İnsan ve Davranış Dersi 2. Ünite Sorularla Öğrenelim
Güdüler Ve Güdülenme
Psikolojide güdünün yeri nedir?
Psikolojide en önemli amaçlardan biri insan ve
havyan davranışlarının sebeplerini ortaya koymaktır.
Davranışların ortaya çıkmasında ve bireyden bireye
farklılaşmasında güdü kavramı önemli bir yer teşkil
etmektedir.
Güdü nedir?
Organizmayı etkileyerek bir amaç için harekete
geçmeye sevk eden, istekleri, arzuları, ihtiyaçları, dürtüleri
ve ilgileri kapsayan genel bir kavramdır.
Dürtü nedir?
Açlık, susuzluk, cinsellik gibi fizyolojik kökenli
güdülere dürtü adı verilmektedir.
Gereksinim (ihtiyaç) nedir?
Vücut süreçlerini denge durumuna getirmek için
çeşitli kaynakların kullanıldığı organizmanın fizyolojik
ihtiyaçları ya da davranışı yüksek seviyede yönlendiren
başarma, toplumsal onay, statüye ilişkin duyulan istek gibi
dürtülerdir.
Güdülenme kuramları nelerdir?
Güdülenme kuramları şöyle sıralanabilir:
• Dürtü Kuramı,
• Özendirici Uyarıcı Kuramı,
• En Uygun (Optimal) Düzeyde Uyarılma Kuramı,
• İçgüdü Kuramı,
• Bilinçdışı Güdüler Kuramı,
• Biyolojik Denge (Homeostasis) Kuramı.
Dürtü kuramı nedir?
İnsanların hayatta kalmalarını sağlayacak temel
gereksinimlerinden mahrum kalması organizmada gerilim
halinin oluşmasına sebep olacaktır. Gereksinim halinde
organizma gergin bir durumda harekete hazır bir
şekildedir. Organizma bu gerginliği azaltmak için harekete
geçer. Aç kalan bir organizmanın amacı bu ihtiyacı
gidermeye dönük olacaktır. Açlığını giderme yollarını
değerlendiren organizma gereksinmeyi gerçekleştirdikten
sonra gerginlik durumu azalarak eski haline döner. Sonuç
olarak organizmanın dürtü hali sonlanır.
Özendirici uyarıcı kuramı nedir?
Bazı davranışların oluşmasında biyolojik bir
unsur bulunmasına gerek yoktur. Çevredeki herhangi bir
durum davranışın oluşması için uyarıcı olabilmektedir.
Yeni ve çok işlevli bir cep telefonunuz olsa dahi yeni
çıkan, tanıtım ve sunuş itibariyle size cazip gelen bir
telefonu alma eğiliminde olabilirsiniz. Yemekten sonra tok
olsanız dahi güzel kokan bir keki yeme ihtiyacı
hissedebilirsiniz. Biyolojik olmayan, bireye cazip gelen ve
onu davranışa iten unsurlar özendirici uyarıcı olarak
adlandırılmaktadır. Bu unsurlar bireyi kendine çeken
nesneler olabildiği gibi olaylar da olabilmektedir.
Özendirici uyarıcı nedir?
Biyolojik olmayan, birey gereksinim duymasa da
bireye cazip gelen ve onu davranışa iten unsurlar
özendirici uyarıcıdır.
En uygun (optimal) düzeyde uyarılma kuramı nedir?
Organizma sürekli olarak belirli bir uyarılma
düzeyinde kalmak ister. Belirli bir uyarılma düzeyinin
altına düştüğünde organizma çevresinde daha çok uyarıcı
arar. Organizma en uygun uyarılma düzeyinin üstünde bir
uyarılma halindeyse, daha sakin bir çevre arayarak belirli
bir uyarılma düzeyini sürdürmeye çalışır. Örneğin
bireylerin neden yüksek sesli müzik çalınan disko gibi
yerlere gitme gereksinimleri ya da yüksek bir yerden
yamaç paraşütü ile atlama gereksinimleri olduğu bu
kuramla açıklanabilir.
İçgüdü kuramı nedir?
Belirli bir türün tümünü yansıtan karakteristik
davranış yapıları içgüdü olarak tanımlanmaktadır.
Leyleklerin mevsime göre göç etmesi, örümceklerin ağ
örmeleri gibi davranışlar belli bir türe özgü davranış
yapılarını ortaya koymaktadır. Bazı psikologlar buradan
esinlenerek insanlarda da içgüdüsel unsurlar olabileceğini
ileri sürerek merak, aşk, nefret gibi içgüdülerinin
varlığından söz etmişlerdir. İnsan davranışlarının sadece
doğuştan olmayıp sonradan kazanılanları da içermesi ve
insanların ortak davranışlarının kendilerine özgü
davranışlara göre çok az gözlemlenmesi içgüdü ve insan
arasındaki ilişkinin gücünü zayıflatmaktadır. Bir şekilde
insanlar birçok davranışı doğuştan değil sonradan
öğrenerek şekillendirmekte ve insan ırkına özgü değil
daha çok kendilerine özgü davranışlar sergilemektedirler.
Bu durum da insan davranışının temelini içgüdü kavramı
ile açıklamanın ne kadar zor olduğunu ortaya
koymaktadır.
Bilinçdışı güdüler kuramı nedir?
Çoğu zaman insan davranışlarının sebeplerinin
bilinmediği ve anlaşılamadığı durumlar söz konusudur.
Böyle durumlarda insan bazı davranışları ne için
yaptığının tam olarak farkında değildir. Freud’a göre
bireylerin çoğu davranışını farkında olmadıkları güdüleri
yönlendirmektedir. Bireyler hatırlamak istemedikleri
rahatsız edici düşünce istek ve güdülerini bilinçdışına
iterler. Bilinçdışındaki düşünce istek ve güdüler aslında
yok olmaz ve varlıklarını sürdürürler. Bu düşünce istek ve
güdüler bireyler farkında olmadan, onların davranışlarının
yönlendirirler.
Biyolojik denge (homeostasis) kuramı nedir?
Organizmanın yaşamını sağlıklı şekilde
sürdürebilmesi, su, hava, temel besin maddeleri temel bazı
ihtiyaç unsurlarının düzenli olarak alınmasına bağlıdır.
Örneğin eğer beyin ısısı ani şekilde düşerse bilincinizi
kaybedebilirsiniz. Yine aynı şekilde vücut ağırlığının belli
oranında su kaybı vücut işlevlerinin bozulmasına yol
açabilir ve hatta ölüm riski bile oluşturabilmektedir.
Organizmanın bünyesine katılan maddelerin hangi
yoğunluk ve ne şekilde alınacağı ve alınan bu maddelerin
arasında nasıl bir denge kurulacağı homeostasis
kavramıyla açıklanabilir. Kelime itibariyle homeo, benzer
ve statis, sabit kelimelerinin birleşiminden meydana
gelmektedir. Sabit içsel durumu işaret eden, biyolojik
denge olarak tanımlanabilecek homeostasis ısıyı sürekli
dengede tutan termostat gibi vücudun sürekli olarak
dengede olmasını ve bu şekilde sağlıklı bir şekilde
işlemesini sağlar. Nasıl ki termostat oda ısısı düştüğünde
otomatik olarak kaloriferin yanmasını ya da oda ısısı
arttığında kaloriferin sönmesine yönelik sisteme komutlar
veriyorsa vücudumuzda da herhangi bir açlık ya da
susuzluk durumunda belli sistemler vücut içerisinde bu
dengeyi koruma adına çalışmaktadırlar.
Homeostasis nedir?
Organizmanın bünyesine katılan maddelerin
hangi yoğunluk ve ne şekilde alınacağı ve alınan bu
maddelerin arasında nasıl bir denge kurulacağına ilişkin
sabit içsel durumu işaret eden biyolojik denge durumudur.
Güdüler kaç gruba ayrılırlar?
Bazı güdüler biyolojik olarak tüm insanlarda
görülürken bazı güdüler de toplumdan topluma değişken
bir yapı gösterirler. Bazı güdüler ise öğrenme ile
oluştuğundan bireylere göre farklılaşan güdüler de
mevcuttur. Biyolojik olarak herkeste görülen güdülerin
yanı sıra öğrenme sonucu bireylere ve toplumlara göre
değişen güdülerin bulunması güdüleri sınıflandırmada
sıkıntılar yaratabilmektedir. Bu konuda en geçerli
sınıflandırma güdülerin;
• Birincil güdüler ve
• Sosyal güdüler şekilden iki grup olarak
ayrılmasıdır.
Birincil güdüler nedir?
Bireyleri davranışa yönlendiren güdülerin
meydana gelmesinde açlık, susuzluk gibi fizyolojik bir
gereksinim ya da yeni fırından çıkmış bir ekmeğin kokusu
gibi çevresel özendirici faktörler etkili olabilmektedir.
Birçok güdülenme süreci sonuçlarının herkes için
kestirilebildiği mutlak sonuçlar içermez. Bir şekilde her
güdü her insanda aynı sonuçları doğurmamaktadır. Daha
önce de bahsedildiği üzere aynı uyarıcı farklı bireylerde
farklı güdüleri ortaya çıkarabilirken, aynı güdü farklı
insanlarda farklı davranışları tetikleyebilmektedir.
Birincil dürtüler nedir?
Birçok organizmada ortak, öğrenilmemiş, belli
bir biyolojik gereksinme durumu ile ortaya çıkıp davranışı
yönlendiren güdüler birincil dürtüler olarak
adlandırılmaktadır. Açlık susuzluk, cinsellik gibi dürtüler
bütün biyolojik gereksinimler birincil dürtüler arasında yer
almaktadır.
Açlık güdüsü nedir ve tetikleyici faktörleri nelerdir?
Bazı araştırmacılar kandaki glikoz olarak
adlandırılan basit şeker düzeyine duyarlı bir şekilde
beynin bazı alanlarının uyarıldığını ileri sürmektedirler.
Organizmada açlık ile ilgili tepkileri yönlendiren merkez
hipotalamustur. Açlık ve tokluk merkezleri ile yeme ya da
doyma durumunu kontrol etmektedir. Açık ve tokluk
merkezindeki sinir hücreleri kandaki glikoz düzeyine bağlı
olarak çalışmaktadırlar. Kana doğrudan verilen insülin
kandaki şeker miktarını düşürerek açlık hissine yol
açmaktadır. Aynı şekilde kana verilen glikoz da açlık
hissini ortadan kaldırmaktadır.
Açlık dürtüsü ile mide arasında nasıl bir ilişki vardır?
Mide de vücuda alınan yiyeceğin cinsi, miktarı
ve içerdiği kalori açısından etkilidir. Tokluk hissinin ne ile
sağlandığı da önemlidir. Örneğin bir salata ile doymak ile
yoğurtlu bir dönerle doymak arasında tokluk hissi
açısından fark olacaktır. Açken ortaya çıkan mide
kasılmalarının sebebinin beyindeki açlıkla ilgili merkez
olduğu düşünülmektedir. Kanser ya da ülser gibi
hastalıklar sebebiyle mideleri alınmış kişilerde açlık
duyma hissi devam etmektedir.
Çevresel etkilerin açlık dürtüsüne bir etkisi var mıdır?
Vücuttaki açlığa olan gereksinim ve uzun süreli
vücutta yağ depolanması çevresel uyarıcıların etkisi ile
dengeden şaşabilmektedir. Belirtildiği üzere biyolojik
olarak yaşanan gereksinim yanında çevresel etkiler de
bireylerin açlık gereksinimi yaşamalarına neden olabilir.
Güzel bir pastanın görüntüsü, güzel kokan bir simit gibi
çevresel unsurlar biyolojik süreçleri tetikleyebilir ve ani
bir açlık dürtüsüne sebep olabilirler. Bu tarz yiyecek koku,
görüntü ve düşüncesi insülin salgılanmasına ve kandaki
glikoz seviyesinin düşmesine neden olmaktadır. Bir
şekilde çevresel unsurlar aslında herhangi bir biyolojik
gereksinim olmadan da biyolojik süreçlerin harekete
geçmesinde etkili olabilmektedir.
Kişinin duygu durumunun açlık dürtüsüne bir etkisi
var mıdır?
Kişinin içinde bulunduğu duygu durumu da açlık
dürtüsünün şekillenmesinde etkilidir. Çok kızgın
olduğunda ya da ümitsizlik durumlarında kendilerini
yemek yemeye yönlendiren insanlar bulunmaktadır. Öte
yandan sıkıntılı olduğunuz zamanlarda iştahınızın kaçması
bu duruma örnek olarak verilebilir. Sevdiğiniz
yemeklerden oluşan bir sofraya oturmadan önce aldığınız
bir telefonla, sevdiğiniz bir yakınızın öldüğünü
öğrenmeniz bir anda açlık hissinizin kaybolmasına neden
olacaktır. Bir iş yemeğinde ya da sosyal bir ortamda
acıkmasanız dahi diğer kişilere uyum sağlama adına
yemek yiyebilirsiniz. Kız arkadaşının ailesiyle ilk defa
tanışmaya giden bir genç tok olsa dahi hoş görünmek ya
da saygısızlık etmeme adına kendisine ikram edilen
yemeği yemek durumunda kalabilir.
Susuzluk güdüsü nedir ve tetikleyici faktörler
nelerdir?
Susuzluk da açlığa benzer şekilde biyolojik ve
çevresel unsurlara bağlı olarak düzenlenir. Vücuttaki su ve
tuz dengesinin bozulması susuzlukla ilgili gereksinimin
belirmesine neden olur. Örneğin içki içilen barlarda
içeceklerin yanında bir pazarlama taktiği olarak ikram
edilen kuruyemiş benzeri yiyecekler vücuttaki tuz oranını
arttıracağından müşteriyi daha çok içecek tüketmeye
yöneltecektir. Susuzluk da açlığa benzer şekilde çevreden
gelen dışsal uyarıcıların etkisi altındadır. Yaz aylarında
buz gibi bir içecek görüntüsü kişideki susuzluk
gereksinimini arttıracaktır. Aynı dürtünün giderilmesi
konusunda hava sıcaklığı ve mevsimlere göre de farklılık
oluşabilmektedir. Yazın soğuk bir içecek görüntüsü bu
gereksinimi arttırırken, kışın sıcak bir çay birey için daha
güdüleyici olacaktır.
Cinsellik güdüsü nedir ve tetikleyici faktörleri
nelerdir?
Üreme davranışı ile ilgili birincil dürtü olan
cinsellik, biyolojik ve çevresel unsurlar tarafından
uyarılarak ortaya çıkar. Cinsellik dürtüsünün açlık ve
susuzluk gibi diğer birincil dürtülerden farklılaşan yönleri
bulunmaktadır. Açlık ve cinsellik dürtüleri organizmanın
yaşamını sürdürmesi için önemlidir. Cinsellik ise sadece
türün devamının sağlaması açısından önem
kazanmaktadır. Cinsel davranışın ortaya çıkmasında
merkezi sinir sistemi tarafından kontrol edilen hormonlar
(testostero), parfüm kokusu, cinsel içerikli bir reklam,
erotik içerikli hayaller gibi çevresel unsurlar etkili
olabilmektedir.
Cinsel davranış ile toplumdaki baskın kültür arasında
nasıl bir ilişki vardır?
Cinsel davranışın toplumda baskın kültüre göre
şekillendiği ve toplum kuralları ve ahlak değerleri
çerçevesinde yansıtıldığı bilinmektedir. Birey cinselliği
aşırı şekilde düşünse de toplum içerisinde cinsel
sapkınlıkla suçlanmamak için bu dürtüleri bastırabilir. Öte
yandan toplum içerisinde cinsel çekicilik kavramı da
kültürden kültüre ve zamana göre değişmektedir.
Toplumda özellikle kadınlar için ideal vücut oranları son
50 yıl içerisinde bile farklılaşmıştır. Eski tablolarda daha
balıketi olarak tanımlanan kadın ölçüleri ideal kadını
simgelerken günümüzde “0” beden olarak nitelendirilen
kadın imgesi ideal olarak sunulmaktadır.
Açlık-susuzluk güdüsü ile cinsellik güdüsü arasındaki
temel farklar nelerdir?
Cinsellik güdüsü bazı yönleriyle açlık ve
susuzluk güdülerinden farklılaşmaktadır. Örneğin açlık ve
susuzluk gereksiniminin uzun süre doyurulmaması
organizmanın yaşamının sonlanmasına neden olurken
böyle bir durum cinsellik güdüsü için geçerli değildir. Öte
yandan insanlarda cinsel güdüyü uyandıracak uyarıcı
sayısı oldukça fazladır. Açlık ve susuzluk doğrudan
kendileri ile ilgili uyarıcılardan etkilenirken, bazı bireyler
için her tür nesne cinsel uyarıcı vazifesi görebilmektedir.
Ayrıca cinsellik güdüsünün doyurulması ile organizma
enerji harcarken, açlık ve susuzluk güdülerinin
doyurulması ile organizmaya enerji sağlanması
amaçlanmaktadır. Açlık ve susuzluk güdüsü birey
istemese gereksinim olarak çoğalmaya devam eder.
Cinsellik güdüsünde ise uyarılma hem birey tarafından
istenilir, başlatılır ve devamında bu gerginlik giderilmeye
çalışılır.
Uyarıcı Kaynaklı Güdüler nedir?
Öğrenilmemiş güdüler arasında yer alan uyarıcı
kaynaklı güdüler, dış uyarıcılara daha fazla bağlı olup,
çevreden bilgi edinmeye yöneliktirler. Merak etme,
kurcalama gibi güdüler çevreyi araştırarak bireyi daha
fazla bilgi toplamaya ve değiştirmeye yöneltir.
Araştırma ve Merak Güdüsü nedir?
Karanlık bir odada ne olduğu, daha önce
bilmediğiniz bir yolun nereye gittiği, cep telefonunun nasıl
çalıştığına ilişkin soruların cevabını kişi bilmek ister. Bazı
zamanlar elde edilecek cevaplar birey için çok önemli
olmasa da sadece bilmek ile ilgili bu güdü merak edilenin
ne olduğunu anlama dışında bireye pek bir katkı
sağlamamaktadır. Merak konusunda ise farklı birçok görüş
bulunmaktadır. Bazı araştırmacılar merak kavramını bir
duygu olarak nitelendirilirken, Freud merak kavramını
cinsel dürtünün sosyal açıdan uygun şekilde yansıtılması
olarak nitelendirmektedir. Yine aynı şekilde bir kısım
araştırmalar merak kavramını yaşamın anlamını bulma
yolunda bir gereksinme olarak ortaya koyarlarken, bir
kısmında da merak, zekâ ve yaratıcılıkla
ilişkilendirilmiştir. Merak kavramı insanların kendilerini
geliştirip, sürekli araştırmalarına neden olur. Merak daha
iyisine ulaşma yolunda hızlandırıcı bir güç olarak
düşünülebilir. Bireyler merak ile birlikte yeni durumları
keşfedebilir ve keşfettiğinden sıkılan birey kendini daha
ileri uğraşlara yönlendirir. İlerleme ve gelişmenin temeli
bu şekilde merak ve araştırmadan geçer.
Kurcalama Güdüsü nedir?
Bireylerde var olan dokunma ve anlama isteğinin
dayanılmazlığından yola çıkarak psikologlar, bireylerin
bazı şeyleri dokunarak anlama gereksinimleri olduğunu ya
da bazı şeylerin dokunarak sakinleşmenin yolu olduğunu
vurgularlar. Birey bilmediği yeni bir cihazı kurcalayarak
ne olduğunu anlama yönünde kendisini tatmin edebilir.
Öte yandan tespih çekmek, sınıfta derste kalem çevirmek,
yüzüğüyle oynamak gibi durumlarda da birey kurcaladığı
maddelerle kendisini sakinleştirir.
Sosyal Güdüler nedir ve nelerdir?
Açlık, susuzluk ve cinsellik gibi doğuştan sahip
olunan güdülerin dışında bireyler öğrenme yoluyla yeni
güdüler kazanırlar. Bireylerarası ilişkileri kapsayan bir
arada bulunma, güç ve başarı gereksinimlerini gibi sosyal
güdüler de insanların davranışları üzerinde öğrenilmemiş
güdüler kadar etkilidir. Açlık, susuzluk ve cinsellik gibi
güdüler tüm canlı türlerinde ortak güdülerken, öğrenilmiş
güdüler olan sosyal güdüler biyolojik gereksinmelerden
etkilenmelerine rağmen toplum değerleri, yaşantısının
etkisiyle şekillenmiş güdülerdir. Açlık susuzluk
güdülerinin giderilmemesi bireyde biyolojik sorunlar
yaratabilirken, öğrenilmiş bu tarz güdülerin giderilmemesi
biyolojik sorunlara değil de daha çok bireyde sıkıntı
yaratarak psikolojik sorunların yaşanmasına neden
olabilmektedir. Bu tarz gereksinimler kültürden kültüre
değişebilmektedir. Türk toplumunda diğerleri tarafından
onaylanma ve diğer bireyleri rahatsız etmeden onlarla
uyum içinde yaşama gereksinimi olan sosyal kabul
gereksinimi daha baskınken Amerikan toplumunda
başkalarına muhtaç olmadan kendi kendine yaşayabilme
gereksinimi olan bağımsızlık gereksinimi daha etkilidir.
Başarı Gereksinimi nedir?
Başarı gereksinimi yapılan bir işi en iyi şekilde
yerine getirme ve sonuçları ile ilgili haz alma davranışı ile
ilgilidir. Rekabetin yüksek olduğu endüstri toplumlarında
daha da ön plana çıkan başarı gereksinimi bireylerin
davranışlarının üzerinde etkili olmaktadır. Başarı
gereksinimi yüksek bireyler ortaya koydukları işlerin daha
iyi olması için işlerine daha çok özen gösterirler. Bu
kişilerin okul ve iş hayatında düşük başarı gereksinimi
olan bireylere oranla daha yüksek notlar aldıkları ya da
daha üst pozisyonlara geldikleri görülmektedir.
İlişki Kurma ve Bağlanma Gereksinimi nedir?
Toplumdaki diğer insanlarla ilişki kurma onlarla
yakın olma gereksinimi yine insan davranışlarını
şekillendiren önemli gereksinimler içerisinde yer
almaktadır. Birey toplum içerisinde diğerleri ile birlikte
olma, onların onayını alma, topluma uyma gereksinimi
gösterir. Birlikte olma gereksinimi bireyden bireye
farklılaşabilir. Bazı bireyler diğer insanlarla ilişki kurma
konusunda daha çok gereksinim duyarken bazı insanlar
için yalnız başlarına kalıp insanlardan uzaklaşma
gereksinimi daha ağır basabilmektedir.
Kontrol Altında Tutma Gereksinimi nedir?
Bazı bireyler çevrelerindeki olaylar ve kişiler
üzerinde denetim kurma, onları kontrol edebilme
gereksinimi duyarlar. Bazı toplumlarda kadercilik olarak,
sonuçları bekleyip görme gereksinimi daha fazlayken bazı
toplumlarda durumu denetim altında tutma ve istenilen
yönde gitmesini sağlayan gereksinim baskın
olabilmektedir.
Ödülün kaynağına göre güdülenme ne demektir?
Bireylerin güdülenmesinde ödüller önemli bir yer
teşkil eder. Bu noktada bireylerin güdülenmesinde içsel ve
dışsal kaynaklı ödüller farklı şekilde bireylerin
davranışlarını yönlendirir. Yapılan işin doğası gereği, işin
kendisinin ve içeriğin ödül niteliğini taşıması birey için bir
zevk ve tatmin sağlıyorsa bu tarz ödülleri içsel kaynaklı
ödül olarak nitelendirmek mümkündür. Hızlı ve yeterli
olma isteği, gelişme arzusu, araba kullanmak, bilme
ihtiyacı, yüksek yerden suya atlamak, bulmaca çözmek
gibi sadece alınan haz için gerçekleştirilen aktiviteler bu
gruba girmektedir. Eğer davranışın gerçekleştirilmesi için
dışarıdan bir ödül sunuluyor ve davranış oluşuyorsa bu
durumda dışsal kaynaklı ödülden söz etmek mümkündür.
Bir işyerinde fazla mesaiye sadece prim ve yan ödemeler
olduğu için kalan bir çalışan dışsal kaynaklı ödülle
güdülenmektedir. Kendisini geliştirmek ve daha ilerde bu
çabasıyla daha iyi yerlere geleceğini düşünerek fazla
mesaiye kalan bir çalışanın davranışlarında içsel kaynaklı
ödülün etkisi olduğunu söylemek mümkündür.
Gereksinim Hiyerarşisi ne demektir?
İnsanlarda güdüler en temelde öğrenilmemiş daha
ilkel güdülerden, daha karmaşık güdülere uzanan bir yol
izlemektedirler. İnsancıl psikolojinin savunucularından
Abraham Maslow insan davranışlarını şekillendiren
gereksinimleri bir piramit şeklinde en temel
gereksinimlerden yukarı doğru en karmaşık olanına
uzanan bir şekilde sınıflandırmıştır. Piramidin en alt
basamağında açlık, susuzluk gibi temel fizyolojik
gereksinimler yer alırken, Maslow piramidin en üst
noktasına insanların tümüyle potansiyellerini ortaya
koymaya dönük kendini gerçekleştirme gereksinimini
koymuştur.
Abraham Maslow’un piramidine göre insan
davranışlarını şekillerinden gereksinimler nasıl sıralanır?
• Açlık susuzluk, nefes alma, cinsellik, uyku gibi
temel fizyolojik gereksinimler,
• Ailenin, işin, sahip olunan kaynakların
güvenliğinin gereksinimi
• Aile, sosyal grup, yakın arkadaşlık gibi ait olma
ve sevgiye ilişkin sosyal gereksinimler
• Değer, başarı, saygının takdir edilmesi
gereksinimi
• Ahlakın üstünlüğü, yaratıcılık, problem çözme
gibi unsurları kapsayan kendini gerçekleştirme
gereksinimi şeklinde sıralanmaktadır.
Güdü nedir?
Organizmayı etkileyerek bir amaç için harekete geçmeye sevk eden, istekleri, arzuları, ihtiyaçları, dürtüleri ve ilgileri kapsayan genel bir kavramdır.
Dürtü nedir?
Açlık, susuzluk, cinsellik gibi fizyolojik kökenli güdülere dürtü adı verilmektedir.
Gereksinim (ihtiyaç) nedir?
Vücut süreçlerini denge durumuna getirmek için çeşitli kaynakların kullanıldığı organizmanın fizyolojik ihtiyaçları ya da davranışı yüksek seviyede yönlendiren başarma, toplumsal onay, statüye ilişkin duyulan istek gibi dürtülerdir.
Dürtü kuramı insan davranışını yönlendiren faktörleri nasıl açıklamaktadır?
İnsanların hayatta kalmalarını sağlayacak temel gereksinimlerinden mahrum kalması organizmada gerilim halinin oluşmasına sebep olacaktır. Gereksinim halinde organizma gergin bir durumda harekete hazır bir şekildedir. Organizma bu gerginliği azaltmak için harekete geçer. Aç kalan bir organizmanın amacı bu ihtiyacı gidermeye dönük olacaktır. Açlığını giderme yollarını değerlendiren organizma gereksinmeyi gerçekleştirdikten sonra gerginlik durumu azalarak eski haline döner. Sonuç olarak organizmanın dürtü hali sonlanır.
Özendirici uyarıcı kuramı insan davranışını yönlendiren faktörleri nasıl açıklamaktadır?
Bazı davranışların oluşmasında biyolojik bir unsur bulunmasına gerek yoktur. Çevredeki herhangi bir durum davranışın oluşması için uyarıcı olabilmektedir. Yeni ve çok işlevli bir cep telefonunuz olsa dahi yeni çıkan, tanıtım ve sunuş itibariyle size cazip gelen bir telefonu alma eğiliminde olabilirsiniz. Yemekten sonra tok olsanız dahi güzel kokan bir keki yeme ihtiyacı hissedebilirsiniz. Biyolojik olmayan, bireye cazip gelen ve onu davranışa iten unsurlar özendirici uyarıcı olarak adlandırılmaktadır. Bu unsurlar bireyi kendine çeken nesneler olabildiği gibi olaylar da olabilmektedir. Sonuçta biyolojik olarak açlık ihtiyacı yemekte giderilmiş olmasına rağmen, yemek sonrası yenen kekin açlık gidermeyle ilgisi bulunmamaktadır.
İçgüdü kuramı insan davranışını yönlendiren faktörleri nasıl açıklamaktadır?
Belirli bir türün tümünü yansıtan karakteristik davranış yapıları içgüdü olarak tanımlanmaktadır. Leyleklerin mevsime göre göç etmesi, örümceklerin ağ örmeleri gibi davranışlar belli bir türe özgü davranış yapılarını ortaya koymaktadır. Bazı psikologlar buradan esinlenerek insanlarda da içgüdüsel unsurlar olabileceğini ileri sürerek merak, aşk, nefret gibi içgüdülerinin varlığından söz etmişlerdir. İnsan davranışlarının sadece doğuştan olmayıp sonradan kazanılanları da içermesi ve insanların ortak davranışlarının kendilerine özgü davranışlara göre çok az gözlemlenmesi içgüdü ve insan arasındaki ilişkinin gücünü zayıflatmaktadır. Bir şekilde insanlar birçok davranışı doğuştan değil sonradan öğrenerek şekillendirmekte ve insan ırkına özgü değil daha çok kendilerine özgü davranışlar sergilemektedirler. Bu durum da insan davranışının temelini içgüdü kavramı ile açıklamanın ne kazar zor olduğunu ortaya koymaktadır.
En uygun (optimal) düzeyde uyarılma kuramı insan davranışını yönlendiren faktörleri nasıl açıklamaktadır?
Organizma sürekli olarak belirli bir uyarılma düzeyinde kalmak ister. Belirli bir uyarılma düzeyinin altına düştüğünde organizma çevresinde daha çok uyarıcı arar. Organizma en uygun uyarılma düzeyinin üstünde bir uyarılma halindeyse, daha sakin bir çevre arayarak belirli bir uyarılma düzeyini sürdürmeye çalışır. Örneğin bireylerin neden yüksek sesli müzik çalınan disko gibi yerlere gitme gereksinimleri ya da yüksek bir yerden yamaç paraşütü ile atlama gereksinimleri olduğu bu kuramla açıklanabilir. İnsanların gerçekte yüksek yerden atlamak gibi bir gereksinimleri bulunmamaktadır. Hayatın sıkıcı olduğunu ve yeteri derecede uyarılma olmadığını düşünen birey bu tarz aktiviteler ile uyarılma düzeyini daha yüksek ve kendisi için en uygun seviyeye çekmek istemektedir.
Bilinçdışı güdüler insan davranışlarını nasıl yönlendirmektedir?
Çoğu zaman insan davranışlarının sebeplerinin bilinmediği ve anlaşılamadığı durumlar söz konusudur. Böyle durumlarda insan bazı davranışları ne için yaptığının tam olarak farkında değildir. Freud’a göre bireylerin çoğu davranışını farkında olmadıkları güdüleri yönlendirmektedir. Bireyler hatırlamak istemedikleri rahatsız edici düşünce istek ve güdülerini bilinçdışına iterler. Bilinçdışındaki düşünce istek ve güdüler aslında yok olmaz ve varlıklarını sürdürürler. Bu düşünce istek ve güdüler bireyler farkında olmadan, onların davranışlarının yönlendirirler.
Biyolojik Denge (Homeostasis) Kuramı insan davranışını yönlendiren faktörleri nasıl açıklamaktadır?
Organizmanın yaşamını sağlıklı şekilde sürdürebilmesi, su, hava, temel besin maddeleri temel bazı ihtiyaç unsurlarının düzenli olarak alınmasına bağlıdır. Örneğin eğer beyin ısısı ani şekilde düşerse bilincinizi kaybedebilirsiniz. Yine aynı şekilde vücut ağırlığının belli oranında su kaybı vücut işlevlerinin bozulmasına yol açabilir ve hatta ölüm riski bile oluşturabilmektedir. Organizmanın bünyesine katılan maddelerin hangi yoğunluk ve ne şekilde alınacağı ve alınan bu maddelerin arasında nasıl bir denge kurulacağı homeostasis kavramıyla açıklanabilir. Kelime itibariyle homeo, benzer ve statis, sabit kelimelerinin birleşiminden meydana gelmektedir. Sabit içsel durumu işaret eden, biyolojik denge olarak tanımlanabilecek homeostasis ısıyı sürekli dengede tutan termostat gibi vücudun sürekli olarak dengede olmasını ve bu şekilde sağlıklı bir şekilde işlemesini sağlar. Nasıl ki termostat oda ısısı düştüğünde otomatik olarak kaloriferin yanmasını ya da oda ısısı arttığında kaloriferin sönmesine yönelik sisteme komutlar veriyorsa vücudumuzda da herhangi bir açlık ya da susuzluk durumunda belli sistemler vücut içerisinde bu dengeyi koruma adına çalışmaktadırlar. Örneğin susuzluk çekildiğinde organizmada gerilimi azaltmak ve biyolojik dengeyi sağlamak için organizma su bulmak için harekete geçer. İnsanlarda ve hayvanlarda benzer şekilde işleyen homeostatis insanlarda olumsuz öğrenme, yanlış alışkanlıklar gibi durumlar, bu sistemin işleyişini düzensiz hale getirmektedir. Fastfood alışkanlığı, vücut gereksinim hissetmese de aşırı şekilde tüketilen yiyecek ve içecekler bireyde biyolojik dengenin ve neyin gerçekten denge durumu oluşturduğuna dair bilginin bozulmasına yol açmaktadır.
Güdüler kaça ayrılmaktadır?
Güdüler birincil güdüler ve sosyal güdüler olmak üzere iki gruptur.
Hangi tür güdüler birincil güdüler sınıfına girmektedir?
Birçok organizmada ortak, öğrenilmemiş, belli bir biyolojik gereksinme durumu ile ortaya çıkıp davranışı yönlendiren güdüler birincil dürtüler olarak adlandırılmaktadır. Açlık susuzluk, cinsellik gibi dürtüler bütün biyolojik gereksinimler birincil dürtüler arasında yer almaktadır.
Uyarıcı kaynaklı güdülerin temel özellikleri nelerdir?
Öğrenilmemiş güdüler arasında yer alan uyarıcı kaynaklı güdüler, dış uyarıcılara daha fazla bağlı olup, çevreden bilgi edinmeye yöneliktirler. Merak etme, kurcalama gibi güdüler çevreyi araştırarak bireyi daha fazla bilgi toplamaya ve değiştirmeye yöneltir.
Merak konusunda ileri sürülen görüşler nelerdir?
Merak konusunda ise farklı birçok görüş bulunmaktadır. Bazı araştırmacılar merak kavramını bir duygu olarak nitelendirilirken, Freud merak kavramını cinsel dürtünün sosyal açıdan uygun şekilde yansıtılması olarak nitelendirmektedir. Yine aynı şekilde bir kısım araştırmalar merak kavramını yaşamın anlamını bulma yolunda bir gereksinme olarak ortaya koyarlarken, bir kısmında da merak, zekâ ve yaratıcılıkla ilişkilendirilmiştir. Merak kavramı insanların kendilerini geliştirip, sürekli araştırmalarına neden olur. Merak daha iyisine ulaşma yolunda hızlandırıcı bir güç olarak düşünülebilir. Bireyler merak ile birlikte yeni durumları keşfedebilir ve keşfettiğinden sıkılan birey kendini daha ileri uğraşlara yönlendirir. İlerleme ve gelişmenin temeli bu şekilde merak ve araştırmadan geçer.
Bireylerde var olan kurcalama güdüsünü açıklayınız
Bireylerde var olan dokunma ve anlama isteğinin dayanılmazlığından yola çıkarak psikologlar, bireylerin bazı şeyleri dokunarak anlama gereksinimleri olduğunu ya da bazı şeylerin dokunarak sakinleşmenin yolu olduğunu vurgularlar. Birey bilmediği yeni bir cihazı kurcalayarak ne olduğunu anlama yönünde kendisini tatmin edebilir. Öte yandan tesbih çekmek, sınıfta derste kalem çevirmek, yüzüğüyle oynamak gibi durumlarda da birey kurcaladığı maddelerle kendisini sakinleştirir
Başarı gereksiniminin sosyal çevre ve kültürle olan ilişkisini açıklayınız.
Başarı gereksinimi yapılan bir işi en iyi şekilde yerine getirme ve sonuçları ile ilgili haz alma davranışı ile ilgilidir. Rekabetin yüksek olduğu endüstri toplumlarında daha da ön plana çıkan başarı gereksinimi bireylerin davranışlarının üzerinde etkili olmaktadır. Başarı gereksinimi yüksek bireyler ortaya koydukları işlerin daha iyi olması için işlerine daha çok özen gösterirler. Bu kişilerin okul ve iş hayatında düşük başarı gereksinimi olan bireylere oranla daha yüksek notlar aldıkları ya da daha üst pozisyonlara geldikleri görülmektedir. Örneğin bu tarz kişiler için maaşa yapılan zam paranın maddi gücünden öte kişinin bireysel başarısının kanıtı olduğundan güdüleyici bir etkiye sahiptir. Başarı gereksiniminde ailenin yetiştirme tarzının önemli olduğu bilinmektedir. Başarı gereksiniminin kültürden kültüre değişmesi bu konuda aile ve çevrenin önemini ortaya koymaktadır. Özellikle çocuğun küçük yaşlarda kendi seçimlerini yapmasına izin verilmesi, kendi parasını kazanabilmesi ve inisiyatif alabilmesi için bağımsız bir kişi olarak büyütülmesi başarı gereksiniminin artmasına yol açacaktır. Bir şekilde bağımsız yapı bireyin yapacaklarının sonuçlarının kendisi ile ilgili oldu- ğunun işaretidir. Aileye bağımlı yetişen çocuk her davranışını aileyi memnun etmek ya da onlardan onay almak için gerçekleştirecektir. Bir şekilde başarı gereksinimi yüksek bireyler için yaptıkları işin en iyi hatta kendileri için en mükemmel şekilde yapılması önemlidir. Bu noktada başarı gereksiniminin başarısızlık korkusu ile karıştırılmaması gerekmektedir. Bu yüzden başarısızlık korkusu yüksek bireyler başarılı olamayacakları işler yerine başarı olasılığı yüksek işleri tercih eder ve başaracak yeterlilikleri olsa dahi daha üst seviyedeki işlerden kaçınırlar.
İhtiyaçlar hiyerarşisini ortaya atan psikolog kimdir?
İhtiyaçlar hiyerarşisini insancıl psikolojinin savunucularından Abraham Maslow ortaya atmıştır.
Gereksinimler (ihtiyaçlar) hiyerarşisi nedir?
İnsanlarda güdüler en temelde öğrenilmemiş daha ilkel güdülerden, daha karmaşık güdülere uzanan bir yol izlemektedirler. İnsancıl psikolojinin savunucularından Abraham Maslow insan davranışlarını şekillendiren gereksinimleri bir piramit şeklinde en temel gereksinimlerden yukarı doğru en karmaşık olanına uzanan bir şekilde sınıflandırmıştır.
İhtiyaçlar hiyerarşisinde yer alan bireylerin davranışlarını yönlendiren ihtiyaçlar nelerdir? Bu ihtiyaçları en alt basamaktan başlayarak en üst basamağa doğru sıralayınız.
Sırasıyla en alt basamaktan yukarıya doğru gereksinimler hiyerarşik olarak;
- açlık susuzluk, nefes alma, cinsellik, uyku gibi temel fizyolojik gereksinimler,
- ailenin, işin, sahip olunan kaynakların güvenliğinin gereksinimi
- aile, sosyal grup, yakın arkadaşlık gibi ait olma ve sevgiye ilişkin sosyal gereksinimler
- değer, başarı, saygının takdir edilmesi gereksinimi
- ahlakın üstünlüğü, yaratıcılık, problem çözme gibi unsurları kapsayan kendini gerçekleştirme gereksinimi şeklinde sıralanmaktadır.
İhtiyaçlar hiyerarşisine göre kişinin kendini gerçekleştirme sürecini açıklayınız.
Maslow’a göre piramidin alt tarafındaki gereksinimleri gidermeden üst taraftaki gereksinimleri gidermek mümkün olmamaktadır. Bir şekilde karnı doymayan ya da güvenlik gereksinimi tam olarak karşılanmamış bir bireyin kendisine yeni bir romantik ilişki araması ya da kendini gerçekleştirme yolunda gereksinim duyması mümkün olamamaktadır. Çok uzun süre aç kalmış birinin ilk yemek bulduğu anda toplum kurallarına göre hareket ederek yemek yemesi de bu doğrultuda beklenemez. İş hayatından örnek verecek olursak, işe yeni giren bir kişi için öncelikli olarak amaç fizyolojik ihtiyaçları karşılamak yolunda alınacak ücrettir. Daha sonra kişi işyerindeki sosyal güvenlik hakları gibi unsurlarla kendisini güvence altına almak isteyecektir. Bu gereksinimleri gerçekleştiren birey kendini işyerine ait hissedecek ve işini sevecektir. Bu gereksinimlerin de doyumundan sonra kişi yaptığı iş ile ilgili takdir ve saygı görmek gereksinimi de doyurulan birey kendini gerçekleştirme, elinden gelenin en iyisini ortaya koyma yolunda gereksinimini giderme yolunu araştıracaktır. Kendini gerçekleştirme noktası bireyin elinden gelenin en iyisini ortaya koyabileceği basamağı ifade eder. Piramidin en üst noktasındaki kendini gerçekleştirme aşamasına pek az sayıda kişi ulaşabilmektedir.
İhtiyaçlar hiyerarşisine göre kendini gerçekleştiren kişilerin özellikleri nelerdir?
Tarihteki örnek kişilerden yola çıkarak kendini gerçekleştirme ile ilgili benzer bazı kişisel özellikleri gerçekliği verimli bir şekilde algılamak, belirsizliğe tahammül edebilmek, kendilerini ve başkalarını oldukları gibi kabul edebilmek, yaratıcı olmak, bireylerden öte sorunlar üzerinde yoğunlaşabilmek, iyi bir mizah anlayışına sahip olabilmek, insanlığın refahına odaklanabilmek, başarısız deneyimlerini fırsata dönüştürebilmek, hayata daha nesnel bir açıdan bakabilmek şeklinde sıralayabiliriz.
-
AÖF Sınavları İçin Ders Çalışma Taktikleri Nelerdir?
date_range 10 Gün önce comment 11 visibility 18093
-
2024-2025 Öğretim Yılı Güz Dönemi Kayıt Yenileme Duyurusu
date_range 7 Ekim 2024 Pazartesi comment 1 visibility 1182
-
2024-2025 YKS Ek Yerleştirme İle Yerleşen Adayların Çevrimiçi (Online) Başvuru ve Kayıt Duyurusu
date_range 24 Eylül 2024 Salı comment 1 visibility 627
-
Çıkmış Soruları Gönder Para Kazan!
date_range 10 Eylül 2024 Salı comment 5 visibility 2757
-
2023-2024 Öğretim Yılı Yaz Okulu Sınavı Sonuçları Açıklandı!
date_range 27 Ağustos 2024 Salı comment 0 visibility 917
-
Başarı notu nedir, nasıl hesaplanıyor? Görüntüleme : 25586
-
Bütünleme sınavı neden yapılmamaktadır? Görüntüleme : 14512
-
Akademik durum neyi ifade ediyor? Görüntüleme : 12516
-
Harf notlarının anlamları nedir? Görüntüleme : 12506
-
Akademik yetersizlik uyarısı ne anlama gelmektedir? Görüntüleme : 10433