Siyaset Sosyolojisi Dersi 6. Ünite Sorularla Öğrenelim
Siyasi Partiler Ve Siyasi Parti Sistemleri
- Özet
- Sorularla Öğrenelim
Meşruluk krizine iki örnek veriniz.
On sekizinci yüzyıl Fransa’sında ihtilalci gruplar, monarşik egemenlik yerine halk egemenliğinin geçirilmesi için mücadele etmişler ve birçok siyasi parti bu mücadele içinde vücut bulmuştur. Bizde de meşrutiyet rejiminin kurulması mücadelesi içinde Jön-Türkler’in oluşturduğu İttihat ve Terakki Fırkası (Partisi), monarşik egemenliğe karşıtlığı simgeleyen bir kuruluş olarak ortaya çıkmıştır.
Bütünleşme Krizi neyi ifade eder?
Bütünleşme krizi, uluslaşma sürecini ya da ulusal bir devlet yaratma girişimlerinin karşı karşıya geldiği sorunları dile getirmektir.
Bütünleşme Krizini ortaya çıkaran unsurlar nelerdir?
Dil, din ve ırk ayrılığı, bütünleşme krizini ortaya çıkaran unsurlardır.
Gelişmeci Kuram’ın temel önermeleri nelerdir?
Gelişmeci Kuram, siyasi partilerin doğuşu ile modernleşme süreci arasındaki ilinti üzerine yoğunlaşır. Daha açıkçası, gelişmeci kuram, siyasi partilerin doğuşunu, modernleşmenin bir sonucu olarak görür. Dolayısıyla, modernleşmemiş geleneksel toplumlarda siyasi partilerden söz edilmeyeceğini söyler.
Siyasi Partilerin en belirgin özellikleri nelerdir?
Halk iradesinin en etkili organlarıdır. Hem demokrasiyi ayakta tutan hem de kendi varlıklarını demokrasiye borçlu olan kurumlardır. Halk kesimlerini, iktidara erişim amacıyla bir araya getirirler.
Siyasi Partilerin “seçim” ile ilişkisi nasıldır?
Siyasi partiler, ilk ve her şeyden önce, halk kesimlerini iktidara erişim amacıyla bir araya getirirler ve bunu yaparken de yasal ve meşru araçlara başvururlar. Partilerin bu özelliği, aynı zamanda, kendi aralarındaki yarışmayı, yani seçimleri esas almakla ifade bulur. Partilerin seçimlere katılmaları demokrasinin genel kuralıdır. Siyasal partilerin iktidara erişimlerini meşrulaştırıcı işlevi ile seçim, tıpkı siyasal partiler gibi, demokrasinin olmazsa olmaz siyasal mekanizmalarından biridir.
Siyasi Partilerin incelenmesinin gelişiminde rol oynayan sosyopolitik oluşumlar nelerdir?
a. Sosyal hareketliliğin artması. b. Siyasi bilincin yükselmesi. c. Kitlelerin siyasete katılımlarının genişlemesi.
Günümüzde halk iradesinin en etkili organlarının anayasanın öngördüğü kurumlardan çok siyasi partiler olduğunu ileri süren Fransız düşünürü kimdir?
Georges Burdeau.
Siyasi parti kavramı ne zaman ortaya çıkmıştır?
Demokrasi için çok önemli olan siyasi partilerin kavram olarak geçmişi, ortaya çıktıkları on dokuzuncu yüzyıldan çok fazla gerilere, Roma İmparatorluğu dönemine kadar gider.
Siyasi partinin ne olduğu konusunda ileri sürülen görüşler nelerdir?
1. Siyasi parti, bireysel ya da kolektif olarak kendilerini belli bir siyasi etiketle özdeşleştiren (“Demokratlar”, “İşçi Partiler”, “Liberaller”, “Muhafazakârlar” vb. gibi) kişilerin bir araya gelmesi olayıdır. 2. Bu kişilerin örgütlenme hakları ve parti amaçları için çalışmaları yasaldır. Bu bakımdan, resmen yasaklanmış olan ve iktidar için mücadele eden grupları partiden çok, “cunta” ya da “gizli örgüt” diye adlandırmak daha uygundur. 3. Siyasi parti, temsilî hükümet mekanizmalarıyla ilgilenir; iktidar için adayları saptar; seçmenlerin desteğini sağlar. Dolayısıyla, seçimlerin yapılmadığı yerlerde partilerin de var olmayacağı açıktır.
1951 yılında yayınladığı Siyasi Partiler kitabıyla, parti kavramlaştırmasında önemli bir dönüm noktasını simgeleyen düşünür kimdir?
Duverger
1951 yılında yayınlanan ‘Siyasi Partiler’ kitabının önemi nedir?
Parti kavramlaştırması açısından bir yenilik getirdiği gibi, siyasi partiler konusunda genel bir kuramın ana hatlarını da ortaya koyması
Prof. Dr. Tarık Zafer Tunaya’nın yaptığı parti tanımı nedir?
Siyasi parti, belli bir siyasi program üzerinde birleşmiş kişilerin, bu programı normal seçim yoluyla gerçekleştirme amacını güderek kurmuş oldukları bir topluluktur.
Joseph La Palombara ve MarionWeiner’in 1966’da yayınladıkları: Political Parties and Political Development (Siyasi Partiler ve Politik Gelişme) adlı derlemelerinde “Siyasi Partilerin Kökeni ve Gelişimi” ne ilişkin yazdıkları bir yazıda, partileri tanımlamada hangi dört ölçütün esas alınmasını önermişlerdir?
1. Yöneticilerin ömürleri ile sınırlı olmayan sürekli bir örgütün varlığı 4. Bu örgütün merkezle düzenli ilişkiler içinde faaliyet gösteren yerel kuruluşlara sahip olması 5. Tek başına ya da başkalarıyla ortaklaşa olarak karar alma iktidarını ele geçirme ve elde tutma hususunda bilinçli bir çabanın gösterilmesi 6. Seçmenler arasında taraftar kazanmaya ya da herhangi bir şekilde halkın desteğini sağlamaya yönelik girişimlerin yapılması
Joseph La Palombara ve Marion Weiner’in siyasi parti tanımları nedir?
Siyasi parti, asıl amaçları iktidara gelmek ve bunu sürdürmek olan, hükümet aygıtını tek başına ya da koalisyon şeklinde kontrol etmeyi isteyen kişilerin kendi bilinçleriyle oluşturdukları resmi bir örgüttür.
La Pabombara ve Weiner’in, partilerin doğuşunda rol oynadıklarını ileri sürdükleri üç kuram hangileridir?
1. Kurumsal Kuram 2. Tarihsel Kriz (durum) Kuramı 3. Gelişmeci Kuram
Kurumsal Kuram’ın en önemli temsilcisi kabul edilen Duverger, partilerin doğuşunu nasıl açıklar?
Genellikle partilerin gelişimi, demokrasinin yetkilerinin genişletilmesine bağlı görünmektedir. Politik meclisler fonksiyonlarının ve bağımsızlıklarının genişlediğini gördükçe, bu meclislerin üyeleri, eylemlerinde ahenk sağlayabilmek için, ortak niteliklerine göre gruplaşma gereğini duymuşlardır. Oy hakkı genişletilip yaygınlaştırıldıkça adayları tanıtabilecek ve oyları bunlara yöneltebilecek komiteler yoluyla seçmenlerin örgütlendirilmesi zorunluluğu artmıştır. Dolayısıyla, partilerin doğuşu, parlamento gruplarının ve seçim komitelerinin doğuşuna bağlıdır.
Tarihsel Kriz (Durum) Kuramı, partilerin doğuşunu hazırlayan etkenleri nasıl açıklar?
Tarihsel kriz kuramı, partilerin doğuşunu hazırlayan etkenleri, bir ülkede siyasi seçkinlerin karşı karşıya olduğu belirli sorunlar ve bu sorunlardan hareketle yöneldikleri amaçlar bağlamında açıklamaktadır.
La Palombara ve Weiner, partilerin doğuşunu hazırlayan ve birçok ülkenin siyasi seçkinlerinin karşı karşıya bulunduğu üç tür tarihsel kriz saptamışlardır. Bu üç tarihsel kriz nelerdir?
Meşruluk Krizi, Bütünleşme Krizi ve Katılma Krizi
Meşruluk Krizi neyi ifade eder?
Meşruluk krizi, siyasi sistemin yönetiminde kimlerin söz sahibi olacağını ve bu kişilerin sistemi nasıl yönetecekleri konusunda doğan anlaşmazlığı ifade eder. Bazı partilerin kökeni, bu tür bir anlaşmazlığa dayanmaktadır.
Katılma Krizi neyi ifade eder?
Katılma krizi, siyasi seçkinlerin sisteme katılma isteğindeki kişi ve grupların bu istek ya da çabalarını onaylamamasından, meşru görmemesinden kaynaklanan bir kriz türüdür.
Hangi tür sosyal bölünmelerin siyasi gruplaşmalara yol açtığını belirleme amacıyla, sosyal bölünmeler / siyasi gruplaşmalar ilişkisine dair bir model ortaya koyan iki düşünür kimdir?
Seymour Martin Lipset ve Stein Rokkan
Seymour Martin Lipset ve Stein Rokkan’ın, hangi tür sosyal bölünmelerin siyasi gruplaşmalara yol açtığını belirlemek amacıyla ortaya ortaya koydukları model neyi varsayar?
Bu modelin varsayımı, çatışmaların partileri oluşturacak şekilde bir yansıma gücüne sahip olmasıdır. Etimolojik olarak “parti” sözcüğünün “parça”dan ve parçalanmadan türediğini vurgulayan yazarlar, sosyal çatışmaların partilere dönüştüklerini kabul etmenin, partilerin bütünleştirici işlevlerini yadsımak olmadığını da vurgulamaktadırlar.
Seymour Martin Lipset ve Stein Rokkan’ın, hangi tür sosyal bölünmelerin siyasi gruplaşmalara yol açtığını belirlemek amacıyla ortaya ortaya koydukları modelin ifade ettiği iki eksen nelerdir?
Yerel (territorial) eksen ve işlevsel (functional) eksen
Lipset ve Rokkan’ın “Yerel (territorial) Eksen” kavramı neleri içerir?
Yerel eksenin bir yanında yöresel-bölgesel çatışmalar yer almaktadır. Bu çatışmalar, ulusal devletin ulusal birliği güçlendirmeye yönelik merkeziyetçi eğilimlerine karşı tepki olarak doğan, çeşitli etnik, dinsel, dilsel ya da kültürel azınlıkların kendi çıkarları ve özelliklerini ulusal devlet içinde koruma isteklerini ifade etmektedir. Yerel eksenin diğer ucunda ise ulusal elit-içi çatışmalar temsil edilmektedir. Bu çatışmalar, sistemin kimin tarafından nasıl örgütlendirileceğini, hangi amaçları izleyeceğini içermektedir.
Lipset ve Rokkan’ın “İşlevsel (functional) Eksen” kavramı neleri içerir?
Benzer sosyo-ekonomik çıkarlara ya da benzer değerlere sahip olan bireylerin bir arada bulunduğu varsayımını simgeleyen işlevsel eksenin bir ucunda ekonomik çıkarlar gibi özgül çıkar çatışmaları; diğer ucunda ise, temel değerlere yönelik ideolojik çatışmalar yer almaktadır.
Partiler tipolojisinde ilk ve yaygın kabul görmüş siyasi parti sınıflandırması kime aittir?
Duverger’e aittir.
Duverger, siyasi partileri nasıl sınıflandırır?
Kadro tipi partiler ve Kitle tipi partiler
Duverger’in “Kadro Tipi Partiler” olarak sınıflandırdığı partilerin özellikleri nelerdir?
Kadro partileri tipi, işlevleri esasen seçim dönemleriyle sınırlı ve dar bir grubun (seçim çevrelerinde etkili konumda bulunan isim sahibi kişilerin) yönettiği ve üye sayısını artırmaya özel bir çaba göstermeyen partilerdir. Bu tip partiler, genel oy ilkesi hayata geçmeden önce, temeli parlamento içinde atılmış olan eski tip partilerdir.
Duverger’in “KitlePartileri” olarak sınıflandırdığı partilerin özellikleri nelerdir?
Genel oy hakkının kabulü ve yaygınlaşması, geniş kitlelerin oy hakkı elde etmelerini de beraberinde getirmiş; böylece farklı bir örgütlenme yapısına sahip olan partiler ortaya çıkmıştır ki Duverger bunları ‘kitle partileri’ olarak adlandırır. Bu tip partilerin ortaya çıkmasının diğer bir nedeni ise, siyasetin finansmanında çekilen zorlukların ancak geniş kesimlerin güçlerini bir araya getirerek aşılabileceği gerçeğidir.
Duverger’in “Kitle Partileri” olarak sınıflandırdığı partiler günümüzde nasıl bir değişime uğramıştır?
Kitle partileri, yirminci yüzyılın siyasal bir olgusu olsa da, günümüz koşullarında değişik bir versiyonlarıyla karşımıza çıkmaktadırlar. En başat tipolojisi olarak “hareket partisi” belirtilebilir: Ortaya çıkışı bir harekete (milliyetçi hareket, İslami hareket, devrimci hareket, feminist hareket, yeşiller gibi) dayanan partiler.
Günümüzde siyasi partilerin iktidar yarışının iktisadi bir mantıkla yürütülmeye başlaması, partiyi bir iktisadi teşebbüs, seçmeni müşteri ve kazanılan oy miktarını da kâr gibi görmeyi beraberinde getirmiştir. Bu durum, üç parti tipinin ortaya çıkmasına neden olmuştur. Bu parti tipleri nelerdir?
a) Herkesi kapsayan (catch-all) parti b) Şirket partisi c) Kartel parti
“Herkesi Kapsayan Partiler” in özellikleri nelerdir?
İdeoloji ve örgüt yapısı açısından katı ve güçlü değillerdir. Ama güçlü bir lider kadrosu tarafından yönetilirler. Çeşitli çıkar gruplarının ve kesimlerin partiye erişimini sağlamak esas olduğundan, neticede toplumun bütününe hitap etmeyi amaçlarlar.
“Şirket Partisi”nin özellikleri nelerdir?
Liderinin aynı zamanda şirket sahibi olduğu ve siyasi etkisini şirketi üzerinden sağladığı bir sosyal ağ sayesinde tesis etmeye yöneldiği tipe karşılık gelir. Bu parti tipinde “gençlik”, “yakışıklılık”, “eğitim düzeyi” gibi kişisel imgesel unsurların kullanılması yoluyla liderin adeta popüler bir kültür ikonuna dönüştürülmesi yoluyla seçmenlerin oyunun sağlanması esastır. O kadar ki en fazla oyu almak için parti, bir siyasi gönüllüler grubu tarafından değil, dışarıdan sağlanan becerikli teknik bir ekipçe yönlendirilir.
“Kartel Parti” nin özellikleri nelerdir?
Kartel parti tipinin karakteristiği, diğerleriyle aynı mantığa dayanmakla beraber, biraz farklıdır. “Kartel” aslında iktisadi bir kavramdır ve şu anlama gelir: iktisadi bağımsızlıkları saklı kalmak şartıyla aynı malı üreten birkaç büyük teşebbüsün, aralarında rekabeti azaltmak ya da bir anlamda bütünüyle kaldırmak amacıyla yaptıkları örtük veya açık anlaşmadır. İktisadi faaliyetlere yön veren böyle bir mantık, siyasi faaliyetlerde, ağırlığı olan partiler arasında bir anlaşmayı gerekli kıldığı ölçüde kartel parti tipi ortaya çıkar. Siyasal rejimde kartel parti tipinin varlığı bazı partiler arasındaki ortak çıkarları gerçekleştirmek güdüsünden vücut bulan fiilî siyasal bir koalisyonu ima eder.
1902 yılında yayınladığı Democracy and the Organization of Political Parties (Demokrasi ve Siyasi Partilerin Organizasyonu) adlı kitabında İngiliz ve Amerikan partileri için ilginç saptamalarda bulunmuş kişi kimdir?
M. Ostrogorski
M. Ostrogorski’nin 1902 yılında yayınladığı Democracy and the Organization of PoliticalParties (Demokrasi ve Siyasi Partilerin Organizasyonu) adlı kitabında İngiliz ve Amerikan partileri için saptamaları nelerdir?
Ostrogorski’nin çözümlemelerinde vardığı sonuç; parti örgütlerinin demokrasi anlayışına aykırı olduğu ve bunun için sürekli parti örgütlerinin kaldırılarak, her seçim için güncel önemli sorunlar üzerinde belirli tutumlar alacak geçici örgütlerin kurulmasıydı. Çünkü, ona göre, genel oy hakkının profesyonel politikacıların egemenlik aracı olarak ortaya çıkardığı parti örgütlerinin giderek bürokratikleşmesi, örgütsel amaçları ideolojik amaçların önüne geçirmekteydi.
Örgütlerin yapılarında oligarşik bir eğilimin varlığını gözleyerek, bu eğilimin sadece sağ partilerde değil, sol partilerde de mevcut olduğunu ileri sürmüş olan, 1915’te İngilizce’ye çevrilen (Almanca ilk baskısı 1911) Political Parties: A Sociological Study of the Olligarchical Tendenciesof Modern Democracy (Siyasi Partiler: Modern Demokraside Oligarşik Eğilimlerin Sosyolojik İncelemesi) kitabında partilerdeki bu eğilimi, “Oligarşinin Tunç Kanunu” olarak adlandırmış olan Alman sosyolog kimdir?
Robert Michels
Robert Michels’in “Oligarşinin Tunç Kanunu” ifadesiyle anlatmak istediği nedir?
Bir elit grubun hâkim olduğu ve bu grubun bir çeşit kooptasyon yöntemiyle partinin gelecekteki lider kadrolarını da kontrolü altında tuttuğudur.
Amerikalı siyaset bilimci K. Janda tarafından geliştirilmiş olup, araştırmalarda yaygın olarak kullanılmış olan, politik partilerin organizasyonu ile demokrasi arasındaki ilişkiye dair ölçütler nelerdir?
a. Parti Özerkliği b. Örgütlenme Derecesi c. İktidarın Merkezileşme Derecesi d. Örgütün Tutarlılık Derecesi e. Örgütün Katılma Anlayışı
Batılı demokrasilerde parti finansmanı açısından söz konusu olan üç yöntem nedir?
a. İç Finansman: Üye aidatları, parti yatırımlarından, yayınlardan, partinin düzenlediği çeşitli faaliyetlerden elde edilen gelirlerden oluşur. b. Dış Finansman: Özel şahıslardan, şirketlerden ve çıkar gruplarından sağlanan teberrulardan oluşur. Bazı ülkelerde bu finansman türüne getirilen sınırlamalar söz konusudur. c. Devlet Tarafından Sağlanan Mali Destek: 1959 yılında F. Almanya’da uygulamaya konulan bir usuldür.
Örgütlenme Derecesi ne ifade eder?
Parti içindeki ilişkilerin biçimsel usul kuralları ya da yazısız kural ve gelenekler yoluyla açık ve belirli davranış kalıplarına bağlanmış olup olmamasıdır. Bu ilişkiler ne kadar kalıplaşmış, düzenlenmiş ve yapısallaşmışsa, partinin örgütlenme derecesi o kadar yüksek demektir.
İktidarın Merkezileşme Derecesi ne ifade eder?
Parti-içi iktidarın ne ölçüde dağılmış veya bir merkezde toplanmış olduğunu ifade eder. Şüphesiz modern anlamda demokrasi, iktidarın paylaşılması ilkesini esas alır.
Örgütün tutarlılık derecesinin saptanabilmesi için başvurulan anket tekniği, hangi ölçütlere dayanır?
a. Yasama Tutarlılığı b. Parti Disiplini c. Hizipleşme
Sigmund Neuman, partileri hangi iki gruba ayırır? Kısaca açıklayınız.
Neuman; partileri; a. Bireysel Temsil Partileri b. Sosyal Bütünleşme Partileri olmak üzere iki gruba ayırır. Bireysel Temsil Partileri, büyük ölçüde seçim dönemlerinde kendilerini gösteren ve seçim kampanyaları, parlamento ve hükümet çalışmaları gibi salt politik faaliyetler yürüten partilerdir. Sosyal Bütünleşme Partileri ise özellikle kitle hareketlerinin ortaya çıkarmış olduğu partilerdir. Bu partiler, üyelerini ideolojik olarak mobilize eder, onların sosyal hayatlarını dahi partinin ilgi odağı yaparlar.
Duverger’in etkisiyle sistemdeki partilerin sayısı esas alınarak parti sistemleri tasnif edildiğinde, sistem kaç şekilde sınıflandırılmaktadır?
a. Tek Parti Sistemi b. İki Parti Sistemi c. Çok Parti Sistemi
Parti sistemlerinin tipolojisi konusunda bugün, en ayrıntılı çözümleyici çerçeveyi geliştirmiş olan İtalyan siyaset bilimci kimdir?
Giovanni Sartori
Giovanni Sartori’nin parti sistemleri tipolojisi hangi maddeleri içerir?
1. Tek parti sistemi 2. Hegemonyacı parti sistemi 3. Hâkim parti sistemi 4. İki parti sistemi 5. Sınırlı çoğulcu parti sistemi 6. Aşırı çoğulcu parti sistemi 7. Atomlaşmış parti sistemi
Sartori’ye göre iki parti sisteminin varlığının bağlı olduğu koşullar nelerdir?
1. Parlamentodaki sandalyelerin çoğunluğu için yarışın iki parti arasında söz konusu olması 2. Bu yarışta partilerden birinin çoğunluğu kazanmakta başarılı sayılması 3. Çoğunluğu kazanan partinin hükümet kurabilmesi 4. İktidar ve muhalefet arasında yer değiştirme (rotasyon) olasılığının var olması
Duverger’ye göre, seçim sisteminin genel etkisi, hangi üç formülde şemalaştırılabilir?
1. Orantılı temsil, sert, bağımsız ve (coşkusal akımlar dışında) istikrarlı partilerden kurulu bir çok-parti sistemini temsil eder. 2. İki turlu çoğunluk usulü, yumuşak, bağımlı ve (bütün durumlarda) nispeten istikrarlı partilerden oluşan bir çok-partili sistemi teşvik eder. 3. Tek turlu basit çoğunluk sistemi, iktidarın büyük bağımsız partiler arasında el değiştirdiği iki parti sistemini teşvik eder.
Seçimi “Seçmenlerin oylarını temsilcileri nezdinde sandalye sayısına çeviren bir mekanizma” olarak tanımlayan Arend Lijphart’a göre, siyasi parti sistemlerinin üç kategorisi nedir?
1. Çoğunluk esasına dayanan sistemler 2. Nispi temsil esasına dayanan sistemler 3. Karma sistemler
Siyasi parti kavramının ortaya çıkışı hangi döneme dayanmaktadır?
Siyasi partilerin kavram olarak geçmişi, ortaya çıktıkları on dokuzuncu yüzyıldan çok fazla gerilere, Roma İmparatorluğu dönemine gider. Roma İmparatorluğu’nda "parti" kavramı, Senato tarafından kontrol edilen şeref payelerini, ücretleri ve terfileri tartışmak üzere asillerin ve halkın bir araya gelmelerini anlatmakta kullanılırdı. O zamandan 17. yüzyıla kadar olan süre içinde kavram değişikliğe uğrayarak, özellikle hizip ve çıkar grubu gibi anlamları da içerir olmuştur. Bazı tarihçiler bugünkü anlamda parti kavramının 1660 Restorasyonu ile 1832 Reform Yasasını kapsayan dönemde İngiltere’de Whig’ler ve Tory’lerden kaynaklandığını ileri sürmektedirler. Tory ve Whig grupları İngiltere’de 17. yüzyılda ortaya çıkan ve aynı ülkede sırasıyla bugünkü Muhafazakar ve Liberal partilerin ataları sayılan gruplardır. Ancak, söz konusu gruplar gerçek anlamda siyasi partilerden daha çok birer hizip niteliğindeydiler. İngiltere’de gerçek anlamda siyasi partilerin ortaya çıkması ise 1832 Reform Yasası dönemine rastlamaktadır. Söz konusu yasa çok sayıda seçmeni olan kentsel seçim çevrelerinde bir seçim kampanyasının yürütülmesini zorunlu kıldığından, bu kampanyayı yürütecek politik bir örgüte de gereksinme duyulmuştur.
Bugünkü haliyle siyasi parti kavramı nasıl tanımlanmaktadır?
Siyasi parti, bireysel ya da kolektif olarak kendilerini belli bir siyasi etiketle özdeşleştiren (Demokratlar, İşçi Partiler, Liberaller, Muhafazakarlar vb. gibi) kişilerin bir araya gelmesi olayıdır. Bu kişilerin örgütlenme hakları ve parti amaçları için çalışmaları yasaldır. Bu bakımdan, resmen yasaklanmış olan ve iktidar için mücadele eden grupları partiden çok, "cunta" ya da "gizli örgüt" diye adlandırmak daha uygundur. Siyasi parti, temsili hükümet mekanizmalarıyla ilgilenir; iktidar için adayları saptar; seçmenlerin desteğini sağlar. Dolayısıyla, seçimlerin yapılmadığı yerlerde partilerin de var olmayacağı açıktır.
Maurice Duverger’in modern anlamda siyasi parti tanımı ne şekildedir?
1951 yılında Maurice Duverger’in "Siyasi Partiler" kitabının yayınlanışı, parti kavramlaştırmasında önemli bir dönüm noktasını simgelemektedir. Duverger’in yapıtı parti kavramlaştırması açısından bir yenilik getirmiştir ve siyasi partiler konusunda genel bir kuramın ana hatlarını da ortaya koymaktadır. Duverger, 1850’lerde Amerika dışında dünyanın hiçbir ülkesinde kelimenin bugünkü anlamında siyasi partilerin var olmadığını ifade eder. Duverger'e göre modern anlamda siyasi partiler, programlarından veya üyelerinin mensup olduğu sosyal sınıftan çok, örgütlerinin mahiyetiyle ayırt edilebilirler: "Bir parti, belli bir yapıya sahip bir insan topluluğudur. Modern partilerin başlıca ayırıcı özelliğini, bunların anatomileri teşkil eder. Geçmiş çağların tek hücreli yaratığının yerini, karmaşık ve farklılaşmış yapısıyla, yirminci yüzyıl partisi almıştır".
Joseph LaPalombara ve Marion Weiner siyasi partileri tanımlamada hangi ölçütlerin esas alınmasını önermişlerdir?
Joseph LaPalombara ve Marion Weiner, ise 1966’da yayınladıkları "Siyasi Partiler ve Politik Gelişme" adlı derlemelerinde "Siyasi Partilerin Kökeni ve Gelişimi"ne ilişkin yazdıkları bir yazıda, partileri tanımlamada şu dört ölçütün esas alınmasını önermişlerdir:
- Yöneticilerin ömürleri ile sınırlı olmayan sürekli bir örgütün varlığı,
- Bu örgütün merkezle düzenli ilişkiler içinde faaliyet gösteren yerel kuruluşlara sahip olması,
- Tek başına ya da başkalarıyla ortaklaşa olarak karar alma iktidarını ele geçirme ve elde tutma hususunda bilinçli bir çabanın gösterilmesi,
- Seçmenler arasında taraftar kazanmaya ya da herhangi bir şekilde halkın desteğini sağlamaya yönelik girişimlerin yapılması.
Bu ölçütler bağlamında yazarların yaptıkları parti tanımına göre siyasi parti, asıl amaçları iktidara gelmek ve bunu sürdürmek olan, hükümet aygıtını tek başına ya da koalisyon şeklinde kontrol etmeyi isteyen kişilerin kendi bilinçleriyle oluşturdukları resmi bir örgüttür.
Joseph LaPalombara ve Marion Weiner'in partilerin doğuşunda rol oynayan dinamikleri açıklamak için kullandıkları kuramlar nelerdir?
Joseph LaPalombara ve Marion Weiner, partilerin doğuşunda rol oynayan dinamikleri açıklayan üç farklı kuramdan söz etmektedirler. Bu kuramlar "kurumsal kuram", "tarihsel kriz (durum) kuramı" ve "gelişmeci kuram" şeklinde ifade edilmiştir.
Joseph LaPalombara ve Marion Weiner'in tarihsel kriz kuramı neyi ifade etmektedir?
Tarihsel kriz kuramı, partilerin doğuşunu hazırlayan etkenleri, bir ülkede siyasi seçkinlerin karşı karşıya olduğu belirli sorunlar ve bu sorunlardan hareketle yöneldikleri amaçlar bağlamında açıklamaktadır. La Palombara ve Weiner, partilerin doğuşunu hazırlayan ve birçok ülkenin siyasi seç kinlerinin karşı karşıya bulunduğu üç tür tarihsel kriz saptamaktadırlar. Bunlardan biri olan meşruluk krizi, siyasi sistemin yönetiminde kimlerin söz sahibi olacağını ve bu kişilerin sistemi nasıl yönetecekleri konusunda doğan anlaşmazlığı ifade eder. Bazı partilerin kökeni, bu tür bir anlaşmazlığa dayanmaktadır. Örneğin, on sekizinci yüzyıl Fransa’sında ihtilalci gruplar, monarşik egemenlik yerine halk egemenliğinin geçirilmesi için mücadele etmişler ve birçok siyasi parti bu mücadele içinde vücut bulmuştur. Bütünleşme krizi, uluslaşma sürecini ya da ulusal bir devlet yaratma girişimlerinin karşı karşıya geldiği sorunları ifade eder. Dil, din ve ırk ayrılığı bu sorunları yaratan unsurlardır. Bu unsurlardan biri üzerine temellenen azınlık grupları, bazen ulusal devlet yaratma girişimine karşı koymak, bazen de ulusal devlet içinde kendi kültürel konumlarını korumak amacıyla parti olarak örgütlenme yoluna gitmektedirler. Çoğu 1938 yılı Çekoslovakya’sındaki çeşitli etnik unsurlardan (Alman, Macar, Slovak) vücut bulan partiler buna örnektir. Katılma krizi ise, siyasi seçkinlerin sisteme katılma isteğindeki kişi ve grupların bu istek ya da çabalarını onaylamamasından, meşru görmemesinden kaynaklanan bir kriz türüdür. Katılma krizi bağlamında doğan partilerin bir kısmı sınıfsal çatışmalardan (ihtilalci sol partiler gibi) vücut bulurken; diğer bazıları (muhafazakar partiler gibi) kültürel ve ideolojik çatışmalar temeli üzerine kurulmuştur.
Gelişmeci kuram siyasi partilerin doğuşu açısından hangi konuya yoğunlaşır?
Gelişmeci kuram, siyasi partilerin doğuşu ile modernleşme süreci arasındaki ilinti üzerine yoğunlaşır. Bu kuram, siyasi partilerin doğuşunu modernleşmenin bir sonucu olarak görür. Dolayısıyla, modernleşmemiş geleneksel toplumlarda siyasi partilerden söz edilmeyeceğini söyler. Bugün modernleşmiş-sanayileşmiş toplumlara baktığımızda, en azından bir tane siyasi parti görebilmekteyiz. Diğer yandan partisiz sistemlere, az gelişmiş geleneksel toplumlarda da rastlamaktayız. Burada Amerikalı siyaset bilimci Samuel Huntington’un her toplum için siyasi gelişme kadar siyasi gerilemenin de söz konusu olabileceğine ilişkin tezi doğrultusunda partilerin doğuşunun modernleşme sürecinin belli aşamaları göz önüne alınarak açıklanması doğru olmayacaktır. Bu bakımdan, varılan modernleşme düzeyini esas alarak ülkenin parti sistemlerine bakarken yapılacak daha doğru bir ayrım, şu olmalıdır: 1. Partilerin hiç ortaya çıkmamış olduğu ülkeler, 2. Partilerin sonradan bastırılmış ve yasaklanmış olduğu ülkeler. Buna göre, birinci durum gerçekten en az gelişmiş toplumlara özgüdür. İkinci durum ise, belirli bir modernleşme düzeyine ulaşmış da olsa, siyasi bozulma içinde bulunan toplumlar için söz konusudur.
Partiler tipolojisinde ilk ve yaygın kabul görmüş sınıflandırma hangisidir?
Partiler tipolojisinde ilk ve yaygın kabul görmüş sınıflandırma Duverger’nin kadro ve kitle partileri tipleridir. Kadro partileri tipi, işlevleri esasen seçim dönemleriyle sınırlı ve dar bir grubun (seçim çevrelerinde etkili konumda bulunan isim sahibi kişilerin) yönettiği ve üye sayısını artırmaya özel bir çaba göstermeyen partilerdir. Bu tip partiler, genel oy ilkesi hayata geçmeden önce, temeli parlamento içinde atılmış olan eski tip partilerdir. Genel oy hakkının kabulü ve yaygınlaşması, geniş kitlelerin oy hakkı elde etmelerini de beraberinde getirmiş; böylece farklı bir örgütlenme yapısına sahip olan kitle partileri siyasi rekabete dahil olmuştur. Kitle partilerinin ortaya çıkışının bir diğer nedeni, siyasetin finansmanında çekilen zorlukların ancak geniş kesimlerin güçlerini bir araya getirerek aşılabileceği gerçeğidir. Üye sayısı kitle partileri için sadece mali yönden değil, ideoloji ve siyasal inanç yönünden de önem taşır. Bu özelliğiyle kitle partileri 20. yüzyılın siyasal bir olgusu olsa da, günümüz koşullarında değişik bir versiyonlarıyla karşımıza çıkmaktadır ki, en başat tipolojisi olarak ortaya çıkışı bir harekete (İslami hareket, feminist hareket, yeşiller gibi) dayanan “hareket partisi” belirtilebilir.
Kartel parti tipinin özellikleri nelerdir?
Kartel kavramı iktisadi bir kavramdır ve "iktisadi bağımsızlıkları saklı kalmak şartıyla aynı malı üreten birkaç büyük teşebbüsün, aralarında rekabeti azaltmak ya da bir anlamda bütünüyle kaldırmak amacıyla yaptıkları örtük veya açık anlaşma" anlamına gelir. İktisadi faaliyetlere yön veren böyle bir mantık, siyasi faaliyetlerde, ağırlığı olan partiler arasında bir anlaşmayı gerekli kıldığı ölçüde kartel parti tipi ortaya çıkar. Siyasal rejimde kartel parti tipinin varlığı bazı partiler arasındaki ortak çıkarları gerçekleştirmek güdüsünden vücut bulan fiili siyasal bir koalisyonu ima eder. Böyle bir siyasal koalisyonun ardında, aslında sistemdeki mevcut partilerin, kazanılmış hak, konum ve ayrıcalıklarını koruma ve pekiştirme güdüsü yatmaktadır. Bir anlamda siyasi patronajın siyasetin amacı olduğunun, dolayısıyla partiler arası paylaşım savaşının yoğunlaşmasının simgesidir kartel parti tipi. Çünkü, kartel parti, kendisine destek verenlere devletin ekonomik olanak ve ayrıcalıkları ile statü, mevki, makamlarını dağıtır; bu konumunu başka partilerle paylaşmaya yanaşmazlar. Bu amaçla da, örneğin, anayasa, seçim yasaları, siyasal partiler yasası (seçim barajı ve sistemi gibi araçlar) marifetiyle mevcut sistemi korumak veya kendi avantajlarına endeksli olarak değiştirmekte tereddüt göstermezler.
Politik partilerin organizasyonu ile demokrasi arasındaki ilişki hangi örgütsel özellikler esas alınarak incelenebilir?
Politik partilerin organizasyonu ile demokrasi arasındaki ilişki şu örgütsel özellikler esas alarak incelenebilir:
- Parti Özerkliği
- Örgütlenme Derecesi
- İktidarın Merkezileşme Derecesi
- Örgütün Tutarlılık Derecesi
- Örgütün Katılma Anlayışı
Batılı demokrasilerde parti finansmanı açısından kullanılan yöntemler nelerdir?
Parti özerkliğinin göstergelerinden birisi mali özerkliktir. Batılı demokrasilerde parti finansmanı açısından üç yöntem söz konusudur:
- İç Finansman: Üye aidatları, parti yatırımlarından, yayınlardan, partinin düzenlediği çeşitli faaliyetlerden elde edilen gelirlerden oluşur.
- Dış Finansman: Özel şahıslardan, şirketlerden ve çıkar gruplarından sağlanan teberrulardan oluşur. Bazı ülkelerde bu finansman türüne getirilen sınırlamalar söz konusudur.
- Devlet Tarafından Sağlanan Mali Destek: 1959 yılında F. Almanya’da uygulamaya konulan bir usuldür. 1965 yılından bu yana Türkiye’de de aynı uygulama yürürlüktedir. Kamu fonları aracılığıyla partileri finanse etmenin, onların yasal durumlarını güçlendirdiğinde hemfikir olan siyaset bilimciler, bu açıdan partilerin aslında devletin kendilerinin iç işlerine karışması gibi (hesapların denetimi ve diğer yollardan) bir bedeli ödediklerine dikkatlerimizi çekmektedirler.
Parti içindeki ilişkilerin biçimsel usul kuralları ya da yazısız kural ve gelenekler yoluyla açık ve belirli davranış kalıplarına bağlanmış olup olmaması hangi kavram ile ifade edilir?
Parti içindeki ilişkilerin biçimsel usul kuralları ya da yazısız kural ve gelenekler yoluyla açık ve belirli davranış kalıplarına bağlanmış olup olmaması partinin "örgütlenme derecesi"ni göstermektedir. Bu ilişkiler ne kadar kalıplaşmış, düzenlenmiş ve yapısallaşmışsa, partinin örgütlenme derecesi o kadar yüksek demektir. Diğer yandan, örgütlenme derecesine partinin yapısal bağlantısı (partiyi meydana getiren çeşitli unsurlar ve organlar arasındaki ilişkilerin düzenleniş tarzı) ile örgütün yoğunluğu (çok sayıda üyeyi yakın ve sıkı bir ilişki içinde bir araya getirme) ölçüt oluşturabilir.
Örgüt üyeleri arasındaki tutum ve davranış tutarlılığının saptanması hangi ölçütlere dayanmaktadır?
Örgüt üyeleri arasındaki tutum ve davranış tutarlılığının saptanması şu ölçütlere dayanır:
- Yasama tutarlılığı
- Parti disiplini
- Hizipleşme
Bu üç ölçüt açısından bakıldığında, bir parti ne kadar çok yasama tutarlılığına sahipse, ne kadar çok disiplinliyse ve ne kadar az hiziplere sahipse o kadar davranış birliği içindedir, denebilir.
Bireysel temsil partileri ve sosyal bütünleşme partileri ayrımı kime aittir?
Partileri örgütün katılım anlayışı bakımından ikili bir ayırıma tabi tutmak mümkündür. Duverger’in ayrımı sınırlı ve totaliter parti tiplerine dayanır. Sigmund Neumann ise bireysel temsil ve sosyal bütünleşme partileri ayrımı yapar. Bireysel temsil partileri, büyük ölçüde seçim dönemlerinde kendilerini gösteren ve seçim kampanyaları, parlamento ve hükümet çalışmaları gibi salt politik faaliyetler yürüten partilerdir. Tarihsel bakımdan en eski tip bireysel temsil partisi, Amerika’daki Demokrat ve Cumhuriyetçi Partiler ile Fransa’daki Sosyalist Parti’dir. Sosyal bütünleşme partileri ise özellikle kitle hareketlerinin ortaya çıkarmış olduğu partilerdir. Bu partiler, üyelerini ideolojik olarak mobilize eder, onların sosyal hayatlarını dahi partinin ilgi odağı yaparlar. Neumann’ın tipolojisi içinde demokrasi ile daha bağdaşır nitelikte olan parti tipi, bireysel temsil partisi tipidir.
Giovanni Sartori'nin parti sistemlerinin tasnifinde kullandığı sınıflandırma ne şekildedir?
Parti sistemlerinin tasnif edilmesinde Duverger’nin etkisiyle uzunca bir süre sayısal ölçüt kullanılmıştır. Bu ölçüt, sistemdeki partilerin sayısını esas alarak parti sistemlerini tasnife girişmekte ve üçlü bir ayırıma gitmektedir: Tek parti, iki parti ve çok parti sistemleri. Buna karşın, parti sistemlerinin tipolojisi konusunda bugün, en ayrıntılı çözümleyici çerçeveyi İtalyan siyaset bilimci Giovanni Sartori geliştirmiştir. Sartori, klasik tasnifin oldukça dışında şu yedili sınıflamayı yapmıştır:
- Tek parti sistemi
- Hegemonyacı parti sistemi
- Hâkim parti sistemi
- İki parti sistemi
- Sınırlı çoğulcu parti sistemi
- Aşırı çoğulcu parti sistemi
- Atomlaşmış parti sistemi
İki parti sisteminin varlığının bağlı olduğu koşullar nelerdir?
İki parti sisteminin varlığının bağlı olduğu koşullar şunlardır:
- Parlamentodaki sandalyelerin çoğunluğu için yarışın iki parti arasında söz konusu olması,
- Bu yarışta partilerden birinin çoğunluğu kazanmakta başarılı sayılması,
- Çoğunluğu kazanan partinin hükümet kurabilmesi,
- İktidar ve muhalefet arasında yer değiştirme (rotasyon) olasılığının var olması.
Giovanni Sartori'nin, parti sistemi tasnifi yöntemlerinden "atomlaşmış çoğulculuk" neyi ifade etmektedir?
Sartori'nin parti sistemlerinin tasnifinde kullandığı atomlaşmış çoğulculuk ile anlatmak istediği, genel olarak aşırı ve kutuplaşmış çoğulculuğa dahil edebileceğimiz belirli bir zaman aralığında Asya ve özellikle Afrika ülkeleri parti sistemleri tipidir. Bu ülkelerin partileri genellikle tek partililik ile çok partililik arasında bir salınım gösterirler. Çok sayıda, fakat kristalize olmamış partilere sahip bu toplumlar, kurumsallaşma olgusu da yüksek oranda olmadığından ötürü, tek partiden aşırı çoğulculuğa geçtikleri halde tekrar tek partili sisteme dönerler.
Duverger parti sistemi ile seçim sistemi arasında nasıl bir etkileşimden bahseder?
Duverger’ye göre, seçim sisteminin, partilerin sayısı, kuvvetleri, ittifakları ve temsili üzerindeki etkileri önemlidir. Ancak bunun tersi de geçerlidir yani, parti sistemi de, seçim sistemi üzerinde hayati bir rol oynayabilir. Dolayısıyla parti sistemi ile seçim sistemi, birbirlerine çözülmez şekilde bağlı iki gerçekliktir. Duverger’e göre, seçim sisteminin genel etkisi, aşağıdaki üç formülde şemalaştırılabilir:
- Orantılı temsil, sert, bağımsız ve (coşkusal akımlar dışında) istikrarlı partilerden kurulu birçok parti sistemini temsil eder.
- İki turlu çoğunluk usulü, yumuşak, bağımlı ve (bütün durumlarda) nispeten istikrarlı partilerden oluşan bir çok partili sistemi teşvik eder.
- Tek turlu basit çoğunluk sistemi, iktidarın büyük bağımsız partiler arasında el değiştirdiği iki parti sistemini teşvik eder.
Arend Lijphart’a göre seçim mekanizması kaç kategoride incelenir?
Arend Lijphart’a göre seçim, seçmenlerin oylarını temsilcileri nezdinde sandalye sayısına çeviren bir mekanizmadır. Bu mekanizmanın türleri çeşitlidir ve genellikle üç kategoride incelenir:
- Çoğunluk esasına dayanan sistemler
- Nispi temsil esasına dayanan sistemler
- Karma sistemler
Nispi temsil esasına dayanan seçim sisteminin özellikleri nelerdir?
Nispi temsil esasına dayanan seçim sisteminde, adaylarını liste usulüne dayanarak belirleyen partiler, her seçim çevresinde aldıkları oy oranına göre milletvekili çıkarırlar. Partilerin oy oranları, ulusal ve seçim çevresi düzeylerinde (en büyük artık, en kuvvetli ortalama usulü, ulusal artık, D’hondt) usulleriyle hesaplanır. Ulusal düzeyde, seçim çevresi tüm ülkedir. Partiler, meclisteki toplam milletvekili sayısı kadar aday gösterirler. Ülke genelinde geçerli oylar milletvekili sayısına bölünerek "ulusal seçim kotası" bulunur ve partiler aldıkları oy oranına göre milletvekili kazanmış sayılırlar. Seçim çevresi düzeyinde ise ülke birden çok milletvekili çıkaran seçim çevrelerine bölünür. Partiler her seçim çevresinde aldığı oy oranına göre milletvekili çıkarır. Türkiye’de 1965 seçimlerinde uygulanan ulusal artık usulü hariç, 1961 seçimlerinden bu yana D’hondt usulünün "barajlı", "barajsız", "çift barajlı", "ülke barajlı" türleri uygulanmaktadır.