İş Ve Sosyal Güvenlik Hukuku Dersi 7. Ünite Özet

Sosyal Güvenlik Hukuku Hakkında Genel Bilgiler Ve Ülkemizde Sosyal Güvenlik Hizmetlerinin Kurumsal Yapısı

Sosyal Güvenlik Kavramı ve Tarihsel Gelişimi

Sosyal Güvenlik Kavramı

Amerika Birleşik Devletleri’nde, 1935 tarihli Sosyal Güvenlik Kanunu’nda (Social Security Act) sosyal güvenlik kavramı ilk kez kullanılmıştır. Sosyal güvenlik halkın hastalık, işsizlik, yaşlılık, ölüm sebebiyle geçici veya sürekli olarak kazançtan yoksun kalması durumunda düşeceği yoksulluğa karşı çocuk sayısının artması ve analık halinde korunmasına ilişkin alınması gereken önlemler sistemidir.

Geniş Anlamda Sosyal Güvenlik: Zaman içinde yaşanan ekonomik ve sosyal gelişmelere bağlı olarak sosyal güvenliğin amaç ve kapsamında bireye ekonomik güvence sağlama, risklerin ortaya çıkmadan önce önlenmesi ve kişiliğin geliştirilmesi şeklinde genişleme olmuştur.

Dar Anlamda Sosyal Güvenlik: Çağdaş sosyal güvenlik sistemleri bireylere, en çok rastlanan ve en çok zarar veren hastalık, sakatlık, iş kazası ve meslek hastalığı, yaşlılık, ölüm ve işsizlik risklerine karşı bir koruma sağlamaktadır. Bu şekilde, sosyal güvenliğin kapsamında bir daralma olmaktadır.

Sosyal Güvenlik ve Sosyal Riskler

Sosyal risk, ne zaman gerçekleşeceği bilinmemekle beraber ileride gerçekleşmesi muhtemel veya muhakkak olan ve buna maruz kalan kişinin mal varlığında eksilmeye neden olan tehlikedir. Kişileri sosyal risklere koruma, sosyal güvenlik sistem ve politikalarının temel amacıdır.

Sosyal Güvenlik Teknikleri

Geleneksel sosyal güvenlik teknikleri tasarruf, yardımlar, hukuki sorumluluk, yardımlaşma sandıkları ve özel sigortalardır.

Modern sosyal güvenlik teknikleri sosyal sigorta, sosyal yardımlar ve sosyal hizmetler ile devletçe bakılmadır.

Dünyada Sosyal Güvenlik Sisteminin Tarihsel Gelişimi

Sanayi Devrimi’nden önceki dönemde geleneksel sosyal güvenlik teknikleriyle kişiler kendilerini ve ailelerini sosyal risklere karşı korumaya çalışmışlardır. Sanayi Devrimi’yle birlikte sosyal güvenliğin sağlanması konusunda değişiklikler söz konusu olmuştur.

Bismarck, sosyal sigorta sisteminin öncüsü kabul edilmektedir.

Amerika Birleşik Devletleri’nde kabul edilen 1935 tarihli Sosyal Güvenlik Kanunu, çağdaş sosyal güvenlik sisteminin öncülüğünü yapmaktadır.

İlk sosyal güvenlik sistemleri içinde 1942 yılında yayınlanan Beveridge Raporu’nun önemli bir yeri vardır. Raporda öngörülen yeni sosyal güvenlik sistemi ile toplumun yoksulluk sorununa çözüm yolları aranmıştır.

Yeni Zelanda sosyal güvenlik sistemi, tamamen vergilerle finanse edilen devlet yardımlarına dayanan, katılımsız sistemdir.

Şili, sosyal güvenlik sistemini 1982 yılından itibaren tamamen özelleştirmiştir.

Sosyal Güvenliğin Finansmanı

Sosyal güvenliğin finansmanı primler, devlet katkısı ve vergilerle sağlanmaktadır.

Sosyal güvenlik sisteminin finansman yöntemlerinde karşımıza fon biriktirme (kapitalizasyon) yöntemi ile dağıtım yöntemi çıkmaktadır.

Türkiye’de Sosyal Güvenlik Sistemi

Türkiye’de Sosyal Güvenlik Sisteminin Tarihsel Gelişimi

Osmanlı İmparatorluğu Dönemi: Osmanlı

İmparatorluğu’nda kişilerin sosyal güvenliğinin sağlanmasının aile içi yardımlaşma, meslek teşekkülleri çerçevesinde yardımlaşma ve sosyal yardımlar çerçevesinde gerçekleştiği görülmektedir.

Tanzimat’tan önceki dönemde üretim şeklinin zanaatkarlık olmasına bağlı olarak dini esaslara dayalı meslek örgütü olan esnaf zaviyeleri karşımıza çıkmaktadır. Esnaf zaviyelerinin etkisi zaman içinde azalmış ve Osmanlı İmparatorluğu’nda esnaf zaviyelerinin yerini Avrupa’da görülen meslek örgütleri olan “loncalar” almıştır. Loncalarda, Türkiye’de sosyal güvenliğin başlangıcı olarak da kabul edilen “orta sandığı veya teavün sandığı” adı verilen yardımlaşma sandıkları bulunmaktadır. Orta sandığı (teavün sandığı), gelir kaynağını esnaftan alınan aidatlar, loncaya yapılan bağışlar, çıraklıktan kalfalığa, kalfalıktan ustalığa geçişlerde yapılan törenler için alınan para ve harçların oluşturduğu, üyelerine ekonomik ve sosyal yardım sağlamak üzere kurulmuş olan yardımlaşma ve dayanışma sandıklarıdır.

Cumhuriyet Dönemi:

16.07.1945 tarihinde 01.01.1946 tarihinde yürürlüğe girmek üzere “İşçi Sigortaları Kurumu Kanunu” çıkarılmıştır. 08.06.1949 tarihinde çıkarılan ve 01.01.1950 tarihinde yürürlüğe giren 5434 sayılı “T.C. Emekli Sandığı Kanunu” ile memurlar için oluşturulmuş olan çok sayıdaki sandık birleştirilmiştir. 17.07.1964 tarihinde kabul edilen ve 01.03.1965 tarihinde yürürlüğe giren 506 sayılı “Sosyal Sigortalar Kanunu” ile o güne kadar değişik tarihlerde kabul edilen ve dağınık bir görünüm arz eden sosyal sigorta kollarının kapsamı genişletilerek bu Kanunda toplanmıştır. 1983 yılında çıkarılan iki önemli kanunla da tarım sektöründe çalışanların büyük bir bölümü sosyal güvenlik kapsamına alınmıştır. 25.08.1999 tarihinde 4447 sayılı “İşsizlik Sigortası” kabul edilmiş ve 01.06.2000 tarihinde uygulanmaya başlamıştır.

20.05.2006 tarihinde yürürlüğe giren 5502 sayılı “Sosyal Güvenlik Kurumu Kanunu” ile kurulan Sosyal Güvenlik Kurumu, çalışma ilişkisinin niteliğine bağlı olarak farklı sosyal güvenlik kurumlarına bağlı olan sigortalıları bünyesine almıştır. Bu Kanunla Sosyal Sigortalar Kurumu, T.C. Emekli Sandığı ve

Bağ-Kur’un tüzel kişilikleri sona erdirilmiş ve Sosyal Güvenlik Kurumu altında toplanılmışlardır.

Sosyal Güvenlik Kurumu’nun Yapısı

Genel Olarak Sosyal Güvenlik Kurumu: Sosyal Güvenlik Kurumu, kamu tüzel kişiliğine haiz, idari ve mali açıdan özerk bir kuruluş olup Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nın ilgili kuruluşudur. Kurumun temel amacı sosyal sigortacılık ilkelerine dayalı, etkin, adil, kolay erişilebilir, aktüeryal ve mali açıdan sürdürülebilir, çağdaş standartlarda sosyal güvenlik sistemini yürütmektir.

Kanuna göre, ulusal kalkınma strateji ve politikalarıyla yıllık uygulama programlarını dikkate alarak sosyal güvenlik politikalarını uygulamak, bu politikaların geliştirilmesine yönelik çalışmalar yapmak, hizmet sunduğu gerçek ve tüzel kişileri hak ve yükümlülükleri konusunda bilgilendirmek, haklarının kullanılmasını ve yükümlülüklerinin yerine getirilmesini kolaylaştırmak, sosyal güvenliğe ilişkin konularda uluslararası gelişmeleri izlemek, Avrupa Birliği ve uluslararası kuruluşlarla işbirliği yapmak, yabancı ülkelerde yapılacak sosyal güvenlik sözleşmelerine ilişkin gerekli çalışmaları yürütmek, usulüne göre yürürlüğe konulmuş uluslararası antlaşmaları uygulamak, sosyal güvenlik alanında kamu idareleri arasında koordinasyon ve işbirliğini sağlamak ve Sosyal Güvenlik Kurumu Kanunu ve diğer kanunlar ile Kuruma verilen görevleri yapmak Kurumun görevleridir.

Sosyal Güvenlik Kurumu’nun Organları: Sosyal Güvenlik Kurumu’nun organları genel kurul, yönetim kurulu ve başkanlıktır. Genel kurul, bir karar organı olmayıp danışma organı niteliği taşımaktadır. Yönetim kurulu, bir karar organı olup Kurumun en yüksek karar, yetki ve sorumluluğunu taşımaktadır. Başkanlık teşkilatı, merkez ve taşra teşkilatından oluşur. Başkanlık merkez teşkilatı ise, hizmet birimlerinden meydana gelir. Başkan, Kurumun en üst amiri olup başkanlık icraatından ve emir altındakilerin faaliyet ve işlemlerinden yönetim kuruluna karşı sorumludur.

Sosyal Sigortaların Uygulama Alanı

Kişiler Açısından Uygulama Alanı:

  • Sigortalı Sayılanlar; hizmet akdi ile bir veya birden fazla işveren tarafından çalıştırılanlar, köy ve mahalle muhtarları, gerçek veya basit usulde gelir vergisi mükellefi olanlar, esnaf ve sanatkar siciline kayıtlı olanlar, anonim şirketlerin yönetim kurulu üyesi olan ortakları, sermayesi paylara bölünmüş komandit şirketlerin komandite ortakları, diğer şirket ve donatma iştiraklerinin ise tüm ortakları, tarımsal faaliyette bulunanlar, seçimle veya atama yoluyla kamu idarelerinde göreve gelenler, Milli Savunma Bakanlığı ve Emniyet Genel Müdürlüğü hesabına okuyan öğrenciler
  • Kısmen Sigortalı Sayılanlar; ceza infaz kurumları ile tutukevleri bünyesinde oluşturulan tesis, atölye ve benzeri ünitelerde çalıştırılan hükümlü ve tutuklular hakkında iş kazası ve meslek hastalığı ile analık sigortası uygulanır. Çırak ve işletmelerde mesleki eğitim gören öğrenciler hakkında iş kazası ve meslek hastalığı ile hastalık sigortası, meslek edindirme, geliştirme ve değiştirme eğitimine katılan kursiyerler iş kazası ve meslek hastalığı sigortası uygulanır. İşverenler tarafından yurt dışındaki işyerlerinde çalıştırılmak üzere götürülen Türk işçileri sigortalı sayılır.
  • Sigortalı Sayılmayanlar; işverenin işyerinde ücretsiz çalışan eşi, aynı konutta birlikte yaşayan ve üçüncü derece dahil bu dereceye kadar hısımlar arasında ve aralarına dışardan başka kimse katılmaksızın, yaşadıkları konut içinde yapılan işlerde çalışanlar, ev hizmetlerinde çalışanlar, askerlik hizmetlerini er ve erbaş olarak yapmakta olanlar ile yedek subay okulu öğrencileri, yabancı bir ülkenin sosyal güvenlik mevzuatına tabi olanlar, yüksekokullarda fiilen normal eğitim süreleri içinde yapılan tatbiki mahiyetteki yapım ve üretim işlerinde çalışan öğrenciler, sağlık hizmet sunucuları tarafından işe alıştırılmakta olan veya rehabilite edilen hasta veya malullerdir.
  • Sigortalılığın Başlangıcı ve Bildirimi; a bendi kapsamında sigortalı sayılanlar için çalışmaya, mesleki eğitime veya staja veya bursiyer olarak göreve başladıkları tarihten, b bendi kapsamında sigortalı sayılanlardan gelir vergisi mükellefi olanlar ile şahıs şirketlerinden kollektif, adi komandit şirketlerin komandite ve komanditer ortakları ve donatma iştiraki ortaklarının vergi mükellefiyetlerinin başladıkları tarihten, sermaye şirketlerinden limited şirket ortakları ile sermayesi paylara bölünmüş komandit şirketlerin komandite ortaklarının şirketin ticaret sicil memurlukları tarafından tescil edildikleri tarihten, anonim şirketlerin yönetim kurulu üyesi olan ortaklarının yönetim kuruluna seçildikleri tarihten, gelir vergisinden muaf olanların ise esnaf ve sanatkar siciline kayıtlı oldukları tarihten, tarımda kendi adına ve hesabına bağımsız çalışanlar için tarımsal faaliyetlerinin kanunla kurulu ilgili meslek kuruluşları tarafından veya kendileri tarafından 1 yıl içinde bildirilmesi halinde kaydedildiği tarihten, bu süre içinde bildirilmemesi halinde ise bildirimin Kuruma yapıldığı tarihten, köy ve mahalle muhtarları için seçildikleri tarihten, 4. maddenin 3. fıkrasında belirtilenler için ise lisans belgesine istinaden fiilen çalışmaya başladıkları tarihten, c bendi kapsamında sigortalı sayılanlar için göreve başladıkları veya Kanunun 4. maddesinin 4. fıkrasının (d), (e) ve (f ) bentleri kapsamındaki okullarda (polis akademisi ve harp okullarıJandarma ve Sahil Güvenlik Akademisi) öğrenime başladıkları tarihten itibaren başlar.
  • Sigortalılığın Sona Ermesi; a. Kanunda 4. maddenin 1. fıkrasının (a) bendi kapsamındaki sigortalıların hizmet akdinin sona erdiği tarihten, b. Kanunda 4. maddenin 1. fıkrasının (b) bendi kapsamındaki sigortalıların, Gelir vergisi mükellefi olanlar için mükellefiyetlerini gerektiren faaliyetlerine son verdikleri tarihten, Gelir vergisinden muaf olanlar için esnaf ve sanatkar sicili kaydının silindiği tarihten, Şahıs şirketlerinden kollektif, adi komandit şirketlerin komandite ve komanditer ortakları ve donatma iştiraki ortaklarının vergi mükellefiyetlerinin sona erdiği tarihten, Tarımda kendi adına ve hesabına bağımsız çalışanlar için tarımsal faaliyetinin sona erdiği tarihten, Köy ve mahalle muhtarlarının muhtarlık görevlerinin sona erdiği tarihten, yabancı ülkede sigortalı olarak çalışmaya başladığı veya sosyal güvenlik sistemine dahil olduğu tarihten bir gün öncesinden, Gelir vergisinden muaf olan ancak esnaf ve sanatkarlar sicili kaydına istinaden 4. maddenin 1. fıkrasının (b) bendi kapsamında sigortalı sayılanlardan bu sigortalılıklarının devamı sırasında hizmet akdi ile çalışanların çalışmaya başladığı tarihten bir gün öncesinden, 6132 sayılı Kanuna tabi jokey ve antrenörler için lisansları yenilenmeyenlerin lisanslı oldukları yılın sonundan, c. Kanunda 4. maddenin 1. fıkrasının (c) bendi kapsamında sigortalı sayılanların ölüm veya aylık bağlanmasını gerektiren hallerde görev aylıklarının kesildiği tarihi, 5434 sayılı Kanunun 40. maddesinde belirtilen yaş hadleri ile sıhhi izin sürelerinin doldurulması halinde ise bu süre ve hadlerin doldurulduğu tarihleri takip eden aybaşından, diğer hallerde ise görevden ayrıldıkları tarihten, d. Kanunda 5. madde gereği bazı sigorta kollarına tabi tutulanların sigortalı sayılmalarını gerektiren halin sona erdiği tarihten, e. Kanunda 6. maddenin 1. fıkrasının (l) bendi kapsamında olanlardan çalışmakta iken bulunduğu ülkenin sosyal güvenlik kurumu ile irtibatlandırılanlar ile uluslararası sosyal güvenlik sözleşmeleri çerçevesinde seçimini bu yönde kullananlar için sigortalandıkları tarihten itibaren sona erer.
  • İsteğe Bağlı Sigortalılık; kişilerin isteğe bağlı olarak prim ödemek suretiyle uzun vadeli sigorta kollarına ve genel sağlık sigortasına tabi olmalarını sağlayan sigortadır.
  • İşveren, İşveren Vekili ve Alt İşveren Kavramları; İşveren, 5510 sayılı Kanunun 4. maddenin birinci fıkrasının (a) ve (c) bentlerine göre sigortalı sayılan kişileri çalıştıran gerçek veya tüzel kişiler

ile tüzel kişiliği olmayan kurum ve kuruluşlardır. İşveren vekili, işveren adına ve hesabına, işin veya görülen hizmetin bütününün yönetim görevini yapan kimsedir. Alt işveren, bir işverenden işyerinde yürüttüğü mal veya hizmet üretimine ilişkin bir işte veya bir işin bölüm veya eklentilerinde, iş alan ve bu iş için görevlendirdiği sigortalıları çalıştıran üçüncü kişidir.

Yer Açısından Uygulama Alanı: İşyeri, sigortalı sayılanların maddî olan ve olmayan unsurlar ile birlikte işlerini yaptıkları yerlerdir.

Sosyal Sigortaların Finansmanı ve Primler

Sosyal sigortaların finansmanında, fon biriktirme (kapitalizasyon) ve dağıtım yöntemleri uygulanmaktadır.

Prim Oranları ve Devlet Katkısı: Kısa vadeli sigorta kolları prim oranı, sigortalının prime esas kazancının %2’sidir. Bu primin tamamını işveren öder. Uzun vadeli sigorta kolları yani malullük, yaşlılık ve ölüm sigortaları prim oranı, sigortalının prime esas kazancının %20’sidir. Bunun %9’u sigortalı hissesi, %11’i ise işveren hissesidir. Genel sağlık sigortası primi, kısa ve uzun vadeli sigorta kollarına tabi olanlar için prime esas kazancın %12,5’idir. Bu primin %5’i sigortalı, %7,5’i ise işveren hissesidir. İşsizlik sigortası prim oranı, prime esas aylık brüt kazancın %1 sigortalı, %2 işveren ve %1 Devlet payıdır. İsteğe bağlı sigortalılar için uzun vadeli sigorta kolları açısından prim oranı, prime esas kazancın alt ve üst sınırı arasında sigortalı tarafından belirlenen prime esas aylık kazancın %32’sidir. Bunun %20’si uzun vadeli, %12’si ise genel sağlık sigortası prim oranıdır. Devlet, Sosyal Güvenlik Kurumu’nun ay itibarıyla tahsil ettiği malullük, yaşlılık ve ölüm sigortaları ile genel sağlık sigortası priminin 1/4’i oranında Kuruma katkı yapar.

Sosyal Sigorta Primlerinde Teşvikler: 5510 sayılı Kanunun 4. maddesinin 1. fıkrasının (a) bendi kapsamındaki sigortalıları çalıştıran özel sektör işverenlerinin malullük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primlerinden işveren hissesinin 5 puanlık kısmına isabet eden tutar Hazine tarafından karşılanır. 4447 sayılı İşsizlik Sigortası Kanunu’nun geçici 7. maddesinde, 18 yaşından büyük ve 29 yaşından küçük olanlar ile yaş şartı aranmaksızın 18 yaşından büyük kadınların istihdamının teşvikine ilişkin düzenlemeye yer verilmiştir. 4857 sayılı İş Kanunu’nun 30. maddesinde işyerinde belirli sayıda işçi çalıştıran işverenlere Kanunda belirtilmiş oranda engelli çalıştırma yükümlülüğü düzenlenmiştir.

Prime Esas Kazancın Belirlenmesi: 5510 sayılı Kanunun 80. maddesinde, hangi tür kazançların prim hesabında dikkate alınacağı hangilerinin ise dikkate alınmayacağı düzenlenmiştir. Buna göre, Kanunda 4. maddenin 1. fıkrasının (a) bendi kapsamındaki sigortalıların prime esas kazançlarının hesabında hak edilen ücretler, prim, ikramiye ve bu nitelikteki her çeşit istihkaktan o ay içinde yapılan ödemelerin ve işverenler tarafından sigortalılar için özel sağlık sigortalarına ve bireysel emeklilik sistemine ödenen tutarlar ile idare veya yargı mercileri tarafından verilen karar gereğince ücret, fazla mesai, prim, ikramiye niteliğinde ödemelerden sigortalılara o ay içinde yapılan ödemelerin brüt toplamı esas alınır.

Prim Belgeleri: İşverenler, aylık prim ve hizmet belgesi düzenlemekle yükümlüdürler.

Primlerin Ödenmesi: 5510 sayılı Kanunun 87. maddesinde sosyal sigorta primlerinin kimler tarafından ödeneceği düzenlenmiştir. Buna göre, Kanunun uygulanmasında kısa ve uzun vadeli sigorta kolları ile genel sağlık sigortası ve isteğe bağlı sigorta bakımından 4. maddenin 1. fıkrası (a) ve (c) bentleri kapsamında iş sözleşmesiyle çalışan sigortalılar ve devlet memurları ve kamu görevlileri ile ceza ve tutukevlerinde çalışanlar açısından bunları çalıştıran işverenleri prim ödemekle yükümlüdür.

Prim Borçlarına Halef Olma, Gecikme Cezası, Gecikme Zammı ve İadesi Gereken Primler: Sigortalının çalıştırıldığı işyeri aktif veya pasifi ile birlikte devralınır veya intikal ederse ya da başka bir işyerine katılır veya birleşirse eski işverenin Kuruma olan prim ile gecikme cezası, gecikme zammı ve diğer ferilerinden oluşan borçlarından aynı zamanda yeni işveren de müştereken ve müteselsilen sorumludur. Kurumun prim ve diğer alacakları süresi içinde ve tam olarak ödenmezse, ödenmeyen kısmı sürenin bittiği tarihten itibaren ilk üç aylık sürede her bir ay için %2 olan oranında gecikme cezası uygulanarak artırılır. Yanlış veya yersiz alınmış olduğu tespit edilen primler, alındıkları tarihten 10 yıl geçmemiş ise hisseleri oranında işverenlere, sigortalılara, isteğe bağlı sigortalılara veya genel sağlık sigortalılarına veya hak sahiplerine kanuni faizi ile birlikte geri verilir.

Kurum Alacaklarında Zamanaşımı Süresi: Kurumun prim ve diğer alacakları, ödeme süresinin dolduğu tarihi takip eden takvim yılı başından başlayarak 10 yıllık zamanaşımına tabidir.


Güz Dönemi Ara Sınavı
7 Aralık 2024 Cumartesi
v