve 2935 sayılı Olağanüstü Hal Kanununda gerekse 13.05.1971 tarih ve 1402 sayılı Sıkıyönetim Kanununda yargı denetimini engelleyen bazı hükümler mevcuttur. 2935 sayılı Olağanüstü Hal Kanununun 33. maddesi Bu Kanun ile İçişleri Bakanına, Olağanüstü Hal Bölge Valisine, il valilerine tanınan yetkilerin kullanılması ile ilgili idari işlemlere karşı açılacak davalarda, yürütmenin durdurulmasına karar verilemez hükmüne yer vermiştir. 1402 sayılı Sıkıyönetim Kanununun ek 3. maddesinde de yargı denetimini ortadan kaldıran benzer bir hüküm yer almaktadır. Ek 3. maddeye göre: Bu Kanunla sıkıyönetim komutanlarına tanınan yetkilerin kullanılmasına ilişkin idari işlemler hakkında iptal davası açılamaz. Şahsi kusurları nedeniyle hukuki sorumlulukları ileri sürülemez. Bu hüküm, Kanuna, Milli Güvenlik Konseyi yönetimi tarafından 14.11.1980’de eklenmiştir. 1402 sayılı Sıkıyönetim Kanununun ek 3. maddesi, Anayasanın 2. maddesinde yer alan hukuk devleti ile idari yargı yolunu düzenleyen 125. maddesine aykırıdır. Bu anayasaya aykırılık sorununun Anayasa Mahkemesinin vereceği bir iptal kararıyla giderilmesi gerekirdi. Ne var ki Anayasanın geçici 15. maddesi, MGK tarafından kabul edilen hukuki tasarrufların Anayasa Mahkemesi tarafından denetlenmesini engelleyen bir hükme yer vermiştir. Geçici 15. maddenin son fıkrasında yer alan bu hüküm, 2001’de ilga edildiğinden 1402 sayılı Sıkıyönetim Kanununun ek 3. maddesinin Anayasa Mahkemesince denetlenebilmesi mümkün hale gelmiştir. Ne var ki bu denetimin ancak somut norm denetimi yoluyla yapılabileceğini unutmamak gerekir.
2935 sayılı Olağanüstü Hal Kanununa göre, olağanüstü halin uygulanmasında yetki hangi makamlara aittir?
Kanunun 14. maddesi, olağanüstü halin uygulanmasında yetkinin hangi makamlara ait olduğunu düzenleyen şu hükme yer vermektedir: “Olağanüstü halin uygulanmasında görev ve yetki: a) Olağanüstü hal bir ili kapsıyorsa il valisine, b) Bir bölge valiliğine bağlı birden çok ilde ilan edilmesi halinde bölge valisine, c) Birden fazla bölge valisinin görev alanına giren illerde veya bütün yurtta ilan edilmesi halinde, koordine ve işbirliği Başbakanlıkça sağlanmak suretiyle bölge valilerine, aittir. Gerekli işlemler onlar tarafından yürütülür. Bölge valileri; kendilerine ait görev ve yetkilerin bir kısmını veya tamamını, illerinde olağanüstü hal ilan edilen il valilerine devredebilirler.”
1924 Anayasası’nda sıkıyönetim ilan etme yetkisi Bakanlar Kurulu’na tanınmıştır. Hangi nedenlerden dolayı Bakanlar Kurulu tarafından alınan sıkıyönetim kararlarının meclisçe onaylanmasında herhangi bir sıkıntı yaşanmamıştır?
1924 Anayasası’nın 86. maddesi, sıkıyönetim ilan etme yetkisini Bakanlar Kuruluna tanımıştır. Bu maddeye göre Bakanlar Kurulu, ülkenin tümünde veya bir kısmında bir ay süre ile sıkıyönetim uygulanmasına karar verebilir. Bakanlar Kurulu tarafından alınan bu karar, hemen TBMM’nin onayına sunulmak zorundadır. Şu halde, sıkıyönetim uygulamasına geçebilmek için bakanlar kurulu kararıyla meclis iradesinin aynı yönde birleşmesi gerekmektedir. Bu, ilk bakışta bakanlar kurulu tarafından alınan sıkıyönetim kararının TBMM’nce red edilebileceği izlenimini uyandırmaktadır. Ne var ki 1924 Anayasasının 1946’ya kadar tek partili bir sistem içinde uygulanması, bu süre içinde Bakanlar Kurulu tarafından alınan sıkıyönetim kararının meclisçe otomatik olarak onaylanacağı anlamına gelmektedir. Çok partili düzene geçtikten sonra da Bakanlar Kurulu tarafından verilen sıkıyönetime geçiş kararının meclisçe onaylanmasında herhangi bir güçlük ortaya çıkmamıştır. Hükümeti kurma yetkisinin parlamento çoğunluğuna ait olduğu düşünüldüğünde, hükümetler tarafından verilen sıkıyönetime geçiş kararının Meclis tarafından onaylanmaması mümkün değildir.
1982 Anayasasına göre olağanüstü hal rejiminin, hangi unsurlar sebebiyle sivil yönetim esaslarının korunduğu bir olağanüstü yönetim usulü olduğu söylenebilir?
2935 sayılı Kanunun hükümleri, kamu makamlarının yetkilerini genişlettikleri halde, bu yetkilerden hiçbirinin askeri makamlara intikalini düzenlememektedir. Bu yüzden olağanüstü hal rejimi, kamu makamlarının genişleyen yetkilerine rağmen, sivil yönetim esaslarının korunduğu bir olağanüstü yönetim usulüdür.
Olağanüstü hal kararı, cumhurbaşkanı olmaksızın bakanlar kurulu tarafından verildiği takdirde bu işlem, hangi yönlerden anayasaya aykırı olacaktır?
Olağanüstü hal veya sıkıyönetime geçiş kararı, cumhurbaşkanı olmaksızın bakanlar kurulu tarafından verildiği takdirde bu işlem, hem şekil hem de yetki unsuru yönünden anayasaya aykırı olacaktır.
Kanun-i Esasinin 36. maddesi, olağanüstü yönetim usulleriyle ilgili ne gibi hükümlere yer vermektedir?
‘Yürütme Organı’ başlıklı Anayasanın 36. maddesi, Bakanlar Kuruluna kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisi sunmaktadır. Bu hükme göre: Meclis-i Umûmî’nin toplantıda olmadığı zamanlarda, Devlet’i bir tehlikeden veya kamu güvenliğinin zedelenmesinden korumak için kaçınılmaz bir zorunluluk ortaya çıktığı ve bu konuda çıkarılması gereken bir yasanın görüşülmesi için Meclis’in çağrılması ve toplanması için yeterli zaman bulunmadığı durumlarda, Kanûn-ı Esâsî hükümlerine aykırı olmamak üzere Hey’et-i Vükelâ tarafından verilen kararlar, Hey’et-i Meb’ûsân’ın toplanması sonucu alınacak karara kadar, Pâdişâh buyruğu ile geçici olarak yasa hükmünde ve gücündedir.
1924 Anayasası'nda düzenlenen olağanüstü yönetim usulü nedir?
1924 Anayasası, 86. maddesinde olağanüstü yönetim usullerinden biri olan sıkıyönetimi düzenlemiştir.
1982 Anayasası’nın 120. maddesine göre hangi süreyle, nerelerde ve hangi kurul tarafından olağanüstü hal ilan edilebilir?
1982 Anayasası’nın 120. maddesine göre: Anayasa ile kurulan hür demokrasi düzenini veya temel hak ve hürriyetleri ortadan kaldırmaya yönelik yaygın şiddet hareketlerine ait ciddî belirtilerin ortaya çıkması veya şiddet olayları sebebiyle kamu düzeninin ciddî şekilde bozulması hallerinde, Cumhurbaşkanı başkanlığında toplanan Bakanlar Kurulu, Millî Güvenlik Kurulunun da görüşünü aldıktan sonra yurdun bir veya birden fazla bölgesinde veya bütününde, süresi altı ayı geçmemek üzere olağanüstü hal ilân edebilir.
1971-1973 Anayasa değişiklikleri üniversitelere ilişkin nasıl bir olağanüstü yönetim usulü düzenlemiştir?
1488 sayılı Kanunun Anayasanın üniversiteleri düzenleyen 120. maddeye eklenen hükme göre: “Üniversitelerle onlara bağlı fakülte, kurum ve kuruluşlarda öğrenim ve öğretim hürriyetlerinin tehlikeye düşmesi ve bu tehlikenin üniversite organlarınca giderilmemesi halinde Bakanlar Kurulu, ilgili üniversitelerin veya bu üniversiteye bağlı fakülte, kurum ve kuruluşların idaresine el koyar ve bu kararını hemen Türkiye Büyük Millet Meclisi Birleşik Toplantısının onamasına sunar. Hangi hallerin el koymayı gerektireceği, el koyma kararının ilân ve uygulanma usulleri ile süresi ve devamınca Bakanlar Kurulunun yetkilerinin nitelik ve kapsamı kanunla düzenlenir.” 120. maddede yapılan değişiklikle üniversitelere özgü olarak yaratılan olağanüstü halin uygulanmasına ilişkin esaslar ise 1750 sayılı Üniversiteler Kanununun 69. ve 70. maddelerinde ayrıntılı olarak düzenlenmiştir.
Olağanüstü yönetime geçişi sağlayan idari işlemlerin içerik yönünden hukuka uygunluk denetimi ne anlama gelmektedir?
İdari işlemlerin içerik yönünden hukuka uygunluk denetimi bir işlemin normlar hiyerarşisinde kendisinden önce gelen kurallara uygun bir içeriğe sahip olup olmadığının araştırılmasını ifade etmektedir. Bir idari işlem, içeriği itibariyle anayasa veya bunu izleyen normlara aykırı olduğu takdirde, bu aykırılığın yargı makamları tarafından tespiti, iptal kararıyla sonuçlanacaktır. Şu halde cumhurbaşkanı başkanlığında toplanan bakanlar kurulunun olağanüstü hal veya sıkıyönetime geçiş kararlarının diğer idari işlemler gibi içerik yönünden normlar hiyerarşisine uygun olması gereklidir. Yargı organı, yaptığı denetim sonucunda bu gerekliliğin yerine getirilmediğini tespit ettiği takdirde iptal kararı verebilecektir.
Olağanüstü yönetim usullerinin en önemli özelliği nedir?
Bu yönetim usullerinin en önemli özelliği olağanüstü nitelik sergileyen problemlerin çözümü için kamu makamlarının normal dönemlere kıyasla daha geniş yetkilere sahip olması, hak ve özgürlüklerin de normal dönemlerdekinden daha farklı bir sınırlama rejimine tâbi kılınmasıdır.
1982 Anayasası, yer verdiği olağanüstü yönetim usulleri nelerdir?
1982 Anayasası, üç tür olağanüstü yönetim usulüne yer vermektedir. Bunlardan biri, 119. maddede düzenlenen ve 1961 Anayasasının 123. maddesine paralel olan olağanüstü hal rejimidir. 1982 Anayasasının yer verdiği ikinci olağanüstü yönetim usulü, bu Anayasanın 120. maddesiyle düzenlenmiş olağanüstü haldir. Nihayet Anayasanın yer verdiği üçüncü olağanüstü yönetim usulü, 122. maddeyle düzenlenen sıkıyönetimdir.
Olağanüstü hal veya sıkıyönetime geçiş kararına ilişkin yerindelik denetimi yapılabilir mi? Neden?
Tüm idari işlemler gibi cumhurbaşkanı başkanlığında toplanan bakanlar kurulunun olağanüstü hal veya sıkıyönetime geçiş kararı ancak hukuka uygunluk denetimine tâbi olabilir, bu kararlar üzerinde diğer idari işlemlerde olduğu gibi yerindelik denetimi yapılamaz. Yargı organının bir işlemi yapan makamın takdir yetkisini denetleyen kararları, yerindelik denetimi anlamına gelmektedir. Hukuk devletinde yargının yerindelik denetimi yapmaması, hukuka uygunluk denetiminin sınırları içinde hareket etmesi temel bir kuraldır. Örneğin, cumhurbaşkanı başkanlığında toplanan bakanlar kurulunun 122. maddedeki sıkıyönetim yerine, 120. maddede yer alan olağanüstü hal ilanını tercih etmesi, bu makamın takdir yetkisinin sınırları içindedir. Bu yüzden bakanlar kurulunun olağanüstü hale geçişi sağlayan kararı, idari yargı kuruluşu tarafından sıkıyönetimin tercih edilmemesi gerekçesiyle anayasaya aykırı görülerek iptal edilemeyecektir. Benzer şekilde 120. maddede yer alan olağanüstü hal yerine 122. maddede düzenlenen sıkıyönetimin ilanına karar vermek de yürütme organının takdirine bağlıdır. Şu halde, cumhurbaşkanı başkanlığında toplanan bakanlar kurulunun sıkıyönetimin ilanına ilişkin kararı, 120. maddede yer alan olağanüstü halin tercih edilmemesi gerekçesiyle iptal edilemeyecektir.
1961 Anayasası'ında yer verilen olağanüstü yönetim usulleri nelerdir?
1961 Anayasası, iki tür olağanüstü yönetim usulüne yer vermiştir. Bunlardan biri, 123. maddede
düzenlenen olağanüstü hal rejimi; diğeri ise 124. maddede yer alan sıkıyönetimdir.
Sıkıyönetim ile olağanüstü hal rejiminin farkı nedir?
olağanüstü yönetim usullerinin olağanüstü hal rejimleri ve sıkıyönetim olmak üzere iki türü
olduğu kabul edilmektedir. 1982 Anayasası incelenirken görüleceği gibi, olağanüstü yönetim usullerinin bir türü olan olağanüstü hal rejimlerinde kamu makamlarının yetkileri, olağan dönemlere kıyasla genişlediği halde, bu yetkilerden hiçbiri askeri makamlara devredilmemektedir. Bu nedenle olağanüstü hal rejimlerinde sivil yönetim esasları muhafaza edilmekte; sadece kamu makamlarının yetkileri genişleyerek bireylerin hak ve özgürlükleri olağan dönemlere kıyasla daha geniş ölçüde
sınırlanabilmektedir. Sıkıyönetim ise olağanüstü hal rejimlerinden farklı olarak aslen sivil makamlara ait olan zabıta ve kolluk hizmetleriyle yargı yetkisinin askeri makamlara devredildiği, idari makamların yetkilerinin olağan dönemlere kıyasla genişlediği, bireylerin hak ve özgürlüklerinin olağan dönemden farklı olarak daha ciddi ölçüde sınırlanabildiği bir olağanüstü yönetim usulüdür.
2935 sayılı Olağanüstü Hal Kanununun kapsamı nedir?
Kanunun kapsamını düzenleyen 2. maddesi şu hükme yer vermektedir: “Bu Kanun; olağanüstü hal ilanına tabii afet, tehlikeli salgın hastalıklar veya ağır ekonomik bunalım hallerinde ilan edilen olağanüstü hallerde vatandaşlar için getirilecek para, mal ve çalışma yükümlülükleri ile olağanüstü hallerin her türü için ayrı ayrı geçerli olmak üzere, temel hak ve hürriyetlerin nasıl sınırlanacağı veya nasıl durdurulacağına, halin gerektirdiği tedbirlerin nasıl ve ne suretle alınacağına, kamu hizmeti görevlilerine ne gibi yetkiler verileceğine, görevlilerin durumlarında ne gibi değişiklikler yapılacağına ve olağanüstü yönetim usullerine ilişkin hükümleri kapsar.”
Olağanüstü yönetim usulü nedir?
Devletin olağan yetkileri aracılığıyla çözülmesi mümkün olmayan ciddi ve vahim problemlerin mevcut
olması halinde başvurulan ve kamu makamlarına olağan dönemlere kıyasla geniş yetkiler sunan yönetim
biçimine olağanüstü yönetim usulü denmektedir.
Hukuk sistemimizde askerî otoritenin sivil otoriteyle yetki paylaşımında bulunduğu sıkıyönetim kavramı hangi değişiklik ile ortadan kaldırılmıştır?
21.01.2017 tarihli 6771 sayılı Kanunun yürürlüğe girmesiyle birlikte, Anayasamızın olağanüstü yönetim
usûllerini düzenleyen hükümlerinde önemli değişiklikler gerçekleşmiştir. Her şeyden önce, bu anayasa
değişikliğiyle Anayasanın sıkıyönetimi düzenleyen 122. maddesi ilga edilmiştir. Böylece, hukuk sistemimizde askerî otoritenin sivil otoriteyle yetki paylaşımında bulunduğu sıkıyönetim kavramı tamamen ortadan kalkmıştır.
Olağanüstü hallerde kamu hizmeti görevlilerine verilecek yetkiler hangi kanunda düzenlenmiştir?
Kamu hizmeti görevlilerine ne gibi yetkiler verileceği, görevlilerin durumlarında ne gibi değişiklikler yapılacağı ve olağanüstü yönetim usulleri, Olağanüstü Hal Kanununda düzenlenmiştir.
2935 sayılı Olağanüstü Hal Kanunu, tabii afet ve tehlikeli salgın hastalıklarda vatandaşlara ne gibi yükümlülükler getirilebileceğini öngörmüştür?
Kanunun 5. maddesi, tabii afet ve tehlikeli salgın hastalıklarda vatandaşlar için para, mal ve çalışma yükümlülüklerinin getirileceğini düzenlemektedir. 6. maddede para, 7. maddede mal, 8. maddede ise çalışma yükümlülüklerinin hangi esaslara göre yerine getirileceğini düzenleyen hükümler yer almaktadır. 9. madde ise tabii afet ve tehlikeli salgın hastalık halinde alınacak tedbirlerin neler olacağını düzenlemektedir. Bu tedbirlerin tümü, yerleşme, eğitim-öğretim, eğlence, haberleşme hürriyetleriyle kamu personelinin izin hakkı gibi çeşitli anayasal hakların sınırlanmasını öngörmektedir. Kanunun 10. maddesi, ağır ekonomik bunalım hallerinde getirilecek yükümlülüklerle alınacak tedbirleri düzenlemektedir. 11. madde, şiddet hareketleri nedeniyle ilan edilen olağanüstü hallerde alınacak tedbirleri düzenlemektedir. Madde incelendiğinde, pek çok anayasal hakkın şiddet hareketlerini ortadan kaldırmak amacıyla sınırlanabileceği; hatta yasaklanabileceği anlaşılmaktadır.
1402 sayılı Sıkıyönetim Kanununun hangi düzenlemesi hukuk devletinin gereği olan tabii hâkim ilkesine aykırıdır?
Kanunun 13. maddesi sıkıyönetim mahkemelerinin yargı yetkisini düzenlemektedir. Bu hükme göre: “a) Sıkıyönetim ilan edilen bölgelerde, sıkıyönetim ilanına neden olan olaylara ilişkin suçları 2249 sayılı Kanunla değişik 6136 sayılı Ateşli Silahlar ve Bıçaklar ile Diğer Aletler Hakkındaki Kanunun 12 nci maddesinde yazılı suçları, sıkıyönetim ilanından en çok üç ay önce işlemiş olanlarla; b) Sıkıyönetim Askeri Mahkemelerinin el koyduğu herhangi bir suçla, umumi ve müşterek gaye içerisinde irtibatı bulunan suçları işleyenlerin davalarına, suç sıkıyönetim bölgeleri dışında işlenmiş olsa dahi, sıkıyönetim askeri mahkemelerinde bakılır.” Bu hüküm, sıkıyönetim mahkemelerine kurulmalarından önce işlenmiş suçları yargılama yetkisi tanıması nedeniyle hukuk devletinin gereği olan tabii hâkim ilkesine aykırıdır.
Olağanüstü yönetim usulleri yönünden 1961 ve 1982 Anayasaları arasındaki farklar nelerdir?
1961 Anayasası döneminde terör ve şiddet eylemlerinin ortaya çıkması, kamu düzeninin bozulması gibi nedenlerin varlığı halinde bu problemlerin üstesinden gelebilmek için tek çözüm sıkıyönetimin ilanıydı. Çünkü Anayasanın olağanüstü hali düzenleyen 123. maddesi ile bu maddenin gerekçesi, olağanüstü halin ancak tabii afet ve ekonomik buhran nedenleriyle ilan edilebileceğini göstermekteydi. 1982 Anayasası ise olağanüstü yönetim usullerinden biri olan olağanüstü hali, 119 ve 120. maddeleriyle ayrı ayrı düzenlemiştir. Şiddet hareketlerinin yaygınlaşması karşısında 1961 Anayasası döneminde başvurulacak tek yol sıkıyönetim olduğu halde; 1982 Anayasasında bu problemler, olağanüstü halin ilanıyla bertaraf edilebilecektir. 1982 Anayasası, sivil makamlara ait yetkilerin önemli bir kısmının askeri makamlara devredildiği sıkıyönetimi, ancak en vahim problemlerin üstesinden gelinmesi için son çare olarak düzenlemiştir.
1921 Teşkilat-ı Esasiye Kanunu döneminde olağanüstü organ olarak kabul edilen erk hangisiydi?
TBMM, anayasanın yürürlükte kaldığı kısa süre içinde olağanüstü yetkilere sahip olarak hareket etmiştir.
Anayasada temel hak ve özgürlüklerin düzenlenmemesi, yasama ve yürütme organlarıyla idari makamları
denetleyecek fren ve denge mekanizmalarının mevcut olmaması, uygulamada TBMM’nin olağanüstü bir
organ olarak hareket etmesine yol açmıştır. Bütün bu gerekçelerle 1921 Anayasasında olağanüstü
yönetim usullerine ilişin özel bir hükmün yer almaması şaşırtıcı değildir.
Olağanüstü yönetim usullerine başvurulmasının sebebi nedir?
Olağanüstü yönetim usullerine devletin olağan yetkileriyle üstesinden gelinmesi mümkün olmayan olağandışı problemleri çözmek amacıyla başvurulmaktadır.
Olağanüstü hal bir ili kapsıyorsa, olağanüstü halin uygulanmasında görev ve yetki kime aittir?
Olağanüstü Hal Kanununun 14. maddesi, olağanüstü halin uygulanmasında yetkinin hangi makamlara ait olduğunu düzenleyen şu hükme yer vermektedir: “Olağanüstü halin uygulanmasında görev ve yetki: a) Olağanüstü hal bir ili kapsıyorsa il valisine, b) Bir bölge valiliğine bağlı birden çok ilde ilan edilmesi halinde bölge valisine, c) Birden fazla bölge valisinin görev alanına giren illerde veya bütün yurtta ilan edilmesi halinde, koordine ve işbirliği Başbakanlıkça sağlanmak suretiyle bölge valilerine, aittir. Gerekli işlemler onlar tarafından yürütülür. Bölge valileri; kendilerine ait görev ve yetkilerin bir kısmını veya tamamını, illerinde olağanüstü hal ilan edilen il valilerine devredebilirler.”
Olağanüstü yönetim usullerine geçiş, cumhurbaşkanı başkanlığında toplanan bakanlar kurulu kararının
meclis tarafından onaylanmasıyla mümkün olduğuna göre, meclisin onay iradesini açıkladığı işlem üzerinde yargı denetimi yapılabilir mi?
TBMM sahip olduğu yetkileri kanunlar veya parlamento kararları yoluyla yerine getirmektedir. Meclisin bakanlar kurulu tarafından verilen olağanüstü hal veya sıkıyönetime geçiş kararını onaylayan işlemi bir parlamento kararıdır. Parlamento kararları ise kural olarak anayasa mahkemesinin yargı denetimine tâbi değildir. Bu temel kuralın üç istisnası mevcuttur. Bunlar, dokunulmazlığın kaldırılması yönündeki parlamento kararları, milletvekilliği statüsünün düşürülmesini sağlayan kararlar ve nihayet meclis içtüzüğü düzenlemeleridir. Bu işlemler üzerinde Anayasanın 85 ve 148. maddeleri gereğince anayasa mahkemesi tarafından anayasaya uygunluk denetimi yapılabilmektedir. TBMM’nin olağanüstü hale veya sıkıyönetime geçişi onaylayan kararı, bu istisnalar arasında yer almayan bir parlamento kararı olduğuna göre, bu karar üzerinde anayasaya uygunluk denetimi yapılması mümkün değildir. Nitekim Anayasa Mahkemesi de bu görüşü savunmaktadır.
2935 sayılı Olağanüstü Hal Kanununu diğer kanunlardan ayıran temel özellik nedir?
Yürürlükte olmasına karşılık normal zamanlarda uygulama kabiliyetinden yoksun olmasıdır.
21.01.2017 tarihli 6771 sayılı Kanunla başkanlık sistemine geçilmesi Bakanlar Kurulunun olağanüstü yönetim usûllerindeki rolünü etkilemiş midir?
Bu anayasa değişikliğiyle monist yürütme yapısına dayanan başkanlık sistemine geçildiği ve
Bakanlar Kurulu da ilga edildiği için olağanüstü yönetim usûllerinin ilanı aşamasında ve bu yönetim usûllerinin uygulandığı dönemlerde Anayasanın önceki metniyle Bakanlar Kuruluna tanınan bütün yetkiler, Cumhurbaşkanına aktarılmıştır. Olağanüstü hallerin uygulandığı dönemlerde Cumhurbaşkanına tanınan en önemli yetki, olağanüstü halin gerektirdiği tedbirleri Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle yürürlüğe koymaktır.
Kanun-i Esasinin 36. Maddesinin içeriği nedir?
Anayasanın 113. maddesi ise sıkıyönetimi düzenlemektedir. Bu hükme göre: Ülkenin bir yöresinde ihtilal çıkacağını doğrulayan olaylar ve belirtiler görüldüğü takdirde, Hükümetin, o yöreye mahsus olmak üzere geçici olarak (sıkıyönetim) ilanına hakkı vardır. (Sıkıyönetim) sivil kanun ve düzenlemelerin geçici olarak tatilinden ibaret olup (sıkıyönetim) altından bulunan yörenin yönetim şekli, özel düzenlemelerle belirlenecektir. Hükümetin güvenliğini ihtilal ettikleri emniyet yönetiminin kanıtlanmış soruşturması üzerine sabit olanları, memâlik-i şahaneden çıkarmak ve uzaklaştırmak münhasıran Padişah Hazretlerinin yetkisi içerisindedir.
1488 sayılı Kanunun Anayasanın üniversiteleri düzenleyen 120. maddesine eklediği hükmün içeriği nedir?
1488 sayılı Kanunun Anayasanın üniversiteleri düzenleyen 120. maddesine eklediği bir hükümle ise Bakanlar Kurulu, üniversitelerde bir tür olağanüstü hal ilan etmekle yetkilendirilmiş; Bakanlar Kurulunun bu yöndeki kararı, TBMM’nin onayına tâbi kılınmıştır. 120. maddeye eklenen bu hükme göre: Üniversitelerle onlara bağlı fakülte, kurum ve kuruluşlarda öğrenim ve öğretim hürriyetlerinin tehlikeye düşmesi ve bu tehlikenin üniversite organlarınca giderilmemesi halinde Bakanlar Kurulu, ilgili üniversitelerin veya bu üniversiteye bağlı fakülte, kurum ve kuruluşların idaresine el koyar ve bu kararını hemen Türkiye Büyük Millet Meclisi Birleşik Toplantısının onamasına sunar. Hangi hallerin el koymayı gerektireceği, el koyma kararının ilân ve uygulanma usulleri ile süresi ve devamınca Bakanlar Kurulunun yetkilerinin nitelik ve kapsamı kanunla düzenlenir.
1982 Anayasası’nın 119., 120. ve 122. maddelerindeki olağanüstü yönetim usullerine geçişte izlenmesi gereken yöntem kuralları arasındaki önemli benzerlikler nelerdir?
1982 Anayasası’nın 119., 120. ve 122. maddelerinde yer alan olağanüstü yönetim usullerinin sebep ve konu unsurları birbirlerinden farklıdır. Buna karşılık, bu yönetim usullerine geçişte izlenmesi gereken yöntem kuralları önemli benzerlikler sergilemektedir. Bu benzerlikleri aşağıdaki gibi sıralamak mümkündür. • Olağanüstü yönetim usullerinin hepsinde (m. 119, m. 120 ve m. 122) bu yönetim usulüne geçiş kararını verme yetkisi, cumhurbaşkanı başkanlığında toplanan bakanlar kuruluna aittir. Burada dikkat çeken bir nokta, anayasanın olağanüstü yönetim usullerinden birine geçiş için bakanlar kurulunu değil; ancak cumhurbaşkanı başkanlığında toplanan bakanlar kurulunu yetkilendirmesidir. • Anayasa, olağanüstü yönetim usullerinden herhangi birine geçiş için cumhurbaşkanı başkanlığında toplanan bakanlar kurulunun verdiği kararı tek başına yeterli görmemiş; bu kararın TBMM tarafından onaylanması gerektiğini düzenlemiştir. Gerçekten 121. madde, ilk fıkrasında Anayasanın 119 ve 120 nci maddeleri uyarınca olağanüstü hal ilânına karar verilmesi durumunda, bu karar Resmî Gazetede yayımlanır ve hemen Türkiye Büyük Millet Meclisinin onayına sunulur hükmüne yer vermekte; benzer şekilde 122. madde, ilk fıkrasında cumhurbaşkanı başkanlığında toplanan bakanlar kurulunun sıkıyönetime geçiş kararının derhal Resmi Gazetede yayınlanacağını ve aynı gün TBMM’nin onayına sunulacağını düzenlemektedir. • Anayasanın 120. maddesinde düzenlenen olağanüstü hal ile 122. maddesinde düzenlenen sıkıyönetime geçiş kararı, ancak MGK’nun görüşü alındıktan sonra cumhurbaşkanı başkanlığında toplanan bakanlar kurulu tarafından verilmektedir. Buna karşılık 119. Maddede yer alan nedenlerle olağanüstü hal ilanında MGK’nun görüşünün alınması gerekmemektedir. Böyle olmakla beraber, MGK’nun görüşü, kurulun diğer kararlarında olduğu gibi bağlayıcı değil; istişari niteliktedir. Bunun doğal sonucu olarak 120 ve 122. maddelerdeki olağanüstü yönetim usullerine geçiş kararını vermeye yetkili olan asıl makam, cumhurbaşkanı başkanlığında toplanan bakanlar kuruludur. • Bu olağanüstü yönetim usulleri arasındaki bir başka ortak nokta, her üçünün de Bakanlar Kurulu tarafından 6 ay süre ile ilan edilebilmesi; bu sürenin TBMM tarafından uzatılabilmesi veya kısaltılabilmesidir. Öte yandan her üç olağanüstü yönetim usulünde de sürenin dolmasının ardından Bakanlar Kurulunun istemi üzerine olağanüstü hal veya sıkıyönetim uygulaması 4 ay süre ile uzatılabilmektedir. • Bütün bunlara ek olarak 1982 Anayasası, olağanüstü yönetim usullerinin tümünün yurdun bir veya birden fazla bölgesinde veya bütününde ilan edilebileceğini düzenlemiştir. • 1982 Anayasasının olağanüstü yönetim usullerinin ilan süresi ve bu sürenin dolmasından sonra sözü geçen yönetim usulünün ne süreyle devam edeceğini gösteren hükümleri 1961 Anayasasından farklıdır. 1961 Anayasasının ilk metni, sıkıyönetimin 1 ay süre ile ilan edilebileceğini düzenlediği, 1971 Değişikliği ile bu süre 2 aya çıkarıldığı halde; 1982 Anayasası, gerek olağanüstü hal gerekse sıkıyönetimin 6 ay için ilan edilebileceğini öngörmektedir. Öte yandan 1961 Anayasası, sıkıyönetim uygulamasının TBMM tarafından en fazla 2 ay olmak üzere uzatılabileceğini düzenlediği halde; 1982 Anayasası, bu süreyi 4 aya çıkarmıştır. İki anayasa arasındaki bu farklar, 1982 Anayasasını hazırlayanların olağanüstü yönetim usullerinden birine geçilmesi halinde bu uygulamayı daha uzun bir süre için devam ettirmekten yana olduklarını göstermektedir.
Olağanüstü yönetim usullerinde yargı denetimin kaç boyutu vardır?
Olağanüstü yönetim usullerinde yargı denetiminin iki boyutu mevcuttur. Bunlardan biri, olağanüstü hal veya sıkıyönetime geçişi sağlayan hukuki işlemler üzerindeki yargı denetimi; diğeri de olağanüstü yönetim usulleri çerçevesinde yapılan işlemler üzerindeki yargı denetimidir.
Olağanüstü yönetime geçişi sağlayan kararların şekil yönünden uygunluğu hangi unsurların varlığına bağlıdır?
Şekil denetimi, bir idari işlemin yapımında o işlem için öngörülen usul kurallarına uyulup uyumadığının araştırılmasından ibarettir. Örneğin olağanüstü hal ve sıkıyönetimin ilanı işlemlerinde bu işlemin cumhurbaşkanı başkanlığında toplanan bakanlar kurulu tarafından yapılması ve Resmi Gazetede yayımlanması, sözü geçen işlemin şekil kurallarını ifade etmektedir. Olağanüstü hal veya sıkıyönetime geçiş kararı, cumhurbaşkanı olmaksızın bakanlar kurulu tarafından verildiği takdirde bu işlem, hem şekil hem de yetki unsuru yönünden anayasaya aykırı olacaktır. Benzer şekilde Resmi Gazetede yayımlama kuralının yerine getirilmemesi de bu işlem için öngörülen şekil kurallarına aykırılık olduğu anlamını taşıyacaktır. İdari işlemlerin hukuka uygunluk denetimi, şekil unsurunu da ihtiva ettiğine göre, şekil kurallarından birine uyulmaması, yargı denetimine; bu denetim ise işlemin iptaline yol açacaktır.
6771 sayılı Kanunla değişik 119. maddeye göre olağanüstü hallerin uygulandığı dönemlerde Cumhurbaşkanına tanınan yetkiler nelerdir?
Olağanüstü hallerin uygulandığı dönemlerde Cumhurbaşkanına tanınan en önemli yetki, olağanüstü halin gerektirdiği tedbirleri Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle yürürlüğe koymaktır. Bütün bu yenilikleri içeren 6771 sayılı Kanunla değişik 119. madde şöyledir:“Cumhurbaşkanı; savaş, savaşı gerektirecek bir durumun başgöstermesi, seferberlik, ayaklanma, vatan veya Cumhuriyete karşı kuvvetli ve eylemli bir kalkışma, ülkenin ve milletin bölünmezliğini içten veya dıştan tehlikeye düşüren şiddet hareketlerinin yaygınlaşması, anayasal düzeni veya temel hak ve hürriyetleri ortadan kaldırmaya yönelik yaygın şiddet hareketlerinin ortaya çıkması, şiddet olayları nedeniyle kamu düzeninin ciddî şekilde bozulması, tabiî afet veya tehlikeli salgın hastalık ya da ağır ekonomik bunalımın ortaya çıkması hallerinde yurdun tamamında veya bir bölgesinde, süresi altı ayı geçmemek üzere olağanüstü hal ilan edebilir. Olağanüstü hal ilanı kararı, verildiği gün Resmî Gazetede yayımlanır ve aynı gün Türkiye Büyük Millet Meclisinin onayına sunulur. Türkiye Büyük Millet Meclisi tatilde ise derhal toplantıya çağırılır; Meclis gerekli gördüğü takdirde olağanüstü halin süresini kısaltabilir, uzatabilir veya olağanüstü hali kaldırabilir. Cumhurbaşkanının talebiyle Türkiye Büyük Millet Meclisi her defasında dört ayı geçmemek üzere süreyi uzatabilir. Savaş hallerinde bu dört aylık süre aranmaz. Olağanüstü hallerde vatandaşlar için getirilecek para, mal ve çalışma yükümlülükleri ile 15 inci maddedeki ilkeler doğrultusunda temel hak ve hürriyetlerin nasıl sınırlanacağı veya geçici olarak durdurulacağı, hangi hükümlerin uygulanacağı ve işlemlerin nasıl yürütüleceği kanunla düzenlenir. Olağanüstü hallerde Cumhurbaşkanı, olağanüstü halin gerekli kıldığı konularda, 104 üncü maddenin onyedinci fıkrasının ikinci cümlesinde belirtilen sınırlamalara tabi olmaksızın Cumhurbaşkanlığı kararnamesi çıkarabilir. Kanun hükmündeki bu kararnameler Resmî Gazetede yayımlanır, aynı gün Meclis onayına sunulur. Savaş ve mücbir sebeplerle Türkiye Büyük Millet Meclisinin toplanamaması hâli hariç olmak üzere; olağanüstü hal sırasında çıkarılan Cumhurbaşkanlığı kararnameleri üç ay içinde Türkiye Büyük Millet Meclisinde görüşülür ve karara bağlanır. Aksi halde olağanüstü hallerde çıkarılan Cumhurbaşkanlığı kararnamesi kendiliğinden yürürlükten kalkar.”
Olağanüstü yönetim usullerinin türleri nelerdir?
Olağanüstü yönetim usullerinin hangi sebeplere dayanılarak uygulanacağı, bu usuller çerçevesinde
kamu makamlarının yetkilerinin ne ölçüde genişleyeceği ülkeden ülkeye değişmektedir. Böyle olmakla
beraber, olağanüstü yönetim usullerinin olağanüstü hal rejimleri ve sıkıyönetim olmak üzere iki türü
olduğu kabul edilmektedir.
20.09.1971 tarih 1488 sayılı Kanunun 32. maddede yaptığı değişiklikle sıkıyönetim mahkemelerinin
anayasaya uygun hale getirilmesi hedeflenmiştir. Bunun sağlanması adına ne tür kavramsal değişiklikler yapılmıştır?
1488 sayılı Kanun, maddenin “Tabii yargı yolu” şeklindeki başlığını “Kanuni yargı yolu” ve madde metnindeki “tabii hâkim” ifadesini “kanuni hâkim” şeklinde değiştirerek 1402 sayılı Kanunun sıkıyönetim mahkemelerini düzenleyen 11. ve 13. maddelerinin anayasaya uygun olmasını sağlamıştır. Ne var ki pek çok anayasa hukukçusunun işaret ettiği gibi anayasa değişikliği 1402 sayılı Kanunu ancak sözel bakımdan anayasaya uygun hale getirmiştir. Anayasanın 2. maddesinde cumhuriyetin nitelikleri arasında hukuk devleti ilkesinin yer aldığı, bu ilkenin gereklerinden birinin de tabii hâkim ilkesi olduğu düşünülürse, 32. maddede yapılan değişikliğe rağmen 1402 sayılı Kanun anayasaya aykırı olmaya devam etmiştir.
Cumhurbaşkanı başkanlığında toplanan bakanlar kurulunun olağanüstü hal kararı yargı organları tarafından yerindelik denetimine tabi tutulabilir mi?
Ne var ki burada üzerinde durulması gereken önemli bir konu, tüm idari işlemler gibi cumhurbaşkanı
başkanlığında toplanan bakanlar kurulunun olağanüstü hal veya sıkıyönetime geçiş kararının ancak hukuka uygunluk denetimine tâbi olabileceği, bu kararlar üzerinde diğer idari işlemlerde olduğu gibi yerindelik denetimi yapılamayacağıdır. Yargı organının bir işlemi yapan makamın takdir yetkisini denetleyen kararları, yerindelik denetimi anlamına gelmektedir. Hukuk devletinde yargının yerindelik denetimi yapmaması, hukuka uygunluk denetiminin sınırları içinde hareket etmesi temel bir kuraldır.
-
2024-2025 Öğretim Yılı Güz Dönemi Ara (Vize) Sınavı Sonuçları Açıklandı!
date_range 2 Gün önce comment 0 visibility 53
-
2024-2025 Güz Dönemi Ara (Vize) Sınavı Sınav Bilgilendirmesi
date_range 6 Aralık 2024 Cuma comment 2 visibility 324
-
2024-2025 Güz Dönemi Dönem Sonu (Final) Sınavı İçin Sınav Merkezi Tercihi
date_range 2 Aralık 2024 Pazartesi comment 0 visibility 912
-
2024-2025 Güz Ara Sınavı Giriş Belgeleri Yayımlandı!
date_range 29 Kasım 2024 Cuma comment 0 visibility 1286
-
AÖF Sınavları İçin Ders Çalışma Taktikleri Nelerdir?
date_range 14 Kasım 2024 Perşembe comment 11 visibility 20157
-
Başarı notu nedir, nasıl hesaplanıyor? Görüntüleme : 25842
-
Bütünleme sınavı neden yapılmamaktadır? Görüntüleme : 14700
-
Harf notlarının anlamları nedir? Görüntüleme : 12646
-
Akademik durum neyi ifade ediyor? Görüntüleme : 12642
-
Akademik yetersizlik uyarısı ne anlama gelmektedir? Görüntüleme : 10582