Siyaset Sosyolojisi Dersi 4. Ünite Sorularla Öğrenelim
Sivil Toplum Ve Devlet
- Özet
- Sorularla Öğrenelim
Karl Marx sivil toplum düşüncesini nasıl açıklamıştır?
Devlet ve sivil toplumu tıpkı Hegel gibi bir bütün olarak gören Marx, bu bütünlüğün kapitalist ilişki ve üretim biçimlerinin yaygınlaşmasıyla bozulduğunu düşünür. Kapitalizm içerisinde sivil toplum üretici güçlerin ve toplumsal ilişkilerin gerçekleştiği bir alan olması sebebiyle alt yapıya ait bir kavram olurken, siyasal toplum yani devlet üst yapı alanını temsil eder.
Devlet-toplum ilişkisi açısından modern dönem ve öncesi arasında ne gibi farklılıklar vardır?
Modern dönemde, devlet-toplum ilişkisine yönelik siyasal kavrayış, modern öncesi dönemden farklıdır. Modernite öncesi siyasal düşünce devletle toplumu organik bir bütün olarak görürken modern siyasal düşüncede devletle toplum birbirinden ayrı alanlar/yapılar olarak kabul edilir. Devlet-toplum ayrımı modern dönemde siyasal analiz ve argümanların dayandığı temel zihinsel şablondur.
Norberto Bobbio’ya göre örgütlenmenin devlet-toplum ilişkisi açısından önemi nedir?
Bobbio’ya göre örgütlü toplum olan sivil toplumun ortaya çıkışıyla birlikte toplum, devletin kuşattığı bir alan olmaktan çıkmış, devlet müdahalesinin dışında belli bir hukuk çerçevesinde tanımlanmış hak ve özgürlüklere dayalı özerk bir yaşam alanını ifade eder hale gelmiştir. Toplumda örgütlenme düzeyi arttıkça, yani sivil toplum geliştikçe özgür, özerk ve çoğul yaşam alanının devlet karşısındaki varlığı hukuki olarak mümkün olabilmiştir. Devlet tarafından düzenlenmeyen sosyal ilişkiler alanını temsil eden sivil toplum devlet-toplum ilişkisini önemli ölçüde etkilemiştir.
Hegel, devletin sivil topluma müdahalesini hangi koşullarda meşru görmektedir?
Hegel’e göre çıkar grupları arasındaki dengenin belli gruplar lehine bozulması sonucu eşitsizlik ve adaletsizlik oluşmuşsa ve toplumun evrensel çıkarlarının korunması ve geliştirilmesi gerekiyorsa devletin sivil topluma müdahalesi meşrulaşır.
Karl Marx’a göre kapitalizm devlet-toplum ilişkisini nasıl biçimlendirmektedir?
Marx’a göre kapitalist üretim ilişkileri altında sivil toplum çıkar çatışmalarının ve tahakküm ilişkilerinin yaşandığı bir alandır. Burjuva sınıfının işçi sınıfı üzerindeki hâkimiyetinin tesis edilmesine hizmet eden devlet, sivil toplumdaki çıkar çatışmalarının hem sonucu hem de sebebidir. Bu nedenle kapitalizm içerisinde devlet ve sivil toplum birbirlerinden ayrıdır.
Mill ve Tocqueville’e göre devletin sivil topluma müdahalesi ne gibi sonuçlar doğurur?
Onlara göre sivil toplum, yönetimlerin despotik bir biçim almasını önlemede hayati bir role sahip olduğundan, bu gibi bir müdahale devletin demokrasi adına toplumu eşitlemek için yola çıkarken, iktidarı kötüye kullanması, özgürlükleri kısıtlaması ve en önemlisi sivil toplumu yutmasına neden olacaktır.
Marx’a göre sivil toplum ve kapitalizm arasında nasıl bir bağ vardır?
Sivil toplum ve kapitalizm arasındaki bağ konusunda Hegel gibi düşünen Marx, sivil toplumu kapitalist ilişkilerin hâkim olduğu bir toplumda burjuva çıkarlarını temsil eden bir alan olarak görür. Devletin bir üst yapı kurumu olarak, her zaman hâkim sınıfın çıkarlarını temsil ettiği düşünen Marx, kapitalist ilişkilerin hâkim olduğu bir yerde de devletin doğal olarak burjuva sınıfının çıkarlarını temsil edeceğini ileri sürer.
Sivil toplumun kendi içindeki ilişkiler açısından demokrasi günümüzde neyi ifade etmektedir?
Gelişmiş bir sivil toplumun varlığı demokratik toplumsal yaşam açısından önemli görülmektedir. Diğer yandan sivil toplumun bir çatışma alanı olması ve bu nedenle tahakküme dayalı ilişki biçimlerini geliştirmeye meyilli olması bu düşünceyi tartışmalı hale getirmektedir. Bu durum demokrasi için sadece sivil toplum-devlet ilişkisinin değil sivil toplumun kendi arasındaki ilişkinin de demokratik olması gerektiğini gündeme getirmiştir.
Küreselleşme kavramı günümüzde hangi bakış açılarıyla tanımlanmaktadır?
Günümüzde küreselleşme iletişime dayalı teknolojilerdeki gelişmenin alt yapısını hazırladığı dünya toplumları arasında ekonomik, sosyal, kültürel ve siyasal etkileşimin yoğunlaşması olarak tanımlanırken, aynı kavram neo-liberaller tarafından refah ve buna bağlı olarak özgürleşmenin artışı olarak, sol düşünce içerisinde ise kapitalizmin belirleyici olduğu eşitsizlik ve baskının giderek arttığı bir süreç olarak değerlendirilmektedir.
John Keane’e göre sivil toplum nasıl bir alanı temsil eder?
John Keane’e göre küresel sivil toplum, dünya ölçeğinde etkilerini hissettiğimiz birbiriyle etkileşim halinde olan sosyo-ekonomik kurumlardan oluşan hükümetler dışındaki dinamik bir alanı temsil eder. Bu bakımdan küresel sivil toplum ne statik ne de tamamlanmış bir şeyi ifade eder. Küresel sivil toplumu tamamlanmamış bir proje olarak gören Keane’e göre bunun içerisinde; kendilerini sınırları aşan bir şekilde organize edebilen ve dünyaya uzlaşıya vardıkları amaçlar doğrultusunda yeni biçimler vermek isteyen aktör ve sosyo-ekonomik kurumlar arasındaki bazen kuvvetli bazen de zayıf ilişki ve iletişim ağları yer almaktadır.
NGO ve NSM’ler postmodern dönemde sivil toplum anlayışını ne şekilde genişletmişlerdir?
Bu gibi örgütler ortaya çıkışıyla birlikte kamu ve özel sektöre ilaveten üçüncü sektör olarak tabir edilen sivil toplum, alternatif toplum ve dünya düzeninin kurulmasında gerekli olan stratejik eylem biçimlerinin şekillenmesinde oynadığı rolle anahtar kavram haline gelmiştir. Bu nedenle postmodern dönemde sivil toplumdan anlaşılan hem siyasal toplum hem de üçüncü sektördür.
Demokrasi ve sivil toplum arasındaki bağlantı ilk kez kimler tarafından, ne şekilde kurulmuştur?
Alexis De Tocqueville’in başlattığı bu yaklaşım 20. yüzyılda Gabriel Almond ve Sidney Verba gibi liberal düşünürler ile devam etmiştir. Siyasal kültür ile demokrasi arasında tartışılmaz bir ilişki olduğunu düşünen liberallere göre toplumda bireylerin gönüllü ve karşılıklı işbirliği esasına dayalı organizasyonlar meydana getirmeleri siyasal olarak daha bilgili, daha katılımcı ve daha aktif bir insan tipinin oluşmasında kültürel bir birikim sağlamaktadır.
Sivil toplum kavramı nasıl bir düşünme biçimini tanımlamaktadır?
Sivil Toplum kavramı hem modernleşme sürecindeki Batı toplumunun tarihsel olarak geldiği aşamayı hem de gelinen bu duruma bağlı olarak devlet-toplum ilişkisini demokrasi ekseninde yeniden ele alan düşünme biçimini tanımlamaktadır.
Demokrasi kavramının gelişmesinde sivil toplum kavramının katkısı nedir?
Sivil toplum kavramı, devletin karşısında özerk bir toplumsal alanın varlığını öngörerek, kamusal alan, anayasal yurttaşlık ve hukuk devleti gibi modern demokrasi düşüncesinin vazgeçilmez kavramlarının gelişmesini sağlamış ve günümüzün devlet-toplum ilişkisini haklar, özgürlükler ve yükümlülükler çerçevesinde tanımlayan bir demokrasi anlayışını güçlendirmiştir.
Türkiye’de sivil toplum kavramı ilk bakışta nasıl bir algı yaratmaktadır?
Sivil toplum, siyasal kültürün de etkisiyle “sivil” sözcüğüne yüklenen anlam çerçevesinde Batıdakinden farklı algılanmıştır. “Sivil” kimi zaman resmî olanın karşıtı olan gayri resmîyi, kimi zaman da askerî olanın karşıtını tanımlamak üzere kullanılmıştır. Dolayısıyla, devlete yüklenen pozitif anlama bağlı olarak sivil sözcüğü negatif bir algı yaratmıştır. Bu algının değişerek, Batıda kullanıldığı biçime yaklaşması 80’lerin sonlarını bulmaktadır. Bu tarihten sonra sivil topluma yönelik algıyı ve anlamı belirleyen olgu Türkiye’deki demokratikleşme arayışları olmuştur.
Sivil toplum kavramı Batıda hangi düşünürler tarafından, hangi bağlamda ortaya atılmıştır?
Kavram 17. yüzyılın sonlarında John Locke ve James Harrington’ın yazılarında ilk kez görülmüş, daha sonra İskoç Aydınlanmasının önemli isimleri Adam Smith ve Adam Ferguson tarafından geliştirilmiştir. Rousseau, Hegel ve Marx’ın ardından son olarak Tocqueville’in ayrıntılı olarak değindiği sivil toplum, devletin dışındaki sosyal kurum ve yapılardan meydana gelen toplumsal alanın tanımlanması bağlamında ortaya atılmıştır.
Sivil toplumu oluşturan ilişki ve kurumlar nelerdir?
Bu ilişki ve kurumlar toplumdan topluma farklılık gösterebilir. Sivil toplum kuruluşları, sivil toplum örgütleri, sivil toplum kurumları, üçüncü sektör, gönüllü kuruluşlar, hükümet-devlet dışı kuruluşlar sivil toplumu tanımlamak üzere kullanılan kavramlardır. Gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde alanlarına ve örgütlenme biçimlerine göre farklı sivil toplum tanımlarına da rastlamak mümkündür. Bunlar genellikle belli bir amaç için oluşturulmuş, sorunun çözümüne yönelik resmî ya da gayri resmî, geçici, gönüllüğüne dayalı örgütlerdir.
Devlet dışı kuruluşlar sivil toplum içerisinde nasıl tanımlanmaktadır?
Devlet dışı kuruluşlar (non-governmental organizations ya da kısaca NGOs) ise üyelerinin çıkarlarını değil başkalarının yararına yönelen, kâr amacı gütmeyen gönüllü kuruluşlardır. Bu kuruluşlar genel olarak uzmanlardan oluşan, bürokratik bir hiyerarşiye sahip, hesap verme gibi demokratik bir süreci içermeyen kuruluşlardır.
Günümüzde faaliyet gösteren hangi sivil toplum kuruluşları devlet dışı kuruluşlara örnek gösterilebilir?
CARE VE OXFAM gibi doğal afetlerde yardım üzerine çalışan örgütler, Uluslararası Af Örgütü ve Greenpeace gibi insan hakları ve çevre konusunda faaliyet gösteren örgütler günümüzün önemli devlet-dışı kuruluşlarına örnek gösterilebilir.
Aydınlanmanın erken dönemlerinde sivil toplum nasıl bir anlayışı yansıtmaktaydı?
Sivil toplumun modern öncesi anlamı klasik cumhuriyetçi bakış açısını yansıtır. 18. yüzyılın başlarında hâkim olan bu anlayışa göre sivil toplum, yurttaşların birbirlerine zarar vermemesini sağlama amaçlı hukuk kuralları vasıtasıyla toplumsal çatışmaları yönetebilen bir siyasal toplum tipidir.
Antik Yunan’da sivil toplum neyi ifade etmekteydi?
Bu dönemde “iyi toplum” olarak tanımlanan sivil toplum, modern dönemin aksine devlet ile bir bütün olarak görülmüştür. Klasik filozoflar için devlet, toplumun sivil biçimi olurken, sivillik iyi yurttaşlığın gereğidir.
Sokrates, Platon ve Aristo sivil toplumu kavramını nasıl açıklamışlardır?
Sokrates’in düşüncesinde sivil toplum çatışma konularının kamusal tartışmaya açıldığı ve rasyonel diyaloglar üzerinden çözüme bağlandığı site toplumudur. Sokrates’e göre sivillik bu toplumun vasfıdır ve insan için “iyi yaşamın” teminatıdır. Aynı şekilde Platon için de ideal devlet insanların kendileri için mutluluk getirecek olan ortak iyi, alçakgönüllülük ve adalet gibi sivil değerlere kendilerini adadıkları toplumu tanımlar. Filozofa göre kralın görevi bu erdemlere bağlı sivilleri korumaktır. Aynı şekilde Aristo siteyi, yurttaşlarına mutluluk getirecek olan sivil erdemleri paylaşma imkânı veren “koinonia politike” yani siyasal toplum olarak tanımlamıştır.
Liberal görüşe göre devlet-toplum ilişkisi nasıl açıklanmaktadır?
Liberaller devlet-sivil toplum ilişkisini demokratik açıdan yorumlamıştır. Özellikle erken dönem klasik liberaller için sivil toplumun kapitalist ilişkilerin geliştiği piyasa etrafında tanımlanmasıyla birlikte devlet iktidarının sınırlandırılması en önemli konu olmuştur. Modern bürokratik devletin şiddet kullanma tekeli, vergi toplama, dış ilişkileri yürütme ve toplumu yönetme gibi bir iktidar aygıtı olduğu dikkate alındığında, liberallerin devlete ait olan alanla olmayan alanları tanımlama gayreti içerisinde olmaları demokrasi düşüncesi için önemli bir birikim sağlamıştır.
Postmodern dönemde sivil toplum kavrayışı hangi olgu üzerinden şekillenmiştir?
Sivil topluma yönelik postmodern dönemdeki kavrayışın şekillenmesinde en etkili olgu komünizmin Sovyet ve Doğu Avrupa ülkelerinde temsil edilen biçimine karşı muhalif düşüncenin gelişmesidir. 1980’lere damgasını vuran bu gelişmeyle birlikte sivil toplum, bu rejimlerin temsil ettiği totaliter ve otoriter yönetimlere demokratik direnişin sembol kavramı olmuştur. Sivil toplum söz konusu rejimlerin yıkılmasında oynadığı etkin rolle birlikte demokrasi tartışmalarında siyasal toplumun yerine kullanılmaya başlanmıştır.
Roma’da sivil toplum neyi ifade etmektedir?
Roma’da hukukçu Çiçero’nun “societas civilis” dediği sivil toplum sadece siyasal bir kavram değil, daha çok hukuki bir kavramdır. “Societas civilis” hukukun belirlediği ve yönlendirdiği ilişkiler üzerine kurulu toplumu tanımlamıştır.
Orta Çağ’da sivil toplum düşüncesinden bahsedilememesinin nedeni nedir?
Feodalizmin etkisiyle Orta Çağda sivil toplum düşüncesi Rönesans’ın sonlarına kadar görülmemiştir.
Thomas Hobbes, sivil yaşamın varlığını hangi koşullara bağlamıştır?
Thomas Hobbes’a göre toplumdaki sivil yaşamın sürmesi için çok güçlü bir devlete ihtiyaç vardır. Sivil durumu doğal durumun aşılması olarak gören Hobbes, uyumlu sosyal ilişkilere zarar veren bencilliğin ancak güçlü bir devletle kontrol altına alınabileceğini düşünür. Doğal durumda yaşanan olumsuzluklar insanı yaşamını güvenceye alabilecek bir devletin varlığına ikna edecektir. Egemen devlet, yani herkesin korkacağı fakat güvenlik için içinde yaşamak isteyeceği devlet, hem aklın hem de ortak çıkarların ulaşacağı çözümdür.
John Locke, temel haklar bağlamında devlet-birey ilişkisini nasıl öngörmüştür?
Locke’a göre insan kendilerini bir kamu otoritesine teslim etseler de bu otorite sınırlı olmalıdır. Locke, devletin insanın temel haklarına yönelik tehdit edici bir gücünün olmadığını vurgular. İnsanın temel hakları ise yaşam, özgürlük ve mülkiyet haklarıdır. Locke bunların yanında devletin sivil ve doğal yasalar içerisinde hareket etmesi gerektiğini düşünür.
Genel olarak bakıldığında Aydınlanma filozofları için sivil toplum neyi ifade etmiştir?
nsanların rasyonel varlıklar olarak kendi kaderlerini kendilerinin tayin edebileceklerini ileri süren Aydınlanma filozoflarına göre insanların üzerinde, onları kontrol edecek mutlak bir otoriteye ihtiyaç yoktur. Hem Rousseau hem de Kant insanların barış isteyen bir doğaya sahip olduklarını, oysa savaşların mutlakçı rejimler tarafından çıkarıldığını savunmuşlardır. Sivil toplum insanın doğasına uygun yaşayabileceği bir toplum hâlini ifade eder.
Sivil toplum tanımı açısından Hegel’i ondan önceki düşünürlerden ayıran görüşler nelerdir?
Hegel kendisinden öncekilerinin aksine sivil toplumu devletten ayrı bir “ihtiyaçlar alanı” olarak tanımlar. Bu alan bireylerin kişisel çıkarlarını gerçekleştirdikleri, özel mülkiyete sahip oldukları ilişkiler dünyasıdır. Hegel’e göre sivil toplum, kapitalizmin belli bir aşamasında ortaya çıkmış, özel mülkiyet ve bireysel hakları öne çıkarmasından da anlaşılacağı üzere bu sistemin çıkarlarına hizmet etmektedir. Sivil toplumu “burjuva toplumu” olarak adlandıran Hegel’e göre kapitalist çıkar ilişkilerinin hüküm sürdüğü sivil toplum doğal olarak sürekli çatışma ve eşitsizliklerin yaşandığı bir alandır.
Tocqueville’e göre demokrasinin varlığı açısından sivil toplumun rolü nedir?
Tocqueville’e göre demokrasi demokratik yasa ve kurumların oluşturulmasından çok onları işlevsel kılacak sivil iradenin varlığına bağlıdır. Demokratik kurumların zaman içerisinde toplum üzerinde siyasetin doğasından kaynaklanan nedenlerle baskıcı bir hale bürünebileceğini ileri süren Tocqueville, bunun her zaman devletin doğrudan müdahale alanının dışında sivil toplum örgütlerinin varlığı ile aşılabileceğini düşünür. Siyasal sistemler demokrasinin sürdürülebilirliği adına sivil oluşumların yaşamasına fırsat vermelidir.
Osmanlı’da nasıl bir sivil toplumun varlığından söz edilebilir?
Osmanlı İmparatorluğu’nda sivil toplumun var olduğu ancak kavram geniş anlamıyla devlet dışında işleyen sosyal ilişkiler alanı tanımlandığında mümkündür. Buna göre sosyal hayatta farklı dinlere dayalı olarak ortaya çıkan dinî örgütler, vakıflar, esnaflardan oluşan ahi birlikleri, loncalar ve odalar, dernekler, dinî tarikat ve cemaatler toplumsal yaşamın sürdürülmesinde faaliyet gösteren sivil toplum örgütleri olarak sıralanabilecektir.
Osmanlı’da sivil toplumu canlandırıcı reformlar nasıl bir amaç ve nitelikle taşımaktadır?
Özellikle III. Selim ve II. Mahmut’la başlayan, Islahat Fermanı, Tanzimat Fermanı ve I. ve II. Meşrutiyet’le devam eden reform sürecinde bir takım temel hak ve özgürlüklerin verilmesine bağlı olarak sivil toplumda özerkleşme ve canlanma sağlanmışsa da sivil toplum-devlet ilişkisinin niteliğini reformların toplumun özgürleşmesinden çok devletin kurtarılması için yapılması belirlemiş, devlet sivil topluma vesayet etmiştir.
Cumhuriyet döneminde sivil toplum ne zaman gelişmeye başlamıştır?
Sivil toplumun canlanışı toplumsal yaşamın tümüne hâkim olan tek parti döneminin bitişiyle 1950’den sonra gerçekleşmiştir. Temel hak ve özgürlüklerle birlikte örgütlenmeye yönelik yapılan yasal düzenlemelerle muhalefet örgütlenme imkânı bulabilmiş; çeşitli partiler, basın kuruluşları, dernek ve sendikalar kurulmuştur.
Türkiye’de sivil toplumun gelişimini etkileyen en önemli gelişmeler neler olmuştur?
Sivil toplumun Türkiye’deki gelişimi askerî müdahalelerle birlikte ciddi kesintilere uğramıştır. 12 Eylül 1980 askeri müdahalesinin ardından yapılan 1982 Anayasası; Siyasi Partiler Kanunu, Sendikalar Kanunu, Dernekler Kanunu, Toplu İş Sözleşmesi Grev ve Lokavt Kanunu, Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’yla birlikte 80 sonrası dönemde sivil toplumun hareket alanını belirlemiştir. Milli Güvenlik Kurulunun yaptığı bu düzenlemelerle sivil toplum üzerinde devlet vesayeti önemli ölçüde artmıştır.
Demokrasi açısından Türkiye’de devlet-sivil toplum ilişkisini belirlemedeki genel kanı nedir?
Türkiye’de sivil toplumla devlet arasındaki ilişki demokratik bir ilişkiden çok bir tür tabiyet ilişkisi olarak gerçekleşmiştir. Demokratik açıdan devlet-sivil toplum ilişkisi karşılıklı bir ilişki olması gerekirken, Türkiye’de bu ilişkinin devletin toplumu belirlemesi şeklinde tek taraşı bir ilişki olarak gerçekleştiği genel bir kanıdır.
Osmanlı’dan Cumhuriyet’e uzanan süreçte “bürokratik devlet geleneği” neyi ifade eder?
Buna göre geleneksel olarak toplumu tümüyle kuşatma ve kontrol amacı taşıyan devlet, sivil inisiyatifin gelişmesine Osmanlı’da nizamın, Cumhuriyet’te düzenin bozulması kaygısıyla şüpheyle bakmış ve izin vermemiştir. Kamusal alana, yani siyaset alanına hâkim olan devlet, bireyi Osmanlı’da tabi olan anlamında teba, Cumhuriyet’te ağırlıklı biçimde yapması gereken ödevlere bağlı olarak yurttaş şeklinde tanımlamıştır.
Askerî müdahalelerin sivil toplum yaşantısına etkileri ne olmuştur?
Devletin toplumu belirleme iradesinin tepe noktalarının göründüğü askeri müdahale dönemlerinde sivil toplumun can damarı olan temel hak ve özgürlükler askıya alınmıştır. Toplumu vesayet altına alan devlet, gerektiğinde sivil toplum örgütlerinin faaliyetine son vermek suretiyle sivil toplum üzerinde mutlak hâkim olmuştur.
Tabiyet ilişkisi devlet ile sivil toplum ilişkisini ne şekilde biçimlendirmiştir?
Bu gibi bir tabiyet ilişkisi demokratik hak ve özgürlükler temelinde özerkleşme, özgürleşme ve çoğulculaşmanın yaşandığı, sivil erdemlerin ve kültürün geliştiği bir alan olmaktan çok devletin topluma nüfuz ettiği, devletin homojen bir toplum yaratma amacı ekseninde belirlediği ödevlerin topluma iletildiği ya da yaşama geçirildiği bir alan haline gelmiştir.
Toplumun kültürel kodlarının sivil toplumun gelişimine ne gibi etkileri olduğu savunulmaktadır?
Bu yaklaşıma göre toplum, sivil toplumun gerektirdiği sivil ve siyasal hakların talep edilmesi ve kullanılması konularında yetersizdir. Siyasal katılma konusunda seçimlerde oy vermekten öte motive olamayan bir toplumdan siyasal yapıları dönüştürerek devleti daha demokratik hale getirecek bir sivil toplumun ortaya çıkması bu yaklaşıma göre imkânsızdır.
Türkiye’de sivil toplumun varlığını koruması nasıl bir etik anlayışa bağlanmaktadır?
Sivil toplumun etiği devletle belli bir mesafeyi öngören, başkasına duyarlı ve çoğulcu bir etiktir. Faşist veya totaliter hareketlerin sivil toplumdan çıktığı ve yine sivil toplumun çıkar gruplarının çatışma alanı olduğu dikkate alındığında bu etiğin demokratik açıdan güçlü bir sivil toplum için önemi büyüktür.
Demokratik bir yönde ilerlemesi istenen devlet-sivil toplum ilişkisi nasıl biçimlenmelidir?
Demokratik açıdan sivil toplum-devlet ilişkisinin ideal tipi devlet ve sivil toplumun birbirinden bağımsız fakat karşılıklı olarak etkileşim halinde olmalarıdır. Sivil toplum devletle mesafesini koruyarak demokratik hak ve özgürlük taleplerini siyasal alana taşıyabilirken devlet sivil toplumdan gelen taleplere kendisini açık tutarak onun gelişmesini sağlayacak yasal-hukuksal alt yapıyı oluşturmalıdır.
Demokratik bir devlet-sivil toplum ilişkisi açısından devletin ve sivil toplumun siyasete bakışı nasıl olmalıdır?
Devlet, siyasete toplumu dizayn etmeye yarayan bir araç olarak değil toplumsal sorunların çözüm alanı olarak bakmalı; sivil toplum da siyaseti güç elde etme aracı olarak değil, sorunların çözümüne katılma etkinliği olarak görmelidir.
Ekonomik açıdan devlet-sivil toplum ilişkisinin temel sorunu nedir?
Devletin ekonomi içerisindeki ağırlığı sivil topluma doğrudan müdahale imkânı verirken, sivil toplum siyaseti ranttan faydalanma aracı olarak görebilmektedir.
Siyasete katılım kanallarının sivil toplumu da içine alacak şekilde genişletilmesi ne gibi faydalar sağlayabilir?
Bu yolla siyasette sorumluluk ve hesap verme yükümlülüğünün kurumsallaştırılması, siyasi partilerin devletten çok sivil topluma yakın durmaları, sivil toplumun ve siyasi partilerin demokratik bir yapı içinde olmaları sağlanabilir.
Sivil toplum ve devlet ilişkisinin niteliği demokratik bir toplum için ne gibi faydalar taşımaktadır?
Sivil toplum devletin sivil hak ve özgürlüklere saygı duyduğu ve bunları genişlettiği oranda sivil toplum gelişip güçlenebilecektir. Güçlenen sivil toplumun demokrasinin bir kültür ve yaşam biçimi haline gelmesinde ve buna bağlı olarak devletin demokratikleşmesindeki rolü oldukça önemlidir.
Bireyin temel hak ve özgürlükleri açısından günümüz dünyasında nasıl bir tablo gözlemlenmektedir?
Dünya geneline bakıldığında bireyin temel hak ve özgürlüklerinin genişletilmesi kaygısının genel bir eğilim olduğu görülmektedir. Bireysel ve toplumsal taleplerin siyaset alanına daha yoğun taşınması uzun bir süre bireylerin ve toplumların bu alanın temel belirleyicisi olacağına işaret etmektedir.
Sivil toplum ne demektir?
Sivil toplum, ailenin ve devlet kurumlarının dışında, toplumsal yaşamın gerektirdiği, bireylerin gönüllü olarak yer aldığı ve örgütlendiği toplumsal ilişkiler ağıdır.
Sivil toplum kavramını tarihi kaç dönemde ele alınır?
Antik Yunandan aydınlanmaya kadar olan dönem, modern dönemde sivil toplum, post modern dönemde sivil toplum
Postmodern dönemdeki kavrayışın şekillenmesinde hangi olgu en etkili olmuştur?
Komünizmin Sovyet ve Doğu Avrupa ülkelerinde temsil edilen biçimine karşı muhalif düşüncenin gelişmesidir.
Sivil toplum kavramı tarihsel olarak geçirdiği önemli iki değişim nedir?
İlki 1789 Fransız Devrimi’yle ikincisi 20. yüzyılın son çeyreğinde Komünist rejimlerin yıkılmasıdır. olmak üzere
Toplum sözleşmesi teorisini açıklayınız.
İnsan doğası nesnel gerçekliklere ve doğal hukuk yasalarına bakılarak anlaşılabilir. Insanın doğasına uygun bir hayat sürmesi için devlet ve pozitif hukukla korunmalıdır.
Modern dönemde sivil toplum kavramı üzerine düşünen isimlerden birini yazınız.
Hegel
Karl Marx
Sivil toplumun ve devletin gerçek anlamlarına kavuşabilmesini kapitalist ilişkilerin ortadan kaldırılmasına bağlı gören ............................., bu süreçte işçi sınıfının sivil toplumun demokratik kontrolünü ele geçirmesine büyük önem vermiştir.
Yukarıdaki boşluğu doldurunuz.
Karl Marx
............................. göre bu sivil oluşumlar, toplumun beraberliğini ve demokratik yaşamı mümkün kılan sosyal sermaye, karşılıklı güven ve paylaşılan değerleri inşa etmektedir. Sivil toplum, söz konusu değerlerin toplumsal bütünlük ile bireysel çıkarlar arasındaki bağı anlayarak siyasal alana aktarılmasında önemli bir role sahiptir.
Yukarıdaki boşluğu doldurunuz.
Putnam
Neo-liberalizm'in sivil topluma bakışını şekillendiren gelişme ne olmuştur?
Komünizmin yıkılması
........................... küresel sivil toplumun demokratik düflüncenin daha da geliflmesi için önemli olduğunu fakat bunun asla “Batı”nın, “liberalizmin”, “kozmopolitanizmin” veya “küresel bir imparatorluğun” savunusu olarak görülmemesi gerektiğini vurgular
Keane
Egemenlik kuramcılarının isimlerini yazınız.
Jean Bodin ve Thomas Hobbes
................................ göre demokrasinin kalıcı olması sivil toplum, siyasal toplum ve devletin varlığına ve aralarındaki ilişkiye bağlıdır. Sivil toplum devletten ayrı, onun denetiminin dışında kalan sivil birlik ve örgütlerden oluşan alanı; siyasal toplum sivil toplumun siyasal düzeyde temsil edildiği, taleplerinin devlete iletildiği parlamento ve siyasi partilerden oluşan alanı; devlet ise asker, polis ve bürokrasiden meydana gelen kamu otoritesini temsil eder.
Tocqueville
Osmanlı döneminde bir takım temel hak ve özgürlüklerin verilmesine bağlı olarak sivil toplumda özerkleşme ve canlanma kimler tarafından sağlanmıştır?
III. Selim ve II. Mahmut
Sivil toplumla devlet arasındaki ilişkiyi ilk kuran kimdir?
Alexis De Tocqueville
Devlete karşı sivil toplum düşüncesini ilk dile getiren kişi kimdir?
Paine
“Sivil Hükümet Üzerine Deneme” adlı eserinde Locke, karşılıklı sorumluluğa dayalı bir yönetim biçimi olarak gördüğü hükümetin dayandığı esasları ileri sürer. Bunları yazınız.
Birincisi, insanlar öncelikle ortak kamu otoritesine kendilerini emanet ederler ve bu otorite yasa yapma ve yürütme gücüne sahiptir. İkincisi ise bu otoritenin doğal olarak sınırlı bir otorite olmasıdır. İkinci esas temelinde Locke, devletin insanın temel haklarına yönelik tehdit edici bir gücünün olmadığını vurgular. Insanın temel hakları ise yaşam, özgürlük ve mülkiyet haklarıdır. Locke bunların yanında devletin sivil ve doğal yasalar içerisinde hareket etmesi gerektiğini düşünür.
........................... göre toplumdaki sivil yaşamın sürmesi için çok güçlü bir devlete ihtiyaç vardır. Sivil durumu doğal durumun aşılması olarak gören ...................,uyumlu sosyal ilişkilere zarar veren bencilliğin ancak güçlü bir devletle kontrol altına alınabileceğini düşünür. Doğal durumda yaşanan olumsuzluklar insanı yaşamını güvenceye alabilecek bir devletin varlığına ikna edecektir.
Yukarıdaki boşluğu doldurunuz.
Thomas Hobbes
............................ sivil toplumdaki siyasal olmayan organizasyon ve derneklerin demokrasi için hayati önemine dikkat çeken isim olarak öne çıkmıştır.
Yukarıdaki boşluğu doldurunuz.
Robert D. Putnam
Küresel sivil toplumu tamamlanmamış bir proje olarak gören ............. göre bunun içerisinde; kendilerini sınırları aşan bir şekilde organize edebilen ve dünyaya uzlaşıya vardıkları amaçlar doğrultusunda yeni biçimler vermek isteyen aktör ve sosyo-ekonomik kurumlar arasındaki bazen kuvvetli bazen de zayıf ilişki ve iletişim ağları yer almaktadır.
Keane
...................... göre demokrasi demokratik yasa ve kurumların oluşturulmasından çok onları işlevsel kılacak sivil iradenin varlığına bağlıdır. Demokratik kurumlar zaman içerisinde toplum üzerinde siyasetin doğasından kaynaklanan nedenlerle baskıcı bir hale bürünebilir ve bu devletin doğrudan müdahale alanının dışında sivil toplum örgütlerinin varlığı ile aşılabilir.
Yukarıdaki boşluğu doldurunuz.
Tocqueville