Spor Bilimlerine Giriş Dersi 3. Ünite Sorularla Öğrenelim
Sporda Sosyo-Kültürel Boyutlar
- Özet
- Sorularla Öğrenelim
İşlevsel kuramcıların cevaplandırmaya çalıştıkları sorular nelerdir?
1. Spor organizasyonları toplumun bütünlüğüne nasıl katkıda bulunur? 2. Spora katılım gençlerin toplumsal değerleri öğrenmelerini sağlıyor mu? 3. Göçmen bireylerin içinde yaşadıkları topluma entegre olabilmelerinde sporun bir işlevi var mıdır?
Sosyoloji nedir?
Toplumsal yaşamın bir parçası olarak insanları, insanların oluşturduğu toplumsal grupları, toplumsal kurumları ve bunlar arasındaki ilişkileri ve etkileşimleri inceleyen bir bilim dalıdır.
Sporun sosyo-kültürel analizini yapan araştırmacıların temel hedefleri nelerdir?
Sporun sosyo-kültürel analizini yapan araştırmacıların temel hedefleri: 1. Sporun var olduğu kültürleri ve toplumları, 2. Spor kültürü ve 3. Spordaki insanların ve grupların deneyimlerini anlamaktır.
İşlevsel kurama yapılan eleştiriler nelerdir?
İşlevsel kurama yönelik en önemli eleştiri, kuramın toplumsal değişimi hesaba katmamasıdır. Toplumsal sistemdeki uyumu ve dengeyi çok fazla vurgulayarak toplumsal çatışmaların varlığını önemsemediği eleştirileri bulunmaktadır. Bu eleştiriyle ilişkili olarak işlevsel kurama yöneltilen bir diğer eleştiri kuramın bütün insanları aynı özelliklere sahip olarak görmesi ve bireysel farklılıkları önemsememesidir. Bütün bireyler için eşit katılım ve olumlu kazanımlar söz konusu olmayabilir.
Toplumsal olgu nedir?
Başlangıç ve bitiş süresi ile yeri kesin olarak belirlenemeyen, süreç içinde ortaya çıkan gelişmedir. Örneğin, spor bir toplumsal olgudur.
Spor sosyolojisi nedir?
Bu alanda çalışan birçok araştırmacıya göre spor sosyolojisi sosyolojinin bir alt dalıdır. Bu doğrultuda bakıldığında, spor sosyolojisinin sosyolojinin genel kavram ve kuramlarını spor alanına uyguladığını söyleyebiliriz. Spor tarihsel, kültürel ve toplumsal güçler bağlamına yerleştirilerek değerlendirilir. Bu bağlamda spor, sadece fiziksel performans olarak değil belirli bir toplumsal ve kültürel ortamda yaşayan bireylerin duygu ve düşünceleriyle deneyimledikleri bir toplumsal olgu olarak düşünülmektedir.
Spor Dünyası kavramı neyi ifade etmektedir?
Smith (2007) tarafından kullanılan Spor Dünyası kavramı spora katılımın bireysel bir eylemden ziyade kurumsal bir eylem olmasını ifade etmektedir. Spor Dünyası spor ile ilgili her şeyin kurumsallaştığı sporcu ve antrenör arasındaki profesyonel ilişki, spor turnuvalarının medyada sunumu içerikli sözleşmeler, sporcuların ve antrenörlerin spor kulüpleri ile imzaladıkları sözleşmelerbir dünyada sporun ekonomi, politika, eğitim ve hukuk sistemi ile olan ilişkisine işaret etmektedir. Spor Dünyasında gönüllülükten ziyade kapitalizmin kuralları işlemektedir.
Sembolik etkileşim kuramına yapılan eleştiriler nelerdir?
Sembolik etkileşim kuramına yönelik eleştirilerden birisi iktidar ilişkilerinin ihmal edildiği konusundadır. Etkileşim kuramcıları sporu incelerken bireysel etkileşimler ve anlamlandırmaların ötesinde iktidar ilişkilerini yeterince dikkate alınmamaktadır. İkinci eleştiriye göre anlamlandırmaların, etkileşimlerin ve kimlik yapılanmasının spor kurumlarıyla ilişkisi konusunda çok net açıklamalar sunmamaktadır.
Çok kültürlülük ne anlama gelmektedir?
En basit anlamda çok kültürlülük, farklı kimliklerin birlikte var olabilmesidir. Çok kültürlülük, bireylerin sahip olduğu ırk, etnik yapı, dil, cinsel yönelim, toplumsal cinsiyet, engelli olma, yaş, toplumsal sınıf, dini inanç gibi farklı kültürel boyutların farkına varılmasıdır.
Spor nedir?
Sporun geleneksel tanımına bakıldığında, sporun kişisel tatmin ya da dışsal ödüllerle güdülenen insanlar tarafından gerçekleştirilen göreli karmaşık fiziksel becerilerin dahil olduğu kurumsallaşmış yarışma içerikli olan aktiviteler olarak tanımlandığı görülmektedir.
Toplumsallaşma kavramı nedir?
Bebeğin doğduğu toplumda yaşayabilmesi ve varlığını devam ettirebilmesi için gerekli olan becerileri edinmesi sürecidir. Kültürel ve toplumsal öğrenme sürecidir. Fakat bu süreç toplumsal ortamın bize etkide bulunduğu tek yönlü işleyen bir süreç değildir.
Toplumsal yapı kaça ayrılmaktadır, bunlar nelerdir?
Toplumsal yapı, kültürel ve fiziki yapı olmak üzere ikiye ayrılmaktadır. Kültürel yapı toplum içerisinde yer alan toplumsal ilişkileri, toplumsal grupları, bireylerin toplumsal konumlarını ve toplumsal rollerini kapsamaktadır. Fiziki yapı toplumun içerisinde bulunduğu coğrafi mekan ve nüfusun yerleşim tarzıdır. Kültürel yapı ve fiziki yapı toplumdan topluma değişir.
Spor sosyolojisi ile spor psikolojisinin arasındaki fark nedir?
Spor psikologları spor ortamında yer alan bireylerin davranışları ile ilgilenirler. Algılar, tutum, motivasyon, kaygı, stres ve öz-güven gibi konular üzerinde çalışmaktadırlar. Aynı zamanda kişiler ve gruplar arasında etkileşim de spor psikolojisinin çalışma konularıdır. Spor sosyologları ise insanların içinde yaşadıkları toplumsal ve kültürel ortam bağlamında ilişkileri incelemektedirler. Örneğin, spor psikologları bireylerin spora katılımlarında etkili olan psikolojik etkenleri araştırırlar. Bireyler hangi güdülerle spora katılırlar sorusunun cevabını ararlar. Buldukları cevaplar arasında diğer bireylerle toplumsal ilişki kurmak, kendi yeterliklerini test etmek, kendilerini özgür hissedecekleri bir etkinliğe katılmak gibi nedenler yer alabilir. Aynı konu üzerinde araştırma yapan spor sosyoloğu ise bireylerin spora katılımlarına etki eden toplumsal ve kültürel etkenler nelerdir sorusunun cevabını arar. Buldukları cevaplar arasında toplumda egemen olan spor anlayışı, ailelerin çocuklarını spora yönlendirme(me) nedenleri, sporda hakim olan kültürel söylemler, sosyoekonomik düzey ve eğitim düzeyi gibi nedenler yer alabilir.
Sembolik etkileşim kuramına göre spor nasıl değerlendirilir?
Sembolik etkileşim kuramına göre insanların spora katılımları, diğer insanlarla kurdukları toplumsal ilişkiler bağlamında ele alınmalıdır. Bu kurama göre spor, toplumsal etkileşimle yaratılan bir kültür formudur. İşlevsel ve çatışma kuramlarından farklı olarak spor toplumun bir yansıması olarak kabul edilmez. Spor, toplumun yansımasından çok daha fazladır, spor kendi içinde kültür üreten bir toplumsal alandır. Sembolik etkileşim kuramcıları, sporda kültürün nasıl üretildiğini araştırırken kimlik, anlam, toplumsal gruplar arası ilişkiler ve alt kültürler üzerine odaklanmışlardır. Sembolik etkileşimin birey vurgusu doğrultusunda spor ortamında yer alan bireylerin öznel deneyimleri söz konusudur. Başka bir ifadeyle spor ortamında yaşanılanların anlamı bireyler için farklılaşabilmektedir. Örneğin, profesyonel sporcuların yaşamlarında spora yükledikleri anlam, bir alt kültür olma özelliği taşıyabilen riskli sporlarda (tırmanış, dağcılık vb.) yer alan bireylerin kendilerine ait kültürleri sahiplenme biçimleri, sporcu kimliğinin oluşumunu etkileyen çevresel ve bireysel etkenler önemli araştırma konularından bazılarıdır.
Eleştirel kuram nasıl bir yaklaşım sunar?
Eleştirel kurama göre toplumsal yapıda her zaman uyum olmadığı gibi her zaman bir çatışma da söz konusu değildir. Bireyler ve toplumsal gruplar arasında iktidar ilişkilerinin belirlediği çeşitli mücadelelerin gerçekleştiği müzakereler gerçekleşmektedir. Başka bir ifadeyle toplum, farklılıklarla tanımlanan bireyler ve toplumsal gruplar arasında müzakerelerin yaşandığı bir yapıdadır. Kuramın toplumsal yapıyı analizde kullandığı temel kavramlar kültür, ideoloji ve iktidar ilişkileridir. Toplumsal yapıda kültürün nasıl üretildiği ve bu üretimde iktidar ilişkilerinin rolü anlaşılmaya çalışılmaktadır. Özellikle iktidar sahibi olmayanların ya da güçten yoksun olanların yaşamları, deneyimleri toplumsal yapının analizinde öncelikli konulardır. Bu bireylerin toplumsal yaşamlarını anlayabilmek için farklılıkların ve zıtlıkların var olduğu bir toplumsal yapı anlayışının bulunması önemlidir.
Bireyler birden fazla toplumsal konuma sahip olabilir mi?
Bireyler aynı zamanda farklı toplumsal konumlara sahip olabilirler. Örneğin bir kadın aynı zamanda anne ve profesyonel sporcu olabilir.
Sporun sosyo-kültürel analizinin yapılmasında faydalanılan temel disiplin alanı nedir?
Sporun sosyo-kültürel analizinin yapılmasında faydalanılan temel disiplin sosyolojidir. Sporun sosyokültürel boyutlarını anlayabilmek için sosyolojinin kavramlarını, kuramlarını ve araştırma yöntemlerini kullanırız.
Toplumsal rol nedir?
Bireylerin toplumsal konumlarına göre kendilerinden beklenen hak ve görevlerdir. Bireyler farklı toplumsal konumlarına göre farklı toplumsal rollere sahip olabilirler. Örneğin üniversitede okuyan bir profesyonel sporcu, sporcu rolü ile birlikte öğrenci rolüne de sahiptir.
Spor ve oyun arasındaki farklar nelerdir?
Oyun gönüllü bir etkinliktir ve oyuncuların oyuna katılımda hür iradeleri belirleyicidir. Oyunda standartlaşmış kurallar yoktur. Oyunu bazen resmi olmayan normlar yönlendirirken bazen kendiliğinden ortaya çıkan kurallar yönlendirebilir. Oyunda belirsizlik vardır; oyunun sonuçları tahmin edilemez. Örneğin, okullarda teneffüs saatlerinde bahçede çocuklar koşarak, top atarak oyun oynamaktadırlar. Spor ise daha çok fiziksel etkinliklerin gerçekleştirildiği bir ortam olarak ele alınmaktadır. Bu ortamın yapısını katılımcıların eğilimleri ve etkinliklerin çeşidi belirlemektedir. Sporu yönlendiren standart kurallar vardır. Kendiliğinden gelişen, belirsizliğin olmadığı bu ortamda katılımcıların rolleri belirlidir ve bireysel sorumluluk yüksektir. Katılımcıların ilgi ve ihtiyaçlardan ziyade fiziksel ve zihinsel performans üst düzeydedir.
Çok kültürlülüğün temelinde hangi kavram yer almaktadır?
Çok kültürlülüğün temelinde kimlik kavramı yer almaktadır. Kimlik, bir grubun ya da bir bireyin kendini diğer gruplardan ya da bireylerden ayırt edici özelliklerinin bütünü olarak tanımlanabilir. Başka bir ifadeyle kimlik, kişinin tanınmasını sağlayan özellikleridir. Kimlik konusu hem psikologlar (kişilik kavramı daha ön plandadır) hem sosyologlar tarafından çalışılan bir konu olmakla birlikte, konunun sosyologlar tarafından araştırılan boyutu toplumsal hayattaki kimliklerdir. Örneğin, milli kimlik, etnik kimlik, cinsel kimlik vb. Sosyolojik yaklaşıma göre kimliğin yapılanmasında geniş toplumsal etmenler söz konusudur.
Toplumsal konum ne ifade etmektedir?
Bireylerin veya toplumsal grupların içinde yaşadıkları toplum tarafından kendilerine yüklenen mevkidir. Örneğin, sporculuk, antrenörlük ve bir spor kurumunda yöneticilik birer toplumsal konumdur.
Sembolik etkileşim kuramı nasıl bir yaklaşım sunar?
Bu kuram birey ve çevre etkileşimini vurgulamaktadır. Bu kurama göre toplum, insanları, davranışları ve insanlar arası ilişkileri etkilediği gibi insanlar da toplumu etkiler. Dolayısıyla birey ve toplum birbirinden ayrılmaz bir karşılıklı ilişki içerisindedirler. İnsanlar birbirleriyle iletişimlerini çeşitli semboller aracılılığıyla gerçekleştirirler. En önemli semboller dil ve jestlerdir. İnsanların yaşadıkları toplumsal çevre ile karşılıklı ilişkisi kullandığı sembolleri ve yaşanılanlara verdiği anlamları belirler. İnsanlar içine girdikleri toplumsal etkileşim sürecinde toplumu farklı anlamlandırabilir ve kendilerini farklı tanımlayabilirler; yani kimliklerini yapılandırırlar. Ayrıca insanların karar vermelerinde ve harekete geçmelerinde bu toplumsal etkileşim ve bu etkileşim sonucu yaptıkları anlamlandırmalar belirleyicidir. Dolayısıyla, insan toplumsal yaşamda edilgen bir tutum sergilemez, aksine etkin bir tutuma sahiptir.
Feminist kuramcılara göre spor nasıl değerlendirilmektedir?
Feminist kuramcılara göre spor da toplumsal cinsiyet ilişkilerine göre yapılandırılan bir toplumsal kurumdur. Ayrıca spor, erkeklerin sayısal ve kültürel hakimiyetinin söz konusu olduğu erkek egemen bir alandır. Feminist kuramcıların önemli vurgularından birisi spora eşitliğin gelmesi için öncelikle kadın sporcuları ve onların deneyimlerini ikincilleştirmeyen, değersizleştirmeyen bir spor kurumunun oluşturulması gerekmektedir. Bu bağlamda farklı feminist düşüncelerin sporda kadının konumuna yönelik yaklaşımları farklılaşmakla beraber temel bir ortaklık vardır: kadınların başarılarını önemsizleştiren, cinsiyetçi yapıya sahip sporda kadın sporcuları ve onların deneyimlerini daha görünür kılmak ve spor ortamını her birey için eşitlikçi bir yapıya kavuşması için öneriler geliştirmek.
Toplum nedir?
Belirli bir coğrafi mekanda yaşayan, tarihi gelişme içinde biçimlenmiş bulunan, çevrelerindeki öteki insan topluluklarından ayrı bir kimliklerinin olduğunun farkında olan, karşılıklı etkileşim içinde bulunan insanların oluşturduğu en geniş gruplaşmadır.
İşlevsel kuramın öncüleri kimlerdir?
Sosyolojideki en eski kuramsal yaklaşımlardan birsi olan işlevsel kuramın öncüleri Auguste Comte, Herbert Spencer ve Emile Durkheim’dır.
İşlevsel kuram nasıl bir yaklaşım sunar?
İşlevsel kuram toplumların incelenmesinde bütünlüklü bir yaklaşım sunar. İşlevsel kuram zaman içerisinde farklı görüşlerle değişime uğramış olmakla birlikte, farklı görüşlerdeki ortak özellik toplumsal kurumların, toplumsal olguların ve olayların toplum içinde yerine getirdikleri işlevlere göre bütünlüklü bir yaklaşımla incelenmesi gerektiğidir. Bu yaklaşıma göre toplum, aralarında bir iç bağımlılığı olan toplumsal kurumlardan oluşan bir organizmadır. Organizmanın ayakta kalabilmesi yani yaşamaya devam edebilmesi her bir organın işlevlerini yerine getirmesine bağlıdır. Başka bir ifadeyle, her bir toplumsal kurumun toplumun sürekliliğinin sağlanmasına önemli katkıları vardır.
Kültür hangi özelliklere sahiptir?
• Kültür, toplumsal yaşamın kaçınılmaz bir sonucudur. • Kültür, toplumsallaşma sürecinde öğrenilir. • Toplumsallaşma süreci ile kültürün sürekliliği sağlanır. • Dil kültürün sürekliliğini sağlar. • Kültür toplumlara ve zamana göre değişir.
Sosyolojinin inceleme alanları nelerdir?
Toplumun yapısı, yapıda meydana gelen değişimler, bu değişimlerde ekonomi, siyaset, din, eğitim ve kültür gibi etmenlerin oynadığı roller sosyolojinin inceleme alanlarıdır.
Eleştirel kurama göre spor nasıl değerlendirilir?
Eleştirel kurama göre spor, toplumun bir yansımasından öte bir şeydir. Sadece toplumda egemen olan kültürün spor alanında yeniden üretilmesi söz konusu değildir. Spor kendi başına bir kültürel ortama sahiptir; bir kültür üretilir ve yeniden üretilir. Eleştirel kuramcılara göre bu kültürün üretilmesinde iktidarın önemli bir rolü vardır ve bu kültür her bireyi kapsamamaktadır. Dolayısıyla, bu kuramın spora eleştirel bir bakışı bulunmaktadır. Spor, her etnisiteden, ırktan, cinsiyetten, cinsel yönelimden ve toplumsal sınıftan bireylerin özgürce katılabildikleri, söz hakkına sahip olabildikleri bir alan değildir. Eleştirel kuramcılar spor alanında söz sahibi olamayanların, seslerini duyuramayanların deneyimlerini, hikayelerini anlamaya çalışmaktadırlar.
Çatışma kuramı nasıl bir yaklaşım sunar?
Büyük oranda Karl Marx’ın düşüncelerine dayanan çatışma kuramına göre, toplum bir bütünlük gösteren organik bir yapıdan daha çok çatışan, birbiriyle zıt özellikler taşıyan toplumsal sınıflardan oluşan bir yapıdadır. Bu düşünceye göre toplum, toplumsal yapılardan ve bu yapılar arasındaki ilişkilerden oluşur. İki yapı vardır: alt yapı ve üst yapı. Üst yapı ekonomi yapıyı, yani üretim araçları ve bunların işletilmesini kapsar iken, alt yapı üretim ilişkilerini yani ideolojik boyutu kapsar. Bu iki yapıyı belirleyen toplumun ekonomik yapısı ve ekonomik gücüdür. Toplumda ekonomik gücün (üretim araçlarının kimin elinde olduğu ve nasıl kullanıldığı) ve olanakların kimin lehine ve aleyhine olduğu önemlidir. Toplumda üretim araçlarına sahip olan burjuva sınıf ile üretim araçlarından yoksun olan proletarya sınıfı vardır. Bu iki sınıf arasında çatışma kaçınılmazdır. Dolayısıyla toplumsal yapıda meydana gelecek her türlü değişme ve gelişme bu iki sınıf arasındaki çatışma sonucu ortaya çıkar. Başka bir ifadeyle toplumsal çatışma toplumların ilerlemesine toplumsal uyumdan daha çok katkıda bulunur.
Toplumsal tabakalaşma ne demektir?
Toplumsal tabakalaşma toplumdaki gruplar arasındaki maddi ya da simgesel ödüllere erişebilmeleri açısından söz konusu olan yapılaşmış eşitsizliklerin varlığı olarak tanımlanmaktadır. Daha basit bir ifadeyle toplumu oluşturan bireylerin hiyerarşik olarak bazı ölçütlere göre farklılaşmasıdır. Farklılaşmaya neden olan ölçütler ekonomik düzey, toplumsal statü, meslek, eğitim düzeyi, din ve ırk olabilmektedir.
Cinsiyet nedir?
Cinsiyet kavramı kadının ve erkeğin biyolojik ve fizyolojik olarak taşıdığı özelliklerdir.
Toplumsallaşma sürecinde etkili olan ajanlar nelerdir?
Toplumsallaşma sürecinde etkili olan bazı toplumsallaşma ajanları vardır: aile, okul, arkadaşlar ve medya vb. Bu ajanlar bireyin toplumsallaşmasında etkin rol oynamaktadırlar. Ayrıca bu ajanlar, bireylerin spora yönelik tutumlarının oluşmasında ve sporla tanışmalarında da önemlidirler.
Sporu sosyo-kültürel bağlamda anlamak için yardımcı olan temel kuramlar nelerdir?
• İşlevsel kuram • Çatışma kuramı • Sembolik etkileşim kuramı • Eleştirel kuram • Feminist kuram.
Toplumsal olay nedir?
Toplum içinde meydana gelmiş olup, duyulan ve görülen, başlangıç ve bitiş noktaları belli olan her şeydir. Örneğin, Dünya Şampiyonasında iki ülkenin milli takımları arasında gerçekleştirilen voleybol maçı bir toplumsal olaydır.
Feminist kuram nasıl bir yaklaşım sunar?
Feminist kuramcılara göre toplumsal hayat toplumsal cinsiyet ilişkilerine göre yapılandırılmıştır. Dolayısıyla toplumsal hayatı anlamak toplumsal cinsiyet ilişkilerini anlamayı gerektirir. Toplumu yapılandıran toplumsal cinsiyet ilişkilerinde kadın ve erkek arasında eşitlik söz konusu olmamakla birlikte, toplumsal yapı erkeği kadına göre daha ayrıcalıklı kılan bir yapıdır. Feminist kuramcılar bu eşitsiz, erkeği kadına göre daha ayrıcalıklı yapan toplumsal yapıyı anlayarak kadının toplumsal konumunun iyileştirilmesi ve nihai olarak toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlandığı bir toplumun oluşturulması için politikalar üretmektedir. Temel vurgu ve temel hedef benzer olmakla birlikte özellikle politikaların üretilmesinde farklılaşan çeşitli feminizmler vardır: Liberal feminizm, radikal feminizm, sosyalist feminizm, kültürel feminizm vb.
Kültür nedir?
Genel olarak kültür, toplum yaşamında insanların bireysel ya da grup olarak yarattıkları/benimsedikleri yaşam tarzı olarak tanımlanmaktadır.
Eleştirel kurama yönelik yapılan eleştirel nelerdir?
Eleştirel kurama yönelik iki temel eleştiri bulunmaktadır. Eleştirel kurama göre toplumsal sorunların açıklanmasında ve çözülmesinde tek bir yol yoktur. Bu görüş spor alanının analizinde, sporun bir değişim için alan olabilmesi konusunda belirsizlikler yaratmaktadır. Bir diğer eleştiri marjinal gruplara yönelik varsayımlar ile ilgilidir. Sporun eleştirisi yapılırken çoğunlukla egemen değerlerin dışında kalan, marjinalleştirilmiş gruplar üzerinde yapılan araştırmalardan yola çıkılmaktadır. Fakat bu gruplar her zaman toplumsal eşitlik ve adalet ile ilgili değerlere sahip olmayabilirler.
Toplumsal sınıf ile spora katılım ilişkisi nasıl açıklanabilir?
Toplumsal sınıf Karl Marx’ın ekonomi temelli sınıf kavramı olarak ele alındığında, toplumsal sınıf ve spora katılım ilişkisi öncelikle ekonomi temelli açıklanmaktadır. Spora katılımda toplumsal sınıf önemli bir belirleyendir. Özellikle gelir düzeyi spora katılımda çok önemli bir role sahiptir. Yüksek gelirli bireyler ve gruplar spora daha çok katılmaktadırlar. Ayrıca, yapılan ulusal ve uluslararası (örneğin Fransa, Amerika ve İngiltere) araştırmalarda, üst toplumsal sınıftan bireylerin golf, yelken, tenis ve kayak vb. sporlara katıldığı, alt toplumsal sınıftan bireylerin ise güreş, boks ve halter gibi sporlara katıldıkları gözlenmiştir.
Toplumsal sınıf kavramının toplumsal tabakalaşma kavramından ayıran fark nedir?
Modern toplumlardaki toplumsal tabakalaşma biçimi toplumsal sınıf ayrışımıdır. Toplumsal sınıflardan oluşan toplumlarda bireyler arasındaki tabakalaşmanın temelinde ekonomik farklılık yatmaktadır. Ekonomik farklılık olarak anlatılmak istenen maddi kaynaklara sahiplik ve bu kaynakların denetimidir. Toplumsal sınıf, benimseyebildikleri yaşam biçimi türlerini önemli ölçüde etkileyen ortak ekonomik kaynakları paylaşan büyük ölçekli insan gruplaşmaları olarak tanımlanabilir.
Toplumsal cinsiyet nedir?
Toplumsal cinsiyet kavramı kadının ve erkeğin taşıdığı kültürel, toplumsal ve tarihi özellikleri, toplumun kadına ve erkeğe verdiği rol ve sorumlulukları ve toplumsal beklentileri ifade etmektedir.
Toplumsal cinsiyet rolü ne demektir?
Toplumsal cinsiyet farklılıklarına dayalı olarak kadından ve erkekten beklenen toplumsal rol ve sorumluluklar toplumsal cinsiyet rolü kavramı ile tanımlanmaktadır. Bu bağlamda kadınlık ve erkeklik, toplum tarafından kadına ve erkeğe uygun görülen toplumsal cinsiyet rollerini ifade etmektedir.
Toplumsal cinsiyet eşitliği nedir?
Fırsatlara ve kaynaklara erişimde, kullanmakta ve kontrol etmekte kadının ve erkeğin eşit bir konumda olmasıdır. Kadının ve erkeğin sahip olduğu sorumluluklara ve rollere eşit derecede değer verilmesidir.
Tarihsel olarak kaç tür tabakalaşma tipi vardır?
Tarihsel olarak dört temel tabakalaşma tipi görülmektedir: kölelik, kast, mülk sistemi ve toplumsal sınıf.
Çatışma kuramı içinde kitle sporları nasıl değerlendirilmektedir?
Çatışma kuramına göre profesyonel spor dışında yer alan kitle sporları ekonomik gücü elinde tutan zengin sınıf tarafından düzenlenmekte ve desteklenmektedir. Bu kitle sporları organizasyonlarına katılan insanlar toplumsal meselelerden (ekonomik ve toplumsal eşitsizliklerden) uzaklaşırlar. Aynı zamanda kapitalist dünyanın ilkeleriyle yönetilen sporda geçerli olan değerleri her ne pahasına olursa olsun kazanmak, yarışmak, tüketmek- öğrenerek içselleştirirler. Böylelikle geniş kitlelerin sorgulamadan kabul ettikleri kapitalist değerlerin spor ortamında yeniden üretilmesi sağlanır ve mevcut düzen devam eder.
Çatışma kuramcıları spor analizlerinde profesyonel sporu nasıl değerlendirir?
Çatışma kuramcılarının spor analizlerinde profesyonel sporun ayrı bir yeri vardır. Profesyonel sporcunun yaşamı antrenör-sporcu-yönetici üçgeninde gerçekleşen ekonomik ilişki bağlamında incelenmektedir. Bu bağlamda profesyonel sporcunun emeğinin/bedeninin endüstriyel sporda hakim olan tahakküm ilişkilerinde sömürüldüğü ileri sürülmektedir. Bu yaklaşımda spor ve sporcu kapitalist sistem içerisinde kullanılmaktadır. Profesyonel spor sadece bir spor değil bir meslek/iş alanıdır, dolayısıyla sporcu da mesleğini yerine getiren bir çalışandır. Sporcular fabrikalardaki isçiler gibi ekmeklerini kazanabilmek için bir antrenman döngüsü içerisinde başarı ve üstün verimlilik ilkesine göre çalışmaktadır. Bu bağlamda çatışmacı kuramcılar sporu, sporcuların bedenlerine yabancılaştığı ve bedenlerinin sömürüldüğü bir etkinlik olarak görürler.
Çatışma kuramına yapılan eleştiriler nelerdir?
Çatışma kurama yönelik üç temel eleştiri bulunmaktadır. Birinci olarak aynı işlevsel kuramda olduğu gibi, çatışmacı kuramda da sporun toplumun ihtiyaçlarının karşılanmasına hizmet ettiği vurgulanmaktadır. Tabii burada kapitalist toplumun ihtiyaçları söz konusudur. Bu kapsamda çatışmacı kuramda, sporun bireylerin ve toplumun güçlenmesine hizmet edebilecek boyutları göz ardı edilir. Kapitalist toplumda spora katılım yoluyla kendi bireysel ve toplumsal yaşamlarında olumlu değişimlerin olabileceği ileri sürülmez. İkinci eleştiriye göre çatışmacı kuram, toplumsal yaşamı sadece ekonomik ilişkiler bağlamında ele alır. Bu bağlam sporun üst sınıfların alt sınıfları sömürme aracı olarak kullanıldığını ileri sürer. Fakat özellikle kitle sporları, rekreasyonel sporlar sadece ekonomik etkenler ve üst sınıfların ilgileri doğrultusunda şekillenmez. Son eleştiriye göre çatışmacı kuram, toplumsal sınıfa vurgu yaparak toplumsal hayatın farklı toplumsal sınıflardan bireylerin deneyimleri doğrultusunda inceler. Fakat toplumsal hayatta toplumsal sınıfın dışında kimlikler de söz konusudur: toplumsal cinsiyet, ırk, yaş, dini inanç, cinsel yönelim vb. Örneğin bireylerin spor tercihlerinin belirlenmesinde toplumsal cinsiyet ve ırk da belirleyici olabilmektedir.
Spor sosyolojisi nedir?
Bu alanda çalışan birçok araştırmacıya göre spor sosyolojisi sosyolojinin bir alt dalıdır. Bu doğrultuda bakıldığında, spor sosyolojisinin sosyolojinin genel kavram ve kuramlarını spor alanına uyguladığını söyleyebiliriz. Spor tarihsel, kültürel ve toplumsal güçler bağlamına yerleştirilerek değerlendirilir. Bu bağlamda spor, sadece fiziksel performans olarak değil belirli bir toplumsal ve kültürel ortamda yaşayan bireylerin duygu ve düşünceleriyle deneyimledikleri bir toplumsal olgu olarak düşünülmektedir.
Spor sosyolojsi toplumsal ve kültürel hayatın bir parçası olarak sporu inceler. Toplumun bir üyesi olarak bireyin spora ve fiziksel aktiviteye katılımı toplumun sosyo-kültürel yapısının dışında gerçekleşen bir pratik değildir. Ayrıca sosyo-kültürel yapının bireylerin spora katılımını etkilemesiyle birlikte spora katılan bireylerin de sosyo-kültürel yapıyı etkileme gücü vardır. Spor sosyolojisinde ele alınan konular bu karşılıklı etkileşim süreci bağlamında değerlendirilmektedir.
Kültür sporu nasıl etkilemektedir?
Kültürlerin bir parçası olarak spora yüklenen anlam ve bu anlam doğrultusunda tercih edilen sporlar şekillenebilmektedir. Sporun anlamı farklı kültürlere ve tarihe göre değişebilmektedir. Örneğin, mücadele sporları olarak tanımlanan geleneksel sporlar olan karate ve judoya Uzak Doğu ve Asya ülkelerinde kültüre ve geleneğe bağlı anlamlar atfedilebilirken, Batı toplumlarında bu sporlar geleneksellikten uzak modern sporun dalları olarak görülebilmektedirler. Başka bir örnek: güreş ülkemizde milli bir spor /ata sporu olarak değerlendirilebilirken, başka ülkelerde sadece temas sporlarından biri olarak görülebilmektedir.
Kültürün özellikleri nelerdir?
- Kültür, toplumsal yaşamın kaçınılmaz bir sonucudur.
- Kültür, toplumsallaşma sürecinde öğrenilir.
- Toplumsallaşma süreci ile kültürün sürekliliği sağlanır.
- Dil kültürün sürekliliğini sağlar.
- Kültür toplumlara ve zamana göre değişir.
Kültürleme ve kültürlenme nedir?
Kültürleme ve kültürlenme kavramları kültürün üretilmesinde ve sürekliliğinin sağlanmasında önemlidir. Kültürleme kültürün toplum içindeki grupları ve bireyleri etkileme süreci olarak tanımlanırken, kültürlenme bireyin toplumun kültürünü öğrenmesi ve benimsemesi olarak tanımlanmaktadır.
Sporu sosyo-kültürel bağlamda anlayabilmemize yardımcı temel kuramlar nelerdir?
Sporun sosyo-kültürel analizinin yapılmasında sıklıkla kullanılan temel kuramlar; işlevsel, çatışma, sembolik etkileşim, eleştirel ve feminist kuramlardır. Bu kuramlar farklı toplumlarda, kültürlerde ve tarihlerde spor ve toplumsal hayat arasındaki ilişkiyi ve bu ilişki çerçevesinde bireylerin spor deneyimlerini anlayabilmemize, farklı araştırma soruları sorabilmemize, bilgileri yorumlayabilmemize ve derinlemesine incelemeler yapabilmemize yardımcı olurlar.
Çatışma kuramına göre spor nasıl ele alınmaktadır?
Büyük oranda Karl Marx’ın düşüncelerine dayanan çatışma kuramına göre, toplum bir bütünlük gösteren organik bir yapıdan daha çok çatışan, birbiriyle zıt özellikler taşıyan toplumsal sınıflardan oluşan bir yapıdadır. Bu düşünceye göre toplum, toplumsal yapılardan ve bu yapılar arasındaki ilişkilerden oluşur. İki yapı vardır: alt yapı ve üst yapı. Üst yapı ekonomi yapıyı, yani üretim araçları ve bunların işletilmesini kapsar iken, alt yapı üretim ilişkilerini yani ideolojik boyutu kapsar. Bu iki yapıyı belirleyen toplumun ekonomik yapısı ve ekonomik gücüdür. Toplumda ekonomik gücün (üretim araçlarının kimin elinde olduğu ve nasıl kullanıldığı) ve olanakların kimin lehine ve aleyhine olduğu önemlidir. Toplumda üretim araçlarına sahip olan burjuva sınıf ile üretim araçlarından yoksun olan proletarya sınıfı vardır. Bu iki sınıf arasında çatışma kaçınılmazdır. Dolayısıyla toplumsal yapıda meydana gelecek her türlü değişme ve gelişme bu iki sınıf arasındaki çatışma sonucu ortaya çıkar. Başka bir ifadeyle toplumsal çatışma toplumların ilerlemesine toplumsal uyumdan daha çok katkıda bulunur.
Spor da toplumsal sınıflara bölünmüş toplum yapısının özelliklerini taşımaktadır. Aynı işlevsel kuramın ileri sürdüğü gibi spor toplumun bir yansımasıdır. Fakat bu kurama göre toplum sınıflar arası çatışmanın olduğu bir toplumdur. Sınıflar arasındaki tahakküm ilişkileri sporun toplumdaki konumunu, hangi toplumsal sınıfta nasıl bir amacı olduğunu belirler. Üst toplumsal sınıfların alt toplumsal sınıflar üzerindeki tahakkümü dikkate alındığında, spor toplumda ekonomik gücü elinde bulunduran üst toplumsal sınıflar tarafından yönetilmektedir. Başka bir ifadeyle spor iktidarda bulunan toplumsal sınıflara hizmet etmektedir. Bu kapsamda spor, toplumsal sınıflar arasındaki eşitsizliği yeniden üretmekte, gücü olanlara bir ayrıcalık tanımaktadır.
Sporun sosyo-kültürel analizinin yapılmasında faydalanılan temel disiplin nedir?
Sporun sosyo-kültürel analizinin yapılmasında faydalanılan temel disiplin sosyolojidir. Sporun sosyo-kültürel boyutlarını anlayabilmek için sosyolojinin kavramlarını, kuramlarını ve araştırma yöntemleriyle birlikte son yıllarda kültürel çalışmalar, medya çalışmaları ve toplumsal cinsiyet çalışmaları, sporun bu boyutta analizinin yapılabilmesinde sıklıkla başvurulan alanlar olmaktadır. Sporun sosyo-kültürel analizini yapan araştırmacıların temel hedefleri sporun var olduğu kültürleri ve toplumları; spor ortamındaki kültürü ve spordaki insanların ve grupların deneyimlerini anlamaktır. Spor sosyolojisinin sosyolojinin genel kavram ve kuramlarını spor alanına uyguladığını söyleyebiliriz. Spor sosyolojisi sporu tarihsel, kültürel ve toplumsal güçler bağlamına yerleştirerek değerlendirmektedir.
Sporun tanımının spor sosyolojisinde çalışanlar ve sporun sosyokültürel boyutlarını analiz eden araştırmacılar için temel bir problem olmasının nedenleri nelerdir?
Sporun tanımı spor sosyolojisinde çalışanlar ve sporun sosyokültürel boyutlarını analiz eden araştırmacılar için temel bir problemdir. Sporun tanımı farklı bilimsel disiplinlere göre değişmekle birlikte, spor sosyolojisinde farklı kuramsal yaklaşımlara ve farklı toplumsal kültürlere göre de değişebilir. Spor tarihsel ve mekansal bir noktaya bağlı olmadan dünya üzerinde yer alan hemen her toplumda yaygın olarak var olan önemli bir toplumsal olaydır.
Sporda toplumsal cinsiyet çalışmalarının dayandığı kuram hangisidir? Toplumsal cinsiyet çalışmalarının eleştirdiği konular nelerdir?
Sporda toplumsal cinsiyet çalışmalarının büyük bir çoğunluğu, özellikle eleştirel kuramlardan biri olarak kabul edilen feminist kuramlar doğrultusunda gerçekleştirilen çalışmalardır. Toplumsal cinsiyet çalışmalarında, kadın ve erkeğin spor alanında yaşadıkları deneyimlerin farklı olduğu, kadın sporcuların başarılarının erkek sporcuların başarılarından daha az değerli görüldüğü, kadın ve erkeklerin her spor dalında özgür ve eşit bir biçimde katılamadıklarının eleştirisi yapılmaktadır.
Spor ve toplumsal sınıf ilişkisi Pierre Bourdieu’nun sosyolojik yaklaşımı kapsamında nasıl ele alınmaktadır?
Çalışmaları, eleştirel toplumsal kuramın içerisinde değerlendirilen Pierre Bourdieu’nun sosyolojik yaklaşımının merkezinde, toplumsal hayatın bir insan pratiği olarak görülmesi gerektiği ve insan eylemi ile toplumsal yapı arasında dinamik ve diyalektik bir ilişki olduğu yer almaktadır. Bourdieu’nun kuramı, “ nesnel yapılar ve bu yapıların gerçekleştiği ve onları yeniden üretmeye eğilimli olan öznel konumlar arasındaki diyalektik ilişki bütünlüğü” olarak anlaşılmalıdır.
Pierre Bourdieu de Karl Marks gibi toplumsal hayattaki eşitsizlikleri, toplumsal sınıf çatışmalarını ve toplumsal hayatı düzenleyen tahakküm ilişkilerini ele almaktadır. Fakat Karl Marks’dan farklı olarak, Bourdieu toplumsal hayatta ekonomik ilişkilere dayanan tek bir iktidar biçiminin olmadığını ileri sürmektedir. Her türlü iktidar biçimini sermaye olarak adlandıran Bourdieu’ye göre çeşitli sermaye biçimleri vardır: toplumsal sermaye, kültürel sermaye, sembolik sermaye.
Pierre Bourdieu’nun yaklaşımı doğrultusunda spor alanı, değerli olan bedensel sermayenin ekonomik sermayeye dönüştürülmek için oyuncuların mücadele ettikleri bir toplumsal alandır. Bourdieu beden sermayesini toplumsal sınıfların spor beğenilerinin ve spora katılımlarının farklılaşması bağlamında tartışmaktadır.
Kültür nedir?
Kültür, özellikle antropologlar tarafından çok uzun yıllardır incelenen ve çok fazla tanımı
yapılan bir kavramdır. Genel olarak kültür, toplum yaşamında insanların bireysel ya da grup olarak yarattıkları/benimsedikleri yaşam tarzı olarak tanımlanmaktadır. Kültür bizlerin sanat, giyim, zihinsel faaliyet, yeme-içme tercihlerimize ve beğenilerimize göndermede bulunur. Bir toplumun kültürü dediğimizde ise toplumda yaşayan bireylerin toplumsal ve tarihsel süreçte geliştirdikleri inanç, değer, bilgi, alışkanlıklar ve beklentiler aklımıza gelmektedir.
Sosyolojideki en eski kuramsal yaklaşımlardan birisi olan işlevsel kuram sporu nasıl ele almaktadır?
1960’ların sonu ve 1970’lerin başında Kuzey Amerika’da spor sosyolojisinin erken gelişim döneminde işlevsel kuramın etkisi görülmektedir. İşlevsel kuram, erken spor sosyologlarının sporu bir toplumsal kurum olarak analiz edebilmelerine yardımcı olmuştur. İşlevsel kurama göre spor da diğer toplumsal kurumlar (eğitim, hukuk, din vb.) gibi toplumsal hayatın devamının sağlanmasına hizmet eden önemli toplumsal kurumlardan birisidir. Spor insanların, toplumsal grupların ve toplumların yaşamına olumlu katkılarda bulunmaktadır. Bu nedenle spor başlı başına toplumun yararına işleyen bir kurumdur. Sporun toplumun sürekliliğinin sağlanmasında önemli işlevlerinden birisi bir toplumsallaşma ajanı olarak hizmet etmesidir. Spor, farklı bireylere ve farklı toplumsal gruplara kültürel değerlerin öğretildiği, birlik ve bütünlük düşüncelerinin/duygularının kazandırıldığı bir toplumsallaşma ajanıdır. Örneğin, büyük kitlelerin seyirci olarak katıldığı profesyonel ya da amatör futbol takımlarının yaptıkları maçlar toplumda norm olarak kabul edilen ortak değerlerin öğrenildiği, bireyler ve gruplar arasındaki toplumsal bağların ve iletişimin kuvvetlendirildiği ortamlardır. Bu nedenle, işlevsel yaklaşıma göre çocukların ve gençlerin gerek sporcu olarak gerek seyirci olarak spora katılımı desteklenmelidir. Bir toplumsal kurum olarak sporun toplumdaki rolünü anlamak isteyen bir spor sosyoloğu, işlevsel kuramı kullanarak toplum içindeki her bir parçanın sistemin genel ilerlemesine ya da çalışmasına nasıl katkıda bulunduğu üzerinde yoğunlaşmaktadır. Örneğin Türk toplumunu çalışan bir spor sosyoloğu, sporun ekonomi, din ve eğitim ile olan ilişkisiyle ilgilenir ve bir bütün olarak toplumun devamının sağlanmasına nasıl katkıda bulunduğunu araştırır.
İşlevsel kurama yöneltilen eleştiriler nelerdir?
İşlevsel kurama yönelik en önemli eleştiri, kuramın toplumsal değişimi hesaba katmamasıdır. Toplumsal sistemdeki uyumu ve dengeyi çok fazla vurgulayarak toplumsal çatışmaların varlığını önemsemediği eleştirileri bulunmaktadır. Bu eleştiriyle ilişkili olarak işlevsel kurama yöneltilen bir diğer eleştiri kuramın bütün insanları aynı özelliklere sahip olarak görmesi ve bireysel farklılıkları önemsememesidir. Bütün bireyler için eşit katılım ve olumlu kazanımlar söz konusu olmayabilir. Örneğin, kadınların ve erkeklerin spora katılım amaçları ve beklentileri farklıdır. Bu farklılıkları görmezden gelerek bütünlüklü bir toplumsal uyum anlayışıyla hareket etmek bazı kadınların ve bazı erkeklerin spora katılımda olumsuz deneyimlerinin olduğunu görmemizi engelleyebilir.
Sembolik etkileşim kuramı nedir?
Bu kuram birey ve çevre etkileşimini vurgulamaktadır. Bu kurama göre toplum, insanları, davranışları ve insanlar arası ilişkileri etkilediği gibi insanlar da toplumu etkiler. Dolayısıyla birey ve toplum birbirinden ayrılmaz bir karşılıklı ilişki içerisindedirler. İnsanlar birbirleriyle iletişimlerini çeşitli semboller aracılılığıyla gerçekleştirirler. En önemli semboller dil ve jestlerdir. İnsanların yaşadıkları toplumsal çevre ile karşılıklı ilişkisi kullandığı sembolleri ve yaşanılanlara verdiği anlamları belirler. İnsanlar içine girdikleri toplumsal etkileşim sürecinde toplumu farklı anlamlandırabilir ve kendilerini farklı tanımlayabilirler; yani kimliklerini yapılandırırlar. Ayrıca insanların karar vermelerinde ve harekete geçmelerinde bu toplumsal etkileşim ve bu etkileşim sonucu yaptıkları anlamlandırmalar belirleyicidir. Dolayısıyla, insan toplumsal yaşamda edilgen bir tutum sergilemez, aksine etkin bir tutuma sahiptir.
Sembolik etkileşim kuramına göre spor nasıl ele alınmaktadır?
Sembolik etkileşim kuramına göre insanların spora katılımları, diğer insanlarla kurdukları toplumsal ilişkiler bağlamında ele alınmalıdır. Bu kurama göre spor, toplumsal etkileşimle yaratılan bir kültür formudur. İşlevsel ve çatışma kuramlarından farklı olarak spor toplumun bir yansıması olarak kabul edilmez. Spor, toplumun yansımasından çok daha fazladır, spor kendi içinde kültür üreten bir toplumsal alandır.
Sembolik etkileşim kuramcıları, sporda kültürün nasıl üretildiğini araştırırken kimlik, anlam, toplumsal gruplar arası ilişkiler ve alt kültürler üzerine odaklanmışlardır. Sembolik etkileşimin birey vurgusu doğrultusunda spor ortamında yer alan bireylerin öznel deneyimleri söz konusudur. Başka bir ifadeyle spor ortamında yaşanılanların anlamı bireyler için farklılaşabilmektedir.
Sembolik etkileşim kuramına yöneltilen eleştiriler nelerdir?
Sembolik etkileşim kuramına yönelik eleştirilerden birisi iktidar ilişkilerinin ihmal edildiği konusundadır. Etkileşim kuramcıları sporu incelerken bireysel etkileşimler ve anlamlandırmaların ötesinde iktidar ilişkilerini yeterince dikkate alınmamaktadır. İkinci eleştiriye göre anlamlandırmaların, etkileşimlerin ve kimlik yapılanmasının spor kurumlarıyla ilişkisi konusunda çok net açıklamalar sunmamaktadır.
Eleştirel kuram nedir?
Son yıllarda, sporun sosyo-kültürel analizinin yapıldığı araştırmalarda sıklıkla kullanılan kuramlardan bazıları eleştirel kuramlar kapsamında değerlendirilmektedir. Eleştirel kurama göre toplumsal yapıda her zaman uyum olmadığı gibi her zaman bir çatışma da söz konusu değildir. Bireyler ve toplumsal gruplar arasında iktidar ilişkilerinin belirlediği çeşitli mücadelelerin gerçekleştiği müzakereler gerçekleşmektedir. Başka bir ifadeyle toplum, farklılıklarla tanımlanan bireyler ve toplumsal gruplar arasında müzakerelerin yaşandığı bir yapıdadır.
Eleştirel kurama yöneltilen eleştiriler nelerdir?
Eleştirel kurama yönelik iki temel eleştiri bulunmaktadır. Eleştirel kurama göre toplumsal sorunların açıklanmasında ve çözülmesinde tek bir yol yoktur. Bu görüş spor alanının analizinde, sporun bir değişim için alan olabilmesi konusunda belirsizlikler yaratmaktadır. Bir diğer eleştiri marjinal gruplara yönelik varsayımlar ile ilgilidir. Sporun eleştirisi yapılırken çoğunlukla egemen değerlerin dışında kalan, marjinalleştirilmiş gruplar üzerinde yapılan araştırmalardan yola çıkılmaktadır. Fakat bu gruplar her zaman toplumsal eşitlik ve adalet ile ilgili değerlere sahip olmayabilirler.
Feminist kuramcıların toplumsal hayata yönelik görüşleri nasıldır?
Feminist kuramcılara göre toplumsal hayat toplumsal cinsiyet ilişkilerine göre yapılandırılmıştır. Dolayısıyla toplumsal hayatı anlamak toplumsal cinsiyet ilişkilerini anlamayı gerektirir. Toplumu yapılandıran toplumsal cinsiyet ilişkilerinde kadın ve erkek arasında eşitlik söz konusu olmamakla birlikte, toplumsal yapı erkeği kadına göre daha ayrıcalıklı kılan bir yapıdır. Feminist kuramcılar bu eşitsiz, erkeği kadına göre daha ayrıcalıklı yapan toplumsal yapıyı anlayarak kadının toplumsal konumunun iyileştirilmesi ve nihai olarak toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlandığı bir toplumun oluşturulması için politikalar üretmektedir. Temel vurgu ve temel hedef benzer olmakla birlikte özellikle politikaların üretilmesinde farklılaşan çeşitli feminizmler vardır: Liberal feminizm, radikal feminizm, sosyalist feminizm, kültürel feminizm vb.
Toplumsal yapı nedir?
Toplumsal ilişkilerin, toplumsal olayların meydana geldiği, toplumsal grupların yer aldığı, nüfus ile yerleşim tarzının şekillendirdiği, toplumun şekil ve çerçevesi ile ilgili dış görünüşe sahip olan bir toplumsal varlıktır. Toplumsal yapı, kültürel ve fiziki yapı olmak üzere ikiye ayrılmaktadır. Kültürel yapı toplum içerisinde yer alan toplumsal ilişkileri, toplumsal grupları, bireylerin toplumsal konumlarını ve toplumsal rollerini kapsamaktadır. Fiziki yapı toplumun içerisinde bulunduğu coğrafi mekan ve nüfusun yerleşim tarzıdır. Kültürel yapı ve fiziki yapı toplumdan topluma değişir.
Toplumsal konum nedir?
Bireylerin veya toplumsal grupların içinde yaşadıkları toplum tarafından kendilerine yüklenen mevkidir. Örneğin, sporculuk, antrenörlük ve bir spor kurumunda yöneticilik birer toplumsal konumdur. Bireyler aynı zamanda farklı toplumsal konumlara sahip olabilirler. Örneğin bir kadın aynı zamanda anne ve profesyonel sporcu olabilir.