XVI-XIX. Yüzyıllar Türk Dili Dersi 5. Ünite Özet
Söz Dizimi
- Özet
- Sorularla Öğrenelim
Kelime Grupları
Tekrar Grupları :
- Aynen Tekrarlar : Kelime tekrarına dayanan aynen tekrarlar cümle içinde işlev bakımından niteleme sıfatı veya yer, zaman ve tarz zarfları olarak görev yaparlar.
- Eş ve Yakın Anlamlı Tekrarlar: Birçok eş anlamlı tekrar grubu Farsçada olduğu gibi u/ü/vu/vü bağlacıyla bağlaç gru- bu görünüşlü olsa da işlev bakımından tekrar grubudur.
- Zıt Anlamlı Tekrarlar
- Bağlama Grubu
Sıfat Tamlaması
İyelik Grubu ve İsim Tamlaması:
- İyelik Grubu
- Belirtili İsim Tamlaması
- Belirtisiz İsim Tamlaması
Aitlik Grubu:
- Birleşik İsim
- Birleşik Kelime Olarak Birleşik İsimler
- Birleşik Fiiller: İsim ile fiilden oluşanlar: Şâd eyledi, ziyâret eyleyecek, selâm verdi, aleyk alup, mahrûm koma, karâr etdiğimizde, güzer edemeyüp…. Fiil ile fiil olarak: Ol gice Sultân Mustafâ dahi merhûm olunmuş bulundu. Hikmet-i Hudâ âsitâneye ulaklar gitdiği gice bir kuru sovuk oldu kim cümle asker-i İslâm ka’r-ı zemîne gire yazdılar.
- Unvan Grubu: Ağa, beğ/bey, devletlü/devletli, efendi, han, hazretleri, paşa gibi unvanlar ve hitap ifadele- ri genel olarak isimlerden sonra gelir. Derviş, mevlâ ve şeyh gibi unvanlar isimlerden önce kullanılır. Mevlâ Kemâleddîn eş-şehîr Bakara Dede, Şeyh Hazret-i Abdâl Mûsâ, Derviş Mehmed. Din büyükleri, padişah ve dini kitaplar için Farsça terkip yapısında hazret-i unvan ola- rak yaygın kullanılır.
Ünlem Grubu: Çağırma, haykırma, kızgınlık, dikkat çekmek ve hitap için kullanılır. Sayı Grubu: Yüz altmış, üç yüz, yüz bin, bin iki yüz,
Edat Grubu: ki (kim) edatı diğer edat ve isim soylu kelimelerle birlikte zarf görevli kalıplaşmış edat grupları yapar.
- Son Çekim Edatı Grubu: berü / beri, dek / tâ…dek, doğru / toğru, içün, gayri, gerü, gibi, göre, içre, ile, kadar, mâ’adâ (-dan başka), nâşî (-dan dolayı), soŋra, öte, ötürü, taşra, üzre.
- İsnat Grubu
- Datif Grubu
- Lokatif Grubu
- Ablatif Grubu
- Fiil Grubu
- Partisip Grubu
- Gerundium Grubu
- Kısaltma Grubu
Söz Dizimi
Batı Türkçesinin sözdizimi (sentaksı), Türkçenin genel sözdizimi yapısı olan özne + tüm- leç + yüklem dizisi içinde oluşur. Bağımsız cümlelerin birbirine -up/üp zarf-fiil ekiyle bağlanarak oldukça uzun cümleler şeklinde görünmesi ve Arapça ve Farsça kelimelerden oluşmuş Farsça terkiplerin yazı dilinde çok yaygın olarak kullanılması bu tarihi şivenin en belirgin özelliklerindendir.
“El-hâsıl bu hammâmuŋ ve sarây-ı azîmüŋ ve bâğ-ı İreminüŋ vasfında lisân kâsırdır, zîrâ bu merkûm ebniyye-i ibret-nümâlaruŋ hurde-kârlık tasarruflarında ve letâfet ü zarâfet ve nezâfetinde asla misilleri yok vâcibü’s-seyr bir hammâm-ı tarz-ı âhardır kim bu hakîr kırk bir sene seyâhatinde nazîrin görmemişdür. Üstâd-ı mühendis her kârında var kuvvetin bâzûya getirüp eyle san’atlar icrâ etmişdir kim felek-i atlasda eyle bir kârgîrlik bir mi’mâr-ı selef etmemişdür.”
Ve ba’zılarda da hayvânlarla oynamak merâkları olmağla bunların kimisi bârgîrlerin burnuna ve sırtına boya ile dürlü resimler yapdıkdan başka kuyruk ve kulaklarını keser, ve burunlarına çıngırak takar ve beher gün alâka etmiş gibi işini gücünü terkle, yemez içmez, hemân onun yüzüne hayrân hayrân bakar. Bu hâlde iken bir gece tûfân-ı azîm olup cümle haymeler kar ve buz altında kalup niçe bin âdemüŋ eli ve ayakları donup (…) Abaza askerüŋ akîblerine düşüp rûz-merrede yeni- 118 XVI-XIX. Yüzyıllar Türk Dili çeri tâ’ifesin kıra kıra Hınıs ve Mama Hâtûn nâm menâzillerde niçe bin benî âdemüŋ dest u pâları donup (…) bürüm eyleyüp bir kuyuya doldurdular. Bu cümlelerde -up/üp ekli ulaçlar ile “ve” bağlacı bağımsız cümleleri birbirbirine bağ- lamaktadır. Bunlar Osmanlı Türkçesin de, günümüzdeki virgül veya nokta işaretinin işlevine benzer bir görev yüklenmiştir.
- Secili Cümleler: Osmanlı nesir dilinde çok yaygın olmasa da birleşik cümle yapılarında cümle içi kafiye (seci) söyleyişe şiirsellik kazandırmak amacıyla kullanılan bir üslup özelliğidir. firâr ile karâr arasında seci: Ve karılar erbâb-ı hevâ ve iltifatdan olduklarını anladığımla dışaru çıkma bahanesiyle fesimi yanlarına bırakdığım gibi firâr ve cây-ı ârâmımda karâr eyledim. tuyûr ile sürûr arasında seci: Şükürler olsun ki birkaç ahbâb peydâ edip onlarla sohbet ederek def ’-i inkıbâz ve kesb-i inşirâh ile ekser evkâtda dahi RecensPargda bulunan hayvânât bâğçesine gidip envâ’-ı vuhûş u tuyûr temâşâsiyle iktisâb-ı sürûr eder idim. te’essüf ile tekellüf arasında seci: Bulunduğum hâne sâhiblerinin kemâl-imürüvvetleri derkâr olup hakkımda i’zâz ü ikrâm ederek fakat lisân bilmediğime te’essüf ve râhatsız olmamaklığım içün aşurı tekellüf eder ve kelâm-ı işâret ü îmâ ile anladırlardı.
- Fiil Cümlesi: Yüklemi çekimli fiil olan cümlelerdir. Andan çarh-ı felek-vâr ol meydânda baş ve el ve ayak ile araba tekerleği gibi deverân etdikde dest ü başından aslâ bir uzvı görünmeyüp fırlak gibi dönerdi.Cümle halk hayrân kalup hazz u safâ ederdi. Hudâ âlimdir ol cüsse ile ne kendüsi ve ne şîşeler zerre kadar hareket etmeyüp biri dahi münkesir olmadı. Paşa efendimiz bu Monlâ köyünde on gün tekâ’üd etmeğe karâr verüp sâ’ir nevâhî kurâlarından zahîreler gelirdi. Gürcî ve Moğol lisânında kal’a-i Hor Kinkevr derler.
- İsim Cümlesi: Yüklemi isim veya isim soylu bir kelime veya kelime grubu ile ek-fiil olan cümlelerdir. Bu dönemde henüz ek-fiilsiz isim cümlesi oluşmamıştır. 3. tekil şahıs ek-fiil formu çoğunlukla –dur/dür şeklinde yuvarlak ünlülerle olsa da yavaş yavaş küçük ünlü uyumunun sonucu olarak –dır/dir dar ünlülü şekiller de görünmeye başlamıştır.
Basit Cümle: Yan cümleye sahip olmayan tek yüklemli cümlelerdir.
Elbette şimdi bir arbedemiz geçer. Şimdi görürsün. Bu taraf hânuŋ yolı taraflarıdır. Sultânım, vallah ve billah ve tallah, üç yıldır bizdedir. Bizi hayır du’âdan ferâmûş etmeŋüz. Yine sadede rücû’ édelim. Ol Fâtiha hebâya mı gitsin? İsim-fiil, ulaç ve sıfat fiillerle oluşmuş cümleler anlam yönünden birleşik cümleye ben- zer özellikler gösterse de yapı yönünden basit cümledir. Ve vecîh-i edîb, hulvü’llisân ve lebîb-i müntesib olduğu kibâr meclisinde herkesi hayr ile yâd ve ihsâna teveccühlerin tebşîr ile niçe mahzûnu şâd kılmağa mu’tâd etmişlerdi. Âfitâb-ı âlem-tâb kulle-i felekden tulû’ etdükde pertevi bu hücerât-ı gûnâ-gûnlara pertev urdukda her bir hücreden bir gûne güneş ziyâ verüp çeşm-i benî âdem bakmağa tâkat getiremez.
Sıralı Basit Cümle (-up/üp Ulaçlı Cümleler): Öznesi aynı, birden çok yüklemli basit cümlelerdir. Osmanlı yazı dilinin tasvir ve tahki- ye konusunda kullanılmış en yaygın cümle çeşididir. Yüklemler –up/üp bağlacıyla bir bi- rini izler. Bu cümle yapıları birbirlerini sebep-sonuç ilişkisi, durum veya zaman sırası ba- kımından açıklasa da basit yapıyı devam ettirir. Bu durumda –up/üp bağlaçlı cümleler en sondaki çekimli fiilin zaman ve şahıs özelliklerini taşır.
Devrik Cümle: Elimizdeki yazılı belgelere göre devrik cümle çok başvurulan cümle üslubu olmasa da ko- nuşma dilinde daha çok rastlanır.
Bre gider, hey Şânî Efendi bu sözü. Gel birâder seni Şâm’da Murtezâ Paşa’ya götüreyim. Bennâ Arab dilinde mübâlağa ile ism-i fâ’ildür, ziyâde yapucı démek ma’nâsına. Gayri ibret-nümâ âsâr-ı binâsı kal’asından gayrı yokdur.
Soru Cümlesi: Zeyd geldi mi? Zeyd mi geldi? Zeyd kandadır? (Zeyd nerededir?) Kandan geldüŋ? (Nereden geldin?) Kande giderler? (Nereye giderler?) Kanı? (Hani?)
Bağımsız Birleşik Cümleler: Birbirini açıklama, kabul, karşıtlık, öneri, sebep-sonuç ve seçenek gibi özelliklerle açıkla- yan bağımsız cümle yapılarından oluşmuş cümlelerdir. Bu cümleler bazen kendi başları- na bağımsız cümle olarak değerlendirilseler de fikir, anlam dizgisi ve zaman bakımından bir birliktelik gösterirler. Bu tür cümlelerde ikinci cümle ammâ, ancak, lâkin, yoksa/yohsa, zîrâ gibi edatlarla başlar.
Sa’âdetlü vezîr, senden hoşnuduz, ammâ Kudde Kethüdâ ve Emîr defterdârı istemezüz. Bunun emsâli niçe yüz yaylaları Rûmeli’nde seyr ü temâşâ etdük, ammâ Erzurûm’uŋ Bingöl yaylası gibi Adana’nuŋ bu Ramazânoğlu yaylası gibi yaylağ-ı azîm görmemişim. Niçe yerde hayrât-ı mütekâsiresi vardur, ammâ bu Ulukışla hayrâtının nazîri meğer Şâm’uŋ garbında ve cenûbında Sinân Paşa hânları ola. Cümle altı yüz dükkândır, lâkin kârgîr binâ bezzâzistânı yokdur, ammâ cümle zîkıymet eşyâ mevcûddur. Kal’ası ve şehir harâb olup, ancak üç yüz Urbân hânesi vardur. Ermenî kavminüŋ Çingânesidür, ammâ cümlesi İncîlî ve millet-i Mesîhî’dür, ancak mezâhib-i bâtılaları Rûm gibi değildür. Téz haklarından gelin, yoksa biz onların haklarından gelecek vakti bilirüz. Tahsîl edüp tîzce gelesün, zîrâ getirdüğüŋ emr-i şerîfde ve mektûb-ı mahabbetuslûblarda neler tahrîr olunduğın sen bilirsin.
Bağımlı Birleşik Cümleler: Bağımlı yan cümlelerin ana cümleye bağlandığı cümlelerdir.
Şartlı Birleşik Cümle: Bu cümlede, yan cümle ana cümleyi şart bakımından açıklar. Şart kavramı sentaks için- de şarttan başka zaman, derece ve durum da bildirebilir. Şart cümlesi genellikle (eğer/ şâyed)…ise veya –sa/se yapıları içinde kurulur.
Ki’li Birleşik Cümle: Türkçede bağımlı yan cümleler yapan Farsça kökenli ki edatının Osmanlıcada hem ko- nuşma dilinde hem de yazı geleneğinde çok geniş bir kullanım alanı vardır. Bu edat bazen kim şeklinde de görülür.
- ki’li yan cümle ana cümlenin yüklemini açıklar.
- ki’li yan cümle ana cümlenin öznesini açıklar.
- ki’li yan cümle ana cümlenin nesnesini açıklar.
- ki’li yan cümle sıfatları ve zarfları açıklar.
ki’li cümlelerde ki edatının düştüğü durumlar olabilir. Aşağıdaki cümlede “anı gör- düm” (birdenbire gördüm ki) ifadesinden sonra gelmesi gereken ki edatı düşse de ki’li yapı belirgindir.
İç İçe Birleşik Cümle: Daha çok eydür/eydir, eyitdüm, dedi, deyüp veya deyü kelimeleriyle ana cümleye bağlanan iç cümleye sahip birleşik cümlelerdir. Bazen bu cümleler kalıplaşmış ifadeler olmadan da doğrudan ana cümleye bağlanabilirler.
Karma Birleşik Cümleler: İ çinde birden çok bağımlı birleşik cümle bulunan cümle çeşitleridir. Ammâ Çorlu ve Burgaz mâbeyninde kış günleri tamâm altı sâ’at bir menzili azîmdür kim vakt-i şitâda çamurın fîl-i Mahmûdî ve pîl-i Menkerûsî ve Adana câmusı ve boğası çamurın sökemeyüp beher sene niçe bin at ve araba gark olduğundan çamurın karışdurduklarıyçün “Karışduran” derler.