Çocuk Gelişimde Normal Ve Atipik Gelişim Dersi 8. Ünite Özet

Çocuk Gelişimini Etkileyen Yetersizlikler-Iı

Zihin Yetersizliği

Bireylerin yaşamsal döngüyü sürdürebilmeleri için, sosyal, duygusal, bilişsel becerileri edinmesi ve sürdürmesi, günlük yaşamını devam ettirebilmesini sağlayacak becerilerle donatılması ve bu becerileri kullanabilmesi gerekmektedir. Ancak gelişim alanlarında yaşanan problemlerden dolayı bireyler bazı alanlarda yetersizlikler göstermektedirler. Önemli olan bu yetersizliklerin tanılanarak onlar için gerekli planlamaların yapılabilmesine zemin hazırlamaktır.

Tanım ve Sınıflandırma: Amerikan Zihinsel ve Gelişimsel Yetersizlikler Birliği zihin yetersizliğini “zihinsel işlevlerde ve uyumsal davranışlarda gözlenen önemli düzeyde sınırlıkların karakterize ettiği; bilişsel, sosyal ve pratik uyumsal becerilerde kendini gösteren yetersizlik türüdür. Bu yetersizlik 18 yaşından önce ortaya çıkmaktadır ” şeklinde tanımlamaktadır.

Zihinsel işlevlerde sınırlılık: Bireyin problem çözmesi için gerekli genel zihinsel yeterliği, verilen bilgiye dikkat, soyut düşünme, önemli bilgi ve becerileri hatırlama, günlük deneyimlerinden bilgi edinme ve bu bilgileri genelleme yeterliği onun zihin yeterliğini belirtmektedir. Zihin yeterliği zekâ testlerinden elde edilen puanlara göre belirlenebilir. Normal gelişim gösteren bireyin zekâ testlerinden elde ettiği puan 100 olarak belirtilirken, zekâ bölümü puanının 70 ya da daha altı olduğunda bireyin zihin yetersizliğinin olduğundan söz edilmektedir.

Uyumsal davranışlarda sınırlılık: Bireyin kavramsal bilgileri, soyut bilgileri ve pratik uyumsal becerileri edinerek bu becerileri günlük yaşamının içinde kullanması uyumsal davranışları belirtmektedir.

Türkiye’de işitme, ortopedik, dil ve konuşma, görme ve zihin yetersizliği olan bireylerin genel nüfus içindeki oranı %2.58 olarak belirlenmiştir. Zihin yetersizliği olan bireylerin genel nüfus içindeki oranının %2.3 olduğu belirtilmektedir.

Zihin yetersizliğinin birçok nedeni olduğu görülmekle birlikte zihin yetersizliğinin doğum öncesi (Kromozomal bozukluklar, metabolik bozukluklar, annenin yaşı, annenin hamilelikte kötü beslenmesi vb..), doğum anı (Bebeğin doğum sırasında oksijensiz kalması, prematüre doğum, beyin incinmesi, düşük doğum ağırlığı) ve doğum sonrası (Travmatik beyin incinmesi, yetersiz beslenme, yetersiz bakım, çocuğun geçirmiş olduğu kazalar, ailenin yetersiz eğitim durumu, aile içi şiddet, ailenin olmaması vb..) olmak üzere üç gruba ayrılarak incelenebileceği belirtilmektedir. Ayrıca ailenin içinde yaşadığı çevrenin oluşturduğu çevresel faktörler de zihin yetersizliğine neden olmaktadır.

Özellikler ve Belirtiler: Her çocuk gibi zihin yetersizliği gösteren çocuklar da bireysel farklılıklara sahiptir ve özbakım, günlük yaşam ve diğer temel yaşamsal becerileri edinmeleri gerekmektedir. Ancak bu becerileri yerine getirmede birtakım desteğe gereksinim duymaktadırlar.

Bu gereksinimlerini yerine getirmeleri onların temel bazı gelişimsel alanlardaki özelliklerde yeterli olmalarıyla ilişkilidir.

Bilişsel özellikler; hatırlama, öğrenme hızı, dikkat, genelleme ve kalıcılık olarak sıralanabilir. Hatırlama (Bellekte tutma); zihin yetersizliği olan bireyler edindikleri bilgileri hatırlamada güçlük yaşarlar. Öğrenme hızı; yeni bilgi ve becerileri öğrenmeleri ve edinmeleri yavaştır. Dikkat süreleri kısa ve ilgileri dağınıktır. Genelleme ve Kalıcılık; zihin yetersizliği olan bireyler edindikleri çoğu bilgiyi korumada ve edindiği bilgi ve becerileri bir başka kişi ve ortamın varlığında sürdürmede güçlük yaşamaktadırlar.

Sosyal gelişim özellikleri incelendiğinde, zihin yetersizliği olan bireyler arkadaş edinme ve sürdürmede güçlük yaşamaktadırlar. Arkadaş edinseler de arkadaşlık ortamında liderlik üstlenmek istemezler. Davranış özellikleri incelendiğinde ise zihin yetersizliği olan bireylerin dikkat süresi kısa ve ilgileri dağınıktır. Bu durum onların birtakım beceri ve bilgileri edinmede güçlükler yaşamalarına yol açabilir. Zihin yetersizliği olan bireyler fiziksel gelişimlerinde ve sağlık ile ilgili alanlarda normal akranlarına oranla daha fazla güçlükler yaşarlar. Özellikle Down sendromlu bireylerde kalp rahatsızlıkları ve başka ek yetersizliklere daha fazla rastlanmaktadır.

Tanılama ve Değerlendirme: Zihin yetersizliği olan bireylerin tanılanmasında Türkiye’ de Rehberlik ve Araştırma Merkezlerinde (RAM) oluşturulan ekip tarafından standart testler (Stanford-Binet zekâ testi, Wechsler) ve bireyin özelliklerine uygun ölçme araçları kullanılır. Tıbbi ve eğitsel tanılama olmak üzere iki aşamalı bir tanılama süreci vardır.

Eğitim Ortamları ve Uygulamalar: Türkiye’ de zihin yetersizliği olan bireylere yönelik eğitsel düzenlemelerin birlikte eğitim ve ayrı eğitim olarak iki şekilde gerçekleştirildiği görülmektedir. Birlikte eğitim normal gelişim gösteren bireylerin devam ettiği genel eğitim okullarında yürütülen eğitimi, ayrı eğitim ise özel eğitim okullarında aynı yetersizlik türünden bireylerle yürütülen eğitimi içermektedir.

Zihin yetersizliği olan çocuklara yönelik eğitim düzenlemeleri öncelikli olarak kaynaştırma ortamlarında, okulöncesi ve ilköğretim okullarında yürütülmektedir. Kaynaştırma uygulaması iki şekilde gerçekleştirilmektedir. Tüm dersleri genel eğitim sınıfında akranlarıyla birlikte alıyorsa tam zamanlı kaynaştırma uygulaması olarak; birey özel eğitim sınıfına kayıtlı ancak bazı derslerde akranlarıyla sınıfta eğitim alıyorsa yarı zamanlı kaynaştırma uygulamaları olarak yürütülmektedir.

İşitme Yetersizliği

Bebekler anne karnından itibaren sesleri duymaya başlarlar ve bilgilerin çoğunu doğdukları andan itibaren sesler aracılığıyla edinirler. İşitme duyularında bir sorun yaşadıklarında ve bu sorun işitme kaybına yol açtığında artık bu onlarda dil ve iletişim becerilerinde aksaklıklara neden olmaktadır.

Tanım ve Sınıflandırma: Türkiye’ de işitme kaybı MEB Özel Eğitim Hizmetleri Yönetmeliği’nde (2006) “işitme duyarlılığının kısmen veya tamamen yetersizliğinden dolayı konuşmayı edinmede, dili kullanmada ve iletişimde güçlük nedeniyle bireyin eğitim performansının ve sosyal uyumunun olumsuz yönde etkilenmesi durumu” şeklinde tanımlanmaktadır. İşitme kaybının sınıflandırılması işitme kaybının oluştuğu yere göre ya da işitme kaybının derecesine göre yapılabilir.

İşitme yetersizliğinin nedenleri, doğum öncesi (genetik faktörler, annede var olan birtakım hastalıklar vb.), doğum anı (Bebek anne karnındayken ya da doğum sırasında oksijensiz kalması, düşük doğum ağırlığının olması vb.) ve doğum sonrası nedenler (Doğum sonrasında çocuğun yakalandığı kızamık, menenjit, meniere hastalığı, orta kulak iltihabı) olarak üç grupta incelenebilir.

Özellikler ve Belirtiler: Her birey iletişim yeteneği ile donanımlı olarak dünyaya gelir ve doğduktan sonra da yaşadığı kültürün dilini öğrenerek diğer bireylerle iletişim kurar. Ancak işitmede meydana gelen kayıplar sonucu bireylerin dil gelişimleri hafif dereceden ağıra doğru gecikme gösterir.

Bilişsel gelişim incelendiğinde ise işitme yetersizliği olan bireyler de tıpkı akranları gibi benzer bilişsel gelişim aşamalarından geçmektedirler. Ancak işitme kaybından dolayı bu aşamaları biraz daha yavaş geçebilirler. İşitme kaybı olan bireyler genel akademik becerilerde normal gelişim gösteren akranlarının gerisinde kalmaktadırlar.

Yazı dili güçlü olsa da işitme kaybından dolayı bunu kullanamamaktadırlar ve özellikle okuma ve matematik becerilerinde yetersizlikler göstermektedirler. İşitme yetersizliği olan çocukların sosyal ve duygusal gelişimleri diğer bireylerden farklılık gösterir. Ağır derecede işitme kaybı olan bireyler yalnızlık hissederler, okul yaşantılarında genellikle kendi başlarına kalmak isterler ve arkadaşlık kurmada güçlük yaşarlar. Bu durum onlarda depresyona neden olmaktadır.

Tanılama ve Değerlendirme: İşitme yetersizliği olan bireylerin tanılanma süreci günümüzde aslında doğumla birlikte başlar. Yenidoğan bebeklere doğum sonrası yapılan odyometrik ölçümlerle işitme yetersizliği erkenden tanılanır. Erken tanıyla birlikte çocuğun dil ve iletişim becerilerindeki kaybı en aza indirilir ve gerçekleştirilecek müdahale programlarında çok iyi başarılar elde edilmesine olanak tanır. Ayrıca konuşmalara ve çevresel seslere tepki vermeyen çocuklarda aileleri tarafından fark edilebilirler.

Uzmanlarca gerçekleştirilen saf ton odyometrisi ile işitme kaybının tipi ve derecesi belirlenebilir. Ayrıca yapılan konuşma alımı testi ile de bireyin konuşmayı anlaması ve işitme yeteneği, oyun odyometrisi ile küçük yaştaki çocukların işitme duyarlılığı, kemik iletim testi ile de duyusal-sinirsel işitme kaybının olup olmadığı belirlenmeye çalışılmaktadır.

Görme Yetersizliği

Türkiye’de MEB Özel Eğitim Hizmetleri Yönetmeliğinde (2006) görme yetersizliği olan birey “Görme gücünün kısmen ya da tamamen kaybından dolayı özel eğitim ve destek eğitim hizmetine ihtiyacı olan birey” olarak tanımlanmıştır.

Eğitsel açıdan kör ; ileri derecede görme keskinliği kaybı olan, görme yetersizliğinden ağır derecede etkilenen ve eğitiminde mutlaka kabartma-dokunsal alfabeye (Braille Alfabesi) ya da işitsel materyallerin (sesli kitap gibi) kullanımına ihtiyaç duyan bireylerdir. Az Gören ; görme duyusunu öğrenme amacıyla kullanabilen bireylerdir.

Görme yetersizliğinin sebepleri arasında kırılma kusurları, yapısal yetersizlikler, kortikal görme yetersizliği ve çevresel faktörler gösterilebilir.

Özellikler ve Belirtiler: Görme yetersizliği olan bireyler boyut ve renk gibi görsel ilişkileri görme yoluyla elde edemediklerinden dokunma ve koklama duyuları görme duyusundan daha gelişmiştir. Görme yetersizliklerinden dolayı nesnelerin uzun-kısa, büyük-küçük, sıcak-soğuk gibi özelliklerini dokunarak, bazı nesneleri de kokusundan algılayabilmektedirler. Çevreleriyle etkileşim kurmada sınırlılıklar yaşamaktadırlar. Görme yetersizliğinden dolayı birey çevresiyle ilgili bilgi edinemez. Bu nedenle uygun zamanda ve uygun yerde gerekli tepkileri gösterememektedirler.

Sosyal becerilerde ise görme yetersizliği bireylerin boş zamanlarında arkadaşlık kurmasını, oyun etkinliklerine katılmasını, sosyal ortamlara katılımını etkilemektedir. Görme yetersizliği olan bireylerde motivasyonda, uzaysal yoksunluk, korunma ve geri bildirim sunmada yoksunluklar motor gelişimlerinde yetersizliklere neden olmaktadır. Hareket özgürlükleri kısıtlıdır. Görme yetersizliği olan bireyler aileleriyle ve çevresindeki kişilerle iletişim kurabilmek için göz kontağı kuramamaktadırlar, jest ve mimiklerini kullanamamaktadırlar. Dolayısıyla dil gelişimleri etkilenmektedir.

Tanılama ve Değerlendirme: Görme yetersizliği olan bireylerin tanılanması göz doktorları tarafından yapılmaktadır. Daha sonraki süreçte görme yetersizliği olan birey RAM’a gönderilerek gerekli incelemeler yapılmaktadır. RAM gerekli zekâ testleri ve başarı testlerini uygular eğitsel tanılamayı yapar ve birey genellikle görme engelliler okullarından birine yerleştirilir

Türkiye’ de görme yetersizliği olan bireyler için okul öncesi eğitim düzenlemeleri yapılmamaktadır. Çocuklar okul öncesi eğitimlerini normal gelişim gösteren akranlarının devam ettiği kurumlarda almaktadırlar.

Fiziksel Yetersizlik ve Diğer Sağlık Yetersizlikleri

Fiziksel yetersizlik terimi hareket sınırlılığı ile kendini gösteren birbirinden farklı geniş bir grubu içermektedir. Fiziksel yetersizlik ortopedik yetersizlik terimi kullanılarak tanımlanabilir. Ortopedik yetersizlik doğum anomalileri, çocuk felci ve tüberküloz gibi ciddi sağlık sorunlarının oluşturduğu yetersizlikleri ve serebral palsi, omurilik iltihabı ve kırık ya da yanıkların neden olduğu yetersizlik durumunu içermektedir.

Diğer sağlık yetersizliği; bireylerin kronik ya da akut sağlık problemlerinden dolayı dikkat, uyanıklık durumu, canlılık durumunda sınırlılık, günlük yaşamını sürdürmede güçlüklerle karşılaşma ve sürekli tedaviye gereksinim duyma durumunu kapsamaktadır.

Fiziksel yetersizliği serebral palsi ve spina bifida olmak üzere iki grupta ele almak mümkündür. Serebral palsi; doğum öncesi ya da bebeklikte oluşan, duruş ya da hareketleri etkileyen nörolojik bir bozukluktur. Spina bifida, doğum öncesinde oluşan omurilik anomalisidir.

Fiziksel yetersizlikler doğuştan tek başına gelebileceği gibi beyinde oluşan hasarlar sonucu da meydana gelebilmektedir. Dolayısıyla fiziksel yetersizliklerin merkezî sinir sisteminden ve iskelet-kas sistemi zedelenmelerinden kaynaklandığından söz edilmektedir.

Kronik ya da akut sağlık problemleri astım, dikkat dağınıklığı, dikkat dağınıklığı ve hiperaktivite bozukluğu, diabet, epilepsi, kalp rahatsızlığı, hemofili, kurşun zehirlenmesi, lösemi, nefrit, ateşli romatizma, orak hücre anemisi diğer sağlık yetersizliklerindendir.

Özellikler ve Belirtiler: Fiziksel ve diğer sağlık yetersizliği olan bireylerin yetersizliklerinden kaynaklı olarak özellikle el-göz koordinasyonu sağlama, kitap sayfalarını çevirme, bir nesneyi taşıma, yerden alıp kaldırma, yürüme, dengede durma, zıplama, elinde bir nesne taşıma gibi büyük ve küçük kas becerileri normal gelişim gösteren akranlarına göre gelişmemiştir. Bu becerileri yerine getirme konusunda güçlük yaşamaktadırlar.

Tanılama ve Değerlendirme: Fiziksel ve sağlık yetersizliği olan bireyler için tıbbi ve eğitsel tanılama yapılmaktadır. Tıbbi tanılamaları bu alanda uzman doktorlar tarafından gerçekleştirilmektedir. Özel eğitim hizmetleri yönetmeliğinde (2012) fiziksel yetersizliği olan bireylerin eğitsel tanılamasının RAM’da oluşturulan özel eğitim değerlendirme kurulu tarafından standart testler ve bireyin özelliklerine uygun ölçme araçlarıyla yapıldığı belirtilmektedir.

Eğitim Ortamları ve Uygulamalar: Türkiye’de fiziksel yetersizliği ve diğer sağlık yetersizliği olan bireyler için Özel Eğitim Hizmetleri Yönetmeliğinde (2012) kaynaştırma ortamında, hastanede ve evde eğitim hizmetleri verilebileceği belirtilmektedir.


Bahar Dönemi Dönem Sonu Sınavı
25 Mayıs 2024 Cumartesi