Siyasi Tarih Dersi 6. Ünite Sorularla Öğrenelim
Yumuşama
- Özet
- Sorularla Öğrenelim
İkinci Dünya Savaşı’nın sona ermesini takip eden 10 yıl içinde dünya düzeni nasıl şekillenmişti?
İkinci Dünya Savaşı’nın sona ermesini takip eden 10 yıl içinde iki kutuplu dünya düzeni tüm yönleriyle ortaya çıkmıştı. Dünyanın pek çok ülkesi ABD ve SSCB liderliğindeki bloklar arasında bölünmüşlerdi. Sömürgeden bağımsızlığını kazanan ülkelerin kümelendiği Bağlantısızlar Hareketi ise henüz emekleme aşamasındaydı. İki blokun en önemli askerî örgütleri olan NATO ve Varşova Paktı arasındaki sınır, aynı zamanda Avrupa’nın bölünmüşlüğünü de simgelemekteydi. Silahlanma yarışı tüm hızıyla devam ederken, iki blok lideri Afrika’dan Orta Doğu’ya, Latin Amerika’dan Güneydoğu Asya’ya kadar uzanan çok geniş bir coğrafyada siyasi ve askerî etkinliklerini artırmanın peşine düşmüşlerdi.
“Barış içinde bir arada yaşama” politikası hayata geçirilebilmiş midir?
SSCB lideri Hruşov hem kapitalist blokla hem de iki blokun dışında kalan ülkelerle iyi ilişkiler geliştirmek istiyordu. Kısaca “Barış içinde bir arada yaşama” olarak adlandırılan bu politikaya göre, Stalin’den farklı olarak Hruşov, komünist ve kapitalist blokların birbirlerini yok etmeye çalışmadan bir arada yaşayabileceklerini savunuyordu. 1955’te Yugoslavya ziyareti sırasında Tito’ya, komünizme farklı yollardan ulaşılabileceğini söyleyerek, iki ülke arasındaki soğukluğu gidermeye çalışmıştı. Yine de 1956’daki Macar ayaklanmasını sert biçimde bastırırken, Doğu Bloku içinde bir zafiyete izin vermeyeceğini gösterdi. SSCB’nin Süveyş Krizi ve Eisenhower Doktrini’nin ilanı karşısındaki tutumu, ABD ile karşılıklı güvensizliğin ortadan kalkmadığını göstermekteydi.
Silahlanma yarışı nasıl uzaya taşınmıştır?
Ekim 1957’de Sputnik adlı yapay uyduyu yörüngeye oturtmayı başaran SSCB, uzay yarışında ABD’nin bir adım önüne geçti. Daha da önemlisi, 1958’de SSCB ilk Kıtalararası Güdümlü Füze (ICBM) denemesini başarıyla gerçekleştirdi. ABD, Explorer I adlı uyduyu uzaya yollayarak ve kendi füzelerini geliştirerek SSCB’nin bu hamlelerini cevapsız bırakmadı. Kıtalararası Güdümlü Füzelerin icadı, Soğuk Savaş’ın ABD yönetimi bakımından algılanma biçimini değiştirdi. O tarihe kadar, SSCB’yi Avrupa’daki üslerinden bombalama kapasitesine sahip olmakla birlikte, kendi topraklarına bir SSCB nükleer saldırısı olma ihtimali çok düşük olan ABD, ilk kez nükleer başlık taşıyan kıtalararası füzelerle vurulma endişesi duymaya başladı.
Küba Devrimi nasıl gerçekleşti?
Fidel Castro önderliğindeki solcu gerillalar Batista yönetimine karşı 1956’da ayaklandı. Ada’nın kırsalında yaşayan köylülerden destek alarak 1959’da başkent Havana’yı ele geçirmeyi başardılar. Batista Portekiz’e kaçtı. Devrim’den sonra tarım reformu adı altında özel mülkiyetin devletleştirilmesine girişildi. Amerikalıların Küba’daki mallarına el koyulması iki ülke arasındaki diplomatik ilişkileri kopma noktasına getirdi. ABD kıyılarından sadece 140 km açıktaki Küba’da komünistlerin yönetimi ele geçirmiş olması ABD’de rahatsızlığa yol açtı. Devrim’den sonra yüz binlerce Kübalı ABD’ye kaçtı. CIA Kübalı mültecilerden oluşturduğu bir orduyla 1961’de Küba yönetimini devirmeye çalıştı. Domuzlar Körfezi çıkarması olarak bilinen bu olayda Castro birlikleri saldırganları püskürtmeyi başardı. ABD’nin yeni komünist Küba yönetimine karşı sergilediği açık düşmanlık, Castro’nun SSCB’ye daha fazla yaklaşmasına sebep oldu. Bu yakınlaşma ise Soğuk Savaş’ın en önemli krizini (Küba Krizi) doğuracaktır.
U-2 Olayı nasıl gerçekleşti?
SSCB’nin askerî ve sanayi tesislerinin yerlerinin öğrenilmesi gerekli hâle gelince, ABD 1957’den itibaren SSCB üzerinde U-2 adı verilen casus uçaklar uçurabilmek için Pakistan’ın Peşaver kentinde bir üs inşasına başladı. U-2 uçakları İncirlik (Adana) ve Peşaver üslerine yerleştirildiler. Paris’te düzenlenmesi planlanan Doğu-Batı Zirvesi’nden 15 gün önce, 1 Mayıs 1960’ta bir Amerikan U-2 casus uçağı, SSCB üzerinde keşif görevi icra ederken düşürüldü. Başlangıçta ABD uçağın casus değil meteoroloji uçağı olduğunu iddia etse de uçağın pilotu Francis Garry Powers sağ olarak Sovyetler tarafından ele geçirilmiş ve tüm operasyonu anlatmıştı. 14 Mayıs’ta Paris’te toplanan Zirve’de konuşan Hruşov U-2 casus uçağının ülkesine karşı düşmanca faaliyetin bir parçası olduğunu ifade ederek, ABD Başkanı Eisenhower’ı ülkesinden özür dilemeye çağırdı. Eisenhower özür dilemeyince de Hruşov toplantıyı terk etti. U-2 Olayı sadece Doğu ve Batı blokları arasında diyalog çabalarını olumsuz yönde etkilemedi, aynı zamanda SSCB’nin Türkiye ile ilişkilerinde bir krize yol açtı. Zira U-2 uçuşlarının İncirlik Üssü’nden de yapıldığı gerekçesiyle SSCB Türkiye’ye bu tür “düşmanca eylemleri” tekrar etmemesi uyarısında bulundu. Türkiye’nin ise kendi topraklarında yürütülen bu casusluk faaliyetinden haberi bile yoktu.
Küba Krizi hangi açılardan önemlidir?
Küba Krizi bir yandan ABD ve SSCB’nin Soğuk Savaş yılları boyunca sıcak çatışmaya en çok yaklaştıkları olay olduğu, diğer yandan da bloklar arasında yumuşama olarak isimlendirilen dönemin başlangıç noktası olduğu için önemlidir. ABD kendi topraklarına bir nükleer saldırı yapılabileceği gerçeğini ilk kez hissetmiş, gerekirse müttefikleriyle anlaşmazlık pahasına kendi ülkesini korumayı öncelikli amaç belirlemiştir. Bu tavır Batı Bloku içinde ciddi görüş ayrılıklarının su yüzüne çıkmasına sebep olacaktır. ABD ile Fransa arasında nükleer silahların kontrolü konusunda çıkan anlaşmazlık Charles de Gaulle’ün emriyle Fransa’nın 1966’da NATO’nun askerî kanadından çekilmesine yol açacaktır. Küba Krizi’nden sonra, NATO’nun düşmandan gelen her tür saldırı karşısında nükleer silahlara başvurmasını öngören “kitlesel karşılık” stratejisi ise 1967’de, saldırının niteliğine göre konvansiyonel ya da nükleer silahlarla karşılık verilmesi ilkesini benimseyen “esnek karşılık” stratejisiyle değiştirilecektir. ABD’nin yönlendirmesiyle Diğer taraftan Türkiye’de de ABD’nin ne kadar güvenilir bir müttefik olduğu sorgulanmaya açılacaktır.
Kırmızı hattın kurulma sebebi nedir?
Küba Krizi sırasında askerî sorunları karşılıklı olarak tırmandırmanın her iki ülkeye de büyük zarar verebileceğini gören ABD ve SSCB, krizden hemen sonra bir daha benzer gerilimler yaşamamak için ortak adımlar atmaya başladı. Bu çerçevede Haziran 1963’te ABD Başkanı’nın konutu Beyaz Saray ile SSCB liderinin konutu Kremlin Sarayı arasında doğrudan telefon bağlantısı (sıcak / kırmızı hat) kuruldu.
Dış Uzay Antlaşması ile hangi konular düzenlenmiştir?
ABD, İngiltere ve SSCB’nin girişimleriyle 1967’de yürürlüğe giren Dış Uzay Antlaşması, imzacı devletlerin dünya yörüngesine veya uzaya nükleer silahlar yerleştirmesini yasaklıyordu. SSCB ve ABD’nin silahlanma yarışına paralel sürdürdükleri uzay yarışının önemli bir dönemecinde imzalanan bu antlaşma günümüzdeki uzay hukukunun da temellerini oluşturdu. Antlaşmadan iki yıl sonra ABD aya insan indirmeyi başardı.
Nükleer Silahların Yayılmasının Önlenmesi Antlaşması neleri yasaklamaktadır?
Yumuşama döneminde imzalanmakla birlikte günümüzde de önemini koruyan Nükleer Silahların Yayılmasının Önlenmesi Antlaşması sivil amaçlı nükleer enerji üretimine izin vermekle birlikte, istisna tutulan BM Güvenlik Konseyi’nin beş daimî üyesi dışındaki imzacı devletlerin nükleer silah elde etmesini tamamen yasaklamaktadır. 1968’de imzaya açılan ve 1970’te yürürlüğe giren Antlaşma, nükleer enerji alanındaki çalışmaların Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı tarafından denetlenmesini de düzenlemektedir.
Soğuk Savaş döneminin en kapsamlı zirvesi hangisidir?
Soğuk Savaş döneminin en kapsamlı zirvesi 1975’te Helsinki’de toplandı. 35 Avrupa ülkesi, ABD ve Kanada’nın katılımıyla yapılan Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Konferansı (AGİK) sonucunda imzalanan Helsinki Nihai Senedi’yle Doğu ve Batı Bloku ülkeleri arasındaki ilişkilerin yürütülmesinde tarafların göz önünde bulunduracakları ilkeler tespit edildi. Toprak bütünlüğüne saygı, sınırların ihlal edilmezliği, anlaşmazlıkların barışçıl yollarla çözümü, iç işlerine karışmama, kuvvet kullanmaktan kaçınma gibi ilkelerin yanı sıra, insan hakları konusunda da görüş birliğine varıldı. Buna göre imzacı devletler, düşünce, vicdan, din veya inanç özgürlüğü de dâhil olmak üzere insan haklarına ve temel özgürlüklere saygı göstereceklerdi. Helsinki’de ayrıca silahsızlanma çalışmalarına devam edilmesi ve iki blok arasında ekonomik ve ticari iş birliğinin geliştirilmesi konularında da anlaşma sağlandı.
Yumuşama döneminde SSCB ile ÇHC arasındaki ilişkiler nasıldı?
Yumuşama döneminde ABD ile SSCB arasındaki ilişkilerde bariz bir iyileşme söz konusuyken, aynı tarihlerde SSCB ile ÇHC arasında ciddi bir ayrışma yaşanmaktaydı. Esasen daha İkinci Dünya Savaşı sırasında Mao’nun Stalin’in doğrudan talimatı altına girmemesi ve ondan bağımsız hareket etmeyi tercih etmesi ilişkileri germişti. Mao-Stalin anlaşmazlığının ideolojik bir yönü de vardı. Mao’ya göre, köylülerin çoğunlukta olduğu Asya halkları, işçi sınıfına dayanan Sovyet Devrimi’ni değil köylülere dayanan Çin Devrimi’ni örnek almalıydılar. Mao, SSCB’nin komünist ülkelere önderlik etmesini kabul etmiyor, Çin deneyimini öne çıkartmaya çalışıyordu. Bu ideolojik farklılaşmaya rağmen, ABD karşısında SSCB ve ÇHC arasındaki ittifak havası, özellikle Kore Savaşı sırasında devam etti. Kore Savaşı’ndan sonra iki ülke Vietnam’da Ho Chi Minh’e destek verdiler. Stalin’in ölümünden sonra iki ülke arasında kısa süreli bir bahar havası başladı. Hruşov döneminde SSCB Büyük Okyanus kıyısındaki Port Arthur limanını ÇHC’ne verdi. Çok sayıda Çin tesisine Sovyet teknik yardımı yapıldı.
Çin Halk Cumhuriyetinde Kültür devrimi ile hedeflenen neydi?
Resmi adı Büyük Proleter Kültür Devrimi olan ve ÇHC’de 1966-1976 yılları arasında süren bu hareket sırasında ülkede komünizm dışındaki her türlü ideolojinin izleri silinmeye çalışıldı. Kültür Devrimi sırasında en büyük zararı binlerce yıllık geçmişi bulunan tarihi Çin eserleri gördü.
Varşova Paktı içinde nasıl sorunlar yaşandı?
Dışarıdan bakıldığında SSCB’nin tam denetimi altındaki Doğu Avrupa ülkelerinden oluştuğu sanılan Varşova Paktı’nda da 1960’lardan başlayarak derin çatlaklar ortaya çıkmaya başladı. Henüz Varşova Paktı kurulmamışken 1948’de Yugoslavya’nın Kominform’dan çıkartılması Doğu bloku açısından tatsız bir gelişme olmuştu. Stalin’in denetimini reddeden Mareşal Tito, bağımsız sosyalizm benimsemişti. Yugoslavya’nın SSCB ile yolunu ayırmış olması ABD tarafından memnuniyetle karşılanmıştı. Hatta iki NATO müttefiki olan Türkiye ve Yunanistan, ABD’nin teşvikiyle Ağustos 1954’te Yugoslavya ile ittifak antlaşması yaptılar. Yugoslavya’nın tamamen Batı’nın güdümüne girmemesi için bu ülkeyle yakınlaşma politikası takip etti ama Tito her iki bloka da eşit mesafede kalarak Bağlantısızlar Hareketi’nin önderlerinden biri olmayı tercih etti. 1955’te kurulan Varşova Paktı içindeki ilk büyük gerginlik bir yıl sonra Macaristan ayaklanmasıyla yaşandı. 1961’de Arnavutluk’un Pakt’tan desteğini çekmesiyle yeni bir kriz yaşandı.
Amerikan-Fransız gerginliği neden yaşanmıştır?
NATO müttefikleri arasında stratejik konulardaki ilk ciddi görüş ayrılığı 1956’daki Süveyş Krizi sırasında çıkmıştı. ABD’nin baskısıyla Mısır’dan çıkmak zorunda kalan iki NATO ülkesinden İngiltere askerî politikalarını daha fazla ABD eksenine oturturken Fransa ise giderek ABD’den ayrışmaya başladı. Fransa Devlet Başkanı Charles de Gaulle 1959’da ABD Başkanı Eisenhower ve İngiltere Başbakanı Macmillan’a birer mektup yazarak NATO içinde bu iki ülkenin rollerini eleştirdi. Fransa, NATO’nun yönetiminde bu iki ülkeyle gerçekten eşit statüde olacağı Üçlü Konsey kurulmasını öneriyordu. ABD bu öneriyi geri çevirince Fransa 1959’da Akdeniz’deki NATO Deniz Gücü’ndeki gemilerini geri çekti. Fransa 1950’lerin sonlarında kendi nükleer silahlarına ve bunları fırlatma kapasitelerine sahipti. De Gaulle, SSCB’den gelebilecek saldırıya, NATO’nun yardımı olmadan da karşı koyabilecek bir Fransız nükleer gücü geliştirmekteydi. Küba Krizi sırasında, SSCB ile bir termonükleer çatışmanın kendileri için de felaket getireceğini gören ABD yönetimi, İngiltere ve Fransa’nın nükleer programlarını NATO çatısı altında tek elden kontrol etmek istedi. İngiltere bu plana onay verirken Fransa şiddetle karşı çıktı. Gerilim Fransa’nın 1966’da NATO’nun Bütünleşik Askeri Yapısı’ndan çıkmasıyla sonuçlandı.
Yumuşama döneminde Türkiye ile ABD arasında yaşanan sorunlar nelerdir?
Küba Krizi’nde, SSCB ile pazarlık yaparak Türkiye’deki Jüpiter füzelerini kaldıran ABD’nin Ankara nezdindeki güvenilirliğinde bir sarsıntı olmuştu. Ama Türkiye ile ABD arasındaki asıl güven bunalımı 1964’te yaşandı. Türkiye’nin 1963 sonundan itibaren baskı ve zulüm gören Kıbrıs Türk halkını korumak için Ada’ya askerî müdahalede bulunması, 5 Haziran 1964’te ABD Başkanı Lyndon Johnson’un Başbakan İsmet İnönü’ye yolladığı bir mektupla engellendi. Vietnam Savaşı’nın tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de yükselttiği Amerikan karşıtlığı Johnson Mektubu’ndan sonra belirgin biçimde hız kazandı. 1960’ların sonunda haşhaş (afyon) anlaşmazlığı ve Türkiye’deki Amerikan askerlerinin statüsü gibi sorunlar ikili ilişkileri gerdi. Yine de askerî ve ekonomik açıdan ABD’ye bağımlı olan Türkiye’nin NATO’dan ayrılma gibi bir düşüncesi hiç olmadı. 1974’teki Kıbrıs Barış Harekâtı’ndan sonra ABD Türkiye’ye silah ambargosu uygulamaya başladı. NATO’nun Güneydoğu Kanadı’nı zayıflatan bu ambargo, 1978’de kısmen kaldırıldı. SSCB’nin Afganistan’ı işgal etmesiyle birlikte Türkiye’nin ABD için taşıdığı stratejik önem tekrar yükselmeye başlayacak ve iki ülke özellikle 12 Eylül 1980 darbesinden sonra yakın bir iş birliği dönemine gireceklerdir.
Kıbrıs Barış Harekâtlarına giden süreçte yaşanan siyasi olaylar nelerdir?
Aralık 1963’te Türkleri hedef alan Rum saldırıları karşısında Türkiye Kıbrıs’a müdahale hazırlıklarına girişti. Bu da iki ülkenin arasını iyice açtı. 1967’de bir askerî darbeyle Yunanistan’da yönetimi ele geçiren Albaylar Cuntası, Kıbrıs’ın Yunanistan’a bağlanması için Ada’ya askerî birlikler gönderdi. Bir yandan da enosis (Ada’nın Yunanistan’la birleşmesi) için çalışan EOKA-B adlı bir silahlı örgüt kurdurttu. Yunanistan cuntasının lideri Dimitrios İonnides, enosis’e ayak direyen cumhurbaşkanı Makarios’tan kurtulabilmek için 15 Temmuz 1974’te Kıbrıs’ta bir askerî darbe yaptırdı. Makarios Ada’dan kaçarken, enosis yanlısı Nikos Samson Kıbrıs cumhurbaşkanı ilan edildi. Bu gelişme karşısında Türkiye 20 Temmuz ve 15 Ağustos 1974 tarihlerinde Kıbrıs Barış harekâtlarını gerçekleştirdi. Türk ve Yunan silahlı kuvvetleri birbirlerine karşı teyakkuza geçseler de sıcak bir çatışma yaşanmadı.
Bağlantısızlar Hareketi nasıl ortaya çıktı?
18-24 Nisan 1955 tarihlerinde Endonezya’nın Bandung kentinde toplanan 29 Asya ve Afrika devleti uluslararası sistemi ve ortak sorunlarını tartıştılar. Bandung’ta bu devletler arasında tam bir mutabakat oluşmasa da “Barış içinde bir arada yaşama” anlayışı ve bağımsızlık vurgusu içeren ortak bir bildirge üzerinde anlaşabildiler. Konferans Nehru’nun yanı sıra, Mısır lideri Nâsır, Yugoslavya lideri Tito ve Endonezya lideri Sukarno’nun öne çıkmasına sahne oldu. 1961’de Belgrad’ta bir araya gelen 25 Asya ve Afrika devleti faaliyetlerine kurumsal bir nitelik kazandırarak Bağlantısızlar (Bağlantısızlık) Hareketi adını aldılar. Bu isimle, blok politikalarının dışında ve bu politikalara karşı olduklarını ortaya koymaktaydılar.
Afrika ve Asya ülkeleri hangi yıllarda sömürgeden kurtulmuşlardır?
Kuzey Afrika ülkeleri bağımsızlıklarını 1950’lerde kazanmışlardı. Cezayir’in Fransız yönetimine karşı verdiği bağımsızlık mücadelesinin kazanılması 1960’lara sarktı. Aynı şekilde 1950’lerden itibaren bağımsızlıklarını kazanmaya başlayan Orta Afrika ülkelerinin sömürgeden kurtuluş süreçleri 1960’larda da devam etti. Madagaskar, Nijerya, Gana, Kenya, Zambia, Tanzanya, Moritanya, Nijer, Çad, Kamerun, Ruanda, Burundi, Fildişi Sahili, Yukarı Volta (Burkina Faso),Güney Rodezya, Zimbabwe, Somali, Uganda, Angola gibi çok sayıda Afrika ülkesi bu dönemde bağımsızlıklarını kazandılar 1948’den itibaren beyazlar ile siyahlar arasındaki ırk ayrımına dayanan ve beyazların yönetici konumunda oldukları apartheid rejimiyle yönetilen Güney Afrika’da siyahların yönetime gelebilmesi için 1990’ları beklemek gerekecektir.
Avrupa bütünleşmesinin başlıca üç amacı nedir?
Avrupa bütünleşmesi, başlıca üç amaç doğrultusunda gündeme getirilmişti: Geleneksel Alman-Fransız düşmanlığına son vermek, iş birliği ortamı yaratarak kıtanın ekonomik koşullarını iyileştirmek ve SSCB karşısında istikrarlı bir Batı Avrupa yaratabilmek.
Avrupa Kömür ve Çelik Topluluğu'nu hangi devletler kurmuştur?
Avrupa Kömür ve Çelik Topluluğu, Fransa ve Federal Almanya’nın öncülüğünde Belçika, Lüksemburg, Hollanda ve İtalya’nın katılımıyla 1951’de imzalanan Paris Antlaşması’yla kuruldu.
Arap Birliği’nin temel amacı nedir?
Mısır, Irak, Ürdün, Lübnan, Suriye ve Suudi Arabistan tarafından 1945’te kurular Arap Birliği örgütüne bugün 22 Arap ülkesi üyedir. Arap Birliği’nin temel amacı üyeler arasında ekonomik, siyasal ve kültürel ilişkileri geliştirmektir. Türkiye Avrupa Birliği’nde gözlemci statüsüyle temsil edilmektedir.
1979 Camp David antlaşmaları hangi devletler arasında imzalanmıştır?
1973’te Mısır ve Suriye kaybettiklerini geri alabilmek için İsrail’le bir kez daha savaştılar. Ancak İsrail Arap ülkelerini yine püskürttü. Bunun üzerine Mısır, ABD’nin de yönlendirmesiyle İsrail’le bir barış sürecine girdi. 1979’da iki ülke arasında Camp David antlaşmaları imzalandı.