Afet Yönetimi 2 Dersi 7. Ünite Sorularla Öğrenelim
Uluslararası Afet Yönetimi Politikaları
Afetlerin tür, sayı ve etkilerindeki artış ne tür politikaların gündeme gelmesine neden olmuştur?
Afetlerin tür, sayı ve etkilerindeki artış, yerel, ulusal ve uluslararası düzeylerde afet yönetiminde işbirliklerine dayalı, daha etkili ve kalıcı adımların atılmasına yönelik gayretleri gündeme getirmektedir. 2017 yılı itibarıyla 193 üye devletin temsil edildiği, dünyanın en büyük ve etkili uluslararası platformu olan Birleşmiş Milletler (BM) başta olmak üzere, afet yönetiminin tüm süreç ve uygulamalarında uluslararası işbirliklerinin ve ortaklıkların oluşturulması, var olanların geliştirilmesi ve güçlendirilmesi yönünde girişimler yaygınlaşmaktadır.
Uluslararası afet yönetimi kapsamında kurumsallaşma adımları nasıl değerlendirilmektedir?
Kurumsallaşma adımları afetzedelerden başlayarak, afet halinde ilk müdahalede bulunan yerel unsurlar, afetten etkilenen ülkelerin hükümetleri, diğer ülkelerin hükümetleri, bölgesel ve uluslararası insani yardım kuruluşları, uluslararası finans kuruluşları, sivil toplum örgütleri, özel sektör hizmet ve sanayi kuruluşları, yerel, bölgesel ve uluslararası bağışçılar başta olmak üzere çok sektörlü ve çok paydaşlı ilişkilerin her düzeyde değerlendirilmesini gerektirmiştir.
Uluslararası afet yönetimi politikalarının daha etkili şekillenmesi ve süreklilik kazanmasına yönelik süreçlerin gelişimini etkileyen faktörler nelerdir?
Uluslararası afet yönetimi politikalarının daha etkili şekillenmesi ve süreklilik kazanmasına yönelik süreçler, afetlerin tehlikeye maruzluk, fiziksel, sosyal, ekonomik ve çevresel zarar görebilirlik, yoksulluk ve kalkınma, çevresel bozulma ve iklim değişikliği ile ilişkilerinin özellikle 1970’lerden başlayarak daha iyi anlaşılması ile hız kazanmıştır.
Afetlere ve ağır afet kayıplarına yol açan temel risk faktörlerinin (underlying risk factors) önlenmesi, azaltılması ve yönetilmesi bakımından belirleyici önem taşıyan yaklaşım nedir?
Uluslararası afet yönetimi politikalarında afet risklerinin azaltılması, yoksulluğun azaltılması, iklim değişikliğine uyum ve sürdürülebilir kalkınma ile ilgili sistem, süreç, bilgi ve uygulamalar, karşılıklı ilişkileri ve bağımlılıkları gözetilerek birlikte ele alınmalıdır. Bu yaklaşım afetlere ve ağır afet kayıplarına yol açan temel risk faktörlerinin (underlying risk factors) önlenmesi, azaltılması ve yönetilmesi bakımından belirleyici önem taşımaktadır.
Uluslararası afet yönetimi politikalarının başarılı olması hangi politikalara bağlıdır?
Uluslararası afet yönetimi politikalarının başarılı olması, ulusal ve yerel düzeylerde karşılık bulması, gerçekçi ve uygulanabilir olmasıyla yakından ilgilidir
Uluslararası afet yönetimi politikalarında ulusal düzeyde afet yönetiminin işleyişi nasıl olmalıdır?
Uluslararası afet yönetimi politikalarının ulusal düzeyde yukarıdan aşağıya doğru iletilmesi tek başına yeterli ve etkili olmayacaktır. Afet risklerinin azaltılması başta olmak üzere afet yönetimi ile ilgili sorumluluklar, merkezi ve yerel kamu, özel, sivil tüm sektörlerin, akademik çevrelerin, kurum ve kuruluşların kendine özgü rolleri, karşılıklı ilişkileri ve faaliyet bütünlüğü çerçevesinde etkin katılımıyla ve hukuka uygunluk, şeffaflık, hesap verebilirlik temelinde paylaşılmalıdır (yönetişim). Bu kapsamda, ulusal düzeyde kamu yönetimlerinin yönlendirme, yetkilendirme ve koordinasyon faaliyetlerini gerçekleştirirken, yerel yönetimler ve diğer tüm paydaşların süreçlere aktif katılımını gözetmesi ve desteklemesi beklenmektedir.
Yerel düzeyde yönetimlerin, afet yönetimi sürecinde planlama yapma, önlem belirleme ve uygulamada dikkat etmesi gereken durumlar nelerdir?
Afet risk faktörleri yerel, ulusal, bölgesel ve küresel özellikler taşıyabilir; ancak afet yönetimi süreçleriyle ilgili planlamalar yapılırken, önlemler belirlenirken ve uygulanırken yerel özellikler ve özgün koşullar öncelikle dikkate alınmalıdır. Yerel düzeyde yönetimlerin, bireylerin ve toplulukların afet tehlikeleri karşısında yaşamı daha güvenli ve dayanıklı koşullarda sürdürebilmeleri için gerekli bilgi, eğitim, kaynak, kapasite, destek ve denetim mekanizmalarının oluşturulmasına, var olanların geliştirilmesine, bu uygulamalar sırasında bilimsel bilginin yerel özelliklerle, yöreye özgü bilgi ve tecrübeyle buluşturulmasına dikkat edilmelidir.
Afet risklerinin azaltılması ve afete etkili hazırlık bakımından tüm toplumun sürece katılması nasıl sağlanmalıdır?
Özellikle afet risklerinin azaltılması ve afete etkili hazırlık bakımından tüm toplumun birey, hane, kurum, topluluk düzeyinde yükümlülüğü paylaşması, karar alma ve uygulama süreçlerine katılımının desteklenmesi esastır. Tüm politika ve uygulamalarda afetlerden diğerlerine göre daha fazla etkilenen insanların, özellikle en yoksul kesimler başta olmak üzere, cinsiyet, yaş, engellilik ve kültür özellikleri dikkate alınarak, kapsayıcı, erişilebilir, ayrımsız biçimde katılımı sağlanmalı, bu amaca uygun mekanizmalar geliştirilmelidir.
Birleşmiş Milletler Genel Kurulunda “Doğal Afet Zararlarının Azaltılması Uluslararası On Yılı”nın ilan edilmesi neyi amaçlamaktadır?
Aralık 1987’de Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nda (BM GK) alınan bir kararla, doğa kaynaklı afetleri ve etkilerini azaltmaya yönelik çabaları uluslararası düzeyde geliştirmek ve güçlendirmek amacıyla, 1990-1999 döneminin doğa kaynaklı afetlerin azaltılması amacıyla, ülkemizde tanıtıldığı ifadeyle “Doğal Afet Zararlarının Azaltılması Uluslararası On Yılı” ilan edilmiştir (International Decade for Natural Disaster Reduction-IDNDR). BM Genel Kurulu 1989’da aldığı tamamlayıcı bir kararla söz konusu On Yıl süresince ulaşılması beklenen hedefleri açıklarken, faaliyetlerin koordinasyonu için Cenevre’de bu amaçla bir BM ofisinin açılmasını da kararlaştırmıştır.
BM “Doğal Afet Zararlarının Azaltılması Uluslararası On Yılı”nın (IDNDR) amacı nedir?
BM “Doğal Afet Zararlarının Azaltılması Uluslararası On Yılı”nın (IDNDR) amacı, özellikle kalkınmakta olan ülkelerin karşı karşıya kaldıkları doğa kaynaklı afetlerin ve bu afetlerde uğradıkları can ve mal kaybı ile sosyal ve ekonomik hayatı kesintiye uğratan zararların, uluslararası düzeyde etkili bir işbirliği ve koordinasyonla kayda değer ölçüde azaltılmasının sağlanması olarak özetlenebilir.
BM “Doğal Afet Zararlarının Azaltılması Uluslararası On Yılı” (IDNDR) amaçlarının gerçekleştirilebilmesi için hangi konular ön planda tutulmuştur?
(IDNDR) amaçlarının gerçekleştirilebilmesi için;
• Doğa kaynaklı afetlerin zararlarını hızlı ve etkili biçimde azaltmak için her ülkenin kapasitesini artırmak, afetten zarar görme potansiyelini belirlemek ve ihtiyaç duyulan yer ve zamanda erken uyarı sistemlerini ve afete dayanıklı yapıları kurmak için kalkınmakta olan ülkelerin desteklenmesine özellikle dikkat etmek,
• Mevcut bilimsel ve teknik bilginin kullanılacağı, koşullara uygun kılavuz ilkeleri ve stratejileri ülkeler arasındaki kültürel ve ekonomik çeşitliliği dikkate alarak- oluşturmak,
• Can ve mal kayıplarını azaltmak için gereken bilgi açığını kapatmak üzere bilim ve mühendislik alanındaki çalışmaları teşvik etmek,
• Doğa kaynaklı afetleri belirleme, tahmin ve zarar azaltma önlemleriyle ilgili mevcut ve yeni teknik bilgileri yaygınlaştırmak,
• Doğa kaynaklı afetleri belirleme, tahmin, önleme ve zarar azaltma önlemleri geliştirmek üzere, afet türlerine ve yerleşim özelliklerine uygun teknik yardım ve teknoloji transferi, örnek (demonstrasyon) projeler, örgün ve yaygın eğitim programları geliştirmek ve bu programların etkisini değerlendirmek. gibi konulara dikkat çekilmiştir.
IDNDR çerçevesinde ulusal ve yerel düzeylerde katılım ve kurumsallaşma ihtiyacı çerçevesinde öne çıkan başlıklar nelerdir?
• Afet önleme amaçlı ekonomi, arazi kullanımı ve sigorta politikalarının geliştirilmesi,
• Bilim ve teknoloji kuruluşları ve diğer sektörlerle işbirliği yapılarak Ulusal Komitelerin uygun biçimde oluşturulması,
• Kamu ve özel sektörlerden ihtiyaç duyulan destekleri sağlamak üzere gerekli adımları atmaya teşvik edilmesi,
• Ülkelerin afet önleme ve afet zarar azaltma planları ve sağlayabilecekleri destekler konularında bilgi ve tecrübelerini uluslararası düzeyde paylaşmaları, ortak çalışma için koordinasyon sağlamaları,
• Halk arasında farkındalığı artırmak ve toplumun afete hazırlığını örgün, yaygın eğitim ve diğer yollarla, özellikle medya haberlerinin rolünü dikkate alarak güçlendirmek üzere önlemler alınması,
• Özellikle hastanelerde ve diğer sağlık kuruluşlarında zarar görebilirliği azaltıcı faaliyetlere gereken önemin verilmesi; gıda depolama tesisleri, barınma ve diğer sosyal ve ekonomik altyapılar üzerindeki etkilerin de dikkate alınması
• Acil müdahale gereçlerinin afetten etkilenme olasılığı yüksek bölgelerde depolanması ya da yedeklenmesi yoluyla ihtiyaçların uluslararası düzeyde sağlanma süresinin iyileştirilmesi.
BM Genel Kurulu’na sunulan rapora göre Uluslararası Strateji’nin yaklaşımı ve dayandığı başlıca tespitler nelerdir?
Doğa kaynaklı tehlikeler kendiliğinden kaçınılmaz olarak afetlere yol açmazlar; afetler doğa kaynaklı tehlikelerin zarar görebilir durumdaki sosyal sistemler üzerindeki etkisinin sonucunda ortaya çıkar. Bir başka deyişle, doğa kaynaklı afetler zarar görebilirliği önlemeye dönük bilinçli insan faaliyetiyle azaltılabilir. Zarar görebilirlik derecesini belirleyen, tehlikelerle ilgili farkındalık, insan yerleşimlerinin ve altyapının durumu, kamu politikaları ve yönetimi, afet yönetiminin her alanında organize olmuş yetenek ve beceriler dahil olmak üzere çeşitli faktörlerin bir araya gelmesidir. Uluslararası Strateji’de, afet risk azaltma tanımına geniş kapsamlı yaklaşılarak, afet risk azaltmanın doğa kaynaklı tehlikelerin, ilgili çevresel ve teknolojik afetlerin olumsuz etkilerinin önlenmesine (prevention) ya da azaltılmasına (reduction) yönelik tüm önlemleri kapsadığına işaret edilmiştir. Afet risk azaltma kavramının sürdürülebilir kalkınma yaklaşımı ile ilişkilendirilmesi gereğine ve önemine, buna karşılık afet risk azaltmanın mevcut kalkınma stratejilerinde yeterince yansıtılmadığına da dikkat çekilmiştir
Yokohama Stratejisi ve Eylem Planı’nın önemi nedir?
Özgün başlığıyla, “Daha Güvenli Bir Dünya için Yokohama Stratejisi ve Eylem Planı: Doğal Afet Önleme, Hazırlık ve Zarar Azaltma için Yol Gösterici İlkeler” (The Yokohama Strategy and Plan of Action for a Safer World: Guidelines for Natural Disaster Prevention, Preparedness and Mitigation) olan Yokohama Stratejisi Ve Eylem Planı, doğa kaynaklı afetleri önleme, hazırlık ve zarar azaltma amacıyla yapılacak çalışmalar için uluslararası düzeyde ilkeler getiren, rehber nitelik taşıyan ilk belgedir.
Yokohama stratejisinin dayandığı temel tespitler nelerdir?
Doğa kaynaklı afetler ağır sonuçlar yaratmaya devam etmektedir, büyüklük, karmaşıklık, sıklık ve ekonomik etkileri artmaktadır ve bu afetler sınır tanımamaktadır.
Afetlere yol açan doğa kaynaklı olaylar çoğu kez insanın kontrolü dışında gelişse de, zarar görebilirlik genel olarak insan faaliyetinin sonucudur. Bu nedenle, toplum afet riskiyle yaşamanın geleneksel yöntemlerini öne çıkarmalı ve güçlendirmeli, aynı zamanda yeni yollarını bulmalı ve afetlerin etkilerini azaltmak kadar önlemek için de acil olarak harekete geçmelidir; bunu gerçekleştirebilecek kapasiteler mevcuttur. Afetlerin ağır sonuçlarından en çok en az gelişmiş ve kalkınmakta olan ülkeler ile tüm ülkelerdeki yoksullar ve sosyal olarak dezavantajlı durumdakiler zarar görmektedir. Afetler kentlerde ve kırsal alanda çeşitli sosyal, ekonomik, kültürel ve siyasi sorunlara yol açabilmektedir, özellikle büyük kent yerleşimleri karmaşıklığı, nüfus yoğunluğu ve altyapı sınırlılığı nedeniyle daha fazla zarar görebilmektedir. Sürdürülebilir kalkınma afetten etkilenen grup ve toplulukların sosyal ve ekonomik durumunu düzeltmek üzere planlanır ve yürütülürse, zarar görebilirliğin azaltılmasına katkıda bulunabilir. Esas olan afetin önlenmesidir. Zarar görebilir durumdaki ülkelerde mevcut bilgi ve beceri gözden geçirilmeli, modern bilimsel ve teknik bilgiyle desteklenmeli, güçlendirilmelidir.
Yokohama İlkeleri nelerdir?
• Risk değerlendirme (risk assessment) yeterli ve başarılı risk azaltma politikalarının ve önlemlerinin oluşturulması için gerekli bir adımdır.
• Afet sonrası yardım ihtiyacının azaltılmasında afet önleme ve afete hazırlık birinci derecede önemlidir.
• Afet önleme ve afete hazırlık ulusal, bölgesel, iki taraflı, çok taraflı ve uluslararası düzeylerde kalkınma politikaları ve planlamasının bütünleyici yönleri olarak dikkate alınmalıdır.
• BM “Doğal Afet Zararlarının Azaltılması Uluslararası On Yılı”nı izleyecek faaliyetler için sağlam bir temel oluşturmak üzere, afetleri önleme, azaltma ve zarar azaltma kapasitelerini geliştirmek ve güçlendirmek en öncelikle ele alınması gereken alanlardandır.
• Yaklaşan afetlerle ilgili erken uyarıların olması ve uyarıların yayın araçları dahil haberleşme
araçları kullanılarak etkili biçimde yaygınlaştırılması afet önleme ve hazırlık çalışmalarının başarılı olmasında temel etkenlerdir.
• Önleyici tedbirler yerel topluluktan başlayarak, ulusal hükümetlere, bölgesel ve uluslararası düzeye kadar her düzeyde katılım sağlandığında en fazla etkiyi sağlayabilir.
• Fzxczxc Zarar görebilirlik hedef gruplara odaklı doğru kalkınma tasarımı ve modellerinin uygulanması ve tüm topluluğa sağlanacak uygun örgün ve yaygın eğitimle azaltılabilir.
• Uluslararası topluluk afet önleme, azaltma ve zarar azaltma için gerekli teknolojinin paylaşılmasına ihtiyaç olduğunu kabul etmektedir; bu paylaşım teknik işbirliğinin bütünleyici bir parçası olarak ücretsiz ve zamanında yapılmalıdır.
• Çevrenin korunması, yoksulluğun azaltılmasını gözeten sürdürülebilir kalkınmanın bir bileşeni olarak, doğa kaynaklı afetlerin önlenmesi ve zarar azaltma için zorunludur.
• Her ülke halkını, altyapısını ve diğer ulusal varlıklarını doğa kaynaklı afetlerin etkisinden korumak konusunda birinci derecede sorumludur. Uluslararası topluluk, kalkınmakta olan ülkelerin, özellikle en az gelişmiş ülkelerin ihtiyaçlarını göz önünde tutarak, finansal, bilimsel ve teknolojik kaynaklar dahil mevcut kaynakların doğa kaynaklı afetlerin azaltılması alanında etkili biçimde kullanılması için güçlü bir siyasi irade göstermelidir.
Hyogo Çerçeve Eylem Planı’nın önemi nedir?
Tam olarak “Hyogo Çerçeve Eylem Planı 20052015: Ulusların ve Toplulukların Afete Karşı Dayanıklılığını Oluşturmak” (Hyogo Framework for Action (HFA) 2005-2015: Building the Resilience of Nations and Communities to Disasters) başlığını taşıyan belge, afet risk azaltma süreçlerini farklı sektörlerde ve farklı ölçeklerde ayrıntılı olarak tanımlayan ilk uluslararası belge olarak nitelenmektedir. Hyogo Çerçeve Eylem Planı (HFA) aynı zamanda afet risklerinin azaltılması ile ulusların ve toplulukların afetlere dayanıklılığın artırılması ve kalkınma hedeflerinin gerçekleştirilmesi arasındaki ilişkiye vurgu yapan temel ve öncü bir belge olmuştur.
Hyogo Çerçeve Eylem Planı’nda on yılda varılmak istenen sonuç nedir?
Dünyada afet risklerini en aza indirmeye yönelik bir yol haritası niteliği taşıyan Hyogo Çerçeve Eylem Planı’nda on yılda (2005-2015) varılmak istenen sonuç: “Toplulukların ve ülkelerin afet nedeniyle can kayıplarını, sosyal, ekonomik, ve çevresel varlık kayıplarını önemli ölçüde azaltmak” şeklinde özetlenmektedir.
Hyogo Çerçeve Eylem Planı’nda belirlenen stratejik hedefler nelerdir?
• Afet riskleriyle ilgili konuların sürdürülebilir kalkınma politikaları, planları ve programlarıyla her düzeyde ve afet önleme, zarar azaltma, hazırlık ve zarar görebilirliği azaltmaya özellikle önem verilerek, daha etkili biçimde bütünleştirilmesi (entegrasyonu),
• Tehlikelere karşı dayanıklılığı geliştirmeye sistemli katkıda bulunabilecek kurumsal yapıların, mekanizmaların ve kapasitelerin her düzeyde, özellikle topluluklar düzeyinde, geliştirilmesi ve güçlendirilmesi,
• Afet risk azaltma yaklaşımlarının acil duruma hazırlık, müdahale ve afetten etkilenen toplulukların yeniden yapılanması sırasında iyileştirme programlarının şekillendirilmesine ve uygulanmasına sistematik olarak dahil edilmesi.
Hyogo Çerçeve Planı’nda belirlenen eylem öncelikleri nelerdir?
• Afet risk azaltmanın uygulama için kuvvetli bir kurumsal temele sahip ulusal ve yerel öncelik olmasının sağlanması,
• Afet risklerinin belirlenmesi, değerlendirilmesi, izlenmesi ve erken uyarının geliştirilmesi,
• Her düzeyde güvenlik ve dayanıklılık kültürü oluşturmak için bilgi, yenilik (inovasyon) ve eğitimden yararlanılması,
• Temel risk faktörlerinin azaltılması,
• Her düzeyde etkili müdahale için afete hazırlığın güçlendirilmesi.
Sendai Çerçevesi’nin hedefleri nelerdir?
Japonya’nın Sendai kentinde Mart 2015’te düzenlenen BM Afet Risk Azaltma 3. Dünya Konferansı’nda kabul edilen ve 2015-2030 dönemini kapsayan Afet Risk Azaltma için Sendai Çerçevesi (Sendai Framework for Disaster Risk Reduction-SFDRR) 2030 yılına kadar olan sürede afet risklerinin kayda değer ölçüde azaltılmasına odaklıdır, bu sonuca ulaşmak için mevcut risklerin azaltılmasını, yeni risklerin önlenmesini ve afetlere karşı dayanıklılığın artırılmasını hedeflemektedir.
Afet Risk Azaltma için Sendai Çerçevesi varılmak istenen sonuç Afet Risk Azaltma için Sendai Çerçevesi’nde varılmak istenen sonuç nedir?
Afet Risk Azaltma için Sendai Çerçevesi varılmak istenen sonuç Afet Risk Azaltma için Sendai Çerçevesi’nde varılmak istenen sonucu şu şekilde özetlemektedir: “Afet riskini ve bireylerin, işletmelerin, toplulukların ve ülkelerin afet nedeniyle can kayıplarını, geçim kaynağı kayıplarını, sağlık ile ilgili ve ekonomik, fiziksel, sosyal, kültürel ve çevresel varlık kayıplarını önemli ölçüde azaltmak.”
Sendai Çerçevesi’nde belirlenen eylem öncelikleri nelerdir?
Sendai Çerçevesi’nde belirtilen eylem öncelikleri şöyledir:
• Afet riskini anlamak,
• Afet riskini yönetmek için afet risk yönetimini güçlendirmek, • Dayanıklılık için afet risk azaltmaya yatırım yapmak,
• Etkili müdahale için afete hazırlığı geliştirmek ve iyileştirme, rehabilitasyon ve yeniden inşada “öncekinden daha iyisini kurmak”.
Sendai Çerçevesi’nde 2030 yılına kadar gerçekleştirilmek üzere belirlenen küresel stratejik hedefler nelerdir?
Sendai Çerçevesi’nde 2030 yılına kadar gerçekleştirilmek üzere yedi küresel stratejik hedef belirlenmiştir. Bunlar:
• Dünya çapında afetler nedeniyle can kayıplarını 2030 yılına kadar önemli ölçüde azaltmak,
• Dünya çapında afetten etkilenen insan sayısını 2030 yılına kadar önemli ölçüde azaltmak,
• Küresel düzeyde afetlerin gayri safi yurt içi hasıla (GSYİH) bakımından yol açtığı doğrudan ekonomik kayıpları 2030 yılına kadar azaltmak,
• Afetten kritik altyapının zarar görmesini, sağlık ve eğitim tesisleri dahil temel hizmetlerin aksamasını önemli ölçüde azaltmak,
• Ulusal ve yerel afet risk azaltma stratejileri olan ülkelerin sayısını 2020 yılına kadar önemli ölçüde artırmak,
• Kalkınmakta olan ülkelere Sendai Çerçevesi’nin uygulanmasına dönük ulusal eylemlerini 2030 yılına kadar tamamlamaları için yeterli ve sürdürülebilir destek sağlamak üzere, uluslararası işbirliğini önemli ölçüde artırmak,
• Çoklu tehlike temelinde erken uyarı sistemlerinin, afet risk bilgisi ve değerlendirmelerinin oluşturulmasını ve toplum tarafından ulaşılabilirliğini 2030 yılına kadar önemli ölçüde artırmak.
İklim değişikliğinin zararlı etkileri nasıl ortaya çıkmaktadır?
İklim değişikliğinin zararlı etkileri, iklim hareketlerinin doğal süreçleri dışında gelişen ve atmosferin bileşimini doğrudan ya da dolaylı olarak olumsuz etkileyen insan faaliyetleri sonucunda ortaya çıkmaktadır.
Küresel ısınmaya neden olan faktörler nelerdir?
19. yüzyılın sonlarından itibaren sanayileşmenin hız kazanmasıyla, özellikle fosil yakıtların (petrol, kömür, doğal gaz) artarak kullanılması, arazi kullanımında çevresel bozulmaya yol açan değişiklikler, ormansızlaşma, tarım, hayvancılık ve sanayide enerjiyle bağlantılı ya da enerji dışı üretim ve diğer faaliyet süreçleri, ulaştırma, katı atık yönetimi ve diğer alanlarda insan faaliyetleri sonucunda salınan sera gazlarının atmosferdeki birikimi artmaktadır. İnsan faaliyetiyle salınan ve atmosferde ısı tutma özelliğine sahip bileşiklerden oluşan sera gazları (günümüzde başlıcaları karbon dioksit, metan, nitröz oksit, florlu gazlar vd.) atmosferin kimyasal bileşiminde değişikliklere, karbon dengesinin bozulmasına, sonuçta küresel ısınmaya yol açmaktadır.
Küresel ısınmaya ağlı olarak dünya ölçeğinde ortaya çıkması muhtemel olan problemler nelerdir?
Küresel yüzey sıcaklıklarının artmasına bağlı olarak, hidrolojik döngünün (suyun okyanus ve denizlerden atmosfere, sonra atmosferden yeniden yeryüzüne, deniz ve okyanuslara ulaşması) değişmesi, kara ve deniz buzullarının erimesi ve bazı ülkelerin sular altında kalması, kar ve buz örtüsünün alan olarak daralması, deniz seviyesinin yükselmesi, iklim kuşaklarının yer değiştirmesi ve yüksek sıcaklıklara bağlı salgın hastalıkların ve zararlıların artması, bitki, hayvan, bakteri türlerinin yok olması gibi, sosyal ve ekonomik sektörleri, tarım ve tarım dışı üretimi, tüm ekolojik sistemleri, insan yaşamını doğrudan etkileyecek önemli değişikliklerin dünya ölçeğinde meydana gelmesi beklenmektedir.
İklim değişikliğine karşı önlemlerin etkili biçimde gerçekleştirilebilmesi hangi süreçleri kapsamaktadır?
İklim değişikliğine karşı önlemlerin etkili biçimde gerçekleştirilebilmesi fiziksel, ekonomik, sosyal, çevresel, teknolojik uygulamaları ve aynı zamanda siyasi, idari, kurumsal süreçleri kapsamaktadır. Söz konusu süreçler afete dayanıklılığı geliştirme ve sürdürülebilir kalkınma hedeflerini doğrudan ilgilendirmektedir; aynı zamanda finansman, teknoloji transferi ve kapasite geliştirme başta olmak üzere kalkınma düzeyleri farklı ülkeler arasında etkili ve sonuç alıcı işbirliğinin gerekliliğine işaret etmektedir.
Ozon tabakasının incelmesi konusunda yapılan ilk sözleşme ve protokoller nelerdir?
Ozon tabakasının incelmesi konusunda ilk olarak 1985 yılında “Ozon Tabakasının Korunmasına için Viyana Sözleşmesi” (Vienna Convention for the Protection of the Ozone Layer) kabul edilmiştir. Daha sonra Eylül 1987’de “Ozon Tabakasını İncelten Maddelere ilişkin Montreal Protokolü” (Montreal Protocol on Substances that Deplete the Ozone Layer) kabul edilmiştir.
BM İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi nedir?
İklim değişikliğiyle mücadelenin uluslararası hukuk temellerini oluşturan BM İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi (BMİDÇS), BM Çevre Programı (UNEP) ile Dünya Meteoroloji Örgütü’nün (WMO) 1988’de ortak girişimiyle kurulan Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli (IPCC) tarafından gündeme getirilen bilimsel çerçeveye dayanmaktadır. IPCC tarafından gündeme getirilen, insan faaliyetlerinin neden olduğu küresel ısınmanın iklim üzerindeki etkilerine karşı, 1992 yılında Rio de Janeiro’da düzenlenen Birleşmiş Milletler (BM) Çevre ve Kalkınma Konferansı’nda imzaya açılan ve 1994’te yürürlüğe giren Sözleşme, iklim değişikliğiyle mücadelede uluslararası alanda atılan ilk ve en önemli adım olarak tanımlanmaktadır.
BM İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesinin (BMİDÇS) ana amacı nedir?
Bir çerçeve sözleşme olarak genel kuralları, esasları ve yükümlülükleri tanımlayan BMİDÇS’nin ana amacı, “atmosferdeki sera gazı birikimlerini, iklim sistemi üzerindeki tehlikeli insan kaynaklı etkiyi önleyecek bir düzeyde tutmayı başarmak” olarak ifade edilmiştir.
BMİDÇS’nde tüm tarafları ilgilendiren ortak yükümlülükler nelerdir?
Sözleşme kapsamında tüm taraflar, örneğin, sera gazı emisyonları konusunda ulusal politikaları ve en iyi uygulamalar ile ilgili bilgileri toplamak ve paylaşmakla yükümlüdür.
Kyoto protokolünün BMİDÇS’nden farkı nedir?
BMİDÇS taraf olan kalkınmış ülkelerin sera gazı salımlarını dengede tutma yönünde bağlayıcı olmayan bir yükümlülük tanımlamışken, Kyoto Protokolü söz konusu taraf ülkelere belirli sera gazı salım sınırlamaları ve azaltım yükümlülükleri getirmiştir.
Paris Anlaşması ile ne hedeflenmiştir?
Paris Anlaşması ile 2020 sonrası süreçlerde asıl olarak iklim değişikliği tehlikesine karşı uluslararası düzeyde sosyal ve ekonomik dayanıklılığın güçlendirilmesi hedeflenmektedir.
Paris Anlaşması’nın kapsadığı başlıca alanlar nelerdir?
Paris Anlaşması’nın kapsadığı başlıca alanlar şunlardır:
• Zarar azaltma: Sıcaklık hedefini gerçekleştirmek için emisyonların yeterince hızlı azaltımı
• Açıklık (şeffaflık) sistemi ve küresel envanter:İklim hareketinde hesap verebilirlik
• Uyum (adaptasyon): Ülkelerin iklim etkilerinin üstesinden gelme kabiliyetlerini güçlendirme
• Kayıp ve zarar: İklimin olumsuz etkileri karşısında iyileşme kabiliyetini güçlendirme
• Destek: Ulusların temiz, dayanıklı bir gelecek kurmaları için finansman dahil desteklenmesi
BM Çevre ve Kalkınma Konferansı’nda gündeme gelen uluslararası anlaşma belgeleri nelerdir?
BM Çevre ve Kalkınma Konferansı ile gündeme gelen uluslararası anlaşma belgeleri şunlardır:
• Gündem 21
• Çevre ve Kalkınma Rio Bildirgesi
• Sürdürülebilir Ormancılık İlkeleri Beyanı
• BM İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi (BMİDÇS)
• BM Biyolojik Çeşitlilik Sözleşmesi
• BM Çölleşmeyle Mücadele Sözleşmes
Milenyum (Binyıl) Kalkınma Hedefleri’nin görev kapsamı ve ana hedefi nedir?
2000’li yıllara (yeni binyıla) girilirken Eylül 2000’de toplanan BM Genel Kurulu’nda 189 üye ülkenin liderleri “insan onuru, eşitlik ve adalet ilkelerinin küresel düzeyde güçlendirilmesi için topluca sorumluluk taşıdıklarını; dünyanın tüm insanlarına, özellikle de en zarar görebilir durumda olanlara ve özel olarak da, geleceğin sahibi olan dünya çocuklarına karşı görevleri olduğunu” kabul ederek Milenyum (Binyıl) Bildirgesi’ni ilan etmiş, söz konusu ilkelerin hayata geçirilmesi için Milenyum (Binyıl) Kalkınma Hedefleri (Millenium Development Goals-MDGs) belirlenmiştir. Dünyadaki aşırı yoksul (günlük geliri 1.25 doların altında olan) nüfus yüzdesinin 2015 yılına kadar yarıya indirilmesi ana hedef olarak ilan edilmiştir.
Milenyum (Binyıl) Kalkınma Hedefleri ile ulaşılmak istenen temel amaçlar nelerdir?
Milenyum (Binyıl) Kalkınma Hedefleri ile ulaşılmak istenen sekiz temel amaç şöyledir:
1. Aşırı yoksulluk ve açlığı ortadan kaldırmak
2. Herkesin temel eğitimi (ilköğretim) tamamlamasını sağlamak
3. Toplumsal cinsiyet eşitliğini geliştirmek ve kadınların konumunu güçlendirmek
4. Çocuk ölümlerini azaltmak
5. Anne sağlığını iyileştirmek
6. HIV/AIDS, sıtma ve diğer belli başlı hastalıklarla mücadele etmek
7. Çevresel sürdürülebilirliği sağlamak
8. Kalkınma için küresel ortaklık geliştirmek
Sürdürülebilir Kalkınma Hedeflerinin Milenyum Kalkınma Hedeflerinden farkı nedir?
Dönüştürücü (transformative) bir eylem planı olarak nitelenen Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri SKH, önceki Milenyum Kalkınma Hedefleri ile karşılaştırıldığında, sürdürülebilir kalkınmanın çevre dahil tüm boyutlarının kapsamlı biçimde dikkate alınması, kalkınmış ve kalkınmakta olan tüm ülkelerce uygulanabilir olması, her ülkenin kendine özgü gerçeklerinin, kapasite ve kalkınma düzeylerinin, ulusal politika ve önceliklerinin göz önünde tutulması bakımından daha etkili bir başlangıç olarak tanımlanmaktadır.
2015-2030 Gündemi Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri nelerdir?
2015-2030 Gündemi olarak belirlenen 17 Sürdürülebilir Kalkınma Hedefi şöyledir:
1. Yoksulluğu tüm biçimleriyle nerede olursa olsun sona erdirmek
2. Açlığı bitirmek, gıda güvenliğini sağlamak, beslenme imkanlarını geliştirmek ve sürdürülebilir tarımı desteklemek
3. İnsanların sağlıklı bir yaşam sürmelerini sağlamak ve herkes için her yaşta refahı ilerletmek
4. Herkesi kapsayan ve herkese eşit derecede kaliteli öğretim sağlamak ve herkese yaşam boyu eğitim olanağı tanımak
5. Toplumsal cinsiyet eşitliğini sağlamak, tüm kadınların ve kız çocuklarının toplumsal konumlarını güçlendirmek
6. Herkes için suya ve sağlıklamaya (sağlık ve hijyen koşulları, sanitasyon) erişimi, suyun ve sağlıklamanın sürdürülebilir yönetimini güvence altına almak
7. Herkes için uygun fiyatlı, güvenilir, sürdürülebilir ve modern enerjiye erişimi güvence altına almak
8. Sürekli, kapsayıcı ve sürdürülebilir ekonomik kalkınmayı desteklemek, herkes için tam ve üretici istihdam, insan onuruna yakışır iş sağlamak
9. Dayanıklı altyapı inşa etmek, kapsayıcı ve sürdürülebilir sanayileşmeyi ve yenilikçiliği (inovasyon) teşvik etmek
10. Ülkelerin içindeki ve aralarındaki eşitsizlikleri azaltmak
11. Kentleri ve insan yerleşim yerlerini herkesi kucaklayıcı, güvenli, dayanıklı ve sürdürülebilir kılmak
12. Sürdürülebilir tüketim ve üretim modelleri (kalıpları) sağlamak
13. İklim değişikliği ve etkileri ile mücadele için acil olarak adım atmak
14. Okyanusları, denizleri ve deniz kaynaklarını sürdürülebilir kalkınma için korumak ve sürdürülebilir şekilde kullanmak
15. Karasal ekosistemleri korumak, eski haline getirmek ve sürdürülebilir kullanımını desteklemek, ormanların sürdürülebilir yönetimini sağlamak, çölleşme ile mücadele etmek, toprak (arazi) bozulumunu durdurmak ve iyileştirmek, biyoçeşitlilik kaybını durdurmak
16. Sürdürülebilir kalkınma için barışçı ve herkesi kucaklayan toplumları teşvik etmek, herkesin adalete erişimini sağlamak, her düzeyde etkili, hesap erebilir ve kapsayıcı kurumlar inşa etmek
17. Sürdürülebilir kalkınma için uygulama araçlarını güçlendirmek ve küresel ortaklığı yeniden canlandırmak
Afet yönetiminde uluslararası iş birliğine neden ihtiyaç duyulmuştur?
Ülkeler düzeyinde afet öncesi, sırası ve sonrasına dönük iyileştirme çabaları ve uygulamalarında sosyal, ekonomik ve çevresel öncelikler, kapasite ve kaynaklar başta olmak üzere farklılıklar ve belirli sınırlamalar söz konusudur. Bununla birlikte, afetlerin tür, sayı ve etkilerindeki artış, yerel, ulusal ve uluslararası düzeylerde afet yönetiminde işbirliklerine dayalı, daha etkili ve kalıcı adımların atılması ihtiyacını doğurmuştur.
Uluslararası afet yönetimi politikalarının ulusal ve yerel düzeyde karşılık bulması için gerekli olan özellikler nelerdir?
Uluslararası afet yönetimi politikalarının başarılı olması, ulusal ve yerel düzeylerde karşılık bulması, gerçekçi ve uygulanabilir olmasıyla yakından ilgilidir.
Uluslararası afet yönetimi politikalarının gelişimi sürecinde ilgilenilen konulardan üç tanesi nelerdir?
Uluslararası afet yönetimi politikalarının yakın geçmişteki şekillenme süreçlerinin ve uygulamalarının zaman içerisindeki gelişimi esas olarak şu konulara işaret etmektedir:
- Uluslararası afet yönetimi politikalarının gerçekçi ve uygulanabilir
olması gereklidir. - Afet risk faktörleri süreçleriyle ilgili planlamalar yapılırken,
önlemler belirlenirken ve uygulanırken yerel özellikler ve özgün koşullar öncelikle dikkate alınmalıdır. - Tüm politika ve uygulamalarda afetlerden diğerlerine göre daha fazla etkilenen insanlar başta olmak üzere kapsayıcı hareket edilmelidir.
Uluslararası afet politikalarının öncelikleri nelerdir?
Uluslararası afet yönetimi politikalarının hayata geçirilmesinde özellikle kalkınmakta olan ülkeler açısından kapasite ve kaynak yetersizliği göz önünde tutularak, uluslararası mali destek fonlarının oluşturulması, ihtiyaç duyulan bilimsel, teknik ve teknolojik desteklerin geliştirilmesi öncelik taşımaktadır.
Uluslararası afet yönetimi politikalarına göre; afet sonrası süreçte neler amaçlanmaktadır?
Uluslararası afet yönetimi politikaları afet sonrası iyileştirme süreçlerinin kısa ve uzun dönemdeki etkilerini de göz önünde tutmaktadır. Afet bölgesinde hayatın yeniden ve daha güvenli kurulması, insani yardım amacıyla kullanılacak fonların orta ve uzun dönemli yerel/bölgesel kalkınma hedef ve uygulamalarıyla birlikte
değerlendirilmesi ve daha verimli yönlendirilmesi özellikle önem taşımaktadır.
Afet risk azaltma kapsamında 1990lı yıllarda BM'nin attığı adımın (On yıl) amacı nedir?
Afet risk azaltma kapsamında uluslararası öncü bir adım, Birleşmiş Milletler tarafından 1990-1999 döneminin ülkemizde tanıtıldığı ifadeyle “Doğal Afet Zararlarının Azaltılması Uluslararası On Yılı” ilan edilmesidir (IDNDR). On Yılın amacı, özetle, özellikle kalkınmakta olan ülkelerin karşı karşıya kaldıkları doğa kaynaklı afetlerin ve bu afetlerde uğradıkları can ve mal kaybı ile sosyal ve ekonomik hayatı kesintiye uğratan zararların, uluslararası düzeyde etkili bir işbirliği ve koordinasyonla, aynı zamanda ulusal ve yerel düzeylerde aktif katılım ve kurumsallaşmayla azaltılmasıdır.
BM'nin afet risk azaltma amacıyla başlattığı On Yıl projesinin tamamlayıcısı olarak kabul edilen konferans hangisidir?
BM “Doğal Afet Zararlarının Azaltılması Uluslararası On Yılı”nın (IDNDR) tamamlayıcısı olarak Yokohama Konferansı (1994) kararlarını geliştirmiştir.
BM “Doğal Afet Zararlarının Azaltılması Uluslararası On Yılı'nda dikkat çektiği konulardan üç tanesi nelerdir?
- Mevcut bilimsel ve teknik bilginin kullanılacağı, koşullara uygun kılavuz ilkeleri ve stratejileri ülkeler arasındaki kültürel ve ekonomik çeşitliliği dikkate alarak oluşturmak,
- Can ve mal kayıplarını azaltmak için gereken bilgi açığını kapatmak üzere bilim ve mühendislik alanındaki çalışmaları teşvik etmek,
- Doğa kaynaklı afetleri belirleme, tahmin ve zarar azaltma önlemleriyle ilgili mevcut ve yeni teknik bilgileri yaygınlaştırmaktır.
Yokohama Stratejisi kararlarının temelindeki tespitlerden iki tanesini yazınız.
- Afetlere yol açan doğa kaynaklı olaylar çoğu kez insanın kontrolü dışında gelişse de, zarar görebilirlik genel olarak insan faaliyetinin sonucudur.
- Afetlerin ağır sonuçlarından en çok en az gelişmiş ve kalkınmakta olan ülkeler ile tüm ülkelerdeki yoksullar ve sosyal olarak dezavantajlı durumdakiler zarar görmektedir.
Afet risk azaltma kapsamındaki Yokohama İlkeleri'nden dört tanesini yazınız.
- Risk değerlendirme (risk assessment) yeterli ve başarılı risk azaltma politikalarının ve önlemlerinin oluşturulması için gerekli bir adımdır.
- Afet sonrası yardım ihtiyacının azaltılmasında afet önleme ve afete hazırlık birinci derecede önemlidir.
- Yaklaşan afetlerle ilgili erken uyarıların olması ve uyarıların yayın araçları dahil haberleşme araçları kullanılarak etkili biçimde yaygınlaştırılması afet önleme ve hazırlık çalışmalarının başarılı olmasında temel etkenlerdir.
- Önleyici tedbirler yerel topluluktan başlayarak, ulusal hükümetlere, bölgesel ve uluslararası düzeye kadar her düzeyde katılım sağlandığında en fazla etkiyi sağlayabilir.
Birleşmiş Milletler öncülüğünde 2005-2015 dönemini kapsayan eylem planının adı nedir?
Birleşmiş Milletler öncülüğünde 2005-2015 dönemini kapsayan eylem planı Hyogo Çerçeve Eylem Planı'dır.
Hyogo Çerçeve Eylem Planın'da belirlenen eylem öncelikleri nelerdir?
Hyogo Çerçeve Eylem Planın'da belirlenen eylem öncelikleri şu şekildedir:
1. Afet risk azaltmanın uygulama için kuvvetli bir kurumsal temele sahip ulusal ve yerel öncelik olmasının sağlanması,
2. Afet risklerinin belirlenmesi, değerlendirilmesi, izlenmesi ve erken uyarının geliştirilmesi,
3. Her düzeyde güvenlik ve dayanıklılık kültürü oluşturmak için bilgi, yenilik (inovasyon) ve eğitimden yararlanılması,
4. Temel risk faktörlerinin azaltılması,
5. Her düzeyde etkili müdahale için afete hazırlığın güçlendirilmesi.
Hyogo Çerçeve Eylem Planı (2005-2015) uygulamaları nasıl değerlendirilmiştir?
Hyogo Çerçeve Eylem Planı (2005-2015) uygulamaları ile ilgili olarak, onu izleyen Sendai Çerçevesi’nde (2015-2030) kapsamlı bir değerlendirme yapılarak yeni tespitler sunulmuştur.
Sendai Çerçevesi’nde belirtilen Eylem Öncelikleri nelerdir?
Sendai Çerçevesi’nde belirtilen Eylem Öncelikleri şöyledir:
1. Afet riskini anlamak,
2. Afet riskini yönetmek için afet risk yönetişimini güçlendirmek,
3. Dayanıklılık için afet risk azaltmaya yatırım yapmak,
4. Etkili müdahale için afete hazırlığı geliştirmek ve iyileştirme, rehabilitasyon ve
yeniden inşada “öncekinden daha iyisini kurmak".
Sendai Çerçevesi’nde 2030 yılına kadar gerçekleştirilmek üzere belirlenen yedi küresel stratejik hedeften üç tanesini yazınız.
Sendai Çerçevesi’nde 2030 yılına kadar gerçekleştirilmek üzere belirlenen yedi küresel stratejik hedeften üç tanesi şöyledir:
1. Küresel düzeyde afetlerin gayri safi yurt içi hasıla (GSYİH) bakımından yol açtığı doğrudan ekonomik kayıpları 2030 yılına kadar azaltmak.
2. Afetten kritik altyapının zarar görmesini, sağlık ve eğitim tesisleri dahil temel hizmetlerin aksamasını önemli ölçüde azaltmak, bu doğrultuda 2030 yılına kadar söz konusu altyapı ve tesislerin dayanıklılıklarını geliştirmek.
3. Ulusal ve yerel afet risk azaltma stratejileri olan ülkelerin sayısını 2020 yılına kadar önemli ölçüde artırmak.
Uluslararası afet politikaları bağlamında iklim değişikliği nasıl tanımlanmaktadır?
İklim değişikliği, iklim hareketlerinin doğal süreçleri dışında gelişen, atmosferin bileşimini doğrudan ya da dolaylı olarak olumsuz etkileyen insan faaliyetleri sonucunda ortaya çıkmaktadır ve etkileri ağır kayıp ve zararlarla tüm dünyada
hissedilmektedir.
Uluslararası afet yönetimi politikalarında iklim değişikliği sürecinde hangi toplantı ve sözleşmeler gerçekleştirilmiştir?
- Viyana Sözleşmesi ve Montreal Protokolü
- BM İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi
- Kyoto Protokolü
- Paris Anlaşması
Kyoto Protokolü'nde 2020 sonrası iklim değişikliği konuları hangileridir?
Kyoto Protokolü’nün 2012 sonrası uygulamaları için müzakereler sürerken, 2020 sonrası için yeni iklim anlaşması müzakere sürecine de adım atılmıştır. Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli’nin (IPCC) küresel ısınmanın boyutları, sera gazı emisyonlarını önemli ölçüde azaltımında gecikme olması halinde iklim değişikliğinin yol açabileceği ağır sonuçlar konusunda ortaya koyduğu veriler tartışılmıştır.
BM Çevre ve Kalkınma Konferansı'nda gündeme gelen uluslararası anlaşma
belgeler nelerdir?
BM Çevre ve Kalkınma Konferansı'nda gündeme gelen uluslararası anlaşma belgeleri şöyledir:
• Gündem 21
• Çevre ve Kalkınma Rio Bildirgesi
• Sürdürülebilir Ormancılık İlkeleri Beyanı
• BM İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi (BMİDÇS)
• BM Biyolojik Çeşitlilik Sözleşmesi
• BM Çölleşmeyle Mücadele Sözleşmesi
Milenyum (Binyıl) Kalkınma Hedefleri ile hangi amaçlara ulaşılması hedeflenmiştir?
Milenyum (Binyıl) Kalkınma Hedefleri ile ulaşılmak istenen sekiz temel amaç şöyledir:
1. Aşırı yoksulluk ve açlığı ortadan kaldırmak
2. Herkesin temel eğitimi (ilköğretim) tamamlamasını sağlamak
3. Toplumsal cinsiyet eşitliğini geliştirmek ve kadınların konumunu güçlendirmek
4. Çocuk ölümlerini azaltmak
5. Anne sağlığını iyileştirmek
6. HIV/AIDS, sıtma ve diğer belli başlı hastalıklarla mücadele etmek
7. Çevresel sürdürülebilirliği sağlamak
8. Kalkınma için küresel ortaklık geliştirmek
Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri'nden 5 tanesini yazınız.
2015-2030 Gündemi olarak belirlenen Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri'nden beş tanesi şöyledir:
Hedef 1. Yoksulluğu tüm biçimleriyle nerede olursa olsun sona erdirmek
Hedef 2. Açlığı bitirmek, gıda güvenliğini sağlamak, beslenme imkanlarını geliştirmek ve sürdürülebilir tarımı desteklemek
Hedef 3. İnsanların sağlıklı bir yaşam sürmelerini sağlamak ve herkes için her yaşta refahı ilerletmek
Hedef 4. Herkesi kapsayan ve herkese eşit derecede kaliteli öğretim sağlamak ve
herkese yaşam boyu eğitim olanağı tanımak
Hedef 5. Toplumsal cinsiyet eşitliğini sağlamak, tüm kadınların ve kız çocuklarının toplumsal konumlarını güçlendirmek
-
2024-2025 Öğretim Yılı Güz Dönemi Ara (Vize) Sınavı Sonuçları Açıklandı!
date_range 2 Gün önce comment 0 visibility 53
-
2024-2025 Güz Dönemi Ara (Vize) Sınavı Sınav Bilgilendirmesi
date_range 6 Aralık 2024 Cuma comment 2 visibility 324
-
2024-2025 Güz Dönemi Dönem Sonu (Final) Sınavı İçin Sınav Merkezi Tercihi
date_range 2 Aralık 2024 Pazartesi comment 0 visibility 912
-
2024-2025 Güz Ara Sınavı Giriş Belgeleri Yayımlandı!
date_range 29 Kasım 2024 Cuma comment 0 visibility 1286
-
AÖF Sınavları İçin Ders Çalışma Taktikleri Nelerdir?
date_range 14 Kasım 2024 Perşembe comment 11 visibility 20158
-
Başarı notu nedir, nasıl hesaplanıyor? Görüntüleme : 25842
-
Bütünleme sınavı neden yapılmamaktadır? Görüntüleme : 14700
-
Harf notlarının anlamları nedir? Görüntüleme : 12646
-
Akademik durum neyi ifade ediyor? Görüntüleme : 12642
-
Akademik yetersizlik uyarısı ne anlama gelmektedir? Görüntüleme : 10582