Siyasi Tarih Dersi 6. Ünite Özet
Yumuşama
- Özet
- Sorularla Öğrenelim
Yumuşama Döneminin Başlaması
İkinci dünya Savaşı’nın sona ermesini takip eden 10 yıl içinde iki kutuplu dünya düzeni tüm yönleriyle ortaya çıkmıştı. Dünyanın pek çok ülkesi ABD ve SSCB liderliğindeki bloklar arasında bölünmüşlerdi. İki blokun en önemli askeri örgütleri olan NATO ve Varşova Paktı arasındaki sınır, aynı zamanda Avrupa’nın bölünmüşlüğünü de simgelemekteydi.
İki blok arasındaki soğukluğa rağmen Yumuşama dönemi öncesinde bazı diyalog arayışları görünmektedir.
Temmuz 1955’te ABD, Fransa, İngiltere ve SSCB yetkilileri Cenevre’de bir araya gelerek, iki blok arasındaki gerilimi azaltacak önlemler üzerinde ilk defa görüştüler. Fakat Nükleer silahlanma yarışı ve iki Almanya’nın birleşmesi gibi önemli konularda hiçbir ilerleme sağlanamadı. Soğuk Savaş şartlarının ortadan kaldırılması için somut bir adım atılamasa da Cenevre toplantısı, ABD ve SSCB liderlerinin arasında bir diyalog kanalı oluşturması bakımından önemlidir.
SSCB lideri Hruşov 1956’daki SSCB Komünist Partisi’nin XX. Kongresi’nde komünist ve kapitalist blokların birbirlerini yok etmeye çalışmadan barış içinde bir arada yaşayabileceklerini savunmuştur. Temmuz 1959’da Moskova’da gerçekleşen Hruşov–Richard Nixon görüşmesi ve aynı yılın Eylül ayında Camp David’te gerçekleşen Hruşov–Eisenhower görüşmesi iki blok arasındaki diyalog kapısının açık olduğunu göstermiştir.
1960 yılında Paris’te gerçekleşen Doğu–Batı Zirvesi de diyaloğun geliştirilmesi için yapılmıştır; fakat bu Zirve kısa bir süre önce gerçekleşen U2 olayı nedeniyle başarısızlıkla sonuçlanmıştır.
İki blok arasındaki diyalog girişimleri çok önemli iki kriz tarafından engellenmiş ve ABD-SSCB arasındaki gerginliğin zirveye tırmanmasına neden olmuştur.
- U-2 Olayı
NATO’nun Kitlesel Karşılık Stratejisi çerçevesinde, SSCB’nin askeri ve sanayi tesislerinin yerlerinin öğrenilmesi gerekli hale gelince, ABD 1957’den itibaren SSCB üzerinde U-2 adı verilen casus uçaklar uçurabilmek için Peşaver kentinde bir üs inşasına başladı. U-2 uçakları İncirlik ve Peşaver üslerine yerleştirildiler. 1 Mayıs 1960’ta SSCB üzerinde keşif görevi icra ederken bir U-2 uçağı düşürülmüş ve SSCB, sağ olarak ele geçirilen pilot tarafından tüm operasyon detaylarını öğrenmiştir. U-2 krizi 15 gün sonra Paris’te gerçekleşen Doğu – Batı Zirvesi’nin başarısız olmasına neden olmuştur. Aynı zamanda SSCB ile Türkiye arasında bir krize de neden olmuştur.
- Küba Krizi
1956’da Fidel Castro önderliğindeki solcu gerillalar Batista yönetimine karşı ayaklandı ve Başkent Havana’yı ele geçirdiler. Devrim’den sonra Amerikalıların Küba’daki mallarına el konulması iki ülke arasındaki diplomatik ilişkileri kopma noktasına getirdi. ABD’nin yeni komünist Küba’ya karşı sergilediği açık düşmanlık, Castro’nun SSCB’ye daha fazla yakınlaşmasına neden oldu.
Aynı zamanda SSCB’nin 1957’de Sputnik’i uzaya atmasından ve Kıtalararası Güdümlü Füzeler geliştirmeye başlamasından sonra, ABD 1962 yılında orta menzilli Jüpiter güdümlü füzelerini Türkiye’ye yerleştirdi. Hruşov ise buna karşın 1962 yılının başında Küba ile füze yerleştirilmesi konusunda anlaştı.
Yaşanabilecek bir termonükleer savaşı engellemek amacıyla Kenendy ve Hruşov 27 Ekim’de gizli bir anlaşma yaptılar. Buna göre Türkiye ve kuzey İtalya’daki Amerikan füzeleri sökülecekti. Aynı zamanda 28 Ekim’de Hruşov, Sovyet füze rampalarının Küba’dan söküleceğini açıkladı.
Küba krizi bloklar arasında yumuşama olarak isimlendirilen dönemin başlangıç noktası olduğu için önemlidir.
Küba Krizinden Sonra Doğu-Batı İlişkileri
Küba Krizinden sonra Doğu-Batı ilişkilerinde gerilim azalmaya başlamıştır. ABD ve SSCB bir daha benzer gerilimler yaşamamak için ortak adımlar atmaya başladılar ve bu dönemde çok önemli bazı antlaşmalar imzalandı.
- Nükleer Deneme Yasağı Antlaşması–1963’te ABD, İngiltere ve SSCB arasında imzalandı.
- Dış Uzay Antlaşması–1967’de imzalandı.
- Nükleer Silahların Yayılmasının Önlenmesi Antlaşması–1968’de imzalandı.
- Stratejik Saldırı Silahlarının Sınırlandırılmasına İlişkin Tedbirler Antlaşması–Nixon ve Brejnev tarafından 1972’de imzalandı.
- Helsinki Nihai Senedi–1975’te imzalandı.
- SALT-2 Antlaşması–Carter ve Brejnev tarafından 1979’da imzalandı.
Bu dönemin önemli ilişkilerinden bazıları da Çin - Sovyet ve ABD – Çin ilişkileridir.
ÇHC’de tek adam niteliğinin devam etmesini isteyen Mao, Hruşov’un “kişiye tapınma” dönemini sona erdirmesinden rahatsız oldu. Ayrıca Mao, Hruşov’un “barış içinde bir arada yaşama” yaklaşımına karşı çıkmakta, kapitalizm ile komünizm arasındaki mücadelenin süreceğini savunmaktaydı. Aynı zamanda ÇHC, SSCB’nin ABD ile Küba Krizinde uzlaşmasını komünizme ihanet ve kapitalizmin gücü karşısında atılan geri adım olarak değerlendirdi. 1969’daki sınır savaşını SSCB ile yaşanabilecek daha büyük bir hesaplaşma için uyarı olarak algılayan Mao, 1971’den itibaren ABD ile ilişkilerini düzeltme yoluna gitti. Mao asıl tehdit olarak SSCB’yi görmekteydi.
Dönemin önemli bir olayı da Vietnam Savaşıdır. Vietnam Savaşı 60.000 Amerikan askerinin ve 450.000 sivilin ölümüne yol açtı. ÇHC ve SSCB, ABD’yle doğrudan karşı karşıya gelmemekle birlikte Kuzey Vietnam’a destek oldular. Bu savaş da Soğuk Savaş’ın “vekaleten çatışma”larından biri oldu.
1960’lardan başlayarak Varşova Paktı’nda derin çatlaklar ortaya çıkmaya başladı. Varşova Paktı henüz kurulmamışken Yugoslavya SSCB’nin denetimini kabul etmedi. Kurulduktan bir süre sonra da Arnavutluk, Çekoslovakya, Macaristan Varşova Paktı’ndan çekildiklerini ilan ettiler. Bu olay SSCB’nin Çekoslovakya’da askeri müdahalede bulunmasına neden oldu.
Batı Bloku içinde de çeşitli sorunlar vardı. Bunlar:
- Amerikan–Fransız sorunları: ABD yönetiminin, İngiltere ve Fransa’nın nükleer programlarını NATO çatısı altında tek elden kontrol etme isteğinin Fransa tarafından geri çevrilmesi Fransa’nın 1966’da NATO’nun Bütünleşik Askeri Yapısı’ndan çıkmasıyla sonuçlandı.
- Türk–Amerikan sorunları: 1964 yılında Türkiye’nin yapmak istediği Kıbrıs harekatı ABD Başkanı Johnson’un bir mektubuyla engellendi. 1974’teki Kıbrıs Harekatı’ndan sonra da ABD Türkiye’ye silah ambargosu uygulamaya başladı.
- Türk–Yunan sorunları: NATO üyesi iki ülke arasındaki ilişkiler 1950’lerin ikinci yarısında, Kıbrıs Sorunu dolayısıyla bozulmaya başladı. Kıbrıs Barış Harekatlarına tepki gösteren Yunanistan NATO’nun askeri kanadından ayrıldı.
Sömürgeden Kurtuluş
Sömürgeden kurtuluş süreci yaşayan devletlerin çok büyük bir bölümü Afrika ve Asya kıtalarında yer almaktaydı. Batılı ülkelerin “Birinci Dünya”, Doğu Blokunun “İkinci Dünya” olarak isimlendirildiği Soğuk Savaş yıllarında sömürgeden kurtulan ülkelere “Üçüncü Dünya” ismi verildi. 18-24 Nisan 1955 tarihlerinde Endonezya’nın Bandung kentinde toplanan 29 Asya ve Afrika devleti uluslararası sistemi ve ortak sorunlarını tartıştılar. 1961’de Belgrad’da bir araya gelen 25 Asya ve Afrika devleti faaliyetlerine kurumsal bir nitelik kazandırarak Bağlantısızlar Hareketi adını aldılar. Kıbrıs Cumhuriyeti, Yugoslavya ve Küba dışındaki tüm üyeler Asya ve Afrika ülkelerinden oluşmaktaydı.
1950’lerden itibaren bağımsızlıklarını kazanmaya başlayan Orta Afrika ülkelerinin sömürgeden kurtuluş süreçleri 1960’larda da devam etti. 1970’lerde yabancı yönetimlere karşı mücadele, beyaz insanlarla eşit kabul edilme gibi temel saikler Afrika milliyetçiliğinin gelişmesine zemin hazırladı.
1960’larda Endonezya ve Singapur gibi Asya ülkeleri de bağımsızlıklarını kazandı. Basra Körfezinde ise İngiltere’nin sömürgesi durumunda olan bölgelerde 1960-1971 döneminde Kuveyt, Bahreyn, Katar ve Birleşik Arap Emirlikleri adlarıyla yeni devletler kuruldu.
Avrupa Bütünleşmesi
Avrupa Bütünleşmesinin başlıca amaçları:
- Geleneksel Alman-Fransız düşmanlığına son vermek
- İş birliği yaratarak kıtanın ekonomik koşullarını iyileştirmek
- SSCB karşısında istikrarlı bir Batı yaratabilmek
Bu amaçlar doğrultusunda yapılan antlaşmalar:
- Avrupa Kömür ve Çelik Topluluğu, Paris Antlaşması–1951’de imzalandı, 1954’de başarısızlığa uğradı.
- Avrupa Ekonomik Topluluğu ve Avrupa Enerjisi Topluluğu, Roma Antlaşması– 1957’de imzalandı.
- Avrupa Serbest Ticaret Bölgesi (EFTA)– 1960’da kuruldu.
1960’larda Avrupa Topluluklarının (AT) genişlemesi De Gaulle tarafından engellendi. De Gaulle İngiltere’nin üyeliğine karşıydı ve 1967’de yapılan İngiltere başvurusunu reddetti.
1970’lerde Fransa’nın başına Pompidou’nun gelmesiyle birlikte 1970 yılında Paris Zirvesinde “Avrupa Birliği” oluşturma konusunda görüş birliği beyan edildi. Bu yıllarda İngiltere, Danimarka, İrlanda ve Yunanistan da AT’ye üye oldular ve böylece AT daha güçlü bir ekonomik blok haline geldi.
Ortadoğu Gelişmeleri
1960’larda Ortadoğu bölgesinde de çok önemli gelişmeler yaşanmıştır. Arap milliyetçiliği ve Arap birliği terimleri ilk bu yıllarda görülmüştür. En önemli gelişmeler aşağıdaki gibidir:
- 1967 Arap – İsrail Savaşı : İsrail’in galibiyeti ile sonuçlanan bu sava şa Altı Gün Sava şı denilmektedir. Bu sava ş sonunda İsrail, Sina Yarımadası’nı, Golan Tepeleri’ni, Batı Şeria’yı ve dolayısıyla Kudüs’ü, Gazze Şeridi’ni ele geçirmiş bulunmaktaydı. Bu sava şla birlikte Arap milliyetçili ği ideolojisinde bir düşüş yaşanmaya başlamıştı.
- Ürdün İç Savaşı : Eylül 1970’te Ha şimi Ürdün Kralı Hüseyin’in ülkesindeki Filistinli örgütlerin faaliyetlerini durdurmak için “Kara Eylül” olarak adlandırılan harekatı ba şlattı. Ürdün ordusunun ba şarı kazandı ğı sırada, Suriye ordusu da kuzey sınırından geçerek Ürdün ordusuyla çatı şmaya giri şti. ABD donanmasını Beyrut açıklarına gönderdi. Suriye, ABD’nin bu tutumu kar şısında Ürdün’den çekildi.
- 1973 Arap – İsrail Savaşı ve Mısır – İsrail Barışı: 1973’te Mısır ve Suriye, İsrail’e kar şı “sürpriz” bir saldırı ba şlattılar ve 2 hafta sonra yeniden İsrail’e bırakmak üzere Sina ve Golan Tepelerini aldılar. 1960’ların ve 1970’lerin Orta Doğusuna savaşlar damgasını vurduğu gibi; bu dönemin en önemli gelişmelerinden bir diğeri, Mısır ile İsrail arasındaki savaş durumunun sona ermesiydi. 1973 Arap – İsrail Savaşı’nda da temelde Sina’yı geri almak için savaşmış olan Mısır, elden çıkmış topraklarına savaşla kavuşamayacağını anlamıştı. Bu nedenle, toprak kazanımı İsrail’le barış masasına oturarak sağlama yoluna gitti.
- Petrol Krizi: Herhangi bir Arap ülkesine saldıran ya da İsrail’e yardım eden devletlere petrol ambargosu uygulayacaklarını bildiren petrol üreten Arap devletleri, 6 Haziran 1967’de ABD’ye ve İngiltere’ye petrol sevkiyatını durdurmuşlardı.
- Lübnan İç Savaşı : Arap – İsrail Savaşları sonucu yersiz yurtsuz kalan Filistinlilerin Lübnan’da kurdukları mülteci kampları, hem Lübnan’ın hassas dengeler üzerine kurulmu ş olan siyasi yapısını etkiliyor hem de bu ülkeyi İsrail’in potansiyel düşmanı haline getiriyordu. 1975’te Hristiyanlar, Müslümanlar ve Filistinli gerillalar arasında çatışma çıktı. Lübnan iç savaşı sırasında yaklaşık 60.000 ki şi hayatını kaybetti.