İlkçağ Felsefesi Dersi 2. Ünite Sorularla Öğrenelim
Pre-Sokratikler: Natüralist Dönem
Pre-Sokratik filozoflar, yani Sokrates öncesi filozoflar ile eski mitoloji ozanlarını birbirinden ayıran farklar nelerdir?
Pre-Sokratik filozoflar, yani Sokrates öncesi filozoflar ile eski mitoloji ozanlarını birbirinden ayıran çeşitli farklar vardır. Bunların en dikkat çekici olanı, PreSokratik filozofların doğadaki düzeni, yani kozmosu doğa dışı varlıklara dayandırmak yerine, onu doğanın kendisinden, doğaya içkin nedenlerden hareketle açıklamaya çalışmalarıdır. Mitologların tanrılara dayandırarak açıkladıkları doğadaki düzenlilik, PreSokratik filozofların görüşleri eşliğinde doğaya içkin maddelerin, ya da süreçlerin bir ürünü olarak görülmeye başlanır. Aristoteles, mitologların doğanın işleyişine ilişkin ele aldıkları görüşleri, akıl yürütmeler eşliğinde temellendiremedikleri için filozoflardan ayrıldıklarını öne sürerken, felsefi düşünüşün yöntemsel ayracını da belirlemiş olur. Felsefi düşünüş tutarlı akıl yürütmeler eşliğinde belirir. Buna göre, mitologlarla ilk filozofların farkı, ele aldıkları ilgi ve kaygılarla değil, konularına yaklaşımlarında kullandıkları yöntemlerle belirlenir. Böylece mitostan logosa ya da theogoniadan kozmogoniye insan düşüncesinin serüveni, doğayı salt akılcı yöntemle inceleyen Pre-Sokratik filozoflarla başlar.
Miletos Okulunun felsefe tarihinin ilk ekolü olarak değerlendirilmesinin temel nedeni ne olabilir?
Miletos Okulunun felsefe tarihinin ilk ekolü olarak değerlendirilmesinin temel nedeni, Thales, Anaksimandros ve Anaksimenes’ in görüşlerinin mitostan logosa geçişi temsil etmesidir. Evrenin düzenini anlama ve açıklama çabalarında Miletos Okulu düşünürlerinin gerekçelendirmelerini, doğaüstü varlıklara başvurmaksızın doğal nedenlere dayandırmaları, onları yalnızca ilk filozoflar yapmaz, aynı zamanda ilk doğa bilimciler olarak anılmalarını da sağlar. Diğer bir deyişle Miletos Okulunun düşünürleri, doğayı yine doğada var olan nedenlerle açıklama yoluna giderek bilimsel yöntemin gelişmesine hizmet ederlerken, aynı zamanda ilk filozof unvanını da kazanırlar.
Monizm ne anlama gelmektedir?
Monizm, diğer adıyla bircilik, var olan her şeyin tek bir gerçeklikten oluştuğunu, gerçekliğin tek bir ilkeden türetilebileceğini ya da bu ilkeye indirgenebileceğini iddia eden felsefi görüştür.
Thales kimdir?
Miletos’ ta (bugünkü İzmir’in güneyinde Söke Milas yolunun batısında, Balat Köyü yakınlarında) yaşamış olan Thales, Aristoteles tarafından ilk filozof olarak gösterilerek en azından bugün bildiğimiz anlamdaki felsefenin başlatıcısı kabul edilir. Thales, görece olarak mitolojik düşünüşten ayrılan yaklaşımıyla, hem bilimsel hem de felsefi düşüncenin öncüsü unvanını alır. Thales ayrıca filozof ve geometrinin kurucusu olarak ta kabul edilir. Onun geometri alanındaki en meşhur başarısı ikizkenar üçgenin taban açılarının eşit olduğunu göstermesidir. Dairenin çapla iki eşit bölüme ayrıldığını, birbirlerini kesen iki doğruda ters açıların birbirlerine eşit olduğunu söyleyen de yine Thales’ tir. Thales geometri bilgisiyle piramitlerin yüksekliklerini gölgelerinden hareketle ölçmüştür.
Anaksimandros kimdir?
Miletos Okulunun ikinci temsilcisi olan Anaksimandros hocası Thales gibi bir bilim insanıdır. Özellikle coğrafya alanında önemli çalışmalara imza atmış olan Anaksimandros, Karadeniz’e giden denizciler için bir harita hazırlamanın yanı sıra, dünya ve gökyüzünün haritalarını yapma girişiminde de bulunmuştur. Dünyanın büyüklüğünü ölçmeye çalışmış, yer ile gök arasındaki mesafeyi hesaplamayı denemiş olan Anaksimandros, ayrıca dünyanın ekliptik eğriliğini keşfederek, bu eğilim sonucunda mevsimlere göre güneşin doğuş ve batışındaki değişimleri açıklamıştır. Güneşin hareketlerini gözlemlemesi, Anaksimandros’ a gronom adı verilen güneş saatinin yapımında yol gösterici olur. Tıpkı Thales gibi doğunun astronomi bilgilerini kendisine temel alan Anaksimandros’ u Babillilerden öteye taşıyan şey onun astronomi hakkında yapılan tüm gözlemlerden ve hesaplardan evrene dair teorik bilgi çıkartmasıdır.
Anaksimenes kimdir?
Miletos Okulunun son temsilcisi olan Anaksimenes, Anaksimandros’ un öğrencisidir. Fakat düşünceleri itibariyle hocasından çok Thales’ in düşüncelerine yakındır.
Anaksimandros ve Anaksimenes’in fikirleri arasında var olan en belirgin fark nedir?
Aristotales’ in aktardığına göre, Anaksimenes hocası Anaksimandros yerine Thales’ e daha yakın görüşlere sahiptir. Bu yakınlığın en belirgin işareti onun maddî bir unsuru arkhe olarak belirlemesidir. Anaksimandros’ ta ise arkhe soyuttur. Anaksimandros arkheyi bilinmeyen, sonsuz ve sınırsız bir madde seçerek, bir yandan Thales’ in monist görüşüne önemli bir darbe indirmiş öte yandan soyut düşünceye geçişin ilk kıpırdanmalarını sergilemiştir. Ancak Anaksimandros’ un bu ileri görüşlülüğü, öğrencisi Anaksimenes tarafından aynı radikal tutum içinde sürdürülmez ve çağın temel niteliği olan monism, Anaksimenes’ te yine ağırlıklı bir biçimde belirir. Bu nedenle Anaksimandros evrendeki çokluğu açıklamak üzere doğası itibariyle belirsiz bir töz, soyut bir arkhe öne sürerken, Anaksimenes bir anlamda Thales’ in var olanları bütünüyle tek bir bilinen maddeye dayandırma çabasına geri dönüşün temsilcisidir. Diğer bir deyişle, Anaksimenes, Anaksimandros’ un temel maddenin algılanabilir bütün özelliklerden bağımsız olması gerektiği ve dünyanın algılanabilir olmayan, tam bilmediğimiz bir maddeden meydana geldiği düşüncesine karşı çıkarak, maddeci monizmin bir versiyonunu daha oluşturur.
Miletos Okuluyla ilgili olarak genel bir değerlendirme yapıldığında hangi konular öne çıkar?
Genel hatlarıyla bu dönemde öne çıkan komular:
1. Bilimsellik adına en önemli uğraş gözlemdir. Ancak bu gözlem modern bilimin yöntemi olan kontrollü deney değildir.
2. Rasyonalizm düşünüş tarzının genel karakteridir. Okulun üyeleri doğayı gözlemleyerek süzdükleri bilgileri büsbütün akla uygun bir şekilde açıklamaya girişirler. Dolayısıyla, bu düşünürler akla duydukları sonsuz güven nedeniyle, aklın ulaştığı sonuçları kontrol etmeyi düşünmezler.
3. Miletos Okulu filozoflarının merkezi ilgileri arkhenin, yani her şeyin kendisinden meydana geldiği anamaddenin mahiyetine yöneliktir. Miletoslu filozoflar farklı farklı arkhelerden söz etmiş olsalar da, arkhenin ilahi, ölümsüz, ebedi ve ezeli olduğu konusunda hemfikirdirler. Dolayısıyla da Miletos filozoflarının arkhe tanımları tanrısal nitelikler taşır. Diğer bir deyişle, mitolojiyle bağlarını kopartmaya başlamış olsalar da, Miletosluların mitolojik düşüncenin etkisinden büsbütün kurtuldukları söylenemez.
4. Hareketin nasıl oluştuğu konusuyla doğrudan ilgilenmeyen Miletoslu düşünürler, var olanların meydana gelişinin nedenini, arkhenin canlılık özelliğine bağlarlar. Böylece hareketin başlatıcısı bir fail neden, Miletosluların felsefelerinde söz konusu edilmez. Ancak yine de bu düşünürlerin felsefelerine evrimci bir görüş hâkimdir. Başlangıçta, bugün gördüğümüz biçime sahip olmayan evrende, zaman içerisinde canlı olan ana maddenin evrilmesiyle var olanlar, sırasıyla meydana gelirler.
5. Bu dönemde saf felsefi düşünceden söz edilemez, filozoflar daha çok doğal olaylar üzerine görüşlerini teorileştirerek felsefenin zeminini oluştururlar. Sürtünme, doğum, yoğunlaşma, sıkılaşma, soğuma ve ısınma gibi doğal olayların organik ve fizik temelleri evrenin açıklanmasının modelini oluşturur.
6. Miletos Okulunun arkheye yönelen karakteristik düşünme tarzı, monist (tekçi) açıklamaları içerir. Anaksimandros’ un apeiron görüşü her ne kadar monist düşünceye indirilen bir darbe olarak düşünülse de, bu darbenin etkileri özellikle öğrencisi Anaksimenes tarafından derhal yok edilir.
Pythagoras kimdir?
Pythagoras Anaksimenes’ in çağdaşıdır. Doğum yeri olan Samos’ tan (Sisam Adası) MÖ 529 yılında İtalya’nın güneyindeki Yunan kolonilerine göç etmiştir. Samos’ taki zorba hükümdardan kaçarak Kroton’ a yerleşen Pythagoras, burada tarikat benzeri dini ve politik bir birlik oluşturmuştur. Birliğin amacı takipçileri arasında politik erdemlerin geliştirilmesi ve uygulanmasıdır. Pythagoras’a göre, politik erdemlerin geliştirilebilmesi ideali ahlaksal bir eğitimi zorunlu kılar. İnsanlar ruhlarıyla uyum içinde olabilmek için arzularını denetim altında tutmayı, tutkularına gem vurmayı, devlet otoritesine ve büyüklerine saygı göstermeyi öğrenmek zorundadır. Bu nedenle Pythagorasçı kardeşlik bağları, yurttaşlık erdemlerinin gelişmesi amacını taşıyan ahlaki bir eğitim okulu olarak da görülebilir.
Pythagorasçılar felsefe alanında nasıl bir fark yaratmıştır?
Pythagorasçılar, felsefeyi teorik zeminden pratik zemine aktarmışlardır. Felsefe, onlar açısından bir “yaşam biçimi” halini almıştır. Bu yaşamın merkezinde de ahlaki bir çaba olarak, “arınma” yer almıştır.
Pythagorasçı felsefede ruh anlayışı nasıldır?
Pythagorasçı felsefenin insana bakış açısını belirleyen formel neden “ruh” (psûkhe) kavramıdır. “Ruh” kavramı, daha önce Homeros tarafından da kullanılmıştır. Ruh Homeros’ta ince bir havadır, yani cisimseldir. Benzer şekilde, Anaksimenes ruhu incelmiş bir hava ya da nefes olarak açıklar. Anaksimenes’ te Homeros’takine oranla ussal bir biçimde sunulan ruhun havayla özdeşliğine ilişkin yaygın kanı, Pythagorasçı düşüncede dini inanışlarla iç içe geçerek kendisini gösterir. Pythagorasçılar evrenin, bütününe yayılan ve yaşamın kaynağını oluşturan nicelikçe sınırsız bir havayla kuşatıldığını ileri sürerler. Pythagorasçılara göre insanın nefesi, ya da yaşamı ile sonsuz ve tanrısal olan evrenin nefesi, ya da yaşamı özce bir ve aynıdır. Evrenin bir, ebedi ve tanrısal oluşuna karşın insanlar çok, bölünmüş ve ölümlüdürler. Her yerde var olan ölümsüz ruh, insanda ölümlü bir bedene hapsolmuştur; oysa insanın özsel parçası olan ruhu ise, tanrısal kıvılcımdan pay aldığından ölümsüzdür. Bu ölümsüz ruh bedenden bedene girebilir. İleride Platon’u derinden etkileyecek ruh göçü düşüncesine (orphik düşünceye) göre, ruh bedenden bedene, insandan hayvana sürekli dönüşür; diğer bir deyişle ruh tıpkı ana-madde gibi yok olmaz. Böylece Pythagorasçılarla birlikte ilk kez maddeden ayrılabilen bir “ruh” kavramından söz edilebilir hale gelir.
Pythagorasçı felsefede bilgelik anlayışı nasıldır?
İnsanın beden ve ruhtan oluşan bileşik bir varlık olduğu düşüncesi, Pythagorasçıları düalist bir insan doğası anlayışına ulaştırır. Bu bileşimde temel bileşen ruhtur ve ruh bedenle ilişkisinde bozulur, özünü kirletir. Pythagorasçıların amacı, “(…) insanın kendisini, beden ve ruh göçüne köle olmaktan kurtarmaktır. İnsan ne denli kötü ve günahkâr bir yaşam sürerse, öldükten sonra ruhunun aşağılayıcı bir hayvan bedenine girme olasılığı o denli yüksek olur”. Bu nedenle Pythagorasçı okulun üyeleri, bedenin bozucu etkilerinden arınmak, tanrısal olanla birleşmeyi sağlamak için tutkuları sınırlayan bir özdenetimi geliştirmeyi amaçlayan, doğru eylemlere yönelirler. Ruhun doğru eyleme yöneltilmesi düşüncesi, peşi sıra bireyselliği getirirken, bireysel eylemlerin sorumluluğuna ilişkin ahlaki tartışmanın zeminini de hazırlar. Diğer bir deyişle, ileride önce Herakleitos’ta ve Sokrates’te, modern dönemdeyse özellikle Varoluşçu filozoflarda görüleceği üzere insanın eylemlerinden sorumlu olduğu düşüncesi, Pythagorasçı “ruh” anlayışının eşliğinde belirir. Buna göre, insan eylemlerinden sorumludur ve insanı insan yapan da eylemleri üzerine düşünmektir. Diğer bir deyişle teorik çalışmalar yapan insan, yaşam kurallarını da belirler. İnsanı, çok sonraları Nietzsche’nin işaret ettiği sürü insanından ayıran şey, var olan ahlaki yargıları sorgulamaksızın kabul etmek yerine, yaşamı sorgulaması, eylem dünyasının koşullarını belirleme gücüne sahip olmasıdır. Pythagorasçılara göre, ancak bu türden bir yaşam bilgece, felsefi bir yaşamdır.
Pythagorasçıların sayılar öğretisi (varlık anlayışı) nasıldır?
Hem ahlaki öğretilerinde hem de evreni anlama çabalarına yön veren itkide, Pythagorasçı felsefeye hâkim olan temel motif, “uyum” dur (harmonia). Pythagorasçılar uyuma ilişkin görüşlerini, büyük ölçüde müzik teorisine ilişkin çalışmalarından hareketle ortaya koyarlar. Telli sazlarda, telin uzunluğu ya da kısalığının ses üzerindeki etkisini inceleyen Pythagorasçılar, teli uzatıp kısaltarak sesin çeşitli perdelerini yakalamışlar, böylece gamın da mucidi olmuşlardır. Pythagorasçılar uyumlu seslerle sayısal oranlar arasındaki bağlantıdan hareketle, uyumu sağlayanın sayı olduğu ve bu nedenle evrendeki düzenin ardında yatan arkhenin de sayı olduğu görüşüne ulaşırlar. Miletos Okulu üyelerinin arkhe olarak su, hava gibi somut maddeleri seçmelerine karşın, Pythagorasçılar sayıyı arkhe seçerek soyut düşünüşe doğru önemli bir adım atmış olurlar. Pythagorasçılara göre sayılar evrendeki düzeni sağlarken, sayıların yokluğunda var olan ilişkili yapılar, düzen ya da yasa ortadan kalkar. Bu nedenle Pythagorasçıların seçtiği arkhe Miletos Okulu üyelerinin ortaya koydukları gibi maddeyi ya da özdek duyumunu değil, formel ya da ilişkisel bir yapıyı gösterir. Miletos Okulunun üyeleri evrendeki çoğulluğu oluşturan şeyin, karşıtların karışımı olduğunu öne sürmüşler ve bununla da yetinmişlerdir. Pythagorasçılar ise, buna düzen, oran, orantı düşüncelerini ekleyerek, var olanlar arasındaki niceliksel farklılıklara yönelmişlerdir. Diğer bir deyişle her bir ayrı şey, karışıma dâhil olan öğelerin farklılığından dolayı değil, bu öğelerin karışım oranlarından dolayı her ne ise o olmuştur. O halde, şeylerin yapısını bilmek demek, onu oluşturan öğelerin arasındaki oranın yasasını bilmek demektir. Tam da bu nedenle Pythagorasçı felsefe madde yerine, forma yöneliktir ve arkhenin sayı olarak seçilmesi, şeyleri oluşturan öğelerin yasasını bulma amacını taşır. Biraz aşırı bir yorumla Pythagorasçıların bugünkü doğa yasalarının oluşumuna benzer olarak, sayıların varlığını ortaya koydukları da ileri sürülebilir.
Pythagorasçıların evren tablosu nasıldır?
Pythagorasçı kuramda nesneler düzeninin kurucusu olan ilk dört sayının (1, 2, 3, 4) toplamını veren 10 sayısı, sayıların bütün doğasını içinde barındıran mükemmel sayı olarak kabul edilir. Ancak bu kabul Pythagorasçı evren anlayışında bir açmaza da neden olur. Dönemin bilinen beş yıldızı (Satürn, Jüpiter, Mars, Merkür ve Venüs), güneş, dünya, ay ve sabit yıldızlar kümesi gökyüzünün birer parçası olarak sayıldıklarında, gök cisimleri mükemmellikten uzak kalmaktadır. Sistemin tutarlı ve mükemmel olabilmesi için, 10 adet gökcisminin bulunması gerektiğini düşünen Pythagorasçılar, KarşıYer’i icat ederler. Pythagorasçılar, daha sonra Kopernikus’ a ilham olacak biçimde, tüm gökcisimlerinin merkezde bulunan ve sınırlıyla sınırsızın birleşmesinden doğan merkez ateşe bir yay ile bağlı olduğunu ve onun etrafında döndüğünü iddia ederler. Pythagorasçıların bu evren tablosu, ileride merkez ateş yerine güneşin koyulmasıyla, güneş merkezli evren açıklamasının yolunu açacaktır. Pythagorasçı evren tablosunda dünyanın ısı ve ışık kaynağı güneş, ışığını merkez ateşten alarak yansıtır. Güneşin merkez ateş etrafındaki dönüşü bir yılda tamamlanır. Dünyanın merkez ateşi değil de yalnızca güneşi görmesinin nedeni, tüm gökcisimleriyle birlikte dünyanın merkez ateş etrafında dönüşü sırasında, KarşıYer’in merkez ateş ile dünya arasına girmesinden dolayıdır. Böylece Karşı-Yer, dünyayı merkez ateşin ışınlarından da korumuş olur. Pythagorasçı evren tasarımında tüm gök cisimleri küre biçimindedirler. Kürelerin devinimi bir oktavı ve dolayısıyla da uyumu temsil eder. Her kürenin kendi ağırlığına ve dönme hızına göre bir müzikal tonu bulunur. Böylece, kürelerin merkez ateş etrafındaki düzenli dönüşü uyumlu seslerin birlikteliği olan bir müzik yaratır. Pythagorasçıların evrenin müzikal uyumuna dayandırdıkları mistik düzen anlayışı, Pythagorasçı felsefede bilimsellikle dinselliğin iç içe geçtiğinin en açık göstergesidir.
Genel bir değerlendirmeyle Pythagoras ve ardıllarının başarıları nelerdir?
1. Pythagoras ve ardılları bir yandan mistik diğer yandan ise bilimsel gelişmenin zeminini hazırlamışlardır. Fizik ile matematiğin birlikteliğini kurarak modern fizik biliminin temelini atan, yine Pythagoras’tır.
2. Matematik alanında özgün kuramlar geliştiren Pythagorasçılar, aynı zamanda matematiği bir yöntem haline getirerek, bilimin temeline yerleştirirler.
3. Doğadaki uyumun, matematiksel oranlılığın, ölçünün, dengenin kâşifi olan Pythagoras ve ardılları, evrenin matematiksel olarak ifade edilebilecek bir düzeni içerdiği yolundaki modern anlayışın da temelini hazırlamış olurlar.
4. Pythagorasçılar düalist anlayışlarıyla, Miletos Okulunun monist bakış açısının sonunu getirirler.
5. Pythagorasçılarla birlikte, bilinçli bir tanıma hâlâ kavuşturulmamış olsa bile, “bilen özne” düşüncesi felsefe tarihindeki yerini alır. “Bilen özne” ile “bilinen evren” in yapıları arasındaki benzerlik, bilgiyi olanaklı kılmakla kalmaz, aynı zamanda bilgi sorununun da felsefenin bir parçası haline gelmesinin önünü açar. Bu türden bir bilgi anlayışında, bilgi yoluyla arınmaya duyulan inanç, ahlak sorunlarının da belirginleşmesini sağlar.
6. Özellikle ruh göçü düşüncesiyle birlikte Pythagorasçılar, bedenden ayrı bir ruhun olduğunu kabul ederler ve bu yoldan felsefe tarihinde yüzyıllarca sürecek bir tartışma alanını armağan etmiş olurlar. Bedenden ayrılabilir bir ruhun var olduğu görüşü, felsefe tarihinde iki farklı sonuç doğurur. Bunlardan ilki, Platon’un yorumudur. Platon ve ardıllarına göre, tek gerçeklik ruhtur; beden ise insanı gerçeklikten koparan, maddi dünyaya bağlayan bir hapishanedir. Diğer bir yorum ise, Descartes’te belirteceği üzere, beden ve ruhun birbirlerinden yapıca farklı iki ayrı töz olduğu düşüncesidir.
7. Pythagorasçılarla birlikte görünür hale gelen ruh kavrayışı, özellikle Sokrates ve Platon çizgisindeki yorumuyla modern dünyaya taşınacak olan etik sorumluluk düşüncesinin de temelini oluşturur.
Değişim ve hareket sorunu Heraklitos tarafından nasıl ele alınmıştır?
Tıpkı Miletos ve Elea okulu filozofları gibi Herakleitos da başlangıçta arkhenin ne olduğuna dair spekülatif fikirler üretmiştir. Ancak, Miletoslular gibi belirli bir durağan maddeyi arkhe olarak seçmenin doğadaki değişim ve hareketi açıklayamayacağını düşündüğünden, hareketli bir madde olan “ateş”i arkhe olarak seçmiştir. Ateş, Herakleitos’a göre, tüm var olanların ilk gerçeğidir. Ateş, tüm karşıtların içinde eridiği birliktir. Hareketin nasıl olanaklı olduğunu açıklamaya çalışan Herakleitos’a göre, ateş her şeyin niteliksel değişimine yol açan bir ilkedir. Diğer bir deyişle, Herakleitos’un gözünde ateş hem bir madde hem de değişimin ilkesidir. Heraklitos, ateşi kozmik güçlerin itici ilkesi olarak ele alır. Ateş suların buharlaşmasına, buharın yükselmesine ve bulut olmasına, bulutun soğuyarak yağmura dönüşmesine, toprağın kurumasına neden olan ilkedir. Bu açıdan ateş katı, sıvı ve gazların “değişim ilkesi”dir.
Heraklitos ’un logos öğretisi genel hatlarıyla nasıl irdelenebilir?
Her ne kadar Herakleitos’ un felsefesini değişim olgusuna yaptığı vurgu temsil ediyor ise de, onun düşüncesinde değişmeyen en az iki unsurun mevcut olduğunu belirtmek gerekmektedir. Söz konusu unsurlardan ilki, arkhenin, yani ateşin geçirdiği tüm dönüşümler boyunca aynı kalan miktarıdır. Örneğin herhangi bir yerdeki bir değişimin neticesi olarak toprak azalıyorsa, bu, başka bir yerde toprağın arttığı anlamına gelmektedir. Bir ilke olarak arkhenin miktarı daima sabittir. Esasen bu düşünceyi ilkçağ filozoflarının ortak bir kanaatine dayandırmak mümkün gözükmektedir: yoktan hiçbir şey var olmaz, var olan hiçbir şey yok olmaz. Bu düşüncenin ikinci kısmı, var olan bir şeyin yok olmadığı şeklindeki iddia Herakletios’ un miktardaki sabitliğe dair yaptığı tartışmayı destekliyor gözükmektedir. Evrende değişmeden, sabit kalan ikinci unsur ise, Herakleitos’ a göre, logostur. Logos tüm değişimleri oranlı, düzenli ve ölçülü kılan yasadır. Logos Yunancada akıl, ölçü, oran, tasvir, önerme ve cümle gibi anlamlara gelmektedir. Evrendeki her şeyi düzene sokan yasa olarak logos, Herakleitos’ a göre, evreni yöneten ilkedir.
Elea Okulunun genel düşünce yapısı nasıldır?
Elea Okulu güney İtalya’nın Elea kentinde Parmenides tarafından kurulmuştur. Okulun genel düşünme biçimindeki metafizik ağırlık, temsilcileri arasında bir yöntem birliği sağlar. Elea Okulunun üyeleri duyu tecrübesini hakikati gösterememesi nedeniyle reddederlerken, felsefelerini deneyden bağımsız bir biçimde akıl yürütmelere dayandırırlar. Böylece okuldaki genel düşünme biçimi, ileride Platon’un aralarındaki uçurumu kapatmaya çalışacağı “görünüşler dünyası” ile “kavramlar dünyası” nı birbirinden büsbütün ayırt ederek ilerler. Hakikati kavramlar dünyasında bulan Elealılar için doğal olarak yöntem akıl yürütmedir ve bu akıl yürütmede geçen argümanlar arasındaki “açıklık” ile “kesinlik” Elealıların başlıca çalışma konularını oluşturur. Elea Okuluna mensup filozoflar duyu tecrübesini güvenilir bulmazlar. Onlar bilgiyi akıldan türetmeye çalışırlar.
Parmenides ve Herakleitos’un hareket sorunu hakkındaki düşünce farklılıkları nelerdir?
Herakleitos değişim ve hareketi açıklamak için, arkhenin hareketli bir madde olması gerektiğini düşünmüş ve bu nedenle “ateş”i arkhe olarak seçmiştir. Ateş yalnızca bir töz değildir; aynı zamanda sürekli eylemin somut, fiziksel bir simgesi, oluşun kendisi olarak da tanımlanabilmektedir. Başka bir deyişle, Herakleitos’a göre, ateş bir madde olmaktan çok, her şeyin niteliksel olarak değişimine yol açan bir ilkedir. Herakleitos sürekli değişim içindeki dünyayı hiç sönmeyen bir ateş olarak tanımlamaktadır. Bu ateşin bir bölümü her zaman öteki maddeler olan toprağı, suyu ve havayı oluşturur. Oluş daima bir düzen içerisindedir. Oluşa düzenini veren ise logostur. Herakleitos logosu tüm değişimleri oranlı, düzenli ve ölçülü kılan yasa olarak tanımlamaktadır. Evrendeki tüm karşıtların oranlı bir biçimde birbirlerine dönüşerek uyum içinde var olması, logosa uygun olmasından kaynaklanmaktadır. Parmenides ise Herakleitosçu felsefenin tam tersi bir yol alarak değişimi reddetmektedir. Parmenides’e göre, “varlık” ile değişimin bir arada düşünülmesi açıkça tutarsızdır, çünkü hareket ya da değişim var olan bir şeyin bir süre sonra yok olmasıdır. Bu durum ise bir şeyin hem “var” hem de “yok” olduğunu kabul etmek anlamına gelir ki, bir şeyin hem “var” hem de “yok” olduğu tutarsızlık içerdiğinden akıl tarafından kavranamaz. Bu nedenle, Parmenides, var olanın hep var olması gerektiğini öne sürerek, hareket ya da değişimin yalnızca duyuların bir yanılsamasından ibaret olduğunu düşünmektedir.
Miletos Okulunu felsefe tarihinin ilk ekolü olarak değerlendirilmesine neden olan düşünürler hangileridir?
Miletos Okulunun felsefe tarihinin ilk ekolü olarak değerlendirilmesinin temel nedeni, Thales, Anaksimandros ve Anaksimenes’in görüşlerinin mitostan logosa geçişi temsil etmesidir.
Var olan her şeyin tek bir gerçeklikten oluştuğunu, gerçekliğin tek bir ilkeden türetilebileceğini ya da bu ilkeye indirgenebileceğini iddia eden felsefi görüş hangisidir?
Monizm, diğer adıyla bircilik, var olan her şeyin tek bir gerçeklikten oluştuğunu, gerçekliğin tek bir ilkeden türetilebileceğini ya da bu ilkeye indirgenebileceğini iddia eden felsefi görüştür.
Thales sahip olduğu geometri bilgisiyle gölgelerinden hareketle nelerin yüksekliklerini ölçmüştür?
Thales geometri bilgisiyle piramitlerin yüksekliklerini gölgelerinden hareketle ölçmüştür.
Thales göre “her şeyin ilk temeli”, “kendisinden meydana geldiği şey” nedir?
Thales “her şeyin ilk temeli”, “kendisinden meydana geldiği şey”in “su” olduğunu ileri sürer.
Anaksimandros’a göre, her şeyin iç içe geçtiği ve kendisinden türediği başlangıçtaki kütle nedir?
Anaksimandros’a göre, her şeyin iç içe geçtiği ve kendisinden türediği başlangıçtaki bu kütle apeirondur.
Evrim düşüncesinin öncüsü kabul edilen düşünür kimdir?
İnsanın sudaki canlılardan evrilerek meydana geldiğine ilişkin bu çağının oldukça ilerisindeki Görüşler, Anaksimandros’u evrimci düşüncenin öncüsü kılar
Anaksimenes hangi düşünüre daha yakın görüşlere sahiptir?
Miletos Okulunun son temsilcisi Anaksimenes, Aristoteles’in aktardığına göre, hocası Anaksimandros yerine Thales’e daha yakın görüşlere sahiptir.
Anaksimenes’e göre, görünenlerin çokluğunun arkasındaki birlik, kozmosta var olan her şeyin kendisinden türediği töz nedir?
Anaksimenes’e göre, görünenlerin çokluğunun arkasındaki birlik, kozmosta var olan her şeyin kendisinden türediği töz, “havadır”.
Astronomi alanında yaptığı çalışmalarla ün kazanan Anaksimenes astoronomide hangi iki kavramın ayrımını yapan ilk düşünürdür?
Anaksimenes’e ününü kazandıran özellikle astronomi alanında yaptığı çalışmalardır. Öncüleri gibi fizik dünyayı inceleyen Anaksimenes, sabit yıldızlar ve gezegenler arasında ayrım yapan ilk düşünürdür.
Miletos Okulu’nun son bulmasına neden olay nedir
Miletos’un Persler tarafından işgaliyle son bulan Miletos Okulu’nun ardından felsefe çalışmalarının yoğunluğu Güney İtalya’daki Yunan kentlerine taşınır
Pythagoras’ın öğretilerinde hangi unsurlar ağır basmaktadır?
Pythagoras’ın öğretilerinde dinî ve mistik unsurlar ağır basmaktadır.
Miletos Okulu ile Pythagorasçılar aralarındaki fark hangi nedenden kaynaklanmaktadır?
Miletos Okulu ile Pythagorasçılar aralarındaki fark, Miletos Okulunun “maddi neden”e, Pythagorasçıların ise “formel neden”e yönelmiş olmalarından kaynaklanır.
Pythagorasçı düalizm insanın hangi iki unsurdan meydana geldiğini öne sürmektedir?
Pythagorasçı düalizm insanın ruh ve beden olmak üzere iki unsurdan meydana geldiği düşüncesine dayanmaktadır.
Hem ahlaki öğretilerinde hem de evreni anlama çabalarına yön veren itkide Pythagorasçı felsefeye hâkim olan temel motif nedir?
Hem ahlaki öğretilerinde hem de evreni anlama çabalarına yön veren itkide Pythagorasçı felsefeye hâkim olan temel motif “uyum”dur (harmonia).
Pythagorasçı kuramda sayıların bütün doğasını içinde barındıran mükemmel sayı kaçtır?
Pythagorasçı kuramda nesneler düzeninin kurucusu olan ilk dört sayının (1, 2, 3, 4) toplamını veren 10 sayısı, sayıların bütün doğasını içinde barındıran mükemmel sayı olarak kabul edilir
Bedenden ayrı bir ruhun olduğunu kabul eden Pythagorasçılar bunu hangi düşünceyle ifade etmişlerdir?
Özellikle ruh göçü düşüncesiyle birlikte Pythagorasçılar bedenden ayrı bir ruhun olduğunu kabul ederler.
Herakleitos kitabı Doğa Üzerine’yi “çokluk”tan uzak tutmak, yalnızca onu anlayabilecek olanların okumasını sağlamak için nereye bırakmıştır?
Herakleitos, Diogenes’in bildirdiği üzere, kitabı Doğa Üzerine’yi “çokluk”tan uzak tutmak, yalnızca onu anlayabilecek olanların okumasını sağlamak için Artemis Tapınağına bırakır.
Herakleitos’a göre tüm var olanların ilk gerçeği nedir?
Ateş, Herakleitos’a göre, tüm var olanların ilk gerçeğidir, tüm karşıtların içinde eridiği birliktir.
Herakleitos’a göre görünenlerin ardındaki düzen neyle kavranabilir?
Herakleitos’a göre, algı dünyası değişmezmiş gibi görünür, fakat bu görünüş aldatıcıdır. Görünenlerin ardındaki düzen akılla kavranabilir.
Parmenides için hiçbir araştırmaya gerek duyulmadan kabul edilmesi gereken tek önerme nedir?
Parmenides için “varlık vardır” önermesi, hiçbir araştırmaya gerek duyulmadan kabul edilmesi gereken tek önermedir.
-
AÖF Sınavları İçin Ders Çalışma Taktikleri Nelerdir?
date_range 14 Kasım 2024 Perşembe comment 11 visibility 18220
-
2024-2025 Öğretim Yılı Güz Dönemi Kayıt Yenileme Duyurusu
date_range 7 Ekim 2024 Pazartesi comment 1 visibility 1185
-
2024-2025 YKS Ek Yerleştirme İle Yerleşen Adayların Çevrimiçi (Online) Başvuru ve Kayıt Duyurusu
date_range 24 Eylül 2024 Salı comment 1 visibility 633
-
Çıkmış Soruları Gönder Para Kazan!
date_range 10 Eylül 2024 Salı comment 5 visibility 2772
-
2023-2024 Öğretim Yılı Yaz Okulu Sınavı Sonuçları Açıklandı!
date_range 27 Ağustos 2024 Salı comment 0 visibility 924
-
Başarı notu nedir, nasıl hesaplanıyor? Görüntüleme : 25593
-
Bütünleme sınavı neden yapılmamaktadır? Görüntüleme : 14522
-
Akademik durum neyi ifade ediyor? Görüntüleme : 12518
-
Harf notlarının anlamları nedir? Görüntüleme : 12512
-
Akademik yetersizlik uyarısı ne anlama gelmektedir? Görüntüleme : 10444