Afet Psikolojisi ve Sosyolojisi Dersi 5. Ünite Sorularla Öğrenelim
Afetler Ve Toplumsal Cinsiyet
Toplumsal Cinsiyet nedir?
Toplumsal cinsiyet kavramı sosyal bilimlerde ve politik alanda sıklıkla karşımıza çıkan kavramlardandır. Biyolojik farklılıklar temelinde kurgulanan bir kavram aslında birer inşa olarak değerlendirilebilir. Kültürel olarak kadının ve erkeğin biyolojik özelliklerine dayanarak oluşturulan kadınlık ve erkeklik toplumsal cinsiyet olarak ifade edilebilir. Bununla birlikte kendini kadın ya da erkek olarak tanımlamayan ya da zaman zaman kadın zaman zaman erkek olarak kabul eden sosyal kesimlerin de bu kavramın içinde mi yoksa dışında mı olması gerektiği konusunda çeşitli tartışmalar bulunmaktadır.
Sosyal sermaye nedir?
Sosyal sermaye, diğerleri ile ilişki kurabilme, kişileri örgütleyebilme yeteneğini kapsayan bir kavramdır ve bu yetenek özellik, kadının toplumsal cinsiyet rolleri ile organik ilişki içinde bulunmaktadır.
Afetin yarattığı kaos ortamında kadın ve kızların, erkeklere nazaran daha kırılgan olmasının arkasında yatan nedenler nelderdir?
• Sosyal hareketlilik açısından sınırlılıklar, bunun yanı sıra sosyal ve kültürel olarak kadınların erkeklere bağımlı olması durumu, • Uyarı bilgilerine ulaşmada ve bu uyarılara tepki verme (afet anında yapılması gereken davranışlar) konusunda sınırlılıklarının ve zayıflıklarının olması durumu, • Cinsel istismara, hane içi ve dışı şiddete yüksek oranda maruz kalma riski, • Çocuk doğurma ve büyütmeileilgili faktörler, • Okuma yazma ve okullaşma seviyesinin oranının düşük olması ve • Aile içindeki tüm kesimlerin (çocuk, yaşlı, hasta, engelli, genç gibi) bakımından sorumlu olması.
Sembolik şiddet kavramının annelik rolü ile bağlantısı nedir?
Geleneksel cinsiyet rollerinden biri olan annelik rolünü içselleştirmiş olmak, diğer bir deyişle anneliğin gereklerini yerine getirmeye çalışmak ya da yerine getirememek kadının psikolojik sağlığına olumsuz yansımaktadır. Bu durumu Bourdieu (1980)un sembolik şiddet kavramı ile açıklamak mümkün olabilmektedir. Geleneksel cinsiyet rollerinin ataerkil düşünce yapısı ve pratiğinin somut unsurlarından biri olması olarak ifade edilen bu durum, kadının kendisini zor koşullarda bile öncelikli olarak yapması gereken işin annelik statüsünün gereğini rollerini yerine getirme konusunda zorunlu hissetmesine neden olabilmektedir.
Afetlerin kadınlar üzerindeki olumsuz fiziksel etkileri nelerdir?
Ağrı, uyku bozuklukları, yeme bozuklukları, jinekolojik, kadın sağlığı ile ilgili problemler, düşük, tecavüz, sakatlık.
Afetlerin kadınlar üzerindeki duygusal etkileri nelerdir?
Endişe, korku, utanma, kabus görme, aşağılanma, inanç kaybı, halsizlik, uyuşukluk ve isteksizlik, inkar, öfke, alınganlık.
Afetlerin kadınlar üzerindeki sosyo-ekonomik etkileri nelerdir?
Yeni sosyal roller ile tanışmak (dul olma, sakat olma gibi), izole olma, çalışamama, damgalanma, güven kaybı.
Enarson ve Pease (2016), Connell’e dayanarak erkek ve erkekliğin farklı boyutları içerdiğini ifade etmektedirler. Bu boyutlar nelerdir?
• Farklı kültürlere, farklı tarihsel periyodlara ve farklı sosyal gruplara ait olmaktan kaynaklanan çoklu erkeklik anlayış ve pratikleri bulunmaktadır. Diğer bir deyişle, erkek olmak ve erkeklik ile ilgili olarak tüm toplumlarda geçerli olabilecek evrensel bir tanımlama bulunmamaktadır. • Güç ve iktidar söz konusu olduğu zaman bu çoklu erkeklik tanımlama ve pratiklerinde farklı konumlar bulunmaktadır. Söz gelimi bir toplumda beirli bir grup erkek hegemonik ve baskın konumda iken; diğerleri marjinalleştirilmiş, ötekileştirilmiş olabilir. • Kültürün geneline bakıldığında erkeklik algılarının farklı örgütlenmeler içinde kurumsallaştırılmış olduğunu görmek mümkündür. Okul, iş yeri, aile gibi kurumlar istenilen ve istenilmeyen erkek tiplerini yaratmakta ve nesillere aktararak yeniden üretilmesine katkıda bulunmaktadır. • Erkeklik kişinin eylemleri ile yeniden üretilmektedir. • Bunun yanı sıra erkeklik tümü ile değişmez nitelikte olmamakta ve toplumun değişen koşulları çerçevesince akışkan bir nitelik göstermektedir –metropol erkek algısını ve bununla ilgili farklı tüketim alanlarını (giyim vb.) bu değişkenliğe örnek olarak vermek mümkündür-.
Afetlerin erkek ve erkek çocukları açısından bakıldığında olumsuz etkileri nelerdir?
• Afetler, erkek ve erkek çocukları hegemonik erkeklik olarak ifade edilen ve toplumda kabul gören erkeklik anlayışına göre davranmaya zorlamaktadır. Bu durum ise, risklerin erkekler tarafından önemsiz olarak değerlendirilmesine yol açmakta ve önlem alma davranışlarını engellemektedir. Acil durumlarda erkeklerin ön planda olması ve hayatlarını kaybetme oranlarının kadınlara oranla yüksek olmasının temel nedenlerinden biri bu algıdır. • Geleneksel cinsiyet rolleri açısından bakıldığında erkeklere yüklenen hane dışı sorumluluklardan biri olan ekonomik kaynak sağlama görevi acil durumlarda sekteye uğramaktadır. İş imkânlarının kaybolması, sermaye kaybı, bedensel kayıplar erkeğin babalık ve hane reisi olma sorumluluğunu engellemektedir. Erkek, bu sorun ile başa çıkmak için göç etmek durumunda kalabilmektedir. Bunun yanı sıra hane reisi olmanın gerekliğini yap(a)mayan erkeklerde öz saygı, toplumda statü azalması ve düşmesi ortaya çıkabilmektedir • Öz saygı ve statü kaybı stresi ile başa çıkmak için yardım alma davranışı erkeklerde kadınlara nazaran odukça düşüktür. Daha ziyade sigara alkol ve uyuşturucu kullanımının artması, intihar eğilimleri ve yakın çevreye-özellikle kadın ve çocuklara-şiddet eğilimleri afet sonrasında erkeklerde sıklıkla gözlenmektedir.
Toplumsal cinsiyet açısından annelik olgusu kadın ve erkek arasında nasıl bir eşitsizliğe neden olmaktadır?
Annelik olgusunda kadın tek sorumlu olarak kabul edilirken, özellikle çalışma yaşamına dahil olmanın artması ile birlikte, annelik pratiğinde sorumlu tarafların sayısı çoğalmış ve erkekler de bakım ve koruma işlevlerini yerine getirebilecek bir kesim olarak kabul edilmeye başlanmıştır. Bununla birlikte, annelik pratiğinde kadının yükümlülüğü erkek ile kıyaslandığında her zaman daha fazla olmaktadır. Farklı bir ifade ile kadın için annelik pratiği elde var bir sorumluluk iken, erkek için bu durum geçici bir nitelik göstermektedir. Böylesine bir eğilim, kadın ve erkek arasındaki eşitsizliğin bir diğer yansıması olarak değerlendirilebilir.
Pincha toplumsal cinsiyet kavramını nasıl açıklar?
Pincha (2009) toplumsal cinsiyetin dinamik bir nitelik gösterdiğini ve hem zamanla hem de bir kültür içinde ya da kültürler arasında farklılıklar gösterebildiğini ifade etmektedir. Farklı bir deyişle, belirli bir zamanda kadınlar için uygun olduğu ya da kadına özgü olması kabul edilen bir davranış, başka bir toplumda ya da başka bir zamanda bu niteliğini kaybetme potansiyeline sahiptir. Kadın ve erkeğe atfedilen kültürel anlamlar toplumsal cinsiyet rolleri olarak karşımıza çıkmaktadır.
Toplumsal cinsiyet rolleri içinde üreme rolü açısından kadın ve erkeklerin rolü nasıl görülür?
KADIN:Biyolojik üreme işi: Bebekleri doğurma ve emzirme Toplumsal yeniden üretim işi: Çocukları büyütme, yemek pişirme, temizlik yapma, çamaşır yıkama, su/ odun / yakacak taşıma vb. Görünmez ve karşılığı ödenmemiş Bağımlı karar almayı destekler.
ERKEK: Üreme ile ilgili minimum iş Hareketlilik daha fazla İsteğe bağlı Görünür Karar verme gücü elinde
Toplumsal cinsiyet rolleri içinde üretim rolü açısından kadın ve erkeğin rolü nasıl görülür?
KADIN: Geçim faaliyetleri Düşük ücret (erkeklere göre) Görünmez / ikincil önemde İşin doğası genellikle yeniden üretim rolüne dayalı.
ERKEK: Geçim faaliyetleri Yüksek ücret (kadınlara göre) Görünür Geçimi sağlayan olarak kabul edilme.
Toplumsal cinsiyet rolleri içinde topluluktaki genel rol açısından kadın ve erkeğin rolleri nasıl görülür?
KADIN: Akraba ilişkileri, dinsel faaliyetler, sosyal etkileşim ve törenlerin (doğum / evlilik/ ölüm) vb. devamını sağlamak, ücretsiz iş, işin doğası yeniden üretim rolüne benzer.
ERKEK: Siyasi Prestij ve güç sağlayan ücretli iş fazlaca görünür.
Toplumsal cinsiyet açısından bakıldığında kadın ve erkek arasındaki güç ilişkileri nasıl görülür?
ERKEKLER: Serbest hareketlilik, karar verme erki, siyasete katılım, kamusal alanlara erişim, mülkiyet hakları, esas değer.
KADINLAR: Sınırlı hareketlilik, karar verme erkinden yoksunluk, siyasi dışlanmışlık, kamusal alanlara sınırlı erişim, mülkiyet haklarından yoksunluk, yardımcı değer.
Afet farkındalığının oluşumunda etkili unsurlar nelerdir?
Afet deneyimi, yaşanılan afet türü, şiddeti ve etkileri.
Eşitsizliğe dayanan zayıflıkları azaltmak afet yönetimi için oldukça önemlidir. Bu hedefe ulaşmak için neler yapılmalıdır?
Eşitsizliğin kaynaklarına bakılarak radikal ya da reformist girişimlerde bulunmak gerekmektedir. Kültürel kodların değişmesi, eğitim, ekonomik ve siyasal hak ve fırsatlara her sosyal kesimin eşit şekilde ulaşmasını sağlayacak politikaların oluşturulması ve uygulanması gerekmektedir. Bu bölüm özelinde kadını ve erkeği olağanüstü koşullarda daha da zayıf kılan erkek egemen düşünce pratiklere karşı önlemlerin alınması gerekmektedir. Kadına iş, eğitim, siyasal katılım imkânının sağlanması, erkeğe ve kadına yüklenen geleneksel annelik ve babalık rollerinin sorumluluklarının esnetilmesi iyi bir başlangıç olarak kabul edilebilir.
Kadının kamusal alanda görünürlüğünün az olması yani stratejik ihtiyaçlarının yeteri kadar sağlanamaması gerçeği afet yönetimi ile ilgili farklı inisiyatifler tarafından uzun bir süre fark edilmemiş ve bu nedenle sorunun çözümü için gerekli adımların atılmasında oldukça geç kalınmıştır. Bu sorunu çözme konusunda uluslararası alandaki ilk adım ne zaman, ne ile atılmıştır? Bunun getirileri nelerdir?
1995 yılındaki Pekin Deklarasyonu ve Eylem Platformu ile atılmıştır. Bu deklarasyona göre, doğal afetlerin kadınlar üzerindeki etkilerinin varlığı kabul edilmiş ve bu etkilere yönelik olarak ulusal ve uluslararası girişimlerin önemine dikkat çekilmiştir. Afet, kadını ve erkeği farklı yönlerden etkilemektedir. Diğer bir deyişle, kadının ve erkeğin afet deneyimleri birbirlerinden farklılık göstermektedir.
Afet sonrasında kadın ve kızların sıklıkla karşılaştıkları olumsuz durumlara neler örnek olarak gösterilebiir?
İnsan kaçakçılığı, şiddet, tecavüz, ensest ve bunun neticesindeki istenilmeyen hamilelik, cinsel hastalıklar, psikolojik travmalar örnek olarak verilebilir.
Enarson'a göre kadınlar ve kızlar, toplumsal yaşamın her boyutunda hem bireysel boyutta hem de sosyal konumları nedeni ile daha komünal düzeyde çok sayıda riskler ile karşı karşıya gelmektedirler. Bunlar nelerdir?
Ekonomik eşitsizlikler, politik eşitsizlikler, sağlık alanındaki eşitsizlikler, en genelde hane içi ve dışında karşı karşıya olduğu her türlü şiddet ve baskı kadının ve kızların, riskler ile başa çıkmasında olağanüstü bir çaba sarf etmek zorunda kalmasına neden olmaktadır. Bu insanüstü çaba, kadının sosyal ilişki ağlarındaki merkezî konumu nedeni ile daha da ağırlaşmaktadır.
-
2024-2025 Öğretim Yılı Güz Dönemi Ara (Vize) Sınavı Sonuçları Açıklandı!
date_range 2 Gün önce comment 0 visibility 53
-
2024-2025 Güz Dönemi Ara (Vize) Sınavı Sınav Bilgilendirmesi
date_range 6 Aralık 2024 Cuma comment 2 visibility 324
-
2024-2025 Güz Dönemi Dönem Sonu (Final) Sınavı İçin Sınav Merkezi Tercihi
date_range 2 Aralık 2024 Pazartesi comment 0 visibility 912
-
2024-2025 Güz Ara Sınavı Giriş Belgeleri Yayımlandı!
date_range 29 Kasım 2024 Cuma comment 0 visibility 1286
-
AÖF Sınavları İçin Ders Çalışma Taktikleri Nelerdir?
date_range 14 Kasım 2024 Perşembe comment 11 visibility 20157
-
Başarı notu nedir, nasıl hesaplanıyor? Görüntüleme : 25842
-
Bütünleme sınavı neden yapılmamaktadır? Görüntüleme : 14700
-
Harf notlarının anlamları nedir? Görüntüleme : 12646
-
Akademik durum neyi ifade ediyor? Görüntüleme : 12642
-
Akademik yetersizlik uyarısı ne anlama gelmektedir? Görüntüleme : 10582