Aile Yapısı ve İlişkileri Dersi 4. Ünite Özet

Aile Ve Evlilik

Giriş

Evlilik, “tam ve sürekli bir hayat ortaklığı kurmak için iki kişinin hukuken geçerli bir şekilde birleşmesidir” şeklinde tanımlanabilir. Sanayileşme ve endüstrileşme olgusu geçmiş dönemlerden günümüze evliliğin yapısını değiştirdiğinden evliliğin yapısının incelenmesinin ve değerlendirilmesinin önemi artmıştır. Ailenin yapısının iyi bir şekilde değerlendirilmesi, aile içindeki zorlukların, problemlerin, çocuklar ve ebeveynler arasındaki sorunların anlaşılması için önemlidir.

Evlilik ve Aile Kavramları

Evlilik kavramı aile kavramına göre daha belirgin bir kavramdır. Evlilik ilişkisinde eşlerin birbirlerini tanıma, anlama, ihtiyaçlarını giderme gibi ihtiyaçları sıralanırken, aile kavramında eşlerin haricinde çocuklar ve ailenin diğer büyükleri de ele alınmaktadır. Evliliğe birçok kültürde evrensel düzeyde rastlanmasının sebebi kişisel ve toplumsal çeşitli işlevleri yerine getirmesinden kaynaklanır. Bu işlevler;

  • Cinsel yaşamı sağlıklı ve meşru yoldan düzenler.
  • Soy çizgisinin belirler, çocuğa yasal bir baba sağlar.
  • Cinsiyet rollerini ve iş bölümünü belirler.
  • Ekonomik üretim ve tüketim etkinliklerinin düzenler, yaşam koşullarının yükseltilmesinde ekonomik destek sağlar.
  • Bireylere güven, korunma, dayanışma içinde olduklarını hissetmek, sevmek ve sevilme arzularına cevap verme olanağı sunarak duygusal destek sağlar.
  • Miras, sosyal güvenlik gibi yasal hakların elde edilmesini sağlar.
  • Bireylere toplumsal statü sağlar

Tam ve sürekli bir hayat ortaklığı kurmak üzere cinsiyetleri ayrı iki kişinin hukuken makbul ve geçerli bir şekilde birleşmesine evlilik denir.

Evliliğin Unsurları: Evlenme aile hukuku sözleşmesi olup her sözleşmede olduğu gibi evlilikte de bazı koşulların yerine gelmesi gerekmektedir.

Evlilikte Akit Unsuru : Evlilik iki yetişkinin bizzat ve karşılıklı olarak birbirleri ile evlenmeye yönelik rızalarını evlendirme memuru ve iki şahit huzurunda beyan etmeleri ile kurulur.

Evlilikte Taraf Unsuru: Evlenen kişilerin evlenme ehliyetine sahip olmaları gerekir. Kesin evlenme engelleri; evlenme yasağı bulunacak ölçüde yakın akrabalık, akıl hastalığı ve halen evli olmaktır.

Evlilikte Amaç Unsuru: Evlenecek kişilerin bu hukuki eylemden umdukları amaç, kendileri ile ilgili olmalıdır. Evliliğin amacı sadece cinsel sonuçları olan bir ortaklık kurmak değil hayatın acı tatlı tüm yanlarını kapsayan hayat ortaklığı olmalıdır.

Evlilik Nedenleri

Bireylerin evlenme nedenleri arasında; insanların genelinin evli olması, ekonomik etkenler, yalnızlıktan kurtulma, cinsel doyumun yasal şekilde sağlanması, statü ve bağımsızlık kazanmak ile sahiplenme duygusu gibi etkenler sayılmaktadır. Evlilik kurumu temel üç motivasyona dayanır. Bunlar aşağıda kısaca açıklanmıştır.

Biyolojik Motivasyon: Uzun süreli beraber yaşama ve kendi cinsinden nesiller üretme arzusu, karşı cins ile ilişki hazzı, beraberliği ve kendini koruma arzusudur

Psikolojik Motivasyon: Arzu duyduğu karşı cins tarafından beğenilme, sevilme, sevme, seçilme, kendi çocukları ile beraberliğin sürekli oluşundan duyulan güven ve hazdır.

Sosyal Motivasyon: Toplumun beklentilerine, yasalarına uyarak yaşamanın verdiği rahatlık, toplumda kabul edilen değerlere uyumla kazanılan saygınlık hazzı ve güvendir.

Eşler her ne kadar birbirlerini istedikleri için birlikte yaşadıklarını belirtseler de, her evlilikte gelenek, görenek ve yasal gerekçelerden kaynaklanan bazı zorunlu özellikler bulunur. Tümüyle zorunlu algılanan evliliklerde eşler arası çatışmalar sık meydana gelmekte ve aile sistemi olumsuz etkilenmektedir. Modern evlilikte, eş seçiminde ve ilişkide özgürlük, cinsellikte eşitlik ve yakın ilişki gibi özellikler yer almaktadır. Evlilik ilişkisinde, bireylerin ihtiyaçlarının ve beklentilerinin gerçekleşmemesi, eşler arasındaki etkileşim, paylaşma ve sosyal ilişkilerin hoşgörü sınırlarını aşarak ciddi şekilde bozulması, eşlerin birinde ya da her ikisin de birden stres oluşturmakta ve bu durum doyumun azalmasına ve boşanmalara neden olmaktadır.

Evlilikte karşılaşılan huzursuzlukların; Eşlerin ve çocuklarının fiziksel ve ruhsal sağlıkları ile ilgili derin ve olumsuz etkileri olduğu; Eşler arasındaki huzursuzluğun toplumun genel ruh sağlığını da etkilediği; Kadınlarda depresyon oranını yordadığı ve Huzursuz ortamda yetişen çocukların birtakım duygusal ve davranışsal uyum sorunları olduğu birçok araştırma ile desteklenmektedir.

Evlilik Türleri

Evlilik insan gruplarının yaşantıları boyunca uyguladıkları ve geliştirdikleri sosyal ögelerle yüklü, bir erkek ve bir kadın, ya da kadınlar ve erkekler arasında toplum tarafından onaylanan bir ilişki türünü karakterize eder.

Amaca Uygunluğu Yönünden Evlilik Türleri : Bir evliliğin sağlıklı aile yapısı kurmaya aday bir evlilik olması için bazı özelliklere sahip olması gerekir. Bu özellikleri taşıyan evliliklere sağlıklı evlilik, taşımayanlara sağlıksız evlilik denebilir.

Sağlıklı Evlilik: Bir evliliğin sağlıklı aile yapısı kurmaya aday olması için taşıması gereken özellikler;

  1. Eş adayları birbirini yeterince tanımış olmalıdır.
  2. Eş adaylarının birbirine denk/uyumlu olması gerekir
  3. Eş adayları birbirlerini dikkatli düşünerek seçmiş ve etki altında kalmadan karar vermiş olmalıdır.
  4. Eşler evlenmeye karar vermeden önce kuracakları ortak yaşam ile ilgili temel konularda anlaşmış olmalılar.
  5. Eş adayları duygusal olarak birbirine yakın olmalıdır.

Sağlıksız Evlilik: Sağlıklı evlilik özelliklerini karşılamayan evlilikler, sağlıksız olarak nitelenebilir. Bu tür evliliklerin bireylere, aileye, topluma olumlu katkısı bulunmaz.

Geçerliliği Yönünden Evlilik Türleri: Evlilik, hukuken geçerli olup olamadığına göre resmi evlilik ve gayriresmi evlilik olarak sınıflandırılabilir.

Resmi Evlilik: Evlendirme memuru huzurunda gerekli şekil ve şartların yerine getirilerek kurulmuş evliliktir.

Gayri Resmi Evlilik: İki yetişkinin aile ortamı içinde karıkoca olarak bulunması ve çevreninde kısmen ya da tamamen onaylamasına rağmen resmi evliliğin gerçekleşmemiş olduğu birleşmelerdir

Çevreye Göre Evlilikler Türleri: Bu evlilikler; grup içi evlilik ve grup dışı evlilik olarak sınıflandırılır.

Grup İçi Evlilik (Endogami): Evlenecek kişiye eş kendi grubu içinden seçilir. Akrabalık, sosyal sınıf, din, kast, millet gibi. Bu evlilik biçimiyle grubun düzeninin, prestijinin ve statüsünün korunduğuna inanılır.

Grup Dışı Evlilik (Ekzogami): Bu tip evlenme biçimi kişiye grubun dışından eş seçme olanağı tanır. Bu tip evlenme biçiminde insanlar kendi aileleri ya da grupları dışından evlenerek çeşitli gruplar arasındaki haberleşme ve işbirliği olanaklarını arttırmakta ve böylece bazı çatışmaları azaltmış olmaktadır.

Akrabalık derecelerine evlilik yasaklamaları da toplumdan topluma değişiklik göstermektedir. Genel olarak tüm dünyada yaygın olan yasak ana-oğul, baba-kız evlenmeleridir.

Eş Sayısına Göre Evlilik Türleri: Bu evlilikler; tek eşle evlilik ve çok eşle evlilik olarak sınıflandırılır.

Tek Eşle Evlilik (Monogami): Bir kadının bir erkekle ve bir erkeğin bir kadınla evlenmesidir. Tek eşle evlilik, çiftler arasında ilişkiler kadar ebeveyn çocuk arası ilişkilerinde düzenli bir şekilde yürütülmesine olanak sağlar.

Çok Eşle Evlilik (Poligami): Bir kadın veya bir erkeğin birden fazla eşe sahip olmasıdır. Çok kadınla evlilik Polijini, çok erkekle evlilik Poliandiri olarak adlandırılır. Çok eşle evlilik esas itibari ile iki tip olmakla birlikte bazı, ilkel topluluklarda grup evliliklerine de rastlanmaktadır (hem kadınların hem de erkeklerin birbiri ile çok eşli olarak evli olmaları). Çok eşli evliliklerde yaygın olanı çok kadınla evliliklerdir. Zengin nüfuslu ailelerde çok kadınla evlenmenin aile prestijini sağladığı inancı hâkimdir. Bundan başka çok kadınla evlenmede rol oynayan diğer iki önemli unsur; evlenen erkeğin kısa sürede çok sayıda çocuğa sahip olmayı istemesi ve o toplumda erkek sayısının kadın sayısına kıyasla az olmasıdır.

Bu evlilik biçimlerinin dışında kadının ölümü halinde dul kalan erkeğin karısının kardeşiyle evlenmesi yani eniştebaldız evliliği Sorarat ve erkeğin ölümü halinde dul kadının kocanın kardeşiyle evlenmesi yani kayınbirader-yenge evliliğinin Levirat görüldüğü topluluklara da rastlanmaktadır.

Anadolu’da rastlanan karşı cinsten çocukları olan dulların bu çocukları evlendirmek şartı ile yapmış oldukları evlilik sonucu kurulan aileye Taygeldi Ailesi denmektedir. Ayrıca yine başlık parasının yaygın olduğu bölgelerde evlilik çağında hem kızı hem de oğlu olan ailelerde iki ailenin karşılıklı olarak kız ve oğullarını evlendirmesine de Berdel Ailesi denmektedir.

Toplumsal ve ekonomik yapı ile ilişkili olarak toplumsal değişmeye paralel evlenme biçimleri de zamanla değişikliğe uğramaktadır. Kavuncu (2011), Olson’un (1981) bin evli çifti gözlemleyerek dokuz tip evlilik belirlediğini bildirir:

  1. Kocanın yönlendirdiği bağımsız tip evlilik,
  2. Kocanın yönlendirdiği ortak evlilik,
  3. Paylaşılmış liderlikte ortak evlilik,
  4. Kadının yönlendirdiği bağımsız tip evlilik,
  5. Kocanın yönlendirdiği bağımlı evlilik,
  6. Kadının yönlendirdiği cana yakın evlilik,
  7. Kadının yönlendirdiği yüzleştirici evlilik,
  8. Kocanın yönlendirdiği yüzleştirici evlilik,
  9. Kocanın yönlendirdiği çatışmalı evlilik.

Çift terapisi alanında çalışan Shostrom ve Kavanaugh (1971), altı ilişki tipinden bahsetmektedir. Bunlar;

  1. Anne ve oğul türü besleyici ilişki,
  2. Baba ve bebeği türü destekleyici ilişki,
  3. Şirret kadın ve iyi adam türü meydan okuyan ilişki,
  4. Patron ve kölesi türü kontrol eden ilişki,
  5. Yüzleştirici ilişki ve
  6. Uysal ilişkidir.

Evlilik Süreci

İlişki yapılanırken çift evlilik kararı konusunda hemfikir olup olmadıklarını belirmeye çalışır. Eş bulma ve evlilik kararı bireyler için zorlanılan bir aşamadır.

Eş Seçme: Eş seçimine karar verirken, çiftin uyum içinde olmalarını sağlayabilecek eğitim, görgü, yaş farklılığı yanında ailelerin geleneksel yapısı, sosyal durumu da önemlidir. Kişinin kendi için uygun eşi seçmeden önce kendisini tanıması gerekir. Evlenilecek kişide aranan birçok olumlu özelliğin yanında olması istenmeyen özellikler de bulunmaktadır. Kişi evleneceği kişide olmasını istediği ve olmamasını istediği özellikler açısından karşısındaki kişiyi değerlendirebilmelidir. Bunun için iyi bir dinleyici ve gözlemci olması gerekmektedir. Bireyler kendi yetiştikleri aile ortamından bir takım alışkanlıkları ve manevi değerleri birlikte getirirler. Bu alışkanlık ve değerlerden başka, yaşantılarına baktıkları ayrı görüş açılarında, evlilik beklentileri konusunda, üstlenecekleri yeni roller ve sorumluluklar konusunda ortak bir noktada anlaşabilmeyi sağlamaları gerekmektedir.

Bir İlişkinin Başlaması: Bireylerin hayal dünyasında yarattıkları ve çevrelerini gözleyerek buldukları kişi hakkında ilk etkileşim genellikle fiziksel özelliklere ve dış görünüşe bağlı olarak oluşur. Backman (1981) ilişkinin gelişip şekillenmesinin;

  • İlk karşılaşma ve farkına varma,
  • Seçim aşaması,
  • İkili ilişkiyi geliştirme ve
  • İlişkiyi devam ettirip ettirmeme kararı olarak dört aşamadan geçtiğini bildirmektedir.

Yeni Evli Çift: Çiftlerin birinci yılda karşılıklı yakın ilişki azalırken çatışmalar artmaktadır. İkinci yılın başında eşler genel konularda ya da ilişkileri hakkında daha az konuşmaya başlar. Eşlerin erken dönemde evlilik ilişkilerinin sınırını belirlemeleri çok önemlidir. Aksi durumda hem kendi ailelerinin hem de çevrenin müdahalesine maruz kalırlar ve bu da ilişkilerine olumsuz olarak yansır

Eşlerin kendileri ve evlilikleri ile ilgili kararları birbirleri ile duygu, düşünce beklentilerini açıkça konuşup üzerinde uzlaşarak almaları evliliklerini olumlu etkileyecektir. Eşlerin boş zaman etkinliklerini paylaşmaları hoş vakit geçirmelerine, birbirlerini daha yakından tanımalarına, duygusal yakınlaşmanın sağlanması ve sağlamlaşmasına yardımcı olacaktır. Bununla birlikte her birinin bağımsız geçirecek zamanının olması özel ilgi alanlarına zaman ayırması da gereklidir.

Evliliğe Yönelik İnançlar : Evlilik çatışmasının nedenlerinin incelendiği araştırmalarda da, çatışmanın temel kaynaklarından birinin eşlerin evlilikleri ile ilgili geliştirdikleri işlevsel olmayan düşünceleri olduğu belirtilmektedir. Çiftler ilişkilerine yönelik çevre, aile, medya yoluyla edindikleri bazı gerçek dışı beklentilere sahip olabilirler ve bu beklentiler karşılanmadığında sorunlar ortaya çıkmaktadır.

Evlilik Uyumu

Ailede birlik ve beraberliğin oluşabilmesi için eşler arasında uyumun sağlanması eşlerin çabalaması ve akıllıca planlanmış yaşantıları sonucunda gerçekleşir. Evlilik uyumu ve evlilik doyumu kavramları, çok sık birbirine karıştırılmakta ve eş anlamlı olarak kullanılmaktadır. Evlilik doyumu, bireylerin ilişkilerinin tüm yönlerinde hissettikleri öznel mutluluk ve hoşnutluk duyguları olarak tanımlanmaktadır. Evlilik uyumu ise, evlilikte eşlerin çatışma çözmeye yönelik benzer özelliklerinin olması, evliliklerinden ve birbirlerinden doyum hissetmeleri, benzer ilgi ve aktiviteleri paylaşmaları ve evlilik ilişkisinden beklentilerini yerine getirmeleri olarak tanımlanmaktadır.

Evlilik uyumu ile ilişkili faktörle üçe ayrılır:

  1. Bireysel Özellikler:
    • Uyumu bozanlar: Stresle başa çıkma güçlüğü, işlevsel olmayan düşünceler, aşırı tepkisellik, aşırı kızgınlık ve saldırganlık, tedavi edilmemiş depresyon, uzun süredir devam eden huzursuzluk (irritabilite), aşırı utangaçlık.
    • Uyuma olumlu katkısı olanlar: Dışadönüklük, esneklik, özgüven, iddialılık, teslimiyet ve aşktır.
  2. Çift Özellikleri:
    • Uyumu bozanlar: Negatif ilişki tarzları.
    • Uyuma olumlu katkısı olanlar: İletişim becerileri, çatışma çözme becerileri, kaynaşma, yakınlık, güç paylaşımı veya kontrolü ve uzlaşmadır.
  3. Çevresel Etmenler:
    • Uyumu bozanlar: Aile kökeninin etkileri, aile sürecinin izleri, iş stresi, anne ve baba olmanın stresi, dışarı uğraşlarının gerilimi, diğer stresörler (borçlanma, sağlık sorunları).
    • Uyuma olumlu katkısı olanlar: Aileden bağımsızlaşabilme, anne ve babanın evliliği, anne ve baba ile arkadaşların desteğidir.

Evlilik İlişkileri ve Bağlanma: Bağlanma kuramı, bireylerin kendilerince önemli ve özel gördükleri diğer kişiler için geliştirdikleri özel ve duygusal bağlar olarak tanımlanır. Araştırmacılar, temelde; güvenli ve güvensiz olarak iki bağlanma biçiminden söz etmektedirler. Güvenli bağlanma, çocuğun duygu ve ihtiyaçlarına duyarlı olan ve bu ihtiyaçlara yerinde ve zamanında cevap veren ebeveyne karşı geliştirilen bağlanma türü iken güvensiz bağlanma (kaygılı ve kaçıngan bağlanma) bunun tam tersi özellikler taşıyan ebeveynlere karşı geliştirilen bağlanma türü olarak tanımlanmıştır.

Güvenli bağlanan yetişkinler terk edilme ve yakınlık korkularını çok az yaşamakta, etkili iletişim kurabilmekte ve uygun problem çözme stratejileri geliştirebilmektedir. Kaygılı bağlanan kişiler ise, yoğun terk edilme duygusu, eşlerine aşırı ilgi ve destek göstermekte, sevilmeye değer olup olmadıklarını sürekli sorgulamakta ve zayıf problem çözme becerileri göstermektedir. Bağlanma şekilleri, kişilerin ikili ilişkilerde nasıl davranacaklarının, stresli durumlarda ne gibi tepkiler ortaya koyacaklarının tahmininde önemlidir. Bireylerin bağlanma biçimleri iletişimlerini de etkiler.

Evlilik ve Empati: Empati, bir insanın kendisini karşısındaki insanın yerine koyarak onun düşüncelerini doğru olarak anlama, duygularını hissetme ve bu durumu ona anlatma sürecidir ve kişinin kendisine değil, karşı tarafa odaklı olduğu bir eğilimdir. Evlilik gibi gönüllü olarak sürdürülen yakın ilişkilerde empati oldukça önemlidir. Evliliklerde de karşılıklı empatik eğilimin geliştirilmesiyle, etkileşim daha yoğun hale gelmekte ve çiftlerin birbirlerine bağlılıkları artmaktadır.

Evlilik ve İletişim: Eşlerin birbirlerine ruhsal, toplumsal ve cinsel olmak üzere tüm beklentilerini ve mesajlarını, duygu ve düşüncelerini karşılıklı açık ve doğru olarak iletebilmeleri gereklidir. Olaylar, düşünceler ve duygular hakkında açıkça konuşmaya istekli olmalıdırlar. Evlilikte, eşlerin duygu ve düşüncelerini birbirlerine kusurlu ve eksik iletmeleri, birçok uyumsuzluk ve geçimsizliğin ana sebebi olmaktadır. Evlilik ilişkilerinde çiftlerin çeşitli konulara ilişkin farklı algılamalarının olması ve problemleri görmezden gelmesi sağlıklı iletişim oluşmasına engel olmaktadır. Ailelerin iletişim fonksiyonlarını yerine getirmelerine göre; sağlıklı ve sağlıksız aileler olarak iki aile tipi ortaya çıkmaktadır.

Evlilik ve Çatışma: Eşler arasındaki çatışma, eşlerden bir tarafın, kendi isteklerini karşı tarafın engellediği veya engellemek üzere olduğunu algılaması ile başlayan ve iki tarafın algılarını, duygularını, sözel ve fiziksel saldırganlığını da kapsayan davranışlarını içeren bir süreçtir. Evlilik çatışmaları temel bazı anlaşmazlıklardan ortaya çıkmaktadır. Bu anlaşmazlıklar;

  1. Eşlerin hangi kurallara uyacağı,
  2. Birbiri ile tutarsız olan kararların yürürlüğe konulması,
  3. Kuralların kimin tarafından konulacağı konularıdır.

Eşlerin hangi kurallara uyacağı üzerindeki çatışmalar genelde çözümü en kolay olanlardır. Çatışmanın çözülmesi evliliğin sürdürülebilmesinde en önemli faktörlerden biri olduğundan, evlilik doyumunu ve dolayısıyla da uyumunu etkileyen çatışma çözüm stillerini belirlemek önemlidir.

Özgüven’e (2001) göre eşlerin beş farklı çatışmayı ele alış davranışı bulunmaktadır. Bunlar aşağıda kısaca açıklanmıştır.

Uyma, çiftlerden birinin kendi isteklerini dikkate almaksızın, diğerinin isteklerini yerine getirmek için çaba göstermesidir.

İşbirliği (Bütünleştirme), tarafların hem kendi isteklerini hem de karşısındakinin isteklerini karşılamak amacıyla çaba göstererek problem çözme davranışı içine girmeleridir.

Uzlaşma , eşlerden birinin, diğerinin isteklerinin bir kısmını karşılamak için kendi isteklerinin bir kısmından vazgeçerek orta yol bulma çabası göstermesidir.

Kaçınma (İlgisiz kalma), eşlerin gerginlik yaratan duruma veya birbirlerinin isteklerine karşı kayıtsız kalmalarıdır.

Hükmetme (Zorlama) , eşlerden birinin kendi isteklerini diğerine zorla kabul ettirme çabası içine girmesidir.

Gürüz ve Eğinli (2008) ise kişilerarasında yaşanan çatışmaların çözümünde kullanılan yaklaşımları; olumlu ve olumsuz olarak ikiye ayırmaktadır. Olumlu yaklaşımlar; uzlaşma, yumuşatma, problem çözme, görüşme, yeniden yapılandırma ve karşımızdaki bireyi dinlemedir. Olumsuz yaklaşımlar; rekabet, baskı yapma, suçlama, susturma, geçmişe odaklanma, reddetme, güç kullanma, pazarlık yapma, hükmetme ve kaçınmadır.

Çatışmalarla başa çıkabilmek için sakinleşme, savunucu olmama, ortağı onaylama ve olumlu çatışma yönetimi uygulama olarak dört çatışma yönetimi stratejisi önerilmiştir. Buna göre sakinlik çatışma yönetimini kolaylaştıracak, savunmacı olmama ve ortağı onaylama eleştiriyi azaltacak ve tıkanma ya da karşıdakini küçümseme tehlikesini ortadan kaldıracaktır. Olumlu çatışma yönetimi ise çatışmalarla yapıcı olarak başa çıkabilmeyi sağlayacaktır.

Evlilikte eşlerin çatışma ile nasıl başa çıktığı evlilik uyumu konusunda oldukça belirleyicidir. Evlilikten doyum oranı ve uyum, partnerler arasındaki çatışmanın düzeyine ve çatışmanın nasıl çözüldüğüne bağlıdır. Evlilik çatışması, evliliğin çeşitli evrelerinde ortaya çıkabilir:

  • Birinci evre çıkar çatışması evresidir. Bu evrede çatışma, eslerin uyuşmayan ihtiyaç, istek ve tercihlerinden kaynaklanır.
  • İkinci evrede çatışmalar stresli durumlara bağlı olarak ortaya çıkar.
  • Üçüncü evre, hızlandırıcı olaylar evresi olarak isimlendirilir. Aslında çatışmayı başlatan çıkar çatışması ya da stres verici olayların kendisinden ziyade hızlandırıcı bir olay ya da olumsuz bir davranıştır.
  • Dördüncü evre olan Katılma-Kaçınma evresinde yapıcı olacağını ya da çaba göstererek çatışma ile başa çıkabileceğine inanan çiftler çatışmaya dahil olmakta diğerleri ise çatışmadan kaçınmaktadır.
  • Beşinci evre ise etkileşim senaryosu evresidir. Yani eğer eşler çatışmadan kaçınmak yerine çatışmaya girerlerse etkileşim senaryosu gelişir.
  • Son evre ise normale dönüş evresi olarak isimlendirilir. Bu dönemde çatışmanın en azından kısa vadeli etkisi ortadan kalkmıştır.

Evlilik çatışmasının ruh sağlığı, fiziksel sağlık ve aile sağlığı üzerinde çeşitli olumsuz etkileri bulunmaktadır. Çatışma, birey üzerinde öfke, düşmanlık duyguları gibi etkilere yol açabilirken, kişiler arası ilişkiler alanında bireyin iletişim kalitesi ya da miktarı üzerinde de etkili olabilmektedir. Eşler arasındaki uyumsuzluklar sadece o evliliğin dağılmasına zemin hazırlamakla kalmamakta, aynı zamanda sosyal bir sorun olarak tüm toplumu ilgilendirmektedir. İnsan ilişkilerinin başlama, geliştirme, sürdürme ve sonlandırma şeklinde dört aşama da gerçekleştiği; uyumlu evlilik ilişkilerinde sonlandırma aşamasının yalnızca eşlerden birinin ölümüyle mümkün olabileceği belirtilmektedir. Ailede birlik ve beraberliğin oluşabilmesi için eşler arasında ekonomik, yönetsel ve psiko-sosyal konularda anlaşmaya varılmalı ve uyum sağlanmalıdır.

Evlilik ve Arkadaşlarla İlişkiler : Eşlerin kendi arkadaşları ve eşinin arkadaşları ile olan ilişkileri evlilikte doyumu etkilemektedir. Bazı çiftler için sosyalleşmelerini ve güzel vakit geçirmelerini sağlayacak yakın arkadaşlarının olmaması veya çok az olması evlilikte mutluluğu olumsuz etkilemektedir. Bu konuda yapılan çalışmalarda da arkadaş sayısının ve arkadaşlarla görüşme sıklığının artmasının evlilik memnuniyetini artırdığı bulunmuştur. Farklı ilgiler ve sosyal çevrelerden gelme nedeniyle eşlerin birbirlerinin arkadaşlarından hoşlanmaması ya da eşlerden birinin arkadaşlarıyla eşinden çok zaman geçirmek istemesi de evlilik ilişkilerini olumsuz yönde etkilemekte, eşler arkadaşlarıyla bireysel olarak görüştüğünden eşler arasında paylaşım sağlanamamakta bu durum arkadaşlık ilişkilerinin kalitesini ve evlilikten duyulan memnuniyeti azaltmaktadır. Dolayısıyla evliliğin oluşması ile çiftlerin kendi bağımsız arkadaşlarıyla ilişkilerinin miktarı, hangi aktiviteleri birlikte sürdüreceklerine ilişkin düzenleme yapmaları ve ilişkilerin dengelenmesi önem kazanmaktadır.


Güz Dönemi Ara Sınavı
7 Aralık 2024 Cumartesi
v