Cumhuriyet Dönemi Türk Şiiri Dersi 7. Ünite Sorularla Öğrenelim
İkinci Yeni Şiiri
Sezai Karakoç’un hangi şiiri İkinci Yeni hareketi için örnek gösterilenlerdendir?
Bu şiirler arasında özellikle “Balkon” hem İkinci Yeni hareketinin örnek gösterilen şiirlerinden biri oldu, hem de şiirle ilgilenen hemen her kesimden kişinin ortak beğenisini kazanarak neredeyse bütün şiir antolojilerindeyer aldı:
Çocuk düşerse ölür çünkü balkon
Ölümün cesur körfezidir evlerde
Yüzünde son gülümseme kaybolurken çocukların
Anneler anneler elleri balkonların demirinde
İçimde ve evlerde balkon
Bir tabut kadar yer tutar
Çamaşırlarınızı asarsınız hazır kefen
Şezlongunuza uzanın ölü
Gelecek zamanlarda
Ölüleri balkonlara gömecekler
İnsan rahat etmeyecek
Öldükten sonra da
Bana sormayın böyle nereye
Koşa koşa gidiyorum
Alnından öpmeye gidiyorum
Evleri balkonsuz yapan mimarların
(“Balkon”, Karakoç, 2000:81)
İkinci Yeni hareketinin başlangıcı, öncülerinin ve temsilcilerinin kimler olduğu görüşü eleştirmenler tarafından genel olarak hangi yılları işaret etmektedir?
İkinci Yeni hareketinin başlangıcı, öncülerinin ve temsilcilerinin kimler olduğu konusunda da birbirinden farklı görüşler ortaya atılmıştır. Eleştirmenler bu hareketinbaşlangıcı ile ilgili olarak 1953 ila 1956 arasında değişen tarihler vermektedirler. Bunun sebebi, bu hareketin öncüsü olarak kabul edilen şairlerin birbirinden habersiz olarak bu yıllarda (1953-55), başta Yeditepe olmak üzere bazı dergilerde yeni tarz şiirlerini yayımlamış olmalarıdır. 1956’dan sonra ise bu hareketin ürünlerinin çoğunlukla yayımlandığı organ Pazar Postası olacaktır. “İlk ve kesin belirtileri” 1955-56 yıllarında ortaya çıkmış, 1956-58 yıllarında gelişip, hararetli tartışmalara konu olmuş ve 1960’dan sonra sessizliğe çekilmiş olduğu kabul edilen (Akkanat, 2002:68-69) hareketin ömrünün 5-6 yıl sürdüğü belirtilmektedir. Sonuç olarak bu hareketin etkinlik gösterdiği süreci, 1955-1960 yılları olarak nitelemek yerinde olur. 1960’dan sonra hareketin öncü isimleri kendi şiirlerini bağımsız biçimde sürdürürken, yeni bir kuşak ortaya çıkmış oldu. Bununla birlikte 1955’ten günümüze kadar, gelişmekte olan Türk şiirinin en önemli referans noktalarından birisini İkinci Yeni şiir anlayışı oluşturdu.
Sezai Karakoç İkinci Yeni şiir anlayışını, Cemal Süreya’nın “Lâleliden dünyaya doğru giden bir tramvaydayız” dizesi üzerinden nasıl açıklamıştır?
“İşte yeni şiiri özetleyen bir mısra. Bu artık klâsik şairin yolculuğuna benzemiyor. Klâsik şair, ‘azgın bir davet’le neredeyse toprağın sonuna gider. ‘Uçmak, kayıp gitmek, kaçıp dönmemek’ şartıyla. Orhan Veli Akımında ise insan, Lâleliden çıkar bir yolculuğa ve tramvaya atlar; ama mutlaka Sirkeci’ye gider. Yeni gerçekçi akımda ise (çünkü bence yeni akım bir çeşit neo-realist akımdır), Lâleliden çıkar yolculuğa, tramvayla ama dünyaya gider. (Ben)in en küçük davranışı bile büyük bir haber gibidir. Yaşama vardır ve önemlidir, ama bir haber olarak. Neyin haberi? Bunu şair de bilmez. Orhan Veli akımı günlük çırpınışların şiiriydi, bu şiir ise yaşamayı, gerçek yaşamayı cevheriyle görmeye, yakalamaya çalışıyor.” (Karakoç, 1986:27)
2000 yılında Gündoğmadan adıyla bütün şiirlerini bir kitapta toplayan Sezai Karakoç’un şiirleri İkinci Yeni şairlerinin özelliklerinin hangilerinde farklılık göstermektedir?
2000 yılında Gündoğmadan adıyla bütün şiirlerini bir kitapta toplayan Sezai Karakoç’un şiirleri Batı modern şiirinin yapı özellikleriyle, geleneksel ifade ve imaj imkânlarını bir araya getiren ürünlerdir. Bireyin dünyadaki yeri konusunu varoluşçu yaklaşımla ele alan Karakoç’un şiirlerinde İkinci Yeni şairlerinde görülen umutsuzluk, bunalım gibi özellikler görülmez. Tam tersine topluma açılan duyarlılığının bir “diriliş” sevinci ve umudu taşıdığı gözlemlenir.
Turgut Uyar ve diğer İkinci Yeni şairleri “kaçaklıkla”, “küçük burjuva şiiri yazmakla” hangi şiiri ve tiplemesi yüzünden bu şekilde suçlanmıştır?
Dünyanın En Güzel Arabistanı’ndaki şiirleri, özellikle “Akçaburgazlı Yekta” tiplemesini konu edinen şiirler, bireyin yalnızlığının, çelişkilerinin, uyumsuzluğunun çarpıcı imgelerle; içmonolog ve öyküleme anlatım tekniklerinin başarılı bir biçimde uygulanmasıyla büyük bir ilgi görmüş; bu şiirler dolayısıyla Uyar ve diğer İkinci Yeni şairleri “kaçaklıkla”, “küçük burjuva şiiri yazmakla” suçlanmışlardır.
Turgut Uyar’ın şiirlerinin özelliği nedir?
Dünyanın En Güzel Arabistanı’ndaki şiirleri, özellikle “Akçaburgazlı Yekta” tiplemesini konu edinen şiirler, bireyin yalnızlığının, çelişkilerinin, uyumsuzluğunun çarpıcı imgelerle; içmonolog ve öyküleme anlatım tekniklerinin başarılı bir biçimde uygulanmasıyla büyük bir ilgi görmüş; bu şiirler dolayısıyla Uyar ve diğer İkinci Yeni şairleri “kaçaklıkla”, “küçük burjuva şiiri yazmakla” suçlanmışlardır. Uyar şiirlerinde çeşitli anlatım tekniklerini kullanır. Onun şiirlerinde ilk dikkati çeken uzun, yer yer nesir cümlesine yaklaşan dize yapısıdır. Bunu yukarıda söylediğimiz içkonuşma ve öyküleme teknikleriyle ördüğü için kendisine özgü bir lirizm elde eder. Kutsal kitap adlarına (“Mezmur” “İncil” vb.) ironik atışar yaparak, geleneksel anlatım tarzlarına başvurarak çeşitlendirdiği söyleyişini çarpıcı imajlarla soyut bir düzlemde kurar. Turgut Uyar şiirini diğerlerinden ayıran en önemli özellik yalnızlık, hüzün, sıkıntı gibi duyguları başarılı bir biçimde yansıtmış olmasıdır.
“İkinci Yeni” adını ilk defa kim kullandı?
İkinci Yeni’nin eleştirmeni olarak tanınmış olan Muzaffer Erdost, Pazar Postası’nda (1956) yazdığı aynı adlı yazıda, Garip akımını birinci yeni kabul ederek “İkinci Yeni” adını ilk defa kullandı ve bu ad hareketin adı olarak kabul gördü. Gerçi Asım Bezirci gibi eleştirmenler, Türk şiirindeki yenilik hareketleri numaralandırılmaya kalkılsa bu hareketin ancak sekizinci yeni gibi bir adla anılması gerektiği yönünde görüş bildirmişlerse de, bu türden görüşler İkinci Yeni adlandırılmasının yaygın bir biçimde kabul edilip yerleşmesini engelle- memiştir.
Cemal Süreya şiirlerinde en çok dikkati çeken tematik unsur hangisidir?
Onun şiirlerinde en çok dikkati çeken tematik unsur, ölüme, yalnızlığa, umutsuzluğa bir çare gibi sunduğu erotizmdir. Kendi deyimiyle “dipte tarih içinde uygarlık ve varolma sorunu tartışılır.” Cemal Süreya, şiirlerinde lirizmle ironiyi, duyguyla zekayı, kelimenin anlatım gücüyle ses tınısından doğan çağrışım gücünü birleştirmeyi başarmış bir şairdir.
Sezai Karakoç, Galile Denizi ile ilgili yazdığı yazıda İlhan Berk’i, İkinci Yeni’nin önderi olarak nitelendirmenin dışında nasıl anlatmıştır?
Sezai Karakoç, Galile Denizi ile ilgili yazdığı yazıda İlhan Berk’i, İkinci Yeni’nin önderi olarak nitelendirmekle kalmaz; “[Bu akımın] en soyutçusu, en dilcisi, en ülkücüsü, en toplumcusu, en gerçekçisi, en düşçüsü, en yabancısı, en yerlisi; kısacası şiirde “en” kelimesi kullanmak gereken her durumda İlhan Berk geliyor aklıma.” (Karakoç, 1986:32) diyerek İkinci Yeni içerisinde onun aşırılığını, değişkenliğini de vurgular.
Cemal Süreyya’nın diğer İkinci Yeni şairlerinin şiir anlayışından farkı nedir?
“Gülün tam ortasında ağlıyorum”, “Ve zurnanın ucunda yepyeni bir çingene” (1954) gibi dizeleriyle oluşturduğu yeni bir imaj ve söyleyiş biçiminin İkinci Yeni’nin de başlangıcı olduğu öne sürüldü. Buna karşılık diğer İkinci Yeni şairlerinden farklı olarak onda anlam hiçbir zaman tam olarak kapalı veya karanlık olmadı. Onun şiiri gücünü şaşırtıcı metaforlardan, gerçeküstü imajlardan alır. Bu yüzden İkinci Yeni’nin diğer şairlerine göre sayıca daha az olan şiirleri kendine özgü bir estetiğe sahiptir. Özellikle ilk kitabındaki şiirlerde Attilâ İlhan duygusallığı ile Garip şiirinin zekaya dayalı yapısının özel bir sentez oluşturduğu belirtilmiştir.
Ömer Edip Cansever hangi eseri ile İkinci Yeni’den farklılaşmıştır?
Tragedyalar ise şairin İkinci Yeni’den farklılaştığı ve Türk şiirinde dizenin işlevini bitiren şiirler olarak karşılanmıştır. Bu şiirlerde tiyatronun kullandığı diyalog, monolog ve içmonolog anlatım teknikleri dikkati çeker. Şairin daha sonraki şiirlerinde öyküleme, dramatik anlatım teknikleri ile üslubunu genişlettiği görülür. Özellikle Ben Ruhi Bey Nasılım (1971), Bezik Oynayan Kadınlar (1982) adlı kitaplarında anlatım ustalığı ile birlikte bilinçaltı serpintilerin şiirleştirilmesi dikkati çeker.
Ece Ayhan şiirini hangi çağrışımlar ve bağlantılar üzerine kurar?
"Şiirin bildiğimiz günlük anlamında gerçekle bir ilgisi, alış verişi” olmadığını düşünen Ece Ayhan, şiirini gerçeklikten ve doğal olgudan çok kültürel çağrışımlar ve bağlantılar üzerine kurar. Özellikle Devlet ve Tabiat ya da Orta İkiden Ayrılan Çocuklar için Şiirler (1973), Yort Savul (1977) kitaplarında topladığı şiirlerle (bunlar arasında “Yort Savul”, “Meçhul Öğrenci Anıtı”, “Mor Külhani” gibi şiirleriyle) sevildi. Bu şiirler düzene muhalefeti, ironik ve zekice buluşlarla dile getirdi.
Hangisi İkinci Yeni’ nin ortaya çıkış sebebi konusunda belirtilen birbirinden farklı görüşler arasında en çok bilinenlerdendir?
İkinci Yeni, öncelikle, meselâ Garip (veya Birinci Yeni) gibi topluca ve belirli ilkeler etrafında birleşen şairlerin başlattıkları bir akım değildir. Bu şiir anlayışının ortaya çıkışı, 1950’lerin ortalarına rastlar. Ortaya çıkış sebebi konusunda belirtilen birbirinden farklı görüşler arasında en çok bilinenleri; dönemin sosyal ve siyasal ortamının bu şiiri doğurduğu görüşü ile genç şairlerin Garip akımına duyduğu tepkinin bu yeni şiire yol açtığı şeklindeki görüştür. Bilindiği gibi Orhan Veli ve arkadaşlarının başlattıkları yeni şiir anlayışı, 1940’lı yıllarda edebiyat ortamına egemen olmuştu. fiiiri anlam ve espriye dayandıran, küçük adamın günlük hassasiyetlerini temel alan bu akım kısa zamanda yıpranmıştır. Garip’in etkisiyle yazan birçok genç şair, basitlik ve alelâdeliği şiirin en önemli özelliği zannetmiş, şiir bir tıkanma noktasına gelmiştir. Genellikle sonradan İkinci Yeni olarak adlandırılacak şairlerin işte bu duruma, Garip şiir anlayışına bir tepki olarak ortaya çıktıkları kabul edilir.
Ömer Edip Cansever hangi kitabı ile İkinci Yeni’nin öncülerinin arasına girer?
Yerçekimli Karanfil (1957) kitabındaki şiirleriyle hem İkinci Yeni’nin öncüleri arasına girer hem de bundan sonra yazacağı ve Türk edebiyatında kendisine özgü bir yer edineceği şiirlerin tohumunu atar. Bu şiirlerde varoluşçu bir eda ile bireyin yabancılaşması, bunalımları, doğa ve toplum içindeki çelişkileri ve cinsellik Cansever’in sonuna kadar sürdüreceği temalar olarak dikkati çeker.
Sezai Karakoç’un “Ötesini Söylemeyeceğim”, “Kapalı Çarşı” gibi şiirleri öz bakımından diğer İkinci Yeni şairleri ile arasındaki hangi farkları ortaya koymuştur?
Ölüm ve yaşam arasındaki ince dengeyi hem evrensel olana hem metafizik olana (Karataş, 1998:223) taşıyan bu şiir, aynı zamanda bir modernizm eleştirisi de içerir. Sezai Karakoç’un bu dönem şiirlerinde İkinci Yeni şairlerinde olduğu gibi anlam kapalılığı, imajların uzak çağrışımlarla kurulması gibi özellikler görülmekle birlikte “Ötesini Söylemeyeceğim”, “Kapalı Çarşı” gibi özellikle öz bakımından farklılık gösteren şiirler onun hareket içerisindeki konumunun daha başlangıçta diğerlerinden farklı olduğunu da ortaya koymaktadır. Bu tür şiirlerinde Batı eleştirisi, aktüel tarihsel olaylara (Cezayir bağımsızlık savaşı gibi) bir dünya görüşü içerisinden bakma özellikleri dikkati çeker.
Sezai Karakoç’un şiirleri nasıl tanımlanabilir?
2000 yılında Gündoğmadan adıyla bütün şiirlerini bir kitapta toplayan Sezai Karakoç’un şiirleri Batı modern şiirinin yapı özellikleriyle, geleneksel ifade ve imaj imkânlarını bir araya getiren ürünlerdir. Bireyin dünyadaki yeri konusunu varoluşçu yaklaşımla ele alan Karakoç’un şiirlerinde İkinci Yeni şairlerinde görülen umutsuzluk, bunalım gibi özellikler görülmez. Tam tersine topluma açılan duyarlılığının bir “diriliş” sevinci ve umudu taşıdığı gözlemlenir. Batı düşünce ve sanatından bilinçli bir biçimde incelediği anlaşılan T.S. Eliot, Kierkegard, Claudel, Pound gibi isimlerle ilişkilendirilebilirse de Cumhuriyet dönemi Türk şiirinde ‘en yerli şair’ sıfatı rahatlıkla onun için kullanılabilir. Kur’an-ı Kerim, hadisler, başta fieyh Galip olmak üzere divan edebiyatı birikimi, halk kültürünün ürünleri, menkıbeler modern bir duyarlılığın içerisinde eritilmiş ve kendisinin “diriliş” adını verdiği sanat ve düşünce akımı ortaya çıkmıştır.
İlhan Berk kendi şiiri hakkında neler söylemiştir?
“Ben şiirimi değiştirecek büyük yaşamalar, büyük inişler çıkışlar yaşamadım diye düşünürüm kendimi. Şiirle gittim geldim ben. Asıl alış-verişim onunla oldu.” Bu sözlerle bir bakıma şiiri hayatındaki her şeyin yerini alan bir unsur olarak gördüğünü belirtir ve şiirindeki bütün değişikliklerin, şiir üzerinde bu yoğunlaşmasından kaynaklandığını, şiirlerinde özün ve biçimin değil, yalnızca şiir dilinin değiştiğini ileri sürer.
Hızırla Kırk Saat (1967), Taha’nın Kitabı (1968), Gül Muştusu (1969) bu şiirlerin Sezai Karakoç şiirlerindeki önemi nedir?
Hızırla Kırk Saat (1967), Taha’nın Kitabı (1968), Gül Muştusu (1969) kitaplarıyla birlikte net bir ayrılığa dönüşmüştür. Bu üçleme Karakoç şiirinin de dönüm noktası kabul edilir. Öncelikle epik şiirin modern şiirimizdeki başarılı örnekleri arasında bulunan bu şiirlerde şair, geniş kültürel çağrışımlarıyla metafizik, daha doğrusu dini duyarlılığa dayanan zengin bir imaj dünyasının içerisinden bir çağ eleştirisi gerçekleştirir. Cumhuriyet dönemi şiirinde metafizik eğilimler taşıyan diğer şairlerden farklı olarak metafizik algının dini bir duyarlılığa dayanması gerektiğine inanan Karakoç, bu inanışını da bir uygarlık düşüncesi üzerinde temellendirir. Anlamın tesadüfe ve çağrışıma bırakılmadığı; söyleyişin sığlaşmadan aktığı metinlerdir bunlar.
Sezai Karakoç'un "Şiirler IV Zamana Adanmış Sözler" (1975) kitabında bulunan “Sürgün Ülkeden Başkentler Başkentine” başlıklı şiiri Modern Türk şiiri içersinde nerede gösterilmektedir?
Cumhuriyet dönemi şiirinde metafizik eğilimler taşıyan diğer şairlerden farklı olarak metafizik algının dini bir duyarlılığa dayanması gerektiğine inanan Karakoç, bu inanışını da bir uygarlık düşüncesi üzerinde temellendirir. Anlamın tesadüfe ve çağrışıma bırakılmadığı; söyleyişin sığlaşmadan aktığı metinlerdir bunlar. Şairin Şiirler IV Zamana Adanmış Sözler (1975) kitabında bulunan “Sürgün Ülkeden Başkentler Başkentine” başlıklı şirinin IV. Bölümü çağdaş bir na’t olarak değerlendirilip, modern Türk şiirinin başyapıtları arasında sayılmıştır. Peygamber’e duyulan katıksız sevginin, ses tekrarları ile sağlanan ritmi içerisinde bir özlem çığlığına dönüşmeyi ifade etmiştir.
Sezai Karakoç, İkinci Yeni ile ilişkisi ve farklılığı konusunu nasıl ifade etmiştir?
“... Başlangıçta sanat planımda görünüşte çok yakın bir noktadan çıktığım arkadaşlardan şiirim uzaklaşıyor. Ses ve biçim, motişer ve imajlarda, başlangıçta çok yakın olduğumuz şair arkadaşlardan gittikçe o biçimi dolduran ve o sesi fırlatan varoluşu idrak farkı yüzünden ayrılıyorum.” (Karakoç, 1986:36). İlerleyen zaman içerisinde Sezai Karakoç şiirinin ve düşüncesinin merkezine metafizik kavramını yerleştirecektir. Böylece onun şiirlerinin bütününe, kendi ifadelerinden ilhamla “metafizik gerilimli şiir” demek yerinde bir tespit olur.
-
AÖF Sınavları İçin Ders Çalışma Taktikleri Nelerdir?
date_range 1 Gün önce comment 11 visibility 16744
-
2024-2025 Öğretim Yılı Güz Dönemi Kayıt Yenileme Duyurusu
date_range 7 Ekim 2024 Pazartesi comment 1 visibility 1061
-
2024-2025 YKS Ek Yerleştirme İle Yerleşen Adayların Çevrimiçi (Online) Başvuru ve Kayıt Duyurusu
date_range 24 Eylül 2024 Salı comment 1 visibility 553
-
Çıkmış Soruları Gönder Para Kazan!
date_range 10 Eylül 2024 Salı comment 5 visibility 2621
-
2023-2024 Öğretim Yılı Yaz Okulu Sınavı Sonuçları Açıklandı!
date_range 27 Ağustos 2024 Salı comment 0 visibility 828
-
Başarı notu nedir, nasıl hesaplanıyor? Görüntüleme : 25490
-
Bütünleme sınavı neden yapılmamaktadır? Görüntüleme : 14447
-
Akademik durum neyi ifade ediyor? Görüntüleme : 12482
-
Harf notlarının anlamları nedir? Görüntüleme : 12441
-
Akademik yetersizlik uyarısı ne anlama gelmektedir? Görüntüleme : 10365