Çağdaş Türk Dünyası Dersi 1. Ünite Sorularla Öğrenelim
Sovyet Döneminde Orta Asya
- Özet
- Sorularla Öğrenelim
Türk Cumhuriyetlerinin bağımsız olma sürecini tetikleyen Sovyet politikaları nelerdir?
Sovyetler Birliği liderliğine 1985 yılında M. Gorbaçov geçti. Genç bir politikacı olan Gorbaçov önce ekonomide yeniden yapılanma (perestroyka), daha sonra da toplumsal hayatta açıklık ve serbestlik (glastnost) politikalarını uygulamaya koydu. Glastnost politikaları Sovyet cumhuriyetlerinde özgürlük taleplerini canlandırdı. Ayrıca milliyetçi hareketler de yeniden organize olmaya başladı. Özellikle ABD ve Almanya’nın liderliğindeki Batı bloğu, yıllardır Soğuk Savaş içinde oldukları Sovyetler Birliği’ne son darbeyi indirerek dünya siyasetinde büyük bir başarı elde etmeyi planlıyordu. Her şey 1989’da Batı ve Doğu Almanya’yı ayıran Berlin Duvarı’nın yıkılmasıyla başladı. Komünist Doğu Blokunun SSCB’den sonraki en güçlü ülkesi olan Doğu Almanya’nın yıkılarak Batı’ya katılması uluslararası dengeleri birden değiştirdi. Polonya, Romanya ve diğer Varşova Paktı ülkelerinde birbiri ardına devrimler oldu. Birçok birlik cumhuriyeti egemenlik, hatta bağımsızlık ilan etti. Sovyetler Birliği devlet kurumları, siyasi istikrarsızlık ve ekonomik krizler nedeniyle iş göremez hale gelmişti. Sonuçta, Sovyetler Birliği’nin en üst düzey yönetim kurulu olan SSCB Yüksek Sovyeti’nin 26 Aralık 1991 yılında aldığı kararla Sovyetler Birliği devleti resmen ortadan kalktı. Sovyetler Birliği’nin dağılmasıyla birlikte 15 yeni cumhuriyet ortaya çıktı. Bunlar arasında 5 cumhuriyet Orta Asya bölgesinde yer alıyordu. Kırgızistan 31 Ağustos’ta, Özbekistan 1 Eylül’de, Türkmenistan 27 Ekim’de ve Kazakistan 16 Aralık 1991’de bağımsızlıklarını ilan etti. Aralık 1991 tarihi itibariyle cumhuriyetlerin sonundaki SSC ibareleri kaldırıldı ve bağımsız Kazakistan, Kırgızistan, Özbekistan, Türkmenistan ve Tacikistan cumhuriyetleri uluslararası toplumdaki yerini aldı.
Orta Asya’da sınır belirleme süreci ne zaman tamamlanmıştır?
Orta Asya sınır belirleme süreci yaklaşık on yıl süren uzun, karmaşık ve takip etmesi zor bir biçimde gerçekleşti. Stalin, gücünü pekiştirebilmek amacıyla 1936 yılında yeni bir anayasa hazırlattı. Bu anayasa çerçevesinde günümüzdeki Orta Asya siyasi coğrafyası nihai biçimine kavuştu. Orta Asya’da; • Kazak SSC, • Kırgız SSC, • Özbek SSC, • Türkmen SSC ve • Tacik SSC olmak üzere beş birlik cumhuriyeti kurulmuş oldu. Bu cumhuriyetlerin sınırları günümüzde değişmeden devam etmektedir.
Bolşevik grubunun kurucusu ve önderi kimdir?
Vladimir Lenin (1870-1924), Bolşevik grubunun kurucusu ve önderi olarak ünlü düşünür Karl Marx’ın (1818-1883) devrimci sosyalist fikirlerini dogmatik bir komünist ideolojiye dönüştürdü.
Rusya’daki devrimlerin ilk yıllarında milliyetçi aydın ve siyasetçiler Türk dilli halklarını nasıl bir siyasi idare yapısı içinde olmaları düşüncesindeydiler?
Söz konusu aydınlar Tatarlar, Başkurtlar, Kazaklar, Kırgızlar, Özbekler, Türkmenler ve diğer Türk dilli halkların ayrı ayrı özerk yönetimler kurmasının doğru olmayacağını, Ruslar karşısında Türkleri zayıflatacağını düşünüyorlardı. Bu düşünceler ve çeşitli girişimlerle ilgili bilgileri o dönem olaylarına aktif biçimde dâhil olan ünlü tarihçi Zeki Velidi Togan’ın eserlerinde ayrıntılı bir biçimde bulmak mümkündür. Ayrıca birleşik bir Türkistan düşüncesi hakkında ünlü Kazak aydını Mustafa Çokay’ın (1890-1941) pek çok eseri mevcuttur. Türklerin birliği düşüncesi aynı zamanda bazı komünistleri de etkilemiştir. Samimi bir komünist olan Tatar aydını Mir Sayid Sultangaliyev (1892-1940) Türklerin ancak bir “Turan Federal Sosyalist Halk Cumhuriyeti” çatısı altında toplanarak emperyalizmle savaşa katılabileceğini ve yeni komünist sisteme entegre olabileceğini savunmuştur.
Bilim insanları ve araştırmacıların Orta Asya’ya bakış açısı nasıldı?
Bilim insanları ve araştırmacılar Orta Asya’yı çok genel Sovyet politikaları içerisinde bir alt bölüm olarak ele almayı daha uygun buldu. Örneğin Orta Asya’da eğitim konusu ya da tarım politikası meseleleri Sovyet uygulamalarının bir uzantısı olarak düşünülüyordu. Sadece Orta Asya’ya özgü çalışmalar azınlıktaydı. Dünyadaki Orta Asya uzmanları sayılabilecek kadar azdı. Ancak Sovyetler Birliği’nin dağılmasıyla birlikte Orta Asya bölgesi sahip olduğu doğal kaynaklar ve stratejik konumu dolayısıyla popüler hale geldi. Tüm dünyadan araştırmacılar bölgeye akın etti. Pek çok bilimsel çalışma yayınlandı, birçok toplantı ve etkinlik gerçekleştirildi. Böylelikle Orta Asya bölgesi, bağımsız ve özgün bir araştırma konusu haline geldi.
Lenin, Sovyet yönetimi altında her halkın kendi kaderini tayin edebileceğini, hatta bağımsız bile oluşabileceğini söylediği halde bu vaatlerini yerine getirmedi. Bütün sınırlar halklara sorulmaksızın Moskova’da çizildi. Bunun nedenleri neler olabilir?
Lenin’in sözlerini yeni kurulmakta olan bir devletin taraftar toplamak amacıyla yapılmış siyasi vaatler olarak düşünmek gerekmektedir. Yani daha en baştan bu sözlerin samimi olmadığı, Sovyet gücü yerleştiğinde başka politikaların uygulanacağının belli olduğu söylenebilir. Bu politikalarda özellikle Milletler Komiseri Stalin’in kişisel tercihlerinin de etkili olduğu açıktır. Daha sonraki uygulamalarından anlaşıldığı üzere Stalin hem siyasi hem toplumsal alanda otoriter bir böl-yönet siyaseti uygulamıştır.
Türkiye’de Orta Asya denince hangi bölgeler akla gelir?
Çağdaş Orta Asya bölgesi coğrafi olarak; • Kazakistan, • Kırgızistan, • Özbekistan, • Türkmenistan ve • Tacikistan’dan oluşan bölgedir. Bu cumhuriyetler arasında yer alan Tacikistan etnik ve kültürel olarak diğer Türk dilli cumhuriyetlerden ayrılmaktadır. Bu nedenle Türkiye’de Orta Asya denince dört Türk cumhuriyeti akla gelmektedir.
Savaş sonrası Bolşeviklerin çalışmaları ne yönde gelişti?
Savaş sonrası başta Bolşevikler olmak üzere radikal sosyalist gruplar, köylü, işçi ve askerleri Sovyet (danışma meclisi) adı verilen yerel komiteler halinde toplamaya başladılar. Bolşevikler, Sovyet yapılanması sayesinde hızla kontrolü ele geçirmeye başladı. Bu sırada Rusya’yı zayıflatmayı planlayan Almanlar İsviçre’de sürgünde olan Lenin’in Rusya’ya gizlice geri dönmesine yardım etti. Çok etkili bir hatip ve kurnaz bir siyasetçi olan Lenin “barış, ekmek ve toprak”, “tüm güç Sovyetlere” gibi sloganlarla halkı harekete geçirdi ve Ekim 1917’de Bolşevik Devrimi gerçekleşti.
"Türkistan" ne anlama gelmektedir?
Türkistan, Türk memleketi, Türklerin yaşadığı yer anlamına gelmektedir.
XX. Yüzyıl başlarında Rusya’da toplumsal ve ekonomik durum nasıldı?
Rusya İmparatorluğu’nda Çar II. Aleksandr’ın (1855-1881) XIX. yüzyıl ortalarında başlattığı “Büyük Reform” hareketi başarıya ulaşamadı. Toplumsal ve ekonomik olarak XX. yüzyıl başlarında bile feodal bir yapıya sahip olan Rusya’da halkı n büyük çoğunluğunu oluşturan köylüler büyük toprak sahibi asil sınıfın yarı kölesi durumundaydı. Sayıları nispeten az olsa da orta sınıf, aydınlar ve sanayi işçileri ekonomik sıkıntılarla boğuşuyordu. Ekonomik, toplumsal ve siyasi çalkantılar 1905 Devrimini doğurdu. Çarlık rejimi bir parlamento ve hükûmet aracılığıyla siyasi gücün halkla paylaşılmasına razı oldu. Ancak sınırlı ve yetersiz reform girişimleri radikal siyasi grupların daha da güçlenmesine ve halk desteği kazanmasına yol açtı. Bu gruplar arasında Bolşevik (çoğunluk) adı verilen sosyalist grup öne çıktı.
Sovyet sömürge siyasetinin kültürel alanda izlediği politikalar nelerdir?
Tüm Orta Asya kültür ve dilini etkileyen en önemli değişiklik alfabe değişiklikleri olmuştur. Türk dilli halkların kullandığı Arap alfabesi yerine önce 1926 yılından sonra Latin alfabesi, daha sonra, 1940’lı yıllarda, Kiril alfabesi kullanılmaya başlandı. Alfabe değişiklikleriyle geleneksel aydınlar ve toplumun ileri gelenlerinin yeni nesil üzerindeki etkisi yok edilmek istendi. Eğitim ve alfabe reformu çerçevesinde her bir halk için farklı alfabeler geliştirilerek ortak bir düşünce ve edebiyatın oluşmasının önüne geçildi. Her bir cumhuriyette diğerlerinden bağımsız yerel kültür politikaları yürütüldü. Edebiyatla birlikte tarih yazımında da köklü değişiklikler yapıldı. Halkların tarihi yerine ülke tarihleri yazılmaya başladı. Stalin döneminde 1928-1934 ve 1937-1939 yılları arasında iki dalga halinde gerçekleştirilen baskı politikaları sonucu milyonlarca Sovyet vatandaşı suçsuz yere tutuklandı, sürgüne gönderildi ya da idam edildi. Bir diğer Sovyetleştirme hareketi olan hücum politikalarının en belirgin biçimde izlendiği alan, Müslüman kadınların yaşayışındaki değişimler oldu. Sovyet yönetimi açık bir biçimde Orta Asya kadınlarının geleneksel İslami yaşam tarzına karşı savaş açtı. Sovyet ideolojisi her çeşit dini, ilerlemeye engel olarak değerlendirdiği için dinsizliği bir devlet politikası olarak benimsemişti. Kazak SSC başkenti Almatı’daki büyük Ortodoks katedrali ateizm müzesine dönüştürüldü; camiler kapatıldı, her türlü dinî ibadetin toplu olarak yapılması, dinî günler ve bayramların kutlanması yasaklandı.
Sovyetler Birliği yönetiminin sınır belirleme çalışmalarında gözettiği siyasi amaç nedir?
Sovyetler Birliği yönetimi sınır belirleme çalışmalarını büyük bir titizlikle ve belli siyasi amaçlar gözeterek yürüttü. Sovyet idarecileri, bu çalışmayla Türk milliyetçiliği ve siyasal İslamcılık hareketlerini tümüyle ortadan kaldırmak istedi. Örneğin Rusya iç savaşının sürdüğü yıllarda Harezm ve Buhara cumhuriyetleri kurulmuş olmasına rağmen sınır belirleme sürecinin sonucunda Buhara, Harezm ya da Hokand merkezli bir idari yapıya kesinlikle izin verilmedi. Çünkü bu merkezler eski milliyetçi hareketleri hatırlatıyordu. Ayrıca sınır belirleme sürecinin etnik, dil ve kültür olarak birbirine yakın grupları aynı cumhuriyet çatısı altında topladığı iddia edilse de gerçekte durum hiç de öyle değildi. Örneğin Özbekistan’ın ilk başkenti Semerkand ahalisinin çoğu Tacikçe konuşuyordu. Benzer bir biçimde 433 bin Özbek kendilerini birdenbire Özbekistan sınırları dışında buluverdi. Özbekistan toplam Özbek nüfusunun yaklaşık % 80’ini kapsıyordu, Tacikistan ise Taciklerin % 75’ini bünyesinde toplayabilmişti. Aynı durum Kazaklar için de geçerliydi. Günümüzde Özbekistan’da yaklaşık 1 milyon Kazak yaşamaktadır.
Günümüzde Orta Asya dendiği zaman hangi coğrafi bölge akla gelmektedir?
Günümüzde Orta Asya dendiği zaman Kazakistan, Kırgızistan, Özbekistan,
Türkmenistan ve Tacikistan cumhuriyetlerinin kapsadığı coğrafi alan akla gelmektedir.
A. Zeki Velidi Togan kimdir?
Rusya iç savaşı yıllarında Başkurdistan milli hareketi liderliği yapan A. Zeki Velidi Togan (1890-1970), Bolşeviklerle savaşta aktif rol oynadı. Orta Asya Türklerinin siyasi meseleleri hakkında Lenin ve Stalin’le doğrudan görüşmeler yürüten Togan, Bolşeviklerin yönetimi tamamen ele geçirmesiyle birlikte Rusya dışına çıkmak zorunda kaldı. Türkiye’ye gelerek profesör unvanı alan Zeki Velidi Togan, Türk tarihi alanında önemli çalışmalar yaptı. Bolşeviklerle olan mücadelelerini Hatıralar: Türkistan ve Diğer Müslüman Doğu Türklerinin Milli Varlık ve Kültür Mücadeleleri (İstanbul, 1969) adıyla yayınladı.
Orta Asya’nın coğrafi sınırları tam olarak belli midir?
Fakat Orta Asya’nın coğrafi sınırlarının tam olarak neresi olduğu halen tartışmalı bir konudur. Orta Asya’nın sınırları aynı zamanda siyasi anlamlar ifade eden bir kavram olduğu için tarihsel süreç içinde değişiklikler göstermiştir. Yani Orta Asya dendiğinde, XV. yüzyılda farklı, XX. yüzyılda daha farklı yerler anlaşılmaktaydı. Bu nedenle Sovyet döneminde Orta Asya’nın neresi olduğu konumuz açısından önem kazanmaktadır.
Türklerin bölgedeki hâkimiyeti ne zaman başlamıştır?
Türkistan, Türk memleketi, Türklerin yaşadığı yer anlamına gelmektedir. Türkler bir siyasi güç olarak ortaya çıktıkları VI. yüzyıldan itibaren söz konusu bölgede devletler kurdu ve bölge nüfusunun büyük oranda Türkleşmesini sağladı. Göktürklerden Selçuklu İmparatorluğu’na kadar yaklaşık altı yüzyıl boyunca tüm Orta Asya bölgesinde birçok Türk devleti hüküm sürdü. Fakat zamanla Rusya ve Çin’in bölgede hâkim olması sonucunda Türkistan bölgesi ikiye ayrıldı: • Çin hâkimiyeti altında kalan bölüme Doğu Türkistan, • Rusya hâkimiyetinde kalan bölgeye ise Batı Türkistan adı verildi. Batı Türkistan’a aynı zamanda Rus Türkistan’ı da denilmiştir.
Sovyet sömürge siyasetinin ekonomik alanda izlediği politikalar nelerdir?
Bolşevik devriminin onuncu yılında, 1927’de uygulamaya konulan ilk Beş Yıllık Kalkınma Planı çerçevesinde Orta Asya ekonomisi büyük değişimlere sahne oldu. En önemli hususlar tarımın kollektifleştirilmesi ve göçebelerin yerleşik hayata geçirilmesi oldu. Göçebe hayvancılığın yapıldığı Kazak SSC ve Kırgız SSC’de ise zorla yerleşik hayata geçirme politikası büyük felaketlere yol açtı. Bunun sonucunda binlerce hayvan telef oldu, binlerce Kazak ve Kırgız yerlerinden edilerek açlığa mahkûm edildi. Sovyetler Birliği’nin II. Dünya Savaşına girmesi Orta Asya bölgesini de etkiledi. Cepheden bir hayli uzak olmasına rağmen binlerce Orta Asyalı genç erkeğin savaşa katılmak için evlerinden uzaklaşması bölge ekonomisini olumsuz etkiledi. Ayrıca yine savaşın bir yan etkisi olarak 2 milyondan fazla göçmen daha güvenli bir bölge olduğunu düşündükleri Orta Asya’ya akın etti. Savaşın getirdiği güvenlik endişeleriyle yüzlerce sanayi tesisi cepheye yakın bölgelerden daha içlere yani Orta Asya’ya taşındı. Özellikle madencilik ve petrol üretim tesisleri Kazakistan ekonomisinin en önemli unsurları haline geldi. II. Dünya Savaşı sonrasında Sovyetler Birliği’nde tahıl üretiminde çok ciddi bir düşüş yaşandı. Stalin’den sonra başa geçen Nikita Kruşçev (1894-1971) Kazakistan ve Batı Sibirya topraklarının tahıl üretimi için kullanılabileceğini düşünüyordu. Bunu bir devlet politikası haline getirdi. Temelinde sömürge siyaseti olan Sovyet politikaları bölgeye belli oranda hızlı bir ekonomik gelişme getirdi. Ayrıca siyasi ve kültürel modernleşme beraberinde asimilasyon ve tarihsel köklerden kopmayı getirdi. Özellikle Rusçanın anadil haline gelmesi Rus kültür ve medeniyetinin tüm Orta Asya Türk toplumlarında gündelik hayatın önemli bir parçası haline gelmesine yol açtı.
Sovyet sömürge siyasetinin siyasi alanda izlediği politikalar nelerdir?
Tüm Sovyetler Birliği topraklarında Rus ya da Slav olmayan yüzlerce değişik halk yaşamaktaydı. Bu halkların desteğini kazanabilmek ve yetişmiş işgücünü daha verimli kullanabilmek amacıyla ilk yıllarda yönetimde yerel geleneklere ve toplumda söz sahibi kişilere yer veren bir yaklaşım sergilendi. Bu politika yerelleştirme sözcüğüyle ifade edilmektedir. Sovyetler Birliği’nde 1924 anayasasının kabul edilmesiyle yeni bir döneme girildi. Yerelleştirme politikaları hızla gücünü kaybetmeye başladı. Bunun yerine özellikle İslam dinine ve bazı geleneklere karşı bir savaş başlatıldı. Bu uygulamalar Türkçe bir ad verilerek hücum politikaları olarak tanımlanmaktadır.
Bolşevikler'in I. Dünya Savaşı ile ilgili düşünceleri nelerdir?
I. Dünya Savaşı çıkınca tüm Rusya halkı, hatta muhalefet partilerinin pek çoğu ortak düşman Almanlara karşı birleşti. Sadece Bolşevikler savaşa karşıydı. Onlara göre bu savaşı dünyadaki sömürgelerin paylaşılmasını amaçlayan
emperyalist bir girişimdi. Çok yoğun yurtsever duygularla ve güçlü bir halk desteği ile savaşa giren Rusya kısa zamanda Alman orduları karşısında yenilgiye uğradı.
Türk Cumhuriyetlerinin bağımsız olma sürecinde Sovyetler Birliği’nin içinde bulunduğu durum nasıldı?
Dünyanın ikinci süper gücü konumundaki Sovyetler Birliği 1970’lerde büyük bir ekonomik durgunluğa girdi. Sovyet yönetimi, Leonid Brejnev’in liderliğinde Soğuk Savaş’ı askerî alanda sürdürebilse de ekonomik olarak Amerika Birleşik Devletleri’yle (ABD) ve özellikle Batı Almanya ile rekabet edebilecek güce sahip değildi. Teknolojik geri kalmışlık ekonomik verimsizlikle birleşince Sovyetler Birliği devleti hızla çökmeye başladı.
Bolşevikler ne vaad ediyorlardı ve amaçları neydi?
Bolşevikler, ezilen işçi sınıfının ve köylülerin haklarını korumayı, zengin ve ayrıcalıklı sınıfların yaptığı yanlışları düzeltmeyi vaad ediyordu. Onlara göre güç ve zenginliğin eşitçe dağıtıldığı sınıfsız bir komünist toplum ideali “devrimci şiddet” aracılığıyla gerçekleştirilebilecekti.
1905 Devrimi'nin nedenleri nelerdir?
Ekonomik, toplumsal ve siyasi çalkantılar 1905 Devrimini doğurdu.
Orta Asya'daki beş siyasi merkez hangileridir?
Bu coğrafyada ayrıca beş siyasi merkezden söz etmek mümkündür: Orenburg,
Hokand, Taşkent, Buhara ve Hive. Söz konusu dönemde Türkistan halklarının siyasi ve kültürel tarihiyle ilgili kararlar bu beş merkezde şekillenmiştir.
Türkistan’ın kelime anlamı nedir?
Türkistan, Türk memleketi, Türklerin yaşadığı yer anlamına gelmektedir.
Sovyetler Birliği’nin Orta Asya politikasının temelindeki hedef nedir?
Yaklaşık 70 yıl boyunca değişik plan ve politikalar uygulamaya koyan, Orta Asya bölgesinin sömürge olarak kalmasını amaçlayan klasik emperyalist yaklaşım Sovyet siyasetinin ana karakterini oluşturdu. Batılı toplumların, batılı olmayan ülkelerin ve halkların kaynaklarını karşılığını vermeden ve zorla kendi çıkarları doğrultusunda kullanması anlamına gelen sömürgecilik evrensel bir uygulamadır. İngiltere, Fransa, Almanya ve İtalya gibi Avrupa ülkelerinin yanı sıra Rusya da sömürgeler elde etmiştir. Sovyetler Birliği her ne kadar komünist eşitliği savunsa da ortaya koyduğu politikalarla klasik sömürge hareketlerini devam ettirmiştir. Özellikle Orta Asya’da uyguladığı politikalar sömürgeciliğin tüm özelliklerini bünyesinde barındırıyordu.
Sovyetler Birliği’nin sınır belirleme politikası ile amaçladığı neydi?
Sovyetler Birliği, sınır belirleme politikası ile başlıca dört amacı gözetmekteydi. • Öncelikle Orta Asya bölgesinde tam hâkimiyet sağlanacaktı. • Sonrasında ekonomik olarak daha verimli bir yönetim bölümlenmesi hedefleniyordu. • Ayrıca bu bölümlenme sayesinde milliyetçi hareketlerin önüne geçilecek ve • Dinî bir uyanışın olması engellenecekti.
Lenin’in “yumurta kırmadan omlet yapılmaz” söylemi ne anlama geliyordu?
Bolşevikler, geçici hükûmeti devirdi, Sovyetlere bağlı askerî birlikleri kullanarak başkent Petersburg’u ve diğer önemli şehirleri ele geçirdi. Karşılarına çıkan her türlü muhalefeti asker gücüyle bastırarak yok ettiler. Lenin, “yumurta kırmadan omlet yapılamayacağını” söyleyerek bu şiddeti destekledi. Bolşevikler, Rusya Komünist Partisi adı altında yeniden yapılandı ve Rusya’yı savaştan çıkartacaklarını vaad ederek halktan geniş destek aldı. Sonuçta Rusya, Mart 1918’de imzalanan Brest Litovsk antlaşmasıyla savaştan çekildi. Rusya bu antlaşmayla Ukrayna, Doğu Polonya, Baltık ülkeleri ve Finlandiya’yı kaybederek ağır bir yenilgiye uğrasa da halk artık her ne pahasına olursa olsun barış istiyordu.
Rusya’daki siyasi gelişmelerin biraz uzağında kalan Orta Asya için Şubat Devrimi ne anlama gelmektedir?
Rusya’daki siyasi gelişmelerin biraz uzağında kalan Orta Asya için şubat Devrimi’nin tek bir anlamı vardı: Özerklik. Orta Asya aydınları büyük bir heyecan
içinde artık Rusya’daki diğer halklarla eşit haklara sahip özerk yönetimler kurabileceklerini düşündü.
Orta Asya’da Kazak SSC, Kırgız SSC, Özbek SSC, Türkmen SSC ve Tacik SSC olmak üzere beş birlik cumhuriyeti ne zaman kuruldu?
Stalin, gücünü pekiştirebilmek amacıyla 1936 yılında yeni bir anayasa hazırlattı. Bu anayasa çerçevesinde günümüzdeki Orta Asya siyasi coğrafyası nihai biçimine kavuştu. Orta Asya’da Kazak SSC, Kırgız SSC, Özbek SSC, Türkmen SSC ve Tacik SSC olmak üzere beş birlik cumhuriyeti kurulmuş oldu.
Tacikistan’ın etnik ve kültürel durumu nasıldır?
Tacikistan, Türk cumhuriyeti olarak kabul edilmemektedir. Tacikler etnik yapı, dil ve kültür olarak İran’a daha yakın olup Farsçanın bir lehçesini konuşmaktadırlar.
SSCB’nin kurulmasıyla Orta Asya’nın siyasi durumu nasıl şekillendi?
Sovyetler Birliği’nin hâkim olduğu bölgeler arasında Orta Asya da vardı. Rus devrimlerini izleyen yıllarda büyük bir siyasi hareketlilik içerisine giren Türkistan bölgesinde pek çok siyasi parti kuruldu, peş peşe kurultaylar toplandı ve özerklikler ilan edildi. Türkistan halkları, Kazaklar, Kırgızlar, Özbekler ve Türkmenler 1917-1922 arasında yaklaşık beş yıl boyunca genel Rusya siyasetine dâhil olarak kendi kaderlerini tayin etmeye çalıştılar.
Tarihsel ve kültürel açıdan bakıldığında Orta Asya’nın sınırları nasıl tanımlanabilir?
Tarihsel ve kültürel açılardan bakıldığında Orta Asya’nın aslında çok daha geniş bir coğrafyayı kapsaması gerekmektedir. Yani eğer Asya kıtasının ortası kastediliyorsa Moğolistan ve Doğu Türkistan’dan başlayarak kuzey Afganistan ve kuzey İran’ı da kapsayacak biçimde Hazar denizinde son bulan geniş coğrafi bölge Orta Asya olarak tanımlanabilir. Bu coğrafya düşünüldüğünde en baskın tarihsel ve kültürel unsur bu bölgedeki Türk varlığı olacaktır. Bilindiği gibi Türklerin anayurdu Orta Asya’dır. Türkler Orta Asya’da tarih sahnesine çıkmışlar ve bu bölgede kendilerine özgü bir medeniyet kurmuşlardır. Yaşayış, gelenek ve özellikle dil bakımından yakın komşuları Çinliler, Moğollar ve İranlılardan farklı bir kültür geliştirmişlerdir. Bu nedenle söz konusu bölgeye aynı zamanda Türkistan adı da verilmiştir.
Turkkomissiya ne zaman ve neden kurulmuştur?
Orta Asya’daki Türklerin Sovyetler Birliği’ne katılma sürecini yürütmek ve Orta Asya coğrafyasını yeniden düzenlemek amacıyla 1919 yılında Turkkomissiya
adında bir komisyon kuruldu.
Bolşeviklerin iktidarı ele geçirmesi Rusya’ya barışı getirdi mi?
Halkın istediği barış yine gelmedi. Bolşeviklerin iktidarı ele geçirmesi Rusya’da bir iç savaşın çıkmasına yol açtı. Kendilerine “Ak Ruslar” adı verilen muhafazakâr ve liberal güçler ortak düşmanları komünist “Kızıl Ordu’ya karşı savaşmaya başladı. Bir hayli şiddetli çatışmalar, açlık ve sefalete yol açan iç savaş 1918-1922 yılları arasında dört yıl sürdü.
Türklerin birleşmesi fikrine Rusya nasıl bakıyordu?
Ancak tek ve birleşik bir Türkistan fikri Sovyet yönetimi tarafından hiçbir biçimde kabul görmedi. Sovyetler Birliği’nin, Lenin tarafından gündeme getirilen “halkların kendi kaderini tayin hakkı” kavramı etrafında şekillenmesi gerekmekteydi. Sovyet yönetimi temel prensip olarak her halkın kendi kaderini tayin etme yani kendi idari sistemini belirleme hakkı olduğunu iddia etse de uygulamada hiç de öyle olmadı. Orta Asya siyasi coğrafyası, yani devlet sınırları Moskova’da çizildi ve yerel halka zorla kabul ettirildi.
Sovyetler Birliği Devleti hangi tarihte ortadan kalktı?
Ağustos 1991’de Gorbaçov’u iktidardan indirmek amacıyla bir darbe girişimi
yapıldı. Başarısız olan bu darbe girişimi SSCB’de zaten iyice zayıflayan devlet otoritesini sarstı. Sovyetler Birliği devlet kurumları, siyasi istikrarsızlık ve ekonomik krizler nedeniyle iş göremez hale gelmişti. Sonuçta, Sovyetler Birliği’nin en üst düzey yönetim kurulu olan SSCB Yüksek Sovyeti’nin 26 Aralık 1991 yılında aldığı kararla Sovyetler Birliği devleti resmen ortadan kalkı.
Savaş sonrası siyasi ve ekonomik durum nasıl şekillendi?
Rusya halkı, 1917 yılında, savaşın getirdiği yenilgi, yıkım, ekonomik çöküş ve siyasi istikrarsızlığın getirdiği çaresizlik içinde iki devrim gerçekleştirdi. Şubat 1917’deki ilk devrimde Çarlık rejimi yıkıldı. Çar ve ailesi hapsedildi ve bir geçici hükûmet kuruldu. Bu geçici hükûmet üyeleri çok çeşitli siyasi görüşlere sahipti. Başbakan Kerenskiy (1881-1970) Batı tarzı demokrasi isteyen bir liberal olarak tanınıyordu. Ancak bu tarz siyasi akımlar Rusya’da temel bulamadı, çünkü Rusya halkının en önemli iki isteğine cevap veremediler: Barış ve toprak.
Sovyetleştirme hareketi olan hücum politikalarının Müslüman kadınların yaşayışlarına etkisi nasıl olmuştur?
Sovyetleştirme hareketi olan hücum politikalarının en belirgin biçimde izlendiği alan, Müslüman kadınların yaşayışındaki değişimler oldu. Sovyet yönetimi açık bir biçimde Orta Asya kadınlarının geleneksel İslami yaşam tarzına karşı savaş açtı. Bu aslında genel olarak tüm dinlere, bunlar içinde tabi ki İslam’a karşı başlatılan ateist kampanyanın bir yan etkisiydi. Bu din karşıtı kampanya toplumda büyük rahatsızlıklara yol açtı. Müslüman kadınların örtünmesi ve özellikle peçe takması istenmiyordu.
Sovyet Yönetimi’nin siyasi, ekonomik ve kültürel politikalar açısından tüm Orta Asya bölgesini kapsayan uygulamalar geliştirmesinin nedeni nedir?
Bu bölge nüfusunun büyük kısmını Türk dilli halklar oluşturduğu için tarih ve kültür alanlarında bir birliktelikten söz etmek mümkündür. Bir diğer deyişle Kazaklar, Kırgızlar, Özbekler ve Türkmenlerin dil, din ve kültür alanlarında pek çok ortak birleşme ya da en azından yakınlaşma noktaları mevcuttu. Bu nedenle Sovyet yönetimi bazı konularda her bir cumhuriyet için ayrı siyasetler oluşturmak yerine Orta Asya bölgesine has politikalar geliştirdi.
I. Dünya savaşı çıktığında Bolşeviklerin savaşa karşı olmalarının sebebi neydi?
I. Dünya Savaşı çıkınca tüm Rusya halkı, hatta muhalefet partilerinin pek çoğu ortak düşman Almanlara karşı birleşti. Sadece Bolşevikler savaşa karşıydı. Onlara göre bu savaş dünyadaki sömürgelerin paylaşılmasını amaçlayan emperyalist bir girişimdi. Çok yoğun yurtsever duygularla ve güçlü bir halk desteği ile savaşa giren Rusya kısa zamanda Alman orduları karşısında yenilgiye uğradı.
Sovyetler Birliği’nde 1924 anayasasında Sovyet devletinin biçim olarak federal (yani çok milletli bir yapı), içerik olarak ise sosyalist (yani Komünist Parti politikalarının mutlak egemen) olduğu devamlı olarak vurgulanmaktaydı. Bu ne anlama gelmektedir?
Sovyetler Birliği’nde 1924 anayasasının kabul edilmesiyle yeni bir döneme girildi. Bu anayasada Sovyet devletinin biçim olarak federal (yani çok milletli bir yapı), içerik olarak ise sosyalist (yani Komünist Parti politikalarının mutlak egemen)
olduğu devamlı surette vurgulanmaktaydı. Bunun iki anlamı vardı. İlk olarak sınır
belirleme süreci sonucunda federal yapı kesinleştirilmiş ve Sovyet idaresi güçlendirilmiş oluyordu. İkinci olarak da artık tüm ülkede tam hâkimiyet sağlayan Sovyet yönetimi gerçek gündemini uygulamaya başlayabilirdi. Sonuçta yerelleştirme politikaları hızla gücünü kaybetmeye başladı. Bunun yerine özellikle İslam dinine ve bazı geleneklere karşı bir savaş başlatıldı. Bu uygulamalar Türkçe bir ad verilerek hücum politikalar› olarak tanımlanmaktadır.
Günümüzde Orta Asya dendiği zaman Kazakistan, Kırgızistan, Özbekistan, Türkmenistan ve Tacikistan cumhuriyetlerinin kapsadığı coğrafi alan akla gelmektedir. Sizce bu durumunun nedeni nedir?
Bu durumun nedeni bölgedeki Rus ve Sovyet politikalarının tarihsel etkileridir. Yani Orta Asya tabirinin günümüzde bu beş cumhuriyetle sınırlandırılmış olması özellikle Sovyet politikalarının bir sonucudur.
Bolşevik devriminin onuncu yılında, 1927’de uygulamaya konulan ilk Beş Yıllık Kalkınma Planı çerçevesinde Orta Asya ekonomisinde yaşanan büyük değişimler nelerdir?
Bolşevik devriminin onuncu yılında, 1927’de uygulamaya konulan ilk Beş Yıllık Kalkınma Planı çerçevesinde Orta Asya ekonomisi büyük değişimlere sahne oldu. En önemli hususlar tarımın kollektifleştirilmesi ve göçebelerin yerleşik hayata
geçirilmesi oldu.
Eğitim ve alfabe reformu çerçevesinde her bir halk için farklı alfabeler geliştirilmesiyle ne amaçlanmıştır?
Eğitim ve alfabe reformu çerçevesinde her bir halk için farklı alfabeler geliştirilerek ortak bir düşünce ve edebiyatın oluşmasının önüne geçildi. Yeni cumhuriyetlerin kurulmasıyla birlikte en küçük yerel farklılıklar sanki o halkın ayırdedici özellğiymiş gibi sunuldu. Her bir cumhuriyette diğerlerinden bağımsız yerel kültür politikaları yürütüldü. Böylece daha XX. yüzyıl başında Semey’de yaşayan bir Kazak, Hive’de yaşayan bir Türkmen ya da Buhara’daki bir Özbek binlerce kilometre ötede, Kırım’daki Bahçesaray’da yayınlanan Tercüman gazetesini rahatça okuyup anlarken, alfabe değişikliğiyle birlikte birbirlerini zor anlar hale geldi.
Bölge Rus hâkimiyetinde nasıl yönetildi?
Günümüzde kullanımı gittikçe zayıflayan Türkistan sözcüğü Ruslar tarafından resmî olarak da kullanıldı. Bugünkü Türkmenistan, Özbekistan, Kırgızistan ve Tacikistan’ı kapsayan bölge Çarlık Rusya’sı zamanında resmen Türkistan Genel Valiliği adı altında yönetildi. Kazak bozkırları ise Bozkır Genel Valiliği kapsamında yer aldı. Yani Orta Asya bölgesi Rus idaresi altında; • Bozkır ve • Türkistan bölgeleri olmak üzere ikiye bölündü. Bu uygulama Sovyet dönemindeki tasnifi etkiledi.
Stalin'in iktidarda kaldığı süre boyunca uyguladığı politikanın adı nedir?
Otuz yıla yakın bir süre SSCB’nin liderliğini yürüten Stalin, iktidarda kaldığı süre boyunca “proletarya diktatörlüğü” değil “tek adam diktatörlüğü” politikası uyguladı. SSCB, Stalin döneminde çok hızlı bir ekonomik ilerleme gösterdi ve kısa zamanda dünyanın ikinci büyük ekonomisi haline geldi.
Komünistler Kızıl Ordu’ya desteğin artmasıyla nasıl bir yol izledi?
Komünist Parti güçleri, 1922 yılında, eski Rusya İmparatorluğu topraklarının çoğunda kontrolü ele geçirdi. Ancak iç savaş ülkeyi harap etmişti. Halk açlık, kıtlık ve salgın hastalıklarla boğuşuyordu. Komünist Parti rejiminin herkesten şüphelenen, otoriter ve militarist yapısının yanı sıra iç savaş sırasında Batılı güçlerle yaşanan çatışmalar Rusya’nın Batılı ülkelerle iyi ilişkiler kurmasını imkânsız hale getirdi. Daha sonra, XX. yüzyılın ikinci yarısını etkisi altına alan Soğuk Savaş’ın kökenleri bu tarihî ve ideolojik gelişmelere kadar uzanmaktadır. Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği (SSCB), iç savaştan galip çıkan Bolşeviklerin girişimiyle Aralık 1922’de kuruldu.
Sovyetler Birliği yönetiminin Orta Asya bölgesinde uygulamaya koyduğu politikaların amacı neydi?
Bu politikaların amacı Orta Asya’yı dönüştürme çabalarıdır. Sovyet idaresi 1922-1991 arasında yaklaşık yetmiş yıl boyunca Orta Asya bölgesinde özellikle Türk dilli nüfusa yönelik politikaları sonucunda bölgeyi tümden değiştirmeye çalıştı. Bazı araştırmacılar tarafından “başarısız dönüşüm” olarak kavramsallaştırılan bu süreç ekonomiden, siyaset, sanat ve eğitime uzanan çok unsurlu bir hareketti. Sonuçta bir Sovyet insanı yaratmayı amaçlayan bu politika Sovyetler Birliği devletiyle birlikte başarısız oldu ve beş Orta Asya cumhuriyeti bağımsızlıklarına kavuştu. Söz konusu süreç, yani Orta Asya’nın Sovyet yönetimi altına girmesi, Sovyetler Birliği’nin kurulmasıyla başlamıştır.
Kurulan özerkliklerin akıbeti ilerleyen zamanlarda ne oldu?
Bolşevikler Rusya’daki iç savaşta üstünlük sağlayarak 1920 yılına gelindiğinde artık neredeyse tüm Rusya’da hâkimiyet kurdu. Zaten çok kısa süren Hokand özerkliği Sovyetler karşısında fazla direnemedi. Taşkent, Hive ve Buhara da 1920’de artık Sovyet kontrolüne geçmişti. Geriye sadece Kazaklar kalıyordu. Oldukça geniş topraklara sahip eski Bozkır Genel Valiliği topraklarında Alaş özerkliğini ilan eden Kazaklar, Ahmet Baytursunov (1873-1937) liderliğinde Sovyetlerle anlaşma yoluna gitti. Böylelikle 11-20 Ocak 1920’de Sovyetlerle yapılan görüşmeler sonucunda Kazak Alaş Orda hükûmeti feshedildi. Tüm Türkistan halklarının en büyük isteği özerklik ve Ruslarla eşit haklara sahip olmaktı. İç savaştan galip çıkan Sovyet yönetimi de tam olarak bunları vaad ediyordu. Lenin, birçok yazısında ve konuşmasında tüm Rusya halklarının kendi kaderlerini tayin etme hakkının olduğunu ve Bolşevik devriminin de bunu garanti altına aldığını ifade etmiştir. Silahlı mücadelede Bolşevik Ruslara karşı bir türlü galip gelemeyen Türkistan halkları söz konusu özerklik vaadi karşısında mecburen anlaşma yoluna gitti. Sonuçta SSCB’nin kurulduğu 1922 yılında tüm Orta Asya halkları artık Sovyet hâkimiyeti altına girmişti. Sovyet yönetiminin çözmesi gereken en büyük sorun Orta Asya’nın özerk yönetimlerinin nasıl olması gerektiğiydi. Bunu da “Ulusal Sınır Belirleme” süreci adı verilen kapsamlı siyasi proje ile gerçekleştirdi.
Türkistan bölgesindeki Ruslar ve Türkler arasındaki zorlu iktidar mücadelelerinin sonuçları ne oldu?
28 Kasım 1917’de Hokand Özerkliği, 5 Aralık 1917’de Kazak Alaş Partisi’nin önderliğinde Orenburg’da Alaş Özerkliği ilan edildi. İki hanlık topraklarındaki mücadele daha da karmaşıktı. Rusya devrimi gerçekleştiğinde Hive (Harezm) Hanlığı ve Buhara Emirliği fiili olarak varlıklarını muhafaza ediyordu. Hive, Türkmenlerin, Buhara ise ağırlıklı olarak Özbeklerin idaresi altındaydı. Sovyet güçleri zaten siyasi bir etkisi kalmamış haldeki bu iki hanlığı kısa zamanda işgal etti. Her iki hanlıkta da 1920 yılına gelindiğinde Sovyet idaresi tesis edilmişti. Hive’de, Harezm Halk Cumhuriyeti, Buhara’da ise Buhara Halk Cumhuriyeti kuruldu.
Büyük Reform hareketini kim, ne zaman başlatmıştır?
Rusya İmparatorluğu’nda Çar II. Aleksandr’ın (1855-1881) XIX. yüzyıl ortalarında başlattığı “Büyük Reform” hareketi başlarıya ulaşamadı.
Orta Asya’daki siyasi merkezler neresidir?
Bu coğrafyada ayrıca beş siyasi merkezden söz etmek mümkündür: Orenburg, Hokand, Taşkent, Buhara ve Hive. Söz konusu dönemde Türkistan halklarının siyasi ve kültürel tarihiyle ilgili kararlar bu beş merkezde şekillenmiştir. Her ne kadar kesin çizgilerle birbirinden ayırmak mümkün olmasa da Orenburg ve Hokand şehirleri Kazaklar ve Kırgızlar için, Buhara, Taşkent ve Hokand Özbekler için, Hive de daha çok Türkmenler ve Özbekler için önemli merkezlerdi. Ancak, söz konusu merkezlerde halklar iç içe yaşamaktaydı. Örneğin Türkistan Genel Valiliği sınırları içinde yaşayan Kazakların nüfusu, Bozkır Genel Valiliği’nde yaşayan Kazaklardan daha çoktu. Bu nedenle Kazaklar hem Orenburg hem de Hokand’da yaşanan gelişmelerle yakından ilgilenmişlerdir.
Sovyetler Birliği kurulmasaydı nasıl bir Orta Asya olurdu? Günümüz açısından etkilerini düşünelim?
Rusya’da gerçekleşen Şubat 1917 Devrimi başarılı bir biçimde devam etseydi, Orta Asya’da ilan edilen özerk yönetimlere yenileri eklenecekti. Bu özerk yönetimlerin günümüzdeki siyasi yapıya benzer bağımsız devletlere dönüşme olasılığı çok yüksekti. Birleşik bir Orta Asya düşüncesi zaten Moskova’da 1917’de toplanan kurultayda kabul görmemişti. Bu nedenle büyük ve birleşik bir Türkistan’dan söz etmek çok mümkün değildir. Sonuçta, Sovyet yönetiminin 1924’teki ilk sınır belirlemede ortaya koyduğuna benzer bir siyasi manzara ortaya çıkabilirdi.
Komünistler iç savaştan ne yönde siyasi çıkar sağladı?
Aralarında İngiltere, Fransa, İtalya, Amerika Birleşik Devletleri ve Japonya’nın da bulunduğu dış güçler Ak Ruslara yardım etmeye çalıştı. Böylece Komünistler, iç savaşı eski çarlık rejimini geri getirmeye çalışan dış güçlere karşı ulusal bir kurtuluş mücadelesi olarak sunma imkânı buldu. Sonuçta dış müdahale komünist Kızıl Ordu’ya desteği daha da arttırdı.
Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği (SSCB) ne zaman kuruldu?
Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği (SSCB), iç savaştan galip çıkan Bolşeviklerin girişimiyle Aralık 1922’de kuruldu.
Sovyet yönetimi yerel adet, gelenek ve göreneklere, özellikle de islam dini yaşayışına karşı daha yumuşak bir siyaset izlenirse Sovyet karşıtlığının azalacağını düşünüyordu. Bu amaçla hangi uygulamalar hayata geçirildi?
Sovyet yönetimi yerel adet, gelenek ve göreneklere, özellikle de islam dini yaşayışına karşı daha yumuşak bir siyaset izlenirse Sovyet karşıtlığının azalacağını düşünüyordu. Bu amaçla bir dizi uygulama hayata geçirildi. Örneğin 1921 yılında Müslüman nüfusun yoğun olduğu yerleşim yerlerinde cuma günü tatil ilan edildi. Daha önce kamulaştırılan vakıf arazileri ilgili vakıflara ve camilere iade edildi. Bu vakıflardan elde edilen gelirlerle öğretim yapılan medreselerin, Sovyet yetkililerin denetiminde, yeniden açılmasına izin verildi. Kanunen yasaklanan geleneksel şeriat ve adat mahkemelerinin tekrar davalara bakmasına izin verildi. Bu mahkemeler 1921 yılında medeni hukuk davalarına, 1922 yılında da ceza hukukuna dair davalara bakmaya başladı.
İlk aşamada SSCB’nin yapısı nasıldı?
İlk aşamada dört Sovyet cumhuriyeti tarafından temelleri atılan SSCB, daha sonra eski Rusya İmparatorluğu topraklarını kapsayacak biçimde genişledi. Yani Sovyetler Birliği, coğrafya ve siyaset alanlarında Rusya İmparatorluğu’nun yerini aldı.
Türkistan bölgesinin Türkler açısından önemi nedir?
Rusya İmparatorluğu vatandaşlarını din temelinde tasnif ettiği için Rusya Türkleri, Müslümanlık çatısı altında birleşiyordu. Türkistan, Rusya Müslümanları ya da Türklerinin en yoğun olarak yaşadıkları, en çok Müslüman nüfusunun olduğu bölgeydi. Bu nedenle Türkistan’da alınan kararlar ve yapılan işler tüm Rusya Türklerini etkileyecek nitelikteydi.
Ak Ruslar'a yardım etmeye çalışan dış güçler hangi ülkelerdir?
Aralarında İngiltere, Fransa, İtalya, Amerika Birleşik Devletleri ve Japonya’nın da bulunduğu dış güçler Ak Ruslara yardım etmeye çalıştı.
Orta Asya için Şubat Devrimi’nin anlamı nedir?
Rusya’daki siyasi gelişmelerin biraz uzağında kalan Orta Asya için Şubat Devrimi’nin tek bir anlamı vardı: Özerklik. Orta Asya aydınları büyük bir heyecan içinde artık Rusya’daki diğer halklarla eşit haklara sahip özerk yönetimler kurabileceklerini düşündü. Devrim sonrasında Rusya Türkleri birlikte hareket etmeye çalıştı. Bu amaçla Mayıs 1917’de Moskova’da Umumi Rusya Müslümanları Kurultayı toplandı. Bu kurultaydan çıkan en önemli sonuç Rusya’nın federatif bir yapıda tekrar kurulması ve Türklerin de özerk yönetimler halinde bu federasyon içinde yer alması oldu.
Yeni kurulan Sovyet yönetiminin siyaset alanındaki en önde gelen politikası nedir?
Yeni kurulan Sovyet yönetimi siyaset, ekonomi ve kültür alanlarında köklü değişiklikler yaptı. Siyaset alanındaki en önde gelen politika yerelleştirme (korenizatsiya) olarak bilinen siyasi kadrolarda yerel halka da yer verilmesi sürecidir.
1985 yılında Sovyetler Birliği'nin başına geçen Gorbaçov'un ilk icraatleri nelerdir?
Sovyetler Birliği liderliğine 1985 yılında M. Gorbaçov geçti. Genç bir politikacı
olan Gorbaçov önce ekonomide yeniden yapılanma (perestroyka), daha sonra da
toplumsal hayatta açıklık ve serbestlik (glastnost) politikalarını uygulamaya koydu.