İşletme Hukuku Dersi 1. Ünite Sorularla Öğrenelim
Ticari İşletme
Ekonomik sistem nedir?
Ekonomik sistem, bir ülkenin sahip olduğu kaynakların, gereksinme ve isteklerinin karşılanması amacıyla, vatandaşları arasında dağılımını temel alan kurallar bütünüdür. İşletmeler ekonomik sistemin temel birimleridir.
İşletmelerin ekonomik sistem içerisindeki faaliyetlerini anlatınız.
İşletmeler ekonomik sistem içerisindeki belli bir sektöre bağlı olarak faaliyet gösterirler. Faaliyetlerin sürdürülmesi sırasında, ekonomik sistem özellikleri ve sektörel çevre unsurları ile karşılıklı etkileşim içindedirler. İşletmelerin izleyecekleri politikaların, içinde bulundukları çevrenin koşullarına uygun olması gerekir. İşletmelerin çevresini oluşturan gruplarla ilişkisi, onların beklentilerini karşılama ve faaliyetleri yoluyla onları etkileme biçiminde ortaya çıkar. Her işletme çevresindeki kişi ve kurumlara karşı sorumludur. Bu sorumluluğun gereği olarak bu kişilerin gereksinmelerini karşılamak zorundadır. Talep edilen mal ve hizmetleri üretmek, bunları talep edilen yerde ve talep edilen zamanda sunmak, yasalara uygun davranmak, istihdam yaratmak işletmelerin sorumluluğundadır. İşletmeler çevreden etkilenirken çevre unsurları da işletmelerin faaliyetlerinden ve uygulamalarından etkilenir. Örneğin yeni ürünleri kullanma alışkanlığı edinme, işletmeler arası rekabetin sonuçlarına katlanma gibi.
İşletme kavramını tanımlayınız.
İşletme, insan gereksinmelerinin karşılanması için mal ve/veya hizmet üretiminin gerçekleştirildiği ekonomik birimdir. İşletmelerde, ekonomik bir mal veya hizmet üretimi için üretim faktörleri biraraya getirilir.
İşletmelerin amaçlarını anlatınız.
İşletmelerde geleneksel olarak iki temel amaç ortaya çıkar; kâr elde etmek ve topluma hizmet etmek. Bunların dışında işletmelerin kendi koşullarına göre ağırlık verdiği özel amaçlar da söz konusudur.
Teşebbüs kavramını tanımlayınız.
Teşebbüs kavramına ilişkin çeşitli tanımlamalardan söz etmek mümkündür.
Teşebbüs, başkalarının gereksinmelerini karşılamak üzere, pazarı olan ve pazarda fiyatı oluşan ekonomik mal ve hizmetleri ortaya koymak ve sahibine kâr sağlamak amacını güden bir işletme olarak tanımlanmaktadır. Bu durumda, teşebbüs işletmeye göre daha geniş anlamlı olarak ele alınmaktadır.
Bir diğer tanıma göre ise teşebbüs; belirli bir yasal, finansal, örgütsel ve ekonomik özelliğe sahip kuruluş olarak da tanımlanmaktadır. İşletme daha çok bir fabrika, satış mağazası gibi mal veya hizmet üreten ya da pazarlayan teknik bir birimdir.
4054 sayılı Rekabetin Korunması Hakkında Kanunda yer alan tanıma göre ise teşebbüs; piyasada mal veya hizmet üreten, pazarlayan, satan gerçek ve tüzel kişilerle, bağımsız karar verebilen ve ekonomik bakımdan bir bütün teşkil eden birimleri ifade etmektedir.
İşletmeler nasıl sınıflandırılmaktadır? Kısaca belirtiniz.
İşletmeler çeşitli açılardan sınıflandırılabilir. Üretilen mal ve hizmet çeşidi yönünden: endüstri işletmeleri, ticaret işletmeleri, hizmet işletmeleri olarak; üretim araçlarının mülkiyetine göre: özel kesim işletmeleri, kamu kesimi işletmeleri, yabancı sermayeli işletmeler; hukuki yapılarına göre: özel işletmeler (kişi şirketleri: tek kişi işletmesi, adi şirket, kollektif, komandit şirket; sermaye şirketleri: anonim, limited, sermayesi paylara bölünmüş komandit şirket, kooperatif), kamu işletmeleri, yabancı sermayeli işletmeler; ulusal kökenlerine göre: ulusal işletmeler, uluslararası işletmeler, çok uluslu şirket; büyüklüklerine göre, büyük işletmeler, küçük ve orta ölçekli işletmeler olarak işletmeleri sınıflandırmak mümkündür.
İşletmelerin çevre ilişkilerini anlatınız.
İşletmelerin çevre ilişkileri iç ve dış çevre olarak ayrılmıştır. İç çevre unsurları, işletmeyi doğrudan etkileyen ve karşılığında işletme faaliyetlerinden doğrudan etkilenen unsurlardır. İşletmelerin iç çevresinde yer alan temel unsurlar; sermaye sahipleri, yöneticiler, çalışanlar ve onlardan kaynaklanan yönetim biçimi ya da örgüt kültürüdür. İşletmelerin dış çevresinde; devlet ve yasalar, tüketiciler, toplum yapısı ve kültürü, rakipler, tedarikçi işletmeler, diğer işletmeler, fiziksel çevre koşulları yer alır. Uluslararası faaliyetleri olan işletmeler bu sayılanlar dışında uluslararası çevre koşulları ile de çevrelenmiştir.
Ticari işletme kavramını tanımlayınız.
Ticari işletme Ticaret Kanununun temel kavramı olup Türk Ticaret Kanununda tanımlanmıştır. TTK m.11’e göre: “ticari işletme, esnaf işletmesi için öngörülen sınırı aşan düzeyde gelir sağlamayı hedef tutan faaliyetlerin devamlı ve bağımsız şekilde yürütüldüğü işletmedir”.
Türk Ticaret Kanununa göre ticari işletmenin unsurları nelerdir? Sıralayınız.
Kanundaki tanıma göre ticari işletme kavramının dört unsuru bulunmaktadır. Bunlar;
- Gelir sağlama amacı,
- Devamlılık,
- Bağımsızlık,
- Esnaf faaliyeti sınırlarını aşmadır.
Ticari işletmenin gelir sağlama amacını anlatınız.
Ticari işletmeler iktisadi bir amaç için kurulurlar. Buna göre, her ticari işletme gelir elde etme amacını taşımalıdır. Hayır yapma veya yardım amacıyla kurulan işletmeler, ticari işletme sayılmazlar. Gelir sağlama amacını taşımakla birlikte, işletmenin gelir elde edememesi veya zarar etmesi, ticari işletme niteliğini ortadan kaldırmaz. Ticari işletmenin kâr elde etmek yerine üyelerine ekonomik menfaat sağlamak amacını taşıması da mümkündür.
Ticari işletmenin devamlılık unsurunu anlatınız.
Ticari işletme faaliyeti, devamlı şekilde yürütülen faaliyetlerden oluşmalıdır. Bir sefere mahsus veya tesadüfen ortaya çıkan bir fırsattan yararlanmak için yapılan faaliyetler, gelir sağlamayı amaçlasa bile, bir ticari işletmenin varlığını göstermezler.
Faaliyetin mevsimlik olması veya hastalık gibi zorunlu sebepler ticari işletme nitelendirmesine engel değildir. Örneğin plaj ve kayak işletmeciliği gibi bazı faaliyetler tabiatı gereği mevsimseldir. Önemli olan dönemi içindeki kesintisiz ve düzenli çalıştırmadır.
Ticari işletmenin bağımsızlık unsurunu anlatınız.
Bağımsızlık unsuruna göre, başka biri veya işletmeye bağlı olarak bir faaliyetin yürütülüyor olması halinde bu koşul yerine gelmemiş demektir. Buna göre şubeler bağımsız bir ticari işletme değildir. Zira şubeler aynı gerçek veya tüzel kişiye ait olup iç ilişkide merkeze bağlıdır. Bundan başka ticari temsilci, ticari vekil gibi çeşitli yönetim ve temsil yetkilerine sahip kişilerin faaliyetleri de ayrı bir ticari işletme değildir.
Ticari işletmenin esnaf faaliyeti sınırını aşma unsurunu anlatınız.
Ticari işletme faaliyetinden söz edebilmek için ortada esnaf işletmesini boyutunu aşan bir işletme var olmalıdır. Zira gelir sağlamayı amaçlamak, devamlılık ve bağımsızlık unsurları, esnaf işletmeleri için de geçerlidir. Bir iktisadi faaliyet, iş hacmi itibariyle esnaf işletmesinin sınırlarını aştığı takdirde ticari işletme olarak nitelendirilir. Sonuçta bir faaliyet ticari işletme olarak nitelendirildiğinde Türk Ticaret Kanunu’nun uygulama alanına girecek, ticari işletme dışında bir işletme olarak vasıflandırılırsa bu kanunun kapsamına girmeyecektir.
Ticari işletmenin malvarlığına dâhil olan unsurlar nelerdir?
Ticari işletmenin malvarlığına dâhil olan unsurlar maddi unsurlar ve maddi olmayan unsurlar olmak üzere iki gruba ayrılır. Maddi unsurlara ticari işletmenin el ile tutulan göz ile görülen yani fiziki veya cismani varlığı bulunan unsurları girmektedir. İşletmenin üzerinde bulunduğu taşınmaz, binası, üretimde kullandığı makine, araç ve gereçler, işlenmek üzere satın alınan hammadde, nakilde kullanılan taşıtlar vb. varlıklar işletmenin maddi unsurları arasında sayılabilir. Maddi olmayan unsurlardan bedensel veya fiziki varlığı bulunmayan bir takım haklar anlaşılır. Bu kapsama ticaret unvanı, işletme adı, marka, patent, endüstriyel tasarım, faydalı model, fikir ve sanat eserleri üzerindeki haklar (telif hakları), kiracılık hakkı, know-how, müşteri çevresi hakkı (goodwill) gibi haklar girmektedir.
Know-how kavramını tanımlayınız.
Patent niteliğinde olmasa dahi, işletme içerisinde organizasyon, yönetim, üretim ve dağıtım gibi konularda ulaşılan teknik ve ticari bilgi ve tecrübe birikimidir.
Müşteri çevresi hakkı kavramını tanımlayınız.
Bir ticari işletmenin sevk ve yönetiminin kendi müşteri çevresi üzerinde yarattığı rağbetten dolayı sahip olunan haktır.
İşletme merkezi nedir?
İşletme merkezi, ticari işletmenin ticari, hukuki ve idari faaliyetlerinin toplandığı ve işlemlerinin yürütüldüğü yerdir. Bir işletmenin birimlerinin (depolar, şantiyeler, teknik birimler, idari ve hukuki birimler gibi) dağınık olması durumunda idari ve hukuki işlemlerin yürütüldüğü yer merkezdir.
Şube nedir?
Şube, ticari işletme adına ve hesabına işlemlerde bulunmak üzere, iç ilişkide bağımlı ve dış ilişkide kendisine tanınmış yetkiler ölçüsünde bağımsız bir işlerinde fakat merkezin ticaret unvanı altında ve merkezle aynı alanda ve aynı tacire ait olmak üzere faaliyette bulunan, ancak ticari işletmeden ayrı bir hukuki kişiliği bulunmayan bir örgütlenme biçimidir.
Şube sayılmanın sonuçları nelerdir?
Bir birimin şube sayılmasının sonuçları şunlardır:
- Merkezi Türkiye’de bulunan ticari işletmelerin şubeleri bulundukları yerin ticaret siciline tescil ve ilan olunur (TTK m.40/3). Merkezleri Türkiye dışında bulunan ticari işletmelerin Türkiye’deki şubeleri, kendi ülkelerinin kanunlarının ticaret unvanına ilişkin hükümleri saklı kalmak şartıyla, yerli ticari işletmeler gibi tescil olunur (TTK m.40/4). 5174 sayılı TOBB ile Odalar ve Borsalar Kanunu m.9’a göre şubeler bulundukları yerin sanayi ve ticaret odalarına da kayıt yaptırmak zorundadırlar.
- Her şube, kendi merkezinin ticaret unvanını, şube olduğunu belirterek kullanmak zorundadır. Bu unvana şube ile ilgili ekler yapılabilir (TTK m.48/1). Merkezi yabancı ülkede bulunan bir işletmenin Türkiye’deki şubesinin ticaret unvanında, merkezin ve şubenin bulunduğu yerlerin ve şube olduğunun gösterilmesi şarttır (TTK m.48/3).
- Ticari işletmenin devrinde devrin kapsamına şubeler de dahildir (TTK m.11/3, TBK m.202).
- Merkezleri yurt dışında bulunan ticari işletmelerin Türkiye’deki şubelerinin başına yerleşim yeri Türkiye’de bulunan tam yetkili bir ticari mümessil atanır (TTK m.40/4).
- Şubenin yaptığı işlemlerden dolayı şubenin bulunduğu yerde de dava açılabilir ve icra takibi yapılabilir (HMK m.14/1, İİK m.50). Ancak iflas davası merkezin bulunduğu yerde açılabilir (İİKm.154).
Ticari işletmenin devri nasıl gerçekleşir, anlatınız.
Ticari işletmenin devri malvarlığı unsurlarının tamamını kapsar. TTK m.11/3’e göre; ticari işletme, içerdiği malvarlığı unsurlarının devri için zorunlu tasarruf işlemlerinin ayrı ayrı yapılmasına gerek olmaksızın bir bütün hâlinde devredilebilir. Aksi öngörülmemişse, devir sözleşmesinin duran malvarlığını, işletme değerini, kiracılık hakkını, ticaret unvanı ile diğer fikrî mülkiyet haklarını ve sürekli olarak işletmeye özgülenen malvarlığı unsurlarını içerdiği kabul olunur.
İşletmenin hem aktifleri hem pasifleri devir kapsamına girecektir. İşletmenin devri kural olarak bütün unsurları kapsamakla birlikte bu her zaman şart değildir. Bazı unsurlar kapsam dışı bırakılabilir. Önemli olan devredilen unsurlarla bir işletmenin varlığından ve bunu işletebilme imkanından söz edilebilsin. Asgari şartlar için bu yeterlidir. Bu bakımdan taraflar anlaşarak bazı unsurları devir kapsamı dışında bırakabileceklerdir.
Ticari işletmenin devri için uyulması gereken prosedürü anlatınız.
Ticari işletmenin devri için devir sözleşmesinin yazılı şekilde yapılması ve ticaret siciline tescil ve ilan edilmesi gerekmektedir. Ticari işletmenin devrinde bazı özel kanunlar gereği başka bazı koşulların yerine getirilmesi de gerekebilmektedir. Örneğin, Rekabetin Korunması Hakkında Kanun ve ilgili tebliğler uyarınca bir işletmenin devri veya başka bir işletme ile birleşmesi için izin alınması gerekiyorsa bu işlemler için Rekabet Kurulu’ndan izin alınması icap etmektedir. Üçüncü kişilere de devrin hüküm ifade etmesi ve devralanın işletme borçlarından dolayı sorumluluğunun başlayabilmesi için devrin alacaklılara ihbar veya Türkiye Ticaret Sicili Gazetesiyle ilan edilmesi gerekmektedir (BK m.202/1).
Ticari işletmenin devrinde devralan ve devredenin sorumluluğunu anlatınız.
Ticari işletmesini devreden tacir, devirden dolayı ticareti bırakmış olacağından tacir sıfatını kaybeder. Ancak İcra İflas Kanunu madde 44 uyarınca ticareti terkinin ilan edilmesinden itibaren, bu kişi bir yıl daha borçlardan iflas yoluyla takip edilebilir. Devralan kişi işletmeyi devraldığını üçüncü kişilere veya alacaklılara ihbar ettiği andan itibaren işletmenin daha önceki borçlarından sorumludur.
Devreden ise devrin ilan veya ihbarına kadar doğan borçlardan dolayı, devralanla birlikte iki yıl süreyle müteselsilen sorumludur. Bu iki yıllık süre, muaccel (vadesi gelmiş) borçlarda devrin ihbar veya ilan edildiği tarihten itibaren başlar. Müeccel (vadesi gelmemiş) borçlarda ise, vade gününden itibaren iki yılın geçmesiyle devredenin sorumluluğu sona erer.
Ticari işletmenin rehni nasıl yapılır?
Ticari işletmenin rehni, 20.10.2016 tarih ve 6750 sayılı Ticari İşlemlerde Taşınır Rehni Kanunu’na (TİTRK) göre yapılmaktadır.
Rehin hakkı, rehin sözleşmesinin Rehinli Taşınır Siciline tescil edilmesiyle kurulur. Rehin sözleşmesi elektronik ortamda ya da yazılı olarak düzenlenir. Elektronik ortamda düzenlenen rehin sözleşmesinin Sicile tescil edilebilmesi için sözleşmenin güvenli elektronik imza ile onaylanması şarttır. Yazılı olarak düzenlenen rehin sözleşmesinin Sicile tescil edilebilmesi için tarafların imzalarının noterce onaylanması veya sözleşmenin Sicil yetkilisinin huzurunda imzalanması şarttır.
Rehin, rehin hakkı ve rehin sözleşmesi kavramlarını tanımlayınız.
Rehin; bir borcun ödeneceğine teminat olarak, ödenince geri alınmak şartıyla borçlu tarafından alacaklıya bir malın verilmesidir.
Rehin hakkı; taşınır varlığın türünden, rehin verenin veya rehinli alacaklının durumundan, rehinle güvence altına alınan borcun niteliğinden veya tarafların onu rehin hakkı olarak adlandırmasından bağımsız olarak, bir borcun ödenmesini veya ifa edilmesini güvence altına almak amacıyla, alacağın devrinde devralanın alacak hakkı da dâhil olmak üzere, taşınır varlık üzerinde, zilyetliğin devrine gerek olmaksızın tesis edilen sınırlı ayni haktır.
Rehin sözleşmesi ise rehin hakkını tesis etmek amacıyla rehin veren ile alacaklı arasında imzalanan sözleşmedir.
Ticari işletme rehninde rehin sözleşmesinde yer alması zorunlu unsurlar nelerdir?
Rehin sözleşmesinde aşağıdaki hususların yer alması zorunludur (TİTRK m.4/6):
- Rehin sözleşmesinin tarafı,
- Borcun konusu, borcun miktarı, borcun miktarı belirli değilse rehnin ne miktar için güvence teşkil ettiği, ödenecek para cinsi ve rehnin azami miktarı,
- Rehne konu varlık ile bu varlığın ayırt edici özelliklerini belirten seri numarası, markası, üretim yılı, şasi numarası, belge seri numarası gibi hususlar.
Ticari işletme rehninde rehin hakkı hangi taşınır varlıklar üzerinde kurulabilir?
Rehin hakkı aşağıda belirtilen taşınır varlıklar üzerinde kurulabilir (TİTRK m.5):
- Alacaklar
- Çok yıllık ürün veren ağaçlar
- Fikri ve sınai mülkiyete konu haklar
- Hammaddeler
- Hayvanlar
- Her türlü kazanç ve iratlar
- Başka bir sicile kaydı öngörülmeyen ve idari izin belgesi niteliğinde olmayan her türlü lisans ve ruhsatlar
- Kira gelirleri
- Kiracılık hakkı
- Makine ve teçhizat, araç, ekipman, alet, iş makinaları, elektronik haberleşme cihazları dâhil her türlü elektronik cihaz gibi menkul işletme tesisatı
- Sarf malzemeleri
- Stoklar
- Tarımsal ürünler
- Ticaret unvanı ve/veya işletme adları
- Ticari işletme veya esnaf işletmeleri
- Ticari plaka ve ticari hat
- Ticari projeler
- Vagonlar
- Üçüncü kişiler zilyetliğindeki taşınır varlıklar, haklar ve paylı mülkiyet hakları.
Rehin hakkının tesisi ve üçüncü kişilere karşı hüküm ifade etmesi nasıl gerçekleşir?
Rehin hakkının tesisi ve üçüncü kişilere karşı hüküm ifade etmesi, rehinli alacaklılar arasında öncelik hakkının belirlenmesi, rehinli taşınır varlık ile alacağın devrinin tescili amacıyla Rehinli Taşınır Sicili kurulur. Rehinli Taşınır Sicili alenidir. Gümrük ve Ticaret Bakanlığı, Sicilin faaliyetlerini her zaman denetlemeye ve gerekli önlemleri almaya yetkilidir. Sicil, Bakanlıkça alınan önlemlere ve verilen talimatlara uymakla yükümlüdür. Rehin hakkı, rehin sözleşmesinin Sicile tescil edilmesiyle üçüncü kişilere karşı hüküm ifade eder.
Ticari iş kavramını tanımlayınız ve önemini belirtiniz.
Ticari iş, adi nitelikte olmayan işleri ifade eden bir kavramdır. Bu ayırımın temel önemi, adi işlerin- başta Türk Medeni Kanunu (TMK) ve Türk Borçlar Kanunu (TBK) olmak üzere genel hükümlere, ticari işlerin ise ticari hükümlere tabi olmasında görülür.
Ticari işin belirlenmesinde kullanılan ölçütler nelerdir?
Ticari işlerin belirlenmesi için kullanılan dört ayrı ölçüt vardır:
- TTK’da düzenlenmiş işler,
- Bir ticari işletmeyi ilgilendiren işler,
- Ticari iş karinesi,
- Taraflardan birisi için ticari olan sözleşmeler.
TTK’da düzenlenmiş işler kavramını tanımlayınız.
TTK m.3’e göre, kanunda düzenlenen hususlar, tarafların tacir olup olmadığına veya işin ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticaridir. TTK’da düzenlenmiş olmasından dolayı mutlak ticari iş olarak nitelendiren işler şu şekilde sıralanabilir: sigorta işleri, taşıma işleri, kambiyo senetleri, hisse senetlerine ilişkin işlemler, haksız rekabet, çatma.
Bir ticari işletmeyi ilgilendiren işler kavramını açıklayınız.
Ticari işletmeleri ilgilendiren işler, diğer kanunlarda düzenlenmiş olsalar bile, ticari iş sayılırlar (TTK m.3). Buna göre ticari işletmede yürütülen ticari faaliyetler ile doğrudan veya dolaylı bir şekilde ilgisi bulunan her türlü iş, fiil ve işlem ticari nitelik taşır. Örneğin, kira sözleşmesi TBK’da düzenlenmiş olmasına rağmen bir ticari işletme kurmak amacıyla işyeri kiralanması, sadece ticari işletmeyi ilgilendirdiği için ticari iş sayılır. Aynı şekilde bir işletmenin işçilerinin taşınması için servis otobüsü işleticisi ile anlaşma yapılması, işletmenin defterlerinin tutulması için bir mali müşavir ile anlaşılması ticari işletmeyi ilgilendirir ve ticari iş hükümlerine tabi olur.
Ticari iş karinesini açıklayınız.
Taciri ilgilendiren iş, işlem ve fiiller de, ticari iş niteliği taşır. Tacirin yaptığı her türlü işin ticari iş sayılması ticari iş karinesi olarak adlandırılır. Ticari iş karinesi tüzel kişiler bakımından mutlak nitelik taşır ve tüzel kişi tacirlerin bütün iş, fiil ve işlemleri ticari hükümlere tabi olur.
Taraflardan birisi için ticari olan sözleşmeler kavramını açıklayınız.
Taraflardan yalnız biri için ticari nitelik taşıyan sözleşmeler, kanunda aksine hüküm olmadıkça, diğeri için de ticari iş sayılır (TTK m.19/2). Bir sözleşmenin ticari iş hükümlerine tabi olması için her iki taraf için de ticari nitelikte olması gerekmez. Memur, işçi, öğrenci, ev hanımı gibi ticaretle uğraşmayan kişilerin yaptıkları sözleşmeler de karşı tarafın tacir olması koşuluyla, ticari hükümlere tabi olacaktır. Sözleşenin taraflarından birinin tacir olması ticari hükümlerin uygulanması için yeterlidir. Buna karşılık sadece bir taraf için ticari sayılan iş, sözleşmeden doğmuyorsa, örneğin, bir haksız fiil söz konusu ise, bu takdirde iş her iki taraf için de adi sayılacaktır.
Ticari işlere bağlanan sonuçlar nelerdir?
Ticari işlere bağlı sonuçlar;
- Ticari işlerde teselsül karinesinin uygulanması,
- Faizle ilgili özel düzenlemelerin olması,
- En yüksek sınırı aşan ticari işlemlerin hukuki durumunun belirlenmesi,
- Ticari işlerde zamanaşımı sürelerinin değiştirilememesidir.
Ticari işlerde teselsül karinesini anlatınız.
İki veya daha fazla kişi, içlerinden yalnız biri veya hepsi için ticari niteliği haiz bir iş dolayısıyla, diğer bir kimseye karşı birlikte borç altına girerse, kanunda veya sözleşmede aksi öngörülmemiş ise müteselsilen sorumlu olurlar (TTK m.7/1). Ticari borçlara kefalet hâlinde, hem asıl borçlu ile kefil, hem de kefiller arasındaki ilişkilerde de hüküm böyledir (TTK m.7/2).
Ticari işlerde faiz kavramının temel özelliklerini sıralayınız.
TTK’nın 8, 9 ve 10. maddeleri ticari işlerde faizi düzenlemektedir. Bu hükümlerin getirdikleri özellikler şunlardır:
- Ticari işlerde taraflar faizin işlemeye başlayacağı tarihi serbestçe kararlaştırabilirler. Taraflarca faizin işlemeye başlayacağı tarih sözleşmede belirlenmemişse, ticari bir borcun faizi vadenin bitiminden, belli bir vade yoksa ihtar gününden itibaren işlemeye başlar.
- Sözleşmede kararlaştırılmamış olsa dahi ticari işlere faiz yürütülür.
- Ticari işlerde faiz oranı serbestçe belirlenir (TTK m.8). Taraflar, aralarındaki sözleşmede uygulanacak faiz oranlarını da serbestçe tespit edebilirler. Buna karşılık adi işlerde sözleşme ile belirlenecek faiz oranı yasal faiz oranının yüzde elli fazlasını aşamaz (BK m.88/2).
- Bileşik faiz kural olarak yasaktır. Ancak TTK m.8/2’ye göre bileşik faizin yasaklanmadığı haller şunlardır: her iki tarafı da tacir olmak kaydıyla, cari hesap sözleşmeleri ve her iki tarafı da tacir olmak kaydıyla, her iki taraf bakımından ticari iş niteliğindeki ödünç sözleşmeleri. Her iki istisna bakımından, faizin anaparaya eklenebileceği dönemler üç aydan az olamaz. Bunlar dışındaki işlerde faize faiz yürütülmesi yani bileşik faiz yasaktır.
- Ticari işlerde daha yüksek oranda temerrüt faizi oranı uygulanabilir. Taraflar temerrüt faizi oranını serbestçe kararlaştırabilirler. Belirlenen faiz oranının temerrüt faizi olarak da geçerli olabilmesi için TC Merkez Bankası’nın belirlediği avans faizinden daha fazla olması gerekir. Aksi takdirde sözleşmeyle belirlenen faizden daha yüksek olan avans faizi oranı uygulanacaktır.
En yüksel sınırı aşan ticari işlemlerin hukuki durumu nasıldır?
Konu TTK m.1530/1’te düzenlenmiştir. TTK m.1530/1’e göre, bir sözleşme uyarınca yerine getirilmesi gereken edimler için kanunun veya yetkili makamların koymuş olduğu en yüksek sınırı aşan sözleşmeler en yüksek sınır üzerinden yapılmış sayılır; sınırı aşan edimler hata ile yerine getirilmiş olmasa bile, geri alınır. Bu hallerde tarafların kısmi geçersizlik iddiaları da dinlenmez.
Ticari hükümler kavramını tanımlayınız.
TTK’da yer alan hükümlerle, bir ticari işletmeyi ilgilendiren işlem ve fiillere ilişkin diğer kanunlarda yazılı özel hükümler, ticari hükümlerdir (TTK m.1/1). Ticari işlere ticari hükümler uygulanır.
Ticari işlere uygulanacak hükümlerin uygulanma sırası nasıldır?
Ticari işlere uygulanacak hükümlerin uygulanma sırası aşağıdaki gibidir:
- Emredici Hükümler: Hangi kanunda yer alırsa alsın emredici hükümler birinci sıradadır.
- Sözleşme Hükümleri: Taraflar arasında emredici hükümlere aykırı olmayan sözleşme hükümleri uygulamada ikinci sırada yer alır.
- Ticari Hükümler: Emredici nitelikte olmayan ticari hükümler üçüncü sırada uygulanır. Bunlar da tamamlayıcı ve yorumlayıcı hükümler olarak iki türlü olabilir.
- Ticari Örf ve Adet: Ticari örf ve adet kuralları yazılı olmamakla beraber çok uzun süredir istikrarlı bir şekilde uygulanan ve uyulma zorunluluğu bakımından ticari hayatta yaygın bir inancın var olduğu davranış kurallarıdır.
- Genel Hükümler: Bunların uygulanma sırası MK m.1’e göre belli olur.
Ticari dava türleri nelerdir? Bunları kısaca tanımlayınız.
Ticari davalar mutlak ticari davalar ve nispi ticari davalar olarak iki gruba ayrılabilir.
- Mutlak ticari dava: Tarafların tacir olup olmadığına veya uyuşmazlığın ticari işletmeyle ilgili olup olmadığına bakılmaksızın, ticari sayılan davalar mutlak ticari davalardır.
- Nisbi ticari dava: Her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan davalar ile belli konularda bir ticari işletmeyi ilgilendiren işlerden doğan davalar nispi ticari davalardır.
Mutlak ticari davalar nelerdir?
Mutlak ticari davalar şunlardır:
- TTK’da düzenlenen hususlardan doğan davalar,
- Rehin karşılığında ödünç verme işi ile uğraşanlar hakkındaki davalar (Medeni Kanun m.962-969)
- Bir malvarlığının veya işletmenin devralınması ile işletmelerin birleşmesi ve şekil değiştirmesi hakkındaki davalar (BK m.202- 203), rekabet yasağına ilişkin davalar (BK m.444 -447), yayın sözleşmesine ilişkin davalar (BK m.487-501), kredi mektubu ve kredi emrine ilişkin davalar (BK m.515- 519), komisyon sözleşmesine ilişkin davalar (BK m.532-545), ticari temsilciler, ticari vekiller ve diğer tacir yardımcılarına ilişkin davalar (BK m.547-554), havale işlemlerine ilişkin davalar (BK m.555-560), saklama sözleşmelerine ilişkin davalar (BK m.561-580),
- Fikrî mülkiyet hukukuna dair mevzuatta öngörülen davalar,
- Borsa, sergi, panayır ve pazarlar ile antrepo ve ticarete özgü diğer yerlere ilişkin özel hükümlerde öngörülen davalar,
- Bankalara, diğer kredi kuruluşlarına, finansal kurumlara ve ödünç para verme işlerine ilişkin davalar,
- Finansal kiralama sözleşmelerinden doğan davalar,
- Kooperatifler Kanunu’nda düzenlenen konulardan doğan hukuk davaları,
- İflas davaları.
Nisbi ticari davalar nelerdir?
Nisbi ticari davalar iki gruba ayrılır. İlk olarak her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan davalar ticari davalardır (TTK m.4/1). Buna göre, bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, her iki tarafında ticari işletmesiyle ilgili olması gerekir. Tarafları tacir olmasına rağmen, ticari işletmelerini ilgilendirmeyen işlere ilişkin davalar ticari dava niteliği taşımaz. İkinci olarak herhangi bir ticari işletmeyi ilgilendiren havale, vedia ve fikir ve sanat eserlerine ilişkin haklardan doğan davalar da ticari dava olarak kabul edilir (TTK m.4/1). Burada uyuşmazlığın taraflardan birinin ticari işletmesiyle ilgili olması koşulu aranmıştır.
Ticari davalara hangi mahkemeler bakar?
Aksine hüküm bulunmadıkça, dava olunan şeyin değerine veya tutarına bakılmaksızın asliye ticaret mahkemesi tüm ticari davalar ile ticari nitelikteki çekişmesiz yargı işlerine bakmakla görevlidir. Ticari davalara ticaret mahkemesi bulunan yerlerde asliye ticaret mahkemesi, ticaret mahkemesi olmayan yerlerde Asliye Hukuk Mahkemesi bakar.
Ticari davalarda uygulanacak usul nasıldır?
Ticari davalarda deliller ve bunların sunulmasında genel usul kuralları (HMK) geçerlidir (TTK m.4/2). Ancak bazı ticari davaların daha hızlı karara bağlanabilmesi için basit yargılama usulü uygulanacağı öngörülmüştür. Ayrıca tacirler arasındaki uyuşmazlıklarda ticari defterler, itiraz edilmeyen fatura ve teyit mektupları ispat aracı olarak kullanılabilir.
Gerçek kişilerde tacir sıfatını anlatınız.
TTK m.12’ye göre, bir ticari işletmeyi kısmen de olsa, kendi adına işleten kişiye tacir denir. Bir gerçek kişinin tacir sıfatını kazanabilmesi için bir ticari işletmenin mevcut olması, bu ticari işletmenin faaliyet göstermesi, işletilmesi ve bu ticari işletmenin kısmen de olsa kendi adına işletilmesi gerekmektedir.
Ortada bir ticari işletme yoksa gerçek kişi tacir sıfatını kazanamaz. Fakat TTK m.12’de iki istisna düzenlenmiştir. Bu istisnalardan birincisi ortada bir ticari işletme olmadığı halde gerçek kişilerin bazı koşullar altında yine de tacir gibi sorumlu olacaklarına ilişkindir. Buna göre, bir ticari işletme açmış gibi, ister kendi adına, ister adi bir şirket veya her ne suretle olursa olsun hukuken var sayılmayan diğer bir şirket adına ortak sıfatıyla işlemlerde bulunan kimse, iyiniyetli üçüncü kişilere karşı tacir gibi sorumlu olur (TTK m.12/3). İkinci istisna bir ticari işletme açan kişinin, fiilen işletmeye başlamasa da bazı hallerde tacir sayılmasıdır. Bir ticari işletmeyi kurup açtığını, sirküler, gazete, radyo, televizyon ve diğer ilan araçlarıyla halka bildirmiş veya işletmesini ticaret siciline tescil ettirerek durumu ilan etmiş olan kimse, fiilen işletmeye başlamamış olsa bile tacir sayılır (TTK m.12/2).
Tüzel kişi tacirleri sıralayınız.
Tüzel kişi tacirler aşağıdaki gibidir;
- Ticaret şirketleri
- Ticari işletme işleten vakıflar ve dernekler
- Kamu tüzel kişileri tarafından kurulan kurum ve kuruluşlar.
Ticaret şirketlerinin tacir sıfatını anlatınız.
Ticaret şirketleri; kollektif, komandit (adi komandit, sermayesi paylara bölünmüş komandit), anonim, limited ve kooperatif şirketlerden ibarettir (TTK m.124). Ticaret şirketleri tacir sayılır (TTK m.16/1). Ticaret şirketleri ticaret siciline tescil edilerek tüzel kişilik kazandıkları andan itibaren tacir sıfatını da elde ederler.
Ticari işletme işleten vakıf ve derneklerin tacir sıfatını anlatınız.
Bir vakıf veya dernek amacına ulaşmak üzere ticari işletme işletirse tacir sıfatını kazanır (TTK m.16/1). Ancak kamu yararına çalışan dernekler ve gelirinin yarısından fazlasını kamu görevi niteliğindeki işlere harcayan vakıflar bir ticari işletme işletseler bile tacir sayılmazlar (TTK m.16/2). Buna göre bir vakıf veya derneğin tacir sıfatını kazanabilmesi için amacına ulaşmak üzere bir ticari işletme işletmesi ve derneğin kamu yararına bir dernek olmaması, vakfın gelirinin yarısından fazlasını kamu görevi niteliğindeki işlere harcamaması gerekir. Bu iki şartın varlığı halinde dernek veya vakıf tacir sıfatını kazanır.
Kamu tüzel kişileri tarafından kurulan kurum ve kuruluşların tacir sıfatını anlatınız.
Devlet, il özel idaresi, belediye ve köy ile diğer kamu tüzel kişileri tarafından kurulan kurum ve kuruluşlar, kendi kuruluş kanunları gereğince özel hukuk hükümlerine göre yönetilmek veya ticari şekilde işletilmek şartıyla tacir sıfatını kazanırlar (TTK m.16/1). Tacir sıfatı kamu tüzel kişisine değil, bu tüzel kişi tarafından kurulan kurum ve kuruluşa aittir. Devlet, il özel idaresi, belediye ve köy ile diğer kamu tüzel kişileri, bir ticari işletmeyi, ister doğrudan doğruya ister kamu hukuku hükümlerine göre yönetilen ve işletilen bir tüzel kişi eliyle işletsinler, kendileri tacir sayılmazlar (TTK m.16/2).
Donatma iştiraki kavramını tanımlayınız ve tacir sıfatını anlatınız.
Donatma iştiraki, birden çok kişinin paylı mülkiyet şeklinde malik oldukları bir gemiyi, menfaat sağlamak amacıyla aralarında yapmış oldukları sözleşme gereğince, hepsi adına ve hesabına suda kullanmaları ile ortaya çıkan birliktir (TTK m.1064). Donatma iştirakinin tüzel kişiliği yoktur. Tacire ilişkin hükümler donatma iştirakine de aynen uygulanır (TTK m.17). Donatma iştiraki tacir sıfatına sahiptir ve tacir olmanın sonuçlarına tabidir.
Tacir sıfatının hukuki sonuçları nelerdir? Bunları kısaca sıralayınız.
Tacir sıfatının sonuçlarından bir kısmı hak, bir kısmı ise yükümlülük niteliğindedir. Bu sonuçlar genel olarak aşağıdaki gibidir:
- İflasa tabi olma
- Ticari işletmesini ticaret siciline tescil ettirme
- Ticaret unvanı seçme ve kullanma
- Ticari defterleri tutma
- Ticaret ve sanayi odalarına kaydolma
- Ticari iş karinesine tabi olma
- Basiretli bir iş adamı gibi hareket etme
- Ticari örf ve adetlere tabi olma
- Ücret ve faiz isteme hakkı
- Ücret ve sözleşme cezasının indirilmesini isteyememe
- Fatura ve teyit mektubu düzenleme.
Her iki tarafın tacir olması halinde uygulanacak özel hükümler nelerdir?
Her iki tarafın tacir olması halinde uygulanacak özel hükümler;
- Bir takım ihtar ve ihbarların geçerli olabilmesi için belli şekillere uyma zorunluluğu,
- Hapis hakkının kullanılmasında sağlanan kolaylıklar,
- Ticari satış ve mal değişiminde uygulanacak özel hükümlere tabi olma şeklindedir.
Esnaflara da uygulanacak olan ticari hükümler nelerdir?
Esnaf işletmeleri TTK’na tabi olmadığından ticari hükümler esnaflar hakkında uygulanmazlar. Ancak TTK m.15/1, tacir olmanın sonuçlarını düzenleyen bazı hükümlerin esnaflara da uygulanacağını düzenlemektedir. Bu düzenlemeye göre;
- Esnaf da gördüğü işe uygun bir ücretin verilmesini, verdiği avanslar veya yaptığı masraflar için ödeme tarihinden itibaren faiz ödenmesini isteyebilir.
- Esnaf da işletme adı kullanabilir. Kullandığı işletme adını tescil ettirecektir.
- Esnafın hapis hakkını kullanması bakımından alacağı ile zilyet olduğu eşya arasında bağlantı var sayılacaktır.
İşletme adı nedir?
İşletme sahibini hedef tutmaksızın doğrudan doğruya işletmeyi tanıtmak ve benzer işletmelerden ayırt emek için kullanılan addır.
Tacir yardımcıları kimlerdir? Kısaca anlatınız.
Tacir yardımcıları işletme sahibine tabi olup olmama yönünden iki gruba ayrılırlar: Bağımlı tacir yardımcıları, bağımsız tacir yardımcıları.
Bağımlı tacir yardımcıları tacirin verdiği talimatlara uymak zorunda olan, onun denetim ve gözetimi altında özellikle tacirin işyerinde çalışan yardımcılardır. Bu yardımcıların bazılarının taciri temsil yetkisi varken, bazılarının yoktur. Ticari temsilci, ticari vekil ve pazarlamacı bağımlı tacir yardımcılarıdır.
Bağımsız tacir yardımcıları tacirin denetim ve gözetimi altında çalışmazlar. Tacirin işletmesinden ayrı olarak tacir yardımcısının da ayrı işletmesi vardır ve kendileri de tacir sayılırlar. Ticari işletmelerinin amacı tacire aracılık etmektir, tacire geçici veya sürekli olarak yardım ederler. Bağımsız tacir yardımcılarından taciri temsil yetkisine sahip olan acente, temsil yetkisine sahip olmayanlar komisyoncu ve simsardır.
Ticari temsilci kimdir?
Ticari temsilci, işletme sahibinin, ticari işletmeyi yönetmek ve işletmeye ilişkin işlemlerde ticaret unvanı altında, ticari temsil yetkisi ile kendisini temsil etmek üzere, açıkça ya da örtülü olarak yetki verdiği kişidir (TBK m.547). En geniş temsil yetkisine sahip olan tacir yardımcısıdır. TBK’nın 547-550. maddeleri arasında düzenlenmiştir.
Ticari temsilcinin temsil yetkisinin kapsamını anlatınız.
Ticari temsilci işletmenin amacına giren her türlü işlemi yapmaya yetkili sayılır. Örneğin işletmeye taşınır, taşınmaz mal alabilir, bu malları kiralayabilir, işçilerle hizmet sözleşmesi yapabilir. İyiniyetli üçüncü kişilere karşı, işletme sahibi adına kambiyo taahhüdünde bulunabilir. Taciri mahkemede temsil edebilir, tacir adına kefil olabilir, borç alabilir, ticari vekil atayabilir. İşletme konusuna girmeyen iş ve işlemlerde taciri temsil edemez.
Bazı işlemlerin yapılabilmesi için özel yetki alınması gereklidir. Bu işlemler, ticari işletmenin devri, ortak alınması veya mevcut ortakların çıkarılması, ticari işletme rehni, tacirin iflasının istenmesi gibi işlemlerdir. Ayrıca açıkça yetkili kılınmadıkça veya işletme konusu taşınmaz alım-satımı değilse, taşınmazları devredemez veya bir hak (rehin, intifa gibi) ile sınırlandıramaz (TBK m.548/2).
Ticari temsilcinin temsil yetkisi nasıl sona erer?
İşletme sahibi, ticari temsilcilerin yetkilerini, aralarındaki hizmet, vekâlet, ortaklık ve benzeri sözleşmelerden doğan hakları saklı kalmak koşuluyla, her zaman geri alabilir. İşletme sahibinin temsil yetkisini geri almasıyla (azil) ticari temsilcilik sona erebileceği gibi istifa ile de sona erebilir. Ticari temsilcinin ölümü, fiil ehliyetini kaybetmesi halinde de ticari temsilcilik sona erer. İşletme sahibinin fiil ehliyetini kaybetmesi veya ölümü, ticari temsilcilerin yetkisini sona erdirmez (BK m.554). İşletmenin devir ve tasfiyesi, işletme sahibinin tüzel kişiliğinin sona ermesi, tacirin iflası da temsil yetkisini sona erdiren sebeplerdir.
Ticari vekil kimdir?
Ticari vekil, bir ticari işletme sahibinin, kendisine ticari temsilcilik yetkisi vermeksizin, işletmesini yönetmek veya işletmesinin bazı işlerini yürütmek için yetkilendirdiği kişidir (TBK m.551). İşletmenin bütün işleri veya belirli bazı işleri için temsil yetkisi verilir. İşletmenin bütün işleri için temsil yetkisi verilmişse genel ticari vekil, belirli bazı işleri için temsil yetkisi verilmişse özel ticari vekil olarak adlandırılır.
Ticari vekilin temsil yetkisini anlatınız.
Ticari vekilin yetkisi, işletmenin alışılmış bütün işlemlerini kapsar. Alışılmış işler işletmenin niteliğine, çalışma şekline, yapılacak işin tür ve değerine, faaliyette bulunduğu yerdeki ticari teamüllere göre belirlenir. Örneğin ticari vekil olan fabrika müdürünün hammadde alabileceği, siparişleri kabul edebileceği, işçilerle sözleşme yapabileceği kabul edilir. Ancak bankadan kredi almak, işletmenin gayrimenkullerini satmak ya da bir ayni hakla sınırlamak, yeni makineler almak alışılmış işlerden değildir. Ticari vekil açıkça yetkili kılınmadıkça, ödünç olarak para veya benzerlerini alamaz, kambiyo taahhüdünde bulunamaz, dava açamaz ve açılmış davayı takip edemez (TTK m.551). Ticari temsilcinin yapamadığı işleri yapamaz.
Ticari vekilin temsil yetkisi nasıl sona erer?
Ticari temsilciliği sona erdiren sebepler ticari vekilliği de sona erdirecektir. Ticari vekilin temsil yetkisi tacir veya ticari temsilci tarafından her zaman geri alınabilir. Ticari vekil de her zaman istifa edebilir.
Pazarlamacılık sözleşmesini tanımlayınız.
Pazarlamacılık sözleşmesi, pazarlamacının sürekli olarak, bir ticari işletme sahibi işveren hesabına ve işletmesinin dışında, her türlü işlemin yapılmasına aracılık etmeyi veya yazılı anlaşma varsa, bu anlaşmada belirtilen işlemleri yapmayı, işletme sahibi işverenin de buna karşılık ücret ödemeyi üstlendiği sözleşmedir (TBK m.448).
Pazarlamacı kimdir?
İşletme sahibi ile pazarlamacılık sözleşmesini yaparak işi üstlenen kişiye pazarlamacı adı verilir. Pazarlamacılar işletme merkezinin dışındaki yerlerde işletme sahibi taciri temsil ederler.
Pazarlamacının yetkilerini anlatınız.
Pazarlamacı iki yetki ile donatılabilir. Bunlar, aracılık etme ve işlem yapma yetkisidir. Aksine yazılı anlaşma olmadıkça pazarlamacı, sadece işlemlere aracılık etmeye yetkilidir. Pazarlamacı, işlem yapmaya yetkili kılınmışsa yetkisi, bu işlerin icrası için gereken bütün olağan hukuki işlem ve fiilleri kapsar; özel yetki verilmedikçe müşterilerden tahsilat yapamaz ve ödeme günlerini değiştiremez. (TBK m.452).
Pazarlamacının yükümlülükleri nelerdir?
Pazarlamacının yükümlülükleri; tacirin talimatına uygun davranma, pazarlama faaliyetleri ile ilgili düzenli bilgi verme, müşteri siparişlerini tacire derhal ulaştırma, önemli olayları bildirme yükümlülüğüdür. Pazarlamacı, talimata uymamasını zorunlu kılan haklı bir sebep olmadıkça, kendisine verilen talimata uygun olarak müşterileri ziyaret etmekle yükümlüdür; işverenin izni olmadıkça, kendisi veya üçüncü kişiler hesabına işlem yapamaz, aracılık edemez. (TBK m.450/1). Pazarlamacı, işlem yapmaya yetkiliyse, talimatta öngörülen fiyatlara ve diğer işlem koşullarına uymak zorundadır; işveren razı olmadıkça, bunlarda değişiklik yapamaz (TBK m.450/2). Pazarlamacı, pazarlama faaliyetleri ile ilgili olarak düzenli biçimde ayrıntılı bilgi vermek, aldığı siparişleri işverene derhâl ulaştırmak ve müşteri çevresini ilgilendiren önemli olayları bildirmekle yükümlüdür (TBK m.450/3).
Pazarlamacının hakları nelerdir?
Pazarlamacının hakları; tekel hakkı, ücret hakkı, masraflarını isteme hakkı, hapis hakkıdır. İşveren, pazarlamacıya sadece belirli bir miktardan veya bu miktarla birlikte komisyondan oluşan bir ücret ödemekle yükümlüdür (TBK m.454). Pazarlamacıya belirli bir pazarlama alanında veya belirli bir müşteri çevresinde faaliyette bulunma yetkisi verilmiş ve aksine yazılı anlaşma da yapılmamışsa işveren, başkalarına aynı alan veya çevrede faaliyette bulunma yetkisi veremez; ancak, kendisi üçüncü kişilerle işlem yapabilir (TBK m.453/1). Pazarlamacının faaliyeti sırasında yaptığı masraflar tacir işverene aittir. (TBK m.457). Pazarlamacılık ilişkisinden doğan vadesi gelmiş alacaklar ile işverenin ödeme güçsüzlüğüne düşmesi durumunda, henüz vadesi gelmeyen alacakların güvence altına alınması için pazarlamacı, taşınırlar, kıymetli evrak ve tahsil yetkisine dayanarak müşterilerden almış olduğu paralar üzerinde hapis hakkına sahiptir (TBK m.458).
Pazarlamacılık sözleşmesi nasıl sona erer?
Pazarlamacılık sözleşmesinin sona erme sebepleri taraflarca düzenlenmiş olabilir. Düzenlenmemiş olması halinde hizmet sözleşmesinin sona ermesine ilişkin hükümler pazarlamacılık sözleşmesinin sona ermesine de uygulanır (TBK m.469).
Simsar kimdir?
Simsar, taraflar arasında sözleşme kurulması imkânını hazırlayan veya kurulmasına aracılık eden ve bu sözleşmenin kurulması halinde ücrete hak kazanan kimseye denir. Simsarlık ilişkisi taraflar arasında yapılan simsarlık sözleşmesi ile kurulur.
Simsarın hak ve yükümlülükleri nelerdir?
Simsar aracılık faaliyetinde bulunur ve sözleşmenin taraflarını bir araya getirir. Simsar ile müvekkili arasındaki ilişki süreklilik göstermez. Simsar, ancak yaptığı faaliyet sonucunda sözleşme kurulursa ücrete hak kazanır (TBK m.521). Ücret, belirlenmemişse tarifeye, tarife yoksa teamüle göre ödenir (TBK m.522). Simsarın faaliyeti sonucunda kurulan sözleşme geciktirici koşula bağlanmışsa ücret, koşulun gerçekleşmesi hâlinde ödenir. Simsar kural olarak yaptığı giderleri isteyemez. Ancak simsarlık sözleşmesinde simsarın yapacağı giderlerin kendisine ödeneceği kararlaştırılmışsa, simsarın faaliyeti sözleşmenin kurulmasıyla sonuçlanmamış olsa bile giderleri ödenir (TBK m.521).
Simsar faaliyetlerini yerine getirirken tarafsızlığını bozamaz. Simsar, üstlendiği borcuna aykırı davranarak diğer tarafın menfaatine hareket eder veya dürüstlük kurallarına aykırı olarak diğer taraftan ücret sözü alırsa, ücrete ve yaptığı giderlere ilişkin haklarını kaybeder (TBK m.523).
Simsarlık ilişkisi nasıl sona erer?
Aracılık konusu işin yapılması ile simsarlık ilişkisi sona erer. Sözleşmede işin yapılması için öngörülen sürenin dolması, taraflardan birinin fesih bildiriminde bulunması, vekâlet verenin veya simsarın ölümü, medeni hakları kullanma ehliyetini kaybetmesi, iflası, taraflardan birinin tüzel kişi olması durumunda, bu tüzel kişiliğin sona ermesi de simsarlık ilişkisini sona erdirir (TBK m.513).
Komisyoncu kimdir?
Komisyon sözleşmesi TBK’da (TBK m.532-546 maddeleri arasında) düzenlenmiştir. Ücret karşılığında, kendi adına ve vekâlet verenin hesabına kıymetli evrak ve taşınırların alım veya satımını üstlenen kişiye komisyoncu adı verilir. Bu komisyonculuk alım satım işleri komisyonculuğudur. Alım ve satım komisyonculuğu sayılmayan işleri, ücret karşılığında kendi adına ve vekâlet verenin hesabına üstlenen alım ve satım komisyoncusu hakkında da bu hükümler uygulanır (TBK m.546).
Komisyoncunun hakları nelerdir? Sıralayınız.
Komisyoncunun hakları;
- Ücret isteme,
- Ödediği paraları ve yaptığı giderleri isteme,
- Hapis hakkı,
- Malı açık artırmayla sattırma hakkıdır.
Komisyoncunun borçları nelerdir? Sıralayınız.
Komisyoncunun borçları;
- Sözleşmenin yapılması ve uygulanması,
- Özen borcu,
- Talimata uyma borcu,
- Vekâlet verenin çıkarlarını koruma borcu,
- Bildirme borcu,
- Hesap verme borcudur.
Komisyon ilişkisi nasıl sona erer?
Komisyon sözleşmesi komisyoncuya verilen işin tamamlanması ile sona erer. Komisyoncunun azli veya istifası, taraflardan birinin ölümü, iflası, fiil ehliyetini kaybetmesi de komisyonculuk ilişkisine son verecektir.
Acente kimdir?
Ticari mümessil, ticari vekil, satış memuru veya işletmenin çalışanı gibi işletmeye bağlı bir hukuki konuma sahip olmaksızın, bir sözleşmeye dayanarak, belirli bir yer veya bölge içinde sürekli olarak ticari bir işletmeyi ilgilendiren sözleşmelerde aracılık etmeyi veya bunları o tacir adına yapmayı meslek edinen kimseye acente denir (TTK m.102).
İki tür acente vardır: aracı acente, sözleşme yapma yetkisine sahip acente. Aracı acenteler sadece müvekkillerinin kendilerine tahsis ettiği bölge ve yer içinde sözleşmeler yapabilmeleri için aracılık faaliyetlerinde bulunurlar. Sözleşme yapma yetkisine sahip acenteler ise müvekkilleri adına sözleşmeler yaparlar.
Acenteliğin unsurları nelerdir?
Acenteliğin unsurları şunlardır:
- Acente bağımsız tacir yardımcılarından biridir. Kendisine ait işletmesi vardır. İşletmesi genellikle bir ticari işletme olacağından aynı zamanda tacirdir. Tacirin emir ve talimatlarına uymak zorundadır ama onun denetim ve gözetimi altında değildir.
- Acente tacire ilişkin sözleşmelerde ya aracılık yapar veya doğrudan doğruya tacir adına sözleşmeleri yapar. Aracı acente sözleşmesi yazılı veya sözlü düzenlenebilirken, sözleşme yapma yetkisine sahip acentelik sözleşmesinin yazılı olarak düzenlenmesi zorunluluğu vardır.
- Acentelik belli bir yer veya bölge içinde yapılır. Ancak taraflar yazılı bir belge ile belli bir yerde acenteye tanınan tekel hakkını ortadan kaldırabilirler.
- Acentelik süreklidir. Acente tek bir sözleşme veya birkaç sözleşme için faaliyet göstermez. Acentelik etkinliğini sürekli yapması gerekir.
- Acente acenteliği meslek edinmelidir, devamlı aynı işle uğraşılıyor olmalıdır.
- Sözleşme yapma yetkisine sahip acentenin yetki sınırı tacir tarafından istendiği gibi çizilebilir. Acente, yetkisi olmaksızın veya yetki sınırlarını aşarak, müvekkili adına bir sözleşme yaparsa müvekkili bunu haber alır almaz icazet verebilir; vermediği takdirde acente sözleşmeden kendisi sorumlu olur (TTK m.108).
Acentenin borç ve yükümlülükleri nelerdir?
Acentenin borç ve yükümlülükleri;
- Müvekkilin işlerini görme ve menfaatlerini koruma yükümlülüğü,
- Haber verme yükümlülüğü,
- Talimatlara uyma yükümlülüğü,
- Önleyici tedbirleri alma yükümlülüğü,
- Müvekkiline ait parayı ödeme yükümlülüğü,
- Rekabet etmeme yükümlülüğüdür.
Acentenin hakları nelerdir?
Acentenin hakları;
- Ücret isteme,
- Olağanüstü giderlerin ödenmesini isteme,
- Hapis hakkı
- Tekel hakkıdır.
Acentenin temsil yetkisini anlatınız.
Acente, aracılıkta bulunduğu veya yaptığı sözleşmelerle ilgili her türlü ihtar, ihbar ve protesto gibi hakkı koruyan beyanları müvekkili adına yapmaya ve bunları kabule yetkilidir. Bu sözleşmelerden doğacak uyuşmazlıklardan dolayı acente, müvekkili adına dava açabileceği gibi, kendisine karşı da aynı sıfatla dava açılabilir (TTK m.105).
Özel ve yazılı bir yetki almadan acente, müvekkili adına sözleşme yapmaya yetkili değildir (TTK m.107/1). Acentelere müvekkilleri adına sözleşme yapma yetkisini veren belgelerin, acente tarafından tescil ve ilan ettirilmesi zorunludur (TTK m.107/2).
Acentelik hangi hallerde sona erer?
Acentelik sözleşmesi süreli yapılmışsa sürenin dolması ile sona erer. Belirli süre için yapılan bir acentelik sözleşmesinin, süre dolduktan sonra uygulanmaya devam edilmesi hâlinde, sözleşme belirsiz süreli hâle gelir (TTK m.121/2). Belirsiz bir süre için yapılmış olan acentelik sözleşmesini, taraflardan her biri üç ay önceden ihbarda bulunmak şartıyla feshedebilir. Haklı sebepler varsa sözleşme belirli bir süre için yapılmış olsa bile her zaman feshedilebilir.
Müvekkilin veya acentenin ölümü, ehliyetini kaybetmesi veya iflası da acentelik sözleşmesini sona erdirir (TTK m.121/3). Taraflardan birinin tüzel kişi olması durumunda bu tüzel kişiliğin sona ermesi ile de acentelik sözleşmesi sona erer.
Acentelik sözleşmesinin sona ermesinin sonuçlarını anlatınız.
Haklı bir sebep olmadan veya üç aylık ihbar süresine uymaksızın sözleşmeyi fesheden taraf, başlanmış işlerin tamamlanmaması sebebiyle diğer tarafın uğradığı zararı tazmin etmek zorundadır (TTK m.121/4).
Sözleşme ilişkisinin sona ermesinden sonra;
- Müvekkil, acentenin bulduğu yeni müşteriler sayesinde, sözleşme ilişkisinin sona ermesinden sonra da önemli menfaatler elde ediyorsa,
- Acente, sözleşme ilişkisinin sona ermesinin sonucu olarak, onun tarafından işletmeye kazandırılmış müşterilerle yapılmış veya kısa bir süre içinde yapılacak olan işler dolayısıyla sözleşme ilişkisi devam etmiş olsaydı elde edeceği ücret isteme hakkını kaybediyorsa
- Somut olayın özellik ve şartları değerlendirildiğinde, ödenmesi hakkaniyete uygun düşüyorsa,
acente, müvekkilden uygun bir tazminat isteyebilir (TTK m.122/1). Buna denkleştirme tazminatı denilmektedir.
Acente ile müvekkil arasında rekabet yasağı anlaşması yapılmasını anlatınız.
Acentelik sözleşmesi sona erdikten sonra acente ile müvekkil arasında rekabet yasağı anlaşması da yapılabilir. Rekabet yasağı anlaşması, acentenin, işletmesine ilişkin faaliyetlerini, sözleşme ilişkisinin sona ermesinden sonrası için sınırlandıran anlaşmadır. Anlaşmanın yazılı şekilde yapılması ve anlaşma hükümlerini içeren ve müvekkil tarafından imzalanmış bulunan bir belgenin acenteye verilmesi gerekir (TTK m.123/1). Anlaşma en çok ilişkinin bitiminden itibaren iki yıllık süre için yapılabilir. Anlaşma yalnızca acenteye bırakılmış olan bölgeye veya müşteri çevresine ve kurulmasına aracılık ettiği sözleşmelerin taalluk ettiği konulara ilişkin olabilir. Müvekkilin rekabet sınırlaması dolayısıyla, acenteye uygun bir tazminat ödemesi şarttır (TTK m.123/1).
Ticaret sicili nedir?
Ticari işletme ile ilgili bilgilerin kaydedildiği sicile ticaret sicili adı verilir. Ticaret sicili, Bakanlığın gözetim ve denetiminde ticaret sicili müdürlükleri ve şubeleri tarafından tutulur ve ticaret sicili müdürü tarafından yönetilir.
Ticaret sicili herkese açıktır (alenidir). Herkes ticaret sicilinin içeriğini ve müdürlükte saklanan tüm senet ve belgeleri inceleyebileceği gibi giderini ödeyerek bunların onaylı suretlerini de alabilir.
Ticaret sicilinde yapılabilecek işlemler nelerdir?
Sicilde yapılabilecek işlemler, tescil, tadil ve terkin olmak üzere üç gruba ayrılır: Tescil, bir olay veya işlemin ilk defa sicile geçirilmesi, tadil, mevcut bir kayıtta değişiklik yapılması, terkin ise mevcut kaydın silinmesidir.
Ticaret siciline tescil işlemi nasıl gerçekleştirilir?
Ticaret siciline tescil, kural olarak istem üzerine yapılır (TTK m.27/1). Resen veya yetkili kurum veya kuruluşun bildirmesi üzerine de tescil yapılabilir. Tescil istemi ilgililer, temsilcileri veya hukuki halefleri tarafından yetkili sicil müdürlüğüne yapılır. Tescil istemi dilekçe ile yapılır. Dilekçe sahibi kimliğini ispat etmek zorundadır. Kanunda aksine hüküm bulunmadıkça, tescili isteme süresi on beş gündür.
Tescil başvurusunu alan sicil müdürü tescil için aranan kanuni şartların var olup olmadığını incelemekle yükümlüdür (TTK m.32/1). Sicil müdürü yaptığı inceleme sonucu, talebi ya kabul ya reddeder veya geçici olarak tescile karar verir. Kabul halinde tescil yapılır. Red halinde ilgililer, sicil müdürlüğünce verilecek kararlara karşı, tebliğlerinden itibaren sekiz gün içinde, sicilin bulunduğu yerde ticari davalara bakmakla görevli asliye ticaret mahkemesine dilekçe ile itiraz edebilirler (TTK m.34).
Ticaret siciline tescilin sonuçları nelerdir?
Ticaret sicili tescile tabi hususun hukuken doğmuş sayılıp sayılmayacağı açısından kurucu veya açıklayıcı (bildirici), üçüncü kişilere karşı etkisi bakımından olumlu veya olumsuz etki gösterir. Tescil edilecek husus ancak sicile kayıtla doğuyorsa tescil kurucudur. Zaten doğmuş, varlık ve geçerlilik kazanmış olan bir husus sonradan sicile bildiriliyorsa tescil açıklayıcıdır (bildirici).
Ticaret siciline tescili veya hem tescili hem ilanı gereken konular tescil ve ilan edilmişse, artık üçüncü kişiler bu konuları bilmediklerini ileri süremezler. Tescil edilen konuları herkesin bildiği varsayılır.
Tescili zorunlu olduğu halde tescil edilmemiş veya tescil edilip de ilanı zorunlu iken ilan olunmamış bir konu üçüncü kişilere karşı ileri sürülemez. Aksini iddia eden ispatla yükümlüdür. Aynı şekilde tescile tabi olmadığı halde bir konu her nasılsa tescil edilmişse yine üçüncü kişilerin iyiniyetli oldukları varsayılır.
Tescil kaydı ile ilan edilen durum arasında aykırılık bulunması hâlinde, tescil edilmiş olan gerçek durumu bildikleri ispat edilmediği sürece, üçüncü kişilerin ilan edilen duruma güvenleri korunur (TTK m.37).
Ticaret unvanı kavramını tanımlayınız ve kısaca açıklayınız.
Ticaret unvanı, tacirin ticari işletmesiyle ilgili işlemlerinde kullandığı addır, taciri tanıtmaya ve diğer tacirlerden ayırt etmeye yarar. Her tacir, ticari işletmenin açıldığı günden itibaren on beş gün içinde, ticari işletmesini ve seçtiği ticaret unvanını, işletme merkezinin bulunduğu yer ticaret siciline tescil ve ilan ettirmelidir (TTK m.40/1).
Ticaret unvanı çekirdek kısım ve ona yapılacak eklerden oluşur. Ekler isteğe bağlı ve zorunlu olmak üzere ikiye ayrılır. Ekler, tacirin kimliği, işletmesinin genişliği, önemi ve finansal durumu hakkında, üçüncü kişilerde yanlış bir görüşün oluşmasına sebep olacak nitelikte bulunmamalı, gerçeğe ve kamu düzenine aykırı olmamalıdır. Tek başlarına ticaret yapan gerçek kişiler ticaret unvanlarına bir şirketin var olduğu izlenimini uyandıracak ekler yapamazlar.
Ticaret unvanı oluşturulurken kullanılan sistemler nelerdir?
Ticaret unvanı oluşturulurken serbestlik, gerçeklik ve karma olmak üzere üç farklı sistem kullanılmaktadır. Serbestlik sisteminde bir tacir istediği şekilde ticaret unvanını oluşturabilir ve bu unvanı dilediği gibi devredebilir. Gerçeklik sisteminde seçilen unvanın gerçeğe tam uygun olması gerekir. Karma sistemde ise unvan önce gerçeğe uygun olmalıdır. Ancak unvan kullanılmaya başlanıldıktan sonra değişikliklerden etkilenmez ve devredilebilir. TTK sistemi karma sistemdir.
Gerçek kişi tacirin ticaret unvanı nasıl olmalıdır?
Gerçek kişi tacirin ticaret unvanı kısaltılmadan yazılacak adı ve soyadından oluşur. Örneğin Ali Taş gibi. Ayrıca buna isteğe bağlı ve zorunlu ekler yapılabilir. Örneğin, Ali Taş Pastanesi gibi.
Kollektif şirketin ticaret unvanı nasıl olmalıdır?
Kollektif şirketin ticaret unvanı, bütün ortakların veya ortaklardan en az birinin adı ve soyadıyla şirketi ve türünü gösterecek bir ibareyi içerir. Örneğin, Ali Kaya ve Ortakları Taşımacılık Kollektif Şirketi.
Adi veya sermayesi paylara bölünmüş komandit şirketlerin ticaret unvanı nasıl olmalıdır?
Adi veya sermayesi paylara bölünmüş komandit şirketlerin ticaret unvanı, komandite ortaklardan en az birinin adı ve soyadıyla şirketi ve türünü gösterecek bir ibareyi içerir. Bu şirketlerin ticaret unvanlarında komanditer ortakların adları ve soyadları veya ticaret unvanları bulunamaz. Örneğin, Mehmet Güven Turizm ve Otelcilik Komandit Şirketi.
Anonim, limited ve kooperatif şirketlerin ticaret unvanı nasıl olmalıdır?
Anonim, Limited ve Kooperatif Şirketlerin unvanlarında mutlaka işletme konusu ile şirket ve türünü gösteren ibare bulunmalıdır. Ticaret unvanlarında, “anonim şirket”, “limited şirket” ve “kooperatif” kelimelerinin bulunması şarttır. Ortaklığı ve türünü gösteren ibarenin kısaltılarak yazılması olanaklıdır. Örneğin, İnşaat ve Ticaret Anonim Şirketi (A.Ş.), Turizm ve Seyahat Limited Şirketi (Ltd. Ş.), Yapı Kooperatif gibi. Bu şirketlerin ticaret unvanında, gerçek bir kişinin adı veya soyadı yer aldığı takdirde, şirket türünü gösteren ibareler, baş harflerle veya başka bir şekilde kısaltma yapılarak yazılamaz (TTK m.43/2).
Ticari işletmeye sahip olan dernek, vakıf ve diğer tüzel kişilerin ticaret unvanları nasıl olmalıdır?
Ticari işletmeye sahip olan dernek, vakıf ve diğer tüzel kişilerin ticaret unvanları, adlarıdır (TTK m.44). Bunlar zorunlu ve isteğe bağlı ek kullanamazlar. Örneğin, Kızılay Afyonkarahisar Madensuyu İşletmesi.
Donatma iştirakinin ticaret unvanı nasıl olmalıdır?
Donatma iştirakinin ticaret unvanı, ortak donatanlardan en az birinin adı ve soyadını veya deniz ticaretinde kullanılan geminin adını içerir. Soyadları ve gemi adı kısaltılamaz. Ticaret unvanında ayrıca donatma iştirakini gösterecek bir ibare de bulunur. Örneğin, Akdeniz Gemisi Donatma İştiraki.
Şube unvanları nasıl olmalıdır?
Şube unvanları merkez işletme unvanının yanında şube kelimesinin eklenmesi ile oluşur. Bu unvana şube ile ilgili ekler yapılabilir (TTK m.48/1). Merkezi yabancı ülkede bulunan bir işletmenin Türkiye’deki şubesinin ticaret unvanında, merkezin ve şubenin bulunduğu yerlerin ve şube olduğunun gösterilmesi şarttır (TTK m.48/3).
Ticaret unvanı üzerindeki hak nasıl korunur?
Usulen tescil ve ilan edilmiş olan ticaret unvanını kullanma hakkı sadece sahibine aittir (TTK m.50). Ticaret unvanının, ticari dürüstlüğe aykırı biçimde bir başkası tarafından kullanılması hâlinde hak sahibi, bunun tespitini, yasaklanmasını; haksız kullanılan ticaret unvanı tescil edilmişse kanuna uygun bir şekilde değiştirilmesini veya silinmesini, tecavüzün sonucu olan maddi durumun ortadan kaldırılmasını, gereğinde araçların ve ilgili malların imhasını ve zarar varsa, kusurun ağırlığına göre maddi ve manevi tazminat isteyebilir (TTK m.52/1).
Ticaret unvanının devri mümkün müdür? Anlatınız.
Ticaret unvanı işletmeden ayrı olarak başkasına devredilemez. Bir işletmenin devri, aksi açıkça kabul edilmiş olmadıkça, unvanın da devri sonucunu doğurur. Devir hâlinde devralan, unvanı aynen kullanma hakkına sahiptir (TTK m.49).
İşletme adını tanımlayınız.
İşletme adı, işletme sahibi ile ilgili olmaksızın doğrudan doğruya işletmeyi tanıtmak ve benzer işletmelerden ayırt etmek için kullanılan addır (TTK m.53). Örneğin, Emek Sineması, Pelit Pastanesi gibi. Tacir dışında esnaf da işletme adı kullanabilir.
İşletme adı seçip kullanmak zorunlu değildir. Seçilmiş ve kullanılıyorsa tescil ettirilmesi gerekir (TTK m.53). Tescil edilen işletme adı, sahibine tescil edildiği sicil çevresinde tekel hakkı verir ve korunur. İşletme adının seçiminde serbestlik ilkesi yürürlüktedir. Aldatıcı ve kamu düzenine aykırı olmamak, başka işletme adları ile karışıklığa yol açacak nitelik taşımamak kaydıyla istenilen ad seçilebilir (TTK m.32).
Haksız rekabet kavramını kısaca açıklayınız.
Haksız rekabetten bahsedebilmek için rakipler ve tedarik edenlerle müşteriler arasındaki ilişkileri olumsuz etkileyen davranış ve ticari uygulamalar yapılması, aldatıcı davranışta veya dürüstlük kuralına aykırı davranışta bulunulması ve zarar veya zarar görme tehlikesinin bulunması gerekmektedir.
Türk Ticaret Kanununda düzenlenen başlıca haksız rekabet halleri nelerdir?
Haksız rekabet hallerinin başlıcaları TTK’nın 55.maddesinde sıralanmıştır. Bu maddede sıralanan haksız rekabet kategorileri şunlardır:
- Dürüstlük kuralına aykırı reklamlar ve satış yöntemleri ile diğer hukuka aykırı davranışlar
- Sözleşmeyi ihlale veya sona erdirmeye yöneltmek
- Başkalarının iş ürünlerinden yetkisiz yararlanma
- Üretim ve iş sırlarını hukuka aykırı olarak ifşa etmek
- İş şartlarına uymamak
- Dürüstlük kuralına aykırı işlem şartları kullanmak.
Haksız rekabet nedeniyle açılabilecek davalar nelerdir?
Haksız rekabet nedeniyle açılabilecek davalar şunlardır:
- Fiilin haksız olup olmadığının belirlemek için tespit davası
- Haksız rekabetin önlenmesi, durdurulması amacını taşıyan önleme (men) davası
- Haksız rekabetin sonucu olan maddi durumun ortadan kaldırılmasını, haksız rekabet yanlış veya yanıltıcı beyanlarla yapılmışsa bu beyanların düzeltilmesi amacını taşıyan düzeltme davası
- Haksız rekabette bulunanın kusurlu olması halinde, uğranılan zarar ve ziyanın tazmini amacını taşıyan maddi tazminat davası
- BK m.58 de öngörülen şartların varlığında manevi tazminat davası.
Haksız rekabet davalarında davacı kimdir?
Haksız rekabet sebebiyle müşterileri, kredisi, meslekî itibarı, ticari faaliyetleri veya diğer ekonomik menfaatleri zarar gören veya böyle bir tehlikeyle karşılaşabilecek olan kimse bütün haksız rekabet davalarını açabilir (TTK m.56). Ekonomik çıkarları zarar gören veya böyle bir tehlikeyle karşılaşabilecek müşteriler de haksız rekabet davalarını açabilirler, ancak araçların ve malların imhasını isteyemezler. Ticaret ve sanayi odaları, esnaf odaları, borsalar ve tüzüklerine göre üyelerinin ekonomik menfaatlerini korumaya yetkili bulunan diğer meslekî ve ekonomik birlikler ile tüzüklerine göre tüketicilerin ekonomik menfaatlerini koruyan sivil toplum kuruluşları ve kamusal nitelikteki kurumlar da tespit, önleme ve düzeltme davalarını açabilirler; tazminat davalarını açamazlar.
Haksız rekabet davalarında davalı kimdir?
Haksız rekabet davasında davalı haksız rekabette bulunan rakiptir. Haksız rekabet fiili, hizmetlerini veya işlerini gördükleri sırada çalışanlar veya işçiler tarafından işlenmiş olursa, haksız rekabet davaları, çalıştıranlara karşı da açılabilir (TTK m.57). Haksız rekabet, her türlü basın, yayın, iletişim ve bilişim işletmeleriyle işlenmişse, haksız rekabet davaları, basında yayımlanan şeyin, programın, ekranda, bilişim aracında veya benzeri ortamlarda görüntülenenin, ses olarak yayımlananın veya herhangi bir şekilde iletilenin sahipleri ile ilan veren kişiler aleyhine açılabilir. Ancak bu kişiler tespit edilemiyorsa ve onların haberi ya da onayı olmadan yayımlanmışsa davalar yazı işleri müdürü, genel yayın yönetmeni, program yapımcısı, görüntüyü, sesi, iletiyi, yayın, iletişim ve bilişim aracına koyan veya koyduran kişi ve ilan servisi şefi; bunlar gösterilemiyorsa, işletme veya kuruluş sahibi aleyhine açılabilir (TTK m.58).
Haksız rekabet davalarında zamanaşımı süresi ne kadardır?
Haksız rekabet davaları, davaya hakkı olan tarafın bu hakların doğumunu öğrendiği günden itibaren bir yıl ve her hâlde bunların doğumundan itibaren üç yıl geçmekle zamanaşımına uğrar. Haksız rekabet fiili aynı zamanda 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu gereğince daha uzun dava zamanaşımı süresine tabi olan cezayı gerektiren bir fiil niteliğinde ise, bu süre hukuk davaları için de geçerli olur (TTK m.60).
Haksız rekabet fiillerini işleyenlerin cezai sorumluluğu nedir?
Haksız rekabet fiillerini işleyenler için ceza sorumluluğu da söz konusudur. Bu hallerde iki yıla kadar hapis ve adli para cezası verilebilmektedir.
Tacirlerin defter tutma yükümlülüklerini anlatınız.
Defter tutma yükümlülüğü tacir sıfatının doğduğu anda başlayıp bu sıfatın kaybedilmesine kadar devam eder. Her tacir, ticari defterleri tutmak ve defterlerinde, ticari işlemleriyle ticari işletmesinin iktisadi ve mali durumunu, borç ve alacak ilişkilerini ve her hesap dönemi içinde elde edilen neticeleri, Kanuna göre açıkça görülebilir bir şekilde ortaya koymak zorundadır. Defterler, üçüncü kişi uzmanlara, makul bir süre içinde yapacakları incelemede işletmenin faaliyetleri ve finansal durumu hakkında fikir verebilecek şekilde tutulur. İşletme faaliyetlerinin oluşumu ve gelişmesi defterlerden izlenebilmelidir (TTK m.64/1).
Ticari defterler nelerdir?
Ticari defterler yevmiye defteri, defteri kebir ve envanter defteridir. Pay defteri, yönetim kurulu karar defteri ve genel kurul toplantı ve müzakere defteri gibi işletmenin muhasebesiyle ilgili olmayan defterler de ticari defterlerdir (TTK m.64/4).
Tacirlerin envanter çıkarma yükümlülüğünü anlatınız.
Her tacir, ticari işletmesinin açılışında, taşınmazlarını, alacaklarını, borçlarını, nakit parasının tutarını ve diğer varlıklarını eksiksiz ve doğru bir şekilde gösteren ve varlıkları ile borçlarının değerlerini teker teker belirten bir envanter çıkarır. Tacir açılıştan sonra her faaliyet döneminin sonunda da böyle bir envanter düzenler. Faaliyet dönemi veya başka bir kanuni terimle hesap yılı on iki ayı geçemez. Envanter, düzenli bir işletme faaliyetinin akışına uygun düşen süre içinde çıkarılır (TTK m.66).
Tacirlerin finansal tablo oluşturma yükümlülüğünü anlatınız.
Tacir, ticari faaliyetinin başında ve her faaliyet döneminin sonunda, varlık ve borçlarının tutarlarının ilişkisini gösteren finansal tabloyu (sırasıyla açılış bilançosunu ve yıllık bilançoyu) çıkarmak zorundadır. Tacir, gelir tablosunu hazırlar. Bilanço ile gelir tablosu, yılsonu finansal tablolarını oluşturur (TTK m.68).
Yılsonu finansal tablolar; Türkiye Muhasebe Standartlarına uyularak düzenlenmeli, açık ve anlaşılır olmalı, düzenli bir işletme faaliyeti akışının gerekli kıldığı süre içinde çıkarılmalıdır. Yılsonu finansal tabloları Türkçe ve Türk Lirası ile düzenlenir. Finansal tablolar, tacir tarafından tarih atılarak imzalanır (TTK m.69-71).
Tacirlerin saklamakla yükümlü oldukları defter ve belgeler nelerdir?
Her tacir aşağıdaki belgeleri sınıflandırılmış bir şekilde saklamakla yükümlüdür (TTK m.82/1) ;
- Ticari defterlerini, envanterleri, açılış bilançolarını, ara bilançolarını, finansal tablolarını, yıllık faaliyet raporlarını, topluluk finansal tablolarını ve yıllık faaliyet raporlarını ve bu belgelerin anlaşılabilirliğini kolaylaştıracak çalışma talimatları ile diğer organizasyon belgelerini,
- Alınan ticari mektupları,
- Gönderilen ticari mektupların suretlerini,
- Kanuna göre yapılan kayıtların dayandığı belgeleri.
Ticari defterlerin teslim ve ibrazını anlatınız.
Teslim ticari defterlerin ve ilgili belgelerin tamamının incelenme amacıyla mahkemeye verilmesi demektir. Defter ve belgelerin her tarafı mahkeme ve ilgili kişilerce incelenebilir. Malvarlığı hukukuna ilişkin olan, özellikle de mirasa, mal ortaklığına ve şirket tasfiyesine ilişkin uyuşmazlıklarda, mahkeme, ticari defterlerin teslimine ve bütün içeriklerinin incelenmesine karar verebilir (TTK m.85).
Ticari defterlerin ibrazı teslimden farklı olarak, sadece anlaşmazlık çıkan konulara ilişkin kayıt ve belgelerin mahkemeye verilmesini gerektirir. TTK m.83’e göre, ticari uyuşmazlıklarda mahkeme, yabancı gerçek veya tüzel kişi bile olsalar, tarafların ticari defterlerinin ibrazına, resen veya taraflardan birinin istemi üzerine karar verebilir. Bir hukuki uyuşmazlıkta ticari defterler ibraz edilmişse, defterlerin uyuşmazlıkla ilgili kısımları tarafların katılımı ile incelenir. Gerekli görülürse, defterlerin ilgili yapraklarından suret alınır (TTK m.84).
Ticari defterlerin sahibi lehine delil olma şartları nelerdir?
Ticari defterlerin sahibi lehine delil olma şartları şunlardır:
- Uyuşmazlığın kaynağı ticari bir iş olmalıdır. Bu iş, her iki tarafın ticari işletmesini de ilgilendirmelidir.
- Uyuşmazlığın her iki tarafı da tacir olmalıdır.
- Ticari defterlerin tümü tacirin lehine delil olarak kullanılabilir.
- Ticari defterler kanuna uygun şekilde tutulmuş olmalıdır.
- Tacirin tutuğu bütün ticari defterler birbirini doğrulamalıdır.
- Karşı taraf defter tutma yükümünü hiç veya gereği gibi yerine getirmemiş olmalıdır.
Ticari defterlerin sahibi aleyhine delil olma şartları nelerdir?
Ticari defterlerin sahibi aleyhine delil olma şartları şunlardır:
- İşin taraflardan sadece biri için ticari iş niteliğinde olması, sadece birinin ticari işletmesini ilgilendirmesi yeterlidir.
- Tarafların her ikisinin tacir olmasına gerek yoktur. Sadece ticari defterlerinin ibrazı istenen tarafın tacir olması yeterlidir.
- Defterler kanuna uygun olarak veya olmayarak tutulmuş olabilir. Kanuna uygun olarak tutulmuş defterlerdeki sahibi lehine olan kayıtlar dahi aleyhindeki kayıtlar gibi geçerli olup bunlar birbirinden ayrılamaz.
- Açılış ve kapanış onayları bulunmayan ticari defterler sahibi aleyhine delil olur.
- Tacirin tuttuğu ticari defterlerin içerdiği birbirini doğrulamayan kayıtlar sahibi aleyhine delil olur.
- Taraflardan biri tacir olmasa dahi, tacir olan diğer tarafın ticari defterlerindeki kayıtları kabul edeceğini belirtir, ancak karşı taraf defterlerini ibrazdan kaçınırsa, ibrazı talep eden taraf iddiasını ispat etmiş sayılır.
- Tacir kendi defterlerindeki aleyhine delil oluşturan kayıtların aksini kesin delillerle ispatlarsa, bu kayıtlar aleyhe delil olma niteliğini yitirir.
Ticari defterlerin hiç veya gereği gibi tutulmaması halinde tacir hakkında uygulanacak yaptırımlar nelerdir?
Ticari defterlerin hiç veya gereği gibi tutulmaması halinde tacire birtakım yaptırımlar uygulanır. Hukuki yaptırım defterlerin sahibi lehine delil olma niteliğini yitirmesi, aleyhe delil olmasıdır. Cezai yaptırımlar para cezaları, vergi cezaları, iflas halinde tacirin kendi kusuruyla veya hileli olarak iflas etmiş sayılmasıdır. TTK’da ticari defterlerle ilgili yükümlülüklerini yerine getirmeyen kişilerle ilgili cezai yaptırımlar öngörülmüştür.
Cari hesap sözleşmesi nedir?
İki kişinin herhangi bir hukuki sebep veya ilişkiden doğan alacaklarını teker teker ve ayrı ayrı istemekten karşılıklı olarak vazgeçip bunları kalem kalem alacak ve borç şekline çevirerek hesabın kesilmesinden sonra çıkacak artan tutarı isteyebileceklerine ilişkin sözleşmeye cari hesap sözleşmesi denir (TTK m.89/1).
Cari hesaba geçirilebilecek alacaklar nelerdir?
Kural olarak vadesi gelmiş alacaklar ve sözleşmenin yapılmasından sonraki dönemde doğan alacaklar cari hesaba geçirilebilir. Ancak taraflar anlaşırlarsa daha önceden doğmuş alacaklar ve vadesi gelmemiş alacaklar da cari hesaba kaydedilebilir. Bir ticari senedin cari hesaba kaydı bedelinin tahsil edilmesi şartına bağlıdır (TTK m.90). Cari hesaba yazılan ancak bedeli alınamayan ticari senet sahibine geri verilerek, cari hesaptan kaydı silinir (TTK m.91).
Cari hesaba para alacakları geçirilir. Ancak aynı cinsten olmak şartıyla para dışındaki karşılıklı alacaklar da yazılabilir. Şarta bağlı alacakların cari hesaba kaydedilebilmesi için şartın hesabın kapatılmasından önce gerçekleşmiş olması şarttır, aksi takdirde alacak hesaptan çıkartılır.
Cari hesapta sözleşme süresini açıklayınız.
Sözleşme süresi, cari hesap sözleşmesinin yürürlükte kaldığı süredir. Sözleşme belirli veya belirsiz süreli olarak yapılabilir. Süre belirli ise sona erdiğinde, belirsiz ise taraflardan birinin fesih ihbarı ile sözleşme sona erer. Sözleşme süresince tarafların alacaklılık ve borçluluk sıfatları ortadan kalkar, sözleşmenin sona ermesi halinde hesabın kesilmesi ile belli olur.
Cari hesapta hesap devresini anlatınız.
Hesap devresi, tarafların alacak ve borçlarını hesaba yazacakları ve karşılıklı olarak istemeyecekleri süreyi ifade eder. Sözleşme süresi içerisinde birden çok hesap devresi vardır. Sözleşme veya ticari teamül uyarınca, belirli hesap devreleri sonunda devre hesabı kapatılır ve alacak ile borç kalemleri arasındaki fark belirlenir. Hesap devresi hakkında sözleşme veya ticari teamül yoksa, her takvim yılının son günü taraflarca hesabın kapatılması günü olarak kabul edilmiş sayılır. Saptanan artan tutarı gösteren cetveli alan taraf, aldığı tarihten itibaren bir ay içinde, noter aracılığıyla, taahhütlü mektupla, telgrafla veya güvenli elektronik imza içeren bir yazıyla itirazda bulunmamışsa, bakiyeyi kabul etmiş sayılır (TTK m.94).
Cari hesapta alacağın yenilenmesi nasıl gerçekleşir?
Cari hesap sözleşmesinin yapılmasından önce doğmuş bulunan bir alacak, tarafların onayıyla cari hesaba kaydedilirse, aksi kararlaştırılmamışsa bu alacak yenilenmiş olmaz (TTK m.90). Çeşitli kalemlerin bir cari hesaba sadece kaydedilmiş olması, borcun yenilenmiş olduğu anlamına gelmez. Ancak, hesabın kesilmesi ve hesap sonucunun diğer tarafça kabul edilmiş olması durumunda, borç yenilenmiş olur. Kalemlerden birinin güvencesi varsa, aksi kararlaştırılmadıkça, hesap kesilip sonucun kabul edilmiş olması, güvenceyi sona erdirmez (TBK m.134/3).
Cari hesap bakımından faiz nasıl uygulanır?
Cari hesabın alacak sütununa yazılan tutarlar için, sözleşme veya ticari teamüller gereğince, kaydoldukları tarihten itibaren faiz işler (TTK m.90/e). Alacak ile borç kalemlerinin birbirinden çıkarılması sonucunda bulunan bakiyeye, belirlenip hesaba kaydedildiği tarihten itibaren faiz işler. Alacak ve borç kalemleri için farklı faiz oranı uygulanırsa, önce alacak ve borç bulunur ve hangisi büyükse onun faiz oranı uygulanır. Taraflar, üç aydan aşağı olmamak şartıyla, diledikleri andan başlamak üzere faizlerin ana paraya eklenmesini kararlaştırabilecekleri gibi hesap devreleri ile faiz ve komisyon miktarlarını da sözleşme ile belirleyebilirler (TTK m.96).
Cari hesapta zamanaşımı süresi ne kadardır?
Cari hesabın tasfiyesine, kabul edilen veya mahkeme kararıyla saptanan artan tutara ya da faiz alacaklarına, hesap hata ve yanılmalarına, cari hesabın dışında tutulması gereken veya haksız olarak cari hesaba geçirilmiş olan kalemlere veya tekrarlanan kayıtlara ilişkin bulunan davalar, cari hesap sözleşmesinin sona ermesinden itibaren beş yıl geçmekle zamanaşımına uğrarlar.
Cari hesap hangi hallerde sona erer?
Cari hesap sözleşmesi; sözleşmede kararlaştırılan sürenin sona ermesi, bir süre kararlaştırılmadığı takdirde taraflardan birinin fesih ihbarında bulunması, taraflardan birinin iflas etmesi hallerinde sona erer (TTK m.98). Sözleşme süreli olup da taraflardan biri bu süre içinde ölür veya kısıtlanırsa her iki taraf ve kanuni temsilcileriyle halefleri on gün önceden haber vermek şartıyla cari hesap sözleşmesini feshedebilir. Ancak, artan tutarın ödenmesi, hesabın kapatılması gereken tarihte istenebilir (TTK m.99).
Taraflardan birinin alacaklısının ona ait artan tutarı haczettirdiği gün hesap kapatılarak artan tutar saptanır. Bu hâlde, borcundan dolayı haciz tebliğ edilen taraf, on beş gün içinde haczi kaldırtmazsa, diğer taraf sözleşmeyi feshedebilir (TTK m.100). Sözleşmeyi feshetmezse haciz ettiren kimsenin durumu cari hesaba yeni kalemler geçirilmek suretiyle ağırlaştırılamaz.
İşletme ve teşebbüs kavramlarının farkı nedir?
Teşebbüs belirli bir yasal, finansal, örgütsel ve
ekonomik özelliğe sahip kuruluş olarak da tanımlanmaktadır. İşletme daha çok bir fabrika, satış mağazası gibi mal veya hizmet üreten yada pazarlayan
teknik bir birim, girişim ise hukuksal ekonomik ve
finansal bir kuruluştur diye tanım yapılmaktadır.
Örneğin, Koç Holding bir girişim, Arçelik buzdolabı fabrikası bir işletmedir.
İşletmeler hangi açılardan sınırlandırılır?
Üretilen mal ve hizmet çeşidi yönünden: endüstri işletmeleri, ticaret işletmeleri, hizmet işletmeleri
olarak; üretim araçlarının mülkiyetine göre: özel
kesim işletmeleri, kamu kesimi işletmeleri, yabancı
sermayeli işletmeler; hukuki yapılarına göre: özel
işletmeler (kişi şirketleri: tek kişi işletmesi, adi şirket, kollektif, komandit şirket; sermaye şirketleri:
anonim, limited, sermayesi paylara bölünmüş komandit şirket, kooperatif), kamu işletmeleri, yabancı sermayeli işletmeler; ulusal kökenlerine göre:
ulusal işletmeler, uluslararası işletmeler, çok uluslu
şirket; büyüklüklerine göre, büyük işletmeler, küçük ve orta ölçekli işletmeler olarak işletmeleri sınıflandırmak mümkündür.
Ticari işletmenin unsurları nelerdir? Her işletme bir ticari işletme midir?
İşletme kavramı ile ticari işletme kavramı arasında özel genel ilişkisi vardır. Her ticari işletme
aynı zamanda bir işletmedir, fakat her işletme bir
ticari işletme değildir. Türk Ticaret Kanununda (TTK) işletme kavramı tanımlanmamış ticari
işletmenin tanımı yapılmıştır. TTK m.11’e göre:
“ticari işletme, esnaf işletmesi için öngörülen sınırı aşan düzeyde gelir sağlamayı hedef tutan faaliyetlerin devamlı ve bağımsız şekilde yürütüldüğü
işletmedir”. Kanundaki tanıma göre ticari işletme
kavramının dört unsuru bulunmaktadır. Bunlar;
gelir sağlama amacı, devamlılık, bağımsızlık, esnaf
faaliyeti sınırlarını aşmadır. Bir işletmenin ticari işletme olarak kabul edilebilmesi için bu unsurların
tamamını içermesi gerekir.
Şube, bir ticari işletme midir?
Şubeler bağımsız bir ticari işletme değildir.
Zira şubeler aynı gerçek veya tüzel kişiye ait olup
iç ilişkide merkeze bağlıdır. Ticari işletmenin unsurlarından olan bağımsızlık unsurunu sağlamadığı için de ticari işletme sayılmazlar.
Know-how nedir?
Patent niteliğinde olmasa
dahi, işletme içerisinde organizasyon, yönetim, üretim ve dağıtım gibi konularda
ulaşılan teknik ve ticari bilgi ve tecrübe
birikimidir. İşletmenin maddi olmayan malvarlığı unsurlarındandır.
Bir birimin şube sayılmasının sonuçları nelerdir?
Bir birimin şube sayılmasının sonuçları şunlardır:
• Merkezi Türkiye’de bulunan ticari işletmelerin şubeleri bulundukları yerin ticaret siciline tescil ve ilan olunur. Merkezleri Türkiye dışında bulunan ticari işletmelerin Türkiye’deki şubeleri, kendi ülkelerinin kanunlarının ticaret unvanına ilişkin hükümleri saklı kalmak şartıyla, yerli ticari işletmeler gibi tescil olunur. Şubeler bulundukları yerin sanayi ve ticaret odalarına da kayıt yaptırmak zorundadırlar.
• Her şube, kendi merkezinin ticaret unvanını, şube olduğunu belirterek kullanmak zorundadır. Bu unvana şube ile ilgili ekler yapılabilir. Merkezi yabancı
ülkede bulunan bir işletmenin Türkiye’deki şubesinin ticaret unvanında, merkezin ve şubenin bulunduğu yerlerin ve şube olduğunun gösterilmesi şarttır.
• Ticari işletmenin devrinde devrin kapsamına şubeler de dahildir.
• Merkezleri yurt dışında bulunan ticari işletmelerin Türkiye’deki şubelerinin başına yerleşim yeri Türkiye’de bulunan tam yetkili bir ticari mümessil atanır.
• Şubenin yaptığı işlemlerden dolayı şubenin bulunduğu yerde de dava açılabilir ve icra takibi yapılabilir. Ancak iflas davası merkezin bulunduğu yerde açılabilir.
Ticari işletmenin devir usulü nasıldır?
TTK m.11/3’e göre; ticari işletme,
içerdiği malvarlığı unsurlarının devri için zorunlu tasarruf işlemlerinin ayrı ayrı yapılmasına gerek olmaksızın bir bütün hâlinde devredilebilir. Aksi
öngörülmemişse, devir sözleşmesinin duran malvarlığını, işletme değerini, kiracılık hakkını, ticaret unvanı ile diğer fikrî mülkiyet haklarını ve sürekli
olarak işletmeye özgülenen malvarlığı unsurlarını içerdiği kabul olunur. İşletmenin hem aktifleri hem pasifleri devir kapsamına girecektir.
Ticari işletmenin devri için devir sözleşmesinin yazılı şekilde yapılması ve ticaret siciline tescil ve ilan edilmesi gerekmektedir.
Ticari işletmenin rehninin Türk Medeni Kanunu sistemindeki taşınır rehninden farkı nedir?
Türk Medeni Kanunu sisteminde, taşınır malların rehninde, rehin konusu malların karşı tarafa verilmesi zorunludur. Ancak işletme malvarlığının kredi verene teslim edilmesi, ticari işletmenin çalışmasını engelleyecek hatta olanaksız kılabilecektir.
Bu yüzden ticari işletmelerin rehin işlemleri farklı esaslara tabi tutulmuştur. Ticari işletme rehninde rehin konusu mallar rehin borçlusunun elinde kalmaya devam etmektedir. Rehin hakkı, rehin sözleşmesinin Rehinli Taşınır Siciline tescil edilmesiyle kurulur. Rehin sözleşmesi elektronik ortamda ya da yazılı olarak
düzenlenir.. Yazılı olarak düzenlenen rehin sözleşmesinin Sicile tescil edilebilmesi için tarafların imzalarının noterce onaylanması veya sözleşmenin Sicil yetkilisinin huzurunda imzalanması şarttır.
Ticari işlerde teselsül karinesi ne anlama gelmektedir?
İki veya daha fazla kişi, içlerinden yalnız biri veya hepsi için ticari niteliği haiz bir iş dolayısıyla, diğer bir kimseye karşı birlikte borç altına girerse, kanunda veya sözleşmede aksi öngörülmemişse müteselsilen sorumlu olurlar (TTK m.7/1).
Ticari borçlara kefalet hâlinde, hem asıl borçlu ile kefil, hem de kefiller arasındaki ilişkilerde de hüküm böyledir (TTK m.7/2).
Müteselsil borçluluk, aynı alacak nedeniyle borç altına girmiş bulunan birden fazla borçlunun, alacaklıya karşı borcun tamamından ayrı ayrı asıl
borçlu sıfatıyla sorumlu tutuldukları borçluluk türüdür. Alacaklı, müşterek borçlulardan herhangi birisinden alacağın tamamını talep edebilir.
Ticari davalar nelerdir?
Ticari davalar mutlak ticari davalar ve
nispi ticari davalar olarak iki gruba ayrılabilir.
Mutlak ticari davalar şunlardır:
1. TTK’da düzenlenen hususlardan doğan davalar,
2. Rehin karşılığında ödünç verme işi ile uğraşanlar hakkındaki davalar (Medeni Kanun m.962-969)3. Bir malvarlığının veya işletmenin devralınması ile işletmelerin birleşmesi ve şekil değiştirmesi hakkındaki davalar (BK m.202-203), rekabet yasağına ilişkin davalar (BKm.444 -447), yayın sözleşmesine ilişkin davalar (BK m.487-501), kredi mektubu ve kredi emrine ilişkin davalar (BK m.515-519), komisyon sözleşmesine ilişkin davalar (BK m.532-545), ticari temsilciler, ticari vekiller ve diğer tacir yardımcılarına ilişkin davalar (BK m.547-554), havale işlemlerine ilişkin davalar (BK m.555-560), saklama sözleşmelerine ilişkin davalar (BKm.561-580),
4. Fikrî mülkiyet hukukuna dair mevzuatta öngörülen davalar,
5. Borsa, sergi, panayır ve pazarlar ile antrepo ve ticarete özgü diğer yerlere ilişkin özel hükümlerde öngörülen davalar,
6. Bankalara, diğer kredi kuruluşlarına, finansal kurumlara ve ödünç para verme işlerine ilişkin davalar,
7. Finansal kiralama sözleşmelerinden doğan davalar,
8. Kooperatifler Kanunu’nda düzenlenen konulardan doğan hukuk davaları,
9. İflas davaları.
Her iki tarafın da ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan davalar ile belli konularda bir ticari işletmeyi ilgilendiren işlerden doğan davalar ise nispi
ticari davalardır.
Gerçek ve tüzel kişilerde tacir sıfatı nasıl kazanılır?
TTK m.12’ye göre, bir ticari işletmeyi kısmen de olsa, kendi adına işleten kişiye tacir denir. Bir gerçek kişinin tacir sıfatını kazanabilmesi için bir ticari işletmenin mevcut olması, bu ticari işletmenin faaliyet göstermesi, işletilmesi ve bu ticari
işletmenin kısmen de olsa kendi adına işletilmesi gerekmektedir.
Ticaret şirketleri ticaret siciline tescil edilerek tüzel kişilik kazandıkları andan itibaren tacir sıfatını da elde ederler.
Bir vakıf veya derneğin tacir sıfatını kazanabilmesi için amacına ulaşmak üzere bir ticari işletme işletmesi ve derneğin kamu yararına bir dernek olmaması, vakfın gelirinin yarısından fazlasını kamu görevi niteliğindeki işlere harcamaması gerekir. Bu iki şartın varlığı halinde dernek veya vakıf tacir sıfatını kazanır.
Devlet, il özel idaresi, belediye ve köy ile diğer kamu tüzel kişileri tarafından kurulan kurum ve kuruluşlar, kendi kuruluş kanunları gereğince özel hukuk hükümlerine göre yönetilmek veya ticari şekilde işletilmek şartıyla tacir sıfatını kazanırlar (TTK m.16/1). Örneğin, DHMİ, TCDD, İDO, İSKİ, İETT, TÜBİTAK, OYAK, TİGEM tacir sıfatına sahiptirler. Tacir sıfatı kamu tüzel kişisine değil, bu
tüzel kişi tarafından kurulan kurum ve kuruluşa aittir.
Donatma iştirakinin tüzel kişiliği yoktur. Tacire ilişkin hükümler donatma iştirakine de aynen uygulanır (TTK m.17).
Tacir sıfatının sonuçları nelerdir?
- İflasa Tabi Olma
- Ticari İşletmesini Ticaret Siciline Tescil Ettirme
- Ticaret Unvanı Seçme ve Kullanma
- Ticari Defterleri Tutma
- Ticaret ve Sanayi Odalarına Kaydolma
- Basiretli Bir İş Adamı Gibi Hareket Etme
- Ticari İş Karinesine Tabi Olma
- Ticari Örf ve Adetlere Tabi Olma
- Ücret ve Faiz İsteme Hakkı
- Ücret ve Sözleşme Cezasının İndirilmesini İsteyememe
- Fatura ve Teyit Mektubu Düzenleme
Bağımlı ve bağımsız tacir yardımcılarını sayınız.
Bağımlı tacir yardımcıları; ticari temsilci, ticari vekil ve pazarlamacıdır.
Bağımsız tacir yardımcıları; simsar, komisyoncu ve acentedir.
Ticari temsilcinin temsil yetkisi hangi konularda sınırlandırılabilir?
Ticaret siciline tescil edilmek şartıyla temsil yetkisi iki şekilde sınırlandırılabilir. Birinci sınırlama temsil yetkisinin şube işleriyle sınırlandırılmasıdır. İkinci sınırlama ise temsil yetkisinin, birden çok kişinin birlikte imza atmaları koşuluyla sınırlandırılmasıdır. Bu durumda, diğerlerinin katılımı olmaksızın temsilcilerden birinin imza atmış olması, işletme sahibini bağlamaz. Her iki sınırlama bir arada da yapılabilir. Temsil yetkisine ilişkin diğer sınırlamalar örneğin miktar ve konu yönünden sınırlama tescil ve ilan edilemez, tescil edilmiş olsalar bile, iyiniyetli üçüncü kişilere karşı ileri sürülemez (BK m.549).
Pazarlamacının yetkileri nelerdir?
Pazarlamacı iki yetki ile donatılabilir. Bunlar, aracılık etme ve işlem yapma yetkisidir. Aksine yazılı anlaşma olmadıkça pazarlamacı, sadece işlemlere aracılık etmeye yetkilidir. Pazarlamacı, işlem yapmaya yetkili kılınmışsa yetkisi, bu işlerin icrası için gereken bütün olağan hukuki işlem ve fiilleri kapsar; özel yetki verilmedikçe müşterilerden tahsilat yapamaz ve ödeme günlerini değiştiremez. (TBK m.452)
Tescilin olumlu ve olumsuz etkisi ne anlama gelmektedir?
Ticaret siciline tescili veya hem tescili hem ilanı gereken konular tescil ve ilan edilmişse, artık üçüncü kişiler bu konuları bilmediklerini ileri süremezler. Tescil edilen konuları herkesin bildiği varsayılır. Üçüncü kişilerin, kendilerine karşı sonuç doğurmaya başlayan sicil kayıtlarını bilmediklerine ilişkin iddiaları dinlenmez (TTK m.36/3). Buna tescilin olumlu etkisi denir.
Tescili zorunlu olduğu halde tescil edilmemiş veya tescil edilip de ilanı zorunlu iken ilan olunmamış bir konu üçüncü kişilere karşı ileri sürülemez. Aksini iddia eden ispatla yükümlüdür. Aynı şekilde tescile tabi olmadığı halde bir konu her nasılsa tescil edilmişse yine üçüncü kişilerin iyiniyetli oldukları varsayılır. Buna tescilin olumsuz etkisi denilmektedir.
Anonim, Limited ve Kooperatif Şirketlerin ticaret unvanlarında bulunması gereken zorunlu unsurlar nelerdir?
Anonim, Limited ve Kooperatif Şirketlerin unvanlarında mutlaka işletme konusu ile şirket ve türünü gösteren ibare bulunmalıdır. Ticaret unvanlarında, “anonim şirket”, “limited şirket” ve “kooperatif” kelimelerinin bulunması şarttır. Ortaklığı ve türünü gösteren ibarenin kısaltılarak yazılması olanaklıdır. Örneğin, İnşaat ve Ticaret Anonim Şirketi (A.Ş.), Turizm ve Seyahat Limited Şirketi (Ltd. Ş.), Yapı Kooperatif gibi. Bu şirketlerin ticaret unvanında, gerçek bir kişinin adı veya soyadı yer aldığı takdirde, şirket türünü gösteren ibareler, baş harflerle veya başka bir şekilde kısaltma yapılarak yazılamaz (TTK m.43/2).
-
2024-2025 Öğretim Yılı Güz Dönemi Ara (Vize) Sınavı Sonuçları Açıklandı!
date_range 2 Gün önce comment 0 visibility 53
-
2024-2025 Güz Dönemi Ara (Vize) Sınavı Sınav Bilgilendirmesi
date_range 6 Aralık 2024 Cuma comment 2 visibility 324
-
2024-2025 Güz Dönemi Dönem Sonu (Final) Sınavı İçin Sınav Merkezi Tercihi
date_range 2 Aralık 2024 Pazartesi comment 0 visibility 912
-
2024-2025 Güz Ara Sınavı Giriş Belgeleri Yayımlandı!
date_range 29 Kasım 2024 Cuma comment 0 visibility 1286
-
AÖF Sınavları İçin Ders Çalışma Taktikleri Nelerdir?
date_range 14 Kasım 2024 Perşembe comment 11 visibility 20158
-
Başarı notu nedir, nasıl hesaplanıyor? Görüntüleme : 25842
-
Bütünleme sınavı neden yapılmamaktadır? Görüntüleme : 14700
-
Harf notlarının anlamları nedir? Görüntüleme : 12646
-
Akademik durum neyi ifade ediyor? Görüntüleme : 12642
-
Akademik yetersizlik uyarısı ne anlama gelmektedir? Görüntüleme : 10582